AHh bu ceheNnem!. OHh şu ceNNet!.

Cevapla
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12884
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

AHh bu ceheNnem!. OHh şu ceNNet!.

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim

AHh bu ceheNnem!. OHh şu ceNNet!.

TEVHİD.. YOKLuk ve ÇOKLuktan ARInıp ->NÛR-u MÎm’de ->VâHiDu’l- AHAD NÛRunda BİZ BİR-İZ-Lik “TEK”Liğine ki ->KÛN feyeKÛNu’na fiilen İŞtirak..

ŞeHÂdet.. şu ÂNda ->ŞeÂNuLLahta ->YENiden Yaratılış Aşamalarında EZELde-ELEStteki RuBuBiyyet TEVHİDimizi Yaşamak ve isbat etmek İŞLemi..


Şey:
bir şey.. Şeyun: çok Şeyler.. ŞeY-t-ÂN: İKİ Şey..

ŞeY-t-ÂN: İKİ Şeyde kalış ki TEVHİDsizlik Şaşkınlığı ve de Taşkınlığı hatta Azgınlığı.. , “Haris”in Hırsına dalışı.. imkÂNla KULLuk İmtihÂNı..

ceheNNem.. İfratta-Maximumda veya Tefritte-Minumumda Kalış AZabı.

Cahim:
YANdırıcı Maximum İfrat CeheNNemi.. -VüCÛD ısımız 500 C OLsa!.-
ceNNet: YAŞAtıcı Optimum İ’tidal CeNNetimİZ.. -VüCÛD ısımız 370 C OLsa!.-
Zemherira: Dondurucu Minumum Tefrit CeheNNemi.. -VüCÛD ısımız 200 C OLsa!. giBi..-


Cahame: kat kat ve şiddetli yanan ateş.
Ceheme: çirkin asık yüzle karşılamak.
Cehume: yüzü ekşitmek.
Cehâmu: yağmuru olmayan kısır bulut.. Serâb SiSi.. Rahmetsiz KALış..
Rukyetü Cünham: dipsiz kuyu..
CeheNNem: merhametsizlik mAHhşeri.. İşte her ÂN şu ÂN ki ŞeÂN CeheNNemi..

Ve el ÂN ceNNeti.. NûR-u RESÛLuLLah -> NûRuLLah.. CEM’i.. CÂNda -> cÂNÂN cÜMLesi..
SefîL İhvÂNimin SıRR-ı SıFıR SeBBehâ SARAYı..
İşte bu AŞKın AŞKuLLaH ARŞımızın ANAhtarını ELde EDişimİZi;
ŞeY-t-ÂNlığımızdan-İKİ ŞeyliğimİZden TEVHİD TEKLiği-mize GEÇiş KAPımız, Cevâimu’l- KeLim/ Lâfızları az, mânâsı çok kelâmların, sözlerin, ibârelerin SâhiBi Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz BUYurup/DUYurmakta ki:


Resim---Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem: "Sizden her birinizin bir şeytanı vardır. Evet, benim de şeytanım var, fakat ALLAHu Teâlâ bana yardım etti ve şeytanım müslüman oldu, bana yalnız iyiliği emr eder!" buyurdu.
(İbn-i Mes'ud’dan; Müslim)

RIZÂ ReçetemİZ:

ALLAHu zü’l CeLÂLimİZ, Kur'ân-ı Kerim’inde BUYurup-DUYurmakta ki;
“Yâ MuhaMMed Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem;


التَّائِبُونَ الْعَابِدُونَ الْحَامِدُونَ السَّائِحُونَ الرَّاكِعُونَ السَّاجِدونَ الآمِرُونَ بِالْمَعْرُوفِ وَالنَّاهُونَ عَنِ الْمُنكَرِ وَالْحَافِظُونَ لِحُدُودِ اللّهِ وَبَشِّرِ الْمُؤْمِنِينَ
Resim---Et tâibûnel âbidûnel hâmidûnes sâihûner râkiûnes sâcidûnel âmirûne bil ma’rûfi ven nâhûne anil munkeri vel hâfizûne li hudûdillâh (hudûdillâhi), ve beşşiril mu’minîn (mu’minîne): Tövbe edenleri, (Allah'a) kul olanları, hamdedenleri, oruç tutanları veya seyahat edenleri (Allah yolunda hicret edenleri, savaşmak için veya Allah'ın adını yüceltmek, dînini kuvvetlendirmek için, Allah yolunda hizmet için, ilim tahsil etmek için yurtlarından çıkanları, Allah'a ulaştırmak için ruhlarını yola çıkaranları, yeryüzünde ibretle gezip tefekkür edenleri); rükû ve secde edenleri, ma'rufla (iyiliği) emredenleri, münkerden (kötülükten) nehyedenleri (yasaklayanları), Allah'ın hudutlarını muhafaza edenleri ve mü'minleri müjdele!”
(Tevbe 9/112)

ceheNNemimİZin KiTLEme Kilidimiz:

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Allah (celle celâlihu)’tan başka el İlâh olmadığına ve Muhammed’in (aleyhi's-selâm) Allah’ın peygamberi olduğuna kalbi ile samimi olarak şehâdet eden her kula Allah (celle celâlihu) cehennemi haram kılar.” buyurdu.

(Buharî)

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “لاَ اِلهَ اِلاَّ اللّهُ diyene ne ölüm anında ne de kabirde korku ve yalnızlık yoktur.” buyurdu.
(Taberanî)

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Sağılan süt, tekrar memeye girmediği gibi, Allah korkusundan ağlayan da, ateşe girmez. ” buyurdu.
(Tirmizî)

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Allah korkusu ile gözden akan bir damla göz yaşından veya Allah yolunda akıtılan bir damla kan damlasından daha kıymetli Allah indinde bir damla yoktur. ” buyurdu.
(Tirmizî)

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Allah korkusu ile, gözünden yaş akan mü’mini, Hak Teâlâ ateşten koruduğu gibi, ateşi de onun nurundan korur. ” buyurdu.

(İbni Mâce)

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Allah korkusu ile ağlayan göze, Cehennem ateşinin dokunması haramdır. ” buyurdu.
(Nesaî)

ceNNetimİZin AÇma ANAHtarımız:

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Lâ ilâhe illallah, Cennetin anahtarıdır.” buyurdu.

(İ. Ahmed, Müsned)

مِفْتَاحُ الْجَنَّةِ الصَّلَاةُ ، وَمِفْتَاحُ الصَّلَاةِ الطُّهُور
Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Cennetin anahtarı namazdır, Namazın anahtarı ise abdesttir.” buyurdu.

(Tirmizî tahare hadis no 4; İmam Ahmed, Müsned hadis no: 14252; Ebu Davud Tayalisi, Müsned hadis no: 1899; Taberanî, Mucemü’s- Sağir hadis no: 597. Tirmizî dediki hadis sahih li gayrihidir.)

