2-) ER RAHMÂNÜ(c.c.) - 3-)ER RAHÎMÜ(c.c.)

Cevapla
Kullanıcı avatarı
aNKa
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 2797
Kayıt: 02 Eyl 2007, 02:00

2-) ER RAHMÂNÜ(c.c.) - 3-)ER RAHÎMÜ(c.c.)

Mesaj gönderen aNKa »

Resim----Resim
-----ER RAHMÂNÜ----------- ER RAHÎMÜ


ER RAHMÂNÜ : Genellikle merhamet eden ve mahlûkatının tümüne önceden ve şartsız ni'met veren bağışlayıcı, yargılayıcı, yâr muamelesi yapan cümleye Evvelî Rahmân.
Âfâkî, vücûdî..
Merhameti zâtına mahsus ve sınırsız olan ALLAH-U ZÜ'L-CELÂL.
Özdeki "nun" un (Nûrullah) "mim" hakk olup Rübûbiyyet rüyetine çıkış çekirdeği…
Koşulsuz ve genellikle tüm mevcûdatına RAHMAN olup hayat için lâzım ve lâyıkı bağışlayan ALLAH-U ZÜ'L-CELÂL.

ER RAHÎMÜ : Hakka inanıp hayrı işleyen kullarına merhametiyle beraber muhabbeten Muhammedî Neşe'yi yaşatan ve âhirinde ihsan edici olan ALLAH-U ZÜ'L-CELÂL.
Koşullu, hakka iman ve hayrı amel edinen kullarına özellikle dünya, din ve âhiretlerinde RAHÎM olan ALLAH-U ZÜ'L-CELÂL.
Özellikle hak edene (şartlı: kurallara uyan mü'mine) çok merhamet edip esirgeyici.
Mü'mine Âhirî Rahîm.
Enfüsî, vücubî...

Rahime : Birine merhamet etmek, esirgemek, bağışlayıp affetmek.
İstirhame : Birinden merhamet istemek
El rahim : Rahim, döl yatağı, akrabalık bağları ve neslin oluşum noktası. Ana rahmi.
El Rahmetü : Hayır, iyilik, nimet, bolluk, merhamet-i azîme.
El Rahîmü : Çok merhametli.
Ümmü'r-ruhummü: Mekke'nin künyesi.
El ruhmâ : Hayır, iyilik, mimet


KUL İHVANİ
-ESMÂLAR-
En son aNKa tarafından 21 Tem 2009, 12:00 tarihinde düzenlendi, toplamda 2 kere düzenlendi.
Resim
Kullanıcı avatarı
senim
Aktif Üye
Aktif Üye
Mesajlar: 106
Kayıt: 21 Şub 2008, 02:00

Mesaj gönderen senim »

Resim

Ezelde bütün yaratılmışlar hakkında hayır ve rahmet irâde buyuran, sevdiğini, sevmediğini ayırdetmiyerek tekmil mahlukatını sayısız nimetlere müstağrak kılan.

Bu ism-i şerif rahmetten sıfat manası ifade ederse de, ism-i has olarak kullanılmış ve Lafza-i Celal gibi Allah-ü Teala (CC) Hz.leri’nden başkasına söylenmemiştir. Rabbimizin (CC) “Rahmân” ismi Kur’an-ı Kerim’de 57 defa tekrarlanmıştır.

Allah'ın (CC) pek merhametli, çok rahmet sahibi olması anlamlarına gelen bir sıfat ismidir. Sıfat ismi olmakla beraber, bu ismin Allah'tan (CC) başkasına verilmesi uygun görülmez.

“Çok rahmet sahibi, gayet merhametli ve sonsuz rahmeti bulunan” diye tefsir edilip açıklanabilirse de, yalnız yüce Allah'ın (CC) özel bir ismi olduğundan dolayı tam anlamıyla tercüme edilemez.

Dilimizde onun tam karşılığı olan bir kelime yoktur. “Esirgeyici” olarak tercüme edilmesi de doğru değildir. Dolayısıyla bu anlam Rahmân (CC) isminin tercümesi olamaz. “Acıyan” diye tercüme edilmesi de onun tam anlamını vermekten uzaktır. Çünkü kuru bir acıma merhamet değildir.

Bilindiği gibi, merhamet acıyı giderip yerine sevinç ve iyiliği getirmektir. Bu itibarla merhametli sözcüğünden anladığımız anlamı, diğerlerinden anlayamayız. Rahmân (CC), “pek merhametli” şeklinde eksik olarak tefsir edilebilirse de tercüme edilemez. (Alıntıdır)


Özellikle bu son paragraf dikkate alındığında kangren olan ayağın kesilmesi bir RAHMAN ism-i şerifinin tecellisi midir?

Dahası RAHMAN isminin merhamet kaynağıyla acıyı giderme işlevi gözönüne alınırsa dünya hayatındaki perdeleneşimiz şuan farkında olmasak da bize büyük bir azaptır ki cehennemde bu hataların tezkiyesine gidilme yönü ortaya çıkmıştır "acıya yol açan hastalıklardan kurtulma" ve YANARAK temizlenme ARINMA boyutu olarak algımıza sunulmuştur.

