SILA
SILAYI MEKAN TUTTUĞUMUZ ASIL YERİMİZ, DOĞUŞ YERİMİZ, ALANIMIZ OLARAK BİLİRİZ. DÜNYÂ HAYÂTINDA DOĞDUĞUMUZ YER SILAMIZ, ANA-BABA OCAĞIMIZ, YURDUMUZ, AKRABALARIMIZIN YAŞADIĞI YER.
KADER ÎCÂBI HER NE SEBEBLE OLDUYSA SILAMIZDAN AYRILDI İSEK BAŞKA DİYARLARA YERLEŞTİRİLDİ İSEK; ÂDEMİN CENNETTEN YER YÜZÜNE YERLEŞTİRİLMESİ GİBİ,
HACER VE İSMAİLİN MEKKE'YE YERLEŞTİRİLMESİ GİBİ
NÛHUN CUDİYE YERLEŞTİRİLMESİ GİBİ
MÛSANIN MEDYENE YERLEŞTİRİLMESİ GİBİ
RASÛLULLAH SALLALLÂHU ALEYHİ VE SELLEM EFENDİMİZİN MEDÎNEYE YERLEŞTİRİLMESİ GİBİ...
BİR YERE YERLEŞTİRİLDİĞİMİZDE SILAMIZDAN AYRILMANIN GARİBLİĞİ SARAR İÇİMİZİ. TANIMINI YAPAMAYACAĞIMIZ O HÂLE HASRET, GURBET, FİRAK GİBİ KELİMELERLE ANLAM YÜKLEMEYE İÇİMİZİ AYNA GİBİ SERMEYE ÇALIŞIRIZ. O KELİMELER İLE SEYRE AÇARIZ OLANI GAYRIYA.
BÜTÜN EFSÂNELER, MASALLAR, TÜRKÜLER, BESTELER, ROMANLAR, YAZILAR, METELLER İÇİN DIŞA SUNULMASI İLE OLMUŞ. İNSAN NEDEN İÇİ DIŞA ÇIKARMAK İSTER? BİLİNSİN İSTER? BİLİNİNCE NE OLACAKTIR DA MEDET UMAR BU SEYRİ SUNMAKTAN
YAŞANAN DEDİĞİMİZ AKLIMIZIN BU ALGILARINI YİNE AKLIMIZ HAYKIRMAK İSTER, PAY ETMEK İSTER, BÖLÜŞMEK İSTER. DAĞITMAK İSTER HER NE HİKMETSE. SÂDECE KENDİNDE KENDİYLE KENDİ İÇİN YAŞAMAZ İNSAN. YAŞAMI KENDİNDEN BAŞKASINA DÖNÜK HEP. MUTLUYUM DEMEK İÇİN MUHATAP ARAR. DERD ANLATMAYA MUHATAP ARAR. MUHATAPSIZ YAŞAM DARLAŞTIRIR SIKAR BOĞAR. BOŞLUĞA HAYKIRMAYA BAŞLAR. SES NİYE VAR Kİ? SESİN VARLIK SEBEBİ MUHATAPI FARZ KILMAKTA. MUHATAPSIZ SESE NE GEREK VAR. ZATEN İÇİMİZDEKİ KULAKLA DUYMADIĞIMIZ AMA DUYDUĞUMUZ DİNLEDİĞİMİZ ANLADIĞIMIZ BİLDİĞİMİZ SES VARKEN DIŞA SUNULAN SESE SEBEB NE?
BEŞ DUYUMUZDAN MUAF OLDUĞUMUZDA YİNE VARIZ AMA BU VARLIK SİDRETUL MUNTEHA VARLIĞI ÂDETA. NE BEDEN NE GÖRÜLEN NE DUYULAN NE DOKUNULAN NE TADILAN OLMADIĞI AMA OLUNAN BİR MEKÂNSIZ MEKÂN MUHATAPSIZ VARLIK HALİ
VARIZ AMA VARLIĞIMIZ KİMSEYE HİÇ BİR ŞEYE ADANMIŞ DEĞİL ORADA. İÇİMİZE DÖNDÜĞÜMÜZ DIŞA KAPANDIĞIMIZ ZAMANDA BİLE DIŞIN MUHATAPLIĞINA DAYANIRIZ. BİR BEN VARSA MUTLAKA BİR DE SEN OLMALI HATTA O OLMALI Kİ BİZ OLSUN. BU ÜÇ MUHATAPLIK HAYATIMIZI DOKUMAKTA. DOKUNAN İSE HAKKA GİDEN YOL OLMAKTA. BAŞIN SONA RÜCUU
BENSİZ SENSİZ OSUZ BİR YOLCULUKTAYSANIZ TEKE TEK
ÇÖPLÜKTE İZSİZ SÖZSÜZZ SESSİZZZ
AN'LARDAN BİR AN'DA İÇ SILANIZIN GARİPLİĞİNE YAKALANIYORSUNUZ.
