AHMED KUDDÛSÎ k.s. DİVANında KUR'ÂN

Ahmed Kuddisi (k.s.) hazretlerinin hayatı ve eserleri.
Kullanıcı avatarı
Gul
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 5150
Kayıt: 11 Haz 2009, 02:00

Re: AHMED KUDDÛSÎ k.s. DİVANında KUR'ÂN

Mesaj gönderen Gul »

SAFFÂT SÛRESİResim

34- Saffât (37) : 139-148.
Yunus Peygamberi balığın yutması(187)

وَإِنَّ يُونُسَ لَمِنَ الْمُرْسَلِينَ
Resim---Ve inne yûnuse le minel murselîn(murselîne) :Doğrusu Yunus da gönderilen peygamberlerdendi.
(Saffât 37/139)

إِذْ أَبَقَ إِلَى الْفُلْكِ الْمَشْحُونِ

Resim---İz ebeka ilel fulkil meşhûn(meşhûni) :Hani o, dolu bir gemiye binip kaçmıştı.
(Saffât 37/140)

فَسَاهَمَ فَكَانَ مِنْ الْمُدْحَضِينَ
Resim---Fe sâheme fe kâne minel mudhadîn(mudhadîne): Böylece kur'aya katılmıştı da, kaybedenlerden olmuştu.
(Saffât 37/141)

فَالْتَقَمَهُ الْحُوتُ وَهُوَ مُلِيمٌ
Resim---Feltekamehul hûtu ve huve mulîm(mulîmun) :Yunus kendini kınayıp dururken onu bir balık yuttu.
(Saffât 37/142)

فَلَوْلَا أَنَّهُ كَانَ مِنْ الْمُسَبِّحِينَ

Resim---Fe lev lâ ennehu kâne minel musebbihîn(musebbihîne) :Eğer (Allah'ı çokça) tesbih edenlerden olmasaydı,
(Saffât 37/143)

لَلَبِثَ فِي بَطْنِهِ إِلَى يَوْمِ يُبْعَثُونَ
Resim---Le lebise fî batnihî ila yevmi yub’asûn(yub’asûne) :Tekrar diriltilecekleri güne kadar onun karnında kalırdı.
(Saffât 37/144)

فَنَبَذْنَاهُ بِالْعَرَاء وَهُوَ سَقِيمٌ
Resim---Fe nebeznâhu bil arâi ve huve sakîm(sakîmun) :Sonunda o hasta bir durumdayken çıplak bir yere (sahile) attık.
(Saffât 37/145)

وَأَنبَتْنَا عَلَيْهِ شَجَرَةً مِّن يَقْطِينٍ
Resim---Ve enbetnâ aleyhi şecereten min yaktîn(yaktînin) :Ve üstüne (gölge yapması için) kabak türünden geniş yapraklı bir nebat bitirdik.
(Saffât 37/146)

وَأَرْسَلْنَاهُ إِلَى مِئَةِ أَلْفٍ أَوْ يَزِيدُونَ
Resim---Ve erselnâhu ilâ mieti elfin ev yezîdûn(yezidûne) :Onu, yüz bin veya daha çok kişiye peygamber olarak gönderdik.
(Saffât 37/147)

فَآمَنُوا فَمَتَّعْنَاهُمْ إِلَى حِينٍ
Resim---Fe âmenû fe metta’nâhum ilâ hîn(hînin): Sonunda ona iman ettiler, biz de onları bir süreye kadar yararlandırdık.
(Saffât 37/148)



Yukarıda işaret ettiğimiz âyetlerinde Kur’ân’ın da anlattığı gibi Hz. Yunus (as), İsrailoğulları peygamberlerinden biridir ve Musul bölgesindeki Ninova ahalisine gönderilmiştir. Ne var ki tevhide davet ettiği yoğun çalışmalarından netice alamamış; halkını putlara tapmaktan geri çevirememişti. Hz. Yunus kavmini “Allah tarafından azap gelecek ve kırk güne kadar Ninova şehri batacak” diye korkutmasına rağmen, halkı yine de uyarıya uymamış, davete kulak asmamıştır. Nihâyet Hz. Yunus onlara kırılmış ve gücenmiş bir halde Ninova’yı terk etmiş, hiddet içerisinde Dicle kenarına inerek dolu bir gemiye binmiştir. Oysa Allah emretmedikçe hiçbir peygamberin mahall-i memûriyetlerini bırakıp da bir başka yere gitmeleri caiz değildir. Bu yüzden Yunus peygamberin bindiği gemi bir türlü yürümez ve gemi kaptanının “içimizde bir suçlu adam olmalı, kura çekelim, kime isabet ederse onu denize atalım” demesi üzerine, çekilen kura Hz. Yunus’a çıkar ve denize atılır. Anlaşma gereğince denize atılan peygamberi büyük bir balık yutar. Nihayet Hz. Yunus, balığın karnında yaptığına çok pişman olmuş ve tevbe etmiş; balık da onu pelte halinde sahile atmış, böylece kurtulmuştur. (188) Binaenaleyh Kuddûsî şiirinde de bu Kur’ânî motifin işlendiği görülmektedir:

Kudretin göstermek içün Ferd u Hayy u lâ-Yemût
Hut’a buyurdu ki dostum Yûnus’ı rıfk ile yut
(189)

Eyledi tenbih dahi ol Hut’a dedi bilmiş ol
Bu benim dostum emanetdir sana zann etme kût
(190)

Anı hıfz eyle eritme eyledim mihman sana
Çünki peygamberdir ol i’zaz edüben hoşça tut
(191)

Oldı birkaç gün balık karnında sakin ol azîz
Tanrısın unutmayub etti o zulmetde kunut
(192)

Sonra emr etti kenara tez anı çıkar deyu
Emre edip imtisal çıkardı Hak izniyle Hut
(193)


Resim

(187) Ayrıca bkz. Kalem (68) : 48-49.
(188) Bkz. Cevdet Paşa, Kısas-ı Enbiyâ, I, 37-38 ; er-Rıdâ, Muhammed, Târîhu’l- İnsâniyye ve Ebtâlühâ, Beyrut 1986, Dâru’l-Kütübi’l-Ilmiyye, s.271. Ayrıca bkz. Ateş, Yüce Kur’ân’ın Çağdaş Tefsiri, VII, 423-424.
(189) Kuddûsî Divânı, 148/1/166.
(190) Kuddûsî Divânı, 148/2/166.
(191) Kuddûsî Divânı, 148/3/166.
(192) Kuddûsî Divânı, 148/4/166.
(193) Kuddûsî Divânı, 148/5/166.
Resim
Kullanıcı avatarı
Gul
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 5150
Kayıt: 11 Haz 2009, 02:00

Re: AHMED KUDDÛSÎ k.s. DİVANında KUR'ÂN

Mesaj gönderen Gul »

ZÜMER SÛRESİ Resim

35- Zümer (39) : 53.
Allah’tan ümit kesmemek (194)


قُلْ يَا عِبَادِيَ الَّذِينَ أَسْرَفُوا عَلَى أَنفُسِهِمْ لَا تَقْنَطُوا مِن رَّحْمَةِ اللَّهِ إِنَّ اللَّهَ يَغْفِرُ الذُّنُوبَ جَمِيعًا إِنَّهُ هُوَ الْغَفُورُ الرَّحِيمُ
Resim---Kul yâ ıbâdiyellezîne esrefû alâ enfusihim lâ taknetû min rahmetillâh(rahmetillâhi), innallâhe yagfiruz zunûbe cemîâ(cemîan), innehu huvel gafûrur rahîm(rahîmu) : De ki: Ey kendi nefisleri aleyhine haddi aşan kullarım! Allah'ın rahmetinden ümit kesmeyin! Çünkü Allah bütün günahları bağışlar. Şüphesiz ki O, çok bağışlayan, çok esirgeyendir.
(Zümer 39/53)


Bilindiği gibi Kur’an, müntesiplerine her zaman olumlu ve umutlu bakış sahibi olmalarını yoğunlukla tavsiye etmektedir. Bu bağlamda özellikle Allah’ın rahmetinden ümit kesmek, büyük günahlardan kabul edilmektedir. (195) Aynı doğrultuda Kuddûsî şiirinin de, Kur’ân’ın paralelinde çevresine öğütleriyle motivasyon yaydığı görülmüştür.