Peki tüm bu düşünceler ışığında CEHENNEM bir RAHMAN ismi tecellisidir diyebilir miyiz?

Selam ve Dua ile
[img]http://www.muhammedinur.com/resimler/senim.jpg[/img]
Kullanıcı avatarı
derunilale
Saygın Üye
Saygın Üye
Mesajlar: 268
Kayıt: 27 Tem 2007, 02:00

Mesaj gönderen derunilale »

Allah razı olsn güzel bir soru senim kardeşim cevabını bende merak ediyorum..ve acaba bir durumda bütün ism-i şerifler tecelli eder mi?yani bir durum bütün ism-i şerifleri kapsar mı velev ki cemal ismi şerifi yoğun olsun amma celal ismi şerifi de içinde muhakkak bulunsun ona keza içinde El- Kahhar..El-Cebbar..El-Müntekim vs.. bildiğimiz bilmediğimiz Rabbimizin(cc)ism-i şerifleri?(sorabildim mi bilemiyorum)
[img]http://www.muhammedinur.com/photos/galleries/avatars/kjkjkjkop4.jpg[/img]
Kullanıcı avatarı
nur-ye
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 9089
Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00

Mesaj gönderen nur-ye »

BESMELENİN TAHLİLİ





BESMELE-Yİ ŞERÎFE ZEVKİ



بِسْمِ اللهِ الرَّحْمنِ الرَّحِيمِِ


Bismillahirrahmânirrahîm


BESMELENİN TAHLİLİ



Besmele “be” harfiyle dudakta başlayıp “mim” harfiyle yine dudakta biten bir rahmet ve bereket anahtarımızdır.
Kur’ân-ı Kerîmdeki besmelelerin hükmü nedir?
Şeriat-ı Garra’yı nakil içinde akılla anlayan, Kur’ân-ı Kerîm’e kesinlikle uymakla beraber Hadis-i Şerîflerden bazılarına öncelik tanıyarak yorumlayan, itikatta (inançta) ve amelde (uygulamada) uyduğumuz İmâmlarımız vardır.
İki ana sınıfta olup:
1- İ’tikatta : İmâm Maturidî ile İmâm Eşârî
2- Tatbikatta : İmâm Azam Ebu Hanife, İmâm Şafiî, İmâm Ahmed Hanbelî ve İmâm Mâlikî .

Kur’ân-ı Kerîmdeki Sûre başı besmeleleri için :
1- İmâm Şafiî ve İmâm Ahmed Hanbelî Hazretleri : “ Besmeleler âyet olup Fâtiha Sûresinde cehri (açıkca) okunur.”
2- İmâm Mâlikî : “ Tüm besmeleler âyet değildir.”
3- İmâm Azam Ebu Hanife : “Tüm besmeleler başlı başına âyetlerdir ve Kur’ân-ı Kerîmdendir. Her besmele ayırıcı (fasıla) sûre gibi olan âyetlerdir.”
Hükmüne varmışlar, görüş ve yorumunu yapmışlardır.


Besmelemizin yapısal analizi (tahlili): 19 harften oluşur.


بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحمٰنِ الرّحِيمِ


ب س م ا ل ل ه ا ل ر ح م ن ا ل ر ح ي م


Önce Sûreten:


بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحمٰنِ الرَّحِيمِ

Er Rahîmi Er Rahmâni Allahi Bismi


Sonra sîreten:





بِ اِسْمِ اللّٰهِ اَل رَّحْمٰنِ اَل رَحِيمِ

7 6 5 4 3 2 1


1- Baştaki “be” harfi: Gizli fiil-fâil :
Ben başlarım. Yapıştıırcı…
Bilelik, beraberlik ve bereket kapısı…
Birrin doğuş noktası…

2- İsmi :
Bir şeyi sûreten (maddeten) ve sîreten (mânen) anlatan kelime…
Sebeb-sonuç sahnesinde nedensellik, nicelik ve nitelik naz-niyazı..

3- ALLAH :
İkili, çoğulu, adaşı (Meryem 19/65 bkz.), tercümesi, tefsiri ve târifi olmayan ancak tüm târifleri kapsayan , kendisinden isim türemeyen ve türetilemeyen Zât’a mahsus özel ve güzel Lafzullah ismi…

4, 5- El Rahmân :
Tercümesi olmayan tefsiri olan, Zâtullah’a has özel isim ve aynı zamanda sıfat ismi.
Rahm’ den (rahmetten) çok fazla merhamet edici ve genele şâmil … Bütün güller güzeldir gibi…

Merhamet :
Kulun tefrit (şaşkınlık) ve ifrat (taşkınlık) işlerini ve acı sonuçlarını ona acıyarak ortadan kaldırıp yerine Muradullah ve Emrullahın özü ve uygulayışı olan itidalin (adaletli orta yolun) işlerini ve neşelerini koymaya yönelik iyilik duygusu...
Muhammedî hakikat rızasına sahib oluş sırrı…
Mutlak ve sonsuz olan merhametin ana kaynağı Rabbülâlemin olup özellikle El Rahmân ve El Rahîm esmalarının kularının nasib ve kısmetlerince yansıması sonucu merhametli olabilmeleri, tercih ve gayretlerine bağlıdır ve haklarıdır…

El Rahmân tecellîsinde kâinâtta mevcûd olan her varlık şartsız olarak ALLAH-U ZܒL-CELÂL’in rahmâniyyetinden pay alır, rızk ve hayat bulur.
Rahmâniyyet merhameti genel ve şartsızdır.

