ZUHURÂTTA ZAMİR ZEVKLERİ
ZUHURÂT :
Birden oluveren şeyler.
Hesapta olmayan umulmadık hâdiseler.
Sünuhat. Zuhur edişler. Vaki oluşlar.
Yok iken var edilişler.
Sistemi var eden Allahu zülcelâlin,
her ân ve hiç durmadan yok ediş var ediş "kûn! feyekûn" şeenleri..
ZAMİR :
Konuşan, konuşulan ve bahsedilen nesne ve şahıs isimlerinin yerlerine gelen kelimedir.
ZEVK :
Şeriat-ı Muhammedullahtaki Söz ün,
Tarikat-ı Mahmudullahtaki Sohbet in,
Hakikat-ı Habibullahtaki Hazz ın,
Mârifet-i Ahmedullahtaki Neşe sidir şu ândaki
Allahımızın rıza rengi,
Muhammedimizin meşk mihengi,
Erenlerin aşk ahengi içinde 4 lü sistemde;
Ben, Sen, O, Biz;
buyurun gerçek BİZ likte ve BİR likte bakalım kim?, KİM? imiş!..
I- O
.
1- Genelde hakkında bahsedilen her nesne şey için O deriz.
O kalem, O karanfil, O kuş
2- Genelde hakkında konuşulan her şahıs kimse için de O deriz.
O Fatma, O Ali..
3- Özelde Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) için O deriz.
بَلْ جَاء بِالْحَقِّ وَصَدَّقَ الْمُرْسَلِينَ
----Bel cae bil hakki ve saddekal murselin : Hayır! O, gerçeği getirdi ve peygamberleri de doğruladı. (Sâffât 37/37)
4- Özelden de özelde ALLAHÜ ZÜL-CELÂL için O deriz.
قُلْ هُوَ اللَّهُ أَحَدٌ
----Kul hüvallahü ehad : De ki: O, Allahtır, bir tektir. (İhlâs 112/1)
İşte bu sonsuz âlemler içinde aklı olan ve İnsan sûretinde yaratılan kimlik ve kişilik sahibi; bütün O ları yok iken Nurundan var eden ALLAHÜ ZÜL-CELÂLi bilir ve Onun Resûlü (sallallahu aleyhi ve sellem) i duyar uyar, ALLAHÜ ZÜL-CELÂL ve Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem)e teslim olup da Vahdet-i Mevcûdu İlim edip Vahdet-i Vücûd Neşesini, Vâcibül Vücûda şâhid oluş BİZ liğinde BİR oluş şerefini yaşar İnşâallah
LÂ İLÂHE İLLÂHÜVE (HU) : Ondan başka ilâh yoktur :
Ulûhiyyet Tevhidi: (Gaibî - Esmâî) her zaman, her yerde ve her halde herkesle ve her şeyle Hâzır-Nâzır ve Murakıb olduğu halde gözükmeyen (gâib) Ondan başka ilâh yoktur...
Düşünüp zevk et ki Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) bize böyle tebliğ ediyor...
Âcizâne tesbitlerime göre: Bakara 2/163,255; Âl-i İmrân 3/1,6,18; Nisâ 4/87; Enâm 6/102,106; Arâf 7/158; Tevbe 9/31; Hûd 11/14; Rad 13/30; Tâ Hâ 20/8,98; Müminun 23/116; Neml 27/26; Mümin 40/62,65; Duhân 44/8, Muhammed 47/19; Haşr 59/22,23; Tegâbûn 64/13; Müzemmil 73/9 âyetlerinde geçmektedir
II- SEN
1- Genelde kendisine konuşulan her şahıs kimse için Sen deriz. SenFatma, Sen Ali..
2- Özelde Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) için Sen deriz.
وَمَا أَرْسَلْنَاكَ إِلَّا رَحْمَةً لِّلْعَالَمِينَ
----Ve ma erselnake illa rahmetel lil alemin : (Resûlüm!) Biz seni âlemlere ancak rahmet olarak gönderdik. (Enbiyâ 21/107)
3- Özelden de özelde ALLAHÜ ZÜL-CELÂL için Sen deriz.
Kendini bilen elbette Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) i bulur ALLAHÜ ZÜL-CELÂLi de bilir; ALLAHÜ ZÜL-CELÂL ve Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem)e iman edip da Vahdet-i Vücûdu İrade edip Vahdet-i Şühûd Neşesini, Vâcibül Şühûda şâhid oluş BİZ liğinde BİR oluş şerefini yaşar İnşâallah
LÂ İLÂHE İLLÂENTE: Senden başka ilâh yoktur :
Ulûhiyyet Tevhidi: (Muhattâbî - Sıfatî) Yâkînî bir tevhid dir.
İyi anla Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) buyuruyor ki: LÂ İLÂHE İLLÂ ENTE: Senden başka ilâh yoktur.
Kurân-ı Kerîm de Enbiyâ 21/87 âyeti celîlesinde 1 defa geçmektedir.
