HİCRÂN-ü-MâHCuRÂN..

Cevapla
Kullanıcı avatarı
nur_umim
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 1113
Kayıt: 19 Ağu 2007, 02:00

HİCRÂN-ü-MâHCuRÂN..

Mesaj gönderen nur_umim »

Resim


YOKLuk<->ÇOKLuk >ARAsında
->“TEKeTEKLik ARA KESiti” -> VAR!.
-> “SıRR-ı SıFıR -> SAHRAsı”-nda
TEK VAR OL-ÂN VÂHiDu’L- KAHHÂR!

..celle celâlihu...


ZEVK 6900 Resim

BeZM-i ELESt’in NEFesi.. ->ÜFRüLen Şe’ÂNda SÛR’a
ŞeCeRetü’L- ŞeHÂDette.. ->TEVHiD TeCELLîsi TÛR’a
MuHTaç-MeCBuR-Me’Mur-MaHKum
->NEFS’in ->NÂZ <-> NiYÂZı -> RÛHum
->KÛN feyeKÛN KÂiNÂTı.. hER NEFes HiCR-i MAHCûR’a!.


24.06.15 ->02:38
brsbrs..tktktrstkkmdhcrÂnn..



Şe’ÂN dEVr-i devrÂNında
Kur'ÂN sEYr-i seyrÂNında
cÂNÂN cEVL-i cevLÂNında
cÂNın hAYRa HAYRÂNında!. HUu Dostt!.

biR ÇiLLe ÇALışmasından ->ÇAĞa ÇAĞrımız..

Ve'l-hamdu li'llâhi RABBi'l-âlemîn.


MuhaMMedi MuHABBEtLerimİZLe!....

Resim


HİCRÂN-ü-MâHCuRÂN..Resim

Hasan Dağında yaylada iken, çingil dediğimiz küçük bakraca su doldurup kuvvetlice döndürürdüm.
Bir damla su dökülmeden, var gücümle 3600 derece sağ kol uzunluğumda dönerken neden içi dolusu SU dökülmezdi?
Bu teknik bir gerçekti çünkü…
Bakraçtaki suyu döndürme kuvvetim dışa iterken bakracı tutan elim de çekmekteydi.
Bu itiş ve çekiş kuvvetleri SEViyeli ise dökülemezdi.
Elbette bu işi bırakırken ustaca yavaşlamak lâzım ki
Ağzı aşağı geldiğinde su tepemize dökülmesin..

Bir çekirdek ve bir elektrondan ibâret Hidrojen Atomuna bakalım.
İçte-Merkezde bir Çekirek ve Dışta-Muhitteki bir dönüş yörüngesindeki tek elektronu var ve ASLa ayrılamaz veya gidip çekirdeğine de yapışamaz.
Oysa aralarında statik bir çelik tel bağı veya ip de yoktur.

Çünkü Çekirdek, Elektronu, MerkezKAÇ Kuvvetiyle (CERR) Dışa Atarken aynı zamanda MerkezÇEK Kuvvetiyle (CEZB) İçe çeker..
Aynı Cerr-Cezb kuvvet uygulamasını Elektron da Çekirdeğine yapar..

Modern Teknikte OL-AN ne varsa MuhaMMedî Tasavvufta da vardır.
Şah damarı MERKEZimizden de ÖZde AKRABa-Yakın OL-AN RABBımız;
Her AN ŞeÂNda, yeniden yaratıp duruşla BİZ BİR-İZ ki, Bana BİLElik BAĞI-yla Bağlıyız..
MâSivâ dediğimiz, ALLAH celle celâluhu Zâtından gayrı küllî şey için geçerli olan SEVİYElenmemiş “ŞEY”lik..
Yaratma, Yaşatma ve Terbiye Sıfatı olan RuBuBiyyet,
Her NEFSi CERR edip Esfeline Atmıştır.. Ve İlliyyine CEZB için Rücu’ Emri vermiştir ve Tevhid Tercihindeki AKIL, kendine yüklenen esmâlarla; BİLir, BULur, OLur ve YAŞAr HÂLdedir..

A X……………….X B

Bu iki noktadan kim kimi DEVRe sokarsa, DevrÂNa sürükleyen CERR-CEZB uyugulayandır…
A Noktasında “BEN” buyuran RABBu’l-âlemin, ALLAH celle celâluhu OLsa,
B Noktasında da “ben” diyen Abd, Abdullah olsa..

CEZB ve CeRR den;
HaCRR, HiCRR ve HüCRR nedir?” diye düşünsek.. HiCRR ü MaHCüRR’a GEÇeBİLsek!..


Hicr: (Hicir) Men'etmek, bırakmak. * Şer'an haram olan şey. * Semud Kavmi'nin bulundukları vadinin ismi. Ayrılık. * Başkalarından ayrı fâzıl ve üstün kimse.
Hacr: (Hicr) Men'etmek. Birisine bir şeyi yasak etmek. Malını kullanmaktan men'etmek. * Kucak. Ağuş.
Hicir: Başkalarından üstün ve faziletli olan. Bir kimsenin sireti ve mesleği. Huy, âdet, tabiat. Akıl..
HİCRÂN: Uzaklaşma. Ayrılık. Ayrılıktan gelen keder, sızı, acı. Dostluğu ve ülfeti kesmek. yasak, haram..
MâHCuR: (Hacr. den) Huk: Hacir altına alınmış, malını kullanmaktan men' edilmiş, hacredilmiş..
MâHCuRÂN: yasak edilmiş, haram edilmiş, men edilmiş.. hürmet gerekiren..


