KeLÂMuLLAH-ta ve RESÛLuLLAH-ta İNTİHÂR..

Cevapla
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

KeLÂMuLLAH-ta ve RESÛLuLLAH-ta İNTİHÂR..

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim İNTİHÂR

VEBÂLLeri->TÜM TOPLuma,
DİNsiz DONsuz NESİLLerin!.
=->BAŞLarını SOKup Kuma,
AHKAM KESen>GAFİLLerin!.


ZEVK 9545

=>AKIL>BAĞIn KOPARınca=>HeR YÖNe->DÖRt NALa KAÇar,
KENdi CÂN BOĞAZIn>KESer=>ARKAsından=->DEHŞEt SAÇar!.
İNTİHÂR=>SEBeB MUAMMa,
=>CeHeNNeM’e Gİder AMMa,
=>ÇOLUk-ÇOCUk’un BAŞIna==>ÇÖZÜMü YOKk=>İŞLer AÇar!.


23.01.20 03:23
brsbrsm...tktktrstkkmdhüzünn..


İÇim YANar KUL İHVÂNim,
YETİMLere=->ÖKSÜZLere!.
DUÂ YOLUn>BUL İHVÂNim,
KÖKün SÖKen KÖKSÜZLere!.




Resim


KELÂMuLLAHta ve RASÛLULLAHta İNTİHÂR.:


Resim---RESÛLULLAH sallallahu aleyhi vesellem.: “Hiçbir anne baba, çocuğuna güzel terbiyeden daha kıymetli bir bağışta bulunmamıştır.” buyurmuştur.
(Tirmizî, Birr ve sıla, 33.)

Bu ÂLEMde İnsÂNoğLu =>EŞREF-i MAHLukâttır MÜŞERREFtir..

وَلَقَدْ كَرَّمْنَا بَنِي آدَمَ وَحَمَلْنَاهُمْ فِي الْبَرِّ وَالْبَحْرِ وَرَزَقْنَاهُم مِّنَ الطَّيِّبَاتِ وَفَضَّلْنَاهُمْ عَلَى كَثِيرٍ مِّمَّنْ خَلَقْنَا تَفْضِيلاً
Resim---“Ve lekad kerremnâ benî âdeme ve hamelnâhum fî'l- berri ve'l- bahri ve razaknâhum minet tayyibâti ve FADDALNÂhum alâ kesîrin mimmen halaknâ TAFDÎLâ (tafdîlen).: Ve andolsun ki; Âdemoğlunu KEREM SÂHİBİ (ŞEREFLi) KILdık. Onları karada ve denizde taşıdık. Ve onları helâl şeylerden rızıklandırdık. Ve onları yarattıklarımızın çoğundan fazilet (açısından) üstün kıldık.” (İsrâ 17/70)

ESMÂuLLAH’ın TÜMÜnün TeCELLî HÂMİLi ÂDEMoğLu=>BEDEN, NEFs, KALb ve RÛHen diğer CÂNlılardan daha üstün yaratılmıştır..
ANNE RAHMİndeki CENİNin YAŞAma HAKkı
ALLAHU zü’L- CELÂL’in her CÂN’a Mutlak OLarak tanıdığı bir HAKkıdır..


Resim---Selmân radiyallahu anhu, kardeşi Ebu’d-Derdâ’yı şu sözlerle uyardı.:
“RABBinin =>SENin üzerinde hakkı vardır.
NEFSinin =>Senin üzerinde hakkı vardır.
ÂİLEnin senin üzerinde hakkı vardır.
Şu HÂLde her hak sahibine hakkını ver!.”
Ebu’d-Derdâ, Selmân’ın bu sözlerini Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem’e aktarınca,
Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “Selmân doğru söylemiş” buyurdu.

(Buhârî, Savm, 51)

Kısacası Aklı başında her Müslüman İnsÂN =>ilk Önce Bedenî ihtiyaçlarını karşılamakla yükümlüdür. Ve asla BEDENine zarar veremez =>İNTİHÂR edemez!.

الَّذِينَ إِذَا ذُكِرَ اللَّهُ وَجِلَتْ قُلُوبُهُمْ وَالصَّابِرِينَ عَلَى مَا أَصَابَهُمْ وَالْمُقِيمِي الصَّلَاةِ وَمِمَّا رَزَقْنَاهُمْ يُنفِقُونَ
Resim---“Ellezîne izâ zukirallâhu vecilet kulûbuhum vas sâbirîne alâ mâ esâbehum ve’l- mukîmis salâti ve mimmâ razaknâhum yunfikûn (yunfikûne).: Onlar ki, ALLAH anıldığı zaman kalbleri ürperir; kendilerine isâbet eden musibetlere sabredenler, namazı dosdoğru kılanlar ve rızık olarak verdiklerimizden infak edenlerdir.” (Hac 22/35)

Musîbet.: Afet. Belâ. Felâket. Hastalık. Dert..
Musîbet-i Âmme.: Umuma ve cemiyetin ekseriyetine gelen belâ..


SÖZLükte "boğazını keserek öldürmek, boğazlamak" anlamına gelen “nahr” kökünden türeyen İNTİHÂR =>"İdâm-ı Nefs.: Kendini ÖLdürmek" demektir. Kelime, Kur'ÂN-ı Kerîm'de yer almamakta, birkaç hadiste ise terim anlamıyla geçmektedir (Müsned, II, 310; IV, 135; Buhârî, "Ḳader", 5, "Meġāzî", 38) İslâmî kaynaklarda İNTİHÂR eylemi genellikle "kendini öldürme.: katele nefsehû” şeklinde ifâde edilmekte, İNTİHÂRın yakın zamanlarda kullanılmaya başlanan bir terim olduğu anlaşılmaktadır..
İSLÂM'da dinin temel amaçlarının başında gelen “NEFSİN KORUNMASI” ilkesinin bir sonucu olarak kişinin haksız yere başkasını öldürmesi gibi (el-İsrâ 17/33) “KENDİ CANINA KIYMASI” da kesin biçimde yasaklanmıştır. Kur’ÂN'da geçen ve öldürmeyi yasaklayan âyetler her iki durum için de söz konusudur..

EL HAYy ALLAH celle celâlihu HAYatı’nda KULLarına “CÂN”ı veren ALLAHU zü’L- CELÂL’dir ve yine ancak O alabilir..


وَإنَّا لَنَحْنُ نُحْيِي وَنُمِيتُ وَنَحْنُ الْوَارِثُونَ
Resim---“Ve innâ le nahnu nuhyî ve numîtu ve nahnu’l- vârisûn (vârisûne).: Ve muhakkak ki; Biz, sadece BİZ hayat veririz. Ve BİZ öldürürüz. Ve varis olanlar da BİZiz.” (Hicr 15/23)

إِنَّا نَحْنُ نُحْيِي وَنُمِيتُ وَإِلَيْنَا الْمَصِيرُ
Resim---“İnnâ nahnu nuhyî ve numîtu ve ileyne’l- masîru.: Muhakkak ki BİZ; BİZ DİRİLtirİZ ve BİZ ÖLdürürüz. Ve dönüş BİZE'dir.” (Kāf 50/43)

وَأَنَّهُ هُوَ أَمَاتَ وَأَحْيَا
Resim---“Ve ennehu huve emâte ve ahyâ.: Muhakkak ki, öldüren ve dirilten O'dur.” (Âl-i İmrân 3/133)

"ALLAHU zü’L- CELÂLin yarattığı, değer verdiği ve dokunulmaz kıldığı HAYAT HAKKIna son vermek!." demek olan İNTİHÂRın haramlığı Kur'ÂN-ı Kerîm ve Hadis-i Şeriflerle kesin hükümdür ve MerhametuLLAHı inkârdır..

