MU’CEMU’S-SAĞİR TERCÜME VE ŞERHİ

Peygamber Efendimizin (sav) mübarek sözleri ve Kudsi Hadisler.
Kullanıcı avatarı
tahaakb
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 1312
Kayıt: 20 Oca 2010, 02:00

Re: MU’CEMU’S-SAĞİR TERCÜME VE ŞERHİ

Mesaj gönderen tahaakb »

Resûlullahın En Çok Korktuğu Üç Şey

75.Câbir bin Semüre (r.a.) rivayet ediyor, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem :"Ümmetim hakkında en çok yıldızlardan yağmur istemele­rinden, idarecilerin zulme sapmalarından ve kaderi yalan­lamalarından korkuyorum." buyurdu.
(İmam Taberâni, Mu’cemu’s-Sağir Tercüme ve Şerhi, (İsmail Mutlu), Mutlu Yayınları: 1/138)


İzah

Ebû Mihcen es-Sekâfî'den gelen rivayette hadis, "Yıldızların tesirine inanmaları" şeklindedir.(Suyutî, Câmiü's-Sagîr, 1:203)Hadiste geçen yıldızlardan yağmur istemek, yıldızların hare­ketlerine bakarak "Yağmur var" demektir. Ayrıca yağmur husu­sunda yıldızların tesirine inanmaktır. Câhiliyye devrinde böyle bir inanış vardı. Buhârî'de bu inaçla ilgili olarak Zeyd bin Hâlid el-Cühenîden (r.a.) rivayet edilen şöyle bir hadis vardır:Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Hudeybiye'de(Hudeybiye, Mekke'ye yakın bir köydür. Peygamberimiz müşriklerle Hudeyebiye Sulhunu burada imzalamış, Kur'ân'da katılanların methedildiği "Rıdvan Biati" burada gerçekleşmiştir.)geceleyin yağan yağmur­dan sonra bize sabah namazını kıldırdı. Namazdan sonra yüzünü cemaate döndürüp,"Biliyor musunuz, Rabbiniz ne buyurdu?" di­ye sordu.Dinleyenler, "Allah ve Resulü bilir" cevabını verdiler. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle dedi:"Allah şöyle buyuruyor: 'Kullarımdan bâzıları mü'min ola­rak, bâzıları da kâfir olarak sabahladı. Onlardan her kim "Allah'ın fazlı ile üzerimize yağmur yağdı" dedi ise o yıldıza değil, Bana iman etmiştir. Kim de, "Falan ve filan yıldızın batıp doğması ile üzerimize yağmur yağdı" dedi ise işte o Bana değil, yıldıza iman etmiştir.'(Buhari, Ezan: 152; Müslim, İman: 125)Hadiste geçen "kâfir" tâbiri iki mânâdadır. Yağmurun gerçek­ten yıldızın tesiriyle yağdığına inanan kimse Allah'a gerçek mânâ­da şirk koşmuş olur. Hakikî tesiri Allah'a vermek şartıyla yağ­murun yağması için yıldızların bir sebep olduğuna inanmak ve Allah'ın kanununu böyle koyduğuna inanmak, kişiyi kâfir etmez.İkinci mânâda da yağmuru verenin Allah olduğuna inandık­ları halde, bundan gaflet edip şirk ehlini takliden "yağmuru yıldız yağdırdı" demektir ki, bu, gerçek mânâda küfür değildir, küfrânı nimettir. Şirk ehlini taklitten, hele hele böyle tehlikeli sözler söy­lemekten sakınmak gerekir.Tirmizîde de konu ile ilgili şöyle bir hadis vardır:Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem, "Bu nimetten bütün nasibiniz, onu yalan­lamaktan ibaret mi kalacak?"(Vakıa: 56/82.),âyeti hakkında şöyle buyurdu:"Yâni şükrünüzü. Çünkü 'Falan ve falan yıldızın düşmesiyle veya falan yıldızla bize yağmur yağdı' diyorsunuz."(Tirmizî, Tefsir (Vakıa Sûresinin tefsiri))Câhiliyye devrindeki halk inanışlarıyla ilgili bir başka hadis de şu mealdedir:"Eğer Allah on yıl yağmur göndermese, sonra yağdırsa insan­lardan bir kısmı kâfir olarak 'Mücdah yıldızının doğup batması ile yağmur yağdı' derler."(Suyutî, Câmiü'l-Kebîr,(17574); Müslim, İman: 126),Günümüzde de yağmur için olmasa da yıldızların tesirine inanılmaktadır. Pekçok insan astrologlara giderek onlardan gayba dâir bilgi istemektedirler. Zaten bu hadis aynı zamanda Peygam­berimizin bir mûcizesidir. İstikbale âit verdiği bir haberdir.Hadiste Peygamberimizin korktuğu bir diğer husus, "kaderin inkar edilmesidir." Peygamberimizin Allah'ın bildirmesiyle haber verdiği bu gaybî haber de kendisinden çok kısa bir zaman sonra gerçekleşti. Ortaya çıkan bir grup insan, "Kul fiilinin yaratıcısı­dır. Kaderin bunda hiçbir tesiri yoktur" görüşünü ortaya attılar.(et-Tabsîr, s. 13, 38.)Bu, kaderin inkar edilmesi demekti. Kaderi inkar etmeyi Müslü­manlar arasında ilk başlatanlar Ma'bed el-Cühenî (ö. 80/699) ve Gaylan ed-Dımeşekî idi. Peygamberimiz bir hadislerinde Kaderiyyeyi ümmetin mecûsîleri olarak vasıflandırmıştır. Bu hadis ile­ride gelecektir.Kaderiyye hakkında geniş bilgi için Bediüzzaman'ın Görüş­leri Işığında Kadere îman isimli eserimize bakılabilir.(İmam Taberâni, Mu’cemu’s-Sağir Tercüme ve Şerhi, (İsmail Mutlu), Mutlu Yayınları: 1/138-140.),

Resim
Kullanıcı avatarı
tahaakb
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 1312
Kayıt: 20 Oca 2010, 02:00

Re: MU’CEMU’S-SAĞİR TERCÜME VE ŞERHİ

Mesaj gönderen tahaakb »

İki Kat Sevap Kazanacak Olanlar

76.Ebû Mûsâ (r.a.) rivayet ediyor, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem :"Üç kişinin sevabı iki kat verilir. Bunlar:1. Ehl-i kitaptan hem kendi peygamberine, hem de Muhammed'in tebliğine ulaşıp ona iman eden kimseye.2. Bir cariyesi bulunup önce onu azad eden, sonra da onunla evlenen kimseye.3. Allah'a karşı takvâlı, efendilerine karşı da itaatkâr davranan köleye." buyurdu.(Buhârî, Bedü’l Vahy: 31; İbni Mâce, Nikâh: 42; Müslim, Eymân: 43, 44. İmam Taberâni, Mu’cemu’s-Sağir Tercüme ve Şerhi, (İsmail Mutlu), Mutlu Yayınları: 1/140-141.)