Rahmetimden kesmeniz ey kullarım dedin ümid
Etmezem kat’-ı recâ pes umaram kâm ı visal
(196)

Bin kerre bin ol Padişah Etsem dahi böyle günah
Lâ-taknatû yeter penah Cürmüm ile geldim Sana
(197)

Umarım rahmet-i Rahmân’ı kunut eylemezem
Vay eğer adl eder ise bana ukbâ’da Hudâ
(198)

Cennet’e girmez amel ile dedi bir ferd Resûl
Etme ey kardaş Rahîm’in rahmetinden sen kunut
(199)

Ol erenler gibi er hiç kesme rahmetden ümid
Olma vâ’iz gibi Kuddûsî mükannid
(200) hem kunut (201)


Resim
(194) Ayrıca bkz. Hıcr (15) : 56, 55 ; Fussılet (41) : 49.
(195) Örneğin bu konuda vârid olmuş hadisler için ayrıca bkz. en-Nevevî, Ebû Zekeriyyâ Muhyiddîn, Riyâdu’s-Sâlihîn, Mekke, trz. el-Mektebetü’l-İmdâdiyye, s.191-207.
(196) Kuddûsî Divânı, 511/9/373.
(197) Kuddûsî Divânı, 24/8/96.
(198) Kuddûsî Divânı, 33/12/102.
(199) Kuddûsî Divânı, 439/11/336.
(200) Kelime, Divan’da “mekannid” şeklindedir.
(201) Kuddûsî Divânı, 439/12/336.
Resim
Kullanıcı avatarı
Gul
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 5150
Kayıt: 11 Haz 2009, 02:00

Re: AHMED KUDDÛSÎ k.s. DİVANında KUR'ÂN

Mesaj gönderen Gul »

GÂFİR SÛRESİResim

36- Gâfir (40) : 3.
Allah, günahları bağışlar, tevbeleri kabul eder

غَافِرِ الذَّنبِ وَقَابِلِ التَّوْبِ شَدِيدِ الْعِقَابِ ذِي الطَّوْلِ لَا إِلَهَ إِلَّا هُوَ إِلَيْهِ الْمَصِيرُ
Resim---Gâfiriz zenbi ve kâbilit tevbi şedîdil ikâbi zît tavl(tavli), lâ ilâhe illâ hûve, ileyhil masîr(masîru) :O, günahı bağışlayan, tevbeyi kabul eden, azabı çetin, lütuf sahibi Allah'tandır ki. O'ndan başka hiçbir ilâh yoktur, dönüş ancak O'nadır.
(Gâfir 40/3)


Allah Teâlâ, O’na yönelen kullarına her zaman rahmet ve bağışlamayla mukabelede bulunacağını; çünkü Kendisinin günahları bağışlayıcı, tevbeleri kabul edici olduğunu beyan etmektedir. Bu Kur’ânî gerçeğin Kuddûsî şiirinde de yansıma bulduğu görülmektedir:

Şehvet ile hırs beni Eylediler pes denî
Bilürem emma seni Gâfir-i zenb ü hatâ (202)


Resim

(202) Kuddûsî Divânı, 42/2/108.
Resim
Kullanıcı avatarı
Gul
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 5150
Kayıt: 11 Haz 2009, 02:00

Re: AHMED KUDDÛSÎ k.s. DİVANında KUR'ÂN

Mesaj gönderen Gul »

ZUHRÛF SÛRESİResim

37- Zuhrûf (43) : 32.
Allah’ın dünyadaki geçimi belirlemesi (nahnü kasemnâ maîşetehüm)

أَهُمْ يَقْسِمُونَ رَحْمَةَ رَبِّكَ نَحْنُ قَسَمْنَا بَيْنَهُم مَّعِيشَتَهُمْ فِي الْحَيَاةِ الدُّنْيَا وَرَفَعْنَا بَعْضَهُمْ فَوْقَ بَعْضٍ دَرَجَاتٍ لِيَتَّخِذَ بَعْضُهُم بَعْضًا سُخْرِيًّا وَرَحْمَتُ رَبِّكَ خَيْرٌ مِّمَّا يَجْمَعُونَ
Resim---E hum yaksimûne rahmete rabbik(rabbike), nahnu kasemnâ beynehum maîşetehum fîl hayâtid dunyâve refa’nâ ba’dahum fevka ba’dın derecâtin li yettehıze ba’duhum ba’dan suhriyyâ(suhriyyen), ve rahmetu rabbike hayrun mimmâ yecmaûn(yecmaûne) : Rabbinin rahmetini onlar mı paylaştırıyorlar? Dünya hayatında onların geçimliklerini aralarında biz paylaştırdık. Birbirlerine iş gördürmeleri için kimini ötekine derecelerle üstün kıldık. Rabbinin rahmeti onların biriktirdikleri şeylerden daha hayırlıdır.
(Zuhrûf 43/32)
İnsanların, hemcinslerinin elinde bulunan mal ve değerlere haset ve tamah etmemeleri gerekir. Aksine haset ve tamah etmek yerine, dürüst olarak çalışıp çabalamalıdırlar. Çünkü Allah Teâlâ, kullarının sahip olacaklarını ezelde tayin etmiş, bu doğrultuda kiminin mal yoğunluklu, kiminin hikmet yoğunluklu vâridâta sahip olmalarını takdir etmiş ve bu gerçeği de “nahnü kasemnâ maîşetehüm” şeklinde telaffuz etmiştir. Bu tür âyetler, Allah’ın sonsuz gücünü beyan etmektedir. Yani ulaşılan neticede, insanların da sorumluluklarının bulunduğu başka bir konudur ve bu âyet zımnında sadece Allah’ın gücünden söz edilmektedir. Dünyalığı dilediğine dilediği kadar veren Allah, nübüvetti ve hikmeti de dilediğine verir. Kurtubî’nin deyişiyle dünya maîşetinin dağıtımı kendisine verilmeyen insana, elbette nübüvvetin dağıtımı da verilemezdi.(203) Sözü edilen Kur’ânî ifadenin Kuddûsî şiirinde de yansıma bulduğu görülmektedir. Nitekim Şeyh Kuddûsî, bu ilâhî taksimatta kendi hesabına aşkın düştüğünü sevinerek ifade etmektedir.(204)

Hudâ nahnu kasemnâ’da bana ışk derdini vermiş
Ana kâni’miyem ya tâlib-i derman’miyem bilmem
(205)

Kuddûsi’ye ışk nahnu kasemnâ’da verildi
Âşıklığı ta rûy-i nigar’ı görelidir
(206)

Işk derdi bana nahnü kasemnâ’da verildi
Bu günde heman oldı giriftar demesünler
(207)

Nahnu kasemnâ’da bana
Bahş etti ışkı o Hudâ
(208)