وَذَا النُّونِ إِذ ذَّهَبَ مُغَاضِبًا فَظَنَّ أَن لَّن نَّقْدِرَ عَلَيْهِ فَنَادَى فِي الظُّلُمَاتِ أَن لَّا إِلَهَ إِلَّا أَنتَ سُبْحَانَكَ إِنِّي كُنتُ مِنَ الظَّالِمِينَ
----Ve zen nuni iz zehebe müğadiben fe zanne el len nakdira aleyhi fe nada fiz zulümati el la ilahe illa ente sübhaneke inni küntü minez zalimin : Zünnûn'u da (Yunus'u da zikret). O öfkeli bir halde geçip gitmişti; bizim kendisini asla sıkıştırmayacağımızı zannetmişti. Nihayet karanlıklar içinde: «Senden başka hiçbir ilâh yoktur. Seni tenzih ederim. Gerçekten ben zalimlerden oldum!» diye niyaz etti. (Enbiyâ 21/87)
III- Ben
1- Genelde konuşan her şahıs kimse : Ben der.
Ben Fatma, Ben Ali..
2- Özelde Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) de : Ben der..
---- Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem); Ümmü Alâ (radiyallahu anhu)nun, Osman İbni Mazunun ölümünden sonra onu tezkiye için söylediği:
ALLAH (bu imânlı, tâatli kuluna ikrâm etmez de) ya kime ikrâm eder? demesi üzerine Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem): ALLAHa yemin ederim ki Ben ALLAHın bir peygamberi iken, Bana (ve size yarın) ALLAH tarafından ne muamele yapılacağını bilemem! buyurdu.
(Buhârî, Cenâiz 3, Tâbir 13)
قُلْ إِنَّمَا أَنَا بَشَرٌ مِّثْلُكُمْ يُوحَى إِلَيَّ أَنَّمَا إِلَهُكُمْ إِلَهٌ وَاحِدٌ فَاسْتَقِيمُوا إِلَيْهِ وَاسْتَغْفِرُوهُ وَوَيْلٌ لِّلْمُشْرِكِينَ
----Kul innema ene beşerum mislüküm yuha ileyye ennema ilahüküm ilahüv vahidün festekiymu ileyhi vestağfiruh ve veylül lil müşrikin : De ki: Ben de ancak sizin gibi bir insanım. Bana ilâhınızın bir tek İlâh olduğu vahy olunuyor. Artık O'na yönelin, O'ndan mağfiret dileyin. Ortak koşanların vay haline! (Fussilet 41/6)
3- En özelde ALLAHÜ ZÜL-CELÂLVâcibül Vücûd Zâtı için BEN buyurur.
Kendini bulan elbette Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) ile Bile olup; ALLAHÜ ZÜL-CELÂL ve Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem)e Tâbi olur da Vahdet-i Şühûdu İdrak edip Vahdet-i Sücûd Neşesini, Vâcibül Uhûda İştirake şâhid oluş BİZ liğinde BİR oluş şerefi içinde yaşar İnşâallah
LÂ İLÂHE İLLÂ ENÂ!: BENden başka ilâh yoktur :
Ulûhiyyet Tevhidi: (Mütekellimi - Zâtî) EL AHADÜS- SAMEDÜl-VÂHİD olan ALLAHÜ ZÜL-CELÂL bizzâtihi Ulûhiyyetini kendisi ilân ediyor:
LÂ İLÂHE İLLÂ ENÂ!: BENden başka ilâh yoktur. buyuruyor...
إِنَّنِي أَنَا اللَّهُ لَا إِلَهَ إِلَّا أَنَا فَاعْبُدْنِي وَأَقِمِ الصَّلَاةَ لِذِكْرِي
----İnneni enallahü la ilahe illa ene fa'büdni ve ekimis salate li zikri : Muhakkak ki BEN, yalnızca BEN Allah'ım. BENden başka ilâh yoktur. BANAkulluk et; BENi anmak için namaz kıl. (Tâ Hâ 0/14)
---- ALLAH kendi emriyle melekleri, kullarından dilediği kimseye vahy ile, LÂ İLÂHE İLLÂ ENÂ: BENden başka ilâh olmadığına dair (kullarımı) uyarın ve BENden korkun. diye gönderir... (Nahl 16/2)
---- Biz senden önce hiçbir peygamber göndermedik ki onu şöyle vahy etmiş olmayalım: Ennehu Lâ İlâhe İllâ enâ....: gerçek şu ki BENden başka ilâh yoktur; Onun için hep BANAibâdet edin. (Enbiyâ 21/25)
IV- Biz
1- Genelde konuşan şahıslar kimseler : Biz deriz.