BİR ARACA BİNİP YA DA TABAN TEPİP ATA OCAĞINA VARILIYOR ONCA DARLIĞIN ZORLUĞUN "İÇ"İNDE... AMA...
"İÇ" SILAMA VARMAYA ARAÇ BULAMAMAK, AYAKLARIMIN TÂKATSİZLİĞİ, YOL BULAMAMAK İZE BASAMAMAK VE SILA KOKUSU ALAMAMAK... NEREDE OLURSA OLSUN ELİM AYAĞIM YERSİZ YURTSUZ HAVADA ORTADA KALMAK... İŞTE GÖĞE BÖYLE ÇIKILIYOR SANKİ. DUMAN OLMAK YANARAK DUMAN OLMAK... KUŞLARA, YAPRAKLARA, ESEN YELE, TOPRAĞA BULUT OLMAK...
BELKİ BİR ADIM ÖTEDEKİ BELKİ BİR AN KADAR UZAKTAKİ SILA NASIL DA YORDU BİZİ
DÖKÜLDÜK, SAÇILDIK, DAĞILDIK
TÂNELERİMİZİ BİR ARAYA DİZEMEDİK BU YALNIZLIKTA.
SILA
- gullale
- Özel Üye
- Mesajlar: 1362
- Kayıt: 16 Oca 2008, 02:00
- gullale
- Özel Üye
- Mesajlar: 1362
- Kayıt: 16 Oca 2008, 02:00
Sıla-i RAHÎM
يَا أَيُّهَا النَّاسُ اتَّقُواْ رَبَّكُمُ الَّذِي خَلَقَكُم مِّن نَّفْسٍ وَاحِدَةٍ وَخَلَقَ مِنْهَا زَوْجَهَا وَبَثَّ مِنْهُمَا رِجَالاً كَثِيرًا وَنِسَاء وَاتَّقُواْ اللّهَ الَّذِي تَسَاءلُونَ بِهِ وَالأَرْحَامَ إِنَّ اللّهَ كَانَ عَلَيْكُمْ رَقِيبًا
"Yâ eyyuhe'n-nâsu't-tekû rabbekumullezî halakakum min nefsin vâhidetin ve halaka minhâ zevcehâ ve besse minhumâ ricâlen kesîran ve nisâe(nisâen), vettekûllâhellezî tesâelûne bihî, vel erhâm(erhâme) innellâhe kâne aleykum rakîbâ(rakîben).:
Ey insanlar! Sizi bir tek nefisten yaratan ve ondan da eşini yaratan ve ikisinden birçok erkekler ve kadınlar üretip yayan RABBinizden sakının. Adını kullanarak birbirinizden dilekte bulunduğunuz ALLAH'tan ve akrabalık haklarına riayetsizlikten de sakının. Şüphesiz ALLAH sizin üzerinizde gözetleyicidir.
(Nisa 4/1)
Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem: Allahu Teâlâ buyurdu ki: Ben RAHMANım, akrabalığı, RAHİMi ben yarattım ve ismim olan RAHMANdan ona isim verdim. Kim akrabaya iyilik ederse, ben de ona iyilik ederim. Kimde ondan ilgiyi keserse, ben de ondan ilgiyi keserim buyurdu.
(Tirmizi, Birr, 9)
Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem: Akrabalığı kesip koparan kimse Cennete giremez. buyurdu.
(Buhari, Edeb, 11)
Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem: Hayırlar içerisinde sevabı en süratli olanı, iyilik yapmak ve akraba ziyâretinde bulunmaktır. Şerler içerisinde cezâsı en süratli olanı ise, zulmetmek ve akrabalarla alâkayı kesmektir. buyurdu.
(Münziri, Et-Terğib vet-Terhib, 3, 343)
يَا أَيُّهَا النَّاسُ اتَّقُواْ رَبَّكُمُ الَّذِي خَلَقَكُم مِّن نَّفْسٍ وَاحِدَةٍ وَخَلَقَ مِنْهَا زَوْجَهَا وَبَثَّ مِنْهُمَا رِجَالاً كَثِيرًا وَنِسَاء وَاتَّقُواْ اللّهَ الَّذِي تَسَاءلُونَ بِهِ وَالأَرْحَامَ إِنَّ اللّهَ كَانَ عَلَيْكُمْ رَقِيبًا
"Yâ eyyuhe'n-nâsu't-tekû rabbekumullezî halakakum min nefsin vâhidetin ve halaka minhâ zevcehâ ve besse minhumâ ricâlen kesîran ve nisâe(nisâen), vettekûllâhellezî tesâelûne bihî, vel erhâm(erhâme) innellâhe kâne aleykum rakîbâ(rakîben).:
Ey insanlar! Sizi bir tek nefisten yaratan ve ondan da eşini yaratan ve ikisinden birçok erkekler ve kadınlar üretip yayan RABBinizden sakının. Adını kullanarak birbirinizden dilekte bulunduğunuz ALLAH'tan ve akrabalık haklarına riayetsizlikten de sakının. Şüphesiz ALLAH sizin üzerinizde gözetleyicidir.
