CuMâ CeM'im-İZ

Dinimizde mübarek gün ve geceler hakkında bilgiler.
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12891
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: CuMâ CeM'im-İZ

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim

HAKK’ın ALLAHu EKBER'i,
BURSA SEMÂsında->YiNE!.
==>EBEDe EZELden BERi,
CÂN ÇAĞRIsı İSLÂM DiNe!.


ZEVK 10.826

=>“OLsun!. OLmasın!.” ÂLEMi==->BELÂLaRa BELENEcek,
=>BiR ÖMüR KOŞacak İNSÂN==>SoN NEFESte YORULacak!.
HAKk DUYup->HAYRa UY!.du mu=>YAPTIKLaRı ELENEcek,
RASÛLuLLAH BUYRUĞUdur=>Şu BeŞ ŞEYyden SORULacak!.


19.04.2024.. 13:12
brsbrsm.. tktktrstkkmdcumacemimizzz..


RASÛLuLLAH SÖZÜn DİNLe,
İŞİtip=>DUY ki==>SENİNLe,
=->BİZ BİR-İZ SIRRInı YAŞA,
KÜLLî ŞEYyLe>ZİKRİn İNLe!.

İĞNEnin UCU’nda=>TEVHiD,
SEBEB SONUCU’nda TEVHiD,
KuL İHVÂNİm CUMÂ>Mİ’RÂC,
RÜCÛ’ URUCU’nda=>TEVHiD!.



Resim

“OLsun!. OLmasın!.” ÂLEMi
==>BELÂLaRa BELENEcek.:

الَّذِي خَلَقَ الْمَوْتَ وَالْحَيَاةَ لِيَبْلُوَكُمْ أَيُّكُمْ أَحْسَنُ عَمَلًا وَهُوَ الْعَزِيزُ الْغَفُورُ
“Ellezî halaka’l- mevte ve’l- hayâte li yebluvekum eyyukum ahsenu amelâ (amelen), ve huve’l- azî zu’l- gafur (gafûru).: O, (İslâm’a ve insanlığa uygun davranış, ahlâk ve anlayışta) amel bakımından hanginizin daha iyi (daha güzel ve daha verimli) olacağını DENEmek (ve hak ettiği karşılığı vermek) için, (dünyada yaşatıp) ölümü ve (ahirete kaldırıp sonsuz) hayatı yaratmıştır. O, Üstün ve Güçlü olandır, çok Bağışlayandır.// O, (İslam’a ve insanlığa uygun davranış, ahlâk ve anlayışta) amel bakımından hanginizin daha iyi (daha güzel ve daha verimli) olacağını denemek (ve hak ettiği karşılığı vermek) için, (dünyada yaşatıp) ölümü ve (ahirete kaldırıp sonsuz) hayatı yaratmıştır. O, Üstün ve Güçlü olandır, çok Bağışlayandır.” (Mülk 67/2)

Resim

BiR ÖMüR KOŞacak İNSÂN
=SoN NEFESte YORULacak!.

وَتَجْعَلُونَ رِزْقَكُمْ أَنَّكُمْ تُكَذِّبُونَ
“Ve tec’alûne rızkakum ennekum tukezzibûn (tukezzibûne).: Ve siz, yalanlamış olmanızı kendinize rızık ediniyorsunuz. (Kur'ÂN'daki sözlerin âlemlerin RABBi tarafından indirildiğinden şüphe ettiğiniz için rızkınız, nâsibiniz sadece yalanlamak oluyor.)//Ve (manevi) rızkınızı (Kur’ÂN’dan yararlanma ni’metini ve fırsatını bırakıp, bütün nâsibinizi sadece Onu anlamadan okumak ve hükümlerini) yalan saymaktan ibâret mi kılıyorsunuz?” (Vâkı’a 56/82)

فَلَوْلَا إِذَا بَلَغَتِ الْحُلْقُومَ
“Fe lev lâ izâ belegati’l- hulkûme (hulkûme).: O halde can boğaza gelmiş olsa değil mi ki (siz öylece).//Hele (Azrâil ruhunuzu alırken) can boğaza gelip dayandığında (ne yapacaksınız?)” (Vâkı’a 56/83)

