İMKÂN, ENGEL' dir...

Cevapla
Kullanıcı avatarı
halimkok
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 3843
Kayıt: 09 Ağu 2007, 02:00

İMKÂN, ENGEL' dir...

Mesaj gönderen halimkok »

Resim

İMKÂN, ENGEL' dir...

Eşya dolu kamyonun arkasında ayakta durabileceğim kadar boşluk bir yerde…
Çenemi dayamıştım tutunduğum ellerimin üstüne…
Boyum ancak yetişiyordu kamyonun kenarlarından dışarısını görmeye…
Başımı uzatarak baktım biraz sonra boş ve sahipsiz kalacak evimize son
defa…
Ne tuhaf görünüyordu…

Ev aynı evdi ama… İlk defa tadıyor olduğum o andaki hislerdi bana tuhaf gelen…
Hiç düşünmediğim… Hiç hayal etmediğim… Doğduğum köyden ayrılışım…
Sayısız nedenler niçinler içinde… İçimde… Artık hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağını, olamayacağını ilk hissettiğim ve ömrümün sonraki dönemlerinde benzerlerini kaç defa yaşadığım…
O taaa içinden derinlerinden hissediş… Karşı koyamayış… Sessiz ama hüzünle kabulleniş…

Biraz sonra hareket eden kamyonla birlikte gittikçe benden uzaklaşan ve
geriye doğru baktıkça sağımdan solumdan geçerek bir bir uzaklaşan
evler, ağaçlar, oynadığım yerler…

Koştuğum, düştüğüm, küstüğüm, güldüğüm, ağladığım… Her yanında
benim olduğum ama şimdi BEN’ siz olan ve olmaya devam edecek olan
nice nice… Görüntüler…

Oysa o AN’ a kadar her şey aynıydı… Hep te öyle olacak, öyle kalacak
sanıyordum…

Sanıyordum demek yanlış olur… Çünkü öyle olur mu olmaz mı diye bir
şey gelmiyordu ki aklıma…

AN’ ladım ki sonraları… Bir ananın kucağındaki bebek zorla çekilip
alındığında… Yavrusunu kaybeden ananın, tekrar çocuğunu kucağına
almaya gücünün yetmeyişi ve içi sızlayarak ağlayışı gibi… Hayatın her AN’
ı öyle çekilip alınmakta elimizden… Sahiplendiklerimizde ancak ağlamakta
sızı duymaktayız…

Baksanıza bana… Bakıp ta gördüğünüz beni bir daha aynı halde görmeniz
mümkün olmayacak… Baktığınız hiçbir şey bir daha aynı olmayacak…
Ama aynı gibi görünecek…

“Sen dağları görürsün de, onları yerinde durur sanırsın” Neml Suresi 27/88

Dağlar dahi yerinde saymıyorsa biz nasıl aynı kalabiliriz…
Ne maddi varlığımız olan bedenimiz ne de manevi âlemdeki duygu düşüncelerimiz… Hiçbir anda sabit değil…

Nasıl tespit ediyorlar bilmiyorum ama deniyor ki; Bir insanın aklından
günde 60.000-70.000 tane düşünce geçiyormuş…

Dış suretimiz her an değişse bile önceki halini andıran benzerlik nedeniyle
birbirimizi tanımaktayız ama; Ömrümüz boyunca aklımıza gelen her
düşünceye suret giydirebilsek… Hangisine bakıp ta tanıyabiliriz bir
birimizi…

Ahirette suret giydirilecek o düşüncelerimize, niyetlerimize, amellerimize…
Biz kendimizi tanıyabilecek miyiz o zaman…

“Kendi kitabını oku; bugün nefsin hesap sorucu olarak sana yeter.” İsra Suresi 17/14

Her düşündüğüne… Olmasını dilediğine… “OL” deyince OLDURAN’ ı
gördüğümüz suretlere bakarak nasıl tanıyoruz peki…
Hepsini O’ ndan mı biliyoruz… Yoksa bir kısmında O’ nu unutuyor muyuz?
Bazılarını gereksiz görüp, sanki kendi başlarına var olmuşlar gibi mi
düşünüyoruz…

Soruyorum ama böyle yapıyoruz… Yapıyorum… Biliyorum…

Biliyorum çünkü bildiklerime ters bir şey yaşayana kadar bildiğim gibi
sanmaya devam ediyor olduğumun farkına ancak varabiliyorum…

Bizler niye varız bu âlemde… Tüm suretlerde, tüm işlerde O’ nu bilmek,
bulmak, olmak ve yaşamak için değil mi?

Ama yapamıyoruz… Çünkü… Çünkü… Çünküler bitmiyor ama
Ben bunu şuna benzetiyorum.

