İKRÂ ZEVKLERİm

Konu başlıkları sadece Kul İhvani'ye aittir.
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12900
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: İKRÂ ZEVKLERİm

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim

BURSAm'da=>CUMÂ EZÂNı,
SESi=>GÖKLere ŞAHLANır!.
KURULuR MEHŞER MİZÂNı,
ES SELÂHLar>FELÂHLaNır!.


ZEVK 10.646

DOĞuğu ÂNda=>BAŞLAyan=->EL HAYy’ın=>HAYyat YARIşı,
YUHh Çeken ve>ALKIŞLAyan==>BAŞI’nda=>SON’a VARIşı!.
=>HAKk ERENLeR ELi BELLi==>HAKka-HAYRa=>DİLi BELLi,
=>MuHaMMeDî ÂŞIKkLaRın==>EZEL-EBED==->YOLu BELLi!.


26.05.2023.. 13:07..
brsbrsm...tktktrstkkmizdcumâcem’imizzz…


RASÛLULLAH İHVÂNı=>OL,
ŞE’ÂNULLAH’ta=>CÂNı OL,
==>GÜNEŞLe==>IŞIĞI GiBi,
HASBî HİZMEt SULTÂNı OL!.

KuL İHVÂNim==>TEKe TEKk’i,
Şu ÂN’ın==->CÂNÂN CeNNeti!.
SIRR-ı SIRf’ta TEKk GERÇEKk’i
->RASÛL<-ü->ALLAH SÜNNEti!.
EL MENNÂN ALLAH=->MiNNEti!.



Resim

=>MuHaMMeDî ÂŞIKkLaRın
EZEL-EBED==->YOLu BELLi!.:

Ömer radiyallahu anhu.:Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “Mutlaka ALLAH’ın kullarından bazı insÂNlar vardır ki, onlar ne Peygamber ne de Şehîdlerdir. Fakat kıyamet gününde, ALLAH Katındaki makamlarından dolayı Nebîler ve Şehîdler onlara gıbda edecekler.”
Sahabeler dediler.: “Yâ Resûlullah bize haber ver, onlar kimlerdir?”
Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “Onlar öyle bir topluluk ki, aralarında bir akrabalık, alıp verecekleri mal mülk olmaksızın ALLAH için birbirlerini severler. Hem, vALLAHi şübhesiz onların yüzleri pırıl pırıl NÛRdur. Şübhesiz onlar NÛR üzerindedirler. (İşleri nurdur) insÂNlar korktuğu zaman onlar korkmazlar, halk mahzun olduğu zaman onlar mahzun olmazlar.” buyurdu ve şu âyeti okudu.:

“İyi bil ki, ALLAH’ın velilerine, sevdiklerine korku yoktur ve onlar üzülmeyeceklerdir.”

أَلا إِنَّ أَوْلِيَاء اللّهِ لاَ خَوْفٌ عَلَيْهِمْ وَلاَ هُمْ يَحْزَنُونَ
“E lâ inne evlîyâ allâhi lâ havfun aleyhim ve lâ hum yahzenûn (yahzenûne).: İyi bilin ki; Evliyâullah’a (ALLAH’ın dinine ve düzenine sahip çıkan ve ALLAH tarafından sevilen veli kullara) asla korku (kuşku, stres ve bunalım) yoktur; onlar mahzun (ve mahrum) da olmayacaklardır! (Çünkü iman tevhidi, tevhid teslimi, teslimiyet tevekkülü ve Rabbine güveni, bu ise dünya ve ahiret saadetini gerektirmekte ve getirmektedir.)” (Yûnus 10/62)

(Mecma‘ût-Tefasir (Lubabu’t-Te’vil) III, 267; Hak Dini IV, 2731; Tefsiru’l-Kurani’l-Azim, II, 422-423; III, 291 (NÛR Sûresi 35. âyeti tefsir edilirken, NÛR üzerinde olan kimse hakkında.: “kelamı NÛRdur, ameli NÛRdur, medhali NÛRdur, mahrecleri NÛRdur, kıyamet gününde dönüşü NÛRa =>CeNNetedir” açıklaması yapılır. Ayrca bk. Hak Dini IV, 2730; Yûnus, 64. âyeti ile ilgili olarak yüzleri NÛR, NÛRdan mimberler üzerinde olan müminlerden, ALLAH’ın Evliyâsından bahsedilmektedir. Ayrıca bk. Tefsiru’l-Kurani’l-Azim II, 423. Her muttaki ALLAH’ın Evliyâsıdır. Yine yüzleri NÛR olan kimselerin, onlar olduğu belirtilir. Ayrıca, III, 291: O ALLAH Velîlerinin, kelâmları NÛR amelleri NÛR, medhalleri (NÛR Sûresi 35, mahrecleri NÛR, varacakları yer =>CeNNette NÛRdur..)

