BAYRAMIMIZ BAYRAM OLSUN İNŞAALLAH..
- zahidzenderun
- Özel Üye
- Mesajlar: 1026
- Kayıt: 04 Tem 2007, 02:00
BAYRAMIMIZ BAYRAM OLSUN İNŞAALLAH..
Yılda bir kurban keserler halkı âlem ıyd içün
Ben senin sâatbesâat dembedem kurbânınam
Fuzuli
~ ~ ~
Kurban bir yakınlıktır madem; Sen yakınlığını ver bize
Ey yakınlığına muhtaç olduğumuz!
~ ~ ~
Bizleri bir bayrama daha ulaştıran Rabbimize şükürler olsun...
Bayramımız bayram olsun inşaAllah!
Derviş na murad olacak.
Allah vesilelerle kendisine yaklaştırır.
Na murad olacak..
Bildiğini terk edecek.
[img]http://www.muhammedinur.com/photos/galleries/avatars/istikametbt9tw2.gif[/img]
Allah vesilelerle kendisine yaklaştırır.
Na murad olacak..
Bildiğini terk edecek.
[img]http://www.muhammedinur.com/photos/galleries/avatars/istikametbt9tw2.gif[/img]
- uyku
- Üye
- Mesajlar: 32
- Kayıt: 15 May 2008, 02:00
"Selam olsun İbrahim'e!"
Bu başlık bana ait değil; Kurana ait. (37:109)
Kimlik sınavından ateşle sınanarak geçen İbrahim,
kişilik sınavını da kurbanla verip, özbenliğine ve
onun işaret ettiği Mutlak Hakikate takarrubu
(yaklaşması) üzerine, göklerin tebrikini işte bu
şekilde alıyordu.
İbrahim, kendisini ciddiye almanın öbür adıydı.
Kendisini ciddiye aldığı için, inancını ve inkarını,
evetini ve hayırını, kabulünü ve reddini ciddiye
aldı. Bu ciddiye alış sayesinde, parmak ayı
gösterirken parmağa değil, parmağın gösterdiği
istikamete bakmayı becerdi. Güneşe, aya ve yıldızlara
takılmadı; onları hakikat yürüyüşünde bir işaret taşı
olarak kullandı.
Kişinin kendisini ciddiye alması, hayatı ciddiye
almasıdır. Hayatın anlamını kavrayamayan ve ona anlam
veremeyen; anlamsız bir hayatı nasıl ciddiye alsın?
Hayatını anlamlandıranın yalnız hayatı değil, düşleri,
hülyaları, umutları ve duaları da ciddiye alınmayı
hak eder. İşte İbrahim, hayatı ciddiye aldığı için
rüyasını, hülyasını, duasını da ciddiye aldı.
Kendisini ciddiye alanları Allah da ciddiye alırdı. Bu
nedenle İbrahimin rüyası, hülyası ve duası gökler
katında ciddiye alındı; sonucu o ciddiyetle
değerlendirildi. Bu ciddiyet, İbrahimin gök kubbeye
saldığı çığlığın 4000 yıl sonra dahi burada/şimdi gibi
yankılanmasından anlaşılmıyor mu?
Nemrutun ateşine odun taşıyanların yüzünü kararttığı
bir dünyada, İbrahimî bir teslimiyete, İbrahimî bir
dirence, İbrahimî bir adanışa, İbrahimî bir imana ne
kadar da ihtiyacımız var.
Çağın Nemrutları her yerdeler; çağın İbrahimleri
nerdeler? Nerdeler kendisini, inancını ve inkarını
ciddiye alanlar? Nerdeler, hakikati aramanın bedelini
ödeyerek hakikate ulaşanlar? Nerdeler geçiciye,
dünyalığa, aldanışa kurban gitmeyecek sahici
Kurbanlar?
Bayram onların bayramıdır; bayram kurbanların
bayramıdır, kendi öz benliğine yanaşan, onunla
buluşan, bilişen, tanışan ve sarışanların, sorumluluk
şuuruna ulaşanların bayramıdır. Böylelerinin payına,
kurban bayramlarında et değil dert düşer, elem
düşer, ıstırap düşer. Çünkü onlar henin ağladığını
görmüşlerdir.
Henin ağladığını görenler
Zamanın ve mekanın, tarihin ve coğrafyanın gözlerini
görenler henin de gözlerini görürler. Sadece
sözlere değil, yüzlere ve özlere de bakmayı
becerenler, henin gözlerine bakmayı da becerirler.
