İHLAS SÛRESİ ZEVKİ Kul İhvani

Cevapla
Kullanıcı avatarı
Hakan
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 4965
Kayıt: 08 Eki 2006, 02:00

İHLAS SÛRESİ ZEVKİ Kul İhvani

Mesaj gönderen Hakan »

>>>>>> GÖNLÜMÜZÜN SESİ >>>>>>


ZEVK 1067

AHMED Aynasında AHAD (cc)!.. Aksin seyret Kul İhvâni!
Kâim – Dâim Dost Devranda!.. Raksın seyret Kul İhvâni!
Seyran – Cevlan – Hayrana gel!.. perde olma Muhabbete!
Naz – Niyazda Nakkaş “SEN”sin!.. Nakşın seyret Kul İhvâni!..

17.11.1994 08:19 dr..

AHMED (sav) Aynasında AHAD (cc)!.. :

AHADİYYET :

1- Ahadiyyet-i Vahdet – Ahadiyyet-i Ayn – Ahadiyyet-i Zâtiyye :
İsimsiz-esersiz ve ihtiyacı olmayan olup, Zât’a nisbet edilen (insanlar anlasın diye söz konusu edilen) Ahadiyyet İsimli de isimsiz de ASL’dır… ALLAH Celle Celâlihu!...

2- Ahadiyyet-i Kesret :
İsimde – Eserde Ahadiyyet. Esmâya nisbet edilen Ahadiyyet.
Meselâ: Ali isminde bir kişi esmâdır, kişidir, kendi zât ve vahdeti vardır. Ancak kesret içindedir; gülen Ali, Ağlayan Ali, doğan Ali, ölen âli vs..

Esmâullahın Tecellîde Zât’a işareti Ayniyyettir, Başka başka sıfatlara işareti ise Gayriyyettir.

Esmâullah, Vahdette Zât- HAKK’a işaret edip tümü de HAKK’ın isimleridir. ZÂHİR – BÂTIN - EVVEL – ÂHİR olan HAKKtır.
Esmâullah, Kesrette Zât-ı Halka işaret edip birbirinden gayrı ve ayrı mânâlar anlatır…

Burada İhlâs Sûremizi Zevk edelim İnşâallah:

قُلْ هُوَ اللَّهُ أَحَدٌ
اللَّهُ الصَّمَدُ
لَمْ يَلِدْ وَلَمْ يُولَدْ
وَلَمْ يَكُن لَّهُ كُفُوًا أَحَدٌ

“Kul hüvallahü ehad. Allahüs samed. Lem yelid ve lem yuled. Ve lem yekün lehu küfüven ehad. : De ki: O, Allah birdir. Allah sameddir. O, doğurmamış ve doğmamıştır. Onun hiçbir dengi yoktur.” (İhlâs 112/1-4)

1- De ki O ALLAH (Zâtî itibariyle – Ayn’ı haysiyetiyle) AHAD’dir…

2- ALLAH SAMED’dir.
Bizim ona istinadımız (Dayanma. Güvenme. * Sened veya delil söylemek, göstermek.) i’tibariyle (Bir şeyin gerçek değil, kararlaştırılan değeri.) muhtac olunandır.

3- Kendi hüviyeti ve bizim hüviyetimiz i’tibariyle:
DOĞURMADI - DOĞURULMADI

4- Kendi hüviyeti ve bizim hüviyetimiz i’tibariyle:
BİR AHAD (geçici kimlik sahibi gözüken yaratık) ONA KÜFÜVV VE MUADİL OLMADI. (benzeri ve zıddı)…


Aks : (C.: Ukus) Hilâf, muhâlif, zıd, ters. * Gölge gibi şeylerin bir yerde eser peydâ etmesi. Sesin veya ışık gibi şeylerin bir yere çarparak geri dönmesi. * Döndürmek. * Bir şeyin evvelini ahir ve âhirini evvel yapmak.
Raks : Sıçrayarak oynamak, dansetmek. Şe’enullah. Var ediş-Yok ediş-Tekrar yenisini var ediş…
Nakkaş : Nakış yapan. Kâinata nakışları yapan usta. Süsleme san'atkârı.
Nakş : Tüm yaratıklar. Bir şeyi çeşitli renklerle boyamak. * Resim. * Tezyin etmek.
Devran - Seyran – Cevlan – Hayran : Bedenin devri – Nefsin seyri – Kalbin cevli – Ruhun hayrı ve hayran kalışı şehâdeti…
Kullanıcı avatarı
Gul
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 5155
Kayıt: 11 Haz 2009, 02:00

