"SIFIR"IN "BİR"İ ARAYIŞI...

Kendi yazdığınız Hikaye, Makale ve Yazıları paylaşalım.
Cevapla
Kullanıcı avatarı
aNKa
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 2797
Kayıt: 02 Eyl 2007, 02:00

"SIFIR"IN "BİR"İ ARAYIŞI...

Mesaj gönderen aNKa »

"SIFIR"IN "BİR"İ ARAYIŞI...


İNSANDA VELİNİMET OLAN AKLINI KULLANARAK ZİHİNDE ŞEKİLLENDİRME VE GÖZ ÖNÜNE GETİRMEYLE TASAVVURDAN TASAVVUFA GEÇİŞ KÖPRÜSÜ KURABİLİR…

HER SAYI HEM KENDİNE HAS, HEMDE İŞARET ETTİĞİ DEĞERLER İTİBARİYLE BİR KİMLİK VE BİR ŞAHSİYET TEMSİLCİSİ OLARAK ALGILANABİLİR…

SAYILAR TEMSİLÎ OLARAK, İNSANIN SAHİB OLDUĞU İZAFÎ VE ZÂTÎ DEĞERLERİNİ İFADE ETMEKTE KULLANILAGELMİŞTİR...

SAYILAR DÜNYASINDA -0- “SIFIR”IN ÖNEMİDE ÇOK BÜYÜKTÜR Kİ; SAĞINA GELDİĞİ HER SAYININ DEĞERİNİ 10 KAT ARTTIRIR…

BUNU YAPARKENDE, DİĞER RAKAM VE SAYILARA FAYDALI OLDUĞU DÜŞÜNCESİNDEN ZEVK ALIR VE BU SEBEBLE HİÇ-BİR KARŞILIK BEKLEMEZ…

DAVRANIŞI SAYILAR TARAFINDAN TAKDİR EDİLSEDE, O KENDİNİN HİÇBİR DEĞERİNİN OLMADIĞINI ANCAK BUNU YAPTIĞINDA BİR MÂN İFADE ETTİĞİNİ DÜŞÜNÜR…

BU ALÇAK GÖNÜLLÜLÜĞÜ İLE HER SAYININ KALBİNDE DEĞERLİ BİR YER TUTAR…

-0- “SIFIR”IN TEK BİR EMELİ VARDIR; O DA, -1- “BİR”İ TANIMAK VE -1- “BİR”DE YOK OLMAK…

TASAVVUFTA SAYI ÇOK ÖNEMLİDİR Kİ; TASAVVUF TEVHİD İLMİDİR,
TEVHİD İSE -1- “BİR”İ BİLMEKTİR...
BU İSE VAHDETTİR…

1 VE 1 DAHA -2- “İKİ”, 1 DAHA 3, SONRA 1 DAHA 4 DERSİN…

ASLINDA SAYI -1- “BİR”DİR VE TEK’DİR, SONRAKİLER 1 DAHASIDIR…

GİDEBİLDİĞİN YERİN ÖTESİNDE DÜŞÜNDÜĞÜN ÇOKLUK İSE KESRETTİR…

-0- “SIFIR” BU YÜZDEN DEVAMLI -1- “BİR”İ DÜŞÜNÜR VE ULAŞMAYA ÇALIŞIR…

-1- “BİR” İLE İLGİLİ BİLGİ ALABİLMEK İÇİN ÇALIŞMALARINDA -2- “İKİ” İLE KARŞILAŞIR…

BÜTÜN ASAL SAYILAR İÇİNDE ÇİFT OLAN SADECE -2- “İKİ”DİR…

ANCAK -2- “İKİ” KİBRİNDEN DOLAYI KENDİSİNİ MEYDANA GETİREN -1- “BİR”E BAŞ KALDIRIŞI İLE DIŞLANMIŞTIR…

-2- “İKİ” SÜREKLİ ASAL OLMASINDAN BAHSEDEREK DİĞER ÇİFT SAYILARDAN DA ÜSTÜN OLDUĞUNU VURGULAR…

İSTERSE HEPSİNİ BÖLEBİLECEĞİNİ, AMA HİÇBİRİNİN KENDİNİ BÖLEMEYECEĞİNİ TEKRAR EDER DURUR…

İÇİNDE BULUNDUĞU BİR TOPLUMDA, FARKLI ÖZELLİKLERİYLE ÖN PLANA ÇIKAR VE BÜTÜN FARKLI ÖZELLİKLERİNİ ÜSTÜNLÜK ALÂMETİ OLDUĞUNU DÜŞÜNÜR…