İzah

Zikrettiğimiz kaynaklarda ikinci madde için "Cariyesini güzelce terbiye edip yetiştiren, eğitip öğreten" ilâvesi vardır.Hadiste üç kişiye iki kez sevap verilmesinin sebebi şöyle açık­lanmıştır:Ehl-i kitap biri kendi peygamberine iman ettiği için bir sevap kazanır. Sonra Resûlullaha da iman ederse bir sevap da bunun için kazanır.Kişi cariyesini hiyetine kavuşturursa bir sevap kazanır. Sonra ona iyilik olması için kendisiyle evlenirse, bir sevap da bu sebep­le kazanır.Köle de Allah'ın emir ve yasaklarına itaat ettiği için bir sevap kazanır. Efendisinin emirlerini yerine getirdiğinde bir sevap da bunun için kazanır.( İmam Taberâni, Mu’cemu’s-Sağir Tercüme ve Şerhi, (İsmail Mutlu), Mutlu Yayınları: 1/141.)
Resim
Kullanıcı avatarı
tahaakb
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 1312
Kayıt: 20 Oca 2010, 02:00

Re: MU’CEMU’S-SAĞİR TERCÜME VE ŞERHİ

Mesaj gönderen tahaakb »

Resûlullah Ordu Yollarken Ne Derdi?
77.Cerir bin Abdullah el-Becelî (r.a.) rivayet ediyor,Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem bir yere bir birlik gönderdiğinde şöy­le buyururdu:"Allah'ın adıyla, Allah'ın yardımını dileye­rek ve Resûlullahın dini uğruna savaşa gidin. Hıyanet etmeyin. Düşmana verdiğiniz sözü bozmayın. Düşman tarafından öldürdüğünüz kimselerin burun ve kulaklarını kesme­yin. Ve çocukları öldürmeyin."(Ebû Dâvud, Cihad: 82; Müslim, Cihad: 3, 24, 25. İmam Taberâni, Mu’cemu’s-Sağir Tercüme ve Şerhi, (İsmail Mutlu), Mutlu Yayınları: 1/141-142.)Taberânî aynı hadisi, ileriki sayfalarda Ebû Mûsâ el-Eş'arî (r.a.) kanalıyla "yaşlıları öldürmeyiniz" ilâvesiyle de rivayet eder.Ebû Dâvud'da hadisin son kısmında şöyle bir değişiklik var­dır:"Ganimetlerinizi toplayın. Herşeyi düzgün yapın. Allah herşeyi iyi ve güzel yapanları sever."236 numaralı hadise de bakınız.(İmam Taberâni, Mu’cemu’s-Sağir Tercüme ve Şerhi, (İsmail Mutlu), Mutlu Yayınları: 1/142.)
Resim
Kullanıcı avatarı
tahaakb
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 1312
Kayıt: 20 Oca 2010, 02:00

Re: MU’CEMU’S-SAĞİR TERCÜME VE ŞERHİ

Mesaj gönderen tahaakb »

Kerahet Vakitleri

78.Ebû Hüreyre (r.a.) rivayet ediyor, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem :"Sabah namazından sonra güneş doğuncaya kadar namaz kılmak yoktur. İkindi namazından sonra güneş batıncaya kadar namaz kılmak yoktur." buyurdu.(İbni Mâce, İkâmetü's-Salat: 147; Buhari, Mevakit: 30, 31; Müslim, Salati'l-Müsâfirîn: 288, 292; Ebû Dâvud, Tatavvu: 10. İmam Taberâni, Mu’cemu’s-Sağir Tercüme ve Şerhi, (İsmail Mutlu), Mutlu Yayınları: 1/142.)

İzah

Hadiste kılınmaması istenilen namaz, nafile namazdır. Sabah namazını kıldıktan sonra güneş doğuncaya kadar; ikindi namazını kıldıktan sonra da güneş batıncaya kadar nafile namaz kılmak mekruhtur. Hadiste sayılan iki vakit, nafile namaz kılmanın mek­ruh olduğu vakitlerdendir.Ancak bu vakitlerde kaza namazı kılmanın hiçbir mahzuru yoktur. Ayrıca Şâfiîlere göre bu vakitlerde camiye girişte kılman tahiyyetü'l-mescid namazı da kılmabilir. Kerahet vakitleriyle ilgili bilgi için Ezan Cami Namaz ve Ha­nefî ve Şâfiîlere Göre Büyük İslâm İlmihali isimli eserlerimize bakılabilir.(İmam Taberâni, Mu’cemu’s-Sağir Tercüme ve Şerhi, (İsmail Mutlu), Mutlu Yayınları: 1/142-143.)
Resim
Kullanıcı avatarı
tahaakb
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 1312
Kayıt: 20 Oca 2010, 02:00

Re: MU’CEMU’S-SAĞİR TERCÜME VE ŞERHİ

Mesaj gönderen tahaakb »

Kimler Cennettedir
79. Enes (r.a.) rivayet ediyor, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem :"Cennetlik olanlarınızı haber vereyim mi?" buyurdu."Evet, yâ Resûlallah" dediler.Şöyle buyurdu:"Peygamber Cennettedir, sıddıklar Cen­nettedir. Şehid Cennettedir. Küçük yaşta ölen çocuk Cennettedir. Şehrin diğer ucundaki kardeşini sadece Allah rızası için ziyaret eden Cennettedir."Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem:"Cennetlik olan kadınlarınızı haber vereyim mi?" buyurdu."Evet, yâ Resûlallah" dediler.Şöyle buyurdu:"Kocasına karşı çok sevgi besleyen, çok çocuk doğuran kadındır ki, öfkelendiği veya kendisine kötü davranıldığı yahut kocası kızdığı zaman 'İşte elim senin elindedir, sen razı oluncaya kadar uyku uyumayacağım' der."(İmam Taberâni, Mu’cemu’s-Sağir Tercüme ve Şerhi, (İsmail Mutlu), Mutlu Yayınları: 1/143-144.)
Resim
Kullanıcı avatarı
tahaakb
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 1312
Kayıt: 20 Oca 2010, 02:00

Re: MU’CEMU’S-SAĞİR TERCÜME VE ŞERHİ

Mesaj gönderen tahaakb »

Dil İle Cihad

80.Berâ bin Azib (r.a.) rivayet ediyor, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Hasan bin Sâbit'e, :"Müşrikleri hic­vet. Cebrail seninle beraberdir" buyurdu.( Müslim, Fezâilü's-Sahabe: 153, Bedü'1-Halk: 6. İmam Taberâni, Mu’cemu’s-Sağir Tercüme ve Şerhi, (İsmail Mutlu), Mutlu Yayınları: 1/144.)

