İNSANIN GERÇEK YAPISI

Cevapla
Kullanıcı avatarı
aNKa
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 2797
Kayıt: 02 Eyl 2007, 02:00

İNSANIN GERÇEK YAPISI

Mesaj gönderen aNKa »

İNSANIN GERÇEK YAPISI

Resim

Kul İhvani

7 KAT İNSAN

İnsan oğlunda; beden, nefs, kalb ve ruhtan oluşan 4 letâif, tevhid ve gereği ile mükelleftirler.
Sorumlu ve imtihan edilmektedirler.
Sır, hafî, ahfâ ise kemâlâtın ileri safhalarında kullanılan letâif makamlarıdırlar.
Merkezdeki sabit nokta, süveydâ, Nûr-u Muhammed yâni Nûrallahın letâiflere ulaşım noktasıdır, prizidir.
Her letâif, kendi içindeki letâifleri kapsar.
Beden ise: tıpkı portakal kabuğu gibi tümünü kapsar ve cem''eder.

Tevhid, tesbih, tekbir, tekmil ve diğerleri ile emredilen tüm varlıklarda bu 4 letâifi incelersek:
1 - Bedeni, Nefsi, Kalbi, Ruhu olan varlık insanlardır.
2 - Nefsi, Kalbi ve Ruhu olan bedeni olmayan varlıklar cinlerdir.
3 - Kalbi ve Ruhu olan beden ve nefsi olmayan varlıklar meleklerdir.
4 - Bedensiz, nefissiz, kalbsiz tek başına kalan Ruh ise; Emr Âleminden olup mahlûk mu, değil mi? sorusunun yıllarca cevâbı aranmıştır...
Ne fırtınalar kopmuştur...
"Efradına câmi'', ağyârına mâni''!"dir...

Biz 4 letâif ile varlıkların madde temeli 4 unsurun özellik ve benzerliklerine kısaca bir göz atalım:

1 - Beden - Toprak:
İkisinin özellikleri de benzerdir.
İkisi de her şeyin temeli ve kabıdır.
Ne ekersen onu biçersin.
Yer çekimi ile bencillik (egoizm) düşüncesi ikisinde de fıtrîdir.
İkisi de yutucudur.
İkisi de câmi''dir.
İkisi de bu âlemin anasıdır.

2 - Nefs - Ateş:
İkisininde;
İfratından (+) pozitif cehennem ki Cahim;
Tefritinden ise (-) negatif cehennem ki Zemherira;
İ''tidallerinden ise (optimum) en faydalı Rıza Cennetleri doğar...
Ateş çoksa yanarsın,
Yoksa donarsın,
İ''tidal (uyum) hâlinde ise; ısınır, aşını pişirirsin...
Vücûd ısın;
40oC ye çıksa feryad eder yanarsın,
30oC ye inse donarsın
Oysa 37oC ise çalar oynarsın...
İşte orta yol cenneti itidal adaleti budur.
Zîrâ i''tidal de nar, nûrdur.

Nar ve Nûr ise:
a- Nûru bulunan, narı yakmayan ateş (Musa aleyhi''s-selâm''ın ateşi)
b- Nûru bulunmayan, narı yakan ateş (cehennem ateşi)
c- Nûru bulunan, narı yakan ateş (dünya ateşi)
d- Nûru bulunmayan, narı yakmayan ateş (yeşil ağacın ateşi)
e- Nûru da hoş, narı da hoş olan Rıza Ateşi, Aşk Ateşidir... denmiştir.

Nefsi ve ateşi, ifrat ve tefritten koruyup i''tidâl üzere tutmak... İmtihan budur...
Nefsi irfatta şımartırsan ve başıboş bırakırsan, tugyân edip RABB''lık yapmaya kalkışır (Firavun).
Tefritte ise nefsi öldürürsen devre dışı kalırsın...
İ''tidali bulan Muhammedî Nefs ise Fırka-i Nâciye yolunu izler.
Ve mezhebimizce elân var olan cennetlerin zevklerini karınca kaderince yaşar...

3 - Kalb (Gönül) - Su:
İkisi de tenezzül ve tevâzu''lu, aşağıya akışlı (alçak gönüllü) ve diriliğin olmazsa olmazları.
Onun için; yere dökülen bir tas su gibi, her zerresiyle bu sistemin sahibi Subhânallah (celle celâluhu)''ya secde eden Dost Dervişlere esselâm!...