Resim

(203) Kurtubî, el-Câmiu li-Ahkâmi’l-Kur’ân, XVI, 83.
(204) Ne ki Kuddûsî şiirinde de yer almış olan “nahnü kasemnâ” şeklindeki Kur’an ibaresi, Kuddûsî Divan’ını yayına hazırlayan Fehmi Kuyumcu tarafından dipnot- ta verilen bir açıklamayla elest bezminde yapılan yeminle bağlantılı görülmüştür ki bunun, bizim başlık şeklinde verdiğimiz konuyla ilgili ve de isabetli olmadığı açıktır. Bkz. Kuddûsî Divânı, 638/9/446 (dipnot).
(205) Kuddûsî Divânı, 580/13/404.
(206) Kuddûsî Divânı, 311/11/261.
(207) Kuddûsî Divânı, 242/9/215.
(208) Kuddûsî Divânı, 638/9/446.
Resim
Kullanıcı avatarı
Gul
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 5150
Kayıt: 11 Haz 2009, 02:00

Re: AHMED KUDDÛSÎ k.s. DİVANında KUR'ÂN

Mesaj gönderen Gul »

KAF SÛRESİResim

38- Kaf (50) : 38, 15.
Allah’ın kâinâtı yorulmadan yaratması (209)


أَفَعَيِينَا بِالْخَلْقِ الْأَوَّلِ بَلْ هُمْ فِي لَبْسٍ مِّنْ خَلْقٍ جَدِيدٍ
Resim---E fe ayînâ bil halkıl evvel(evveli), bel hum fî lebsin min halkın cedîd(cedîdin) :Ya, biz ilk yaratılışta güçsüz mü düştük? Hayır, onlar 'karmaşık bir kuşku' içindedirler.
(Kaf 50/15)

وَلَقَدْ خَلَقْنَا السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضَ وَمَا بَيْنَهُمَا فِي سِتَّةِ أَيَّامٍ وَمَا مَسَّنَا مِن لُّغُوبٍ
Resim---Ve lekad halaknes semâvâti vel arda ve mâ beynehumâ fî sitteti eyyâmin ve mâ messenâ min lugûb(lugûbin) :Andolsun biz, gökleri, yeri ve ikisi arasında bulunanları altı günde yarattık. Bize hiçbir yorgunluk çökmedi.
(Kaf 50/38)

Allah Teâlâ sonsuz kudretin sahibidir ve yarattığı büyük-küçük hiçbir işte yorgunluk ve zorluk O’nun için söz konusu değildir. Zaten aksini düşünmek, O’nun kemâl sıfatlarıyla çelişeceği için, câiz de değildir. Bu Kur’ânî beyanın Kuddûsî’nin bir Arapça şiirinde de yansıma bulduğunu görmekteyiz:

Yâ Hâlikal-arşi vel-kürsî vel-cenneti
Enşete seba semâvâtin bilâ-nusubi (210)
Resim
(209) Ayrıca bkz. Ahkâf (46) : 33.
(210) Kuddûsî Divânı, 104/5/140. Şiirin Türkçe çevirisi şöyledir: [Ey arş, kürsü ve cennetin yaratanı/Yedi göğü yarattın yorgunluk duymadan]
Resim
Kullanıcı avatarı
Gul
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 5150
Kayıt: 11 Haz 2009, 02:00

Re: AHMED KUDDÛSÎ k.s. DİVANında KUR'ÂN

Mesaj gönderen Gul »

ZÂRİYÂT SÛRESİResim

39- Zâriyât (51) : 50.
Allah’a kaçmak

فَفِرُّوا إِلَى اللَّهِ إِنِّي لَكُم مِّنْهُ نَذِيرٌ مُّبِينٌ
Resim---Fe firrû ilâllâh(ilâllâhi), innî lekum minhu nezîrun mubîn(mubînun) : Öyleyse Allah’a firar edin (kaçın ve sığının). Muhakkak ki ben, sizin için O’ndan (Allah tarafından gönderilmiş) apaçık bir nezirim.
(Zâriyat 51/50)
Kur’ân’a göre insanın sığınacağı, her şeyden uzaklaşarak kaçacağı tek makam, Allah Teâlâ’dır ve bu teklif, ilgili âyette açıkça dile getirilmektedir. Tefekkür edildiğinde yoğun anlamların insan zihninde çağrışımına neden olan bu ifade, Kuddûsî şiirinde de yansımasını bulmakta ve bahsi geçen yo- ğun anlamaya ışık tutmaktadır:

Firar et Hâlik’a halk ile istiynası terk eyle
Kabul etmez isen pend’i olursun müflis ü mülhid
(211)

Gel sözimi tut eyle firar Hakk u İlâh’a
Kulluk ede-gör şevk i hulûs ile o Şâh’a
(212)
Resim

(211) Kuddûsî Divânı, 216/13/201.
(212) Kuddûsî Divânı, 689/3/480.
Resim
Kullanıcı avatarı
Gul
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 5150
Kayıt: 11 Haz 2009, 02:00

Re: AHMED KUDDÛSÎ k.s. DİVANında KUR'ÂN

Mesaj gönderen Gul »

ZÂRİYÂT SÛRESİResim

40- Zâriyât (51) : 56.
İnsan ve cinnin ibadet için yaratılması


وَمَا خَلَقْتُ الْجِنَّ وَالْإِنسَ إِلَّا لِيَعْبُدُونِ
Resim---Ve mâ halaktul cinne vel inse illâ li ya'budûni : Ben cinleri ve insanları, ancak bana kulluk etsinler diye yarattım.
(Zâriyât 51/56)


İlgili âyette geçtiği üzere Allah Teâlâ, hayrı ve şerri işlemeye muktedir kıldığı insanları ve cinleri başka bir gaye ile değil, ancak O’na kulluk edip, iradesine muvâfık bir hayat sürmeleri için yaratmıştır. Bu Kur’ânî beyanın bir beyitle bile olsa, Kuddûsî şiirinde yansıma bulduğu görülmektedir:

Seni kulluk için yaratdı Hâlik
Kula farz müstehabdur şaha hizmet (213)


Resim

(213) Kuddûsî Divânı, 164/7/174.
Resim
Kullanıcı avatarı
Gul
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 5150
Kayıt: 11 Haz 2009, 02:00

Re: AHMED KUDDÛSÎ k.s. DİVANında KUR'ÂN

Mesaj gönderen Gul »

KAMER SÛRESİ Resim

41- Kamer (54) : 1.
Kıyametin yaklaşması
اقْتَرَبَتِ السَّاعَةُ وَانشَقَّ الْقَمَرُ
Resim---İkterebetis sâatu ven şakkal kamer(kameru) :
Saat (kıyamet vakti) yakınlaştı ve ay yarıldı. (Kamer 54/1)


Kur’an, -göreli olmakla birlikte- kıyametin yakınlaştığını haber ver- mekte ve bu yüzden de Peygamberimiz, “âhir zaman peygamberi” olarak bilinmektedir. Aynı vurgu Kuddûsî şiirinde de yer almaktadır:

Kıyamet iktirâb etti demiş Kurânda Mevlâ
Resûlü anı inzal eyleyen Rûhul-Emîndir (214)


Resim

(214) Kuddûsî Divânı, 320/5/266.
Resim
Kullanıcı avatarı
Gul
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 5150
Kayıt: 11 Haz 2009, 02:00

Re: AHMED KUDDÛSÎ k.s. DİVANında KUR'ÂN

Mesaj gönderen Gul »