İzah

Dinimizin en faziletli saydığı amellerden birisi de cihaddır. Ancak cihad sadece bedenle yapılmaz, mal ile, ilim ile kitap dergi, gazete, radyo televizyon vasıtasıyla da cihad yapılabilir. Bun­lardan başka dil ile yapılan cihad da çok tesirlidir. Peygamberimizi yukarıdaki hadislerinde dil ile yapılan cihada teşvik etmektedir.Peygamberimizin "Müşrikleri hicvet" buyurduğu Hassan bin Sabit (r.a.) Arapların en büyük şâirlerindendi. Medineli idi. Hazreç kabilesine mensuptu. Hicret esnasında, 60 yaşında iken Müslüman olmuştu. Müslüman olduktan sonra şiirdeki üslubunu değiştirdi. Sahabîler arasında "Resûlullahın şâiri" diye anılıyordu.O tarihlerde şiir, kılıçtan daha tesirliydi. Bir defasında müşrik­ler şiirleriyle Peygamberimize dil uzatmışlardı. Hassan bin Sabit (r.a.) Resûlullaha (s.a.v.) geldi ve "Yâ Resûlullah, işte ben size dilimle yardım etmeye hazırım. Onları hicvederek haklarından gelirim" dedi. İzin verilmesi üzerine de onları hicvetti. Bir şiirinde Peygamberimiz hakkında şöyle diyordu: "Resûlullahın pâk alnı karanlık içerisinde görüldüğü zaman ortalığa nur saçan, karanlığı gideren lamba gibi görünür."Peygamberimiz onun şiiriyle yaptığı müdafaalardan memnun olur, zaman zaman kendisine şöyle derdi:
"Ey Hassan, Allah'ın Resulü nâmına cevap ver. Yâ Rab, onu Cebrail ile kuvvetlendir."Hassan bin Sâbit'i dili ile yaptığı hizmetten dolayı sadece Pey­gamberimiz değil, Yüce Allah da methediyordu. O, Abdullah bin Revaha (r.a.), Ka'b bin Mâlik (r.a.) gibi şâirler Kur'ân'da şöyle övülüyordu:"Şâirlere gelince, onlara da sapıklar uyar. Görmez misin ki, onlar her türlü övgü ve yergiye ölçüsüzce dalarlar ve yapmadık­ları şeyleri överler? Ancak iman eden, güzel işler yapan, Allah'ı çokça zikreden ve zulme uğradıktan sonra kendilerini müdafaa edenler bunun dışındadır. O zâlimler ise nasıl bir akıbete yuvar­lanacaklarını yakında bileceklerdir."
(Şuârâ: 26/225-227.)Hassan bin Sabit, 120 yaşında vefat etti.( İmam Taberâni, Mu’cemu’s-Sağir Tercüme ve Şerhi, (İsmail Mutlu), Mutlu Yayınları: 1/144-145.)
Resim
Kullanıcı avatarı
tahaakb
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 1312
Kayıt: 20 Oca 2010, 02:00

Re: MU’CEMU’S-SAĞİR TERCÜME VE ŞERHİ

Mesaj gönderen tahaakb »

Cennet Elbiseleri
81.Câbir (r.a.) rivayet ediyor, Bir bedevi gelerek Resûlullah sallallahu aleyhi ve selleme şöyle dedi: "Ya Resûlallah! Cennette elbiselerimizi bizler kendi ellerimizle mi dokuyacağız?" Bu suâl üzerine oradakiler güldüler. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem:"Niçin gülüyorsunuz? Câhil olan, bir âlime suâl sorabilir" buyurdu. Sonra o zâtın suâlini şöyle cevaplandırdı:"Hayır ey Arabî. Fakat oradaki elbiseler Cennet meyve­lerinin arasından çıkar."(İmam Taberâni, Mu’cemu’s-Sağir Tercüme ve Şerhi, (İsmail Mutlu), Mutlu Yayınları: 1/145-146.)
Resim
Kullanıcı avatarı
tahaakb
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 1312
Kayıt: 20 Oca 2010, 02:00

Re: MU’CEMU’S-SAĞİR TERCÜME VE ŞERHİ

Mesaj gönderen tahaakb »

Namaz Ateşi Söndürür
82.Abdullah bin Mes'ud (r.a.) rivayet ediyor: Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem efendimiz "İşlediğiniz günahın ateşiyle yandıkça yanarsınız. Sabah namazını kıldığınızda o ateşi söndürür. Sonra işlediğiniz günahların ateşiyle yandıkça yanarsınız. Öğle namazını kıl­dığınızda bu namaz o ateşi söndürür. Sonra işlediğiniz gü­nahların ateşiyle yandıkça yanarsınız. İkindi namazını kıldı­ğınızda bu namaz o ateşi söndürür. Sonra işlediğiniz günah­ların ateşiyle yandıkça yanarsınız. Akşam namazını kıldığı­nızda bu namaz o ateşi söndürür. Sonra işlediğiniz günahla­rın ateşiyle yandıkça yanarsınız. Yatsı namazını kıldığınızda bu namaz o ateşi söndürür, günahlarınızı affettirir. Sonra uyursunuz, artık uyanıncaya kadar size günah yazılmaz." buyurdu. (Mu'cemü'l-Evsat, 3: 119, (2245) İmam Taberâni, Mu’cemu’s-Sağir Tercüme ve Şerhi, (İsmail Mutlu), Mutlu Yayınları: 1/146.)
Resim
Kullanıcı avatarı
tahaakb
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 1312
Kayıt: 20 Oca 2010, 02:00

Re: MU’CEMU’S-SAĞİR TERCÜME VE ŞERHİ

Mesaj gönderen tahaakb »

Kişinin Kavmini Savunması

83. Âmir, babası Sa'd bin Ebî Vakkas'tan (r.a.) rivayet ediyor: Resûlullah sallallahu aleyhi ve selleme "Ey Allah'ın Resulü, kişi hak yo­lundaki kavmini savunur, arkadaşlarını müdafaa eder, onun sevaptaki hissesi diğerleri gibi olur mu?" diye sordum.:"Annen seni kaybetsin (Bu şeyden gafletine şaşarım) ey İbni Ümmü Sa'd! Siz zayıflarınızdan başka bir vesile ile mi rızıklanıp yardıma mazhar oluyorsunuz?" buyurdu.(İmam Taberâni, Mu’cemu’s-Sağir Tercüme ve Şerhi, (İsmail Mutlu), Mutlu Yayınları: 1/147.)

İzah

Bâzı kimseler vardır ki, çok arzu etmelerine rağmen güzel olan şeyleri yapamazlar. Ama bunlar kendilerinin yapamadıkları güzel hizmetleri yapanları takdir ederler, onları severler, gerektiği za­man onları müdafaa ederler. Bunlar niyetleriyle ve bu hareketle­riyle o iyiliği yapan kimselerin sevaplarını kazanabilirler.İşte yukarıdaki hadiste zayıflıkları sebebiyle arzu ettikleri hiz­metleri yapamayanların, o hizmetleri yapanlara destek olmaları övülmekte, hizmete koşuşturanların onların duaları sebebiyle yar­dım gördüğüne, rızıklandığına dikkat çekilmektedir.( İmam Taberâni, Mu’cemu’s-Sağir Tercüme ve Şerhi, (İsmail Mutlu), Mutlu Yayınları: 1/147.)
Resim
Kullanıcı avatarı
tahaakb
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 1312
Kayıt: 20 Oca 2010, 02:00

Re: MU’CEMU’S-SAĞİR TERCÜME VE ŞERHİ

Mesaj gönderen tahaakb »

Âmâlığın Mükâfatı

84. Abdullah bin Ömer (r.a.) rivayet ediyor: Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem:"Allah kimin gözünü alır da, o kimse sevabını Allah'tan bekleyerek bu musibete sabrederse, o göze Cehennem ateşi göstermemek Allah üzerine vacip olur." buyurdu.(Buhari, Merdâ: 27. İmam Taberâni, Mu’cemu’s-Sağir Tercüme ve Şerhi, (İsmail Mutlu), Mutlu Yayınları: 1/147-148.)

