1. sayfa (Toplam 1 sayfa)

*** Prof.Dr.İbrahim Canan Hak' ka erişti...***

Gönderilme zamanı: 14 Eki 2009, 09:35
gönderen ayyildiz
*** Prof.Dr.İbrahim Canan Hak' ka erişti...***
***
Nur Neslinden İbrahim, Canan'a kavuştu,*
Hadis ilmi üstadı, Hak aşka karıştı,*
Bir ömür dâvâm dedi, gül şehid sarıştı,*
Ağlayın Nur erleri, ahir Nur varıştı,*
***
Alimin ölümü can, âlemin ölümü,*
Yüreğim kan ağlıyor, savur aşk külümü,*
Emr-i Hak tez erişti, zâr çile bölümü,*
Kır saçlı nur yiğitti, mevt yaktı gülümü.*
***
Sohbetinden feyz aldık, gül yüzüne baktık,*
Muhaddis Nur hocaydı, Gül Nebi'ye aktık,*
İlmiyle âmil Canan, İhlasa gül kattık,*
Peygamber'den gül sözü, her derste nur tattık.*
***
Sel olsun göz yaşları, el duaya dursun,
Yâsin, ihlas gönderin, yeri cennet olsun.*
Meftundu Hak Canan'a, Hak kabul buyursun,*
Molla Veli İbrahim, Canan Nur doyursun,*
***
Aşık Uslu ağla yan, Nur yolcusu Canan,*
Suali kolay gele, Hak helaldir ceman,*
İbrahimî Nur meşreb, Nur olacak derman,*
El Bakî Hüvel bakî, El Fatiha ferman.*
***
Aşık Uslu Niksarî ( Zübeyir Güngör Uslu )
14.10 2009 08:35 Samsun

Gönderilme zamanı: 14 Eki 2009, 12:22
gönderen kulihvani


Prof.Dr. İbrahim CANAN acı bir trafik kazasında Hakk’a yürüdü..
Tüm hayatında Hakkın ve Hayrın Hizmetçisi olmuş Canan Hocamıza Rabbımızdan rahmet dua ederiz.
Eserleri arkasından çağlayıp akan Nur Irmakları olacak inşâallah…
Zâten kendisi de ömrünce Nur yolunu izlemişti..


الَّذِينَ إِذَا أَصَابَتْهُم مُّصِيبَةٌ قَالُواْ إِنَّا لِلّهِ وَإِنَّـا إِلَيْهِ رَاجِعونَ
"Ellezine iza esabethüm müsiybetün kalu inna lillahi ve inna ileyhi raciun: O sabredenler, kendilerine bir belâ geldiği zaman: Biz Allah'ın kullarıyız ve biz O'na döneceğiz, derler.” (Bakara 2/156)

Prof.Dr. İbrahim CANAN Kimdir?

1940′da Karaman'ın Ermenek ilçesi Küçükkarapınar köyünde doğmuştur. Araştırmacı-yazar. 1940, Küçük Karapınar köyü- Karaman doğumlu. İlk öğrenimini memleketin Karaman Ermenek ve Konya'da tamamladı.
Konya Erkek Lisesi (1958) mezunu. Kayseri (1962-64) ve Akşehir'de (1966-67) orta dereceli okullarda öğretmenlik yaptıktan sonra, Atatürk Üniversitesi İslami İlimler Fakültesi'nde 1972′de başladığı öğretim üyeliği görevini aynı üniversiteye bağlı olarak kurulan İlahiyat Fakültesi'nde sürdürdü.
Uzun yıllar Paris'te tahsil yapmış, sahasında kıymetli eserleri bulunmaktadır.
Makalelerini fakülte dergileri yanı sıra Diyanet, Hakses, İslam, İslam Medeniyeti, Zafer, Sur, İcmal, Kadın ve Aile, Altınoluk, Okul gibi dergilerde yayımladı.
Resulullah'a Göre Okul ve Ailede Çocuk Terbiyesi adlı eseriyle 1979′da Türkiye Milli Kültür Vakfı Ödülü'nü aldı.
Prof. Dr. İbrahim Canan, akademik kariyerini hadis hocası olarak tamamlamış, ilahiyat fakültelerinde öğrencilere yıllarca hadis okutmuş, sünneti öğretmiş önemli bir ilim adamı.
Hadis ilminin en temel kaynağı kabul edilen "Kütüb-ü Sitte Muhtasarı Tercüme ve Şerhi"ni dilimize kazandıran ve okuyucunun bundan istifadesini kolaylaştıran İbrahim Canan Hoca bu sahada yazdığı birbirinden kıymetli eserlerle Türk okurunun yakından tanıdığı bir isim.
Rahmetli Canan hoca bir ilim ve fazilet ehliydi. Nur talebesiydi. Talebeliğinde Bediüzzaman Said Nursi hazretlerini görmüş bir zattı. Münevver tarifine uyan bir ilim aşıkıydı. Baş eser "Kütüb-i Sitte"yi günümüz Türkçesine kazandırmıştı.