Mesaj gönderen Gul »

***Hz. Peygamber (s.a.v.)’in hanımı Hz. Âişe (r.a) anlatır: ”Hz. Peygamber (s.a.v.) bir kimseyi askeri bir birliğin başına gönderdi. Bu kimse arkadaşlarına namazda kıraat ettiğinde “Kulhüvellahü Ehad” Suresi ile bitiriyordu. Seferden döndüklerinde bu durumu Hz. Peygamber (s.a.v.) ‘e bildirdiler, O da : “Ona sorun bakalım, niçin böyle yapmış” buyurdu. O kimseye sordular, o da: “Çünkü bu sure Rahmân’ın sıfatıdır ve ben bunu okumayı seviyorum.” dedi. Bunun üzerine Hz. Peygamber (s.a.v.): ”Ona haber verin ki Allah da onu sevmektedir.”buyurdu.***

(Sahîh-i Buhârî, Kütüb-i Sitte Serisi:1, hadis no:2217)
Resim
Kullanıcı avatarı
Gul
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 5155
Kayıt: 11 Haz 2009, 02:00

Mesaj gönderen Gul »

Resim

***Ebû Saîd El Hudrî (r.a.): “Hz. Peygamber (s.a.v) ashabına: “Sizden biriniz bir gecede Kurân’ın üçte birini okuyamaz mı?” buyurdu. Böyle bir şey kendilerine zor göründü ve : “ Hangi birimiz bunu başarabilir ki ey Allah’ın Rasûlü?” dediler. O da: “Allah; birdir, kimseye muhtaç değildir (Samed’dir)Suresi (ihlas suresi) Kur’ân’ın üçte biridir.” buyurdu.” demiştir. ***

Sahîh-i Buhârî, Kütüb-i Sitte Serisi:1, hadis no:1810
Resim
Kullanıcı avatarı
nur-ye
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 9091
Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00

Mesaj gönderen nur-ye »

XI Defterden Kulihvani yazdı:
ZEVK 1380

GEL!..

UzAT UMUT-KORKU Elin! UZLETe gidelim GÜLüm!
Yetti Halkın YAKINlığı! KURBETe gidelim GÜLüm!
AHMEDiyyet ResimAHADiyyet!.. Nur-u Muammed Rengi ne?
Sırr- Süveydâ Sidresin!.. ZULMETe gidelim GÜLüm!


27.03.97 12:37 dr..


VÂHİD : VAR Oluşta BİR-TEK
AHAD : BİLinemezlik Karanlığında, Amâlığında-Körlüğünde, Sükût Sahrasında.. TEK-BİR…
ZULMET : Zifiri karanlık..
Nur-u Muammed : Yutucu-gark edici..

ZÂTta Resim AHAD (cc).. Ruhun İşi..
SIFATta Resim AHMED (sav).. Kalbin Karibliği..
ESMÂ Resim Kemâlât-Cehâlet.. İKİliği.. Nefsin ZITların Zevki İmtihanı..
EŞY Resim Amâlık –Aydınlık.. Tercih-Tevhid Tarlası.. Bendenin Kullanış Oyunu..
Resim
Kullanıcı avatarı
nur-ye
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 9091
Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00

Mesaj gönderen nur-ye »

>>>>>> GÖNLÜMÜZÜN SESİ >>>>>>


ZEVK 1027

Mimlenirse, AHAD ..... AHMED; Mekân, Lâmekân’a perde
Dilsiz dua .... Aşk Orucu, Kudret kaynaşması nerde?
Yaradılış – Zuhur yeri, Nûr-u Muhammed ilk nüve
Tecellî kudreti HAKKtan Dost… Lâ Hüve illâ Hüve!...


05.09.1994 16:02

Kulihvani

Mekân : (Kevn. den) Yer. Durulan yer. Ev, hane, mesken. Mahal.
Lâmekân : mekândan münezzeh olan mekânsızlık âlemi. İlâhi âlem.
Nüve : Çekirdek, asıl, menba.
Tecellî : Görünme. Bilinme. * Kader. * Allah'ın (C.C.) lütfuna uğrama. * İlâhi kudretin meydana çıkması, görünmesi. Hak nûrunun te'siriyle kulun kalbinde hakikatın bilinmesi.
Lâ Hüve illâ Hüve : O’ndan başka O yoktur. Hüviyyet Tevhidi.
Resim
Kullanıcı avatarı
nur-ye
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 9091
Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00

Mesaj gönderen nur-ye »

''AŞK :Habîbullah hatırına halkedilişe hamd hâlidir...''