İşte bu talihlilerden biri, Asaf Halet Çelebi henin
gözlerini görmüş; aşkına Bisütunları boyun eğdiren
zamanın Ferhatlarına sesleniyor:
vurma kazmayı
ferhaat
henin iki gözü iki çeşme
aaahhh
dağın içinde ne var ki
güm güm öter
ya senin içinde ne var
ferhaat
Çelebinin henin ağladığını gören gözleri gerçek
İbrahimi de put kırarken görmüş. O, put yapımcılarına
kızmıyor sadece, sahte İbrahimlere de kızıyor:
İbrahim
içimdeki putları devir
elindeki baltayla
kırılan putların yerine
yenilerini koyan kim
...........
İbrahim
Gönlümü put sanıp da kıran kim
Bayramlar gönülleri imar seferberliğidir
Elindeki baltayı putların yerine gönüllere
vuranların ve kalpleri put niyetine kıranların
elinden, öncelikle o baltaları almak gerek. Dahası,
kırık gönülleri sarmak, dertli yüreklere derman, kırık
kalplere merhem olmak gerek. Bir toplumda, gönülleri
imar edecek olanlar, mamur bir gönül taşıma
bahtiyarlığına erenlerdir.
Korkmayın çağın sahte tanrılarından; tüm ihtişamlarını
korkunun krallığına borçlu olanların ekmeğine katık
olmayın. Yığınların korkularından kendilerine iktidar
çıkaranların geleceği olmaz. Aldanmayın onların sahte
ihtişamına; onların ihtişamı Kuranın ifadesiyle
giydirilmiş kalaslara, İncilin ifadesiyle badanalı
kabirlere benzer.
Geleceği yeniden inşa edecek olanlar, kırık gönülleri
ihya edecek olanlardır. Bayramlar bunun için bulunmaz
fırsatlardır. Sabır ipliğini aşk iğnesine geçirip
yırtılan umutları dikin. Toplumun tüm öksüzleri,
yetimleri, yoksulları, açları, susuzları sizin doğal
müttefikinizdir. Sadece Kurban bayramı dolayısıyla
doyasıya et yüzü gören milyonların duygularını, halkın
yoksulluğuyla ve acılarıyla dalga geçercesine hayvan
muhabbetleri kurban bayramlarında depreşen yerli
fransızlar nasıl anlasın?
Düşünce mağdurlarının yattığı hapishaneler, hastaneler,
çocuk yuvaları, huzurevleri, yoksul varoşlar sizden
sorulur. Mezardaki ölülerini dahi bayramlarda
unutmayacak kadar vefakâr olanların, mağdur, mahkum,
mazlum, masum dirilerini unutması düşünülemez.
Nemrutun ateşine odun taşıyanlara karşılık, İbrahime
su taşıyanların bayramı zaten mübarektir.
Mustafa İslamoğlu
Hayr içre bir bayram geçirmeniz temennisi ile...
Bu başlık bana ait değil; Kurana ait. (37:109)
Kimlik sınavından ateşle sınanarak geçen İbrahim,
kişilik sınavını da kurbanla verip, özbenliğine ve
onun işaret ettiği Mutlak Hakikate takarrubu
(yaklaşması) üzerine, göklerin tebrikini işte bu
şekilde alıyordu.
İbrahim, kendisini ciddiye almanın öbür adıydı.
Kendisini ciddiye aldığı için, inancını ve inkarını,
evetini ve hayırını, kabulünü ve reddini ciddiye
aldı. Bu ciddiye alış sayesinde, parmak ayı
gösterirken parmağa değil, parmağın gösterdiği
istikamete bakmayı becerdi. Güneşe, aya ve yıldızlara
takılmadı; onları hakikat yürüyüşünde bir işaret taşı
olarak kullandı.
Kişinin kendisini ciddiye alması, hayatı ciddiye
almasıdır. Hayatın anlamını kavrayamayan ve ona anlam
veremeyen; anlamsız bir hayatı nasıl ciddiye alsın?
Hayatını anlamlandıranın yalnız hayatı değil, düşleri,
hülyaları, umutları ve duaları da ciddiye alınmayı
hak eder. İşte İbrahim, hayatı ciddiye aldığı için
rüyasını, hülyasını, duasını da ciddiye aldı.
Kendisini ciddiye alanları Allah da ciddiye alırdı. Bu
nedenle İbrahimin rüyası, hülyası ve duası gökler
katında ciddiye alındı; sonucu o ciddiyetle
değerlendirildi. Bu ciddiyet, İbrahimin gök kubbeye
saldığı çığlığın 4000 yıl sonra dahi burada/şimdi gibi
yankılanmasından anlaşılmıyor mu?
