RASÛLULLAH (sav)’in 99 İSM-i ŞERİFİ:

Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12881
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

RASÛLULLAH (sav)’in 99 İSM-i ŞERİFİ:

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim

RASÛLULLAH sallallahu aleyhi ve sellemin 99 İSM-i ŞERİFİ:

EÛZU BİLLÂHİ MİNE'Ş-ŞEYTÂNİ'R-RACÎM
Bİ'SMİ'LLÂHİ'R-RAHMÂNİ'R-RAHÎM


Aziz Kardeşlerim!
Uzun yıllardır dertli derunumda bir hasretti ki, "Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in 99 İsm-i Şerifini deli gönlümce cem’ edip,
çiçek çiçek renklesem, desen desen zevklesem, Kur'ân-ı Kerimimizle ve Hadis-i şeriflerimizle hazırlayıp HAZZlasam!" derdim.
Elhamdulillahi Rabbu’l-âlemîn ki nasib-i müyesser oldu başladık.

Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in İSİMleri, halk arasında Kara Davud diye meşhur Delâil-i Hayrat isimli eserde ve benzerlerinde yüzlerce sıralanıp bahsedilmiştir.
Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in mübârek isimlerinden 99 İsmini mâna açılımıyla sunmaya azmettim.
Okuyan kardeşlerimle BİZBİR-liği içinde Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in gönül hoşnutluğunu umarım inşae ALLAH..
Biliyoruz ki Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in isimleri salavatla birlikte anılıp-okunmalıdır.

Muhammedinura mahsus 7 renkli Gönül GÜLleriyle GÜL Bağımızı GÜLlendiren GÜL kardeşimize teşekkür ederim ve duacısıyım
inşae ALLAH.
Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in Kerem Kevserinde BİZ BİR-İZ Damlaları kardeşlerimizin katkılarını bekleriz İnşae ALLAH.

MuhaMMedî MuHABBetlerimle...


Resim

Resim

Yâ Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem!

Beden-Nefs-Kalb-Ruh ve Sırr Dilimle
Ezel-Ebed Bitmez Müdded Emelimle
Her Yarım Nefeste Benle Canımdaki Ecelimle
5 Yönden
Es-Selâm es-Salât Sana "EL"indeki ELimle
Senden Sana bu İNİLTİm HaYY, RûHumdaki Nûr-U MîMle

Yâ Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem!




إِنَّ اللَّهَ وَمَلَائِكَتَهُ يُصَلُّونَ عَلَى النَّبِيِّ يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا صَلُّوا عَلَيْهِ وَسَلِّمُوا تَسْلِيمًا
Resim---“İnnallâhe ve melâiketehu yusallûne ale'n-nebiyyi, yâ eyyuhellezîne âmenû sallû aleyhi ve sellimû teslîmâ(teslîmen) : Şüphesiz, ALLAH ve melekleri Peygambere SALL ederler. Ey îman edenler, siz de ona SALL edin ve tam bir TESLÎMİYET-le ona SELÂM verin!.” (Ahzâb Sûresi, 33/56)

Resim

HaYY DOST!..

SELÂM SALL DOST-un DOSTuna
YaZ GÖNder KITMİR POSTuna
SELÂM-ın BAŞ-ım ÜST-üne…
Es SALLat u ve’s- SELÂMu aleyKE Yâ Rasûlallah
LebbeyKE Yâ Azîz ALLAH!. Sâdeyke Yâ Rasûlallah!..


*

HaBîB HABBE-ne Es SELÂM
YeŞiL KUBBE-ne Es SELÂM
RaBB-den RaBB-ene Es SELÂM…
Es SALLat u ve’s-SELÂMu aleyKE Yâ Rasûlallah
LebbeyKE Yâ Azîz ALLAH!. Sâdeyke Yâ Rasûlallah!..


*

Es SELÂM MîM MuStaFâ-sı
vASL-ı VuSLat-ın VeFâ-sı
SıRR-ı SıFıR-ın SeFâ-sı…
Es SALLat u ve’s-SELÂMu aleyKE Yâ Rasûlallah
LebbeyKE Yâ Azîz ALLAH!. Sâdeyke Yâ Rasûlallah!..


*

Es SELÂM MîM-in MuHTaR-ı
AKL-ın AŞK-a ANAhtar-ı
TeCeLLî-nin TezGÂHtÂR-ı
Es SALLat u ve’s-SELÂMu aleyKE Yâ Rasûlallah
LebbeyKE Yâ Azîz ALLAH!. Sâdeyke Yâ Rasûlallah!..


*

Es SELÂM Tâ-Hâ Yâ-SîN-i
KaSAs-ın MîM-de Tâ- SîN-i
HAKK MÜLKünde YevMi’d- DÎN-i..
Es SALLat u ve’s-SELÂMu aleyKE Yâ Rasûlallah
LebbeyKE Yâ Azîz ALLAH!. Sâdeyke Yâ Rasûlallah!..


*

Es SELÂM Yedi Hâ-MîM-i
MuHataB-ın MEN-i KİM-i
CeNNet-in NÛNeyn CîM-i…
Es SALLat u ve’s-SELÂMu aleyKE Yâ Rasûlallah
LebbeyKE Yâ Azîz ALLAH!. Sâdeyke Yâ Rasûlallah!..


*

“Yâ-SîN” SıRR-ı SADR-ın “SaD” ı
KuDReTuLLaH-ın “KaF” AD-ı
NûR-u MîM, “NûN” un MuRaD-ı..
Es SALLat u ve’s-SELÂMu aleyKE Yâ Rasûlallah
LebbeyKE Yâ Azîz ALLAH!. Sâdeyke Yâ Rasûlallah!..


*

EzEl - EBeD “Elif-LâM” ı
SÖZ-üne, SES-te KELÂM-ı
Es SELÂM-ın SîN SELÂM-ı…
Es SALLat u ve’s-SELÂMu aleyKE Yâ Rasûlallah
LebbeyKE Yâ Azîz ALLAH!. Sâdeyke Yâ Rasûlallah!..


*

RABB SÖZünün RASÛL SES-i
Mâ-SiVâ-ya “RAHM” NeFeS-i
“NûN” KuŞu-na cAN KafeS-i..
Es SALLat u ve’s-SELÂMu aleyKE Yâ Rasûlallah
LebbeyKE Yâ Azîz ALLAH!. Sâdeyke Yâ Rasûlallah!..


*

RABBu’l- ÂLemîN-in EL-i
ÂLemîN RAHM-ET TeMeL-i
Ehl-i Beyt-in “B” GüZeL-i
Es SALLat u ve’s-SELÂMu aleyKE Yâ Rasûlallah
LebbeyKE Yâ Azîz ALLAH!. Sâdeyke Yâ Rasûlallah!..


*

BEN-im MuHTaC ŞuûR-una
TEN-im MeCBuR MîM NûR-una
cAN-ım Me’MuR SüRÛR-una..
Es SALLat u ve’s-SELÂMu aleyKE Yâ Rasûlallah
LebbeyKE Yâ Azîz ALLAH!. Sâdeyke Yâ Rasûlallah!..


*

AN-ım MaHKuM O-NûR-una
SîNe TÛRu-mda SÛR-una
CeZB ET RUH-um HuZuRu-na…
Es SALLat u ve’s- SELÂMu aleyKE Yâ Rasûlallah
LebbeyKE Yâ Azîz ALLAH!. Sâdeyke Yâ Rasûlallah!..


*

FAKRiyyette KULluk FAKR-ım
ACZiyette SEN-SîN FAHR-ım
ZiLLeT-te İLLeT-te ZAHR-ım..
Es SALLat u ve’s-SELÂMu aleyKE Yâ Rasûlallah
LebbeyKE Yâ Azîz ALLAH!. Sâdeyke Yâ Rasûlallah!..


*

BeŞEriyette ZâhiR-SîN
VeLâyetinde MâhiR-SîN
NüBüvvetinde TâhiR-SîN..
Es SALLat u ve’s-SELÂMu aleyKE Yâ Rasûlallah
LebbeyKE Yâ Azîz ALLAH!. Sâdeyke Yâ Rasûlallah!..


*

Üç MîM-inde MuhaMMEd-SîN
İki MîM MahMud-u SEN- SîN
Tek MîM HaMid – AhMed-iSîN…
Es SALLat u ve’s-SELÂMu aleyKE Yâ Rasûlallah
LebbeyKE Yâ Azîz ALLAH!. Sâdeyke Yâ Rasûlallah!..


*

SELÂM Kâbe Kavseyn-iNe
ALİ ŞAH u HAseyn-iNe
FaTMa AH-ı HUseyn-iNe..
Es SALLat u ve’s-SELÂMu aleyKE Yâ Rasûlallah
LebbeyKE Yâ Azîz ALLAH!. Sâdeyke Yâ Rasûlallah!..


*

Es SELÂM AShaB ÂL-iNe
KûN feyeKûN KeMâL-iNe
HaSR-ET cANım CeMâL-iNe..
Es SALLat u ve’s-SELÂMu aleyKE Yâ Rasûlallah
LebbeyKE Yâ Azîz ALLAH!. Sâdeyke Yâ Rasûlallah!..


*

KıTMîR-im SıRRım sÖZ-lediM
HaSR-Etim YOLun gÖZ-lediM
İHVaNîm cAN-dan ÖZ-lediM…
Es SALLat u ve’s-SELÂMu aleyKE Yâ Rasûlallah
LebbeyKE Yâ Azîz ALLAH!. Sâdeyke Yâ Rasûlallah!..


06.03.11. 1:25
gkk..gnlbg..
nrm..cndcncg..
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12881
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: RASÛLULLAH (sav)’in 99 İSM-i ŞERİFİ:

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim


7- ABDULLAH sallallahu aleyhi ve sellem:

RABBu’l-Âlemin Teâlâ’ya KULlukta Eşsiz Örnek olan Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Efendimizin ABDULLAH İsm-i Şerîfini iyi ANlamalıyız.
ABDULLAH ismi, ALLAH celle celâluhu’nun Kulu demektir.
Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem için de söz konusu olunca;
ABDULLAH İsmi indeki ALLAH lafzullahı, tüm İsimlerinin bildirdiği Özellik ve Güzellikleri bizzât Kalbinde ve Hayatında; İbâdet, İtâat, Zikir, Fikir, Şükür ve her hususta fiilen Yaşamış ve Yaşamaya örnek olmuş
ALLAHKULU-ABDULLAH aleyhisselâmdır.

Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in;
Beşeriyyet, Velâyet, Nübüvvet, Risâlet ve ÜMMiyyet ANA Kavaramları iyi Anlaşılmadan, hâşâ rastgele birisi Kur'ân-ı Kerim’i getirip gitti sanılır ve küfre saplanılır Allah korusun!
Kur'ân-ı Kerimimizdeki Açık HÜKÜMler gereğince bir KUL-ABDULLAH olarak; ALLAH celle celâluhu ve Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’e;
Teslim olup, İman edip, Tâbi Olup, İtâat ederek OL-ÂN-a Rıza İçinde YAŞAyacaktır Kur'ân-ı Kerim HÜKMünce inşae ALLAH.
Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem; ALLAH (İsm-i celâl) celle celâluhu’nun Azamet ve Kudreti karşısında, ABDULLAHı olarak kulluk vasıflarını, Fakriyet, Acziyet, Zillet ve İlletini; Yâni Mahviyetini, İLÂHÎ İLİM, İRADE, İDRAK VE İŞTİRAK TEVHİDİ ile ebedîyyen giyinip tenezzül ve tevâzu’ ile ABDULLAH-lık Şerefini fiilen yaşamıştır.

Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in Kur'ân-ı Kerim’deki BEŞER oluşu:

قُلْ إِنَّمَا أَنَا بَشَرٌ مِّثْلُكُمْ يُوحَى إِلَيَّ أَنَّمَا إِلَهُكُمْ إِلَهٌ وَاحِدٌ فَمَن كَانَ يَرْجُو لِقَاء رَبِّهِ فَلْيَعْمَلْ عَمَلًا صَالِحًا وَلَا يُشْرِكْ بِعِبَادَةِ رَبِّهِ أَحَدًا
Resim---“Kul innemâ ene beşerun mislukum yûhâ ileyye ennemâ ilâhukum ilâhun vâhid (vâhidun), fe men kâne yercû likâe rabbihî fel ya’mel amelen sâlihan ve lâ yuşrik bi ıbâdeti rabbihî ehadâ (ehaden): De ki : "Ben ancak sizin gibi bir BEŞERim-İnsanım, bana ancak ilâhınızın bir tek ilâh olduğu vahyolunuyor. Onun için her kim RABB'ine kavuşmayı arzu ederse, güzel bir amel işlesin ve RABB'ine yaptığı ibâdete hiçbir şirk koşmasın..." (Kehf 18/110)

قُلْ إِنَّمَا أَنَا بَشَرٌ مِّثْلُكُمْ يُوحَى إِلَيَّ أَنَّمَا إِلَهُكُمْ إِلَهٌ وَاحِدٌ فَاسْتَقِيمُوا إِلَيْهِ وَاسْتَغْفِرُوهُ وَوَيْلٌ لِّلْمُشْرِكِينَ
Resim---“Kul innemâ ene beşerun mislukum yûhâ ileyye ennemâ ilâhukum ilâhun vâhidun festekîmû ileyhi vestagfirûh (vestagfirûhu), ve veylun lil muşrikîn(muşrikîne) : "De ki : "Bende ancak sizin gibi bir BEŞERim-İnsanım. Bana ilâhınızın bir tek ilâh olduğu vahy olunuyor. Artık O'na yönelin, O'ndan mağfiret dileyin. Ortak koşanların vay hâline!" (Fussilet 41/6)

Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in kendi dilinden BEŞER oluşu:

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Ben de sizin gibi bir BEŞERim-insa-nım. Siz dâvâlarınızın halli için bana geliyorsunuz. Bâzınızın hüccet yönüy-le, diğer bâzısından daha iknâ edici olması sebebiyle ben, dinlediğime isti-nâden onun lehine hükmedebilirim. Kimin lehine kardeşinin hakkından bir şey hükmetmişsem (bilsin ki), onun için cehennemden bir ateş parçası kesmiş olurum.” Buyurdu.
(Buhârî, Şehâdât 27, Mezâlim 16; Müslim, Akdiye 5)

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Hakkımda, hristiyanların Meryem oğlu Îsâ’ya yaptıkları aşırı övgülerde bulunmayın. Şurası muhakkak ki ben, Allâh’ın bir kuluyum. Benim için: “Allâh’ın KULu ve RESÛLü” deyin.” Buyurdu.
(Buhârî, Enbiyâ, 48)

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Siz beni, hakkım olan derecenin üzerine yükseltmeyiniz! Çünkü Allâhu Teâlâ beni Rasûl edinmeden önce Kul edinmişti.” Buyurdu.
(Hâkim, III, 197/4825; Heysemî, IX, 21)

Bir gün Efendimiz Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem bir grup sahâbî ile yolda yürürken, onlardan birisi örtü ile Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’i güneşten korumak istedi.
Rasûlullâh sallâllâhu aleyhi ve sellem, bir kimsenin kendisine gölgelik yapmakta olduğunu fark edince ona hemen bırakmasını söyledi ve örtüyü alıp yere koydu. Ardından da:
Ben de sizin gibi bir BEŞERim!” buyurdu.
(Heysemî, IX, 21)

Ancak Hatemü’r-RUSÛL ve Rahmetenli’l-Âlemîn Oluşunu karıştırmamalıyız.

İlk ve Son NOKTA, NûR-u MîM-MuhAMMeD aleyhisselâm..

Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem olarak ALLAH'ın Rasülü, Abdullah olarak ALLAH'ın kulu, ayıkan akılların en yakın
"Yakîn Yolu"...
Ezelî Tevhid Ezânı, Ebedî Şehâdet Mîzânı...
Şerîat-ı Muhammedîyye,
Tarikat-ı Hamîdiyye,
Mârifet-i Ahmediyye ve
Hakikat-i Habibiyye ve daha nice hakaik (hakikatler) ve dekaik (incelikler) derc edilmiş (dürülüp bükülüp sonsuz incir ağacının toplu iğne ucu kadar incir tohumuna sokulduğu gibi gizlenmiş) tir...
Abartıyorum sanma, Şe'enullah'ı seyret ve Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'i dinle:


Resim--- Ebu Bekre (radiyallahu anhu)'dan Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: "Zaman döndü dolaştı ALLAH'ın gökleri ve yeri yarattığı andaki haline geldi!" Buyurdu.
(Buhârî, Mediü'l-Halk 2; Müslim, Kasame 29/1305; Ebu Dâvud, Menasil 67/1947; İmâm Ahmed Müsned 5/3773)

Resim---Câbir bin Abdullah radiyallahu anhu’dan:
“Yâ Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem! Anam babam sana fedâ olsun, ALLAH’ın en evvel yarattığı şeyi bana söyler misin?” dedim. Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem buyurdu ki:
“Yâ Câbir! eşyâdan önce, Kendi Nurundan (Nurullah) senin PEYGAMBERİNİN NURUnu yarattı.” Ve şöyle buyurdu:
“O Nur, ALLah’ın kudretiyle dilediği yerlerde devredip gezerdi. O zaman ne levh, ne kalem, ne cennet, cehennem, ne melek, ne gök, ne güneş, ne ay, ne cin ne de ins var idi.”

Ondan sonra buyurdu ki: “ALLAHu Teâlâ mahlûkatı yaratmak istediği zaman, o nuru taksim edip 4 parça yaptı:
İlk parçadan KALEMi yarattı.
İkinci parçadan LEVH’i yarattı.
Üçüncü parçadan ARŞ’ı yarattı.
Dördüncü parçayı taksim edip dört parça yaptı:
İlkinden GÖKleri yarattı.
İkincisinden YERi yarattı.
Üçüncüsünden CENNET ve CEHENNEMi yarattı.
Dördüncü parçayı yine taksim edip dört parçaya ayırdı:
Birincisinden mü’minlerin GÖZlerinin NURUnu yarattı.
İkincisinden KALBlerinin NURUnu yarattı ki o, ALLAH’ı bilmedir.
Üçüncüsünden DİLlerinin NURUnu yarattı ki o da Kelime-yi Tevhiddir....”

(İmâm Ahmed, Müsned IV-127; Hâkim, Müstedrek II-600/4175; İbni Hibban, El İhsân XIV-312/6404)

Resim

Bizler mutlaka ALLAH'a ABDULLAH-KUL Olmakla;

ALLAHU ZÜ’L-CELÂL’e Teslim, İman, Tâbi’ ol ve İtaat edebilmek için Akıl sahibi İnsan olarak ilk önce Bizim gibi ABDULLAH Olan Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’e Teslim, İman, Tâbi’ oluş ve İtaat etmeye; Muhtaç, Mecbur, Me’mur ve Mahkûmuz.

ALLAH ve Rasûlüne Teslim Olunuz. (bknz. Ahzâb 33/56)

ALLAH ve Rasûlüne İman Ediniz. (bknz. Nur 24/62; Hucurât 49/15; Hadid 57/7,19,21; Mücâdele 58/4;Saff 61/11; (Fetih/9,13)

ALLAH ve Rasûlüne Tâbi Olunuz. (bknz. Enfâl 8/24.)

ALLAH ve Rasûlüne İtâat Ediniz." (bknz. Âl-i İmrân 3/132; Nisâ 4/59,69,80; Mâide 5/92; Enfâl 8/1,20,46; Tevbe 9/71; Yûsuf 12/109; Nur24/52,54,56; Ahzâb 33/71; Muhammed 47/33; Feth 48/17; Hucûrat 49/14; Mücâdele 58/13; Tegâbûn 64/12.)

