CuMâ CeM'im-İZ

Dinimizde mübarek gün ve geceler hakkında bilgiler.
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: CuMâ CeM'im-İZ

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim TEKe TEKte..

KüLLî ŞEYy >ALLAHın NÛRu
İnKÂR-İkRÂR>TEVHiD TÛRu
ELEST İLe MaHŞER ->BURda
hER NEFes ->hERkeSin SÛru..

ZEVK 8114

KÛN feyeKÛN>gÖLge OYUNu ->KULLuğun MekÂN ZamÂNı
->KAPIsı Yok!. ->BACAsıYOk!.. ->BUra-sı ->İmtihÂN HANı
DOĞar BeBe.. ÖLür DeDe..
->HAKk’a >DUÂ EDe EDe..
YiNE CUMÂ CEM’indeyİZz.. ->Abd-ü-RABBı ->CÂN-CÂNÂNı!.


21.04.17 11:52
brsbrsmm..tktktrstkkmdecâncÂnÂn..



BUra>BUrsam ->DİReğiyİZz
HALKa ->HAKkın GEReğiyİZz
KADRimİZ BİLen BULunmaZz
-->ReSÛLuLLAH YÜReği-yİZz!.
..sallallahu aleyhi vesellem..

YÂ HAYyu’L- HUuu!. ALLAH celle celâlihuu!.


Resim


Resim

Allâhumme salli ve sellim ve bârik alâ seyyidinâ MuhaMMedin
Abdike ve
Nebiyyike ve
Rasûlike ve
Nebiyyi'l- Ummiyi ve alâ âlihi, ehl-i beytihi ve's-sahbihi ve uMMetihi...

ALLAHımız celle celâluhu!
BİZe MuhaMMedî Gayret,
PÎRimizden Hâl-i HiMMet,
RASÛLünden ŞiFâ-yı ŞeFâat,
ZÂTından İnâyet-Hidâyet-SeLâmet
İZZet-i İhsÂNınLa LûTFet-CEM’ et CUMÂMIza İnşae ALLAH!..


Resim MuhaMMedi MuHABBEtLerimİZLe!....
Resim
Kullanıcı avatarı
tahaakb
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 1312
Kayıt: 20 Oca 2010, 02:00

Re: CuMâ CeM'im-İZ

Mesaj gönderen tahaakb »

Resim


أَلَيْسَ اللَّهُ بِأَحْكَمِ الْحَاكِمِينَ
E leysallâhu bi ahkemi'l- hâkimîn (hâkimîne).:
ALLAH hakimlerin hakimi değil mi?. [TÎN Sûresi 95/8)]


Resim

Bu âlemde ALLAH celle celâlihu, kuluna her zaman hayır verir ve hayır işlemesini ister. Fakat insan iradesi ve nefs-i emmâresi ve sâir sebeplerle bu işleri hayra götürmez ise, şerr olur ki, “hayr”ın zıttı “şerr” dir . ALLAH celle celâlihu’nun, kullarına verdiği dert, belâ ve musibetler zâhirde nefse zor gözükebilir. Ancak bunun aslını düşündüğümüzde bize bir hayr sonucu verebileceğini, hayra dönebileceğini düşünmeliyiz.
ALLAH celle celâlihu;
Derdi ve belâyı sevdiği kuluna verir ki; onun sabrı olsun, iyi işler yapsın ve derecesi artsın!.
Veyâ günahkâr kuluna verir ki, çektiği sıkıntılar günahlarına kefâret olsun!.
Veyâhut kul, suçlu olduğunu ve gaflette olduğunu anlasın ki, kendine çeki düzen versin!.

Peki biz ne yapmalıyız?. Sabretmeli, devamlı istiğfârda bulunmalı, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimize bol bol salâvât getirmeli, ALLAH celle celâlihu Hazretlerine Duâ edip hak ve hayr dilemeliyiz. İnşâe ALLAHu TeÂLÂ!.
Resim
Kullanıcı avatarı
Hakan
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 4962
Kayıt: 08 Eki 2006, 02:00

Re: CuMâ CeM'im-İZ

Mesaj gönderen Hakan »


Resim

Allâhumme salli ve sellim ve bârik alâ seyyidinâ MuhaMMedin
Abdike ve
Nebiyyike ve
Rasûlike ve
Nebiyyi'l- Ummiyi ve alâ âlihi, ehl-i beytihi ve's-sahbihi ve uMMetihi...

ALLAHımız celle celâluhu!
BİZe MuhaMMedî Gayret,
PÎRimizden Hâl-i HiMMet,
RASÛLünden ŞiFâ-yı ŞeFâat,
ZÂTından İnâyet-Hidâyet-Selâmet
İZZet-i İhsÂNınla LûTFet-CEM’ et CUMÂMIza İnşae ALLAH!..

ZEVK 4748

DevrÂNda Resim SeyrÂN BUL-ÂNa.. Resim DEM bu DEMin DEM-i CuMâ!
CevlÂNda Resim HayrÂN OL-ÂNa Resim BİZ BİR-İZin Resim CEM’-i CuMâ!
KaLB KazÂN-KaFa TASInda Resim “Ve’n- NÂS”ında Resim KRÂ!” sında
Resim HaBbîBuLLaH HİRÂsında
.. Resim HaKKikat HatEM-i Resim CuMâ!..


27.01.12 10:23
brs….cmcm


“İKRÂ!”: Kur'ân-ı Kerimin İLK âyeti
“Ve’n- NÂS”: Kur'ân-ı Kerimin HATM âyeti..

MuhaMMedî MuhaBBetlerimle..


Resim

Resim

Rasûlullah (Sallallahu aleyhi ve sellem)’ in kâinâtı şereflendirdiği güneş gibi doğduğu gecemizde 7 kerre ikram olsun!

Essalâmü aleyke yâ imâmi’l-haremeyn!
ALLAH Teâlâ’ nın selâmı sana olsun!
Ey müşrik ve kâfirlere yasak iki mukaddes Harem olan Mekke-i Mükerreme ve Medine-i Münevvere’nin İmamı!


Essalâmü aleyke yâ imâmi’l- hâfikeyn!
ALLAH Teâlâ’ nın selâmı sana olsun!
Ey iki ufkun-doğu ve batının İmamı!


Essalâmü aleyke yâ Resûli’s-sakaleyn!
ALLAH Teâlâ’ nın selâmı sana olsun!
Ey insanların ve cinlerin Resûlü!


Essalâmü aleyke yâ men fi’l-kevneyn ve şefîi men fi’d-dêrayn!
ALLAH Teâlâ’ nın selâmı sana olsun!
Ey iki âlemdekilerin dünya ve âhirette şefâatçısı!


Essalâmü aleyke yâ sâhibi’l- kıbleteyn!
ALLAH Teâlâ’ nın selâmı sana olsun!
Ey iki kıblenin sahibi!


Essalâmü aleyke yâ nûri’l-meşrikayn ve ziyâi’l-mağribeyn!
ALLAH Teâlâ’ nın selâmı sana olsun!
Ey iki doğunun nûru, iki batının ışığı!


Essalâmü aleyke yâ ceddi’s-sibtayni el Hasani vel Hüseyni!
ALLAH Teâlâ’ nın selâmı sana olsun!
Ey iki torunun Hasan ve Hüseyin’in ceddi!


Aleyke ve alâ itretike ve isretike ve evlâdike ve ahfâdike
ve ezvâcike ve efvâcike ve hulefâike ve hulesâike ve eshâbike
ve ehzâbike ve etbâike ve eşyâike
Selâmullâhi vel melâiketihi ve’n-nâsi ecmaîne ilâ yevmeddîn,

ALLAH Teâlâ’ nın, meleklerinin ve bütün insanların selâmı kıyamete kadar Sana, ehl-i beyt’ine, yolunu yürütenlere, çocuklarına, torunlarına, eşlerin annelerimize, cemâatına, halifelerine, önde giden hâlislerine, sahabelerine, fırka-yı nâciye yolunda gidenlere, onları tâkib edenlere ve seninle ilgili her şeye olsun!

Ve’l-hamdüllahi rabbi’l- âlemîn!
Hamd, âlemlerin Rabbi Allah Teâlâ’ ya mahsustur ve O’na olsun!
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: CuMâ CeM'im-İZ

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim

Yâ HUuuu DOstt!.
celle celâlihu...


KARA SEVdÂysa BAŞında
OKU!.nur GÖZün YAŞında
GELip-GEÇeni ->SEÇemez
İnsÂN >GEÇim TELÂŞında!.

ZEVK 8116

EL AZîZü’-L AZîM AŞKında ->KUDRetuLLAH ->KÛN feyeKÛNu
->NÛR-u MuhaMMed MEŞKi-nde ->SıRR-ı YuSeBBuh SÜKÛNu
KULken ->SuLtÂN İDİk YÂR-Le
->CÂNda ->CÂNÂN İDİk YÂR-Le
ŞE’ÂNuLLAH-ta ->“VAKİT”ti ->CEMMü’L- CEM’ CUMÂ RÜKÛNu!.


28.04.17 13:34
brsbrsmm..başçıibrahimcÂmimizz..


Resim


Resim

Allâhumme salli ve sellim ve bârik alâ seyyidinâ MuhaMMedin
Abdike ve
Nebiyyike ve
Rasûlike ve
Nebiyyi'l- Ummiyi ve alâ âlihi, ehl-i beytihi ve's-sahbihi ve uMMetihi...

ALLAHımız celle celâluhu!
BİZe MuhaMMedî Gayret,
PÎRimizden Hâl-i HiMMet,
RASÛLünden ŞiFâ-yı ŞeFâat,
ZÂTından İnâyet-Hidâyet-SeLâmet
İZZet-i İhsÂNınLa LûTFet-CEM’ et CUMÂMIza İnşae ALLAH!..


Resim MuhaMMedi MuHABBEtLerimİZLe!....
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: CuMâ CeM'im-İZ

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim


>zamÂN mı DEĞşti BİLmem!
->DOStLar mı UNuttu >BİZi!.
SABRederim>İSMin SİLmem
HATIRLa!.rım ->BİZ BİR-İZi!.

ZEVK 8133

FAKRiYyet->ACZiYyet->ZiLLet ->İLLetLe ->YÂRe>ÂMÂDe-de
->“vASL-ı vUSLat VÂDİsi”nde ->TEK NEFes >fASL-ı VÂDE-de
YOK OL!.du HEPim HİÇimde
İÇİM->se ->BİNBiR bİÇİMde
->CÂNda ->CÂNÂN ->CUMÂ CEM’i ->EDÂ Ettik ->ÜFTÂDE-de!.


05.05.17 13:15
brsbrsmm..uftâdecâmisicumâCEM’i..



ŞÂHiD ->Şe’ÂNa İhvÂNim
KANma ZamÂNa İhvÂNim
SARıL >Kur'ÂN-a İhvÂNim
CÂNda >CÂNÂNa İhvÂNim!.



Resim

ÜFTÂDE HAZRETLerinin Türbesi ve Câmisi:

Bursa, Pınarbaşı semti yamaçlarında bulunan Üftade Câmisi’ni Üftade Mehmed Muhiddin Hazretleri XVI. yüzyılın sonlarında yaptırmıştır.

Câmi günümüze orijinal şekli ile gelememiştir. Kazım Baykal “Bursa ve Anıtları” kitabında buradan minare ve kubbesi yıkılmış bir câmi olarak söz etmektedir. Bugün ahşap çatılı bir câmidir. Buradan da ilk yapılışında kubbeli olduğu anlaşılmaktadır.

Son cemaat yeri ile ibadet mekanı aynı çatı altındadır. Câmi 9.90 x 9.75 m. ölçüsünde kareye yakın dikdörtgen planlıdır. Câmiye doğu yönündeki bir kapıdan girilmektedir. İbadet mekanının üzerini örten tavan geometrik motiflerle bezenmiştir. İbadet mekanının kuzey ve doğu duvarlarındaki altlı üstlü pencerelerle aydınlatılmıştır.

Câmi 1975-1977 yıllarında Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından onarılmıştır.
Çakır Ağa hamamından Yerkapı’ya oradan da Üftade Mahallesine gelinir. Câmi ve Türbe surların yanında inşa edilmiştir. Üftade tarafından yaptırılan câmi geçirdiği depremlerde tıkılmış ve 1869 yılında Serazkar Rıza Paşa tarafından yeniden inşa ettirilmiştir. 1969 yılında da Câmi derneği tarafından yeniden inşa ettirilmiştir. Câminin son cemaat yeri dört ayaklı önde 3 yanlarda birer olmak üzere beş kemerle bağlanmıştır. Üstü ortadaki büyük yanlardaki küçük olmak üzere kubbe ile örtülüdür. Kubbenin etrafı kurşunla kaplanmış düzlükten ibarettir. Mihrabı stelaktitlidir. Minber sonradan yapılmıştır. 36 pencere ile aydınlanmaktadır. Bina bazen 1 bazen 2 veya 3 sıra tuğla, bir sıra kesme taş ile örülmüştür. Türbe câminin doğusundadır. Kare planlıdır. 18692da Rıza Paşa tarafından yenilenmiştir. Kitabede Üftade'nin 1580 yılında vefat ettiği kayıtlıdır. Tavandaki ahşap tavan göbeği ile batıdaki kitabesinden başka her şey yenidir. Türbe ve câminin kuzeyinde devrinin güzel mezartaşı örneklerinden çok azı günümüze gelebilmiştir.
Üftade Câmisinin doğusunda yer alan türbede, 1589 yılında vefat eden Üftade, oğulları Mustafa, Mehmed, Hayreddin, Ahmed’e ait sandukalar ile kimliği belirsiz dokuz ahşap kabir bulunmaktadır. Kare planlı bir yapıdır. Türbe, 1866 yılında Serasker Hasan Rıza Paşa tarafından yeniden inşa ettirilmiştir. Ayrıca türbe ve câminin karşısında eski mezarlar mevcuttur.


ÜFTÂDE HAZRETLERİ
kaddesallahu sırrahu..

Osmanlı pâdişâhlarından Kânûnî Sultan Süleymân Hân zamânında, Bursa da yaşayan büyük velîlerden. 1490 (H.895) senesinde Bursa da doğdu. İsmi Muhammed olup, babası Manyaslı Mehmed Efendidir. Üftâde lakabıyla meşhûr oldu. Bursa’nın çeşitli câmilerinde müezzin ve imâm olarak vazife yaptı. 1581 (H.989) da Bursa da vefât etti.

Muhammed Üftâde yeni doğduğunda, annesi bir rüyâ gördü. Çocuğu büyük bir süt deryâsında yüzüyordu. Telâşla uyanıp, rüyâyı kocasına anlattı. O da; "Oğlumuz büyüyünce, inşâAllah çok büyük bir âlim ve velî olacak!." diye tâbir etti.
Mehmed Efendi, daha küçük yaşta bulunan oğlu Muhammed Üftâde’yi, ipek satan bir tüccarın yanına çalışmaya verdi. Muhammed Üftâde, orada çalışmaya başladı. Fakat bir hafta içinde, ustası ve babası vefât edince, çocuk yaşta âilesinin geçim yükünü omuzuna aldı. Hem çalışıyor, annesinin ve kardeşlerinin kimseye muhtâç olmadan geçinmelerini sağlıyor, hem de boş zamanlarında Bursa’daki medreselere gidip gelerek, zâhirî ilimleri öğrenmeye gayret ediyordu. Seneler sonra, zâhirî ilimleri öğrenerek, Bursa Ulu Câmiinde müezzinlik yapmaya başladı. Sonra Doğan Bey Câmiine imâm oldu. Senelerce bu vazifeyi yaparak, insanların ibâdetlerini doğru yapmasına vesîle oldu. Muhammed Üftâde’nin, Ulu Câmii medheden bir beyti, câminin batı kapısı çevresinde hâlen yazılıdır. Bu beytin nânâsı şöyledir:


Ey Ulu Câmi! Ey büyüklerin toplandığı yer!
Seni gece-gündüz ziyâret edenlere olsun müjdeler!.


Bir gün rüyâda Seyyid Emîr Buhârî Hazretlerini gördü: "Bizim câmide vâz ve nasîhat eyle!" emri üzerine, sabahleyin Emîr Buhârî Câmiinde vâz ve nasîhate başladı.
Muhammed Üftâde, uzun boylu, müşfik bakışlı, devamlı tebessüm hâlinde olan bir zâttı. Görünüşü ile etrâfındakilere güven ve îtimâd telkin eder, herkesin takdîrine mazhâr olurdu. Kurân-ı kerîm okurken, güzel sesinde sanki ağlıyormuş hâli müşâhede edilirdi. Kimsenin kalbini kırmaz, kalb kırarım korkusuyla kendine hakâret edenlere bile hiç karşılık vermezdi. Câmiye sabah herkesten önce gider, yatsı namazından sonra orada gece geç vakitlere kadar ibâdet ederdi. Bâzı geceler evine giderken, ıssız sokaklarda bir sarhoşa rastlasa, ona yardım ederek evine kadar götürürdü. Herkese yardım ettiği için, Bursalılar onu çok severdi.

Vakitlerini hep ibâdet yaparak geçiren Muhammed Üftâde, tasavvuf büyüklerinin yolunda bulunmayı arzu ettiğinden, bir velînin yanında yetişmeyi çok isterdi. Bu sebeple, böyle bir velîyi hep arar dururdu. Bir gün Karacabeyli Hızır Dede isminde bir velînin Bursa’ya geldiğini ve Ulu Câminin yanında ikâmet ettiğini öğrendi. Huzûruna varıp, talebesi olmak istediğini bildirdi. O da kabûl ederek, Muhammed Üftâde’yi yetiştirmeye başladı. Muhammed Üftâde, hocasının verdiği her vazifeyi en güzel şekliyle yaparak hizmet ediyordu. Nefsini terbiye etmek için, nefsinin istediklerini yapmayıp, istemediklerini yapıyordu. Haramlardan şiddetle kaçıyor, şüpheli korkusuyla mübahların bile fazlasını terkediyordu. Bu şekilde hocası Hızır Dede’nin terbiyesinde sekiz yıl canla başla çalıştı. Onun vefâtından sonra da Şeyh-i Ekber Muhyiddîn-i Arabî Hazretlerinin rûhâniyetinden istifâde ederek kalb gözü açıldı, kemâle gelip olgunlaştı.
Her nefes alıp vermesinde Allah (celle celâluhu) Teâlâya hamd eder, Cenâb-ı Hakk’ı bir an olsun hatırından çıkarmazdı. Lüzumsuz hiç konuşmazdı. Konuştuğu zaman da hikmetler saçar, dinleyenlerin herbiri, kâbiliyeti kadar istifâde ederdi.