İNTİHÂR.: Kendi kendisini öldürmek. İdâm-ı nefs. Kişinin kendi hür iradesiyle ölümü seçip istemesi, sonuçlarını bilerek kendisini öldürmesi demektir. İntihâr haksız yere başkasını öldürmekten daha büyük bir suç, tevbesi olmayan ve affedilmeyecek şekilde büyük olan bir günahtır. Çünkü İNTİHÂR, İlahî Takdire karşı gelmektir..

İçinde yaşamakta Olduğumuz İSLÂM DİNİ’nin TEk Kalesi YURDumuzda da, içinde bulunduğumuz Dinî Gafletin, Cehâletin, Dalâletin ve İhânetin ŞeytÂN Uşağı Siyonist Kökenliler.: “Herkes kafasına göre hürdür =>istediğini yaşar!.” çılgınlığı =>Nice Müslüman Çocuklarının İNTİHÂR çığlıkları olarak yüzlercesi her gün göklerde çınlamaktadır..

Halbuki ALLAHu zü’L- CELÂL, Kur'ÂN-ı Kerîmde İNTİHÂRı =>MERHAMEtini inkâr kabul edip yasaklamıştır.. HARAM=>HÜRMEtLi KILmıştır..

İÇ DENGELeri OLmadan DIŞ DÜZENin merhametsiz dalgalarına terk edilen İnsÂNlarımızı =>İNTİHÂRa Götüren Sebeblerin başlıcaları;
İşsizlik, karşılıksız aşk, başarısızlıklar, işe yaramama duygusu, hayatın boş olduğunu düşünmek, sınav kaygıları, gençlerde anne babanın baskı yaptığını düşünmek, âilede anne babanın çocuklarının iç psikolojisini yok sayıp akıl almaz kavgaları ve çocukla ilgisizliği, âile bireylerinin iletişimsizliği ve çocuğun NEFRETle büyüdüğü SEVgisiz bir gençlik, ana-baba hayatta ve yanı başında iken ana-baba yoksunluğu, âilede toplumda YALNIZLık, YOKk SAYıLış, İŞE YARAMAZLık ve yıkıcı bir BIKkınLık hissi başlıca İNTİHÂR SeBeBLerindendir.;

1-) Ağır ve çâresiz denen hastalıklar.
2-) Bitmeyen âile geçimsizliği.
3-) Kanaatsız bir hırs yarışında geçim zorluğu.
4-) Yalana ve Harama dayalı sömürücü bir ortamda ticarî başarısızlık.
5-) Kendi iç yeteneği ve dış dünyasıyla alâkası olmayan ve rast gele bir köşeye savuran ve hergün değişen umutsuz öğrenim başarısızlığı sonucu herkese Muhtaç ve Mahcûb OLuşş..
6-) Hiss ilişki bozukluğunun yuva kurmaktan uzaklaştırıp rastgele bir acımasız hayatta her şeyini kaybediş. Ya da karşılıksız bir kara sevda ve istediği ile evlenememe.. ve daha neler…

Kısacası HAYatta TUTUNacak bir DAL BULamayış hissinin sürüklediği korkunç bir
UÇURUMdur =>İNTİHÂR!.
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: KeLÂMuLLAH-ta ve RESÛLuLLAH-ta İNTİHÂR..

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim

Bismillâhi’r- Rahmâni’r- Rahîm..

TÜMM ÜMMeti İÇin RAÛF ve RAHîM OLan Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem BUYRUKLarında;

Resim--- Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “ALLAH, hayrını dilediği kişiyi sıkıntıya sokar.” buyurmuştur.
(Ebû Hüreyre radıyallahu anh’den; Buhârî, Merdâ 1)

Resim--- Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “Başına bir musibet geldi diye hiç biriniz ölümü temenni etmesin. Mutlaka böyle bir şey temenni etmek zorunda kalırsa: “ALLAHım, benim için yaşamak hayırlı olduğu sürece beni yaşat, hakkımda ölüm hayırlı olduğu zaman da beni öldür!.” desin.” buyurmuştur.
(Enes İbni Mâlik radıyallahu anh’den; Buhârî, Merdâ 19; Daavât 30; Müslim, Zikir 10, 13. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Cenâiz 9; Nesâî, Cenâiz 1; İbni Mâce Zühd 31)

ELbette YAŞAmakta OLduğumuz HAYAT =>Bir KULLuk İmtihÂNıdır ve her insÂNı, her ÂN Yaratanı ALLAHu zü’L- CELÂL SINAmakta-DENEmektedir.:

الَّذِي خَلَقَ الْمَوْتَ وَالْحَيَاةَ لِيَبْلُوَكُمْ أَيُّكُمْ أَحْسَنُ عَمَلًا وَهُوَ الْعَزِيزُ الْغَفُورُ
Resim---"Ellezî halaka’l- mevte ve’l- hayâte li yebluvekum eyyukum ahsenu amelâ (amelen), ve huve’l- azîzu’l- gafur (gafûru).: “Sizin hanginizin en güzel ameli yapacağını” imtihan etmek için ölümü ve hayatı yaratan O’dur. Ve O; AZÎZ’dir, GAFÛR’dur." (Mülk 67/2)

لَتُبْلَوُنَّ فِي أَمْوَالِكُمْ وَأَنفُسِكُمْ وَلَتَسْمَعُنَّ مِنَ الَّذِينَ أُوتُواْ الْكِتَابَ مِن قَبْلِكُمْ وَمِنَ الَّذِينَ أَشْرَكُواْ أَذًى كَثِيرًا وَإِن تَصْبِرُواْ وَتَتَّقُواْ فَإِنَّ ذَلِكَ مِنْ عَزْمِ الأُمُورِ
Resim---“Le tublevunne fî emvâlikum ve enfusikum ve le tesmeunne minellezîne ûtû’l- kitâbe min kablikum ve minellezîne eşrakû ezen kesîrâ (kesîran), ve in tasbirû ve tettekû fe inne zâlike min azmil umûr (umûri).: Mallarınız ve canlarınız hususunda siz mutlaka imtihan olunacaksınız. Sizden önce kitap verilenlerden ve şirk koşanlardan elbette birçok incitici (sözler) duyacaksınız. Eğer siz sabrederseniz ve takva sahibi olursanız, ki bu muhakkak, işlerin “âzim” olanlarındandır.” (Âl-i İmrân 3/186)

وَلَنَبْلُوَنَّكُمْ بِشَيْءٍ مِّنَ الْخَوفْ وَالْجُوعِ وَنَقْصٍ مِّنَ الأَمَوَالِ وَالأنفُسِ وَالثَّمَرَاتِ وَبَشِّرِ الصَّابِرِينَ
Resim---“Ve le nebluvennekum bi şey’in mine’l- havfi ve’l- cûi ve naksın mine’l- emvâli ve’l- enfusi ve’s- semerât (semerâti), ve beşşiri’s- sâbirîn (sâbirîne).: Andolsun, BİZ sizi biraz korku, açlık ve bir parça mallardan, canlardan ve ürünlerden eksiltmekle imtihan edeceğİZ. Sabır gösterenleri müjdele..” (Bakara 2/155)

Akl-ı Silm her Müslüman BİLir ki, Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem ve tüm Peygamberlerimiz =>MALLarıyla, CANLarıyla ve NEFİSLeri ile imtihÂNa tâbi tutulmuşlardır. Sabırla tevekkülle duâ ile bize örnek olmuşlardır.:

قَالَ مُوسَى لِقَوْمِهِ اسْتَعِينُوا بِاللّهِ وَاصْبِرُواْ إِنَّ الأَرْضَ لِلّهِ يُورِثُهَا مَن يَشَاء مِنْ عِبَادِهِ وَالْعَاقِبَةُ لِلْمُتَّقِينَ
Resim---“Kâle mûsâ li kavmihisteînû billâhi vasbirû, inne’l- arda lillâhi yûrisuhâ men yeşâu min ibâdih (ibâdihî), ve’l- âkıbetu li’l- muttekîn (muttekîne).: Musâ (aleyhisselâm) kavmine şöyle dedi: “ALLAH'tan YARDIM İSTEYİN ve SABREDİN!. Şüphesiz yeryüzü ALLAH'ındır. Kullarından dilediğini ona varis kılar. Ve sonuç (zafer) takva sahiplerinindir.” (A’raf 7/128 )