هَلْ فِي ذَلِكَ قَسَمٌ لِّذِي حِجْرٍ
Resim---He’l- fî zâlike kasemun lizî hicr (hicrin) :Bunlarda, akıl sahibi olan için bir yemin var, değil mi?” ( Fecr 89/5)

يَوْمَ يَرَوْنَ الْمَلَائِكَةَ لَا بُشْرَى يَوْمَئِذٍ لِّلْمُجْرِمِينَ وَيَقُولُونَ حِجْرًا مَّحْجُورًا
Resim---Yevme yerevne’l- melâikete lâ buşrâ yevme izin li’l- mucrimîne ve yekûlûne hicrân mahcûrâ (mahcûren) :Melekleri görecekleri gün, suçlu günahkarlara bir müjde yoktur. Ve o gün (melekler onlara) derler ki: "(Size sevinçli haber) Yasaktır, yasak." (Furkân 25/22)

وَهُوَ الَّذِي مَرَجَ الْبَحْرَيْنِ هَذَا عَذْبٌ فُرَاتٌ وَهَذَا مِلْحٌ أُجَاجٌ وَجَعَلَ بَيْنَهُمَا
بَرْزَخًا وَحِجْرًا مَّحْجُورًا
Resim---Ve huvellezî merace’l-bahreyni hâzâ azbun furâtun ve hâzâ milhun ucâc (ucâcun), ve ceale beynehumâ, berzehan ve hıcran : O odur ki iki deryâyı birbirine salmış: şu tatlı, yürek tâzeler, şu tuzlu çorak, aralarına da bir berzah ve bir «hıcri mahcur-engelleyerek, mani olan» koymuştur…" (Furkân 25/53)

Yüce RaBBü’l- ÂLEMîNimizin, MuhaMMedî MâSİVÂ RÜCÛ’ una SALLdığı İkİ BAHRı..:

مَرَجَ الْبَحْرَيْنِ يَلْتَقِيَانِ
Resim---Merece’l- bahreyni yeltekıyân (yeltekıyâni).: O, birbirlerine kavuşup karışabilmeleri için iki büyük su kütlesini serbest bırakmıştır;” (Rahmân 55/29)

بَيْنَهُمَا بَرْزَخٌ لَّا يَبْغِيَانِ
Resim---Beynehumâ berzehun lâ yebğıyân (yebğıyâni).: İkisi birbirlerinin sınırını geçemez(Rahmân 55/20)

(ama) aralarında aşamayacakları bir engel var..

يَخْرُجُ مِنْهُمَا اللُّؤْلُؤُ وَالْمَرْجَانُ
Resim---Yahrucu min humel lûluu vel mercân(mercânu) : O (tuzlu) denizlerden inci ile mercan çıkar.” (Rahmân 55/22)

فَبِأَيِّ آلَاء رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ
Resim---Fe bi eyyi âlâi rabbikumâ tukezzibân (tukezzibâni) : Şu halde Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlayabilirsiniz?” (Rahmân 55/23)
Resim
Kullanıcı avatarı
nur_umim
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 1113
Kayıt: 19 Ağu 2007, 02:00

Re: HİCRÂN-ü-MâHCuRÂN..

Mesaj gönderen nur_umim »

Resim Resimy HUuu!.

HİCRÂN-ü-MâHCuRÂN...


İLâHe
İLLâ
ALLAH..
LÂ HUve Resim İLLÂ HUve!.

LÂMelif iLâHe!
elifLÂMLÂMelif ALLAH!
LÂMelif Huve!
elifLÂMLÂMelif Huve!

ZEVK 7188

MâZi Resim EL ÂN Resim Âti Resim şU ÂN!. Şe’ÂN Resim ELifLÂMın fECRi!.
“He” Resim HüVviYyet Resim TEVHİD-i Hu.. EZeL AHDi-EBeD ECRi!.
NÛR ÂLâ NÛR
HİCR-i MEHCûR..
Resim HaCERR ANAm’ın Resim MAHREMi.. Resim KÂBEde İSMÂiL hİCRi!.
..aLeyHumu’s-seLâM...

27.10.15 07:17
İstnbLkozyatğı.alprll..

HAKk’ın SÖZü
SÖZün Resim ÖZü
Resim ReSûLULLAH
Resim GÖNüL GÖZü!. Resim AL GÖZüm SeYyreYyLe!.

Resim http://muhammedinur.com/forum/viewtopic ... cur#p88687


DIŞtan İÇe Resim İÇten DIŞa AÇılan bir seyrÂnGÂH Resim "HiCR-i MahCûRr" ...

Gece-Gündüz, Güneş-Ay, Siyah-Beyaz, İZzet-ZiLLet, İÇ-DıŞ Resim ÖLü-DiRi.... ZıTLıkların tam ortasında.. her İKİ-liğin arasında SEVÂ-LanAN NOKTAda...

وَآيَةٌ لَّهُمْ اللَّيْلُ نَسْلَخُ مِنْهُ النَّهَارَ فَإِذَا هُم مُّظْلِمُونَ
Resim---“Ve âyetun lehumu'l- leyl (leylu), neslehu minhu’n- nehâre fe izâ hum muzlimûn (muzlimûne): Gece de onlara bir delildir. Ondan gündüzü soyarız (çekip alırız), bir de bakarlar ki, karanlığa dalmışlar." (Yâ-SÎN 36/37)

وَالشَّمْسُ تَجْرِي لِمُسْتَقَرٍّ لَّهَا ذَلِكَ تَقْدِيرُ الْعَزِيزِ الْعَلِيمِ
Resim---“Ve'ş- şemsu tecrî li mustekarrin lehâ, zâlike takdîru'l- azîzi'l- alîm (alîmi): Güneş de; kendisine mahsus bir müstekarr için cereyan ediyor, o işte o azîzi alîmin takdiridir" (Yâ SÎN 36/38)

وَالْقَمَرَ قَدَّرْنَاهُ مَنَازِلَ حَتَّى عَادَ كَالْعُرْجُونِ الْقَدِيمِ
Resim---“Ve'l-kamera kaddernâhu menâzile hattâ âdeke'l-urcûni'l- kadîm (kadîmi): Aya da; ona da bir takım menziller tâyin etmişizdir, nihâyet dönmüş (dolanmış) eğri bir hurma dalı gibi olmuştur." (Yâ SÎN 36/39)

لَا الشَّمْسُ يَنبَغِي لَهَا أَن تُدْرِكَ الْقَمَرَ وَلَا اللَّيْلُ سَابِقُ النَّهَارِ وَكُلٌّ فِي فَلَكٍ يَسْبَحُونَ
Resim---“Le'ş-şemsu yenbeğî lehâ en tudrike'l- kamera ve le'l- leylu sâbikun nehâr(nehâri), ve kullun fî felekin yesbehûn (yesbehûne): Ne güneş aya erişebilir, ne de gece gündüzün önüne geçebilir. Hepsi belli bir yörüngede (felekte) yüzmektedirler." (Yâ SÎN 36/40)