İzah

Buharideki rivayet şöyledir:"Kulumun iki sevgili uzvunu [göz nurlarını] giderirsem, o da ona sabrederse, iki gözüne karşılık ona Cenneti veririm."Başka bir rivayette ise sabredildiği takdirde bir gözün kaybe­dilmesine de aynı mükâfatın verileceği açıklanmıştır.(Metâlibü'l-Aliye, 2:342.)Bediüzzaman da, konuyla ilgili olarak şöyle bir açıklama ya­par:"Ey gözüne perde gelen hasta! Eğer ehl-i imanın gözüne gelen perdenin altında nasıl bir nur ve manevî bir göz olduğunu bilsen, 'Yüz bin şükür Rabb-i Rahîmime' dersin....""Bir mü'minin gözüne perde çekilse ve gözü kapalı kabre gir­se, derecesine göre ehl-i kuburdan [kabir ehlinden] daha ziyâde o âlem-i nuru temaşa edebilir. Bu dünyada nasıl çok şeyleri biz görüyoruz, kor olan mü'minler göremiyorlar; kabirde o körler, iman ile gitmiş ise, o derece ehl-i kuburdan ziyâde [fazla] görür. En uzak gösteren dürbünlerle bakar nevinden, kabrinde derecesi­ne göre, Cennet bağlarını sinema gibi görüp temaşa [seyr] eder­ler."İşte böyle gayet nurlu ve toprak altında iken göklerin üstün­deki cenneti görecek ve seyredecek bir gözü, bu gözündeki perde altındaki şükür ile, sabır ile bulabilirsin. İşte o perdeyi senin gö­zünden kaldıracak, o göz ile seni baktıracak göz hekimi, Kur'ân-ı Hakimdir."( Lem'alar, s. 214. İmam Taberâni, Mu’cemu’s-Sağir Tercüme ve Şerhi, (İsmail Mutlu), Mutlu Yayınları: 1/148.)
Resim
Kullanıcı avatarı
tahaakb
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 1312
Kayıt: 20 Oca 2010, 02:00

Re: MU’CEMU’S-SAĞİR TERCÜME VE ŞERHİ

Mesaj gönderen tahaakb »

Rekabet Edilecek İki Nimet

85.Yezid bin Ahtes (r.a.) rivayet ediyor: Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem:"İki şeyin dışında aranızda rekabete yer yoktur. Bunlar­dan birincisi Allah'ın Kur'ân'ı öğrettiği kimsedir. O kimse gece ve gündüz onun gereğini yerine getirir. Kendisine ve­rilen Kur'ân nimeti ile ilgili daha başka yükümlülüklerinin olup olmadığını araştırır. Başkası onun hakkında şöyle der:
"Allah buna verdiğini bana da verseydi, ben de onun gibi yapardım."Diğeri de Allah'ın mal verdiği kimsedir. O kimse kendi­sine verilen malı gece gündüz Allah yolunda harcar. Buna gıpta eden ötekinin dediğini söyler."
buyurdu.(Mu'cemü'l-Evsat, 3:142, (2292); Buhari, Fezâilü'l-Kur'ân; 14. İmam Taberâni, Mu’cemu’s-Sağir Tercüme ve Şerhi, (İsmail Mutlu), Mutlu Yayınları: 1/149.)

İzah

Tercümesini yaptığımız Mu'cemü's-Sagir'de "Kur'ân" ifâde­si bulunmamaktadır. Bunu metne biz ilâve ettik. Çünkü bu ke­lime olmadan verilen şeyin mâhiyeti belli olmamaktadır. Kanaati­mize göre bu kelime metinden sehven düşmüştür. Nitekim Taberânî, Mu'cemü'l-Evsat isimli hadis kitabında aynı râvi ismiyle bu hadisi rivayet etmiştir. Oradaki metinde "Kur'ân" ifâdesi yer almaktadır.Aynı hadis Buhârî'de de rivayet edilir. Burada hadisin baş kısmı, "İki kimse gıpta edilmeye değer" şeklindedir.
Buhârî'de yer alan başka bir rivayet ise şöyledir: "İki şeye gıpta edilir: Bunlar: Allah'ın kendisine ihsan ettiği mal ve mülkü Allah yolunda harcayan kimse ve Allah'ın kendisine ilim ve hik­met verdiği kimse ki, o bununla hem kendisi amel eder, hem de onu başkalarına öğretir."
(Buharı, İlim: 15. İmam Taberâni, Mu’cemu’s-Sağir Tercüme ve Şerhi, (İsmail Mutlu), Mutlu Yayınları: 1/149-150.)
Resim
Kullanıcı avatarı
tahaakb
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 1312
Kayıt: 20 Oca 2010, 02:00

Re: MU’CEMU’S-SAĞİR TERCÜME VE ŞERHİ

Mesaj gönderen tahaakb »

Cimrilikten Kurtaran Üç Şey

86.Câbir (r.a.) rivayet ediyor: Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem:"Şu üç şeyi yapan cimrilikten kurtulmuş demektir:1. Malının zekâtını gönül hoşluğu ile veren.2. Misafire yemek yediren.3. Felâkete uğrayanlara maddî yardımda bulunan." buyurdu.( İmam Taberâni, Mu’cemu’s-Sağir Tercüme ve Şerhi, (İsmail Mutlu), Mutlu Yayınları: 1/150.)
Resim
Kullanıcı avatarı
tahaakb
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 1312
Kayıt: 20 Oca 2010, 02:00

Re: MU’CEMU’S-SAĞİR TERCÜME VE ŞERHİ

Mesaj gönderen tahaakb »

Vebadan Ölmek Şehitliktir

87.Abdullah bin Ömer (r.a.) rivayet ediyor, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem:"Ümmetimin yok olması, ta'n ve taun sebebiyledir" buyurdu.Dinleyenler, "Ya Resûlullah, ta'nı biliyoruz. Taun ne­dir?" dediler.Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem:"Düşmanınız olan cinnin sizi yaralamaşıdır. Bu her ikisinde de şehadet vardır"buyurdu.(Müsned, 4:560, (19688), 6:290, (26172, 26173). İmam Taberâni, Mu’cemu’s-Sağir Tercüme ve Şerhi, (İsmail Mutlu), Mutlu Yayınları: 1/150-151.)

İzah

Müsned'de bu hadisi Ebû Musa el-Eş'ârî (r.a.) ve Âişe (r.a.) rivayet etmiştir. Hz. Âişe'nin rivayetinde taun hastalığına yakalanın bulunduğu yeri terk etmeden ölürse şehid olacağı bildirilmiş­tir. Bulunduğu yerden başka yere gidenin savaştan kaçan kimse gibi günahkar olduğu bildirilmiştir.
Hadiste geçen "ta'n" muharebe meydanında yara alıp ölmek­tir. Taunun karşılığı veba hastalığıdır. Peygamberimiz taunu cin­nin yaralaması olarak tarif etmiştir. Bilindiği gibi hastalıklara sebep olan mikroplardır. Cinin kelime mânâsı da görünmeyen şey demektir. Dolayısıyla Peygamberimiz bir mucize olarak taunu bir cins mikrobun yol açtığı hastalık olarak tarif etmiş olmaktadır.Hadiste nazara verilen bir diğer husus da savaşta yaralanarak ölenin de, vebaya yakalanıp ölenin de şehid olduğudur. Savaşta yaralanarak ölen gerçek mânâda şehid, vebadan ölen de manevî olarak şehiddir. Defnedilirken böylelerine şehid muamelesi yapıl­maz. Bunlar âhirette şehid muamelesi görürler. Dinimiz sıhhatin korunmasına çok ehemmiyet verir. Veba bu­laşıcı bir hastalık olduğundan, Peygamberimiz onun başkalarına bulaşmasını istememektedir. Peygamberimizin bu emri, günümüz tabiriyle karantina uygulamasıdır.
(İmam Taberâni, Mu’cemu’s-Sağir Tercüme ve Şerhi, (İsmail Mutlu), Mutlu Yayınları: 1/150-151.)
Resim
Kullanıcı avatarı
tahaakb
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 1312
Kayıt: 20 Oca 2010, 02:00