6, 7- El Rahîm :
Sadece sıfat ismi olup sürekliliği şarta bağlı özele şâmil çok merhamet edici…
Bütün güller güzel olmakla beraber bazıları ayrıca çok güzel kokarlar gibidir.




بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحمٰنِ الرّحِيمِ


Sıfatullah İsmullah-Sıfatullah İsmullah
Cemâl Tecellîsi Celâl-Cemâl Tecellîsi Celâl Tecellîsi

Besmele-yi şerîfedeki bu üç tecellî birlikte olunca mutlak kemâlin yansımasıdır.
Bunun kullar için kâmil kemâlâtı Rahmetenlilâlemin ve Rahîm olan (Tevbe 9/128 bkz.) Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve selem) dedir :
Abdullah olarak Rahmaniyyete,
Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve selem) olarak Rahîmiyyete mazhardır (zuhur yeridir) ve masdardır (sudur, doğuş ve olış yeridir).
Tüm sisteme şâhid, mübeşşir (müjdeleyici), nezir (uyarıcı), dâi (dâvetçi) ve münir (Nûrullah nûrunu ALLAH-U ZܒL-CELÂL’in izniyle sisteme çıkarıp saçıcı ve kulluk kemâlâtının kerem kandili, Nûrullahın Nûr-u Mim masdarı ve kısacası mevcûdatın medar merkezi) olan ilk tecellî Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve selem)’in nûru…

Azîz kardeşim,

Birrin, bereketin ve kısacası Bizlik bileliğinin başlangıcı olan “be” nin ve Esmâü’l- Hüsnâların tecellîlerinin izahı gerçekten zevkin zâhiri ve zorudur.

Her türlü imkan sağlandıktan sonra imtihan edilen insanoğlunun kendi özgür istek ve iradesiyle inanç ve uygulaması sonucunda; ALLAH ism-i celîli olan Lafzullahın Celâlî tecellîsinde, lûtüf ve lânetin usturanın iki yüzü gibi oluşu kesinliği ve keskinliği vardır ve bu oluş ALLAH-U ZܒL-CELÂL’in kullarına bildirdiği va’didir.

El Rahmânın (celle celâlihu) özünde taşıdığı ve Muradullah’ın Emrullah’ı olan hakka ve hayra imana razı oluş, Muhammedü’l- Emin Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve selem)’i duyuş ve uyuş şuûru oluşur, sahib çıkılır ve uygulanırsa Celâl Tecellîsinin lûtüf kanadının Cemâl Tecellîsi…
İtiraz ederek iman etmeye razı olmayıp bâtıla ve şerre razı oluşa sahib çıkış sonucu Celâl Tecellîsinin lânet kanadının harekete geçeceği bilinen bir husustur.
Onun için Müslüman da kâfire de sürekli ve şartsız rızk v.s.nimet verilişi ayni gözükmekle beraber ömrün son ucunda celâl ya da cemâl tecellîsi kaçınılmazdır.

Rahmâniyyet; afakî, muhitî, nimetin kullanışı itibariyle nimetî ve geneldir…

El Rahîm’in (celle celâlihu) özünde taşıdığı Muhammedî Rıza ve himmete rızanın sahibi oluş şerefi, Raufun Rahîm mahzarında cemâl zuhuru…
El Rauf ve El Rahîm isimleri harf-i târifli olarak söylendiğinde ALLAH-U ZܒL-CELÂL’in ismi anlatılır ve anlaşılır.
Bu iki yüce isimle taltif Abdullah olarak sadece Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve selem)’e nasib olmuştur (Tevbe 9/128 bkz.).
Rahmetin kâinât kapısı olan Rasûl-i Ekrem (sallallahu aleyhi ve selem) Rahmetenlilâlemin ve Rahîmun olunca dedesi yani babası İbrahim Aleyhisselâm’ın ismi :

İBRAHÎM EBU RAHÎM RAHÎM’in BABASI

“İbrahim ismi İbranicedir” demekte olan cübbeli prof. vs. ler devam etsinler işlerine…
Bizim için bu isimleri veren bizzat ALLAH-U ZܒL-CELÂL’e dir.
Biz böyle anlıyor ve inanıyoruz.

Rahîmiyyet; enfüsî, merkezî, nimetin veriliş-kullanılış inceliklerini anlayış itibariyle emânetî ve özeldir.