وَأَنتُمْ حِينَئِذٍ تَنظُرُونَ
“Ve entum hîne izin tenzurûn (tenzurûne).: Ve siz, o ÂNda (ona öylece, bir yardım yapamayarak sadece) bakarsınız.///Ki o sırada siz (sâdece ve çaresizce) bakıp-duracaksınız.” (Vâkı’a 56/84)

وَنَحْنُ أَقْرَبُ إِلَيْهِ مِنكُمْ وَلَكِن لَّا تُبْصِرُونَ
“Ve nahnu akrebu ileyhi minkum ve lâkin lâ tubsirûn (tubsirûne).: (O ÂNda) BİZ o’na sizden daha yakınız, ama göremezsiniz.// (Her anında ve o sırada) BİZ o’na (her insana) sizden daha yakınız; ancak görmezsiniz (ve farkında olmazsınız).” (Vâkı’a 56/85)

تَظُنُّ أَن يُفْعَلَ بِهَا فَاقِرَةٌ
“Tezunnu en yuf’ale bihâ fâkıreh (fâkıretun).: Anlar ki kendisine bel kemiklerini kıracak çok belâ (lı bir iş-kötü muamele) yapılacak.//Artık kendisine, bel kemiklerini kıracak (dayanılmaz) işlerin (ve işkencelerin) yapılacağını anlamıştır.” (Kıyâme 75/25)

كَلَّا إِذَا بَلَغَتْ التَّرَاقِيَ
“Kellâ izâ belegatit terâkıy (terâkıye).: Hayır, (can) köprücük kemiğine geldiği zaman (can boğaza gelince, ölmek üzere iken).//Hayır, hayır! (Maalesef gerçek şu ki: Ömür bitip hayat tıkandığı) Can, köprücük kemiğine gelip dayandığı zaman, (insan şaşkınlaşıp kalacaktır.)” (Kıyâme 75/26)

وَقِيلَ مَنْ رَاقٍ
“Ve kîle men râk (râkın).: Ve: “Kurtaracak kimdir?” denir.// (Ona: Haydi görelim şimdi tedavi için) "Son müdahaleyi yapacak kimdir?" (En güvendiğin hekiminiz, sahte şeyhiniz ve şöhretliniz nerededir?) diye (hatırlatılacaktır).” (Kıyâme 75/27)

وَظَنَّ أَنَّهُ الْفِرَاقُ
“Ve zanne ennehu’l- firâk (firâku).: Ve o (dünyâdan) ayrılacağını (öleceğini) anlamıştır.///Artık (o da) gerçekten, kendisi de (mecburen bu dünyadan ve tüm sahip olduklarından son ve kesin) bir ayrılık olduğunu anlamıştır.” (Kıyâme 75/28)

Resim

RASÛLuLLAH BUYRUĞUdur,
Şu BeŞ ŞEYyden SORULacak!.:

Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “Kıyamet Gününde insanoğlu, şu BEŞ ŞEYy’den hesaba çekilmedikçe RABBİnin Huzuru'ndan bir yere kımıldayamaz.:
1-) Ömrünü nerede ve nasıl tükettiğinden,
2-) Gençliğini ne şekilde geçirdiğinden,
3-) Malını/servetini nereden kazanıp nerelere harcadığından,
4-) Bildiği ile amel edip etmediğinden,
5-) Vücûdunu nerede yıprattığından.”
buyurmuştur.
(Tirmizî, Sıfâtü'l-kıyâme, 1)

Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “Beş şey gelmeden önce EŞ ŞEYy’i ganimet BİL.:
1-) İhtiyarlığından önce gençliğini,
2-) Hastalanmadan önce sıhhatini,
3-) Fâkirliğinden önce zenginliğini,
4-) Meşgul zamanlarından önce boş vakitlerini ve
5-) ÖLümünden önce HAYatını!.”
buyurmuştur.
(Buhârî, Rikāk, 3; Tirmizî, Zühd, 25)
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12891
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: CuMâ CeM'im-İZ

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim

==>Lâ İLâHe==>İLLâ ALLAH,
MuhaMMEde’r-RESÛLuLLAH,
DUYun ki HAYyeLe’s-SELAH,
>UYun ki HAYyeLe’L-FELAH,
Bu BURSAmda>Bî-İZNİLLAH,
SEBîLİLLAH=->İNŞÂe ALLAH!.


