PARK HATIRALARIM

Kendi yazdığınız Hikaye, Makale ve Yazıları paylaşalım.
Cevapla
Kullanıcı avatarı
HAYY-DOST
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 1856
Kayıt: 16 May 2009, 02:00

PARK HATIRALARIM

Mesaj gönderen HAYY-DOST »

Resim

PARK HATIRALARIM...

Oturduğum apartmanın hemen karşısında, belediyeye ait şirin bir park var.
Hergün temizlik işçileri titizlikle temizleyip, süpürerek paklar.
Yaşlı oldukları belli olan mis kokulu çam ağaçları, çeşitli çiçekler, güllerden dökülen yapraklar...
İnsanın ruhuna işleyen bir müzikle terennüm eden kuş sesleri, yeni biçilmiş ot kokusunu yayan cömert topraklar...
Ayaklarımı hep o tarafa doğru çeker. Bir de bakmışım bir bankda oturuyorum..
Tefekküre dalar, yüce Yaratıcı'mızın, tarifden aciz kaldığım sanat harikâsını seyre dalarım..
Bu gün de inceden bir yağmurdan sonra, hafif ıslak toprak ve otların üzerine vuran sabah güneşini, izleyerek parka doğru yöneldim.
Bir banka oturdum. Karşı tarafta, çocuk parkına kaydı dikkatim.
Salıncaklardan birine oturmuş, zayıf naif bir kadın, gözlerinin yaşını siliyordu.
Gözlemledim. Sessizce ağlıyordu.
Yanına gitsem mi acaba? diye düşünürken, bana doğru döndü.
Göz göze geldik. Elimle "gel" işareti yaptım.
İncecik bedeniyle yavaşca geldi. Yanıma oturdu.
Ben onu buralı sanmıştım.. Irak'lı olduğunu söyledi "IRAK" diyerek...
İşaretle "neden ağlıyorsun?" dedim.
"Kardeş, akraba!." dedi.. Kalbim onu anlıyordu..
İçimden bir ses, onun eski terliklerine, basmadan entarisine bakarken, "çantandaki parayı ver" dedi..
"Acaba kabul eder mi"? dedi nefsim..
"Hem sonra çantanda pek para taşımazsın sen".. dedim kendi kendime..
Yine de iç sesime uyarak, çantamı karıştırdım.. Bir küçük bölmede, katlanmış bir yirmibeş lira buldum..
Tereddütle gösterip,"alırmısın?" diye işaret ettim..
Çekinerek aldı...Sonra da elimi öpmeye kalkıştı...
İzin vermedim.. Ayağa kalktım. Onu kucakladım. Zayıf yanaklarından öptüm.
Şaşkın baka kaldı... Benim besili bedenimin yanında küçük bir çocuk gibiydi..
Anlamasa da dedim: "Asıl ben teşekkür ederim .. Allah'a yakınlık vesilem olduğun için..
"Haydi hoşça kal!." derken, yüreğimin titreşimlerini duyup duymadığını çok merak ediyordum..

GÜLİZÂR
Resim
Kullanıcı avatarı
Nida
Üye
Üye
Mesajlar: 24
Kayıt: 22 May 2015, 08:15

Re: PARK HATIRALARIM

Mesaj gönderen Nida »

Rabbimize YAKınlık vesilesi olanları konuşmasa dahi gönlüyle tanıyan gül gönüllere selâM olsun..
Selamet bulsunlar inşaALLAHUTEALA




Resim
Kullanıcı avatarı
HAYY-DOST
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 1856
Kayıt: 16 May 2009, 02:00

Re: PARK HATIRALARIM

Mesaj gönderen HAYY-DOST »

