MUHAMMEDÎ ŞUÛR NEŞ'ESİ

Cevapla
Kullanıcı avatarı
nur_umim
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 1119
Kayıt: 19 Ağu 2007, 02:00

MUHAMMEDÎ ŞUÛR NEŞ'ESİ

Mesaj gönderen nur_umim »

Resim

MUHAMMEDÎ ŞUÛR NEŞ'ESİ

Ben, sen, o ve biz: Biz hepimiz Muhammedîyiz...
Birimiz hepimiz ve hepimiz birimiz...
Birbirimize koşalım ve birlikte Muhammedî oluş şuûrunda buluşalım...
Aklın, naklle tevhid edince algıladığı değişmez, değerli ve derunî Muhammedî muhabbet ve merhameti vicdanî vuslâtlarımıza vesile edinelim.
Hüsn-ü Habibî'yi seçip razı olup birlikte yaşayalım.
Rabbü'l-âlemin'imizin lûtf-ü ikrâm ettiği maddî-mânevî ni'metlerini yine O'nun rızasında Muhammedî muhabbet, merhamet, hakikat ve hasbî hizmetle kullarına ZÜ'l-CELÂLÎ VE'l-İKRAM adına arz edelim.
Sûretin ve sîreten Muhammedî şuûra ve nura ulaşıp fiilen yaşayalım...

Resim--- "Eğer onlarda böyle sizin imân ettiğiniz gibi imân ederlerse muhakkak doğru yolu buldular. Yok, yüz çevirirlerse, onlar sadece bir ihtilâf ve çekişme içindedirler. Onlara karşı ALLAH sana yeter. O işitendir, bilendir.Sen ALLAH'ın boyasına bak! Kim ALLAH'dan daha güzel boya vurabilir? İşte biz O'na ibâdet edenleriz..." (Bakara 2/137-138)

Hamdolsun ki bu özellik ve güzellik fıtraten özlerimizde (kalb) hazırdır:

Resim--- "Şu emin beldeye yemin ederim ki Biz insanı en güzel kıvamda (biçim, tavır ve tarzda) yarattık." (Tîn 95/3-4)

Ve hamdolsun ki bizler Kur'ân-ı Kerîm ve sahih hadislerle ulaşan her emri duyarız ve uyarız.
Muhammed (aleyhi's-selâm)'ın Cibril Hadisinde buyurduğu gibi Rabbü'l-âlemin'i Hazır-Nazır ve Gözetleyici (Murakıb) bilir, görürcesine ibâdet (kulluk) ederiz.
Biz Muhammedî Muhsinleriz...
Dinimizde, dünyamızda ve âhiretimizde kesin İmâmımız Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) olup üçünde de ALLAHÜ ZÜ'l-CELÂL'in ihsânını uman Muhsinleriz...

Resim--- "ALLAH da onlara dünya ni'metini ve âhiret sevâbının güzelliğini (hüsn) verdi. ALLAH Muhsinleri sever." (Âl-i İmrân 3/148)

Resim--- "Sakınanlara: RABB'iniz ne indirdi? denildiğinde "hayr" derler. Bu dünyada güzel davrananlara güzel bir mükâfât vardır. Elbette âhiret yurdu ise daha hayırlıdır. Takvâ sahiblerinin yurdu ne hoş..." (Nahl 16/30)

Kalblerimiz Nur-u Muhammed'le aydınlansın ve arınsın ki Muhammedî Müftilerimiz olsun:

Resim--- Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem): "Müftiler sana fetvâ verse de, sen kalbine sor." buyurmuştur.
(İmâm Ahmed, Müsned IV-197,227; Ebu Naim, Hilye VIII-172; Heysemî, Mecmaü'z-Zevâid I-175,176)


Resim--- Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem): "Kalbin sıfatlarını anlatırken kalbine işaret ederek: "Takvâ buradadır!" buyurmuştur.
(Ebu Hureyre (ra) dan; Müslim, Birr 32/1986; Tirmizî, Birr 18/1927; İmâm Ahmed, Müsned II/227)