-0- “SIFIR” DAHA ÖNCE BİRLİKTE BİRAZ ZAMAN GEÇİRDİĞİ, FAKAT SOĞUK TAVIRLARINDAN DOLAYI FAZLA KONUŞAMADIĞI, BU YÜZDEN DE YETERİNCE TANIYAMADIĞI -2- “İKİ”NİN KAPISINA DAYANIR…

KARŞISINDA BÜTÜN GURURUYLA -2- “İKİ” :
--- "NE İSTİYORSUN ÇABUK SÖYLE!"
SÖZLERİNİ TOKAT GİBİ HİSSEDER…

MERAMINI ŞU SORUYLA İFADE EDER:
--- "BEN BİR “HİǔİM, -1- “BİR”E NASIL ULAŞABİLİRİM?"

-2- “İKİ” KARŞISINDA, ÂCİZ OLDUĞU İÇİN DEĞİL, -1- “BİR”E OLAN “AŞK”INDAN KAPISINA GELENE ÇOK ŞAŞIRMIŞTIR…

HAYATI BOYUNCA BELKİ DE İLK DEFA BÖYLE BİR DURUMLA KARŞILAŞAN -2- “İKİ” SADECE ŞUNU SÖYLER:
--- "HİÇBİR ZAMAN SAYILARIN SAĞINA GEÇEREK “SONSUZ”A KAVUŞAMAZSIN. BUNU HİÇ DURMADAN YAPSAN BİLE, HER SEFERİNDE OLUŞTURDUĞUN SAYIDAN SADECE DAHA BÜYÜK BİR SAYI OLACAKTIR…"

SAYILARIN SAĞINA GEÇEREK EBEDÎ “BİR”LİĞE ULAŞAMAYACAĞINI VE -1- “BİR”DEN DAHA DA UZAKLAŞTIĞINI ANLAYAN -0- “SIFIR” BU KEZ DE DÖRT İŞLEMDEN YARARLANMAK İSTER…

-1- “BİR” İLE ÇOĞALMAK İÇİN ÇARPILDIĞINDA SONUÇ YİNE -0- “SIFIR”DIR…

1x0=0x1=0

-1- “BİR”İ BÖLMENİN İMKANSIZ VE TANIMSIZ OLDUĞUNU ANLAYARAK, -1- “BİR”İN KENDİSİNİ BÖLMESİNDEN YOLA ÇIKTIYSADA YİNE -0- “SIFIR”LARLA KARŞILAŞIR…
1/0=TANIMSIZ.
0/1=0


DOĞAL OLARAK KENDİNDEN -1- “BİR”İ ÇIKARAMAZ,
-1- “BİR”DEN KENDİNİ ÇIKARDIĞINDA YİNE -1- “BİR”İ BULMAKTADIR AMA BU AYRILIKTAN BAŞKA BİRŞEY DEĞİLDİR…
0-1=-1’DİR FAKAT DOĞAL SAYILARDA NEGATİFLİK YOKTUR.
1-0=1


EN SONUNDA -1- “BİR” İLE TOPLANARAK TEKRAR -1- “BİR”İ BULUR Kİ; -1- “BİR”DE BERABERLİKTE O’NUN OLARAK --1- “BİR”DE YOK OLDUĞUNU BULUR VE EBEDÎ SAADETTE GARK OLUR…
0+1=1+0=1

MUHAMMEDİ MUHABBETLE...
Resim
Kullanıcı avatarı
MINA
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 2740
Kayıt: 25 Eki 2008, 02:00

Mesaj gönderen MINA »

CENABI HAK RAZI OLSUN...
Sıfırın ''0'' ihlas olduğu TADını aldık...
Doğrusunu Allahu Teala bilir...


******

İnsanın okuduğu eserlerden istifadesi, onun mevzuya olan ilgisine, birikimlerine, uzmanlık alanına bağlı olarak farklılaştığı gibi, hangi maksatla okuduğuna da bağlıdır.