Resim

Selamsız sabahsız,
Tam ortasından giriyorum yazıya..
Ne dünü, ne de yarını benimle zamanın..
Bu gün.. Gün de bu gün.. Dem de bu dem..
Aslında ömür dediğin "ÂN" dan ibaret hem..
Bâzen, yaşadıklarımın hayali ile gördüğüm rüyaları birbirine karıştırıyorum...
İkisi de birbirinden farksız... Birini uykumda yaşıyorum.. Birini uyanıkken..
Önemli olan eskiden vardı... Veya yarın yanımda olacak lardan daha önemlisi, şu anda "yanımda" dediklerim.. Bana en yakın.. Bir de kalbimde kim varsa o.....
Aynı anı ve aynı mekanı paylaşan insanlar arasında, farkında olmadan, birbirilerine karşı,
"alışkanlık" peyda oluyor... İnsanlar zamanla, alışkanlıklarını, benimseyip seviyor...
Ve bir on yıl aradan geçince, bir günlük ayrılıkta bile "alışkanlığı" özlüyor...
Ondokuzyaşındaki, (rahmetli kızımın bana bıraktığı) kedimiz ölünce, arkasından nasıl da, üzülüp onu özlemişdim.. Hâlâ bir kedi görsem, aklıma gelir ve bir "ahh!." çekerim derinden..
Hele de bu alışkanlığınız, bir "insan" ise... Hem de hergün her saat yanıbaşınızdaki bir insansa...
Hem de, size el ayak olmuş, güldüğünüzle sizinle gülmüş, ağladığınızda ağlamış bir insan ise... Yanımda çalışan elemanım, tatile çıkınca, ne zaman gelecek diye gün saymış, yol gözlemiştim.. Gelince de ne kadar bahtiyar olmuştum...
Bu mutluluğun sırrını bu gün çözdüm.. Bu duygularımın cümlesine "alışkanlık" veya "müptelâ olmak" adını koydum...
"İnsan yıllarca yaşadığı acılarına ve dertlerine bile bir alışkanlık peyda edeken, neden kendisine, sevgi ve saygı ile davranan, yardımcısı olan bir insana muhabbetle alışkanlık duymasın ki..."sorusunu sordum kendime... İNSAN'ın,
Çook uzaklarda mâzinin bir yerlerinde kalmış, insanları özleyip ağlarken, her gün yanıbaşındaki elin ayağın kadar yakın insanları fark etmeden, onlara gereken değeri vermeden, yaşaması ne kadar hazin...
Derdimle dertlenen, benim kederim için hüzünlenen, içi dışı "insan" olan bu gizli dostları bana fark ettiren RABB'ime hamd ile senâlar olsun...
Onlara maddi, mânevi yardımlarda öncelik tanıma duygusunu gönlümde uyandıran Allah'a şükür olsun..
Kimbilir onların yanıbaşında, sevgi dolu gözlerine bakarken, gitmek vardır kaderimde..
Ebedi yolculuğun son anlarında..
Sevenlerin gözleri hep aynı bakışla bakar..
Zira, sevenlerin gözlerinden "ilahi ruh" bakar..
İşte ruhların birbirinden hiç farkı yoktur..
Aynı renk, aynı koku, aynı yaştadır...
Değişik kablardaki "su" kabına göre şekil, renk vs... alır..
Arı duru su hep aynıdır...
Aynen de öyle "ruh" insanın beden ve nefsine göre hâl alır.. Zahirde..
Hakikatte , bir deryânın damlaları gibi vasıfları aynıdır...
Allah celle celâlihu cümlemizi, Hakk-Hakikat'de buluştursun duâlarımla...

ESSELÂMÜALEYKÜM....


Resim

ANLAR BİZİ...

Zat-ı Hakk'da mahrem-i irfan olan anlar bizi
İlm-i sır'da bahr-i bi-payan olan anlar bizi
Bu fena gülzarına talib olanlar anlamaz
Vech-i baki hüsnüne hayran olan anlar bizi..

Dünye vü ukba'yı tamir eylemekten geçmişiz
Her taraftan yıkılıp viyran olan anlar bizi
Biz şol Abdal'ız bırakdık eğnimizden şalımız
Varlığından soyunup üryan olan anlar bizi..

Kahr u lütfu şey'-i vahid bilmeyen çekdi azab
Ol azabdan kurtulup sultan olan anlar bizi
Zahid'a ayık dururken anlamazsın sen bizi
Cür'a-yı safi içip mestan olan anlar bizi..

Arifin her bir sözünü duymağa insan gerek
Bu cihanda sanmanız hayvan olan anlar bizi
Ey Niyazi katremiz deryaye saldık biz bu gün
Katre nice anlasın umman olan anlar bizi..

Haklı koyup LÂMEKÂN ilinde menzil tutalı
Mısri'ya şol canlara canan olan anlar bizi..

Niyâzî-i Mısrî

Resim
Kullanıcı avatarı
HAYY-DOST
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 1856
Kayıt: 16 May 2009, 02:00

Re: PARK HATIRALARIM

Mesaj gönderen HAYY-DOST »

Resim

Devamlı "TENKİT" halinde olanlar, binlerce "NİMET"i görüp "ŞÜKÜR" edecekleri yerde,
çok az "KÜLFET"e takılıp, "İSYAN" içinde olanlardır..
ALLAHcc bizi, daima güzellikleri gören,bu nedenle şükürle hamd eden kullarından eylesin..
Mutluluğun ve sağlığın sırrı, "POZİTİF" olmakta saklı...
Tanıdığım bir dosta soruyorlar:" Yüzünden nur akıyor, yaşından da genç görünüyorsun.. Bir de hayat dolusun...Bunun sırrı nedir?"