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Dua rahmetin anahtarı, abdest namazın anahtarı, namaz da Cennetin anahtarıdır.” buyurdu.
(Deylemî)

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Lâ ilâhe illallah, Cennetin anahtarıdır.” buyurdu.
(İ. Ahmed, Müsned)

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Her şeyin bir anahtarı vardır, Cennetin anahtarı da fakirleri sevmektir.” buyurdu.
(İbni Lâl, İ. Süyûtî)

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Kılıç, Cennetin anahtarıdır.” buyurdu.
(İbn Asakir)


Ve MuhaMMedî DUÂ ZeVKimİZ:

ALLAHu zü’l CeLÂLimİZ,
Her ŞEyyimiz Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem ve ATAmız İbrahim aleyhi's-selâm hörmetine;
ŞeY-t-ÂN-larımızı ->MüSLim,
İKİLiklerimizi -> TEVHİDimİZ,
CeheNNemlerimİZi -> ceNNetimİZ eYYLemek için;
Rahmetenli’l- ÂLEMîn aleyhi's-selâmımızın, HabLi’L- VerîdimİZ OLduğu ŞuÛrunu BİLdirsin NÛRunu BULdursun,
Rabbu’l- ÂLEMîn celle celâluhumuzun, en ÖZümüzden/Habli’l- VerîdimİZden de İçerde AKRABa OLuş SüRÛRUnu fiilen OLuşturup YAŞAtsın inşae ALLAHu TeâLâ..
Âmin yâ Muîn ALLAH ceLLe ceLâLuhu!..


Resim

biR YÜZüm NûR biR YÜZüm NâR
->A R A KESit-te ->TEK NEFESs!.
İÇim <–> DIŞım Dost NAZLı YÂR
AŞK
gÖLgeSi hER ŞeYy hER KeSs!..


ZEVK 6378

KüLlî ŞeYy >şu ÂN ->ŞeÂNda.. cÂN ->ceNNet-ceheNNemi!
cÂNÂN >AKRaBamız c ÂNda ŞEHÂDETtir >DEM bu DEMi
AYRı-gAYRı ->AYNı > NE ki ->YAŞAnmayAN ->YaLAN! DE ki
YAŞA!.-yAN ->ŞÂHİD vALLAHi.. ..VÂHİDuL- KAHHÂRda CEMi!.


23.10.14. 12:58
alperLekozyatğıistnbL..öğLeezÂNı..


29. SALÂVÂT-I ŞERÎFE :
İbrâhim-i Dessûkî (kaddasallahu sırrehu)'nun salâvâtı:
Çok azîz bir Muhammedî âşık olup Evliyâullah:
“ Bu salâvâtın faziletini ALLAH (cc) bilir.” demişlerdir.


Resim

TÜRKÇESİ

"Allahumme salli ve sellim ale'z-zâtî'l-Muhammediyyeti'l-latîfeti'l-ehadiyyeti Resim Şemsi semâi'l-esrâri Resim Ve mazhâri'l-envâri Resim Ve merkezi medâri'l-celâlî ve kutbi feleki'l-cemâlî Resim Allahumme bi sırrıhi ledeyke Resim Ve bi seyrihi ileyke âmin havfî ve âkil asreti vezheb huznî ve hırsî Resim Ve kun lî ve hûznî ileyke minnî Resim Verzuknî'l-fenâe annî Resim Vellâ tec'alnî meftûnen bi nefsî Resim Mahcûben bi hissî Resim Vekşif lî an kullu sırrın mektûmin Yâ Hayyu Yâ Kayyûm!"

MÂNÂSI

"ALLAH'ım! Sırlar Semasının güneşi, nûrların mazharı, Celâl Dâiresinin merkezi (dönüm noktası : akdes noktası), Cemâl Feleğinin (yörüngesinin) kutbu (devrânda devreden cismin cihân çarkının aksı) olan; Ahadiyyet (her hususta mutlak teklik) lâtifetinin (Ahadiyyetten Ahmedîyyete lütûf edilen incelik ve hakikatlerin) tecellîgâhı (ilk zuhûr yeri, çoğalma ocağı olan) Zât-ı Muhammedîyyete salât-ü-selâm eyle! ALLAH'ım! O'nun Senin yanındaki sırrı (teslimiyet) ve Sana olan (istikamet) seyrinin hakkı için; korkumu gider emin kıl (emniyette eyle), (imkanla imtihan seyr-ü-sülûkümde, teslimiyet ve istikamet tevhidinde) ayak kaymalarımı (yolda sürçmelerimi, takılıp düşmelerimi yoldan geri kalmalarımı) azalt, hüznümü (üzüntümü, kederimi) ve hırsımı (dünyaya tamahkarlığımı) gider (bertaraf et), benden yana (lehime) ol; beni, benden Kendine (Sana) al (çek), beni benden fenâ ile rızıklandır (benlik hastalığımdan kurtar, benliğimin yok olmasına izin, inâyet ve hidâyet eyle, nefs perestlikten âzâd et!). Beni nefsime meftun kılma (nefsimin fitnesine düşürme, nefsimin hevâ ve hevesiyle sihirletme, nefsime tüm gönlümü verip ona vurulan, düşkün ve âşık olan kılma!). Âfâkı (dış dünyayı) tanıdığım hislerimi (enfüsümü ve özümü tanıdığım duygularımı) bana (şühûdî tevhid tekemmülüme) hicâb (perde, engel, yol kesici, çeldirici) etme! Bana her türlü, tüm gizli (saklı) sırları aç (ifrat ve tefritten koru, i'tidal üzere ve hazımlı kıl, şaşırtma-taşırtma!) YÂ HAYYU YÂ KAYYÛM (celle celâluhu)!"
Resim
Kullanıcı avatarı
nur-ye
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 9090
Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00

Re: AHh bu ceheNnem!. OHh şu ceNNet!.

Mesaj gönderen nur-ye »

haYY doST!..

Ruh cevher, Beden Darası
Resim İlk
- Son Nefesin ARAsı
DOĞum
-ÖLüm RÜYÂsında
SARar Resim ZamAN Makarası
!..

Resim

ZEVK 4885

Yedi İklim.. Yedi Nehir.. Yedi AV-Resim SU-yun İÇtiM
Yedi kat Yer
. Yedi Kat Gök. Yedi Kat Kefenim BİÇtiM
Yedi CeheNNemde ÖLdüm
.. Sekiz CeNNette DİRİldiM
MERKEZde HaKK
la HEP OLduM!. MUHİTTe Halk İle HİÇtiM!..