Biz Fatma, Ali, Hasan, Hüseyin
2- Özelde Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) de : Biz buyurur
وَمَا أَرْسَلْنَاكَ إِلَّا كَافَّةً لِّلنَّاسِ بَشِيرًا وَنَذِيرًا وَلَكِنَّ أَكْثَرَ النَّاسِ لَا يَعْلَمُونَ
----Ve ma erselnake illa kaffetel lin nasi beşirav ve nezirav ve lakinne ekseran nasi la ya'lemun : Biz seni bütün insanlara ancak müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderdik; fakat insanların çoğu bunu bilmezler. ( Sebe 34/28)
Bütün insanlığa Mürşid-i Mutlak, Rehber-i Rıza olarak gönderilen Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) Hakkı duyup hayra uyanlar adına İmam-ı Mutlak olarak :
إِنَّمَا كَانَ قَوْلَ الْمُؤْمِنِينَ إِذَا دُعُوا إِلَى اللَّهِ وَرَسُولِهِ لِيَحْكُمَ بَيْنَهُمْ أَن يَقُولُوا سَمِعْنَا وَأَطَعْنَا وَأُوْلَئِكَ هُمُ الْمُفْلِحُونَ
----İnnema kane kavlel mü'minine iza düu ilellahi ve rasulihi li yahküme beynehüm ey yekulu semi'na ve eta'na ve ülaike hümül müflihun : Aralarında hüküm vermesi için Allah'a ve Resûlüne davet edildiklerinde, müminlerin sözü ancak «İşittik ve itaat ettik» demeleridir. İşte asıl bunlar kurtuluşa erenlerdir. (Nur 24/51)
Ve yine her namazımızda BİZ BİR iken İmam-ı Mutlak olarak buyurduğu gibi:
إِيَّاكَ نَعْبُدُ وإِيَّاكَ نَسْتَعِينُ
----İyyake na'büdü ve iyyake nesteiyn : (Rabbimiz!) Ancak sana kulluk ederiz ve yalnız senden medet umarız. (Fâtiha 1/5)
3- En özelde ALLAHÜ ZÜL-CELÂL Vâcibül Vücûd Zâtı için Biz buyurur.
وَهَذَا الْبَلَدِ الْأَمِينِ
لَقَدْ خَلَقْنَا الْإِنسَانَ فِي أَحْسَنِ تَقْوِيمٍ
----Ve hazelbeledil'emiyni. Lekad halaknel'insane fiy ahseni takviymin : Bu güvenli beldeye-şehre (Mekkeye) andolsun ki, BİZ, gerçekten insanı en güzel bir biçimde yarattık (Tîn 95/3-4)
وَلَقَدْ خَلَقْنَا الْإِنسَانَ وَنَعْلَمُ مَا تُوَسْوِسُ بِهِ نَفْسُهُ وَنَحْنُ أَقْرَبُ إِلَيْهِ مِنْ حَبْلِ الْوَرِيدِ
----Ve le kad halaknel insane ve na'lemu ma tuvesvisu bihi nefsuh ve nahnu akrabu ileyhi min hablil verid : Andolsun, insanı biz yarattık ve nefsinin kendisine fısıldadıklarını biliriz ve biz ona şah damarından daha yakınız. (Kaf 50/16)
V- Sükût
Aziz kardeşler!
Bu anlatılmaya çalışılanlar sadece anlaşılsın diyedir.
Yoksa kelimelerin kısır târifleri içinde mârifet asla olamaz.
El Basîr (celle celâlihu), Mutlak görücüdür.
Bir kuş, bir bebek, bir genç, bir câhil bir kâmil de görücüdür.
Aynı kelimeyi kullanmak zorundayız.
Kendisine bahşedilen Akıl ve Nakil nimetiyle Hakka inanıp Hayrı seçmek tercihi ile imtihan olan İnsanoğlu gerçekten Muhammedî, Kurânî ve Rabbânî oluş şuûruna ulaşırsa Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) ile Bile olup BİZ gözünden BİR i görürse tüm izafi, geçici ve Kulluk imtihanı gereği olan zamirler yerle bir olur..
Bizi, amellerimizi ve hatta düşüncelerimizi-dilemelerimizi dahi basit gözüken akıl ve cüzi irademizle tercihimizle hayata geçiren ve hesabını da soracak olan :
وَمَا تَشَاؤُونَ إِلَّا أَن يَشَاء اللَّهُ إِنَّ اللَّهَ كَانَ عَلِيمًا حَكِيمًا
----Ve ma teşaune illa en yeşaallahu innallahe kane 'aliymen hakiymen. : Sizler ancak Rabbinizin dilemesi (izin vermesi) sayesinde (bir şeyi) dileyebilirsiniz. Şüphesiz Allah her şeyi bilendir, hikmet sahibidir. (İnsan 76/30)
Buyuran Rabbülâlemin ALLAHÜ ZÜL-CELÂL işin sonunda Ezeldeki gibi Ebedde de BİR ve TEK olarak kalacaktır.
