İSLÂM DÎNİ'nde ANA-BABA-KARı-KOCA..

Cevapla
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

İSLÂM DÎNİ'nde ANA-BABA-KARı-KOCA..

Mesaj gönderen kulihvani »


İSLÂM DÎNİ'nde, =>ANA-BABA-KARı-KOCA..


Resim

=>EZEL<=>EBED=->EZÂNımız,
GöNüL BURSAm’da DİNLEdik!.
İLİM<=>İRFÂN==>ERKÂNımız,
ARZı’ndan=->ARŞ’a ÜNLEdik!.


ZEVK 10.673

=>AKL’a SORma==>NEdEN<=>NİÇiN=>ANLAtıLan=->AKıL İÇiN,
=>AĞıZLaRda=>DİLLi DüDüKk=->dOKUz DELik NEYy DEĞiLdir!.
ASL OLaN=>TEKe TEKkLiği ANLAmak=>ARAsında HEPin-HİÇiN,
=>HeR ŞEYyi YARATAN==>ALLAH==>YARATtığı ŞEYy DEĞiLdir!.


07.07.2023.. 13:14..
brsbrsm...tktktrstkkmizdcumâcem’imizzz…


AŞk-u-MEŞk=>ŞEVkini ANLA!
====>EBED’e SEVkini ANLA!
KuL İHVÂNim SORma NİÇiN?
==>ÂLEMde MEVkin’i ANLA!.

YAğAN RAHMEt->KELÂMuLLAH,
KULakLa İŞit->KALBinLE DUYy!.
RABBî REHBER=->RESÛLuLLAH,
=>TAHKîK İMÂN->AMELLE UYy!.

===->BESLENmek<=>ÜREMEk İÇiN,
CÂN’dan<=>CÂN’a=>HAYy ZİNCiRi!.
EL HAYy=>HAYyat!. =>DEMEk İÇiN,
==>TOHuM<=>TARLAsı’nda=>DiRi!.



Resim

Lâ TAHZeN..
’yı BİLiRsem===>’m KALmaz==->ÜZMEm,
İLÂHE’yi BULuRsam=>İLÂH DERim=>ÜZÜLMEm,
=====>İLLâ’da OLuRsam====>İLLâ SEVeRim,
==>ALLAH’ı YAŞARsam==->ALLAH’ta SEViLRim!.


إِلاَّ تَنصُرُوهُ فَقَدْ نَصَرَهُ اللّهُ إِذْ أَخْرَجَهُ الَّذِينَ كَفَرُواْ ثَانِيَ اثْنَيْنِ إِذْ هُمَا فِي الْغَارِ إِذْ يَقُولُ لِصَاحِبِهِ لاَ تَحْزَنْ إِنَّ اللّهَ مَعَنَا فَأَنزَلَ اللّهُ سَكِينَتَهُ عَلَيْهِ وَأَيَّدَهُ بِجُنُودٍ لَّمْ تَرَوْهَا وَجَعَلَ كَلِمَةَ الَّذِينَ كَفَرُواْ السُّفْلَى وَكَلِمَةُ اللّهِ هِيَ الْعُلْيَا وَاللّهُ عَزِيزٌ حَكِيمٌ
“İlla tensurûhu fe kad nasarahullâhu iz ahracehullezîne keferû sâniyesneyni iz humâ fî’l- gâri iz yekûlu li SÂHİBİHÎ LÂ TAHZEN innallahe meanâ, fe enzelallahu sekînetehu aleyhi ve eyyedehu bicunûdin lem terevhâ ve ceale kelimetellezîne keferû’s suflâ, ve kelimetullâhi hiye’l- ulyâ vALLAHu AZÎZun HAKÎM (hakîmun).: O'na sizin yardım etmeniz dışında (etmediğinizde) o zaman ALLAH, O'na (Resûl'e) yardım etmişti. Kâfir olanlar, O'nu (Mekke'den) çıkardığı (çıkmaya mecbur ettikleri) zaman iki (kişi)nin ikincisi idi. İkisi mağarada iken arkadaşına şöyle demişti:: “Mahzun olma/ÜZÜLme! Muhakkak ki; ALLAH, BİZİMLE beraber.” O zaman ALLAH, O'nun üzerine sekînetini indirdi.Ve O'nu göremediğiniz bir ordu ile destekledi. Kâfirlerin sözünü suflî kıldı. Ve ALLAh'ın SÖZÜ; O, çok YÜCEdir. Ve ALLAH; AZÎZ'dir (üstündür), HAKÎM'dir (hüküm sâhibi ve hikmet sâhibidir).” (Tevbe 9/40)

Resim

KELÂMULLAH’ta-RESÛLULLAH’ta,
=>ANA-BABA-KARı-KOCA..


