DOST DUAsı

Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

DOST DUAsı

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim

DOST DUÂ...

ResimDuÂ…
DoSt DuÂsıyla.. DoSta DuÂ...
O’nda, O’ndan, O’na, O’nla inSAN SALLı!.
O, sadece O’dur.. Hüve iLLâ HUu!..
O’ndan OL-AN MîM-i NûN.. NûR-u MîM/NûN..
ReSûLALLAH aleyhi's-selâm..
ReSÛLL sallallahu aleyhi ve sellem -> ALLAH celle celâluhu..
gAYRısı -> AYRı.. budur BİZ-BİR-İZ HaYRı…
O’nda, O’ndan OL-AN -> RABBın SÖZü -> ReSÛLL SeSi..
ki keLÂMullah -> Kur'ân-ı Kerimullah..
SaLL -> Zâhir-Bâtın LuTF SAhibliği.. SıLaya İSALL.. vASıLL OLuş.. KAVUŞma KuDReti..
DoSt DuÂsıyla.. DoSta DuÂ...
ReSÛLLüne SALLavât -> ve de KENDine-ALLAHa SALLât..
BaŞ-UÇu SON-UÇu.. SeBeBi -> SON-uCu.. SöZ oRUCu.. ZeVK URUC’u..

AKLından dolayı ne garib yaratık şu İNSâNoğlu..
YARATAN’a; Muhtaç-Mecbur-Me’mur-Mahkum..
YARAtık ya; Fakriyyet-Acziyyet-Zillet-İllet İÇinde..
İğne ucu dikEN BATsa vızırdar hemence..
“Nereden? Nerede? Ne zaman? Neden? Ne için? Nasıl? Ne OLdu?”suzca ve,
“KİM?” sesiz ve “KİM?” liksizce, oysa göz UCUyla bakıversek GÖRürüz ki;

إِذَا مَسَّهُ الشَّرُّ جَزُوعًا
Resim---İzâ messehuş şerru cezûâ: Kendisine bir şer (kötülük) dokunduğu zaman feryadı basar-sızlanır..(Meâric 70/20)

يُرِيدُ اللّهُ أَن يُخَفِّفَ عَنكُمْ وَخُلِقَ الإِنسَانُ ضَعِيفًا
Resim---Yurîdullâhu en yuhaffife ankum, ve hulikal insânu daîfâ: Allah (ağır yükleri) sizden hafifletmek ister: (Çünkü) insan zayıf olarak yaratılmıştır.(Nisâ 4/28)

يَا أَيُّهَا النَّاسُ أَنتُمُ الْفُقَرَاء إِلَى اللَّهِ وَاللَّهُ هُوَ الْغَنِيُّ الْحَمِيدُ
Resim---Yâ eyyuhen nâsu entumul fukarâu ilâllâhi, vallâhu huvel ganiyyul hamîd: Ey insanlar, siz Allah'a (karşı fakir olan) muhtaçlarsınız; Allah ise, Ğaniy (hiç bir şeye ihtiyacı olmayan)dır, Hamid (övülmeye layık)tır.(Fâtır 35/15)

هَاأَنتُمْ هَؤُلَاء تُدْعَوْنَ لِتُنفِقُوا فِي سَبِيلِ اللَّهِ فَمِنكُم مَّن يَبْخَلُ وَمَن يَبْخَلْ فَإِنَّمَا يَبْخَلُ عَن نَّفْسِهِ وَاللَّهُ الْغَنِيُّ وَأَنتُمُ الْفُقَرَاء وَإِن تَتَوَلَّوْا يَسْتَبْدِلْ قَوْمًا غَيْرَكُمْ ثُمَّ لَا يَكُونُوا أَمْثَالَكُمْ
Resim---Hâ entum hâulâi tud’avne li tunfikû fî sebîlillâh(sebîlillâhi), fe minkum men yebhal(yebhalu), ve men yebhal fe innemâ yebhalu an nefsih(nefsihî), vallâhul ganiyyu ve entumul fukarâu, ve in tetevellev yestebdil kavmen gayrekum summe lâ yekûnû emsâlekum: İşte sizler böylesiniz; Allah yolunda infak etmeye çağrılıyorsunuz; buna rağmen bazılarınız cimrilik ediyor. Kim cimrilik ederse, artık o, ancak kendi nefsine cimrilik eder. Allah ise, Ğaniy (hiçbir şeye ihtiyacı olmayan)dır; fakir olan sizlersiniz. Eğer siz yüz çevirecek olursanız, sizden başka bir kavmi getirip değiştirir. Sonra onlar, sizin benzeriniz de olmazlar.(MuhaMMed 47/38)

Kur'ân-ı Kerimce DUÂ..
DoSt DuÂsıyla.. DoSta DuÂ...
DIŞına ÇIKılamayan bu TEK yÖNlü YOLda; YOLcu OLuş, YOLLuk BULuş, YOLDAŞ İzleyiş SALLıı..

AKLın kendince müsbet-pozitif UCUnda; “iLLÂ OLsun!” ARZusu.. Ecelsiz Emeller, kendini kesin Haklı BİLiş, egoistlik-bencillik, cimrilik, doymazlık, bitmez sanılan yaşam tarzı, kesin eminlikte kendine aşırı güven, güç bende sanış, geleceği de tezgâhlamak vs. vs.. ÇIKmazı

Aklın kendince menfi-negatif UCUnda; “ASLa OLmasın!” Korkusu..son-UÇu.. Hased, öfke, korku, , tedirginlik, gam, tasa, utangaçlık, yorgunluk, ayrılık, hazırı kaybediş, lezzetleri terk, isyan, güvensizlik, aşırı hased, güçsüzlük, acizlik, borçluluk, gelecek endişesi, inançsızlık vs.. vs.. ÇIKmazı.. ve,

İnsaÂNoğlunun, ÂFakî-DıŞ Düzeniyle, ENfusî İÇ Dengesini ReSÛLLî SEViYeleme SALLıı..
AKLın, İKİ ŞEYlik ŞEY-tÂN-lığını Müslüman EDişte Resulüne ve ALLAHa -> TeSlimiyyet-İstikÂmet SALLıı..

Tek BAŞIna DOĞduğu Rahimden, Tek BAŞIna gireceği Mezara kadar, İmkÂNla İmtihÂN ÂLEMinde KULLuk Kefenini “beLÂ BÂzarı”nda giydi giyeli,
Muradullah -> Emrullah -> Sünnetullah -> Şe’ÂNulhha İÇİnde,
Takdiri -> Tercihte, ya Tevhid ya da Tekfir yol AYRımında -> TeCELLî tezgÂHında SALL
Şimdi ŞeÂNda ŞeFÂat Sahibi şeREF’ine İlim-İrade-İdrak İştirak YAŞAyışı SALLıı.. DerÛnÎ DUÂ dEHLizinde YAKarış “BİZ-BİR-İZİZiiiii…

AKLIndan fıtık FELSEFenin insanı, “sende sen ile” KANDIRması yolu DIŞında,
AKLen-nAKLen tertemiz TASAVVUFun melÂMet Meclisinde “SENDEKiyle seni” İNANDIRması MuhaMMedî Menbağı-bAŞlangıcı, Mecrağı, Mezhebi, Meşrebi, Meziyyeti ve MeLÂMet Mansabı-SON UÇu YAŞAmak SALLı..
“YAŞAnmayan YALAN!” maSALLı..

Kul KıtMÎRimin:
DERdlerini DERd EDenler DERd-den ÖLdüler!
DERdlerini ZeVK EDenler ZeVK-ten DİRLdiler!.. SALLı..
RABBu’l- ÂLEMîn SÖZünü -> RAHMetenli’l- ÂLEMîn SESinden DUY/UYuş Mâe-SALLıı..

kELLe basarınla-KalB basîretin Aç da 4 gÖZle gÖR SALLı..
ve de Kafa-Kalbindeki 4 KULLakla dİNLE NeFSim inşae ALLAHu teÂLÂ Mâe-SALLı..
Ferec Kapısını..ÇIKşı-ÇÖZüş YOLunu.. BİZ-BİR-İZ İZini ve de SALLını..SaLLâvatını.. SâLLatını..

DERde; Derd de, ÇİLE de, Sıkıntı de ne DERsen DE!.
MuhaMMedî Şefât Şifâsına da; Telkin de, İkna de, Psikoterapi de ne DERsen DE de, ve de ER-sen DİNle Mâe-SALLıımİZi..
Resim
Kullanıcı avatarı
der-ya
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 853
Kayıt: 29 Eki 2011, 07:01

Re: DOST DUAsı

Mesaj gönderen der-ya »

DOST DUA-nız/mız bereketli OLsun dilerimmm değerli hocam...
Eğer göğün yedi kat üstüne çıkmaksa niyetin, Aşktan güzel merdiven bulamazsın.
Eğer aşkı bulmaksa niyetin, Aramadan duramazsın. -
Yunus Emre.k.s
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: DOST DUAsı

Mesaj gönderen kulihvani »

OLsun! OLmasın!” ÇIKmazında Tıkanır KALır da, burnundan solursan, ÖFFkenin kulu OLursan,
OL-AN, Hükm-ü Hakk”ı BİLdiren, BULduran, OLduran, YAŞAtan ReSÛLî SESe SAHİB ÇIK, SAHİB ÇIKılacaksın,
İnÂN ki şu ÂNda şeÂNda SAHABesisin hemen Rasûlullah SALLallahu aleyhi ve SELLemi DUY/UY SALLı..

Resim--- Bir kimse: “ Yâ Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem! Bana bir tavsiyede bulun!” dedi.
Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Gazablanma!” buyurdu.
(Buharî, Edeb, 76; et-Tirmizî, Birr, 73; İ.Ahmed b. Hanbel, Müsned, II, 175.)

Rasûlullah SALLallahu aleyhi ve SELLemi DUY/UYan bu kimse de: “Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in bana “gazablanma!” demesini bir zaman düşündüm ve anladım ki: “Gazablanma, bütün kötülüğü ihtiva etmektedir.” diyerek Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in “gazablanma” demesinin hikmetini açıklamaktadır.
(İ. Ahmed İbnu Hanbel, Müsned, V, 373)

Rasûlullah SALLallahu aleyhi ve SELLemi’in yanında iki kişi öfkelenerek birbirlerine sövdüler, biri diğerine öfkelendi.
Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem de: “Bir kelime biliyorum ki, onu söylediğinde kendinde bulduğu şey (gazab) senden gider: O kelime: Eûzü billâhimineşşeytânirracîm (kovulmuş olan şeytandan Allah’a sığınırım) dir.” buyurdu.
(Tirmizî, Daavât, 51)

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Öğretin, müjdeleyin, zorlaştırmayın! Biriniz gazablandığı zaman sussun!” buyurdu.
(İbnu Abbas’tan; İ.Ahmed İbnu Hanbel, Müsned, I, 239)

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Biriniz ayakta iken öfkelenirse hemen otursun! Öfkesi geçerse ne âlâ, geçmezse yatsın!” buyurdu.
(Ebu Davud, Edeb, 4 (h. no:4782); İ.Ahmed İbnu Hanbel, Müsned, V, 152)

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Muhakkak ki öfke şeytandan yaratıldı. Şeytan da ateşten yaratıldı. Muhakkak ateş su ile söndürülür. Biriniz öfkelendiğinde abdest alsın!” buyurdu.
(İ.Ahmed İbnu Hanbel, Müsned, IV, 220)

**

OLur ya İNsÂN HÂLi bâzen kul ihvÂNi seFÎl-ce,
YOL YOKuşa SARar da YORulursan,
Büyük Kap DOLmazsa, Küçük Kap Almazsa, Orta Kap ÇATlak Çıkarsa,
Ve de başta Dost bİLdiklerin cÜMMle cihÂN çÖL İTİni taşa TUTarsa,
Gam, Keder, Tasa, Yeis, Ümitsizlik ÇIĞırından ÇıKarsa,
Yedi yÖNden “yUHH!”duyarsan ve Uyacak BULamazsan,
“hAMMe, ÜMMe, hİMMe Nerede?”DERsen, dİNle;

Rasûlullah SALLallahu aleyhi ve SELLemi tasa ve gamdan Allah’a sığınmıştır.
(Buharî, Cihad, 74. Ebu Davud, Vitir, 32. et-Tirmizî, Daavat, 70. en-Nesai, İstiaze, 7,8)


Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Tasası çok olanın bedeni hastalanır.” buyurmuştur
(Aclûnî, İsmail b. Muhammed, Keşfu’l-Hâfâ ve Müzili’l-İlbas ammâ İştehara mine’l-Ehadis alâ Elsineti’n-Nâs, Beyrut, 1988, II, 274)

**

OLur ya İNsÂN HÂLi yine, bâzen kul ihvÂNi seFÎl-ce,
“NE ETsem Nİylesem MevLÂm?!..” DERsen,
DERuNîce- DERince DÜŞün ki tÜMM buların seBeBi HAKKı DUYmayışın, HaYRa UYmayışın,
Elbette tersine, Bâtılı DUYuşun ŞeRRe UYuşundur BİLirsin!..
dosdDOĞrusu ise, ALLAH celle celâluhu’ya İBÂDetti ve de Rasûlullah SALLallahu aleyhi ve SELLemi’e Hasbî HiZmetti Hakkta Hayrda..
O ki ÇÂResizsin DİNle, sÖZün SeSin;

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem : “Size Allah yolunda cihad etmeyi tavsiye ederim, çünkü cihad; cennet kapılarından bir kapıdır, Allah onun sayesinde gönüllerden tasayı ve kederi giderir.” buyurdu.
(Hakim, Muhammed b. Abdillah, el-Müstedrek alâ’s-Sahîhayn, Beyrut, 1990, II, 84 (hadis no:2404)

Resim---Ebu Ümâme radiyallahu anhu: “Seyahat etme hususunda bana izin ver, yâ Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem!” dediğinde, Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem : “ÜMMetimin seyahati, Allah yolunda cihaddır.” buyurmuştur.
(Ebu Davud, Cihad, 6)

RaBBımız teÂLÂ dahi buyurur:

قَاتِلُوهُمْ يُعَذِّبْهُمُ اللّهُ بِأَيْدِيكُمْ وَيُخْزِهِمْ وَيَنصُرْكُمْ عَلَيْهِمْ وَيَشْفِ صُدُورَ قَوْمٍ مُّؤْمِنِينَ
Resim---Kâtilûhum yuazzibhumullâhu bi eydîkum ve yuhzihim ve yansurkum aleyhim ve yeşfi sudûre kavmin mu'minîn: Onlarla çarpışınız. Allah, onları sizin ellerinizle azablandırsın, hor ve aşağılık kılsın ve onlara karşı size zafer versin, mü'minler topluluğunun göğsünü şifaya kavuştursun.” (Tevbe 9/14)

“NErede, NAsıl CiHAD edeyim?” dersin hemence elbet..
hiÇ değilse.. AMELLeri yok olmuş ya da kılık değiştirmiş, ancak İNANcı-İ’tikadı ÇÖKmeye yüz tutmuş şu İslam MiLLetinin GELecek KUŞAKlarına,
KeLÂMuLLAH Sırat-ı Mustakîmi ve Rasûlullah SALLallahu aleyhi ve SELLemi Fırka-yı NÂCiyye YOLunda, Zevk-i ZEHEB, Altın Zincirde bir HASBî-HâBiBî Halka ol,
Ahadiyyet mazharı İ.AHMEDiyyet AŞK ARAbasında TEK-ER OL da “BİZ BİR-İZİZini temİZle, İnanç Cihadına İştirak et inşae ALLAHu teÂLÂ!..
Resim
Kullanıcı avatarı
habibi
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 1059
Kayıt: 26 Eki 2008, 02:00

Re: DOST DUAsı

Mesaj gönderen habibi »

kulihvani yazdı:OLsun! OLmasın!” ÇIKmazında Tıkanır KALır da, burnundan solursan, ÖFFkenin kulu OLursan,
OL-AN, Hükm-ü Hakk”ı BİLdiren, BULduran, OLduran, YAŞAtan ReSÛLî SESe SAHİB ÇIK, SAHİB ÇIKılacaksın,
İnÂN ki şu ÂNda şeÂNda SAHABesisin hemen Rasûlullah SALLallahu aleyhi ve SELLemi DUY/UY SALLı..

Resim--- Bir kimse: “ Yâ Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem! Bana bir tavsiyede bulun!” dedi.
Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Gazablanma!” buyurdu.
(Buharî, Edeb, 76; et-Tirmizî, Birr, 73; İ.Ahmed b. Hanbel, Müsned, II, 175.)