Prof. Dr. İbrahim Canan eserlerinden bazıları:

Peygamberimizin Yanılması Meselesi
Resulüllah'a Göre Ailede ve Okulda Çocuk Terbiyesi
Peygamberimizin Tebliğ Metodları
Ayet ve Hadislerin Işığında Çevre Ahlakı
Hz. Peygamber'in Sünnetinde Tıp (Tıbb-ı Nebevi)
Aile Reisi ve Baba olarak Hz. Peygamber
Hadis Usulü
Kütüb-ü sitte Hadis Ansiklopedisi

Gönderilme zamanı: 14 Eki 2009, 12:24
gönderen nur_umim
Resim

Dün gece elim bir trafik kazasında vefat eden Prof. Dr. İbrahim Canan 1959'un sonunda Ankara'da Beyrut Palas Otelinde Bediüzzaman'ı ziyaret etmiş, merdivenlerde talebeleriyle birlikte resmini çekmişti.

Prof. Canan, Bediüzzaman Said Nursi ile görüşmesini Son Şahitler adlı eserde şöyle anlatmıştı:

"Üstad Bediüzzaman 1959 senesinin son günlerinde 31 Aralık'ta, Ankara'ya gelmiş, Beyrut Palas Otelinin 37 numaralı odasında kalmıştı.

"İlk zaman fazla gelen ziyaretçilerden dolayı çok tehacüm olmuştu. Bu günlerde müsait bir vakti bekleyip, o vakitte Üstadı ziyaret edip, ellerini öpmek istiyordum.

"O zaman Üstad lavaboya çıkmıştı. İşte, Üstadı ilk defa o zaman görmek saadetine ermiştim. Daha sonra otelden çıkarken de ziyaret etmiştim. Otele eski DP milletvekillerinden Dr. Tahsin Tola gelmişti. Üstadın büyük bir gayesi olan tevafuklu Kur'ân-ı Kerimin basılması için arzusu vardı. Üstad kendisine çok iltifat edip, Kur'ân'ın basılması için Dr. Tahsin Tola'ya tam âyetler sayısınca 6666 lira verdi. Her âyete bir lira mukabil oluyordu. Dr. Tahsin Tola'nın başını okşayıp, teveccüh edip, dualar etti.

"Zübeyir'in yerine kabul ettim"

"İşarâtü'l-İcaz basılırken tashih işlerinde çalışmıştık. Basılan formaları Senirkentli Hüseyin Aşçı ile Üstada gönderiyorduk. Hem de selâmlarımızı götürüyordu. Daha evvel de Üstad, Said Özdemir Ağabeye benim için 'Ben onu Zübeyir'in (Gündüzalp) yerine kabul edip dua ediyorum' demişti.
"Hasan Okur, şimdi ilâhiyat profesörü olan Günay Tümer ve Said Özdemir, Üstadın etrafında Beyrut Palas Otelinden iniyorlardı. Said Özdemir Ağabeyin de işareti üzerine, tam merdivenlerde iken resimlerini çektim.

"Hüseyin Aşçı tashihler için Isparta'ya sık sık gider gelirdi. Son defasında Isparta'da tashihleri verirken, Üstad taksi ile bir yere gidiyormuş, 'Seni taksiye bindirmek isterdim, ama şimdi acele işim var, hemen gideceğim. Yalnız seni Ankara'da taksiye bindireceğim' demiş. Hüseyin Aşçı bize bu hadiseyi anlatmıştı. Aradan epey zaman geçtikten sonra Üstad Ankara'ya gelmişti. Taksi ile Ankara'da giderken Ulus'ta Hüseyin Aşçı'yı görürler ve taksiye alırlar. Bunu Hüseyin Aşçı aynen anlatmıştı.

"Hüseyin Aşçı çok gayretli ve çalışkan, Senirkentli bir Nur talebesiydi. Ben Ankara'ya ilk geldiğim zaman onların yanında kalmıştım. O zaman Mesnevî-i Nuriye basılıyordu, kendisi bu iş için matbaaya gidip geliyordu. Nihayet kitap basıldı, çıktı. Kendisi de parasını vererek bir kitap satın aldı. Halbuki kitabın basılmasında emeği çok fazla idi. Onun bu hali, o zaman, bende çok büyük tesir yapmıştı, çok hayretler ve takdirler içinde kalmıştım. Bu meseleyi hatırladıkça halen de düşünürüm. Demek Allah rızası yolunda ihlâs zerre gibi küçük de olsa, aslında güneş gibidir."