ZEVK 10.828

HeR ÂN YENidEN YARATIŞş=>ŞE’ÂNULLAH=>KÛN feyeKÛN,
KÂİNÂt KUR'ÂN OKU!.YoR=->HAM AKILLAR=>SİZ de SUSUN,
EZELdEN=>EBEDe=>BESTe,
CÂN KUŞu->KANLı KAFESTe,
ALıp<->VERiLen=>NEFESTe=>İMÂN>AMEL=>DUYuN>UYUN!.


26.04.2024.. 13:08
brsbrsm.. tktktrstkkmdeTEYcumacemimizzz..


KUR'ÂN’ın=>İKRÂ=>OKU’su,
DUYaNa=>CENNEt KOKU’su,
İNSÂNın ASLI===>İHVÂNİ’m,
MENİ DENEN>BiR DAMLA SU,
==>HEVÂ ve HEVES DUYUsu!.


Resim

ŞE’ÂNULLAH=>KÛN feyeKÛN.:

إِنَّمَا أَمْرُهُ إِذَا أَرَادَ شَيْئًا أَنْ يَقُولَ لَهُ كُنْ فَيَكُونُ
“İnnemâ emruhû izâ erâde şey’en en yekûle lehu kun fe yekûn (yekûnu).: O’nun emri, bir şeyi (yaratmak) dileyince ona sadece "OL!" demektir. O da hemen oluverir. (Tüm yaratılanların harika ayrıntıları, ALLAH’ın sonsuz İlmi ve Kudreti içerisindedir.)” (YâSîn 36/82)

[Not.: ALLAH celle celâlihu, bir şeyin olmasını dilerken, onun bütün sebeplerini ve ayrıntılı projelerini bilerek ve hazır hale getirerek "OL!" emrini vermekte, o da hemen meydana gelmektedir. 82. âyetten sonraki 83. âyette "Her şeyin melekutunun", yani en ince sırlarının ve harika planlarının Cenâb-ı HAKkın elinde olduğunun vurgulanması da buna işârettir.]

MENİ DENEN>BiR DAMLA SU.:

وَاللَّهُ خَلَقَ كُلَّ دَابَّةٍ مِن مَّاء فَمِنْهُم مَّن يَمْشِي عَلَى بَطْنِهِ وَمِنْهُم مَّن يَمْشِي عَلَى رِجْلَيْنِ وَمِنْهُم مَّن يَمْشِي عَلَى أَرْبَعٍ يَخْلُقُ اللَّهُ مَا يَشَاء إِنَّ اللَّهَ عَلَى كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ
“Vallahu halaka kulle dâbbetin min MÂİN, fe minhum men yemşî alâ batnih (batnihi) ve minhum men yemşî alâ ricleyn (ricleyni) ve minhum men yemşî alâ erba’ (erbain), yahlukullâhu mâ yeşâu, innellâhe alâ kulli şey’in kadîr (kadîrun).: ALLAH, her canlıyı “SU”dan yarattı. İşte bunlardan kimi karnı üzerinde yürümekte, kimi iki ayağı üzerinde yürümekte, kimi de dört (ayağı) üzerinde yürümektedir. ALLAH, dilediğini yaratır. Hiç şüphesiz ALLAH, her şeye güç yetirendir.” (Nûr 24/45)

MENi.: Erkek veya dişinin bel suyu. Döl suyu. Nutfe. Sperma.

=>İMÂN>AMEL=>DUYuN>UYUN!.:

إِنَّ الَّذِينَ آمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ إِنَّا لَا نُضِيعُ أَجْرَ مَنْ أَحْسَنَ عَمَلًا
“İnnellezîne âmenû ve amilû’s- sâlihâti innâ lâ nudîu ecre men ahsene amelâ (amelen).: Şüphesiz İMÂN edip SÂLİH AMELLerle uğraşanlara gelince; BİZ gerçekten (böyle her konuda) en güzel davranışta bulunanların (ve sorumluluk bilinciyle yaşayanların) ecrini asla zâyi etmeyiz.” (Kehf 18/30)
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12891
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: CuMâ CeM'im-İZ

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim

GÖNüL ŞEHRiM YEŞiL BURSA’m,
KEŞiŞ DAĞIm!.>GÖKÇe DEREm!.
MÂNÂ MERKEZi BiL=->BURSA’m,
GÖRÜRsEN->SIRRIn GÖSTEReM!.

