GİZLİ YOL

Cevapla
Kullanıcı avatarı
canan
Aktif Üye
Aktif Üye
Mesajlar: 145
Kayıt: 28 Eki 2008, 02:00

GİZLİ YOL

Mesaj gönderen canan »

Resim

DOST ELİNDEN GEL OLMADAN VARILMAZ
RIZASIZ BAHÇENİN GÜLÜ DERİLMEZ
KALPTEN KALBE BİR YOL VARDIR GÖRÜLMEZ
GÖNÜLDEN GÖNÜLE YOL GİZLİ GİZLİ...


Ses, hatta göz ve bakış çekici şeylerdir ve sohbette ana unsurdur bunlar.
Çünkü bileşik kaplardaki gibi kalbler birbirine parelel bağlanınca iç denge ve dış düzen seviyesi olan BİZ BİRliği birkaç saniyede sağlanır.
Çok merak ettiğiniz bir insanı gördüğünüz zaman, mesela "kul" la birlikteyken ben onun sakin, durgun ve emin oluşundan çok sevinç duyarım.
Hepimizin sevdiği bir başka kardeşimiz vardır o da çok ateşlidir, hareketlidir ve akışkandır ama gerçekten çok güzel bir insandır.
Ama görmeden merak ederiz, gördüğümüz zaman önemlidir.
Bir görmemiz lâzım, görüp de neyi göreceğiz, bir bakmak yani göz göze gelmemiz lâzım!
İşte ilk bakışlar kalb dengelerindeki frekans farkını ortaya çıkarır.
Kalblerin BİZ BİR olup parelel bağlanmasını, ALLAH KULu kardeşliğini ve Resûlullah salallahualeyhi vesellem İNSANı olma haysiyetini doğrur.
Muhammedî Şuûru BİLme, Nûru BULma, Sürûrda Olma ve O-NURu Yaşama azmi başlayıverir İç Âlemde..
Bu ne kadar zaman alır, ne kadar olur, ne yapmak gerekir ve ne yapmamak gerekir gibi konuları çözülmeye başlar..
Bir anlamda şudur yani, iki kalb birbirine 1000 km uzakta da olsa fark etmez, yanyana olsa da fark etmez!
Birbirine Allah için bağlanmadığı sürece asla TESLİMİYET olamaz, katiyen güven olmaz, var sanılır ama hakikatte asla olmaz!


KULİHVANİ
[img]http://www.muhammedinur.com/resimler/cicekler/sg_1.jpg[/img]
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim

İlk Bakış – Koku – Zikir!..

Canan: Zikir tekniğini anlatacaktınız dinliyorum!

Kul İhvanî: Sen anasın bilirsin, bebek doğduğunda başka gıda almazken, özel ve güzel kokar!
Bu kokudur Ana Sevgisi, ömürlerce deler geçer!
Her olayı, zamanı, Zannı!
Koku esması yoktur Kur’ânda..
Uyuyanlar koku alamazlar!
Rüyada koku yoktur!
Koku VEYSÎ özellkitir.
Muhammedi Sırrdır
Seven de çöl kokusu vardır
Çile Çiçeği, gözükmez çölde!
Kokusu kıble olur KITMİRlere
Zaten onların burun ve dilleri vardır sadece!
Elleri de ayaklarıdır
Kıble yollarındaki İZ-i Muhammediyi dilleriyle temİZlerler
ve KOKUyu İzlerler!
Hani vardı ya filimde Bab Azizi gibi..

ZİKİR kokudur!..
Çöplükten Çöle çıkacaksan, çok düşünüp basmalısın ilk adımı!
Dönüşte İZin silinir, kaybolursun
Dönen GABİRUNdur, mahv olur.
Yani Teslimiyyet ŞARTtır
TESLİmiyyette OLan ve Olunan HAKK olmalıdır inşallah!

ÇÖLde ilk bakış ilk adımdır.
İlk bakış, fişi yüreğindeki pirize ilk sokuştur.
Kebanla BİZ-BİR-İZ oluştur..
İyi oku iyi ANLa!..

Resulullah sav, ashab ile meccliste..
Sohbeti kesiyor Kıbleyi kokluyor burnuna çekiyor:
"YemAN dan Er Rahmân KOKUsu almaktayım!" buyurunca...
Sahabe: "Anlamadık yâ Resûlullah! sav" dediler.
Resulullah sav: " Yemen’deki yanımda yanımdaki Yemen’de" buyurdu..

Yıllar SU gibi aktı geçti HAYYatta...
Ali kv Ömer ra ÇÖLe çıktılar..
Bulunca Koku Kaynağını, ÜVEYSÎ Karani: " Siz onu bencileyin (KOKUca) tanıyamazsınız!" dedi
SALLandı SAHRA Bu BİLişten-BULuştan-OLuştan-Resûlullah sav ı YAŞAYıştan!..