Re: MU’CEMU’S-SAĞİR TERCÜME VE ŞERHİ

Mesaj gönderen tahaakb »

Ticâretin Tehlikeleri

88.Ebû Garaza (r.a.) rivayet ediyor, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem :"Ey tücarlar topluluğu, alışverişinize yemin ve boş söz bulaştırırsınız. Sadaka vererek kazancınıza karıştırdığınız kirleri temizleyin." buyurdu.(Ebâ Dâvud, Büyü': 1; Tirmizî, Büyü': 4; İbni Mâce, Ticâret: 3-Nesâî, Eymân: 22, 23; Mu'cemü'l-Evsat, 2:135, (1254); Müsned, 4:9, (16115)'. İmam Taberâni, Mu’cemu’s-Sağir Tercüme ve Şerhi, (İsmail Mutlu), Mutlu Yayınları: 1/151-152.)

İzah

Yemin, bir işi yapmak veya yapmamak hususunda iddiaya kuvvet vermek; bir haberi, bir iddiayı kuvvetlendirmek için Allah adını anmak, iddiaya Cenâb-ı Hakkı şahit tutmak demektir. "Val­lahi şu fiyata aldım," "Vallahi şu kadar verdiler vermedim," "Vallahi doğru söylüyorum" ifâdeleri birer yemindir. Olur olmaz şeye yemin etmek, bilhassa yalan yere yemin etmek, insanı bü­yük bir mes'uliyete sokar. Bunun için her Müslümanın bu meselede hassas olması gerekir. Ticâretle uğraştıkları için yemin etmekle karşı karşıya kalan kimselerin ise daha da dikkatli olmaları gerekir. Nitekim dinimizde alış veriş ve yemin üzerinde hassasi­yetle durulmuş, ticâretle uğraşan kimseler ikaz edilmiştir. Meselâ,"Allah'ın ahdini ve yeminlerini az bir para karşılığında satanlar var ya! İşte onların âhirette hiçbir nasibi yoktur"(Âl-i İmran: 3/77.)âyet-i kerimesi bir tüccarın Müslümanlardan birini, sattığı malı almaya teşvik için satış fiyatı üzerinde satın aldığına dâir yemin etmesi üzerine nazil olmuştur.(Buhari, Tefsîrü'l-Kur'ân: 8.)İzah ettiğimiz hadis de Peygamberimizin tüccarlara bu konu­daki bir ikazıdır. Konuyla ilgili daha bir çok hadis vardır. Resûlullah (s.a.v.) başka bir hadislerinde şöyle buyurur:"Alış verişte çok yemin etmekten sakının. Çünkü yemin malı sattırsa da, sonra bereketini yok eder."( Müslim, Müsakât: 132; İbni Mâce, Ticâret; 30.)Peygamberimiz bir hadislerinde de kıyamet gününde Allah'ın üç grup insanla konuşmayacağını bildirmiştir. Bunlardan birisi­nin de, bir mal satarken bu malı şu veya bu fiyata satın aldığına dâir yalan yere yemin eden kimse olduğunu bildirmiştir.(Buhârî, Müsakât: 132; İbni Mâce, Ticâret: 30.),Yalan yere yemin etmek aynı zamanda karşıdaki insanı aldat­mak demektir. Peygamberimiz bunu da büyük bir hıyanet olarak vasıflandırmıştır.(Ebû Dâvud, Efeb: 11)Sadece yalan yere yemin etmek değil, lüzumsuz yere yemin etmek de tehlikelidir. İzah ettiğimiz hadis bunu da yasaklar.(İmam Taberâni, Mu’cemu’s-Sağir Tercüme ve Şerhi, (İsmail Mutlu), Mutlu Yayınları: 1/152-153.),

Resim
Kullanıcı avatarı
tahaakb
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 1312
Kayıt: 20 Oca 2010, 02:00

Re: MU’CEMU’S-SAĞİR TERCÜME VE ŞERHİ

Mesaj gönderen tahaakb »

İçtihad Et
89.Ukbe bin Âmir el-Cühenî (r.a.) rivayet ediyor, Resûlullah sallallahu aleyhi ve selleme geldim. Yanında dâvâlaşan iki kişi vardı. Bana, "Bunlar arasında hüküm ver" buyurdu. Ben,"Annem babam sana feda olsun. Buna sen benden daha lâ­yıksın" dedim.
"Aralarında hüküm ver"buyurdu."Ne ile hüküm vereyim?" dedim. Şöyle buyurdu:"İctihad et. Eğer isabet edersen on sevap kazanırsın. İsa­bet edemezsen bir sevap kazanırsın."buyurdu.(Câmiü'l-Evsat, 2:350, (1606) İmam Taberâni, Mu’cemu’s-Sağir Tercüme ve Şerhi, (İsmail Mutlu), Mutlu Yayınları: 1/153.)

İzah

Peygamberimizin dâvâlılar arasında hüküm vermesini istediği Ukbe bin Âmir (r.a.) Medineli bir Müslümandı. Hicretten hemen sonra Müslüman olmuş, kendilerini ilme adayan Suffe Ashabının arasına katılmıştı.Peygamberimiz Hz. Ukbe'ye zaman zaman nasihatta bulurdu. Meselâ bir defasında onun bir suâli üzerine şöyle buyurmuştu:"Senin halini sormayanın halini sor. Sana birşey vermeyene vermeye bak. Sana haksızlık edeni de affet."
(Müsned, 4:203, (17303)Âlim Sahabîlerden birisi olan Ukbe (r.a.) bir çok hadis rivayet etti. Rivayet ettiği hadisler Buhari ve Müslim'de, yer alır. Ahmed bin Hanbel de, Müsned'de onun rivayet etmiş olduğu 169 hadise yer vermiştir.Hicretin 58. yılında da vefat eden Ukbe (r.a.), Hicretin 52. yılında, Hz. Muâviye devrinde İstanbul'un fethi için hazırlanan orduya da katıldı. Allah kendisinden razı olsun.Hadis, aynı zamanda Peygamberimizin (s.a.v.) Ashabını ye­tiştirme tarzını da göstermektedir.(İmam Taberâni, Mu’cemu’s-Sağir Tercüme ve Şerhi, (İsmail Mutlu), Mutlu Yayınları: 1/154.)

Resim
Kullanıcı avatarı
tahaakb
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 1312
Kayıt: 20 Oca 2010, 02:00

Re: MU’CEMU’S-SAĞİR TERCÜME VE ŞERHİ

Mesaj gönderen tahaakb »

Allah Dinini Günahkâr Kimse İle De Kuvvetlendirir
90.Enes bin Mâlik (r.a.) rivayet ediyor, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem;"Muhakkak Allah bu dini, İslâmdan nasibi olmayan ka­vimle [kavimlerle] kuvvetlendirir." buyurdu.(Müslim, İmân: 178; Buhari, Cihad: 182, Meğazî: 38. İmam Taberâni, Mu’cemu’s-Sağir Tercüme ve Şerhi, (İsmail Mutlu), Mutlu Yayınları: 1/154.)