TEGÂBUN SÛRESİResim

42- Tegâbun (64) : 14.
Bazı eş ve çocukların düşman olması


يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا إِنَّ مِنْ أَزْوَاجِكُمْ وَأَوْلَادِكُمْ عَدُوًّا لَّكُمْ فَاحْذَرُوهُمْ وَإِن تَعْفُوا وَتَصْفَحُوا وَتَغْفِرُوا فَإِنَّ اللَّهَ غَفُورٌ رَّحِيمٌ

Resim---Yâ eyhuhellezîne âmenû inne min ezvâcikum ve evlâdikum aduvven lekum fahzerûhum, ve in ta’fû ve tasfehû ve tagfirû fe innallâhe gafûrun rahîm(rahîmun) :Ey iman edenler! Eşlerinizden ve çocuklarınızdan size düşman olanlar da vardır. Onlardan sakının. Ama affeder, kusurlarını başlarına kakmaz, kusurlarını örterseniz, bilin ki, Allah çok bağışlayan, çok esirgeyendir.
(Tegâbun 64/14)

Daha önce Enfâl sûresinin 28. âyetiyle ilgili olarak eşlerin ve evlatların çeşitli olumsuzluklara sebebiyet verme ihtimallerine karşılık “fitne” diye tavsif edilmelerinden bahsedilmişti. Aynı hususun devamı mahiyetinde, bu âyette de bazı eşlerin ve çocukların birey için düşman olduğu belirtilmekte- dir. Nitekim bu motif de Kuddûsî şiirinde yer almakta ve yine şeyhin özel hayatıyla bağlantısını hatıra getirmektedir:

Ehl ü evlâd nefs ü mal adâ imiş
Dostı ancak kişinin Mevlâ imiş (215)

Geldi Kurân içre düşman mal u evlâd u ıyal
Fil-hakîka heb adûdur mal ıyal oğlum kızım (216)


Resim

(215) Kuddûsî Divânı, 420/3/327.
(216) Kuddûsî Divânı, 538/12/389.
Resim
Kullanıcı avatarı
Gul
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 5150
Kayıt: 11 Haz 2009, 02:00

Re: AHMED KUDDÛSÎ k.s. DİVANında KUR'ÂN

Mesaj gönderen Gul »

KIYÂME SÛRESİResim

43- Kıyâme (75) : 23.
Allah’ın âhirette görülmesi


إِلَى رَبِّهَا نَاظِرَةٌ
Resim---İlâ rabbihâ nâziratun : Rablerine bakacaklardır (O'nu göreceklerdir).
(Kıyame 75/23)


Allah Teâlâ’nın cennette görülüp görülmeyeceği meselesi Ehl-i Sünnet ile Mu’tezile arasında öteden beri tartışmalı bir konudur. Ehl-i Sünnete göre Kıyâme sûresinin 22. âyeti, Allah’ın cennette mü’minler tarafından görüleceğine işâret eden delillerden birisidir.(217) Kuddûsî de Ehl-i Sünnet görüşünü desteklemiş ve bunu şiirlerinde tekrar etmiştir:


Cennetde çok imiş yiyüb içüb giyüb etmek safâ
Men isterem etmek nazar gökçek yüzine ey Hudâ (218)

Âbidlere cennet sözi lezzet verir ancak
Uşşâk-ı Hudâ rüyet-i dîdare giderler (219)


Resim

(217) Örneğin bkz. el-Eş’arî, Ebü’l-Hasen Ali b. İsmâîl, el-İbâne an Usûli’d-Diyâne, Medine 1975, el-Câmiatü’l-İslâmiyye, s.12-15; Molla Aliyyü’l-Kârî, Şerhu Molla Aliyyü’l-Kârî ale’l-Fıkhi’l-Ekber li-Ebî Hanîfe, II.Bsk., İstanbul 1955, Dâru’l-Kitâbi’l-İslâmî, s.83.
(218) Kuddûsî Divânı, 72/4/124.
(219) Kuddûsî Divânı, 285/4/246.
Resim
Kullanıcı avatarı
Gul
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 5150
Kayıt: 11 Haz 2009, 02:00

Re: AHMED KUDDÛSÎ k.s. DİVANında KUR'ÂN

Mesaj gönderen Gul »

İNFİTÂR SÛRESİResim

44- İnfitâr (82) : 11.
Yazıcı meleklerin iyilik ve kötülüğü yazmaları (220)

كِرَامًا كَاتِبِينَ
Resim---Kirâmen kâtibîn(kâtibîne) :'Şerefli üstün' yazıcılar.
(İnfitar82/11)

Kur’ân’a göre insanın her yaptığı iyilik ve kötülük yazıcı melekler tarafından kayıt altına alınmaktadır. Hesap gününde bu kayıtlar istikametinde insan, cennete ya da cehenneme girmeye hak kazanacaktır. Mevzu bahis motifin, tevazu dolu anlatımıyla Kuddûsî şiirinde de yansıma bulduğu görülmektedir:

Mehâsinde melâik yazmadı dîvânıma bir harf
Mesâvîde maâsîde velâkin olmuşem yektâ(221)


Resim

(220) Ayrıca bkz. Yunus (10) : 21 ; Zuhrûf (43) : 19, 80 ; Enbiyâ (21) : 94 ; İsrâ (17) :
14 ; Kehf (18) : 49 ; Câsiye (45) : 28.
(221) Kuddûsî Divânı, 3/5/ 81.
Resim
Kullanıcı avatarı
Gul
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 5150
Kayıt: 11 Haz 2009, 02:00

Re: AHMED KUDDÛSÎ k.s. DİVANında KUR'ÂN

Mesaj gönderen Gul »

GÂŞİYE SÛRESİResim

45- Gâşiye (88) : 18-20.
Doğadan ibret alınması


وَإِلَى السَّمَاء كَيْفَ رُفِعَتْ

Resim---Ve ilâs semâi keyfe rufiat : Göğe bakmıyorlar mı, nasıl yükseltilmiştir!
(Gaşiye 88/18)

وَإِلَى الْجِبَالِ كَيْفَ نُصِبَتْ
Resim---Ve ilâl cibâli keyfe nusıbet : Dağlara bakmıyorlar mı, nasıl dikilmişlerdir!
(Gaşiye 88/19)

وَإِلَى الْأَرْضِ كَيْفَ سُطِحَتْ
Resim---Ve ilâl ardı keyfe sutıhat :Yeryüzüne bakmıyorlar mı, nasıl yayılmıştır!
(Gaşiye 88/20)


Kur’an, insanları her zaman dış dünyaya ibret nazarıyla bakarak hakkı takdir etmeye yoğunlukla davet eden bir kitaptır. Bu doğrultuda ilgili âyet kapsamında söz konusu edilen argümanlar arasında gökyüzünün direksiz olarak yükseltilmesi, dağların kazık gibi çakılarak dikilmesi ve yeryüzünün bir yatak gibi döşenmesi gibi motifler zikredilmektedir. Aynı doğa figürlerininin Kuddûsî şiirinde de istihdam edildiği görülmüştür:

Sensin semâyı ref’ eden sensin bu dağları diken
Sensin zemini döşeyen hiç çekmeyen hem ta’b u ked
(222)


Resim

(222)Kuddûsî Divânı, 217/1/202.
Resim
Kullanıcı avatarı
Gul
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 5150
Kayıt: 11 Haz 2009, 02:00

Re: AHMED KUDDÛSÎ k.s. DİVANında KUR'ÂN

Mesaj gönderen Gul »