Muhammed Üftâde, hocasından sonra talebeleri yetiştirmek üzere dergâhta ders vermeye başladı. Onların en iyi şekilde yetişmesi için gayret gösteriyor, hocasının kendisini yetiştirdiği gibi onları irşâd ediyordu.
Muhammed Üftâde Hazretlerini sevenlerden fakir bir kimse vardı. Her sene hac mevsiminde hacca gitmek ister, fakat gidecek parası olmadığı için de bu arzusuna nâil olamazdı. Üzüntüsünden hiç yüzü gülmez, gözleri hep hacca gidenlerin yolu üzerine takılır kalırdı. Hanımı, yüzü gülmeyen kocasının bu hâline çok üzülürdü. Yine bir sene parası olmadığı için hacca gidemeyen bu fakir, hanımına: "Eğer bu sene de hacca gidemezsem, seni üç talak ile boşadım!" dedi. Günler geçti. Kurban bayramı yaklaştı. Fakiri bir düşüncedir aldı. Hacca gidemezse, hanımı boş olacaktı. Bir yerden de borç bulup hacca gidememişti. Ne yapacağını şaşırdığı bir gün, aklına Muhammed Üftâde geldi. Hemen huzûruna gidip, ağlayarak durumunu anlattı. Muhammed Üftâde: "Bizim Eskici Mehmed Dede’ye git, bizim selâmımızı söyle. O seni hacca götürüp derdine dermân olur." buyurdu. Fakir, sevinerek huzûrdan ayrıldı, süratle Mehmed Dede’nin dükkanına koştu. Mehmed Dede’ye hocasının selâmını söyleyip, derdini anlattı. Mehmed Dede: "Ey fakir! Gözlerini kapa. Aç demeden sakın açma!" dedi. Fakir gözlerini açtığında, kendilerini Mekke’de buldular. Mehmed Dede, Allah celle celâluhu Teâlânın izniyle, fakiri bir anda kerâmet göstererek Hicaz’a götürmüştü. O gün, Arefe idi, hacılar Arafat’a çıkmışlardı. Fakir ve Mehmed Dede de ihram giyip Arafat’a çıktılar. Ertesi günü Kâbe-i Muazzamayı tavaf ettiler. Ziyâret yerlerine gittikten sonra, Bursalı hacıları buldular. Onlar, hemşehrileri olan Mehmed Dede’yi ve fakiri görünce sevindiler. Fakir, birkaç hediye alıp, bir kısmını götürmeleri için hemşehrisi olan hacılara emânet etti. Vedâlaşarak ayrıldılar. Aynı şekilde bir anda Mekke-i Mükerremeden Bursa’ya geldiler. Fakir, getirdiği bâzı hediyelerle eve gelince, hanımı, birkaç gündür eve gelmeyen kocasını eve almak istemedi ve: "Sen beni boşamadın mı? Hangi yüzle bana hediye getirerek eve giriyorsun?" dedi. Kocası da: "Hanım ben hacdan geliyorum. İşte bu getirdiklerimi de Mekke’den aldım." dediyse de, kadın: "Bir de yalan söylüyorsun. Üç-beş gün içinde hacca gidilip gelinir mi? Seni mahkemeye vereceğim." dedi. Kâdıya giderek durumu anlattı ve: "Nikâhımızın feshedilmesini istiyorum. Çünkü nikâhsız yaşamayı dînimiz yasaklamaktadır. Bu sebeple haram işlemek istemiyorum!" dedi. O sırada Bursa kâdılığına Azîz Mahmûd Hüdâyî bakıyordu. Kâdı, hanımın kocasını mahkemeye çağırtarak onu da dinledi. Fakir, hacca gittiğini, Kâbe-i Muazzamada tavâf edip, ziyâret edilecek yerleri gezdiğini, Bursalı hacılarla görüşüp, getirmeleri için emânet eşyâ verdiğini iddiâ etti. Bu sebeple boşanmanın vâki olmadığını söyledi. Fakir, Mehmed Dede’yi şâhid gösterdi. Mehmed Dede de; "Şeytan, Allah celle celâluhu Teâlâ’nın düşmanı olduğu hâlde, bir anda dünyânın bir ucundan bir ucuna gittiği kabûl edilir de, bir velînin bir anda Kâbe’ye gitmesi niçin kabûl edilmez?" dedi. Kâdı hayret ederek, mahkemeyi diğer hacıların geleceği günlerden birine tehir etti. Aradan günler geçti. Bursalı hacılar hacdan döndüler. Mahkeme gününde de, şâhid olarak fakirin hac vazifesini yaptığını, hattâ emânet verdiği şeyleri getirdiklerini bildirdiler. Kâdı, şâhidlerin verdiği ifâde ile, dâvâcı hanımın nikâhı feshetme isteğini reddetti. Böylece, boşanma hâdisesi olmadı.

Kâdı Azîz Mahmûd Hüdâyî Efendi, bu hâdisenin günlerce etkisinden kurtulamadı. Nihâyet Eskici Mehmed Dede’nin yanına gidip: "Beni talebeliğe kabûl buyurmanız için gelmiştim." deyince, o da: "Nasîbiniz bizden değil, Üftâde’dendir. Onun huzûruna giderek mürâcaatınızı bildirin." dedi. Kadı, evine gitti. Hizmetçisine atının hazırlanmasını emretti. Kendisi de sırmalı kaftanını ve sarığını giyerek, hazırlanan atına bindi. Yanına seyisini de alıp, Üftâde Hazretlerine gitmek üzere yola çıktı. Bugünkü Molla Fenârî Câmiinin doğu tarafındaki sokağa geldiğinde, atının ayaklarının, bileklerine kadar kayalara saplandığını gördü. Bütün uğraşmalarına rağmen atı ileri süremedi.


Resim

Kâdı Azîz Mahmûd Hüdâyî Efendinin atının izi kalan bu kaya Üçkuzular Semtinde Molla Fenarî kaddesallahu sırrahu câmisi yakınındadır..

Kâdı Azîz Mahmûd Hüdâyî Efendi Atından indi. Sırmalı kaftanıyla, Üftâde’nin dergâhına doğru yürüdü. Dergâha vardığında, eski bir hırka giyen ve bahçeyi çapalayan Üftâde Hazretlerini gördü. Üftâde, gelenleri görünce doğruldu ve: "Ey Kâdı efendi! Herhâlde yanlış yere geldiniz. Burası yokluk kapısıdır, biz de, fakirlik kapısının kuluyuz. Hâlbuki sen varlık sâhibisin. Bu hâlde ikimiz bir araya gelip bağdaşamayız. Senin ilmin, malın, mülkün, şânın ve mâmur bir dünyân var. Bizim gibi kulların, ALLAH celle celâluhu Teâlâ’dan başka hiçbir şeyi yoktur!." buyurdu.
Bu sözler, Kâdı Azîz Mahmûd Hüdâyî’ye o kadar tesir etti ki, gözlerinden iki sıra yaş döküldüğü hâlde: "Efendim! Her şeyimi mübârek kapınızın eşiğinde terk eyledim. Yeter ki, talebeniz olabilmekle ve hizmetinizi görmekle şerefleneyim. Her ne emrederseniz yapmaya hazırım." dedi.
Bu samîmî istek üzerine, Üftâde hazretleri tâne tâne buyurdu ki: "Ey Bursa kâdısı! Kâdılığı bırakacak, bu sırmalı kaftanınla Bursa sokaklarında ciğer satacaksın. Her gün de dergâha üç ciğer getireceksin!"
Her şeyi bırakacağına, her emri yerine getireceğine söz veren Kâdı, derhâl kâdılığı bırakıp, ciğer satmaya başladı. Aldığı ciğerleri Bursa sokaklarında: "Ciğerci! Ciğerciiii!" diye bağırarak satıyordu.
Bursalıların hayret dolu bakışlarına, kadınların ve çocukların alay etmelerine hiç aldırmıyordu.
Onu görenler: "Bursa kâdısı Azîz Mahmûd Hüdâyî aklını oynatmış, tımarhânelik olmuş!" diyorlardı.
Bu şekilde nefsini kırıp, rûhunu yükseltmek için her türlü alaya alınmaya katlanıyordu. Her akşam Üftâde’nin huzûruna geldiğinde, Hocası: "Bugün ne yaptın, ciğerleri satabildin mi?" diye soruyor, o da, o günkü olup bitenleri anlatıyordu. Üftâde, bu şekilde yeni talebesinin nefsini kırıp terbiye ettikten sonra, Azîz Mahmûd Hüdâyî’yi, dergâhta helâ temizleme işinde çalışmak üzere vazifelendirdi. Onu husûsî sohbetleri ve teveccühleri ile yetiştirmek, evliyâlık makamlarında yükseltmek için uğraştı.
Nefsini terbiyede, kısa zamanda diğer talebelerden çok ileri geçtiğini gördü. Üç sene sonra ona icâzet, diploma verdi. Yerine halîfesi, vekîli olduğunu bildirdi..

Osmanlı Sultânı Üçüncü Murâd Hân ile Üftâde, bir gün sohbet ediyorlardı. Bir ara Üftâde, görünüşte lüzûmsuz bir takım el kol hareketleri yapmaya başladı. Mübârek yüzünün rengi, hâlden hâle giriyordu. Sonra eliyle bir yer sıvarmış gibi yaptı. Pâdişâh, âniden yapılan bu hareketlere önce bir mânâ veremedi. Sonra Üftâde’nin elinin siyahlaştığını görünce: "Efendi Hazretleri! Niçin böyle hareketler yapmaya başladınız! Elinizin siyahlaşmasına sebep nedir?" diye sordu. O da: "Sultânım! Tebeânızdan bir balıkçı tayfası Karadeniz’in sularında balık tutuyordu. Tekneleri su alacak şekilde delindi. Bizden yardım istedikleri için biz de imdâdlarına yetişerek, teknelerini tâmir ettik. Bu sebeple elimiz karardı. Elhamdülillah müslümanların boğulmaktan kurtulmasına vesîle olduk!." buyurdu.

Üftâde hazretleri bir gün talebeleriyle kıra gitti. Bir pınar başında oturup sohbete başladılar. Vakit ilerlemişti. Talebelerin bâzıları acıktıklarından: "Hocamız müsâade etse de bir yemek yesek." diye gönüllerinden geçirdiler. Onların bu düşüncelerini anlayan Üftâde: "Yâ Rabbî! Bu talebelerime bir sini yemek ihsân eyle!" diyerek içinden duâ etti. O anda ortaya, getireni görünmeyen bir sini yemek kondu. Üftâde, talebelerine: "Haydi evlâdlarım, yemeklerimizi yiyelim!." buyurdu. Besmele çekilerek yemek yendikten sonra, sini âniden kayboldu. İleri gelen talebelerinden Kemâl Dede: "Sini, suyun içine girdi!" diyerek sininin peşinden suya girmeye başladı. Üftâde: "Suyun içine sakın girme!" diyene kadar, Kemâl Dede suyun içinde eli kılıçlı iki kişinin kendisine doğru hücûm ettiğini gördü. Hızla sudan çıkarak Hocasının yanına koştu. Hâdiseyi görenler şaşırıp kaldılar.

Bir gün Üftâde hazretlerine bir kadın gelip: "Efendim! Bir oğlum vardı. Hiçbir suçu olmadığı hâlde iftirâcıların şikâyeti ile hapse attılar. Hakkımızı arayacak kimsemiz yok. Ne olur bir duâ buyurun da, oğlumun suçsuz olduğu anlaşılsın." dedi. Bunu derken, kadının iki gözünden çeşme gibi yaş akıyordu. Kadının bu hâline dayanamayan Üftâde, ellerini açarak ALLAH celle celâluhu Teâlâ’ya duâ etti. Kadına dönerek: "Evinize gidebilirsiniz." buyurdu. Kadın, merak içinde eve geldiğinde, oğlunun evde oturduğunu gördü. Oğlunun hasretiyle yanan kadın, evlâdına sarılıp gözlerinden öptü ve: "Yavrucuğum! Seni hapishâneden nasıl oldu da bıraktılar?" deyince, oğlu: "Ben de nasıl olduğunu bilemiyorum. Hapishânede otururken, bir anda bir el beni evimize koydu. Şaşırıp kaldım." dedi. Kadın, bunun Üftâde hazretlerinin bir kerâmeti olduğunu anladı.

Üftâde hazretleri, bir gün katırına binmiş evine giderken, önüne ihtiyâr bir zât çıkıp, borçlu olduğunu, yaşlılık sebebiyle çalışamadığını, bu sebeple de borcunu veremediğini bildirdi. Sonra da bir miktar para istedi. Üftâde, adamın hâline acıdı ve: "Kimseye söylemezsen borcunu vereyim." buyurdu. Adam söz verince, Üftâde: "Şu taşı kaldır ve altındakileri al!" dedi. Adam taşı kaldırdı. Altındaki bir miktar parayı görünce, hayret ederek hepsini cebine doldurdu. Üftâde hazretlerine teşekkür ederek ayrıldı. Parayı saydığında, tam borcu kadar olduğunu gördü. Alacaklıya gidip borcunu verdikten sonra, tamâh ederek tekrar o taşın yanına geldi. Büyük bir heyecanla taşı kaldırdığında, hiçbir şey bulamadı. Bu işin, Üftâde’nin bir kerâmeti olduğunu anladı. Huzûruna giderek talebesi olup, sohbetiyle şereflendi.

Bir gün Yalova’dan İstanbul’a bir gemi gidiyordu. İstanbul’a yaklaştıkları sırada, şiddetli bir rüzgâr esmeye, dalgalar gittikçe büyümeye, gemiye şiddetle vurmaya başladı. Dalgaların vuruşundan tahtalar gıcırdıyordu. Gemi, koca denizde bir o tarafa, bir bu tarafa yalpalıyor, devrilecek gibi oluyordu. Yolcular ne yapacaklarını şaşırdılar. Herkes geminin bir tarafına birikince, tehlike daha da büyüdü. Kaptan, yolcuları teskîn etmeye çalışıyor ve herkesin yerinde oturmasını tavsiye ediyordu. Herkes birbiriyle helâlleşiyor ve şimdiye kadar işlediği günahlarına tövbe ediyordu. Bâzıları da, kurtulmaları için adakta bulunuyordu. Yolcuların arasındaki bir genç, Fâtiha-i Şerîfe ve İhlâs Sûrelerini okuyarak, hâsıl olan sevâbı; Peygamber efendimizin, Eshâb-ı kirâmın, evliyânın, âlimlerin ve zamânın velîlerinden Üftâde Hazretlerinin rûh-ı şerîflerine hediye etti. Sonra da; "Yâ hazret-i Üftâde! Himmetinizi, yardımınızı istirhâm ediyorum." dedi. O anda, uzaklardan bir karaltı peydâ oldu. Yaklaştıkca, bunun bir insan olduğunu, suyun üzerinde süratle kendilerine doğru geldiğini gördüler. Onun yürüdüğü yerlerde dalgalar hemen sâkinleşiyordu. Nihâyet o zât geminin yanına geldi ve gemiyi eliyle bir mikdâr tuttuktan sonra, geminin önünden yürümeye başladı. Yürüdüğü yerlerde deniz durgunlaşıyordu. Bir müddet sonra gözden kayboldu. Kaptan, o kimsenin su üzerinde gittiği istikâmete göre, geminin dümenini ayarladı. Bir müddet sonra, selâmetle sâhile vardılar. Herkes bu hâdise karşısında şaşırıp kaldı. Sâdece o delikanlı şaşırmamıştı. Yolcular sâhile çıktıklarında, bir kimse karşılarına çıkıp onlara: "Ey yolcular! Üftâde Hazretlerinin selâmı var. Sağ olduğum müddetçe, bu sırrı kimseye söylemesinler diye bana emretti." dedi.

Bir kış günü akşamı, Üftâde Hazretleri talebelerini toplamış sohbet ediyordu. Bir ara: "Dostlarım! Canımız tâze üzüm istedi. Acaba bulmak mümkün müdür?" buyurdu. Talebeler içlerinden: "Bu kış günü, bu karda tâze üzüm olur mu?" diye düşünürlerken, Azîz Mahmûd Hüdâyî de kendi kendine: "Mâdemki bu sözü hocam söyledi, mutlakâ bunda bir hikmet vardır." diye düşünerek ayağa kalktı ve: "Efendim! Müsâade ederseniz bendeniz getireyim." dedi. Müsâade edilince sepeti aldığı gibi Bursa nın Çekirge mevkiindeki bağa gitti. Bağ, karlar altında idi. Bir asma çubuğunun üzerinden karları temizlediğinde, salkım salkım üzümler gördü. Bunun hocası Üftâde'nin bir kerâmeti olduğunu anlayıp, üzümleri sepete koymaya başladı. Asmadaki üzümler bittiğinde, sepet de ağzına kadar dolmuştu. Sepeti omuzuna alarak dergâha doğru yürüdü. Hızlı hızlı yürürken, birden ayağı kaydı ve bir çukura düştü. Çukur derin olduğundan, çıkmak için çok uğraştıysa da başaramadı. Çâresiz kalınca hocası Üftâde den yardım istemek hatırına geldi ve içinden: "İmdât! Yâ mübârek Hocam!" der demez, çukurun başından bir ses: "Ey Mahmûd! Uzat elini de yukarı çekeyim!." dedi. Bu sesin sâhibine baktı, fakat tanıyamadı. Çukurun başındaki kimsenin kendisine gülümsediğini gördü. Utanarak elini uzattı. Yukarı çıktığında o kimseyi göremez oldu. Yine sepeti omuzuna alarak dergâha doğru süratle gitti. Hocasının huzûruna vardığında sohbet devâm ediyordu. Omuzunda üzüm dolu sepeti gören talebeler şaşırıp kaldılar. Üftâde Hazretleri, yardım edenin Hızır aleyhisselâm olduğunu söyledi. Talebeler hocaları Üftâde’nin, ALLAH celle celâluhu Teâlâ’nın katında yüksek bir velî olduğunu ve Azîz Mahmûd Hüdâyî’nin Hocalarına olan teslîmiyetini bir kere daha anladılar.