RAHîMîYyet/TARLAsı/AnA+RAHMÂNîYyet/TOHUMu/BaBa=>HAYy ZİNCiRi HAYyatı!.

DeDe=>BaBa=>OĞUL=>BaBa=>DeDe..
NiNE=>ANNe=>KIZı=>ANNe=->NiNE..

ANAsı-KARısı-KIZı-GELİNi-KIZ KARdeşLeri (Zinâ edemez OLduğu TüM KADıNLar..)
BaBası-KOCAsı-OĞULu-DaMaDı-ERKEK KARdeşLeri (Zinâ edemez OLduğu TüM ERKEKLer..)
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: İSLÂM DÎNİ'nde ANA-BABA-KARı-KOCA..

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim İSLÂM DÎNİ’nde =>ANNe-BaBa HAKkLarı.:

İNSÂNoğLun=>SOy-NESEBi,
ÂLEMde==->VARLık SEBEBi,
KELÂMuLLAH-RESÛLuLLAH,
==->HAYAtın İLMi<=>EDEBi!.


وَاعْبُدُواْ اللّهَ وَلاَ تُشْرِكُواْ بِهِ شَيْئًا وَبِالْوَالِدَيْنِ إِحْسَانًا وَبِذِي الْقُرْبَى وَالْيَتَامَى وَالْمَسَاكِينِ وَالْجَارِ ذِي الْقُرْبَى وَالْجَارِ الْجُنُبِ وَالصَّاحِبِ بِالجَنبِ وَابْنِ السَّبِيلِ وَمَا مَلَكَتْ أَيْمَانُكُمْ إِنَّ اللّهَ لاَ يُحِبُّ مَن كَانَ مُخْتَالاً فَخُورًا
“Va’budûllâhe ve lâ tuşrikû bihî şeyen ve bi’l- VÂLİDEYNi ihsânen ve bizi’l- kurbâ ve’l- yetâmâ ve’l- mesâkîni ve’l- câri zi’l-kurbâ ve’l-câri’l-cunubi ve’s- sâhıbi bi’l-cenbi vebni’s- sebîli, ve mâ meleket eymânukum. İnnallahe lâ yuhıbbu men kâne muhtâlen fehûrâ (fehûran).: Ve ALLAH'a kul olun. O'na hiçbir şeyi ortak koşmayın. Ve ANA-BABAya, akrabaya, yetimlere, miskinlere, yakın komşuya, uzak komşuya, yanınızdaki arkadaşa (eşlere), yolda kalmışa ve elinizin altında sahip olduklarınıza (köleye, cariyeye, işçilere) ihsânla davranın. Muhakkak ki ALLAH, kibirli olan ve övünen kimseleri sevmez.” (Nisâ 4/36)

وَوَصَّيْنَا الْإِنسَانَ بِوَالِدَيْهِ حَمَلَتْهُ أُمُّهُ وَهْنًا عَلَى وَهْنٍ وَفِصَالُهُ فِي عَامَيْنِ أَنِ اشْكُرْ لِي وَلِوَالِدَيْكَ إِلَيَّ الْمَصِيرُ
“Ve vassayne’l- insâne bi VÂLİDEyh (vâlideyhi), hamelethu ummuhu vehnen alâ vehnin ve fisâluhu fî âmeyni enişkurlî ve li vâlideyk (vâlideyke), ileyye’l- masîr(masîru).: Ve BİZ, insana ANNE ve BABAsına (bakmasını) vasiyet ettik (farz kıldık). Onu, annesi zorluk üzerine zorlukla taşıdı. Ve onun sütten kesilmesi iki yıldır. (Hem) BANA (hem) ANNE ve BABAna şükret! Dönüş, BANA'dır.” (Lokmân 31/14)

وَقَضَى رَبُّكَ أَلاَّ تَعْبُدُواْ إِلاَّ إِيَّاهُ وَبِالْوَالِدَيْنِ إِحْسَانًا إِمَّا يَبْلُغَنَّ عِندَكَ الْكِبَرَ أَحَدُهُمَا أَوْ كِلاَهُمَا فَلاَ تَقُل لَّهُمَآ أُفٍّ وَلاَ تَنْهَرْهُمَا وَقُل لَّهُمَا قَوْلاً كَرِيمًا
“Ve kadâ RABBuke ellâ ta’budû illâ iyyâhu ve bi’l- VÂLİDEYNi ihsânâ (ihsânen), immâ yebluganne indeke’l- kibere ehaduhumâ ev kilâ humâ fe lâ tekul lehumâ uffin ve lâ tenher humâ ve kul lehumâ kavlen kerîmâ (kerîmen).: RABBin, ondan başkasına kul olmamanızı ve ANNE ve BABAya ihsânla davranmanızı kaza etti (takdir etti, hükmetti). Eğer ikisinden birisi veyâ her ikisi senin yanında yaşlanırlarsa onlara (ikisine) “öf!” deme. Ve onları (ikisini) azarlama ve onlara kerim (güzel, yumuşak) söz söyle!” (İsrâ 17/23)