İzah

Müslim'de yer alan Ebû Hüreyre (r.a.) kanalıyla gelen riva­yet şöyledir:Resûlullah ile birlikte Hüneyn savaşında bulunduk. Müslü­man ismi ile çağrılan birisi için Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem,"Bu adam Cehennemliktir" buyurdu.Savaş başladığında o kimse şiddetle savaştı ve yaralandı. Bi­raz sonra "Ey Allah'ın Resulü, sizin kendisi için 'Cehennemlik­tir" dediğiniz adam bu gün şiddetli bir şekilde düşmanla çarpıştı ve öldü" dediler.Resûlullah yine,"Cehenneme gitti" buyurdu.Müslümanlardan bâzılarının şüpheye düşmelerine çok az kal­mıştı. O sırada adamın ölmediği, fakat ağır şekilde yaralandığı söylendi. Akşam olunca adam yaralarının acısına dayanamayarak kendini öldürdü. Bunu Peygamberimize haber verdiler. Resûlul­lah sallallahu aleyhi ve sellem,"Allahü ekber. Şehadet ederim ki, ben Allah'ın Re­sulüyüm" buyurdu.Sonra da Bilal'e şöyle seslenmesini emretti:"Müslümandan başkası Cennete giremez. Şüphesiz Allah bu dini günahkar bir adamla da kuvvetlendirir."(Hadisin son kısmı, Mu'cemü's-Sagîr'de de rivayet edilmiştir. 232 nolu hadise bakınız)Evet, Allah'ın hikmetine binaen dinini günahkâr, hatta dinsiz kimseler vesilesi ile de kuvvetlendirir. O kimsenin niyeti İslama hizmet düşüncesi olmadığından onu Cehenneme atar. Müslüman­ların böyle kimseleri iyi tanımaları, "İslama hizmet ediyor" diye onu sevmemeleri gerekir.(İmam Taberâni, Mu’cemu’s-Sağir Tercüme ve Şerhi, (İsmail Mutlu), Mutlu Yayınları: 1/155.)

Resim
Kullanıcı avatarı
tahaakb
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 1312
Kayıt: 20 Oca 2010, 02:00

Re: MU’CEMU’S-SAĞİR TERCÜME VE ŞERHİ

Mesaj gönderen tahaakb »

Kişi Sevdiğiyle Beraberdir.
91. Abdurrahman bin Saffan rivayet ediyor:Babam Safvan Resûlullaha (Medine'ye) hicret etti ve ona biat etti.
Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem elini uzattı, onun elini okşadı. Safvan, "Ben seni seviyorum yâ Resûlallah" dedi.Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem;"Kişi sevdiğiyle beraberdir" buyurdu.34 ve 38 numaralı hadislere ve izahına bakınız.(İmam Taberâni, Mu’cemu’s-Sağir Tercüme ve Şerhi, (İsmail Mutlu), Mutlu Yayınları: 1/155-156.)
Resim
Kullanıcı avatarı
tahaakb
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 1312
Kayıt: 20 Oca 2010, 02:00

Re: MU’CEMU’S-SAĞİR TERCÜME VE ŞERHİ

Mesaj gönderen tahaakb »

Telbiye
92.İbni Ömer (r.a.) rivayet ediyor,Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle telbiye getiriyordu: "Lebbeyk. Allâhümme lebbeyk. Lebbeyk lâ şerike leke lebbeyk. İnnel-hamde ve'n-ni'mete leke ve'1-mülk lâ şerîke lek (Buyur Allah'ım, ben Senin emrine ve fermanına sözüm ve özümle tekrar tekrar icabet ettim. Emrine boyun eğdim. Rabbim, Senin dâvetine icabet etmek benim boynumun borcudur. Senin benzerin ve hiçbir ortağın yoktur. Rabbim, bütün varlığımla Sana yöneldim. Şüphesiz hamd da, nimet de yal­nız Sana mahsustur. Mülk de Senindir. Hiçbir şekilde Se­nin benzerin ve ortağın yoktur.)" buyurdu.( Buhari, Hac: 26; Tirmizî, Hac: 13; Müslim, Hac; 19, 22; Ebû Dâvud, Menâsik: 26; Nesâî, Menâsik: 54; Muvatta, Hac: 28; Dârimî, Menâsik: 13; Müsned, 1:376, (2753). İmam Taberâni, Mu’cemu’s-Sağir Tercüme ve Şerhi, (İsmail Mutlu), Mutlu Yayınları: 1/156.)

İzah
Hac ibâdeti ile ilgili bir tâbir olan telbiye, yukarıdaki sözleri söylemektir. Haccın farzlarından olan ihram, Hanefî mezhebine göre ancak yukarıdaki cümleyi söylemekle gerçekleşir. Hacca giden bir kimse niyet etse, fakat telbiye getirmese, ihrama girmiş sayılmaz. Şafiî, Mâliki ve Hanbelî mezheplerine göre ise ihram için telbiye şart değildir.Hacda ihramlı iken kişinin farz namazlarından sonra, seher vakitlerinde ve her fırsatta telbiye söylemesi sünnettir.(İmam Taberâni, Mu’cemu’s-Sağir Tercüme ve Şerhi, (İsmail Mutlu), Mutlu Yayınları: 1/157.)
Resim
Kullanıcı avatarı
tahaakb
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 1312
Kayıt: 20 Oca 2010, 02:00

Re: MU’CEMU’S-SAĞİR TERCÜME VE ŞERHİ

Mesaj gönderen tahaakb »

Allah Kimlerin İşlerini İstikamet Üzere Devam Ettirir?
93.Semüre bin Cündeb (r.a.) rivayet ediyor,Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem;"Namazı dosdoğru kılın, zekât verin, haccedin, umre ya­pın, doğru ve dürüst olun ki, Allah da işlerinizi istikâmet üzere devam ettirsin." buyurdu.(Câmiü'l Evsat, 3:33,(2055) İmam Taberâni, Mu’cemu’s-Sağir Tercüme ve Şerhi, (İsmail Mutlu), Mutlu Yayınları: 1/157.)
Resim
Kullanıcı avatarı
tahaakb
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 1312
Kayıt: 20 Oca 2010, 02:00

Re: MU’CEMU’S-SAĞİR TERCÜME VE ŞERHİ

Mesaj gönderen tahaakb »

Peygamberimizin Hayası
94.Âişe (r.a.) rivayet ediyor,Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellemin avretini asla görmedim.:(İmam Taberâni, Mu’cemu’s-Sağir Tercüme ve Şerhi, (İsmail Mutlu), Mutlu Yayınları: 1/157.)

