Muhammed Mustafa 3

Rasulullah (sav) Efendimizin örnek kişiliği, hayatı ve davranışları.
Cevapla
Kullanıcı avatarı
ayhan
Yeni Üye
Yeni Üye
Mesajlar: 4
Kayıt: 13 Oca 2007, 02:00

Muhammed Mustafa 3

Mesaj gönderen ayhan »

Efendimizin (s.a.v.) in Vasıfları

Bayram günü çoluk çocuğundan hiç kimseyi bırakmaz, mutlaka hepsini namazgâhın bulunduğu (sahraya) çıkarırdı.

Hiç bir şeye 'Hayır' demezdi. Kendisinden bir şey istendiğinde, eğer yapmak isterse 'Evet' derdi, yapmak istemezlerse sükût buyururlardı.

Abdestini kendisi alırdı (kimseden yardım istemezdi), vereceği sadakayı da bizzat kendi eliyle verirdi, kimseyi bunun için rahatsız etmezdi.

Namaz kılanlar arasında bulunduğu zaman, herkesten çok namaz kılardı, zikredenler arasında bulunduğu zaman herkesten çok zikri O yapardı.

Yürürken ardına bakmazdı, çoğu kez elbisesi ağaca takılırdı da yine dönüp bakmazdı; Nihayet takılan elbisesini ağaçtan kurtarırlardı.

Ne yemek ve ne de başka bir şey, onu akşam namazından alıkoymazdı.

Dişlerini temizlemeden uyumazdı.

Daima misvağı başı ucunda olduğu halde uyurdu, uyanınca hemen onunla dişini misvaklardı.

"Elif Lâm Mim Tenzil Essecde ile Tebârekellezi bi yedihil - mülkü" sûrelerini okumadan yatmazdı.

'Beni İsrail' ile 'Zümer' sûresini okumadan yatmazlardı.

Kahkaha ile gülmezdi.

Bir yere konaklayıp da oradan ayrıldığı zaman, mutlaka iki rek'at namaz kılardı da öyle ayrılırdı.

Yemeğe, suya üfürmezdi, kabın içinde nefes almazdı.

Kendisinden kötü söz duyacağı kişiye yaklaşmazdı.

Bir vali tayin ettiği zaman, ona sarığı ile kendi eliyle sarıp giydirirdi ve sarığın kuyruğunu sağ tarafından kulağına doğru sarkıtırdı.

Müslümanların güçsüzlerine gelirdi onları ziyaret ederdi, hastalarını yoklardı, cenazelerinde hazır bulunurdu.

Kurtlu hurma getirildiği zaman, ayıklardı.

Yanına çocuklar getirilirdi, onları tebrikeder, güzel karşılar ve onlara dua ederdi.

Yaş hurmayı sağ eline, karpuzu sol eline alıp, hurmayı karpuzla yerdi. Meyveler içinde en sevdiği şey buydu.

Cebrail'den Kur'an'ı beş (ayet) beş (ayet) alırdı.

Miski alıp başına, sakalına sürerdi.

Sakalını boyundan ve eninden alırdı.

Hurmayı yer, çekirdeğini tabağına atardı.

Ekmeği hurma ile yerdi ve 'Bunlar pek hoşturlar!' derdi.

Üzümü ağzına (teker teker) koyarak yerdi.

Hediye edileni yerdi, sadaka yemezdi.

Salatalığı da yaş hurma ile yerdi.

Üç parmak ile yerdi, onları silmeden iyice yıkardı.

Karpuzu yaş hurma ile yerdi ve derdi ki;
- Bunun sıcaklığı bunun soğukluğunu, bunun da soğukluğu onun sıcaklığını kırar.

Üç parmakla yerdi, dördüncüsünü yardımcı olarak kullanırdı.

Ateşte pişen eti yerdi, sonra abdest almadan namaz kılardı (çünkü onu yemekle abdesti bozulmazdı).

Evliliği emrederdi, devamlı bekâr kalmaktan şiddetle nehyederdi.

Hanımlarından biri yatıp uyumak istediği zaman ona '33 kere alhamdülillah, 33 kere sübhânellah, 33 kere de Allahü ekber' demesini emrederdi.