الَّذِينَ آمَنُواْ وَكَانُواْ يَتَّقُونَ
“Ellezîne âmenû ve kânû yettekûn (yettekûne).: (Evliya-ALLAH’ın has kulları) Onlar, (hakkıyla) imân edenler ve (ALLAH’tan) korkup (kötülükten sakınan, takvâ sahibi) olan kimselerdir.” (Yûnus 10/63)

لَهُمُ الْبُشْرَى فِي الْحَياةِ الدُّنْيَا وَفِي الآخِرَةِ لاَ تَبْدِيلَ لِكَلِمَاتِ اللّهِ ذَلِكَ هُوَ الْفَوْزُ الْعَظِيمُ
“Lehumu’l- buşrâ fîl hayâti’d- dunyâ ve fî’l- âhırah (âhırati), lâ tebdîle li kelimâtillâh (kelimâtillâhi), zâlike huve’l- fevzu’l- azîm (azîmu).: Her türlü mutluluk ve müjdeler; dünya hayatında da, âhirette de onlar içindir. (Dünyada izzete ve devlete, ahirette cennete ve rü’yete erişeceklerdir.) ALLAH’ın Sözleri (va’adleri) için değişiklik söz konusu değildir. İşte bu en "büyük kurtuluş, zafer ve huzur" (saadetidir.)” (Yûnus 10/64)

اللَّهُ نُورُ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ مَثَلُ نُورِهِ كَمِشْكَاةٍ فِيهَا مِصْبَاحٌ الْمِصْبَاحُ فِي زُجَاجَةٍ الزُّجَاجَةُ كَأَنَّهَا كَوْكَبٌ دُرِّيٌّ يُوقَدُ مِن شَجَرَةٍ مُّبَارَكَةٍ زَيْتُونِةٍ لَّا شَرْقِيَّةٍ وَلَا غَرْبِيَّةٍ يَكَادُ زَيْتُهَا يُضِيءُ وَلَوْ لَمْ تَمْسَسْهُ نَارٌ نُّورٌ عَلَى نُورٍ يَهْدِي اللَّهُ لِنُورِهِ مَن يَشَاء وَيَضْرِبُ اللَّهُ الْأَمْثَالَ لِلنَّاسِ وَاللَّهُ بِكُلِّ شَيْءٍ عَلِيمٌ
“Allâhu NÛRu’s- semâvâti ve’l- ard (ardı), meselu NÛRihî ke mişkâtin fîhâ mısbâh (mısbâhun), el mısbâhu fî zucâceh (zucâcetin), ez zucâcetu ke ennehâ kevkebun durrîyyun, yûkadu min şeceratin mubâraketin zeytûnetin lâ şarkîyetin ve lâ garbiyyetin, yekâdu zeytuhâ yudîu ve lev lem temseshu NÂR (nârun), NÛRun alâ NÛR (NÛRin), yehdîllâhu li NÛRihî men yeşâu, ve yadribullâhu’l- emsâle li’n- nâs (nâsi), vallâhu bi kulli şey’in alîm (alîmun).: ALLAH, göklerin ve yerin NÛRudur. O’nun NÛRunun misali (bir örneği), içinde (parlak ışıklı) fitil bulunan bir lamba benzeridir; (o) lamba da bir sırça (cam fanus-ampul) içerisindedir; (o) sırça (ampul ise), sanki incimsi bir yıldızdır ki; (içindeki parlak ışık) doğuya da batıya da ait olmayan (benzeri bulunmayan) kutlu bir zeytin ağacından tutuşturulmuş (gibidir; bu öyle bir ağaç ve NÛRanî bir kaynaktır ki) neredeyse ateş ona dokunmasa da yağı (enerji akımı) IŞIK verir. (Açıkça elektrik enerjisine benzetilmektedir. Bu,) NÛR üstüne NÛR (aydınlık, kolaylık ve huzur)dur! ALLAH, (gerçeği arayan ve çabalayanlardan) kimi dilerse onu Kendi NÛRuna (hidayet ve hikmet yoluna) yöneltip-iletir. ALLAH insanlar için (işte böyle) örnekler verir. ALLAH, her şeyi Bilendir.” (NÛR 24/35)

[Not.: Bu âyet; kâinatın ve bütün varlıkların, İLaHî NÛRun farklı tecellîlerinden ve atomik enerjinin değişik dalga boyutu tezâhürlerinden yaratıldığına; ayrıca elektriğin alternatif akımına ve sinüs dalgasına işâret etmektedir.]

Resim

Bir başka rivâyet de şöyledir.:
Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “Mutlaka ALLAH’ın Kullarından, Nebîlerin ve Şehîdlerin kendilerine gıbda edecekleri kullar vardır." buyurunca,
Sahabeler tarafından denildi ki.: “Onlar kimlerdir Yâ Resûlullah, bize haber ver ki onları sevelim?..”
Onların bu isteği üzerine Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “Onlar öyle bir topluluktur ki, aralarında mal (ticarî ilişki) ve akrabalık olmaksızın birbirlerini SEVerler. Onların yüzleri NÛRdur. NÛRdan Minberler üzerindedirler. Halk korktuğu zaman korkmamayı sürdürürler. İnsÂNlar mahzun oldukları zaman onlar üzülmezler.” buyurdu.
Ve sonra.: “Dikkat edin! Mutlaka ALLAH’ın Evliyâsı için korku yoktur, onlar mahzun da olmazlar!.” âyetini okudu.
(Tefsiru’l KurÂNi’l-Azim II, 422; Hak Dini IV, 2731; Riyazu’s-Sâlihin s. 874.)

