Yüce ALLAH'ın Sıfatları

İslamiyet'de İ'tikad, İbâdet, Ahlâk, İtâat Hükümleri.
Cevapla
Kullanıcı avatarı
nur_umim
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 1113
Kayıt: 19 Ağu 2007, 02:00

Yüce ALLAH'ın Sıfatları

Mesaj gönderen nur_umim »

İMAM EBÛ HANÎFE'nin İTİKADI (V. 150 H.)

بِسْمِ اللّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ

Resim Yüce ALLAH'ın Sıfatları


İMAM EBÛ HANÎFE'nin İTİKADI ve Cehmiye'ye Cevabı:

Cehmiye: Cebriye'den Cehm bin Safvan mezhebi üzere "Cennet ve Cehennem fânidir, iman mârifettir ve ikrar değildir" diyen bir tâife.

Ebû Hanîfe dedi ki:
"Yüce Allah yaratılmışların sıfatları ile nitelendirilemez. Onun gazabı ve rızası kendisine ait ve nasıllığı tarafımızdan bilinemeyen iki sıfattır. Ehl-i sünnet ve'l-cemaatin görüşü budur. O gazab da eder, razı da olur. Onun gazabı cezalandırması, rızası da sevap ve mükafatıdır denilemez. Biz onu kendi zatını nitelendirdiği gibi nitelendiririz. O Ehaddir (bir ve tektir), Sameddir (kimseye muhtaç olmayandır), doğurmamıştır, doğmamıştır ve onun eşi benzeri hiç kimse yoktur, o hayydır, kadîrdir, semîdir, basîrdir, alîmdir. Allah'ın eli onların eli üstündedir, fakat onun eli yarattıklarının eli gibi değildir, yüzü de yarattıklarının yüzü gibi değildir."
(el-Fıkhu'l-Ebsat, s. 56)

Ebû Hanîfe dedi ki:
"Yüce Allah'ın Kur'ân-ı Kerim'de de belirttiği gibi eli, yüzü ve nefsi vardır. Yüce Allah'ın Kur'ân-ı Kerim'de söz konusu ettiği yüz, el ve nefis ona ait nasıllığı bizce bilinemeyen sıfatlardır. Onun eli, kudreti ya da nimetidir denilmez. Çünkü o takdirde bu sıfatın iptali söz konusudur. Bu ise (sıfatların iptali) kaderiyyecilerin ve mutezile mensuplarının görüşüdür."
(el-Fıkhu'l-Ekber, s. 302)

Ebû Hanîfe dedi ki:
"Herhangi bir kimsenin Allah'ın zatı hakkında (kendiliğinden) bir şeyler söylememesi gerekir. Aksine o Allah'ı kendi zatını nitelendirdiği vasıflarla vasfeder. Kendi görüşünden hareketle onun hakkında hiçbir şey söylemez. Âlemlerin Rabbi olan Allah bundan pek yücedir, pek mübarektir."
(Şerhu'l-Akideti't-Tahaviye, II, 427, Tahkik: Dr. et-Türki; Celâu'l-Ayneyn, s. 368)

Yüce Allah'ın "inmesi" hakkında kendisine soru sorulunca:
"O nasıllığı bizce bilinmeyen bir şekilde" diye cevap vermiştir.
(Akidetu's-Selef Eshabu'l-Hadis, s. 42, Daru's-Selefiye baskısı; Beyhaki, el-Esmau ve's-Sıfat, s. 456 -Bu rivayet hakkında el-Kevseri herhangi bir şey söylememiştir.-; Şerhu'l-Akideti't-Tahaviyye, s. 245, Tahric: el-Elbânî; el-Kari, Şerhu'l-Fıkhi'l-Ekber, s. 60)

(Sahabeden bir topluluk tarafından sahih senedler ile rivayet edilmiş ve mutevatir derecesine yükselmiş hadiste şöyle buyurulmaktadır: "Yüce Allah her gecenin son üçte biri kalınca dünya göğüne iner..."
İmam Ebû Hanîfe'ye Yüce Allah'ın bu "inişi" hakkında sorulmuştur.)

Ebû Hanîfe dedi ki:
"Yüce Allah'a (eller) yukarı doğru (kaldırılarak) dua edilir. Aşağıdan dua edilmez. Çünkü aşağıda olmanın rububiyyet ve uluhiyyetin herhangi bir niteliği ile hiçbir ilgisi yoktur."
(el-Fıkhu'l-Ebsat, s. 51)

Ebu Hanife dedi ki:
"O gazab da eder, razı da olur. Onun gazabı cezalandırması, rızası da mükâfatlandırmasıdır denilemez." (el-Fıkhu'l-Ebsat, s. 56, Kitabın muhakkiki el-Kevseri bu söz hakkında herhangi bir şey dememiştir.)