Cevabı: İyimser, ümitvar olmaya, güzel görmeye, güzel duymaya, bela ve musibetlere sabredip, Allahcc den yardım dilemeye, nimetlere şükür edip ALLAHcc' a hamdetemeye gayret eden bir kulum, İNŞAEALLAH..

Gerçekten, imrenilecek vasıflar bunlar...
Lakin, insanın kendi kendini terbiye etmesi neredeyse mümkün değil..
Çocukken, aile büyüklerimizin, yardımı ile eğitilir, hayatımıza bir yön çizilir ve bir şekil verilir...
Belli bir yaştan sonra, çevre, sosyal yaşam, tahsil- i okul, irademizle kendi tercihlerimiz,
başarılarımız ve yanılgılarımız bizi bir kıvama getirir..
Eğer yolumuz, Hakk ve Hakikat yurduna uğramazsa, neyin doğru , neyin de yanlış olduğunu,
ya kendimizi bir uçurumun başında, ya da bir uçurumun dibinde bulduğumuzda anlarız.
Eğer, iyilikleriniz, veya arkanızdan size daima dua eden duası kabul gören birisi varsa ,
ve yahutta, hatalarınızı fark edip büyük bir pişmanlık duygusuna kapılmışsanız, ya da kısacası nasibinizde varsa, bir kudret eli sizi tutar çeker...
“Yeniden Doğuş”la ikinci hayatlar genellikle böyle başlar...
İnsanın en büyük şansı veya nasibi olan, “ikinci hayat,” belli bir süre her ne kadar tövbe istifar etsek de, geçmişte kirlettiğimiz hayat yolumuzun kirlerini temizlemekle geçer.
Bir gün oturmuş ağlarken buldum çok sevdiğim dostu.
Sebebini sordum.
“Kederimden değil, sevincimden”dedi..
“Hakkımda bir yığın dedikodular duyuyor, çok üzülüyorum. Biraz önce Seyyid Kutbuddin Hazretlerinin türbesinin bulunduğu caminin, eski hocası uğradı.
Mübarek bir ZÂTtır biliyorsun.
“Ne üzülüp duruyorsun evladım. Onlar sana iyilik yapıyorlar..senin geçip geldiğin yolların kirini, dilleriyle yalayıp temizliyorlar işte..
“Sakın onlara cevap verme.. verme ki , bundan mahrum kalmayasın”
Şaşkın yüzüne baktım.
“Senin gibi birinin ne günahları var ki? Bu kadar endişelenip, tasalanıyorsun? Kirli yollar ne demek ki? Dedim.
O DA BANA şaşkın baktı..
“Günahlarımı saysam , gün biter onlar bitmez.. Ömür biter yine onlar bitmez…
Ömrümün yarısı neredeyse, kara cahil denecek kadar ilimsiz geçti..
Canım bir şeye meylettiğinde, hep onun hizmetinde oldum..
Bir defa bile AllahCC ve Resul’Ü sav ne der diye soramadım kendime..
Zira yaşadığım hayat tarzında(şu anda çoğumuzda olan yaşam tarzı), ölçü yoktu ki..
Haramlar ve helaller kaygusu , hidayet yoluna girip de Kuran-ı Kerim’le tanışınca başladı..
Hırsızlık, yalan söylemek, şehvet düşkünlüğü, alavere, dalavere kısaca insanların çirkin saydığı ne varsa “ayıptı”…Günah değil..
İnsanlar kendi kafalarına göre kanun yapıp, sonra bir kılfına uydurup, yakayı sıyırıyorlar.
”Ben yaptım oldu “ diyorlar…Kendilerince de hesaptan kurtuluyorlar…
Lakin iş böyle değil…Kimsenin seni görmediği bir yerde seni daima gören gözetleyen “BİR”i var..
Bunu fark ettiğin günden itibaren uykuların kaçıyor. Huzurun kalmıyor. Vicdan yapıyorsun artık her şeyi…
Sadece eda edemediğim “namaz”larımın günahları bana yeter de artar....Gerisini saymıyorum”

Ne güzel bir anlatım.. Artık benim için de “ayıp, veya ayıp değil” den ziyade, “günah ve helâl var.
Her şeyin üstünde Allah cc ve Resul’u sav var..
Asıl bundan sonra yaşanacak çoook güzel ve özel günler var…İNŞAEALLAH…

GÜL-İ ZÂR

Resim
Cevapla

“►Kendi Yazdıklarınız◄” sayfasına dön