Âyet-i Celîlerini iyi Anlayarak okuyalım ki,
Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in
Beşeriyet ve Resûliyyet yönlerini Kur'ân-ı Kerim ve Sahih Hadisler ışığında anlayalım inşae ALLAH.
Tüm Müslümanlar olarak Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Kerem Kevserinde BİZ BİR-İZ Olup;

GeÇmişimiz için Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in TEVBE-İstiğfarında BİZ BİR-İZ.
Şu ÂNımız-herÂNımız için Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in RIZA-sında BİZ BİR-İZ.
GeLeceğimiz için Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in DUÂ-sında BİZ BİR-İZ.
Son NEFESimiz için Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in ŞEHÂDET-inde BİZ BİR-İZ OLmak ANA Arzumuz, İnancımız ve İşimiz OLsun inşae ALLAH!
Âmin Yâ Muîn ALLAH celle celâluhu!

Allahümme salli alâ seyyidinâ ve mevlânâ Muhammedîn ve alâ alihi ve ehl-i beytihi Muhammedîn nuru'z-zât ve sırr-ı sârî'i fi'l-cemii'l-esmâyı ve's- sıfat ve eshabihi ecmâin!

KÛN! Kâf - Vav - Nun:
"Nur"un vücûd giyip kevn-ü-kâinât olması...
Öyle bir Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem ki;
Şifâsı (şefâatı) Şâmil, Vefâsı Kâmil, Sefâsı Sırra Hâmildir...


Rahmet-i Rahmâniyye'nin Hakikatı ve ta kendisi: Rahmetenli'l-âlemin'dir:

وَمَا أَرْسَلْنَاكَ إِلَّا رَحْمَةً لِّلْعَالَمِينَ
Resim---“Ve mâ erselnâke illâ rahmeten lil âlemîn(âlemîne): "(Resûlüm!) Biz seni ancak âlemlere Rahmet olarak gönderdik." (Enbiyâ 21/107)

وَمَا أَرْسَلْنَاكَ إِلَّا كَافَّةً لِّلنَّاسِ بَشِيرًا وَنَذِيرًا وَلَكِنَّ أَكْثَرَ النَّاسِ لَا يَعْلَمُونَ
Resim---“Ve mâ erselnâke illâ kâffeten lin nâsi beşîren ve nezîren ve lâkinne ekseren nâsi lâ ya’lemûn(ya’lemûne): "Biz seni bütün insanlara ancak müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderdik; fakat insanların çoğu bunu bilmezler." (Sebe' 34/28)

Rahmet-i Rahîmiyyetin Muhammedî Hakikati:

لَقَدْ جَاءكُمْ رَسُولٌ مِّنْ أَنفُسِكُمْ عَزِيزٌ عَلَيْهِ مَا عَنِتُّمْ حَرِيصٌ عَلَيْكُم بِالْمُؤْمِنِينَ رَؤُوفٌ رَّحِيمٌ
Resim---“Lekad câekum resûlun min enfusikum azîz(azîzun), aleyhi mâ anittum harîsun aleykum bil mu’minîne raûfun rahîm(rahîmun): Andolsun size, içinizden sıkıntıya düşmeniz O'nun gücüne giden, size pek düşkün, mü'minlere şefkatli ve esirgeyici olan bir elçi gelmiştir.” (Tebve 9/128)

Rahmet-i Rahîmiyyetin hakikati elbette ALLAH celle celâluhu’ya aittir:

وَاكْتُبْ لَنَا فِي هَذِهِ الدُّنْيَا حَسَنَةً وَفِي الآخِرَةِ إِنَّا هُدْنَا إِلَيْكَ قَالَ عَذَابِي أُصِيبُ بِهِ مَنْ أَشَاء وَرَحْمَتِي وَسِعَتْ كُلَّ شَيْءٍ فَسَأَكْتُبُهَا لِلَّذِينَ يَتَّقُونَ وَيُؤْتُونَ الزَّكَاةَ وَالَّذِينَ هُم بِآيَاتِنَا يُؤْمِنُونَ
Resim---“Vektub lenâ fî hâzihid dunyâ haseneten ve fîl âhıreti innâ hudnâ ileyk(ileyke), kâle azâbî usîbu bihî men eşâu ve rahmetî vesiat kulle şey’(şey’in), fe se ektubuhâ lillezîne yettekûne ve yu’tûnez zekâte vellezîne hum bi âyâtinâ yu’minûn(yu’minûne) : “Bize, bu dünyada da iyilik yaz ahirette de. Şüphesiz biz sana döndük." Allah buyurdu ki: Kimi dilersem onu azabıma uğratırım; rahmetim ise her şeyi kuşatır. Onu, sakınanlara, zekâtı verenlere ve âyetlerimize inananlara yazacağım. (A'râf 7/156)

"İşte böylesi bir Muhammed aleyhi’s-selâm'ın Subhanî Sesini DUY ve UY!" diyorum nefsime ve sizlere...

Es Salat u ve’s-Selâm Yâ Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem!


Resim--- Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Kim ki benim üzerime Cuma günü 80 defa Salâvât getirirse ALLAH onun 80 yıllık günâhını bağışlar”
Ashab-ı Güzin soruyor: “Yâ Resûlullah! Bu nasıl bir salâvâttır?”
Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Allahümme salli âlâ Muhammed’in abdike ve nebîyyike ve resûlike ve nebîyyü’l-ümmiyyi" salâvâtını (bir oturuşta 80 kere) okur.” buyurmuştur.
(Hâkim-i Tirmizî-Nevâdirü’l-Usûl)


Resim
Resim
Kullanıcı avatarı
Gul
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 5153
Kayıt: 11 Haz 2009, 02:00

Re: RASÛLULLAH (sav)’in 99 İSM-i ŞERİFİ:

Mesaj gönderen Gul »

Resim

ZEVK 905

Olmuş-Olan-Olacaklar, Senden Sana BEN de kimim?
HAKKla Halkın sınırı Ben”, “BEN kimim? “BEN kim değilim?
ABDULLAH ü RESÛLULLAH MuhaMMed dilinden dinle!
KUL-lukla başlar İhvÂNi, HAKK a YÖNEL--EĞİL-im!..


Kul İhvâni
02.09.1991 14:32
Antly-yltn..
Resim
Kullanıcı avatarı
Gul
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 5153
Kayıt: 11 Haz 2009, 02:00

Re: RASÛLULLAH (sav)’in 99 İSM-i ŞERİFİ:

Mesaj gönderen Gul »

Resim

ZEVK 1315

Şehvet mi Arzu mu Maksad, İlim mi Hikmet mi Hocam!
Kadeh mi Şarab mı Sarhoş, Sûret mi Sîret mi Hocam!
Mevlâ Malı Dünya.. Âşık, Posta değil Dosta Yönel!
Tek KıBLe-li ABDULLAH OL! Hâlimiz İbret mi Hocam!


Kul İhvâni
05.02.97 09:25
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12881
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: RASÛLULLAH (sav)’in 99 İSM-i ŞERİFİ:

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim

ŞeRiAT-ın İZ-i O-dur
TaRiKaT-ın BiZ-i O-dur
MâRiFeT-in İRfâN-ı O
HaKiKaT-ın GiZ-i O-dur

ZEVK 4435

MuhaMMeD İBNi ÂMİNE!.. ABDULLAH İBNi ABDULLAH
VeLîYYuLLaH u EHLuLLaH
!.. NeBîYYULLaH RaSûLuLLaH
RaBBu’l- ÂLEMîN den Her ÂN, HaYY RAHMETenli’l-ÂLEMîN
VâCiBul- VuCÛD VeCH-inde, HaYY HaBBesi HABÎBULLAH!..


30.04.11 13:38
çlçlmd..

Resim
Resim
Kullanıcı avatarı
Gul
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 5153
Kayıt: 11 Haz 2009, 02:00

Re: RASÛLULLAH (sav)’in 99 İSM-i ŞERİFİ:

Mesaj gönderen Gul »

Resim

ZEVK 1598

Zâhir → Abdike Muhammed (sav) → Cism-i Şeriat Sahibi
Bâtın → Nebiyyike Mahmud(sav) → İsm-i Tarikat Tabibi
Âhir → Resûlike AHMED (sav) → Mârifetin Muttasıfı
Evvel → Nebiyyü Ümmüyyün → Haikat-ı HAKK Habibi..


27.09.1999 02:14
Lârâ shllri...shr..


Nebiyyü Ümmüyyün : Ahadiyyet âmâsından haber veren..
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12881
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: RASÛLULLAH (sav)’in 99 İSM-i ŞERİFİ:

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim

8- AHMED sallallahu aleyhi ve sellem

MURADullah Evvelinde HABBE “KûN!” EMRullah ile SUNNETullahta “feyeKûN!” Muhavvetullahı NûR-uMîM Mevcûd olup,
AHAD ALLAH celle celâluhu MuHABBEt MîM-iyle göbekten MîMleyip AhMeD aleyhisselâm’ı El Zâhir İsmine MAZHAR Kıldı.

A-HMeD: En-İlk-Tek HAMD Edendir.
İLK NOKTA-İLK NûRdur Mevcudattan önce HAMD eden ve AKLa HAMD ile NAKLi BAĞlayan.
İnsan varlık göstermeden gök ehli ve melekler AHMED aleyhisselâm Adıyla zikredip HAMDini övmüşlerdir.

Ezeldeki Habib (habbe)’de olmayan (gözükmeyen) Masdar Mimi, Ahmed’de bir mim iken, Mahmud’da iki mim ve Muhammed’de üç mim ile dinde, dünyada ve âhirette Rahmetenlilâlemin olarak mâhlukatın anası ve tohumu olan Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’de yaratılanların mutlak kemâline ulaşmıştır.

Peygamber Farsça olup haber getiren demektir.
Peyam : haber.
Ber:getiren.
Nebî:haberci.
Resûl: elçi.

Peygamberimiz, Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem'e Muhammedî tasavvuf penceresinden basar ve basîretle bakalım:
Mâsivâ (ALLAH Tealâ'dan gayrısı)'nın mânâsı Muhammed Aleyhis selâmdır ve merkezindeki Muhammedî Nurullah noktasıdır.
Habibullah, merkezdeki "ÂN"dır.
Muhammedullah, muhitteki "ZAMAN" dır.

Şe'an: "AN"ın zaman içindeki şühûdudur.
AHMED Aleyhis selâmın "mim"i, Masdar Mimi olup Muhammedî Masdar (südur merkezi, çıkış noktası) dır.
MuhaMMed ismi şerîfindeki Birinci Mim Muhammedî Nûr Mîm'i, İkinci Mim Mahviyet Mim'i, Üçüncü Mim Masdar Mim'idir.

Âletlerin elektrikle çalışması gibi insan letaiflerinin de Nûr-u Muhammed'le canlandığını anlamak ve yaşamak kâmillik, canla cereyanı karıştırmak ise câhilliktir.
Muhammedî Masdar Mim'inin mânâsı, dıştan (zâhir) akılla, içten (bâtın) ise naklle anlaşılır.
Yoksa bunu iyice anlamayanlar Hristiyanların İsa (as)'yı ALLAH'ın oğlu, Papa'yı da İsa (as) yerine koydukları (hâşâ) gibi;
Dede veya mürşidlerini tek kâmil ilân edip, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'in yerine koyup, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'i de hâşâ ve kellâ ALLAH Tealâ'nın gözüken hâli saymak ifrat ve inkârına düşerler...
Bir de çıkıp utanmadan: “Biz şerîat insanı değil de ileri düzeyde hakikat insanıyız” derler!

Bu Âleme El EVVEL in AHMED’inin müjdesini İSÂ İbni Meryem aleyhisselâm vermişti Kur'ân-ı Kerim’de:

وَإِذْ قَالَ عِيسَى ابْنُ مَرْيَمَ يَا بَنِي إِسْرَائِيلَ إِنِّي رَسُولُ اللَّهِ إِلَيْكُم مُّصَدِّقًا لِّمَا بَيْنَ يَدَيَّ مِنَ التَّوْرَاةِ وَمُبَشِّرًا بِرَسُولٍ يَأْتِي مِن بَعْدِي اسْمُهُ أَحْمَدُ فَلَمَّا جَاءهُم بِالْبَيِّنَاتِ قَالُوا هَذَا سِحْرٌ مُّبِينٌ
Resim---Ve iz kâle îsebnu meryeme yâ benî isrâîle innî resûlullâhi ileykum musaddikan li mâ beyne yedeyye minet tevrâti ve mubeşşiren bi resûlin ye’tî min bagdîsmuhû ahmed(ahmedu), fe lemmâ câehum bil beyyinâti kâlû hâzâ sihrun mubîn(mubînun) : Hani Meryem oğlu İsa da: "Ey İsrailoğulları, gerçekten ben, sizin için Allah'tan gönderilmiş bir elçiyim. Benden önceki Tevrat'ı doğrulayıcı ve benden sonra ismi "AHMED" olan bir elçinin de müjdeleyicisiyim" demişti. Fakat o, onlara apaçık belgelerle gelince: "Bu, açıkça bir büyüdür" dediler.”
(Saff 61/6)

Varoluş sistemimizin RAHM-ET Elektriği, Bu Âlemde Oluş AYNası olan Nur-u Muhammed Menbağı;
AHAD celle celâluhu’nun Ahmed sallallahu aleyhi ve sellem’i olan Rahmetenlilâlemindir.

وَمَا أَرْسَلْنَاكَ إِلَّا رَحْمَةً لِّلْعَالَمِينَ
Resim---Ve mâ erselnâke illâ rahmeten lil âlemîn(âlemîne) : Biz seni ancak alemlere rahmet olarak gonderdik.''
(Enbiyâ 21/107)

AKIL İP-iM!. BeDeN kUYuM!.
NeFiS KoVaM!. RuHum-SU-yuM!
Be SıRRıma BeRzaH KALB-im
sÖZ AHAD-den! SeS AHMeD-den
SAhiBB SıRR-ıM !.“DUY!”-um!. “UY!”-uM!..


Hükmüllah; kemâlini Mutlak Kâmil celle celâluhu'den alan, Abdullah ve Resûlullah olan Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem'in Hakikatında "Evvel" olmuştur ki bu O'nun "Habibîyyet Makamı"dır.
Beşeriyeti Muhammedîyyetinde ise "Zâhir"olmuş,
Hamîdîyyetinde (Mahmudîyyetinde) "Bâtın",
Ahmedîyyetinde ise (Âhir) olacaktır.

Geçen ilâhî kitablarda (İncil'de, Tevrat'ta v.d.) ism-i şerîfi: Ehline ma'lûmdür ki âhir vakitte şe'en şartlarında Muhammedîyyetten Ahmedîyyete geçişim olacak ve İsa aleyhi’s-selâm'da teşrif buyurduğunda Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'in Şerîat-ı Ahmediyyesi ile sistemin kapanış duasını yapacaktır...
Raûfun Rahîm olan (Tevbe 9/128 bkz.) Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'in Muhammed ism-i şerîfi Kur'ân-ı Kerîm'de 4 yerde geçer:
(Al-i İmrân 3/144; Ahzâb 33/40; Muhammed 47/2; Feth 48/29) âyeti celilelerinde...
Hâşâ tesadüfen 4 kere geçti sanma!...

Muhammedîyyet : Kapsayıcı bir zarftır. Ve tümüne câmi'dir.
Diğer 3 hâl makamı birbirini kapsayıcı şekilde Muhammedîyyet içindedir.

Mahmudîyyet : Muhammedîyyetin kapsadığı ve Ahmedîyyet ve Habibîyyeti ise kapsayandır.

Ahmedîyyet : Muhammedîyyet ve Mahmudîyyetin kapsadığı ve Habibîyyeti ise kapsayandır.

Habibîyyet : Muhammedîyyet, Mahmudîyyet ve Ahmedîyyetin kapsadığı AKDES PRİZİ...

Raûfun Rahîm olan (Tevbe 9/128 bkz.) Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'in Muhammed ism-i şerîfi Kur'ân-ı Kerîm'de 4 yerde geçer:
(Al-i İmrân 3/144; Ahzâb 33/40; Muhammed 47/2; Feth 48/29) âyeti celilelerinde...
Hâşâ tesadüfen 4 kere geçti sanma!...


Resim

Resim

ZEVK 3752

ÇÖPlükte Zuhûr ZeVKi ZoR! İçime Acı-zAHMET YAĞdı!
HaCERR ETti ÇÖL ÇAĞrısı! HiCRRimİZe rAHMET YAĞdı!
YÂRıldı YANık Yüreğim! AÇtı AĞzını ALLAHa (cc)
Latîfül- Kerîmül- Vedûd!. DaMLa DaMLa AHMED YAĞdı! (sav)


13.07.09 20:18
o AN da..
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12881
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: RASÛLULLAH (sav)’in 99 İSM-i ŞERİFİ:

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim

AHAD’in AHMED Adıdır
ÂŞIK’ların Muradıdır
TEVHİD Sofrasın Tadıdır
Sözü Muhammedî Olan...


İnsanın kendisine; Akıl Gücü, Şehvet ve Cüz’i İrâde verilmiştir.
Bu İsti’dâd ve Kabiliyetlerle Şerîat-ı Garra Şartlarında imtihan olmaktadır.
Akıl, Kudsî Kuvvetin adıdır.
Akıl, “ASL”ın AYNasıdır.
Akıl, AHAD celle celâluhu’nun AHMED sallallahu aleyhi ve sellem’indeki MiM’dir.
Aklın Kemâli, nurun alâ nurdur...
Akl-ı Selimle “Herşey sahibinindir” i bilmek ilimdir!
“Kendi sahibini bilmek” ise, EDEBdir!
İlim, İlmullahtır...
Edeb ise, Rasûlullah (aleyhisselâm)’ın vasfıdır.
Budandır ki, Ahadî tecellîlerin Ahmedî Zuhûratı her nefsin nâsib ve kısmetince ikrâm edilir.

Nefs-i Merzîyye o ki;
Nefsin Hâfî Nefs mertebesidir.
AHADÎ Tecellîlerin AHMEDÎ Zuhûratı her nefsin nâsib ve kısmetince ikrâm edilir.
Her kademede nefsin Tevhidî Öğretim ve Eğitimi Muhammedî Tasavvufun konusu ve işidir...
Bizim anladığımız kadarıyla âlemde (kâinâtta) olanın aynısı Âdemde (insanda) de vardır.
Letâiflerin ve nefs mertebelerinin renkleri konusunda da biz âcizâne farklı düşünüyoruz.
Pek çok tasavvuf ehli kimseler nefs-i sâfiyeye beyaz ışık ve diğer renkler bunun içinde demişlerdir.
Biz ise, AHMEDÎ yaklaşımla Akdes Noktasında AHAD karanlığında, bilinemezlik yutuculuğu ve kara deliği olarak anlıyoruz.
Bilinemezlik ve gelinip görülemezlik zifiri karanlık renksizliği...
Ahfâ; en hafî olan, daha gizli ve pek kapalı olandır.
Ahmedî Makamdır

AHMED aleyhisselâm, Livâu’l- HAMD Hamd Sancağının tek sahibi...
En ilk ve çok hamdedendir.
Kur'ân-ı Kerîm'le candan gönülden dostluk kurulursa sizi Muhatab kabul eder ve kendisi de Mütekellim olur...
Gaib olan bilgileri konuşur, dinler, anlar ve yaşarsınız.
"Noktanın harketinden harf ve harekesinden hat-mânâ oluşur." demiştik ya...
Harflerin de dili vardır.
Biz ise bir harfin 7 dilinden birisini hep birlikte konuşup anlaşırız.
Birazcık Aşk antremanı yapalım:

Had : hududdur.
Ehad: en hudud yâni hududu kendi kudretiyle kaim olan, başkasının bilmesi, gelmesi, bulması hatta düşünmesi imkansız bir bilinemezlik perdesi arkasındaki Zâtullah...
AHAD celle celâluhu kelimesi ile AHMED kelimesi arasında "Mim" ilişkisi vardır.
Hududullahı en iyi bilen Muhammed aleyhi’s-selâm'dır.
Ahmedîyyet...

Rasûlullah sallallahu aleyhi ve selem, HAMD Habibullahı ve Ahmedullahıdır.
Şefaatın temelinde HAMD yatar.
İbâdetin temelinde de HAMD vardır ve Kur'ân-ı Kerim’imiz HAMD ile başlar..