وَاخْفِضْ لَهُمَا جَنَاحَ الذُّلِّ مِنَ الرَّحْمَةِ وَقُل رَّبِّ ارْحَمْهُمَا كَمَا رَبَّيَانِي صَغِيرًا
“Vahfıd lehumâ cenâhaz zulli mine’r- rahmeti ve kul rabbirhamhumâ kemâ rabbeyânî sagîrâ (sagîren).: Ve onlara (ikisine), merhamet ederek ve tevazû’ ile kanat ger! Ve.: “RABBim, onların beni yetiştirdiği gibi ikisine de merhamet et!” de.” (İsrâ 17/24)

Resim

Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.:ALLAH TeALÂ’nın Rızâsı, anne ve babayı hoşnut ederek kazanılır. ALLAH TeALÂ’nın Gazâbı da anne ve babayı öfkelendirmek sûretiyle celbedilir.” buyurdu.
(Tirmizî, Birr, 3/1899)

Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “Ana-babasına iyilik edene ne mutlu! ALLAH TeALÂ onun ömrünü ziyâdeleştirsin!” buyurdu.
(Heysemî, VIII, 137)

Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “Hiçbir evlâd, babasının hakkını ödeyemez. Şâyet onu köle olarak bulur ve satın alıp âzâd ederse, babalık hakkını (ancak o zaman) ödemiş olur.” buyurdu.
(Müslim, İtk, 25; Ebû Dâvûd, Edeb, 119-120; Tirmizî, Birr, 8/1906)

Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “Anne ve babasına veyâ onlardan sadece birine yaşlılık günlerinde yetişip de CeNNe giremeyen kimse perişan olsun! perişan olsun! perişan olsun!.” buyurdu.
(Müslim, Birr, 9, 10)

Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “Makbûl olduğunda şüphe bulunmayan üç DUÂ vardır.:
1-) Babanın çocuğuna DUÂsı,
2-) Misâfirin DUÂsı,
3-) Mazlumun DUÂsı.”
buyurdu.
(Ebû Dâvûd, Vitr 29/1536; Tirmizî, Birr 7/1905, Deavât 47; İbn-i Mâce, DUÂ 11)

"DUÂsı, Peygamberin ÜMMetine DUÂsı gibidir.” buyurdu.
(Süyûtî, II, 12/4199)

Nüfey bin Hâris radiyallahu anhu.: Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem bir gün.: “Büyük günahların en ağırını size haber vereyim mi?” diye üç defâ sordu.
Biz de.: “Evet, yâ Resûlallah!. dedik.
Resûl-i Ekrem Efendimiz.: ALLAH’a şirk koşmak, ana-babaya itaatsizlik etmek!” buyurduktan sonra, yaslandığı yerden doğrulup oturdu ve.: “İyi dinleyin, bir de yalan söylemek ve yalancı şâhidlik yapmak!” buyurdu.

Bu sözü o kadar çok tekrar etti ki, daha fazla üzülmesini istemediğimiz için.: “Keşke sükût buyursalar da yorulmasalar.” diye arzu ettik.”
(Buhârî, Şehâdât 10, Edeb 6, İsti’zân 35, İstitâbe 1; Müslim, Îmân 143)

Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “…Babalarınıza iyilik edin ki, çocuklarınız da size iyilik etsinler…” buyurdu.
(Hâkim, IV, 170/7258)

Ebû Hüreyre radiyallahu anhu.: “Bir şahıs, Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem’e gelerek.: “Kendisine en iyi davranmam gereken kimdir?” diye sordu.
Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.:
“Annen!” buyurdu.
O sahâbî.: “Ondan sonra kimdir?” diye sordu.
Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem Efendimiz.: “Annen!” buyurdu.
Sahâbî tekrar.: “Ondan sonra kim gelir?” diye sordu.
Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem yine.: “Annen!” buyurdu.
Sahâbî tekrar.: “Sonra kim gelir?” diye sorunca,
Resûl-i Ekrem Efendimiz bu sefer.: “Baban!” cevâbını verdi.”

(Buhârî, Edeb, 2; Müslim, Birr, 1)

Diğer bir rivâyete göre o şahıs.:
Yâ Resûlullah! Kendisine en iyi davranılması gereken kimdir?” diye sordu.
Resûl-i Ekrem Efendimiz.: “Annen, sonra annen, daha sonra yine annen, sonra baban, sonra da sana en yakın olan akraban.” buyurdu.

