Paylaşmak

Kendi yazdığınız Hikaye, Makale ve Yazıları paylaşalım.
Cevapla
Kullanıcı avatarı
katre-iNur
Saygın Üye
Saygın Üye
Mesajlar: 272
Kayıt: 13 Ağu 2007, 02:00

Paylaşmak

Mesaj gönderen katre-iNur »


Kıymetli MBURAK CANımız ile Ankara' da Dr. Emin Acar ile sohbetten hatırımızda kalanları sizlerle paylaşmak istedik. Hata varsa bizden , güzellikler Allah CC dandır.

İslamiyet de paylaşmanın önemi çok büyüktür. Peygamber efendimiz evinde yiyecek tek bir hurması olsa kapıyı çalıp yiyecek isteyene o tek hurmayı verirmiş. Çoğu yolculuklarında açlıktan midesi ağrımasın diye taş bağlarmış karnına…

Bu sebepledir ki eski zamanlarda insanlar paylaşma duygusunu geliştirmek için çok büyük çaba sarfederlermiş. Bir çoğu evlerinin bahçelerine dut ağacı dikerlermiş.

Çünkü dut meyvesi olgunlaştığında dalındayken kuşlar nasiplenir. Silkelenip toplandığı zaman öyle çoktur ki. Bahçe sahibi ne kadar yerse yesin bitiremez.

Dut ilk toplandığı gün tüketilmez ise sonraki günler ya tadı ya da şekli bozulur. Bu sebeple dut ağacının sahibi topladığı dutların bir kısmını da komşularına dağıtır. Bu paylaşımdan dolayı en ufak bir hicap duymaz. Bu sayede paylaşmanın , vermenin zevkine varır. Cömertlik artar.

Rabbisi de bu cömertliğin karşılığında kuluna verdiği rızıklara bereketini katar. Kulun verdiklerinin karşılığı Rabbisinin katından fazlasıyla geri dönmüş olur.


Es Selam

30 Ekim 2008 Ankara
[img]http://www.muhammedinur.com/photos/galleries/avatars/katreimza.jpg[/img]
Kullanıcı avatarı
MINA
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 2740
Kayıt: 25 Eki 2008, 02:00

Mesaj gönderen MINA »

paylaşma deyince hatırıma geldi...
nazipçe yazalım inş..

Peygamberimiz anlatıyor:"Bir adam yolculuğu esnasında bir çeşme başında konaklamış,abdest alıp.namaz kılıp,karnını doyurup yoluna devam edecekmiş.Bu sırada yere bir kazık çakarak atını bağlamış.
Giderken de,buraya gelecek bir yolcunun da bu kazığa hayvanını bağlayarak ondan faydalanmasını düşünerek kazığı sökmemiş.

Başka bir gün,bu çeşmenin başında dinlenen bir kişi,giderken bu kazığa ayağı takılıp yere düşmüş.Bu adamda bu kazık bir başkasının ayağına da takılarak zarar vermesin diye kazığı söküp atmış.

Bu kişilerden ikisi de sevap kazanmıştır. Burada kazığı çakanında, sökeninde sevap kazanmasının sebebi,yaptıkları işi başkalarının da mutlu olmalarını amaçlayarak yapmış olmalarındandır.Bu kişiler kendileri için faydalı olandan başkaları da faydalansın, kendileri için zararlı olandan başkaları da zarar görmesin diye yapmışlardır.
Niyetleri paylaşmaktır.

Onun için kazığı çakandan da sökenden de Allah razı olmuştur. Dinimizde sevdiklerimizi başkalarıyla paylaşmadan Allah rızasına kavuşulamaz...

sevgiyle öze...
''Ve Allah'a Sımsıkı Sarılın...''

Hacc / 78
Kullanıcı avatarı
MBurak
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye
Mesajlar: 415
Kayıt: 12 Ağu 2007, 02:00

Mesaj gönderen MBurak »

Dr. Emin Bey'in o güzel ve de farklı muhabbetine biz de katkıda bulunalım inşallah...
Emin Bey sorular sorup cevaplarken biz de meyve çaylarımızı şifa niyetine içtik ve büyük bir zevkle kendisini dinledik..Pir-i fani diyebileceğimiz bu zat çok güzel bir söz söyledi dedi ki:
"devlet memurluğu biter ancak millet memurluğu bitmez millete hizmet her zaman devam eder. Dağda çoban çobanlığı ile, öğretmen öğretmenliği ile doktor doktorluğu ile halka hizmet etmelidir...ve kendisi de bir şekilde bu memurluğa devam ediyordu anlaşılan..