4 - Ruh - Hava:
Var, ama gözükmeyen gaib...
Kuşatan, yutan ama yok gibi duran hava, özün özü Ruh...

Bir anım var;
Derbentli Deli Hasan Baba isminde bir HAKK Dervişi vardı. 1965 yılında Hasan Dağındaki yaylamızdan dönerken ormanın içinde önümüze çıkmıştı...
Birlikte köye geldik. Rahmetli Hoca amcama misâfir oldu.
O gece yatsı namazı sonu halaka-i zikir kuruldu ve yer gök inlemişti...
1974 de Aksaray Ulu Câmi''de gördüm...
Önceleri yaklaştırmadıysa da sonra dost olduk.
"Hu" esmâsında, Kadîrî bir derviş ve 43 yıllık seyyahdı.
Kimsenin bir kuruşunu almaz, çayını dahi içmezdi.
Benimle dosttu... Çorba içerdik sabah namazı sonunda...
İsmimi hiç kullanmadı.
Hâlim iyi ise "çoban" kötü ise "firâr" derdi...
Birgün: "Çoban oğlum; bu âlemde iki insan vardır; ya ahmak ya da âşık ! Sen nesin?" deyince ben de:
"Baba, ben 17 yıl tahsil yaptım ne ahmağı, âşığım âşık !..." dedim.
Güldü ve: "Çok güzel, demek âşıksın!... Peki bu âlemde ne arıyorsun?" dedi...
Kafamı bilgisayar gibi taradım, doğru ve uygun cevâbı buldum:
"ALLAH''ı (celle celâluhu) !" dedim.
Rengi sarardı, kızardı, morardı ve:
"Vay ahmak vay!.. Her yerde olan ne zamandan beri aranıyormuş!... Âşıkmış!... Firâr!..." dedi.
1982''de Ankara Bâlâ kazasında HAKK''a yürüdü...
Ruhu şâd olsun...
Onun için ÂDEM ve ÂLEM İlmi ve Edebi, sadece satırlardan değil, bence tamammen Hakk Erenler Sadr (gönül)larından öğrenilir...
Ve onun için HAKK''a giden yol ALLAH Dostlarının gönlünden geçer aziz gençler!..

Evet, yitiğini aramayan ahmaktır; ancak, bulduktan sonra arayan da ahmaktır...
Bir ayna karşısında çırılçıplak "BEDEN''ini seyretmek...
Sonra palto gibi, bedenini soyunup "NEFS''ini seyretmek...
Ceket gibi nefsini soyunup "KALB''ini seyretmek...
Gömlek gibi kalbini soyunup Aslını, RUH''unu seyredebilmek...
"Nûr-u MUHAMMED''i seyredebilmek...
Tecellî tezgâhında tevhid temâşâsı...

Resim--- Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem):
"Men arefe nefsehu fekad arefe Rabbehu: Kendini bilen RABB''ini bilir" buyurdu.
(Aclunî, Keşfü’l-Hâfâ II/343 (2532))

Kendini bilmek; "Lâ ilâhe"
RABB''ini bilmek; "İllâ ALLAH" tevhidinin tekemmülü için;
Tüm sistem hizmetçin mesabesinde emrine ve hizmetine musahhar kılınmıştır...
ALLAHÜ ZÜ''L-CELÂL, Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem), insanlar ve tüm varlık (maddî, mânevî) İNSAN denilen bu nazlı çiçeğin tevhid tekemmülüne elân hizmettedirler...


Kemâlât kademeleri:

1-Şerîat-ı Muhammedîyye ile bedeni terbiye okulu (ilkokul gibi)
2-Tarikat-ı Muhammedîyye ile nefsi tezkiye okulu (ortaokul gibi)
3-Mârifet-i Muhammedîyye ile kalbi tasfiye okulu (lise gibi)
4-Hakikat-ı Muhammedîyye ile Ruhu tecliye okulu (üniversite gibi)

Cehâletinden arınma, kemâlâtını bürünme metodunda dördü de; HAKK (celle celâluhu) harfini kullanmakta...

Buz – Su – Buhar - Bulut; ayrı özellik ve güzellikte gözükseler de dördünün de formülünün aslının:H2O olduğu gibi dört okulda da HAKK (celle celâluhu) esastır.

Erimek-akmak-yükselmek ve Rahmet olup aşk bağlarına yağmak...