KULİHVANİ DİVANI'NDAN
Resim
Kullanıcı avatarı
elifdostu
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 649
Kayıt: 06 Şub 2007, 02:00

Mesaj gönderen elifdostu »


Değerli kardeşlerim,

ER RAHMAN(CC) ve ER RAHİM(CC) gibi Kur'anda 114 defa nazil olmuş olan bir ayette geçen isimlerle ilgili bir iki kelam sarfetmeyi, tecellileriyle ilgili kısa da olsa bir açıklama yazmayı uygun gördüm. İsimlerle ilgili ayrıntılı açıklamaları kareşlerimiz üstte zaten yazdıklarından, burada tekrar etmeyip, yalnız hangi durumda hangi esma tecelli ettiğine değinelim:

ER RAHMAN ismi-i şerifi tüm canlılara, hatta her EL HAYY esmasının tecelli ettiği her varlığa ve nesneye ki cansız nesnelerde gözle göremediğimiz elktronların hareketleri EL HAYY tecellisidir. O halde başta insan olmak üzere(kafir, müslüman gözetmeden), her bir ferde, hayvanlara ve bitkilere merhamet etmek, hatta cansız eşyalara dahi kırıcı davranmayan kimselerde ER RAHMAN ismi tecelli ediyor demektir. ER RAHİM esması ise daha fazla ahirete nisbet edildiğinden, inanmış kimselere merhamet etmek, daha ziyade şefkat gösterenlerde tecelii eder ki her müslüman ve mü'minde belli tecellisi vardır.

Bir kardeşimiz tüm esmaların aynı anda tecelli edip etmediğini sormuş. Bunun cevabı şu olmak gerektir ki, Allah(CC) esmalarının tecellisi olmadığı bir an bile yoktur, ancak her esma her yerde, aynı anda tecelli etmesi zaten hikmete zıttır. Şöyle ki: EL KAHHAR esması ile birlikte EL HALİM ismi ile aynı anda tecelli etmez, etse de tek şahıs üzerine olmaz, zira bu esmalar anlam itibariyle birbirine zıttır. Ayrıca şu dahi var ki kıyamet günü ALLAH(CC) EL MÜTEKEBBİR ismi ile tecelli edecektir, şimdilik bu ismin zikri tevazu ile olmakta, zira tevazu Allah(CC)'a karşı edeb ve saygıdır, bu ismi zikretmektir. Şunu da belirtmek isterim ki esma tecellileri hudutlandırılmıştır. Öyle olmasa idi buna tahammül edemezdi kimse. En bariz misali şudur: "BİZ KUR'ANI DAĞA İNDİRSEYDİK DAĞ PARAMPARÇA OLURDU" ayetidir. KURAN EL MÜTEKELLİM esmasının görünüşüdür, Allah(CC) sözü, kelamıdır. Burada hudutlandırma CEBRAİL(AS) ve Resulullah(SAV) tarafından olmuştur, aynen her insana nazil olsaydı buna kimse tahkat getiremeyecekti. Bir misal daha verip sözümü noktalıyorum: hani Musa A.S. Tur dağına baktığında, dağ yerle bir olmuştu. Bunun sebebi, Münir hocamızın anlattığına göre, EL BASIR esmasının tecellisi ki, Musa A.S. gözünden dağa tecelli eden EL BASİR sebebiyle dağ çökmüş ve Musa A.S. bayılmıştı. Tek bir esmaya dayanamayan insan tüm esma tecellisine dayanamayacağı kesin olmakla birlikte, bazı sebepler ve hikmetlerle hudutlandırılarak esma tecellisi devamlıdır. Selam ve dua ile...
Âmaya renk tarif etme,
Siyahtan gayrını blmez,
Aşığa DOST'tan bahsetme,
ALLAH'tan gayrını bilmez...
Kullanıcı avatarı
derunilale
Saygın Üye
Saygın Üye
Mesajlar: 268
Kayıt: 27 Tem 2007, 02:00

Mesaj gönderen derunilale »

değerli nuriye ablam ve aziz abim Allah razı olsun katkılarınızdan açıklamalarınızdan..selam ve dua ile..
[img]http://www.muhammedinur.com/photos/galleries/avatars/kjkjkjkop4.jpg[/img]
Kullanıcı avatarı
Gariban
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 2834
Kayıt: 25 Tem 2007, 02:00

Mesaj gönderen Gariban »

Can Kardeşlerim cümlemiz için mubarek Cuma gününde hayr dilerim,

Hepiniz çok güzel açıklamalarla katkıda bulundunuz Allah razı olsun. Zamanında Elmalılı Tefsirinden incelediğim kadarıyle,
Er-Rahman esmasının ilahi bağışlara yönelik bir özelliği var. Er-Rahman , yaratırken hilkatını sevgi ve merhamet ile yoğurmuştur. Bu ezelden ilahi bağış olarak, bir nimet olarak mevcudata yayılmıştır. Öyleyse bu nasıl olabilir?