وَقُل رَّبِّ اغْفِرْ وَارْحَمْ وَأَنتَ خَيْرُ الرَّاحِمِينَ
Resim---Ve kul rabbigfir verham ve ente hayrur râhımîn(râhımîne): “(Rasûlüm!) De ki: Bağışla ve merhamet buyur RABB’im! Sen merhamet edenlerin en hayırlısısın.”
(Mü’minun 23/118)

Dünya İmtihanhânesinde;
Dünya sevgisi hastalığına yakalanmış kalb hastalarına,
Şerîat-ı Muhammedîyye bahçesinde,
Tarikat-ı Hamîdiyye (Mahmudiyye) Hastahânesinde,
Başhekim, Tek Hekim, Hekim-i Mutlak Muhammed Aleyhi’s-selâtü ve’s-selâm, şifâ’nın membağıdır.
Rahmetin, Muhabbetin, Şefkatin ve Şifânın tâ kendisi Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem...

El AHAD celle celâluhu’ya hamdetmeyi kendisinden öğrendiğimiz AHMED (aleyhisselâm)’a sonsuz teşekkürler ettiğimiz makam.
Türkçesi; Nur-u Muhammed’e kavuşma yurdumuzdur.
Gerçek basîret ve mârifet bundan sonra tertemiz ve sıhhatli bir letâif sistemi ile başlar.

Öyle bir sahib ki sahibimiz Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem, El HAMÎD celle celâluhu’ya tek mazhar olan zât.

وَاخْفِضْ جَنَاحَكَ لِمَنِ اتَّبَعَكَ مِنَ الْمُؤْمِنِينَ
Resim---Vahfıd cenâhake li menittebeake minel mu’minîn(mu’minîne): Sana tâbi’ olan (uyan) mü’minlere (merhamet ve şefkât) kanadını indir.”
(Şuarâ 26/215)

لاَ تَمُدَّنَّ عَيْنَيْكَ إِلَى مَا مَتَّعْنَا بِهِ أَزْوَاجًا مِّنْهُمْ وَلاَ تَحْزَنْ عَلَيْهِمْ وَاخْفِضْ جَنَاحَكَ لِلْمُؤْمِنِينَ
Resim---Lâ temuddenne ayneyke ilâ mâ metta’nâ bihî ezvâcen minhum ve lâ tahzen aleyhim vahfıd cenâhake lil mu’minîn(mu’minîne): :Sakın onlardan bazılarını yararlandırdığımız şeylere gözünü dikme, onlara karşı hüzne kapılma, mü'minler için de (şefkat) kanatlarını ger.”
(Hicr 15/88)

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’e bir hâcetini arzeden olunca;
Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem yanındakilere dönerek: “Bu adama şefâat ediniz, ecir kazanırsınız. ALLAH, peygamberinin lisanı ile dilediğini yapar” buyurmuştur.
(Ebu Musa’l-Eşâri radiyallahu anhu dan; Buhârî, Müslim)
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12881
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: RASÛLULLAH (sav)’in 99 İSM-i ŞERİFİ:

Mesaj gönderen kulihvani »

Şefâat, kişinin yanlışdan dönüşü nedeniyle (tevbe) günâhının affı için aracı olunmasını istemektir.
Şefâati kabul edene Şefi’-Müşeffi denir.
Şefâati dileyene Müşeffâ denir.
Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in muhteşem Makam-ı Mahmud’unun maharetini iyice anlayabilmek için bizzât kendisini sahih hadislerden dinleyelim:

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Her peygamberin müstecâb (kabul edilir) bir duası vardır.Her peygamber o duayı yapmada acele etti. Ben ise bu duamı kıyâmet gününde ümmetime şefâat olarak kullanmak üzere sakladım. Ona, İnşae ALLAH, ümmetimden şirk koşmadan ölenler nâil olacaktır.” buyurmuştur.
(Buhârî, Tevhid 31; Ebu Hureyre radiyallahu anhu dan; Müslim, imân 334)

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Şefâatî liehli'l- kebâiri min ümmeti: Şefâatim, ümmetimden büyük günâh işleyenler içindir.” buyurmuştur.
(Câbir radiyallahu anhu dan; Tirmizî, Kıyâmet 12-2437; Ebu Dâvud, Sünen23-4739;İbn Mâce, Zühd 37)

Resim

AHADİYYET:

ALLAHU ZÜ’L-CELÂL’in gerçek şahsiyetinin, kimiliğinin, zâtlığının, insanın akıl kapasitesiyle kavranamayacak, anlaşılamayacak ve kaldırılamayacak oluşunun “EL AHAD” celle celâluhu olarak buyurduğu zifiri karanlık ve bilinemezlik perdesinin arkasında bulunup bize perdeli olmasında “Tek” oluşudur.
Bu bakımdan “Bir-Tek” tane, eşsiz ve benzersiz oluşudur.

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’e soruluyor: “RABB’ımız, gökleri ve yeri yaratmadan önce neredeydi?” Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Üstünde ve altında hava bulunmayan bir “a’mâ” daydı” buyuruyor.”
(İbni Mâce, Mukaddime 13)

İmâm-ı Alî kerremullahi veche ise: “Elân dahi öyledir” buyuruyor.
A’mâ ise körlüktür...
Sonsuz ve zifirî karanlıkta asla bir şey görememek oraya ait bir hususu bilememektir...
İşte ALLAHU ZÜ’L-CELÂL’e ait bu bilinemezlik karanlığının adı AHAD’dır...
Koyu bir karanlığa benzetildiğinden câhilliğe de mecâzen “Ümmî” denilmiştir.
Hatta Ledün İlminden nâsibsiz ve sözde ilim ehlince Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in “Nebîyyü’l-Ümmî” oluşu, anasından nasıl doğmuş ise öyle kalıp okuma yazma öğrenmemiş (câhil) kimse sanılmıştır.
Böyle anlayış ve anlatış ahmakçadır.
Arapça’da anneye “ÜMM” denmesi, karnındaki bebeği için zifiri karanlık içinde emniyet yuvası ve bilinemezlik karanlığının benzeri oluşundandır.
Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’e Nebîyyil Ümmî buyurulması ise;
Nebî, haber getiren.
Nebîyyil Ümmi ise, bilinemezlik a’mâsından haber getiren ezel HABBEsinin (Habibîyyetten) zuhûru olan demektir.


ALLAHU ZÜ’L-CELÂL Habib-i Edibi sallallahu aleyhi ve sellem’e:

قُلْ هُوَ اللَّهُ أَحَدٌ
اللَّهُ الصَّمَدُ
لَمْ يَلِدْ وَلَمْ يُولَدْ
وَلَمْ يَكُن لَّهُ كُفُوًا أَحَدٌ

Resim---Kul huvallâhu ehad(ehadun). Allâhus samed(samedu). Lem yelid ve lem yûled. Ve lem yekun lehu kufuven ehad(ehadun): De ki: O, ALLAH birdir “EL AHADdir; bildirdiğinin dışında bilinemezlik perdesine bürünen TEKtir.
Es Sameddir; hiçbir hususta hiç kimseye muhtaç olmayan herkesin kendisine mutlaka muhtaç olduğu El Hayyu’l-Kayyum ALLAH’dır.
Birisini doğurmamış ve birisinden doğmamıştır.
Zâtî Hakikatı hususunda bir benzeri, dengi, küfvî (hatta dahi zıddı) olamayan AHAD olan ALLAHU ZÜ’L-CELÂL dir...”

(İhlâs 112/1-4)

Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in Ruhu; Akl-ı Evvel (üMM), Felek-i A’lâ dır.
Ümmî’dir; mahlûkatın ANAsı, ASLı ve İLKidir.
Kâinât Sisteminin, “İlk ŞEY’i-İlk KİMi-İlk BiRi-İlk NuRu” dur. Nebîyyü’l-ÜMMî’dir; A’mâ Âlemi “AHADiyyet” ten, Şehâdet Âlemi “AHMEDiyyet” e Haber Getirendir.
AHAD celle celâluhu’nun göbekten MiMlenişi, KûN feyeKûn OL-uşumu AH-M-ED OL-AN Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in kadir ve kıymetini iyice bilmeyi ALLAH celle celâluhu BİZ Bîçare KULlarına nasib ü müyesser buyura İnşae ALLAH!.

Ahadiyyet, bilinemezlik perdesinde a'mâda idi...
Zâtı bilinemez AHAD celle celâluhu...
Ahadiyyetin Ahmedîyyet tecellîsi OL-ANlar..
Bilinemezlikten AKLın bilebilirliğine çıkmakta ve ŞÂHİDi olmamız EMRedilmektedir.

Baştan SONa OL-ANlar temelde ve tavanda Nurullahtır ve Yansıma Mazhar AYNası Nur-u Mîmdir.

اللَّهُ نُورُ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ مَثَلُ نُورِهِ كَمِشْكَاةٍ فِيهَا مِصْبَاحٌ الْمِصْبَاحُ فِي زُجَاجَةٍ الزُّجَاجَةُ كَأَنَّهَا كَوْكَبٌ دُرِّيٌّ يُوقَدُ مِن شَجَرَةٍ مُّبَارَكَةٍ زَيْتُونِةٍ لَّا شَرْقِيَّةٍ وَلَا غَرْبِيَّةٍ يَكَادُ زَيْتُهَا يُضِيءُ وَلَوْ لَمْ تَمْسَسْهُ نَارٌ نُّورٌ عَلَى نُورٍ يَهْدِي اللَّهُ لِنُورِهِ مَن يَشَاء وَيَضْرِبُ اللَّهُ الْأَمْثَالَ لِلنَّاسِ وَاللَّهُ بِكُلِّ شَيْءٍ عَلِيمٌ
Resim---ALLÂHU NÛRUS SEMÂVÂTİ VEL ARD(ardı), meselu nûrihî ke mişkâtin fîhâ mısbâh(mısbâhun), el mısbâhu fî zucâceh(zucâcetin), ez zucâcetu ke ennehâ kevkebun durrîyyun, yûkadu min şeceratin mubâraketin zeytûnetin lâ şarkîyetin ve lâ garbiyyetin, yekâdu zeytuhâ yudîu ve lev lem temseshu nâr(nârun), nûrun alâ nûr(nûrin), yehdîllâhu li nûrihî men yeşâu, ve yadribullâhul emsâle lin nâs(nâsi), vallâhu bi kulli şey’in alîm(alîmun) : ALLAH, GÖKLERİN VE YERİN NURUDUR. O'nun nurunun misali, içinde çerağ bulunan bir kandil gibidir; çerağ bir sırça içerisindedir; sırça, sanki incimsi bir yıldızdır ki, doğuya da, batıya da ait olmayan kutlu bir zeytin ağacından yakılır; (bu öyle bir ağaç ki) neredeyse ateş ona dokunmasa da yağı ışık verir. (Bu,) Nur üstüne nurdur. Allah, kimi dilerse onu kendi nuruna yöneltip iletir. Allah insanlar için örnekler verir. Allah, her şeyi bilendir.”
(Nûr 24/35)

Resim

Nun tecellîsi Nurullah,
Mim tecellîsi Nur-u Muhammed,
Lâm tecellîsi KULdur (isti’dâd, akıldır).
Zâten her zerre Ahadiyyet denizinde yüzen-SEBBAHA Eden Ahmedî esmâ NURlarıdır...

يُسَبِّحُ لِلَّهِ مَا فِي السَّمَاوَاتِ وَمَا فِي الْأَرْضِ الْمَلِكِ الْقُدُّوسِ الْعَزِيزِ الْحَكِيمِ
Resim---YUSEBBİHU lillâhi mâ fîs semâvâti ve mâ fîl ardıl melikil kuddûsil azîzil hakîm(hakîmi) : Göklerde ne var, yerde ne varsa (HEPSİ) O mülk-ü melekûtun eşsiz hükümrânı, noksaanı mucib herşeyden pâk ve münezzeh, gaalib-i mutlak, yegâne hukûm ve hikmet saahibi ALLÂHI TESBÎH (VE TENZÎH) ETMEKDEDİR.”
(Cuma 62/1)

Yusebbihu: tesbih eder.
Sebbaha: yüzmek..
Yerdeki göklerdeki ZeRReler yani ATOMlar;
NeşRlerinden HaŞRlerine kadar döndüler, dönmekteler ve dönecekler.
Bu SeBBaHa yüzüş RAKSı hep sürecek her AN yeniden Yaratılara ŞEENULLAHta..
Ve ne zamAN AKILlarımız DEVR-ÂNı Anlarsa ve DEVRe İştirak ederse Yusebbuhu Zikr-i Dâmindeyiz inşae ALLAH..
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12881
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: RASÛLULLAH (sav)’in 99 İSM-i ŞERİFİ:

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim

ZEVK 4439

“Kul HUvALLAhu AHAD” i.. HaYY-ın “ALLAHu’s-SAMED”-i
HAKK’ta HAKK’tan HAKK’a HAKK’la RaBBu’l-Âlemin RAHMED-i
Her ÂN AKAN SU-lar GiBi.. ÇAĞlayAN KEREM KEVSER-i
Â’m Âlemin AKIL GÖZü.. AHADİYYET-in AHMED-i !...


30.04.11 13:44
gkkşğ-nkr..

Resim''Allahümme salli ve sellim ve bârik alâ seyyidinâ Muhammedîn abdike (Muhammedîyyeti) ve nebîyyike (Mahmudîyyeti) ve Resûlike (Ahmedîyyeti) ve Nebîyyûl-ümmîyyi (Habibîyyeti) ve alâ âlihi ves-sahbihi ve Ehl-i Beytihi...''Resim

قُلْ هُوَ اللَّهُ أَحَدٌ
Resim---Kul huvallâhu ehad(ehadun) : De ki: “O, Allah’tır, bir tektir.
(İhlâs (112/1)

اللَّهُ الصَّمَدُ
Resim---Allâhus samed (samedu) : “Allah Samed’dir. (Her şey O’na muhtaçtır; O, hiçbir şeye muhtaç değildir.)”
(İhlâs (112/2)
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12881
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: RASÛLULLAH (sav)’in 99 İSM-i ŞERİFİ:

Mesaj gönderen kulihvani »


Muhammedî Kâinât (mâsivâ) Kürresinde aynı ilâhi kuralla yüzmekte tesbih ve salât etmektedir...
Zerrede de kürrede de...
Bu sırra ulaşım saâdeti için ise kula düşen iş;
Merkezde (içte) yalansız, Muhitte (dışta) haramsız hayatı tercih edip, cüz’i iradesi ile herkese ve herşeye Muhammedî Muhabbet ve Merhametle Muamele ve Hasbî Hizmettir.
Asr-ı saâdeti, şu an yaşamak şerefi de budur.

EL AHAD ALLAH celle celâluhu: Bilinemezlik ve akılla anlaşılamazlıkta tek olan. Ahadiyyet: akla a'mâ (kör) lık âlemi... Mahlûkatına demek istiyoruz. Çünkü akıl mahlûkat içinde insanı anlamak için verilen en kudsî nurdur.
Akıl mahlûkat içinde insanı anlamak için verilen en Kudsî Nurdur.
İnfiradla (ferdilik-tek başına olup, mutlak yalnızlık ve bilinemezlik) sıfatlanmakta ve bu kemâl sıfatında câmi’ olan, tek olan.
Her bir şeye Ahadiyyet Tecellî Mührünü vuran.
Kendisi ile birlikte bir başka adet zikredilemeyen sayıya girmekten müstagni’ olan.
Mahlûkatından yalnızlıkta (ifrad ve arkadaşlardan) tek olan.
Mânâ itibariyle tek olan.
Hüviyeti ve mâhiyeti mutlak olarak asla bilinemez olan.
A’mâ’da oluş da tek olan.
Ehâdiyyetin câmi’ durumu vardır ve ALLAHU ZÜ’l-CELÂL’in tüm sıfat, isim ve fiillerinin gerçek mâhiyetleri bilinemezlikte EL AHAD celle celâluhu kapsamındadır.

EL BASÎRU celle celâluhu: Mutlak görücüdür; fakat bu mahlûkatın görücülüğüyle kelime benzerliğinden başka bir alâkası yoktur.
Zîrâ hadsiz, hududsuzlukta tek ve eşsiz olandır.

Daha öncede arz edildiği üzere ALLAH celle celâluhu İsm-i Şerîfi, İsm-i Zât, İsm-i Hass’tır.
Sadece ALLAH celle celâluhu’ya aittir.
Varlığı zorunlu, lâzım ve hamde lâyık olan Zât-ı HAKK’ın özel esmâlarının tümünü kapsayan ZÂT ismidir.
Tüm Esmâü’l-Hüsnâ’yı cem eden bohçadır.
Tercüme edilemez. Tefsir edilebilir.
ALLAH-LİLLAH- LEHU-HU...
Bütün sıfat-ı kemâliyeyi cem’ eder.

“Hadd” kökü aslında hududun aslı ve anasıdır.
EL AHAD celle celâluhu ismi şerîfinde, ALLAH Teâlâ’nın Zâtına mahsus hiçbir hususta bilinemez oluş hudud ve sınırında kendi Zâtına mahsus oluşta, tek eşsiz, denksiz ve zıdsız oluşu vardır.
Rahmetenli’l-âlemin ve ezelî Habibullah sallallahu aleyhi ve sellem’in Muhabbet ve Merhametin ta kendisi olan “Mim-i Muhammed”i; Ahadiyyet ve Ahmedîyyet’in ilâhî, fıtrî ve tek bağıdır.
Ahmed Aleyhi’s-Selâm; kâinâtın tümünün aklına câmi’, akl-ı küll olarak ilk, tek ve mutlak HAMD edendir ve AHMED-dir..
Bu çok ince ve ihsânla ulaşılan bir sırdır, ALLAH celle celâluhu bilir ya...
A-HMD.. Hamd içermektedir.

El Hamd, ALLAH içindir. ALLAH’a mahsus bir haktır.
ALLAHÜ ZÜ’l-CELÂL Ulûhiyyetini: Tek ilâhlığını ilân ediyor.
Zât-i HAKK’ın; El Hamd Hakk-ı Zâtını ilân ediyor...
ALLAH celle celâluhu; harfi târifsiz, târifleri cem’ eden ve tek Zâtî ism-i şerîfidir.
Ve tüm Sıfatî, Esmâî, Fiilî İsimlerini kendisinde cem’ edip toplamıştır.

ALLAH celle celâluhu kimdir?” sorusunun kesin ve tek cevâbı:
“ALLAH, ALLAH’tır!” olacaktır.
Çünkü sonsuz sıfat, esmâ ve fiillerin tümü ALLAH celle celâluhu’ya rücû’ eder sonuç olarak...
Bir mânâ v.s.den türümeyen kendisinden isim türetilemeyen tek ismi şerîftir.
Ulûhiyyet ise; Ahadiyyet, Rübûbiyyet, Samediyyet, Vahidiyyet, Ferdaniyyet, görücülük, duyuculuk v.s. tümünü kapsayan en genel ilâhlık ilânıdır...
Resim
Kullanıcı avatarı
horasanli03
Yeni Üye
Yeni Üye
Mesajlar: 1
Kayıt: 09 May 2011, 07:48

Re: RASÛLULLAH (sav)’in 99 İSM-i ŞERİFİ:

Mesaj gönderen horasanli03 »

Allah razı olsun...
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12881
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: RASÛLULLAH (sav)’in 99 İSM-i ŞERİFİ:

Mesaj gönderen kulihvani »

horasanlı kardeşim sizden de ALLAH celle celâluhu RAZI OLsun!
gönül sitemiz "BİZ" im HEPimizin, siz de hoşluk getirdiniz maşaALLAH..
Öz katkılarınızla güzelliklerinizi bekleriz..

MuhaMMedî MuhaBBetlerimle..
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12881
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: RASÛLULLAH (sav)’in 99 İSM-i ŞERİFİ:

Mesaj gönderen kulihvani »

AHADiyyet; Vücûd-i Mutlak-Lâ taayyün-belirsizlik mertebesi, basamağı:
Zâtında, Zâtından, Zâtına, Zâtıyla Ahadiyyet bilinemezliğinde tek olan Zâtîyyet.
Sıfat, esmâ ve fiil kaydı (bağı) yoktur.
Ahadiyyet mutlak (târifsiz, sıfatsız, nişansız, keyfiyetsiz) olup EL AHAD celle celâluhu'nun dengi, misli, benzeri, zıddı ve ortağı yoktur.
İşaret, ifâde, i'tibar ve kayıddan âri ve beri Ferdaniyyet ve Samedeniyyet sahibi, sırf ve saf olan Mutlak Zât’tır.