İnsanları birbirine bağlayıp sevdirmek için hediyeleşmelerini emrederdi.

(Güneş tutulduğunda kılınan) küsûf namazında, köle azad edilmesini emrederdi.

Nazardan hastalanana okunmasını emrederdi.

Ramazan bayramında namaza çıkmadan önce zekâtın (fitrenin) verilmesini emrederdi.

Kızlarına ve hanımlarına iki bayramda da (namaza) çıkmalarını emrederdi.

Arap olmayana muhalefet etmek için, saçlarını boyamalarını emrederdi.

İnsana ait yedi şeyin gömülmesini emrederdi ;
Saç, tırnak, kan, hayz kanı, diş, pıhtılaşmış kan, perde (çocuk perdesi).

Seksen yaşında dahi olsa müslüman olan (gayri müslimin) sünnet edilmesini emrederdi.

Kadınları hayz halindeyken onlara izarın üstünden dokunarak faydalanırdı.

Oruçlu iken iftar edeceği zaman ilkin su ile başlardı, suyu iki veya üç nefes alarak içerdi, yani bir defada içmezdi.

İftar ettiği zaman ilk defa hurma yerdi.

Su'yun mecrasına çıkarlardı (oradan bazı şeyler alırdı).

Temiz suyu bulunan-havuz ve çeşmelere gönderirdi, kendisine getirilen suyu, müslümanların elinden bereket umarak içerdi.

Bir kaç gece ardı ardına yoksun bir halde, çoluk çocuğu yiyecek bir şey bulamadan yatarlardı. Ekmekleri umumiyetle arpa ekmeği idi.

Beni Nadirin hurmasını satar ve (karşılığını) ehli için, bir yıllık azık olarak saklardı.

Elbisenin içinde ipek aradı ve onu çıkarırdı.

Kadınların (kendi hanımlarının) odalarında koku arardı.

Abdest bozmak için, tıpkı kendine ev hazırladığı gibi bir yer hazırlardı.

Pazartesi ve Perşembe orucuna dikkat ederdi.

Yüzüğü sağ eline takardı.

Sol eline yüzük takardı.

Yüzüğü sağ elina takardı, sonra sola değiştirirdi.

Gümüş yüzük kullanırdı.

Yavaş yürürdü, güçsüz kimseyi gördüğü zaman, hayvanına bindirip arkasına alırdı, onlara dua ederdi.

Cehd-i belâ (meşakkat), der-ki şekâ (helâkın gelip erişmesi), su-i kaza ve şemâtet-i a'dadan (düşman sevinci) Allah'a sığınırdı.

Beş şeyden (Rabbine) sığınırdı;
Korkaklık, Bahillik, Kötü yaşantı, Göğüs fitnesi, Kabir azabı.

Cinlerden ve nazar değmesinden Rabbine sığınırdı. Nihayet Muavvezeteyn nazil olunca, onları aldı (okumaya başladı), diğer duaları terketti.

Ani ölümden (Allahâ) sığınırdı, ölmeden önce hastalanmasını isterdi.

Güzel bir kelime duyduğu zaman, gönlünün hoşnut olacağı şekilde yorumlar yapardı, (hiç bir şeyi) uğursuz saymazdı. Güzel ismi severdi.

Şiirden hoşlanmazdı fakat bir keresinde bir şairin şu sözünü terennüm etti ;
"Ve ye'tike bil - ahbari men lem tüzevved" -Sana azıklanmamış kişi de haberler getirir-.

Şu beytle temessül ederdi ; "Kefa bil-İslâmi veşşeybililmeri nâhiya"
(Kişiyi kötüden nehyetmek için ihtiyarlık kafi gelir.)

Her ay (avret yerlerinin kıllarını dökmek için) zirnih kullanırdı, her onbeş günde bir tırnaklarını keserdi.

Her namazda abdest alırdı.

Ateşin her dokunduğu şeyden dolayı abdest alırdı. Daha sonraları başka bir emir ile hükmü kaldırdı.

Abdest alırdı. (gider hanımını) takbil ederdi, -öpmekle abdest bozulmadığı için- abdest almadan namaz kılardı.