Anladığım kadarıyla bazı esmalar diğerlerinin altındadır, yani fevkindeki esmaya bağlıdır. Örneğin,
El-Musavvir sıfatı, ALLAH 'in varlıklara biçim veren sıfatıdır. Her geometrik şeklin biçimin ardındaki esmadır. Er-Rahman 'in rahmeti ile yaratan El-Halık , El-Musavvir ile gözümüzün, ağzımızın, elimizin kusursuz biçimlerini dokur, ALLAH El-Bari 'dir yani herşeyin kusursuz işlemesini sağlayandır, bu işleyişlerin hepsi, yaratılana olan merhametin sevginin zuhuru ile olmuştur ve gözün üzerine hakim olan esma ise El-Basir ’dir. Ama El-Basir ile cesetteki göze basiret vermeden evvel onun zuhuru yine Er-Rahman ’in rahmetine bağlıdır. Biraz göz üzerinde durucaz şimdi.

Gözün üzerinde göz kapağını biçimlendirmiş, onun üzerindeki kirpikleri gözü koruyacak bicimde inşaa etmiştir
Er-Rahman .

Gözün yüzeyinin çizileceği
El-Alim 'in ilminde olduğu için ve Rahman El-Hakim olarak bunun sonucunun ne olacağını bildiğinden Er-Rahman 'in rahmetine bağlı El-Cebbar ve Es-Safi sifatlarıda tecelli eder ve gözü korumak için yeni bir sistem olan refleks ve bazal göz yaşı sisteminin şekillenmesini gerekli kılar.

El-Cebbar esmasının öğrendiğim kadarıyla iki manası vardır, birincisi kırık çıkıkları onaran tamir edici manasıdır ve ikincisi ise zorunlu kılan zorlayıcı manasıdır. İşte refleks göz yaşına mani olamazsınız, bir soğan soysanız, hisseder hissetmez gözünüzden zorunlu olarak bu yaşı salgılarsınız, çünkü bu gözün korunması için Er-Rahman 'in rahmetinden gelir.

Bazal göz yaşı dediğimiz yaş ise sürekli gözümüzün üzerindeki çizikleri tamir eder ve sürekli salgılanır devamlıdır. Birde duygusal gözyaşlarımız vardır bu üçüncü tip göz yaşıdır işte enfüsümüze
Er-Rahim ’in rahmet tecellisidir.

Duygusal gözyaşlarımızın yüksek seviyede %20-25 daha fazla protein içerdiği ve aynı zamanda yüksek seviyede manganez ve prolaktin içerdiği tesbit edilmiştir, ve ağlama ile atılan bu hormonların vücuttan eksildiği ve depresyondan uzaklaşıldığı isbatlanmıştır. Afakta
Er-Rahman ’in rahmetiyle kurulan ve zuhur eden bu sistemin işleyişi açıkça görülmektedir.

Bakın burada enfüste
Er-Rahim afakta Er-Rahman esmalarıyla ve ALLAH ’in dileğiyle, Hak yolunda ağlayan bir insanda içeri ile dışarı birleşip “Bismillahirrahmanirrahim” zuhur eder. Ve ey Hakikat yolu yolcusu, o zaman sende hemen bu ağlama ipine yapış.

Can dostlar, göz bebeğinin ortası siyahtır. İnsan’ın
“İns” ide göz bebeği manasındadır. Göbekte siyah bir nokta, etrafında renkli renkli halkalar ve gözden süzülen bir damla göz yaşı, ne biçim bir SIR’dır hem ortada hem görünmez . Göz yaşı içerden dışarı gelir, dışarıdan içeri değildir. Ama içlerinde göz yaşı biriktirenlerde vardır.

Yine
Er-Rahman ’in merhameti ile dir ki El-Vehhab, El-Mukit ve Er-Rezzak tecellileri ile gözün rızkının hazırlanması, ve bu rızkın göze ulaştırılmasında rol alan besin hazırlayıcı ve taşıyıcı damarları ve rızık mekanizmalarını göze bağışlamıştır.

Sevgili kardeşim burada sadece bir organın yaratılışındaki
Er-Rahman isminin bireyin oluşumundaki mini minnacık bir kesitine oradan buradan, dar ve azıcık öğrendiğimiz kadariyle baktık. Bunları yaparken anatomik çerçeveyi ve içindeki sistemleri tek tek acarsanız, ve içeri ve dışarı doğru derinleştirirseniz bu tabloyu, atom boyutlarına vesaireye indirirseniz, namutenahi tecelliler yumağı ile karşılaşırsınız. Bunlar saymakla ve hikmetide öğrenilerek bitmez.

Şimdi
Er-Rahman ve Er-Rahim 'in rahmeti ayırımında bir husus önemli ki onu dile getirmeye çalışayım. Büyük İslam alimlerimizden Elmalılı Hamdi Yazır ’in Fatiha tefsirinden anladığım kadarıyla, Er-Rahman ile verilen ilahi bağışlar ve nasip ile yaratılan bu hilkat içinde insan kalkıp diyebilirdi ki: “Rahmet ediyorsam Allah ediyordur, etmiyorsam Allah rahmet etmek istememiştir!.”

Yani insan cebiri bir merhamet anlayışına saplanıp kendisinin sorumlu olmadığını ve rahmet isinin kendisine ezelden Er-Rahman 'in bağışıyla verildiğini ve kendisi bir rahmet göstermiyorsa, o zaman bu Er-Rahman ’in merhamet etmemiş olmasıdır diyebilir, cebiriye mezhebine göbekten giriş yapabilir ve kendi cüzi iradesine ve sorumluluğuna kayıtsız kalabilirdi.