İzah
"Resûlullahın avretini asla görmedim" diyen Peygamberimi­zin (s.a.v.) hanımı Hz. Âişe'dir. Aslında dinimize göre eşler bir­birlerinin avret yerlerini rahatlıkla görebilirler. Buna rağmen, Re­sûlullahın eşi onun avretini görmediğini söylemektedir. Bu, Pey­gamberimizin hayasını ifâde etmektedir.( İmam Taberâni, Mu’cemu’s-Sağir Tercüme ve Şerhi, (İsmail Mutlu), Mutlu Yayınları: 1/158.)
Resim
Kullanıcı avatarı
tahaakb
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 1312
Kayıt: 20 Oca 2010, 02:00

Re: MU’CEMU’S-SAĞİR TERCÜME VE ŞERHİ

Mesaj gönderen tahaakb »

Sadakanın Ve Affetmenin Sevabı
95.Ümmü Seleme (r.a.) rivayet ediyor,Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem;"Hiçbir mal sadakadan dolayı eksilmemiştir. Bir kul ken­disine yapılan bir haksızlığı affederse Allah bununla ancak onun izzetini artırır; affedin ki Allah da sizi aziz kılsın. Bir kimse kendisine bir dilencilik kapısı açarsa, Allah da ona mutlaka bir yoksulluk kapısı açar." buyurdu.(Müslim, Birr: 69; Tirmizî, Birr: 82; Mu'cemü'l-Evsat, 3:141, (2291) İmam Taberâni, Mu’cemu’s-Sağir Tercüme ve Şerhi, (İsmail Mutlu), Mutlu Yayınları: 1/158.)

İzah
Hadisin birinci cümlesinde sadakanın malı eksiltmediğine dik­kat çekiliyor. Zekât da buna dâhildir. Sadakanın malı eksiltmeme­si, Allah'ın ona bereket vermesi, ondan zararı uzaklaştırması, mal azalmış görünse de verilen sevap ile âhirette çoğalacağı gibi mâ­nâlar anlaşılabilir.İkinci cümlede affetmenin kişinin izzetini artıracağı açıklan­maktadır. Gerçekten de affeden bir kul, insanların gözünde büyük görünür, şerefi artar, herkes ona izzet ve" ikramda bulunur. Bu cümleden ayrıca affeden kulun âhirette izzet ve şerefinin büyük olacağı mânâsı da anlaşılır. Hadisin son kısmında da dilencilik yapan kimseyi Allah'ın fa­kirlikten kurtarmayacağı bildirilmektedir. İhtiyaç olmadığı halde dilenmenin mes'uliyeti ile ilgili de pekçok hadis vardır.( İmam Taberâni, Mu’cemu’s-Sağir Tercüme ve Şerhi, (İsmail Mutlu), Mutlu Yayınları: 1/158-159.)
Resim
Kullanıcı avatarı
tahaakb
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 1312
Kayıt: 20 Oca 2010, 02:00

Re: MU’CEMU’S-SAĞİR TERCÜME VE ŞERHİ

Mesaj gönderen tahaakb »

İçki Haramdır

96.İbni Ömer (r.a.) rivayet ediyor, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem :"Her sarhoşluk veren şey haramdır. Ve her hamr haram­dır." buyurdu.(İbni Mâce, Eşribe: 9; Buharı, Eşribe: 1; Müslim, Eşribe: 73; Muvatta, Eşribe: 11; Ebû Dâvud, Eşribe: 5; Tirmizî, Eşribe: 1; Nesâî, Eşribe: 22; Müsned, (4645, 4646.) İmam Taberâni, Mu’cemu’s-Sağir Tercüme ve Şerhi, (İsmail Mutlu), Mutlu Yayınları: 1/159.)

İzah

Zikrettiğimiz kaynakların bâzılarında şu ilâve vardır:"Kim dünyada içki içer ve tevbe etmeden onun tiryakisi ol­duğu halde ölürse, ahiretin şarabından içemez."Dinimiz, kişinin kendisine, ailesine ve topluma zararlı olan herşeyi yasaklamıştır. Zina, kumar, rüşvet bunlardan bâzılarıdır. İşte Yüce dinimizce haram kılınan zararlı alışkanlıklardan birisi de içkidir. Yüce Allah Kur'ân'da içkinin haramlığı ile ilgili olarak şöyle buyurur:
"Ey iman edenler! İçki, kumar, putlar ve kısmet çekilen zarlar hep şeytanın işinden birer pisliktir; ondan kaçının ki kurtuluşa eresiniz."Şüphesiz şeytan içki ve kumarla aranıza düşmanlık ve kin sokmak, sizi Allah'ı anmaktan ve namazdan alıkoymak ister. Artık bunlardan vaz geçtiniz, değil mi?"
(Mâide: 5/90-91.)Bâzı kimseler Kur'ân-ı Kerimde içilmesi yasaklanan içkinin üzüm şarabı olduğunu söyleyerek kendilerine fetva çıkarmak is­terler. Kütüb-i Sittenin tamamında ve Kütüb-i Sitte dışında birçok hadis kitabında yer alan izahını yaptığımız hadis, bu düşüncenin ne kadar yanlış olduğunu ortaya koymaktadır. Hadiste geçen "hamr," dinen yasaklanan içki demektir. Peygamberimiz bu ha­dislerinde açıkça sarhoşluk veren her şeyin, bira, votka cin tonik gibi, ismi ne olursa olsun haram kılındığını bildirmiştir.Bir başka hadislerinde de, "Hamr, aklı örten (sarhoşluk veren) her şeydir" (Buhârî, Eşribe: 2, 5; Müslim, Tefsir: 32; Ebû Dâvud, Eşribe: 1; Tirmizî, Eşribe: 8.)buyurarak zaman ve tekniğe parelel olarak başka şeylerden üretilen bütün sarhoş edicilerin haram olduğunu bildir­miştir.İçki içmek isteyen, fakat vicdanen de haram işlemiş olmanın sıkıntısından kurtulamayan bâzı kimseler de "Ben sarhoş olmaya­cak kadar içiyorum" bahanesine sığınmaya çalışırlar. Oysa bu da doğru değildir. Çünkü Peygamberimiz, bir hadislerinde,"Çoğu sarhoşluk veren şeyin azı da haramdır"(İbni Mâca, Eşribe, Eşribe: 10.)buyurarak zaman ve tekniğe parelel olarak başka şeylerden üretilen bütün sarhoş edicilerin haram olduğunu bildir­miştir.İçki içmek isteyen, fakat vicdanen de haram işlemiş olmanın sıkıntısından kurtulamayan bâzı kimseler de "Ben sarhoş olmaya­cak kadar içiyorum" bahanesine sığınmaya çalışırlar. Oysa bu da doğru değildir. Çünkü Peygamberimiz, bir hadislerinde, "Çoğu sarhoşluk veren şeyin azı da haramdır" (İbni Mâca, Eşribe, Eşribe: 10.),buyurarak, bu hususu da açık kapı bırakmayacak kadar kesin bir ifâde ile bildirmiştir.İçkiyi haram olduğunu kabul ederek içen kimse dinimizce bü­yük günah sayılan bir haramı işlemiş olur. Böyle biri hadiste de ifâde edildiği gibi sarhoşluk vermeyen "Cennet şarabından içe­mez." Yani günahının cezasını çekmedikçe Cennete giremez.Ancak içkiyi haram olmadığını söyleyerek içenler dinden çıkmış olurlar. Böyleleri ebedî olarak Cehennemde kalırlar.518 numaralı hadise de bakınız. (İmam Taberâni, Mu’cemu’s-Sağir Tercüme ve Şerhi, (İsmail Mutlu), Mutlu Yayınları: 1/159-160.)