Zikir Çölde esen yel gibi!
Yelin getirdiği keramet koksu gib!..
Çok sessiz, içten, ılık, rahat, huzurlu, hep var, yutmuş ve hep okşayan esintidir sanki..
Böyle bir şey ZİKR-i DAİM..
Canımız gibi
Canımızı duyuş gibi
Duyuşa uyuş gibi
Rahmet yağmak gibi
Gizli ağlamak gibi
Aslında bir deliliktir
Bu koku ve zikir
Akla zarar-çöldeki kâr

Çöplükte esen yel, en azından her türlü kokar
Ondan dır Kıtmirler çölden çöpe çıkamaz!
Çıkarsa, sahibi üzülür de gökler ağlar!..

Sen şah damarından yakın Olanın kendi ZİKRini senin kalbinden-dudaklarından
demesini tercih et!
İZin ver İZ İZle!...
Gerisini O anlatır bu ÇÖL MASALInın..

Seyrangâhın sarı gelini..
sevgili canımız, cananımız
BİZ BİR İZ iz!..

İnan bana ki;
BİZ Bilelim
Yolu Bulalım
Yoldaş olalım
SAV de el HAYY olanı Hayyda yaşayalım da,
ZİKr edelim BİZ-BİRlikte İnşâalla...

canan: İnşallah!

kul İhvâni:
Beden ellerimizin ruh ucunda Yaedullah-O'nun eli var aklına söyel...

Çöplüğe çekmesin seni!..

ÇÖL BiZde..ÇÖL İçimizde!..
BİZ BİRiz haktır inşaallah...
Uğraşmadan Zikret gelsin inşallah!.

Ama şunu bilelim ki;
Her KUL, RABBi katında KULu olarak BİR tanedir.
Önemlidir, Sevgilidir!..
Muaradullah tertemiz geldiğin yoldan yine tertemiz geri dönmendir.
Urüc Mi'racı SALL ı budur..
Emrullah bu dönüşün Resûlî ROTASIdır..
Rücu’ Mi'racı SALL ı budur..

Ehl-i Beyt ü Velâyetullah YOldur..
Kün fe yekün Kervanıdır.. Şu AN ŞE'ENidir..
SEN YOLcu musun?..
Emin misin?
Sadık mısın?
Samimi misin?
Sabırlı mısın?..


canan:
EVET dir inşallah

kul İhvâni:
Cevabın "EVET!" ise yüreğinden ötede Habli'l veridden de yakîn Olan Sahibinin sesi: Buyracaktır sana:
“Ya eyyetühennefsülmutmeinnetü:
Ey mutmain olan nefs! Ey, Rabbine, itaat edip huzura eren nefis!

İrci'iy ila rabbiki radiyeten merdiyyeten:
Sen O'ndan hoşnut, O da senden hoşnut olarak Rabbine dön!

Fedhuliy fiy 'ibadiy:
Gir kullarımın içine!

Gir kullarımın içine!
Gir cennetime!”
(Fecr 89/27-30)

Maddî-Manevî bütün ÂLEMler ÂDEMin bu Mi’racında Hizmetçidir!.

Ne mutlu o Muhammedi Hasbî-Habibî Hizmetçilere..

Muhammedi Muhabbetle…
En son kulihvani tarafından 16 Şub 2009, 11:15 tarihinde düzenlendi, toplamda 2 kere düzenlendi.
Resim
Kullanıcı avatarı
MINA
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 2740
Kayıt: 25 Eki 2008, 02:00

Mesaj gönderen MINA »

KERİMM ALLAH C.C RAZI VE HOŞNUT OLSUN İNŞAALLAH...

muhabetinizz daimmm olsunnn inş...
sevgiyle...
''Ve Allah'a Sımsıkı Sarılın...''

Hacc / 78
Kullanıcı avatarı
der-ya
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 853
Kayıt: 29 Eki 2011, 07:01

Re: GİZLİ YOL

Mesaj gönderen der-ya »

Ebû Hüreyre radıyallahu anh'den rivayet edildiğine göre, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem kabristana geldi ve:

"Selâm size ey mü'minler diyarı! İnşâallah biz de size katılacağız. Kardeşlerimizi görmemizi çok isterdim" dedi. Ashâb-ı kirâm:

- Biz senin kardeşlerin değil miyiz, yâ Resûlallah? dediler. Resûl-i Ekrem:

- "Sizler benim ashâbımsınız, kardeşlerimiz henüz gelmemiş olanlardır" buyurdular. Bunun üzerine ashâb:

- Ümmetinden henüz gelmemiş olanları nasıl tanıyacaksın, ey Allah'ın Resûlü? dediler. Peygamber Efendimiz:

- "Ne dersiniz? Bir adamın alnı ak ve ayakları sekili bir atı olsa, yağız ve doru at sürüsü içinde kendi atını tanımaz mı?" diye sordu. Sahâbe:

- Evet, tanır, ey Allah'ın Resûlü, dediler. Resûl-i Kibriyâ:

"İşte onlar da abdestten dolayı yüzleri nurlu, el ve ayakları parlak olarak gelecekler. Ben havzın başına onlardan önce varacağım" buyurdular.