İşte kula cüz-i iradeyi veren yüce
ALLAH, kuluna Er-Rahîm esmasından faydalanması için bu esmayı ondan da zuhur ettirir ve o zaman bizde şefkat göstermekten sorumlu oluruz ve cebiri bir anlayıştan uzak dururuz…

Buraya kadar göz bahsi ile bazı şeyleri açıklamaya çalıştık, şimdi başka bir şey yapalım
Er-Rahman esması dedik merhamet ile ezelden bütün varlıkların bağışını yapmış ve bütün varlıkları bu merhamet ile yoğurmuştur. O halde ayırma kayırma yoktur burda. Er-Rahman göz yaratılırken onu koruyacak sisteme rahmetiyle nasıl tecelli ediyorsa, aynı rahmet gözün karşısında göze zarar verecek olan bir mikrobada tecelli eder ve onun göze nasıl saldıracağını ve gözden nasıl besin sağlayacağını ve nasıl bir ortamda ne şekilde yaşayabileceğini belirleyen yaşamsal sistemlerin şekillenmesinde de Er-Rahman’in rahmetinin zuhuru açıkça tecelli eder.

Ezeli bir bağış olarak bütün varlıklarda
Er-Rahman 'in merhameti tecelli eder dedik. İşte bu yüzden Er-Rahman’in rahmeti varlıklarda kayırma yapmaz, o halde eşrefi mahlukat olarak yaratılmış olan insan gibi, diğer varlıklarda bu rahmet ile yoğrulmuşlardır. Fakat hepsinin bu rahmetten ilahi takdirle kendisine düşen payı ayrı ayrıdır.

Geçtiğimiz günlerde
Bawa Muhyiddin (K.S) ’den esmalarla ilgili bir bölüm yayınlamıştık. Şimdi Bawa Muhyiddin (K.S) demişti ki:

“......99'dan bir vilayeti, sadece bir tekini alsak, ve İlim kılıcıyla onu 10 milyon zerreye bölsek, ve bu bu parçalardan birisini alıp onu 10 milyon zerreye bölsek, ve sonra bu zerrelerden birisini alıp baksak içine , 99 zerrenin bir birlerine dokunmaksızın dönüp dönüp devir yaptıklarını görürüz.

Şimdi, bu zerrelerin birisini alıp onu kesip 9 milyon zerreye açsanız ve onu inceleseniz, 99 zerrenin birbirine dokunmadan devrederek dönüp dönüp durduklarını ve ALLAH'ı tesbih ettiklerini görürsünüz....”


İşte Er-Rahman ile başlayarak, rahmetin kat kat nelerle yoğrulduğunu hamdolsun anlayabildiğimiz kadar açtık ve basirin zahir olduğu yer olan gözdeki El-Basir ismini tıpkı Bawa Muhyiddin(K.S) 'in dediği gibi alıp bazı kesitlerindeki isimlere Er-Rahman ismi sıfatının tecellilerinin ışığında baktık, böylece bazı esmalarıda örnekledik.

Şunu idrak edelim diye söylüyorumki her içine baktığımız sistemde böyle iç içe katlar halinde bu işleyişin çarklarında gezinir durursunuz. Şimdi o gözden evrende algılayabildiğiniz en küçük birime baktığınızda dahi sonsuz tecelli yumakları arasında kaybolursunuz, bu yüzden bunun sebebi şudur bu şundan dolayı oldu, şu böyledir demek bir nokta için dahi kanımca çok zor görünmekte ve bu garibanı acziyete düşürüp ilahi kudretin önünde zillet ve hayran bir hale getirmekte. Hocam
Kulihvani’ nin dediği gibi “Ya Rabbi, biz geldik gördük, muhteşemsin, senin ilmin ve büyüklüğünü layıkıyla takdir etmemiz mümkün değil” diyorum.

ALLAH en doğrusunu bilir. Kusurlarımın şerrinden Rahman ve Rahim olan ALLAH ’in rahmetine sığınırım.

Gariban
13 Haziran 2008
Kullanıcı avatarı
senim
Aktif Üye
Aktif Üye
Mesajlar: 106
Kayıt: 21 Şub 2008, 02:00

Mesaj gönderen senim »

Resim

RAHİM


“Rahîm” ismi Kur’an-ı Kerim’de 115 defa tekrarlanmıştır. Yalnız Tevbe suresinin 128 inci ayetindeki “Rahîm” Peygamberimizin (SAV) sıfatı olarak verilmiştir.

Kur'an-ı Kerim'in 115 ayetinde büyük çoğunluğu çok bağışlayıcı anlamına gelen “ğafûr” sıfatı ile birlikte olmak üzere “rahîm” sıfatı kullanılmıştır.(alıntıdır)


Rahim isminin EFENDİMİZ SAV için kullanılışı aşağıdadır. Bizlere olan rahmetin ve merhametin EFENDİMİZ SAV de açığa çıkışında RAHİM isminin kullanılışından anlamamız gereken nedir ?