26.03.12 23:58
tktktrstkks-brsbrs

Resim


Kur'ân-ı KerimİZde;

Adn Cennetleri: Tevbe 9/72; Tâ-Hâ 20/76; Saff 61/12; Beyyine 98/8 ; Ra’d 13/22,23,24; Mü’min 40/8; Kehf 18/31; Fâtır 22/33; Beyyine: 98/7-8; Tevbe: 9/72; Ra'd: 13/23; Nahl: 16/31.
Firdevs Cennetleri: Kehf 18/107; Mü’minûn 23/1-11
Me’vâ Cenneti: Necm 53/11,12,13,14,15,16,17,18.. ; Secde: 32/19.
Naîm Cennetleri: 13 âyeette geçmektedir. Sâffât Sûresi, 37/40-49.. ;İnfitâr 82/13; Vâkıa 56/10-38..
Dâru’l- Huld Cennetleri: Bakara: 2/94; En’am: 6/32; Yusuf: 12/109; Fatır: 35/35; Fussilet: 41/28.
Dâru’s- SeLâm Cennetleri: Yûnus: 10/25; En’am: 6/127.
Dârü'l- Mukame Cennetleri: Fâtır: 35/35
El-makamü'l- Emîn Cennetleri: Duhân 44/51.

Cennetin sekiz kapısı vardır: Salat, Cihad, Reyyan, Sadaka (Zekât), Hac, Af, Eymen (Sağ, mübarek) ve Zikir-İlim kapısı.
Demek ki, ehl-i ilim, İLİM kapısından girecektir. [/color]

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Her amel sahibi için ayrılan bir kapı vardır ki, onu işleyen kimse o kapıdan çağrılır.”
(İ. Ahmed, Müsned, II/449)


Resim
Resim
Kullanıcı avatarı
nur-ye
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 9090
Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00

Re: AHh bu ceheNnem!. OHh şu ceNNet!.

Mesaj gönderen nur-ye »

Resim

SıRR-ı SıFıR SpirÂLimİZz..
hÂL İÇİndeki hÂLimİZz..
....DE DERvİşim...


İÇ-ten DIŞ-a.. >DIŞ-tan İÇ-e
SıRR SIFIR -> SER -ü- VENi
HİÇ-ten HEP-e.. HEP-ten HİÇ-e
-> Mâ-SİVÂ-SîN -> MERdiVENi!.

el-ÂN.. ol-ÂN!.
Şe’ÂN.. şu ÂN!..

OLsun!. OLmasın!”ı YALAN!
ceheNNeM-ceNNEti ->OLÂN!
“BİZ BİR-İZ” -> bİLE BÂZÂRı
Eş ŞEHÎDe ->ŞÂHiD -> şe’ÂN!..

DEe BUYyuruNn!..

İMkÂNla >İMtihÂN.. KerBeLÂ ->KÂR-sa!
ÇEKen ->ÇEKtireni ->ÇEKenle >YÂR-sa!
herKES şiKÂYETçi ->herKES ->bî-ZÂR-sa!
->GaYYa KUYU-SU-na -> ATıNn NEFSimi!..

*

ACI fERYÂDım a -> BAKMAyın SAKıNn!
HaBLil- VeRÎD İPim ->bOYNuma TAKıNn!
ELim ->AYAKlarım ->BAŞımdan -> ÇAKıNn!
Ç İ L E Ç A R M I H ı-na ->ÇATıNn NEFSimi!..

*

KUL oğlu KULum bEN! dEMe >PAŞAsın!
->Ahu ceylÂN GÖZlü -> kaLEM KAŞ-asın!
Bel huMm e-DALLuN!.un >BUrda YAŞAsın!
H a Y y v  N SÜRÜsüNE -> KATıNn NEFSimi!..

*

AKL-ını TOPla!yıp -> BAĞ-ın YOLmaZzsa!
GÖZ YAŞIyla ->ÇİLE KÜPüMm DOLmaZzsa!
-> BUrSA BÂzÂRında -> ALAN OLmaZzsa!
-> ÜSTe-SÎNi VERiNn!.. -> SATıNn NEFSimi!..

*

Kul İhvÂNi kıtMÎR -> GURBeT-e DALLdı!
VARını YOKunu ->HASsReTe SALLdı!
Hem ÖKsüZ-Hem YeTÎM TEK BAŞın KALLdı!
MeRHAMeTt EYyleYyin -> TUTuNn NEFSimi!..


09.12.13.. 07:21
brsbrsbzrm.. tktktrstypylnzlğnhcrsinde..


Resim

SEBEBler SON-UÇundayıMm
->SıRR-ı SıFıR UCU-ndayıMm
OLsun!. OLmasın!.>ceheNNeMm
cÂN -> ceNNet ORUCU -ndayıMm!..


DEmem O ki;

AnA RaHMim.. HaYyatım.. MeZÂRım…

وَإِن مِّنكُمْ إِلَّا وَارِدُهَا كَانَ عَلَى رَبِّكَ حَتْمًا مَّقْضِيًّا
Resim---''Ve in minkum illâ vâriduhâ, kâne alâ rabbike hatmen makdıyyâ: Ve sizden biriniz (bile hariç olmamak üzere hepiniz), illâ (muhakkak) ona (cehenneme) varacaksınız. (Bu), senin Rabbinin üzerine (aldığı) kesinleşmiş bir hükümdür.”
(Meryem 19/71)

خَلَقَكُم مِّن نَّفْسٍ وَاحِدَةٍ ثُمَّ جَعَلَ مِنْهَا زَوْجَهَا وَأَنزَلَ لَكُم مِّنْ الْأَنْعَامِ ثَمَانِيَةَ أَزْوَاجٍ يَخْلُقُكُمْ فِي بُطُونِ أُمَّهَاتِكُمْ خَلْقًا مِن بَعْدِ خَلْقٍ فِي ظُلُمَاتٍ ثَلَاثٍ ذَلِكُمُ اللَّهُ رَبُّكُمْ لَهُ الْمُلْكُ لَا إِلَهَ إِلَّا هُوَ فَأَنَّى تُصْرَفُونَ
Resim---“Halakakum min nefsin vâhıdetin summe ceale minhâ zevcehâ ve enzele lekum minel en’âmi semâniyete ezvâc(ezvâcin), yahlukukum fî butûni ummehâtikum halkan min ba’di halkın fî zulumâtin selâs(selâsin), zâlikumullâhu rabbukum lehul mulk(mulku), lâ ilâhe illâ huve, fe ennâ tusrafûn: Sizi tek bir nefisten yarattı, sonra ondan kendi eşini var etti ve sizin için davarlardan sekiz çift indirdi. Sizi annelerinizin karınlarında, ÜÇ KARANLIK içinde, bir yaratılıştan sonra (bir başka) yaratılışa (dönüştürüp) yaratmaktadır. İşte Rabbiniz olan Allah budur, mülk O'nundur. O'ndan başka ilah yoktur. Buna rağmen nasıl çevriliyorsunuz?”
(Zümer 39/6)

->GaYYa KUYU-SU-na -> ATıNn NEFSimi!..:
Ki,
GaYya kUYusu UYkundan Kur'ân-ı Kerim KEVserine Uyansın inşâe ALLAHu TeâLâ..