Selim aklı olan anlar ki :

Muhammedî Tasavvuf, İlâhî İlim Tâlimi-öğretimi ve Muhammedî Edeb Terbiyesi-eğitimi görüp uygulamadan sadece bir tasavvurdur, hayaldir..

Hakk Erenlerin ise, izleri Hak Yolda hep var olsun İnşâallah!...
Resim
Kullanıcı avatarı
anlamak
Kıdemli Üye
Kıdemli Üye
Mesajlar: 546
Kayıt: 12 May 2008, 02:00

Mesaj gönderen anlamak »

Allah razı olsun.devamı geliyor mu?
[img]http://www.muhammedinur.com/resimler/cicekler/anlamak.jpg[/img]
Kullanıcı avatarı
araftayim
Yeni Üye
Yeni Üye
Mesajlar: 2
Kayıt: 19 May 2009, 02:00

Mesaj gönderen araftayim »

çok güzel yazı... ALLAH RAZI OLSUN...DEVAMI GELMELİ... TERBİYELER NASIL OLMALI, OKULLAR NASIL GEÇİLMELİ???... YARIM BIRAKMAMALISINIZ...
araftayım, ne cehennemde ne cennette yaşıyorum... ne dostum ne düşman...ne iyiyim ne kötü...ne erkeğim ne kadın...ne dünyadayım ne ahirette... aslında ben ne tam müslümanım ne tam gayrimüslim ... arafta kalanlara yardım et ALLAH'IM...
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12888
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Mesaj gönderen kulihvani »

Değerli araftayım kardeşimiz,
İlim-Edeb-İrfan-Erkan Hasbi Hizmeti sitenize hoş geldiniz.
Adalet ve Merhametin kokusuna hasret kalan toplumumuzda,
gençlerimize hizmette el ve gönül BİZ-BİRliğimize katkılarınızı bekleriz..
ankakuşu can devam edecektir inşaallah..

Muhammedi Muhabbetle..
Resim
Kullanıcı avatarı
aNKa
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 2797
Kayıt: 02 Eyl 2007, 02:00

Mesaj gönderen aNKa »

Muhammedinur gönül kervanımıza hoş geldiniz araftayım kardeşimiz.
Biz Allahü zü'l Celal den razı ve Allahü zü'l Celal de cümlemizden razı olsun inşaallah.
Bu gönül kervanı Rasulullah s.a.v. Efendimiz adına, hesabına ve şerefine muhabbet, merhamet ve hasbi hizmeti amaç edinmiştir.
Herkes elden gönülden geldiğince birbirinin hizmetçisidir.
Tek İmam, tek Rehber, tek Mürşit olan İmam-ı Mutlak, Rehber-i Mutlak ve Mürşit-i Mutlak olan Rasul-ü Mutlak Muhammed a.s. ın önderliğinde bizler birbirimizin hem öğretmenleri hem öğrencileriyiz.
Ama sadece birbirimizin hizmetçileriyiz ki altımız üstümüz yoktur omuz omuzayız şükür.
İlahi İlim öğretimi ve Muhammedi Edeb eğitiminde;
Kişinin göstereceği kulluk gayreti
Kendisine hizmeti mecbur ve memur bilen Hakk Dosdu, Hakk erenlerin yapayacağı yardım, dua ve himmet
Rahmetenlilâlemin olan Rasulullah s.a.v. efendimizin şerefli şifası ve şefaatı
Ve Rabbülâlemin Allahü zü'l Celalimizin inayet ve hidayeti esastır...
Bu Gayret-Himmet-Şefaat-Hidayet dörtlüsünden işe başlamak istedim ama şunu belirtmek isterimki;
Değerli Kul İhvani topu bize atmış ancak yukarıda yazılan "İNSANIN GERÇEK YAPISI" Kul İhvani divanından alıntıdır ki yazının başına "Kul İhvani" yazmışım.
Madem öyle şu aciz de iki lakırtı yapsın en doğrusunu Allah c.c. bilir.