Rasûlullah SALLallahu aleyhi ve SELLemi DUY/UYan bu kimse de: “Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in bana “gazablanma!” demesini bir zaman düşündüm ve anladım ki: “Gazablanma, bütün kötülüğü ihtiva etmektedir.” diyerek Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in “gazablanma” demesinin hikmetini açıklamaktadır.
(İ. Ahmed İbnu Hanbel, Müsned, V, 373)

Rasûlullah SALLallahu aleyhi ve SELLemi’in yanında iki kişi öfkelenerek birbirlerine sövdüler, biri diğerine öfkelendi.
Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem de: “Bir kelime biliyorum ki, onu söylediğinde kendinde bulduğu şey (gazab) senden gider: O kelime: Eûzü billâhimineşşeytânirracîm (kovulmuş olan şeytandan Allah’a sığınırım) dir.” buyurdu.
(Tirmizî, Daavât, 51)

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Öğretin, müjdeleyin, zorlaştırmayın! Biriniz gazablandığı zaman sussun!” buyurdu.
(İbnu Abbas’tan; İ.Ahmed İbnu Hanbel, Müsned, I, 239)

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Biriniz ayakta iken öfkelenirse hemen otursun! Öfkesi geçerse ne âlâ, geçmezse yatsın!” buyurdu.
(Ebu Davud, Edeb, 4 (h. no:4782); İ.Ahmed İbnu Hanbel, Müsned, V, 152)

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Muhakkak ki öfke şeytandan yaratıldı. Şeytan da ateşten yaratıldı. Muhakkak ateş su ile söndürülür. Biriniz öfkelendiğinde abdest alsın!” buyurdu.
(İ.Ahmed İbnu Hanbel, Müsned, IV, 220)

**

OLur ya İNsÂN HÂLi bâzen kul ihvÂNi seFÎl-ce,
YOL YOKuşa SARar da YORulursan,
Büyük Kap DOLmazsa, Küçük Kap Almazsa, Orta Kap ÇATlak Çıkarsa,
Ve de başta Dost bİLdiklerin cÜMMle cihÂN çÖL İTİni taşa TUTarsa,
Gam, Keder, Tasa, Yeis, Ümitsizlik ÇIĞırından ÇıKarsa,
Yedi yÖNden “yUHH!”duyarsan ve Uyacak BULamazsan,
“hAMMe, ÜMMe, hİMMe Nerede?”DERsen, dİNle;

Rasûlullah SALLallahu aleyhi ve SELLemi tasa ve gamdan Allah’a sığınmıştır.
(Buharî, Cihad, 74. Ebu Davud, Vitir, 32. et-Tirmizî, Daavat, 70. en-Nesai, İstiaze, 7,8)


Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Tasası çok olanın bedeni hastalanır.” buyurmuştur
(Aclûnî, İsmail b. Muhammed, Keşfu’l-Hâfâ ve Müzili’l-İlbas ammâ İştehara mine’l-Ehadis alâ Elsineti’n-Nâs, Beyrut, 1988, II, 274)

**

OLur ya İNsÂN HÂLi yine, bâzen kul ihvÂNi seFÎl-ce,
“NE ETsem Nİylesem MevLÂm?!..” DERsen,
DERuNîce- DERince DÜŞün ki tÜMM buların seBeBi HAKKı DUYmayışın, HaYRa UYmayışın,
Elbette tersine, Bâtılı DUYuşun ŞeRRe UYuşundur BİLirsin!..
dosdDOĞrusu ise, ALLAH celle celâluhu’ya İBÂDetti ve de Rasûlullah SALLallahu aleyhi ve SELLemi’e Hasbî HiZmetti Hakkta Hayrda..
O ki ÇÂResizsin DİNle, sÖZün SeSin;

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem : “Size Allah yolunda cihad etmeyi tavsiye ederim, çünkü cihad; cennet kapılarından bir kapıdır, Allah onun sayesinde gönüllerden tasayı ve kederi giderir.” buyurdu.
(Hakim, Muhammed b. Abdillah, el-Müstedrek alâ’s-Sahîhayn, Beyrut, 1990, II, 84 (hadis no:2404)

Resim---Ebu Ümâme radiyallahu anhu: “Seyahat etme hususunda bana izin ver, yâ Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem!” dediğinde, Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem : “ÜMMetimin seyahati, Allah yolunda cihaddır.” buyurmuştur.
(Ebu Davud, Cihad, 6)

RaBBımız teÂLÂ dahi buyurur:

قَاتِلُوهُمْ يُعَذِّبْهُمُ اللّهُ بِأَيْدِيكُمْ وَيُخْزِهِمْ وَيَنصُرْكُمْ عَلَيْهِمْ وَيَشْفِ صُدُورَ قَوْمٍ مُّؤْمِنِينَ
Resim---Kâtilûhum yuazzibhumullâhu bi eydîkum ve yuhzihim ve yansurkum aleyhim ve yeşfi sudûre kavmin mu'minîn: Onlarla çarpışınız. Allah, onları sizin ellerinizle azablandırsın, hor ve aşağılık kılsın ve onlara karşı size zafer versin, mü'minler topluluğunun göğsünü şifaya kavuştursun.” (Tevbe 9/14)

“NErede, NAsıl CiHAD edeyim?” dersin hemence elbet..
hiÇ değilse.. AMELLeri yok olmuş ya da kılık değiştirmiş, ancak İNANcı-İ’tikadı ÇÖKmeye yüz tutmuş şu İslam MiLLetinin GELecek KUŞAKlarına,
KeLÂMuLLAH Sırat-ı Mustakîmi ve Rasûlullah SALLallahu aleyhi ve SELLemi Fırka-yı NÂCiyye YOLunda, Zevk-i ZEHEB, Altın Zincirde bir HASBî-HâBiBî Halka ol,
Ahadiyyet mazharı İ.AHMEDiyyet AŞK ARAbasında TEK-ER OL da “BİZ BİR-İZİZini temİZle, İnanç Cihadına İştirak et inşae ALLAHu teÂLÂ!..


Resim

Ey insan! Bil ki senin gönlünde de bir makam-ı mahmud vardır ve herkeste vardır. Mesele onu anlayıp, arayıp bul-maktır. İşte kişinin gönlündeki nûr-u Muhammed-i bu makamın istinat noktasıdır. Eğer kişi gönlünü ehlullahın hamamında aşk suyu ile yıkar da mesih havlusu ile kurulanırsa, gözünün çapağını iyice silerse ikilikten kurtulur. Her şeyi doğru görmeye başlarsa anlar ki kendi de başlı başına bir âlemdir. Onun için ne var âlemde o var Âdemde denmiştir.


*TERZİ BABA *
("İNCİ TEZGAH-I)


MUHAMMEDİ muHABBEtlerimle çok teşekkür ediyorum iyiki çagırdınız ... ALLAH razı olsun hocam..
[img]http://www.muhammedinur.com/resimler/cicekler/hbbi.jpg[/img]
Kullanıcı avatarı
der-ya
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 853
Kayıt: 29 Eki 2011, 07:01

Re: DOST DUAsı

Mesaj gönderen der-ya »

İYİKİ SEN de davete icabet etmişSİN CAnım kardeşim habibi,
Vesilenle OKUyabildiğimiz bu YAZI, BİR tatlı GELdiki İÇİMe...
SAĞ OLasın...
Rabbimm O GÜNde hesabını kolay eyleyip, ve inşaAllah amel defterini sağ'ından ALanlardan EYlesin,,
amin

sevgiyle
Eğer göğün yedi kat üstüne çıkmaksa niyetin, Aşktan güzel merdiven bulamazsın.
Eğer aşkı bulmaksa niyetin, Aramadan duramazsın. -
Yunus Emre.k.s
Kullanıcı avatarı
habibi
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 1059
Kayıt: 26 Eki 2008, 02:00

Re: DOST DUAsı

Mesaj gönderen habibi »

EYVALLAH GÜLLERCE SELÂM OLSUN GÜL YÜREKLİM..


Bir akl-ı selim demiştir ki;

Sen ne kadar ortalarda olursan, ne kadar dikkat çekersen,
ruhun o kadar zarar görür. Gelen giden merak edip kurcalar ruhunun bir tarafını. Aciz ve sade ol.
Tıpkı şu köşede duran vazo gibi.
O zaman kimse sana dokunmaz. Ve yıpranmazsın..

BAZEN KÖŞEYE ÇEKİLMEMELİYMİŞ..


Resim

Penceredeki cam, yahut ev nûrlanırsa, aydınlanırsa, o nûru, o aydınlığı sakın camdan ve evden bilme. O nûr ve aydınlık güneştendir. Her bina, her duvar; “Bende aydınlık var. Bu aydınlık başkasının değil, benimdir” diye söylenir.
Güneş derki: “Ey zavallılar, ey anlayışsızlar, ben batayım da aydınlığın kimden olduğunu, nereden geldiğini anlayın.”
Suyun kaynayışı nasıl ateşin eseri ise, dilin konuşması, gözün görmesi, kulağın işitmesi de rûhun ışığı, rûhun eseridir.
Rûhun ışığı nasıl bedene vuruyor, onu etkiliyorsa, Hakk’ın velîsi olan abdalın ışığı da benim rûhuma vurmadadır.
Bu duyguları duyduğun için neşelen, sevin; Hakk yolunda sakın ümitsizliğe düşme. Darda kalana, feryat edene yetiş; Allah’a yalvar, feryat et…
De ki: Ey bağışlamayı, affetmeyi seven Allah’ım, bizi affet. Ey eskimiş, yerleşmiş, müzminleşmiş hastalıkların hekimi, bizi bağışla.
Şunu iyi bil ki, canın canı olan velî, bir candan ayak çekecek olursa, o can cansız bir beden haline gelir. HZ.MEVLANA



Resim
[img]http://www.muhammedinur.com/resimler/cicekler/hbbi.jpg[/img]
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: DOST DUAsı

Mesaj gönderen kulihvani »

OLur ya İNsÂN HÂLi bâzen kul ihvÂNi seFÎl-ce, şehirler zehir keser, yer demir gök bakır olurda yalan DÜNya DÂR gelirse;

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Üzüntüsü kendisini zorlayan kişiye gerekli olan, yayını kuşanması (ve avlanmaya çıkması) ve bu vesileyle tasasını gidermesidir.” buyurmuştur.
(Heysemî, Nuruddin Ali b. Ebi Bekir, Mecmeu’z-Zevaid ve Menbeu’l-Fevaid, Beyrut, ts.,V,269. es-Sûyûtî, Celaluddin b. Ebi Bekir, et-Tıbbu’n-Nebeviyyu (Tah: Hasan Muhammed Makbuli el-Ehdel, Beyrut, 1986, 209)

Elbette AV dediysek, hayvanca hayvanları katletmek değil ya!

Kimsenin umurunda olmayan, hep esip duran RüzGÂRla, GEZip duran BULutlarla, kuşlarla, taşlarla, Hüda-yi NÂbit Ağaçlarla KONUşmak.. DERDleşmek.. SERinlemek…

**

OLur ya İNsÂN HÂLi kul ihvÂNi seFÎl-ce, Deli ANŞAca Hasan Dağı tutkunuysanız, ya da efKÂR dİZ boyunu AŞarsa kalabalıkta,
Kartal Gölünde Kar YEmeye, Süt Kislesinde mola Demeye, dağın Kurdunu Kuşunu SEVmeye hasret çekerseniz,
Sabahın seherinde “gakguBAK!” çeken kınalı Keklilerin dağları delen SESini, soğuk-sessiz rügÂRın yüzünüz yalayan nefesini, o Karataşlı YAYlaların her ŞEYini herKESini ÖZerseniz,
Keven dikenlerine sığınmış mayhoş yapraklı gelin göbeğini, sarı çiğdem soğanını, kuzu kulağını, nefis mantarlarını, yarısı yağ kesmiş kekik kokan koyun sütünü hasrete sarmak, yalçın kayalar koynunda açan katmerli Navruz Çiçeğini dokuz doğurtma çocukluğunuzu yeniden YAŞAmak isterseniz..
Ya da sıktıkça sıkan toplumdan nere kaçsam bir süre DERseniz DİNleyin o zaman SıRR SESi;
Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem zaman zaman bazı sahabilerine yaylaya çıkmalarını
buyurmuştur.

Resim---Eslem kabilesinden Rebeze Yaylası’na (Medine’ye 3 konaklık uzaktaki yaylanın adı) gitmek isteyen Seleme b.Ekva’ya hitaben: “Ey Eslemliler! Yaylaya çıkın, nesim rüzgarlarını teneffüs edin, kuytu ve güzel yerlerinde konaklayın. …” buyurmuştur.
(İ.Ahmed İbnu Hanbel, Müsned, IV, 55)

Resim---Yine Medine’nin sıcak havasından sıkılan ve suyundan hastalanan Ebu Zerri’l-Gıfari’yi Rebeze yaylası’na bir miktar koyun ve deve ile göndermiş ve: “Ey Ebu Zerr! Haydi YAYlaYa!” buyurmuştur.
(Ebu Davud, Taharet, 123)
Resim
Kullanıcı avatarı
habibi
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 1059
Kayıt: 26 Eki 2008, 02:00

Re: DOST DUAsı

Mesaj gönderen habibi »

hocamın destegiyle paylaştım ....

'Asl'ında insan ın tek beklentisi ;
Korkutan titreyen küçük bir çocuğa , sarıldığın anda ki ; duyduğu huzur dinletisi ...

Ölü insanlar görüyorum her zaman her yerde , ölü olduklarını bilmiyorlar , neyi görmek istiyorlarsa onu görüyorlar ; taki ölüm uykularından uyanana dek ...



Resim


بِسْمِ اللّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ

تُولِجُ اللَّيْلَ فِي الْنَّهَارِ وَتُولِجُ النَّهَارَ فِي اللَّيْلِ وَتُخْرِجُ الْحَيَّ مِنَ الْمَيِّتِ وَتُخْرِجُ الَمَيَّتَ مِنَ الْحَيِّ وَتَرْزُقُ مَن تَشَاء بِغَيْرِ حِسَابٍ



''Tûlicul leyle fîn nehâri ve tûlicun nehâra fîl leyl(leyli), ve tuhricul hayya minel meyyiti ve tuhricul meyyite minel hayy(hayyi), ve terzuku men teşâu bi gayri hısâb(hısâbın).''

''Geceyi gündüzün içine sokarsın ve gündüzü gecenin içine sokarsın. Canlıyı ölüden çıkarırsın ve ölüyü canlıdan çıkarırsın. Ve dilediğin kimseyi hesapsız rızıklandırırsın.''

1. tûlicu el leyle : geceyi sokarsın
2. fî en nehâri : gündüzün içine
3. ve tûlicu en nehâra : ve gündüzü sokarsın
4. fî el leyli : gecenin içine
5. ve tuhricu el hayya : ve canlıyı çıkarırsın
6. min el meyyiti : ölüden
7. ve tuhricu el meyyite : ve ölüyü çıkarırsın
8. min el hayyi : canlıdan
9. ve terzuku : ve rızıklandırırsın
10. men teşâu : dilediğin kimseyi
11. bi gayri hısâbin : hesapsız




Bismillâhirrahmânirrahîm
Bütün insanlar ölecek. Kıyâmet günü yaşayanlar da, ölecekler. Böylece Allah diriden ölüyü çıkaracaktır. Herkes kıyâmet günü zamanın başa dönmesi sebebiyle dirilecek. Allahû Tealâ böylece ölüden diriyi çıkaracaktır.

Bilindiği gibi geceler gündüze, gündüzler geceye zaten her zaman dönüşmektedir.



TEŞEKKÜR EDİYORUM DEGERLİ HOCAM..
[img]http://www.muhammedinur.com/resimler/cicekler/hbbi.jpg[/img]
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: DOST DUAsı

Mesaj gönderen kulihvani »

İnsan bu, yıllar yılı aynı yerde git-gel kısır döngüsünden yüreği gizlice bulanır ya, sen buna stres de, gizli gam de, ne dersen de olursa DİNle;

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Seyahat edin, sıhhat bulun. Savaşa çıkın ganimete erin.” buyurmuştur.
(İ.Ahmed İbnu Hanbel, Müsned, II, 380; es-Sûyûtî, et-Tıbb, 139)

**

Hamm AKLın NAKLen olmayan anânevi alışkalık olarak bazı eşya vs. nin uğursuzluğundan panik olmaktaysa, ya da kaynağı karışık naklî bilgiler duyduysan ve de kafaya taktıysan bunun ASLını araştır da kurtul bu karabasanlarından;

Resim---Hz. Aişe radiyallahu anha’ya: “Ebu Hureyre Rasûlüllah’tan: “Uğursuzluğun üç şeyde; evde, atta ve kadında” olduğunu söylediğini nakletmektedir" denilince,
Hz.Aişe radiyallahu anha: “Hadisin râvîsi olan Ebu Hureyre hadisi iyi ezberlememiştir. Çünkü o Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Allah Yahudilere lânet etsin, onlar uğursuzluk üç şeydedir: Evde, kadında ve atta” demektedirler, derken dahil olmuştur. İşte Ebu Hureyre, hadisin sonunu işitmiş ve başını duymamıştır,” buyurmuştur.
(Tayalisi, 215. İbnu Hacer, Şemsuddin İ.Ahmed b.Ali, el-Metalibu’l-Âliye bi Zevaidi’s-Semaniye, Beyrut, ts., II, 7-8).
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: DOST DUAsı

Mesaj gönderen kulihvani »

İnsan dış dünyadan sıkıldıkÇa,
Çöplüğün Çilesi, İÇ çÖLünde ÇiÇek gibi açmaya başlar da ne gam kalır ne de keder ki DİNle Bak;

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Zaman zaman gönüllerinizi dinlendirin.” buyurmuştur.
(Sûyûtî, el-Camiu’s-Sağîr fi Ehadis’l-Beşiri’n-Nezir,, h.no: 4484)

Resim---İmam Ali kerremullahi veche de: “Şu gönülleri zaman zaman dinlendirerek kuvvetlendiriniz. Zira bedenin yorulduğu gibi, gönüller de yorulur.” buyurmuştur.
(Münavî, Muhammed Abdurrauf, Feyzu’l-Kadir Şerhu’l-Camiı’s-Sağîr, Beyrut, ts.,IV, 41.)