Resim--- Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: "ALLAH var idi, O'nunla beraber hiçbir şey yoktu." buyurmuştur.
(Buhârî, Bediü'l-Halk 1; İmâm Ahmed, Müsned IV-43)

Resim--- Ebu Rezin'den: Ben Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'e: "ALLAH âlemi yaratmadan önce nerede idi?" diye sorduğumda Resûlullah (sav): "Altında ve üstünde hava bulunmayan "a'mâ" da idi. Orada hiçbir yaratık yoktur. RABB'ımızın ARŞ'ı su (mâe) üzerinde idi." buyurdu
(İbni Mâce, Mukaddime 13/182; İmâmı Ahmed, Müsned IV-11 ve Yezid bin Harun (ra) dan; Tirmizî 48/Tefsir-12/3109)

Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'in: "ALLAH var, O'nunla başka hiçbir şey yok!" buyuruğu budur.
A'mâ bilinemezliğinde...
Vücûd mevhumu veya onu bilecek, anlayacak akıl v.s. zâten yok idi ki...
Bu mertebede vücûdun tecellîsine sebeb olan meşiyet (dileme) bile, bir sıfat olduğu için ortada yoktur.
Vücûd-u Sırf olan Ahadiyyet sıfattan münezzehtir.
Ahadiyyet; hudud ve vech cihetlerinden münezzeh olandır.
Birşeyin varolması için ön şart olan;
Mebde'î (ibtidası, başlangıcı, aslı, çıkış yeri),
Menşe'î (neşet yeri, yayılıp dağılma yeri, kök salma yeri) ve
Maad'i (sonuçta dönüş yeri) vardır ki,
Ahadiyyet Makamı bunlardan münezzehtir.
Hakikatü'l-Hakaikte Zât-ı Mutlak, Vücûd-İ Sırf ve Hakikidir.
Burada şu husus önemli ki Ahadiyyet, eşsizlik ve zıdsızlıktır.
Yâni, Vücûd-i Mutlak karşısında onun zıddı olan Adem-i Mutlak (mutlak yokluk) yoktur.
Ahadiyyet; bilinemez varlıktır ve HAKKtır... Ve Gaybî Âlemdir.

İnsan aklının ve nefsinin imtihanı için var edilen zıdlık ve yokluk ise, Şehâdet Âlemi olan bu (şartlı, kayıdlı, nisbî, rölâtif, kabule dayanan) âlemde (beşerî) dir.
Şe'enullah Tecellîsinde, gözükmeyen (izâfî yoklukta) nice yolcular yoldadır...
İncir çekirdeğindeki incirler, tohumun dikileceği tarlayı (zemini) tecellî sıralarını (zamanı) ve imkanları (hasbî hizmeti) sunacak rıza rençberlerini (çiftçi) bekliyorlar.
Kısacası tek incir çekideğindeki sonsuz sayıdaki incirler el ele takdir edilen sona kadar bizi götürüyorlar...

Cisimler âleminde gördüğümüz mevcûdâtın izâfî vücûdu (var görünüşü) nün kendisini yaratan Vâcibü'l-Vücûd (mutlak vücûd) la ilgisi neş'et (meydana gelme) ten olup hâşâ, O'nun parçası (cüz'i) değildir.
Kendi başına istiklâli, sınırı ve O'nunla bir ara kesiti yoktur.
Resimle, Ressam gibi düşün!..
İzâfi Vücûd; Hakiki Vücûdun, sıfat ve esmâlarının sayısız mertebelerden geçerek zuhûra gelmiş Tenezzül Tecellîleridir.
Hayalî Sûretlerin ve gölge varlıklarının varlık sebebi "Hakiki Var"a delil ve rehber oluşlarıdır.
Kulluk; resmin, Ressamın resmi olduğunu biliş, inanış ve yaşayıştır.
Resim
Kullanıcı avatarı
simurg
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 928
Kayıt: 01 Haz 2009, 02:00

Re: RASÛLULLAH (sav)’in 99 İSM-i ŞERİFİ:

Mesaj gönderen simurg »

kulihvani yazdı:Kulluk; resmin, Ressamın resmi olduğunu biliş, inanış ve yaşayıştır.




Her okuduğum satırda ilk düşündüğüm;
"Ben bu ifadenin neresindeyim?"

diye kendime sormak oluyor.

Çünkü kendimi bilme serüvenim beni buna mecbur ediyor.

Birçok soruya tam ve yeterli cevabı bulmuş değilim,
hatta bazen asıl olması gerekenden çok uzak alanlarda dolaşıyor düşüncelerim,
birçok konularda anlayışımda bilgim gibi yok denecek kadar az oluyor,
lakin yinede şu hayatta,
kendi halinde dünyamda tek orijinim bu düşünmeler olduğu için
bu serüveni bir hazine gibi sahipleniyorum.

Kimi zaman küçücük bir yolculuk ile anlam kazanıyor vakitlerim,
anladığımı söyeleyemesem de,
anlamak adına ya çırpınışlarım,
işte o yüzden çok güzel bu adımlar..

Yine bir cümle,
"gir içine ve yol al" diyor karşımda,
içine girebilmekten kastım elbetteki kıyısında gölgelenmekten ibaret,
belki bu dahi bir mübalağa,

lakin yetersiz ifadeler ile haddi çok aşan laflar ettiğimi de çoğu kez bile bile,
yazıp dökmek isteğine eğiliyorum.

kulihvani yazdı:Kulluk; resmin, Ressamın resmi olduğunu biliş, inanış ve yaşayıştır.


Kulluk dediğimiz,hür olmanın ta kendisi işte,

bir sürü ve
aslında olmayıp, varlığı zannımız ile mevcut olan
ve bizi oyalayan şeylere kul ve esir olmanın yanında,

Tek O'na, Allahü Zül Celal Vel İkrama dönmek,
Ressamın varlığını bilip kabul edip,
emek ile resmedilmiş olmanın zevkini yaşamak,
geriye kalan bütün herşeyden azad olmak, anlamına geliyor.

Hakiki kul olduğumuzu anlamak ve bunun gereği ile yaşamak demek,
elinde esaret ile ezildiğimiz bütün çoklardan ve
ayaklarımızdaki bütün bağlardan kurtulmak,demek.

Ayaklarımızı bağlayan o bağlar kalbimizi meşgul eden sürüyle heva ve
sayısız geçici arzu ve hevesten ibaret,

Bazen hiç aynaya bakmamış
ve kendi suretini hiç görmemiş biri olsaydım, derim.

Çünkü o zaman kendimi içimdeki gerçek varlık olarak kabul edebilirdim diye düşünürüm.

Hayvanlar arasındaki bütün hiyerarşi bizden daha az şey ile sağlanıyor,
onlar güç ve enerjileri ile biribirine mukayese edildiği halde,

bizler,
saçımızdan,tırnağımıza,
giyimimizden,sesimize kadar,
ve çoğu zamanda suni birçok kıyas ölçüleri ile
şirkimize şirkler ekliyoruz,
insanlar aralarında biribirlerine üstünlük ve kibir hastalıkları ile kendilerine tuzaklar kuruyor,
cevher nedir diyerek düşünmek çok büyük bir erdem olduğu
ve bu erdeme de çok az insan sahip olduğu için yollar yokuşlardan bir türlü kurtulmuyor.

Kulluk adına yol katetmiş sayılmam,
hala sanıyorum ki, ben iyi işler işlemezsem Rabbim beni sevmez,
ibadetlerimi yapmazsam iyi kullar arasına giremem,
kasıtlı tembelliklerimde kulluk kadrosundan çıkarılırım,
ve gafletim ile kendi dünyamı başıma geçirmiş olurum.

Kul olmanın hakikatini bilebilmiş olsam bunlardan daha farklı hissedeceğimi düşünüyorum,
Mesela, hakiki kul olduğumda (inşaallah birgün gerçek bir kul olurum)
şöyle düşüncelere kavuşur muyum?

-Bu resim böyle güzel,
ressamın muradı bu idi, sen neresini beğenmedinde
şikayet etmektesin?

-Oldu da şikayet ediyorsun,ayıp ediyorsun ama,
şikayetin neyi değiştirecek,
ressam ressamlığını sana mı verecek?

-Şikayet edeceğine resmin güzelliğine hükmetsen,
nasıl olsa daha iyisini yapamayacağın için elinde olan en iyisi bu?

-Hem sevinmelisin ki; emek verilmiş ve emeğin hakkı kutsaldır,
hem emeği ve muradı ile seni ve hayatını resmeden Ressam-ı sani seni sevmiş,
ve sendeki kendi tecellisine aşkı için bu resme hayat bahşetmiş.

-Şükretmenin temeli şikayetlerin bitmesi ve
zoraki ve laf ile değil, coşkuyla sevinçle razı ve memnun olmak değil midir?

-Dilin şükür derken,için ahh derse sen riyakarca kendi kalbinin yalancısı olmaz mısın?

-Ve sonra kim sana dünyanın gül gülistan olacağını vaad etti ki,
İmtihan olunmadan beyanının geçerli olacağını nereden uyduruyorsun?

-Her zerreyi varından var eden Rabbin, sana senden yakın ve kalbini O'na bağla ve
razı ol.
Ki; KUL olmanın aslı budur.

Kalbimiz Allah'ın celle celaluhu elinde şükür,
kendim (kendimi ben denen ayrı bir şey sansam da)

bu sanmaların sonu gelecek ümidi ile,
aşikare bütün kalbi ve maddi kabahatlerimin biliniyor olmasından çok memnunum.

Acziyetimi bildirip, saklanacak hiçbir yerimin olmadığını fark ettiren Rabbime sonsuz hamd ederim.

Çok sandıklarım meğer yokmuş,
hepsi yok olduktan sonra anlıyorum şimdi.
ne arkadaş, ne akraba, ne kimse,
herkes birer birer gidiveriyor, ancak o zaman anlıyor insan nasılda bir başına,
hatta başı bile kendine ait değilmiş, olduğunu.

Rüyalarında bile nasıl gidiyorlar senden ey acziyetinin sonu ve sınırı olmayan beşer yanım gör.

Gör ki;

Sen artık anla, bu resim Ressamın.
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12881
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: RASÛLULLAH (sav)’in 99 İSM-i ŞERİFİ:

Mesaj gönderen kulihvani »

Değerli simurg canımız bu içten tertemiz duygu akışına şükran..

Şerefli Resûlullah sallallahu aleyhi ve selem Efendimiz ki, Zâtü'l-Zât Sırrını, halka sarî (geçen) kılandır.
Anlatmaya çalıştığım EL AHAD celle celâluhu Esmâsının Ferden Mazharı AHMED aleyhisselâmdır!
Öyle bir AHMED aleyhisselâm ki;
Dört unsurun Hayy Yurdu, Fıtratın Hayat Mayası ve Hüsn-ü HAK AYNasıdır...
Elest Bezmin "Belâ!"sı, Şe'enullah da "KÛN!" Mazharı ve Mânâsıdır..
Haşr-ü-Neşr Mahşeri,
ZÂTÎ ZEVKin Zuhûr Yeri,
HAKK HAZZın Hâlihazır Huzur Yeri,
Zâhirin (maddenin) Zübdesi (özeti),
Mânânın Mebde'si (ilk unsur, başlangıç)...
Dâimlik, Kaimlik Kıblesi,
Tebliğin Temsil Sahnesi,
Tahkik Tevhid Terazisi,
Aşk-ü-Cezbe Mezhebi,
Zühd-ü-Takvâ Mesleği,
Sıdk-ü-Huşû' Meşrebi,
Havf-ı-Recâ Merci’idir.
Üns-ü-Heybet Usûlü,
Kesret-Vahdet Vusûlü...
Garib Gönüller Gülü...
AHAD'in AHMED âşığı,
AKLa Akseden AŞKullah Işığı...
Sûret-Sîret Aynasının Sırr-ı Sıfırı...
Zât-i AHADiyyet AYNası,
Eşyâ-Esmâ-Sıfat Sahrası...
Merhametin Şifâ Şafağı,
MuHABBetin Mevlâ Bağı
“Kûn fe yekûn” Tezahür Tezgâhı ve,
Arzdan Arşa Âşıkların “ALLAH!” Ahı!..

Mârifetullah Bedelleri Ahmedullah ABDÂLları Dillerince,
AHMEDULLAH aleyhisselâm’a İlmullah genişliğince SALLat u Selâm Olsun!
Bütün bunları AKILlartımızı kandırmak için değil de kendinde zâten VAR Olanla inandırmak için arzetmekteyim inşae ALLAH!

Resim---Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem: “Bir saatlik tefekkür 60 senelik ibâdetten daha hayırlıdır.” buyurmuştur.
(Aclûnî, Keşfu’l-Hâfâ I-370)

Muhammedî İrfana mazhar Olmuş Ârifler…
Mârifetullah Bedelleri Ahmedullah ABDÂLları...

Resim---Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem : "Ümmetimde ebdallar otuz tanedir. Arz onlar sebebiyle ayaktadır, onlar sebebiyle YAĞMURA MAZHARSINIZ, onlar sebebiyle yardıma mazharsınız." Bu hadisin senedine "sahih" denmiştir.
(Ubade İbnu's-Samit'ten; Ahmet İbnu Hanbel, Müsned)

Bu güzel bahsimizi bitirmeden bir hususa açıklık getirmeye çalışalım:

وَلَقَدْ خَلَقْنَا الْإِنسَانَ وَنَعْلَمُ مَا تُوَسْوِسُ بِهِ نَفْسُهُ وَنَحْنُ أَقْرَبُ إِلَيْهِ مِنْ حَبْلِ الْوَرِيدِ
Resim---Ve lekad halaknel insâne ve na’lemu mâ tuvesvisu bihî nefsuh(nefsuhu), ve nahnu AKREBU ileyhi min hablil verîdi : Andolsun, insanı biz yarattık ve nefsinin ona ne vesveseler vermekte olduğunu biliriz. Biz ona şahdamarından daha YAKINız.”
(Kaf 50/16)

ÖZ-den de YAKIN-AKRAB-da RABBu’l-Âlemin her ÂN Şe’eNde..
Merkezdeki bu SABİT NOKTA AYNen teknikte de vardır.
Saatte 1000 km/saat hızla dönen tekerleğin tam MERKEZ-inde bir NOKTA vardır ki asla dönemez.
Bu kesinlikle ilmen teorik olarak doğrudur.
Çünkü en İÇ-te TEK-tir ve ortadadır.
Kimin etrafında dönecek ki?
Bu SABİT NOKTA bir tanedir, DÖNülen ve DÖNdürendir, TAVAF edenleri!.
Tektir eşi, benzeri ve zıddı yoktur.
Ondan İÇerde-ÖTEde bir NOKTA yoktur...
BİZ-im “BEN” olduğumuzu anlamamızın tek aracı olan AKIL BAĞI-mızın göbeğindeki, ÖZ-ündeki, Yaklaşım Sınırındaki noktadan da AKRABA-Yakın-Yâkîn OL-AN, ALLAHU ZÜ’L-CELÂL’dir.
Öz, Merkez, Enfüs, Ledûn, İç v.s.
Hepsi de bu SABİT KARA NOKTA-dır.
KARA DELİK-tir… AHADİYYET A’MÂSIdır...
DÖNdürdüğü en İÇ ÇEMBER-Habli’l-Verid- AHMEDİYYET SEMÂSIdır..
SIRR-I SIFIR-dır!
İnsan için HeP-liğin HuDuDullahtaki Kalkış NOKTASIdır..
HeP-liğin ASL-ı”,
HiÇ-liğin Hikayesi”,
“FENÂ-nın FaSL-ı”dır...
Aslında NOKTAnın etrafındaki halka Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in AHMEDDİYYET Pirizinin Kudsî Halkasıdır...
Akdes Âlemine geçişte ARA KESİT gibi Allahuâlem...

Hamm AKIL kendi hevâsını ilâh eder ve hüsrana uğrar.
MuhaMMedi İlim, İEdeb, irfa ve Erkanla Tâlim ve Terbiyesinden geçen AKL-ı SELİM ANlayabilir AHMEDDİYYETi..
Sünnetullahta şuÂNda-Şe’ÂNda OL-ANı ÂNlayan ve YAŞAyıp Şâhidi olan, İNSANın Olmazsa Olmazı, Olmayanın DİNİ de Olmayan AKIL..
AKIL, İNSANoğlunun Vücud-VARlığında dayandığı tek İP-idir.
Yaratan-Yaratılan-OLAN ve Yaşan-AN-ın ANLaşılması, hepsi de AKIL Sahnesindedir..
AKL-ı KÜLL OL-ÂN Nur-u Mîm, Rahmetenli’l Âlemin Habli’l- Veridimiz gibi ÖZ-den de Yâkîn-AKRİB Ol-ÂN Rabbü’l- Âlemine…

AKIL İP-iM!. BeDeN kUYuM!.
NeFiS KoVaM!. RuHum-SU-yuM!
Be SıRRıma BeRzaH KALB-im
sÖZ AHAD-den! SeS AHMeD-den
SAhiBB SıRR-ıM !.“DUY!”-um!. “UY!”-uM!..


SaLLatımız Sana OL-sun Yâ ALLAH celle celâluhu!.
SaLLavatımız Sana OL-sun Yâ Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem!..
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12881
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: RASÛLULLAH (sav)’in 99 İSM-i ŞERİFİ:

Mesaj gönderen kulihvani »

MUHAMMEDî-MAHMUDîyiz
ÂŞIKıyız - AHMEDîyiz
Hamdolsun DOST HABİBîyiz
SıRR-ı SUBHÂN SıRR-dığımız...


Azîz kardeşlerim,
Muhammedî neş’e bir bütündür, külldür. Tümüyle tekdir.
Onun için iyi duymamız ve uymamızla ulaşabiliriz.
Cenâbı ALLAH celle celâluhu’nun bize ni’met-i uzması (en büyük ni’met) olan;
Muhammed aleyhisselâm; Dinimizin, Dünyamızın ve Âhiretimizin Şâfiî’si (şefâatçisi) kulluk derdimizin Şifâsıdır.
Ahmed aleyhisselâm’ın AHAD Teâlâ’ya hamd ve halkına şefâat makamı olan Makam-ı Mahmud’undaki Livâü’l-Hamd’i (hamd sancağı) altında; Merhâmet, Muhabbet, İsmet ve İffet içinde hesabsız Cennet Ehli olan, Muhammedî Oluş Şuûrunu Kelime-i Şehâdetle yaşayanlardan olmak için;
İyi niyet, ciddîyet ve samimîyyetle TELSLİMİYYET ve İSTİKÂMETte azmimiz ve ALLAH Teâlâ’yı vekil edişimiz, erdemimizdir...
ALLAH muînimiz olsun. Âmin!.

Muhammedî Söz, Fiil, Ahlâk ve Hâlleri bizzât Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in;
Muhammedîyyet, Hamîdiyyet, Ahmedîyyet ve Habibîyyet bağ-ü-bahçelerinden kabımız kadar toplayıp, ALLAH celle celâluhu ve Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Rızasına ve Aşkına, Ümmet-i Muhammed’e el birliğiyle ve gönül birliğiyle sunmalıyız.
Ki yüce RABB’ımız celle celâluhu’nun lûtf-ü-ikrâm ve ihsânına nâil olabilelim.
Her birisi bir kitâb olacak konuların yeri geldikçe ve becerebildiğim, bilebildiğim, anlayabildiğim ve görebildiğim kadarıyla, nefsimden katmadan, karıştırmadan, arı, duru ve çırılçıplak arz etmeye Sevgili Sahibim Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in rızası için azmim var...
ANlamak ve ANlatmak... Yaşamak ve yaşatmak...
Ârif, İrfân ve Mârifet... Ârif kıymetlidir.
Ârif, Kul iken Sultân edilendir.
Ârif, Hakkı ve Hayrı Anlayandır ve Hikmet EHLidir.