Meselâ elenizdeki dinî ve imanî eserleri, bir fizikçi ve biyolog gözüyle okursanız, o metinlerdeki fizikî ve biyolojik hakikatlerin ne kadar ince ve derin bir şekilde ifade edildiğini görürsünüz. Aynı şekilde konusu insan olan ve insan fıtratının tahlillerini yapan Risale-i Nurları, psikolojik ve sosyolojik birikimler ışığında ve psikolojinin penceresinden bakarak okursanız, o eserlerde çok çarpıcı şekilde insanın mahiyetinin ve iç dünyasının analiz edildiğini anlarsınız.

Meselâ, Bediüzzaman 21. Lem'a'da ihlası, insanın mahiyetini ve fıtratını geniş bir şekilde analiz eder. Sözlükte, kalbini safi etmek, samimi sevgi beslemek, içten gelen sevgi ile doğruluk, bağlılık anlamlarına gelen ihlas, dinî terminolojide sırf Allah emretmiş olduğu için ibadet etmek, yapılan ibadet ve işlerde hiçbir karşılık ve menfaati hakiki esas ve gâye etmeyerek, yalnız ve yalnız Allah rızasını esas gâye edinmek, insanlara riyakârlıktan ve gösterişten uzak olmayı ifade eder(1)

. İhlas, İslâmiyet'te mühim bir esas olup, birçok anlamından en önemlisi; hakperestliği, nefisperestliğe tercih etmek, hakkın hatırının nefsin ve enaniyetin hatırına galip gelmesidir. İhlas Risalesi'nde kendi düşünce mirasımızda çok sık görülen üçlü ve katları şeklinde, meseleler tasnif edilmektedir.

Meselâ Bediüzzaman ihlasın kuvvetlerini, tesir ve faydalarını, nurlarını İhlas Risalesi'nin girişinde dokuz boyutta, son kısımda da ihlası kıran sebepleri üç ana başlık altında özetlenmiştir: "Bu dünyada hususen ahirete yönelik hizmetlerde en mühim bir esas ihlastır.

En büyük bir kuvvet ihlastır. En makbul bir şefaatçi ihlastır. En metin bir istinat noktası ihlastır. En kısa hakikat yolu ihlastır. En makbul manevi bir dua ihlastır. Maksatlara ulaşmada en kerametli vesile ihlastır. En yüksek bir haslet ihlastır. En safi ubudiyet ihlastır."

En mühim bir esas ihlastır şeklinde özetlenen ihlasın birinci faydası, özellikle dürüstlüğe, doğruluğa, temizliğe, mükemmelliğe, kaliteye, estetiğe daha çok önem veren bazı insan grupları için çok önemli bir ilâçtır.

Mizaçlarının gereği olarak bu güzelliklere aşırı vurgu yapmaya çok yatkın bu fıtrattaki kişiler, farkında olmadan aşırı titiz ve kuralcı, dozu aşan seviyede tenkitçi ve kusur bulucu olma eğilimleri gösterebilirler. Bu motife sahip insanlar için ihlasın en büyük faydası ve kuvveti, esaslar ve kurallar içinde Allah rızasını kazanma esasını ön plâna çıkarmaktır.

En büyük bir kuvvet ihlastır şeklinde özetlenen ihlasın ikinci faydası, fıtratları gereği, herkese sevgi ve şefkatle yardım elini uzatan ama insanlara yaptıkları iyilik ve hizmetlerden bir beklenti içinde olan kişilere yönelik olması kuvvetle muhtemeldir.

Bazı insanlar, hizmetlerinin ve yardımlarının sonunda, insanlardan yeterince karşılık, tasdik ve takdir görmediklerinde, insanlar tarafından kullanılma psikolojisi yaşama ihtimalleri yüksek olduğu için, ihlasın faydası bu fıtrattaki insanlar için daha önceliklidir.

En makbul bir şefaatçi ihlastır. İnsanlar içinde öyleleri vardır ki, fıtratları gereği, insanların tasdikini, takdirini ve sevgisini kazanmanın yolunun üretimden, başarıdan ve iyi bir imaj sergilemekten geçtiğine tutku seviyesinde inanırlar. İnsanlara sürekli pozitif düşünmeyi ve motivasyonu yüksek tutmayı öğütlerler.