قُلِ اللَّهُمَّ مَالِكَ الْمُلْكِ تُؤْتِي الْمُلْكَ مَن تَشَاء وَتَنزِعُ الْمُلْكَ مِمَّن تَشَاء وَتُعِزُّ مَن تَشَاء وَتُذِلُّ مَن تَشَاء بِيَدِكَ الْخَيْرُ إِنَّكَ عَلَىَ كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ
Resim---“Kulillâhumme mâlike'l-mulki tu’ti'l-mulke men teşâu ve tenziu'l-mulke mimmen teşâ’(teşâu), ve tuizzu men teşâu ve tuzillu men teşâ’(teşâu), bi yedike'l-hayr(hayru), inneke alâ kulli şey’in kadîr(kadîrun): De ki: ey mülkün sâhibi ALLAHım! Dilediğine mülk verirsin, dilediğinden de mülkü çeker alırsın, ve dilediğini azîz edersin, dilediğini zelil edersin, hayır yalnız senin elindedir, muhakkak ki sen her şey'e kâdirsin" (Âl-i İmrân 3/26)

تُولِجُ اللَّيْلَ فِي الْنَّهَارِ وَتُولِجُ النَّهَارَ فِي اللَّيْلِ وَتُخْرِجُ الْحَيَّ مِنَ الْمَيِّتِ وَتُخْرِجُ الَمَيَّتَ مِنَ الْحَيِّ وَتَرْزُقُ مَن تَشَاء بِغَيْرِ حِسَابٍ
Resim---"Tûlicu'l-leyle fî'n-nehâri ve tûlicu'n-nehâra fî'l-leyl(leyli), ve tuhricu'l-hayya mine'l-meyyiti ve tuhricu'l-meyyite mine'l-hayy(hayyi), ve terzuku men teşâu bi gayri hısâb(hısâbın): Geceyi gündüzün içinde sokarsın, gündüzü gecenin içine sokarsın, ölüden diri çıkarırsın diriden ölü çıkarırsın, dilediğine de hesabsız rızk verirsin" (Âl-i İmrân 3/27)

Merkezde, MİLde dönmeyen o yerde, SEBBAHAyı sağlayan ancak kendi sâbit olan yerde denkleşir hesabları, ne hafif kalır ne ağır gelir terÂzide... ARaFat'ta ARÂF EEHLi gibi;

وَبَيْنَهُمَا حِجَابٌ وَعَلَى الأَعْرَافِ رِجَالٌ يَعْرِفُونَ كُلاًّ بِسِيمَاهُمْ وَنَادَوْاْ أَصْحَابَ الْجَنَّةِ أَن سَلاَمٌ عَلَيْكُمْ لَمْ يَدْخُلُوهَا وَهُمْ يَطْمَعُونَ
Resim---“Ve beynehumâ hicâb(hicâbun) ve ale'l- a'râfi ricâlun ya'rifûne kullen bi sîmâhum ve nâdev ashâbe'l- cenneti en selâmun aleykum lem yedhulûhâ ve hum yatmeûn (yatmeûne): Artık iki taraf arasında bir hıcâb ve A'raf üzerinde bir takım rical, her birini simalarıyla tanırlar, ashâbı Cennete «selâm olsun size» diye nidâ etmektedirler ki bunlar ümîd etmekle berâber henüz ona girmemişlerdir" (A’râf 7/46)

وَإِذَا صُرِفَتْ أَبْصَارُهُمْ تِلْقَاء أَصْحَابِ النَّارِ قَالُواْ رَبَّنَا لاَ تَجْعَلْنَا مَعَ الْقَوْمِ الظَّالِمِينَ
Resim---“Ve izâ surifet ebsâruhum tilkâe ashâbin nâri kâlû rabbenâ lâ tec'alnâ meal kavmi'z- zâlimîn (zâlimîne): Gözleri ashâbı nâr tarafına çevrildiği vakıt da: «ya rabbenâ bizleri o zalimler güruhuyla berâber kılma» demektedirler" (A’râf 7/47)

وَنَادَى أَصْحَابُ الأَعْرَافِ رِجَالاً يَعْرِفُونَهُمْ بِسِيمَاهُمْ قَالُواْ مَا أَغْنَى عَنكُمْ جَمْعُكُمْ وَمَا كُنتُمْ تَسْتَكْبِرُونَ
Resim---“Ve nâdâ ashâbu’l- a'râfi ricâlen ya'rifunehum bi sîmâhum kâlû mâ agnâ ankum cem'ukum ve mâ kuntum testekbirûn (testekbirûne): O ashabı A'raf sîmalariyle tanıdıkları bir takım ricâle de nidâ edib: gördünüz mü cem'iyyetinizin ve yaptığınız kibr-u azâmetin size hiç fâidesi olmadı" (A’râf 7/48)

أَهَؤُلاء الَّذِينَ أَقْسَمْتُمْ لاَ يَنَالُهُمُ اللّهُ بِرَحْمَةٍ ادْخُلُواْ الْجَنَّةَ لاَ خَوْفٌ عَلَيْكُمْ وَلاَ أَنتُمْ تَحْزَنُونَ
Resim---“E hâulâillezîne aksemtum lâ yenâluhumullâhu bi rahmeh (rahmetin) udhulû'l- cennete lâ havfun aleykum ve lâ entum tahzenûn (tahzenûne): Tâ şunlar mıydı o sizin ALLAH bunları kâbil değil rahmetine irdirmez diye yemin ettikleriniz? dedikten sonra berikilere dönüb “girin Cennete size korku yok artık siz mahzun olacak değilsiniz” demektedirler" (A’râf 7/49)

وَنَادَى أَصْحَابُ النَّارِ أَصْحَابَ الْجَنَّةِ أَنْ أَفِيضُواْ عَلَيْنَا مِنَ الْمَاء أَوْ مِمَّا رَزَقَكُمُ اللّهُ قَالُواْ إِنَّ اللّهَ حَرَّمَهُمَا عَلَى الْكَافِرِينَ
Resim---“Ve nâdâ ashâbu'n- nâri ashâbe'l- cenneti en efîdû aleynâ mine'l- mâi ev mimmâ rezekakumullâh (rezekakumullâhu), kâlû innallâhe harremehumâ ale'l- kâfirîn(kâfirîne): Ashâbı Nâr da Ashâbı Cennete şöyle bağırışmaktadırlar: “Lûtfen suyunuzdan veyâ ALLAHın size merzuk kıldığı ni'metlerden biraz da bizlere dökün” onlar da demektedirler ki: “doğrusu ALLAH, bunları kâfirlere harâm etti” (A’râf 7/50)

İKİ-liğin BİRleştiği yerde Resim Marace'l- Bahreyn'de Resim ÂRif RiCâLi Resim RÜŞDe ermek için arayan Mûsâ aleyhisselâm...