TÎN SÛRESİResim

46- Tîn (95) : 4.
İnsanın ahsen-i takvim üzere yaratılması


لَقَدْ خَلَقْنَا الْإِنسَانَ فِي أَحْسَنِ تَقْوِيمٍ
Resim---Lekad halaknâl insâne fî ahseni takvîm(takvîmin) :Doğrusu, biz insanı en güzel bir biçimde yarattık.
(Tîn 95/4)


Kur’an öğretisine göre Allah; insanı hem sûret, hem de sîret olarak en güzel şekilde yaratmıştır. İnsanoğlu yaratıldığı kabiliyeti ve fıtratı kullanarak yaratılmışların en şereflisi olabilme kapasitesine sahiptir. İbnü’l-Arabî’nin dediği gibi “Allah insandan daha güzel bir varlık yaratmamıştır. Çünkü Allah, insanı hayat dolu, âlim, güçlü, iradeli, konuşkan, duyan, gören, işleri yöneten ve hikmetle hareket eden bir varlık olarak yarattı. Zaten bu özellikler, Allah Teâlâ’nın sıfatlarıdır.(223) Ne var ki sahip olduğu kabiliyetleri kötüye kullanan insanlar ise hayvanlardan daha aşağı konumdadır.(224) Kuddûsî şiirinin, bu Kur’ânî hakikati de vurguladığı görülmüştür:

Seni bir nutfe iken ahsen-i hey’etde kıldı
Bilürsin aslını bî-şübhe kim mâ-i kalîldir
(225)


47- Tîn (95) : 8.
Allah, hükmedenlerin en hikmetlisidir (ahkemi’l-hâkimîn)


أَلَيْسَ اللَّهُ بِأَحْكَمِ الْحَاكِمِينَ
Resim---E leysallâhu bi ahkemil hâkimîn(hâkimîne) :Allah hükmedenlerin hakimi değil midir?
(Tîn 95/8)



Her şeyi yaratan ve nizam veren Allah Teâlâ, her açıdan hükmedenlerin en âdili, en hikmetlisi ve en güçlü olanıdır. Bu itibarla Allah’ın tarafında yer almak, bütün insanların hayat mücadelesini oluşturmalıdır. Kuddûsî de bu Kur’ânî gerçeği, Allah’ın merhametine nâil olma gayesi doğrultusunda vesile edinmektedir:

Ey hâkimîn’in ahkami ma’lum-durur halim sana
Yetmişdokuz yaşında pîr-i fâniyem rahm et bana
(226)


Resim

(223) Konuyla ilgili daha geniş açıklamalar için bkz. Şevkânî, Fethu’l-Kadîr, V, 465.
(224) Bkz. Tîn (95) : 5 ; A’râf (7) : 179 ; Furkân (25) : 44.
(225) Kuddûsî Divânı, 289/5/248.
(226) Kuddûsî Divânı, 57/14/115.
Resim
Kullanıcı avatarı
Gul
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 5150
Kayıt: 11 Haz 2009, 02:00

Re: AHMED KUDDÛSÎ k.s. DİVANında KUR'ÂN

Mesaj gönderen Gul »

KADR SÛRESİ Resim

48- Kadr (97) : 1.
Kadir Gecesi


إِنَّا أَنزَلْنَاهُ فِي لَيْلَةِ الْقَدْرِ
Resim---İnnâ enzelnâhu fî leyletil kadr(kadri) : Gerçek şu ki, Biz onu kadir gecesinde indirdik.
(Kadr 97/1)


Kur’ân’ın indirildiği ve bin aydan daha hayırlı olduğu beyan edilen Kadir Gecesi motifi, Kuddûsî şiirinde de istihdam edilmiş ve bu gecenin manevi kazanç vesilesi edinilmesi tavsiye olunmuştur:

Zikr-i Hakk’a iştigal ile kişi olur sa’îd
Kadr olur her gecesi anın dahi her rûz’ı ıyd
(227)

Gönüller pasını silsün Seray’e padişah gelsün
Ki her gün ıyd ı kadr olsun Heman tevhîd edin tevhîd
(228)

Çün sabi iken çalışdım gece gündüz zikrine
Her günün bayram idi kadr u berat hem her gecem
(229)


Resim

(227) Kuddûsî Divânı, 204/6/193.
(228) Kuddûsî Divânı, 209/7/196.
(229) Kuddûsî Divânı, 550/12/394.
Resim
Kullanıcı avatarı
Gul
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 5150
Kayıt: 11 Haz 2009, 02:00

Re: AHMED KUDDÛSÎ k.s. DİVANında KUR'ÂN

Mesaj gönderen Gul »

ResimTEKÂSÜR SÛRESİ

49- Tekâsür (102) :7.
“Ayne’l-Yakîn”

ثُمَّ لَتَرَوُنَّهَا عَيْنَ الْيَقِينِ
Resim---Summe le teravunnehâ aynel yakîn(yakîni) :Sonra onu, gerçekten yakîn gözüyle (Ayne'l Yakîn) görmüş olacaksınız.
(Tekasür 102/7)
“Müşahede etmek” manasındaki ayn ile “gerçeğe uygun bilgiyi keşfetmek” manasına gelen yakîn kelimelerinin birleşmesinden meydana gelen ve kişinin gözüyle gördüğü ve artık hiçbir şüphe duymadığı durumları ifade etmek üzere kullanılan ayne’l-yakîn terkibi,(230) İslam düşünce tarihinde genellikle hakka’l-yakîn ve ilme’l-yakîn’le birlikte üç kategoride sıralanan doğru bilgilerin kat’iyyet bakımından ortasında yer almaktadır. Bu haliyle aynı zamanda Kur’ânî bir kavram da olan “ayne’l-yakîn” deyişi, Tekâsür sûresinde gözlem yoluyla bilmek veya “yakîn”den ibaret olan bir görüşle görmek manasını ifade etmektedir.(231) Aynı terkip, Kuddusî şiirinde de tasavvuf alanındaki yoğun istihdam edilişiyle karşımıza çıkmaktadır:

İlm-i zâhir’le bilinmez Hudâ ayne’l-yakîn
Rabbini bilmez henüz vâiz heman eyler tuyut
(232)

Mü’min-i kâmil-dürür Hakk’ı bilen ayne’l-yakîn
Ol ki Mevlâsını bilmez nice eyler ihtisas
(233)

İlm-i zâhir ehl-i Hakk’ı bilemez ayne’l-yakîn
Hakk’ı bilen sahib-i irfan’e varır yolumız
(234)

Ey Hudâ-i Lem-Yezel ver ışk u irfan bana
Bileyin ayne’l-yakîn hem olayın aşık sana
(235)

İlâhî ilm-i nâfi’de bizi sen eyle üstad
Seni ayne’l-yakîn bilüb edelim ismini yâd
(236)

Bilemez ehl-i zâhir ehl-i bâtın bildiğin zinhar
Sorar isen anı ayne’l-yakîn Hakk’ı bilenden sor
(237)


Resim

(230) Bkz. el-Cürcânî, eş-Şerîf Ali b. Muhammed, Kitâbü’t-Ta’rîfât, “Ayne’l-Yakîn” Md., yer-tarih ?, s.160.
(231) İlgili kavram hakkında ayrıca geniş bilgi için meselâ bkz. Yavuz, Yusuf Şevki,
“Ayne’l-Yakîn” Md., DİA., c.IV, s.269-270 ; Şevkânî, Fethu’l-Kadîr, V, 489.
(232) Kuddûsî Divânı, 439/10/336.
(233) Kuddûsî Divânı, 429/4/332.
(234) Kuddûsî Divânı, 405/13/318.
(235) Kuddûsî Divânı, 44/5/109.
(236) Kuddûsî Divânı, 202/14/192.
(237) Kuddûsî Divânı, 259/13/227.
Resim
Kullanıcı avatarı
Gul
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 5150
Kayıt: 11 Haz 2009, 02:00