(Müslim, Birr 2)

Abdullah bin Mesud radiyallahu anhu.: Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem’e: ALLAH’ın en çok beğendiği amel hangisidir?” diye sordum.
Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “Vaktinde kılınan namazdır.” diye cevap verdi.
Ben.: “Sonra hangi ibâdet gelir?” dedim.
Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “Anne ve babaya iyilik ve itaat etmek.” buyurdu.
Ben.: “Daha sonra hangisi gelir?” diye sordum.
Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “ALLAH YoLu’nda cihâd etmek.” buyurdu.

(Buhârî, Mevâkît 5, Cihâd 1; Müslim, Îmân 137-139)

Ayşe radiyallahu anha.: Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem’e bir kişi geldi. Yanında da yaşlı bir zât vardı.
Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “Ey filân! Yanındaki kimdir?” diye sordu.
O kişi.: “Babamdır.” cevâbını verdi.
Bunun üzerine Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem şu îkazda bulundu.:
“Onun önünde yürüme, ondan evvel oturma, onu ismiyle çağırma ve ona hakâret ettirme!” buyurdu.

(Heysemî, VIII, 137)

Bir sahâbî, Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem’e gelerek.: “Hicret ve cihâd etmek üzere Sana bey’at ediyorum. Bunların sevâbını ALLAH’tan dilerim.” dedi.
Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “Anne ve babandan hayatta olan var mı?” diye sordu.
O Zât.: “Evet, her ikisi de hayatta.” dedi.
Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: ALLAH’tan sevâb kazanmak istiyorsun değil mi?” diye sordu.
Sahâbî.: “Evet.” Deyince,
Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “(O hâlde) Ana ve babanın yanına dön. Onlara iyi bak!.” buyurdu.
(Buhârî, Cihâd 138, Edeb 3; Müslim, Birr 6)

Ashâb-ı Kirâm’dan bir Zât, Yemen’den hicret ederek Medîne-i Münevvere’ye Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem Efendimiz’in huzûruna gelmiş ve cihâda katılmak üzere ondan izin istemişti.
Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “Yemen’de kimsen var mı?”
O Zât .: “Anam-babam var, yâ Rasûlallah!
Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “Onlar sana izin verdiler mi?”
O Zât .: “Hayır, vermediler.”
Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “Haydi Yemen’e git; onlardan izin iste! İzin verirlerse gel, cihâd et! Vermezlerse, anneni-babanı memnun etmeye çalış!.” buyurdu.
(Ebû Dâvûd, Cihâd, 31/2530)

Vaktiyle bir Sahâbî, Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem’nün huzûruna geldi ve.: “Ana ve babamı geride ağlar durumda bıraktım ve hicret etmek üzere sana bey’at etmeye geldim.” dedi.
Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem Efendimiz bu Zâta.: “Hemen onların yanına dön! Onları ağlattığın gibi yüzlerini tekrar güldür!.” buyurdu.
(Ebû Dâvûd, Cihâd, 31/2528; Nesâî, Bey`at, 10)

Hazret-i Ebûbekir’in kızı Esmâ radiyallahu anha.: “İslâm’a girmemiş olan Annem, Resûlullah zamanında yanıma gelmişti. Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem’in fikrini öğrenmek için.: “Annem, beni özleyip gelmiş. Ona ikramda bulunabilir miyim?” diye sordum.
Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem Efendimiz.: “Evet, annene iyi davran!” buyurdu.

(Buhârî, Hibe 29, Edeb 8; Müslim, Zekât 50)

Hazret-i Ali kerremallahu vechehu’nin annesi Fâtıma binti Esed radiyallahu anha, gençlik yıllarında Hazret-i Peygamber’e Öz Annesiymiş gibi hizmet etmişti. Bu Sâlihâ Kadın vefât ettiği zaman Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem, cenâzenin yanına gelmiş, başucuna oturmuş ve onun fedâkârâne hizmetine HAKk Katında şâhidlik ederek şöyle buyurmuştur.:
“Ey Annem! ALLAH Sana Rahmet eylesin. Sen, benim Öz Annemden sonra Annemdin. Kendin aç kalır beni doyururdun, kendin giymez beni giydirirdin, kendini güzel yiyeceklerden mahrum bırakarak bana yedirirdin ve bunları yaparken ALLAH’ın Rızâsını ve Âhiret Yurdunu arzu ederdin.”
Sonra Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem, cenâzenin üç kere yıkanmasını emir buyurdu. Sıra, içinde “kâfur” denen güzel kokunun bulunduğu SUya gelince Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem, bu SUyu onun üzerine kendi eliyle döktü. Sonra kendi gömleğini çıkarıp ona giydirdi. Cenâze bu gömlek üzerinden kefenlendi.
Kabir açılıp sıra cenâzenin konulacağı lahdin (yâni mezarın dip kenarındaki oyuğun) hazırlanmasına gelince, Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem, onu bizzat kendisi kazdı ve toprağını kendi elleriyle çıkardı. Bu işi bitirdikten sonra orada bir müddet yan üstü uzandı ve şöyle buyurdu.:
“Dirilten ve öldüren, ALLAH’tır. O, hiç ölmeyen DİRİdir. (ALLAH’ım!) Annem Fâtıma bint-i Esed’e mağfiret eyle! O’na hüccetini (Kelime-i Tevhîd’i) telkin eyle ve girdiği yeri (kabrini) ona genişlet. Peygamberin'in ve Benden önceki Peygamberlerinin hakkı için (DUÂmı kabûl eyle). Şüphe yok ki SEN, Merhametlilerin en Merhametlisisin…”
Sonra Resûlullah cenâze için dört tekbir getirdi, ardından da Hazret-i Abbâs ve Ebûbekir ile birlikte bizzat kendisi cenâzeyi kabre koydular.”
(Taberânî, Kebîr, XXIV, 351-2; Ya’kûbî, II, 14; İbn-i Abdilber, IV, 1891)