ÖZÜndEN SEVenLeR->DiRi,
YILDIZ GiBidir ==>HR BiRi,
PARALEL BAĞLı GÖNüLLeR,
EL<=>ELe=->DUÂ ZiNCiRi!.


ZEVK 10.831

RÜZGÂR GÜLÜ GiBi İNSÂN=>HeR ÂN>BiR HâLe DÖNüYOR,
ESiYOR KADER RÜZGÂRı=>UMUt<->KORKUya=>YÖNüYOR,
ÖMüR BOYUnca=>COŞuYOR,
=->SoN NEFESİne KOŞuYOR,
==>ÖLMEmeye UĞRAŞıYOR==>PİLi BİTiYOR=->SÖNüYOR!.


03.05.2024.. 13:16
brsbrsm..tktktrstekkemdecumacemimizzz..


=>KuL İHVÂNİ SEFîL=>ADıM,
BeN BURda NELeR YAŞADıM,
MAKSEM SEVDÂ YOKUŞU’nu,
ÇOK TIRMANdıM ADıM ADıM!.


Resim
DUÂ =>ŞAHDAMARımızdanda AKReB Yüce RABBimiz’e =>HeR YeRde->HeR ÂN->HeR HâL->HeR NEFEste BİZ BİR-İZ NAHNU SIRRInın Sözlü İfâdesi ve ALLAHu zü’L-CELÂL’e ARZıdır..

وَإِذَا سَأَلَكَ عِبَادِي عَنِّي فَإِنِّي قَرِيبٌ أُجِيبُ دَعْوَةَ الدَّاعِ إِذَا دَعَانِ فَلْيَسْتَجِيبُواْ لِي وَلْيُؤْمِنُواْ بِي لَعَلَّهُمْ يَرْشُدُونَ
“Ve izâ seeleke ıbâdî annî fe innî karîb (karîbun) ucîbu da’vete’d- dâi izâ deâni, fel yestecîbû lî ve’l- yu’minû bî leallehum yerşudûn (yerşudûne).: (Ey Nebîm!) Kullarım Sana BENİ soracak olursa (onlara de ki:) muhakkak ki BEN (onlara) pek yakınım. BANA DUÂ ettiği zaman, DUÂÂ edenin DUÂsına cevap veririm. Öyleyse, onlar da BENİM çağrıma cevap versinler ve BANA (hakkıyla) iman (itaat ve itimat) etsinler. Umulur ki (böylece) irşad (doğru yolu bulmuş) olacaklardır.” (Bakara 2/186)

وِمِنْهُم مَّن يَقُولُ رَبَّنَا آتِنَا فِي الدُّنْيَا حَسَنَةً وَفِي الآخِرَةِ حَسَنَةً وَقِنَا عَذَابَ النَّارِ
“Ve minhum men yekûlu RABBenâ âtinâ fî’d- dunyâ haseneten ve fî’l- âhirati haseneten ve kınâ azâbe’n- nâr (nâri).: Onlardan öylesi de vardır ki: "RABBimiz, bize dünyada da iyilik ver, âhirette de iyilik (ver) ve bizi ateşin (cehennemin) azâbından koru" diyerek (yalvarmakta ve dengeli davranmaktadır).”(Bakara 2/201