Bismillahirrâhmanirrahîm.
Şimdi BİZde ilk başta Samimiyet, ciddiyet, dürüstlük, hüsnüniyet ve gayret esastır...
Her insan Kemâlat(Kemâl bulma), Terakki(ilerleme) ve Tekemmüle(Kemalatta gelişip olgunlaşma) mecburdur ki Muhammedi mükemmelliğe erişsin...
Kulluk imtihanından sorumlu olan 7 Letatifin dördü BEDEN-NEFS-KALB-RUHtur.
Kemâlat kademelerinin başı BEDENİ TERBİYEdir ki; bu Şeriat-ı Muhammediyye de Rasulullah s.a.v. efendimizin bizzat kendi ağzından duyulan sözler ve hükümlerle yani Kur'an-ı Kerim ve Sahih Hadislerle TERBİYEdir...
İkincisi NEFSİ TEZKİYEdir ki; Tarikat-ı Muhammedîyye de Rasulullah s.a.v. efendimizin yaptığına uyduğumuz Abdullah a.s. yönü vardır. Bizzat bizim gibi yemiş, içmiş, gülmüş, ağlamış, çile çekmiş, dua etmiş ve yaptığı uyguladığı işleri, fiilleri, amelleri ve tatbikatı olan Sünneti Seniyyesiyle TEZKİYE(temizlenme)dir...
Üçüncüsü KALBİ TASFİYEdir ki; Mârifet-i Muhammedîyye de Rasulullah s.a.v. Efendimizin Kur'anî ve Ahlakullah olan ahlakı ile ahlaklanmak, genetik veya çevresel bulaşan kötü alışkanlıkları TASFİYE(arıtma)dir...
Dördüncüsü ise RUHU TECLİYEdir ki; Hakikat-ı Muhammedîyye de Rasulullah s.a.v. Efendimizin hâlleri, değişmez huyudur. Ahlak değişmez huy halini almıştır. Bu halleri örnek kabul edip Ruhu Tecliye(cilalama)dir...
Tabi Ruh Emr âlemindendir ki kirlenmez yani temizleme ve arıtma işi olamaz sadece parlatma, cilalama işi olur.
Bir ampül gibi düşünülürse içine kir tutmaz ancak dışı parlatılırsa ışık daha fazla görülecektir.


Ne yazıkki insanoğlunun gözü Hakikat-ı Muhammediyye de, diğerlerini yok sayarak direk ona ulaşmayı arzu eder ama bu kademelerde aslında en önemli olan şeriat-ı Muhammediyyedir.
Bir yumurta düşünelim ki dış kabuğunu iğne ucuyla bile delseniz kabuğun içindeki zara, beyaz kısmına ve sarı kısmına çok büyük zarar vermiş oluruz.
Şeriatı BİLmeden Tarikatı BULmak
Tarikatı BULmadan Marifette OLmak
Marifette OLmadan Hakikatle YAŞAmak hayal olsa gerek...


Bu kademeleri şu şekilde de düşünebilriz:
Şeriatta - ben(sen) - Söz esastır
Tarikatta - Pîr(Biz) - Sohbet esastır
Marifette - Resul(s.a.v.) - Zevk esastır
Hakikatta - O (c.c.) - Hazz esastır...

Kemâllatta her bir kademe İLİM-İRADE-İDRAK ve İŞTİRAK bazında olurki;
Bilmediğimiz birşeyi sevemeyiz, tanımadığımız hiçbirşeyi benimseyemeyiz.
Bunun için onun İLMini BİLmek gerekir...

Peki ilmini aldık BİLdik eğer onun hakkında yararlımı yararsızmı, hakmı batılmı, hayırmı şermi olduğuna fikir sahibi olarak bunu İRADEyle BULmak gerekecek...
Peki neyin ne olduğunu İDRAK ettik ve şuur sahibi OLduk. Eğer suyu ağzımızda tutupta içtim dersek hayaldir.
Suyu ağızdan aşırıp suyun senin herbir hücrende olması gibi hakkı ve hayrı YAŞAmak ise İŞTİRAKtir...

İşte o zaman Muhammedi Muhabbet, Merhamet ve Hasbi-Habini Hizmette;
Toprak gibi, Güneş(ateş) gibi, Rahmet(su) gibi ve Rüzgar(hava) gibi ayırmadan gayırmadan Allah c.c. ve Rasulullah s.a.v. için Aşk Bağlarında BİZde BİR oluruz...
İnşaallah...

Yanlış anlatmaktan ve yanlış anlaşılmaktan Allah'a c.c. sığınırım.

Muhammedi muhabbetle.
Resim
Cevapla

“Divanında Muhammedi Tasavvuf” sayfasına dön