يَا بُنَيَّ أَقِمِ الصَّلَاةَ وَأْمُرْ بِالْمَعْرُوفِ وَانْهَ عَنِ الْمُنكَرِ وَاصْبِرْ عَلَى مَا أَصَابَكَ إِنَّ ذَلِكَ مِنْ عَزْمِ الْأُمُورِ
Resim---“Yâ buneyye ekımıs salâte ve’mur bil ma’rûfi venhe anil munkeri vasbir alâ mâ esâbek(esâbeke), inne zâlike min azmil umûr(umûri).: Ey yavrum, namazı ikame et (namaz kıl)! Ma'ruf ile (irfanla, iyilikle) emret ve münkerden (kötülükten) nehyet (münkeri yasakla, mani ol). Ve sana isabet eden şeylere (musîbetlere) sabret. Muhakkak ki bu, azmedilen (mutlaka yapılması gereken) işlerdendir.” (Lokmân 31/17)

وَخُذْ بِيَدِكَ ضِغْثًا فَاضْرِب بِّهِ وَلَا تَحْنَثْ إِنَّا وَجَدْنَاهُ صَابِرًا نِعْمَ الْعَبْدُ إِنَّهُ أَوَّابٌ
Resim---“Ve huz bi yedike dıgsen fadrıb bihî ve lâ tahnes, innâ vecednâhu sâbira(sâbiren), ni’mel abd(abdu), innehû evvâb(evvâbun).: (Hz. Eyyub hanımının kendisine karşı hizmet ve fedakarlıkları çok olmasına rağmen, bir gün hizmetine geç gelmesi üzerine, eşine yüz değnek vurmaya yemin etmişti. Yüce ALLAH yeminin bozulmaması için Eyyüb'e şöyle buyurdu:) "Ey Eyyüb! Eline (yüz adetlik) bir demet sap alıp onunla vur ve yeminini bozma." Doğrusu biz onu sabırlı bulduk. O, ne iyi kuldu! Daima ALLAH'a yönelirdi.” (Sâd 38/44)

وَاصْبِرْ وَمَا صَبْرُكَ إِلاَّ بِاللّهِ وَلاَ تَحْزَنْ عَلَيْهِمْ وَلاَ تَكُ فِي ضَيْقٍ مِّمَّا يَمْكُرُونَ
Resim---“Vasbır ve mâ sabruke illâ billâhi ve lâ tahzen aleyhim ve lâ teku fî daykın mimmâ yemkurûn(yemkurûne).: Sabret! Senin sabrın sadece ALLAH iledir (ALLAH'ın tasarrufu iledir). Onların yüzünden mahzun olma ve onların kurdukları tuzaklar sebebiyle sıkılma (sıkıntı içinde olma).” (Nahl 16/127)

يَا بَنِيَّ اذْهَبُواْ فَتَحَسَّسُواْ مِن يُوسُفَ وَأَخِيهِ وَلاَ تَيْأَسُواْ مِن رَّوْحِ اللّهِ إِنَّهُ لاَ يَيْأَسُ مِن رَّوْحِ اللّهِ إِلاَّ الْقَوْمُ الْكَافِرُو
Resim---“Yâ beniyyezhebû fe tehassesû min yûsufe ve ehîhi ve lâ te’yesû min revhillâh(revhıllâhi), innehu lâ ye’yesu min revhillâhi illel kavmul kâfirûn(kâfirûne).: Ey oğullarım, gidin ve Yusuf'u ve onun kardeşini iyice araştırın! ALLAH'ın vereceği ferahlıktan umut kesmeyin. Muhakkak ki; kâfirler (onu inkâr edenler) kavminden başkası, ALLAH'ın vereceği ferahlıktan umut kesmez.” (Yûsuf 12/87)

نَ إِذَا ذُكِرَ اللَّهُ وَجِلَتْ قُلُوبُهُمْ وَالصَّابِرِينَ عَلَى مَا أَصَابَهُمْ وَالْمُقِيمِي الصَّلَاةِ وَمِمَّا رَزَقْنَاهُمْ يُنفِقُونَ
Resim---“Ellezîne izâ zukirallâhu vecilet kulûbuhum vas sâbirîne alâ mâ esâbehum vel mukîmis salâti ve mimmâ razaknâhum yunfikûn (yunfikûne).: Onlar ki, ALLAH anıldığı zaman kalpleri ürperir; kendilerine isabet eden musibetlere sabredenler, namazı dosdoğru kılanlar ve rızık olarak verdiklerimizden infak edenlerdir.” (Hac 22/35)

قُلْ يَا عِبَادِ الَّذِينَ آمَنُوا اتَّقُوا رَبَّكُمْ لِلَّذِينَ أَحْسَنُوا فِي هَذِهِ الدُّنْيَا حَسَنَةٌ وَأَرْضُ اللَّهِ وَاسِعَةٌ إِنَّمَا يُوَفَّى الصَّابِرُونَ أَجْرَهُم بِغَيْرِ حِسَابٍ
Resim---“Kul yâ ıbâdıllezîne âmenûttekû rabbekum, lillezîne ahsenû fî hâzihid dunyâ haseneh(hasenetun), ve ardullâhi vâsiah(vâsiatun) innemâ yuveffas sâbirûne ecrehum bi gayri hisâb(hisâbin).: (Resûlüm!) Söyle: Ey inanan kullarım! Rabbinize karşı gelmekten sakının. Bu dünyada iyilik yapanlara iyilik vardır. ALLAH'ın (yarattığı) yeryüzü geniştir. Yalnız sabredenlere, mükâfatları hesapsız ödenecektir.” (Zümer 39/10)

ALLAHu zü’L- CELÂL’in Biz KuLLarına =>RAHMet ve ŞİFâ OLarak gönderdiği İÇ ve DIŞ dertlerimizin Eczânesi Kur'ÂN-ı Kerîmimizde, beden ve ruh sağlığımızı tehlikeye düşürecek zararlardan, hayatın düzenini bozan İNTİHÂR gibi tehlikelerden uzak durmamızı emretmekte, dünya ve âhiret saadeti ve mutluluğuyla Kur'ÂN-ı Kerîmi DUYmamızı ve Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem’e UYmamamızı, HAKkı ve HAYrı YAŞAyıp YAŞAtmamaızı EMRetmektedir.:

وَأَنفِقُواْ فِي سَبِيلِ اللّهِ وَلاَ تُلْقُواْ بِأَيْدِيكُمْ إِلَى التَّهْلُكَةِ وَأَحْسِنُوَاْ إِنَّ اللّهَ يُحِبُّ الْمُحْسِنِينَ
Resim---“Ve enfikû fî sebîlillâhi ve lâ tulkû bi eydîkum ilet tehluketi, ve ahsinû, innallâhe yuhıbbul muhsinîn(muhsinîne).: Ve (mallarınızı) ALLAH yolunda infâk edin (başkalarına verin)! Ve de kendi elinizle (kendinizi) tehlikeye atmayın! Ve ahsen olun! Muhakkak ki ALLAH, muhsinleri sever.” (Bakara 2/195)

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ لاَ تَأْكُلُواْ أَمْوَالَكُمْ بَيْنَكُمْ بِالْبَاطِلِ إِلاَّ أَن تَكُونَ تِجَارَةً عَن تَرَاضٍ مِّنكُمْ وَلاَ تَقْتُلُواْ أَنفُسَكُمْ إِنَّ اللّهَ كَانَ بِكُمْ رَحِيمًا
Resim---“Yâ eyyuhâllezîne âmenû lâ te’kulû emvâlekum beynekum bil bâtılı, illâ en tekûne ticâraten an terâdın minkum, ve lâ taktulû enfusekum. İnnallâhe kâne bikum rahîmâ(rahîmen).: Ey îmân edenler! Birbirinizin mallarını batılla (haksızlıkla) yemeyin, ancak sizin rızanızla yaptığınız ticaret hariç. Ve kendinizi (ve birbirinizi) öldürmeyin (İNTİHÂR etmeyin). Muhakkak ki ALLAH, size karşı Rahîm'dir.” (Nisâ 4/29)