Ayşe radiyallahu anha.: “Bir gün Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “Uyumuştum, kendimi CeNNte gördüm. Bir kimsenin sesini işittim, Kur’ÂN okuyordu” buyurdu..
Ben.: “Bu kimdir?” diye sordum.
Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “Bu, Hârise bin Nûmân’dır.” buyurdu.
Bunu anlatan Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem Efendimiz, sözlerine şöyle devâm etti.: “İyilik işte böyle olur! İyilik işte böyle olur!.”
Rivâyetin sonunda, Hârise’yi (radiyallahu anhu) bu mertebeye yükselten meziyetinin, annesine çok iyi davranması olduğu beyân edilerek, “O, annesine karşı en iyi davranan bir sahâbî idi.” denilmektedir.
(Ahmed, VI, 151-152; Hâkim, IV, 167)

İbn-i Abbâs radiyallahu anhu.:Sa’d bin Ubâde radiyallahu anhu’nin Annesi vefât etmişti. O, Peygamber Efendimiz’e gelerek.: “Yâ Resûlullah! Yanında bulunmadığım bir sırada Annem vefât etti. Onun adına sadaka versem kendisine bir faydası dokunur mu?” diye sordu.
Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “Evet.” buyurunca,
Sa’d bin Ubâde radiyallahu anhu.: “Yâ Resûlullah! Siz de şâhid olunuz ki meyve bahçemi Annem adına tasadduk ediyorum.” dedi.
(Buhârî, Vesâyâ, 15)

Mâlik bin Rebîa radiyallahu anhu.: “Birgün biz Resûlullah’ın huzûrunda otururken Selimeoğulları’ndan bir adam çıkageldi ve.:
Yâ Resûlallah! Anamla babam öldükten sonra onlara yapabileceğim bir iyilik var mı?” diye sordu.
Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “Evet, onlara DUÂ ve istiğfarda bulunursun, vasiyetlerini yerine getirirsin, akrabâsını koruyup gözetirsin, dostlarına da ikramda bulunursun.” buyurdu.
(Ebû Dâvûd, Edeb, 119-120/5142; İbn-i Mâce, Edeb, 2)

Büyük Velî İmâm-ı Âzam, Bağdad Zindanlarında zulmün acı kırbaçları altında erirken:. “Aman bu hâlimi Anneciğim duymasın; mahvolur! Ben onun üzülmesine dayanamam!..” diyerek, bir Anne Muhabbetinin müşahhas misâlini vermiştir..
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: İSLÂM DÎNİ'nde ANA-BABA-KARı-KOCA..

Mesaj gönderen kulihvani »


Resim İSLÂM DÎNİ’nde =>EVLİLİKk.: ÂİLe..KARı-KOCA..

ŞEHVEtin=>“AH-vAH”ı ÂİLe,
==>ŞEHÂDEtin==>ŞAHı ÂİLe,
CÂN’dan CÂN’a CÂN ZİNCİRi,
HAKk’ın HAYy TEZGAHı ÂİLe!.