وَإِذْ قَالَ مُوسَى لِفَتَاهُ لَا أَبْرَحُ حَتَّى أَبْلُغَ مَجْمَعَ الْبَحْرَيْنِ أَوْ أَمْضِيَ حُقُبًا
Resim---“Ve iz kâle mûsâ li fetâhu lâ ebrehu hattâ ebluğa mecmea’l- bahreyni ev emdıye hukubâ (hukuben):Bir vakit de Musâ fetâsına demişti ki: durmıyacağım tâ iki denizin cemolduğu yere kadar varacağım, yâhud senelerce gideceğim" (Kehf 18/60)

فَلَمَّا بَلَغَا مَجْمَعَ بَيْنِهِمَا نَسِيَا حُوتَهُمَا فَاتَّخَذَ سَبِيلَهُ فِي الْبَحْرِ سَرَبًا
Resim---“Fe lemmâ beleğa mecmea beynihimâ nesiyâ hûtehumâ fettehaze sebîlehu fî’l- bahri serebâ (sereben): Fakat iki (denizin) birleştiği yere vardıklarında balıkları bütünüyle akıllarından çıktı ve denize dalıp gözden kayboldu." (Kehf 18/61)

فَلَمَّا جَاوَزَا قَالَ لِفَتَاهُ آتِنَا غَدَاءنَا لَقَدْ لَقِينَا مِن سَفَرِنَا هَذَا نَصَبًا
Resim---“Fe lemmâ câvezâ kâle li fetâhu âtinâ gadâenâ lekad lekînâ min seferinâ hâzâ nasabâ (nasaben):Ve biraz uzaklaştıktan sonra (Mûsâ) yardımcısına: "Öğlen azığımızı çıkar" dedi, "doğrusu, bu yolculuk bizi bir hayli yordu!" (Kehf 18/62)

قَالَ أَرَأَيْتَ إِذْ أَوَيْنَا إِلَى الصَّخْرَةِ فَإِنِّي نَسِيتُ الْحُوتَ وَمَا أَنسَانِيهُ إِلَّا الشَّيْطَانُ أَنْ أَذْكُرَهُ وَاتَّخَذَ سَبِيلَهُ فِي الْبَحْرِ عَجَبًا
Resim---“Kâle eraeyte iz eveynâ ila’s- sahrati fe innî nesîtu’l- hût (hûte), ve mâ ensânîhu ille’ş- şeytânu en ezkureh (ezkurehu), vettehaze sebîlehu fî’l- bahri acebâ (aceben):(Yardımcısı): "Olacak şey mi, bu" dedi, "O kayanın yanında dinlenmek için durduğumuzda, nasıl olduysa, balığı unutmuşum. Bunu olsa olsa bana Şeytan unutturmuş olacak!. Tuhaf şey, nasıl da yol bulup suya ulaştı!" (Kehf 18/63)

قَالَ ذَلِكَ مَا كُنَّا نَبْغِ فَارْتَدَّا عَلَى آثَارِهِمَا قَصَصًا
Resim---“Kâle zâlike mâ kunnâ nebğı ferteddâ alâ âsârihimâ kasasâ(kasasan):(Mûsâ heyecanla): "Demek, aradığımız yer orası(ydı)!" diye bağırdı. Ve izleri üzerine hemen geri döndüler." (Kehf 18/64)

فَوَجَدَا عَبْدًا مِّنْ عِبَادِنَا آتَيْنَاهُ رَحْمَةً مِنْ عِندِنَا وَعَلَّمْنَاهُ مِن لَّدُنَّا عِلْمًا
Resim---“Fe vecedâ abden min ibâdinâ âteynâhu rahmeten min indinâ ve allemnâhu min ledunnâ ilmâ (ilmen):Ve orada kendisine katımızdan üstün bir bağışta bulunarak (özel) bir bilgiyle donattığımız kullarımızdan birine rastladılar." (Kehf 18/65)

قَالَ لَهُ مُوسَى هَلْ أَتَّبِعُكَ عَلَى أَن تُعَلِّمَنِ مِمَّا عُلِّمْتَ رُشْدًا
Resim---“Kâle lehu mûsâ hel ettebiuke alâ en tuallimeni mimmâ ullimte ruşdâ (ruşden):Musa ona: "Neyin doğru olduğu konusunda sana verilen bilgiden bana da öğretmen için senin peşinden gelebilir miyim?" dedi." (Kehf 18/66)

قَالَ إِنَّكَ لَن تَسْتَطِيعَ مَعِيَ صَبْرًا
Resim---“Kâle inneke len testetîa maiye sabrâ (sabren): O; «Doğrusu sen benimle berâber olmaya sabredemezsin.” (Kehf 18/67)

MüNÎR DermÂN kaddesallahu sırrahu cÂN Hocamın Buyurduğu: “İnsânı Resim İNSÂN Resim İNSÂN Eder!.” İNSÂN-Lar.. Kendileri ile OLmaya güç yetirmenin, onlarla OLmanın zor olduğu İNSÂN-lar... RÜŞDe erdirecek bilgiye sâhip OLan İNSÂN-lar... HiCR-i MahCûRr İNSÂN-lar... Kesretle Vahdet'in arasında duran, TEKin TEKliğini AKLa Şehâdet ettiren İNSÂN-lar...

Hicr-i Mahcûrda ALLAH’ın esmâsı ile yaşanan esmâları YAŞAtan Resim İkİ denİZin birleştiği yerde TEK ARAkesit ve de TEK NOKTA Resim Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem!..