Ebû Hanife dedi ki:
"O mahlukatından hiçbir şeye benzemediği gibi mahlukatından hiçbir şey de ona benzemez. O ezelden beri isim ve sıfatlarına sahip olduğu gibi ebediyyen de böyledir."
(el-Fıkhu'l-Ekber, s. 301)

Ebû Hanife dedi ki:
"Onun sıfatları yaratılmışların sıfatlarına benzemez. O bilir fakat onun bilmesi bizim bilmemiz gibi değildir. O muktedirdir fakat bizim kudretimiz gibi değil. O görür fakat bizim görmemiz gibi değil. O işitir fakat bizim işitmemiz gibi değil. O konuşur fakat bizim konuşmamız gibi değil."
(el-Fıkhu'l-Ekber, s. 302 )

Ebû Hanife dedi ki:
"Yüce Allah asla yaratılmışların nitelikleriyle nitelendirilmez."
(el-Fıkhu'l-Ebsat, s. 56)

Ebû Hanife dedi ki:
"Allah'ı insanlara ait herhangi bir özellikle nitelendiren bir kimse kâfir olur."
(el-Akidetu't-Tahaviyye, Talik: el-Elbânî, s. 25)

Ebû Hanife dedi ki:
"Sıfatları zati ve fiili sıfatlar (olmak üzere iki türlü)'dır.
Zatî sıfatlar hayat, kudret, ilim, kelâm, semi', basar ve iradedir.
Fiilî sıfatlar ise yaratmak, rızıklandırmak, var etmek (inşâ), ibda (yoktan ve benzersiz modelsiz yaratmak), sun' ve buna benzer fiilî sıfatları vardır. O bütün isim ve sıfatlarına ezelden beri sahiptir ve ebediyyen böyle kalacaktır."
(el-Fıkhu'i-Ekber, s. 301)

Ebû Hanife dedi ki:
"O fiiliyle ezelden beri faildir. Fiil onun ezelden beri bir sıfatıdır. Fail Yüce Allah'ın kendisidir. Fiil ezelden beri o'nun sıfatıdır. Mef'ul (fiilden etkilenerek var olan) ise mahluktur. Yüce Allah'ın fiili ise mahluk değildir."
(el-Fıkhu'l-Ekber, s. 301)

Ebû Hanife dedi ki:
"Ben Rabbimin gökte mi yoksa yerde mi olduğunu bilemiyorum diyen bir kimse kâfir olur. Aynı şekilde o Arşın üzerindedir amma Arş gökte midir yoksa yerde midir bilemiyorum diyen kimse de böyledir."
(el-Fıkhu'l-Ebsat, s. 46 Buna benzer ifadeleri Şeyhu'l-İslam İbn Teymiye, Mecmûu'l-Fetâvâ (V, 48)da, İbnu'l-Kayyim, İctimau'l-Cuyuşi'l-İslâmiyye (s. 139)da Zehebî, el-Uluvv (s. 101-102)de, İbn Kudame, el-Uluvv (s. 116)de, İbn Ebi'l-lzz, Şerhu't-Tahâviyye, (s. 301 )de nakletmişlerdir.)

Kendisine: İbadet ettiğin ilahın nerededir? diye soran kadına da şu cevabı vermiştir:
"Şüphesiz Yüce Allah yerde değil, göktedir. Bir adam kendisine: "Yüce Allah'ın: "Ve o sizinle beraberdir." (Hadid, 57/4) buyruğu hakkında ne dersin deyince ona şu cevabı vermiştir:
Bu senin yanında olmadığın kimseye: "Ben seninle beraberim diye bir mektub yazmana benzer."
(el-Esmau ve's-Sıfat, s. 429)

Ebû Hanife dedi ki:
"Allah'ın eli onların ellerinin üzerindedir fakat onun eli mahlukatının eli gibi değildir."
(el-Fıkhu'l-Ebsat, s. 56)

Ebû Hanife dedi ki:
"Şüphesiz Yüce Allah yerde değil, göktedir. Bir adam kendisine:
Peki Yüce Allah'ın: "Ve o sizinle beraberdir." (Hadid, 57/4) buyruğu hakkında ne dersin? deyince şu cevabı verdi: "Bu senin yanında bulunmadığın bir kimseye: "Ben seninle beraberim diye mektup yazmana benzer."
(el-Esmau ve's-Sıfat, II, 170)

Ebû Hanife dedi ki:
"O henüz Mûsâ aleyhisselâm ile konuşmadan önce de (ezelden) mütekellim idi."
(el-Fıkhu'l-Ekber, s. 302)

Ebû Hanife dedi ki:
"O kendine has kelâmıyla mütekellimdir. Kelâm onun ezelden beri bir sıfatıdır."
(el-Fıkhu'l-Ekber, s. 301)

Ebû Hanife dedi ki:
"O konuşur fakat bizim konuşmamız gibi değil."
(el-Fıkhu'l-Ekber, s. 302)

Ebû Hanife dedi ki:
"Mûsâ aleyhisselâm Yüce Allah'ın kelâmını işitti. Nitekim Yüce Allah şöyle buyurmaktadır: "Allah Mûsâ ile özel bir şekilde konuştu." (Nisa, 4/164)
Yüce Allah henüz Mûsâ aleyhisselâm ile konuşmadan önce de (ezelden) mütekellim idi."
(el-Fıkhu'l-Ekber, s. 302)

Ebû Hanife dedi ki:
"Kur'ân Allah'ın kelâmıdır. Mushaflarda yazılıdır, kalblerde ezberlenip bellenmiştir. Dillerde okunur, Peygamber sallallahu aleyhi ve selleme indirilmiştir."
(el-Fıkhu'l-Ekber, s. 301)

Ebû Hanife dedi ki:
"Kur'ân yaratılmış (mahluk) değildir."
(el-Fıkhu'l-Ekber, s. 301)
Resim
Cevapla

“►Fıkıh ~ İlmihal ~ Hukuk ~ Akaid◄” sayfasına dön