Resim
Kullanıcı avatarı
tahaakb
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 1312
Kayıt: 20 Oca 2010, 02:00

Re: MU’CEMU’S-SAĞİR TERCÜME VE ŞERHİ

Mesaj gönderen tahaakb »

Peygamberimiz Karnını Ne İle Doyuruyordu
97.Enes (r.a.) rivayet ediyor,Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem;"Sirke ne güzel katıktır." buyurdu.(İbni Mâce, Et'ime: 33. İmam Taberâni, Mu’cemu’s-Sağir Tercüme ve Şerhi, (İsmail Mutlu), Mutlu Yayınları: 1/161.)

İzah
Aynı hadisi Hz. Âişe ve Câbir bin Abdullah da (r.a.) rivayet etmiştir. İbni Mâce'âe Ümmü Sa'd'dan rivayet edilen şöyle bir hadis de vardır:Ben Âişe'nin yanında iken Resûlullah geldi ve,"Yiyecek bir şey var mı?" diye sordu.Âişe, "Ekmek, kuru hurma ve sirke var" cevabını verdi.
Resûlullah, "Sirke ne güzel katıktır. Allah'ım, sirkeyi bereket­lendir. Çünkü sirke benden önceki peygamberlerin katığı idi. İçinde sirke bulunan bir ev fakirleşmez" buyurdu.652 numaralı hadise de bakınız.
(İmam Taberâni, Mu’cemu’s-Sağir Tercüme ve Şerhi, (İsmail Mutlu), Mutlu Yayınları: 1/161.)
Resim
Kullanıcı avatarı
tahaakb
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 1312
Kayıt: 20 Oca 2010, 02:00

Re: MU’CEMU’S-SAĞİR TERCÜME VE ŞERHİ

Mesaj gönderen tahaakb »

Amene'r-Resûlü'nün Fazileti
98.Nu'man bin Beşir el-Ensârî (r.a.) rivayet ediyor,Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem;"Muhakkak ki Allah bir kitap yazdı. O, Arşın yanındadır. Ondan iki âyet indirip Bakara Sûresini o iki âyetle mühür­ledi. Bu iki âyetin okunduğu yere üç gece şeytan yaklaşamaz." buyurdu.(Tirmizî, Fezâilü'I-Kur'ân: 4. İmam Taberâni, Mu’cemu’s-Sağir Tercüme ve Şerhi, (İsmail Mutlu), Mutlu Yayınları: 1/161-162.)

İzah
Hadiste faziletine dikkat çekilen âyetler, Bakara Sûresinin son iki âyeti olan ve "Âmene'r-Rasûlü" diye bilinen âyetlerdir. Bu âyetler, Peygamberimize mîraca çıkarıldığı gece bir mîraç hediye­si olarak verilmiştir. Bakara Sûresinin son iki âyetinin faziletini bildiren daha başka hadisler de vardır. Meselâ bunlardan birisi şu mealdedir: "Bakara Sûresinin sonunda iki âyet vardır. Her kim bunları bir gece okursa, Cenâb-ı Hakkın koruması ve himâyesi için ken­disine yeter." (Buhari, Fezâil-l Kur'ân: 10; Müslim, Salatü'l-Müsâfirîn: 255; Tir­mizî, Fezâil-i Kur'ân: 4. İmam Taberâni, Mu’cemu’s-Sağir Tercüme ve Şerhi, (İsmail Mutlu), Mutlu Yayınları: 1/162.)
Resim
Kullanıcı avatarı
tahaakb
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 1312
Kayıt: 20 Oca 2010, 02:00

Re: MU’CEMU’S-SAĞİR TERCÜME VE ŞERHİ

Mesaj gönderen tahaakb »

Yeminin Bozulması Gereken Yer Var Mı?

99. Ebû Musa el-Eş'arî (r.a.) rivayet ediyor, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem:Kim bir şey hususunda yemin eder de yemin ettiği şeyin aksinin daha hayırlı olduğunu görürse, yemininden vaz geç­sin, keffâret versin ve yemin ettiği husustan daha hayırlı olanı yapsın." buyurdu.(Müslim, Eyman: 12; Tirmizî, Eyman: 6; Muvatta, Eyman: 11)

İzah

Yemin, bir işi yapmak veya yapmamak hususunda iddiaya kuvvet vermek; bir haberi, bir iddiayı kuvvetlendirmek için Allah adını anmak demektir. "Vallahi bu işi yaptım," veya "Yapma­dım," "Vallahi doğru söylüyorum" ifâdeleri birer yemindir.Bir Müslümanın ister sözüne kuvvet vermek, isterse muha­tabını inandırmak için olsun yemin etmesinde bir mahzur yoktur. Nitekim Cenâb-ı Hak da Kur'ân'ın bir çok yerinde yemin et­miştir. Meselâ bunlardan birisi şu mealdedir:"Doğuların ve batıların Rabbine yemin ederim ki, Biz, onların yerine daha hayırlılarını getirmeye kadiriz. Hiç kimse bize mâni olamaz."
(Meâric: 70/40-41.)Peygamberimiz de bir çok defa bir şey söyleyeceği zaman sözüne,"Muhammed'in hayatı kudreti elinde olan Allah'a yemin ederim ki," "Kalbleri değiştiren Allah'a yemin ederim ki," diye­rek başlamıştır.Yeminin çeşitleri vardır. Tafsilatı Hanefî ve Şâfıîlere Göre Büyük İslâm İlmihali isimli eserimizin 670-674. sayfalarına ha­vale ederek burada hadiste dikkat çekilen hususları açıklayacağız.Yemin, farzın terkine, Müslümanların menfaatinin kaybol­masına veya bir musibetin gelmesine sebep olacaksa ona uyul­maz. Meselâ namaz kılmamaya, Ramazan'da oruç tutmamaya, bi­risini öldürmeye, borcunu ödememeye, anne veya babasıyla ko­nuşmamaya yemin eden kimse, yeminin bozar, keffâretini verir. Ayrıca affetmesi ve bağışlaması için Allah'a niyazda bulunur. Çünkü Yüce Allah Müslümanları böyle şeylere yemin etmekten men eder ve şöyle buyurur:"Allah adına ettiğiniz yeminleri iyilik yapmaya, günahtan sa­kınmaya ve insanların arasını düzeltmeye mâni kılmayın. Allah her şeyi hakkıyla işitir, hakkıyla bilir."( Bakara: 2/224.)İşte Peygamberimiz (s.a.v.) izahını yaptığımız hadislerin de buna dikkat çekmekte, kişi bir şeyi yapmaya veya yapmamaya yemin etmişse, sonradan da yapmamaya yemin ettiği şeyi yap­manın, yapmaya yemin ettiği şeyi de yapmamanın daha hayırlı ol­duğunu anlarsa, bu durumda "Ben yemin ettim" diye doğru ol­mayan bir şeyi yapmayı değil, yemini bozup aksini yapmayı, ye­min için de keffâret vermeyi tavsiye etmektedir. Yemin keffâreti, on fakiri sabah akşam doyurmak veya on fa­kire orta halli birer elbise almaktır. Buna gücü yetmeyen Hanefîlere göre peş peş olmak şartıyla üç gün oruç tutar. Şâfiîlere göre ise oruçların peş peşe tutulması şart değildir.(İmam Taberâni, Mu’cemu’s-Sağir Tercüme ve Şerhi, (İsmail Mutlu), Mutlu Yayınları: 1/162-164.)
Resim
Cevapla

“►Hadis-i Şerifeler◄” sayfasına dön