Konuşan tek, muhattab yok, gaib yok, hiçbir şey yok ve her şey sükuta ermiş sükûn içinde mülkün Mâliki Kahhâr olan ALLAH (celle celâlihu)!
Soran da O, cevâb veren de O:
يَوْمَ هُم بَارِزُونَ لَا يَخْفَى عَلَى اللَّهِ مِنْهُمْ شَيْءٌ لِّمَنِ الْمُلْكُ الْيَوْمَ لِلَّهِ الْوَاحِدِ الْقَهَّارِ
----Yevme hüm barizun la yahfa alellahi minhüm şey' li menil mülkül yevm lillahil vahidil kahhar : O gün onlar (kabirlerinden) meydana çıkarlar. Onların hiçbir şeyi Allah'a gizli kalmaz. Bugün hükümranlık kimindir? Kahhâr olan TEK ALLAH'ındır. (Mümin 40/16)
Burada Mutlak anlamda Uluhiyyet (Allahlık) Tevhidi Aslen ve Zâten ortaya çıkmıştır.
Emrullahla bildirilen Muaradullahın tek maksadı olan ŞEHÂDET şerefine İştirak etmeliyiz
ALLAH (celle celâlihu) esması, başında harf-i târifi olmayan tek esmâdır.
Aslında hiçbir târife de sığmayan her şeyi yutan Lafzullahdır.
O zaman farkında olmadan içlerinde yaşayıp durduğumuz ve Sükût Âleminde yok olan 4 Âlemdeki 4 Tevhidimizi Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) BİZ liğinde BİR leyip buyuralım ve cümle cihana duyuralım İnşâallah
Mübârek Muhammeder- Resûlullah diliyle:
Eşhedü en lâ ilâhe illâ ALLAH ve Eşhedü enne Muhammeder- Resûlullah
Şehadet şerefinde Deryada damla olalım
Şimdi artık sen de BİZ'im Divânemiz,
Kerevân Kıtmirimiz ve,
Hasbî-Habibî Hizmetçimiz Kul İhvânî Sefîlle BİRlikte:
Aşkı duyan bir Kuyu
Uyarır bin Kuyuyu
Şeker Şerbet Bal keser
Bin BİR kuyunun SUyu..
lâ Hüve illâ Hüve
Onda, Ondan, Ona, Onunla, Onun aynasında Onu seyret ve:
Tek aynada seyret SENi...
İstersen bin BİR parça et ve her parçacıkta yine tek tek seyret kendini...
Vahdeti ve kesreti akılda arama, ilâhî nakilde ara...
Aşkı ham akıl kaldıramaz!..
Çünkü aşk, aklın rüşde ermiş kâmil hâlidir.
Aşk, neticesiz ve nihâyetsiz bir akıştır.
Âşık ALLAHÜ ZÜL-CELÂLden korkar Emrullahı işler ve Cemâlîni umar da Muradullahı diler...
Koca Âşık Ebûl-Huseyin Nûri (ö: hicrî 295/milâdî 908):
Ben ALLAHa âşığım, O da bana âşık!
Derken nasıl da BİZ im adımıza dalgalanmakta..
Damlalar; Deryaya da rüzgâra da, dalgaya da Sırr sâhilidir
Azîz kardeşim, Bu böyledir diye hükmetmedim, böyle anladım bu şekilde arz ettim.
Bilir-bilmezler, cübbeliler-cübbesizler, gölgeliler-gölgesizler taşa tutmasın tez elden
Yoksa Şerîat-ı Garra elbette; Tarikatı, Mârifeti ve Hakikatıyla birlikte bir bütün olup ayrı ayrı şeyler hâşâ değildir.
Tevhidullah tektir ve LÂ İLÂHE İLLÂ ALLAHdır.
Rabbül-âleminin kulları ârif olur, hikmet bulur, diğer söyleyiş şekilleri ile de ifâde edebilirler.
Netice Ulûhiyyette ALLAHÜ ZÜL-CELÂLi eşsiz ve ortaksız bilip Ferdâniyet, Vahdâniyet ve Ahadiyetine imân ve bu imân üzerine ibâdet ve ameldir...
Zâten hikmet, söz ve amelde hakka isabet kaydedip cehâletten kemâlâta geçiştir insanoğlu için...
Muhammedî Muhabbetlerimizle
9 ocak 2008
Gönül gârında..
Kulihvani
ZUHURÂTTA ZAMİR ZEVKLERİ
- nur_umim
- Özel Üye
- Mesajlar: 1119
- Kayıt: 19 Ağu 2007, 02:00
- aNKa
- Özel Üye
- Mesajlar: 2797
- Kayıt: 02 Eyl 2007, 02:00
HAYY ALLAH(C.C.)!..
ALLAH ALLAH Kİ ALLAH ALLAH(C.C.)!..
NELER OLUYOR DOSDUM BU ALEMDE!..
NELER DÖNÜYOR BAKALIM!..
ASRI SAADETTE YAŞAMAK KOLAY DEĞİL! DEDİLER!..
