-----------------------
---------------------------EL KUDDÛSÜ
Kuds (temizlik, paklık, arılık, kudsallık, mübâreklik) kökünden mübâlâga sıfatı ismidir.
El Kuddûs; akla gelen veya gelmeyen nitelik ve nicelikten tertemiz, pak, kusurdan arınmış ve münezzeh olan ALLAH-U ZÜ'L-CELÂL(Bakara 2/30; Haşr 59723; Cumâ 62/1 bkz.).
El Kuddûs ismi El Aliyyü ismi ile ilişkilidir.
--- Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) yataktan kalktığında 10'ar defa okuduğu dua ve zikirlerin içinde: "Subhânallahi ve bihamdihi Subhâne'l-Melîki'l-Kuddûs" buyurmuştur. (Ebu Davûd, Edeb, 101).
Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem)'in buyurduğundan anladığımız ise; "ALLAH-U ZÜ'L-CELÂL'i hamd ile, azameti gereği gözüken ve bilinen, kudreti gereği henüz gözükmeyen ve bilinemeyen her türlü aklî eksiklik, kusurluluk ve nosanlıktan uzak olduğuna inandığımı arz ederim" dir.
Tesbih zâhiri, takdis ise bâtınî tenzih gibi
Takdisde ALLAH-U ZÜ'L-CELÂL'i insanın mânevî bilgisi içinde bilinebilinirlikten uzak tutmak vardır.
--- Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem)'in namazdaki rüku' ve secdelerinde zaman zaman: "Subbuhun Kuddûsu Rabbü'l-melâiketi ve'r-ruh" buyurmuştur. (Aişe Radiyallahu anha'dan; Ebu Davûd, Salât, 147; İ. Ahmed, Müsned, VI-35,94,115)
El Kuddûsü : Aklın bilebilceği veya bilemeyeceği noksan, ayıp ve benzetmelerden uzak ve temiz olan ALLAH-U ZÜ'L-CELÂL.
Her türlü kusur, noksan ve ayıplardan beri', lekesiz, temiz ve pak olan...
Kadüse : Temiz olmak.
Kaddese : Takdis etmek, temizlemek, bir şeyi mukaddes kılmak.
Kaddesallahu: ALLAH takdis etsin, mübârek kılsın. Erenler için söylenen söz.
Kuddüsî : Kuddûs İlâhî isminin tecellîsine mazhar olmuş kimse.
Kudsî : Kudsal, ALLAH-U ZÜ'L-CELÂL'e mesub, ilgili, İlâhî, lâhutî.
Tekaddesallahu: ALLAH-U ZÜ'L-CELÂL, tüm noksan ve ayıplardan berî, pek pak ve münezzeh olmak.
Kadîsü : İnci, lüğlü', saf ve arı olan.
EL KUDDÛS (celle celâluhu) ZEVKİ :
Kendini ve RABB'ini bilen kula EL KUDDÛSU (celle celâluhu) yansıması zuhûr edince; ES SUBBUHU (celle celâluhu) ile maddî benzetme vs. den tenzih ederken, EL KUDDÛSU (celle celâluhu) ile de: İlâhî İlmi hayal, his, vehm, behimî (insanî, hayvanî) sıfatlardan; yine ilâhî irâdeyi de insanî ve hayvanî lezzet ve sıfatlardan takdis eder (ulular, saygı gösterir).
Böylece kendi nefsi başta olmak üzere letâiflerinin; hissî, hayalî, vehmî ve nefsî temâyüllerini şerîat sınırları içerisine çekip ifrat ve tefrit cehâletlerinden koruyarak i'tidal kemâlâtı içinde hizmetçi kılar...
"Subbuhun Kuddûsun!..." ile meleklerin zikrine iştirak eder.
Ulvî bir Muhammedî derviş olur...
KUL İHVANİ
-ESMÂLAR-
5-) EL KUDDÛSÜ (C.C.)
- aNKa
- Özel Üye
- Mesajlar: 2797
- Kayıt: 02 Eyl 2007, 02:00
- senim
- Aktif Üye
- Mesajlar: 106
- Kayıt: 21 Şub 2008, 02:00
KUDDÜS
Hatadan, gafletten, acizden ve her türlü eksiklikten çok uzak, pek temiz.
Kuddûs İsm-i Şerifi Kuran-ı Kerimde de Haşr Suresi 23. Ayet-i Kerimede ve Cuma Suresi 1. Ayet-i Kerimede olmak üzere iki defa geçmektedir.