Resim

Ebu Hureyre radiyallahu anhu’n bildirdiğine göre, bir gün Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem kabristana geldi ve.: "Ey Mü’minler Yurdunda yatanlar, selâm üzerinize olsun. İnşaallah biz de size kavuşacağız buyurdu.” Sonra hasretle iç geçirerek.: "diye ekledi. Yanında bulunan Sahabeler.: "Yâ Resûlullah biz senin kardeşlerin değil miyiz?” dediler.
Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: "Sizler Ashabımsınız, Kardeşlerim henüz gelmiş değildir!.” buyurdu.
Sahabeler.: “Peki yâ Resûlullah! Sen ÜMMetinden henüz Dünyâ’ya gelmemiş olan bu kimseleri nasıl bileceksin?.”
Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem bunun üzerine şöyle sordu.: “Bir kimsenin alnı ve ayakları ak nişanlı bir atı bulunsa, onu siyah ve boz atlar arasında iken tanıyabilir mi?”
Sahabeler.: “Evet!” dediler.
Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “İşte o kardeşlerimde abdestlerinden hasıl olan NÛR sebebi ile abdest uzuvları pırıl pırıl parlayarak mahşere gelirler. Ben ise onları Kevser Havuzum’un yanında beklerim.
Dikkat edin, bir kısım kimseler de şaşkın develerin kovalandığı gibi Kevser Havuzum’dan kovulur."

onlara.: “Buraya gelin!.” diye onlara seslenirim.
Denilir ki.: “Onlar senden sonra hal ve durumlarını değiştirdile!”.
Ben de o zaman.: “Helâk oldular!. Helâk oldular!.” derim.” buyurmuştur.
(el-Tâc no. 1645 (Müslim, Nesaî); Kırk Hadis, s. 27.)

Sahabeler, O'nun hasretini bir nebze olsun söndürmek için, kendilerinin ona olan yakınlıklarını bildiklerinden.: "Biz senin Kardeşlerin değil miyiz?” diye sormuşlardır. Fakat Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem onlara ”Ashab” diğerlerine ”İhvân” (kardeş) ünvânı vermiştir..

وَأَطِيعُواْ اللّهَ وَرَسُولَهُ وَلاَ تَنَازَعُواْ فَتَفْشَلُواْ وَتَذْهَبَ رِيحُكُمْ وَاصْبِرُواْ إِنَّ اللّهَ مَعَ الصَّابِرِينَ
“Ve etîullâhe ve resûlehu ve lâ tenâzeû fe tefşelû ve tezhebe rîhukum vasbirû, innALLAHe mea’s- sâbirîn (sâbirîne).: ALLAH'a ve O'nun Resûl'üne itaat edin, nizâ etmeyin (anlaşmazlığa düşmeyin), yoksa zayıf düşersiniz ve kuvvetiniz (elinizden) gider. Sabredin. Muhakkak ki ALLAH, sabredenlerle beraberdir.” (Enfâl 8/46)

كُلُّ نَفْسٍ ذَائِقَةُ الْمَوْتِ وَنَبْلُوكُم بِالشَّرِّ وَالْخَيْرِ فِتْنَةً وَإِلَيْنَا تُرْجَعُونَ
“Kullu nefsin zâikatu’l- mev t(mevti), ve neblûkum bi’ş- şerri ve’l- hayri fitneh (fitneten), ve ileynâ turceûn (turceûne).: Bütün nefsler, ölümü tadıcıdır. Sizi, hayır ve şerr fitneleri ile imtihan ederiz. Ve Bize döndürüleceksiniz.” (Enbiyâ 21/35)

لَهُمُ الْبُشْرَى فِي الْحَياةِ الدُّنْيَا وَفِي الآخِرَةِ لاَ تَبْدِيلَ لِكَلِمَاتِ اللّهِ ذَلِكَ هُوَ الْفَوْزُ الْعَظِيمُ
“Lehumu’l- buşrâ fî’l- hayâti’d- dunyâ ve fî’l- âhırah (âhırati), lâ tebdîle li kelimâtillâh (kelimâtillâhi), zâlike huve’l- fevzu’l- azîm (azîmu).: Onlara, dünya hayatında ve âhirette müjdeler (mutluluklar) vardır. ALLAH'ın Sözü değişmez. İşte O, fevzü’l- azîmdir. Onlara, dünya hayatında ve âhirette müjdeler (mutluluklar) vardır. ALLAH'ın Sözü değişmez. İşte O, fevzü’l- azîmdir.” (Yûnus 10/64)
Resim
Cevapla

“►Kul ihvâni ZEVKleri◄” sayfasına dön