Kur’ÂN-ı KerimimİZ’de de ALLAH celle celâluhu: “Bir işi bitirdiğinde, başka bir işe giriş.” Buyurur ya:

فَإِذَا فَرَغْتَ فَانصَبْ
Resim---Fe izâ feragte fensab: Şu halde boş kaldığın zaman, durmaksızın (dua ve ibadetle) yorulmaya devam et.(İnşirâh 94/7)

YAZmanın-ÇİZmenin MuhaMMedî Hasbî Hizmete DÖNük olması ise, târifsiz bir SöZ-Sohbet-Zevk-Hazzıdır..
Ben de, binlerce şiir ve ZEVKlerle bunu Kadarınca-Kaderince YAŞAyan ve YAŞAtanlardanım Elhamdulillahi Rabbilâlemîn!..
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: DOST DUAsı

Mesaj gönderen kulihvani »

OLur ya İNsÂN HÂLi kul ihvÂNi sel-ce;

Mutsuz GÜNleri ÇARPıp, ÇIKARıp da TOPLAyınca AY, 31 çekmez de 3 çekerse, 5 çekerse ya da HiÇ ÇEKerse,
Offf!” layıp “pofff!” lamaların, şikâyetine ŞÜKRünü YEdirirse,
Bu yalan dünyanın en acı DERdi, Muhtaç ve Mahcup olmak YÜKü OMUZlarına ÇÖKerse,
Ki, bunu ancak bunlarla yüz yüze kalanlar BİLeBİLir..

Borçlunun nasıl da köşe bucak kaçtığını, ateşten mezar gibi yataklarda geçen uykusuz gecelerin iç acılarını ve her doğan günle doğan sıkıntı sancılarının DEvâsını DUY/UY Nefsim!

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem : “Borçlu olmaktan sakının, çünkü borç geceleri üzüntü ve kederdir. Gündüzleri de utanma ve zillettir.” buyurmuştur.
(Tirmizî, Daavât, 70; es-Sûyûtî, el-Cami, h. no: 4306)

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Borçlu yüreğinde sürekli bir eziklik ve alacaklı karşısında mahcubiyet hisseder..”
(Münavî, IV, 557)

Şayet ahde vefasızlık da varsa, bu sefer de bütün insanların nazarında aşağılanır.

Ebu Davud (v.278/888)’un tahriç ettiği bir hadiste de;

Resim---Ebu Saidi’l-Hudrî radiyallahu anhu: Bir gün Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem mescide girdi. Ensar’dan Ebu Umâme denilen kişinin orada oturmuş olduğunu gördü ve ona: “Ey Ebu Umâme! Ben seni mescidde namaz vaktinin dışında oturur halde görüyorum, bunun sebebi nedir?” buyurdu.
Ebu Umâme de: “Bende devamlı olan tasalarım ve borçlarım, Yâ Resûlullah!” dedi.
Bunun üzerine Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Sana bir kelam öğreteyim mi? Onu söylediğin zaman Allah senin tasanı giderir ve borçlarını ödemeni kısmet eder.” buyurdu
O da: “Evet Yâ Rasülallah!” dedi.
Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem de: “Sabah akşam şöyle de: Allah’ım! Tasadan ve üzüntüden sana sığınırım, acizlikten ve tembellikten sana sığınırım, korkaklıktan ve cimrilikten sana sığınırım, borcun galib gelmesinden ve insanların zulmünden sana sığınırım!” buyurmuştur.
Bunun üzerine Ebu Umâme de: "Bu duayı yaptım, Allah tasamı giderdi ve borcumu da ödememi kısmet etti.” dermiştir.
(Ebu Davud, Vitir, 32)

Bu 8 tehlikeyi bilen AKIL Sahibleri, borç etmekten kaçacaktır elbette…
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: DOST DUAsı

Mesaj gönderen kulihvani »

Aziz kardeşlerim,
Bilirsiniz ki, gece SoHBetlerimİZin sonunda;
GEÇmiş için Rasûlullah SALLallahu aleyhi ve SELLem de TÖVBE BİZ-BİRliğimİZ,
GELecek için Rasûlullah SALLallahu aleyhi ve SELLem de DUA BİZ-BİRliğimİZ
Şu AN için Rasûlullah SALLallahu aleyhi ve SELLem de RIZA BİZ-BİRliğimİZ
SON AN için Rasûlullah SALLallahu aleyhi ve SELLem de ŞEHÂDET BİZ-BİZ-BİRliğimİZi nasib ü müyesser kıl yâ RaBBeN teÂLÂ.. diye du ederiz..

Muhammed Sallallahu aleyhi ve sellem’in sesiyle, sözüyle, özüyle inşallah, şehâdetiyle: “Eşhedü en lâ ilâhe illâ ALLAH ve eşhedü enne Muhammeden Resûllullah!” deriz..”
Du başlı başına bir SALLdır ki, Anlatılamaz YAŞAnır..

OLur ya İNsÂN HÂLi bâzen kul ihvÂNi seFÎl-ce, kimselerle bile paylaşılamayan karanlıklar içinde kalırsak, bunalırsak, umud arasak Rasûlullah SALLallahu aleyhi ve SELLemi DİNleyelim inşâ ALLAHu teÂLÂ;

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Kim, kendisine herhangi bir keder ve tasa isabet eder de: “Allah’ım! Ben senin kulunum, (erkek ve kadın) kullarının çocuğuyum, alnım kudret elindedir, hakkımda hükmün geçmiştir (takdir edilmiştir), yine hakkımda kazan adalettir, Zâtını isimlendirdiğin veya kitabında indirdiğin yahut mahlukatından herhangi birisine öğrettiğin yahut da nezdinde gayb ilminde Zâtına has kıldığın her isminle, Senden Kur’ân-ı Azîm’i kalbimin baharı, gönlümün nûru, üzüntümün sonu ve tasamın yok oluşu kılmanı istiyorum!” derse, Allah o kişinin tasasını ve üzüntüsünü giderir ve o tasa ve üzüntünün yerini feraha tebdil eder!” buyurmuştur.
(Abdullah İbnu Mesud radiyallahu anhu’dan; İ. Ahmed İbnu Hanbel, Müsned, I, 391; İbnu Hıbban, Sahih, 2372)

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve selemin kendisi de sıkıntılı olduğu anlarda: “Lâ ilâhe illahu’l-azimu’l-halîm, lâ ilâhe illahu Rabbü’l-arşi’l-azîm, La ilâhe illahu Rabbü’s-semavatü’s-seb’ı ve Rabbu’l-ardı ve Rabbü’l-arşi’l-Kerîm.” şeklinde dua ederdi.”
(Buharî, Daavat, 28; Müslim, Dua, 83; İ. Ahmed İbnu Hanbel, Müsned, I, 280)

Başka bir rivayette de Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellemin önce bu cümleleri söyleyip sonra dua ettiği anlatılmaktadır.
(İ.Ahmed İbnu Hanbel, Müsned, I, 268)

Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem genellikle her namazın sonunda tasa ve hüzünden Allah’a sığınırdı.

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Üzüntüleri ve kederleri çok olan kişi: “Lâ havle ve lâ kuvvete illâ billahi” sözünü çok söylesin.” buyurmuştur.
(İbnu Abbas radiyallahu anhu’dan; İbnu’l- Kayyım, Tıb, 105)

Yine Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem bu cümleyi cennet hazinelerinden bir hazine olarak ifade etmiştir..
(Buharî, Daavat, 50)

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem : “Lâ havle ve lâ kuvvete illâ billah” doksan dokuz derde devadır, onların en küçüğü de tasadır” buyurmuştur.
(Suyutî, el-Cami, h. No:9879)

Arapça’da “Lâ havle ve lâ kuvvete illa billah” cümlesine “havkale” denmektedir.
Bu sıkıntıdan bu çıkmazdan, bu kördüğümden kendi aklımla-gücümle-imkanımla çıkamam!.
Ancak, “İnsan aklının anlayamayacağı potansiyel güçle, belki anlyacağı yüce kuvvet ancak ALLAH celle celâluhudandır” sığınması ve TESLİmiyyetidir..

Resim---Ebu Hureyre radiyallahu anhu’dan: “Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellemi bir iş kederlendirdiği zaman başını semaya kaldırır ve “Sübhanellahi’l-Azîm!” derdi. Dua etmede ısrarlı olduğunda da “Ya Hayyu ya Kayyûm!” derdi.” demiştir.
(Tirmizî, Daavât, 39)

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’e bir iş zor geldiğinde: “Ya Hayyu Ya Kayyûm, bi rahmetike esteğîsü/ Ey Hayy ve Kayyum olan Allah’ım! Rahmetinle Senden yardım diliyorum.” Buyururdu.
(Tirmizî, Daavât, 91)

El Hayy celle celâluhu, tÜMM KemÂLât sıfatlarını kapsar.

El Hayy :
Resim

El Kayyum celle celâluhu, tÜMM Fiiliyyat sıfatlarını kapsar.

El Kayyûmü :
Resim

El Hayy ve El Kayyum isimlerinin ism-i azam olduklarına dair rivayetler de bulunmaktadır.
(Tirmizî, Daavât, 64)

İsanoğlunun Hayatındaki ve İşlerindeki zorluk ve sıkıntıları ortadan kaldırmanın sebeb yollarını ilhamedici olarak en etken yalvarıştır elbette.

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem dua ettiğinde: “Ya Hayyu ya Kayyûm” buyururdu.
(İbnu’l- Kayyım, 159)

Hayatını veren ve hayatın gerekli ihtiyaçlarını her AN yaratan Rabu’l-Âlemine YAKarı YOLumuzdur ki;

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Sıkıntılı kişinin yapacağı dua şudur: “Allah’ım! Rahmetini ümit ediyorum, ve beni bir an bile nefsimle baş başa bırakma, bütün durumlarımı ıslah eyle, Senden başka hiçbir ilâh yoktur, ancak Sen varsın.” buyurmuştur.
(Ebu Davud, Edeb, 101)

Resim---Esma Bintü Umeys, Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem bana sıkıntılı olduğumda okuyacağım “RabbiyeALLAHu ALLAH! Lâ uşriku bihi şey’en: Rabbim Allah’tır, Allah. Ben O’na hiçbir şeyi ortak koşmam.” kelimelerini öğretti.” demiştir.
(İbni Mâce, Muhammed b. Yezid, Sünen, İst., 1992, Dua, 17)

Kur'ân-ı Kerim bahçesinde, çile Çiçekenler Şifâ koklatan CAN Çiçekleri çoktur..
Geniş ve ayrı bir konudur ki, Kur'ân-ı Kerimsiz bir insanın er-geç nasıl harab olacağı buyurulmuştur:

وعنِ ابنِ عباسٍ رَضِىَ اللهُ عَنْهُمَا قال: قالَ رسولُ الله (صلعم) : إنَّ الَّذِي لَيسَ في جَوْفِهِ شَيْءٌ مِنَ القُرْآنِ كالبَيْتِ الخَرِبِ .
Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
“Kalbinde Kur’ân’dan bir miktar bulunmayan kimse harap ev gibidir.”
Buyurdu.
(İbni Abbâs radıyallahu anhümâ’dan; Tirmizî, Fazâilü’l–Kur’ân 18. Ayrıca bk. Dârimî, Fezâilü’l–Kur’ân 1; Ahmed İbni Hanbel, Müsned, I, 223)

Tertemiz yüreklerein melek kanat şerefleri ancak Kur'ân-ı Kerim şifâsıyladır ki;

وعن عائشةَ رَضِىَ اللهُ عَنْهَا قالتْ: قالَ رسولُ الله (صلعم) : الَّذِي يَقرَأُ القُرْآنَ وَهُوَ ماهِرٌ بهِ مَع السَّفَرَةِ الكِرَامِ البَرَرَةِ، وَالَّذي يَقْرَأُ القُرْآنَ وَيَتَتَعْتَعُ فِيهِ وَهُوَ عَليهِ شَاقٌّ له أَجْرانِ
Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Kur’ân’ı gereği gibi güzel okuyan kimse, vahiy getiren şerefli ve itaatkâr meleklerle beraberdir. Kur’ân’ı kekeleyerek zorlukla okuyan kimseye de iki kat sevap vardır.” Buyurdu.
(Âişe radıyallahu anhâ’dan; Buhârî, Tevhîd 52; Müslim, Müsâfirîn 243. Ayrıca bk. Ebû Dâvud, Salât 349; Tirmizî, Fezâilu’l–Kur’ân 13; İbni Mâce, Edeb 52.)

Kur'ân-ı Kerimin o kendine mahsus RUHî-Vahyî Kokusu yok eder nefsî-ruhî hastalıkları;

وعن أبي موسى الأشْعَرِيِّ (ض) قالَ: قالَ رسولُ الله (صلعم) : مَثَلُ المُؤمِنِ الَّذِي يَقْرَأُ القُرْآنَ مثلُ الأترِجَّةِ: رِيحهَا طَيِّبٌ وَطَعمُها طَيِّبٌ، وَمثلُ المؤمِنِ الَّذِي لا يَقْرَأُ القُرْآنَ كَمَثَلِ التَّمرَةِ: لا رِيحَ لَها وَطَعْمهَا حُلْوٌ، وَمَثَلُ المُنَافِقِ الذي يَقْرَأُ القرْآنَ كَمَثَلِ الرَّيحَانَةِ: رِيحها طَيِّبٌ وَطَعْمهَا مُرّ، وَمَثَلُ المُنَافِقِ الذي لا يَقْرَأُ القرْانَ كمَثَلِ الحَنْظَلَةِ: لَيْسَ لَها رِيحٌ وَطَعمُهَا مُرٌّ .
Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Kur’ân okuyan mü’min portakal gibidir: Kokusu hoş, tadı güzeldir. Kur’ân okumayan mü’min hurma gibidir: Kokusu yoktur, tadı ise güzeldir. Kur’ân okuyan münâfık fesleğen gibidir: Kokusu hoş fakat tadı acıdır. Kur’ân okumayan münâfık Ebû Cehil karpuzu gibidir: Kokusu yoktur ve tadı da acıdır.” Buyurdu.
( Ebû Mûsa el–Eş’arî radıyallahu anh’den; Buhârî, Et’ime 30 Fezâilü’l–Kur’ân 17, Tevhîd 36; Müslim, Müsâfirîn 243. Ayrıca bk. Ebû Dâvud, Edeb 16; Tirmizî, Edeb 79; İbni Mâce, Mukaddime 16.)

Kur'ân-ı Kerimi OKUyan ve OKUnanlar gıbta edilecek bir sağlık ve seLÂMet içindeki cÂN Cömerdi CÂVidlerdir;

وعنِ ابنِ عُمَرَ رَضِىَ اللهُ عَنْهُمَا عنِ النَّبيِّ (صلعم) قال: لا حَسَدَ إلاَّ في اثنَتَيْنِ: رَجُلٌ آتاهُ الله القُرآنَ، فهوَ يقومُ بِهِ آناءَ اللَّيْلِ وآناءَ النَّهَارِ، وَرَجُلٌ آَتاهُ الله مَالاً، فَهُوَ يُنْفِقهُ آناءَ اللَّيْلِ وَآناءَ النهارِ .
Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Sadece şu iki kimseye gıpta edilir: Biri Allah’ın kendisine Kur’ân verdiği ve gece gündüz onunla meşgul olan kimse, diğeri Allah’ın kendisine mal verdiği ve bu malı gece gündüz O’nun yolunda harcayan kimse.” Buyurdu.
(İbni Ömer radıyallahu anhümâ’dan; Buhârî, İlm 15, Zekât 5, Ahkâm 3, Temennî 5, İ’tisâm 13, Tevhîd 45; Müslim, Müsâfirîn 266– 268. Ayrıca bk. Tirmizî, Birr 24; İbni Mâce, Zühd 22.)