Dut demişken Kul Abi devam edelim

Emin Bey soruyor ve cevaplıyor sessiz bir şekilde...

-Bülbül neden çok öter?
-Neden olacak yavrularına da şakımayı öğretmek için!
-Peki, ne zaman ötmeyi keser?
-Ne zaman olacak dut yediği zaman, dut yemiş bülbül gibi ne susuyorsun
derler ya bu söz oradan geliyor haaaa!!!


: ))
[img]http://www.muhammedinur.com/resimler/brk.jpg[/img]
Kullanıcı avatarı
katre-iNur
Saygın Üye
Saygın Üye
Mesajlar: 272
Kayıt: 13 Ağu 2007, 02:00

Mesaj gönderen katre-iNur »

Değerli dostlar;

Dr. Emin Acar ile sohbette akılda kalanları bizde oluşan tefekkürler ile birlikte sunmaya devam ediyoruz. Kendisini tanımamıza vesile olan çok değerli büyüğümüze Allah Yar ve Yardımcı olsun. Buyurunuz bir tadımlık sohbete şimdi...

Seher vakti rabbim meleklerini yeryüzüne gönderdiğinde, horozlar melekleri görür görmez ötmeye başlar. O vakit tüm yaratılmışlar Allah CC yu tespihe başlar.Bu anda Allah CC Rahmet ve Bereketini yeryüzüne bol bol göndermektedir.

Ezan sesiyle birlikte kimi evlerin pencereleri açılır ki Allah CC nun Rahmet ve Bereketi içeriye dolsun diye.

Dünyaya ait rızıklar imsak vaktinden gün doğana kadar dağıtılır. Bu saatlerde uyanık olanlar dünya ile ilgili rızıklardan ziyadesiyle nasiplenir. Bu saatlerde uyuyanların vay haline… Onların durumunu varın siz tefekkür edin.

Ezan okunmaya başlandığında dikkatiniz hiç çekti mi.? Çevrede köpekler varsa ulumaya başlarlar. Ezan bitince de susarlar ve uykuya dalarlar. Bu zamanda uyuyan tek varlık köpeklerdir. Böyle olduğu içindir ki köpekler bir batında 4-5 yavru yavruladıkları halde bir batında bir tek kuzu veren koyunların sayısına asla ulaşamazlar. Bu vakitteki uykuya (affınıza sığınarak söylüyorum) “it uykusu” denir.

Gökyüzünden inen melekleri görebilen tek hayvan horozlardır. Bunun aksine şeytanları gören tek hayvan da eşeklerdir. Şeytan olan bir beldede eşekler yerli yersiz ısrarla bağırırlar. Şeytan da geldiklerini haber veriyor diye eşeğe kızar. İntikam için eşeğin nefsine bazı kötü şeyleri güzel gösterir.

Mesela eşekler yolda bir çalı diken görseler hemen onu yemeye çalışırlar. Ağızlarına batsa bile nefislerine engel olamazlar.(İçki içen insanlara ne kadar da benziyor değilmi?) Ya da berrak bir akarsudan dereden geçerken durup ısrarla suya idrarlarını yaparlar. Çünkü şeytan onların nefislerine bu davranışlarını güzel göstermektedir.

İnsanların dünya ile ilgili rızıkları seher vaktinden sabah namazı vakti çıkana kadar dağıtılıyordu ya , Ahiret ile ilgili rızıklar da ikindi ile akşam namazı arasındaki vakitte dağıtılır.

Bu sebepledir ki büyüklerimiz ısrarla erken kalkmamızı ve ikindi ile akşam vakti arasında uyanık olmamızı söylerler.

Es Selam
[img]http://www.muhammedinur.com/photos/galleries/avatars/katreimza.jpg[/img]
Cevapla

“►Kendi Yazdıklarınız◄” sayfasına dön