İnsanı dünyaya getirirken günahsız ve kirsiz yaratan, büyüyünce kirlerini abdest ve gusülle yıkanarak gideren, günahlarını tevbe ve istiğfarla yıkamayı öğreten Kuddûs, yeryüzünü de tertemiz yaratmıştır. ALINTIDIR
[img]http://www.muhammedinur.com/resimler/senim.jpg[/img]
- senim
- Aktif Üye
- Mesajlar: 106
- Kayıt: 21 Şub 2008, 02:00
Cenab-ı Hak buyuruyor:
"Göklerde ve yerde olanların tümü, Melik; Kuddüs; Aziz; Hakim olan Allah'ı tesbih eder. " Cuma,1
"O Allah ki, O'ndan başka ilah yoktur. Melik'tir; Kuddûs'tur; Selam'dır; Mü'min'dir; Müheymin'dir; Aziz'dir; Cebbar'dır; Mütekebbir'dir. Allah, (müşriklerin) şirk kostuklarından çok yücedir." Haşr, 23
[img]http://www.muhammedinur.com/resimler/senim.jpg[/img]
- fahrunnisa
- Yeni Üye
- Mesajlar: 11
- Kayıt: 20 Tem 2007, 02:00
ALLAH, İbrahim Peygamberi kendine dost seçtiği zaman, melekler sordular:
Ey Rabbimiz! İbrahim Sana nasıl dost olabilir? Onu meşgûl eden nefsi, evladı ve ailesi vardır.
Bu sual üzerine Allah, onlara şöyle buyurdu:
Ben kulumun şekline ve malına değil, kalbine ve işlerine bakarım. Dostum İbrahimin Benden başkasına hakiki muhabbeti yoktur, isterseniz onu tecrübe edin, deneyin.
Böylece Melek Cebrail, insan görünüşüne bürünüp, İbrahim Peygamberin yanına geldi. İbrahim Aleyhisselam, o sırada koyunlarını gütmekte idi. Onun pek çok koyunu vardı. Koyunlarını muhafaza için on iki çoban vazifeliydi. On iki tane de çoban köpeği vardı. O çoban köpeklerinin her birinin boynunda ise, altından kocaman birer tasma takılıydı. İbrahim Peygamber, dünya malına zerre kıymet vemediği için, o altın tasmaları köpeklerin boyunlarına asmıştı.
Melek Cebrail, İbrahim Peygambere selâm verdi ve sordu:
Ya İbrahim, bu sürüler kimindir?
İbrahim Peygamber:
Allahındır dedi. Fakat benim elime emanet olarak verilmiştir.
Bana bir tane satar mısın?
Allahı bir kez olsun zikret, sürünün üçte birisini al götür! dedi İbrahim Peygamber.
Cebrail:
Sübbûhun, kuddûsün Rabbüna ve Rabbül-melaiketi ver-ruh diyerek, Rabbini zikretti.
İbrahim Peygamber ise, sürünün üçte birini ona verdi ve şöyle dedi:
Eğer ikinci kez Rabbimi zikredersen, bu sürünün üçte birini daha sana veririm. Ve eğer üçüncü kez Rabbimi anarsan, çobanlar ve köpeklerle birlikte tüm sürüyü al götür, senin olsun! Ve eğer, dördüncü kez zikredersen, ben de senin kölen olurum.
Bunun üzerine Allah, Melek Cebraile şöyle buyurdu:
Ey Cebrail! Dostumu nasıl buldun?
Melek Cebrail, Rabbine şöyle cevap verdi:
Dostun ne güzel bir kuldur.
O sırada İbrahim Peygamber, çobanlarına seslendi:
Ey çobanlar! Koyunlarımı şu arkadaşımın arkasından sürün götürün!
Cebrail:
Benim bunlara ihtiyacım yok dedi. Çünkü ben Cebrailim
İbrahim Peygamber ise ona şöyle cevap verdi:
Ey Cebrail! Ben de Allahın dostuyum! Onun adına hibe ettiğim şeyleri geri alamam!
Bunun üzerine Allah, İbrahim Peygambere, sürüleri satıp, onların parası ile arazi ve emlak satın almasını ve o aldıklarını vakfetmesini emretti.
İşte, bu güne kadar, İbrahim Peygamberin türbesine yapılan bütün masraflar bu vakfedilenlerdendir.
M. Sami Ramazanoğlu
(Rûhul Beyân, 2/486)
Ey Rabbimiz! İbrahim Sana nasıl dost olabilir? Onu meşgûl eden nefsi, evladı ve ailesi vardır.
Bu sual üzerine Allah, onlara şöyle buyurdu:
Ben kulumun şekline ve malına değil, kalbine ve işlerine bakarım. Dostum İbrahimin Benden başkasına hakiki muhabbeti yoktur, isterseniz onu tecrübe edin, deneyin.
Böylece Melek Cebrail, insan görünüşüne bürünüp, İbrahim Peygamberin yanına geldi. İbrahim Aleyhisselam, o sırada koyunlarını gütmekte idi. Onun pek çok koyunu vardı. Koyunlarını muhafaza için on iki çoban vazifeliydi. On iki tane de çoban köpeği vardı. O çoban köpeklerinin her birinin boynunda ise, altından kocaman birer tasma takılıydı. İbrahim Peygamber, dünya malına zerre kıymet vemediği için, o altın tasmaları köpeklerin boyunlarına asmıştı.