Rasûlullah SALLallahu aleyhi ve SELLem Efendimizin şu muhteşem BUYruğuna BAKınız ki, SIKıntı ve SIKletten patlayacak insanı nasıl mÂNÂ göklerinde “OKU!-YÜKSEL!” YAŞAtmakta.. yaramazlıkları soyunulmuş elbise gibi kalmakta gerisinde…

عن عبدِ الله بن عَمْرو بن العاصِ رَضِىَ اللهُ عَنْهُمَا، عنِ النبيِّ (صلعم) قال: يُقَالُ لِصَاحِبِ القُرْآنِ: اقْرَأْ وَارْتَقِ وَرَتِّلْ كما كُنْتَ تُرَتِّلُ في الدُّنْيا، فَإنَّ مَنْزِلَتَكَ عِنْدَ آخِرِ آيةٍ تَقْرَؤُها .
Resim---rivayet edildiğine göre, Nebî sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: “Her zaman Kur’ân okuyan kimseye şöyle denecektir: Oku ve yüksel, dünyada tertîl ile okuduğun gibi cennette’de tertîl ile oku. Çünkicennette yerleşeceğin yer, okuduğun âyetin son noktasındadır. Ne kadar okursan o kadar yükselirsin” buyurdu.
(Abdullah İbni Amr İbni Âs radıyallahu anhümâ’dan; Ebû Dâvûd, Vitr 20; Tirmizî, Fezâilü’l–Kur’ân 18.)
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: DOST DUAsı

Mesaj gönderen kulihvani »

Tertemiz buz gibi SUyla alınan ÂBdEST ve SALLât-Namaz.. her DERde DEvâdır hamdolsun ki;

Resim---“Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem, kendisine üzüntü ve keder veren her hangi bir durum isabet ettiğinde namaza iltica ederdi”
(İ. Ahmed İbnu Hanbel, Müsned, V, 388)

Resim---Ve Bilal-i Habeşi radıyallahu anhu’ya hitaben: “Ey Bilal! Namaza ikamet et ve bizi namazla rahatlat/ erihnâ bihâ!” buyururdu.
(Ebu Davud, Edeb, 78)

erihnâ bihâ: Bizi onunla-namazla rahatlandır, feraha sok! Yani namaza başlamakla rahata kavuşalım, namazla rahatlayalım.” buyurmakta..
Elebette yalan Dünya DERdi kulak arkasına atılır da Vech Vechullaha ÇEVrilir ki;

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “… Namaz gönlümün süruru kılındı.” buyurdu.
(Nesaî, Aşratu’n-Nisâ, 1; İ. Ahmed İbnu Hanbel, Müsned, III, 128)

ALLAH Celle Celâluhu da Kur’ÂN-ı Kerim’de: BİZim için Sıkıntıdan ÇIKIŞ Kapısı olarak, SaBR ve SALLât buyurmaktadır

وَاسْتَعِينُواْ بِالصَّبْرِ وَالصَّلاَةِ وَإِنَّهَا لَكَبِيرَةٌ إِلاَّ عَلَى الْخَاشِعِينَ
Resim---''Vesteînû bis sabri ves salât(salâti), ve innehâ le kebîratun illâ alâl hâşiîn: Sabır ve namazla yardım dileyin. Bu, şüphesiz, huşû duyanların dışındakiler için ağırdır (bir yüktür)(Bakara 2/45)
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: DOST DUAsı

Mesaj gönderen kulihvani »

İnsanoğlu hasbe’l- Kader elinde olmadan, olarak günaha, hataya, noksana dalar durur haliyle,
Fark edince ise, MuhaMMedî Tevbe-İstiğfar bu bataktan çıkış cansimidi gibidir ki;

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Kim çokça istiğfar ederse, Allah o kişi için bütün tasalarından kurtaran bir ferah, sıkıntılarından uzaklaştıran bir çıkış yolu yaratır ve onu ummadığı yerden de rızıklandırır.” Buyurmuştur.
(İbnu Abbas radıyallahu anhümâ’dan; İbnu Mâce, Edeb, 57; İ. Ahmed İbnu Hanbel, Müsned, I, 248; Aliyyu’l-Kârî, Şerhu Müsned-i Ebî Hanife, Beyrut, ts., 588; el-Hâkim, IV, 291 (Tevbe, 77)

**

Dıştan İçten gelen KORKulardan KURTULuş da Rasûlullah SALLallahu aleyhi ve SELLem pâk SeSinde;

Resim---Bir gün Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in yanına bir adam gelir ve Peygamberle konuşmaya başlar, ancak konuşma esnasında adamın korkudan omuzlarının arası titremeye başlar. Durumu anlayan Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem : “Sakin ol, korkma! Ben bir kral değilim. Ben, tuzlanıp güneşte kurutulan et yiyen bir kadının çocuğuyum.” Buyurmuştur.
(İbnu Mâce, Et’ıme, 30)

Vahy’in ANlatılamaz YAŞAnır TEKliğinde Rasûlullah SALLallahu aleyhi ve SELLem HiRÂsında-İLK İKRÂsında, CebrÂil aleyhi's-selâm Rasûlullah SALLallahu aleyhi ve SELLemi öyle kucaklar ve şiddetli bir şekilde sıkar ki, Rasûlullah SALLallahu aleyhi ve SELLem sanki öleceğini zanneder.
CebrÂil aleyhi's-selâm O’nu serbest bırakır ve tekrar: “Oku!” der.
Rasûlullah SALLallahu aleyhi ve SELLem : “Ben okuma bilmem!” der.
Melek bu durumu üç kere tekrar eder ve üçüncüsünde CebrÂil aleyhi's-selâm, Alâk Sûresinin ilk 5 âyetini okur.
Rasûlullah SALLallahu aleyhi ve SELLem hızla Hatice aleyha's-selâm ANAmızın yanına döner ve telaşlı bir şekilde: “Beni örtün, beni örtün, beni örtün.” buyurur.

Buharî Kaynağıyla bu Derunî TiTREyişin ANLAtımı:

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'e vahiy olarak ilk başlayan şey uykuda gördüğü salih rüyalar idi. Rüyada her ne görürse, sabah aydınlığı gibi aynen vukua geliyordu. (Bu esnada) ona yalnızlık sevdirilmişti. Hira mağarasına çekilip orada, ailesine dönmeksizin birkaç gece tek başına kalıp, tahannüsde bulunuyordu. -Tahannüs ibadette bulunma demektir.- Bu maksadla yanına azık alıyor, azığı tükenince Hatice aleyha's-selâm'a dönüyor, yine aynı şekilde azık alıp tekrar gidiyordu. Bu hal, kendisine Hira mağarasında Hak gelinceye kadar devam etti. Bir gün ona melek gelip: "Oku!" dedi. Aleyhissalatu vesselâm: "Ben okuma bilmiyorum!" cevabını verdi. (Aleyhissalatu vesselâm hadisenin gerisini şöyle anlatıyor: "Ben okuma bilmiyorum deyince) melek beni tutup kucakladı, takatim kesilinceye kadar sıktı. Sonra bıraktı. Tekrar: "Oku!" dedi. Ben tekrar: "Okuma bilmiyorum!" dedim. Beni ikinci defa kucaklayıp takatim kesilinceye kadar sıktı. Sonra tekrar bıraktı ve "Oku!" dedi. Ben yine: "Okuma bilmiyorum!" dedim. Beni tekrar alıp, üçüncü sefer takatim kesilinceye kadar sıktı. Sonra bıraktı ve: "Yaratan Rabbinin adıyla oku! O, insanı bir kan pıhtısından yarattı. Oku, Rabbin kerimdir, o kâlemle öğretti, insana bilmediğini öğretti" dedi." Resûlullah msallallahu aleyhi ve sellem bu vahiyleri öğrenmiş olarak döndü. Kalbinde bir titreme (bir korku) vardı. Hatice'nin yanına geldi ve: "Beni örtün, beni örtün!" buyurdu. Onu örttüler. Korku gidinceye kadar öyle kaldı. (Sükunete erince) Hatice aleyha's-selâm'a başından geçenleri anlattı ve; "Nefsim hususunda korktum!" dedi. Hz. Hatice de: "Asla korkma! Vallahi Allah seni ebediyen rüsvay etmeyecektir. Zira sen, sıla-i rahîmde bulunursun, doğru konuşursun, işini göremeyenlerin yükünü taşırsın. Fakire kazandırırsın, misafire ikram edersin, Hak yolunda zuhur eden hadiseler karşısında (halka) yardım edersin!" dedi. Sonra Hatice aleyha's-selâm, Aleyhissalatu vesselâm'ı alıp Varaka İbnu Nevfel İbnu Esed İbnu Abdi'l-Uzza İbni Kusay'a götürdü. Bu zat, Hatice aleyha's-selâm'ın amcasının oğlu idi. Cahiliye devrinde Hıristiyan olmuş bir kimseydi. İbranice (okuma) yazma bilirdi. İncil'den, Allah'ın dilediği kadarını İbranice olarak yazmıştı. Gözleri ama olmuş yaşlı bir ihtiyardı. Hatice aleyha's-selâmkendisine: "Ey amcaoğlu! Kardeşinin oğlunu bir dinle, ne söylüyor!" dedi. Varaka Aleyhissalatu vesselâm'a: "Ey kardeşim oğlu! Neler de görüyorsun?" diye sordu. Aleyhissalatu vesselâm gördüklerini anlattı. Varaka da O'na: "Bu gördüğün melektir. O, Hz. Musa aleyhi's-selâm'ya da inmiştir. Keşke ben genç olsaydım (da sana yardım etseydim); keşke, kavmin seni sürüp çıkardıkları vakit hayatta olsaydım!" dedi. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: "Onlar beni buradan sürüp çıkaracaklar mı?" diye sordu. Varaka: "Senin getirdiğin gibi bir din getiren hiç kimse yok ki, ona husumet edilmemiş olsun! O gününü görürsem, sana müessir yardımda bulunurum!" dedi. Ancak çok geçmeden Varaka vefat etti ve vahiy de fetrete girdi (kesildi).( Aişe radiyallahu anha’dan; Buharî, Bed'ü'l-Vahy, Enbiya 21, Tefsir, Alak Tabir 1; Müslim, İman 252, (160); Tirmizî, Menakıb 13.)

اقْرَأْ بِاسْمِ رَبِّكَ الَّذِي خَلَقَ
Resim---Ikra’bismi rabbikellezî halak: Yaratan Rabbin adıyla oku.” (Alak 96/1)

خَلَقَ الْإِنسَانَ مِنْ عَلَقٍ
Resim---Halakal insâne min alak: O insanı bir alakadan (embriyodan) yarattı.(Alak 96/2)

اقْرَأْ وَرَبُّكَ الْأَكْرَمُ
Resim---Ikra’ ve rabbukel Ekrem: Oku! Rabbin, en büyük kerem sahibidir.(Alak 96/3)

الَّذِي عَلَّمَ بِالْقَلَمِ
Resim---Ellezî alleme bil kâlem: O Rab ki kâlemle (yazmayı) öğretti.” (Alak 96/4)

عَلَّمَ الْإِنسَانَ مَا لَمْ يَعْلَمْ
Resim---Allemel insâne mâ lem ya’lem: İnsana bilmedikleri şeyi öğretti.(Alak 96/5)

Resim---Ebu Seleme İbnu Abdirrahmân'a Kur'an'dan ilk inenin ne olduğunu sordum. "Ya eyyühe'l-Müddessir (ey örtüsüne bürünmüş)! (suresi)dir!" dedi. Ben; "İyi ama, başkaları ilk inenin İkra' bismi Rabbikellezi halak (süresidir). diyorlar" dedim. Bunun üzerine Ebu Seleme: "Ben bu hususta Hz. Cabir (ra)'e sormuştum. O bana; "Sana, Resûlullah Aleyhissalatu vesselâm'ın söylediğinden başka bir şey söylemeyeceğim, Aleyhissalatu vesselâm: "Bir ay kadar Hira magarasına mücavir oldum (itikafa girdim). Mücaveretimi (itikafımı) tamamlayınca, dağdan indim. Derken bana bir seslenen oldu. Sağıma baktım, hiçbir şey görmedim. Soluma baktım, yine bir şey görmedim. Arkama baktım bir şey görmedim. Derken başımı kaldırdım, bir şey gördüm, ama (bakmaya) dayanamadım. Hemen Hatice'nin yanına geldim: "Beni örtün!" dedim. Derken şu ayetler nazil oldu. (Mealen): "Ey örtüsüne bürünen! Kalk! (insanları âhiretle) korkut! Rabbini büyükle, elbiseni temizle. Pislikten kaçın.." (Müddessir suresi). Bu vahiy namaz farz kılınmazdan önceydi."
( Yahya İbnu Ebi Kesir radiyallahu anhu’dan; Buharî, Bed'ü'l-Vahy, Bed'ül-Halk 6, Tefsir, Müddessir, Tefsir, Alak, Edeh 118; Müslim, İman 257)

İşte burada Hatice aleyha's-selâm Anamızın SıRR ÖRTüsü ve seLÂMet sözleri tevhid terapisi olmakta Rasûlullah SALLallahu aleyhi ve SELLemin CAN BİZ BİR-İZliğinde elhamdulillâhirabbilâlemîn…
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: DOST DUAsı

Mesaj gönderen kulihvani »

RASÛLULLAH SALLallahu aleyhi ve SELLem’in DİLİNDEN SABAH-AKŞAM DUALARININ ESRARI:

NÛR kaynağımız Kur'ÂN-ı KerimimİZde pek çok DUÂ Âyetlerimiz ve Rasûlullah SALLallahu aleyhi ve SELLemin DUÂları vardır ki önce DUÂ NEdir;

أَمَّن يُجِيبُ الْمُضْطَرَّ إِذَا دَعَاهُ وَيَكْشِفُ السُّوءَ وَيَجْعَلُكُمْ خُلَفَاء الْأَرْضِ أَإِلَهٌ مَّعَ اللَّهِ قَلِيلًا مَّا تَذَكَّرُونَ
Resim---Emmen yucîbul mudtarra izâ deâhu ve yekşifus sûe ve yec’alukum hulefâel ard(ardı), e ilâhun meallâh, kalîlen mâ tezekkerûn: Ya da sıkıntı ve ihtiyaç içinde olana, kendisine dua ettiği zaman icabet eden, kötülüğü açıp gideren ve sizi yeryüzünün halifeleri kılan mı? Allah ile beraber başka bir ilâh mı? Ne az öğüt alıp düşünüyorsunuz.(Neml 27/62)

قُلْ مَا يَعْبَأُ بِكُمْ رَبِّي لَوْلَا دُعَاؤُكُمْ فَقَدْ كَذَّبْتُمْ فَسَوْفَ يَكُونُ لِزَامًا
Resim---Kul mâ ya’beu bikum rabbî lev lâ duâukum, fe kad kezzebtum fe sevfe yekûnu lizâmâ: De ki: "Sizin duanız olmasaydı Rabbim size değer verir miydi? Fakat siz gerçekten yalanladınız; artık (bunun azabı da) kaçınılmaz olacaktır." (Furkân 25/77)

وَقَالَ رَبُّكُمُ ادْعُونِي أَسْتَجِبْ لَكُمْ إِنَّ الَّذِينَ يَسْتَكْبِرُونَ عَنْ عِبَادَتِي سَيَدْخُلُونَ جَهَنَّمَ دَاخِرِينَ
Resim---Ve kâle rabbukumud’ûnî estecib lekum, innellezîne yestekbirûne an ibâdetî se yedhulûne cehenneme dâhırîn: Rabbiniz dedi ki: "Bana dua edin, size icabet edeyim. Doğrusu Bana ibadet etmekten büyüklenen (müstekbir)ler; cehenneme boyun bükmüş kimseler olarak gireceklerdir." (Mü’min 40/60);

ادْعُواْ رَبَّكُمْ تَضَرُّعًا وَخُفْيَةً إِنَّهُ لاَ يُحِبُّ الْمُعْتَدِينَ
Resim---Ud'û rabbekum tedarruan ve hufyeh(hufyeten), innehu lâ yuhıbbul mu'tedîn: Rabbinize yalvara yalvara ve için için dua edin. Şüphesiz O, haddi aşanları sevmez(A’râf 7/55)

وَإِذَا سَأَلَكَ عِبَادِي عَنِّي فَإِنِّي قَرِيبٌ أُجِيبُ دَعْوَةَ الدَّاعِ إِذَا دَعَانِ فَلْيَسْتَجِيبُواْ لِي وَلْيُؤْمِنُواْ بِي لَعَلَّهُمْ يَرْشُدُونَ
Resim---Ve izâ seeleke ıbâdî annî fe innî karîb(karîbun) ucîbu da’veted dâi izâ deâni, fel yestecîbû lî vel yu’minû bî leallehum yerşudûn: Kullarım Beni sana soracak olursa, muhakkak ki Ben (onlara) pek yakınım. Bana dua ettiği zaman dua edenin duasına cevap veririm. Öyleyse, onlar da Benim çağrıma cevap versinler ve bana iman etsinler. Umulur ki irşad (doğru yolu bulmuş) olurlar.(Bakara 2/186)

وَاذْكُر رَّبَّكَ فِي نَفْسِكَ تَضَرُّعاً وَخِيفَةً وَدُونَ الْجَهْرِ مِنَ الْقَوْلِ بِالْغُدُوِّ وَالآصَالِ وَلاَ تَكُن مِّنَ الْغَافِلِينَ
Resim---Vezkur rabbeke fî nefsike tedarruan ve hîfeten ve dûnel cehri minel kavli bil guduvvi vel âsâli ve lâ tekun minel gâfilîn: Rabbini, sabah akşam, yüksek olmayan bir sesle, kendi kendine, ürpertiyle, yalvara yalvara ve için için zikret. Gaflete kapılanlardan olma.” (A’râf 7/205);

فَاصْبِرْ عَلَى مَا يَقُولُونَ وَسَبِّحْ بِحَمْدِ رَبِّكَ قَبْلَ طُلُوعِ الشَّمْسِ وَقَبْلَ غُرُوبِهَا وَمِنْ آنَاء اللَّيْلِ فَسَبِّحْ وَأَطْرَافَ النَّهَارِ لَعَلَّكَ تَرْضَى
Resim---Fasbir alâ mâ yekûlûne ve sebbih bi hamdi rabbike kable tulûış şemsi ve kable gurûbihâ, ve min ânâil leyli fe sebbih ve etrâfen nehâri lealleke terdâ: Şu halde onların söylediklerine karşı sabırlı ol, güneşin doğuşundan ve batışından önce Rabbini hamd ile tesbih et (yücelt). Gecenin bir bölümünde ve gündüzün uçlarında da tesbihte bulun ki hoşnut olabilesin.” (TâHâ 20/130);

