AĞLAmak-GÜLmek-GÜLüMSemek!.

Cevapla
Kullanıcı avatarı
nur_umim
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 1114
Kayıt: 19 Ağu 2007, 02:00

AĞLAmak-GÜLmek-GÜLüMSemek!.

Mesaj gönderen nur_umim »

Resim

AĞLAmak-GÜLmek-GÜLüMSemek!..

Ağlayan Hayvan çoktur ancak Gülen Hayvan hiç yoktur insÂN hariç..
Gülmek için doğmuşuzdur belki de bilemiyorum,
Kendimizi ağlatmak da kendi seçimimiz, ama biz gülmeyi seçmiş dilemiş ve dua etmiş olalım kalbimizle inşaallah.
Ama GÜLümsemek fıtrî bir HiSS ve DUYuş.. Sistemin SeBBahasında.. küllî Kimse/ŞEYde..
Vakıf toprağını işleyip, yüzünü güldüren, yorgunluğunun her zerresini bitkilere can bulmaları için vakfeden Kerim Kalblerden Buharlaşan HaZZın Hazmından Damlalar GÜLümsemek..
Rabbi Teâlâmız Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz Hazretlerinin Muhabbetinde Cem’ etsin de ebedi GÜLümseyenlerden olalım inşâallah!..

GÜL’ümse(mek)!.
Harflerle ve kelimelerle doyasıya haşır-neşir olmak zevklerin en büyüğü.
Değişik vurgular ve tonlamalar ile duygumuzu, düşüncemizi dilediğimiz tonda ve seviyede ifade edebilmek özgürlüğü tartışmasız en yüksek özgürlük duygusu vermekte insana.
Konuşmak kaçınılmaz bir ihtiyaç ise de, yerli yerinde ve zamanında olmayınca söz’e de, söz’ün sahibine de zulüm etmiş olunmakta belkide.
Ve bu sebeple her söz ÖZ’den ÖZ’e ÖZ’de ve ÖZ olmalı belkide.

Resim

GÜL’ümse(mek) kelimesi ise, kelimenin şu haliyle bile ilk bakışta üç,
Daha uzun süre dikkat edince ise sayısız yerinden vurmakta kalbimi.
Yazarken ve okurken bile yüzümün gülümsediğini fark etmekteyim.
İçimde kımıldamadan durmak istemiyor hiçbir duygum,
Hepside gülümseme törenine davetliymiş edâsına bürünüp,
gülümsemenin hâli ile hâllenmek istemekte.
Evvel zamanlardan birisinde, gülümsemenin bir sebebi olması gerektiğini,
Asılsız sebebsiz gülmenin sırıtmak ve hafiflik anlamına geleceğini öğrenmiştim.
Hiiç de öyle olmadığını öğrendim şimdi ve buna çok sevindim doğrusu.
Çünkü insan, tabiatında olana ne kadar direnebilir ki,
Gülmek, ağlamak, utanmak, bunlar kontrolümüz dışında kendisini gösteren hâllerimiz.
İnsani taraflarımız.
Muhammedî Muhabbeti yaşayışımızın şÂHİDleri.
Hepsi de kaynağıbakımından ÖZ’e ait olduğundan çok kıymetliler.
Cesedim değil gülen, güldüğüm zaman.
Ağladığımda gözyaşım bir damla su ise de, kalbimin sızlayan yerlerinden çağlamakta o pınar.
Utanmayı kimse öğretmedi doğduğumdan bu yana,
ÖZ’ümde RaBBimin yaratırken yerleştirdiği HAYÂ duygusu o kendisini yanaklarımın kırmızısında gösteren.
Yere devrilen bakışları hangi el tutup yöneltmiştir oraya.
RaBBim utanmayı unutturmasın BİZ’e inşaallah.
Ve gülümsemekten hiç vazgeçirmesin kalblerimizi. Âmin!.
Çünkü Kalbimiz nasırlaşmamış, kaskatı ve donuk bir hâle gelip ölmemiş ise
İnsanlığımızın şÂHİDi o GÜLümsememiz.
Belki HAMD’imiz, Belki MuhaBBetimiz, derinlerimizdeki SevDÂ tohumumuz,
Gülümsememiz orta yolda istikrar ile Sadık-Samimi- Sabırlı-Selamet İÇerisinde OLmamızın İFÂdesi!..