Nemrutun ateşine odun taşıyanların yüzünü kararttığı
bir dünyada, İbrahimî bir teslimiyete, İbrahimî bir
dirence, İbrahimî bir adanışa, İbrahimî bir imana ne
kadar da ihtiyacımız var.
Çağın Nemrutları her yerdeler; çağın İbrahimleri
nerdeler? Nerdeler kendisini, inancını ve inkarını
ciddiye alanlar? Nerdeler, hakikati aramanın bedelini
ödeyerek hakikate ulaşanlar? Nerdeler geçiciye,
dünyalığa, aldanışa kurban gitmeyecek sahici
Kurbanlar?
Bayram onların bayramıdır; bayram kurbanların
bayramıdır, kendi öz benliğine yanaşan, onunla
buluşan, bilişen, tanışan ve sarışanların, sorumluluk
şuuruna ulaşanların bayramıdır. Böylelerinin payına,
kurban bayramlarında et değil dert düşer, elem
düşer, ıstırap düşer. Çünkü onlar henin ağladığını
görmüşlerdir.
Henin ağladığını görenler
Zamanın ve mekanın, tarihin ve coğrafyanın gözlerini
görenler henin de gözlerini görürler. Sadece
sözlere değil, yüzlere ve özlere de bakmayı
becerenler, henin gözlerine bakmayı da becerirler.
İşte bu talihlilerden biri, Asaf Halet Çelebi henin
gözlerini görmüş; aşkına Bisütunları boyun eğdiren
zamanın Ferhatlarına sesleniyor:
vurma kazmayı
ferhaat
henin iki gözü iki çeşme
aaahhh
dağın içinde ne var ki
güm güm öter
ya senin içinde ne var
ferhaat
Çelebinin henin ağladığını gören gözleri gerçek
İbrahimi de put kırarken görmüş. O, put yapımcılarına
kızmıyor sadece, sahte İbrahimlere de kızıyor:
İbrahim
içimdeki putları devir
elindeki baltayla
kırılan putların yerine
yenilerini koyan kim
...........
İbrahim
Gönlümü put sanıp da kıran kim
Bayramlar gönülleri imar seferberliğidir
Elindeki baltayı putların yerine gönüllere
vuranların ve kalpleri put niyetine kıranların
elinden, öncelikle o baltaları almak gerek. Dahası,
kırık gönülleri sarmak, dertli yüreklere derman, kırık
kalplere merhem olmak gerek. Bir toplumda, gönülleri
imar edecek olanlar, mamur bir gönül taşıma
bahtiyarlığına erenlerdir.
Korkmayın çağın sahte tanrılarından; tüm ihtişamlarını
korkunun krallığına borçlu olanların ekmeğine katık
olmayın. Yığınların korkularından kendilerine iktidar
çıkaranların geleceği olmaz. Aldanmayın onların sahte
ihtişamına; onların ihtişamı Kuranın ifadesiyle
giydirilmiş kalaslara, İncilin ifadesiyle badanalı
kabirlere benzer.
Geleceği yeniden inşa edecek olanlar, kırık gönülleri
ihya edecek olanlardır. Bayramlar bunun için bulunmaz
fırsatlardır. Sabır ipliğini aşk iğnesine geçirip
yırtılan umutları dikin. Toplumun tüm öksüzleri,
yetimleri, yoksulları, açları, susuzları sizin doğal
müttefikinizdir. Sadece Kurban bayramı dolayısıyla
doyasıya et yüzü gören milyonların duygularını, halkın
yoksulluğuyla ve acılarıyla dalga geçercesine hayvan
muhabbetleri kurban bayramlarında depreşen yerli
fransızlar nasıl anlasın?
Düşünce mağdurlarının yattığı hapishaneler, hastaneler,
çocuk yuvaları, huzurevleri, yoksul varoşlar sizden
sorulur. Mezardaki ölülerini dahi bayramlarda
unutmayacak kadar vefakâr olanların, mağdur, mahkum,
mazlum, masum dirilerini unutması düşünülemez.
Nemrutun ateşine odun taşıyanlara karşılık, İbrahime
su taşıyanların bayramı zaten mübarektir.
Mustafa İslamoğlu
Hayr içre bir bayram geçirmeniz temennisi ile...
Önce yap, sonra açıklarsın!