اللَّهُ نُورُ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ مَثَلُ نُورِهِ كَمِشْكَاةٍ فِيهَا مِصْبَاحٌ الْمِصْبَاحُ فِي زُجَاجَةٍ الزُّجَاجَةُ كَأَنَّهَا كَوْكَبٌ دُرِّيٌّ يُوقَدُ مِن شَجَرَةٍ مُّبَارَكَةٍ زَيْتُونِةٍ لَّا شَرْقِيَّةٍ وَلَا غَرْبِيَّةٍ يَكَادُ زَيْتُهَا يُضِيءُ وَلَوْ لَمْ تَمْسَسْهُ نَارٌ نُّورٌ عَلَى نُورٍ يَهْدِي اللَّهُ لِنُورِهِ مَن يَشَاء وَيَضْرِبُ اللَّهُ الْأَمْثَالَ لِلنَّاسِ وَاللَّهُ بِكُلِّ شَيْءٍ عَلِيمٌ
Resim---Allâhu nûrus semâvâti vel ard(ardı), meselu nûrihî ke mişkâtin fîhâ mısbâh(mısbâhun), el mısbâhu fî zucâceh(zucâcetin), ez zucâcetu ke ennehâ kevkebun durrîyyun, yûkadu min şeceratin mubâraketin zeytûnetin lâ şarkîyetin ve lâ garbiyyetin, yekâdu zeytuhâ yudîu ve lev lem temseshu nâr(nârun), nûrun alâ nûr(nûrin), yehdîllâhu li nûrihî men yeşâu, ve yadribullâhul emsâle lin nâs(nâsi), vallâhu bi kulli şey’in alîm: Allah, göklerin ve yerin nurudur. O'nun nurunun misali, içinde çerağ bulunan bir kandil gibidir; çerağ bir sırça içerisindedir; sırça, sanki incimsi bir yıldızdır ki, doğuya da, batıya da ait olmayan kutlu bir zeytin ağacından yakılır; (bu öyle bir ağaç ki) neredeyse ateş ona dokunmasa da yağı ışık verir. (Bu,) Nur üstüne nurdur. Allah, kimi dilerse onu kendi nuruna yöneltip iletir. Allah insanlar için örnekler verir. Allah, her şeyi bilendir.(Nûr, 24/35, 36,37)

فِي بُيُوتٍ أَذِنَ اللَّهُ أَن تُرْفَعَ وَيُذْكَرَ فِيهَا اسْمُهُ يُسَبِّحُ لَهُ فِيهَا بِالْغُدُوِّ وَالْآصَالِ
Resim---Fî buyûtin ezinallâhu en turfea ve yuzkere fîhesmuhu yusebbihu lehu fîhâ bil guduvvi vel âsâl: (Bu nur,) Allah'ın, onların yüceltilmesine ve isminin zikredilmesine izin verdiği evlerdedir; onların içinde sabah akşam O'nu tesbih ederler.” (Nûr, 24/36)

رِجَالٌ لَّا تُلْهِيهِمْ تِجَارَةٌ وَلَا بَيْعٌ عَن ذِكْرِ اللَّهِ وَإِقَامِ الصَّلَاةِ وَإِيتَاء الزَّكَاةِ يَخَافُونَ يَوْمًا تَتَقَلَّبُ فِيهِ الْقُلُوبُ وَالْأَبْصَارُ
Resim---Ricâlun lâ tulhîhim ticâratun ve lâ bey’un an zikrillâhi ve ikâmis salâti ve îtâiz zekâti yehâfûne yevmen tetekallebu fîhil kulûbu vel ebsâr: (Öyle) Adamlar ki, ne ticaret, ne alışveriş onları Allah'ı zikretmekten, dosdoğru namazı kılmaktan ve zekatı vermekten 'tutkuya kaptırıp alıkoymaz'; onlar, kalplerin ve gözlerin inkılaba uğrayacağı (dehşetten allak bullak olacağı) günden korkarlar.(Nûr, 24/37)

فَاصْبِرْ إِنَّ وَعْدَ اللَّهِ حَقٌّ وَاسْتَغْفِرْ لِذَنبِكَ وَسَبِّحْ بِحَمْدِ رَبِّكَ بِالْعَشِيِّ وَالْإِبْكَارِ
Resim---Fasbir inne va’dallâhi hakkun vestagfir li zenbike ve sebbih bi hamdi rabbike bil aşiyyi vel ibkâr: Şu halde sen sabret. Gerçekten Allah'ın va'di haktır. Günahın için mağfiret dile; akşam ve sabah Rabbini hamd ile tesbih et.” (Mümin, 40/55)

Resim

Duâ-dan önce Rasûlullah SALLallahu aleyhi ve SELLemle kulak vermeli ki,
Bedeniyle yüz, ağzıyla söz, kafasıyla akıl-basar, kalbiyle bâsiret ABDesti ALaBİLmeli,
MuhaMMedî MeLÂMetin İlim-EDEB-İrfÂN-ErkÂNınca,
Bedenin Terbiyesi,
Nefsin Tezkiyesi,
Kalbin Tasfiyesi,
Ruhun Tecliyesi OLa ki,

Resim---Sevgili Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz: “Men arefe nefsehu fekad arefe Rabbehu: Nefsinin Bilen RABBini BİLir”” buyurmuştur.
(Aclunî, Keşfü’l-Hâfâ II/343 (2532)

bUYruğunu DUYa/UYalım inşae ALLAHu teÂLÂ!..

ALLAH Celle Celâluhuya SALâttan önce BİZe BİZce olan ReSÛlüne SâLLâvat gerek:

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: "Dua gök ile yeryüzü arasında durur. Benim üzerime salatü selâm getirilmedikçe (Allah'a) yükselmez. Beni hayvanına binen adamın maşrapası yerine tutmayınız. Bana duanın başında, ortasında ve sonunda salatü selâm getirin!" buyurdu.
(Ömer radıyallahü anh'dan; Tirmizî, Salât: 352)

RuHunu, sonsuz gönül ve gök âlemlerine BULutlar gibi SALLarak ve Âmin emniyetiyle Duâ:

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Allah-u Te’âlâ’dan avuçlarınızın içiyle isteyin, sırtlarıyla istemeyin; duayı tamamlayınca avucunuzu yüzlerinize sürün.” buyurmuştur.
(İbn-i Abbas’dan; Ebû Dâvud, Salât: 358)

Resim---Ömer radıyallâhu Anhu: “Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem ellerini dua ederken kaldırınca, onları yüzlerine sürmedikçe geri bırakmazlardı.” buyurmuştur.
(Tirmizî, Daavât: 11)

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: ”Ey filan! Duanı âminle tamamla ve de gözün aydın olsun !” buyurmuştur.
(İbn-i Mes’ud’dan ; Ebû Dâvud, Salât: 172)

Dara-Zora düşmeden duâ:

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Her kim sıkıntılı ve zor zamanlarında dualarının kabul edilmesini isterse, rahat zamanında çok dua yapsın.” buyurmuştur.
(Tirmizî, Daavât: No: 3382; Hakim)

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: '“Biliniz ki, Allah-u Te’âlâ, kendisinden gafil bir kalbin duasını kabul etmez.” buyurmuştur.
(Trmizî, Daavât: 6)

Olduğu HÂLde gözükmeyen Rabbu’l- ÂLEMîne, çook uzaklardaki gaib CANların BİZ BİR-İZ DuÂsı:

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “İcâbete mazhar olmada, gâib kimsenin gâib kimse hakkında yaptığı duadan daha süratli olanı yoktur.”
(Abdullah İbn-i Amr İbni’l Âs’dan; Tirmizî, Birr: 50; Ebû Dâvud, Salât: 364; Müslim, Zikr: 88; Buhârî, Mezâlim: 9)
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: DOST DUAsı

Mesaj gönderen kulihvani »

cANdan yürekten AÇıkça ÂŞIKça CAN DuÂsı:

Resim---Aişe radıyallâhu anha: “Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem özlü duaları tercih eder, diğerlerini bırakırdı.” buyurmuştur.
(Ebû Dâvud, Salât: 358)

Ne zamAN duÂ:

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Her gece Rabbimiz gecenin son üçte biri girince, dünya semasına iner ve: “Kim bana dua ediyorsa ona icabet edeyim. Kim benden bir şey istemişse onu vereyim, kim bana istiğfarda bulunursa ona mağfirette bulunayım’”der.” buyurmuştur.
(Ebu Hureyre’den; Buharî, Tevhid: 35, Teheccüd: 14, Daavât: 13; Müslim, Salâtu’l Müsâfirin: 166, (758); Muvatta, Kur’ân 30; Tirmizî, Daavât: 80; Ebû Dâvud, Salât: 311)

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Kul Rabbine en ziyade secdede iken yakın olur, öyle ise (secdede) duayı çok yapın.”
(Ebu Hureyre’den; Müslim, Salât: 215; Ebû Dâvud, Salât: 152)

En Olumsuz HÂLde bile ALLAH celle celâluhu VEKÎLim DuÂsı:

وَلَا تُطِعِ الْكَافِرِينَ وَالْمُنَافِقِينَ وَدَعْ أَذَاهُمْ وَتَوَكَّلْ عَلَى اللَّهِ وَكَفَى بِاللَّهِ وَكِيلًا
Resim---Ve lâ tutııl kâfirîne vel munâfikîne veda’ezâhum ve tevekkel alâllâh ve kefâ billâhi vekîlâ: Kâfirlere ve münafıklara boyun eğme. Onların eziyetlerine aldırma. Allah'a güvenip dayan, vekîl ve destek olarak Allah yeter.” (Ahzâb 33/48)

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Müslüman bir kul, bir günah ya da akrabasıyla arayı açmak istemedikçe, kendisine şu üç şeyin biri verilmeden duası asla geri çevrilmez. Ya dua ettiği şey kabul edilir, veya âhirette kendisi için o saklanır yahut da duası kadar bir kötülük ondan uzaklaştırılır.” buyurmuştur.
(Ebû Saîd el-Hudrî’den; Hakim, Müstedrek: 1/93; Ahmed b. Hanbel, Müsned: 3/18)

Resim

İnsanoğlu; gözüken-zâhirî-dış-âfakî-Maddî-Bedenî dünyası ile gözükmeyen-bâtınî-iç-enfusî-Manevî Ruhu TÜMMüdür..
Nezle virüsünden Nazar değmesine kadar DERDe açıktır..
Doktorun Neşteri ile Erenlerin Du Dudağı AYNıdır ve herpsi “lehu’l-MüLK” içindedir.
X ışını neyse Duâ ulaşımı da odur… bazen bir sopa yere düşürmez de bir söz kurşun gibi geçer indiriverir insanı..
DeRd de deVÂda ALLAH celle celâluhu dandır..

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: "İnnallâhe enzele'd-dâe ve'd-devâe ve ceale likülli dâin devâen fetedâvû velâ tedâvû bi haramin: Allah derdi de devâyı da indirmiştir; her derdin bir devâsı vardır. Öyle ise, tedavi olun ve haramla tedavi olmayın!" buyurmuştur.
(Ebu Dâvûd, Tıb, 11)

Bir zamanlar 18 yaşında Fransada doğup yaşayan uzaktan akrabamızın kızı da olan epilepsi hastası Sevilin hasan Dağında 30 günde her sabah YâSîn Okunan Kar Suyunu içerek küçük kızlarla ip atladığına Şahid olduk ki.. Hakan, Anka da vardı o sene, Çukur Oba Yaylasında Bozboyunda…

Resim

AKLı olan ve İnsan sûretinde yaratılan her NEFS BİLeBİLir ki,
Rasûlullah SALLallahu aleyhi ve SELLem SALL SeBeBidir, vUSLat vESiLesidir, DU Menbağı-Başı ve Mansabı-Sonudur.. Du Damlasına DERyâdır..

Rasûlullah SALLallahu aleyhi ve SELLemin meşhur ''Seyyidü'l İstiğfar DuÂsı:

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ بِسْمِ اللهِ الرَّحْمنِ الرَّحِيمِ

اَللّهُمَّ أَنْتَ رَبِّي لا إِلَهَ إِلا أَنْتَ خَلَقْتَنِي وَأَنَا عَبْدُكَ وَأَنَا عَلَى عَهْدِكَ وَوَعْدِكَ مَا اسْتَطَعْتُ، أَعُوذُ بِكَ مِنْ شَرِّ مَا صَنَعْتُ، أَبُوءُ لَكَ بِنِعْمَتِكَ عَلَيَّ وَأَبُوءُ لَكَ بِذَنْبِي، فَاغْفِرْ لِي فَإِنَّهُ لا يَغْفِرُ الذُّنُوبَ إِلا أَنْتَ.

Recmedilmiş şeytandan Allah'a sığınırım.
Rahmân ve Rahîm Allah'ın adıyla.
Allahım, Sen, benim Rabbimsin; Senden başka ilâh yoktur. Beni Sen yarattın; ben, Senin kulunum ve gücüm yettiğince Sana olan ahdime ve vaadime bağlıyım. İşlediklerimin şerrinden Sana sığınırım. Üzerimdeki nimetlerini itiraf eder; günahlarımı da ikrar ederim. Beni bağışla. Zira günahları bağışlayan ancak Sensin.


Resim

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ بِسْمِ اللهِ الرَّحْمنِ الرَّحِيمِ

بِسْمِ اللَّهِ الَّذِي لا يَضُرُّ مَعَ اسْمِهِ شَيْءٌ فِي الأَرْضِ وَلا فِي السَّمَاءِ وَهُوَ السَّمِيعُ الْعَلِيمُ.

Bismillahi ellezi lâ yaduru maa’smihi şey’un fi’l-ard ve lâ fi’s- semâi ve hüve’s- Semiu’l-Alîmu: İsmiyle ne yerde ve ne de gökte hiçbir şeyin zarar veremeyeceği Allah'ın ismiyle ki, O Semî ve Alîm'dir.”

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: "Her kim bu duayı her günün sabahında ve her gecenin akşamında 3 defa okursa artık ona hiçbir şey zarar veremez, hiçbir belaya maruz kalmaz.”
(Osman radiyallahü anh’dan; İbn-i Mâce, Dua, 14;İ. Ahmed, Müsned, 1/62; Ebû Davud)

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: Kim sabah ve akşamında, “Bismillahi’llezi lâ yedurru mea ismihi şey’un fi’l-ardi ve lâ fi’s-semâ ve huve’s-Semiu’l Alîm: İsmiyle gökte ve yerde hiçbir şeyin zarar veremeyeceği Allah’ın adıyla. O, işiten ve bilendir” diye; akşam 3 defa derse sabaha kadar ani bir belayla karşılaşmaz. Sabah 3 defa derse de akşama kadar ani bir belayla karşılaşmaz”
(hadis Sahihtir, Ebu Dâvud, Tirmizî, İbni Mâce)
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: DOST DUAsı

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim

أَعُوذُ بِاللهِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ بِسْمِ اللهِ الرَّحْمنِ الرَّحِيمِ

أَعُوذُ بِكَلِمَاتِ اللهِ التَّامَّاتِ مِنْ شَرِّ مَا خَلَقَ.
Resim---Euzu bikelimâtillahi’ttâmmâti min şerri mâ halak: Mahlukatının şerrinden Allah'ın tastamam kelimelerine sığınırım.
Süheyl ibn-i Ebî Salih radiyallahü anhu: "Bizim çevremizdeki insanlar bu duayı öğrenmişlerdi ve her akşam okuyorlardı. Bir defasında hizmetçilerden birisini bir akrep soktu. Fakat o cariye hiçbir acı hissetmedi" demiştir.
(Tirmizî)

Resim

أَعُوذُ بِاللهِ السَّمِيعِ الْعَلِيمِ مِنَ الشَّيْطَانِ الرَّجِيمِ
Kovulmuş şeytanın şerrinden, her şeyi işiten ve bilen Allah'a sığınırım.

بِسْمِ اللّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ
Rahmân ve Rahîm olan Allah'ın adıyla.