Hikmet, Ahmedî Ahyârların yaşanınca anlaşılan ilâhî aşklarının adıdır. Ahyârlar en hayırlılardır.

İHVÂNİ’m İ’tikad Sâlih Amele
AHMEDÎ Ahlâkın Kalbî Kemâle
Kâbe Kavseyn Şifâsında Cemâle
Muhabbette MUHAMMED’siz “MİM” Olmaz..

sallallahu aleyhi ve selem..


Resulü’s- Sakaleyn, Hem insanların hem cinlerin peygamberi Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’e es Selâm u Salât OLsun!

يَا مَعْشَرَ الْجِنِّ وَالإِنسِ أَلَمْ يَأْتِكُمْ رُسُلٌ مِّنكُمْ يَقُصُّونَ عَلَيْكُمْ آيَاتِي وَيُنذِرُونَكُمْ لِقَاء يَوْمِكُمْ هَذَا قَالُواْ شَهِدْنَا عَلَى أَنفُسِنَا وَغَرَّتْهُمُ الْحَيَاةُ الدُّنْيَا وَشَهِدُواْ عَلَى أَنفُسِهِمْ أَنَّهُمْ كَانُواْ كَافِرِينَ
Resim---Yâ ma’şerel cinni vel insi e lem ye’tikum rusulun minkum yakussûne aleykum âyâtî ve yunzirûnekum likâe yevmikum hâzâ, kâlû şehidnâ alâ enfusinâ ve garrethumul hayâtud dunyâ ve şehidû alâ enfusihim ennehum kânû kâfirîn(kâfirîne) : Ey cin ve insan topluluğu! İçinizden size âyetlerimi anlatan ve bu günle karşılaşacağınıza dair sizi uyaran peygamberler gelmedi mi! Derler ki: "Kendi aleyhimize şahitlik ederiz." Dünya hayatı onları aldattı ve kâfir olduklarına dair kendi aleyhlerine şahitlik ettiler.
(En'âm 6/130)

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem : "Kim ki benim üzerime Cuma günü 80 defa Salâvât getirirse ALLAH onun 80 yıllık günâhını bağışlar"Ashabı Güzin soruyor : "Yâ Resûlullah! Bu nasıl bir salâvâttır?" Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem : "Allahümme salli âlâ Muhammed'in abdike ve nebîyyike ve resûlike ve'n- nebîyyü'l-ümmiyyi" salâvâtını (bir oturuşta 80 kere) okur." buyurmuştur.
(Hâkim-i Tirmizî-Nevâdirü'l-Usûl)


Resim''Allahümme salli ve sellim ve bârik alâ seyyidinâ Muhammedîn abdike (Muhammedîyyeti) ve nebîyyike (Mahmudîyyeti) ve Resûlike (Ahmedîyyeti) ve Nebîyyûl-ümmîyyi (Habibîyyeti) ve alâ âlihi ves-sahbihi ve Ehl-i Beytihi...''Resim

SALL (ulaşım) Teşekkürünü fakslar.
Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem için Zâhir, Bâtın, Âhir ve Evvel salâvâtıdır bu...
Hârikadır, câmi'dir, emândır ve ulaşıma vesiledir ve's-selâm...
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12881
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: RASÛLULLAH (sav)’in 99 İSM-i ŞERİFİ:

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim

9- AHYED sallallahu aleyhi ve sellem

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Benim İSMim Kur'ân’da MuhaMMed, İncil’de AhMed, Tevrat’ta Ahyed’dir.” buyurmuştur.
(Nebhânî, Hüccetüllah ale’l-Âlemîn, 108, 112; Halebî, es-Sîretü’l-Halebiye, 1:353; El-Envârü’l-Muhammediyye mine’l-Mevâhibü’l-Ledünniyye, s. 143; İbn-i Abbas radiyallahu anhu’dan rivâyet olunmuştur)

AHYED sallallahu aleyhi ve sellem Tevrattaki bir ismidir.
Bazı metinlerde Uheyd, Uhidu, Uheydu, Uhyidu şeklinde yazılıdır.
AHyeD İsm-i Şerifi;
Tüm Kâinât ve “KûN!: OL” ların Mazharı, Masdarı, Menba’ı ve Merkezi, “feyeKûN” YURDu OL-AN NûR-u MuhaMMed-MîM CEM’ü’l-CEM’inde;
Vahdet-i mevCûD (VüCûD)
Vahdet-i ŞuHûD
Vahdet-i SüCûD
Vahdet-i UHûD
AHDULLAHta Tek Muhatab, Hakikat HABBEsi HaBîBuLLAH AHYeD sallallahu aleyhi ve sellem..
AHaDiyyettin Tecellîsi AHMEDiyyetin tüm Yaratılanlar ADına, “UHD”i..
Hakikat-ı YEDULLAH..
Dâimiyyet Hakikat-ını YAŞAyışa iSALL eden ve TEK-EŞsiz MEVCûD-KUL ve ReSÛLL olan MuhaMMed Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem…

Kur'ân-ı Kerim’imize göre, Muhammed aleyhisselâm 'ın geleceği Kudsal Kitaplarda; Tevrat'ta ve İncil'de açıkça bildirilmiştir:


وَإِذْ قَالَ عِيسَى ابْنُ مَرْيَمَ يَا بَنِي إِسْرَائِيلَ إِنِّي رَسُولُ اللَّهِ إِلَيْكُم مُّصَدِّقًا لِّمَا بَيْنَ يَدَيَّ مِنَ التَّوْرَاةِ وَمُبَشِّرًا بِرَسُولٍ يَأْتِي مِن بَعْدِي اسْمُهُ أَحْمَدُ فَلَمَّا جَاءهُم بِالْبَيِّنَاتِ قَالُوا هَذَا سِحْرٌ مُّبِينٌ
Resim---“Ve iz kâle îsebnu meryeme yâ benî isrâîle innî resûlullâhi ileykum musaddikan li mâ beyne yedeyye minet tevrâti ve mubeşşiren bi resûlin ye’tî min bagdîsmuhû ahmed(ahmedu), fe lemmâ câehum bil beyyinâti kâlû hâzâ sihrun mubîn(mubînun) : Hatırla ki, Meryem oğlu İsa: Ey İsrailoğulları! Ben size Allah'ın elçisiyim, benden önce gelen Tevrat'ı doğrulayıcı ve benden sonra gelecek Ahmed adında bir peygamberi de müjdeleyici olarak geldim, demişti. Fakat o, kendilerine açık deliller getirince: Bu apaçık bir büyüdür, dediler.” (Saff 61/6)

وَلَمَّا جَاءهُمْ كِتَابٌ مِّنْ عِندِ اللّهِ مُصَدِّقٌ لِّمَا مَعَهُمْ وَكَانُواْ مِن قَبْلُ يَسْتَفْتِحُونَ عَلَى الَّذِينَ كَفَرُواْ فَلَمَّا جَاءهُم مَّا عَرَفُواْ كَفَرُواْ بِهِ فَلَعْنَةُ اللَّه عَلَى الْكَافِرِينَ
Resim---“Ve lemmâ câehum kitâbun min indillâhi musaddikun limâ meahum, ve kânû min kablu yesteftihûne alellezîne keferû, fe lemmâ câehum mâ arafû keferû bihî, fe la’netullâhi alel kâfirîn(kâfirîne) : Daha önce kâfirlere karşı zafer isterlerken kendilerine Allah katından ellerindeki (Tevrat'ı) doğrulayan bir kitap gelip de (Tevrat'tan) bilip öğrendikleri gerçekler karşılarına dikilince onu inkâr ettiler. İşte Allah'ın lâneti böyle inkârcılaradır.” (Bakara 2/89)

الَّذِينَ يَتَّبِعُونَ الرَّسُولَ النَّبِيَّ الأُمِّيَّ الَّذِي يَجِدُونَهُ مَكْتُوبًا عِندَهُمْ فِي التَّوْرَاةِ وَالإِنْجِيلِ يَأْمُرُهُم بِالْمَعْرُوفِ وَيَنْهَاهُمْ عَنِ الْمُنكَرِ وَيُحِلُّ لَهُمُ الطَّيِّبَاتِ وَيُحَرِّمُ عَلَيْهِمُ الْخَبَآئِثَ وَيَضَعُ عَنْهُمْ إِصْرَهُمْ وَالأَغْلاَلَ الَّتِي كَانَتْ عَلَيْهِمْ فَالَّذِينَ آمَنُواْ بِهِ وَعَزَّرُوهُ وَنَصَرُوهُ وَاتَّبَعُواْ النُّورَ الَّذِيَ أُنزِلَ مَعَهُ أُوْلَئِكَ هُمُ الْمُفْلِحُونَ
Resim---“Ellezîne yettebiûner resûlen nebiyyel ummiyyellezî yecidûnehu mektûben indehum fît tevrâti vel incîli ye’muruhum bil ma’rûfi ve yenhâhum anil munkeri ve yuhıllu lehumut tayyibâti ve yuharrimu aleyhimul habâise ve yedau anhum ısrahum vel aglâlelletî kânet aleyhim, fellezîne âmenû bihî ve azzerûhu ve nasarûhu vettebeûn nûrellezî unzile meahu ulâike humul muflihûn(muflihûne) : Yanlarındaki Tevrat ve İncil'de yazılı buldukları o elçiye, o ümmî Peygamber'e uyanlar (var ya), işte o Peygamber onlara iyiliği emreder, onları kötülükten meneder, onlara temiz şeyleri helâl, pis şeyleri haram kılar. Ağırlıklarını ve üzerlerindeki zincirleri indirir. O Peygamber'e inanıp ona saygı gösteren, ona yardım eden ve onunla birlikte gönderilen nûr'a (Kur'an'a) uyanlar var ya, işte kurtuluşa erenler onlardır.” (A'râf 7/157)

Mevcud Yahudive Hıristiyan Kutsal Kitaplarında MuhaMMed aleyhisselâm dan bahsedilmez gözükmesi o milletlerin kitablarını baştan beri tahrif edip keyflerince değiştirip durmalarındandır ki bu husus Kur'ân-ı Kerimimizde de bildirilmiştir.

Üstad Sâid Nursî kaddesallahu sırrahu, İncil'de geçen “Faraklit” İslam peygamberi Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem olduğunu bildirmiştir.

(Risale-i Nur: 19. Söz, "Risalet-i Ahmediye; Sonsuz Nur: 1. Cilt.)
Üstad BediüzzamanSâid Nursî kaddesallahu sırrahu,
kudsal kitap ve sahifelerde geçen Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem İSİMleriyle ilgili yaptığı incelemeyle bulduğu işaretlerden en mühimlerini kitabına almıştır.
Onlardan bir kısmı şunlardır:


1-Hz. İsmail’in Neslinden Gelecek:
Tevrat'ın âyeti:..."Hazret-i İsmail'in annesi olan Hacer, evlâd sahibesi olacak ve onun evlâdından (İsmail as’ın neslinden) öyle birisi çıkacak ki, o çocuğun eli, herkesin üzerinde olacak ve umumun eli huşu' ve itaatle ona açılacak."
Tevrat'ın âyeti: "İsrail (Yakub) oğullarının kardeşleri olan İsmail oğullarından senin gibi birinigöndereceğim. Ben sözümü onun ağzına koyacağım, benim vahyimle konuşacak. Onu kabul etmeyene azab vereceğim."


2-Hicaz’da Dünyaya Gelecek:
Tevrat'ın Beşinci Kitabının Otuzüçüncü Babında şu âyet var: "Hak Teâlâ, Tur-i Sina'dan ikbal edip (yönelip) bize Sâîr'den tulû' etti (doğdu) ve Fâran Dağlarında zahir oldu (göründü)." …İttifakla Hicaz Dağları'ndan ibaret olan Fâran Dağları'ndan zuhur-u Hak fıkrasıyla, açıkça Ahmed (asm)’ın peygamberliğini haber veriyor.
Hem Tevrat’ta, Nebiyy-ül Harem (Mekke Medine Peygamberi) manasında "Hımyata" ismiyle geçer.


3-İsmi Muhammed Ahmed Mustafa Olacak:
Hem peygamberlerin kitaplarında, Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm'ın Muhammed, Ahmed, Muhtar (Mustafa-seçilmiş) manasında Süryanî ve İbranî isimleri var.
İşte Hazret-i Şuayb'ın suhufunda ismi, Muhammed (övülmüş) manasında "Müşeffah"tır.

Hem Tevrat'ta yine Muhammed manasında "Münhamenna",

Zebur'da "El-Muhtar (Mustafa-seçilmiş)" ismiyle isimlenmiştir.

Hem Suhuf-u İbrahim ve Tevrat'ta "Mazmaz"dır.

Hem Tevrat'ta "Ahyed"dir.
Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm demiş: “Benim ismim Kur'an'da Muhammed, İncil'de Ahmed, Tevrat'ta Ahyed'dir” buyurmuştur.


4-Son Peygamber Olacak:
Tevrat'ta (son peygamber manasında) “El-Hâtem-ül Hâtem”dir. (Bir ismi, Hâtemü'l-Enbiya'dır)

5-İnsanlara Sünneti Öğretecek:
Hem Tevrat'ta ve Zebur'da "Mukîm-üs Sünnet (sünneti koyan)’dır.

6-Âlemin Reisi Olacak:
Türkçe Yuhanna İncili'nin Ondördüncü Bab ve otuzuncu âyeti şudur: "Artık sizinle çok söyleşmem, zira bu âlemin reisi geliyor. Ve bende, onun nesnesi aslâ yoktur!" İşte "Âlemin Reisi" tabiri, "Fahr-i Âlem" demektir. Fahr-i Âlem ünvanı ise, Muhammed-i Arabî Aleyhissalâtü Vesselâm'ın en meşhur ünvanıdır.

7-İnsanlara Teselli Verecektir:
Yine İncil-i Yuhanna, Onaltıncı Bab ve yedinci âyeti şudur: "Amma ben, size hakkı söylüyorum. Benim gittiğim, size faidelidir. Zira ben gitmeyince, tesellici size gelmez." İşte bakınız! Reis-i Âlem ve insanlara hakikî teselli veren, Muhammed-i Arabî Aleyhissalâtü Vesselâm'dan başka kimdir? Evet Fahr-i Âlem odur ve fâni insanları ebedî yokluktan kurtarıp teselli veren odur.

8-Dünyaya Hâkim Olup Islah Edecektir:
Hem İncil-i Yuhanna, Onaltıncı Bab, sekizinci âyeti: "O dahi geldikte; dünyayı günaha dair, salaha dair ve hükme dair ilzam edecektir." İşte dünyanın fesadını salaha çeviren ve günahlardan ve şirkten kurtaran vedünya siyaset ve hakimiyetini değiştiren Muhammed-i Arabî Aleyhissalâtü Vesselâm'dan başka kim gelmiş?

9-Hakk İle Batılı Ayıracaktır:
İncil'in âyeti:..."Ben Rabbimden; hakkı bâtıldan ayırdeden bir peygamberi istiyorum ki, ebede kadar beraberinizde bulunsun." Faraklit, hakla batılın arasını ayıran manasında Peygamber'in o kitablarda ismidir.

10-Kılıçla Cihad Edecektir:
Hem İncil'de, Peygamberin isimlerinden, "Sahib-ül Kadîbi ve-l Herave" yani kılıç ve asâ sahibi." Evet kılıç sahibi peygamberler içinde en büyüğü; ümmetiyle cihada emredilen, Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm'dır.

11-Sarıklı Olacaktır:
Yine İncil'de "Sahib-üt Tâc"dır. Evet "Tac sahibi" ünvanı, Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm'a mahsustur. Tâc, imame yani sarık demektir. Eski zamanda milletler içinde, milletçe umumiyet itibariyle sarık ve agel saran, Arabdır Kavmidir . İncil'de "Sahib-üt Tâc", kat'î olarak "Resul-i Ekrem" (Aleyhissalâtü Vesselâm) demektir. (19. Mektub, Mucizat-ı Ahmediye Risalesi)

Bütün bu işaretlerin neticesinde, o kitaplar bu günkü halleriyle dahi, kör gözlerin bile görebileceği bir açıklıkla, Peygamberimiz Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’i şöyle tanıtmış oluyor:
Peygamberlerin sonuncusu olan, Ahmed Muhammed Mustafa, Hz. İsmal’in neslinden olarak Hicaz’da dünyaya gelecek, Mekke-Medine bölgesinde peygamberlik yapacak, Allah’ın vahyini insanlara tebliğ edecektir. Getirdiği dini ile hak ile batılı birbirinden ayıracak, insanlar ona iman ederek teselli bulacaktır. Örnek hayatıyla insanlara sünneti öğretecek, âleme reis olup âlem onunla iftihar edecektir. Kılıçla yapacağı cihadı sayesinde dünyada hâkimiyet kuracak, günahlara son verip insanlığı ıslah edecektir.
Bundan daha güzel nasıl anlatılırdı acaba?!

Yine Bediüzzaman Hazretleri:
…Herşeyi bırakıp ona koşmak, onu dinlemek lâzım gelirken; ekser insanlara ne olmuş ki sağır olmuşlar, kör olmuşlar, belki divane olmuşlar ki; bu hakkı görmüyorlar, bu hakikati işitmiyorlar, anlamıyorlar? (19. Söz)
Üstadımızın Ruhu şâd olsun RAHMete gark olsun!..

Mübeliğimiz, Munziriz, Mübeşşeirimiz, Müşâdimiz ve MUAHHİDimiz AHYED Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’e Sonsuz, sınırsız ve İLMULLAH kadar Es SALLaT u Es SELLâM OLsun!.

Resim''Allahümme salli ve sellim ve bârik alâ seyyidinâ Muhammedîn abdike (Muhammedîyyeti) ve nebîyyike (Mahmudîyyeti) ve Resûlike (Ahmedîyyeti) ve Nebîyyûl-ümmîyyi (Habibîyyeti) ve alâ âlihi ves-sahbihi ve Ehl-i Beytihi...''
Resim
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12881
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: RASÛLULLAH (sav)’in 99 İSM-i ŞERİFİ:

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim

10- ALA MUALLA sallallahu aleyhi ve sellem ~~ ALİ MÜTEALİ sallallahu aleyhi ve sellem

Ulüv, alâ', ali (yükseklik, yücelik; şan, şeref, kuvvet ve kudret sahibi olmak) kökünden sıfat isimdir.
Ulüv: Büyüklük, yükseklik. Bir şeyin yukarısına çıkma. Şan, şeref ve kadr sahibi olma.
Ulvî: (Ulviye) Yüksek, yüce. Manevî ve göğe mensub.
Ulviyyet: Ulvilik, yücelik, yükseklik, ululuk.
Ulya: (Müe.) Pek büyük, pek yüce, daha yüksek. Çok yüksek olan.
Ulüvv-ü Cenâblık: Âlî cenablık. Kerem ve cömertlik sâhibi ve faziletli olmak. Büyüklük.
Ulüvv-ü HiMMet: Yüksek himmetlilik, gayret ve himmeti çok olmak ki Ra sûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in Hasbî ve Habibî gayret ve Hizmeti Meşhurdur.
Ulüvv-ü Şan: Şânı şerefi büyük. Yüksek şeref.
A’la: Daha iyi. Pek iyi. En yüksek. Ziyâde ve mürtefi olan.
Âli: Büyük, yüksek, şerif, celil, aziz olan.
Ali: Üstün. Yüce. Çok büyük. Meşhur. Necib.
Alâi : Yüksek olmak.
Alâ : Şerefte yüksek olmak.
İlliyyü : En yüksek makam, derece ve sahib olan.



ALA MUALLA sallallahu aleyhi ve sellem:

Gönüllerdeki yeri yüksek, kadri yüce, aşkı âli ve Makamı ve Rütbesi Kâbekavseyn Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem..
ALLAH celle celâluhu’nun EL A'lâ celle celâluhu İsminin Mazhariyyetinden, zuhur yeri oluşundan Mualla ismiyle şeref verir.