Müslim, Tahâret 39. Ayrıca bk. İbni Mâce, Zühd 36

Açıklamalar

Peygamber Efendimiz'in uğradığı ifade edilen kabristan, Medine'deki meşhur Bakî Mezarlığı'dır. O, kabristana veya herhangi bir kabre uğradığında selâm verirdi. Oradaki ölülerin ziyaretçileri tanıdıklarını, konuştukları sözü ve verdikleri selâmı da idrak ettiklerini yine Efendimiz haber vermişlerdir: "Bir mü'min, dünyada iken tanıdığı bir mü'min kardeşinin kabrine uğrar ve selâm verirse, o kabirde bulunan kişi onu tanır ve selâmını alır" (Zebîdî, İthâfü's-sâde, X, 365).

Bu sebeple aynen dirilere verildiği gibi, ölülere de selâm verilmesi, müslümanlar arasında sünnet temeline dayanan bir kuraldır. Nitekim Hz. Ömer bir kabristana gelip selâm vermiş ve Resûl-i Ekrem de böyle selâm verirdi demiştir.

Bir şehre bir diyara selâm verilmesi, o şehir ve o diyarda olanlara selâm verilmesi anlamına gelir. Her canlı ölümü tadacağına göre, onlara er geç kavuşulacaktır. Kabirleri ziyaret insana bu gerçeği hatırlattığı için kabir ziyareti meşrû kılınmıştır.

Hz.Peygamber'in "Kardeşlerimizi görmemizi çok isterdim" buyurması, ümmetinden kendisinden sonra gelecek olanları kendisiyle beraber ashabın görüp tanıma arzusunu ifade eder. Sahâbenin "Biz kardeşlerin değil miyiz?" sorusuna "Siz benim ashabım, dostlarımsınız" cevabını vermesi onların kıymetini ortaya koyar. İbni Abdülber, bu ve benzeri hadislerden hareketle, ümmetin gelecek nesilleri içinde bazı müslümanların Allah katında üstün mertebelerde olacağını, hatta onların bir kısmının bazı sahâbîlerden bile daha üstün olabileceğini söylemiş, kelâm ve akaid âlimlerinden bir kısmı da aynı görüşü benimsemişlerdir. Kâdî İyâz, sahâbîliğin Allah'ın o asırda yaşayıp müslüman olanlara bir lutfu olduğunu belirterek, onların her devirde gelen ve gelecek olan insanlardan daha faziletli olduklarını söyler ve âlimlerin çoğunun bu kanaatte olduğunu vurgular.

Sahâbe-i kirâm, Hz.Peygamber'in "kardeşlerimiz" diye andığı mü'minleri nasıl tanıyacağını merak etmeleri üzerine Efendimiz: "onları yüzlerindeki nur, el ve ayaklarındaki parıltıdan" tanıyacağını belirterek, abdestin mahşerde mü'minlere sağlayacağı imkânı ortaya koymuştur.

Bunu anlatırken de beliğ bir teşbihte bulunarak, doru atlar arasında alnı ak ve ayakları sekili atın tanınmasını örnek gösterir ki, bunu düşünen insan işin ne kadar kolay olduğunu anlar. Resûl-i Ekrem'in ümmetini Kevser havuzu başında karşılayacağını, bu hadisten bir kere daha anlamış olmaktayız.


Hadisten Öğrendiklerimiz

1. Kabristana gidildiğinde orada medfun bulunanlara selâm verilir.
2. Her canlı ölecek ve böylece sonrakiler öncekilere ölümden sonra kavuşacaktır.
3. Sahâbeden sonraki mü'minler de Peygamberimizin kardeşleridir. Kur'an'ın bildirdiği üzere ümmetin her ferdi diğerinin din kardeşidir.
4. Kıyamete kadar geçecek zaman içinde, ümmetin arasında çok faziletli ve üstün nitelikli insanlar bulunacaktır.
5. Abdest, insanın yüzünün nurlu, el ve ayaklarının parlak olmasını sağlar. Bu nitelikte olanlar, mahşer gününde kolayca tanınırlar.
6. Peygamberimiz'e cennette Kevser havuzu verilmiş olup, onun başına ilk önce kendileri gelecek ve ümmetini onun başında karşılayacaktır.
Eğer göğün yedi kat üstüne çıkmaksa niyetin, Aşktan güzel merdiven bulamazsın.
Eğer aşkı bulmaksa niyetin, Aramadan duramazsın. -
Yunus Emre.k.s
Cevapla

“►İslami Sohbetler◄” sayfasına dön