Bir gün Üftâde, talebeleriyle kıra çıkmıştı. Talebeler Hocalarına takdim etmek üzere, çiçeklerden demet yaparak huzûra getirdiler. Herkesin çiçeğini kabûl eden Üftâde, Azîz Mahmûd Hüdâyinin getirdiği kırık saplı çiçeği görünce: "Evlâdım! Bütün arkadaşların demet demet çiçek getirdikleri hâlde, sen niçin sapı kırık bir çiçek getirdin?" diye sordu. Hüdâyî de: "Efendim, zât-ı âlinize ne takdim etsem azdır. Fakat hangi çiçeği koparmak için eğilsem, o çiçeğin; ALLAH celle celâluhu Teâlâ’yı zikrettiğini gördüm. Ancak, bu gördüğünüz sapı kırık çiçeğin zikredemediğini görünce, onu size getirdim. Kusûrumu bağışlamanızı istirhâm ederim!" dedi. Bu cevap, Üftâde hazretlerinin çok hoşuna gitti ve Azîz Mahmûd Hüdâyîye hayır duâlarda bulundu.

Muhammed Üftâde Hazretleri, 1581 (H.989) senesinde Bursa da hastalandı. Talebelerini başına toplayıp, onlara son nasîhatlerini yaptıktan sonra, Kelime-i şehâdet getirerek vefât etti. Sağlığında kendi yaptırdığı câminin bahçesine defnedildi. Mezarının üzerine türbe yapıldı. Sandukasının başucundaki levhada şu şiir yazılıdır:

Üftâde Hazretlerinin yazdığı ve halk arasında meşhûr olan bir şiiri:


Hakk’a âşık olanlar,
Zikrullahtan kaçar mı?.
Ârif olan cevheri,
Boş yerlere saçar mı?.

Gelsin mârifet olan,
Yoktur sözümde yalan,
Emmâreye kul olan,
Hayr ü şerri seçer mi?.

Gerçek bu söz yârenler,
Gördüm demez görenler,
Kerâmete erenler,
Gizli sırrın açar mı?.

Üftâde yanıp tüter,
Bülbüller gibi öter,
Dervişlere taş atan,
Îmân ile göçer mi?.


BURSA’DAN KÂBEYİ SEYRETTİ:

Bir ikindi vaktinde, Muhammed Üftâde’nin yanına yaşlı bir kimse geldi. "Efendim! Bu sene çocuklarımla birlikte hacca gitmiştik. Vazifelerimizi yaptıktan sonra, maddî gücüm olmadığı için onları getiremedim. Yanlarına bir mikdar para bıraktıktan sonra, kendim geldim. Eğer onları buraya getirmek mümkünse, getirmenizi istirhâm edecektim." diye yalvardı. Üftâde de: "Sağlığımda kimseye söylemezseniz getirelim." buyurdu. Hacı da söylemeyeceğine söz verince, Üftâde Hazretleri adamın yönünü kıbleye doğru çevirdikten sonra: "Şimdi bakınız! Kâbe-i Muazzama’nın yanındaki namaz kılan şu kimseler hanımın ve çocukların değil mi?" buyurdu. Adam hayretle binlerce kilometre uzakta bulunan Kâbe’nin yanındaki çocuklarını gördü. Üftâde, namaz kılan çocuklara hitâb ederek: "Annenizle birlikte, Harem-i Şerîfin dışındaki deveye binip acele geliniz!" buyurdu. Çocuklar, namazlarını bitirir bitirmez annelerini aldılar ve dışarı çıktılar. Dışarda bir devenin beklediğini gördüler. Üçü birden deveye binip Bursa’ya doğru sürdüler. Devenin her adımı, gözün görebildiği uzaklığı katediyordu. Kısa bir zaman sonra deve, çocuklarla birlikte yanlarına geldi. Üftâde, deveye bir şeyler söyleyince, birden kayboldu. O, hacıya da: "Bunu sakın kimseye söyleme!" diye tekrâr tenbih eyledi.
Kaddesallahu sırrahu.. Himmeti var olsun inşâe ALLAHu TeâLâ!..


nOt: daha geniş bilgi için:
http://www.hzuftade.org/bilgi.html



Resim

ALLAHumme salli ve sellim ve bârik alâ seyyidinâ MuhaMMedin
Abdike ve
Nebiyyike ve
Rasûlike ve
Nebiyyi'l- Ummiyi ve alâ âlihi, ehl-i beytihi ve's-sahbihi ve uMMetihi...

ALLAHımız celle celâluhu!
BİZe MuhaMMedî Gayret,
PÎRimizden Hâl-i HiMMet,
RASÛLünden ŞiFâ-yı ŞeFâat,
ZÂTından İnâyet-Hidâyet-Selâmet
İZZet-i İhsÂNınla LûTFet-CEM’ et CUMÂMIza İnşae ALLAH!..


Resim MuhaMMedi MuHABBEtLerimİZLe!....
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: CuMâ CeM'im-İZ

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim


YAŞAdık -->HAKk’ın HÂLi-ni
--->KÛN feyeKÛN KemÂLi-ni
KÖRdük GÖRdük HAKk’a Şükür
->“CÂNda>CÂNÂN CemÂLi”-ni!.


ZEVK 8143

YERsiz-YURtsuz>YELLer GiBi.. ->BULut BULut DAĞda-TAŞta
->“bENLik BUZ DAĞı”n ERittik.. ->gÖZden AKan KaNLı YAŞta
YÂR AŞKın BAŞa BÜRÜdük
MEŞKin MAHŞERe SÜRÜdük
CUMÂ CEM’i ->BAŞçı İBRaHiM.. ->DivÂN DEM’i ->KARABAŞ'ta!.


12.05.17 13:06
brssbrsmm..başçıibrhmcâmisi..


ÖMRümü HAKk AŞKLa ÖRdüm
AŞKsız ->Â’MÂ İdim>KÖRdüm
->EL EYyLedi --->ReSûLuLLAH
RABBımı ->RABBımLa GÖRdüm!.

celle celâlihu..
sallallahu aleyhi vesellem…


YÂ HAYyu’L- HUuu!. ALLAH celle celâlihuu!.

Resim


Resim

Allâhumme salli ve sellim ve bârik alâ seyyidinâ MuhaMMedin
Abdike ve
Nebiyyike ve
Rasûlike ve
Nebiyyi'l- Ummiyi ve alâ âlihi, ehl-i beytihi ve's-sahbihi ve uMMetihi...

ALLAHımız celle celâluhu!
BİZe MuhaMMedî Gayret,
PÎRimizden Hâl-i HiMMet,
RASÛLünden ŞiFâ-yı ŞeFâat,
ZÂTından İnâyet-Hidâyet-SeLâmet
İZZet-i İhsÂNınLa LûTFet-CEM’ et CUMÂMIza İnşae ALLAH!..


Resim MuhaMMedi MuHABBEtLerimİZLe!....
Resim
Kullanıcı avatarı
Hakan
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 4962
Kayıt: 08 Eki 2006, 02:00

Re: CuMâ CeM'im-İZ

Mesaj gönderen Hakan »

Resim TEKe TEKte..

KüLLî ŞEYy >ALLAHın NÛRu
İnKÂR-İkRÂR>TEVHiD TÛRu
ELEST İLe MaHŞER ->BURda
hER NEFes ->hERkeSin SÛru..

ZEVK 8114

KÛN feyeKÛN>gÖLge OYUNu ->KULLuğun MekÂN ZamÂNı
->KAPIsı Yok!. ->BACAsıYOk!.. ->BUra-sı ->İmtihÂN HANı
DOĞar BeBe.. ÖLür DeDe..
->HAKk’a >DUÂ EDe EDe..
YiNE CUMÂ CEM’indeyİZz.. ->Abd-ü-RABBı ->CÂN-CÂNÂNı!.




21.04.17 11:52
brsbrsmm..tktktrstkkmdecâncÂnÂn..



BUra>BUrsam ->DİReğiyİZz
HALKa ->HAKkın GEReğiyİZz
KADRimİZ BİLen BULunmaZz
-->ReSÛLuLLAH YÜReği-yİZz!.
..sallallahu aleyhi vesellem..

YÂ HAYyu’L- HUuu!. ALLAH celle celâlihuu!.


Resim


Resim

Allâhumme salli ve sellim ve bârik alâ seyyidinâ MuhaMMedin
Abdike ve
Nebiyyike ve
Rasûlike ve
Nebiyyi'l- Ummiyi ve alâ âlihi, ehl-i beytihi ve's-sahbihi ve uMMetihi...

ALLAHımız celle celâluhu!
BİZe MuhaMMedî Gayret,
PÎRimizden Hâl-i HiMMet,
RASÛLünden ŞiFâ-yı ŞeFâat,
ZÂTından İnâyet-Hidâyet-SeLâmet
İZZet-i İhsÂNınLa LûTFet-CEM’ et CUMÂMIza İnşae ALLAH!..


Resim MuhaMMedi MuHABBEtLerimİZLe!....
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: CuMâ CeM'im-İZ

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim

gÖLgemLe bEN
bENdeki ->SEN
->”NÛRun aLâ->
NÛR”dan GEL-EN..



Resim


SıRR-ı SıFıR ->SîNe SAZı
CÂNÂN NÂZa>CÂN NiYÂZı
BİZ BİR-İZ ->İLE-BİLE-Lik
CUMÂ CEM’i ->AŞK NAMAZı..


ZEVK 8167

NÂSiB<->KıSMet ÂLEMi-nde ->BEDEN KIRATı-n NALLadık!
OLsun!. OLmasın!. ->OLÂN-da ->NEFiS KITMÎRi-n YALLadık!

KALBimizi ->HAKk’a AÇtık
RÛHumuzLa>RABB’a KAÇtık

->MAHKeMe CÂMii ->CEM’i-nde -->CUMÂ SALÂTı-n SALLadık!.


26.05.17 13:34
brsbrsm..mahkemcâmimizdegnLmm..




YÂ HAYyu’L- HUuu!. ALLAH celle celâlihuu!.


Resim


Resim

Allâhumme salli ve sellim ve bârik alâ seyyidinâ MuhaMMedin
Abdike ve
Nebiyyike ve
Rasûlike ve
Nebiyyi'l- Ummiyi ve alâ âlihi, ehl-i beytihi ve's-sahbihi ve uMMetihi...

ALLAHımız celle celâluhu!
BİZe MuhaMMedî Gayret,
PÎRimizden Hâl-i HiMMet,
RASÛLünden ŞiFâ-yı ŞeFâat,
ZÂTından İnâyet-Hidâyet-SeLâmet
İZZet-i İhsÂNınLa LûTFet-CEM’ et CUMÂMIza İnşae ALLAH!..


Resim MuhaMMedi MuHABBEtLerimİZLe!....



Resim

MAHKEME CÂMİİ

Çelebi Sultan Mehmet zamanında, Hoca Muslihiddin tarafından 1493 yılında yaptırıldığı tahmin edilmektedir.
Câmi, 7,67 x 8,10 metre iç ölçülerinde olup, 5 metre derinliğinde bir son cemaat yeri bulunmaktadır. Doğu yönünde yer alan pencerenin sivri kemeri iki tuğla, bir taş dizisi ile örülmüş ve tuğladan kuş gagası, zencirek motifi ile çerçevelenmiştir. Pencere alınlıklarına taş ve tuğlalarla baklava motifi işlenmiştir. Son cemâat yeri, asıl ibadet mekanından daha aşağı seviyede, ahşap tavanlı ve üzeri çatı ile örtülüdür. Prizmatik üçgenler üzerine oturan ana mekan kubbesi, dıştan sekizgen kasnaklıdır.
Minâreye câminin doğu köşesinden çıkılmaktadır. Kubbe hizasına kadar yükselen kesme taş tuğla örgülü kaide sekizgen olup, yapıya bitişik durumdadır.
İbrahim paşa Sokağı ile Kız Lisesi Sokağının kesiştikleri köşede bulunmaktadır. Şehir merkezinden Tahtakale Meydandan yürüyerek ulaşım sağlanabilir.

İbrahimpaşa Sokağı ile Kız Lisesi sokağının kesiştikleri köşede yer alan Mahkeme Câmisinin, Çelebi Mehmed zamanında Hoca Muslihiddin tarafından yaptırıldığı savunulmakla beraber;
Hoca Muslihiddin Efendi, Irgandı Köprüsü yaptıran kişidir. Câminin 1493 yılında yapıldığı da savunulur.
Diğer bir iddiâya göre câmiyi Çandarlı Hayreddin Paşa'nın oğlu, Çelebi Sultan Mehmed’in veziri, Sultan II.Murad’ın Sadrazamı Çandarlı İbrahim Paşa yaptırmıştır.
İlk yapıldığında mahalle mescidi olarak hizmet veren İbrahim Paşa Câmi, 1615 yılında, Sultanın izniyle câmiye dönüştürülmüştür.
Câminin önünde tarihi bir çınar ile onun yanında tarihi bir çeşme bulunur. Bu çeşme son yıllarda yenileştirilmiştir.
Resim
Kullanıcı avatarı
Hakan
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 4962
Kayıt: 08 Eki 2006, 02:00

Re: CuMâ CeM'im-İZ

Mesaj gönderen Hakan »

Resim

Resim

ZEVK 3678

Nûrullah’tan NûR-u MîM’e, CeLâL-CeMâLullah CeM’i
KULluk TeVHiD İmtihanı, tERcih için DünYa YeM’i
KâiNât’ın KaLBi KÂBE, MuHABBEt MâBeDi MeDİNe!
HaCERRin HaRaMda HAZZı, İsmâil’in ZeVK ZeM-ZeM’i…


05.06.09 12:51
DeM de CeM’ de…
Yşl câmi..


Resim

Allâhumme salli ve sellim ve bârik alâ seyyidinâ MuhaMMedin
Abdike ve
Nebiyyike ve
Rasûlike ve
Nebiyyi'l- Ummiyi ve alâ âlihi, ehl-i beytihi ve's-sahbihi ve uMMetihi...

ALLAHımız celle celâluhu!
BİZe MuhaMMedî Gayret,
PÎRimizden Hâl-i HiMMet,
RASÛLünden ŞiFâ-yı ŞeFâat,
ZÂTından İnâyet-Hidâyet-Selâmet
İZZet-i İhsÂNınla LûTFet-CEM’ et CUMÂMIza İnşae ALLAH!..

ZEVK 4748

DevrÂNda Resim SeyrÂN BUL-ÂNa.. Resim DEM bu DEMin DEM-i CuMâ!
CevlÂNda Resim HayrÂN OL-ÂNa Resim BİZ BİR-İZin Resim CEM’-i CuMâ!
KaLB KazÂN-KaFa TASInda Resim “Ve’n- NÂS”ında Resim KRÂ!” sında
Resim HaBbîBuLLaH HİRÂsında
.. Resim HaKKikat HatEM-i Resim CuMâ!..


27.01.12 10:23
brs….cmcm

Resim
Resim
Resim

bî-RAHMetike yâ erhame'r- rahîmiyn!
bî-RAHMetike yâ erhame'r- rahîmiyn!
bî-RAHMetike yâ erhame'r- rahîmiyn!.
İrhamNÂ yâ RABBBeNâ ceLLe ceLÂLihuu!..


Âmin Yâ Latîf Yâ Kerîm ALLAH celle celâluhu!
Âmin Yâ Rahîm Yâ Vedûd ALLAH celle celâluhu!
Âmin Yâ Fettâh Yâ Gaffâr ALLAH celle celâluhu!
Âmin Yâ Settâr Yâ ALLAH ALLAH celle celâluhu!..

Âmin... Âmin... Âmin... Âmin!.. Yâ Muîn Celle Celâluhu.

Kul İhvÂNi


Resim
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: CuMâ CeM'im-İZ

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim

->MuhaMMedî GÜL kOKUduk
GÜL KOKan TEVHiD DOKUduk
CÜMMLeyi ->CEM’e >ÇAĞırdık
->“İKİnci EZÂNı -->OKU!.”duk!.

ZEVK 8179

DEM bU DEMde>KuL İhvÂNi ->CÜMMLe CihÂNın CEM’inde
“KÛN feyeKÛN NOKTAsı”-nda ->CÂNda CÂNÂNın CEM’inde
->HÂL-i HaZıR ->HUMÂmız HAYy
CEMMü’L- CEMMde CUMÂmız HAYy
HACERLe ->İRFÂNLa BİLe.. ->“EMiR SULTÂN-ın CEM’i”nde!.


02.06.17 12:58
brsbrsm..emirsltÂNcâmiicumaCEM’i..hcrirfÂnn..


Resim

Resim

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا إِذَا نُودِي لِلصَّلَاةِ مِن يَوْمِ الْجُمُعَةِ فَاسْعَوْا إِلَى ذِكْرِ اللَّهِ وَذَرُوا الْبَيْعَ ذَلِكُمْ خَيْرٌ لَّكُمْ إِن كُنتُمْ تَعْلَمُونَ
Yâ eyyuhâllezîne âmenû izâ nûdiye li’s- salâti min yevmi’l- cumuati fes’av ilâ zikrillâhi ve zerûl bey’a, zâlikum hayrun lekum in kuntum ta’lemûn: Ey iman edenler! Cuma günü, namaz için ezân okunduğu zaman hemen Allah’ın zikrine, (hutbe dinlemeye ve namaz kılmaya) gidin; alışverişi bırakın. Bu (hutbe dinlemek ve namaz kılmak), sizin için daha hayırlıdır; eğer bilirseniz...(Cuma 62/9)

ALLAHımız celle celâluhu!
BİZe MuhaMMedî Gayret,
PÎRimizden Hâl-i HiMMet,
RASÛLünden ŞiFâ-yı ŞeFâat,
ZÂTından İnâyet-Hidâyet-Selâmet
İZZet-i İhsÂNınla LûTFet-CEM’ et CUMÂMIza İnşae ALLAH!..

Âmin! Yâ Muîn! YâRabbenâ!..



Allâhumme salli ve sellim ve bârik alâ seyyidinâ MuhaMMedin
Abdike ve
Nebîyyike ve
Rasûlike ve
Nebiyyi'l- Ummîyyi ve alâ âlihi, ehl-i beytihi ve's-sahbihi ve ÜMMetihi...

ResimMuhaMMedî MuhaBBetlerimİZle...
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: CuMâ CeM'im-İZ

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim

İNKÂRı BEN-Lik KAYGuSU
İNÂNmak ALLAH DUYguSU
İSTer GÖZde ->İSTer ÖZde
İŞin ASLı ->BiR DAMLa SU!.

ZamÂN ->SANAL SELi ->AKAN
GÖZ’ün GÖR!ür->ÖZden BAKAN
->“GELECEK”te -->Hep YAŞıYOR
->“GEÇMİŞ”te ->ESER BIRAKAN!.