GaYYa KUYU
>KÖRlük SUyu
KURTULuşu->
HAKK’ı DUYU!..


GaYY: Aklın istikametini, yolun doğrusunu kaybetmek. RÜŞDün ZIDdı.

GaYYa KUYUsu: Cehennemin beşinci tabakasındaki çok korkunç bir kuyunun adı. İçine düşenin kolay kolay kurtulamıyacağı korkunç yer. Şimdi şu ÂNda ham/yoz AKLın -> GAFlet-Cehâlet-Dalalet-İhânet UYKusu-KUYUsu…

HAYYa DUYusu:herYERde her ÂN her HÂLde her NEfes Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’i SESinde HaBL’il- VERîd ki ŞÂHDAMARımızdan da AKRABA/AKREB Rabbu’l-ÂLEMîn SÖZünü DUYuş-UYuş MuhaMMedî MUTluluğu..

فَخَلَفَ مِن بَعْدِهِمْ خَلْفٌ أَضَاعُوا الصَّلَاةَ وَاتَّبَعُوا الشَّهَوَاتِ فَسَوْفَ يَلْقَوْنَ غَيًّا
Resim---“Fe halefe min ba’dihim halfun edâus salâte vettebeûş şehevâti fe sevfe yelkavne gayyâ: Sonra onların arkasından öyle nesiller türedi ki, namaz (kılma duyarlılığın)ı kaybettiler ve şehvetlerine (hevâ-heves) kapılıp uydular. Böylece bunlar gayya (azgınlıklarının cezası- içinden çıkılamaz cehennem çukuru-kuyusuyla) karşılaşacaklardır!.” (MeryeM 19/5)

Tabiînin büyüklerinden Said b. El-Müseyyeb Hazretleri şöyle buyurmuştur: “Bu cezaya çarptırılacak olanlar, namazlarını vakitlerinde kılmayanlardır. Bu halinde ısrar eden kimse tövbe etmeden ölürse Allah-u Teâlâ onu ‘Gayya’ ile cezalandırır. Gayya, cehennemde dibi çok derin ve harareti pek şiddetli olan bir vâdidir.”

Ebu Hüreyre hazretlerinden nakledilen İsrâ hadisesinin bir yerinde ise namaza karşı ağır davrananlar hakkında şöyle bir bahis geçmektedir: “…sonra Nebî Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem başları taşla ezilip kırılan bir topluluğun yanına uğrar. Bunların başları taşlarla ezilir, akabinde başları yeniden eski durumlarına getirilir ve işkence böyle sürer. Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem sorar: ‘Ey Cibril! Bunlar kimdir?’ Cebrâil aleyhi's-selâm cevab verir: ‘Bunlar farz namazlarına karşı ağır davrananlardır.’”
(Münzirî hadisin Hasen olduğunu kaydetmiştir. Ayrıca bu hadis Buharî’de de geçmektedir.)

Rasulullah sallallahu aleyhi vesellem buyurdu ki; “Namaz dinin direğidir.” Buyurmuştur.
(Ömer radıyallahu anh’dan; Hilyetû’l- Evliya, Cami’ûs- Sağir)

İbni Abbas radıyallahu anh’dan’dan nakledilmiştir: “Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz bir gün ashabına: “İlâhî! Aramızdan kimseyi şâki ve mahrum eyleme!.” diye dua ediniz dedi ve sonra: “Şâki ve mahrum kimdir bilir misiniz?” diye sordu. Sahabeler: “Kimdir yâ Resûlallah?” dediler. Efendimiz Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Namaz kılmayan!” buyurdu.
(İbni Abbas radıyallahu anh’dan; İbni Hacer “Ezzevacir” / Ebu’l-Leys Semerkandi “Kurretü’l- Uyun”)

Eş Şehîdü :
Resim

HaBLi’l- VeRÎD İpim:
MERKEZ-dekine tek YOLum..

وَلَقَدْ خَلَقْنَا الْإِنسَانَ وَنَعْلَمُ مَا تُوَسْوِسُ بِهِ نَفْسُهُ وَنَحْنُ أَقْرَبُ إِلَيْهِ مِنْ حَبْلِ الْوَرِيدِ
Resim---“Ve lekad halaknel insâne ve na’lemu mâ tuvesvisu bihî nefsuh(nefsuhu), ve nahnu AKREBu ileyhi min hablil verîdi : Andolsun, insanı biz yarattık ve nefsinin ona ne vesveseler vermekte olduğunu biliriz. Biz ona şahdamarından daha YAKINız.”
(Kaf 50/16)

“Bel huMm e-DALLuN!.”um:
HaYyvÂNdan da aşağıyım..

وَلَقَدْ ذَرَأْنَا لِجَهَنَّمَ كَثِيرًا مِّنَ الْجِنِّ وَالإِنسِ لَهُمْ قُلُوبٌ لاَّ يَفْقَهُونَ بِهَا وَلَهُمْ أَعْيُنٌ لاَّ يُبْصِرُونَ بِهَا وَلَهُمْ آذَانٌ لاَّ يَسْمَعُونَ بِهَا أُوْلَئِكَ كَالأَنْعَامِ بَلْ هُمْ أَضَلُّ أُوْلَئِكَ هُمُ الْغَافِلُونَ
Resim---"Ve lekad zere’nâ li cehenneme kesîran minel cinni vel insi lehum kulûbun lâ yefkahûne bihâ ve lehum a’yunun lâ yubsırûne bihâ ve lehum âzânun lâ yesmeûne bihâ, ulâike kel en’âmi bel hum edallu, ulâike humul gâfilûn(gâfilûne).: Andolsun ki; cin ve insanlardan bir çoğunu cehennem için yarattık. Onların kalbleri vardır, onunla gerçeği anlamazlar; gözleri vardır, onlarla göremezler; kulakları vardır, ama onlarla işitmezler. İşte bunlar hayvan gibidirler, hatta daha şaşkın (dallun:sapık) dırlar. İşte gafiller bunlardır."
(A'râf 7/179)

أَمْ تَحْسَبُ أَنَّ أَكْثَرَهُمْ يَسْمَعُونَ أَوْ يَعْقِلُونَ إِنْ هُمْ إِلَّا كَالْأَنْعَامِ بَلْ هُمْ أَضَلُّ سَبِيلًا
Resim--- "Em tahsebu enne ekserehum yesmeûne ev ya’kılûn(ya’kılûne), in hum illâ kel en’âmi bel hum edallu sebîlâ(sebîlen).: Yoksa sen onların çoğunun işittiklerini veya anladıklarını (kavradıklarını) mı sanıyorsun? Onlar sırf hayvan gibi, hatta gidişçe (yolca) daha sapkındırlar. (dallun) "
(Furkân 25/44)

*

Şu ÂN-ın AKLen ceheNNem-ceNNEti
Şe’ÂN-ın N-AKLenceheNNem-ceNNEti...