هُوَ اللَّهُ الَّذِي لَا إِلَهَ إِلَّا هُوَ عَالِمُ الْغَيْبِ وَالشَّهَادَةِ هُوَ الرَّحْمَنُ الرَّحِيمُ
Resim---Huvallâhullezî lâ ilâhe illâ huve, âlimul gaybi veş şehâdeh huver rahmânur rahîm: O Allah ki, O'ndan başka ilah yoktur. Gaybı da, müşahede edilebileni de bilendir. Rahmân, Rahîm olan O'dur.(Haşr 59/22)

هُوَ اللَّهُ الَّذِي لَا إِلَهَ إِلَّا هُوَ الْمَلِكُ الْقُدُّوسُ السَّلَامُ الْمُؤْمِنُ الْمُهَيْمِنُ الْعَزِيزُ الْجَبَّارُ الْمُتَكَبِّرُ سُبْحَانَ اللَّهِ عَمَّا يُشْرِكُونَ
Resim---Huvallâhullezî lâ ilâhe illâ huve, elmelikul kuddûsus selâmul mû’minul muheyminul azîzul cebbârul mutekebbir(mutekebbiru), subhânallâhi ammâ yuşrikûn: O Allah ki, O'ndan başka ilah yoktur. Melik'tir; Kuddûs'tur; Selâm'dır; Mü'min'dir; Müheymin'dir; Aziz'dir; Cebbar'dır; Mütekebbir'dir. Allah, (müşriklerin) şirk koştuklarından çok yücedir.(Haşr 59/23)

هُوَ اللَّهُ الْخَالِقُ الْبَارِئُ الْمُصَوِّرُ لَهُ الْأَسْمَاء الْحُسْنَى يُسَبِّحُ لَهُ مَا فِي السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ وَهُوَ الْعَزِيزُ الْحَكِيمُ
Resim---Huvallâhul hâlikul bâriûl musallallahu aleyhi ve sellem viru lehul esmâul husnâ, yusebbihu lehu mâ fîs semâvâti vel ard(ardı) ve huvel azîzul hakîm: O Allah ki, yaratandır, (en güzel bir biçimde) kusursuzca var edendir, 'şekil ve suret' verendir. En güzel isimler O'nundur. Göklerde ve yerde olanların tümü O'nu tesbih etmektedir. O, Aziz, Hakimdir.(Haşr 59/24)

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: ''Her kim sabahleyin 3 defa kovulmuş şeytanın şerrinden, her şeyi işiten ve bilen Allah'a sığınırım” der ve Haşr sûresinin son 3 ayetini okursa Allah (celle celâlühû) onun için akşama kadar istiğfarda bulunacak 70.000 melek vazifelendirir. O kimse o gün vefat ederse şehit olarak ölmüş olur. Her kim de akşam aynı şekilde yaparsa onun durumu da (sabah okuyan kimsenin ki) gibidir.''
(Sünen-i Tirmizî, Kitab-ü Fedâili'l-Kur'an, 2846; Müsned-i İ. Ahmed, Evve’l- ü Müsnedi'l-Basriyyîn, 19419, Sünen-i Dârimî, Fedâilü'l-Kur'an, 3291)

Resim

Resim---Abdullah b. Hubeyb (radiyallahü anhüm) sabah ve akşam bu sûrelerin üçer defa okunması ile ilgili olarak bizlere şunu naklediyor: “Yağmurlu ve karanlık bir gecede bize namaz kıldırması için Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellemi arıyorduk; sonunda O'nu bulduk. Bana: ''Namaz kıldınız mı?'' diye sordu. Ben bir şey söylemedim. Sonra tekrar: ''Söyle'' dedi. Ben yine bir şey söylemedim. Sonra yine: ''Söyle'' dedi. Ben: ''Ne söyleyeyim, Ya Rasûlüllah?'' dedim. ''Sabah-akşam 3 defa, Kulhüvellahü ahad ve muavvizeteyni (Felak ve Nâs Sureleri) oku. Bu senin için herşeye bedeldir.'' buyurdu.
(Sünen-i Ebî Davud, Kitabü'l-Edeb, 4419; Sünen-i Tirmizî, Ed-deavât an Rasûlillah, 3499)

Resim

بِسْمِ اللّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ

قُلْ هُوَ اللَّهُ أَحَدٌ
Resim---Kul huvallâhu ehad: De ki: “O, Allah’tır, bir tektir.” (İhlâs 112/1)

اللَّهُ الصَّمَدُ
Resim---Allâhus samed: Allah sameddir.” (İhlâs 112/2)

لَمْ يَلِدْ وَلَمْ يُولَدْ
Resim---Lem yelid ve lem yûled: O, doğurmamıştır ve doğurulmamıştır.” (İhlâs 112/3)

وَلَمْ يَكُن لَّهُ كُفُوًا أَحَدٌ
Resim---Ve lem yekun lehu kufuven ehad: Ve hiçbir şey O'nun dengi değildir.” (İhlâs 112/4)

Resim

بِسْمِ اللّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ

قُلْ أَعُوذُ بِرَبِّ الْفَلَقِ
Resim---Kul eûzu bi rabbil felak: De ki: Sığınırım karanlığı yarıp ışıtan sabahın Rabbine.” (Felak 113/1)

مِن شَرِّ مَا خَلَقَ
Resim---Min şerri mâ halak: Yarattığı mahlûkların şerrinden.” (Felak 113/2)

وَمِن شَرِّ غَاسِقٍ إِذَا وَقَبَ
Resim---Ve min şerri gâsikın izâ vekab: Çöküp etrafı kapladığı zaman karanlığın şerrinden(Felak 113/3)

وَمِن شَرِّ النَّفَّاثَاتِ فِي الْعُقَدِ
Resim---Ve min şerrin neffâsâti fîl ukad: Ve düğümlere üfürüp büyü yapan üfürükçülerin şerrinden,” (Felak 113/4)

وَمِن شَرِّ حَاسِدٍ إِذَا حَسَدَ
Resim---Ve min şerri hâsidin izâ hased: Ve kıskandığı vakit kıskanç kişinin şerrinden.” (Felak 113/5)

Resim

بِسْمِ اللّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ

قُلْ أَعُوذُ بِرَبِّ النَّاسِ
Resim---Kul eûzu bi rabbin nâs: De ki: Sığınırım ben insanların Rabbine(Nâs 114/1)

مَلِكِ النَّاسِ
Resim---Melikin nâs: İnsanların Melikine(Nâs 114/2)

إِلَهِ النَّاسِ
Resim---İlâhin nâs: İnsanların ilahına,” (Nâs 114/3)

مِن شَرِّ الْوَسْوَاسِ الْخَنَّاسِ
Resim---Min şerril vesvâsil hannâs: ice, sinsi sinsi vesveseler verenin şerrinden.(Nâs 114/4)

الَّذِي يُوَسْوِسُ فِي صُدُورِ النَّاسِ
Resim---Ellezî yuvesvisu fî sudûrin nâs: Öylesine ki insanların gönüllerine vesveseler sokar.(Nâs 114/5)

مِنَ الْجِنَّةِ وَ النَّاسِ
Resim---Minel cinneti ven nâs: Cinden olsun, insandan olsun, bu çeşit kişilerin şerrinden.(Nâs 114/6)
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: DOST DUAsı

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim

بِسْمِ اللّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ

فَسُبْحَانَ اللَّهِ حِينَ تُمْسُونَ وَحِينَ تُصْبِحُونَ
Resim---Fe subhânallâhi hîne tumsûne ve hîne tusbıhûn: O halde akşama girerken ve sabaha ererken Allah'ı tesbih edin.” (Rûm 30/17)

وَلَهُ الْحَمْدُ فِي السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ وَعَشِيًّا وَحِينَ تُظْهِرُونَ
Resim---Ve lehul hamdu fîs semâvâti vel ardı ve aşiyyen ve hîne tuzhırûn: Hamd O'nundur; göklerde ve yerde, günün sonunda ve öğleye erdiğiniz vakit de.” (Rûm 30/18)

يُخْرِجُ الْحَيَّ مِنَ الْمَيِّتِ وَيُخْرِجُ الْمَيِّتَ مِنَ الْحَيِّ وَيُحْيِي الْأَرْضَ بَعْدَ مَوْتِهَا وَكَذَلِكَ تُخْرَجُونَ
Resim---Yuhricul hayye minel meyyiti ve yuhricul meyyite minel hayyi ve yuhyil arda ba’de mevtihâ, ve kezâlike tuhrecûn: O ölüden diriyi çıkarır ve diriden ölüyü çıkarır, ölümünden sonra da yeri diriltir. İşte siz de böyle çıkarılacaksınız.(Rûm 30/19)

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: ''Kim bu âyetleri sabahleyin okursa o gün kaybettiğine nail olur. Kim de akşam okursa o gece kaybettiği şeyi elde eder” buyurmuştur.
(Sünen-i Ebî Davud)

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: ''Size, Allah'ın niçin Hazreti İbrahîm'i 'Halîlim!' diye isimlendirdiğini söyleyeyim mi? Çünkü Hazreti İbrahîm her sabah ve her akşam Cenab-ı Hakk'ı (yukarıdaki âyetleri) söyleyerek tesbih ederdi.” buyurmuştur.
(Sünen-i Ebî Davud, Kitabü'l-Edeb, 4414; Müsned-i İ. Ahmed, Müsnedü'l-Mekkiyyîn, 15081)

Resim

اللَّهُمَّ بِكَ أَصْبَحْنَا وَبِكَ أَمْسَيْنَا وَبِكَ نَحْيَا وَبِكَ نَمُوتُ وَإِلَيْكَ النُّشُور.
Resim--- “Allahumme bike asbahnâ vebike emseynâ ve bike nahyâ vebike nemutu veileyke’n- nuşûr: Allahım, Senin inâyetinle sabahladık, Senin inâyetinle akşamladık, Senin inâyetinle yaşar, Senin izninle ölürüz ve dönüş Sana’dır.”
Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: "Sizden her kim sabaha ererse bu duayı okusun ve yine hanginiz akşama ulaşırsanız bu duayı okuyun"
buyurmuştur.
(Sünen-i Tirmizî, Kitabü'd-Deavât, 3313; Sünen-i Ebî Davud, Kitabü'l-Edep, 4406; Sünen-i İbn-i Mâce, Kitabü'd-Dua, 3858; Müsned-i İ. Ahmed, Bakî-i Müsnedi'l-Müksirîn,10345)

Resim

الْحَمْدُ لِلَّهِ الَّذِي أَحْيَانَا بَعْدَ مَا أَمَاتَنَا وَإِلَيْهِ النُّشُورُ.

“Elhadulillahi’llezi ahyânâ ba’de mâ emâtenâ veileyhi’n- nuşûr: Hamd, bizi öldürdükten sonra dirilten Allah'a mahsustur. Dönüş, Onadır.”

Resim---Ebû Zerr ve Huzeyfe ibn-i Yemân radiyallahu anhum, Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'in her sabah uykusundan uyandığında bu duayı okuduğunu nakletmişlerdir.
(Sahîh-i Buharî, Deavât, 5837; Sahîh-i Müslim, Kitabü'z-Zikr, 4886; Sünen-i İbn-i Mâce, Kitabü'd-Dua, 3870; Müsned-i İ. Ahmed, Müsnedü'l-Ensar, 20404)

Resim

لاَ إِلهَ إِلاَّ أَنْتَ لاَ شَرِيكَ لَكَ.
Lâilâhe illâ ente lâ şerike leke: Senden başka ilâh yoktur. Senin ortağın da bulunmaz.

سُبْحَانَكَ اللَّهُمَّ أَسْتَغْفِرُكَ لِذَنْبِي وَأَسْأَلُكَ رَحْمَتَكَ.
“Subhâneke allahumme esteğfiruke lizenbî ve eseluke rahmetike: Seni tenzih ederim. Allahım, günahımı bağışlamanı diler ve rahmetini dilenirim.”

اَللَّهُمَّ زِدْنِي عِلْمًا وَلاَ تُزِغْ قَلْبِي بَعْدَ إِذْ هَدَيْتَنِي وَهَبْ لِي مِنْ لَدُنْكَ رَحْمَةً، إِنَّكَ أَنْتَ الْوَهَّابُ.
“Allahumme zidnî ilmen velâ tuzi’ kalbî ba’de iz hedeytenî veheb lî min ledunke rahmeten, inneke ente’l- Vehhâb: Allahım, ilmimi artır ve bana hidâyet verdikten sonra kalbimi kaydırma; katından bana rahmet lütfet; şüphesiz ki Sen, çok lütufkârsın.

Resim---Aişe radiyallahu anha vâlidemiz Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellemin uyandığında bu duayı mutlaka okuduğunu bildirmiştir.
(Sünen-i Ebî Davud, Kitabü'l-Edeb, 4402)

Resim

اللَّهُمَّ صَلِّ عَلَىسيدنا مُحَمَّدٍ وَعَلَى آل ِسيدنا مُحَمَّدٍ، كَمَا صَلَّيْتَ عَلَى سيدنا إِبْرَاهِيمَ وَعَلَى آلِ سيدنا إِبْرَاهِيمَ ،إِنَّكَ حَمِيدٌ مَجِيدٌ.
Allahumme salli alâ seyyidinâ MuhaMMedin ve alâ âli seyyidinâ MuhaMMedin kemâ salleyte alâ seyyidinâ ibrahîme ve alâ âli seyyidinâ ibrahîme, inneke Hamidun Mecîd: Allahım Efendimiz MuhaMMed'e ve Efendimiz MuhaMMed'in ailesine; Efendimiz İbrahîm'e ve Efendimiz İbrahîm'in ailesine salât ettiğin gibi salât et. Şüphesiz Sen, her bakımdan hamde layık ve şanı şüce olansın.

اللَّهُمَّ بَارِكْ عَلَى سيدنا مُحَمَّدٍ وَعَلَى آلِ سيدنا مُحَمَّد،ٍ كَمَا بَارَكْتَ عَلَى سيدنا إِبْرَاهِيمَ وَعَلَى آلِ سيدنا إِبْرَاهِيمَ، إِنَّكَ حَمِيدٌ مَجِيد.

Allahumme bârik alâ seyyidinâ MuhaMMedin ve alâ âli seyyidinâ MuhaMMedin kemâ bârekte alâ seyyidinâ ibrahîme ve alâ âli seyyidinâ ibrahîme, inneke Hamidun Mecîd: Allahım, Efendimiz İbrahîm'e ve Efendimiz İbrahîm'in ailesine bereket ihsan ettiğin gibi, Efendimiz MuhaMMed'e ve Efendimiz MuhaMMed'in ailesine de bereket ihsan et. Şüphesiz Sen, her bakımdan hamde layık ve şanı yüce olansın.”

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: ''Her kim sabahleyin ve akşamleyin bana onar defa salât ü selâm okursa, kıyamet gününde benim şefaatim gelir onu bulur.''
(Ebu'd-Derdâ radiyallahü anh'dan; Mecmaü'z-Zevâid, Cilt 10, Sh. 120; Et-Terğîb ve't-Terhîb, Cilt 1, Sh. 261; Feyzu'l-Kadîr, Cilt 6, Sh.169)

Not: Efendiler Efendisi Efendimiz'e hiç şüphesiz sayılamayacak kadar değişik ifadelerle salât ü selâm getirilebilir. Fakat MuhaMMed Sıddık kaddesallahu sırrahu Hocamın da salavat kitabına aldığı aldığı ve bizim her namazımızda okuduğumuz bu salât ü selâm, Peygamberimizin bizzat hadis-i şeriflerinde okunmasını tavsiye ettiği en câmî salât ü selâmdır.
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: DOST DUAsı

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim

اللَّهُمَّ إِنِّي أَصْبَحْتُ أُشْهِدُكَ وَأُشْهِدُ حَمَلَةَ عَرْشِكَ وَمَلائِكَتَكَ وَجَمِيعَ خَلْقِكَ، بأَنَّكَ أَنْتَ اللَّهُ لا إِلَهَ إِلا أَنْتَ وَأَنَّ مُحَمَّدًا عَبْدُكَ وَرَسُولُكَ.
"Allahumme innî asbahtu eşhiduke ve eşhidu hamelet arşike ve melîketeke ve cemî’a halkike, bienneke ente Allahu lâ ilâhe illâ ente ve enne MuhaMMeden abdike ve resûleke: Allahım, Senden başka ilâh olmadığına ve MuhaMMed (sallallahü aleyhi ve sellem)'in Senin kulun ve Rasûlün olduğuna; Seni, hamele-i arşını, meleklerini ve bütün mahlukatını şahid tutarak sabahladım.”

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: ''Her kim sabah kalktığında yukarıdaki duayı okursa, o gün kendisine bulaşan günahlar affedilir. Her kim de akşama erdiğinde okursa, o gece işlediği günahlar affolunur.”
(Sünen-i Ebî Davud, Kitabü'l-Edeb, 4407)

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: ''Kim bu duayı sabah ve akşam bir defa okursa, Allah onun vücudunun dörtte birini; iki defa okursa yarısını; üç defa okursa dörtte üçünü ve dört defa okursa tamamını Cehennem ateşinden azâd eder.''
(Sünen-i Ebî Davud, Kitabü'l-Edeb, 4416)

Resim

لََبَّيْكَ اللَّهُمَّ لَبَّيْك، لَبَّيْكَ وَسَعْدَيْكَ، وَالْخَيْرُ فِي يَدَيْكَ، وَمِنْكَ وَإِلَيْكَ.
“Lebbeyk allahumme lebbeyke ve sa’deyke, ve’l- hayru fî yedeyke, ve minke ve ileyke: “Emret-Buyur Allahım buyur, emrine geldim saadetle. Hayır Senin elindedir; Senden gelir ve yine Sana döner.”

Resim

اَللَّهُمَّ مَا قُلْتُ مِنْ قَوْلٍ أَوْ حَلَفْتُ مِنْ حَلِفٍ أَوْ نَذَرْتُ مِنْ نَذْرٍ أو عملت من عمل، فَمَشِيئَتُكَ بَيْنَ يَدَيْ ذلك كله، مَا شِئْتَ كَانَ وَمَا لَمْ تَشَأْ لَمْ يَكُنْ، وَلا حَوْلَ وَلا قُوَّةَ إِلا بِكَ، إِنَّكَ عَلَى كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ.
"Allahumme mâ kaletu min kavlin ev halefetu min halfin ev nezertu min nezrin ev alimtu min ilmin, femeşiyyetetuke beyne yedeyye zâlike kulluhu, mâ şi’te kâne vemâ lem teş’e lem yekun, velâ havle velâ kuvvete ilâ bike, inneke alâ kullî şey’in kadîr: Allahım, bir söz söylemiş, bir yemin etmiş, bir nezir yapmış veya bir amel işlemiş olmayayım ki, hepsini Sen önceden dilemiş olmayasın. Neyi ki diledin, o olmuştur; olmamasını dilediğin şey de olmamıştır. Güç ve kuvvet ancak Sendendir; şüphesiz Senin her şeye gücün yeter."

Resim

اَللَّهُمَّ َمَا صَلَّيْتُ مِنْ صَلاةٍ فَعَلَى مَنْ صَلَّيْتَ، وَمَا لَعَنْتُ مِنْ لَعْن فَعَلَى مَنْ لَعَنْتَ، إِنَّكَ وَلِيِّي فِي الدُّنْيَا وَالْآخِرَة، تَوَفَّنِي مُسْلِمًا وَأَلْحِقْنِي ِالصَّالِحِينَ.
“Allahumme mâ salleytu min salatin fealâ men salleyte, vemâ leantu min la’nin fealâ men leante, inneke veliyyî fî’d- dünya ve’l- âhireh, teveffenî muslimen ve elhiknî’s- sâlihîn: Allahım, yaptığım her dua-SALLim, Senin Sall-Rahmet ettiğin, ettiğim her lanet de Senin lanet ettiğin kimsenin üzerine olsun. Sen, dünyada ve Âhiret'te benim dostum ve velimsin; beni Müslüman olarak öldür ve salih (kul)ların arasına ilhak buyur.”