Azalarını birer defa, ikişer defa, üçer defa yıkayarak abdest alırdı. (Yani) bu üç şekli de yapardı.

Toprakla teyemmüm ederdi, ellerini ve yüzünü sadece bir defa mesh ederdi.

Ramazanın son on gününde (ibadette) çalıştığı için, hiç bir zaman çalışmazdı.

Sağ elini yemek, içmek, abdest, giymek, almak, vermek için kullanırdı; bunun dışında olan şeyler için sol elini kullanırdı.

Yüzüğünü avucunun bittiği yerde (yani parmağının dibinde) takardı.

(Amcası) Abbas'a (r.a.) çocuğun babaya gösterdiği saygı gibi, saygı gösterirdi.

Kurfusa (şeklinde dizlerini karnına bitiştirerek) otururdu.

Yere otururdu, yerde yerdi, koyun sağardı, kölenin arpa ekmeğine yaptığı davete (bile) icabet ederdi.

Minbere çıktığı zaman, müezzin ezanı bitirinceye dek otururdu, sonra kalkar hutbe okur sonra otururdu, sükût ederdi, sonra kalkıp hutbe okurdu.

Seferde öğlenle ikindiyi, akşamla yatsıyı cem eder (birlikte kılar)dı.

Sarı karpuzla hurmayı bir arada yerdi.

Namazda muhacirlerle ensarın (kendisine gelecek her hangi bir şeyi önlemeleri için) arkasında durmasını severdi.

Kabağı severdi.

Temizlik yaparken, pabuç giyerken, taranırken, hülâsa her işinde, mümkün mertebe sağdan başlamayı severdi.

Harbe çıkarken perşembeyi tercih ederdi.

Üç hurma ile ya da ateş değmemiş nesne ile iftar yapmayı severdi.

Helvayı ve balı severdi.

Hurma salkımının çöpünü severdi ve devamlı elinde bulundururdu.

Meyvelerden üzümü ve karpuzu severdi.

Kaymak ve hurmayı severdi.

Salatalığı severdi.

Şu sureyi okumayı severdi ; "Sebbihısme Rabbikelâ'la"

(Vucudundan) kan aldırmasını severdi.

Başından ve iki omuzu arasından kan aldırırdı ve derdi ki; Kim bu kanı akıtıp ta başka bir tedaviye baş vurmazsa bu ona yetişir zarar vermez.

Başından kan aldırırdı ve buna "Ümmi Mugis" derdi.

Boynundan omuz arasından kan aldırırdı. Ay'ın on yedisi, on dokuzu ve yirmi birinde kan aldırırdı.

Öyle (tane tane) konuşurdu ki, biri kalkıp (kelimelerini) sayacak olsa rahatça sayabilirdi.

Bıyıklarını gayet çok kırpardı.

"Lâ ve mukallibil-kulûb" diyerek yemin ederdi.

Zemzem suyunu Mekke'den Medine'ye taşırdı.

Bayrama yürüyerek giderdi, yürüyerek dönerdi.

Bayram namazlarına yürüyerek giderdi; ezansız, kametsiz kılardı, sonra başka bir yoldan yürüyerek dönerdi.

Bayramlara yüksek sesle, tekbir ve tehlil getirerek çıkardı.

Hutbeyi ayakta okur ve iki hutbe arasında otururdu. Ayetler okur, insanlara öğüt verirdi.

Her Cum'a 'Kâf' (suresiyle) hutbe verirdi.

Kadınları (erkeklere istemek) için elçiliğe giderdi ve;
"Sana şu kadar çok mehir vardır, Sa'd'ın (yemek) kazanı ben dönüp durdukça, benimle birlikte senin için dönüp duracaktır" derdi.

Elbisesini diker, pabucunu yamar, evlerinde her erkeğin yaptığını yapardı.

Hamama girer, etek traşı olurdu.

Ailesi ile cinsi temas ettikten sonra, yıkanmadığı halde sabaha kavuşurdu, hemen yıkanıp orucunu tutardı.

Arpa ekmeği ile, bayat iç yağlı yemeğe çağrılırdı (da kabul ederdi.)