وَمَن يَفْعَلْ ذَلِكَ عُدْوَانًا وَظُلْمًا فَسَوْفَ نُصْلِيهِ نَارًا وَكَانَ ذَلِكَ عَلَى اللّهِ يَسِيرًا
Resim---“Ve men yef’al zâlike udvânen ve zulmen fe sevfe nuslîhi nârâ(nâran). Ve kâne zâlike alâllâhi yesîrâ(yesîran).: Ve kim bunu düşmanlık ve zulümle yaparsa, o taktirde biz onu yakında ateşe yaslayacağız. Ve işte bu, ALLAH için kolaydır.” (Nisâ 4/30)

وَمَن يَقْتُلْ مُؤْمِنًا مُّتَعَمِّدًا فَجَزَآؤُهُ جَهَنَّمُ خَالِدًا فِيهَا وَغَضِبَ اللّهُ عَلَيْهِ وَلَعَنَهُ وَأَعَدَّ لَهُ عَذَابًا عَظِيمًا
Resim---“Ve men yaktul mu’minen muteammiden fe cezâuhu cehennemu hâliden fîhâ ve gadıballâhu aleyhi ve leanehu ve eadde lehu azâben azîmâ(azîmen).: Ve kim, bir mü'mini taammüden (kastederek) öldürürse, o takdirde onun cezâsı, içinde ebediyyen kalacağı cehennemdir ve ALLAH ona gazâb etmiş ve ona lânet etmiştir. Ve (ALLAH), onun için “büyük azâb” hazırlamıştır.” (Nisâ 4/93)

RESÛLULLAH sallallahu aleyhi vesellem de, Hadis-i Şeriflerinde İNTİHÂRı şiddetle yasaklamış ve hangi araçlar nasıl İNTİHÂR ettilerse o şekilde sonsuza kadar cezâ görecekleri haber vermiştir.:

Resim--- Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “(Dünyada ip ve benzeri) şeyle kendisini boğan kimse cehennemde kendisini (onunla) boğar, dünyada kendisini vuran, cehennemde kendisini vurur (azâbı böyle olur).” buyurmuştur.
(Buhârî, Cenâiz, 84, II, 100.)

Resim--- Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “Kim kendisini bir dağın tepesinden atar da ölürse, cehennem ateşinde de ebedî olarak böyle (azâb) görür. Kim zehir içerek kendisini öldürürse, cehennemde zehir kadehi elinde olduğu halde devâmlı cezâ çeker.” buyurmuştur.
(Müslim, İman, 175, I, 103-104;Tirmizî, Tıb,7, IV, 386)

Resim--- Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “Sizden önce geçen ümmetlerden bir kişi vardı. Onun vücudunda bir yarası vardı. Kangren haline gelmişti. O yaranın elem ve ızdırabına dayanamayıp, bir bıçak almış da onunla elini kesmişti. Fakat kan bir türlü kesilmemiş nihayet ölmüştü. ALLAHu zü’L- CELÂL.: “Kulum kendi kendine ölüme teşebbüs ederek benim önüme geçti. Ben de ona cenneti haram kıldım” buyurdu.” buyurmuştur.
(Buhârî, Cenâiz, 84, II, 100; Enbiya, 50, IV, 146)

Kuzman isimli sahabî Hayber savaşında kahramanca savaşmış, sahabeler ondan övgüyle söz etmişti. Peygamberimiz Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem ise “onun cehennemlik olduğunu” bildirdi. Sonradan anlaşıldı ki Kuzman, aldığı yaraların acısına dayanamamış, yanındaki kılıcın üstüne yatarak İNTİHÂR etmişti..
(Buhârî, Cihad, 77, III, 226; Meğazî,38, V, 74.)

Hayber Gazvesi'nde aldığı yaraların acısına dayanamayarak kılıcı üzerine yatıp İNTİHÂR eden Kuzmân çarpıcı bir örnek olarak zikredilmektedir..
(Buhârî, "Cihâd", 77; "Meġāzî", 38).

Resûl-i Ekrem, İNTİHÂRa karşı tavrını göstermek için İNTİHÂR eden bir kimsenin cenâze namazına katılmamıştır..
(Müslim, "Cenâʾiz", 107).

Resim--- Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “Her kim kendini bir dağdan aşağı atıp İNTİHÂR ederse, bu kimse cehennem ateşi içinde ebedî olarak kendisini yüksekten aşağıya bırakır olacaktır. Her kim zehir yudumlar da kendisini öldürürse, o kimse de zehri elinde, cehennem ateşi içinde ebedî o zehri içer olacaktır. Her kim de kendisini kesici ve delici bir âletle öldürürse, o da kullandığı âleti kendi karnına vurur ve yarar hâlde ebedî cehennem ateşinde kalacaktır”buyurmuştur.
(Buhârî, Tıp, 56)

Resim--- Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “Yedi helâk edici şeyden sakınınız…. Bunlardan biri de, haklı durumlar müstesnâ, ALLAH’ın haram kıldığı bir CÂNa kıymaktır…” buyurmuştur.
(Buhârî, Vesâya, 23, III, 195; Müslim, İman, 144, I, 91)

Resim--- Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “(İnsanı) helâk eden şu yedi şeyden kaçının” buyurunca sahabeleri.: “Onlar nelerdir yâ Resûlullah?” dediler. Bunun üzerine Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: "ALLAH’a şirk koşmak, sihir, ALLAH’ın haram kıldığı CÂNa kıymak, faiz yemek, yetim malı yemek, savaştan kaçmak, suçsuz ve namuslu mümin kadınlara iftirada bulunmak" buyurdu..
(Buhârî, Vasâyâ, 23, Tıbb, 48; Müslim, Îmân, 144)

CÂN, ALLAH’ın emanetidir. Kişi emânet üzerinde tasarrufta bulunamaz!. Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem =>İNTİHÂR eden bir kişinin cenâze namazına katılmamıştır. İntihâra tepki göstermiştir. Ashabına kılmalarını emretmiştir. Bu, müslümanların yerine getirmesi gereken bir görevdir..
(Müslim, cenâiz 107.)

Resim--- Hz. Ebu Hüreyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: "Kim kendisini dağdan atarak İNTİHÂR ederse o cehennemlik olur. Orada ebedî olarak kendini dağdan atar. Kim zehir içerek İNTİHÂR ederse, cehennem ateşinin içinde elinde zehir olduğu halde ebedî olarak ondan içer. Kim de kendisine demir saplayarak İNTİHÂR ederse, cehennemde ebedî olarak o demiri karnına saplar.” buyurdu..
(Buhârî, Tıbb 56, III, 32; Müslim, İman 175, I, 103-104; Tirmizî, Tıbb 7, IV, 386)

Resim--- Ebu Kılâbe merhum anlatıyor: "Sabit İbnu Dahhâk radıyallahu anh anlatmıştı.: "Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: "Kim, bile bile, yalan yere İslâm'dan başka bir din ile yemin ederse, bu kimse dediği gibidir. Kim kendisini bir şeyle öldürüp (İNTİHÂR ederse) kıyamet günü o şeyle azâb verilir. Kişinin gücü dışında olan bir şey üzerine yaptığı nezir muteber değildir. Mü'mine lânet etmek onu öldürmek gibidir. Bir mü'mine küfür nisbet etmek onu öldürmek gibidir. Kim kendisini bir şeyle keserse kıyamet günü onunla kesilir. Kim malını çok göstermek için yalan bir iddiada bulunursa, ALLAH onun azlığını artırır." buyurdu..
(Buhârî, Eymân 7, VII, 223)

Resim--- Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “Her ‘LÂ İLAHE İLLÂ ALLAH’ diyenin cenâze namazını kılınız!.” buyurmuştur.
(Taberânî, el-Mu’cemu’l-kebîr, XII, 447)

Müctehidlerimiz, Bu hadisinin genel anlamından hareketle, KELİMe-yi ŞAHÂDEt getiren herkesin cenâze namazının kılınacağını söylemişlerdir..
(İbn Kudâme, el-Muğnî, II, 418; Nevevî, el-Mecmu, II, 267; İbn Rüşd, Bidâyetü’l-müctehid, I, 240.)