Denizaltı bir araçtır… DENİZ altında yol almamıza imkân veren…
Denizaltı araştırmaları da bu şekilde yapılmakta ve diğer birçok şey…

Denizaltı aracı ile DENİZ’ in altında bulunabiliriz… Ama DENİZ’ in altında
olmamıza imkân sağlayan araç… Gerçekten DENİZ altında oluşu
algılamamıza da ENGEL’ dir aynı zamanda…

DENİZ’ i olduğu gibi algılamaktan alıkoyar bizi… SU’ yu tüm zerrelerimizde
hissedemeyiz…
Hissetsek dahi bedenimiz de bir araçtır ve DENİZ altında olmaya
yabancıdır. DENİZ’ le DENİZ oluşu… DOĞAL bir parçası olmayı
algılayamaz…

HAYY-at denizinde de bedenlerimiz öyle… O olmadan burada
bulunma, “VARIM” deme imkânımız yok… Ama o varken de burada OL-
AN’ ın BİR olduğunu AN’lamamıza ENGEL olmakta…

Uçakla havada bulunabiliriz ama uçaksız, kuş gibi havada oluşu
algılamamıza da engel olan yine uçaktır…

BİZ’ e sunulan her İMKÂN aynı zamanda ENGEL’ imiz olmakta…

Öyleyse araçla yaptıklarımızın… ARAǒ sız ve ARACISIZ yapılanı
anlamaya yöneltmesi lazım…

Çünkü Kâinatta ASL’ ında her şey araçsız ve aracısız KENDİ’ liğinden
işlemekte…

Her bir zerre… Her bir küre hareket halinde… Düzenli… Sistematik… Hiç
şaşmamacasına…

Biz ise SEYR etmekteyiz… Ve durduğumuz yerden görünene göre
bilmekte, bilgi sahibi olmaktayız… İyi demekteyiz, kötü demekteyiz…

Güneş doğmakta… Esirgemeden sunmakta ışık ve ısısını…
Ama plajda olana sefa… Çölde olana cefa olmakta…

Dünya kendi etrafında bir defa dönmekte… Bir gündüz ve gece olmakta…
Dönen Dünya’ nın hızına paralel bir hızla dönsek dışında havada…
Bizim için Dünya’ da zaman sabitlenir… Yıllar geçse de bir günün aynı AN’
nında oluruz…

O zaman var dediğimiz gece… Dönen, işleyene göre geride kalışımızdan…
Onun hızına yetişemeyişimizden dolayı bize var gibi görünmekte…

Biz durduğumuz için VAR sandıklarımızı VAR eden biziz…
Kâinat’ ta her şey ZIT’ tı ile vardır diyoruz… ZIT’ ları var eden biziz…
O’ nun yarattığı hiçbir şeyde zıtlık yok… Zıtlaşma yok… Teslimiyet, boyun eğiş var…

Biz gördüğümüze var demekteyiz… Gördüğümüz iki olsa da İŞ BİR’ dir…
Düz bir yere bir kuyu kazıldığında… Kuyunun hacmi kadar olan toprak
dışarıda bir tepe oluşturur… (-1) olan kuyu ile (+1) olan tepe İKİ VAR’ lık
olur bizim için…

Oysa bunu oluşturan güç, enerji, İŞ BİR’ dir…

Düzlük alana göre (-1) olan kuyu eksiklenir tepeye bakarak… Onda olan
bende niye yok diyerek hayıflanır… (+1) olan tepe ise kendini tam görür
diğerine göre…

Oysa biri diğerinin varlık nedenidir… Düzlükte BİR’ dirler… orada ikisi de yoktur…
"Siz onların cennetekine yerlerine varissiniz… onlar da sizin cehennemdeki yerlerinize…"

OL-AN diye gördüğümüz SURET’ ler… İyiler-kötüler, güzeller-çirkinler…

TEK BİR İŞ… TEK BİR OL’ uş…

Köyden ayrılırken baktığım sadece daracık bir köy sınırları içinde
gördüklerimdi…AN' lama yetmedi demek ki... Daha çok bakmam, görmem istendi…

Bakmam ve AN' lamam için tanınan süre dolduğunda...
Sayılı nefesler bittiğinde... Son nefeste...
tüm hayatıma öyle bakacağım… geride kalışını… benden
uzaklaşışını izleyeceğim…

Ve o son bakışım olacak… AN’ lamam için
SUNULAN HAYY-at İMKÂN’ ı benden alınınca ENGEL’ im olacak
AN’ lamama…AN’ da olmama…

12.04.2009 - 00:16
En son halimkok tarafından 12 Nis 2009, 11:36 tarihinde düzenlendi, toplamda 1 kere düzenlendi.
[img]http://www.muhammedinur.com/photos/galleries/avatars/muhammedinurimza.jpg[/img]
Kullanıcı avatarı
MINA
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 2740
Kayıt: 25 Eki 2008, 02:00

Mesaj gönderen MINA »

BEYAZ...diyince...