Resim

EL A'lâ (en üstün, en kudretli) ismi de Kur'ân-ı Kerîm'de doğrudan ve dolaylı olarak RABB ismiyle birlikte ALLAH-U ZÜ'L-CELÂL'e nisbet edilmiştir:


سَبِّحِ اسْمَ رَبِّكَ الْأَعْلَى
Resim---“Sebbihısme rabbikel a’lâ : Yüce Rabbinin adını tesbih (ve takdis) et!” (A'lâ 87/1)

إِلَّا ابْتِغَاء وَجْهِ رَبِّهِ الْأَعْلَى
Resim---“İllebtigâe vechi rabbihil a’lâ : O ancak Yüce Rabbinin rızasını aramak için verir.” (Leyl 92/20 bkz.)

Resim---Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) duasına: "Subhâne Rabbiye'l-Alîyyü'l-A''l-Vehhâb" ile başlardı.
(Fezü'l-Kâdir, V-shf 219)

Resim---Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) : "Kul, yâ Rabbî! yâ Rabbî! yâ Rabbî!" dediği zaman ALLAH-U ZÜ'L-CELÂL: "Lebbeyke abdî sel tu'tâ : Kulum ne istiyorsun (söyle) iste, verilecektir." buyurur" buyurmuştur.
(Et Tegib ve'l-Terhib, II-shf 488)


11- ALİ MÜTEALİ sallallahu aleyhi ve sellem:

Resim

El Alîyyü celle celâluhu İsmi, Kur'ân-ı Kerîm'de;
2 âyette Alîyyü'l-Azîm,
2 âyette Alîyyü'l-Hakîm,
4 âyette Alîyyü'l-Kebîr olarak geçmektedir.

Resim

Mahlûkatının sıfatlarından beri, münezzeh, izzetli, şerefli, yüce ve âli olan...

İşte bu ULUVVİYYET ve ALİYYET i; Beşeriyyet ve Velâyet kanalıyla el ÂN ÜMMetine akıtıp durmakta olan Rasûlullah sallallahu aleyhi ve selleme sonsuz, sınırsız ve İLMULLAH kadar Es SALLaT u Es SELLâM OLsun!.

Resim''Allahümme salli ve sellim ve bârik alâ seyyidinâ Muhammedîn abdike (Muhammedîyyeti) ve nebîyyike (Mahmudîyyeti) ve Resûlike (Ahmedîyyeti) ve Nebîyyûl-ümmîyyi (Habibîyyeti) ve alâ âlihi ves-sahbihi ve Ehl-i Beytihi...''Resim
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12881
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: RASÛLULLAH (sav)’in 99 İSM-i ŞERİFİ:

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim

ALEM - ÂLEM sallallahu aleyhi ve sellem

Alem: Bayrak. Nişan, işâret. Özel isim.
İnsan AKLının görebileceği güvenilir İm, İz ve İşarettir.


12- ALEMÜL-İMAN sallallahu aleyhi ve sellem:

MuhaMMeD Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem, tüm hayatında dost-düşman herkesce MuhaMMedünü’l- Emîn İsmiyle vasıflandırılmıştır.
“ALLAH ve Resûlüne Teslim olunuz” EMRullahı ile Müslümanlığın,
“ALLAH ve Resûlüne İman” EMRullahı ile Mü’minliğin,
Tahkik Tevhid ve Şehâdette tel İşaret Noktasıdır Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem.


إِنَّمَا الْمُؤْمِنُونَ الَّذِينَ آمَنُوا بِاللَّهِ وَرَسُولِهِ ثُمَّ لَمْ يَرْتَابُوا وَجَاهَدُوا بِأَمْوَالِهِمْ وَأَنفُسِهِمْ فِي سَبِيلِ اللَّهِ أُوْلَئِكَ هُمُ الصَّادِقُونَ
Resim---“İnnemel mû’minûnellezîne âmenû billâhi ve resûlihî summe lem yertâbû ve câhedû bi emvâlihim ve enfusihim fî sebîlillâh(sebîlillâhi), ulâike humus sâdikûn (sâdikûne): "Mü'minler ancak ALLAH'a ve Resûlüne imân eden ondan sonra asla şüpheye düşmeyen, ALLAH yolunda mallarıyla ve canlarıyla savaşanlardır. İşte doğrular (sâdıklar) ancak onlardır." (Hucurât 49/15)

وَالَّذِينَ آمَنُوا بِاللَّهِ وَرُسُلِهِ أُوْلَئِكَ هُمُ الصِّدِّيقُونَ وَالشُّهَدَاء عِندَ رَبِّهِمْ لَهُمْ أَجْرُهُمْ وَنُورُهُمْ وَالَّذِينَ كَفَرُوا وَكَذَّبُوا بِآيَاتِنَا أُوْلَئِكَ أَصْحَابُ الْجَحِيمِ
Resim---“Vellezîne âmenû billâhi ve rusulihî ulâike humus sıddîkûne veş şuhedâu inde rabbihim, lehum ecruhum ve nûruhum, vellezîne keferû ve kezzebû bi âyâtinâ ulâike ashâbul cahîm(cahîmi): "ALLAH'a ve peygamberlerine imân edenler, RABB'leri yanında tıpkı sıddıklar ve şehîdler gibidir. Onların mükâfâtları ve nurları vardır..." (Hadid 57/19)

Yaratan ALLAH celle celâluhu nun El Mü'min İsminin Mazharıdır, Îmân, emniyet ve emanın kaynağı ve vericisi olan, vâ'dinde sadık ve Tevhidi Tasdikte EMÎN olan MuhaMMedünü’l- Emîn aleyhisselâm.

Resim

13- ALEMÜL-YAKÎN sallallahu aleyhi ve sellem:

وَاعْبُدْ رَبَّكَ حَتَّى يَأْتِيَكَ الْيَقِينُ
Resim---“Va’bud rabbeke hattâ ye’tiyekel yakîn(yakînu) : Ve Rabbına ibadet-kulluk yap tâ sana o yâkîn gelene kadar.” (Hicr 15/99)

حَتَّى أَتَانَا الْيَقِينُ
Resim---“Hattâ etânel yakîn(yakinu) : "Sonunda yakîn (kesin bir gerçek olan ölüm) gelip bize çattı." (Müddesir 4/47)

ثُمَّ لَتَرَوُنَّهَا عَيْنَ الْيَقِينِ
Resim---“Summe le terevunnehâ aynel yakîn(yakîni) : Sonra onu, gerçekten yakîn gözüyle (Ayne'l Yakîn) görmüş olacaksınız. (Tekâsur 102/7)

Yakîn o ki, İnsan AKLının Özü olan A’yan-ı Sabite sinde, Hakikat-ı Muhammediyyesi RABBu’l-âlemine Şâhid ola!
Her Zaman Her Yerde ve Her Hâlde: “Eşhedü Enlâ İlâhe İllallah ve Eşhedü Enne Muhammede’r- Rasûlullah” HAKtır ve Şâhidiyiz elhamduli’llahi…

Bir “Şey”in;
Zâhiri, Maddî Hüviyeti,
Bâtını, Mânevî Mâhiyetidir
Evvelini ve Âhirini ise ancak ALLAHu Teâlâ bilir.

Eşyâ’nın; Âfâkı-Zâhiri-Hüviyyeti, İlim ve Edeb ile bilinir. İlme’l-Yâkîndir! Akıl esastır.

Eşyânın Enfüsî-Bâtını-Mâhiyeti (içeriği), İrfân ve Erkânla bilinip anlaşılır. Nakl esastır. Bu esrâra vakıf olunca Ayne’l-Yâkîn dir.

İkisinin BİR-likteliği ise, “ŞEY”i tüm gerçeğiyle anlayış ve kani’ oluş, Aklın ve Naklîn TEVHİDi olup Hakka’l-Yâkîn dir...
Bu İse açık seçik Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem İLE-BİLElikle mümkündür..


14- ALEMÜL-HÜDA sallallahu aleyhi ve sellem:

Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem, Her Toplum a Hidâyet Rehberi ve Umut İmâmıdır
Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem, EL HÂDÎYYÜ celle celâluhu esmasının mahlukata yansıma Mazharıdır.
Hüdâ, hedy, hidâyet (doğru yolu bulmak, yol göstermek, rehberlik etmek) kökünden türeyen sıfat isimdir.
Hâde, dalaletten uzaklaşmak ve Hidâyete gelmek.
Tehevvede ise Hidâyete gelip salih amel işlemektir.


Resim

El Hâdî ismi, Kur'ân-ı Kerîm'de 10 âyette geçmekte olup 2 âyette ALLAH-U ZÜ'L-CELÂL'e nisbet edilmiş (Hacc 22/54; Furkan 27/31 bkz.), 2 âyette de Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem)'e nisbet edilmiştir. El Hâdî isminin El Latîfü, El Veliyyü, Er Reşîdü, El Berru ve El Fettâhu isimleri arasında anlam örtüşmesi vardır.

وَيَقُولُ الَّذِينَ كَفَرُواْ لَوْلآ أُنزِلَ عَلَيْهِ آيَةٌ مِّن رَّبِّهِ إِنَّمَا أَنتَ مُنذِرٌ وَلِكُلِّ قَوْمٍ هَادٍ
Resim---“Ve yekûlullezîne keferû lev lâ unzile aleyhi âyetun min rabbih(rabbihî), innemâ ente munzirun ve li kulli kavmin hâd(hâdin) : İnkâr edenler derler ki: "Ona Rabbinden bir ayet (mucize) indirilseydi ya." Sen, yalnızca bir uyarıcısın ve her topluluk için bir hidayet önderisin.” (Ra'd 13/7)

فَتَوَكَّلْ عَلَى اللَّهِ إِنَّكَ عَلَى الْحَقِّ الْمُبِينِ
Resim---“Fe tevekkel alâllâh(alâllâhi), inneke alel hakkıl mubîn (mubîni) : Sen, artık Allah'a tevekkül et; çünkü sen apaçık olan hak üzerindesin.” (Neml 27/79)

وَآخَرِينَ مِنْهُمْ لَمَّا يَلْحَقُوا بِهِمْ وَهُوَ الْعَزِيزُ الْحَكِيمُ
Resim---“Ve âharîne minhum lemmâ yelhakû bi him, ve huvel azîzul hakîm(hakîmu) : (Peygamberi) müminlerden henüz kendilerine katılmamış bulunan diğer insanlara da göndermiştir. O, azîzdir, hakîmdir.” (Cuma 62/3)

Resim---Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem): "ALLAH'ım! Senin saptırdığını hidâyete erdirecek hiç bir kimse yoktur." buyurmuştur. (Müslim, Cum'a, 45-46)

15- RAHMETen li’l- ÂLEMîn sallallahu aleyhi ve sellem:

ÂLEMlerin ALEMi Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem..
Şehâdet Âleminin EŞsiz İşaret Bayrağı Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem..


Âlem: Bütün cihan. Kâinat. Dünya. Her şey. Cemaat. Halk. Cemiyet. Dehr. Hususi hal ve keyfiyet. Bir güneş ile ona tâbi olan ve etrafında devreden seyyarelerin teşkil ettiği dâire.
ALLAH celle celâluhu’dan gayrı mahlukata Âlem denmesi,
VAR edeni-Yaratanını olan BİLmeğe delil ve sebeb OLmasındandır.

Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem, Maddî-Manevî KEVNiyyetin-ÂLEMlerin; VAR Olabilmesi için RAHMet Kaynağı Merkez MiLi MîmM-idir.
“KûN feyeKûN” OL-uş Kaynağı ve DEVAMında, RuBuBiyyet MüReBBisi
RASÛLULLAH sallallahu aleyhi ve sellem’in;
İlâhî EL EDİB oluşu, Ekremiyeti, Muhabbeti Ve Merhametiyle ALLAHU ZÜ’L-CELÂL’in tek Halifesi-HALİFETULLAHı, HiDÂYETULLAH ve SELÂMETULLAHa NEFSleri RÜŞDe Erdirirek İrSALL edici MÜRŞİD-i MUTLAKı, İNANan İnsanlar için tek İmâm-ı Mutlakı ve Kısacası Her yerde, Her Zaman ve Her Hâlde ÂLEM-de OLUŞ ve DEVAM EDİŞ cAN CERRyanımız, RAHMET NOKTAmız:


وَمَا أَرْسَلْنَاكَ إِلَّا رَحْمَةً لِّلْعَالَمِينَ
Resim---“Ve mâ erselnâke illâ RAHMETen lil ÂLEMîn (âlemîne) : (Resûlüm!) Biz seni âlemlere ancak rahmet olarak gönderdik.” (Enbiyâ 21/107)


Âlem-i Asgar: Daha küçük âlem. En küçük âlem. * İnsan.
Âlem-i Ekber: En büyük âlem. Kâinat


Azîz Efendim İmâmı Alî kerremullahi veche:
Eyâ insan cirmike cirmis-sâgirun, ve fike intavâ âlemü’l-ekber... buyurmuştur.


Tavâ kökü: elbiseyi, yatağı v.s. dürüp katlamaktır.
Mündemic: (dümûc’dan) indimâc eden, dürülüp sarılan, içine yerleşen, içine sokulması olup aynı anlamdadır.


Ey insanoğlu! Cirmin (cisim, hacim) çok küçüktür, fakat âlemü’l-ekber sende intevadır, mündemictir. İçine sokulmuştur (o kadar da değerin var) ! Buyurması ne hârikadır.
Ey insanoğlu Âlemü’l-Ekber senin özüne, enfüsüne, fuadına dürülüp sokulmuştur!
Tıpkı bir TOHUMun içine yerleşen dev AĞAÇlar gibi...
Ruh “Âlemü’l-Emr”dendir. Âlemü’l-Emr ise Emri veren Âlemdendir!


Âlem-i Mülk - Âlem-i Meleküt,
Âlem-i Fâni - Âlem-i Bâki,
Âlem-i Ecsad - Âlem-i Ervah,
Âlem-i Emir - Âlem-i Ömür,
Âlem-i Esbab - Âlem-i SON-Uç,
Âlem-i Şühûd - Âlem-i Gayb,
Âlem-i İslam - Âlem-i İstiKâM,
Âlem-i Kevn ü Fesad - Âlem-i Aşk u Cezbe Zühd-ü Takvâ Sıdk u Huşû ve Havf u Recâ..
Âlem-i MaDDE - Âlem-i MâNâ..
Ve nice nice ÂLEMler var elbette..
Âlem-i İNS-ÂN - Âlem-i Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem..
Rasûlullah sallallahu aleyhi ve selem namazda ilk “TEK-BİR” den önce:“Zü’l Melekütü ve’l Ceberutu ve’l- Kibriyâyu ve’l –Azameh!” buyurmuştur.

Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'e sonsuz, sınırsız ve İLMULLAH kadar Es SALLaT u Es SELLâM OLsun!.


Resim''Allahümme salli ve sellim ve bârik alâ seyyidinâ Muhammedîn abdike (Muhammedîyyeti) ve nebîyyike (Mahmudîyyeti) ve Resûlike (Ahmedîyyeti) ve Nebîyyûl-ümmîyyi (Habibîyyeti) ve alâ âlihi ves-sahbihi ve Ehl-i Beytihi...''Resim
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12881
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: RASÛLULLAH (sav)’in 99 İSM-i ŞERİFİ:

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim

ÂLİM-ALÎM- A’LeM, Mâ’luM, MualleM, MualliM sallallahu aleyhi ve sellem

İlm: İlim, cehâletin zıttı. Bir şey'in hakikatını anlama, BİLme. Mârifet. Yakîn.
Alime: Bilmek. Hakikatını idrak etmek. Anlamak. Tanımak.
E'leme: Öğretmek. Bildimek.
Tealleme: Öğrenmek. Kültürlü olmak.
Âlim: Bilen, bilgili. Çok şey bilen. Çok okumuş, bilgiç, BİLghi Sahibi.
Ülâmâ: Ülemâ, çok âlim kişiler.
Alîm: Bilen. Sahib olduğu İLMi Halk için kullanan.
A’lem: En-pekçok bilen.
Âlem : Âlem.Yaratık katmanları.

16- ÂLİM-ALÎM Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem:
ALLAH celle celâluhu’nun El Âlim Esmasının TeK ve TAMM Zuhur yeri olan AKL-ı Küll Menbağı, Habl’il-Verid BAĞı,
İNSAN AKLına Ezelden yüklenen ANA KARTtakiler ve Uygulama yolları kendisine BİLdirilen, BİLen ve Bize de BİLidren Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem..


17- LUM Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem:
Herkesce ve her şeyce BİLinen, belli olan. Resul-i Ekrem aleyhisselâmîn ezel nâmı olup BİLmeyi BİLinen Kılan KEREM Kaynağımız.
MUALLEM Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem:
ALLAHu Teâlâ Tâlimi ve RABBulâlemin Terbiyesi gören Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem.


18- Muallim Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem :
Fıtratına YÜKlenen-Sahib olduğu, ALLAHu Teâlâ Tâlimi ve RABBulâlemin Terbiyesini, GÖRevi Gereği İrSALL eden, MuhaMMedî Tâlim veTerbiye olarak;
EL-ELe, KALB-KALBe-CAN-CAN ERENlerin TEVHİD HATTlarıyle EBEDen BİZ-BİR-İzde Muallim-i MUTLAK Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem..

Esmâu’l- Hüsnânın CEM’ine, cAN-cİSİM Mazharı olan NûRuLLahın NÛR Zuhuru Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in Bu İSİMleri,
ALLAH celle celâluhu’nun şu İSİMlerine AYNadırlar:


Resim

El Alîm ALLAH celle celâluhu: Hakkıyla mutlak bilen. İlmi; evvel-âhir-zâhir-bâtın olan. Mutlak bilici olan ALLAH-U ZÜ'L-CELÂL.

Resim

El Âlim : Çok bilgin, ilminin gereği herşeyi bilici olan. İlmin mutlak sahibi. İlmin mutlak sahibi olan ve bunu halkına sergileyen ALLAH-U ZÜ'L-CELÂL.


El Alîm (mutlak bilen), ilm kökünden mübâlâğa sıfat olup hakkıyla bilendir. Kur'ân-ı Kerîm'de 153 yerde geçmekte ve daha çok Hakîm, Semî', Vâsi', Azîz, Habîr, Kadîr, Halîm, Şâkir ve Fettâh isimleriyle birlikte kullanılmıştır.

El Âlim (bilen) gayb kelimesine muzaf (tamlayan) olarak, El Allâm (çok bilen, yegâne bilen) ise guyûb kelimesine tamlayan ve baglı olarak kullanılıp tek başlarına birer isim olarak ALLAH-U ZÜ'L-CELÂL'e nisbet edilerek kullanılmamışlardır.


Esfelinden İlliyyine BİLİŞ ÖZ-eti:
Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Men arefe nefsehu fekad arefe Rabbehu: Kim NEFSini BİLdi, kesinlikle RABBini BİLdi” buyurmuştur.
(Aclunî, Keşfü’l-Hâfâ II/343 (2532)

İşte ana sorunumuz buradadır!

NeFS, RABBini ancak ve ancak;
Kur'ân-ı Kerim’imizde: “ALLAH’a ve Resûlu’üne; Teslim olunuz, İman ediniz, Tâbi olunuz, İtaat ediniz!” EMRettiği, Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in;
Muhammedî Şuurunu BİLip,
Muhammedî Nûrunu BULup,
Muhammedî Sürurunda OLup,
Muhammedî O-NUR-nu YAŞAmadan,
Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem de BİZ,
ALLAH celle celâlihu da BİR OL-madan
Ham AKLın labirentlerinde kısır dönğü olur koskoca HaYyat ALLAH celle celâluhu korusun ve BİZe inayet, hidayet eyleyleyip Selâmet ihsan burusun inşae ALLAH!..