(Nisa 4/1)
Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem: Allahu Teâlâ buyurdu ki: Ben RAHMANım, akrabalığı, RAHİMi ben yarattım ve ismim olan RAHMANdan ona isim verdim. Kim akrabaya iyilik ederse, ben de ona iyilik ederim. Kimde ondan ilgiyi keserse, ben de ondan ilgiyi keserim buyurdu.
(Tirmizi, Birr, 9)
Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem: Akrabalığı kesip koparan kimse Cennete giremez. buyurdu.
(Buhari, Edeb, 11)
Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem: Hayırlar içerisinde sevabı en süratli olanı, iyilik yapmak ve akraba ziyâretinde bulunmaktır. Şerler içerisinde cezâsı en süratli olanı ise, zulmetmek ve akrabalarla alâkayı kesmektir. buyurdu.
(Münziri, Et-Terğib vet-Terhib, 3, 343)
- HAYY-DOST
- Özel Üye
- Mesajlar: 1856
- Kayıt: 16 May 2009, 02:00
~ GURBET ~
Ne yârdan haber var ne de sıladan
Gurbet elde yaman oldu hâlımız
Gonca gül isterdik gadir Mevlâdan
Harab oldu gül bağımız dalımız
Yâr gündüz hayal da gece düşümde
Sevdâsı yürekte derdi başımda
Şu gurbet ellerde körpe yaşımda
Ağarttı saçımız büktü belimiz
İhvânîm kafeste bülbül olmuşsun
Dalından ayrılan al gül olmuşsun
Nazlı yâr zülfüne sümbil olmuşsun
Saz ile söz ile söyler dilimiz.
kulihvani
- gullale
- Özel Üye
- Mesajlar: 1362
- Kayıt: 16 Oca 2008, 02:00
Re: SILA
Benden ayrılma demedim mi?
Demedim mi sana, gitme oraya;
seni tanıyan, bilen benim ancak;
şu yokluk serabında yaşayış kaynağı benim ancak.
Kızsan da, bin yıllık yola gitsen de
sonunda gene bana gelirsin; varacağın yer benim ancak.
Demedim mi sana, dünyâ hallerine, dünyâ şekillerine râzı olma;
senin râzı olacağın otağın, şekillerini düzen, benim ancak.
Demedim mi sana deniz benim, sen bir balıksın;
karaya, kuruluğa gitme; arı duru denizin benim ancak.
Demedim mi sana, kuşlar gibi tuzağa gitme;
gel, kanatlarına uçuş gücünü veren benim ancak.
Demedim mi sana yol kesenler var, seni soğuturlar;
buz gibi ederler; havandaki ateş de benim, ıssılık da benim ancak.
Demedim mi sana, kötü huylar verirler sana;
beni kaybedersin; halbuki senin arı duru kaynağın benim ancak.
Demedim mi sana; “kulun işi gücü hangi sebeple düzene girer acaba?” deme;
sebepsiz, cihetsiz yaratıcı benim ancak.
Gönlünde bir ışık varsa bil bakalım, nerede evinin yolu?
ilâhi huyluysan eğer, bil ki ev SÂHİBin benim ancak.
(Gölpınarlı, III, 250; Furûzânfer, 1725)
Demedim mi sana, gitme oraya;
seni tanıyan, bilen benim ancak;
şu yokluk serabında yaşayış kaynağı benim ancak.
Kızsan da, bin yıllık yola gitsen de
sonunda gene bana gelirsin; varacağın yer benim ancak.
Demedim mi sana, dünyâ hallerine, dünyâ şekillerine râzı olma;
senin râzı olacağın otağın, şekillerini düzen, benim ancak.
Demedim mi sana deniz benim, sen bir balıksın;
karaya, kuruluğa gitme; arı duru denizin benim ancak.
Demedim mi sana, kuşlar gibi tuzağa gitme;
gel, kanatlarına uçuş gücünü veren benim ancak.
Demedim mi sana yol kesenler var, seni soğuturlar;
buz gibi ederler; havandaki ateş de benim, ıssılık da benim ancak.
Demedim mi sana, kötü huylar verirler sana;
beni kaybedersin; halbuki senin arı duru kaynağın benim ancak.
Demedim mi sana; “kulun işi gücü hangi sebeple düzene girer acaba?” deme;
sebepsiz, cihetsiz yaratıcı benim ancak.
Gönlünde bir ışık varsa bil bakalım, nerede evinin yolu?
ilâhi huyluysan eğer, bil ki ev SÂHİBin benim ancak.
(Gölpınarlı, III, 250; Furûzânfer, 1725)