Resim--- Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “Müslüman her ölünün cenâze namazını, İNTİHÂR etmiş olsa da kılınız.” buyurmuştur.
(Deylemî)

Resim--- Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “Ona da iyilik vâcib oldu. Bunu övdünüz Cenneti, ötekini kötülediniz Cehennemi hak etti. Sizler yeryüzünde ALLAH’ın şâhidlerisiniz.” buyurmuştur.
(Buharî)

Resim--- Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: Ölülerinizi iyilikle anın. Eğer Cennetlikse, kötü söylemekle günahkâr olursunuz. Cehennemlik ise, zâten içinde bulunduğu hâl kâfi gelir.” buyurmuştur.
(Nesaî)

Resim--- Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “Müslüman cemaat, ölünün iyiliğine şâhidlik ederse, HAKk TeÂLÂ, meleklere.: “Şâhid olun, bu şâhidliği kabul ettim. Ölünün de kötülüklerinden vazgeçtim.” Buyurur.” buyurmuştur.
(İ. Ahmed)


ResimMuhaMMedî MuhaBBetLerimLe...


Resim

Allâhumme salli ve sellim ve bârik alâ seyyidinâ MuhaMMedin
Abdike ve
Nebiyyike ve
Rasûlike ve
Nebiyyi'l- Ummiyi ve alâ âlihi, ehl-i beytihi ve's-sahbihi ve uMMetihi...

ALLAHımız celle celâluhu!
BİZe MuhaMMedî Gayret,
PÎRimizden Hâl-i HiMMet,
RASÛLünden ŞiFâ-yı ŞeFâat,
ZÂTından İnâyet-Hidâyet-Selâmet
İZZet-i İhsÂNınla LûTFet-TAHKik İMÂNLa
=>RABBımız TeÂLÂ’dan=>DUYmayı ve de,
=>Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem’imize
=>SÂLiH AMELLe UYmayı=>KUR'ÂN-ı KERÎM’imizi YAŞAmayı ÖMRÜMüze CEM’ et!.
İnşâe ALLAHu TeÂLÂ!..


Resim
ResimResim

Âmin Yâ Latîf Yâ Kerîm ALLAH celle celâluhu!
Âmin Yâ Rahîm Yâ Vedûd ALLAH celle celâluhu!
Âmin Yâ Fettâh Yâ Gaffâr ALLAH celle celâluhu!
Âmin Yâ Settâr Yâ ALLAH ALLAH celle celâluhu!..

Âmin... Âmin... Âmin... Âmin!.. Yâ Muîn Celle Celâluhu.



Resim
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: KeLÂMuLLAH-ta ve RESÛLuLLAH-ta İNTİHÂR..

Mesaj gönderen kulihvani »

ResimİNTİHAR

İSLÂM DİNİnde =>İMÂN ve AMEL İNTİHA ENGELLER.:

Resim


Resim

1-) ALLAH, Melek, Kitap, Peygamber, Âhiret, Kaza ve Kader İnancı Olan Mü’min İNTİHARa Teşebbüs Etmez.:

Dünyâda zerre kadar iyilik yada kötülük yapan âhirette karşılığını bulacak.. Dünyâ âhiretin tarlasıdır.
Her şey bu dünyâ ile bitmiyor öldükten sonra ölümsüz sonsuz hayatın başlangıcı.
Âhirette iman edip sabredenlere ölümsüz mutluluk var inkâr edenlere, isyan edenlere, zulmedenlere ölümsüz mutsuzluk sıkıntı stres var, ölmeyi isteyip ölememek var, pişmanlıkların beş para etmediği sonsuz azâb var.
Dünyâda haksızlık bozgunculuk yapanların cezâsı âhirette verilecek. Hak edene hakkı noksansız verilecek. Hiç kimseye zerre kadar zulme dinmeyecek. Mazlumun sığınağı
ALLAH celle celâlihu’dur. Mazlumun duâsı redd olunmaz. Sıkıntıya düşenin sığınağı sabırdır, ibadettir, namazdır ve duâdır.
İNTİHAR ALLAHın Rahmeti’nden kaçmak kendine yazık etmek demektir.
Bizim için asıl önemli olan âhiret mutluluğunu elde etmektir.

İNTİHAR eden âhiretini berbat eder..

2-) AiLevî Ve SosyaL BirLik BeraberLik YardımLaşma ve Dayanışma.:
Bir biriyle ilgilenmek, birbirinin derdiyle dertlenmek, selamlaşmak, kardeşlik duygularını güçlendirmek, evinde ailesine, eşine, çocuklarına ilgi, sevgi ve şefkatle birlikte mutlu hayatı yaşamak, ancak Kur’ÂN ve Sünnet-i Seniyye’ye göre yaşamakla elde edilir.
İslâm’ın yaşandığı evlerde, toplumlarda her bir bireye değer verilir. Herkesin birbirine karşı sorumlulukları vardır. Mutluluklar ve üzüntüler paylaşılır. İslâm insanın madden ve mânen kaliteli yaşamasını hedefler. Küçüğüne merhamet büyüğüne saygı gerekir. Baba ve anne çocuğunu eğitir, yetiştirir. babanın yavrusuna vereceği en güzel hediye edeptir. Toplumuna yararlı kaliteli bireyler kazandıran anneler babalar cennetliktir. Aile içi sağlıklı iletişim
İNTİHARı engeller.
İnsanın kendine değer vermesi ve kişiliğine, şahsiyetine zarar veren şeylerden uzak durması gerekir.
Aklın korunması dinin emridir. Dinin gâyesi insanın beden ve ruh sağlığını temin etmektir.


3-) Hayat Bir İmtihandır İnsan Her ÂN Sınanır.:


Resim---Ebû Hüreyre radıyallahu anh’den rivâyet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle:

عنْ أَبي هُرَيرة رضيَ اللَّهُ عنه قال : قال رسولُ اللَّهِ صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم : « مَنْ يُرِدِ اللَّهُ بِهِ خَيْراً يُصِبْ مِنْهُ » : رواه البخاري . وضَبطُوا « يُصِب » : بفَتْحِ الصَّادِ وكَسْرِهَا .
“ALLAH, hayrını dilediği kişiyi sıkıntıya sokar.” buyurdu.
(Buhârî, Merdâ 1; Riyazüssâlihin, Erkam yayınları 1.cild, Hadis No: 40)

4-) Mü’min ALLAH celle celâlihu’ya Güvenir TevekküL Eder O’ndan Ümidini Kesmez.:
ALLAH celle celâlihu sevgisi gönle hâkim olunca dünyâlık kaygılar hafifler. “ALLAH celle celâlihu var gam yok” ilkesi ile hareket edilmelidir.
Mü’min, her şeyden çok
ALLAH celle celâlihu’yu sevmeli, isteyeceğini O’ndan istemeli, baki olan var iken fani olana teveccüh etmemeli. ”İnsana dayanma ölür, ağaca dayanma kurur, duvara dayanma yıkılır.”

Kültürümüzde hayata karşı yanlış anlayışlar da İNTİHARı tetiklemekte. şiirlerde şarkılarda İNTİHARa teşvik edici ifâdelerin bulunması, insanları olumsuz düşünce ve davranışlara sevk etmektedir.
Eğlence kültürümüz içinde geçen ve sorgulamadan birçoğumuzun dinlediği özellikle genç kesimin dinleyip etkilendiği.:
“Kahpe felek, batsın bu dünyâ, ALLAHım bu dünyâya niye geldim, bu akşam ölürüm, sen yoksan cennet sürgün, sen varsan cehennem ödüldür bana!." vs. daha bir sürü ifâde, insanları, iman esaslarını inkâra, kıymetli hayatı anlamsız bulup İNTİHARa teşvik etmektedir..