ANcak, İmkÂNla KULLuk İmtihÂNı ÇÖLünde Resim NAKiLsiz AKL, öyle ilginç ki ihatası imkÂNsız.. İDrakini İDraksız İŞtiraksız!.
ALLAH Teâlâ'yı ANlamaz, giydirir, benzetir, oluşturur ve biçimlendirir. Sınırlarını belirler.
Bu yarattığı YARATANı sever ve güvenir.
OL-ANı görür, bilir, sonuçlar çıkarır.
ÖLümü ANLAmaz ve gördüğü ÖLümlere BAKıp KORKar!.

Resim BedEL BİÇer!
Resim KıyaS YAPar!
Resim ŞaRt KOŞar!
Resim SeBeB ARAr!.

Bir de, KiBir EDer güzeLce!.
Her şey TAMam olmuş gibi yaslanır arkasına keyfine bakar!.
Adına ÎMAN der, Müslüman beğenmez, HAKK Dostu beğenmez. OL-ANı beğenmez!.
KORKusuna doğru hızla yürür de: "bEN NE YAPıYORum?." DEmez!.
Bu Gaflet Resim Cehâlet Resim Dalâlet ve SON-Uçta Resim İhÂNet arasında da İNS-ÂN Resim HaMM ve kör bEN-liğinde kAYNayıp gider Resim TAMM-TÜMM-lüğe HAssrett!..

Resim AKLımız ne zaman NAKL Rüşde ERdiricisini BULacak?.
Nurlanacak, SOYunup cümle ârızalarından yalın HÂLde, SIFIR HÂLde Resim UY-ANacak?

Kendi DONuk İÇinde ve FARKında OLmadığı "AK–KARA DÜŞ"ünün KÂFesininin Kapısını AÇacak Resim İSRÂfiL Nefesi BULanadek Sürüp Gidecek!..

Kafese kapatılan kuşların belli süre sonra kafes kapağını açsanız da kafesten çıkmaya ya cesaretleri yoktur ya da farkedemezler ALIŞmışLıktan!.
Sineklerin CAMın arkasını GÖRüp ÇARPa ÇARPa ÇIKış aramaları giBi,
BİZ de Resim bu ÇIKMAzlarda DEBBelenmekteyiz HAYyat bOYUNca!.
İster Zâhir, ister Bâtın GÖRüşümüz OLsun az çok vâkıf OLabildiğimiz DOĞRUlarımıza ULAŞaBİLmemiz BOŞ ÇABA HÂLinde GELip-GEÇmekte!..

ASLında ARAdığımıza ÇOK YAKIN-ken ve de GÖRüşümüze AÇIKken bu Ham AKıL KARANLIKı saplantımıza ne neden OLmakta?.
Ah şu ÖN-YARGIlarımız, ŞARTlanmışlıklarımız... ARAdığımızın ne OLduğunun bile DIŞına ÇIKtığımız ARAmalarımız...
ki BİZ Resim YOLa ne diye çıkmıştık?. Nİyetimiz NEydi?. YANdığımız NEydi?!.

İstiyoruz çok istiyoruz hedefimiz belli!. GİDİŞimiz?. Nasıl?. NEreye?. NE kadar?.
Resim Sınıfta kalmak bu OLsa gerek.. BİLe BİLe YAPamamak!.

Âdem aleyhi's-selâm'dan bu yana ZAHRından ALınıp da "E lestu bi RABBİkum? " sorusuna muhatÂB OLan kim varsa Resim BİZim yANa yAKILa yürüdüğümüz şu YOLlardan GEÇmemiş OLsun...
Kimimiz daha rahat, Kimimiz daha kararlı yürüyoruz İKİ KAPILı HANda..
bir GÜN ki İLLiYyÎNin ESFeLi- ELeSti MaHşerinde Resim Defterlerimiz ÖNümüze getirildiğinde GÖReceğiz Resim AK iLe KARAyı..

İşin en cÂN acıtan yeri bu CÂN KUŞunun Resim TEN KAFesinin KAPIsının AÇIK OLmasına rağmen FARKedememesi ya da KORKması!..
Sineğin Resim CAMın ARKAsını ayÂN beyÂN GÖRmesine ve AÇIK CAMdan dışarı ÇIKaBİLecek OLmasına rağmen AYNı ÇIKMAZda DEBBelenmeSÎNce..

İŞte bEN de Resim o, SıRR-ı SıFır SÎNekLer gibiyim cÂN DOStLarım!.
AKLımın ÂNladığı Resim KALBimin SEZdiği o ÇIKışı bir türlü BULup ÇIKamıyorum...
KALan ÖMRüm için ELimde bELgem yok ki Resim eylene eylene SALLana SALLana YÂR ARAyayım!.
Son NEFESim burnumun UÇunda.. ha geldi ha gelecekken bu gaflet bu şaşkınlık NEreye kadar a dostLar?.
Birbirne eL uzatan, eL sıkışan ve eLense çeken Resim ECEL ve EMELlerimin Yakın-Uzaklığında Resim ÂNdaki ARAyışım YAŞAyışım OLmakta!.

HaMm AKLımın kendi LÂbirentinde ARAyıp DURduğuna;
NAKLin NÛRu Resim “Her YERde OL-ÂNı ARAma!.” DEmekte.
DONup KALan ve asla ASLına AKmayan AKLım Resim “SUyun TESTİsi BUZdan” ı Resim BUZ KALdıkça ANLAmamakta ve Resim ÖZÜnü DONdurmya Çabalamakta ne YAZık ki!.

Resim BedEN BUZu,
Resim NEFS SUyu,
Resim Kalb BUharı ve de,
Resim Ruh BULutumun Resim Ortak BAĞı Hamm AKLım Resim
Resim MuhaMMedi TâLim ve Terbiyeden GEÇip AKL-ı SİLM OLabBİLseydi Resim 4 ünün de Resim TEVHİD FORMÜLÜnün “H2O” olduğunu ANLAyacaktı ve Tahkik İMÂNa SALL OLacaktı!.