Kulihvani


بِسْمِ اللّهِ الرَّحْمـَنِ الرَّحِيم

هُوَ الْحَیُّ لَا اِلٰهَ اِلَّا هُوَ فَادْعُوهُ مُخْلِصينَ لَهُ الدّينَ اَلْحَمْدُ لِلّٰهِ رَبِّ الْعَالَمينَ


Resim ---''Huve'l-hayyu la ilâhe illâ huve fed'ûhu muhlisîne lehu'd-dîn, el-hamdu lillâhi rabbi'l âlemîn.: O dâimâ diridir; O'ndan başka hiçbir ilâh yoktur. O hâlde dinde ihlâslı ve samîmî kişiler olarak O'na duâ edin. El-hamdulillâhi Rabbi'l-âlemîn." (Mü'min 40/65)
Resim
Kullanıcı avatarı
nur-ye
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 9091
Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00

Mesaj gönderen nur-ye »

(14 NisAN 2009 sohbeti devamı )
http://www.muhammedinur.com/modules.php ... highlight=
ZEVK 1067

AHMED Aynasında AHAD (Cc)!.. Aksin Seyret Kul İhvâni!
Kâim – Dâim Dost Devranda!.. Raksın Seyret Kul İhvâni!
Seyran – Cevlan – Hayrana Gel!.. Perde Olma Muhabbete!
Naz – Niyazda Nakkaş “SEN”sin!.. Nakşın Seyret Kul İhvâni!..


17.11.1994 08:19 dr..

AHMED (sav) Aynasında AHAD (cc)!.. :

AHADİYYET :

1- Ahadiyyet-i Vahdet – Ahadiyyet-i Ayn – Ahadiyyet-i Zâtiyye :
İsimsiz-esersiz ve ihtiyacı olmayan olup, Zât’a nisbet edilen (insanlar anlasın diye söz konusu edilen) Ahadiyyet İsimli de isimsiz de ASL’dır… ALLAH Celle Celâlihu!...

2- Ahadiyyet-i Kesret :
İsimde – Eserde Ahadiyyet. Esmâya nisbet edilen Ahadiyyet.
Meselâ: Ali isminde bir kişi esmâdır, kişidir, kendi zât ve vahdeti vardır. Ancak kesret içindedir; gülen Ali, Ağlayan Ali, doğan Ali, ölen âli vs..

Esmâullahın Tecellîde Zât’a işareti Ayniyyettir, Başka başka sıfatlara işareti ise Gayriyyettir.

Esmâullah, Vahdette Zât- HAKK’a işaret edip tümü de HAKK’ın isimleridir. ZÂHİR – BÂTIN - EVVEL – ÂHİR olan HAKKtır.
Esmâullah, Kesrette Zât-ı Halka işaret edip birbirinden gayrı ve ayrı mânâlar anlatır…


Burada İhlâs Sûremizi Zevk edelim İnşâallah:


قُلْ هُوَ اللَّهُ أَحَدٌ
اللَّهُ الصَّمَدُ
لَمْ يَلِدْ وَلَمْ يُولَدْ
وَلَمْ يَكُن لَّهُ كُفُوًا أَحَدٌ

“Kul hüvallahü ehâd. Allahüs samed. Lem yelid ve lem yuled. Ve lem yekün lehu küfüven ehâd. : De ki: O, Allah birdir. Allah sameddir. O, doğurmamış ve doğmamıştır. Onun hiçbir dengi yoktur.” (İhlâs 112/1-4)

1- De ki O ALLAH (Zâtî itibariyle – Ayn’ı haysiyetiyle) AHAD’dir…

2- ALLAH SAMED’dir.
Bizim ona istinadımız (Dayanma. Güvenme. Sened veya delil söylemek, göstermek.) i’tibariyle (Bir şeyin gerçek değil, kararlaştırılan değeri.) muhtac olunandır.

3- Kendi hüviyeti ve bizim hüviyetimiz i’tibariyle:
DOĞURMADI - DOĞURULMADI

4- Kendi hüviyeti ve bizim hüviyetimiz i’tibariyle:
BİR AHAD (geçici kimlik sahibi gözüken yaratık) ONA KÜFÜVV VE MUADİL OLMADI. (benzeri ve zıddı)…


Aks : (C.: Ukus) Hilâf, muhâlif, zıd, ters. Gölge gibi şeylerin bir yerde eser peydâ etmesi. Sesin veya ışık gibi şeylerin bir yere çarparak geri dönmesi. Döndürmek. Bir şeyin evvelini ahir ve âhirini evvel yapmak.