Re: AHMED KUDDÛSÎ k.s. DİVANında KUR'ÂN

Mesaj gönderen Gul »

İHLÂS SÛRESİResim

50-İhlâs (112) : 1-4.
Allah’ın kemal sıfatları


قُلْ هُوَ اللَّهُ أَحَدٌ
Resim---“Kul huvallâhu ehâd(ehâdun) : De, o: ALLAH tek bir (ehâd)dir”
(İhlâs 112/1)

اللَّهُ الصَّمَدُ
Resim---“Allâhus samed(samedu) : ALLAH, Samed'dir (her şey O'na muhtaçtır, daimdir, hiçbir şeye ihtiyacı olmayandır).”
(İhlâs 112/2)

لَمْ يَلِدْ وَلَمْ يُولَدْ
Resim---“Lem yelid ve lem yûled: O, doğurmamıştır ve doğurulmamıştır.”
(İhlâs 112/3)

وَلَمْ يَكُن لَّهُ كُفُوًا أَحَدٌ
Resim---“Ve lem yekun lehu kufuven ehâd(ehâdun) : Ve hiçbir şey O'nun dengi değildir.”
(İhlâs 112/4)


Allah Teâlâ’nın mükemmel ulûhiyyet vasıflarının beyan edildiği İhlâs sûresinin tamamının Kuddûsî şiirinde ele alındığı görülmektedir. Nitekim dört âyetlik bu sûre, Allah Teâlâ’nın vasıflarından söz ettiği ve kullarına O’nu tanıttığı için Kur’ân’ın en büyük sûrelerinden kabul edilmiştir. Buna göre Allah; birdir, hiçbir şeye muhtaç değildir, aksine, Kendisinden başka her şey O’na muhtaçtır. O, hiç kimseyi doğurmamıştır, hiç kimseden de doğmamıştır. O’nun annesi, babası, eşi, ve çocukları yoktur. Hiçbir şeyin Allah’a ne yaratmasında, ne zâtında, ne de sıfatlarında benzeri olması müm-kün değildir:

Ey Vâhid u Ferd u Ahad ey Lem-Yelid ve Lem-Yûled
Sensin kamuyı var eden Hallâk-ı halksın hem Samed (238)


Resim

(238) Kuddûsî Divânı, 217/15/201.
Resim
Kullanıcı avatarı
Gul
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 5150
Kayıt: 11 Haz 2009, 02:00

Re: AHMED KUDDÛSÎ k.s. DİVANında KUR'ÂN

Mesaj gönderen Gul »

SONUÇResim

XVIII ve XIX. yüzyıllarda Bor’da yaşamış bir Kâdirî şeyhi olan Ahmed Kuddûsî’nin hayatının ve arkasında bıraktığı “Divan”ının incelendiği bu çalışmada, onun Kur’ân’a bakışı, atıf, iktibas ve telmihleri konusunda ulaştığımız sonuçları şu şekilde özetlemek mümkündür:

Kuddûsî, Kur’ân’a yaptığı atıfların hiçbirisinde onların hangi sûredeki hangi âyetlere karşılık geldiğini söylememektedir. Binaenaleyh yapılan atfın en çok ilgisinin olduğunu düşündüğümüz, tertip sırası en erken olan sûreleri başlık yaparak âyet numaralarını vermiş bulunmaktayız. Başka sûrelerle de ilgili olma durumunda, mevzu bahis sûre adlarına ve âyet numaralarına ise dipnotlarda işaret edilmiştir.

Bu itibarla atıfların birden çok sûreyle ilgili olma durumunu ve bizim dipnotlarda işaret ettiğimiz sûreleri hesaba katmaksızın Şeyh Kuddûsî’nin kullandığı sûre sayısının 30 olduğu ortaya çıkmıştır. Bu otuz sûrenin 23 tanesi Mekke dönemine ait olup, toplam istihdamın % 77,66’sına; sûrelerin 7 tanesi ise Medine dönemine ait olup, toplam istihdamın % 23.33’üne karşılık gelmektedir. Görüldüğü gibi Kuddûsî’nin yoğunlukla kullandığı âyetler Mekkî sûrelere aittir ve tasavvufun genel kapsamı dikkate alındığında bunun son derece beklenen bir durum olduğu takdir edilmektedir.

Çalışma içerisinde elli başlık altında değerlendirdiğimiz, ancak bazı başlıkların birkaç konuya birden müdahil olmaları sebebiyle elli dört olarak ta’dad ettiğimiz, Kuddûsî şiirinde istihdam edilen Kur’an atıflarını -daha genel konu başlıkları itibariyle- kullanım yoğunluklarına göre şu dokuz başlık altında değerlendirebilmekteyiz:


1- Ahlâk Kuralları: Kuddûsî şiirinde en yoğun istihdam edilen konu, ahlâk kurallarıdır ve toplam elli dört atfın 11 tanesi bu konuya dahildir. (%20.37) Bu kullanım içinde; insanın sahip olması gereken güzel huylar, alışkanlıklar, iyi ahlak umdeleri ile bireyin kaçınması gereken kötü vasıflar, ümniyye ve kuruntulardan uzak kalarak gerçekçi olması; özü-sözü bir olma- sı, nifaktan sakınması, daima Allah’a dua edip O’nu zikretmesi, nefsinin hevâsına muhalefet etmesi, Peygamberimiz gibi merhametli ve rahmet dolu olması, çevresine nasihatkâr olma vazifesini yerine getirmesi, Allah’tan kesinlikle ümit kesmemesi, yaratıldığı ahseni takvim vasfını koruması gibi hususlarla ilgili Kur’an âyetlerine atıfta bulunulmuştur.

2- Allah Teâlâ: Kuddûsî şiirindeki elli dört atfın %18.52’lik oranla on tanesini kapsamış en yoğun ikinci konu, Allah Teâlâ’dır ve bu şiirlerde Al- lah’ın büyüklüğü, mükemmelliği, affediciliği, kudreti, bütün mülkün mâliki olması, her şeyin O’nu tesbih etmesi, her türlü noksanlıklardan aşkın olması, hüküm verenlerin en hikmetlisi olması gibi hususlarla ilgili Kur’an pasajları hatırlatılmıştır.

3- Olağanüstü Haller: Kuddûsî şiirinin %14.81 oranıyla sekiz atfına sahip olmuş üçüncü sırada yer alan konu ise olağanüstü hallerdir. Tarikatlar- da önemi ve ağırlığı belki hiç azalmayan, hatta en güçlü ikna yöntemleri olarak değer verilen mucizeler ve kerâmetler, bu konunun ilgili örnekleri ihtiva etmektedir. Bu örnekler arasında İsa’nın göğe yükselişi; Allah’ın dağa tecellî etmesi, dağın dayanamayıp paramparça olması, Hz. Musa’nın tüm bu olup bitene şâhid olması; Musa’nın asasıyla bütün sihirbazları etkisiz hale getirmesi; Kenan’daki Yakub’un, Mısır’daki oğlu Yusuf’un kokusunu alması; ashâb-ı kehfin üçyüz dokuz yıl mağarada uyuması; vücudunda çıkan ya- ralara kurt düşen Eyyüb peygamberin sabır ve şükürle eski sağlığına ve zen- ginliğine kavuşması; bir balığın Yunus peygamberi yutması ve karnından sağ salim dışarı çıkması gibi olaylar Kur’an anlatımlarına atıfta bulunularak şiirselleştirilmiştir.