Ve AKL-ı CüZ’i, İrade-yi CüZ’i, Güç-Kuvvet-i CüZ’i ve İmkân-ı Cüz’i ile KULLUKn İmtihanında olan Nefslerimiz ana sermayesi AKLımızla İYİce Anlamlıdır ki;


Nefsimizi, ASLımızı, ASLa-Sılaya İSÂLLimizi BiLdirmeye-BuLdurmaya ve Oldurmaya,
İlâhî Görevli Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’e Sonsuz, sınırsız ve İLMULLAH kadar Es SALLaT u Es SELLâM OLsun!.


Resim''Allahümme salli ve sellim ve bârik alâ seyyidinâ Muhammedîn abdike (Muhammedîyyeti) ve nebîyyike (Mahmudîyyeti) ve Resûlike (Ahmedîyyeti) ve Nebîyyûl-ümmîyyi (Habibîyyeti) ve alâ âlihi ves-sahbihi ve Ehl-i Beytihi...''
Resim
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12881
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: RASÛLULLAH (sav)’in 99 İSM-i ŞERİFİ:

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim



19- AZîZ sallallahu aleyhi ve selem
20- MUAZZEZ sallallahu aleyhi ve selem


Muazzez sallallahu aleyhi ve selem: Çok aziz, El Azîz ALLAH celle celâluhu tarfından İZZET-lendirilmiş; zelil iken kavi ve kudret sahibi. Fazilet, Ziyâdelik, Üstünlük, İhtiram, Değer, Kıymet, İtibar ve Kuvvet. Verilişi EŞsiz olan Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem

Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Zâhir, Bâtın, Evvel, Âhir
çok izzetli, sevgili, dost, şerif, eşsiz, Sûret ve sîreti örnek, kudsî olandır.
Menbağı, Menşe’i, Merci’i, Meclisi, Mezhebi, Mesleği, Medârı, Merhameti, Muhabbeti MuhaMMeDî AZîZ OL-ANdır.

Küllî ŞEYden ve Herkesten üstünlüğü farklılık anlamında olmayıp;
Canlı cansız Küllî ŞEY’in ASLı ANASı NûR-u MîMdir İLK NOKTAda.
Vu imkanla İmtihan Sahnesi Hayatın KULLuk Oyununda Hakka ve Hayra her nefsi SEVİYEleyen tek Mustafa aleyhisselâm AZîZdir.

Canlı cansız Küllî ŞEY bu Âlemde VARlık gösterebilmek için “Rahmetenli’l-Âlemin” Can CeRRyanına-RAHM-ET NÛruna;
MuhtaçMecbur - Me’murMahkumdur ve Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem AZîZdir.
Mü’minliğe, İnsanlığa ve AKLa Hasbî Hizmette Gayretkeşliği ve Bir İsmi de El Haris oluşuyla Hırsı hâl-i Hazır AZîZdir.

لَقَدْ جَاءكُمْ رَسُولٌ مِّنْ أَنفُسِكُمْ عَزِيزٌ عَلَيْهِ مَا عَنِتُّمْ حَرِيصٌ عَلَيْكُم بِالْمُؤْمِنِينَ رَؤُوفٌ رَّحِيمٌ
Resim---Lekad câekum resûlun min enfusikum AZÎZ (azîzun), aleyhi mâ anittum harîsun aleykum bil mu’minîne raûfun rahîm(rahîmun) : Andolsun size içinizden öyle bir peygamber geldi ki, gayet İZZETLİ ve şereflidir. Sıkıntıya düşmeniz ona çok ağır gelir üstünüze titrer, müminlere gayet merhametli ve şefkatlidir.”
(Tevbe 9/128)

Kur'ân-ı Kerimimizde açıkça;
EL AZÎZ ALLAH celle celâluhu
EL MÜİZZÜ ALLAH celle celâluhudur.
İzz, izzet (dengi ve benzeri bulunmayacak derecede değerli ve şerefli olmak, güçlü ve yenilemez olmak; güç, şiddet, üstünlük) kökünden sıfat isimdir.
Müizz ise izzet ve kuvvet verendir.

Azîz, zilletin (zayıf ve güçsüz) zıttı olup izzetle birlikte âyetlerde, ALLAH-U ZÜ'L-CELÂL'e nisbet edilmiştir.
Azîzü'l-Hakîm olarak 50 âyette,
Azîzü'l-Rahîm olarak 11 âyette,
Azîzü'l-Alîm olarak 6 âyette,
Azîzü'l-Hamîd olarak 3 âyette,
Azîzü'l-Gaffâr olarak 3 âyette,
Azîzü'l-Gafûr olarak 2 âyette,
Azîzü'l-Kerîm olarak 1 âyette,
Azîzü'l-Vehhâb olarak 1,
Kaviyyü'l- Azîz olarak 1 âyette geçmektedir.


El Azîz ALLAH celle celâluhu:

Resim

El Müizzü ALLAH celle celâluhu: Üstünlüğü, izzeti dilediğine bahşeden ve aziz kılan ALLAH-U ZÜ'L-CELÂL.
İzzet ve ikrâm sahibi olan.
Dilediğine izzet ve ikrâm bahşeden...

Azze : Azîz, kadri yüce, şerefli olmak, kuvvetli olmak, zülden berî olmak. Kerîm olmak, cömert olmak.Galib ve üstün gelmek. Kahretmek. Varlığı nâdir olmak.
Eazze : Azîz kılmak.

يَا مُوسَى إِنَّهُ أَنَا اللَّهُ الْعَزِيزُ الْحَكِيمُ
Resim---“Yâ mûsâ innehû enallâhul azîzul hakîm(hakîmu) : Ya Musâ! hakıkat bu: benim o azîz, hakîm Allah” (Neml 27/9)

Ve Şuarâ Sûremizde 7 KeRRe tekrarlanan RABBanî Aziziyyet ve Rahimiyyet:

وَإِنَّ رَبَّكَ لَهُوَ الْعَزِيزُ الرَّحِيمُ
Resim---“Ve inne rabbeke le huvel azîzur rahîm(rahîmu) : Ve şüphesiz ki rabbın o, öyle azîz öyle rahîm” (Şuarâ 26/217)

AZîZ ALLAH celle celâluhu ZÂTına mahsus AZÎZİYYETini Kur'ân-ı Kerimde Şimdi şu ÂNda Ezelden beri dönen ve ebeden DÖNecek olan ZerRRe-Atom ve KüRre-Kâinât Sebbaha-sındaki AZîZliğini, kibriyâsını buyurmakta ve ordularını duyurmakta:

يُسَبِّحُ لِلَّهِ مَا فِي السَّمَاوَاتِ وَمَا فِي الْأَرْضِ الْمَلِكِ الْقُدُّوسِ الْعَزِيزِ الْحَكِيمِ
Resim---“YUSEBBİHU lillâhi mâ fîs semâvâti ve mâ fîl ardıl melikil kuddûsil azîzil hakîm(hakîmi) : Göklerde ne var, yerde ne varsa (HEPSİ) O mülk-ü melekûtun eşsiz hükümrânı, noksaanı mucib herşeyden pâk ve münezzeh, gaalib-i mutlak, yegâne hukûm ve hikmet saahibi ALLÂHI TESBÎH (VE TENZÎH) ETMEKDEDİR.” (Cuma 62/1)

Yusebbihu: tesbih eder.
Sebbaha: yüzmek..

Yerdeki göklerdeki ZeRReler yani ATOMlar;
NeşRlerinden HaŞRlerine kadar döndüler, dönmekteler ve dönecekler.
Bu SeBBaHa yüzüşRAKSı hep sürecek her AN yeniden Yaratılara ŞEENULLAHta..
Ve ne zamAN AKILlarımız DEVR-ÂNı Anlarsa ve DEVRe İştirak ederse Yusebbuhu Zikr-i Dâmindeyiz
inşae ALLAH..

وَلِلَّهِ جُنُودُ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ وَكَانَ اللَّهُ عَزِيزًا حَكِيمًا
Resim---“Ve lillâhi cunûdus semâvâti vel ard(ardı), ve kânallâhu azîzen hakîmâ(hakîmen) : Evet, göklerin ve yerin bütün orduları Allah’ındır. Allah Azîz’dir= her şeye galibdir, Hakîm’dir= hikmet sahibidir.” (Fetih 48/7)

وَلَهُ الْكِبْرِيَاء فِي السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ وَهُوَ الْعَزِيزُ الْحَكِيمُ
Resim---“Ve lehul kibriyâu fîs semâvâti vel ard(ardı), ve huvel azîzul hakîm(hakîmu) : Göklerde ve yerde büyüklük ve hâkimiyet O'nundur. O, Aziz'dir (herşeye galiptir); Hakîm'dir (hüküm ve hikmet sahibidir).” (Câsiye 45/37)

وَتَوَكَّلْ عَلَى الْعَزِيزِ الرَّحِيمِ
Resim---“Ve tevekkel alel azîzir rahîm(rahîmi) : Ve o, azîz rahime mütevekkil ol” (Şuarâ 26/217)

رَبَّنَا لَا تَجْعَلْنَا فِتْنَةً لِّلَّذِينَ كَفَرُوا وَاغْفِرْ لَنَا رَبَّنَا إِنَّكَ أَنتَ الْعَزِيزُ الْحَكِيمُ
Resim---“Rabbenâ lâ tec’alnâ fitneten lillezîne keferû, vagfir lenâ rabbenâ, inneke entel azîzul hakîm(hakîmu) :Y a rabbena! Bizleri o küfredenlerin fitnesi kılma ve bizlere mağfiret buyur çünkü sensin ancak öyle azîz, öyle hakîm. (Mumtehine 60/5)

Bu kadar Muhteşem ve Muazzam mânâ içeren Esmasına ALLAH celle celâluhu, Resûli Ekrem sallallahu aleyhi ve selemi ve mü’mileri nasıl da mazhar kılmakta:

يَقُولُونَ لَئِن رَّجَعْنَا إِلَى الْمَدِينَةِ لَيُخْرِجَنَّ الْأَعَزُّ مِنْهَا الْأَذَلَّ وَلِلَّهِ الْعِزَّةُ وَلِرَسُولِهِ وَلِلْمُؤْمِنِينَ وَلَكِنَّ الْمُنَافِقِينَ لَا يَعْلَمُونَ
Resim---“Yekûlûne le in reca’nâ ilel medîneti le yuhricennel eazzu min hel ezell(ezelle), ve lillâhil izzetu ve li resûlihî ve lil mû’minîne ve lâkinnel munâfikîne lâ ya’lemûn(ya’lemûne) : Diyorlar ki: eğer Medîneye dönersek herhalde eazz olan oradan ezell olanı çıkaracaktır, halbuki izzet, Allahın ve Resulünün ve mü'minlerindir ve lâkin Münafıklar bilmezler.” (Munâfikûn 63/8)

El AZÎZ ALLAH celle celâluhu Esmasının TaMM Zuhur ZÂTı Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’e Es Selamla SALLımız olsun inşae ALLAH..


Resim

"ALLAH'ım! Geçmiş nesiller içinde Efendimiz Muhammed (sallallahu aleyhi ve sellem)'e salât et! Rahmetini ihsân eyle! Sonraki nesiller içinde Efendimiz Muhammed (sallallahu aleyhi ve sellem)'e salât et! Rahmetini ihsân eyle! Peygamberler içinde Efendimiz Muhammed (sallallahu aleyhi ve sellem)'e salât et! Rahmetini ihsân eyle! Resûller içinde Efendimiz Muhammed (sallallahu aleyhi ve sellem)'e salât et! Rahmetini ihsân eyle! Hesab ve karar gününe kadar yüce toplanma yerinde (mele'i-a'lâ içinde), her vakit ve her zamanda Efendimiz Muhammed (sallallahu aleyhi ve sellem)'e salât-ü-selâm eyle!"

Resim
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12881
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: RASÛLULLAH (sav)’in 99 İSM-i ŞERİFİ:

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim

BERR EBRÂR MÜBERRÂ sallallahu aleyhi ve sellem

Berr: (C.: Ebrâr) Va'dinde sâdık. Sözünde duran. Muhsin. Keremkâr. Nimetleri herkese, umuma ihsan eden. Gerçeklik, sıdk.
Berre : Sadık ve doğru olmak. İyilik ve ihsan etmek.
İbrar : En iyiler, ihsan sahibi salihler.
Birr : İyilik, güzellik, hayr, bağış, ihsan.


21- Berr sallallahu aleyhi ve sellem:


ALLAH celle celâluhu’ya itâatkâr, sadık, vefâlı, kullarına-ümMMetine hep iyilik sever ve birr özellik ve güzelliklerini taşıyan El Berr celle celâluhu Mazharı Mü'min Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem.

22-Ebrâr sallallahu aleyhi ve sellem


en iyi, en sadık, en vefâlı, en salih, en seçilmiş Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem..

23-Müberrâ sallallahu aleyhi ve sellem:


Noksanlıktan Beri ve Müstesnâ, Fenalıktan Münezzeh ve Temizlikte TaMM ve Mükemmel-Mükemmil Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem.

Kur'ân-ı Kerîm'de 3 âyette tekil BERR (Meryem 19/14,32; Tur 52/28), 7 âyette çoğul EBRÂR ve BERERE olarak geçmekte ve 1 âyette ALLAH-U ZÜ'L-CELÂL'e nisbet edilmektedir.

وَبَرًّا بِوَالِدَيْهِ وَلَمْ يَكُن جَبَّارًا عَصِيًّا
Resim---“Ve berren bi vâlideyhi ve lem yekun cebbâren asıyyâ(asıyyen) : Ana ve babasına itaatkâr, iyi ve güzel davranışlıydı ve isyan eden bir zorba değildi.” (Meryem 19/14)

وَبَرًّا بِوَالِدَتِي وَلَمْ يَجْعَلْنِي جَبَّارًا شَقِيًّا
Resim---Ve berren bi vâlidetî ve lem yec’alnî cebbâren şakıyyâ(şakıyyen) : Beni anneme saygılı kıldı; beni bedbaht bir zorba yapmadı.” (Meryem 19/32)

إِنَّا كُنَّا مِن قَبْلُ نَدْعُوهُ إِنَّهُ هُوَ الْبَرُّ الرَّحِيمُ
Resim---“İnnâ kunnâ min kablu ned’ûh(ned’ûhu), innehu huvel berrur rahîm (rahîmu) : Evet biz bundan evvel ona duâ ediyor korumasını istiyorduk, hakikat o öyle Keremkâr-Berr olandır, Berr'dir, çok cömert, çok lütufkâr öyle Rahîm” (Tur 52/28)

Resim

El Berr celle celâluhu ismi, yaratıklarına karşı rahmet, mağfiret, nimet, lütûf ve ihsanı bol olan Rahîm, Gafûr, Râzık, Mün'im ve Vasî' olan ALLAH-U ZÜ'L-CELÂL'in ezlî ve ebedî bereket kaynağı oluşunun ismi ve zikridir.

Birr öylesine bereketli bir kelimedir ki imân, amel, ahlâk ve hâl dörtlüsündeki tüm hak, hayr, iyilik, güzellik ve doğrulukları cem' eder.
Birr'e sahib oluşun ismi Ebrâr'ın çoğulu olan Berere
(Abese 80/16 bkz.), iyi olmak, iyilik yapmak fiili olan Teberrû (Bakara 2/224; Mümtehine 60/8 bkz.)…

Hepsi de "BiRR" kökünden türemişlerdir.
Birr, Muradullah'ı Muhammedî Şuûrla anlayış ve Emrullah'ı Muhammedî Neş'eyle meşkedip yaşayıştır…
Birr, sisteme ve sahibi Rabbü'l-âlemîn'e saygılı oluştur.
Birr, takvânın özü ve özeti, takvâ ise kulun Rabbısıyla "bile" oluşunun sözle söylenişi ve uygulanış iştirakidir.
Birr, hak ve hayrın iyice anlaşılması, takvâ ise bâtıl ve şerden kaçınmadır...


Birr: Temizlik. Günahtan çekinmek. Takvâ. İn'âm ve ihsan etme. Amel-i sâlih, iyi amel.
Birr (iyilik sever, sadakâtli, vefâkâr) kökünden sıfat isimler.


لَّيْسَ الْبِرَّ أَن تُوَلُّواْ وُجُوهَكُمْ قِبَلَ الْمَشْرِقِ وَالْمَغْرِبِ وَلَكِنَّ الْبِرَّ مَنْ آمَنَ بِاللّهِ وَالْيَوْمِ الآخِرِ وَالْمَلآئِكَةِ وَالْكِتَابِ وَالنَّبِيِّينَ وَآتَى الْمَالَ عَلَى حُبِّهِ ذَوِي الْقُرْبَى وَالْيَتَامَى وَالْمَسَاكِينَ وَابْنَ السَّبِيلِ وَالسَّآئِلِينَ وَفِي الرِّقَابِ وَأَقَامَ الصَّلاةَ وَآتَى الزَّكَاةَ وَالْمُوفُونَ بِعَهْدِهِمْ إِذَا عَاهَدُواْ وَالصَّابِرِينَ فِي الْبَأْسَاء والضَّرَّاء وَحِينَ الْبَأْسِ أُولَئِكَ الَّذِينَ صَدَقُوا وَأُولَئِكَ هُمُ الْمُتَّقُونَ
Resim---Leysel birre en tuvellû vucûhekum kıbelel maşrıkı vel magrıbi ve lâkinnel birre men âmene billâhi vel yevmil âhırı vel melâiketi vel kitâbi ven nebiyyîn(nebiyyîne), ve âtel mâle alâ hubbihî zevil kurbâ vel yetâmâ vel mesâkîne vebnes sebîli, ves sâilîne ve fîr rıkâb(rıkâbi), ve ekâmes salâte ve âtez zekât(zekâte), vel mûfûne bi ahdihim izâ âhed(âhedû), ves sâbirîne fîl be’sâi ved darrâi ve hînel be’s(be’si) ulâikellezîne sadakû, ve ulâike humul muttekûn(muttekûne) :"Birr (iyilik), yüzlerinizi dogu ve batı tarafına çevirmeniz değildir. Asıl birr, o kimsenin yaptığı dır ki, ALLAH'a, âhiret gününe, meleklere, kitablara, nebîlere inanır.Yakınlara, yetimlere, yoksullara, yolda kalmışlara, dilenenlere ve kölelere sevdiği maldan harcar, namaz kılar, zekât verir. Sıkıntı, hastalık ve savaş zamanlarında sabreder. İşte doğru olanlar, bu vasıfları taşıyanlardır. Müttâkîler ancak onlardır !" (Bakara 2/177)

Resim--- " ….Birr ve takvâ üzerinde yardımlaşın, ism (günah) ve udvân (düşmanlık) üzerine yardımlaşmayın. ALLAH'tan korkun; çünkü ALLAH'ın ikabı (cezâsı) çetin (şiddetli) dir." (Mâide 5/2)

İşte birr ve takvâ faziletlerinin ahlâkî hazinesi olan bir âyet-i celile…
İlâhî ülfetin ve ünsiyyetin bereket iliği birr…
Birr ü takvâ rıza ve ihsanın kesin ve kestirme yolu…


Resim--- " (Ey bilginler!) sizler kitabı okuduğunuz (gerçekleri bildiğiniz) hâlde, insanlara "birr"i emredip nefsinizi (kendinizi) unutuyor musunuz? Aklınızı kullanmıyor musunuz?" (Bakara 2/44)

Resim---" Sevdiğiniz şeylerden (ALLAH için harcamadıkça) "birr"e nâil olamazsınız (eremezsiniz). Her ne harcarsanız ALLAH onu bilir." (Al-i İmrân 3/92)

Resim---"İyiler (ebrâr) muhakkak cennette (nâimde), kötüler (füccâr) de cehennemde (câhimde) dirler."(İnfitâr 82/13,14)

Hadis-i Şerîflerde ana babaya iyi ve saygılı davranmanın "birrü'l-vâlideyn" tâbiriyle ifâde edilmesi de birr ile ihsanın ve hatta Rızaullah'ın yakınlığının ifâdesidir.