- gullale
- Özel Üye
- Mesajlar: 1362
- Kayıt: 16 Oca 2008, 02:00
Çok kıymetli kardeşlerim ne güzel bir buluşma olmuş yazılarınızdaki derinlik, anlam ganimeti, yüreklere fırlayan oklar misali tam özüne isabet almakta.
Zahidzenderun Fuzuli cânımın daha önce duymadığım yine aşk kokan beytini almış,
Yılda bir kurban keserler halkı âlem ıyd içün
Ben senin sâatbesâat dembedem kurbânınam
Yazılarını dikkatle izlediğim ve acizane beğendiğim Uyku kardeşimse yüreklere hem sesindeki yumuşaklık hem gönlündeki Kur'an aşkı ile kendisine hayran olduğum Mustafa İslamoğlu abimizden yaptığı alıntıyla Bayramımızın mübarekliğini derinden hissettirdi.
Her Kurban Bayramı geldiğinde bir hâl olurum. Elim ayağım dolaşır, aklım karışır, beceriksiz, ferasetsiz kalırım ortada. Bu Kurban nasıl "Kurban" olur?
Her Bayram sanki yeniden öğrenircesine ayetlerin içine dalarım ne yapmalıyım, nasıl olmalı, ne deniliyor, ne anlamalıyım gibi pekçok hassas sorunun endişenin içinde kalırım. Habil Kabil meselesinde iş "Kurban"ın kabul edilmesi değil miydi? Benden "Kurban"istenmekteydi, de ben bu işi nasıl bilip nasıl edecektim, kabul olacak mıydı...
Bir sene geldi dedim ki en güzelini bulmalıyım, pazarlık yapmamalıyım değerli olmalı, ucuza getirmeye çalışmamalıyım, bir sene geldi erkek olsun, boynuzu şöyle olsun, ağır olsun, bir sene geldi, önemli olan ALLAH kabul etsin içimden gelsin yüreğimle sunayım gibilerinden yıllara devşirildi "Kurbanlarım" bende yıllarla birlikte devşirildim, ama kalbimdeki o olmasını beklediğim kabul mesajı, onur mesajı bir türlü doğmadı.
Artık umutlarım yere eğilmiş secde halinde, ümitlerim kısalmış güneşin tam tepede olduğu gibi yakıcı, başım eğik, gönlüm buruk yeni bir bayrama girme arefesindeyim. Ne hayal edeceğim bir şekil ne hal lisanı kaldı. Kan akacak, kesilen hayvanın ne eti ne kanı ALLAHA ulaşmayacak, ulaşan NE OLACAK? Ne ulaştıramadığım.
Sizlerle beraber idrak edeceğim bu Bayramda, dileğim o ki SULTANIMIZDAN, ne ben ONA layık olanı bulabilir, sunabilirim, ne anlayıp yerli yerince idrak edebilirim, bîçare gönlümle niyaz ederim,
Ya RABB, kabul buyur, Adem'in(a.s) iki oğlundan birininkini kabul buyurduğun beğendiğin gibi...
Ya RABB kabul buyur, bizim yakınlığına vesile olarak sunacağımız, senin nasibin olan ve senin himayende kesilecek olan hayvanın takvamızla rızana yol bulmasını...
Ya RABB, nefislerimizden sadır olan tüm istek ve arzularımızı, oyun ve oyalanmalarımızı rızana, yakınlığına, aşkına bedel olacak bu vesile ile tebdil eyle...
Ya RABB, lisanımla dillenmeyen, halimle ikrar bulmayan, kalbimle, ruhumla yönelişimizi eksiği, artığı ile indinde makbul olunan kurbanlardan olarak kabul buyur...
Zahidzenderun Fuzuli cânımın daha önce duymadığım yine aşk kokan beytini almış,
Yılda bir kurban keserler halkı âlem ıyd içün
Ben senin sâatbesâat dembedem kurbânınam
Yazılarını dikkatle izlediğim ve acizane beğendiğim Uyku kardeşimse yüreklere hem sesindeki yumuşaklık hem gönlündeki Kur'an aşkı ile kendisine hayran olduğum Mustafa İslamoğlu abimizden yaptığı alıntıyla Bayramımızın mübarekliğini derinden hissettirdi.
Her Kurban Bayramı geldiğinde bir hâl olurum. Elim ayağım dolaşır, aklım karışır, beceriksiz, ferasetsiz kalırım ortada. Bu Kurban nasıl "Kurban" olur?