Resim

اَللَّهُمَّ إني أَسْأَلُكَ الرِّضَا بَعْدَ الْقَضَاءِ، وَبَرْدَ الْعَيْشِ بَعْدَ الْمَوت، وَلَذَّةَ النَظَر إِلَى وَجْهِكَ، وَشَوْقًا إِلَى لِقَائِكَ، مِنْ غَيْرِ ضَرَّاءَ مُضِرَّةٍ وَلا فِتْنَةٍ مُضِلَّةٍ، أَعُوذُ بِكَ أَنْ أَظْلِمَ أَوْ أُظْلَمَ أَوْ أَعْتَدِيَ أَوْ يُعْتَدَى عَلَيّ،َ أَوْ أَكسِبَ خَطِيئَةً أَوْ ذَنْبًا لا يُغْفَرُ.
“Allahumme eseluke ridâ ba’de’l- kadâi, ve berde’l-ayşi ba’de’l- mevti, ve lezzete’n- nazari ilâ vechike, ve şevkân ilâ likâike, min gayri darrâe mudirretin velâ fitnetinmudilletin, euzu bike en ezlime ev elzeme ev e’atediye ev yu’tedâ aleyye, ev eksibe hatiyeten ev zenben lâ yu’feru: Allahım, Senden, muzır bir şeye ve saptırıcı bir fitneye uğramaksızın, kazaya rıza, ölümden sonra rahat bir hayat, cemâline bakma lezzeti ve Sana kavuşma şevki istiyorum ve zulmetmekten ya da zulme uğramaktan, düşmanlık etmekten veya düşmanlığa maruz kalmaktan, hata işlemekten veya bağışlanmayacak bir günaha girmekten Sana sığınırım.”

Resim

اَللَّهُمَّ فَاطِرَ السَّمَوَاتِ وَالْأَرْضِ عَالِمَ الْغَيْبِ وَالشَّهَادَةِ، ذَا الْجَلالِ وَالْإِكْرَام، فَإِنِّي أَعْهَدُ إِلَيْكَ فِي هَذِهِ الْحَيَاةِ الدُّنْيَا وَأُشْهِدُكَ وَكَفَى بِكَ شَهِيدًا.
“Allahumme fatirara’s- semavâti ve’l- ardi âlime’l-gaybi ve’ş-şehâdeti, ze’l- celâli ve’l-ikram, feinnî e’ahedu ileyke fî hazihi’l- hayati ve eşhudike vekefâ bike süşehiden: Gökleri ve yeri yaratan, gayb ve şehadet âlemini bilen, celâl ve ikram sahibi Allahım, Sana şu dünya hayatında söz veriyor ve Seni şahid tutuyorum. Sen, şahid olarak yetersin.

Resim

إنِّي أَشْهَدُ أَنْ لا إِلَهَ إِلا أَنْتَ وَحْدَكَ لا شَرِيكَ لَكَ، لَكَ الْمُلْكُ وَلَكَ الْحَمْدُ وَأَنْتَ عَلَى كُلِّ شَيْءٍ قَدِير.
“İnnî eşhedu en lâ ilâhe illâ ente vahdeke lâ şerîke leke, leke’l- mulku veleke’l- hamdu ve ente alâ kullî şey’in kadîr: Ben şehadet ederim ki, Senden başka ilâh yoktur; birsin, ortağın bulunmaz; mülk Senindir, hamd Sana mahsustur. Sen her şeye gücü yetensin.”

Resim

وَأَشْهَدُ أَنَّ مُحَمَّدًا عَبْدُكَ وَرَسُولُكَ، وَأَشْهَدُ أَنَّ وَعْدَكَ حَقٌّ وَلِقَاءَكَ حَقٌّ وَالسَّاعَةَ آتِيَةٌ لا رَيْبَ فِيهَا، وَأَنْكَ تَبْعَثُ مَنْ فِي الْقُبُور، ِ و أَنَّكَ إِنْ تَكِلْنِي إِلَى نَفْسِي تَكِلْنِي إِلَى ضَْعفٍ وَعَوْزَةٍ وَذَنْبٍ وَخَطِيئَةٍ.
“Ve eşhedu enne MuhaMMeden abduke ve resûluke, ve eşhedu enne v’adeke hakkun ve likâeke hakkun ve’s –saati ‘atiyektun lâ raybe fîhâ, ve enneke teba’su men fî’l- kubûr, ve enneke in tekelnî ilâ nefsî tekelnî ilâ daafin ve avzetin ve zenbin ve hatiyetin: Ve yine şehadet ederim ki, MuhaMMed (sallallahü aleyhi ve sellem) Senin kulun ve Rasûlündür. Vaadinin hak, Senin huzuruna çıkmanın da hak olduğuna, Kıyamet saatinin gelecğine –bunda hiç şüphe olmadığına- ve kabirdekileri dirilteceğine de şehadet ederim. Beni nefsimle başbaşa bırakırsan, (bu takdirde) beni zaafa, muhtaçlığa, günaha ve hataya itmiş olursun.”

Resim

وَإِنِّي لا أَثِقُ إِلا بِرَحْمَتِكَ، فَاغْفِرْ لِي ذُنُوبي كُلَّها، إِنَّهُ لا يَغْفِرُ الذُّنُوبَ إِلا أَنْتَ، وَتُبْ عَلَيَّ إِنَّكَ أَنْتَ التَّوَّابُ الرحيم.
Resim---“Ve innî lâ esiku illâ birahmetike, fagfir lî zunubî kullihâ, innehu lâ yegfiru’z- zunube illâ ente, vetub’ aleyye inneke ente’t- tevvâbu’r- rahîm: Ben ancak Senin rahmetine güveniyorum; günahlarımın hepsini bağışla, zira günahları ancak Sen bağışlarsın. Tevbemi kabul et, zira Sen, tevbeleri kabul eden ve çok merhametli olansın.”
Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Zeyd b. Sabit radiyallahü anhuya bu duayı öğretmiş ve ailesine de öğretip sürekli okumalarını temin etmesini istemiş: ''Her gün sabahladığında bu duayı oku'' buyurmuştur.
(Müsned-i İ. Ahmed b. Hanbel, Müsned, Müsnedü'l-Ensar, 20678)
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: DOST DUAsı

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim

اََلْحَمْدُ لِلّهِ الَّذِي خَلَقَ النَّوْمَ وَالْيَقَظَةَ.
Elhamdulillahillezî halaka’n- nevme ve’l- yakazete:
Uykuyu ve uyanıklığı yaratan Allah'a hamdolsun!.


اََلْحَمْدُ لِلّهِ الَّذِي بَعَثَنِي سَالِمًا سَوِيَّا.
Elhamdulillahillezî ba’senî sâlimen seviyen:
Beni sağ-salim ve her uzvum yerli yerinde dirilten Allah'a hamdolsun!.


أَشْهَدُ أَنَّ اللهَ يُحْيِي الْمَوْتَى وَهُوَ عَلَى كُلِّ شَيْءِ قَدِيرٌ.
Eşhedu enneallahe yuhyî’l- mevtâ vehuve alâ kullî şey’in kadîr:
Şehadet ederim ki, Allah ölüleri diriltir ve O her şeye gücü yetendir!.


Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: ''Kim uykudan uyandığı zaman bu duayı okursa duasını bitirdikten sonra Cenab-ı Allah: “Benim kulum doğru söyledi” diye mukâbelede bulunur'' buyurmuştur.
(Ebû Hureyre radiyallahü anh'dan; El-Firdevs bime'sûri'l-Hitâb, Cilt 4, sh.21, 6059 no'lu hadis)


Resim
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: DOST DUAsı

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim

أَصْبَحْنَا وَأَصْبَحَ الْمُلْكُ لِلّهِ عَزَّ وَجَلَّ، وَالْحَمْدُ لِلّهِ وَالْكِبْرِيَاءُ وَالْعَظَمَةُ لِلّهِ، وَالْخَلْقُ وَالْأَمْرُ وَاللَّيْلُ وَالنَّهَارُ وَمَا يَسْكُنُ فِيهِمَا لِلّهِ وَحْدَهُ.

Âsbahnâ ve âsbaha’l- mulkü lilllahi azze ve celle, ve’l- hamdulillahi ve’l- kibriyâu ve’l- azametullahi, ve’l- halku ve’l- emru ve’l- leylu ve’n- neharu vema yeskunu fîhimâ lillahi vahdehu:
Biz de, bütün mülk de, azîz ve celîl olan Allah'a ait olarak sabahladık. Hamd, Allah'a mahsustur; büyüklük ve azamet Allah'ındır. Yaratma da, emir de, gece de, gündüz de, gece ile gündüzü mesken tutmuş her şey de yalnızca Allah'a aittir.


اَللَّهُمَّ اجْعَلْ أَوَّلَ هَذَا النَّهَارِ صَلاَحًا وَأَوْسَطَهُ فَلاَحًا وَآخِرَهُ نَجَاحًا.

Allahumme’cal evvele haza’n- nehari salâhan ve evsâtahu felahan ve âhirehu necâhan:
Allahım, şu günün evvelini sulh ü salâh, ortasını felâh, sonunu da her bakımdan muvaffakiyetli kıl.


أَسْأَلُكَ خَيْرَ الدُّنْيَا وَالْآخِرَةِ يَا أَرْحَمَ الرَّاحِمِينَ.

eseluke hayre’d- dünya ve’l- ahreti yâ erhame’r- rahimîn:
Senden dünyanın da, Âhiretin de hayrını istiyorum, ey merhamet edenlerin en merhametlisi!


Saîd ibn-i Abdurrahmân ibn-i Ebzâ'nın babası Abdurrahmân ibn-i Ebzâ'dan (radiyallahü anhümâ), onun da Peygamber Efendimiz'den rivâyet ettiği bir hadîs-i şerifte Peygamberimiz'in her sabah kalktığında mutlaka bu duayı okuduğu ifade edilmiştir.
(Mecmau'z-Zevâid, Cüz 10, Sh. 15; Musannif-i İbn-i Ebî Şeybe, Cüz 6, Sh. 35)


Resim
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: DOST DUAsı

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim

اَللّهُمَّ إِنِّي أَعُوذُ بِكَ مِنَ الْهَمِّ وَالْحَزَنِ وَالْعَجْزِ وَالْكَسَلِ وَالْجُبْنِ وَالْبُخْلِ وَضَلْعِ الدَّيْنِ وَغَلَبَةِ الرِّجَالِ.

Allahumme’ innî euzubike mine’l- hemmi ve’l- hazeni ve’l- keseli ve’l- buhli ve dali’d’- deyni ve galabeti’r- ricali: Allahım, tasadan ve hüzünden Sana sığınırım; acizlikten ve tembellikten de Sana sığınırım; korkaklıktan ve cimrilikten yine Sana sığınırım; borca meyledip düşmekten ve düşmanların kahrından da yine sana sığınırım.

Resim---Saîd el-Hudrî radiyallahü anu: Bir gün Peygamber Efendimiz mescide teşrif buyurduğunda Ensar'dan ismi Ebû Ümâme olan bir zatın mescidde oturduğunu görür. Peygamberimiz ona: ''Yâ Ebâ Ümâme! Namaz vakti olmadığı halde seni mescidde tutan sebep nedir?'' diye sorar. O da Efendimiz'e: ''Ey Allah'ın Rasûlü! Çok tasam var ve bir de borçlar bir türlü yakamı bırakmıyor'' diye cevap verdi. Efendimiz de Ebû Ümame'ye: ''Sana bir dua öğreteyim; onu okuduğun zaman bütün tasaların dağılsın ve Cenab-ı Allah senin bütün borçlarını ödesin (Seni borçlarını ödemeye muvaffak kılsın), istemez misin?'' dedi. ''Çok isterim ey Allah'ın Rasûlü'' diye cevapladı Ebû Ümame (radiyallahü anh). Peygamberimiz (sallallahü aleyhi ve sellem) ona yukarıdaki duayı öğretti ve ''bu duayı sabahleyin ve akşama erdiğinde oku'' buyurdu. Ebû Ümame diyor ki: ''Ben bana emredileni emredilen şekilde yaptım; Cenab-ı Allah da bütün tasalarımı giderdi ve (Allah'ın izniyle) bütün borçlarım kapandı.''
(Sünen-i Ebî Davud, Kitabü's-Salât, 1330)

Resim

أَصْبَحْنَا وَأَصْبَحَ الْمُلْكُ لِلّهِ لاَ شَرِيكَ لَهُ،لاَ إِلهَ إِلاَّ هُوَ وَإِلَيْهِ النُّشُورُ.
Âsbahnâ ve âsbaha’l- mulkü lilllahi lâ şerike lehu, lâ ilâhe illâ huve ve ileyhi’n- nüşuru: Biz de, bütün mülk de Allah'a ait olarak sabahladık; O'nun ortağı yoktur; ondan başka ilâh yoktur ve dönüş O'nadır.

اَللَّهُمَّ فَاطِرَ السَّمَوَاتِ وَالْأَرْضِ، عَالِمَ الْغَيْبِ وَالشَّهَادَة، رَبَّ كُلِّ شَيْءٍ وَمَلِيكَه،ُ أشهد أن لا إله إلا أنت، أَعُوذُ بِكَ مِنْ شَرِّ نَفْسِي وَمِنْ شَرِّ الشَّيْطَانِ وَشركِه، وَأَنْ أَقْتَرِفَ عَلَى نَفْسِي سُوءًا أَوْ أَجُرَّهُ إِلَى مُسْلِمٍ.


Allahumme fatırı’s- semavâtı ve’l- arzı, alime’l- gaybi ve’ş- şehadeti, Rabbu kulli şey’in ve Melîkehu, lâ ilâhe illâ ente, Euzu bike min şerri nefsî, ve min şerri’ş- şeytani ve şerikihi, ve en âkterife alâ nefsî su’en ev ecurrehu ilâ muslimin: Gökleri ve yeri belli bir sistemde yaratan, gayb ve şehadet âlemini bilen, her şeyin Rabbi ve Sahibi olan Allahım, şehadet ederim ki, Senden başka ilâh yoktur. Nefsimin ve şeytanın şerrinden, onun ağından, nefsime bir kötülük yüklemekten veya bir müslümana kötülük dokundurmaktan Sana sığınırım.

Resim---Tabiîn'den Ebû Raşid el-Hubrânî radiyallahü anh: Abdullah ibn-i Amr ibn-i'l-Âs'a gelerek, ''Bana Allah Rasûlü'nden duyduğun bir şey söyle'' dedim. O da cebinden bir ''sahîfe'' çıkararak, ''bu Allah Rasûlü'nün bana verdiği bir şeydir'' dedi. Ben de alıp baktım; o sayfada şunlar yazıyordu. Hz. Ebû Bekir radiyallahü anh Peygamberimiz'e gelerek “Ya Rasûlallah! Bana sabah ve akşam okuyabileceğim bir dua öğret'” dedi. Allah Rasûlü de ona (yukarıda geçen) bu duayı öğretti.
(Müsned-i İ. Ahmed b. Hanbel, Müsned, Müsnedü'l-Müksirîne mine's-sahabe; Sünen-i Tirmizî, Kitabü'd-Deavât, 3452, Sünen-i Ebî Davud, Kitabü'l-Edeb, 4420)


Resim Resim
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: DOST DUAsı

Mesaj gönderen kulihvani »


يَا حَيُّ يَا قَيُّومُ، بِرَحْمَتِكَ أَسْتَغِيثُ، أَصْلِحْ لِي شَأْنِي كُلَّهُ، وَلاَ تَكِلْنِي إِلَى نَفْسِي طَرْفَةَ عَيْنٍ.

Yâ Hayy, ya Kayyûm birahmetike estegisu, âslih lî şe’nî kulluhu, velâ tekilnî ilâ nefsî tarfete aynin: Yâ Hayy, ya Kayyûm, rahmetin hürmetine Senden yardım diliyorum; her halimi ıslah et ve göz açıp kapayıncaya kadar olsun beni nefsime bırakma!.

Resim---Hâkim en-Neysâbûrî'nin Müstedrek'inde yer alan bir hadîs-i şerifte Abdullah b. Mes'ûd Hazretleri Peygamberimizin bir sıkıntı ve tasayla karşılaştığında bizzat kendisinin bu duayı okuduğunu söylemiştir.
Ayrıca, aynı eserde geçen başka bir rivâyette, Enes b. Mâlik radiyallahü anh şunları nakleder: ''Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellemi (sevgili kızı) Fatıma'ya şunları söylerken işittim: “Ey Fâtıma! Seni, sana tavsiye ettiğim (yukarıda geçen) şu duayı okumaktan hiç bir şey alıkoymasın. Onu sabah ve akşam oku!''(Hâkim en-Neysâbûrî, El-Müstedrek, Cilt 1, Sh. 730, 1875 ve 2000. hadisler)

Resim

اَللّهُمَّ أَنْتَ أَحَقُّ مَنْ ذُكِرَ وَأَحَقُّ مَنْ عُبِدَ وَأَنْصَرُ مَنِ ابْتُغِيَ وَأَرْأَفُ مَنْ مَلَكَ وَأَجْوَدُ مَنْ سُئِلَ وَأَوْسَعُ مَنْ أَعْطَى، أَنْتَ الْمَلِكُ لاَ شَرِيكَ لَكَ وَالْفَرْدُ لاَ نِدَّ لَكَ كُلُّ شَـْيءٍ هَالِكٌ إلاَّ وَجْهَكَ لَنْ تُطَاعَ إِلاَّ بِإِذْنِكَ وَلَنْ تُعْصَـى إِلاَّ بِعِلْمِكَ.
Allahumme ente ehakkun min zekire ve ehakkun min ensaru meni’btugiye ve erefu men melike ve ecvedu men suile ve evsea men e’atâ, ente’l- meluku lâ şerike leke ve’l- ferdu lâ niddu leke kulli şey’in hâlikun illâ vecheke len tutâ’a illâ biiznike ve len tu’sâ illâ biilmike: Allahım, Sen adı anılmaya en layık olansın; ibadet edilmeye ancak Sen layıksın; Sensin yardım istenilenlerin en çok yardım edeni, güç ve saltanat sahiplerinin en şefkatlisi; kapısında birşey dilenilenlerin en cömerdi ve verenlerin en eli açığı. Sensin her şeyin sahibi ve hâkimi; Senin ortağın yoktur; Sensin eşi ve benzeri olmayan yegane varlık. Senden başka her şey helâke mahkumdur. Sana, ancak Senin müsaaden ile itaat edilir ve yine ancak malumatın dahilinde isyan edilir.