Bu motifteki insanlarda başarı, mükafat ve zirvelere ulaşma adına kendini, çevresini ihmal etme, ölçüyü kaçırma ve başarıya giden yolda her şeyi mübah görme eğilimleri daha yüksek olduğundan bu motifteki kişiler, en büyük şefaatçi, takdir ve onay makamı olarak ihlastan çok daha fazla istifade edebilirler.

En metin bir istinat noktası ihlastır. İnsanlar içinde bazı fıtratlar ise, hayattaki yaşama sevincinin ve coşkusunun, elem, hüzün, ızdırap ve acının içinde saklı olduğunu düşünür. Hayatın derin manasının gönüllerde ve zihinlerde duyulan acı, ızdırap ve hüzünle, melankolik ruh haleti ile daha iyi ortaya çıkabileceğini zanneder.

Bu eğilimlerinden dolayı, kendi kabuklarına çekilme, hayata küsme, hayal dünyasında canlandırdığı karakterlerle iç konuşmalar yapma, onlara kendini kaptırma, hayatın manasızlığına, hiçliğine inanma, eksiklik ve hiçlik duygusu yaşama gibi hayatı anlamsızlaştıran birçok karadeliğe düşme riskinin bu motifteki insanlarda ortaya çıkma ihtimali daha yüksektir.Bu yüzden bu fıtrattaki kişiler için ihlasın en büyük kuvveti ve faydası, hayatta en büyük dayanak noktası olmasıdır.

En kısa hakikat yolu ihlastır. Bazı fıtratlarda akılcı veya rasyonel düşünme, objektif olma, daha baskındır. Bu yapıdaki kişiler, mutluluğu bilgide ve hayatı kavram tabanlı anlayıp çözümlemede görürler. Aksiyondan daha çok, bilgi toplama ve analizine tutkuludurlar.

Fıtratı bu tür zihnî aktivitelere çok yatkın insanlar için, aklı her şey için öncelikli referans kılma, bilgi yığma ve analizde boğulma, gönül ve his dünyasını unutma veya göz ardı etme, her şeyi akla indirgeyerek, her şeyi akılla açıklamaya çalışma çok güçlü iç eğilimler ve istekler olduğundan, hayattan kopma, insanlardan uzaklaşma, kalb ve kafa dengesini koruyamama, duygularını açıkça ifade edememe riskleri daha çok söz konusudur.

Bu açıdan bu motifteki kişiler için ihlası kazanmanın öncelikli faydası, ihlasın en kısa hakikat yolu olmasıdır.

En makbul manevi bir dua ihlastır. Bazı insan fıtratları da yaratılışları gereği, hadiselerin negatif taraflarını, tehlikeleri, boşlukları, olumsuzlukları çok daha kolay fark edebilir ve bunu tabii olarak yaparlar. Zihinlerinin bu konularda akıl yürütmesine engel olamazlar.

Bu şekilde dünyayı algılayan ve analiz eden kişilerde; hayali düşmanlar, tehlikeler üretme, aksiyonları engelleme, hayatı felç etme, su-i zan etme, paranoya ruh halleri yaşama durumları, diğer insanlara nazaran daha kuvvetli bir ihtimaldir. Bu kişilerin eleştiride ve tehlikeleri haber vermede dengeyi koruyabilmeleri için, ihlasın öncelikli kuvveti ve faydası, ihlasın en makbul bir manevi dua olmasıdır.

Maksatlara ulaşmada en kerametli vesile ihlastır. Bazı kişiler ise yapıları gereği, bugünden ziyade geleceği anlamaya ve kurgulamaya, bol alternatif üretmeye, geniş düşünmeye daha çok önem verirler. İnsanın içinde bulunduğu sıkıntılı şartları yenebilmesinin ve sıradan işlerin sıkıcılığından kurtulabilmesinin ancak yeni alternatifler üretmekle mümkün olduğuna şartlanmışlardır.

İçinde yaşadığı dünyanın problemlerini, acılarını ancak geleceğe giderek ve orayı plânlayıp modelleyerek çözebileceklerini düşünürler. Bu motifteki kişilerin kayma noktaları, geçmişi ve bugünü hafife almaları, geleceği aşırı önemsemeleri ve mutlaka geleceğin dünyasına hazırlanma ve iradenin hakkını verme konusunda ölçüyü kaybetmeleri, kaderi tenkid etme ihtimalleri, sebeplere vesileliğin ötesinde ciddi bir güç ve tesir atfetmeye olan yatkınlıklarıdır.