Raks : Sıçrayarak oynamak, dansetmek. Şe’enullah. Var ediş-Yok ediş-Tekrar yenisini var ediş…

Nakkaş : Nakış yapan. Kâinata nakışları yapan usta. Süsleme san'atkârı.

Nakş : Tüm yaratıklar. Bir şeyi çeşitli renklerle boyamak. Resim. Tezyin etmek.

Devran - Seyran – Cevlan – Hayran : Bedenin devri – Nefsin seyri – Kalbin cevli – Ruhun hayrı ve hayran kalışı şehâdeti…



AHMED aynasında AHAD. Aksin seyret Kulİhvanî
Sen Ahad Celle Celalehuyu anlayamazsın. Ancak AHMED aynasındaki aksini seyret Kulİhvanî.
Bu sana lâzım yani. Bunu yapabilirsin. Bu imkan var.
Kâim Dâim, dâima kıyamda hazır şu anda.
Ve dâima yapıyor. Dost Devranda.
Raksını seyret Kulİhvanî.
Öyle raks ediyor ki, galaksiler dönüyor.
Dünya dönüyor. İnsan dönüyor.
Atom dönüyor. Dönüyor dönüyor!
Dönmeyen ne var mezar taşlarından başka bu âlemde.
Hem de kâim olarak hem de dâim olarak dönüyor.
Böyle bir Devr-AN nerde görüldü?
Bu Dost Devranın kendisi burda zâten.
Böyle Ahadiyet gibi bilinemezlikten böyle bilinirliğe, akstan raksa nasıl geçiyor bu?
Seyran, Cevlân Hayrana gel, Öyle devranda durma!
Çembere oturup da böyle Mecnun gibi dönme. Leyla gibi dönme!
Biraz gir içeriye!
Çöle bir atla bakayım bi Seyran neymiş bir gör!
Cevlân neymiş bir şöyle buharlaş da görelim bakayım bi!
Hayran ne imiş Hayran?
Perde olma muhabbete!
Dikilme önümüze şununla bununla yani!
“Benim, şunum, bunum!” felan çek onları!
Perde olma muhabbete Naz-Niyazda nakkaş sensin!
Nakşını seyret Kulİhvanî!
Sen bilmiyorsun!
Kendini BİLsen Rabbini BİLirsin!
Kendini BULsan Rabbını BULursun.
Kendin OLsan Rabbınla OLursun.
Rabbınla OLsan Rabbının EMRini yaşarsın!.
Naz-Niyazda Nakkaş sensin!
Geç Naz-Niyaza bir bakıyım bi geç!
Devranda öyle ben sen deyip durma!
Seyrana gel BİZ de!
Cevlânâ gel sesini bir kes bakayım!
Hayrana gel de kim KİMmiş bir gör!
Ama ben sana söyleyim.
Bu Naz-Niyazda Nakkaş sensin! Nakışta sensin!
Çeken sensin. Çektiren sensin. Belki çekilende sensin!
Çöl bu nakşın seyret Kulİhvanî!
Nakkaş sensin ya nakşını seyret!
Bu İZ senin İZini seyret!. Evet!
Ahmed Sallallahu Aleyhi Vesselleminde Ahad Celle Celalehu, Burada ufak tefek notlar düşmüşüm.
Ahadiyeti Vahdet, Ahadiyeti Ayn. Ahadiyeti Zâtiye demektir.
İsimsiz, esersiz ihtiyacı olmayan olup zâta nispet edilen, insanlar anlasın diye söz konusu edilen Ahadiyet ismi, isimli de isimsiz de ASLıdır.
Allah Celle Celalehudur.
Böyle bir isim koymak zorunda olduğumuz için koyuyoruz. Anlasınlar diye.
Yoksa kendine mahsusluk yani.
Ve tek oluşu. O bakımdan. Bilinemez görülemez bir şey denemezlik. Ahadiyeti kesret. Çünkü Vahdet budur.
İsimde eserde Ahadiyet. Yani bize doğru yağmaya başlayan Ahadiyet.