Sıkıntılı anlarında şu duayı okurdu ;
Lâ ilâhe illallahül azimül halim. Lâ ilâhe illâllahül Rabbül arşil azim. Lâ ilâhe illâllahu Rabbüssemavatis-seb'i ve Rabbül ardı ve Rabbül-arşil Kerim."

Gece olsun, gündüz olsun, bir saatte bütün kadınlarını dolaşabiliyordu.

Başına sarığı sarıp ona bir kuyruk yaparak, iki omuzu arasından sarkıtırdı.

Kurbanını kendi eli ile keserdi.

Bütün vakitlerinde Allah'ı zikrederdi.

Gece karanlığında, gündüzün ışığında gördüğü gibi görürdü.

(Amcası) Abbas'a karşı bir evlâdın babasına karşı duyduğu saygıyı duyardı, ona hürmet eder, onu büyük tanırdı. Onun yemininde sadık kalmasını sağlardı.

Gömleğini önden sarkıtır, arkadan (yerlere sürülmemesi için) kaldırırdı.

Hayvanın üstünde arkasına adam alırıd, yemeğini yere koyup yerdi, kölenin davetiti kabul ederdi, merkebe binerdi.

Merkebe, üstünde bir şey olmadan binerdi.

Merkebe biner pabucunu tamir eder, gömleğini yamar, yün giyer ve derdi ki ;
"Benim sünnetimden yüz çeviren, benden değildir."

Cumanın (farzından) önce dört, sonra da dört (rekât) kılardı, hiç bir şeyle o dört rekât'ın arasını ayırmazdı.

Ensârı ziyaret edip çocuklara selâm verir, başlarını da okşardı.

Abdest suyunun artığı ile misvaklanırdı.

Enine (doğru) misvak kullanırdı, suyu emerek üç nefiste içerdi ve şöyle derdi ;
"Böylesi daha afiyetli, daha lezzetli daha sağlıklıdır."

Buhur ağacı ile başka -bir koku- karıştırmaksızın buhurlanırdı, buhur ödü ile karıştırdığı kâfurla da buharlanırdı, -kokulanırdı.

İftar ettiğinde : sütle iftar etmeyi severdi.

Duaların daha şumüllü olanlarını sever diğerlerini terk ederdi.

Tabaklanmış koyun postunda namaz kılmaktan hoşlanırdı.

Bahçelerde namaz kılmaktan hoşlanırdı.

Sukya evlerinden O'na tatlı su getirilirdi -diğer bir lâfızında şöyle geçer , Sukya kuyusundan ona tatlı su çıkarıldı.

Susam yağını burnuna çekerdi, başını da sidr ile yıkardı.

Birinci saf için üç, ikinci saf için bir kere istiğfar ederdi.

Duasına ; "Sübhane Rabbiyel -Aliyyil- A'lel - Vehhab" ile başlardı.

Savaşa müslüman yoksulların duası ile başlayıp zafer dilerdi.

Yılın ilk yağmurunda iç elbisesinden başka bütün elbiselerini çıkarıp yağmur taleb ederek (mübarek vücudunuyağmura tutardı.)

Elbisesinden meniyi ot kökü ile berteraf ederdi, sonra o elbise içinde namaz kılardı; kuru olduğu zaman meniyi ufalayıp kazırdı sonra o elbise ile namaz kılardı.

Hasır üzerine secde ederdi.

Atın dişisine 'Feres' derdi.

Hurma ile süte 'Etbeyân' derdi.

Kendisinde (fena) bir kokunun bulunması ona çok ağır gelirdi.

Açlıktan beline taş bağlardı.

Namazda imâ ederdi.

Üç nefeste içerdi; evvelinde besmele çekerdi, sonunda da 'el hamdü lillâh' derdi.

Kadınlara elbise(sinin) altından müsafaha ederdi.

Kediye çanağını tutardı, kedi içerdi, sonra onun artığı ile abdest alırdı.

Pabuçları ile namaz kılardı.

Duha (namazını) altı rekât olarak kılardı.

Duha (namazını dört ve Allah isterse, fazla kılardı.

Hurma (seccadesi) üzerinde namaz kılardı.