AL İkİ gÖZüm seYReYyle!.:


Maksimum-İfratta-en çok-YANdırıcı-en Sıcak CAHİM ceheNNemi.. “hemen OLsun!”larımız!.
Optimum-İ’tidalde-lâzım ve lâyıkınca-DİNdirci-söndürücü-en UYugun CÂN ceNNeti.. “mutlaka OL-ÂN!” larımız!.
Minumum-Tefritte-en az-DONdurucu-en SOĞuk Zemherirâ ceheNNemi.. “asla OLmasın!” larımız!.


İmam Ebu Hanife radiyallahu anhu MezhebimİZde ceheNNem-CeNNet el ÂN Yaratıktır!.. ehline söZ!..

NEdir cÂN ceheNNemi..:


Kur'an-ı Kerîm'de Cehennem'in 7 kapısının olduğu bildirilmiştir:
Bu kapı veya tabakalar Kur'ân-ı Kerim-ce şunlardır:


YEDi ceheNNem cihÂNı..:

لَهَا سَبْعَةُ أَبْوَابٍ لِّكُلِّ بَابٍ مِّنْهُمْ جُزْءٌ مَّقْسُومٌ
Resim---“Lehâ seb’atu ebvâb(ebvâbin), likulli bâbin minhum cuz’un maksûm(maksûmun): Onun (cehennemin) 7 kapısı vardır. Her kapı için onlardan taksim edilmiş (bölünmüş) bir grup vardır.” (Hicr 15/44)

1- Cehennem: "Derin kuyu" demektir. Kur'ân-ı Kerim'de 77 âyette geçmektedir.

2- Lâzâ (alevli ateş): "Hâlis-saff ateş" anlamına gelir. Kur'ân-ı Kerimde 1 yerde geçer:

كَلَّا إِنَّهَا لَظَى
Resim---“Kellâ, innehâ lezâ: Hayır, asla! Muhakkak ki o (kurtulmak istediği), alev alev yanan ateştir.”
(Meâric 70/15)

3- Saîr (çılgın ateş): "Tutuşturmak, alevlendirmek" anlamındaki sa'r kökünden sıfat olup, Kur'ân-ı Kerim'de 17 âyette geçer. (22/4; 31/21; 34/12 vd.)

وَلَقَدْ زَيَّنَّا السَّمَاء الدُّنْيَا بِمَصَابِيحَ وَجَعَلْنَاهَا رُجُومًا لِّلشَّيَاطِينِ وَأَعْتَدْنَا لَهُمْ عَذَابَ السَّعِيرِ
Resim---Ve lekad zeyyennes semâed dunyâ bi mesâbîha ve cealnâhâ rucûmen liş şeyâtîni ve a’tednâ lehum azâbes saîr(saîri): Ve andolsun ki, dünyanın semasını kandillerle süsledik. Ve onları, şeytanlar için (atılacak) taşlar kıldık. Ve onlar için alevli ateşin azabını hazırladık.”
(Mülk 67/5)

4- Sakar (kırmızı ateş): "Şiddetli bir ısı ile yakıp kavurmak" anlamındaki sakr kökünden isimdir. Kur'ân-ı Kerim'de 4 ayette cehennem kelimesi yerine kullanılmıştır.

وَمَا أَدْرَاكَ مَا سَقَرُ
Resim---“Ve mâ edrâke mâ sekar(sekaru): Ve sekarın (alevli ateşin), ne olduğunu sana bildiren nedir?”
(Müddessir 74/27)

5- Hâviye (uçurum): "Yukarıdan aşağıya düşmek" anlamındaki hüviy kökünden isim olan hâviye, "uçurum, derin çukur" manasına gelir. Kur'ân-ı Kerim'de sadece 1 yerde geçer.

فَأُمُّهُ هَاوِيَةٌ
Resim---“Fe ummuhu hâviyeh(hâviyetun): Artık onun anası (onu saracak olan), haviyedir (cehennem ateşidir).”
(Kâria: 101/9)

6- Hutame (kalbleri saran ateşli kaygı): "Kırmak, ufalayıp tahrip etmek" anlamındaki hatm kökündendir.

كَلَّا لَيُنبَذَنَّ فِي الْحُطَمَةِ
Resim---“Kellâ le yunbezenne fîl hutameh(hutameti): Hayır, o mutlaka hutameye (tutuşturulmuş ateşe) atılacak.”
(Hümeze: 104/4)

وَمَا أَدْرَاكَ مَا الْحُطَمَةُ
Resim---“Ve mâ edrâke mel hutameh(hutametu): Ve hutamenin ne olduğunu sana bildiren nedir?”
(Hümeze: 104/5)

نَارُ اللَّهِ الْمُوقَدَةُ
Resim---“Nârullâhil mûkadeh(mûkadetu): (O), Allah'ın tutuşturulmuş ateşidir.”
(Hümeze: 104/6)

الَّتِي تَطَّلِعُ عَلَى الْأَفْئِدَةِ
Resim---“Elletî tettaliu alel ef’ideh(ef’ideti): Ki o (hutame) yüreklerin üstüne çıkar (yükselir).”
(Hümeze: 104/7)

7- Cahim (yanan kızgın ateş): "Kat kat yanan, alevi ve ısı derecesi yüksek ateş" anlamında olup Kur'ân-ı Kerim'de 26 âyette ve bazı hadislerde geçer. Kur'ân-ı Kerim'de daha çok cehennem yerine, birkaç âyette de "tutuşturulan yakıcı ateş" anlamında kullanılmıştır.

وَالَّذِينَ كَفَرُواْ وَكَذَّبُواْ بِآيَاتِنَا أُوْلَئِكَ أَصْحَابُ الْجَحِيمِ
Resim---“Vellezîne keferû ve kezzebû bi âyâtinâ ulâike ashâbul cahîm(cahîmî): Ve inkâr edip âyetlerimizi yalanlayanlar, işte onlar alevli ateş (cehennem) halkıdır.
(Mâide: 5/10)

Kur'ân-ı Kerim'de cehennem için kullanılan başka kelime ve terkibler de mevcuttur:

Azabu’l-Harik: Beş âyette "azâbü'l-harîk" (yakıcı, ateş, yangın azabı) cehennem için kullanılır.

Hamim: 12 âyette geçen "hamîm" (kaynar su) cehennemdeki azap türlerinden biri olmak üzere, bunun, cehennemliklere içirileceği ve başlarından aşağı döküleceği beyan edilir.