ZEVK 8203

ALLAH-RASÛL HUZURUnda ->HÂL-i HAZIRım ->HARÂB’ta
->ELim ->EHL-i BEYT ELİnde -->VELÂYet ->EBû TURÂB’ta
DOKuz KuBBeLi CÂMi’de
->HAYRÂTın ELi CÂMi’de
->CUMÂ’mızı CEM’ EYYyLedik -->MuHiDDiN MOLLA ARAB’ta!.


16.06.17 13:04
brsbrsmm..mollaarabcâmisindeaşkbâzârımızz..


->CUMÂ’nın -->ÇiFte EZÂNı
GEÇMİŞ-GELECEK ->Şu ÂNı
CEM’ EDer->DELi GÖNLümde
CihÂNda ->CÂNda ->CÂNÂNı!.



ResimResimResim


Resim

Allâhumme salli ve sellim ve bârik alâ seyyidinâ MuhaMMedin
Abdike ve
Nebîyyike ve
Rasûlike ve
Nebiyyî'l- ÜMMîyyi ve alâ âlihi, Ehl-i Beytihi ve's- Sahbihi ve ÜMMetihi...

ALLAHımız celle celâluhu!
BİZe MuhaMMedî Gayret,
PÎRimizden Hâl-i HiMMet,
RASÛLünden ŞiFâ-yı ŞeFâat,
ZÂTından İnâyet-Hidâyet-Selâmet
İZZet-i İhsÂNınla ->Her YERde>Her ÂNda>Her HÂLde>Her NEFeste ->HABLi'L- VERiD LüBBü'L- LÜBBümüzde LûTFet -> CÂNda CÂNÂNımız ->CEM’ et CUMÂMIza İnşae ALLAH!.



Resim
Resim
Resim

bî-RAHMetike yâ erhame'r- Rahîmiyn!
bî-RAHMetike yâ erhame'r- Rahîmiyn!
bî-RAHMetike yâ erhame'r- Rahîmiyn!.
İrhamNÂ yâ RABBBeNâ ceLLe ceLÂLihuu!..


Âmin Yâ Latîf Yâ Kerîm ALLAH celle celâluhu!
Âmin Yâ Rahîm Yâ Vedûd ALLAH celle celâluhu!
Âmin Yâ Fettâh Yâ Gaffâr ALLAH celle celâluhu!
Âmin Yâ Settâr Yâ ALLAH ALLAH celle celâluhu!..

Âmin!. Âmin!. Âmin!. Âmin!.. Yâ Muîn Celle Celâluhu..


Resim


Resim

MOLLA ARAB CÂMİsi:

Bursa, Yıldırım, Molla Arap Mahallesi Balabancık Caddesi’nde bulunmaktadır.16.yüzyılın ilk çeyreğinde “Molla Arap” ünvanlı Mevlânâ Mehmet bin Ömer bin Hamza tarafından yaptırılmıştır.
Cami dikdörtgen bir plan üzerine oturtulmuş olup, asıl ibadet alanı üzerinde ardı ardına Dokuz kubbeli olan cami, Bursa Ulu Câmi’den sonra gelen çok kubbeli câmilere örnek teşkil etmektedir. Dört büyük fil ayağı üzerine oturtulmuştur. Câminin duvarları üç sıra tuğla ve moloz taşı ile örülmüştür.
19.yüzyılda meydana gelen bir deprem sonucu câmi kısmen yıkılmış, aksına rastlayan iki kubbe ve kubbeyi taşıyan ayakları sağlam kalmıştır. Ampir üslubunda bir tâmir ile câmi kullanılır hale gelmiş ve üst kısmı dokuz kubbe ile örtülmüştür. Kuzeybatı köşesindeki minâre tuğla gövdeli olup sekizgen kâideden üçgenler aracılığı ile silindirik gövdeye geçilmektedir. Minârenin külahı, Bursa’daki hiçbir minârede benzeri olmayan şekilde boğuntulu ve sivridir. Câminin önünde büyükçe bir avlu vardır.
Câminin yakınında, Molla Arap’a ait olduğu bilinen türbesi mevcuddur.



Resim

MOLLA ARAB
Kaddesallahu sırrahu..


İslâm âlimlerinin büyüklerinden. İsmi, Vâ’iz Muhammed bin Ömer bin Hamza Antâkî olup, lakabı Muhyiddîn’dir. Haleb’den Bursa’ya gelmiş olduğundan dolayı Molla Arab dendi. Bu isimle şöhret buldu. Antakya’da doğdu. Doğum târihi bilinmemektedir. 938 (m. 1552) senesi Muharrem ayında Bursa’da vefât etti. Kabri, Bursa’nın kıble tarafında, dağa yaslanmış ve kendi adıyla anılan mahallededir. Kabrin bulunduğu yerden bir sokak sonra Molla Arab Câmii bulunur. Bu câmi, 1955 senesinde Bursa Eski Eserleri Sevenler Kurumu tarafından bugünkü şekline getirilmiştir.
Şimdi iki kubbeli ve tek minareli olan bu câmi, eskiden dokuz kubbeli ve üstü kurşun kaplı idi. Zelzelede kubbeler çökünce, iki tanesinin duvarları ve bir kısım kemerleri ile, dışarıda bir minaresi kalmıştır.
Molla Arab’ın dedesi, büyük âlim Teftâzânî’nin talebelerinden olup, Mâverâünnehr’den Antakya’ya geldi. Babası da âlim, sâlih bir zât idi. Molla Arab, küçük yaşta Kur’ân-ı kerîmi, Kenz ve Şâtıbî ve ba’zı eserleri ezberledi. Fıkıh ilmini fazilet sahibi babasından, usûl-i fıkh, kırâat ve Arabî ilimleri, amcaları Şeyh Hasen ve Şeyh Ahmed gibi âlimlerden öğrendi. Hocalarının feyz ve bereketleri ile, ilimde üstün bir dereceye yükseldi. Daha sonra Tebrîz diyarına gitti. Birkaç yıl kalıp, Tebrîzli Mevlânâ Mürîd’den ilim öğrendi. Sonra Antakya’ya döndü. Haleb ve Kudüs’deki âlimlerle görüştü. Çok şey öğrendi. Şöhreti her yere yayıldı. Hacca gitti. Bir müddet mücavir olarak kaldı. Sonra Mısır’a gelip, İmâm-ı Süyûtî ve Şa’bî’nin derslerinde bulundu. Hadîs ilminde icâzet (diploma) aldı. Va’z, ders ve fetvâ verdi. Mısır’daki Çerkez sultanlarından Kayıtbay, onun sohbetlerine katıldı ve va’zlarını dinledi. Ona çok hürmet etti ve sevgisi sebebiyle Mısır’dan ayrılmasına müsâade etmedi. Onu vâ’iz ve müftî ta’yin etti. Molla Arab, fıkıh ilmine dâir “Müstesfâ” ve “Dürer Gurer” kitablarındaki mes’eleleri içinde toplayan “Nihâyet-ül-Fürû’” adlı eseri yazıp, Sultan’a hediye etti. Herkesten hürmet ve saygı gördü.

901 (m. 1495) senesinde Sultan Kayıtbay vefât edince, Molla Arab Bursa’ya gitti. Orada halk ve ileri gelenlerden çok hürmet gördü. Va’z edip, devamlı ALLAHu TeâLâ’nın emir ve yasaklarını bildirdi. Halka, haram ve günahların öldürücü zehir olduğunu anlattı. Sonra İstanbul’a gitti. Burada da va’z ve irşâd ile meşgul oldu. Sultan ikinci Bâyezîd Han, Molla Arab’ın şöhretini işitip dersine geldi. Va’zını dinleyip te’sirli konuşmalarına hayran oldu. Çok defa ziyâretine gelip devletin bekâ ve devamı için duâlarını taleb etti. Molla Arab, “Tehzîb-üş-Şemâil”, “Hidâyet-ül-İbâd ilâ sebîl-ir-reşâd” adlı eserlerini yazıp, Sultan Bâyezîd Hân’a hediye etti. Ayrıca Sultan’ın gazâ sevâbına kavuşmasını istedi. Kur’ÂN-ı kerîm’de, Nisâ Sûresi 95. âyet-i kerîmesinde meâlen; “Mü’minlerden özür sahibi olmaksızın cihaddan geri kalanlarla, Allah yolunda mallarıyla ve canlarıyla savaşanlar bir olmazlar. Allah, mallarıyla ve canlarıyla savaşanları, derece bakımından oturanlardan çok üstün kıldı. Bununla beraber Allah, ikisine de Cenneti va’detmiştir. Fakat Allah, savaşanlara, oturanların üstünde pek büyük bir mükâfat vermiştir” buyurulduğu üzere, Sultan’ı gazâya teşvik etti. Ve ordu, Yundu seferine çıktı.

لاَّ يَسْتَوِي الْقَاعِدُونَ مِنَ الْمُؤْمِنِينَ غَيْرُ أُوْلِي الضَّرَرِ وَالْمُجَاهِدُونَ فِي سَبِيلِ اللّهِ بِأَمْوَالِهِمْ وَأَنفُسِهِمْ فَضَّلَ اللّهُ الْمُجَاهِدِينَ بِأَمْوَالِهِمْ وَأَنفُسِهِمْ عَلَى الْقَاعِدِينَ دَرَجَةً وَكُلاًّ وَعَدَ اللّهُ الْحُسْنَى وَفَضَّلَ اللّهُ الْمُجَاهِدِينَ عَلَى الْقَاعِدِينَ أَجْرًا عَظِيمًا
"Lâ yestevî’l- kâıdûne minel mu’minîne gayru ulîd darari ve’l- mucâhidûne fî sebîlillâhi bi emvâlihim ve enfusihim. Faddalallâhu’l- mucâhidîne bi emvâlihim ve enfusihim alâ’l- kâidîne dereceh (dereceten). Ve kullen vaadallâhu’l- husnâ. Ve faddalallâhu’l- mucâhidîne alâ’l- kâıdîne ecran azîmâ (azîmen).: Özür sahibi olmayan mü'minlerden (savaşa gitmeyip) oturanlar ile ALLAH’ın yolunda mallarıyla ve canlarıyla cihad edenler bir (eşit) değildir. ALLAH, mallarıyla ve canlarıyla cihâd edenleri derece bakımından, oturanların üstünde faziletli kıldı ve ALLAH hepsine “Hüsnâ”yı vaadetti. Ve ALLAH mücahidleri, oturup kalanlar üzerine “büyük ecir” ile üstün kıldı.” (Nisâ 4/95)

Molla Arab, Metan Şehrinin fethine sebeb oldu. Kaleye ilk giren mücâhidler arasında idi. Gazâdan dönüşünde, İstanbul’da va’zlarına devam etti. Sonra ehl ve ıyâliyle (çoluk-çocuğuyla) Haleb’e gitti. Orada Çerkes beylerinden Hayr Bey’den çok hürmet gördü. Hayr Bey onun bütün ihtiyâcını karşılamak istedi. Fakat o, takvâsından, onun zerre miktarı bir şeyini kabûl etmedi. Haleb’de üç yıl kadar va’z, hadîs ve tefsîr ile meşgûl oldu. Bid’at ehli ve bozuk fırkaların zararlarını anlattı. Daha sonra İstanbul’a döndü..

Yavuz Sultan Selim Hân’ı, şiirlerle cihâda teşvik ve tahrik eyledi. Bu maksadla “Es Sedâd fî fedâili’l- Cihâd” kitabını yazdı. Çaldıran seferine katılıp, askere va’z ederek cesâret verdi. Muharebede duâ eder, Pâdişâh: “Âmin!.” derdi. Sarayköy ve Üsküp’te de on sene va’z ve nasihat ederek, çok kâfirin hidâyetine sebep oldu. Sultan Süleymân Hân ile de Engürüs Seferine katılıp, zafer için yaptığı duâları makbûl-i ilâhî oldu. Sonra Bursa’ya gelip, çeşitli kitaplar yazdı. Kimya bilgisi de çoktu.
İki mescid, iki de câmi yaptırdı. Nafakasını ticâret yaparak kazanırdı. Kimseden birşey kabûl etmedi. Hâfızası çok kuvvetli idi. Meşhûr altı hadîs kitabından hadîs-i şerîfleri bilirdi. Âlim, faziletli, mücâhid bir zât idi. Sîret-i Nebevî’yi bildiren “Tehzîbü’ş- Şemâil” ve “El Mekâsıd fî fedâili’l- Mesâcid” adlı kitabları meşhûrdur.

Asıl adı Muhittin Mehmet olmasına rağmen, "Mehmet Molla" ve "Arap Molla" lakabıyla meşhur olmuştur. Kendisine "Arap Va’izi" de denirdi.
Arap diyarından geldiği düşünülerek kendisine bu lakap takılmıştır. Molla Arap hazretlerinin dedesi Hamza, Ailesi ile Türkistan’dan Antakya’ya göç etmiş ve muhtemelen Molla Arap 1460 yıllarda burada dünyaya gelmiştir.
Çocukluğunda Antakya’da , babası Ömer Efendi ile amcalarından ders alan Molla Arap, daha sonra Hasankeyf , Diyarbakır ve Tebriz’de tahsilini devam ettirdi. Tebriz dönüşünde Haleb’de verdiği vaaz, ders ve fetvaları ile ünü her tarafa yayıldı. Ardında Kudüs ve Mekke’de bir müddet tahsil gördü, bu arada Hac görevini yerine getirdi. Daha sonra Kahire’ye geçerek devrin meşhur bilgini Celaleddin es- Suyutî’den ders aldı. Burada yazdığı “en Nihâye” adlı eserini okuyan , vaaz ve sohbetlerine katılan Memlük Sultanı Kağıtbay’ın takdirini kazandı. Sultan’ın ölümüne kadar Mısır’da kaldı. Molla Arap, 1497 yılında Mısır’dan döndü ve Bursa’ya yerleşti.
Etkili vaazları ile Bursalıların sevgi ve beğenisini kazandı. Ardından İstanbul’a giderek vaazlarına orada da devam etti. II. Beyâzıd’ın takdirini aldı. Beyâzıd, Mora Seferine giderken Molla Arap’ı da beraberinde götürdü. Modon Kalesi’nin fethinde kaleye ilk giren gaziler arasında Molla Arap bulunuyordu.

İstanbul’a dönüşünde bir müddet vaazlarına devam eden Molla Arap, âilesi ile birlikte tekrar Halep’e gitti ve orada hadis ve tefsir dersleri okuttu. Vaazlarını sürdürdü. Şah İsmail aleyhtarlığı, onun Osmanlı Ülkesine dönmesine sebep oldu. Yavuz Sultan selim’i Şark Seferine iknâ etti ve Yavuz Sultan Selim ile İran Seferine katıldı.
Daha sonra Rumeli’ye geçen Molla Arap Üsküp’te bir mescid, Saraybosna’da bir câmii ve medrese yaptırdı, 10 yıl boyunca burada tefsir okuttu.

1526 yılında Kanuni Sultan Süleyman’la birlikte Macaristan Seferine katıldı. Sefer dönüşünde Bursa’ya yerleşti 9 kubbeli olarak Molla Arap Câmii’nin inşasını başlattı fakat tamamlayamadan 18 ağustos 1531 de vefât etti. Câminin haziresine defnedildi. O hazireden günümüze yalnızca Molla Arap mezarı kaldı. Mahalle de, ” Mollaarap Mahallesi” adını aldı. Molla Arap, seyâhate meraklı biri idi. Herkese kendini sevdirir , vaktini ders ve nasihatle geçirirdi. Sevimli bir simâya, tatlı bir ifâdeye sahipti. Tefsir, hadis gibi dini ilimler yanında kimya ilminde de engin bir bilgiye sahipti. Kimya ile ilgili kitabı da vardır. Geçimini ticâretle sağlardı. Bir çok öğrenci yetiştirdi ve hayır müesseseleri kurdu.. radiyallahu anhu..
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: CuMâ CeM'im-İZ

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim

MAHŞER>ELESt>BELÂsı VAR
->“SıRR-ı SIFIR SEL”sı VAR
->BURA-sı -->BURSA BÂZÂRı
HER MECNÛNun LEYyLÂsı VAR!.

ZEVK 8211

KÛN ->feyeKÛN ->YuSEBBiHu! ->MÎMimiz ->ELiF-LÂM-Ladık!
SÖZ>RABBın ->SESi>RESÛLden.. KELÂMuLLAH KeLÂM-Ladık!
SELLi ->RESÛLün SALÂVÂt
SALLı ->HAKk ALLAHa SALÂt
“MECNÛN DEDE CÂMİsi”nde ->CÂNda ->CÂNÂN SELÂM-Ladık!.

celle celâlihu..
sallallahu aleyhi vesellem…

23.06.17 13:09
brsbrsmm..mcnndedecâmisindecumâcem’i..


KÛN ->feyeKÛNuz İhvÂNim
“OLAN->OYUN”uz İhvÂNim
LEYyLÂ’mız>AKLımda sAKLı
BİZ de>MECNÛNuz İhvÂNim!.

Resim

MECNÛN-Luk HASLar HASInda
->LEYyLÂ-sı ->SEFER TASInda
ÇİLLe ÇÖLü->KUL İhvÂNimmm
->ÇELİK ZIRHLar->ARKASInda!.

YÂ HAYyu’L- HUuu!. ALLAH celle celâlihuu!.


Resim


Resim

Allâhumme salli ve sellim ve bârik alâ seyyidinâ MuhaMMedin
Abdike ve
Nebiyyike ve
Rasûlike ve
Nebiyyi'l- Ummiyi ve alâ âlihi, ehl-i beytihi ve's-sahbihi ve uMMetihi...

ALLAHımız celle celâluhu!
BİZe MuhaMMedî Gayret,
PÎRimizden Hâl-i HiMMet,
RASÛLünden ŞiFâ-yı ŞeFâat,
ZÂTından İnâyet-Hidâyet-SeLâmet
İZZet-i İhsÂNınLa LûTFet-CEM’ et CUMÂMIza İnşae ALLAH!..


Resim MuhaMMedi MuHABBEtLerimİZLe!....



Resim MECNÛN DEDE
Kaddesallahu sırrahu

Mecnûn Dede 40 Abdal dan birisidir. Sırlarla dolu bir derviştir. Kerâmetini gören Fatih devri Subaşılarından Çakır Ağa, Mecnûn dede‘nin şimdiki kabrinin bulunduğu Mecnun Dede Câmiini 1440 yılında ve civarındaki Çakır Ağa Hamamını yaptırmış ve hatta hamamdaki ufak halvetin bir evliyâ halvetidir derler. Çakır Hamamının bir kısmı Mecnûn Dede vakfına aittir. Câmiinin bitişiğinde Mecnûn Dede Dergâhı vardı. Burada her gün fakirler doyurulurdu. Sonraları tarikat düşmanlarından biri burayı medreseye çevirmiş , şimdi ise şahıs mülkü olmuştur..
Mecnûn Dedeni kabri kardeşi Lokman Dede ile beraber câminin yanındadır ancak günümüze kalmamıştır. Câminin haziresinde ise ; Hacı Nasuh bin Beyazıd isimli bir kişinin kabir ve ayak taşı vardır.