إِيَّاكَ نَعْبُدُ وإِيَّاكَ نَسْتَعِينُ
Resim---“İyyâke na’budu ve iyyâke nestaîn (nestaînu).: Biz yalnızca Sana ibadet eder ve yalnızca Sen'den yardım dileriz.” (Fâtiha 1/5)

إِذْ قَالَ لَهُ رَبُّهُ أَسْلِمْ قَالَ أَسْلَمْتُ لِرَبِّ الْعَالَمِينَ
Resim---“İz kâle lehû rabbuhû eslim kâle eslemtu li rabbi’l- âlemin (âlemîne).: Rabbi ona (İbrahîm'e): “Teslim ol!” dediği zaman “Ben, âlemlerin RaBBine teSLiM OLdum!.” Dedi” (Bakara 2/131)

RABB’e Resim TESLİM OLUNUR.
RAHMÂN’a Resim SIĞINILIR!.
FÂTİHA SÛREmİZdE “İYYAKE NA’BUDU” DEDİĞİMİZ Resim “EL HAMDU LİLLAHİ RABBİ’L- ÂLEMÎN!.”
“İYYÂKE NESTÂİN” DEDİĞİMİZ Resim “ER-RAHMÂN OLAN!.”
ER-RAHÎM’E İSE Resim TEVBE YAPILMAKTA. TEVBE ise Resim RaBB'e RüCÛ'-DÖNÜŞ, MÜRACAAT İYdi!.

biR ÇiLLe ÇALışmasından Resim ÇAĞa ÇAĞrımızdı..

Resim Ve'L-hamdu Li'LLâHi RABBi'L- ÂLeMîn.


Resim MuhaMMedi MuHABBEtLerimİZLe!....

Resim
Resim
Kullanıcı avatarı
nur_umim
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 1113
Kayıt: 19 Ağu 2007, 02:00

Re: HİCRÂN-ü-MâHCuRÂN..

Mesaj gönderen nur_umim »

biR SoHbet diBNotu ki: HİCRÂN-ü-MâHCuRÂN..

MARACEL BAHREYN:
İKİ DENİZ..
ARADA BERZAH VE HİCR VAR..
TATLI SU VE ACI SU ARASINDA,
BİRBİRLERİNE KARIŞMALARI VE KAVUŞMALARI ENGELLENMİŞ OLAN..
MUSÂ aleyhisselâm, LEDÜN İLMİNE SAHİP OLANLA BU NOKTADA BULUŞTU VE KENDİSİNİ RÜŞDE ERDİRECEK OLAN BİLGİ İSTEDİ..
HUT-BALIK?TA O NOKTADA, CANLANMIŞ VE DENİZE YOL BULUP GİTMİŞTİ..
CANLANACAK OLAN ->BİZDE ->ÖLÜ HALDE BULUNAN BİR ŞEY?. MARACE’L- BAHREYNE GELDİĞİMİZDE CANLANACAK…
BU BİZDEKİ İKİ DENİZİN BİRBİRİNE KARIŞACAĞI ANLAMINDA DEĞİL…
MUSÂ aleyhisselâm İLE LEDÜN BİLGİSİNE SAHİB OLAN ZÂT HANGİ DENİZ ÜZERİNDE SEYAHAT ETTİLER?.
HİKMETİ GAYRI MÂLUM OLAN RÜŞDE ERDİRECEK BİLGİLER HANGİ DENİZE AÇILDIKLARINDA VERİLMEYE BAŞLADI?.
BU DENİZ YOLCULUĞU ONLARI HANGİ KARAYA ÇIKARDI Kİ ORADA BİR ÇOCUK ÖLDÜRÜLDÜ?. BU NE ÇOCUĞUYDU?. ÇOCUK NEYDİ?. Kİ, ORADA İKİ YETİM ÇOCUĞA AİT DUVAR ONARILDI? BU İKİ YETİM ÇOCUK KİMLERDİ?.
DENİZİN ÜZERİNDE GİTTİKLERİ GEMİ SÜFEHAYA AİTTİ…
KARADAKİ RÜŞDE ERDİRİCİ BİLGİLER ÇOCUKLAR ÜZERİNDE OLDU..
KARADA ÇOCUK!
DENİZDE SUFEHA!

MARACE’L- BAHREYNDEN MURADIN ->MÜRŞİDİ KÂMİL HATTA ->RASÛLULLAH SALLALLAHU ALEYHİ VE SELLEM EFENDİMİZ OLDUĞU SÖYLENMEKTE.. OYSA MARACE’L- BAHREYN RÜŞDE ERECEK NOKTA!. BU NOKTAYA GELEN BURADA ->MÜRŞİDİNİ BULMAKTA VE MÜRŞİDİ İLE YAPACAĞI SEYR-U-SULÛKUNDA RÜŞDE ERECEĞİ BİLGİYE ULAŞMAKTA YA DA ULAŞAMAMAKTA…

MUSÂ aleyhisselâm MISIR’DAN KAÇARAK MEDYENE GİTTİ.. ŞUAYB aleyhisselâmın YANINA VE ORADA ALT EĞİTİMİNİ ALDI. ŞERİATIN RÜŞDÜNE ERDİ GİBİ SANKİ..
DÖNÜŞ YOLCULUĞUNDA ATEŞLİ ÇALIDAN ALLAH celle celâlihu ONA SESLENDİ VE PEYGAMBERLİK GÖREVİ VERDİ.

MUSÂ aleyhisselâm MARACEL BAHREYNDE RÜŞDE EREREK Mİ MISIRA DÖNMÜŞTÜ, ADAM ÖLDÜRMÜŞTÜ DE MEDYENE GİTMİŞTİ?. DÖNÜŞTE PEYGAMBER OLDU?. YOKSA MUSÂ aleyhisselâm ÖNCE MEDYEN’e GİTTİ ORADA ŞERİAT RÜŞDÜNE ERDİ de MÂRİFET RÜŞDÜ İÇİN mi MARACE’L- BAHREYNE GİTTİ.
HANGİ RÜŞD SEVİYESİNE HANGİ MEVKİDE ULAŞILMAKTA?.
ŞERİAT RÜŞDÜNE ÇÖLDE,
TARİKAT RÜŞDÜNE DENİZ KIYISINDA,
MÂRİFET RÜŞDÜNE DENİZDE,
HAKİKAT RÜŞDÜNE KARADA MI ERDİ?.