B.....de durdumm...soluklanayım diye...


EY......AZ.....


İÇ'imden gelen ..HİTAB.... EY..AZ....


Allahüs-Samed: ALLAH Samed'dir (Hiçbir şeye ihtiyacı olmayan, her şeyin
kendisine muhtaç olduğu)

AZ olan insan...
İnsan acizdir, hayatı boyunca sürekli ilgiye ve bakıma muhtaçtır...

Yüce Allah bu hususu “Allah’tan başka ihtiyaçlarınızı gideren bir başka yaratıcı yoktur. Öyle ise mü’minler Allah’a dayanıp güvensin ve Allah’tan ihtiyaçlarını istesinler” (Tegâbün, 64:13) buyurur. Çünkü tüm ihtyaçların mercii, bütün sıkıntıları gidermenin kaynağı ve herkesin eşedd-i ihtiyaç ile muhtaç olduğu tek varlık “Allahü’s-Samed”dir.

Sübhanellah: ALLAH bütün eksik ve kusurlardan münezzehtir (uzaktır, beridir,
yücedir).

AZ olan sa..İNSAN...eksik ve kusurludur...
YANLIŞ yapar. İnsan düşer; yanlışa düşer. Hataya düşer.

İnsan kusurludur. İnsan hata yapan bir varlıktır....

İnsan kendi olmak istiyorsa kusursuzluk kibrinden sıyrılabilmelidir. Yaratıcı insandan mükemmel olmasını değil, mükemmel olmadığının itirafını beklemektedir....

......

kefen neden B..EY...AZ...dır...
AZ lığını mı anlatır son demde de olssa...
Gün gün AZ'alan nefeslerin bittiğinimi söyler...
söylerde BİZ mi duymayız...


EY AZ....
İçimdekiii.....
AZ ' NE ÇOK ŞEY dersin az'lığıma ...


AZ YE=Çok yemek kalbi katılaştırır ve nurunu söndürür. İbadeti azaltır. Zira insanın yemesi aşırı olunca bedeni hantallaşır, uyku bastırır, takatten düşer ve duygular faaliyetsiz kalır ibadete yönelemez...

AZ UYU:Ey göz uyku nedir? Gel uyan gecelerde. yıldızları seyret,seyran gecelerde.Bak,alemin manzarasında bu hikmetleri seyret bak da onun sanatkarını bul ona hayran gecelerde....

AZ KONUŞ=“İnsanın selameti dilini tutmasıdır.”
“Ya hayır söyle, ya sus.”

beyaz...ve B...EY...AZ....
B...de bir soluklan hele...
AZ'lığını, acizliğini anla diye...
EY İNSAN...
ey...az....


...........
BEYAZ...diyince uyanan bir HİS...var..RUH'umda...
bulutlar gelir aklıma...pamuk gibi beyaz dır..bulutlar...Ve dua gibi HOŞ'ça..
Bulutlarda ağlar, dolunca...Beyaz gözlerinden akıtır içindekini...
İçindekini AK'ıtmak değilmidir DUA...
B...de durup..Kendi azlığını AN'layınca...O AN'da...

her dua B..EYAZ bir dilekçedir YARADANA...
Dua, bir acziyeti itiraftır. Dua, insanın kendi kendine yetmediğini Allah’a duyurmasıdır...AZ'lığıyla...B...EY...AZ..ca...

B...(dedim durdum).....EY...AZ..ca...
mina...


Resim
''Ve Allah'a Sımsıkı Sarılın...''

Hacc / 78
Kullanıcı avatarı
halimkok
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 3843
Kayıt: 09 Ağu 2007, 02:00

Mesaj gönderen halimkok »

B… EY… AZ

Ey AZAM olan… ARAǒ ım olan…
Ey İsmi AZAM hürmetine kendisine İMKÂN verilen…

İMKÂN ; Elif, Mîm ve Kûn’ dur…

Senin VAR’ lığın VAR OL-AN’ a göre…

AZ Bir Oyun ve Oyalanmacadan başka ne ki…

B’ nin altındaki NOKTA’ sın sen…EY AZ olan…

VAR OL-AN’ ın İMKÂN’ ıdır seni MÜMKÜN kılan…

LÂ-KİN sen kendini VAR sanmaktasın…

Evet senin varlığın LÂ-KÛN’ dur… HİÇ OL-mamıştır…

LÂ-KİN… çünkü sen SEVGİ’ sin… Kin ve nefret yaratmadı sana İMKÂN veren…

BEYAZ… BE’ ye verilen YAZ EMR’ idir…

KÂLEM’ in ilk HAREKETİ… NOKTA’ dır…

BİLEN’ e YAZ… bilmeyene AYAZ…

BEYAZ ile KAR-alarımızı AK edelim AYAZ’larda kalmadan…
YAZ’ lar görelim… YAZI’ yı görelim AN’ layalım… İNŞAALLAH….