Mecnûn Dede'nin Bursa fethinde Orhan Gazi'ye (salt. 1326-1362) yardımcı olduğuna inanılan "kırk abdal" arasında sayılır. Kardeşi Lokman Dede ile birlikte Bursa merkez Osmangazi İlçesi"nde aynı adla anılan mahallede bir mescid ve yanında bir zâviye yaptırmıştı. Bu zaviye uzun süre işlev üstlendikten sonra medreseye dönüştürülmüştür. Kırk abdaldan olan Mecnûn Dede'nin keramet sahibi olduğuna inanılırdı. Çakır Ağa, sonraki yıllarda zaviye yanında bir hamam yaptırmış ve bunun ufak halvetini Mecnun Dede'nin makamı, "Evliyâ Hâlveti" diye adlandırarak kudsamıştı. Mecnun ve Lokman dedelerin mezarı, yaptırdıkları mescidin haziresinde idi..


Resim

MECNUN DEDE CÂMİİ

Tahtakale Mahallesi Kurşunlu Sokak Osmangazi/Bursa..
ULU CÂMİ'nin güneyinde, Tahtakale Çarşısı'nın batısında bulunan bu câmiyi, Fatih devri Subaşılarından Çakır Ağa, 1440 yılında Mecnûn Dede adına yaptırılmıştır. Tek kubbe ile örtülü olan câminin asıl ibâdet mekanı, kare yakın plan şemasına sahiptir. Yapı kalkan duvarlı, tonoz örtülü son cemaat yeri ile dikdörtgen bir alana oturmaktadır. Minâresinin oranları da oldukça ölçülü bir forma sahiptir.

7,38X7,60 metre iç ölçülerinde olan câminin girişinde, 2,90 metre de son cemaat yeri bulunur. Yapının üzeri tek kubbe ile örtülü iken, son cemaat yeri tonozla örtülüdür. Duvarları üç sıra tuğla bir sıra kesme taş ile örülmüştür. Son cemaat yeri eskiden üç kubbe ile örtülüymüş. Girişi Bursa kemerlidir. Duvarlarında kuş gagası ve yaba motifleri egemendir. Tek kubbeli, kalkan duvarlı, taş- tuğla alaşımlı ve kirpi saçaklı tipik bir Bursa câmisidir..
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: CuMâ CeM'im-İZ

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim

OLmuş OLacak İhvÂNim
“OLAN”dır Hak İhvÂNim
Şikâyetsiz ŞÜKÜR EYyLe
Soğuk ve Sıcak İhvÂNim!.

ZEVK 8234

GEÇMİŞe PİŞmân AĞLadık ->TEVBe EDip GÖZ YAŞı DÖKtük
KİBRiYâ ->EL KEBîR Hakkı -->Kibrimiz ->KÖKünden SÖKtük
CÂN KUŞU KANLı KAFeste
ALıp <-> VERdiği NEFeste
->“ŞEKER HOCA CÂMİsi”nde ->CUMÂ CEM’ine ->DİZ ÇÖKtük!.


30.06.17 10:26
brsbrsmm..şkrhocacâmisicumâcem’i..


TEFrit-İFRat>Soğuk-Sıcak
->İ’tiDÂLi -->CÂN CeNNeti
>MuhaMMedî HAKk ÂŞıK’ın
>MENNÂN ALLAH’a MiNNeti!.


KİBRiYâ: Azamet. Cenâb-ı ALLAH'ın azameti ve kudreti, her cihetle büyüklüğü..

El Kebîru:
Resim

El Mennanu:
Resim

YÂ HAYyu’L- HUuu!. ALLAH celle celâlihuu!.



Resim


Resim

Allâhumme salli ve sellim ve bârik alâ seyyidinâ MuhaMMedin
Abdike ve
Nebiyyike ve
Rasûlike ve
Nebiyyi'l- Ummiyi ve alâ âlihi, ehl-i beytihi ve's-sahbihi ve uMMetihi...

ALLAHımız celle celâluhu!
BİZe MuhaMMedî Gayret,
PÎRimizden Hâl-i HiMMet,
RASÛLünden ŞiFâ-yı ŞeFâat,
ZÂTından İnâyet-Hidâyet-SeLâmet
İZZet-i İhsÂNınLa LûTFet-CEM’ et CUMÂMIza İnşae ALLAH!..


Resim

MuhaMMedi MuHABBEtLerimİZLe!....



Resim

ŞEKER HOCA CÂMİİ

Nalbantoğlu Mahallesi Şeker Hoca Caddesi Osmangazi/Bursa..
Şeker Hoca Câmii: Ulu Câmi'nin arkasındaki Câminin yapım tarihi ve yaptıranıyla ilgili kesin bilgiler bulunmamaktadır. Ancak, 1484 tarihli Sicil kayıtlarından yola çıkarak, Şeker Hoca’nın Çelebi Mehmed ya da II. Murad döneminde yaşamış olduğu ve câmiyi de bu dönemlerde yaptırmış olduğu kabul edilebilir. Kesme taş ve tuğlanın birlikte kullanıldı bir duvar örgüsüne sahip olan câmi, kare planlı ve üzeri kurşun ile kaplı kasnaksız bir kubbe ile örtülüdür..

8,20X8,20 metre iç ölçülerinde olan câminin üzeri bir büyük kubbe ile örtülmüştür. Câminin duvarları ise, moloz taşı ile örülmüştür. Câminin girişinde Bursa kemerleri bulunup, içersi sekiz pencere ile aydınlanmaktadır. Kubbeli olan yapının girişinde ahşap çatılı bir son cemaat yeri bulunur.
Sultan Çelebi Mehmet döneminde, Şeker Hoca lâkaplı, Horasan’lı velî Mevlânâ Baba Yusuf bin Hamid (1397-1479) tarafından yaptırılmıştır. Câminin bânisi Şeker Hoca, bitişikteki türbede medfundur.
Hemen yanında ufak bir mezarlığı bulunan Şeker Hoca Câmii, halen sağlam ve ibâdate açık durumdadır..
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: CuMâ CeM'im-İZ

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim


“EZEL-EBED BİZ BİR-İZ”-de
KULuz>EL HAKk HÂMi-deyiz
->“MîM-i MuhaMMedî İZ”-de
->Her CuMÂ>Bir CÂMi-deyiz!.

ZEVK 8249

MiSKiN ELBiSesin GİYmiş ->Nİce MeLÂMîLer GÖRdüm
->Nİce DAĞ GÜLLeri AÇar ->AŞK KOKan KARA ÇALIda
BURAsı ->BURSA BÂZÂRı ->SIRR-ı SeLÂMîLer GÖRdüm
CÂNda CÂNÂN CEM’ EYyLedik CuMÂmız ÜÇ KURNALIda!.


07.07.17 13:06
brsbrsmm.. üçkurnalıveziricâmisicumacemii..


Resim

BİZ Bu ÂLEM NEŞE’sinden
HASsrete vUSLât ULA-dık!.
ÜÇ KURNALı ÇEŞMESi-nden
GÜLü-BÜLBÜLü ->SULA-dık!.

YÂ HAYyu’L- HUuu!. ALLAH celle celâlihuu!.



Resim


Resim

Allâhumme salli ve sellim ve bârik alâ seyyidinâ MuhaMMedin
Abdike ve
Nebiyyike ve
Rasûlike ve
Nebiyyi'l- Ummiyi ve alâ âlihi, ehl-i beytihi ve's-sahbihi ve uMMetihi...

ALLAHımız celle celâluhu!
BİZe MuhaMMedî Gayret,
PÎRimizden Hâl-i HiMMet,
RASÛLünden ŞiFâ-yı ŞeFâat,
ZÂTından İnâyet-Hidâyet-SeLâmet
İZZet-i İhsÂNınLa LûTFet-CEM’ et CUMÂMIza İnşae ALLAH!..


Resim

MuhaMMedi MuHABBEtLerimİZLe!....



Resim

VELED-i VEZİRİ ÜÇ KURNALAR CÂMİsi

Pınarbaşı Mezârlığı, Tahtakale arası Osmangazi/Bursa..

II. Murad dönemi (1421-1451) vezirlerinden Üzeyir Efendi tarafından, 15. yüzyılın ilk yarısında yaptırılmıştır. Üzeyir Efendi’nin Bursa’da yaptırdığı ikinci camidir. Kiremitle kaplı ahşap bir çatıyla örtülmüştür. İnebey’deki diğer câmi gibi bunun da, son cemaat yeri sıvanarak özgünlüğü bozulmuştur.

Bir başka rivâyette ise; Sultan II. Bayezid‘in (salt. 1481-1512) bir Veziri tarafından yaptırıldığı söylenmektedir. Kazım Baykal‘a göre mescit, II. Bayezid döneminde yaşamış Vezir Üzeyir Oğlu adlı bir kişiyle alakalıdır. Bu nedenle bu adla anılmıştır.
6,10 x 7.40 metre iç ölçülerinde olan câminin girişine 3,70 metre derinliğinde bir son cemaat yeri eklenmiştir. Dikdörtgen planlı câmii asıl ibadet mekanı ve kuzeyindeki son cemaat yerinden oluşmaktadır. Üzeri ahşap çatı ile örtülü bulunan câminin duvarları moloz taşı ile örülmüştür. Bir dönem özel mülkiyete geçerek câmi, uzun süre ticarethâne olarak kullanılmıştır. Daha sonra onarılıp ibâdete açılmıştır. Câminin batısındaki Pınarbaşı Mezarlığının alt ucunda, Üç Kurnası bulunan bir çeşme yer almaktadır. Bu yüzden yapı, Üçkurnalı Câmi, ya da Üç Kurnalar Câmi olarak da anılmıştır.
Veled-i Veziri Câmi için Kazım Baykal’ın söyledikleri doğru olabilir, çünkü daha önce tanıtmış olduğumuz Veziri Cami‘nin yaptıranı Vezir Üzeyirdir ve bu câminin ismi de Veled-i Vezir olduğuna göre ve mimarîde benzer ufak tefek mescid tipinde câmiler olduğuna göre, Kazım Baykal‘ın söylediklerinin doğru olduğu kanaatındayım.
Veled-i Vezir (Üç Kurnalar) Câmi, Bursa’da Tahtakale semtinde bulunmaktadır. Yol üzerinde İvaz Paşa‘ya çıkarken mezarlığın başlangıcında yer almaktadır. Yanında Eskici Mehmed Dede Aşevi ve Türbesi bulunmaktadır..
Resim
Kullanıcı avatarı
Hakan
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 4962
Kayıt: 08 Eki 2006, 02:00

Re: CuMâ CeM'im-İZ

Mesaj gönderen Hakan »


Resim

Allâhumme salli ve sellim ve bârik alâ seyyidinâ MuhaMMedin
Abdike ve
Nebiyyike ve
Rasûlike ve
Nebiyyi'l- Ummiyi ve alâ âlihi, ehl-i beytihi ve's-sahbihi ve uMMetihi...

ALLAHımız celle celâluhu!
BİZe MuhaMMedî Gayret,
PÎRimizden Hâl-i HiMMet,
RASÛLünden ŞiFâ-yı ŞeFâat,
ZÂTından İnâyet-Hidâyet-Selâmet
İZZet-i İhsÂNınla LûTFet-CEM’ et CUMÂMIza İnşae ALLAH!..

ZEVK 4748

DevrÂNda Resim SeyrÂN BUL-ÂNa.. Resim DEM bu DEMin DEM-i CuMâ!
CevlÂNda Resim HayrÂN OL-ÂNa Resim BİZ BİR-İZin Resim CEM’-i CuMâ!
KaLB KazÂN-KaFa TASInda Resim “Ve’n- NÂS”ında Resim KRÂ!” sında
Resim HaBbîBuLLaH HİRÂsında
.. Resim HaKKikat HatEM-i Resim CuMâ!..


27.01.12 10:23
brs….cmcm


“İKRÂ!”: Kur'ân-ı Kerimin İLK âyeti
“Ve’n- NÂS”: Kur'ân-ı Kerimin HATM âyeti..

MuhaMMedî MuhaBBetlerimle..


Resim

Resim

Rasûlullah (Sallallahu aleyhi ve sellem)’ in kâinâtı şereflendirdiği güneş gibi doğduğu gecemizde 7 kerre ikram olsun!

Essalâmü aleyke yâ imâmi’l-haremeyn!
ALLAH Teâlâ’ nın selâmı sana olsun!
Ey müşrik ve kâfirlere yasak iki mukaddes Harem olan Mekke-i Mükerreme ve Medine-i Münevvere’nin İmamı!


Essalâmü aleyke yâ imâmi’l- hâfikeyn!
ALLAH Teâlâ’ nın selâmı sana olsun!
Ey iki ufkun-doğu ve batının İmamı!


Essalâmü aleyke yâ Resûli’s-sakaleyn!
ALLAH Teâlâ’ nın selâmı sana olsun!
Ey insanların ve cinlerin Resûlü!


Essalâmü aleyke yâ men fi’l-kevneyn ve şefîi men fi’d-dêrayn!
ALLAH Teâlâ’ nın selâmı sana olsun!
Ey iki âlemdekilerin dünya ve âhirette şefâatçısı!


Essalâmü aleyke yâ sâhibi’l- kıbleteyn!
ALLAH Teâlâ’ nın selâmı sana olsun!
Ey iki kıblenin sahibi!


Essalâmü aleyke yâ nûri’l-meşrikayn ve ziyâi’l-mağribeyn!
ALLAH Teâlâ’ nın selâmı sana olsun!
Ey iki doğunun nûru, iki batının ışığı!


Essalâmü aleyke yâ ceddi’s-sibtayni el Hasani vel Hüseyni!
ALLAH Teâlâ’ nın selâmı sana olsun!
Ey iki torunun Hasan ve Hüseyin’in ceddi!


Aleyke ve alâ itretike ve isretike ve evlâdike ve ahfâdike
ve ezvâcike ve efvâcike ve hulefâike ve hulesâike ve eshâbike
ve ehzâbike ve etbâike ve eşyâike
Selâmullâhi vel melâiketihi ve’n-nâsi ecmaîne ilâ yevmeddîn,

ALLAH Teâlâ’ nın, meleklerinin ve bütün insanların selâmı kıyamete kadar Sana, ehl-i beyt’ine, yolunu yürütenlere, çocuklarına, torunlarına, eşlerin annelerimize, cemâatına, halifelerine, önde giden hâlislerine, sahabelerine, fırka-yı nâciye yolunda gidenlere, onları tâkib edenlere ve seninle ilgili her şeye olsun!

Ve’l-hamdüllahi rabbi’l- âlemîn!
Hamd, âlemlerin Rabbi Allah Teâlâ’ ya mahsustur ve O’na olsun!


Resim
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: CuMâ CeM'im-İZ

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim


Resim

Allâhumme salli ve sellim ve bârik alâ seyyidinâ MuhaMMedin
Abdike ve
Nebiyyike ve
Rasûlike ve
Nebiyyi'l- Ummiyi ve alâ âlihi, ehl-i beytihi ve's-sahbihi ve uMMetihi...

ALLAHımız celle celâluhu!
BİZe MuhaMMedî Gayret,
PÎRimizden Hâl-i HiMMet,
RASÛLünden ŞiFâ-yı ŞeFâat,
ZÂTından İnâyet-Hidâyet-Selâmet
İZZet-i İhsÂNınla LûTFet-CEM’ et CUMÂMIza İnşae ALLAH!..


Resim


ZamÂNda MekÂN Câmisi
SALÂH-ı SUBHÂN Câmisi
FÂTiH ORHAN GAZi SuLtÂN
BURSA’nın İLK CÂN Câmisi!.


ZEVK 8275


KELÂMuLLAH-ReSûLuLLAH ->Yüce ALLAHın İSLÂM Dini
SUBHÂNÂLLAH ŞE’ÂNuLLAH Hak MâLik-i YEVMÜ’D- Dini
Her ÂN YENİden YARAtır
İNSÂN MaSALLın ANLAtır
->“ORHAN GAZi CâMisi”nde ->YEŞERdi ->CÛMÂ YÂ-Sîni!.


14.07.17 13:31
brsbrsmd..orhangzicâmimzdecmm..



Âmin Yâ Latîf Yâ Kerîm ALLAH celle celâluhu!
Âmin Yâ Rahîm Yâ Vedûd ALLAH celle celâluhu!
Âmin Yâ Fettâh Yâ Gaffâr ALLAH celle celâluhu!
Âmin Yâ Settâr Yâ ALLAH ALLAH celle celâluhu!..

Âmin... Âmin... Âmin... Âmin!.. Yâ Muîn Celle Celâluhu.


Resim



Resim

ORHAN GAZİ BEY CÂMİİ:

2. inci Osmanlı Padişahı: I. Orhan (Gazi-Bey)..:
1326-1361 yılları arasında 35 yıl hüküm sürdü.
Osman Gazi ve Mal Hatun’un oğlu; Ölene kadar tahttan inmedi..

Orhan külliyesinin içindeki câminin kapısı üzerindeki kitabede binânın 1339 yılında II. Osmanlı Sultanı Orhan Gazi Bey tarafından yaptırıldığı, Karamanoğlu Mehmed Bey tarafından 1413 yılında yaktırıldığı, Çelebi Sultan Mehmed döneminde 1417 yılında onarıldığı belirtilmektedir. Bursa’daki ilk zâviyeli plan şemâlı câmidir. Mihrab ekseninde arka arkaya kubbeyle örtülü iki mekan, yanlarda iki tane eyvan ve son cemaat mahalli ile plan tamamlanmıştır. Câmi’nin ana ibâdet mekanının üzerinde sekizgen kasnağa oturan iki kubbe ile yandaki eyvanların üzerinde daha küçük kubbeler bulunmaktadır. Duvarları değişik biçimlerde bir araya getirilen moloz taşı ve tuğla ile örülen Câmi’nin tek minâresi kuzeydoğudadır. Tuğladan yapılmış kirpi saçaklar ve duvarlardaki rozetler binâya özgünlük kazandırmaktadır. Duvarları üç sıra tuğla ve bir sıra kesme taş ile örülen beş gözlü son cemaat yerinin önünde kesme taştan yapılmış altı adet ayak, sivri tuğla kemerlerle birbirine bağlanmıştır; yan cephelerinde ise ana kemerin ortasında, devşirme Bizans başlıkları olan birer sütun kullanılarak ikişer kemer elde edilmiştir. Son cemaat yerinin üzeri ortada üç kubbe, iki yanda tonozla örtülüdür. 1855 depreminde büyük ölçüde tahrip olan Câmi birkaç kez tamir edilmiş, 1905 yılında Vali Reşid Paşa dönemindeki tâmir sırasında daha önce bulunmayan doğu kapısı açılmıştır.

