TASAVVUR!

Cevapla
Kullanıcı avatarı
mim
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 2416
Kayıt: 07 Şub 2008, 02:00

TASAVVUR!

Mesaj gönderen mim »

Resim

TASAVVUR

Gamdan güler zevali melalime ağlarım der bir şair….
Kimileyin göklerden inen bir yağmur demek ki…
Ölüm bir yok oluş veya bir idam-i ebedi mi yoksa bir başlağıç ve bir terhis tezkeresi mi?
Ölüm bir şeb-i aruztur diyor Mevlana Celalaettin-i Rumi…
Ölüm bir saadet kimi zaman demek ki…
Bedene vurulan kelepce ve demir parmaklıklar ardında geçen hayat veya sürgün edilmek yada idam edilmek nasıl mutlu kılar insanı?
Bunu mümkün görebilir İbn-i Teymiye’yi dinleyenler O şöyle der "Düşmanlarım bana ne yapabilir ki?
Ben cennetimi yüreğimde taşıyorum…
Beni öldürseler ölümüm şehadet, beni sürseler sürgünüm hicret, beni zindana koysalar zindanım halvet olur…
Ben cennetimi yüreğimde taşıyorum.Bana düşmanlarım ne yapabilir ki?" İslami bir tasavvurla hayatın her yokuşunda umutla yürümek mümkün demek ki….
Hastalık bir illet mi yoksa ruhlara şifa veren bir reçete mi?
Senin hastalığın sana dert değil bir nevi devadır diyor Said Nursi…
Eyyüp (as) tasavvuruyla baktığınız zaman hastalık bir ruh banyosu ve manevi rahatsızlıklar için bir reçete demek ki…
İhtiyarlık bir zillet mi yoksa insani muhterem kılan bir izzet mi?
Çift dünyaya iman edenler icin ihtiyarlik, genclik gecesinin uykusundan ihtiyarlık sabahıyla uayanmak belki…
Kendini bulmak ve Rabbine doğru adım atmak…
Gurbet , Allah için yola çıkmaksa o bir nevi kurbiyet ve yakınlaşma hali…
Gurbet bir yalnızlık değil bilakis yalnızlığını Allah'la paylaşma hali…
Kimileri için gurbet bir hicret kimileri için mutsuzluk mekani…
Gurbeti hicret olanın mekani cennet, gurbeti madde olanın her hali eziyet…
Eziyet veren gurbet aslında insanın vicdana, fitrata ve Allah'a yabancılaşması….
Hicrete dönüşen gurbet ise insanın fitratına, vicdanına ve Rabbine olan yolculuğu…
Ne olabilir ki bundan daha kutlu?
Garip olmak bir acı yalnızlık mi yoksa Hakka dilbeste olmak ve onun nuruyla müjdelenmek mi? "
İslam gariplerle geldi ve gariplerle devam edecek ne mutlu o gariplere " diyor nebiler nebisi…Gariplere bir mujde var ötelerden…
Garip olmak insanların çoğunluğundan farklı hareket etmektir…
Madde eksenli bir dünyada mana eksenli yaşayan insanlar gariptir mesela…
Nuhun gemisine binenler gibi…Zuleyha’ya hayır diyen Yusuflar gibi…
Garip olmak kendi cemiyeti tarafından üvey evlat muamelsi görmek…
Kimdir zarar eden ? Fabrikasi batan, işletmesi iflas eden veya toprağı işgal edilen masum mu yoksa vicdani çoken ve ahlaken batan zalim mi?
Zulmeden ve kan döken mi zararda yoksa kanı dökülen ve yeryüzüne kan bağışlayan masum mu ?
Bu dünyada kan döken zalim olmaktansa kanı dökülen masum kalmak daha evla değil mi?
Allah resulu’nun ashabından biri arkadan hancerlenince ve hancer çıkınca göğsünden dışarı söylediği söz "Elhamdulillah kurtuldum ve kazandım" idi….
Kurtulmak ve kazanmak , kar ve zarar algisi imansizlardan farklıymış demek ki…
Göz yaşı , bir zillet ve zavallilik mi yoksa yüreklerde ki çirkef çamurunu temizleyen bir ab-ı hayat mı?