لاَ يُكَلِّفُ اللّهُ نَفْسًا إِلاَّ وُسْعَهَا لَهَا مَا كَسَبَتْ وَعَلَيْهَا مَا اكْتَسَبَتْ رَبَّنَا لاَ تُؤَاخِذْنَا إِن نَّسِينَا أَوْ أَخْطَأْنَا رَبَّنَا وَلاَ تَحْمِلْ عَلَيْنَا إِصْرًا كَمَا حَمَلْتَهُ عَلَى الَّذِينَ مِن قَبْلِنَا رَبَّنَا وَلاَ تُحَمِّلْنَا مَا لاَ طَاقَةَ لَنَا بِهِ وَاعْفُ عَنَّا وَاغْفِرْ لَنَا وَارْحَمْنَآ أَنتَ مَوْلاَنَا فَانصُرْنَا عَلَى الْقَوْمِ الْكَافِرِينَ
“Lâ yukellifullâhu nefsen illâ vus’ahâ lehâ mâ kesebet ve aleyhâ mektesebet RABBenâ lâ tuâhıznâ in nesînâ ev ahta’nâ, RABBenâ ve lâ tahmil aleynâ ısran kemâ hameltehu alellezîne min kablinâ, RABBenâ ve lâ tuhammilnâ mâ lâ tâkate lenâ bih (bihî), va’fu annâ, vagfir lenâ, verhamnâ, ente mevlânâ fensurnâ ale’l- kavmi’l- kâfirîn (kâfirîne).: ALLAH, hiç kimseye güç yetireceğinden (kapasitesinden) başkasını yüklemez. (Herkesin) Kazandığı (iyilikler) lehine (kendi hayrına ve menfaatine), kazandırdıkları (veya sebep oldukları kötülükler ile, ona haksız şekilde kazandırılan şeyler ise) kendi aleyhine (zararına ve şer hânesine)dir. "RABBimiz, unuttuklarımızdan veya (bu Kur’ÂN’a, akla ve vicdana dayanarak vardığımız kararlarda ve içtihatlarımızda hataen) yanıldıklarımızdan dolayı bizi sorumlu tutarak azarlayıp cezâlandırma! (Ey) RABBimiz; (hadlerini aştıkları ve azıp şımardıkları için) bizden öncekilere yüklediğin gibi, bize de ağır (sorumluluklar) yükleyip (bizi bunaltma! Ey) RABBimiz, kendisine güç yetiremeyeceğimiz şeyi bize taşıtma! Bizi affet. Bizi bağışla. Bizi esirgeyip acı! Sen bizim MEVLÂ’mızsın. Kâfirler topluluğuna karşı bize yardım et. (Nusret ve muvaffakiyet verip zafere eriştir. Âmin.)"(Bakara 2/286)

قَالَ عِيسَى ابْنُ مَرْيَمَ اللَّهُمَّ رَبَّنَا أَنزِلْ عَلَيْنَا مَآئِدَةً مِّنَ السَّمَاء تَكُونُ لَنَا عِيداً لِّأَوَّلِنَا وَآخِرِنَا وَآيَةً مِّنكَ وَارْزُقْنَا وَأَنتَ خَيْرُ الرَّازِقِينَ
“Kâle îsebnu meryemellâhumme RABBenâ enzil aleynâ mâideten mine’s- semâi tekûnu lenâ îden li evvelinâ ve âhirinâ ve âyeten mink (minke), verzuknâ ve ente hayru’r- râzikîn (râzikîne).: Meryem oğlu İsâ.: "Ey RABBimiz (olan) ALLAH’ım! Bize gökten bir sofra (mâide-faide) indir ki; öncemiz ve sonramız için bir bayram (şöleni) ve SENden de bir (mucize) belgesi olsun. Bizi (her türlü nimet ve faziletinle) rızıklandır, SEN rızık vericilerin en hayırlısısın" demişti.”(Mâide 5/114)

قُلْ مَا يَعْبَأُ بِكُمْ رَبِّي لَوْلَا دُعَاؤُكُمْ فَقَدْ كَذَّبْتُمْ فَسَوْفَ يَكُونُ لِزَامًا
“Kul mâ ya’beu bikum RABBî lev lâ DUÂukum, fe kad kezzebtum fe sevfe yekûnu lizâmâ (lizâmen).: (Ey Resulüm!) De ki: "Eğer sizin DUÂnız (davanız, takvanız) olmasaydı, RABBim size ne diye değer versindi? Fakat siz (mâdemki) kesin şekilde yalanladınız (Kur’ÂN’ın her hükmünün gerekli ve geçerli olmadığını söylediniz); artık (bunun cezâsı da mutlaka lâzımdır ve azâbı da) kaçınılmaz olacaktır (ve elbette çekilecektir)."(Furkân 25/77)