Bu kişilikler için ihlasın en büyük faydası ve kuvveti, maksat ve hedeflere ulaşma vasıtaları içinde en kerametlisinin "ihlas" olmasıdır. İhlas sayesinde bu kişiler, önce Allah'a güvenip teslim olmalarına ve sonrada kendi akıllarını aktif olarak kullanmaları gerektiğine inandıklarından, bu fıtrattakiler için ihlas, maksatlara ulaşmada hem önemli bir vasıta hem de koruyucudur.

En yüksek bir haslet ihlastır. Bazı insanlar da yaratılışları gereği aksiyon odaklıdırlar. Şuuraltlarında hayatlarını güç-kontrol-iktidar üçgeninde yaşamanın şart olduğunu kendilerine söyleyen bir metaprogram vardır. Zira gücü, iktidarı ve kontrolü elde etmeden inandığı değerleri ve güzellikleri hayata taşımanın imkânsızlığına inanırlar.

Bu insanların şuuraltlarında hayatın manası, gücü, iktidarı ve kontrolü elde tutanlar ile ondan pay almaya çalışanların mücadelesinden ibarettir.

Bu açıdan bu motife sahip kişiler için muhtemel tehlikeler, güç ve kuvveti, doğru, iyi ve güzel olanı hayata taşımak noktasında bir araç olmaktan çıkarıp onu bir gaye haline getirmeleri, sürekli güç yığmaları ve insanlar üstünde zalimane bir iktidar sürmeye yatkınlıklarıdır. Güce karşı iştahı çok yüksek olan kişiler için ihlası kazanmanın öncelikli faydası ve kuvveti, ihlasın en büyük bir haslet, vasıf ve fazilet olmasıdır.

En safi ubudiyet ihlastır. Bazı insanlar, hayatta en önemli şeyin ihtilaf çıkarmamak, uyumlu olmak, barışın yanında yer almak, kızmamak ve ağırbaşlı bir insan olmak olduğuna derinden inanırlar. Herkesi kucaklamanın ve herkesle her ne şekilde olursa olsun bir anlaşma ve uzlaşma yolunu bulmanın gerekli olduğunu düşünürler.

Dostlarına şefkatle, düşmanlarına hoşgörüyle ve mürüvvetle yaklaşmayı kendilerine düstur edinirler. Varlığa ve çevresine çok fazla önem verdiklerinden, fizikî dünyaya ve sebepler dünyasından sevdiği şeylere fazla değer verme, onlara tutkuyla bağlanma ve gizli şirke girme riski, bu motifte daha yüksektir. Bu tehlikelerden korunmak için bu motifteki insanların ihlasa çok iyi sarılmaları gerekir.

Bu motif için ihlasın en büyük faydası ve kuvveti, en safi, temiz bir kulluğun (ubudiyetin) yapılması için; önemli bir temizleyici ve koruyucu olmasıdır. Bir başka deyişle ihlasın, en safi ve temiz bir kulluğun vasıtası olması, bu motifte daha iyi anlaşılmaktadır.

Bu kısa açıklamalarda görüldüğü gibi, İhlas Risalesi insanın mahiyetini ve onun zaaflarını dikkate alarak, birer imtihan vesilesi olarak fıtratına konan zaaflardan insanı korumak hedefli iş gören kognitif (bilişsel) bir psikoterapi metodudur. Her fıtrata ve kişiliğe hitap eder. Bundan dolayıdır ki; İhlas Risalesi'nin en az on beş günde bir okunması, onu kaleme alan zât tarafından tavsiye edilmiştir.

Dr. Selim AYDIN



Kaynaklar
1- Abdullah Yeğin, Osmanlıca-Türkçe Yeni Lugat. Hizmet vakfı yayınları. İstanbul, (1991).
2- Bediüzzaman, Said-i Nursi, Lemalar. 21. Lema, İhlas Risalesi, İstanbul, (1990).
''Ve Allah'a Sımsıkı Sarılın...''

Hacc / 78
Cevapla

“►Kendi Yazdıklarınız◄” sayfasına dön