Ali isminde bir kişi esmâdır diyelim ki.
Kişidir kendi zât ve âhidi vardır ancak kesret içindedir.
Gülen Ali, doğan Ali, ölen Ali gibi Ali’den bahsederiz.
Halbuki Ali ordadır bir adamdır yani.
Onun kendini kendi biliriz.
Ama biz ona ağladığı için ağlayan Ali deriz gibi.
Beriye çektiğimiz.
Esmâullahın tecellîyedeki Zâta işâreti Ayniyettir.
Başka başka sıfatlarla işâreti ise Gayrettir.
Esmâullah tecellîde Zâta işâret etti mi Ayniyet.
Başka başka sıfatlara işâret etti mi Gayriyettir.
Ne demek?
Allah herkesi görür.
Görür, ama El Basîr dedin mi nasıl görür?
Kendi bildiği gibi görür. Biz bilemeyiz.
Zâta gider çünkü. Onu söylüyor.
Yoksa GÖRMEK kelimesini; insan için, bebek için, kedi için de kullanırız…
Bunlar tasavvuftur yalınız.
Hâşâ oyuncak değildir diyorum.
Şu bakımdan diyorum, Muhammedî Tasavvuf bir sistemdir.
Çok iyi öğrenilmesi gerekir.
İlminin sağlam olması gerekir.
Edebinin sağlam olması gerekir.
İrfan ve Erkanın sağlam olması gerekir.
Aksi takdirde son nefeste eyvah çektirir ve bu gün bizim hepimizin canla başla;
Allah’ın izni ve inâyetiyle sadece Allahu Zülcelal’in rızası için,
Rasûlullah Sallallahu Aleyhi Vessellem Efendimizin rızası için,
Ehl-i Beyt Aleyhisselâm ve Allah Dostlarının rızası için,
Aklımızı hakta ve hayırda kullanma azmimizden dolayı ciddi olarak Hasbi hizmet etmek,
Hiç değilse İZ bırakmak, eser bırakmak.
Yani bırakmak derken bizim eserimiz olarak değil bu yolun temizlenmesi açısından, ayıklanması açısından.
Çünkü bu konuda o kadar katledilmekte ki insanlar!
“Fenâfillâh!” dedi mi alıp gidiveriyor.
“Bende Allah oldum! Hiçbir şey yapmama gerek yok!” hâşâ!..
Vuruyor kırıyor. Saçma sapan. Şeytanlık yapıyor!
Allahu Zülcelal’e iftira ediyor!..

Esmâullah Vahdette Zâtı Hakk’a işâret edip Hakk’ın isimleridir.
Ez Zâhir, El Bâtın, El Evvel ve El Âhir olan El Hakk celle celâlihudur.
Esmâullah Kesrette ise Zâtı halka işâret edip birbirinden GAYRı ve AYRı Mânâlar anlatır.
Bir esmâ Allahu Zülcelal’e döner Hakk’ı işâret eder.
Aynı esmâ bize döner El Hayy hepimizi yaşatır.
El Hayy Hakk’ta El tektir.
Hayydır Allah. Ebediyen hayydır.
Bize gelir kısa sürede beni seni elektrik gibi yaşatır.
Sonra fişi çeker bitiriverir, geçici, iizâf’i ve iğretidir bu Hayy!..
Yani insana halka işâret ettiği zaman GAYRı gösterir, AYRı gösterir.

Bu çok bunu birkaç kere söyledim ama ne kadar anlaşıldı tam anlatamıyorum.
Herhalde Canan’Lâ konuşmuştuk.
Bu hepimizdeki RABB’ın, şah damarımızdan yakîn olan RABB’ın ayrı olmadığını,
ASLında BİR olduğunu fakat şu anda herkes kendi içindeki şah damarından yakın RABB’ını bulmaya çalıştığı için sanki ayrıymış gibi düşünmekte onun için de BİZ BİR olamamaktayız.
Çünkü BİR olabilmek için BİZim; Beden, Nefis, Kalb aşamalarını aşmamız gerekir.
Hatta yani Kalbde Rasûlullah Sallallahu Aleyhi Vessellem Efendimizle buluşmamız gerekir.
Daha doğrusu Bedende biz mecburuz kimseyle buluşamayız. Buluşacağımız belli şeyler vardır.
Çoluk çocuğumuz, eşimiz gibi.
Ama Nefiste mutlaka Allah Dostlarıyla buluşmamız gerekiyor.
Yani Ehl-i Beyt Aleyhisselâmla,
Kalbde Rasûlullah Sallallahu Aleyhi Vessellemle,
Ruhta mecburen RABB’mızla, yani başka kim var ki. RABB, Allah celle celâlihunun kendinin Ana Sıfatıdır, Rububiyyetidir!.
Bir tanedir. İki tane değildir hâşâ!
Onun için dikkat etmemiz gerekiyor.
Kesrette halkın zâtına işâret eder.
“Sen dirisin, ben diriyim, o diri der!”
Hakikatte nedir?
El Hayy olan bir tek diri vardır o da Allah celle celâlihu dur.
Geri kalan diriler O’ndan alır geçici diriliği…