(Bursa Kültür Varlıkları Envanteri: Anıtsal Eserler, Bursa Büyükşehir Belediyesi Yayınları,162)

Resim

Osmanlı Devleti'nin ilk devir yapılarından ve "T" planlı câmilerin ilkidir.
Yığma taş, kesme taş ve tuğla örülmüş olan câminin beş bölümlü son cemaat yeri ortada üç küçük kubbe, yanlarda birer aynalı tonoz ile örtülüdür. Cephelerde tuğla rozet, güneş kursu, iki katlı kirpi saçaklar ve iki katın pencerelerle zengin bir görünüm kazandırılmıştır. Bizans sütun ve sütun başlıkları gibi devşirme malzemelerin yer alması, arkaik bir hava verir. Câmide yer alan motifler sadedir. Mihrab üzerinde 14.yy.'ın en güzel alçı süslemeleri vardır. Karamanoğlu II. Mehmed Bey'in 1413 yılında Bursa'yı işgali sırasında büyük ölçüde tahrip gören yapı, Çelebi Sultan Mehmed döneminde 1417 yılında Vezir Beyazıd Paşa tarafından onarılarak ibadete açılmıştır. Cephedeki alt pencereler 1904 yılında, tuğla minâre 1905 yılında onarılmıştır.

Orhan Câmisi'nin han, hamam, aşhane, imâret, zâviye, mekteb, medreseden oluşan külliye halinde olması gerekirken bugün onarılan han ve hamamdan oluşan başka, diğer yapı grupları mevcut değildir.


Resim

BÂnisi Orhan Gazi olan Bursa Orhan Câmii'nin inşasına kapısındaki kitabeye nazaran H. 740 (1339) tarihinde başlanılmıştır. Câmi XV. yüzyıl başlarında Karamanoğulları tarafından yakılmış, Çelebi Sultan Mehmed 'in emriyle 1417'de Beyazıd Paşa tarafından restore edilmiştir. 1855 depreminde yine tahrip olan binâ, XIX. yüzyılın ikinci yarısında tekrar esaslı bir tamirden geçmiştir.
Orhan Gazi Câmii'ne beş bölmeli bir son cemaat yerinden girilir. Son cemaat yerinin üç orta gözü kubbeli, yan gözleri aynalı çapraz-tonozla örtülüdür. Orta yerdeki kolona oturan ikiz kemerli uçları açıktır. Son cemaat yerinden kubbeli küçük bir giriş sofasına, buradan da yüksek kubbeli bir merkezî hacime geçilir. Burası kubbeli olmakla beraber kare olmayıp dikdörtgen biçimindedir. Kuzey tarafına 1.40 m. eninde bir kemer atılarak kareye yakın bir taban sağlanmıştır. Merkezî hacmin güneyine düşen ve iki basamak ile çıkılan mihrablı hacim de dikdörtgen biçiminde olup 9.30 m. x 8.66 m. ölçülerindedir. Bu yüzden burayı örten kubbe dairevî değil beyzîdir. Orta hacim ile mihrablı kısım arasında büyük bir kemer bulunur. Yanlarda da kemerli boşluklar gerisinde ve orta hacimden bir basamak yüksekte iki eyvan merkezi salona açıktır. Bu eyvanlar da kubbeli fakat dikdörtgen biçimindedir.
Kubbe, uzun yanlarda dikdörtgeni kareye tahvil eden kemerler üzerine oturur. Yan hacimlerin Kuzeyinde köşelere iki oda yerleştirilmiştir. Kubbesiz olan bu odalara yan eyvanlardan geçilebildiği gibi giriş sofasından doğrudan doğruya da girilebilir.

Câminin içerisinde birbirine açılan kubbeli hacimler arasında kubbe çapı ve döşeme seviyesi bakımından farklar olduğu gibi kubbe yükseklikleri ve kubbeye geçiş sistemleri bakımından da farklar görülür. Orta salonun 8.45 m. çapındaki kubbesi en yüksek kubbedir, döşemeden kilit altına 16 metre irtifaında bulunur. Kubbe, pandantifler ile hazırlanan kaide üzerine konulan üçgenli kuşağa oturur. Üçgenli kuşak, pencereler arasına yerleştirilmiş sivri uçları üst tarafta toplanan ters yelpaze biçiminde sekiz tane panodan teşekkül eder. Çapı daha büyük olan mihrablı namaz eyvanının kubbesi 13.50 metreye kadar yükselir. Burada kubbeye geçiş içi kırık üçgen şekillerle süslenmiş kürevî tromplarla yapılmıştır. İki yan eyvanın kubbeleri ise çok daha basık olup bunlarda kubbeye geçiş kürevî pandantif iledir. Dört kubbe de dışarıdan sekizgen kasnaklar ile çevrilmiştir.

Orhan Gazi Câmii'nin minâresi yenidir. Beden duvarları kirpi saçaklar ile biten tuğla hatıllı kaba moloz taştır. İnce uzun pencere boşlukları, kârgir işçiliği, yer yer yarım-kubbe kemerler, tuğla ile işlenmiş motifler ve rozetler yapıda Rum ustaların çalışmış olduğuna işaret etmektedir Son cemaat yerinin yan kolon ve başlıkları da Bizans menşelidir..
Resim
Kullanıcı avatarı
Hakan
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 4962
Kayıt: 08 Eki 2006, 02:00

Re: CuMâ CeM'im-İZ

Mesaj gönderen Hakan »


Resim

Allâhumme salli ve sellim ve bârik alâ seyyidinâ MuhaMMedin
Abdike ve
Nebiyyike ve
Rasûlike ve
Nebiyyi'l- Ummiyi ve alâ âlihi, ehl-i beytihi ve's-sahbihi ve uMMetihi...

ALLAHımız celle celâluhu!
BİZe MuhaMMedî Gayret,
PÎRimizden Hâl-i HiMMet,
RASÛLünden ŞiFâ-yı ŞeFâat,
ZÂTından İnâyet-Hidâyet-Selâmet
İZZet-i İhsÂNınla LûTFet-CEM’ et CUMÂMIza İnşae ALLAH!..

ZEVK 4748

DevrÂNda Resim SeyrÂN BUL-ÂNa.. Resim DEM bu DEMin DEM-i CuMâ!
CevlÂNda Resim HayrÂN OL-ÂNa Resim BİZ BİR-İZin Resim CEM’-i CuMâ!
KaLB KazÂN-KaFa TASInda Resim “Ve’n- NÂS”ında Resim KRÂ!” sında
Resim HaBbîBuLLaH HİRÂsında
.. Resim HaKKikat HatEM-i Resim CuMâ!..


27.01.12 10:23
brs….cmcm


“İKRÂ!”: Kur'ân-ı Kerimin İLK âyeti
“Ve’n- NÂS”: Kur'ân-ı Kerimin HATM âyeti..

MuhaMMedî MuhaBBetlerimle..


Resim

Resim

Rasûlullah (Sallallahu aleyhi ve sellem)’ in kâinâtı şereflendirdiği güneş gibi doğduğu gecemizde 7 kerre ikram olsun!

Essalâmü aleyke yâ imâmi’l-haremeyn!
ALLAH Teâlâ’ nın selâmı sana olsun!
Ey müşrik ve kâfirlere yasak iki mukaddes Harem olan Mekke-i Mükerreme ve Medine-i Münevvere’nin İmamı!


Essalâmü aleyke yâ imâmi’l- hâfikeyn!
ALLAH Teâlâ’ nın selâmı sana olsun!
Ey iki ufkun-doğu ve batının İmamı!


Essalâmü aleyke yâ Resûli’s-sakaleyn!
ALLAH Teâlâ’ nın selâmı sana olsun!
Ey insanların ve cinlerin Resûlü!


Essalâmü aleyke yâ men fi’l-kevneyn ve şefîi men fi’d-dêrayn!
ALLAH Teâlâ’ nın selâmı sana olsun!
Ey iki âlemdekilerin dünya ve âhirette şefâatçısı!


Essalâmü aleyke yâ sâhibi’l- kıbleteyn!
ALLAH Teâlâ’ nın selâmı sana olsun!
Ey iki kıblenin sahibi!


Essalâmü aleyke yâ nûri’l-meşrikayn ve ziyâi’l-mağribeyn!
ALLAH Teâlâ’ nın selâmı sana olsun!
Ey iki doğunun nûru, iki batının ışığı!


Essalâmü aleyke yâ ceddi’s-sibtayni el Hasani vel Hüseyni!
ALLAH Teâlâ’ nın selâmı sana olsun!
Ey iki torunun Hasan ve Hüseyin’in ceddi!


Aleyke ve alâ itretike ve isretike ve evlâdike ve ahfâdike
ve ezvâcike ve efvâcike ve hulefâike ve hulesâike ve eshâbike
ve ehzâbike ve etbâike ve eşyâike
Selâmullâhi vel melâiketihi ve’n-nâsi ecmaîne ilâ yevmeddîn,

ALLAH Teâlâ’ nın, meleklerinin ve bütün insanların selâmı kıyamete kadar Sana, ehl-i beyt’ine, yolunu yürütenlere, çocuklarına, torunlarına, eşlerin annelerimize, cemâatına, halifelerine, önde giden hâlislerine, sahabelerine, fırka-yı nâciye yolunda gidenlere, onları tâkib edenlere ve seninle ilgili her şeye olsun!

Ve’l-hamdüllahi rabbi’l- âlemîn!
Hamd, âlemlerin Rabbi Allah Teâlâ’ ya mahsustur ve O’na olsun!


Resim
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: CuMâ CeM'im-İZ

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim


Resim

Allâhumme salli ve sellim ve bârik alâ seyyidinâ MuhaMMedin
Abdike ve
Nebîyyike ve
Rasûlike ve
Nebiyyî'l- Ummîyyi ve alâ âlihi, ehl-i beytihi ve's-sahbihi ve ÜMMetihi...

ALLAHımız celle celâluhu!
BİZe MuhaMMedî Gayret,
PÎRimizden HâL-i HiMMet,
RASÛLünden ŞiFâ-yı ŞeFâat,
ZÂTından İnâyet-Hidâyet-Selâmet
İZZet-i İhsÂNınla LûTFet-CEM’ et CUMÂMIza İnşâe ALLAH!..


Âmin Yâ Latîf Yâ Kerîm ALLAH celle celâluhu!
Âmin Yâ Rahîm Yâ Vedûd ALLAH celle celâluhu!
Âmin Yâ Fettâh Yâ Gaffâr ALLAH celle celâluhu!
Âmin Yâ Settâr Yâ ALLAH ALLAH celle celâluhu!..

Âmin... Âmin... Âmin... Âmin!.. Yâ Muîn Celle Celâluhu.



Resim

AŞK GÖZ YAŞı HIÇKIRIkta
HAKK SAKLı KALBi KIRIkta
CUMÂ CEM’imiz -->YÂR-ELi
BİZ BİR-İZ YÂR>FIŞKIRIK’ta!.

MAHŞER MEŞKinin NEFESi
->İT AĞRısı KUL İHVÂNim!.
MENŞERde MEVLÂ’nın SESi
AŞK ÇAĞRısı KUL İHVÂNim!.


ZEVK 8294

ZÂTuLLAH’ın ->TEVHiD TÂCı ->MuhaMMedî MEŞK Mİ’RÂCın
->İNSÂNoğLun ->AKLı<->NAKLi ->SALÂtın BURAK-REFREFi
HAKktan HAKkta HAKKLa HAKKa ->HÂL-i HAZIR HÂLde HACın
->RABBım ->VAKTin ->CUMÂ CEM’i -> DUHTER-i ŞEREF ŞEREFi!.

21.07.17 13:17
brsbrsmm..duhterişerefcâmisi..


KELÂMuLLAH HAk KiTÂBı
-->RESÛLULLAH’ın HiTÂBı
GönLüme Huzûr DOLdurdu
->KOYu LÂCİVERT MİHRÂBı!.


MENŞER: Neşredilip dağıtılan/yayılan yer..
MAHŞER: Toplanma yeri. Kıyametten sonra insanların tekrar dirilip toplanmaları ve toplandıkları yer. Haşir meydanı..


Resim


Resim

DUHTER-i ŞERİF (FIŞKIRIK) CÂMİİ.:

Tahtakale Mah. Fışkırık Cad. No:28, Hisar, Osmangazi, Bursa
Duhter-i Şerif (Fışkırık) Camii: Tahtakale Semti’nde, Ahmet ve Hazım Sokaklarının kesiştiği yerde bulunan câmi, 1456 yılında Molla Şerefüddin Kırımî’nin kız kardeşi Şahî Hatun yaptırmıştır. Halk arasında Fışkırık Câmisi olarak da bilinir. Zamanla câmi, Hoca Şerif/Şeref’in kız kardeşi anlamındaki Duhter-i Şerif ismi ile anılmaya başlanmıştır. Mart/Nisan 1492 tarihli bir sicile dayanarak binanın Fatih döneminde (saltanatı 1451-1481) inşâ edildiği söylenebilir. Câmi, 7.67 x7.91 metre ölçülerinde kareye yakın planlı olup, duvarlardan kubbeye geçiş Türk üçgenleri ile sağlanmıştır. Ana mekan sekizgen bir kasnak üzerine oturtulmuş bir kubbe ile örtülmüştür. Tonozla örtülü olan 3,48 mere derinliğindeki son cemaat yeri revakı üç gözlüdür. Duvarlar bir sıra kesme taş, üç sıra tuğla ile örülmüştür. Derzler düz olmayıp diğer birçok Bursa yapısında olduğu gibi kuş gagası ve üç çatallı tezyinâtla süslenmiştir. Kısa olan minârenin eski olan tuğladan kaidesinin derzleri de böyledir. Mihrâb, 1951 yılına kadar stalaktitlidir. Bu tarihten sonra dokuz sıra stalaktitli olarak yenilenmiş ve üzeri de yağlı boya ile kapatılmış, ayrıca etrafındaki rumÎ ve sekiz köşeli tezyinât da boyanmıştır..
(Baykal, Bursa ve Anıtları, 82; Bursa Ansiklopedisi, Cilt 2, 557; Kaplanoğlu, Bursa Anıtlar Ansiklopedisi, 49)

Fatih devrinde yapılan câmi, devrinin mimari özelliklerini taşır.
Son cemaat yeri iki yığma ayak ve iki yan duvarın birbirine sivri kemerlerle bağlanması ile üç bölüme ayrılmıştır. Bu bölmelerin üzerleri tonoz örtülü olup, cephesi tuğla bezemelidir. Son cemaat yerinden XV.yüzyıl özelliklerini taşıyan ahşap kanatlı kapılarla ibâdet mekanına geçilmektedir. İbadet mekanı içeriden baklavalı bir kuşağın, dışarıdan da sekizgen kasnağın taşıdığı bir kubbe ile örtülüdür. Mihrap dokuz sıra mukarnaslı olup, buradaki orijinal rûmi ve geometrik bezeme yağlı boya ile kapatılmıştır.
Sekizgen bir kasnak üzerine oturmuş bir kubbe ile örtülü bulanan caminin ahşâb minberi görülmeye değer sade ve güzellliktedir. Yanında Fışkırık Camii Haziresi vardır.
Birçok kez tamir görmüş olan cami, son kez 1974 yılında Bursa Eski Eserleri Sevenler Kurumu tarafından onarılmış olup, cami hâlen sağlam ve ibâdete açık durumdadır.
Fışkırık: su fışkırtmaya yarayan araçların genel adı, fıskıye..


SESi YÜReğim YIRtıYOR
NÂZda MeLÂMet NEFEsi!.
HâLâ>AŞKı FIŞKIRtıYOR
FAZLuLLAHın>FISKIYEsi!.


ResimnOt: Fışkırık Câmisi, Aziz Efendim Niyâzi Mısrî kaddesallahu sırrahu’nun MeLÂmet TEKKesi olarak da, BUrası BURSa'mda BULunduğu TEKe TEKLik DÖNeminde bir müddet kullanılmıştır..
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: CuMâ CeM'im-İZ

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim


Resim

Allâhumme salli ve sellim ve bârik alâ seyyidinâ MuhaMMedin
Abdike ve
Nebîyyike ve
Rasûlike ve
Nebiyyî'l- Ummîyyi ve alâ âlihi, ehl-i beytihi ve's-sahbihi ve ÜMMetihi...

ALLAHımız celle celâluhu!
BİZe MuhaMMedî Gayret,
PÎRimizden HâL-i HiMMet,
RASÛLünden ŞiFâ-yı ŞeFâat,
ZÂTından İnâyet-Hidâyet-Selâmet
İZZet-i İhsÂNınla LûTFet-CEM’ et CUMÂMIza İnşâe ALLAH!..


Âmin Yâ Latîf Yâ Kerîm ALLAH celle celâluhu!
Âmin Yâ Rahîm Yâ Vedûd ALLAH celle celâluhu!
Âmin Yâ Fettâh Yâ Gaffâr ALLAH celle celâluhu!
Âmin Yâ Settâr Yâ ALLAH ALLAH celle celâluhu!..

Âmin... Âmin... Âmin... Âmin!.. Yâ Muîn Celle Celâluhu.



Resim

RıZÂ->NÂSiBi-KıSMEti
İSLÂMın>İZZEt-İSMEti
ŞeHÂDet ŞeReF ŞİFÂ-sı
>HASBî HABiBî HİZMEti!.


ZEVK 8303

KÜLLî NEFSin ZÂİKası MEVt-tir sonuç ->EZELBeRi
Her NEFiS “SÎN”e SEVdÂLı SıRR-ı SıFıR SEFERBeRi
TaHiR EMRE OĞLum İLe
BİZ BİR-İZ RABBimiz BİLe
Bu CUMÂ CÂNÂN CEM’imiz ->ÇUKUR CÂMi KADEMeRi!:

28.07.17 13:17
brsbrsmm..kademeriçukurcâmii..