Bir taksinin arka camında şöyle yazılmış.: “Öyle birini sev ki, sen ölünce o hiç yaşamasın!.” kalbin sahibi ALLAH celle celâlihu, sevgiye en lâyık olan, sevgiyi yaratan ALLAH celle celâlihu. İnsana gereğinden fazla aşkla bağlanmak, insan sevgisini ALLAH celle celâlihu sevgisinden öne almak bir zulümdür, ALLAH celle celâlihu bundan razı olmaz!.

İNTİHAR, bir kaçış kurtuluş değil, batış ve mahvoluştur. Ne kadar büyük olursa olsun hiçbir suç, hiçbir günah, hiçbir sorun İNTİHARı meşrulaştırmaz.
Dağlar kadar günahı olsa da kul tövbe edip
RABB’ine ona yönelirse, RahmÂN ve Rahîm olan ALLAH celle celâlihu, kulunun günahlarını affedeceğini bildiriyor.
ALLAH celle celâlihu’dan ümit kesmemelidir. Bir kapıyı kapayan ALLAH celle celâlihu nice kapılar açar bizim şer bildiklerinizde nice hayırlar var.
Başa gelen çekilir
ALLAH celle celâlihu insana taşıyamayacağı şeylerle sorumlu tutmaz. Hayat çekilmez hale geldiği düşünüldüğü zaman, uzmanlara, meseleleri anlayıp çözüm üretebilecek ehil kimselere danışmalı. ALLAH celle celâlihu’nun her zaman yanında olup koruyup gözettiğini bilen, kuvvetli imanı olan mü’min, İNTİHARa başvuramaz. Çözümü çözümsüzlükte, sınavdan temelli kaçıp imtihanı külliyen kaybetmekte aramaz. Mü’min akıllıdır. ALLAH celle celâlihu’nun verdiği can emânetine, akıl nimetine gözü gibi bakar, sabırla tevekkülle duâ ile çözüm için çalışarak, gayret ederek musibetlere göğüs gerer. Yaşar, yaşatır. Yaşaması yaşatması hayatın memâtın sahibi ALLAH celle celâlihu içindir.
İslam’da yeis ve isyan yoktur.


5-) İbâdet.:
İbâdetler kulu tüm menfi şeylerden korur, bedeni ve ruhu temizler, ruh sağlığını korur. İbadetin ifâsı beden ve ruh sağlığı ile mümkündür. Kul eceli gelinceye dek RABBine ibâdetle yükümlüdür. Bu inançla yaşayan mü’min İNTİHARa teşebbüs etmez..

6-) Duâ.:
Duâ insanı rahatlatır. İnsana güç verir. ALLAH celle celâlihu insana şah damarından daha yakındır. ALLAH celle celâlihu bizden duâ etmemizi tövbe etmemizi istiyor. Duâ etmeyen insana değer vermediğini bildiriyor.
ALLAHu zü’L- CELÂL, Kur’ÂN-ı Kerim’de.:


وَإِذَا سَأَلَكَ عِبَادِي عَنِّي فَإِنِّي قَرِيبٌ أُجِيبُ دَعْوَةَ الدَّاعِ إِذَا دَعَانِ فَلْيَسْتَجِيبُواْ لِي وَلْيُؤْمِنُواْ بِي لَعَلَّهُمْ يَرْشُدُونَ
Resim---“Ve izâ seeleke ıbâdî annî fe innî karîb (karîbun) ucîbu da’veted dâi izâ deâni, fe’l- yestecîbû lî ve’l- yu’minû bî leallehum yerşudûn (yerşudûne).: Ve kullarım sana, BENden sorduğu zaman, muhakkak ki BEN, (onlara) yakınım. BANA dua edilince, duâ edenin duasına (dâvetine) icâbet ederim. O halde onlar da BANA (BENim davetime) icâbet etsinler ve BANA iman etsinler. Umulur ki irşad (doğru yolu bulmuş) olurlar..” (Bakara 2/186)

Mü’min, ferah anında da dara düşünce de, her şeyin sahibi, yaratan yaşatan, sıkıntılardan kurtaran ALLAH celle celâlihu’ya yönelir, hayat boyu ALLAH celle celâlihu ile olan irtibatını koparmaz..

7-) Sabır.:
Sabır tembellik ve zaaf değildir. Her türlü olumsuzluğa sabretmek, mü’minin bir özelliğidir. Sabır acıdır fakat meyvesi tatlıdır. Her şer bilinen şeyde bir hayır olabilir.
Sabredelim gönül elden ne gelir
Ne gelirse kuluna
ALLAH celle celâlihu'dan gelir.
İnsanların hayat rehberi peygamberler mallarıyla canlarıyla nefisleri ile imtihana tabi tutulmuşlardır.
Sabırla tevekkülle duâ ile örnek olmuşlardır.:

قَالَ مُوسَى لِقَوْمِهِ اسْتَعِينُوا بِاللّهِ وَاصْبِرُواْ إِنَّ الأَرْضَ لِلّهِ يُورِثُهَا مَن يَشَاء مِنْ عِبَادِهِ وَالْعَاقِبَةُ لِلْمُتَّقِينَ
Resim---“Kâle mûsâ li kavmihisteînû billâhi vasbirû, inne’l- arda lillâhi yûrisuhâ men yeşâu min ibâdih (ibâdihî), vel âkıbetu li’l- muttekîn (muttekîne).: Musâ (aleyhisselâm) kavmine şöyle dedi: “ALLAH'tan yardım isteyin ve sabredin! Şüphesiz yeryüzü ALLAH'ındır. Kullarından dilediğini ona varis kılar. Ve sonuç (zafer) takvâ sahiplerinindir.” (A’râf 7/128)

Lokman aleyhisselâm da oğluna öğütte bulunmuştur.:

يَا بُنَيَّ أَقِمِ الصَّلَاةَ وَأْمُرْ بِالْمَعْرُوفِ وَانْهَ عَنِ الْمُنكَرِ وَاصْبِرْ عَلَى مَا أَصَابَكَ إِنَّ ذَلِكَ مِنْ عَزْمِ الْأُمُورِ
Resim---“Yâ buneyye ekımıs salâte ve’mur bi’l- ma’rûfi venhe ani’l- munkeri vasbir alâ mâ esâbek (esâbeke), inne zâlike min azmi’l- umûr (umûri).: Ey yavrum, namazı ikame et (namaz kıl)! Ma'ruf ile (irfanla, iyilikle) emret ve münkerden (kötülükten) nehyet (münkeri yasakla, mani ol). Ve sana isabet eden şeylere (musîbetlere) sabret. Muhakkak ki bu, azmedilen (mutlaka yapılması gereken) işlerdendir.” (Nâziât 79/24)
(Lokmân 31/17)

ALLAHu zü’L- CELÂL, Hz. Eyyub aleyhisselâm’ı.:

وَخُذْ بِيَدِكَ ضِغْثًا فَاضْرِب بِّهِ وَلَا تَحْنَثْ إِنَّا وَجَدْنَاهُ صَابِرًا نِعْمَ الْعَبْدُ إِنَّهُ أَوَّابٌ
Resim---“Ve huz bi yedike dıgsen fadrıb bihî ve lâ tahnes, innâ vecednâhu sâbira (sâbiren), ni’me’l- abd (abdu), innehû evvâb (evvâbun).: (Hz. Eyyub aleyhisselâm hanımının kendisine karşı hizmet ve fedakarlıkları çok olmasına rağmen, bir gün hizmetine geç gelmesi üzerine, eşine yüz değnek vurmaya yemin etmişti. YÜCE ALLAH yeminin bozulmaması için Eyyüb'e şöyle buyurdu:) "Ey Eyyüb! Eline (yüz adetlik) bir demet sap alıp onunla vur ve yeminini bozma." Doğrusu biz onu sabırlı bulduk. O, ne iyi kuldu! Daima ALLAH'a yönelirdi.” (Sâd 38/44)