“Enerjiyi kebandan olıyor!” der işi bitiriverir.
“Ben âletlerle uğraşmayacağım!” der.
Burda ne hikmetse ben şey yapmışım.
Bir İhlas açıklamış zevk etmişim.
Burda aks geçti biliyorsunuz.
Bir şeyin karşıya vurup görünmesidir.
Eser peyda etmesidir. Sesin ışığın vs.
Raks sıçrayarak oynamaktır, dans etmektir.
Şeenullahtır!
Şu AN Allah’ın. Şe’en demek şu AN demektir.
Şu ANı şuhuda çıkarmaktır. Şâhide çıkarmaktır.
Şu ANı şâhide çıkarmak şe’endir.
Şimdi ne hal. Kader ne ise onu tecellî ettiriyor.
Biraz sonra başkası gelecek ama.
Şe’enullah çok hâreketlidir çünkü.
Var ediş. Yok ediş. Tekrar yenisini var ediş.
O kadar hızlı ki. Evet!
Burdaki nakkaş bütün kâinât nakışlarını yapan Ulu Nakkaştır.
Süsleme sanatkarımızdır.
Nakış tüm yaratıklardır.
Her şeyi ve her olayı ve her zamanı bir renge boyar.
İnsanlarda, renkleri taşlarlar.
Burda Devran bedenin devridir.
Bunu da ilk defa belki açıklıyor. Burda açıklıyor çünkü.
Ben pek açıklamadım şimdiye kadar.
Devran Bedenin Devridir.
Cisimlerin devridir yani.
Gerçekten atomdan kâinâta kadar her şey döner.
Seyran ise Nefsin Seyridir. Seyran eden nefistir, seyreden nefistir.
Cevlân. Cevl ne demek?
Cevl şu demek. Su buhara geçtiği zaman cevl etmiş olur.
Şu anda havada nem var ben göremiyorum onu.
Var ama göremiyorum yalnız. Cevl etmiş yani.
Madde sanki mânâya gelmiş gibi bir hal almış cevl.
Görüş, görüşün çekilimi yani.
Cevlân kalbin işidir.
Hayran ise Ruhun işidir.
Hayran kalan Ruhtur.
Aslında Nefis, Ruh penceresinden bakınca: “Offfff bu benmişim ya!” diyecek Ruha.
Ve hannas da böyledir ama tam tersi İblisce benzemektir!..



قُلْ أَعُوذُ بِرَبِّ النَّاسِ

“Kul e'uzü birabbinnâs
De ki: Sığınırım ben insanların Rabbine,” (Nâs 21/1)


مَلِكِ النَّاسِ

“Melikinnâs
İnsanların Melikine (mutlak sahib ve hakimine)” (Nâs 21/2)


إِلَهِ النَّاسِ

“İlahinnas
İnsanların İlâhınâs.” (Nâs 21/3)


مِن شَرِّ الْوَسْوَاسِ الْخَنَّاسِ

Min şerrilvesvasil hannâs
O sinsi vesvesenin şerrinden” (Nâs 21/4)


Soruluyor: “Hannâs nedir?” diye.
Cevap, Hannâs o dur ki İblisi sana gösterseler: “İyi bak. Baktın mı?”
“Baktım!.”
“Şimdi senin resmini çıkarıyoruz bak!”
“Aaaaaa aynısı!” dediği anda Nefsi Hannâstır o. Hannâstır.
Öyle bir kötüdür ki hiç ayıramıyor artık.
Kendisi mi öbürü mü belirsiz hale geçmiştir.

Burda ise Ruh ve Nefis, Ruhî Nefis, Mutmâinne Nefis tatmin olmuş nefistir o Ruhî Nefis.


يَا أَيَّتُهَا النَّفْسُ الْمُطْمَئِنَّةُ

" Ya eyyetühennefsülmutmeinnetü.: Ey mutmain olan nefs!” (Fecr 89/727)

Ruha hayran kalmıştır ve ondan oluvermiştir. Ruh olmuştur.
Onun için bazı şeyler tefsirinde Mutmâinne Nefis, Mutmâinne Ruh diye tercüme ediyorlar.
Eğer bu anlamda ise not düşmeleri lâzım.
Yani Ruhî Nefis demeleri lâzım bence.
Çünkü Allahu Zülcelal, Ruh olsaydı Ruh buyurdu.
Orda ruh var başka yerde.
Böyle yapmaz Allahu Zülcelal!
Nefis olan yere Ruh, Ruh olan yere Nefis!
Siz böyle anlayın buyurmaz hâşâ.
Ruh ise Ruh buyurur..
Ama buradaki ruh.
Açıklama yapmış kendisi zâten.
Ruhî Nefistir!
Evet şununla son verelim inşallah.