KURÂN-ı KERİM’de MARACE’L- BAHREYN GİBİ İKİ ARA İFÂDE EDEN YERLER:

1. MARACE’L- BAHREYN(BİRİNİN SUYU TATLI BİRİNİN ACI ARALARINDA KARIŞMALARINA ENGEL BİR PERDE VARDIR)
2. ARAF(CENNET EHLİ İLE CEHENNEM EHLİ ARASINDA SİMÂLARINDAN TANINIRLAR)
3. LEYL-NEHAR(GECEDEN GÜNDÜZÜ ÇEKER ÇIKARIR GÜNDÜZDEN GECEYİ)
4. İZZET-ZİLLET(ZİLLETE ERDİRDİĞİNİ İZZETE GETİRECEK İZZETE ERDİRDİĞİNİ ZİLLETE ÇEKECEK YOKTUR)
5. MEVT-HAYY(DİRİDEN ÖLÜ ÇIKARIRIZ ÖLÜDEN DİRİ)
6. GÜNEŞ-AY(NE GÜNEŞ AYA YETİŞEBİLİR NE AY GÜNEŞİ GEÇEBİLİR)
7. ZULKARNEYN İN YECUC-MECUC PERDESİ( ERİMİŞ BAKIR İLE DEMİRİ BİRLEŞTİREREK SEDD OLUŞMASI)
ZÂHİR BÂTINA PERDE. ZULMET VE NÛR VAR
ZÂHİR BÂTINI EŞYÂDA BİLME; GÖRME-DUYMA-HİSSETME-TATMA-KOKLAMA MEKÂNI
ZÂHİR BÂTINI SIFATTA BULMA; “ÂN”IN ZAMANI OLUŞTURMA MEKÂNI..


KulihvÂNi ile değerlendirme:

MUSA aleyhisselâm İLE NEFİS EĞİTİMİ ANLATILMAKTA.
FETAHU-GENÇ-HİZMETÇİ OLARAK ANILAN AKIL GİBİ GÖRÜNÜYOR. NEDEN?. ONUN YİYECEĞİNİ vs. O TE’MİN EDİYOR.
NEFİS, KENDİSİNE BEZM-İ ELESTTEN DOLAYI: “BEN İKİ DENİZİN BİRLEŞTİĞİ YERE KADAR GİDECEĞİM.”
YANLARINDA BALIK OLDUĞUNU BİLİYORUZ..
“BU GİDİŞİ BIRAKMAYACAĞIM HATTA İKİ DENİZİN CEM’ OLDUĞU YERE GELİNCEYE KADAR. BEN YA BULURUM İKİ DENİZİN BİRLEŞTİĞİ YERİ, ya da…”

BAHR: NEFSİN HÜRLÜĞÜ ANLAMINDA SANKİ. DENİZ SUYU GİBİ ACILIKTAN KURTULUP ARI DURU TATLI SU OLMASI GEREKİYOR. BURADA ANLATILAN NEFİSTİR..

MAHCUB İLE MAHCUR ARASINDAKİ FARK NEDİR?
HİCAB, BİLELİK CEM’İNİN HAKİKATİNİ ENGELLEYENDİR
HACER, RUBUBİYET CEM’İNİN HAKİKATİNİ ENGELLEYENDİR.
(BENCE MAHCUB ZÂTIN ÖRTÜLÜ OLMASI, MAHCUR ZÂTA ÖRTÜLÜ OLANI İFÂDE EDİYOR)
AZUBE: YEMEK, SU SÖZ VS. NİN HOŞ VE GÜZEL OLMASI ANLAMINDA.
MİLHUN: TUZLU, GÜZEL ANLAMLARINDA, BİRİNDE ACILIK VARKEN AZAB VARKEN LEZZET VARKEN DİĞERİNDE TUZLULUK VAR GÜZELLİK VAR???
AZABDA İFRAT..

وَهُوَ الَّذِي مَرَجَ الْبَحْرَيْنِ هَذَا عَذْبٌ فُرَاتٌ وَهَذَا مِلْحٌ أُجَاجٌ وَجَعَلَ بَيْنَهُمَا بَرْزَخًا وَحِجْرًا مَّحْجُورًا
“Ve huvellezî merace’l- bahreyni hâzâ azbun furâtun ve hâzâ milhun ucâc (ucâcun), ve ceale beynehumâ, berzehan ve hıcran mahcûrâ (mahcûran).: Ve iki denizi serbest bırakan O’dur; biri lezzetli ve tatlı, diğeri tuzlu ve acı. İkisinin arasına berzah (engel) kıldı. (Böylece onları) engelleyerek (birbirine karışmalarına) mani oldu.” (Furkân 25/53)

BİR TARAFINDA İFRAT AZAB VAR.
DİĞER TARAFINDA RUH DENİZİ İLE NEFİS DENİZİ GİBİ. NEFİS MAKAMI.. RUH MAKAMI..
NEFSİN ALTINDA HAYVAN VE HAYVAN ALTI VAR. ÜSTÜNDE KALB VE RUH VAR..
REDDEDİLEN, HAYVAN ALTIDIR.
RUH İSE, DİREKT EMREDİLMİŞTİR.
NEFİS ->RUHî NEFİS OLMAK İÇİN KALB BERZAHINDAN GEÇER.. KALB BERZAHININ NEFSE DÖNÜK TARAFI AZBUN FURATUNDUR.. HEVÂ VE HEVESİ NEYSE.. HEVÂSI, AZB HEVESİ FURAT OLARAK GÖSTERİLMİŞTİR.
KALBE DÖNÜK TARAFI MİLHUN UCACUN. MİLHUN HAKİKAT LUTFUNA ULAŞIMDIR..
UCAC İSE, İÇERDE CAN VE DIŞARDA CİSMİN ELİFLEŞMESİ GİBİ BİRŞEY.. AZBUN FURATUN ->LÂ İLÂHE.. MILHUN UCACUN ->İLLALLAH DEMEK GİBİ BİRŞEY..
(BENDE BÂTIN İLE ZÂHİR ARASINDA ENGEL DEMİŞTİM..)
NEFSİN FETÂSI CERYANI ->AKIL..
RUHUN CERYANI ->NAKİL..
MÂNÂYA DÖNÜK OLAN DENİZİN BİRİYLE (RUH =>MİLHUN UCAC) MADDEYE DÖNÜK OLAN DENİZİN BİRİ (NEFİS=>AZBUN FURATUN)..
BERZAH KALB->ENGELLEYEN TARAFTAKİ KAPI..
HİCR ->ENGELLENEN TARAFTAKİ KAPI..
MEHCUR ->ARADAKİ KISIM BERZAH..