Hayvanın üstünde yöneldiği yere doğru namaz kılardı; farz namazı kılmak istediği zaman, iner kıbleye karşı dururdu.

Öğleden evvel iki rekât, öğleden sonra iki rekât, akşamdan sonra iki rekât evinde, yatsıdan sonra da iki rekât kılardı. Cuma'dan sonra bir şey kılmazdı, ayrılıp evine gidince, evinde iki rekât kılardı.

Gece vitir namazı ile sabah namazının iki rekâtı dahil, onüç rekât namaz kılardı.

İkindiden önce iki rekât namaz kılardı.

Gece ikişer rekât namaz kılardı, sonra (namazdan) ayrılıp dişlerini misvaklardı.

Hasır ile dabağlanmış post üzerinde namaz kılardı.

İkindiden sonra (kendi) namaz kılardı (başkalarını bundan) nehyederdi. İftar etmeden birbir ardına günlerce oruç tutardı (başkalarını bundan) nehyederdi.

Güneş zail olduğu zaman, öğleden önce dört rekât kılardı, selâm'la namazların arasını ayırmazdı. Ve derdi ki; 'Güneş zail olunca gök kapıları açılır.'

Akşamla yatsı arasında namaz kılardı.

Hasan'la Hüseyin arkasında (sırtında) oturup oynarken namaz kılardı.

Ashabına hizmet ettiğini gördüğü adamın cenazesini kılardı.

Aşure (orucunu) tutardı ve onu emrederdi.

Pazartesi ve Perşembe günleri oruç tutardı.

Her ayın başında üç gün oruç tutardı, cumaları oruçsuz geçirdiği pek enderdi.

Zilhiccenin dokuzunu, aşûre (gününü), her ayın üç gününü, oruçla geçirirdi. Ay'ın ilk pazartesini, diğer cumanın Perşembe ve pazartesini oruçla geçirirlerdi.

Ay'ın Cumartesi, Pazar, Pazartesi günlerini oruçla geçirirdi. Diğer Ay'ın Salı, Çarşamba, perşembesini oruçla geçirirdi.

İki boynuzlu alaca koç kurban ederdi. (Keserken) besmele çekip tekbir getirirdi.

Bütün hanımlarının namına tek koyun keserdi.

Şarap içenlere ceza olarak na'lin ve hurma dalını vururdu.

Namazda sağ elini sol eli üzerine koyup (bağlardı), namaz kılarken, çok defa sakalını tutardı.

At beslerdi.

Bir gecede bütün kadınlarını dolaşır (onlarla cinsi temasda bulunurdu), bir defa yıkanmakla iktifa ederdi.

İsimlere göre rüya tabir ederdi.

Güzel rüyadan hoşlanırdı.

Tirid (bir nevi yemek)den hoşlanırdı.

Bir hacet için çıktığında (Ya Raşid! Ya Buhayh!) diye bağırıp duyurmaktan hoşlanırdı.

Kına çiçeğinden hoşlanırdı.

Kabaktan hoşlanırdı.

Kişinin, en sevdiği ismi ve en hoşlandığı künyesi ile çağırılmasından hoşlanırdı.

Karpuzu yaş hurma ile yemekten hoşlanırdı.

Yaş hurma ile bulundukça yaş hurma ile, olmadığı zaman kuru hurma ila iftar etmeyi severdi, (yemeği bitirirken) yine bunlarla bitirmekten hoşlanırdı. Hurmaları üç yahut beş ya da yedi (yani) tek olarak (iftarda ya da yemekten sonra) yerdi.

Turunca bakmaktan hoşlanırdı, kırmızı elmaya bakmaktan da hoşlanırdı.

Yeşilliğe ve akan suya bakmaktan hoşlanırdı.

Gece teheccüd (namazı) kılmaktan hoşlanırdı.

Üç defa dua etmeyi ve üç defa istiğfar etmeyi severdi.

Koyun butundan hoşlanırdı.

Koyunun ön kollarından ve döşünden hoşlanırdı.

Soğuk içeceği severdi.

Güzel kokudan hoşlanırdı.

Kendisine söylenilen güzel sözlerden hoşlanır, onları iyice yorumlardı, uğursuzluktan hoşlanmazdı.