قُلْ هُوَ اللَّهُ أَحَدٌ

“Kul hüvallahü ehâd
De ki: O, Allah birdir.” (İhlâs 112/1)


اللَّهُ الصَّمَدُ

“Allahüs samed
Allah sameddir.” (İhlâs 112/2)


لَمْ يَلِدْ وَلَمْ يُولَدْ

“Lem yelid ve lem yuled
O, doğurmamış ve doğmamıştır.” (İhlâs 112/3)


وَلَمْ يَكُن لَّهُ كُفُوًا أَحَدٌ

“Ve lem yekün lehu küfüven ehâd
Onun hiçbir dengi yoktur.” (İhlâs 112/4)


“Kul hüve Allahü ehâd.” Kul deki, hüve o var ya evet.
O; Allahü, Allahtır. Ehâdü, ehâddır.
Yani O, O Allah ki Zâtı itibariyle bizâtihi aynı haysiyetiyledir.
Kendi oluşuyla ne haldeyse o haldedir. O durumdadır.
Bizim bilemediğimiz bir şeydir Ahadiyet!
Allahüs samed, Allah sameddir.
Bizi O’na istinadımız, senetlenişimiz,
Bizim O’nun nurundan yaradılışımız.
Bizim onun kaderiyle var oluşumuz ve devam edip bir hesaba çekilişimiz.
İstinadımız yani dayanağımız. Dayanmamız, güvenmemiz vesairemiz.
Bunun senedi, delili göstermek vs. hepsi tümü bizim O’na istinadımız itibariyle.
Ne demek itibariyle?
İtibar şudur, bir şeyin gerçek değil kararlaştırılan değeridir.
Muhtaç olunandır. Bir daha okuyorum.
Bizim ona istinadımız itibariyle muhtaç olunan demektir tek kelimeyle.
Biz O’na muhtacımız. Neden?
Çünkü istinadımız O’nadır. Muhtacız.
Bizi o yaratıyor. Bir kader çiziyor. Yaşıyor, yaşatıyor.
Kuralları koyuyor ve uygulatıyor ayrıca da.
Ensemizdende tutuyor yani. Bu kadar!
Bizi Muhtaç bırakıyor.İhtiyaçlar yaratıyor.
Efendim bizi Mecbur bırakıyor. Zorluyor.
Bizi Me’mur bırakıyor. Emrediyor.
Bizi Mahkum bırakıyor. Hükmediyor.
Niçin yapıyor?
Halifesi olalım diye yapıyor.
Öyle şeyler için yapıyor ki insan şaşa kalıyor.
Hayret ediyorsun.
Ama bu hükümleri başa koyuverdiğin vakit diyorsun ki: “Eyvah yandık!” der gibi.
Fakat bütün vasıflarını taşıyor.
Diyor ki: “Kâinâttaki bütün eşya hayvan senin emrinde. Ben de senin emrindeyim. Hadi bakalım.”
Allah celle celâlihu Es Sameddir.
Kendisi muhtaç değildir. Mutlaka muhtaç olunandır.
Bu Es Samed yansıması-Mazharı yine Muhammedî bir Sahibiyettir.
Devamlılık, med dâimi Muhammedî dâimiliğin sahibi oluşudur.
Allahu Zülcelal bu Es Samed Esmâsında Muhammed aleyhissalâtü vesselâm ’ da mazhar eder ancak. Evet.
“Lem yelidi velem yuled.”
Kendi Hüviyyeti, kimliği ve bizim Hüviyyetimiz itibariyle düşündüğümüz zaman doğurmadı ve doğrulmadı kardeşim!
Biz kendimize göre yorduğumuzda O’nun nasıl olduğunu düşünüyorsak doğurmadı ve doğrulmadı!.
“Lem yelidi velem yuled.”
“Ledde”si yok yani!.
“Velem yekülle hu küfüven ahad.”
Kendi Hüviyyeti ve bizim Hüviyyetimiz itibâreyli bir Ahad yansıması gibi gözüken, geçici kimlik sahibi gibi gözüken yaratık.
Hiçbir yaratık O’na küfüv, benzer, ve muadil ve zıt olamaz.
Yani onun bir küfüveni olamaz ona, muadili, zıddı, tersi vs. herhangi bir kıyasa girecek bir tarafı yoktur.