لَقَدْ جَاءَكُمْ رَسُولٌ مِنْ أَنفُسِكُمْ عَزِيزٌ عَلَيْهِ مَا عَنِتُّمْ حَرِيصٌ عَلَيْكُمْ بِالْمُؤْمِنِينَ رَءُوفٌ رَحِيمٌ

Tevbe suresi 128.Ayet :
Şanım hakkı için size bir Resul geldi ki: kendinizden, gayet izzetli, zorlanmanız ona ağır geliyor, üstünüze hırs ile titriyor, mü'minlere raûf, rahîmdir.


Ve burda NEBİ DEĞİL RASUL sıfatnın kullanılışından ne anlamalıyız?
Bu ismi şerifle özellikle hallenmemiz gereğine mi işaret ediliyor?

Selam ve Dua ile...

Barbaros hocam ellerinize sağlık çok faydalanıyoruz ilminizden. ALLAH sizden razı olsun.
ALLAH İLMİNİZİ ARTTIRSIN...
[img]http://www.muhammedinur.com/resimler/senim.jpg[/img]
Kullanıcı avatarı
nur-ye
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 9089
Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00

Mesaj gönderen nur-ye »

Resim
BESMELENİN FAZİLETİ


RAHMAN VE RAHİM
OLAN ALLAH’IN ADIYLA




• -‘’Bismillahirrahmanirrahim -‘’
•

• Besmele-i Şerife, Kur’a’n-ı Kerim’in bir ayeti olmakla beraber, her surenin başında teberruken yer almış bulunmaktadır.

• Meşru bulunan her işin başında ‘’Besmele’’ okumak, işin hayra ulaşması için şarttır. Evvelinde ‘’Besmele’’ çekilmeyen bir işin sonunda hayır ve bereket yoktur…

• Besmele-i Şerife hakkında Hadis-i Şerifler:

• ‘’ Kelam-ı Ala’nın Levh-ı Mahfuz’a ilk yazdığı ‘’Besmele-i Şerife’’ dir.

• ‘’Cebrail A.S bana ilk vahiy getirdiğinde ‘’Bismillahirrahmanirrahim’’ ile başladı.

• ‘’Besmele’’ siz ve ‘’Salâvat’’ sız konuşmak bereketten mahrumdur.

• Allah ism-i şerifi, İsm-i Azam’dır ve Kur’an-ı Kerim, bütün Esma-i İlahiye’den evvel o isimle başlamıştır.

• Besmele-i Şerife nazil olunca, Melaike-i Kiram ferahladı; Arş-ı A’zam sallandı; onunla bin melaike nazil oldu; onun azamiyetden Mekke dağları tekbir getirdi ve müşrikler: ‘’Muhammed dağlara sihir yaptı’’ dediler; mahlûkata yakın hâsıl oldu; cin taifesi onun azamet ve te’siriyle bayılıp düştü; melekler harekete geldi; zamanın melikleri zelil oldu.

• Hz.Cibril, Halilullah’ı Nemrud’d-un narından kurtarmaya geldiinde kanadında ‘’Besmele’’ yazılıydı.


•Musa A.S.’ın asası üzerinde ‘’Besmele’’ yazılıydı. Denizden onunla yol açtı.
İsa A.S.’ın dilinde ‘’Besmele” yazılıydı. Beşikte konuştu, ölüyü diriltti, dilsizleri söyletti, bars (alaca) illetini tedavi etti…


• Süleyman A.S.’ın mühründe ‘’Besmele’’ yazılıydı. İns ve cine hükmetti.

• Besmele-i Şerife’nin nüzulüyle melekler ‘’Onunla mülk tamam oldu’’ diye teberrük ettiler.

•. Bir kimse kalbiyle ve lisanıyla ‘’Besmele’’ çekse, dağlar onunla tespih ederler.

• ‘’Bir kimse ‘’Bismillahirrahmanirrahim La havle vela kuvvete illa billahil-aliyyil-azim’’ dese, her beladan, gam ve kederden kurtulur. (Hadis-i Şerif)

• Her kim sıdk ile Besmele çekse, kendisine dört bin hasenat yazılır, dört bin günahı silinir, makamı dört bin derece yükseltilir.

• Muallim, çocuğa Besmele öğretince, Mevla meleklerine nida eder: ’’Üç kurtuluş beraatı yazın: Biri o çocuk için; biri, ana ve babası için; biri de, muallimi için olsun. Cümlesine rahmetimle inayet eyledim’’ buyurur.

• Bir kimse ‘’Besmele-i Şerife’’ yazılı kâğıda tazimle yerden kaldırırsa, ind-i İlahi’de sıdıklardan yazılır.

• Büyük Veli Bişr-i Hafi K.S. hidayete ermeden evvel meyhaneden giderken ‘’Besmele’’ yazılı kâğıdı yerden kaldırıp sildi, sevdi: ‘’Senin yerin orası değil!’’ dedi ve kağıdı hürmeten yuttu. Mevla O’na bu sebepten velilik rütbesi ihsan etti…


• Ebu Hureyre R.A.’dan rivayet edilen bir hadis-i şerif: ’’Besmele ile abdeste başla, bitinceye kadar amel defterine hasenat yazılır.”