BERZAH:
HI->HULKIYET, AHLAK..
ZE->İNSANIN SAHİPLENMESİ..
RA ->RÜŞDE ERİŞ..
BE ->BİLE OLUŞU..

NEFSİN AHLÂKLANMA YERİ.
RUBUBİYYETİN CANA ÇEKİŞ YERİDİR.. CERR DEDİĞİMİZ ŞEY. SEN CERR EDERSİN KENDİNE DOĞRU ÇEKERSİN ALLAH da CEZB EDER KENDİNE ÇEKER.
“İKİLİK” İNSANDA OLDUĞU İÇİN. MEHCURDAKİ ENGEL KENDİSİNDEN KAYNAKLI. ENGELLEYEN OLDUĞUNDAN DEĞİL KENDİ KIVAMI İLE İLGİLİ AKIŞAMAMAK, KARIŞAMAMAKtan. ARALARINDA PERDE OLMAMASINA RAĞMEN BİRİ “MILHUN UCAC”.. BİRİ “AZBUN FURATUN”..
(AZBUN FURATUNA BERZAH MILHUN UCACUNA HİCRAN MAHCURA ENGEL TEŞKİL ETMEKTE. BURADA BERZAHIN VE HİCRAN MAHCURANIN NE OLDUĞUNU ÇÖZÜMLEMEK GEREK..)
HİCRAN MAHCURA İLE RAHMÂNiyyet ve RAHÎMİyette BİRBİRLERİNE ASLA KARIŞAMAMAKTADIRLAR..

CERR ->ELEKTRONUN ÇEKİRDEĞİ ÇEKMESİDİR.
CEZB ->MERKEZİN MUHİTİ ÇEKMESİDİR.
KULUN ALLAHA KOŞMASI CERR.. KUL ALLAHA ÇEKER..
CEZBDE İSE, MERKEZ ÇEKİYOR.. ALLAH KULU ÇEKİYOR.
CERR DE, RUCU’ VAR.. CEM’ OLUŞTA DURUŞ VAR..
MECMAE’L- BAHREYNDE “CEZBEDİLDİĞİM YERE GİDECEĞİM!.” DİYOR.
MARACEL BAHREYN: RUCU’ VAR..
MECMEAL BAHREYN: CEM’ OLMA VAR..
AKLA ->SEN NAKLE GEÇ!.
NEFSE DE->SEN RUHA GEÇ!.

فَالْتَقَمَهُ الْحُوتُ وَهُوَ مُلِيمٌ
“Feltekamehu’l- hûtu ve huve mulîm (mulîmun).: Onu (Yunus aleyhisselâm’ı) hemen bir balık yuttu. O, levmedilen biriydi (kendi kendini kınıyordu).” (Sâffât 37/142)

فَاصْبِرْ لِحُكْمِ رَبِّكَ وَلَا تَكُن كَصَاحِبِ الْحُوتِ إِذْ نَادَى وَهُوَ مَكْظُومٌ
“Fasbir li hukmi rabbike ve lâ tekun ke sâhıbi’l- hût (hûti), iz nâdâ ve huve mekzûm (mekzûmun).: Artık Rabbinin hükmüne sabret. Ve balık sahibi (Yunus aleyhisselâm) gibi olma. O, çok hüzünlü, gamlı olarak (Rabbine) nidâ etmişti.”(Kalem 68/48)

A'RABBca'da bayram "ıyd" kelimesi ile ifâde edilmekte. “AYN-YÂ-DEL” Harfleri...
KUL İHVÂNÎ EKOLünde;
AYN -> a'yân-ı sâbite, kimlik, kişilik, benlik...
YÂ -> Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem Efendimizin HİCRinde olan bir harf...
DEL -> harfi ise dâimiyyeti ifâde etmekte.
“IYD” kelimesine bu açıdan bakıldığında, bENliklerimizin, MuhaMMed MahMûd Mustafâ sallallâhu aleyhi ve sellem Efendimizde dâimiyyeti idrak şuhud günleri olarak düşünebiliriz...
Fetih Sûresinde buyrulan: "Rasûle biat edenlerin ELlerinin üstünde ALLAHın ELi vardır” âyetince bu günlerde, Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem Efendimizin BENliğinde dâimiyyet BULma ihsanı ve lutfu bulunmaktadır inşâe ALLAH!!!

YEDULLAH:

إِنَّ الَّذِينَ يُبَايِعُونَكَ إِنَّمَا يُبَايِعُونَ اللَّهَ يَدُ اللَّهِ فَوْقَ أَيْدِيهِمْ فَمَن نَّكَثَ فَإِنَّمَا يَنكُثُ عَلَى نَفْسِهِ وَمَنْ أَوْفَى بِمَا عَاهَدَ عَلَيْهُ اللَّهَ فَسَيُؤْتِيهِ أَجْرًا عَظِيمًا
---“İnnellezîne yubâyiûneke innemâ yubâyiûnallâh(yubâyiûnallâhe), YEDULLÂHi fevka eydîhim, fe men nekese fe innemâ yenkusu alâ nefsih(nefsihî), ve men evfâ bi mâ âhede aleyhullâhe fe se yu’tîhi ecren azîmâ(azîmen) : Muhakkak ki sana biat edenler ancak Allah'a biat etmektedirler. ALLAH'ın ELİ onların ellerinin üzerindedir. Kim ahdini bozarsa, ancak kendi aleyhine bozmuş olur. Kim de Allah ile olan ahdine vefa gösterirse Allah ona büyük bir mükâfat verecektir.” (Fetih 48/10)

IYD-ı FITRImız mubârek ola.. Mânâsını idrak ve murâdına vuslât ihsân ola inşâe ALLAH!.

Iydü’l- Fitr: Ramazan bayramı. Kamerî seneye göre Şevvâl ayının birinci günü.
Sabahleyin câmi'e giderken bayram tekbirlerini Iyd-ı fıtrda sessiz, Iyd-ı edhâda (kurban bayramında) açıktan yüksek sesle söylemek sünnettir. (Halebî)

Muhabb..
Resim
Cevapla

“Divanında Muhammedi Tasavvuf” sayfasına dön