4- Varoluş, Kâinâtın Yaratılışı: Kuddûsî şiirindeki elli dört atfın %11.11’lik oranla, altı tanesini kapsamış olan bu konunun içinde Âdem’in topraktan yaratılarak halife yapılması; kâinâtın, yerlerin ve göklerin altı gün- de yaratılması; Allah katında “gün” teriminin göreceliği ve bir günün bin yıl olması; insanın emaneti yüklenmesi; bütün kâinâtın, yaratıcısına işaret etme si ve bu yüzden de ibret gözüyle incelenmesi gerektiği gibi alt detaylar ele alınmakta ve ilgili Kur’an verilerine ışık tutulmaktadır.

5- İlâhî ve Beşerî Aşk: Toplam kullanımın %9.26’lık oranla sadece beş tanesine sahip olmuş bu konunun içinde, Yusuf-Zeliha sevgisi; Yakub’un Yusuf’un kokusunu duymasının, Musa’nın düşmanlarının sihirlerini boşa çıkarmasının hep aşk sayesinde gerçekleştiği ele alınmakta, ilgili Kur’an pasajları hatırlatılmaktadır.

6- İbadet: %9.26’lık oranla bir öncekiyle aynı sayıda atfın sahibi olan bu konu altında da insanların ve cinlerin Allah’a ibadet etmeleri maksadıyla yaratıldığı; hac ibadetinin yerine getirilmesi; Allah uğrunda cihad edilmesi; O’nun çokça zikredilmesi; her şeyden Allah’a sığınılması gibi detaylar ele alınarak ilgili âyetler hatırlatılmıştır.

7- Âhiret Hayatı: Önceki iki başlıkta olduğu gibi “âhiret hayatı” konusu da toplam kullanımın %9.26’lık oranla, sadece beş tane atfa sahip olmuş ve içerisinde kıyametin yaklaştığı; âhiret hayatının gelmek üzere olduğu; yapılan pozitif davranışların Allah tarafından kat kat mükâfatlandırıldığı; Firdevs cennetlerinin elde edilmesi; mü’minlerin ödül olarak cennette Allâh’ı görmesi; yazıcı meleklerin her yapılanı kayıt altına aldıkları gibi Kur’ânî detaylar şiir diliyle sunulmaktadır.

8- Dünya Varlığı: Kuddûsî şiirindeki elli dört atfın %5.55’lik oranla sadece üç tanesini elde etmiş olan bu konunun içinde ise malların ve evlâtla- rın fitne olmaları meselesi; ezelde herkesin tutacağı dünya meşguliyetinin takdir edilmesi; bazı kadınlarla evlâtların kişi için düşman olması gibi husus- lar şiir diliyle ele alınmaktadır.

9- Mübarek Gün ve Geceler: Bu başlık ise Kur’an adına sadece “Kadir Gecesini” konuk ederek toplam elli dört atfın sadece birini elde etmiş ve %1.86’lık oranla en az kullanılan motif olmuştur.

Öyle düşünüyoruz ki Kuddûsî şiiri ölçeğinde Kur’an-ı Kerim’le ilgili olarak ortaya koymaya çalıştığımız bu dağılım, tarikatların geleneksel ilgi alanları açısından bir istisnâî model oluşturmamaktadır. Çünkü bu kurumlarda maksadın iyi ahlâklı bireyler yetiştirmek, onlara Allah Teâlâ’yı tanıtmak, imtihan edildiği dünya sahnesinde Allah’la kulu arasındaki yakınlığa halel getirecek engellerden kişiyi korumak olduğu, bu çalışmayla bir kez daha ortaya konmuştur.

Ayrıca bu çalışmada Şeyh Ahmed Kuddûsî’nin, örneğin, aynı zamanda bir heretik olan Kur’an şâiri Nesîmî yoğunluğunda bir Kur’an atfı çabasında olmadığı; ancak yine de azımsanmaması gerektiğini düşündüğümüz mezkür Kur’an atıflarında Müslümanların çoğunluğu tarafından paylaşılan yorum geleneğinden ayrılmadığı, Ehl-i Sünnet çizgisinden ayrılmadığı, onlara aykırı olabilecek tefsirler yapmadığı müşâhede edilmiş; genelde tasavvuf havza- sına ait şahsiyetlerde görmeye alışık olduğumuz “işârî” yorumlara, Şeyh Kuddûsî şiirinde pek tanık olunmamıştır.
Resim
Kullanıcı avatarı
Gul
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 5150
Kayıt: 11 Haz 2009, 02:00

Re: AHMED KUDDÛSÎ k.s. DİVANında KUR'ÂN

Mesaj gönderen Gul »