Göz yaşı, insani yeryüzündeki en önemli şey olan vicdana çağıran bir davet…
Şefkatin ve merhametin sıvıya dönüşmüş hali…
Göz yaşı, vicdansızı vicdanlıdan ayıran bir furkan…
Tahkir edilmek , terzil edilmek ve hatta kimi zaman tekfir edilmek Allah resulu’nun (sav) ve onun yolunda olan erdemli taifenin halet-i ruhiyesinden bir nebze nefeslenmektir…
Bu bir erdemdir aslında…
Taassup tarafından tekfir edilmeyen din adına bir şey yapmış sayılmaz der Gazali…
O halde iman eden kimileyin taslanan ve taşlandıkça hoşlanandır… Allah yolunda eziyetlere katlanma tasavvuru iman edende böyle olmalı belkide…
Sakat veya özürlü doğan insanlari ruhlarında şeytan var gerekçesiyle festivallerde aslanların önüne atan ve bunu seyreden tarihteki paganist maddeciler ile onu " Ey insan haline şükret" levhası olarak okuyanlar arasındaki fark aslında tasavvur farkıydı…
İnsan sadece el, ayak, dil, dudak ve göz, kulak mı?
Yoksa insan aynı zamanda Kaygusuz Abdalın da dediği gibi mana ve ruh mu?
İnsandan ruhu ve manayi çıkardığınız zaman insanoğlu böyle canavarlaşır işte…
Oysa ki ahiret inancı olan insan özürlüye sahip çıkmayı ibadet olarak görecek ve ruhun esas olduğuna inanan kimse ruhun özrünün olmayacağının farkına varacaktı…
İman insandaki "insan tasavvurunu" inşa eder…
Hayat tasavvuru ne olmalı?
Hayat bohem bir felsefenin elinde hoyratca yıpratılan bir bagiye gibi ama iman edenin perspektifinde bir darul hizmettir…
İman etme ve salih amel işleme mekanidir…
Zikir, fikir, şükür ve sabır meydanıdır…Madde ve ruh dengesini kurma yeridir…
Kalıcı hayat için geçici hayatı adama yeridir…
Mutluluk tasavvurda başlar…
Tasavvurunu Kur’an ve sünnet terbiyesinden tam anlamda geçiren bir kişinin mesut olamaması imkansızdır….
Kuran tasavvuruyla bakan güzel bakmış olacak ve güzel bakan hayatını hayat yapacaktır. Allah’ın "ikra" emri birde hadisat ayetlerini okumak demektir…
Olayları Hakkın penceresinden değerlendirmekte bir çeşit okuma şeklidir….

Nedir bu ellere ayak, nedir bu dillere dudak
Aç gözünü ibretle bak alem bir temaşah imiş

Bilgin Erdoğan
[img]http://www.muhammedinur.com/resimler/cicekler/mimimza.gif[/img]
Kullanıcı avatarı
nur-ye
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 9093
Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00

Mesaj gönderen nur-ye »

Resim


TASAVVUR Resim TASAVVUF


TASARRUFunda OLmayı dileriz!


Güzel bir çalışma örneğini bizlerle paylaştığınız için teşşekkür ederim!


Tasavvur (a): Zihinde şekillendirme, kurma; zihinde göz önünü getirme.
Tasavvuf (a): Sûfilik bilgisi. nefsin saflaşması için aslına sıla yolu, vuslat vasıtası olan ilim.
Tasarruf (a): Hükmü altına alma, kullanma. sahib olma; idâre ile kullanma, tutum , ekonomi.
Resim
Kullanıcı avatarı
nur-ye
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 9093
Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00

Mesaj gönderen nur-ye »

***'' Muhammedî Tasavvuf; ham aklın tasavvuru değil, selim aklın tasavvufudur!..''

Kul İhvani
Resim
Cevapla

“Tasavvuf” sayfasına dön