كُلُّ نَفْسٍ ذَائِقَةُ الْمَوْتِ وَنَبْلُوكُم بِالشَّرِّ وَالْخَيْرِ فِتْنَةً وَإِلَيْنَا تُرْجَعُونَ
"Küllü nefsin zâikatü’l- mevt (mevti), ve neblûkum bi’ş- şerri ve’l- hayri fitneten, ve ileynâ turceûn (turceûne).: Bütün nefsler, ölümü tadıcıdır. Sizi, hayır ve şer fitneleri ile imtihan ederiz. Ve Bize döndürüleceksiniz.” (Enbiyâ 21/35)


Resim


Resim

KADEMERİ (ÇUKUR) CÂMİİ.:

Maksem Mah. Pınarbaşı Cad. Uzun Sok. Hisar, Osmangazi, Bursa.

Bursa merkez Osmangazi İlçesi Pınarbaşı semti Çukur Sokak'ta câmi. "Çukur Câmi" adıyla da anılır. Murat II (salt. 1421-1451) döneminde Kademeri sanıyla bilinen “Ahi Kadem” tarafından yaptırılmıştır. 7.25 X 7.15 boyutlarında kareye yakın planlı câminin kuzeyinde, 3.00 metre derinlikte, iki yan duvarları kapatılmış, ahşap bir son cemaat yeri bulunmaktadır. Dışarıdan sekizgen kasnağa oturtulan kurşunla kaplı kubbesi, içeride üçgenlerden oluşan bir kuşağa bindirilmiştir. Kubbe kasnağında, dört ana yöne bakan birer pencere vardır. Mihrap tepesi beş dilimli yarım kubbe biçiminde ve beş köşeli niş halindedir.
Câminin beden duvarları ve kubbe kasnağı, tuğla hatıllarla desteklenmiş kesme taşlarla örülmüş, taşlar arasına dikine tuğlalar konulmuşaır. Kubbe kasnağı iki sıra kirpi saçaklıdır. Toplam on altı pencere ile aydınlanmaktadır. Sekizgen kaideli minâresi, kubbe eteği düzeyine değin kesme taş ve aralarına birer dikey tuğla örgülüdür. Minâre gövdesi silindirik olup, altıgen çinilerle yapılmış bir bilezikten sonra altı sıra kirpi saçak dizili şerefe altına geçilmektedir. Kurşun kaplı sivri külâhlıdır. Minâreye, son cemaat yerinden açılan kapıyla çıkılmaktadır..

kadem: (a. c. : akdâm) : 1) ayak. (bkz. : pâ). 2) adım. (bkz. : hatve). 3) yarım arşın uzunluğunda bir ölçü. 4) uğur.
Hoş-kadem: 1) uğurlu; 2) i. eskiden saraylarda bâzı câriyelere takılan ad. Sâbit-kadem : sebat eden, devam eden, sürekli.


Resim
Kullanıcı avatarı
Hakan
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 4962
Kayıt: 08 Eki 2006, 02:00

Re: CuMâ CeM'im-İZ

Mesaj gönderen Hakan »


Resim

Allâhumme salli ve sellim ve bârik alâ seyyidinâ MuhaMMedin
Abdike ve
Nebiyyike ve
Rasûlike ve
Nebiyyi'l- Ummiyi ve alâ âlihi, ehl-i beytihi ve's-sahbihi ve uMMetihi...

ALLAHımız celle celâluhu!
BİZe MuhaMMedî Gayret,
PÎRimizden Hâl-i HiMMet,
RASÛLünden ŞiFâ-yı ŞeFâat,
ZÂTından İnâyet-Hidâyet-Selâmet
İZZet-i İhsÂNınla LûTFet-CEM’ et CUMÂMIza İnşae ALLAH!..

ZEVK 4748

DevrÂNda Resim SeyrÂN BUL-ÂNa.. Resim DEM bu DEMin DEM-i CuMâ!
CevlÂNda Resim HayrÂN OL-ÂNa Resim BİZ BİR-İZin Resim CEM’-i CuMâ!
KaLB KazÂN-KaFa TASInda Resim “Ve’n- NÂS”ında Resim KRÂ!” sında
Resim HaBbîBuLLaH HİRÂsında
.. Resim HaKKikat HatEM-i Resim CuMâ!..


27.01.12 10:23
brs….cmcm


“İKRÂ!”: Kur'ân-ı Kerimin İLK âyeti
“Ve’n- NÂS”: Kur'ân-ı Kerimin HATM âyeti..

MuhaMMedî MuhaBBetlerimle..


Resim

Resim

Rasûlullah (Sallallahu aleyhi ve sellem)’ in kâinâtı şereflendirdiği güneş gibi doğduğu gecemizde 7 kerre ikram olsun!

Essalâmü aleyke yâ imâmi’l-haremeyn!
ALLAH Teâlâ’ nın selâmı sana olsun!
Ey müşrik ve kâfirlere yasak iki mukaddes Harem olan Mekke-i Mükerreme ve Medine-i Münevvere’nin İmamı!


Essalâmü aleyke yâ imâmi’l- hâfikeyn!
ALLAH Teâlâ’ nın selâmı sana olsun!
Ey iki ufkun-doğu ve batının İmamı!


Essalâmü aleyke yâ Resûli’s-sakaleyn!
ALLAH Teâlâ’ nın selâmı sana olsun!
Ey insanların ve cinlerin Resûlü!


Essalâmü aleyke yâ men fi’l-kevneyn ve şefîi men fi’d-dêrayn!
ALLAH Teâlâ’ nın selâmı sana olsun!
Ey iki âlemdekilerin dünya ve âhirette şefâatçısı!


Essalâmü aleyke yâ sâhibi’l- kıbleteyn!
ALLAH Teâlâ’ nın selâmı sana olsun!
Ey iki kıblenin sahibi!


Essalâmü aleyke yâ nûri’l-meşrikayn ve ziyâi’l-mağribeyn!
ALLAH Teâlâ’ nın selâmı sana olsun!
Ey iki doğunun nûru, iki batının ışığı!


Essalâmü aleyke yâ ceddi’s-sibtayni el Hasani vel Hüseyni!
ALLAH Teâlâ’ nın selâmı sana olsun!
Ey iki torunun Hasan ve Hüseyin’in ceddi!


Aleyke ve alâ itretike ve isretike ve evlâdike ve ahfâdike
ve ezvâcike ve efvâcike ve hulefâike ve hulesâike ve eshâbike
ve ehzâbike ve etbâike ve eşyâike
Selâmullâhi vel melâiketihi ve’n-nâsi ecmaîne ilâ yevmeddîn,

ALLAH Teâlâ’ nın, meleklerinin ve bütün insanların selâmı kıyamete kadar Sana, ehl-i beyt’ine, yolunu yürütenlere, çocuklarına, torunlarına, eşlerin annelerimize, cemâatına, halifelerine, önde giden hâlislerine, sahabelerine, fırka-yı nâciye yolunda gidenlere, onları tâkib edenlere ve seninle ilgili her şeye olsun!

Ve’l-hamdüllahi rabbi’l- âlemîn!
Hamd, âlemlerin Rabbi Allah Teâlâ’ ya mahsustur ve O’na olsun!


Resim
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: CuMâ CeM'im-İZ

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim

Resim

Allâhumme salli ve sellim ve bârik alâ seyyidinâ MuhaMMedin
Abdike ve
Nebîyyike ve
Rasûlike ve
Nebiyyî'l- Ummîyyi ve alâ âlihi, ehl-i beytihi ve's-sahbihi ve ÜMMetihi...

ALLAHımız celle celâluhu!
BİZe MuhaMMedî Gayret,
PÎRimizden HâL-i HiMMet,
RASÛLünden ŞiFâ-yı ŞeFâat,
RASÛLünden ŞeReF-i ŞeHâDet,
ZÂTından İnâyet-Hidâyet-Selâmet
İZZet-i İhsÂNınla LûTFet Resim CEM’ et CUMÂMIza İnşâe ALLAH!..


Âmin Yâ Latîf Yâ Kerîm ALLAH celle celâluhu!
Âmin Yâ Rahîm Yâ Vedûd ALLAH celle celâluhu!
Âmin Yâ Fettâh Yâ Gaffâr ALLAH celle celâluhu!
Âmin Yâ Settâr Yâ ALLAH ALLAH celle celâluhu!..

Âmin... Âmin... Âmin... Âmin!.. Yâ Muîn Celle Celâluhu.


Resim


KİMi>DEPRem YANgın GiBi
ŞERRin SAÇtı ->BURSAmıza
KİMi->RüzGÂR BULut SEVgi
->ÇİÇEK AÇtı ->BURSAmıza!.


ZEVK 8318

KİMi ÂLEMde FİRAVÛndu CAKa SAttı DAĞa TAŞa
KİMi MUSÂ’ya HARUNdu TEKMİL-i TEVHîD TeMÂŞa
ŞE’ÂNuLLAHı DEM EYyLedik
CUMÂmızı ->CEM’ EYyLedik
HAYRın HASBî HiZMetinde CANDARLı OĞLu ALİ PAŞa!.
aleyhumusselâm..

04.08.17 15:01
Resimbrsbrsmm..candarLıALiPaşacâmisi..



Resim


Resim

ALİ PAŞA CÂMİİ:

Ali Paşa Mahallesi Eski Sokak No:14 Osmangazi/Bursa

Bursa’da erken Osmanlı dönemine ait bir câmi.

Alipaşa mahallesi Eski Sokak’ta bulunan câmi Yıldırım Bayezid’in veziri Çandarlı Ali Paşa tarafından yaptırılmıştır. Kesin inşa tarihi bilinmemekte, ancak vakfiyesinin 796 (1394) tarihli olmasından daha önceki bir tarihte yapıldığı anlaşılmaktadır. Zâviyeli câmi tipindedir. 1854’teki büyük zelzelede kubbeleriyle taphane odaları olan yan kanatları ve orijinal minâresi yıkılmış, mihrab tarafında da gözle görülür bir çarpılma meydana gelmiştir. Câmi bugünkü şeklini depremden sonra geçirdiği büyük onarım sırasında almıştır.

Son cemaat yeri beş kemerlidir ve mevcut izlerden, kemerlerin meydana getirdiği bölümlerin kubbeli oldukları anlaşılmaktadır. Çokgen gövdeli iki sütunçesi bulunan kapı nişi on bir, iki yanında yer alan hücreler ise beşer sıra mukarnaslıdır. Bugün tavanla örtülü olan harimin ana eksen üzerinde iki kubbeli, tamamen yıkılmış bulunan yan kanatların da daire tonozlu oldukları yine mevcut izlerden anlaşılmaktadır. Duvarlar üç sıra tuğla, bir sıra moloz taşla örülmüştür.

"Ters T" planlı câmilerin karektaristik özelliklerini taşıyan bu câmi, diğer yapılarla birlikte, 1854 depreminde büyük hasar görmüştür. Büyük onarımlar gören câmi bugün büyük ölçüde özgünlüğünü yitirmiştir.
Çokgen gövdeli iki sütunçesi bulunan kapı nişi on bir, iki yanında yer alan hücreler ise beşer sıra mukarnaslıdır. Üzeri bugün tavanla örtülüdür. Tavan orta göbekte, ağaç işçiliği yaldızlı zengin bir süsleme görülür.
Câminin önünde Bursa'nın en eski çınarı olan bir çınar bulunmaktaydı. Ali Paşa Çınarı denilen bu çınarın dip çevresi 14 metre idi. Ne yazık ki bu çınar kesilmiştir.
(BAYKAL (1950) s.79; KÜTÜK I. s.125; VAKIFLAR (1983) III. s.15; MİRAT-I BURSA (1905) s.36; GABRİEL (1958) s.137; AYVERDİ I. (1966) s.385; B.K.S. d.3,s.2; İ.H.Uzunçarşılı, Çandarlızade Ali Paşa Vakfiyesi, Belleten. Der. C.V, Ank. 1941, s.20; DEMİRİZ (1979) s.238)


Resim

ResimÇANDARLI ALİ PAŞA:


Çandarlı Ali Paşa; Osmanlı sadrazamıdır (? – İznik 1407).
Çandarlı Kara Halil Hayrettin Paşa’nın büyük oğludur. Kadılık yaptı, kazaskerken 1387’de babasının ölümü üzerine sadrazam oldu. Karamanoğlu Ali Bey’e karşı düzenlenen sefere katıldı. En büyük başarısını Bulgaristan’ın ele geçirilmesinde gösterdi. 30 bin askerle Bulgaristan’a girdi. Pravadi, Tırnova ve Şumnu kalelerini ele geçirerek, Tuna kıyılarına kadar uzandı. Bulgarların Haçlılar birliğine katılmalarına engel oldu. Yıldırım Bayezit döneminde de görevini sürdürdü. Ankara Savaşı’nda bulunmasına karşın, Yıldırım Bayezit‘ in Timur‘a tutsak düşmesi üzerine kimi komutanları ve Anadolu askerini alarak Süleyman Çelebi ile birlikte Bursa’ ya çekildi. Timur Ordusu’nun kendilerini izlemesi üzerine, kentteki hazine ve değerli eşyaları alıp Edirne’ye gitti. Bu tarihten sonra ölümüne kadar, yalnızca Rumeli kesiminde vezirlik yaptı. Süleyman Çelebi ile birlikte Anadolu’ ya geçerek Ankara’ya kadar olan yerleri, yeniden yönetime kattı. Çelebi Mehmet ile Süleyman Çelebi arasındaki kavganın ortadan kaldırılmasında etkin oldu. Şehzadelerin birbirleriyle savaştıkları sırada öldü.

ResimÇANDARLI KARA HALİL HAYRETTİN PAŞA.:

Tarihte önemli bir yere sahib olan Çandarlı Aile'sinin üst düzey bir mevkiye gelmiş ilk ferdidir. İlmiye sınıfından yetişmiş olan kadılığı ve kazaskerliği zamanında Çandarlı Kara Halil Efendi diye anılan , vezirlik döneminde Hayrettin ismini alarak Çandarlı Kara Halil Hayrettin Paşa olarak anılan devlet adamıdır. Osmanlı tarihinde en uzun süre vezirlik yapmış olan Çandarlı Kara Halil Hayrettin Paşa oğlu Çandarlı Ali Paşa vezirliğe geçene kadar 22 yıl vezirlik yapmıştır.
Anadoluda yer yer geniş teşkilatlara sahib olan Ahiler'den olan Kara Halil Paşa aynı zamanda Orhan Gazinin Kayınpederi olan Ahi reislerden Şeyh Edebali'nin akrabasıdır. Medrese tahsili görmüş olan Kara Halil Orhan Gazi zamanında Bilecik kadısı olmuş; daha sonra İznik 'te kadılık etmiş ve oradan da Osmanlı beyliğinin merkezi Bursa'nın kadılığına atanmıştır. Kara Halil Efendi bu hizmette bulunduğu sürede beyliğin ilk askeri teşkilatı olan yaya ve müsellim teşkilatını kurmuş ve bu suretle aşiret kuvvetlerinden düzenli askeri teşkilata doğru geçiş başlamıştır. Yeni Çeri Ocağı'nın temellerini atan Kara Halil Paşa bunu I. Murad'ın padişah olması üzerine Osmanlılarda ilk defa oluşturulan kazaskerlik makamına getirilmiş ve bu ilmiye mesleği en yüksek kadılık sayılmıştır. Çandarlı Kara Halil Hayrettin Paşa'nın tavsiyesiyle savaşta esir düşen genç Hıristiyanlar'ın Türk köylüsünün yanına verilmek suretiyle İslam terbiyesi üzere yetiştirilip, Türkçeyi de öğrendikten sonra acemi ocağına verilmesi ve oradan da yeniçeri olmaları usulünü hayata geçirerek sağlamıştır.
Çandarlı Kara Halil Hayrettin Paşa Osmanlı'da ilk maliyet teşkilatını kuran kişidir.. Çandarlı Kara Halil Hayrettin Paşa'nın Selanik'in alınmasında, Makedonya ve Arnavutluk prenslerinin aralarındaki ilişkilerde oynadığı barışçıl rol, kendisinden sonra gelen Osmanlı başvezirlerinin hem idari ve hem askeri işlerle sorumlu olmaları gerektiği sonucunu ortaya çıkarmıştır.
Karamanoğulları üzerine sefer hazırlığı sırasında 1387'de Varda Yenicesi'nde hastalanan Kara Halil Paşa Serez'e getirildi ve burada hayata gözlerini yumdu. Yerine oğlu Çandarlı Ali Paşa Getirildi.
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: CuMâ CeM'im-İZ

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim

Resim

Allâhumme salli ve sellim ve bârik alâ seyyidinâ MuhaMMedin
Abdike ve
Nebîyyike ve
Rasûlike ve
Nebiyyî'l- Ummîyyi ve alâ âlihi, ehl-i beytihi ve's-sahbihi ve ÜMMetihi...

ALLAHımız celle celâluhu!
BİZe MuhaMMedî Gayret,
PÎRimizden HâL-i HiMMet,
RASÛLünden ŞiFâ-yı ŞeFâat,
RASÛLünden ŞeReF-i ŞeHâDet,
ZÂTından İnâyet-Hidâyet-Selâmet
İZZet-i İhsÂNınla LûTFet Resim CEM’ et CUMÂMIza İnşâe ALLAH!..


Âmin Yâ Latîf Yâ Kerîm ALLAH celle celâluhu!
Âmin Yâ Rahîm Yâ Vedûd ALLAH celle celâluhu!
Âmin Yâ Fettâh Yâ Gaffâr ALLAH celle celâluhu!
Âmin Yâ Settâr Yâ ALLAH ALLAH celle celâluhu!..

Âmin... Âmin... Âmin... Âmin!.. Yâ Muîn Celle Celâluhu.


Resim



hER CUMâ CÂN ARŞ’a KAÇar
->İÇİMde -->ÇİÇEKLer AÇar
“RESÛLuLLAH REYHASI”-nın
->KOKUsun ->CihÂNa SAÇar!.


ZEVK 8329

NEFS-i EMMÂREde ->İKİLik!. ->MîM MeLÂMette CEM’ Ettik!
HAKkı-HAYRı TERCİh ->İSLÂM ->SîN SeLÂMette CEM’ Ettik!
NÛR YÜZLü DeDE SESLedi
RÛHum HAKk’a NEFESLedi
NEye NİYyet ->NEye KISMet -->ARAP MEHMEtte CEM’ Ettik!.
aleyhumusselâm..

11.08.17 13:18
Resimbrsbrsmm..arapmehmetcâmisicumacem’i..