Düşmanla, zevaldan sonra yani öğle üzeri karşılaşmayı severdi.

(Ağzı) kapanan kap'dan hoşlanırdı.

Hurma salkımlarını elinde tutmaktan hoşlanırdı.

Sarıya boyanmış kaptan abdest almayı severdi.

Namazda Fatiha'dan sonra okuduğu ayetleri (parmakları ile) sayardı.

Geldiği, güzel kokusundan belli olurdu.

Tesbihi (parmaklarını) sayarak yapardı.

Sıtma ve bütün ağrılara karşı şunu okumalarını öğretirdi ;
"Bismillahil-kebir. Eûzü billahil-azim. Min şerri külli ırkin, ne'arin, ve min şerri harinnâr."

Ev işini yapardı. En çok yaptığı şey dikiş dikmekti.

İtikâftayken, hastayı ziyaret ederdi.

Anlaşılması için bir kelimeyi üç defa tekrarlardı.

Bir sa'la (beş rıtıl su ile) yıkanırdı, bir müd (bir nevi ölçek)le abdest alırdı.

O ve hanımlarından biri, tek bir kapta yıkanırlardı.

Cuma günü, Ramazan bayramı günü, kurban bayramı günü ve arefe günü yıkanırdı.

Mak'adini üç kere yıkardı.

Çirkin ismi değiştirirdi.

(Akşam) namazını kılmadan önce, bir kaç yaş hurma ile iftar ederdi, bulamazsa kuru hurma ile, o da olmazsa bir kaç avuç su ile iftar ederdi.

Elbisesini yıkar, koyununu sağar, kendi kendine hizmet ederdi.

Hediye kabul ederdi, (ona) karşılık olarak da bir şey verirdi.

Kavmin en kötü adamına yüzü ile ve sözü ile yölenir, böylece onun kalbini cekerdi.

(Abdestli iken) hanımlarından birini takbil eder, sonra abdest almadan -bozulmadığı için- kalkıp namaz kılardı.

Oruçlu iken takbil ederdi.

İhramlı iken (hanımlarını) takbil ederdi.

Hanımları arasında (günlerini) adaletle taksim ederdi ve şöyle buyururdu ;
"Allahım bu elimde olan taksimimdir! Senin elinde olup benim elimde olamayan şeyden dolayı beni kınama!.."

Seferde namazı kısa kılardı, yam da kılardı. Oruç yerdi, oruç tutardı.

Kıâtini, Ayetlerin başında dura dura icra ederdi.. 'Elhamdü lillahi Rabbil-Alemin" der ve dururdu, sonra 'Errahmanirrahim' der sonra yine dururdu.

Ramazan Bayramında kendisine def vurulurdu.

Cuma günü namaza gitmrden önce, bıyıklarını kırpardı, tırnaklarını keserdi.

İtab anında Ashabından birine ; "Ne oluyor ona, alnı toprak olsun" derdi.

Horoz sesi duyduğu zaman teheccüde kalkardı.

Ayakları şişene kadar, gece ibadet ederdi.

Hutbe aralarında tekbir getirirdi. İki bayram hutbesinde tekbirleri çoğaltırdı.

Oruçlu iken sırma taşı ile sürmelenirdi.

Her gece sürme sürerdi, her ay kan aldırırdı, her yıl ilaç içerdi.

Başını ve yüzünün kısm-ı küllisini örterdi.

İyice örtünürdü, başını yağlardı, sakalını tarayıp tertemiz ederdi.

Çok zikrederdi, boş konuşmazdı, namazı uzatırdı, hutbeyi kısa okurdu, kibirlenmezdi. Dul yoksul ve kölelerle onların ihtiyacını görünceye kadar yürürdü.

Gizli düğünden hoşlanmazdı, defle ilan edilmesini isterdi.

Alaca atı sevmezdi.

Yüksek sesle ve kaba konuşan insandan hoşlanmazdı, alçak sesle konuşan mütevazi kişiden hoşlanırdı.

Dağlamak (bir nevi tedavi şekli) ve sıcak yemekten hoşlanmazdı ve şöyle buyururdu ;
"Soğuk yeyin! Çünkü bereketlidir! Dikkat edin sıcakta bereket yoktur."