Resim--- Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem): "ALLAH sûretlerinize ve malınıza değil, kalb ve amellerinize bakar!" buyurmuştur. (Müslim, Birri 34/1987; İbni Mâce, Sünen-Zühd 9/4143; İmâm Ahmed, Müsned II-285)

Muhammedî Nurla yanan bir kalb ki Hakkı-Bâtılı hayrı-şerri ayırabilir:

Resim--- Nevvas b. Sem'an (radiyallahu anhu): "Resûlullah (sav)'e iyilik ve günâhtan sordum."şöyle buyurdu.: "İyilik ahlâkın güzelliğidir. Günâh ise gönlünü rahatsız eden ve insanların bilmesini istemediğin şeydir." buyurmuştur.
(Müslim, Birri 14,15/1980; Tirmizî, Zühd 52/2389)


Azîz kardeşim,
İnsanoğlunun gerçek düşmanı cehâlettir.
Gerçek cehâlet ise aklın, naklî (ilâhî gerçekleri) inkârıdır.
Cehâlet cenenneminden kurtuluş ise İslâm Dininde; Muhammedî teslimiyet terbiyesi (edebi, eğitimi) ile ilâhî istikamet ilmiyle mümkündür.
İlmullah; Havfullah'ı, Haşyetullah'ı, Muhabbetullah'ı, Rızaulllah'ı ve Cemâlullah'ı doğuran anadır.

Azametullah'ın muazzamlığı ve muhteşemliği karşısında haddini bilip takvâ sahibi müttakî olan insan nefsi ve Kudretullah karşısındaki insan aklı, sonsuz saygı ve hayrânlık huşû'una ulaşır... Haşyet duyamayanların korkusu, sevgisi, saygısı ve umudu kağıt yangını gibi gel-geçtir...
Hak ve Muhammedî huşû' ise; kulun, Hayyu'l-Kayyum Rabbü'l-âlemin'in azamet, kudret, gına, izzet, dâimi ve kaimi oluşu karşısında kendisinin asli ve fıtrî acziyet, fakriyet, zillet ve illet sıfatlarını giyerek; sükûn, sükût ve hayret demek olan Muhammedî sekînet içinde ve RABB'ısını görürcesine her zerre ve hücresinin Hakka imân ve hayr amel kulluğunu ürpererek arz etmesidir...

Huşû': Muhammedî teslimiyetin şu andaki Şe'enullah içinde şehâdet şefâatı ve şifâsıdır ki ilâhî istikamet huzû'nun hazzı ve anasıdır.

Huşû': kulun Şe'enullah şehâdetinin Hakk oluş şuûruna kavuşmasıyla yaşadığı öz hayrânlığı, hayreti ve haşyetidir...

Huşû': kulun kalbinin HAKK'tan gayrisine (mâsivâya) bomboş (hâli) oluş şevkidir...

Huşû': abdin; Hazır-Nazır ve Murakıbı olduğunu Muhammedî teslimiyet ve itâatla anladığı Rabbü'l-âlemin'le secdedeki bilelik birliğine, rücû-ürûc' mi'râcına ve mevcûdun candaki cem'ine can atış cehd-ü-çabası ve heyecanıdır...

Îmân: Muhammedî teslimiyetle; Emânetullah'ı biliş, buluş ve yaşayış niyyetinin semeresidir.

Sâlih amel ise: İmâm-ı Mutlak Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem)'in Rıza Rehberliğinde ilâhî istikamete yöneliş ve yürüyüş şuûrunun semeresidir.
Neticeler burada buluşur,birleşir ve bile olurlar...
Kısacası huşû'; kul oluş şuûrunun şu andaki şe'enî yansıması ve yaşama hazzıdır...


(Kul İhvani DivAnı)
Resim
Cevapla

“Divanında Muhammedi Tasavvuf” sayfasına dön