HAM İSTEMEYİZ! DEDİLER!..
HAMDIM! PİŞTİM! YANDIM! DEDİLER!..
OL DA GEL! DEDİLER!..
KOLAY MI? NELER ÇEKTİK?! DEDİLER!..
BİZ OL DA GEL! DEDİLER!..
HEP DEDİLER! HEP DEDİLER!
BİZLİĞİ-BİRLİĞİ-BİLELİĞİ
ZEVK ETTİK! DEDİLER!..
DUY!-UY!
BİL!-BUL!-OL!
YAŞA! VE ŞAHİD OL! DEDİLER!..
GÖRÜLÜYOR Kİ;
HER AN, HER ŞEY, HER YER VE HERKESTE
AYNI SES!..
BÜTÜN ALEM HİZMETTE!..
YETER ARTIK! DİYORLAR!..
UYAN ARTIK! DUY ARTIK! DİYORLAR!..
HAKİKATEN; NE KADAR AZ DÜŞÜNÜYORUZ!..
ZEVKİMİZİ DÜŞÜNDÜK!..
ÂCİZANE-FAKÎRANE ANLADIĞIMIZ KADARIYLA
KİM?, KİM? İMİŞ BAKALIM!..
RASULULLAH(S.A.V.)İ DUYAR VE UYAR DA,
ALLAHÜ ZÜL-CELÂL VE RASULULLAH(S.A.V.)E TESLİM OLUP;
KENDİNİ BİLEREK RASULULLAH(S.A.V.)İ BULUR
VE ALLAHÜ ZÜL-CELÂLİ DE BİLİR DE,
ALLAHÜ ZÜL-CELÂL VE RASULULLAH(S.A.V.)E İMAN EDİP;
KENDİNİ BULARAK RASULULLAH(S.A.V.)E BİLE OLUP DA,
ALLAHÜ ZÜL-CELÂL VE RASULULLAH(S.A.V.)E TABİ OLURSAK;
VAHDET-İ MEVCÛDU İLİM EDİP,
VAHDET-İ VÜCÛDU İRADE EDEREK,
VAHDET-İ ŞÜHÛDU İDRAK EDİP;
VAHDET-İ VÜCÛD NEŞESİNİ, VÂCİBÜL-VÜCÛDA
ŞAHİD OLUŞU,
VAHDET-İ ŞÜHÛD NEŞESİNİ, VÂCİBÜL- ŞÜHÛDA
ŞAHİD OLUŞU,
VAHDET-İ SÜCÛD NEŞESİNİ, VÂCİBÜL- UHÛDA İŞTİRAKE
ŞAHİD OLUŞ
BİZLİĞİNDE BİR OLUŞ ŞEREFİ İÇİNDE YAŞARIZ İNŞAALLAH!..
BİZ İNSANOĞLU OLARAK KENDİMİZE BAHŞEDİLEN,
AKIL VE İLÂHÎ NAKİL NİMETİYLE,
HAKKA İNANIP HAYRI SEÇME TERCİHİ İLE İMTİHANIMIZLA,
GERÇEKTEN MUHAMMEDÎ, KURANÎ VE RABBÂNÎ OLUŞ ŞUÛRUNA ULAŞIRSAK;
RASULULLAH (SALLAHU ALEYHİ VE SELLEM) İLE BİLE OLUP,
BİZ GÖZÜNDEN BİRİ GÖRÜRSEK;
TÜM İZAFİ, GEÇİCİ VE KULLUK İMTİHANI GEREĞİ OLAN
ZAMİRLER BİR ANDA YERLE BİR OLUR.
AŞK AKLIN RÜŞDE ERMİŞ KÂMİL HÂLİ OLDUĞUNDAN,
AŞKI HAM AKIL KALDIRAMAZ.
AŞK NETİCESİZ VE NİHÂYETSİZ BİR AKIŞTIR
AŞIK ALLAHÜ ZÜL-CELÂLDEN KORKAR,
EMRULLAHI İŞLER,
CEMÂLİNİ UMAR DA,
MURADULLAHI DİLER.
EMRULLAHLA BİLDİRİLEN
MURADULLAHIN TEK MAKSADI OLAN
ŞEHADET ŞEREFİNE
TEK MÜBÂREK RASULULLAH(S.A.V.) DİLİYLE
İŞTİRAK ETMELİYİZ:
EŞHEDÜ EN LÂ İLÂHE İLLÂ ALLAH
VE EŞHEDÜ ENNE MUHAMMEDER-RESÛLULLAH
GAİBÎ VE ESMÂÎ ULÛHİYYET TEVHİDİ:
LÂ İLÂHE İLLÂ HÜVE (HU) : ONDAN BAŞKA İLÂH YOKTUR.
HER ZAMAN, HER YERDE VE HER HALDE, HERKESLE
VE HER ŞEYLE HÂZIR-NAZIR VE MURAKIB OLDUĞU HALDE
GÂİB OLAN.