وَاللّهُ جَعَلَ لَكُم مِّنْ أَنفُسِكُمْ أَزْوَاجًا وَجَعَلَ لَكُم مِّنْ أَزْوَاجِكُم بَنِينَ وَحَفَدَةً وَرَزَقَكُم مِّنَ الطَّيِّبَاتِ أَفَبِالْبَاطِلِ يُؤْمِنُونَ وَبِنِعْمَتِ اللّهِ هُمْ يَكْفُرُونَ
“Vallahu ceale lekum min enfusikum ezvâcen ve ceale lekum min EZVÂCikum benîne ve hafedeten ve rezakakum minet tayyibât (tayyibâti), e fe bi’l- bâtıli yu’minûne ve bi ni’metillâhi hum yekfurûn (yekfurûne).: Ve ALLAH, sizin için sizin nefsinizden ZEVCELer (EŞLer) ve sizin için zevcelerinizden oğullar ve torunlar kıldı. Ve sizi tayyib (helâl, temiz) rızıklarla rızıklandırdı. Hâlâ bâtıla mı inanıyorlar? Ve onlar, ALLAH'ın ni'metini inkâr mı ediyorlar?” (Nahl 16/72)

وَمِنْ آيَاتِهِ أَنْ خَلَقَ لَكُم مِّنْ أَنفُسِكُمْ أَزْوَاجًا لِّتَسْكُنُوا إِلَيْهَا وَجَعَلَ بَيْنَكُم مَّوَدَّةً وَرَحْمَةً إِنَّ فِي ذَلِكَ لَآيَاتٍ لِّقَوْمٍ يَتَفَكَّرُونَ
“Ve min âyâtihî en halaka lekum min enfusikum EZVÂCen li teskunû ileyhâ ve ceale beynekum meveddeten ve rahmeh (rahmeten), inne fî zâlike le âyâtin li kavmin yetefekkerûn (yetefekkerûne).: Ve O'nun âyetlerinden olarak sizin için nefslerinizden ZEVCELer yaratmıştır ki, onunla sukûn bulasınız. Ve sizin aranızda sevgi ve rahmet (merhamet) kıldı (oluşturdu). Muhakkak ki bunda, tefekkür eden (düşünen) bir kavim için mutlaka âyetler (deliller) vardır.” (Rum 30/21)

أُحِلَّ لَكُمْ لَيْلَةَ الصِّيَامِ الرَّفَثُ إِلَى نِسَآئِكُمْ هُنَّ لِبَاسٌ لَّكُمْ وَأَنتُمْ لِبَاسٌ لَّهُنَّ عَلِمَ اللّهُ أَنَّكُمْ كُنتُمْ تَخْتانُونَ أَنفُسَكُمْ فَتَابَ عَلَيْكُمْ وَعَفَا عَنكُمْ فَالآنَ بَاشِرُوهُنَّ وَابْتَغُواْ مَا كَتَبَ اللّهُ لَكُمْ وَكُلُواْ وَاشْرَبُواْ حَتَّى يَتَبَيَّنَ لَكُمُ الْخَيْطُ الأَبْيَضُ مِنَ الْخَيْطِ الأَسْوَدِ مِنَ الْفَجْرِ ثُمَّ أَتِمُّواْ الصِّيَامَ إِلَى الَّليْلِ وَلاَ تُبَاشِرُوهُنَّ وَأَنتُمْ عَاكِفُونَ فِي الْمَسَاجِدِ تِلْكَ حُدُودُ اللّهِ فَلاَ تَقْرَبُوهَا كَذَلِكَ يُبَيِّنُ اللّهُ آيَاتِهِ لِلنَّاسِ لَعَلَّهُمْ يَتَّقُونَ
“Uhılle lekum leylete’s- sıyâmir refesu ilâ nisâikum hunne libâsun lekum ve entum libâsun lehun (lehunne) alîmallahu ennekum kuntum tahtânûne enfusekum fe tâbe aleykum ve afâ ankum, fe’l- âne bâşirûhunne vebtegû mâ keteballahu lekum, ve kulû veşrabû hattâ yetebeyyene lekumu’l- haytu’l- ebyadu mine’l- haytı’l- esvedi mine’l- fecri, summe etimmu’s- sıyâme ile’l- leyli, ve lâ tubâşirûhunne ve entum âkifûne fî’l- mesâcid (mesâcidi), tilke hudûdullâhi fe lâ takrabûhâ kezâlike yubeyyinullâhu âyâtihî li’n- nâsi leallehum yettekûn (yettekûne).: Oruç gecesi KADINLARınıza yaklaşmanız size helâl kılındı. Onlar sizin için, siz de onlar için birer elbisesiniz. ALLAH, sizin nefslerinize ihânet ettiğinizi bildi. Bunun üzerine tövbelerinizi kabul etti ve sizi affetti. Şimdi artık onlara (EŞLERinize) yaklaşın ve ALLAH'ın sizin için yazdığı (takdir ettiği) şeyleri isteyin. Fecr Vaktinde beyâz iplik, siyah iplikten tebeyyün edinceye (size belli oluncaya, gündüzün aydınlığı, gecenin karanlığından sıyrılıncaya) kadar yeyin ve için. Sonra orucu geceye kadar tamamlayın. Mescidlerde itikâfta iseniz onlarla (KADINLARınızla) mübâşeret etmeyin. Bu ALLAH'ın hudududur (yasaklarıdır). Artık ona (yasaklara) yaklaşmayın. ALLAH, âyetlerini insanlara işte böyle açıklıyor. Umulur ki böylece onlar takvâ sâhibi olurlar.” (Bakara 2/187)

Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “Kim evlenirse imânın yarısını tamamlamış olur; kalan diğer yarısı hakkında ise ALLAH’tan korksun!.” buyurdu.
(Heysemî, IV, 252)

Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “En fazîletli şefaatlerden (teşvik edilen amellerden) biri, evlilik hususunda iki kişiye aracı ve yardımcı olmaktır.” buyurdu.
(İbn-i Mâce, Nikâh, 49)
buyurdu.
(Heysemî, IV, 252)

Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “Kadın dört sebebden biri için nikâhlanır: Malı, nesebi, güzelliği ve dindârlığı. Sen dindâr olanı seç ki hayır ve bereket göresin!” buyurdu.
(Buhârî, Nikâh, 15, Müslim, Radâ, 53)

Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “Nikâh Benim SÜNNetimdir. Kim Benim SÜNNetimle amel etmezse, Benden değildir. Evleniniz! Zirâ ben, diğer ümmetlere karşı sizin çokluğunuz ile iftihar edeceğim. Kimin maddî imkânı varsa, hemen evlensin. Kim maddî imkân bulamazsa, nâfile oruç tutsun. Çünkü oruç, onun için şehveti kırıcıdır.” buyurdu.
(İbn-i Mâce, Nikâh, 1/1846)

Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “Evlenin, çoğalın! Çünkü ben (kıyâmet gününde) diğer ümmetlere karşı sizin (çokluğunuzla) iftihar edeceğim!” buyurdu.
(Abdurrezzâk, el-Musannef, VI, 173; Beyhakî, es-Sünenü’l-kübrâ, VII, 131)

Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “Üç şeyi geciktirmeyin. Vakti gelince namazı, hazır olunca cenâzeyi ve denk birini bulunca bekârı evlendirmeyi.” buyurdu.
(Tirmizî, Salât, 13/171)

Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “Ey gençler! Sizden evlenmeye güç yetirenler evlensin!.” buyurdu.
(Buhârî, Nikâh, 3; Müslim, Nikâh, 1)

Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “Nikâh Benim SÜNNetimdir. Benim SÜNNetimi uygulamayan benden değildir. Evleniniz. Çünkü Ben diğer ümmetlere karşı sizin çokluğunuzla iftihar ederim.” buyurdu.
(İbn Mâce, Nikâh, 1)

Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “Kimin evlenmeye gücü yetiyorsa evlensin. Çünkü evlilik, gözü haramdan alıkoyar ve iffeti en iyi şekilde korur…” buyurdu.
(Buhârî, Savm, 10)

Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “Kadın dört şeyi, yâni malı, güzelliği, soy-sopu ve dindeki kemâli için nikâhlanır. Siz dindâr olanını tercih ediniz ki, elleriniz hayır görsün!..” buyurdu.
(Buhârî, Nikâh, VI. 123; Müslim, Radâ, 53)

Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “Nikâhın hayırlısı, külfetsiz olanıdır.” buyurdu.
(Ebû Dâvud, Nikâh, 32)

Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “Zenginlerin dâvet edilip fâkirlerin çağırılmadığı düğün yemeği ne fenâ bir yemektir.” buyurdu.
(Buhârî, Nikâh 72; Müslim, Nikâh 107. Ayrıca bkz. İbn-i Mâce, Nikâh 25)

Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “Ey insanlar! Kadınların haklarına riâyet ediniz! Onlara şefkat ve sevgi ile muâmele ediniz! Onlar hakkında ALLAH’tan korkmanızı tavsiye ederim. Siz kadınları, ALLAH emâneti olarak aldınız; onların nâmuslarını ve iffetlerini ALLAH adına söz vererek helâl edindiniz!” buyurdu.
(Sahîh-i Buhârî Muhtasarı, X. 398)

Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “Evleniniz, boşanmayınız!.. Zirâ boşanma dolayısıyla Arş titrer…” buyurdu.
(Ali el-Müttakî, IX, 1161/27874)

Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “Bir kimse geceleyin hanımını uyandırır da beraberce veyâ her biri kendi başına iki rekat namaz kılarlarsa, ALLAH’ı çok zikreden erkekler ve ALLAH’ı çok zikreden kadınlardan yazılırlar.” buyurdu.
(Ebû Dâvûd, Tatavvû 18, Vitir 13)

Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “Geceleyin kalkıp namaz kılan, hanımını da kaldıran, kalkmazsa yüzüne SU serperek uyandıran kimseye ALLAH rahmet etsin! Aynı şekilde geceleyin kalkıp namaz kılan, kocasını da uyandıran, uyanmazsa yüzüne SU serperek uykusunu kaçıran kadına da ALLAH rahmet etsin!.” buyurdu.
(Ebû Dâvûd, Tatavvû 18, Vitir 13)

Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “Sâliha kadın, kocası yüzüne baktığı zaman onu SEVindirir, kocasının meşrû isteklerini yerine getirir ve onun olmadığı yerde hem malını, hem de nâmusunu muhafaza eder.” buyurdu.
(Heysemî, IV, 252)

Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “Kocası kendisinden râzı olarak vefât eden kadın, CeNNe gider.” buyurdu.
(Tirmizî, Radâ, 10; Ayrıca bkz. İbn-i Mâce, Nikâh, 4)

Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem. “Mü’min, ALLAH’a takvâdan sonra en ziyâde sâliha bir eşten hayır görür. Böylesi bir kadına emretse itaat eder. Ona baksa SEVinç duyar, bir şeyi yapıp yapmaması hususunda yemin etse, kadın bunu yerine getirerek onu yeminden kurtarır, kadınından ayrılıp uzak bir yere gitse, kadın hem kendi nâmusunu korur hem de kocasının malı hususunda hayırlı ve dürüst olur.” buyurdu.
(Heysemî, IV, 252)

Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “Dünya geçici bir faydadan ibârettir. Onun fayda sağlayan en hayırlı varlığı dindâr kadındır.” buyurdu.
(Müslim, Radâ, 64; Ayrıca bkz: Nesâî, Nikâh, 15; İbn-i Mâce, Nikâh, 5)

Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “Sâhib olunan şeylerin en kıymetlisi; zikreden bir dil, şükreden bir kalb, kocasının îmanına yardımcı olan sâliha bir eştir…” buyurdu.
(Tirmizî, Tefsir 9/9)

Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “Kendi için evlenmek kolay olduğu hâlde evlenmeyen kişi benden değildir!.” buyurdu.
(Beyhakî, Şuâb, VII, 338/5095)


Resim

Lâ TAHZeN..
’yı BİLiRsem===>’m KALmaz==->ÜZMEm,
İLÂHE’yi BULuRsam->İLÂH DERim->ÜZÜLMEm,
=====>İLLâ’da OLuRsam=====>İLLâ SEVeRim,
==>ALLAH’ı YAŞARsam==>ALLAH’ta SEViLİRim!.

إِلاَّ تَنصُرُوهُ فَقَدْ نَصَرَهُ اللّهُ إِذْ أَخْرَجَهُ الَّذِينَ كَفَرُواْ ثَانِيَ اثْنَيْنِ إِذْ هُمَا فِي الْغَارِ إِذْ يَقُولُ لِصَاحِبِهِ لاَ تَحْزَنْ إِنَّ اللّهَ مَعَنَا فَأَنزَلَ اللّهُ سَكِينَتَهُ عَلَيْهِ وَأَيَّدَهُ بِجُنُودٍ لَّمْ تَرَوْهَا وَجَعَلَ كَلِمَةَ الَّذِينَ كَفَرُواْ السُّفْلَى وَكَلِمَةُ اللّهِ هِيَ الْعُلْيَا وَاللّهُ عَزِيزٌ حَكِيمٌ
“İlla tensurûhu fe kad nasarahullâhu iz ahracehullezîne keferû sâniyesneyni iz humâ fî’l- gâri iz yekûlu li SÂHİBİHÎ LÂ TAHZEN innallahe meanâ, fe enzelallahu sekînetehu aleyhi ve eyyedehu bicunûdin lem terevhâ ve ceale kelimetellezîne keferû’s suflâ, ve kelimetullâhi hiye’l- ulyâ vALLAHu AZÎZun HAKÎM (hakîmun).: O'na sizin yardım etmeniz dışında (etmediğinizde) o zaman ALLAH, O'na (Resûl'e) yardım etmişti. Kâfir olanlar, O'nu (Mekke'den) çıkardığı (çıkmaya mecbur ettikleri) zaman iki (kişi)nin ikincisi idi. İkisi mağarada iken arkadaşına şöyle demişti:: “Mahzun olma/ÜZÜLme! Muhakkak ki; ALLAH, BİZİMLE beraber.” O zaman ALLAH, O'nun üzerine sekînetini indirdi.Ve O'nu göremediğiniz bir ordu ile destekledi. Kâfirlerin sözünü suflî kıldı. Ve ALLAh'ın SÖZÜ; O, çok YÜCEdir. Ve ALLAH; AZÎZ'dir (üstündür), HAKÎM'dir (hüküm sâhibi ve hikmet sâhibidir).” (Tevbe 9/40)
Resim
Cevapla

“Divanında Muhammedi Tasavvuf” sayfasına dön