CÜCE BENLİK DEV OLUNCA

Kendi yazdığınız Hikaye, Makale ve Yazıları paylaşalım.
Cevapla
Kullanıcı avatarı
Nurten
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 724
Kayıt: 25 Ağu 2007, 02:00

CÜCE BENLİK DEV OLUNCA

Mesaj gönderen Nurten »

CÜCE BENLİK DEV OLUNCA

Bir Benlik ki Varlığı baştan yalan,
Engeldir her şeye her güzelliğe, kendine bile düşmandır.
Onun varlık kaynağı "kuruntuları, vehimleri, acıları, ıztırabları, korkuları; gösteriş, makam ve lüks düşkünlüğüdür.
Hastalıkları kendi elleriyle hazırlar, hep onlar suçludur, o sütten çıkma ak kaşık!...

Ne zamanki zihin bilinçsizlikle arkadaş olursa ÖZÜMÜZE perde çekilir Cüce Benlik var olur.
Rüya âlemi dediğimiz hayat böyle başlar, ayakta uyur gezeriz.
Sonsuzlukla bağımız kesiliverir, gerçek “Ben”imize Set çekeriz hazine gömülü kalır!
Artık ışık görmek ne mümkün????

Zihin esaretinden azâde olma lütfuna erenler, perdelerin bir bir kalktığını müşâhade etmeye başlarlar, Cüce benliğin çözülme noktasıdır bu...
Gerçek Ben, bütün azameti ve sonsuz aşkıyla görünmeye başlar, gören göz değildir artık, diriliş filizlenir çiçek açar.
Artık bahar gelmiştir, Rüya sona erer, çile de birdir ızdırap da, neşe ve sevinç el ele Huzura demir atar...

Bu ne demektir bilir misin, Var olmayan var??
Dünya ile Berzah arasındaki Sır perdesi aralanır..
Ölmeyiz....
Ama BİZ olmayan her şey bizden alınır, cırılçıplak kalırız
Hani nerdesin simdi??,
Nerde kaldı varlığın??
Nerede dünün ve yarının???
Nerede zaman ve mekan???
Perde düştü, gurbet kuşu kanatlandı SILAYA doğru!
Doğrusunu Aşkın kendisi bilir
[img]http://www.muhammedinur.com/photos/galleries/avatars/krgl.jpg[/img]
Kullanıcı avatarı
der-ya
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 853
Kayıt: 29 Eki 2011, 07:01

Re: CÜCE BENLİK DEV OLUNCA

Mesaj gönderen der-ya »

Bir toplulukta “Filan hoca ilmini filan zâttan almış... Falan âlim bilgisini şu medresede geliştirmiş...” şeklinde konuşmalar geçiyordu.

Bâyezid-i Bestâmî -kuddise sırruh- Hazretleri onları dikkatle dinledi ve şöyle buyurdu:

“Bahsettiğiniz zâtlar ilmi ölüden almışlar, biz ise ilmimizi hiç ölmeyenden aldık.”

Bu sözleri ile “Faydalı olan” mârifet ilminin kalbinde kaynadığını ve dilinden döküldüğünü anlatmaya çalışmışlardır.

Bir beyanları da şöyle:

“Unuttuğunda cahil olacağı için, kitaplardan bazı şeyler ezberleyen kimselere âlim denmez. Hakiki âlim, öğrenmeden ve ezberlemeden, dilediği anda Hakk’tan ilim alabilen kimsedir.”

Bir gün bir camide fıkıh dersi okutan bir âlimin ders halkasına oturmuştu. O arada birisi bir feraiz meselesi sordu. “Birisi öldü, geride şu kadar malı ve şu şu yakınları kaldı, bunun mirası nasıl taksim edilir?” dedi. Fakih cevap vermeye çalışırken Bâyezid-i Bestâmî -kuddise sırruh- Hazretleri kendisini alamadı ve “Ey üstad! Öldüğünde Allah’tan başka kimsesi kalmayan kimse hakkında ne buyurursun?” dedi.

Orada bulunanlar hayretle birbirine bakıyorlardı. Sözlerine devam etti:

“Aslında insanın sahip olduğu hiç bir şeyi yoktur. Öldüğünde tıpkı önceden olduğu gibi, sadece Mevlâ’sı kalır. Çünkü insan dünyaya gönderilmeden önce de yalnızdı, bu âlemde de yalnızdır. Amma çoğu zaman yalnızlığının farkında değildir, ancak kabre konulduğu zaman anlar.”

Fakih onun bu hikmetli sözleri karşısında “Sen bu ilmi kimden aldın?” dediğinde “Ben bu ilmi Hakk’tan aldım.” buyurdu.
Eğer göğün yedi kat üstüne çıkmaksa niyetin, Aşktan güzel merdiven bulamazsın.
Eğer aşkı bulmaksa niyetin, Aramadan duramazsın. -
Yunus Emre.k.s
Cevapla

“►Kendi Yazdıklarınız◄” sayfasına dön