Gönderilme zamanı: 14 Eki 2009, 12:51
gönderen Hakan
Değerli büyüğümüz Prof.Dr. İbrahim Canan Hocamıza Allah Celle Celalehudan rahmet dileriz. Rasulullah Sallallahu Aleyhi Vessellem Efendimizin şefaatine naıl olması canı gönülden temenni ederiz.

Hocam ruhun şâd, mekanın cennet olsun...

Muhammedi Muhabbetlerimizle...

Gönderilme zamanı: 14 Eki 2009, 14:29
gönderen nur-ye
Hakk'a yürüyen ve Rasûlullah Sallallahu Aleyhi Vessellem Efendimizinin kervanına canı gönülden hasbi hizmet etmiş Prof.Dr. İbrahim Canan Hocamıza Allahuzülcelâlimizden sonsuz rahmetle dua eder, Rasulullah Sallallahu Aleyhi Vessellem Efendimizin şefaat şerefine kavuşmasını dilerim..

Allahümme salli ve sellim ve bârik alâ seyyidinâ Muhammedin Abdike ve Nebîyyike, ve Rasülûke ve Nebîyyi’l-Ümmiyi ve alâ âlihi, ehl-i beytihi vessahbihi ve ümmetihi...

Gönderilme zamanı: 14 Eki 2009, 17:23
gönderen yolcu
O'ndan (CelleCelaliHU) geldik, O'na (CelleCelaliHU) döneceğiz.

Gönderilme zamanı: 15 Eki 2009, 17:04
gönderen aNKa
الَّذِينَ إِذَا أَصَابَتْهُم مُّصِيبَةٌ قَالُوا إِنَّا لِلّهِ وَإِنَّـا إِلَيْهِ رَاجِعونَ
“Onlar; başlarına bir musibet gelince, "Biz şüphesiz (her şeyimizle) Allah’a aidiz ve şüphesiz O’na döneceğiz" derler.” (Bakara 2/156)

Allahü zü'l Celâlimiz Rahmetine gark etsin ve Rasulullah s.a.v. Efendimizin şefaat şerefine nail olsun inşâallah.

Allahümme salli âlâ seyyidinâ ve mevlânâ Muhammedîn abdike ve nebîyyike ve resûlüke ve nebîyyü’l-ümmîyyi ve âlâ âlihi ve ehl-i beytihi ve ashabihi!

Bi rahmetike Yâ erhame’r rahîmin!
İrhamnâ!

Gönderilme zamanı: 16 Eki 2009, 00:54
gönderen safa-merve
ALLAH’ım Mekanını cennet Eylesin Ruhu şad olsun.
Dualarımızı Kabul Etsin, ALLAH Güç versin Ailesine ve yakınlarına.

Gönderilme zamanı: 17 Eki 2009, 10:01
gönderen ayyildiz
*** Selamünaleyküm canlar ***
***
On yedi ekim gözüm, gül Cuma ertesi,*
İki bin dokuz yılı, sabrın son kertesi,*
Zalim zulmüne doymaz, mazlumun tiz sesi,*
Küfre bayrak açalım, davet et herkesi.*
***
Sefih nefsinden başla, hep meyleder şerre,*
Şeytan vesvese verir, yıkar bak çok kerre,*
Tefekkür et âlemi, döner şems ve zerre,*
Gaflet perdesin sıyır, medet Nur göz ferre.*
***
“Din nasihhattir” elbet, hüşyar can dinlesin,*
Şu halimiz ne ola, ruh zâri inlesin,*
Nefsi muhasebeye çek; bil ki ölüm kesin,*
Kabre yalnız girilir, kim duyacak sesin.*
***
Güvenme gençlik gider, gül benizler solar,*
Güçlü beller bükülür, ten marazla dolar,*
Saçlara karlar yağar, aynalar pas çalar.*
Ecel tez gün erişir, mevt nice can yolar.*
***
Âşık Uslu söz sana, nadim ol günaha,*
Pişmanlıkla var Hak'ka, gel yüce dergâha,*
Alnını secdeye koy, iman et Hak mâha,*
Dür hata defterini, işleme bir daha.*
***
Aşık Uslu Niksarî ( Z.G.Uslu )
17.10.2009 - 09:45 Samsun