Resim

تُطَاعُ فَتَشْكُرُ وَتُعْصَى فَتَغْفِرُ، أَقْرَبُ شَهِيدٍ وَأَدْنَى حَفِيظٍ، حُلْتَ دُونَ النُّفُوسِ وَأَخَذْتَ بِالنَّوَاصِي وَكَتَبْتَ اْلآثـَارَ وَنَسَخْتَ اْلآجاَلَ.
tutâ’u feteşkuru ve tu’sâ fetegfiru, ‘akrabu şehîdin ve ednâ hafizin, hulte dûne’n- nefsi ve ehanete bi’n- nevâsî ve ketebte’l- âsâre ve nesahte’l- âcâle: Sana itaat edilir, karşılığını verirsin, Sana isyan edilir, affedersin. Her şeye en yakın şâhid Sen, en yakın koruyucu da Sensin. Nefislerin (arzularının) önüne geçersin; ve ense köklerinden yakalarsın. (İnsanların) yaptıklarını yazdın ve ecellerini takdir ettin!.

Resim

اَلْقُلُوبُ لَكَ مُفْضِيَةٌ وَالسِّرُّ عِنْدَكَ عَلاَنِيَةٌ، اَلْحَلاَلُ مَا أَحْلَلْتَ وَالْحَرَامُ مَا حَرَّمْتَ وَالدِّينُ مَا شَرَعْتَ وَاْلأَمْرُ مَا قَضَيْتَ وَالْخَلْقُ خَلْقُكَ وَالْعَبْدُ عَبْدُكَ وَأَنْـتَ اللهُ الرَّؤُفُ الرَّحِيـمُ.
El kulubu lekemufziyyete ve’s- sırru indeke alâniyyete, el halâlu mâ ehlelte ve’l- haramu mâ harremte ve’d- dinu mâ şere’ate ve’l- emru mâ kazayte ve’l- halku halkuke ve’l- abdu abduke ve nete ALLAHu’r- Raufu’r –Rahîmu: Kalbler Sana akar; gizli Senin yanında ayândır. Helal, Senin helal kıldığın, haram da Senin haram kıldığındır. Din, Senin teşrî buyurduğun; emir, Senin hükmettiğin; mahluk, Senin mahlukun; kul, Senin kulundur. Sen, Raûf ve Rahîm Allah'sın.

Resim

أَسْأَلُكَ بِنـُورِ وَجْهِكَ الَّذِي أَشْرَقَتْ لَـهُ السَّموَاتُ وَاْلأَرْضُ وَبِكُلِّ حَقٍّ هُوَ لَكَ وَبِحَقِّ السَّائِلِينَ عَلَيْكَ أَنْ تُقِيلَنِي فِي هذِهِ الْغَدَاةِ وَفِي هذِهِ الْعَشِيَّةِ وَأَنْ تُجِيرَنِي منَ النّارِ بِـقُـدْرَتِكَ.

Eseluke binûri vechike’llezî eşrakat lehu’s- sevâtu ve’l- arzu ve bikülli hakkin hüve leke vebihakki’s- sâilîne aleyke en tukilnî fî hazihi’l- gadâti ve fî hazihi’l- aşiyyeti ve en tucîranî mine’n –nâri bi kudretike: Göklerin ve yerin kendisiyle parıldadığı, yüzünün nuru hürmetine, Senin olan her bir hak hürmetine ve Senden isteyen kulların hürmetine, Senden beni şu sabah ve şu akşam affetmeni ve kudretinle ateşten korumanı diliyorum.

Ebû Bekr el-Heysemî'nin Mecmaü'z-Zevâid'inde yer alan bir hadis-i şerifte, Ebû Ümâme el-Bâhilî (radiyallahü anh) Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'in her sabah ve her akşam yukarıda zikredilen duayı okuduğunu rivâyet etmiştir.
(Ebû Bekr el-Heysemî, Mecmaü'z-Zevâid, Cüz 10, Sh. 117)
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: DOST DUAsı

Mesaj gönderen kulihvani »


فَإِن تَوَلَّوْاْ فَقُلْ حَسْبِيَ اللّهُ لا إِلَهَ إِلاَّ هُوَ عَلَيْهِ تَوَكَّلْتُ وَهُوَ رَبُّ الْعَرْشِ الْعَظِيمِ
Resim---''Fe in tevellev fe kul hasbiyallâh(hasbiyallâhu), lâ ilâhe illâ hûve, aleyhi tevekkeltu ve huve rabbul arşil azîm: Eğer onlar yüz çevirirlerse, de ki: "Bana Allah yeter. O'ndan başka ilah yoktur. Ben O'na tevekkül ettim ve büyük arşın Rabbi O'dur." (Tevbe 9/129)


حَسْبِيَ اللّهُ لا إِلَـهَ إِلاَّ هُوَ عَلَيْهِ تَوَكَّلْتُ وَهُوَ رَبُّ الْعَرْشِ الْعَظِيمِ.
Resim---Hasbiyallâhu lâ ilâhe illâ hûve, aleyhi tevekkeltu ve huve rabbul arşil azîm: Allah, bana yeter, Ondan başka ilâh yoktur. Ona tevekkül ettim; O, Arş-ı Azîm'in Rabbi'dir. (Tevbe Suresi, 129. âyet)

Resim---Ebu'd-Derdâ (radiyallahü anh) Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'in yukarıdaki âyet-i kerîme ile ilgili olarak şunu buyurduğunu nakletmiştir: ''Her kim sabah ve akşam yukarıda geçen âyet-i celîleyi 7 defa okursa, ister sadık (anlayarak) olarak okusun, isterse kâzib (duymadan) olarak okusun her ihtiyacında Cenab-ı Allah ona kafîdir.''
(Ebû Davud, Sünen)

Resim

رَضِينَا بِاللهِ رَبًّا وَبِاْلإِسْلاَمِ دِيناً وَبِمُحَمَّدٍ رَسُولاً، رَضِيتُ بِاللهِ رَبًّا وَبِاْلإِسْلاَمِ دِيناً وَبِمُحَمَّدٍ نَبِيًّا.
Razina billahi rabben vebi’l- İslami dinen ve bi MuhaMmedin resûlen, razitu billahi rabben vebi’l- İslami dinen ve bi MuhaMmedin nebiyyen: Rabb olarak Allah'tan, din olarak İslam'dan, Rasûl olarak da Hz. MuhaMMed sallallahu aleyhi ve sellem'den razı olduk. Rabb olarak Allah'tan, din olarak İslam'dan, nebî olarak da Hz. MuhaMMed sallallahu aleyhi ve sellem'den razı oldum.

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: ''Kim sabah ve akşam bu duayı okursa, onu kendisinden hoşnut etmek Cenab-ı Allah üzerine bir hak olur.” Buyurmuştur.
(Sünen-i Ebî Davud, Kitabü'l-Edeb, 4410)

Resim--- Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: ''Her kim müezzinin sesini duyduğu zaman bu duayı söylerse, onun günahları mağfiret olunur'' buyurmuştur.
(Müsned-i İ. Ahmed b. Hanbel, Müsned, Müsnedü'l-Aşereti'l-Mübeşşere, 1482)

Resim Resim


اَللّهُمَّ مَا أَصْبَحَ بِي مِنْ نِعْمَةٍ أَوْ بِأَحَدٍ مِنْ خَلْقِكَ فَمِنْكَ وَحْدَكَ لاَ شَرِيكَ لَكَ فَلَكَ الْحَمْدُ وَلَكَ الشُّكْرُ.
allahumme mâ esbaha bî min ni’metin ev bi âhadin min halkike feminke vahdeke lâ şerike leke feleke’l- hamdu veleke’ş- şükrü: Allahım, benim üzerimde veya mahlukatından herhangi biri üzerinde şu sabaha çıkan her nimet ancak Sendendir. Ortağın yoktur; hamd, Sana mahsus şükür de Sana mahsustur.

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: ''Her kim bu duayı sabahleyin okursa, Allah'a karşı o günkü şükür borcunu îfâ etmiş sayılır. Her kim de akşam okursa o gece üzerine borç olan şükrü yerine getirmiş sayılır.''
(İbn-i Recep el-Hanbelî, Camiu'l-Ulûm, Cilt 1, Sh.244; Az farkla Sünen-i Ebî Davud, Kitabü'l-Edeb, 4411¸ Beyhakî, Şuabü'l-İman)


Resim Resim Resim
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: DOST DUAsı

Mesaj gönderen kulihvani »

اَللّهُمَّ إِنِّي أَسْأَلُكَ مِنْ فَجْأَةِ الْخَيْرِ وَأَعُوذُ بِكَ مِنْ فَجْأَةِ الشَّرِّ.
allahumme innî eselüke min feceti’l- Hayri ve euzubike min feceti’ş- şerri: Allahım, Senden sürpriz hayırlar diler ve beklenmedik şerlerden Sana sığınırım.

Resim---Enes b. Mâlik Hazretlerinin rivâyet ettiği bir hadiste Hz. Enes, Efendimiz aleyhissalatü vesselâm'ın (yukarıda geçen) bu duayı hem sabahleyin hem de akşamları okuduğunu söylüyor. Ayrıca Hazreti Enes (radiyallahü anh) şunu ilave ediyor: ''Zira insan, sabah ya da akşam karşısına sürpriz olarak neyin çıkacağını bilemez.''
(Mecmaü'z-Zevâid, Cüz 10, Sh. 115; Müsned-i Ebî Ya'lâ, Cüz 6, Sh.106; Feyzü'l-Kadîr, Cüz 5, Sh.10)

Bu dua ile ilgili olarak Münavî'nin Feyzü'l-Kadîr'inde geçen bir ifadeyi de buraya dercetmek isteriz. Buna göre İbnü'l-Kayyim şöyle demiştir: 'Her kim bu duayı devamlı okursa, ne kadar faziletli bir dua olduğunu anlar ve pek çok faydasını görür. (Bu dua), (o kişiye) herhangi bir 'nazar'ın dokunmasına mani olur; eğer herhangi bir 'nazar'a maruz kalmışsa, o nazarı o kimseden defeder. Bu da o duayı okuyan kulun imanının salâbetine, tevekkülünün derecesine ve kalbinin sağlamlığına göredir. Evet bu dua (okuyanı koruyan) bir zırhtır…''

ResimResim

اَللَّهُمَّ إِنِّي أَصْبَحْتُ مِنْكَ فِي نِعْمَةٍ وَعَافِيَةٍ وَسَتْرٍ، فَأَتِمَّ نِعْمَتَكَ عَلَيَّ وَعَافِيَتَكَ وَسَتْرَكَ فِي الدُّنْيَا وَاْلآخِرَةِ.
allahumme innî esbahtu minke fî ni’metin ve âfiyetin ve setri, feetimmu ni’metike aleyye ve âfiyetike ve setreke fî’d- dünya ve’l- âhireti: Allahım, şu sabaha Senden gelen bir nimet, afiyet ile ve günahlarım örtülmüş olarak çıktım. (Öyleyse) dünyada ve Âhiret'te üzerimdeki nimetini, afiyetini ve günahlarımı örtmeni tamamla.

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: '' Kim sabahladığı zaman üç defa: "Allahım, şu sabaha Senden gelen bir nimet, afiyet ile ve günahlarım örtülmüş olarak çıktım. (Öyleyse) dünyada ve Âhiret'te üzerimdeki nimetini, âfiyetini ve günahlarımı örtmeni tamamla." derse, onu tamamlamak Allah'ın üzerine hak olur. Bunu akşamları söylerse, yine böyle olur.'' Buyrumuştur.
(İmam Nevevî'nin Ezkar, Çağrı yay., İstanbul 1986, Sh. 79)

ResimResim

رَبِّيَ اللهُ، تَوَكَّلْتُ عَلَى اللهِ، لاَ إِلهَ إِلاَّ هُوَ ، عَلَيْهِ تَوَكَّلْتُ وَهُوَ رَبُّ الْعَرْشِ الْعَظِيمِ.
Rabbiyallahu, tevekkeltu alâllahi, lâ ilâhe illâ huve, aleyhi tevekkeltu ve huve Rabbi’l- Arşi’l- Azîmu: Rabbim Allah, tevekkülüm de Allah'adır. Ondan başka ilâh yoktur. Ona tevekkül ettim. O, Arş-ı Azîm'in Rabbi'dir.

لاَ إِلهَ إِلاَّ اللهُ الْعَلِيُّ الْعَظِيمُ، مَا شَاءَ اللهُ كَانَ وَمَا لَمْ يَشَأْ لَمْ يَكُنْ أَعْلَمُ أَنَّ اللهَ عَلَى كُلِّ شَـْيءٍ قَدِيـرٌ وَأَنَّ اللهَ قَدْ أَحَاطَ بِكُلِّ شَـْيءٍ عِلْمًا.
lâ ilâhe illâllahu’l- Aliyyu’l- Azîmu, mâşâe Allahu kâne ve mâlem yeşe’ lem yekun e’alemu enneallahe alâ kulli şey’in Kadîrun ve enneallahe kad ehata bi kulli şey’in ilmen:Yüce ve azamet sahibi Allah'tan başka ilâh yoktur. O, ne dilemişse olmuş, olmamasını dilediği şey de olmamıştır. Biliyorum ki, Allah'ın her şeye gücü yeter ve Allah, ilmiyle her şeyi kuşatmıştır.

اَللّهُمَّ أَنْتَ رَبِّي لاَ إِلهَ إِلاَّ أَنْتَ عَلَيْكَ تَوَكَّلْتُ وَأَنْتَ رَبُّ الْعَرْشِ الْعَظِيمِ، مَا شَاءَ اللهُ كَانَ وَمَا لَمْ يَشَأْ لَمْ يَكُنْ لاَ حَوْلَ وَلاَ قُوَّةَ إِلاَّ بِاللهِ الْعَلِيِّ الْعَظِيمِ.
Allahumme enete Rabbî lâ ilâhe illâ ente aleyke tevekkeltu ve nete Rabbi’l- Arşi’l- Azîmu, mâşâe Allahu kâne ve mâlem yeşe’ lem yekun lâ havle velâ kuvvete illâ billahi’l- Aliyyi’l- Azîmu: Allahım, Sen Rabbimsin, Senden başka ilâh yok; Sana tevekkül ettim; Sen Arş-ı Azîm'in Rabbi'sin. Allah, neyi dilediyse o olmuş, olmamasını dilediği şey de olmamıştır; güç ve kuvvet, yüce ve azamet sahibi olan Allah'ındır.

اَللّهُمَّ إِنِّي أَعُوذُ بِكَ مِنْ شَرِّ نَفْسِي وَمِنْ شَرِّ كُلِّ دَابَّةٍ أَنْتَ اخِذٌ بِنَاصِيَتِهَا ( إِنَّ رَبِّي عَلَى صِرَاطٍ مُسْتَقِيمٍ)
Allahumme innî euzu bike min şerri nefsî ve min kulli dabbetin ve ente ehazun binâsiyyetiha “İnne Rabbî alâ siratin mustakîm)”: Allahım, nefsimin ve perçemlerinden tuttuğun her canlının şerrinden Sana sığınırım. ''Şüphesiz ki Rabbim dosdoğru yol üzerindedir.''

Yukarıda zikredilen dualarla alakalı olarak kaynaklarda bize bir hadise nakledilmiştir.

Resim---Rivâyete göre sahabe efendilerimizden Hazreti Ebu'd-Derdâ'ya bir adam gelerek: ''Ey Eba'd-Derdâ! Evin yandı'' der. Ebu'd-Derdâ (radiyallahü anh): ''Hayır, yanmadı. Hem öyle bir şey olamaz'' der. Bir müddet sonra bir başka zât gelir ve der ki: ''Aslında bir yangın vardı fakat, senin evine gelince (nasıl olduysa) söndü'' der. Ebu'd-Derdâ: ''Ben zaten Rabbimin benim evimi yakacağına hiç ihtimal vermem'' der. Orada bulunanlar: ''Ey Eba'd-Derdâ! Hayretimizi mûcib oldu: Hem 'benim evim yan(a)maz' dedin. Hem de 'ben biliyorum ki, Rabbim yakmaz' dedin. Ebu'd-Derdâ Hazretleri onlara şunu söyledi: ''Ben bir defasında Peygamber Efendimiz'i şöyle söylerken işittim: ''Her kim (yukarıda geçen) bu duaları günün başında okursa, akşama kadar ona bir musibet arız olmaz. Kim de günün sonunda okursa, ertesi sabaha kadar hiçbir musibet ona ulaşamaz.''
(Et-Tedvîn fî Ahbâri Kazveyn, Cilt 4, Sh. 54; Müsnedü'l-Hâris, Cilt 2, Sh.953)
Resim
Cevapla

“Divanında Muhammedi Tasavvuf” sayfasına dön