Ne desek AZ...

Allah razı olsun inşallah Mina Can...
[img]http://www.muhammedinur.com/photos/galleries/avatars/muhammedinurimza.jpg[/img]
Kullanıcı avatarı
MINA
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 2740
Kayıt: 25 Eki 2008, 02:00

Mesaj gönderen MINA »

halimkok yazdı:
BEYAZ ile KAR-alarımızı AK edelim AYAZ’larda kalmadan…
YAZ’ lar görelim… YAZI’ yı görelim AN’ layalım… İNŞAALLAH….

Ne desek AZ...
BİZ'cede SİZ' ce değerli Halim Can...

Renkler ; Güneş ışığı atmosferden girdikten sonra, cisimlere ulaşınca ortaya çıkıyor. Işık yedi tayf renginden oluşuyor. Bunlar mor,kırmızı,turuncu, sarı, yeşil, mavi, lacivettir.

Cisimlerin bazıları üzerine düşen ışıktaki renklerin bir kısmını yansıtmıyor, bir kısmını yansıtıyor, yansıyanı da biz o cismin rengi olarak algılıyoruz. Güneş ışığında yedi renk vardır. Bunlar tek bir kaynaktan yani Güneşten gelirler. Dünyamıza inince renkten renge bürünürler ki ne hoş. Bunların üç tanesi (sarı, kırmızı, mavi) ana renklerdir.

Yukarıdaki üç ana renk , ışık olarak bir yere üst üste yansıtılınca, ortak keşisme noktası beyaza dönüşür. Tüm renkler beyazdan (Güneş ışığından) ayrışır. Ama öyle kalmazlar, tekrar beyaza dönüşürler. (Aslına rücu ederler)


Beyazdan başlayıp beyaza doğru süren bir yolculuk...

Yolda türlü türlü renge bürünen insanlık, ruhunda kesiştirmeli bütün renkleri. Ki beyaz olabilsin. Ya ara renklerde takılıp kalanların hali nice olur.

Seste, biçimde ve boyada hakikatin güzelliğine bırakalım kendimizi, Mutlak Güzel'den renk devşirelim.(Kırk Güzeller Çeşmesi)
Allah'tan daha güzel boyası olan kim? (Bakara, 138)

sevgiyle........
''Ve Allah'a Sımsıkı Sarılın...''

Hacc / 78
Kullanıcı avatarı
MINA
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 2740
Kayıt: 25 Eki 2008, 02:00

Mesaj gönderen MINA »

Bazen de olur, engel gösterirler imkanı...
BİLmeyişin, henüz GÖRür olmayışın dan dır...
engel sanırsın imkanı...

KONUŞma derler TANImadıklarınla..
Zarar gelir onlardan sana,
Sanırsın doğrusu bu ya...
Kalayımmı BİR başıma...

Gül dermek için bahçeye girilmezmi
Diken acıtsada buna değmezmi
Sevgili den gelen sevilmezmi...
ZATen herşey O'nun BİLinmezmi......

Benlik engel, imkan TESLİMiyetti...
İMKANı bulunca engel kendiliğinden gitti,
Herşey zıddı ile bulunur ama, iki zıd bir arada olmazki...
Gece ve gündüz misali...
BİR gönülde İKİ SEVDA olmadığı gibi...

İbrahim a.s ateşe YANdım dedi girdi,
Engelini YEL'e verdi....
Güller içinde SELAMete ERdi....
Ateşe serin OL diyen KİM'di...

Engel diyenlere aldanma gönül...
Risk almadan nasıl yürünür,
Herkes GÖNLÜNdekini BULur...
Demedi deme, BU SEYRan böyle yürür....

B...dedim sustum...
mina....

MEVLANA DER...DEMEDİMMİ BEN SANA...
buyrun huzura...



http://bukadermi.azbuz.com/blog/yazi/ok ... NA-MEVLANA
''Ve Allah'a Sımsıkı Sarılın...''

Hacc / 78
Cevapla

“Tasavvuf” sayfasına dön