MUHATTÂBÎ VE SIFATÎ ULÛHİYYET TEVHİDİ:
LÂ İLÂHE İLLÂ ENTE : SENDEN BAŞKA İLÂH YOKTUR.
YAKÎN OLAN.
MÜTEKELLİMÎ VE ZATÎ ULÛHİYYET TEVHİDİ:
EL AHADÜS- SAMEDÜl-VÂHİD OLAN
ALLAHÜ ZÜL-CELÂL BİZZÂTİHİ ULÛHİYYETİNİ
KENDİSİ İLÂN EDİYOR VE BUYURUYOR Kİ:
LÂ İLÂHE İLLÂ ENÂ : BENDEN BAŞKA İLÂH YOKTUR.
VE SÜKÛT:...
KONUŞAN TEK,
MUHATTAB YOK,
GAİB YOK,
HİÇBİR ŞEY YOK
VE HER ŞEY SÜKUTA ERMİŞ!..
SÜKÛN İÇİNDE
MÜLKÜN TEK MÂLİKİ
KAHHÂR OLAN ALLAH(CELLE CELÂLİHU)!..
SORAN DA O,
CEVÂB VEREN DE O:
"Yevme hüm barizun la yahfa alellahi minhüm şey' li menil mülkül yevm lillahil vahidil kahhar" :
"O gün onlar (kabirlerinden) meydana çıkarlar. Onların hiçbir şeyi Allah'a gizli kalmaz. Bugün hükümranlık KİMindir? Kahhâr olan TEK ALLAH'ındır." (Mümin 40/16)
GÖNÜL GÂRI'NA MUHAMMEDİ MUHABBETLERİMİZLE...
ALLAH ALLAH Kİ ALLAH ALLAH(C.C.)!..
NELER OLUYOR DOSDUM BU ALEMDE!..
NELER DÖNÜYOR BAKALIM!..
ASRI SAADETTE YAŞAMAK KOLAY DEĞİL! DEDİLER!..
HAM İSTEMEYİZ! DEDİLER!..
HAMDIM! PİŞTİM! YANDIM! DEDİLER!..
OL DA GEL! DEDİLER!..
KOLAY MI? NELER ÇEKTİK?! DEDİLER!..
BİZ OL DA GEL! DEDİLER!..
HEP DEDİLER! HEP DEDİLER!
BİZLİĞİ-BİRLİĞİ-BİLELİĞİ
ZEVK ETTİK! DEDİLER!..
DUY!-UY!
BİL!-BUL!-OL!
YAŞA! VE ŞAHİD OL! DEDİLER!..
GÖRÜLÜYOR Kİ;
HER AN, HER ŞEY, HER YER VE HERKESTE
AYNI SES!..
BÜTÜN ALEM HİZMETTE!..
YETER ARTIK! DİYORLAR!..
UYAN ARTIK! DUY ARTIK! DİYORLAR!..
HAKİKATEN; NE KADAR AZ DÜŞÜNÜYORUZ!..
ZEVKİMİZİ DÜŞÜNDÜK!..
ÂCİZANE-FAKÎRANE ANLADIĞIMIZ KADARIYLA
KİM?, KİM? İMİŞ BAKALIM!..
RASULULLAH(S.A.V.)İ DUYAR VE UYAR DA,
ALLAHÜ ZÜL-CELÂL VE RASULULLAH(S.A.V.)E TESLİM OLUP;
KENDİNİ BİLEREK RASULULLAH(S.A.V.)İ BULUR
VE ALLAHÜ ZÜL-CELÂLİ DE BİLİR DE,
ALLAHÜ ZÜL-CELÂL VE RASULULLAH(S.A.V.)E İMAN EDİP;
KENDİNİ BULARAK RASULULLAH(S.A.V.)E BİLE OLUP DA,
ALLAHÜ ZÜL-CELÂL VE RASULULLAH(S.A.V.)E TABİ OLURSAK;
VAHDET-İ MEVCÛDU İLİM EDİP,
VAHDET-İ VÜCÛDU İRADE EDEREK,
VAHDET-İ ŞÜHÛDU İDRAK EDİP;
VAHDET-İ VÜCÛD NEŞESİNİ, VÂCİBÜL-VÜCÛDA
ŞAHİD OLUŞU,
VAHDET-İ ŞÜHÛD NEŞESİNİ, VÂCİBÜL- ŞÜHÛDA
ŞAHİD OLUŞU,
VAHDET-İ SÜCÛD NEŞESİNİ, VÂCİBÜL- UHÛDA İŞTİRAKE
ŞAHİD OLUŞ
BİZLİĞİNDE BİR OLUŞ ŞEREFİ İÇİNDE YAŞARIZ İNŞAALLAH!..