• Bir kimse ehline yaklaşırken Besmele çekse, yıkanıncaya kadar hasenat yazılır. Bu birleşme çocuğa sebep olursa, onun nefesleri adedince, nesli kesilinceye kadar ve cümlesinin nefesleri adedince hasenat yazılır.


• Hayvana binerken ‘’Bismillahi velhamdül-lillahi’’ diyene hayvanın adımları adedince sevap yazılır.

• Gemiye ve vasıtaya binerken BİSMİLLAHİ MECRAHA VE MÜRSAHA İNNE RABBİ LEGAFURURRAHİM demek, selamet ve hasenata sebep olur.

• Elbise çıkarırken Besmele çekenin cinlerle arasında perde olur.


• Rum Kayseri (kralı) Hz. Ömer R.A.’e: ‘’Deva bulunmaz baş ağrısına müptelayım. Bir ilaç gönder’’ der.


• Bir kısım Yahudi, Hz. Halid R.A.’e:
-Bir ayet, bir keramet göster, Müslüman olalım, dediler.
Bir şişe zehiri Besmele’yle içti, zarar görmedi. Onlar da İslâmı kabul ettiler.


• Firavun, azmadan önce kapısı üzerine Besmele yazmıştı. Bu hal helakını te’hire (ertelenmesine) sebep oldu…


• ''İsa (a.s.m.) bir meyyitin kabrinde azap olunduğunu gördü. Üzüldü… Sonra ona ikram olunduğunu gördü. Mevla’dan hikmetini sual etti:
-Bu kişinin çocuğu büyüdü, muallime gitti, Besmele’yi öğrendi. Arz üzerinde evladı ism-i pakimi okurken, arzın karnında babasına azap etmek şan-ı uluheyyitime layık değildir'',
buyruldu.


• Besmele; Kelamın anahtarıdır. Perdeler açan, maniler aşan, gönüllere nur saçan, ayıpları örten, nice envar ve esrara sahip ilahi nur, ebedi sürurdur…

• Besmele; dertleri def’eder, nimetleri çeker.

• Aile ocağında terbiye Besmele ile başlar.



• Kıyamet günü Ümmetimden bir kavim Bismillahirrahmanırrahim derler. Hasenatları günahlarından ağır gelir. Diğer ümmetler:
‘’Subhanellah! Ümmet-i Muhammed’in hasenat’ı ne acib!’’ derler.
Peygamberleri cevap verir:
—Onların kelamının evvelinde esma-i ilahiye’den üç isim var. Teraziye konsa, semavat ve arzdan ağır gelir. O isimler: Bismillahirrahmanirrahim’dir.
(Hadis-i Şerif)

• Hz. Osman R.A. Rasulullaha’a şiddetli ağrısı olduğunu arz etti. Rasulullah S.A..V Efendimiz:
— ''Elini ağrıyan yere koy, Bismillahi euzü biizzetillahi ve kudretihi min şerri ma ecüdü, havassını yedi defa oku, o mahalle nefes et!''
buyurdular. Okudu ve şifa buldu.


• Mühim ve müşkil bir işin hallinde ‘’51’’ defa Besmele-i Şerife okunur, müşkilata sebep olan insana, işe veya o mahalle yönelerek, tam inanç içinde o tarafa ‘’Huu’’ diyerek üflenirse, bi’iznilah müşkil hal ve asan olur.

• Dua silahsa, Besmele-i Şerife mermi mesabesindedir.


• Ömer R.a. Nil nehrine yazdığı fermanda Besmele ile: ''Ey Nil! Eğer sen kendiliğinden akıyorsan, bundan sonra akma, sana ihtiyacım yok. Şayet seni tek ve kahir olan Allahü Azimüşşan akıtıyorsa, senin akmanı Kahir ve Kahhar olan Allah’tan diliyorum, diye yazdı. Ferman Nil’e konuldu ve Nil akmaya başladı. Adelet-i Nebi’nin mümessili olan Hz. Faruk’un fermanıyla Nil kıyamete kadar akacaktır.''

.786 Besmele-i Şerif in ebced değeridir


Derlemedir.
Resim
Kullanıcı avatarı
MINA
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 2740
Kayıt: 25 Eki 2008, 02:00

Mesaj gönderen MINA »

“Rahman” ve “Rahim”sin Allah'ım…
''Ve Allah'a Sımsıkı Sarılın...''

Hacc / 78
Kullanıcı avatarı
Gul
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 5150
Kayıt: 11 Haz 2009, 02:00

Mesaj gönderen Gul »

Er Rahman-Er Rahim

Rahmet-Merhamet

Varlık(oluş)-Biliş(Duyuş)

Cehennem-Cennet

Erkek-Kadın


rahmet merhamete,
varlık duyuşa
cehennem cennete
erkek kadına VEKİL midir?


Rahman-Rahim'i sınırlamaktan AhadusSamed Allah'a sığınırım...
Cevapla

“Kul İhvani Divanında Esmalar” sayfasına dön