KAYNAKÇAResim

AHMED LÛTFÎ EFENDİ, Vak’anüvîs Ahmed Lûtfî Efendi Tarihi, İstanbul 1999, Tarih Vakfı-Yapı Kredi Yay.
ARMAOĞLU, Fahir H., Siyasi Tarih 1789-1960, Ankara 1975, A.Ü.Siyasal Bilgi- ler Fak. Yay.
ATEŞ, Süleyman, Yüce Kur’ân’ın Çağdaş Tefsiri, İstanbul 1988, Yeni Ufuklar Neşriyat.
BURSALI, Mehmed Tâhir, Osmanlı Müellifleri, İstanbul 1333, Matbaai Âmire. CEVDET PAŞA, Ahmed, Kısas-ı Enbiyâ ve Tevârih-i Hulefâ, İstanbul 1986,
Bedir Yay.
CİLÂCI, Osman, “Dua” Md., DİA., c.IX, s.529-530.
ÇUBUKÇU, Asri, “Ebû Lübâbe el-Ensârî” Md., DİA., c.X, s.179.
CÜRCÂNÎ, eş-Şerîf Ali b. Muhammed, Kitâbü’t-Ta’rîfât, “Ayne’l-Yakîn” Md., yer-tarih ?
EBUSSUÛD, Muhammed b. Muhammed el-Imâdî, İrşâdü’l-Akli’s-Selîm ilâ Mezâye’l-Kitâbi’l-Kerîm, II.Bsk., Beyrut 1990, Dâru İhyâi’t-Türâs.
ELMALILI, Muhammed Hamdi Yazır, Hak Dini Kur’an Dili, İstanbul 1983, Eser Neşriyat.
EŞ’ARÎ, Ebü’l-Hasen Ali b. İsmâîl, el-İbâne an Usûli’d-Diyâne, Medine 1975, el- Câmiatü’l-İslâmiyye.
EVLİYA ÇELEBİ, Seyehatnameden Seçmeler, Haz. Atsız, I.Bsk., İstanbul 1972, Devlet Kitapları.
DEMİREL, Ömer, “Bir Osmanlı Kadısı’nın Not Defteri Yahut Kitab-ı Sakkı”, Uluslar Arası Kuruluşunun 700.Yıl Dönümünde Bütün Yönleriyle Os- manlı Devleti Kongresi 7-9 Nisan 1999, Konya 2000, Selçuk Üniversite- si Yay., s.199-205.
DERVEZE, Muhammed İzzed, et-Tefsîru’l-Hadîs Nüzul Sırasına Göre Kur’an Tefsiri, çev. M. Altınkaya, İstanbul 1998, Ekin Yay.
DEVELİOĞLU, Abdullah, Büyük İnsanlar -Üçbin Türk ve İslam Müellifi, İstan- bul 1973, Yaylacılık Matbaası.
DUMAN, Zeki, “Hz. İsâ”, Fecre Doğru Dergisi, Yıl:7, Sayı:82, Ağustos 2002, s.33- 40.
HARMAN, Ömer Faruk, “Eyyûb” Md., DİA., c.XII, s.16-17.
İBNÜLEMİN, Mahmud Kemal İnal, Son Asır Türk Şairleri, İstanbul 1938, Devlet Basımevi.
İBNÜ’L-ESÎR, İzzüddîn, Üsdü’l-Gâbe fî Ma’rifeti’s-Sahâbe, thk. M.İ.el-Bennâ- M.A.Âşûr, trz., Dâru’ş-Şa’b.
İBN KAYYİM, el-Cevziyye, Zâdü’l-Meâd fî Hedyi Hayri’l-Ibâd, Kahire 1989, el- Mektebetü’l-Kayyime.
İBN-İ SA’D, et-Tabâkâtü’l-Kübrâ, Beyrut, trz., Dâru Sâdır.
İstanbul Kütüphaneleri Türkçe Yazma Divanlar Kataloğu, “Kuddûsî” Md.,
İstanbul 1969, Devlet Kitapları, c.IV, Fasikül:III, s. 986.
KOCATÜRK, Vasfi Mahir, Türk Edebiyatı Tarihi, Ankara 1964, Edebiyat Yay. KÖKSAL, M.Âsım, Hak Âşık’ı, Büyük Mürşid Ahmed Kuddûsî (k.s.), nşr.
A.Cüneyd Köksal, İstanbul 2001, Köksal Yay.,
KUDDÛSÎ, Şeyh Ahmed, Kuddûsî Divânı, Hazırlayan: Fehmi Kuyumcu, Ankara 1982, Gaye Matbaacılık.
, Hazînetü’l-Esrâr ve Ganîmetü’l-Ebrâr, çev.Hüseyin Sunar, İstanbul 1998, Borlu Ahmed Kuddûsî Vakfı.
KURTUBÎ, Muhammed b. Ahmed el-Ensârî, el-Câmiu li-Ahkâmi’l-Kur’ân, Bey- rut 1985, Dâru İhyâi’t-Türâsi’l-Arabî.
LLOYD, Seton, Türkiye’nin Tarihi, Bir Gezginin Gözüyle Anadolu Uygarlıkla- rı, çev.Ender Varinlioğlu, II.Bsk., Ankara 1997, Tübitak Yay.
MARGOLIOUTH, D.S., “Kâdiriye” Md., İslam Ansiklopedisi, M.E.B.Yay., c.VI, s.50-54.
MOLLA, Aliyyü’l-Kârî, Şerhu Molla Aliyyü’l-Kârî ale’l-Fıkhi’l-Ekber li-Ebî Hanîfe, II.Bsk., İstanbul 1955, Dâru’l-Kitâbi’l-İslâmî.
NEVEVÎ, Ebû Zekeriyyâ Muhyiddîn, Riyâdu’s-Sâlihîn, Mekke, trz. el- Mektebetü’l-İmdâdiyye.
ÖZEL, Ahmet, “Cihad” Md., DİA., c.VII, s.527-531.
ÖZMEL, İsmail, Dünden Bugüne Niğde’li Şair ve Yazarlar, Konya 1990, Sebat Ofset.
ÖZTUNA, Yılmaz, Osmanlı Devleti Tarihi, Ankara 1998, Kültür Bakanlığı Yay. RÂĞIB ISFEHÂNÎ, Huseyn b. Muhammed, el-Müfredât fî Garîbi’l-Kur’ân, nşr.
A.Muhammed Halefullâh, Kahire 1970, Mektebeyü’l-Anglo.
RÂZÎ, Fahruddîn, et-Tefsîru’l-Kebîr -Mefâtihu’l-Gayb-, I.Bsk., Kahire 1991, Mektebetü’l-Îmân.
RIDÂ, Muhammed, Târîhu’l-İnsâniyye ve Ebtâlühâ, Beyrut 1986, Dâru’l- Kütübi’l-Ilmiyye.
SÜREYYÂ, Muhammed, Sicilli Osmânî -Tezkire-i Meşâhîri Osmâniyye, İstanbul 1890-1897, Matbaai Âmire.
ŞEVKÂNÎ, Muhammed b. Ali b. Muhammed, Fethu’l-Kadîr el-Câmiu beyne Fenni’r-Rivâye ve’d-Dirâye min Ilmi’t-Tefsîr, yy., trz., Âlemü’l- Kütüb.
TABERÎ, Ebû Ca’fer Muhammed b. Cerîr, Câmiu’l-Beyân an Te’vîli Âyi’l- Kur’ân, Beyrut 1988, Dâru’l-Fikr.
TABRİSÎ, Ebû Ali el-Fadl b. el-Hasen, Mecmeu’l-Beyân fî Tefsîri’l-Kur’ân, Tah- ran, trz., Mektebetü’l-Ilmiyyeti’l-İslâmiyye.
TOPALOĞLU, Bekir, “Cennet” Md. DİA., c.VII, s.376-386., “Kâdir” Md., DİA, c.XXIV, s.124.
TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI ANSİKLOPEDİSİ, “Kuddusî Ahmed Efendi” Md.,
İstanbul 1982, Dergah Yay., c.V, s.429-430.
UÇMAN, Abdullah, “Kuddûsî” Md., Başlangıçtan Günümüze Kadar Büyük Türk Klasikleri, İstanbul 1989, Ötüken Neşriyat, c.IX, s.197.
UNAT, Faik Reşit, Hicrî Tarihleri Milâdî Tarihe Çevirme Kılavuzu, VI. Bsk., Ank. 1988, TTK. Basımevi.
ÜNVER, Mustafa, “Yusuf Kıssası Açısından Ahd-i Atîk ve Kur’ân-ı Kerîm’e Karşılaştırmalı Bir Bakış”, Diyanet İlmi Dergi, c.XXXVII, S.2, 2001, s.73-108.
, Nesîmî Örneğinde Hurûfîlik ve Kur’an, Ankara 2003, Fecr Yay. YAVUZ, Yusuf Şevki, “Ayne’l-Yakîn” Md., DİA., c.IV, s.269-270.
YAZICI, Tahsin, “Nakşbend” Md., İslam Ansiklopedisi, M.E.B.Yay., c.IX, s.52- 54.
ZEMAHŞERÎ, Mahmûd b. Ömer, el-Keşşâf an Hakâikı Gavâmidı’t-Tenzîl ve Uyûni’l-Ekâvîl fî Vücûhi’t-Te’vîl, III.Bsk., nşr. M.Hüseyn Ahmed, Ka- fire-Beyrut 1987, Dâru’r-Reyyân li’t-Türâs.


Resim


The Kadirian Sheikh, Ahmad Kuddusi of Bor (1769-1849) and His References in his Poems Concerning to the Noble Qur’an

ABSTRACT

This article examines the life story of the Kadirian Sheikh Ahmad Kuddusi, lived in Anatolia between the years 1769-1849, and his references in his Diwan to the Qur’an. In addition, Kuddusi presented colourful and rich pictures in his poems about social, political, cultural, religious and ethical crises of his period. Consequently, it can be said that Kuddusi’s Diwan has a rich material for social and political historians, the materials which can be accepted as a rich. Most of his references to Qur’an in his poems are related to the ethical rules which were revealed in the Meccan period. In this references to Qur’an, Kuddusi did not separate from Ahl Sunnah line and kept away from sufi interpretations (tafsir işârî) which are generally seen in the sufi environments.


Key Words: Ahmad Kuddusi, Kadirian Sect, Poem, Qur’an, Interpretation..
Resim
Cevapla

“►Ahmed Kuddisi◄” sayfasına dön