BİZ İNSANOĞLU OLARAK KENDİMİZE BAHŞEDİLEN,
AKIL VE İLÂHÎ NAKİL NİMETİYLE,
HAKKA İNANIP HAYRI SEÇME TERCİHİ İLE İMTİHANIMIZLA,
GERÇEKTEN MUHAMMEDÎ, KURANÎ VE RABBÂNÎ OLUŞ ŞUÛRUNA ULAŞIRSAK;
RASULULLAH (SALLAHU ALEYHİ VE SELLEM) İLE BİLE OLUP,
BİZ GÖZÜNDEN BİRİ GÖRÜRSEK;
TÜM İZAFİ, GEÇİCİ VE KULLUK İMTİHANI GEREĞİ OLAN
ZAMİRLER BİR ANDA YERLE BİR OLUR.
AŞK AKLIN RÜŞDE ERMİŞ KÂMİL HÂLİ OLDUĞUNDAN,
AŞKI HAM AKIL KALDIRAMAZ.
AŞK NETİCESİZ VE NİHÂYETSİZ BİR AKIŞTIR
AŞIK ALLAHÜ ZÜL-CELÂLDEN KORKAR,
EMRULLAHI İŞLER,
CEMÂLİNİ UMAR DA,
MURADULLAHI DİLER.
EMRULLAHLA BİLDİRİLEN
MURADULLAHIN TEK MAKSADI OLAN
ŞEHADET ŞEREFİNE
TEK MÜBÂREK RASULULLAH(S.A.V.) DİLİYLE
İŞTİRAK ETMELİYİZ:
EŞHEDÜ EN LÂ İLÂHE İLLÂ ALLAH
VE EŞHEDÜ ENNE MUHAMMEDER-RESÛLULLAH
GAİBÎ VE ESMÂÎ ULÛHİYYET TEVHİDİ:
LÂ İLÂHE İLLÂ HÜVE (HU) : ONDAN BAŞKA İLÂH YOKTUR.
HER ZAMAN, HER YERDE VE HER HALDE, HERKESLE
VE HER ŞEYLE HÂZIR-NAZIR VE MURAKIB OLDUĞU HALDE
GÂİB OLAN.
MUHATTÂBÎ VE SIFATÎ ULÛHİYYET TEVHİDİ:
LÂ İLÂHE İLLÂ ENTE : SENDEN BAŞKA İLÂH YOKTUR.
YAKÎN OLAN.
MÜTEKELLİMÎ VE ZATÎ ULÛHİYYET TEVHİDİ:
EL AHADÜS- SAMEDÜl-VÂHİD OLAN
ALLAHÜ ZÜL-CELÂL BİZZÂTİHİ ULÛHİYYETİNİ
KENDİSİ İLÂN EDİYOR VE BUYURUYOR Kİ:
LÂ İLÂHE İLLÂ ENÂ : BENDEN BAŞKA İLÂH YOKTUR.
VE SÜKÛT:...
KONUŞAN TEK,
MUHATTAB YOK,
GAİB YOK,
HİÇBİR ŞEY YOK
VE HER ŞEY SÜKUTA ERMİŞ!..
SÜKÛN İÇİNDE
MÜLKÜN TEK MÂLİKİ
KAHHÂR OLAN ALLAH(CELLE CELÂLİHU)!..
SORAN DA O,
CEVÂB VEREN DE O:
"Yevme hüm barizun la yahfa alellahi minhüm şey' li menil mülkül yevm lillahil vahidil kahhar" :
"O gün onlar (kabirlerinden) meydana çıkarlar. Onların hiçbir şeyi Allah'a gizli kalmaz. Bugün hükümranlık KİMindir? Kahhâr olan TEK ALLAH'ındır." (Mümin 40/16)
GÖNÜL GÂRI'NA MUHAMMEDİ MUHABBETLERİMİZLE...
En son aNKa tarafından 20 Eki 2008, 19:14 tarihinde düzenlendi, toplamda 1 kere düzenlendi.
- nur-ye
- Özel Üye
- Mesajlar: 9091
- Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00
NEŞE
Söz et Vahdet Bucağından
Aşkın Ana Kucağından
Melâmetin Ocağından
Mangalından Maşasından
Aşk Dağında otağımız
Yâr yastığı yatağımız
Çektik elle-eteğimiz
Ağasından Paşasından
Bâtın bal zâhir acıyız
Aşkullahın sertacıyız
Aşk Ormanın ağacıyız
Ardıçından Meşesinden
Âşıkların zikri meşhur
Şikayetsiz şükrü meşhur
Sohbeti hoş fikri meşhur
Zevk cünbüşü neşesinden
Kul İhvâni söz duyulur
Cihana esrâr yayılır
Sanma ki içen ayılır
Şarab-ı Şah şişesinden
05.03.1990 04:48 Shri
Söz et Vahdet Bucağından
Aşkın Ana Kucağından
Melâmetin Ocağından
Mangalından Maşasından
Aşk Dağında otağımız
Yâr yastığı yatağımız
Çektik elle-eteğimiz
Ağasından Paşasından
Bâtın bal zâhir acıyız
Aşkullahın sertacıyız
Aşk Ormanın ağacıyız
Ardıçından Meşesinden
Âşıkların zikri meşhur
Şikayetsiz şükrü meşhur
Sohbeti hoş fikri meşhur
Zevk cünbüşü neşesinden
Kul İhvâni söz duyulur
Cihana esrâr yayılır
Sanma ki içen ayılır
Şarab-ı Şah şişesinden
05.03.1990 04:48 Shri
- mim
- Özel Üye
- Mesajlar: 2416
- Kayıt: 07 Şub 2008, 02:00
nur_umim bildirmiş;
Sen! Ben! O! ve BİZ!ZUHURÂTTA ZAMİR ZEVKLERİ
ZUHURÂT :
Birden oluveren şeyler.