Kına kokusunu sevmezdi.

Namazda esnemekten hoşlanmazdı.

Harpte yüksek sesi sevmezdi.

(Nübüvvet) mührünün görülmesini istemezdi.

Bir adamın arkasından yürümesini istemezdi, sağından veya solundan yürümesini isterdi.

Çok sorulmaktan hoşlanmazdı ve ayıplardı bunu. (Ama) Ebu Rezin sorduğunda cevap verirdi ve bundan hoşlanırdı.

(Hayız olan kadında) kanın üç gün şiddetli akmasından hoşlanmazdı, üç günden sonra ona mübaşere ederdi.

Yemeğin ortasından yenmesinden hiç hoşlanmazdı.

Yemeğin buharı gitmeden yenmesini hoş karşılamazdı.

Mescidde şiddetli aksırılmasından hoşlanmazdı.

Elinde kına veya (güzel bir ) boyanın eseri görülmeyen kadından hoşlanmazdı.

Pabuçlarının ayaklarını aşması kadar büyük olmasını sevmezdi.

Kertenkele yemekten nefret ederdi.

Koyunun yedi azasını yemekten nefret ederdi; Öd, mesane, haya, kamış, böbrekler, beze, kan. Onun azalarından en çok sevdiği şey; Ön kısmı idi.

İdrar mahalli olduğu için, böbrek (yemek)ten hoşlanmazdı.

Kızlarına ipek ve ibrişimden yapılmış yazmaları giydirirdi.

İki bayramda ve Cuma günleri kırmızı hırkasını giyerdi.

Uzun ve yenleri kısa gömlek giyerdi.

Topuklarına kadar uzun ve parmaklarının etrafını kapsayacak kadar yenleri olan giysi giyerdi.

Beyaz kalensüve (başa giyilen nesne) giyerdi.

Beyaz lata(yı andıran) kalensüve giyerdi.

Sarıkların altına ve sarıksız olarak kalensüveler giyerdi. Kalensüvesiz sarıklar sarardı (mübarek başına). Beyaz kalensüveler giyerdi, harpde kulaksız başlıklar giyerdi. Çoğu kez kalensüvesini çıkarıp, namaz kılarken önüne koyarak sütre (mania) yapardı. Silahına, bindiği hayvanına, eşyalarına ad vermek adetinden ve hoşlandığı şeylerdendi.

Dabağlanmış deriden pabuçlar giyerdi, sakalını vers ve zâferanla sarartırdı.

Namazda sağa sola göz ucuyla bakardı, boynunu arkaya doğru kaldırmazdı.

Namaz (kıldırırken) arkasında, önce erkekler, sonra çocuklar, sonra kadınlar saf olurdu.

Abdestte yüzünü urbasının bir tarafı ile silerdi.

Yürüyüşünden aciz ve tembel olmadığı anlaşılırdı.

(Secdede bazen) kendisinden geçinceye kadar uykuya dalardı, (gözleri uyuyup kalbi uyumadığından) sonra kalkıp abdest almaya ihtiyaç duymadan namaz kılardı.

Cuma günü mimberden inerdi; bir adam bir ihtiyacı için konuşursa O da konuşurdu, sonra mihraba geçip namaz kıldırırdı.

Son sözleri şu olmuştur ; Namazı sakın terketmeyin, namazı sakın terketmeyin. Ellerinizin altında bulunanlar hakkında, Allah'tan korkun! (Adaletle muamele edin).

Konuştuğu son sözleri(nden)di ;
Allah, Yahudi ve Nesranileri kahretsin! Peygamberlerinin kabirlerini birer mescid yaptılar. Arab ülkesinde katiyen iki din (birarada) yaşamayacaktır.

En son sözü şu olmuştur;
Celâle Rabbir-Refi! Fe kad bellağtü = Yüce Rabbimin Celâlini seçiyorum, emrolunduğumu sizlere tebliğ ettim' (buyurdu) ve sonra ruhunu teslim etti
Cevapla

“►Sünnet-i Seniyye◄” sayfasına dön