Semûm: Temas ettiği şeyi zehir gibi etkileyip dokularına işleyen sıcak rüzgâr anlamındadır. Cehennem azabının türlerinden olmak üzere iki ayette geçer.

Siccîn: Hapishane, derin çukur anlamındaki "Siccîn" kelimesinin cehennemin veya oradaki vadilerden birinin adı olduğu kabul edilir.

Gayy, Veyl: Azıp sapmak anlamındaki "ğayy" kelimesi ile, yazıklar olsun, vay haline! anlamındaki "veyl" kelimesinin cehennemdeki bir kuyu, dağ veya vadinin adı olduğu da belirtilir..

Ayrıca Cehennem azabı sadece ateş değildir.
Birçok azab çeşitleri vardır; birkaçı şöyledir:


1.Soğukla azab,
2.Yılan akrep gibi hayvanların sokması,
3. Başına topuzlarla vurmak,
4.Aç bırakmak,
5.Zakkum yedirerek bağırsakları parçalamak,
6. Vücutları büyültülerek azabın şiddetlendirilmesi,
7.İrinli su içirmek,
8. Gayya kuyusuna atmak,
9. Uçurumlardan yuvarlamak,
10.Zifiri karanlıkta azab,
11. Büyük azab veren pis kokulara maruz bırakmak,
12. Azabların her gün katlanarak çoğaltılması,
13. Sonsuza kadar azab edilmesi.


Kadızâde Ahmed Emin Efendi buyuruyor ki: "Cehennemde bir yere Zemherir denir, yani, soğuk Cehennemdir. Soğukluğu pek şiddetlidir. Bir an dayanılmaz. Kâfirlere, bir soğuk bir sıcak, sonra soğuk sonra sıcak Cehenneme atılarak, azab yapılacaktır."

Yine Cehennemde çok soğuk Zemherir azabları bulunduğu, Kimya-i Saadet ve Dürret-ül-Fahire kitabında yazılıdır. Buhari, Müslim, İbni Mace ve diğer hadis kitaplarında, yazın sıcaklığı sıcak Cehennemin nefesinden, kışın soğukluğu da zemherir Cehennemin nefesinden olduğu bildiriliyor.
(bknz. Buharî, Mevâkît: 9, Müslim, Mesâcid: 185-187; Tirmizî, Cehennem: 9.)

**

SEkİZ ceNNet cÂN-cÂNÂNı..

Cennetin sekiz kapısı vardır.
Hadislerde “Cennetin sekiz kapısı olduğu” açıkça ifade edilmiştir..

(İbn-i Hacer-ül Heytemi, VII/28).

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Kim Allah yolunda, malından iki şey harcarsa, cennetin kapılarından “Allah’ın kulu! Burası güzeldir, buradan girin!” diye çağrılır. Namaz ehli olanlar/sürekli namazını kılanlar, Salat (namaz) kapısından çağrılır. Cihad ehli olanlar, Cihad kapısından çağrılır. Oruç ehli olanlar/sürekli oruçlarını tutanlar Reyyan (su içip kanılan) kapısından çağrılır. Sadaka ehli olanlar/daima sadaka verenler, Sadaka kapısından çağrılır.” buyurdu.
Bunun üzerine Ebu Bekir: “Yâ Rasûlullah! Anam, babam sana fedâ olsun, bütün bu kapılardan çağrılması için kişinin ne yapması gerekir? Bu kapıların hepsinden çağrılacak kimse var mı?” diye sordu. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Evet, öyle ümit ediyorum ki, sen onlardan olacaksın!” buyurdu.

(Ebu Hureyre'den; Buharî, Savm, 4)

Bu hadiste, dört kapı zikredilmiştir: Salat, Cihad, Reyyan, Sadaka (Zekât) kapıları..
Burada İslam esaslarından yalnız hac anılmamıştır. Şüphesiz onun için de hususî bir kapı vardır.

(İbn-i Hacer-ül Heytemi, VII/28).

Resim---Geriye üç kapı kalır ki, onlar da şunlardır: İnsanları affedenlerin gireceği kapı “Affedenler / Af kapısı”, Bir hadiste “Cennetin bir kapısı vardır, ondan yalnız affedenler girecektir.” buyurulmuştur.
(İbn Hacer, VII/28)

Bir de hesabı, azabı olmayan tevekkül ehlinin gireceği, “Eymen” kapısı.
Diğer kapı ise, Zikir veya ilim kapısıdır.

(İbn-i Hacer-ül Heytemi, VII/28).

Özetlersek: Cennetin sekiz kapısı vardır: Salat, Cihad, Reyyan, Sadaka (Zekât), Hac, Af, Eymen (Sağ, mübarek) ve Zikir-İlim kapısı.
Demek ki, ehl-i ilim, İLİM kapısından girecektir.


Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Her amel sahibi için ayrılan bir kapı vardır ki, onu işleyen kimse o kapıdan çağrılır.”
(İ. Ahmed, Müsned, II/449)

Bu hadisten anlaşılıyor ki, her amelin kendine mahsus bir kapısı vardır. Oysa, ameller, sekizden çok daha fazladır. Buna göre, bu sekiz kapı, cennetin esas kapıları olan dış kapılarından sonra söz konusu olan iç kapılar şeklinde anlamak gerekir.
(İbn-i Hacer-ül Heytemi, VII/28).

Cennetler, Kur’ân’ın, Allah’a inanan ve kötülük yapmaktan sakınanlara vaad ettiği ebedî mülkler, memleketler ve yurtlardır.

Bu konuda söz Kur'ân-ı Kerim’in ve Kur’ân Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellemindir:


مَّثَلُ الْجَنَّةِ الَّتِي وُعِدَ الْمُتَّقُونَ تَجْرِي مِن تَحْتِهَا الأَنْهَارُ أُكُلُهَا دَآئِمٌ وِظِلُّهَا تِلْكَ عُقْبَى الَّذِينَ اتَّقَواْ وَّعُقْبَى الْكَافِرِينَ النَّارُ
Resim---Meselul cennetilletî vuidel muttekûn(muttekûne), tecrî min tahtihel enhâr(enhâru), ukuluhâ dâimun ve zilluhâ, tilke ukbellezînettekav ve ukbel kâfirînen nâr(nâru): Muttakilere vaadolunan cennet, altından nehirler akan ve onun meyvesi ve gölgesi daimî olan (bahçe) gibidir. İşte bu, takva sahiplerinin sonudur. Kâfirlerin sonu ise ateştir.”
(Ra’d 13/35)

Kur'ân-ı Kerim'imİZde;

Adn Cennetleri:

Mü’min erkekler ve mü’min kadınlar için hazırlanmış, ebedî, içlerinden ırmaklar akan, içlerinde muhteşem köşkler bulunan, Allah’ın rızâsının her an berâber bulunduğu; Tevbe 9/72; Tâ-Hâ 20/76; Saff 61/12; Beyyine 98/8 âyetlerinde..