وَاصْبِرْ وَمَا صَبْرُكَ إِلاَّ بِاللّهِ وَلاَ تَحْزَنْ عَلَيْهِمْ وَلاَ تَكُ فِي ضَيْقٍ مِّمَّا يَمْكُرُونَ
Resim---“Vasbır ve mâ sabruke illâ billâhi ve lâ tahzen aleyhim ve lâ teku fî daykın mimmâ yemkurûn (yemkurûne).: (Ey Rasûlüm) Sabret! Senin sabrın sadece ALLAH iledir (ALLAH'ın tasarrufu iledir). Onların yüzünden mahzun olma ve onların kurdukları tuzaklar sebebiyle sıkılma (sıkıntı içinde olma).” (Nahl 16/127)

لَتُبْلَوُنَّ فِي أَمْوَالِكُمْ وَأَنفُسِكُمْ وَلَتَسْمَعُنَّ مِنَ الَّذِينَ أُوتُواْ الْكِتَابَ مِن قَبْلِكُمْ وَمِنَ الَّذِينَ أَشْرَكُواْ أَذًى كَثِيرًا وَإِن تَصْبِرُواْ وَتَتَّقُواْ فَإِنَّ ذَلِكَ مِنْ عَزْمِ الأُمُورِ
Resim---“Le tublevunne fî emvâlikum ve enfusikum ve le tesmeunne minellezîne ûtû’l- kitâbe min kablikum ve minellezîne eşrakû ezen kesîrâ (kesîran), ve in tasbirû ve tettekû fe inne zâlike min azmi’l- umûr (umûri).: Andolsun, mallarınızla ve canlarınızla imtihan edileceksiniz ve sizden önce kendilerine kitap verilenlerden ve şirk koşmakta olanlardan elbette çok eziyet verici (sözler) işiteceksiniz. Eğer sabreder ve sakınırsanız (bu) emirlere olan azimdendir.” (Âl-i İmrân 3/186)

Bu KULLuk İKLİMinde her müslüman, hayatı boyu imtihana tabi tutulur. Sabreden kazanır.

Resim---Enes İbni Mâlik radıyallahu anh’den rivâyet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem.:

وعَنْ أَنَسٍ رضي اللَّهُ عنه قال : قال رسولُ اللَّه صَلّى اللهُ عَلَيْهِ وسَلَّم : « لا يتَمنينَّ أَحدُكُمُ الْمَوْتَ لِضُرٍّ أَصَابَهُ ، فَإِنْ كَانَ لا بُدَّ فاعلاً فليقُل : اللَّهُمَّ أَحْيني ما كَانَت الْحياةُ خَيراً لِي وتوفَّني إِذَا كَانَتِ الْوفاَةُ خَيْراً لِي » متفق عليه .
“Başına bir musibet geldi diye hiç biriniz ölümü temenni etmesin. Mutlaka böyle bir şey temenni etmek zorunda kalırsa.: ‘"ALLAH'ım, benim için yaşamak hayırlı olduğu sürece beni yaşat, hakkımda ölüm hayırlı olduğu zaman da beni öldür!." desin.” buyurdu.
(Buhârî, Merdâ 19; Daavât 30; Müslim, Zikir 10, 13. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Cenâiz 9; Nesâî, Cenâiz 1; İbni Mâce Zühd 31.)

Resim---Sabe i Kiram’dan Habbâb İbni Eret radiyallahu anhu, hastalandığında kendisini ziyârete gelenlere şöyle demiştir.: “Eğer Nebî sallallahu aleyhi ve sellem yasaklamamış olsaydı, hiç şüphesiz ben ölümü temenni ederdim” buyurmuştur.
(Riyazüssâlihin, Erkam yayınları 1.cild, Hadis No: 41.)

Merhum Mehmed Akif Ersoy da vefâtından bir yıl önce 1935’te şunları yazmıştır.:

Daha bir müddet emînim ki hayâtın yükünü,
Dizlerim titreyerek çekmeye mahkûmum ben.
Çöz de artık yükümün kördüğüm olmuş bağını,
Bana çok görme, İLÂHî, bir avuç toprağını...



ALLAHu zü’L- CELÂL, Kur’ÂN-ı Kerim’de sabredenlere mükâfatları elbette hesapsız verilecektir buyurmaktadır.:


قُلْ يَا عِبَادِ الَّذِينَ آمَنُوا اتَّقُوا رَبَّكُمْ لِلَّذِينَ أَحْسَنُوا فِي هَذِهِ الدُّنْيَا حَسَنَةٌ وَأَرْضُ اللَّهِ وَاسِعَةٌ إِنَّمَا يُوَفَّى الصَّابِرُونَ أَجْرَهُم بِغَيْرِ حِسَابٍ
Resim---“Kul yâ ıbâdıllezîne âmenûttekû rabbekum, lillezîne ahsenû fî hâzihid dunyâ haseneh (hasenetun), ve ardullâhi vâsiah (vâsiatun) innemâ yuveffa’s- sâbirûne ecrehum bi gayri hisâb (hisâbin).: De ki: "Ey iman eden kullarım, RABBinizden sakının. Bu dünyada iyilik edenler için bir iyilik vardır. ALLAH'ın arz'ı geniştir. Ancak sabredenlere ecirleri hesapsızca ödenir." (Zümer 39/10)

ALLAHu zü’L- CELÂL, Kur’ÂN-ı Kerim’de RABBin rahmetinden ümidini kesme buyurur.:

يَا بَنِيَّ اذْهَبُواْ فَتَحَسَّسُواْ مِن يُوسُفَ وَأَخِيهِ وَلاَ تَيْأَسُواْ مِن رَّوْحِ اللّهِ إِنَّهُ لاَ يَيْأَسُ مِن رَّوْحِ اللّهِ إِلاَّ الْقَوْمُ الْكَافِرُونَ
Resim---“Yâ beniyyezhebû fe tehassesû min yûsufe ve ehîhi ve lâ te’yesû min revhillâh (revhıllâhi), innehu lâ ye’yesu min revhillâhi ille’l- kavmu’l- kâfirûn (kâfirûne).: Ey oğullarım, gidin ve Yusuf'u ve onun kardeşini iyice araştırın! ALLAH'ın vereceği ferahlıktan umut kesmeyin. Muhakkak ki; kâfirler (onu inkâr edenler) kavminden başkası, ALLAH'ın vereceği ferahlıktan umut kesmez.” (Yûsuf 12/87)

وَلَنَبْلُوَنَّكُمْ بِشَيْءٍ مِّنَ الْخَوفْ وَالْجُوعِ وَنَقْصٍ مِّنَ الأَمَوَالِ وَالأنفُسِ وَالثَّمَرَاتِ وَبَشِّرِ الصَّابِرِينَ
Resim---“Ve le nebluvennekum bi şey’in mine’l- havfi ve’l- cûi ve naksın mine’l- emvâli ve’l- enfusi ve’s- semerât (semerâti), ve beşşiri’s- sâbirîn (sâbirîne).: Andolsun, BİZ sizi biraz korku, açlık ve bir parça mallardan, canlardan ve ürünlerden eksiltmekle imtihan edeceğiz. Sabır gösterenleri müjdele.” (Bakara 2/155)

الَّذِينَ إِذَا ذُكِرَ اللَّهُ وَجِلَتْ قُلُوبُهُمْ وَالصَّابِرِينَ عَلَى مَا أَصَابَهُمْ وَالْمُقِيمِي الصَّلَاةِ وَمِمَّا رَزَقْنَاهُمْ يُنفِقُونَ
Resim---“Ellezîne izâ zukirallâhu vecilet kulûbuhum va’s- sâbirîne alâ mâ esâbehum ve’l- mukîmi’s- salâti ve mimmâ razaknâhum yunfikûn (yunfikûne).: Onlar, ALLAH'ı zikrettikleri zaman kalpleri titreyenlerdir (ALLAH'tan gelen bir cereyanla kalpleri ve vücutları sarsılanlardır). Onlara isabet edenlere (musîbetlere) sabredenlerdir ve salâtı (namazı) ikame edenlerdir. Ve onlar, onları rızıklandırdığımız şeylerden infâk ederler.” (Hac 22/35)

8-.) Tevbe.:
Tövbe, yaptığı fenalığa pişman olmak. ALLAH celle celâlihu'dan afv dilemek. Bir daha işlememeye azmetmek. “Estağfirullah” deyip, pişmanlık duymak. Tevbe kapısı ölünceye kadar açıktır. İNTİHAR eden tövbe etmeye günahlarından kurtulmaya imkân bulamaz..