Melek Cebrail, İbrahim Peygambere selâm verdi ve sordu:
Ya İbrahim, bu sürüler kimindir?
İbrahim Peygamber:
Allahındır dedi. Fakat benim elime emanet olarak verilmiştir.
Bana bir tane satar mısın?
Allahı bir kez olsun zikret, sürünün üçte birisini al götür! dedi İbrahim Peygamber.
Cebrail:
Sübbûhun, kuddûsün Rabbüna ve Rabbül-melaiketi ver-ruh diyerek, Rabbini zikretti.
İbrahim Peygamber ise, sürünün üçte birini ona verdi ve şöyle dedi:
Eğer ikinci kez Rabbimi zikredersen, bu sürünün üçte birini daha sana veririm. Ve eğer üçüncü kez Rabbimi anarsan, çobanlar ve köpeklerle birlikte tüm sürüyü al götür, senin olsun! Ve eğer, dördüncü kez zikredersen, ben de senin kölen olurum.
Bunun üzerine Allah, Melek Cebraile şöyle buyurdu:
Ey Cebrail! Dostumu nasıl buldun?
Melek Cebrail, Rabbine şöyle cevap verdi:
Dostun ne güzel bir kuldur.
O sırada İbrahim Peygamber, çobanlarına seslendi:
Ey çobanlar! Koyunlarımı şu arkadaşımın arkasından sürün götürün!
Cebrail:
Benim bunlara ihtiyacım yok dedi. Çünkü ben Cebrailim
İbrahim Peygamber ise ona şöyle cevap verdi:
Ey Cebrail! Ben de Allahın dostuyum! Onun adına hibe ettiğim şeyleri geri alamam!
Bunun üzerine Allah, İbrahim Peygambere, sürüleri satıp, onların parası ile arazi ve emlak satın almasını ve o aldıklarını vakfetmesini emretti.
İşte, bu güne kadar, İbrahim Peygamberin türbesine yapılan bütün masraflar bu vakfedilenlerdendir.
M. Sami Ramazanoğlu
(Rûhul Beyân, 2/486)
Güzel söz dalları gökyüzüne uzanan bir ağaca benzer,her dem meyve veren..
- samo
- Yeni Üye
- Mesajlar: 2
- Kayıt: 11 Tem 2008, 02:00
- nur-ye
- Özel Üye
- Mesajlar: 9090
- Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00
- nur-ye
- Özel Üye
- Mesajlar: 9090
- Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00
Re: 5-) EL KUDDÛSÜ (C.C.)
ZEVK 1458
Sehere Erdi Âşıklar Kaygı Yok, Duygu Sesi Var
Uyuyanlar Susuz Değil, Uykusuza SU Sesi Var
Boş Lafı Bırak İhvanî! Kâmilin Kalbini Dinle!
“Kuddusun Subbuhun!” Huzurunda “HUU!” Sesi Var...
11.05.1999 14:16
يُسَبِّحُ لِلَّهِ مَا فِي السَّمَاوَاتِ وَمَا فِي الْأَرْضِ الْمَلِكِ الْقُدُّوسِ الْعَزِيزِ الْحَكِيمِ
---“Yusebbihu lillâhi mâ fîs semâvâti ve mâ fîl ardıl melikil kuddûsil azîzil hakîm(hakîmi) :Göklerde ve yerde ne varsa hepsi Allah’ı tesbih eder. O, öyle bir Melik ki, Kuddüs’dür= her noksan şeyden münezzehtir, Azîz’dir= her şeye galibdir, Hakîm’dir= bütün işlerinde hikmet sahibidir.”
(Cuma 62/1)
- nur-ye
- Özel Üye
- Mesajlar: 9090
- Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00
Re: 5-) EL KUDDÛSÜ (C.C.)
ZEVK 235
Yârime HU! Düşmana HU! Agyâre HU! Hu dosta HU!...
Pıçağa HU!, yüzülene - yüzene HU!, Hu Posta HU!...
İkrarın inkârı sırat, Kul İhvâni zikrin fikrin
Âşığa HU, Mâşuga HU, gönüle HU, Hu Kasta HU.
27.10.1987 19:07
Ellhamdülillahi Rabül âlemin
- nur-ye
- Özel Üye
- Mesajlar: 9090
- Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00
Re: 5-) EL KUDDÛSÜ (C.C.)
ZEVK 112
Haraba HU! Meydane HU! Mest Olan Meste HU!
Hâllaca HU! Mansura HU! Yüzülen Posta HU!
Hafv-ü Recadan Öte Hizmet ve Kulluk Erdem;
Aşk İle HU! Meşk İle HU! İllâ HU! Dosta HU!..
21.05.1986 04:16 Antalya
Hafv-ü Recâ Korku ve ümid: (Hem yaşama ümidi, hem de ölüm korkusu. Yahut, affedilmesi ümidi veya cehenneme gitmek korkusu.) (Bak: Celâl)
Ellhamdülillahi Rabül âlemin