يَغْفِرْ لَكُمْ ذُنُوبَكُمْ وَيُدْخِلْكُمْ جَنَّاتٍ تَجْرِي مِن تَحْتِهَا الْأَنْهَارُ وَمَسَاكِنَ طَيِّبَةً فِي جَنَّاتِ عَدْنٍ ذَلِكَ الْفَوْزُ الْعَظِيمُ
Resim---Yagfir lekum zunûbekum ve yudhılkum cennâtin tecrî min tahtihel enhâru ve mesâkine tayyibeten fî cennâti adn(adnin), zâlikel fevzul azîm(azîmu): Sizin günahlarınızı mağfiret eder. Ve sizi altından nehirler akan cennetlere koyar. Ve sizi adn cennetlerinde güzel meskenlere yerleştirir. İşte bu, fevz-ül azîmdir (büyük kurtuluştur).”
(Saff 61/12)

Rablerinin rızâsını dileyerek sabredenlerin, namaz kılanların, zekât ve sadaka verenlerin, iyilik yaparak kötülüğü ortadan kaldıranların babalarıyla, eşleriyle ve çocuklarıyla girecekleri, meleklerin her kapıdan girerek selâm verecekleri; Ra’d 13/22,23,24; Mü’min 40/8;

رَبَّنَا وَأَدْخِلْهُمْ جَنَّاتِ عَدْنٍ الَّتِي وَعَدتَّهُم وَمَن صَلَحَ مِنْ آبَائِهِمْ وَأَزْوَاجِهِمْ وَذُرِّيَّاتِهِمْ إِنَّكَ أَنتَ الْعَزِيزُ الْحَكِيمُ
Resim---Rabbenâ ve edhilhum cennâti adninilletî vaadtehum ve men salaha min âbâihim ve ezvâcihim ve zurriyyâtihim inneke entel azîzul hakîm(hakîmu): Rabbimiz, onlara vaadettiğin adn cennetlerine, onları ve onların babalarından, zevcelerinden ve zürriyetlerinden salâha ulaşanları dahil et. Muhakkak ki Sen, Sen Azîz'sin, Hakîm'sin (hüküm ve hikmet sahibisin)”
(Mü’min 40/8)

جَنَّاتُ عَدْنٍ يَدْخُلُونَهَا تَجْرِي مِن تَحْتِهَا الأَنْهَارُ لَهُمْ فِيهَا مَا يَشَآؤُونَ كَذَلِكَ يَجْزِي اللّهُ الْمُتَّقِينَ
Resim---“Cennâtu adnin yedhulûnehâ tecrî min tahtihel enhâru lehum fîhâ mâ yeşâûn(yeşâûne), kezâlike yeczîllâhul muttekîn(muttekîne): Onlar (muttakiler), altından nehirler akan Adn cennetlerine girerler. Orada, onların diledikleri herşey vardır. İşte Allah, (ahsen olan) muttakileri (bihakkın takvanın sahiplerini) böyle mükâfatlandırır.”
(Nahl 14/31)

Altın bilezikler takınacakları, ince ve kalın ipekten yeşil elbiseler giyerek tahtlar üzerinde oturacakları; Kehf 18/31; Fâtır 22/33,

جَنَّاتُ عَدْنٍ يَدْخُلُونَهَا يُحَلَّوْنَ فِيهَا مِنْ أَسَاوِرَ مِن ذَهَبٍ وَلُؤْلُؤًا وَلِبَاسُهُمْ فِيهَا حَرِيرٌ
Resim---Cennâtu adnin yedhulûnehâ yuhallevne fîhâ min esâvire min zehebin ve lu’luâ(lu’luen), ve libâsuhum fîhâ harîr(harîrun): (Onlar), adn cennetlerine girerler. Orada altından bilezikler ve inciler takarlar. Ve orada onların elbiseleri ipektir”
(Fâtır 22/33)

Yanlarında gözlerini eşlerine dikmiş yaşıt güzellerin bulunduğu ebedî mekânlardır.

وَعِندَهُمْ قَاصِرَاتُ الطَّرْفِ أَتْرَابٌ
Resim---Ve ındehum kâsırâtut tarfi etrâb(etrâbun): Ve onların yanlarında bakışlarını saklayan (yalnız eşlerine bakan), aynı yaşta kadınlar vardır.”
(Sâd 23/52)

Firdevs Cennetleri:

İman edip sâlih amel işleyenlerin, içlerinde konaklarıyla birlikte ebedî kalacakları7;

إِنَّ الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ كَانَتْ لَهُمْ جَنَّاتُ الْفِرْدَوْسِ نُزُلًا
Resim---İnnellezîne âmenû ve amilûs sâlihâti kânet lehum cennâtul firdevsi nuzulâ(nuzulen): İman edenler ve salih amel (nefs tezkiyesi) yapanlar; onların ikramı, firdevs cennetleridir.”
(Kehf 18/107)

Huşu içinde namaz kılanların, boş şeylerden yüz çevirenlerin, zekâtlarını verenlerin, iffetlerini koruyanların, emânetlere riâyet edenlerin, sözlerini yerine getirenlerin içlerinde temelli kalacakları ve vâris olacakları ebedî mülklerdir: Mü’minûn 23/1-11

الَّذِينَ يَرِثُونَ الْفِرْدَوْسَ هُمْ فِيهَا خَالِدُونَ
Resim---“Ellezîne yerisûnel firdevs(firdevse), hum fîhâ hâlidûn(hâlidûne): Onlar, firdevs cennetine varis olacaklardır. Onlar, orada ebedî kalacaklardır.”
(Mü’minûn 23/11)

Mevâ Cenneti:

İman eden ve sâlih amel işleyenlerin varacakları, Allah’tan korkanların, Allah’ın verdiği rızklardan sarf edenlerin girecekleri; Secde 32/16, 17, 18.. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellemin gözünün gördüğünü gönlünün yalanlamadığı, Cebrâil aleyhi's-selâm ile birlikte Sidre-i Müntehâ’da Allah’ın varlığının büyük delilleriyle (Âyet’ül-Kübrâ) berâber gördüğü bâkî memlekettir.
Necm Sûresi, 53/11,12,13,14,15,16,17,18..


عِندَهَا جَنَّةُ الْمَأْوَى
Resim---İndehâ cennetul me’vâ: O'nun (Sidretül Münteha'nın) yanında Meva Cenneti (vardır).”
(Necm 53/15)

Naîm Cennetleri:

Allah’a içten bağlı olan kulların girecekleri ve karşılıklı tahtlar üzerinde kurulacakları, kendilerine sayısız rızk ve meyvelerin ikrâm edileceği, baş ağrısı vermeyen, sarhoş etmeyen, içenlere zevk veren bembeyaz bir kaynaktan doldurulmuş kadehlerin sunulacağı, yanlarında iri gözlü, bakışlarını yalnızca eşlerine çevirmiş zevcelerinin bulunacağı;
Sâffât Sûresi, 37/40-49..