9-) TevekküL.:
TevekküL, Sebeblere tevessül ettikten sonra neticesini ALLAH celle celâlihu'a bırakmak. ALLAH celle celâlihu'dan gelene razı olmak. Kendine ait vazifeyi yaptıktan sonra neticelerini ALLAH celle celâlihu'dan istemek. Kadere razı olmak. HAKk’a güvenmektir.
Zorda, darda kalan kişi, her şeyi yaratan
ALLAH celle celâlihu’ya sığınmalı, ALLAH celle celâlihu’nun rahmetine merhametine başvurmalıdır. Af dilemek ve tevekkül etmek, sorunlara ilaçtır. İNTİHAR çözüm değil çözümsüzlüktür, kazanabilecek imtihanı baştan kaybetmek demektir.

Erzurumlu İbrahim Hakkı kaddesallahu sırrahu tefviznâme’sinde şöyle der.:

HAKk şerleri hayreyler,
Zannetme ki gayreyler,
Ârif anı seyreyler,
MEVLâ görelim neyler,
Neylerse güzel eyler!.


Din adına tekbir getirip, inandığı değerler adına kurban olup, bomba düzeneklerini kuşanıp patlatan, hem kendi canına hem de dini, ırkı, düşüncesi ne olursa olsun her yaştan insanın ölümüne sebep olan kişi İNTİHAR etmektedir ve de cinâyet suçu işlemektedir. Böylece aynı anda birden fazla suç işlemektedir. Din adına böyle bir günaha girerken insanların yaşam haklarına da tecavüzde bulunmuş demektir.

İNTİHAR HER YÖNDEN SUÇTUR.:

Beden/CÂN ALLAH celle celâlihu’nun emânetidir. Bedenimizin sahibi ALLAH celle celâlihu.. canımızın sahibi ALLAH celle celâlihu.. ALLAH celle celâlihu’nun razı olmadığı tasarrufta bulunmak hiç kimsenin hakkı değildir..

İNTİHARAhlâken Suçtur.:
Yaşama hakkı tabii haktır. Canı
ALLAH celle celâlihu vermiştir, ancak ALLAH celle celâlihu alır. insanın kendi canlılığını kazanmasında bir katkısı yoktur.

İNTİHAR Sosyal Açıdan Suçtur.:

İnsan hem kendisi hem de toplum için yaşar kişinin toplumuna karşı görevleri vardır. İnsan bu dünyâda Sâlih Amel, emri bil ma’ruf, iyiliğin ve güzelliğin yayılması için çalışmakla toplumuna faydalı olmakla görevlidir. İntihâr eden bu görev ve sorumluluktan kaçmış demektir. Beden ve ruh sağlığını korumak da dinî bir görevdir. Hayata zarar verecek derecede aşırı ibâdet de uygun değildir.
Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem bu tür aşırı ibâdetleri yasaklamıştır..


NETİCE OLARAK.:

İnanç boşluğu => İNTİHARı tetiklemektedir..
İlmî veriler, dini inançlarına bağlı kimselerde
İNTİHAR nisbetinin çok düşük olduğunu göstermektedir..
İNTİHAR, İslam toplumunda çok az rastlanan bir vakadır. Başka dinlere mensup toplumlarda İNTİHAR vakaları yaygındır..

İNTİHAR =>Kur'ÂN-ı Kerîm ve Sünnet-i Seniyye ile haramlığı sabit olan haksız bir eylemdir. İNTİHARın önüne geçmek ancak müslümanca düşünüp yaşamakla mümkündür. Yüce RABBimiz ALLAH celle celâlihu cümlemizi, sevdiklerimizi açmazlardan çıkmazlardan, krizlerden, maddî manevî felâketlerden Emîn ve Muhafaza EYyLesin!.
BİZLeri ve NesiLLerimizi Yüce DiNine MuhaMMedî HASBî HABiBî HİZMEtLerLe Şahâdet ŞerefiyLe Müşerref EYyLesin!.


Resim RESÛLULLAH sallallahu aleyhi vesellem’den;
MüBÂRek, MUHteşem, MUAZzam ve MUStafa Bir İSTİÂZe DUÂSı.:

HASBuNALLAH ve Nİ’MEL- VEKÎL
HASBuNALLAH ve Nİ’MEL- KEFÎL
HASBuNALLAH ve Nİ’MEL- NASÎR
HASBuNALLAH ve Nİ’MEL- MEVLÂ!. GUFRÂNeke RABBeNÂ!.
Ve İLEykE’L- MASîR!. Ve HUVe ALâ KÜLLî ŞEYy’in KADÎR!. El HamduLİLLAHi RABBu’L- ÂLEMînn!.


Resim

ALLAHumme salli ve sellim ve bârik alâ seyyidinâ MuhaMMedin
Abdike ve
Nebîyyike ve
RasûLike ve
Nebîyyi'L- ÜMMiyi ve alâ âlihi, EHL-i BeYtihi ve's- Sahbihi ve ÜMMetihi...

Resim
ResimResim
Yâ RABBenâ celle celâlihu!.
RESÛLULLAH sallallahu aleyhi vesellem’in =>ŞEFÂat ŞİFâsıyLa,
RESÛLULLAH sallallahu aleyhi vesellem’in =>İLME’L- YAKÎN EDEB-İLMiyLe,
RESÛLULLAH sallallahu aleyhi vesellem’in =>AYNE’L- YAKÎN İDRAk-İRFÂNıyLa,
RESÛLULLAH sallallahu aleyhi vesellem’in =>HAKKU’L- YAKÎN İHSÂN-ERKÂNıyLa,
RESÛLULLAH sallallahu aleyhi vesellem’in =>BİZ BİR-İZ=>NAHNU ŞEHÂDet ŞEREFiyLe=>BİZ’ide ŞEREFLendir!.
MuhaMMedî ŞEFÂAt ŞİFÂsıyLa ÜMMet-i MuhaMMed’i İNTİHAR ÇILGINLığından KORu!.
İNŞÂe ALLAHu BERRü’r-RAHÎMmm!.


bî-RAHMetike yâ erhame'r- RAHÎMiyn!
bî-RAHMetike yâ erhame'r- RAHÎMiyn!
bî-RAHMetike yâ erhame'r- RAHÎMiyn!.
İrhamNÂ yâ RABBBeNâ ceLLe ceLÂLihuu!..


Âmin Yâ Latîf Yâ Kerîm ALLAH celle celâluhu!
Âmin Yâ Rahîm Yâ Vedûd ALLAH celle celâluhu!
Âmin Yâ Fettâh Yâ Gaffâr ALLAH celle celâluhu!
Âmin Yâ Settâr Yâ ALLAH ALLAH celle celâluhu!..

Âmin... Âmin... Âmin... Âmin!.. Yâ Muîn Celle Celâluhu.



M.M.M. MuhaBBetLerimLe...

Resim KUL İHVÂNİm..
Resim
Cevapla

“Divanında Muhammedi Tasavvuf” sayfasına dön