Her Bayram sanki yeniden öğrenircesine ayetlerin içine dalarım ne yapmalıyım, nasıl olmalı, ne deniliyor, ne anlamalıyım gibi pekçok hassas sorunun endişenin içinde kalırım. Habil Kabil meselesinde iş "Kurban"ın kabul edilmesi değil miydi? Benden "Kurban"istenmekteydi, de ben bu işi nasıl bilip nasıl edecektim, kabul olacak mıydı...
Bir sene geldi dedim ki en güzelini bulmalıyım, pazarlık yapmamalıyım değerli olmalı, ucuza getirmeye çalışmamalıyım, bir sene geldi erkek olsun, boynuzu şöyle olsun, ağır olsun, bir sene geldi, önemli olan ALLAH kabul etsin içimden gelsin yüreğimle sunayım gibilerinden yıllara devşirildi "Kurbanlarım" bende yıllarla birlikte devşirildim, ama kalbimdeki o olmasını beklediğim kabul mesajı, onur mesajı bir türlü doğmadı.
Artık umutlarım yere eğilmiş secde halinde, ümitlerim kısalmış güneşin tam tepede olduğu gibi yakıcı, başım eğik, gönlüm buruk yeni bir bayrama girme arefesindeyim. Ne hayal edeceğim bir şekil ne hal lisanı kaldı. Kan akacak, kesilen hayvanın ne eti ne kanı ALLAHA ulaşmayacak, ulaşan NE OLACAK? Ne ulaştıramadığım.
Sizlerle beraber idrak edeceğim bu Bayramda, dileğim o ki SULTANIMIZDAN, ne ben ONA layık olanı bulabilir, sunabilirim, ne anlayıp yerli yerince idrak edebilirim, bîçare gönlümle niyaz ederim,
Ya RABB, kabul buyur, Adem'in(a.s) iki oğlundan birininkini kabul buyurduğun beğendiğin gibi...
Ya RABB kabul buyur, bizim yakınlığına vesile olarak sunacağımız, senin nasibin olan ve senin himayende kesilecek olan hayvanın takvamızla rızana yol bulmasını...
Ya RABB, nefislerimizden sadır olan tüm istek ve arzularımızı, oyun ve oyalanmalarımızı rızana, yakınlığına, aşkına bedel olacak bu vesile ile tebdil eyle...
Ya RABB, lisanımla dillenmeyen, halimle ikrar bulmayan, kalbimle, ruhumla yönelişimizi eksiği, artığı ile indinde makbul olunan kurbanlardan olarak kabul buyur...
- zahidzenderun
- Özel Üye
- Mesajlar: 1026
- Kayıt: 04 Tem 2007, 02:00
İnsanı ve Kitabı, Hayatı ve Kainatı anlayıp onlarla hemdem o
İnsanı ve Kitabı, Hayatı ve Kainatı anlayıp
onlarla hemdem olma yolcularına
Mevlam kendisine yakınlık kazandıracak bütün işlerimizde bizlere
yardımcı olsun
Kendisine yakınlık(KRB) kazanmış olmakla bayram etmeyi
nasib etsin
Vakt-i şerif, Bayram, ömür ve şahsiyetlerimiz,
ahir ve akibet, zahir ve batınlarımız hayrola,
Aşkullah, Muhabbettullah, Marifetullah,
Şevkullah ve Zikrullah gönüllere nakşola
Şefaat û nebi cümlemize nasib ola efendim
Ümit AKDEMİR
onlarla hemdem olma yolcularına
Mevlam kendisine yakınlık kazandıracak bütün işlerimizde bizlere
yardımcı olsun
Kendisine yakınlık(KRB) kazanmış olmakla bayram etmeyi
nasib etsin
Vakt-i şerif, Bayram, ömür ve şahsiyetlerimiz,
ahir ve akibet, zahir ve batınlarımız hayrola,
Aşkullah, Muhabbettullah, Marifetullah,
Şevkullah ve Zikrullah gönüllere nakşola
Şefaat û nebi cümlemize nasib ola efendim
Ümit AKDEMİR
Derviş na murad olacak.
Allah vesilelerle kendisine yaklaştırır.
Na murad olacak..
Bildiğini terk edecek.
[img]http://www.muhammedinur.com/photos/galleries/avatars/istikametbt9tw2.gif[/img]
Allah vesilelerle kendisine yaklaştırır.
Na murad olacak..
Bildiğini terk edecek.
[img]http://www.muhammedinur.com/photos/galleries/avatars/istikametbt9tw2.gif[/img]