Birr, Zâhir-Bâtın RIZA BİLE-liğidir…


Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Birrin en güzeli, bir adamın geçip gittikten sonra babasının sevdiği insanlarla ilişkiyi sürdürmesidir ”
(Ahmed b Hanbel, Müsned)

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Birr güzel ahlâktır, ism ise (günah) kalbine ağırlık veren ve insanların muttali olmasını istemediğin şeydir ”
(Buharî, Müslim, Tirmizî)

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Hayrın sevaba en seri ulaşanı birr (iyilik) ve sıla-i rahimdir Şerrin en seri ulaşanı da haksızlık ve akraba ile ilişkiyi kesmektir ”
(Tirmizî, İbni Mâce)

Resim---Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem): "Birr, ahlâk güzelliğidir." buyurmuştur.(Müslim, Birr, 14,15; Tirmizî, Zühd, 52)

Resim---Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem): "Sıdk insanı birre (ALLAH'ı razı edecek iyiliğe) götürür, birr de cennete götürür. Kişi doğru söyler ve doğruyu arar da sonunda ALLAH indinde "sıddîk" diye kaydedilir. Yalan da kişiyi haddi aşmaya (fücûra) götürür. Haddi aşmak da ateşe götürür. Kişi yalan söyler ve yalanı araştırır da sonunda ALLAH indinde "yalancı" diye yazılır." buyurmuştur.
(İbni Mesud Radiyallahu anhu'dan, Buharî, Edeb,69; Müslim, Birr,102,103-2606,2607; Ebu Davûd, Edeb,88-4989; Tirmizî, Birr,46-1972)

BiRR ü TaKVâ AŞKını MuhaMMedî MüBeRRâ MEŞKi edinen EBRÂR Kullar,
EL BERRÛ (celle celâluhu) ZEVKİyle;
Üzmez-Üzülmez-Sever-Sevilir.
Fedâkâr ve çilekeş âşıklardan olur.
Her zaman, her yerde ve her hâlde; her şeye ve herkese iyilik eder. EBRÂR olur.


BeRRin BiRRin MüBeRRâsı Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Efendimize sonsuz, sınırsız ve İLMULLAH kadar SALLat ve es Selâm Olsun..


Resim''Allahümme salli ve sellim ve bârik alâ seyyidinâ Muhammedîn abdike (Muhammedîyyeti) ve nebîyyike (Mahmudîyyeti) ve Resûlike (Ahmedîyyeti) ve Nebîyyûl-ümmîyyi (Habibîyyeti) ve alâ âlihi ves-sahbihi ve Ehl-i Beytihi...''Resim
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12881
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: RASÛLULLAH (sav)’in 99 İSM-i ŞERİFİ:

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim
24-BeŞiR sallallahu aleyhi ve sellem
25-Büşrâ sallallahu aleyhi ve sellem
26-Mübeşşir Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem

Gönüllere sevinç veren; iyi, güzel, doğru ve hayırlı müjde haberi getiren; Emrullahın “Hakı DUYunuz-Hayra Uyunuz, Bâtıl ve Şerri terk ediniz-işlemeyiniz!” EMRine SADIKları,
ALLAH celle celâluhu’nun Mağfiret, İnâyet ve Hidâyetiyle, Dârü’s-Selâm’la Müjdeleyen Mübeşşir Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem.
Büşrânın Bereket Kaynağı, Beşâret Irmağı..
Mevlâmız celle celâlihu, MuhaMMedî Mübeşşir’ini Kur'ân-ı Kerim’de 11 âyette Beşâretle görevli kıldığını fermân etmektedir.

إِنَّا أَرْسَلْنَاكَ شَاهِدًا وَمُبَشِّرًا وَنَذِيرًا
Resim---İnnâ erselnâke şâhiden ve mubeşşiren ve nezîrâ(nezîren): Gerçekten biz, seni, (ümmetine) şahid, (cennetle) müjdeleyici, (cehennemle) korkutucu bir peygamber olarak gönderdik;
( Fetih 48/8)

وَمَا أَرْسَلْنَاكَ إِلَّا كَافَّةً لِّلنَّاسِ بَشِيرًا وَنَذِيرًا وَلَكِنَّ أَكْثَرَ النَّاسِ لَا يَعْلَمُونَ
Resim---Ve mâ erselnâke illâ kâffeten lin nâsi beşîren ve nezîren ve lâkinne ekseren nâsi lâ ya’lemûn(ya’lemûne): Biz seni ancak bütün insanlara bir müjde verici ve uyarıcı olarak gönderdik. Ancak insanların çoğu bilmiyorlar.”
(Sebe’ 34/28)

وَمَا أَرْسَلْنَاكَ إِلَّا مُبَشِّرًا وَنَذِيرًا
Resim---Ve mâ erselnâke illâ mubeşşiren ve nezîrâ(nezîren) : Biz seni yalnızca bir müjde verici ve uyarıp korkutucu olarak gönderdik.
(Furkân 25/56)

Hükmullahın, Kelâmullahla HAKK’ın Halkına MÜJDE Merkezi.
Hakkı ve hayrı müjdelemiş ve fiilen YAŞAyarak ÖRNEK olmuştur.

Müjdelenen Sünnetullah’ın tatbikatı olan Sünnet-i Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem 4 ayaklıdır.
Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem‘in ALLAH celle celâluhu katında tek din olan İslâm Dininin Zâhiri, Bâtını, Evveli, Âhiri 4 âlemde:
1-Şerîat-ı Muhammedîyye: Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in Vahyî SÖZleridir. Âyet ve Sahih Hadisleridir.
2-Tarikat-ı Muhammedîyye: Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in AMELleri, fiilleridir, Sünnet-i Seniyyesidir.
3-Mârifet-i Muhammedîyye: Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in AHLÂKıdır. Hulki’l-azîm. Ahlâkullah...
4-Hakikat-i Muhammedîyye: Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in AHVÂLidir. “Kâbe kavseyn” vs. gibi söze sığmayan ve yaşanınca anlaşılan HÂLLERidir.

MuhaMMedî BİLiş ŞUURunu BİLenler, İNANCını,
MuhaMMedî BULuş NÛRunu BULanlar, Sünnetini-Amelerini
MuhaMMedî OLuş SÜRURunda OLanlar, Azîm AHLÂKInı,
MuhaMMedî YAŞAyış O-NURUnu, Hâl-Hazır-Huzur HALlerini YAŞAyanların Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’i Basar ve basîret le GÖRmesi-DUYması Lâzım, UYması Lâyıktır ve de Şarttır.
KULLUK İMTİHANIn ASLı-Faslı da budur MuhaMMedî Melâmette..

UYANDIRmak-AYIKTIRmak, MÜJDELEmek!
Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem’in Tek, Eşsiz, Mükemmel ve Mükemmil Mesleğidir.
Aslında bütün Nebî ve Rasûller de TENZİRle EMRedilmişlerdir.
Bakınız Kur’ân-ı Kerîm’de ALLAHU ZÜ’L-CELÂL;
Habibi, Edibi Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’e EMİR buyurduğu âyetlerle...

TEBLİĞ, TENZİR, TEBŞİR, TEŞHİD 4 lüsü…

Tebliğ: Ulaştırmak. Götürmek. Bildirmek. Eriştirmek. Yetiştirme, eriştirmek.
Belağ: Eriştirme, yetiştirme. Maksada uyan güzel ifâde. Kâfi gelme, kifâyet etme. Hitâbettiği kimselere göre uygun, tam yerinde, düzgün ve hakikat OL-AN. Hâlin gereğine uygun, hem düzgün, hem yerinde söz.
Tenzir (inzâr): sonunun fenâ olacağını haber vererek KORKUtmak, ihtarda ve ikazda bulunmak, uyarmak ve uyandırmak.
Nezr: Adak adamak. Fıkıhta Cenab-ı Hakk’a ta'zim için mübah bir fiilin yapılmasını deruhde etmek, öyle bir işin yapılmasını kendi nefsine vacib kılmaktır.
İnzar: Neticenin kötü olacağını bildirerek fenalıktan sakındırmak. Azab ve ceza va'detmek.
Tebşir: Uyananı CeNNetle, uyanmayanı CeheNNemle MÜJDElemek. Müjde verme, müjdeleme, muştulama. Hayır haber vermek.
Bişr: Sevinç ve muştu-mutlu eseridir.
Beşir: Müjdeli haber veren. Müjde getiren.
Beşaret : Doğrusu Bişârettir. Müjde. Sevindirici haber. Hayırlı haber. Müjdeye verilen ihsan. Müjde haberi, muştu.
Teşhid: Uyanana da uyanmayana da ŞÂHİD olmak...
Şühud: Görme, şahid olma. Müşahede etme. Görünecek halde şekillenme.
Şâhid: Şahidlik yapan. Bilen, tanıyan. Senet yerine geçecek kadar mâkul ve mu'teber sayılan. Gören ve Hazır OL-AN.. Resul-ü Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem Efendimizin her AN ve Şe’enî bir vasfıdır.

Kur’ân-ı Kerîm’de geçen ve âcizâne tesbit edebildiğim bu husustaki âyetler:

Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem ile ilgili âyetler: Toplam 56 ÂYETTe geçmeteler.

1-) Tenzir olarak (nezirun-munzirun-nezir-inzâr olarak 36 yerde):
Bakara 2/6,25; En’âm 6/51;A’râf 7/184;Hûd 11/12; Ra’d 13/7; Hicr 15/89; Meryem 19/39; Enbiyâ 21/45; Hacc 22/49; Şuarâ 26/194,214; Neml 27/92; Kasas 28/46; Ankebut 29/50; Secde 32/3; Sebe’ 34/44,46; Fâtır 35/18,23; Yâsîn 36/10,11; Sad 38/4,7,65; Fussilet 41/13; Şûra 42/7; Mü’min 40/18; Ahkâf 46/9; Kaf 50/2; Necm 53/56; Kamer 54/5; Mülk 67/26; Nâziat 79/45; Gaşiye 88/21; Müddesir 74/2; Zâriyât 51/50,51
2-) Teşhid (şâhid-şâhida olarak 3 yerde): Bakara 2/143; Nahl 16/89; Müzemmil 73/15
3-) Tenzir-Tebşir (beşiren-neziren olarak 8 yerde): Bakara 2/119; A’râf 7/188; Mâide 5/19; Hûd 11/12; İsrâ 17/105; Meryem 9/57; Furkân 25/56; Fâtır 35/24
4-) Tenzir-Tebşir-Şâhid (2 yerde): Ahzâb 33/45; Fetih 48/8
5-) Beşiren-Neziren-Daiyen (1 yerde): Sebe’ 34/28
6-) Daiyen (Çağırıcı) (1 yerde): Kasas 28/87
7-) Dâvetçi (2 yerde): Ahzâb 33/46; Şûrâ 42/15
8 -) Hidâyet rehberi (hâd olarak 1 yerde): Ra’d 13/7
9-) Tebliğ: Âl-i İmrân 3/20 ve pek çok yerde.

İnsanoğlunun Dünyasında, Dininde, Âhiretinde Büşrâ BAĞı Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in Beşâret bUYruğu:

يَسِّرُوا وَلاَ تُعَسِّرُوا وَبَشِّرُوا وَلاَ تُنَفِّرُوا
Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve selem: “Kolaylaştırınız, güçleştirmeyiniz, müjdeleyiniz, nefret ettirmeyiniz!.” Buyurmuştur.
(Buhârî, İlm, 12; Müslim, Cihâd, 6.)

BeşâretimİZin El BERR celle celâluhu BAĞI olan Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Efendimize sonsuz Salât u Selâm OLsun!.

Resim''Allahümme salli ve sellim ve bârik alâ seyyidinâ Muhammedîn abdike (Muhammedîyyeti) ve nebîyyike (Mahmudîyyeti) ve Resûlike (Ahmedîyyeti) ve Nebîyyûl-ümmîyyi (Habibîyyeti) ve alâ âlihi ves-sahbihi ve Ehl-i Beytihi...''Resim
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12881
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: RASÛLULLAH (sav)’in 99 İSM-i ŞERİFİ:

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim

27-CâMi’ sallallahu aleyhi ve sellem
28-MECMU’ sallallahu aleyhi ve sellem

EL CÂMİ'U ALLAH celle celâluhu:

Cem' (toplamak, bir araya getirmek) kökünden sıfat isim.
El Câmi' isminin mübârek, muhteşem ve mükemmel tecellîsi, âlemlerin Cisim-Madde-Harekette ve CANda-Mânâda-Harekede; MAZHAR MERKEZi, RAHMet kaynağı ve Masdarı Oluşta CEM’ü’l-CEM’ MîM-i Muhammed Aleyhisselâm'dır.
Resûl-i Ekrem aleyhissalâtu Vesselâm bütün evvel ve âhir güzel isim ve ahlâkı kendisinde cem'ettiğinden dolayı ona verilen bir müstesnâ bir isimdir.
CEM’, Farklı şeyleri bir yere getirmek mânasına mastardır.
Câmi ise, Cem'edici, toplayıcı, içine alan, cem'etmiş, toplamış bulunan, hâvi ve muhit olandır.
Ezelden Ebede Hayy olan Rusûliyyet RÜŞDüyle Cümle CEM’iyyetin CAN Noktası, EL MECMU’ sallallahu aleyhi ve sellem!..

Bir kul için; Tüm sistemin, ilk halk edilen Nûr-u Muhammed'den Südûr etmesi ve CEM' i,
Yerin ve semâların nûru olan ALLAH-U ZÜ'L-CELÂL'in Tevhidî Tecellîsinin AKLen ve NAKLen Şuûru için Muhammedî Şuûr'un, Nûrun, Sürûrun ve Onurun BİLinmesi, BULunması, OLunması ANLAşılıp ve YAŞAnması,
ALLAH-U ZÜ'L-CELÂL'in HİDÂYETi,
Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem)'in ŞEFÂATı,
Erenlerin hayır dua HİMMETi ve
Kulun kendi Tercih ve GAYRETinin ne kadar önemli olduğu âşikârdır.

Elbette sözümüz, kendi aklının yarattığına tapmak, hevâsını ilâhı etmek sapıklık ve alışkanlıklarına alışmış kişiler için değildir.
Sünnetullah (İlâhî tavır, tarz ve sitil) maddî-mânevî ortadadır ve uygulanmaktadır.
Tekniğin çok ilerlemesi, İlâhî Nizâm'ı kör kardeşlerimize dahi göstermektedir.
Kul için;
Resim---"yevmi'd-din": "DîN GüNü..''
(Fâtiha 1/4)

"yevmü'l-cem”: CeM' GüNü..

وَكَذَلِكَ أَوْحَيْنَا إِلَيْكَ قُرْآنًا عَرَبِيًّا لِّتُنذِرَ أُمَّ الْقُرَى وَمَنْ حَوْلَهَا وَتُنذِرَ يَوْمَ الْجَمْعِ لَا رَيْبَ فِيهِ فَرِيقٌ فِي الْجَنَّةِ وَفَرِيقٌ فِي السَّعِيرِ
Resim---Ve kezâlike evhaynâ ileyke kur’ânen arabiyyen li tunzire ummel kurâ ve men havlehâ ve tunzire yevmel cem’i lâ reybe fîh(fîhi), ferîkun fîl cenneti ve ferîkun fîs saîr(saîri) : İşte biz sana, böyle Arapça bir Kur'an vahyettik; şehirlerin anası (olan Mekke halkı)nı ve çevresinde olanları uyarman için ve kendisinde şüphe olmayan toplanma gününü (haber verip onları) uyarman için de. (O gün onların) Bir bölümü cennette, bir bölümü çılgınca yanan ateşin içerisindedirler.”
(Şûrâ 42/7)

يَوْمَ يَجْمَعُكُمْ لِيَوْمِ الْجَمْعِ ذَلِكَ يَوْمُ التَّغَابُنِ وَمَن يُؤْمِن بِاللَّهِ وَيَعْمَلْ صَالِحًا يُكَفِّرْ عَنْهُ سَيِّئَاتِهِ وَيُدْخِلْهُ جَنَّاتٍ تَجْرِي مِن تَحْتِهَا الْأَنْهَارُ خَالِدِينَ فِيهَا أَبَدًا ذَلِكَ الْفَوْزُ الْعَظِيمُ
Resim---Yevme yecmeukum li yevmil cem’i zâlike yevmut tegâbun(tegâbuni), ve men yû’min billâhi ve ya’mel sâlihan yukeffir anhu seyyiâtihî ve yudhılhu cennâtin tecrî min tahtihel enhâru hâlidîne fîhâ ebedâ(ebeden), zâlikel fevzul azîm(azîmu) :Sizi toplanma günü için bir arada toplayacağı gün; işte bu aldanma (teğabün) günüdür. Kim Allah'a iman edip salih bir amelde bulunursa (Allah) onun kötülüklerini örter ve içinde ebedi kalıcılar olmak üzere altından ırmaklar akan cennetlere sokar. İşte büyük 'mutluluk ve kurtuluş (fevz)' budur.”
(Tegabün 64/9)

Geçmişteki "Bezm-i Elest" günü veya gelecekte "Mahşer" Günü olmasından da önemli olan,
"CAN" TENde ve İMTİHANda iken şimdi Dünyamız, Dinimiz ve Âhiretimiiz için "Şu AN" olduğudur.
NûR-u MuhaMMED’den yaratılan tüm mahlukatın MADDen “ÜMM”ü-ANAsı ve CEM’ eden CÂMİsi Rasûlullah sallallahu aleyhi ve selemdir.
AKILlara her AN HaYY OLAN RUH-u MuhaMMeD’den NAKLen-İLHAMla AK-AN Kur'ân-ı Kerim İlmullahtır ve MÂNÂnın CEM’idir ve RABB Teâlâ SÖZü Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem SESidir CEM’ÂN..

Muhammedî Şuûru'a ulaşıp kulluğun kemâlât gereklerini BİLip, BULup ve OLup-YAŞAmak Bize bir Emrullah ve Muradullahtır.
Bu hususu anlamak Tahkik İmân, yaşayarak isbat etmek ve şâhidi olmak ise Salih Ameldir.
Elbette Muhammedî Ahlâkı Yaşayış Kâmil Ahlâk ve Habibî Hâldir.
Kul için, Muhammedî Şuûr'a ulaşıp;
ALLAH-U ZÜ'L-CELÂL'in Tebliğcisi, Tenzircisi, Tebşircisi olan Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem)'in bizzât Şâhidimiz de olacağı Emrullahını unutmadan,
Neşrimizin Çıkış Noktası olan "Nûr-u Mim"in, Haşrimizin de Giriş Noktası olduğunu Anlayış Şerefi ve Şifâsı, Şefâat-ı Rasûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem)'in tâ kendisidir.

"Cim-Mim" zevki; cisim ve canların "Mim" de Cem'ini, neşrini ve haşrını hâl-i hazır ve huzurunda olduğumuz mutlak Hazır ve Nâzır'ın El Câmi' ism-i şerîfinin Tevhidî Tecellîsi olduğunu Bedenî Söz, Nefsî Sohbet, Kalbî Zevk ve Ruhî Hazzla ANLAyış ve YAŞAyıştaki Abdin Niyâzına Rabbü'l-âlemîn'in Nazındaki Raziyyeten-Merziyyeten Meşkine İştiraktir …

Resim

Cemaa : Dağınık şeyi toplamak. Birleştirmek.
İcmâen : İttifâken bir iş üzerinde birleşmek.
İctemaa : Toplanmak. Birikmek.
İctimâu : Cemiyyet. Toplantı.
Kelâmü câmiu : Lâfzı az mânâsı çok kelâm.
Cemâatü : Cemâat. Topluluk. Zümre.
Cem'u : Cem'. Topluluk.

NûR-undan VaR olan tüm mahlukatı;
Davette, İrşadda, Gayrette, Hizmette, Merhamette, Muhabbette, AıYRmadan Kayırmadan, Gübre-Gül demeden, beşeriyet ve Ümmetine karşı;
İNANÇta, AMELde, AHLAKta ve HÂLlerde, en iyi-en doğru-en güzel-en hayra ÇAĞrıyı Kudsal CEM’iyyetindeTESLİMİYYETte-İSTİKÂMETte Câmi kılmış olan Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Efemdimize sonsuz SALLat ve es Selâm Olsun...


Resim
Resim
Cevapla

“Divanında Muhammedi Tasavvuf” sayfasına dön