SeBeB>SonUÇ>SonUÇ>SeBeBe
ERKÂN->İRFÂN->İLİM->EDEBe
-------->MuhaMMedî GÜLümsedi
DUÂ Etti ---------->ÇOLAK DEDe!.


Resim


Resim

ARAP MEHMET CÂMİİ:

Tahtakale Mahallesi Maksem Caddesi Osmangazi/Bursa

Arap Mehmet Camii 1490 yılında, Arap Mehmet adlı bir tüccâr tarafından yaptırılmıştır. 8,65 x 8,65 metre iç ölçülerinde bulunan caminin girişinde, 3,90 metrelik bir son cemaat yeri vardır. Asıl ibâdet mekanının üzeri, 8,65 metre çapında bir kubbe ile örtülüdür, üç bölümlü son cemaat yeri, ortada daha dar ve yüksek kasnaklı bir kubbe ile örtülüdür. İki yan bölümlerin üzerileri ise aynalı tonozlarla örtülüdür. Kemer aralıkları demir doğramalı camekânla kapatılmıştır. Batıda bulunan minâresinde tuğla süslemeler vardır. Tek şerefeli, silindirik tuğla gövdeli ve sivri külahlıdır. Giriş bölümünün alınlığı üçgen olup, ahşaptan önünde bir-iki metrelik sundurma vardır. Üç bölümlü son cemaat yeriyle tipik tek kubbeli cami örneklerinden olan yapı, 1968 yılında Bursa Eski Eserleri Sevenler Kurumu tarafından aslına uygun olarak onarılmıştır.


Resim
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: CuMâ CeM'im-İZ

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim

yiNE->Bir CUMÂ EZÂNı
yiNE MuhaBBet MİZÂNı
İMÂNın AMEL EYyLeyEN
İNSÂNın ->İKÂN->İZÂNı!.


ZEVK 8352

->EVVELimİZ ->ÂHİRimİZ -->GELiş -->GİdişimİZ AŞKtır
NEFSimİZİ BİLiş ->AŞKtır!. ->RABB’ı ->BİLişimİZ AŞKtır
ŞEHABeDDin PaŞA ESERi
CUMÂ CEM’inde->SEFERi
“Yâ HAYyu’L- HUu!.”ya ÂŞIKız!. DOst BİZim İŞimİZ AŞKtır!.


18.08.17 13:15
brsbrsm..şhbddinpaşacâmisi..


SonUÇ SEBEB TEPEsinde
ÂDEM’in ->İLK NEFEsinde
ŞEHABeDDin PaŞA CÂMisi
BEYTULLAH’ın ŞÛBEsi-nde!.

aleyhisselâm..

YÂ HAYyu’L- HUuu!. ALLAH celle celâlihuu!.


Resim


Resim

Allâhumme salli ve sellim ve bârik alâ seyyidinâ MuhaMMedin
Abdike ve
Nebiyyike ve
Rasûlike ve
Nebiyyi'l- Ummiyi ve alâ âlihi, ehl-i beytihi ve's-sahbihi ve uMMetihi...

ALLAHımız celle celâluhu!
BİZe MuhaMMedî Gayret,
PÎRimizden Hâl-i HiMMet,
RASÛLünden ŞiFâ-yı ŞeFâat,
ZÂTından İnâyet-Hidâyet-SeLâmet
İZZet-i İhsÂNınLa LûTFet-CEM’ et CUMÂMIza İnşae ALLAH!..


Resim

MuhaMMedi MuHABBEtLerimİZLe!..



Resim

(Şehabettin Paşa Câmisinde bir “VaV” Hattı)

تَبَارَكَ الَّذِي بِيَدِهِ الْمُلْكُ وَهُوَ عَلَى كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ
Resim---"Tebârakellezî bi yedihil mulku ve huve alâ kulli şey’in kadîr (kadîrun).: Mülk elinde (kudretinde) olan O (Allah) Mübarek’tir. Ve O, herşeye kaadirdir.”
(Mülk 67/1)



ŞAHABETTİN PAŞA (Hadım) CÂMİİ

Şehabettin Paşa Mah. Çatalfırın Sok., Altıparmak, Osmangazi, Bursa.

Şahabeddin Paşa, Osmanlı harem ağası ve veziri. Murat II (salt. 1421-1451) döneminde sarayda yetişerek harem ağası oldu. Zekâ ve yetenekleriyle sivrildi; 1439'da Sevâhil Muhafızı (sahil korumasıyla görevli yetkili), ardından Rumeli Beylerbeyi ve vezir oldu. Mehmet II. Fatih döneminin başlangıcında da kısa süre görevini sürdürdü; daha sonra etkin yaşamdan çekildi, 1453'te öldü. Bursa Çatalfırın'da "Laleli Çeşme" adıyla tanınan bir çeşme, Filibe'de câmi ve imaret yaptırdı. Altıparmak Caddesi üzerinde Karamanlı Mehmet oğlu Mehmet tarafından yaptırılan câmi, yanındaki çeşmeden galat olarak Sahabettin Paşa Camisi adıyla anılmaktadır.

Mehmet Çelebi tarafından yaptırılmıştır. Mescidin kapı üstünde dört satırlık bir kitâbesi vardır.
Mescidin ikinci kez yapıldığı sanılmaktadır. Mescide adını veren Şahabeddin Paşa, II. Murat ve Fatih in veziridir.
Mescidi önce Şahabeddin Paşa yaptırmıştır. Ancak sonra yıkıldığı için Karamanlı Mehmet’in ikinci kez yaptırdığı söylenir. Vakfiyesi Şehabeddin Paşa ya âittir. 9.80X 10.25 metre iç ölçülerinde olan mescidin üzeri ahşap ve kiremitle örtülmüştür. Pencereleri XVIII. yüzyıl mescidlerinde gördüğümüz yüksekliktedir. Mescidin önünde bulunan çeşmeler yok olmuştur. 1957 yılında Bursa Eski Eserleri Sevenler Kurumu tarafından aslına uygun olarak onarılan mescid, halen sağlam ve ibâdete açık durumdadır. Vakıflar Genel Müdürlüğü malıdır.
2011 yılında büyük bölümü yıkılarak yeniden yapılmış, bunun yanında câmii giriş kapısı üstüne ahşap son cemaat yeri yapılarak yeniden ibâdete açılmıştır.


HADIM LALA ŞEHABETTİN ŞAHİN PAŞA KİMdir?.

II. Murad ve II. Mehmet (Fatih) döneminde vezirlik yapmış bir devşirmedir. Dönemin güçlü veziri Çandarlı Halil Paşa ile Zağnos ve İbrahim Paşalar arasındaki hizipleşmede Çandarlı'nın karşısında yer aldı.
II.Murat’ın 1444 yılında tahttan çekilip yerine 12 yaşındaki II. Mehmet’in tahta çıkmasında rol oynadı.
Çocuk padişahın tahta çıkması, II Murat’ın tahtta hak iddia eden kardeşi Orhan Çelebi’yi Dobruca’da bir isyan girişimi için cesaretlendirmişti. Girişimi önleyen ve Orhan Çelebi’yi İstanbul’a kaçmak zorunda bırakan Şehabettin Paşa oldu.
Padişah değişikliği, Haçlılar’ı da yeni bir sefere kışkırtmıştı. Şehabettin Paşa, savaşa II. Mehmet komutasında gidilmesini savunmuş ama baba II.Murat orduyu komuta etmişti. Osmanlı’nın zaferi ile sonuçlanan savaşta, Türk ordusunun sol kolunu Rumeli Beylerbeyi olan Şehabetin Şahin Paşa yönetti.
10 Kasım 1944’te gerçekleşen Varna Zaferi’nden sonra “paranın ayarı bozuldu” gerekçesiyle ve Çandarlı Halil’in kışkırtmasıyla 1446 yazında çıkan yeniçeri isyanında Şehabettin Paşa’nın sarayı basılıp yağmalandı ve II. Mehmet’in sarayına sığınan paşa, canını zor kurtardı.
Çıkan karışıklıklar sonucu 1446 yılının ağustos ayında Sultan II. Murat, yeniden tahta geçti. Şehabettin Paşa, tahttan inen Mehmet ile birlikte Manisa’ya gönderilen paşalar arasındaydı.
II. Mehmet, 1451’de ölen babasının yerine tekrar tahta geçtiğinde yönetimde etkili oldu ve Çandarlı Halil’in muhalefetine rağmen diğer devşirme paşalarla birlikte padişahı İstanbul’un fethine iknâ etti.
Fetihten sonra Fatih Sultan Mehmet’in ikinci veziri oldu..
Resim
Kullanıcı avatarı
Hakan
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 4962
Kayıt: 08 Eki 2006, 02:00

Re: CuMâ CeM'im-İZ

Mesaj gönderen Hakan »

Resim TEKe TEKte..

KüLLî ŞEYy >ALLAHın NÛRu
İnKÂR-İkRÂR>TEVHiD TÛRu
ELEST İLe MaHŞER ->BURda
hER NEFes ->hERkeSin SÛru..

ZEVK 8114

KÛN feyeKÛN>gÖLge OYUNu ->KULLuğun MekÂN ZamÂNı
->KAPIsı Yok!. ->BACAsıYOk!.. ->BUra-sı ->İmtihÂN HANı
DOĞar BeBe.. ÖLür DeDe..
->HAKk’a >DUÂ EDe EDe..
YiNE CUMÂ CEM’indeyİZz.. ->Abd-ü-RABBı ->CÂN-CÂNÂNı!.


21.04.17 11:52
brsbrsmm..tktktrstkkmdecâncÂnÂn..



BUra>BUrsam ->DİReğiyİZz
HALKa ->HAKkın GEReğiyİZz
KADRimİZ BİLen BULunmaZz
-->ReSÛLuLLAH YÜReği-yİZz!.
..sallallahu aleyhi vesellem..

YÂ HAYyu’L- HUuu!. ALLAH celle celâlihuu!.


Resim


Resim

Allâhumme salli ve sellim ve bârik alâ seyyidinâ MuhaMMedin
Abdike ve
Nebiyyike ve
Rasûlike ve
Nebiyyi'l- Ummiyi ve alâ âlihi, ehl-i beytihi ve's-sahbihi ve uMMetihi...

ALLAHımız celle celâluhu!
BİZe MuhaMMedî Gayret,
PÎRimizden Hâl-i HiMMet,
RASÛLünden ŞiFâ-yı ŞeFâat,
ZÂTından İnâyet-Hidâyet-SeLâmet
İZZet-i İhsÂNınLa LûTFet-CEM’ et CUMÂMIza İnşae ALLAH!..


Resim MuhaMMedi MuHABBEtLerimİZLe!....
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: CuMâ CeM'im-İZ

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim

CıVıL CıVıL->“HAREM” gibi
BURcu BURcu KOKan SEVgi
EMiR SuLtÂN’da ->CEM’ İdi
SEVen<->SEViLen->SEVgiLi!.


ZEVK 8368

DOSt’ta DOSt’tan DOSt’a DOSt’La ->DEM bU DEMde DOSt’tun DEM’i
“ELESt <-ü-> MAHŞER”i ->şU ÂN.. -->MîM-i MuhaMMed “MAHREM”i
BAŞ’ımıza BÜRgü BÜRüdük
ÜÇ AYAK’La AŞK’a YÜRüdük
--->MİSÂFİRLer-Le -->“BİRLik”te --->EMİR SuLtÂN --->CUMÂ CEM’i!.


25.08.17 13:14
brsbrsm..emirsuLtâncumâCEM’i..
vysltalhamhMMednraynrdnveçckLar..



SU Gibi AKARken ->zamÂN
ÖLÜM-e KOŞarken ->insÂN
->BULUŞuYOR->AYRıLıYOR
CihÂN’da Coşarken ->İnsÂN!.


Harem-i Şerîf: Kâfir ve müşriklerin girmesi yasak olan ve canlı mahlukun öldürülmesi men'edilen Mukaddes Kâbe ve civârı.

ResimALLÂHUMME SALLİ SALÂTEN KÂMİLETEN VE SELLİM SELÂMEN TÂMMEN ALÂ SEYYİDİNÂ MUHAMMEDİNİLLEZÎ TENHALLU BİHİ'L- UKADU VE TENFERİCU BİHİ'L- KUREBU VE TUKDÂ BİHİ'L- HAVÂİCU TUNÂLU BİHİ'R- REĞÂİBU VE HUSNU'L- HAVÂTİMU VE YUSTESKA'L- ĞAMÂMU BİVECHİHİ'L- KERÎMİ VE ALÂ ÂLİHİ VE SAHBİHİ FÎ KULLİ LEMHATİN VE NEFESİN Bİ ADEDİ KULLİ MA'LÛMİN LEKE..

Resim---Yezid İbnu Hayyan, Zeyd İbnu Erkam radıyallâhu anh'tan naklen anlatıyor: "Rasûlullah aleyhi's-salâtu ve's-selâm buyurdular ki:"Haberiniz olsun! Ben size iki ağırlık bırakıyorum. Bunlardan biri ALLAHu Teâlâ'nın KİTABı'dır. O, ALLAH'ın (semâ-arz arasına uzanmış) ipi olup, kim ona tutunursa hidâyet üzere olur, kim de onu terkederse dalâlete düşer. İkincisi Itret'im, Ehl-i Beytim'dir." Biz, Zeyd İbnu Erkam'a sorduk: "Kadınları da EHL-İ BEYT'inden midir?" O: "Hayır! ALLAH'a yemin olsun, kadın bir müddet erkekle berâber olur. Sonra (kocası) onu boşar, o da babasına ve kavmine döner. Rasûlullah aleyhissalâtu ve's-selâm'ın Ehl-i Beyt'i aslı ve kendinden sonra sadaka haram olan asâbesi'dir." dedi.
(Müslim, Fezailu's- Sahâbe 37, (2408)


Resim Resim


CUMÂ'mızı Hayır iLe uLfet iLe İnfak iLe NÛRLandıralım İnşâe ALLAHu Teâlâ!.
Resim

Resim

Allâhumme salli ve sellim ve bârik alâ seyyidinâ MuhaMMedin
Abdike ve
Nebiyyike ve
Rasûlike ve
Nebiyyi'l- Ummiyi ve alâ âlihi, ehl-i beytihi ve's-sahbihi ve uMMetihi...

ALLAHımız celle celâluhu!
BİZe MuhaMMedî Gayret,
PÎRimizden Hâl-i HiMMet,
RASÛLünden ŞiFâ-yı ŞeFâat,
ZÂTından İnâyet-Hidâyet-Selâmet
İZZet-i İhsÂNınla ->Her YERde ->Her ÂNda ->Her HÂLde->Her NEFeste ->HABLi'L- VERiD->LüBBü'L- LÜBBümüzde LûTFet -> CÂNda CÂNÂNımız ->CEM’ et CUMÂMIza İnşâe ALLAHu TeÂLÂ!..



Resim
Resim
Resim

Bî-RAHMetike yâ Erhame'r- Rahîmîn!
Bî-RAHMetike yâ Erhame'r- Rahîmîn!
Bî-RAHMetike yâ Erhame'r- Rahîmîn!.
İrhamNÂ yâ RABBBeNâ ceLLe ceLÂLihuu!..


Âmin Yâ Latîf Yâ Kerîm ALLAH celle celâluhu!
Âmin Yâ Rahîm Yâ Vedûd ALLAH celle celâluhu!
Âmin Yâ Fettâh Yâ Gaffâr ALLAH celle celâluhu!
Âmin Yâ Settâr Yâ ALLAH ALLAH celle celâluhu!..

Âmin... Âmin... Âmin... Âmin!.. Yâ Muîn Celle Celâluhu..


Resim


Resim

Emir Sultan kaddesallahu sırrahu, (1368 - 1430) Osmanlıların kuruluş devrinde Bursa'da yaşamış İslam ve tasavvuf dünyasında tanınmış düşünce adamı.
Hicri 770
(1368) yılında Buhara'da doğdu. 833 (1430) tarihinde Bursa'da vefât etti. Soyu Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'in torunu Hüseyin aleyhisselama'a dayanır. İsmi, Muhammed bin Ali, lakabı Şemsüddîn'dir. Ona, Buhara'da doğduğu için "Muhammed Buhârî", Seyyid olduğu için "Emîr Buhârî", Yıldırım Bayezid Hanın damadı olduktan sonra da "Emîr SultÂN" denilmiştir.
Bursa'ya 1391'de göç etmiş ve Yıldırım Bayezid Han'ın kızı Hundî Hatun'la evlenmiştir. 1430'da Bursa'da vefat etmiştir. Türbesi Emir Sultan Câmisi avlusu içindedir.



Resim

Emir Sultan Camii, Bursa'da, Yıldırım Bayezid'ın kızı Hundî Fatma Hatun tarafından kocası Emir Sultan adına, muhtemelen Çelebi Sultan Mehmed'in hükümdârlığı sırasında (1366 - 1429) inşa ettirilmiştir.
Bursa'nın en önemli mimarî yapılarından olan Emir Sultan Câmii, Yıldırım İlçesi sınırları içerisinde yer almaktadır. Bursa'nın doğusunda aynı adı taşıyan mahallede
"Emir Sultan mezârlığı"nın yanında servi ve çınar ağaçlarının arasında yer almaktadır. Câmi ilk yapıldığı zaman tek kubbeli iken 1507'de avlu ve üç kubbeli revak eklenmiştir. Câmii 1795 yılında tamamıyla yıkılmış, 1804'te III. Selim câmiyi aynı plan üzerine yeniden kurmuştur. 1855 depreminde hasar gören câmi 19. yüzyıl zarfında tâmir edilerek harab olmaktan kurtarılmıştır.
Câmi sekizgen kasnak üzerine oturan tek kubbeye sahibdir. Kuzey cephesinin köşelerinde kesme taştan birer minâresi vardır. Dikdörtgen biçiminde, ahşab kolonlar üzerinde sivri ve yatay kemerli ahşab revaklarla çevrili geniş avlusunun ortasında şadırvan, güneyde câmi, kuzeyde türbe ve ahşab odalar yer almaktadır. Câmiinin içi gayet aydınlıktır. Kasnakta on iki, beden duvarlarında kırk adet büyük pencere vardır. İznik ve Bursa'da yapılmış dört köşe pencerelerin etrafı çok defa mukarnaslarla işlenmiş ve üstüne Rumî motiflerle süslü alınlıklar yerleştirilmiş olan Emir Sultan Câmisi’nin mihrabı da, 17. yüzyılda İznik çinileriyle yaptırılmıştır..
Resim
Cevapla

“Mübarek Gün ve Geceler” sayfasına dön