وَقَالَ رَبُّكُمُ ادْعُونِي أَسْتَجِبْ لَكُمْ إِنَّ الَّذِينَ يَسْتَكْبِرُونَ عَنْ عِبَادَتِي سَيَدْخُلُونَ جَهَنَّمَ دَاخِرِينَ
“Ve kâle RABBukumud’ûnî estecib lekum, innellezîne yestekbirûne an ibâdetî se yedhulûne cehenneme dâhırîn (dâhırîne).: RABBiniz buyurdu ki.: "(Sadece) BANA (inanıp-sığınıp) DUÂ edin, ki size icâbet (cevap verip kabul) edeyim. Doğrusu BANA ibadet etmekten (ve hükümlerimi yerine getirmekten) büyüklenen (müstekbir)ler; boyun bükmüş (hor ve hakir) kimseler olarak cehenneme gireceklerdir."(Mü’min 40/60)

Resim

KUR'ÂN-ı KERÎMimizde PEYGAMBER aleyhusselâmların DİLiyLe DUÂLaR.:

ÂDEM aleyhisselâm’ın DİLiyLe Nedâmet/Pişmânlık DUÂsı.:

قَالاَ رَبَّنَا ظَلَمْنَا أَنفُسَنَا وَإِن لَّمْ تَغْفِرْ لَنَا وَتَرْحَمْنَا لَنَكُونَنَّ مِنَ الْخَاسِرِينَ
“Kâlâ RABBenâ zalemnâ enfusenâ ve in lem tagfirlenâ ve terhamnâ le nekûnenne mine’l- hâsirîn (hâsirîne).: (Hz. Âdem:) "RABBimiz, biz ikimiz kendi nefislerimize zulmettik. Eğer bizi, mağfiret edip bağışlamazsan ve bize acıyıp merhamet buyurmazsan mutlaka hüsrâna uğrayanlardan oluruz" diyerek (hatalarını kabul edip bağışlanma dilemişlerdi).”(A’râf 7/23)

İBRÂHİM aleyhisselâm’ın DİLiyLe Teslimîyette Sadakat DUÂsı.:

رَبَّنَا وَاجْعَلْنَا مُسْلِمَيْنِ لَكَ وَمِن ذُرِّيَّتِنَا أُمَّةً مُّسْلِمَةً لَّكَ وَأَرِنَا مَنَاسِكَنَا وَتُبْ عَلَيْنَآ إِنَّكَ أَنتَ التَّوَّابُ الرَّحِيمُ
“RABBenâ vec’alnâ muslimeyni leke ve min zurriyyetinâ ummeten muslimeten leke ve erinâ menâsikenâ ve tub aleynâ, inneke entet tevvâbu’r- rahîm (rahîmu).: "RABBimiz, ikimizi Sana teslim olmuş (Müslümanlar) kıl ve soyumuzdan SANA teslim olmuş (Müslüman) bir ümmet (ver). Bize ibâdet yöntemlerini (yerlerini, şekillerini ve ilkelerini öğretip) göster ve tevbemizi kabul et. Şüphesiz, SEN tevbeleri kabul eden ve Esirgeyensin."(Bakara 2/128)

EYYÛB aleyhisselâm’ın DİLiyLe Sabır ve Metânet DUÂsı.:

وَأَيُّوبَ إِذْ نَادَى رَبَّهُ أَنِّي مَسَّنِيَ الضُّرُّ وَأَنتَ أَرْحَمُ الرَّاحِمِينَ
“Ve eyyûbe iz nâdâ RABBehû ennî messeniye’d- durru ve ente erhamu’r- râhimîn (râhimîne).: Hani Eyyûb da o (sıkıntı) vaktinde RABBine.: "Şüphesiz bu sıkıntı (ve hastalık) beni (iyice) sarıverdi. SEN merhametlilerin en merhametlisisin" diye yalvarıp nidâ etmişti.”(Enbiyâ 21/83)

YÛSUF aleyhisselâm’ın DİLiyLe Âkibette Salâh DUÂsı.:

رَبِّ قَدْ آتَيْتَنِي مِنَ الْمُلْكِ وَعَلَّمْتَنِي مِن تَأْوِيلِ الأَحَادِيثِ فَاطِرَ السَّمَاوَاتِ وَالأَرْضِ أَنتَ وَلِيِّي فِي الدُّنُيَا وَالآخِرَةِ تَوَفَّنِي مُسْلِمًا وَأَلْحِقْنِي بِالصَّالِحِينَ
“RABBi kad âteytenî mine’l- mulki ve allemtenî min te’vîli’l- ehâdîs (ehâdîsi), fâtıras semâvâti ve’l- ardı ente veliyyî fî’d- dunyâ Ve’l- âhıreh (âhıreti), teveffenî muslimen ve elhıknî bi’s- sâlihîn (sâlihîne).: (Ve Hz. Yusuf:) "RABBim, SEN bana mülkten (Mısır’da Devlet ve Hükümet yetkisinden bir pay ve onu yönetme imkânını) verdin, sözlerin (ve düşlerin) yorumundan (bir bilgi) öğrettin ("ehadis"in = konuşulanların, rüyâların ve olayların yorumunu ilham ettin). Ey (hiç yoktan) göklerin ve yerin kusursuz YARATICIsı, dünyâda ve âhirette benim (tek ve gerçek) VELÎm SENsin. Müslüman olarak benim hayatıma son ver ve beni sâlihlerin arasına kat!." (DUÂsını etmişti).”(Yûsuf 12/101)

MÛSÂ aleyhisselâm’ın DİLiyLe Yardım ve Kolaylık DUÂsı.:

قَالَ رَبِّ اشْرَحْ لِي صَدْرِي
وَيَسِّرْ لِي أَمْرِي
“Kâle RABBişrah lî sadrî. Ve yessir lî emrî.: "(Riâalet) İşimi bana kolaylaştır." "Dilimin bağını çöz (konuşma kabiliyetimi ve ifade yeteneğimi arttır)."(Tâ-Hâ 20/25,26)

ÎSÂ aleyhisselâm’ın DİLiyLe Helâl ve Temiz Rızık DUÂsı.:

قَالَ عِيسَى ابْنُ مَرْيَمَ اللَّهُمَّ رَبَّنَا أَنزِلْ عَلَيْنَا مَآئِدَةً مِّنَ السَّمَاء تَكُونُ لَنَا عِيداً لِّأَوَّلِنَا وَآخِرِنَا وَآيَةً مِّنكَ وَارْزُقْنَا وَأَنتَ خَيْرُ الرَّازِقِينَ
“Kâle îsebnu meryemellâhumme RABBenâ enzil aleynâ mâideten mine’s- semâi tekûnu lenâ îden li evvelinâ ve âhirinâ ve âyeten mink (minke), verzuknâ ve ente hayru’r- râzikîn (râzikîne).: Meryem oğlu İsâ.: "Ey RABBimiz (olan) ALLAH’ım! Bize gökten bir sofra (mâide-fâide) indir ki; öncemiz ve sonramız için bir bayram (şöleni) ve SENden de bir (mu’cize) belgesi olsun. Bizi (her türlü nimet ve faziletinle) rızıklandır, Sen rızık vericilerin en hayırlısısın!" demişti.”(Mâide 5/114)

Resim

Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.:ALLAH’a, kabul edileceğine gerçekten/gönülden inanarak DUÂ ediniz. Biliniz ki ALLAH, ciddiyetten uzak ve umursamaz bir kalb ile yapılan DUÂları kabul etmez.” buyurmuştur.
(Tirmizî, Deavât, 65.)

Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “DUÂ, ibâdetin ÖZÜdür.”[/color] buyurmuştur.
(Tirmizî, Deavât, 1.)

Gıyabî DUÂ örneği olarak Peygamberimiz Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem umreye gitmek için izin isteyen Hz. Ömer radiyallahu anhu’e.: “Kardeşim! DUÂna BİZİ de ortak et, BİZİ unutma!.”[/color] buyurmuştur.
(İbn Mâce, Menâsik, 5.)

Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.:ALLAH’ım! SENden hidâyet, takvâ, iffet ve gönül zenginliği istiyoruz!.” buyurmuştur.
(Müslim, Zikir, 72.)

Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.:ALLAH’ım! Bozgunculuktan, nifâktan ve kötü ahlâktan sana sığınıyoruz!.” buyurmuştur.
(Nesaî, İstiâze, 21.)

Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.:ALLAH’ım! Fayda vermeyen ilimden, ürpermeyen kalbden, doymak bilmeyen nefisten ve kabul edilmeyen DUÂdan sana ilticâ ediyoruz.” buyurmuştur.
(Müslim, Zikir, 73.)
Resim
Cevapla

“Mübarek Gün ve Geceler” sayfasına dön