Hesapta olmayan umulmadık hâdiseler.
Sünuhat. Zuhur edişler. Vaki oluşlar.
Yok iken var edilişler.
Sistemi var eden Allahu zülcelâlin,
her ân ve hiç durmadan yok ediş var ediş "kûn! feyekûn" şeenleri. .
[img]http://www.muhammedinur.com/resimler/cicekler/mimimza.gif[/img]
- kulihvani
- Site Admin
- Mesajlar: 12888
- Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00
DERVİŞ..
ERenlerden OLan Derviş
Ağyâr Bağın YOLan Derviş
HAKK AŞKıyla DOLan Derviş
BENliği baştan ATmalı!..
*
Habibullahın Habibi
Hasta kalblerin Tabibi
YILDIZ gibi GÜNEŞ gibi
HAKK ile DOĞup-BATmalı!..
*
Sırr-ı Sıfırı BİLmeli
Ölmeden önce Ölmeli
HAKK için yüzü gülmeli
HAKK için kaşın ÇATmalı!..
*
Keten Gömleği yamalı
Herkesin Hizmet hamalı
RUHu ile YAŞAmalı
NEFSin önüne KATmalı!..
*
YOK EYLEyip kibri kini
Muhabbet olmalı DİNi
AŞK Bazarında NEFSini
Üstesin verip SATmalı!..
*
KUL İhvanî hece hece
Zikretmeli zevki yüce
Yatağa değil her gece
Musalla Taşın YATmalı!..
- NuruM
- Saygın Üye
- Mesajlar: 350
- Kayıt: 22 Mar 2008, 02:00
- safa-merve
- Özel Üye
- Mesajlar: 649
- Kayıt: 16 Eki 2008, 02:00
- MINA
- Özel Üye
- Mesajlar: 2740
- Kayıt: 25 Eki 2008, 02:00
MUHABBET
Muhabbet güneş gibi pencereni aç ona
Her şey anlam kazansın; gönüller muhtaç ona..
Muhabbettir varlığın mayası usâresi
Muhabbetli kalplerin başka ne sermayesi?.
Ömür bize emanet sahibi alır bir gün
Muhabbetsiz kalplere her gün yeni bir sürgün.
Dünya fani, baki Hû..tükenecek nefesler
Muhabbet yoksa eğer manasız bütün sesler
Muhabbet için çıksa seferlere yiğitler
Asûde limanlarda hitam bulsa gelgitler
Muhabbet ırmağında bir damla su olsaydık
Susayan gönüllere akıp akıp dolsaydık
Bülbül gibi gezseydik muhabbet dağlarında
Şakıyarak uçsaydık hoş sada bağlarında
Muhabbetle bîkarar, sisli efkâr dağılır
Heybeler hayat dolar sonsuz ışık sağılır
Bilirim muhabbetle çözülür bilmeceler
Gönül çelen manayı bulur bütün heceler
Yürekler volkan gibi muhabbeti anacak
Yokuşta susayanlar visaliyle kanacak
Ey muhabbet kaynağı, Enîs i dil.. Sevgili
Muhabbet deryasında nadide gül..Sevgili
Yaşar BEÇENE
''Ve Allah'a Sımsıkı Sarılın...''
Hacc / 78
Hacc / 78
- sdemir
- Kıdemli Üye
- Mesajlar: 487
- Kayıt: 24 Mar 2008, 02:00
''GÖNÜL GÖZÜ GÖNÜLE RABT OLUNCA, GÖNÜL YOLUNU SAMİMİYETLE GÖRÜR. GERÇEK ŞERİAT, TARİKAT, MARİFET, HAKİKAT BU TERTİBİ İLAHİ VE TANZİMİ İLAHİ KARARGAHINDA YAŞANIR. O VAKİT GÖNÜLE BAĞLI KALP ARŞ'I-ALA OLUR. ''
GALİP HASAN KUŞÇUOĞLU
GALİP HASAN KUŞÇUOĞLU
[img]http://www.muhammedinur.com/resimler/cicekler/sdemirimza.gif[/img]