فِي جَنَّاتِ النَّعِيمِ
Resim---“Fî cennâtin naîm(naîmi): Naîm cennetlerinde.”
(Sâffât 37/43)

Hayırda ve iyilikte önde EBRÂR olanların;

إِنَّ الْأَبْرَارَ لَفِي نَعِيمٍ
Resim---İnnel ebrâre lefî naîm(naîmin): Muhakkak ki ebrar olanlar, elbette ni'metler içindedir.”
(İnfitâr 82/13)

Ve Allah’a en çok yakın olanların girecekleri ve süslenmiş tahtlara karşılıklı olarak yaslanacakları, ölümsüz gençlerin yanlarında baş ağrısı ve baş dönmesi vermeyen bembeyaz bir kaynaktan doldurulmuş kâseler, ibrikler, kadehler, seçecekleri meyveler ve arzu duyacakları kuş etleriyle dolaşacakları, yanlarında inciler gibi ceylan gözlülerin bulunduğu, boş ve günaha götüren bir söz duymayacakları, sâdece selâma karşılık “selâm” sözü duyacakları, dikensiz sedir ağaçları, salkımları sarkmış muz ağaçları, uzamış gölgeler altında, çağlayarak akan sular kenarlarında, bitip tükenmek bilmeyen ve yasak da edilmeyen meyveler arasında, yüksek döşekler üzerinde ebedî ziyâfetlere konacakları bâkî diyarlardır. Vâkıa Sûresi, 56/10-38..

فِي جَنَّاتِ النَّعِيمِ
Resim---“Fî cennâtin naîm(naîmi): (Onlar), naim cennetlerindedirler.”
(Vâkıa 56/12)

Bunlar, Kur'ân-ı Kerim’in Cennet âyetlerinden sâdece bir kaçı.
Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz sekiz cennetten haber verir ve meselâ abdesti tam ve kâmil alarak, abdestin sonunda “Şehâdet Kelimesi” getirenlerin sekiz Cennetin kapısından dilediklerinden girebileceklerini müjdeler.
(Müslim, Tahâret, 6)

Cennetin sekiz tabakasının sekizinin de damının Arş-ı Azam olduğunu beyan eden Bedîüzzaman Hazretleri, ehl-i cennetin, bulundukları Cennetler ayrı ayrı da olsa, berâber bulunmalarına mâni olmadığını, çünkü Cennetin sekiz tabakasının da derece bakımından birbirinden yüksek bulunduğunu kaydeder. (Sözler, s. 461)

İlim tahsil eden kimseyle ilgili,

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “İlime giden yol, cennete giden yoldur” buyurdu.
(Ebu Davud’un Sünen)

İlim peşinde koşmak ise;

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: "İlim peşinde koşmak, Cennete kapı açmaktır" buyurmuştur.
(Tirmizî, Sahih, “Kitabü’l-İlm” bölümü)

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “İlim peşinde koşmak her Müslüman için farzdır." buyurmuştur.
(İbn Mace, “Mukaddime”, 17, 224; I, 81 (Mısır, 1952). Diğer rivayetler için bk. Kenzu’l-Ümmal, X, 131; 28651-29654)

Hadis-i ŞerîflerimİZde:

8 CeNNetimİZ:


1.Cennetü'n– Naîm: Nîmetler CeNNeti.
2. Cennet-i Adn: Daimî kalınacak-Vatan CeNNeti. bahçe,
3. Cennetü'l- Me’vâ: Varılacak-Barınılacak Mesken CeNNeti.
4.Cennetu’l-Firdevs: Bahçe-Bostan CeNNeti.
5. Dâru'l– Huld: Daimîyyet-Ebediyyet CeNNeti.
6.Dâru'l– Karar: İkamet olunacak-Kararkılınacak İstikrar CeNNeti.
7.Dâru's– Selâm: Emniyet ve selâmet CeNNeti.
8.İlliyyûn: Yücelerin Yücesi CeNNeti.


8 CeNNet KAPImız:

1. Tövbe Kapısı
2. Namaz Kapısı
3. Oruç Kapısı
4. Zekât Kapısı
5. Sadaka Kapısı
6. Hac ve Umre Kapısı
7. Cihad Kapısı
8. Sıla-i Rahim Kapısı


***

الْحَمْدُ للّهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ
Resim---El hamdu lillâhi rabbil âlemîn (âlemîne): Hamd, âlemlerin Rabbi olan Allah'adır.
(Fâtiha 1/2)

Essalâtü vesselâmü aleyke YÂ MUKAFFİS-SALÂTİ
sallallahu aleyhi ve sellem


Resim

36. SALÂVÂT-I ŞERÎFEmİZ

Gavsı Azam Abdulkadîri Geylânî (kaddasallahu sırrehu)'nun salâvâtı:

Resim

TÜRKÇESİ: Allahümme salli ve sellim alâ Seyyidinâ ve Mevlânâ Muhammedin essâbiki lil-halki nûruhu Resim Ve rahmeten lil-âlemîni zuhûrûhu Resim Adede men medâ min halkike Resim Ve men beka ve men saîde minhum ve men şekâ Resim Salâten testâgrikul-adde ve tuhîtu bil- haddi Resim Salâten lâ gâyete lehâ velâ mühteha velâ inkidâe Resim Salâten dâimeten bi devâmike Resim Ve alâ âlihi ve sahbihi ve sellim teslimen kesiren misle zâlike.

MÂNÂSI: ALLAH'ım! Nûru mahlûkattan önce yaratılan (ilk halk), zuhûru âlemlere rahmet olan Efendimiz ve Sahibimiz Muhammed (salallahu aleyhi ve sellem)'e; geçmiş ve gelecek mahlûkatın sayısınca, kullarından saîd (ehli tevhid, mutlu) olanlar ve şâki (inkârcı, bedbaht, mutsuz) olanlar sayısınca salât-ü-selâm getir! Rahmetini ihsân eyle, teslimiyet ve istikamet ulaşımımıza vesile kıl! Öyle bir salât ki sayılar, içinde gark olsun (sayıları, adedleri yutsun) ve hadleri (hudud, sınır) ihata etsin (kapsasın, içine alsın). Öyle bir salât ki sınırı (gayesi) ve sonu (nihâyeti) olmasın, asla kesilmesin! Senin sonsuz ebedîliğiyin devâmınca bir salât! Ailesine ve ashabına da böylece, çokca, tam bir şekilde selâmla, selâmette kıl rahmet ihsân eyle!


MMM MuhaBbetlerimle…
Resim
Cevapla

“Divanında Muhammedi Tasavvuf” sayfasına dön