Resim

GarbÂN:
Te-B-essum : Zâhir Bâtın Muhammedî Sahiblik BİLEligini “Te” sen-liginde yasayış.
b-Essüm (İsim-Esma) , Be sıRRında bu esMÂya elbise isimleri Te sen-liginde yasayış.
GÜLümsemek: Ahmedî GÜLün İman ->Amel ->Ahlak ->Hallerini ->YASAmak!.
GÜLümsemek, somurtmak ile kahkaha ara-kesiti.. ifrat ve tefritin ortasındaki O yol!..

Resim

Barbaros Can bunları söylediğinde, Hocamızın anlattıklarını özetlemiş oldu.
Hayatım boyunca, ANLAdıklarıma SEVinmekten daha fazla SEVinmedim hiçbir şeye.
Kahkaha atmak ile somurtmanın ara kesitinde GÜL’ümsemek varmış meğer!.
Can Hocamız, bu anlattıkları ile yine itidal dersimizi talim etti bize şükürler olsun.
Ne İfrat, ne Tefrit à I’tidal…
Tam orta yolun yolcuları olmanın mânâsı işte yine zuhur etmekte.
Kâinâtta gülümsemeyen hiçbir varlık yok!.
İ’tidal ile tam bir teslimiyet ve hamd ile RaBBimizi tesbih etmeyen hiçbir varlık yok.
Kuş sesinde, yaradılışının elverdiği tüm ahenk mevcud.
Yaradılış gayemize tam teslimiyet ile ittiba’ edişimiz BİZ’im HAMDimiz hiç şüphesiz.
Her nereye bakarsak bakalım RaBBimizin VECHi orada elbette.
Zerreden Küreye, maddeden mânâya, Arzdan Arşa her ne var ise her şey RaBBimizi hamd ile tesbih etmekte.
Yani yaratılış gâyelerinin istikametinden zerre şaşmadan görevlerini Hakk ile yapmakta.
Yani Gülümsemekte.
Bütün Esma-i İlâhiyelerin zuhuru gülümsemesi,
Sıfat-ı İlahiyelerin iş başında çalışması her birinin Hakk adına gülümsemesi.
Renginden kokusuna,
Sesinden soluğuna bütün varlık gülümsemekte.
O hâlde biz neden gülümsemeyelim.
Derdin varlığı bile buna engel olmamalı.
Derd bile gülümsemek için bahâne değil mi, bulmak isteyene.
Zıtlar fark edildiğinde hepsinden MuhaBBete yol bulunmakta.
Hiçbir cins bitkinin tek bir çeşidi yok,
Hiçbir insan nasıl biribirisine hiç benzemiyor ise..
Aynı o şekilde her yaratılmış varlık türü de, asla biribirine benzememekte.
Bu bile gülümsemenin varlığına delil.
Hurmalardan hurma beğenmek boşuna, lezzeti şekli her ne olursa olsun hurma BİR’lik adıdır meyvenin.
Göz gördüğüne, kulak işittiğine şÂHİD.
Kalb ise hissedip yaşadığı zaman ancak şÂHİD OLaBİLmekte.
Düşünmek bile Kalbin işiymiş meğer.
Akıl zabıtasına rağmen düşünmek ise GÜLümseyen Bir Kalbin işi.
Bir kedi resmi gördüm yine bir yerde, zavallı hayvanı bir sürü uçan balonlara iple bağlayıp uçurmuşlar.
GÜLümsemesinin yerini korkuya bırakmışlar.
Şu insanoğlu çok zÂLİM.
Ama her şeyden bir ibret doğmakta yine de.
İlla uçmak ise marifet, kuş olmadan kedi de UÇBİLmekte demek ki!.
Ama “son-UÇ” işte önemli olan.
Fıtratın dışında her iş zulüm.
Kedi dört ayağına düşer yüksekten bırakılırsa, bu kedinin şansı,
Ama bunu ispatlamak içinde kedileri yukarı çıkarıp aşağı bırakmakta mânâsız.
Yaradılış fıtratımız MuhaMMedî MuhaBBet mayası ile MuhammedîNur’u BİLmek-BULmak-OLmak-YAŞAmak adına ise,
Biz kesinlikle fıtratımızın ellerinden ayrılmamalıyız.
Hangi gözalıcı hayal olursa olsun önümüze çıkan,
Yolumuzdan ayrılmamalı,
Zann yollarına sapmamalı,
Nefsin akıl ile işbirliği içerisinde BİZ’i yolumuzdan ayırmasına göz yummamalıyız!.
Gayret BİZ’den HiDÂyet ve İnÂYETt Yüceler yücesi RaBBi TeÂLÂmız’dan inşaallah. Âmin!.. simurg..
Resim
Cevapla

“Divanında Muhammedi Tasavvuf” sayfasına dön