ZEVK 1068

Soyundu Ağaçlar Yine, Güz Müdür–Kış mıdır Bilmem?
İştirakte Bana Kuşlar, Yuh mu – Alkış mıdır Bilmem!
Bir Onulmaz Derde Sokan, Bizi Ateşiyle Yakan
Güzel midir? Gönül müdür? Göz mü–Bakış mıdır Bilmem?..


17.11.1994 08:21 dr..

Evet. İşte 1994 yılındaki zevkler, şiirler, zaman sanki bir hatıra defteri gibi bakıyorum altlarında hep.
11 ayın 17 si 94. 08:21 dr yazıyor daire yani.
Dairedeyken. 8:21 de başka birisi, 8:43 başkası böyle 9:50 hep böyle tümünde ama her birbirinden farklı artık o günler hep Ahadiyet geçmiş çünkü Ahadiyetle uğraşılmış.


ZEVK 1071

Gör Cemâl-i Ahadiyyeti!.. Perde Olmasın Seyre Kesret!
Üryan Olan – Ayân - Beyân (İbrahim Ol!) RABB’ın Ara!
Halil’e Çözdür Göz Bağın, Soyunsun Sûreti Sîret
Nuh’un Gemisine Gir - Gel! “Emân” Dalgaya - Dağlara!..


17.11.1994 10:08 dr..

Nuh’un gemisine gir sakın dalgaya ve dağlara dikkat et. Bu bu.

ZEVK 1072

Mevcûdu, Vücûd Zannetme! Zann, Korku-Hayal Girdabı
Dağ Gibi Akıllar Alçak, Tufan Dalgaları Yüce
Âşıkların AŞK Dediği, Kendin Bilmiş Aklın Adı
Peygamser’e (Sav) İtimat Et! Aklın Kurban Eyle Hoca!...


17.11.1994 10:13 dr..


Hoca yaaah!
Var mısın Aklını İbrahim aleyhisselâmın Naklinin önüne yatıracaksın!
Var mısın? “Kes!” diyeceksin.
Evet!..


اللّٰهُمَّ صَلِّ وَ سَلِّمْ عَلَي سَيِّدِنَا وَ مَوْلَانَا مُحَمَّدٍ عَبْدِكَ وَ نَبِيِّكَ وَ رَسُولُكَ وَ نَبِيُّ الْاُمِّيُّ وَ عَلَي اٰلِهِ وَالصَّحْبِهِ وَ أَهْلِ بَيْتِهِ

“Allahümme salli alâ seyyidinâ Muhammedîn Abdike ve Nebîyyike ve Resûlike ve Nebîyyül ümmîyyî ve alâ âlîhi vessahbihi ve ehlibeytihi.”


Subhaneke Allahümme ve bihamdike eşhedu enlâ ilahe illâ ente vahdeke Lâ şerike leke estağfiruke ve etuğbi ileyke.

Elhamdulillâhi Rabbül âlemin!

Allahu Zülcelal bizi affetsin, bağışlasın ve rahmetine gark etsin!
Yarım nefes yarım nefes olarak geçen, şimdiye kadar geçtiği gibi kalan ömrümüzde BİZi Rasûlullah Sallallahu Aleyhi Vessellem Efendimizin itikadına, İnancına, Ameline, Ahlâkına ve Hallerine ulaşmayı ve bunları yaşamak nasip etsin!.
BİZliğimizi bBİRliğimizi Rasûlullah Sallallahu Aleyhi Vessellem Efendimizin yüreğinde kılsın!
BİZi bütün kötülük ve şerlerden ve şeytanlıklardan korusun!
Şeytan işlerinden korusun!
Bu hususta BİZe vekil olsun!


“Subhânallahi ve bi hamdihi subhânallahu’l-azîm velâ havle velâ kuvvete illâ billâhi!l-aliyyü’l- azîm.”

Her ne ise geçen zaman içindeki yaramazlıklarımızı affetsin, bağışlasın!
Gelecekte BİZi Rızasında kılsın, duasında kılsın!
Rasûlullah Sallallahu Aleyhi Vessellem Efendimizin Şehâdetinde kılsın!
“Eşhedü en lâ ilâhe illâllah ve Eşhedü enne Muhammeder Rasûlullah!” nasib etsin!
Çöplükten Çöle inşallah şehâdet ile geçelim!.
Şefaat bulalım. İnâyet ve hidâyet bulalım!
Allahu Zülcelal BİZi korusun ve yardım etsin!
Birbirimizin duacısı olalım inşallah!


Esselâmu aleyküm ve rahmetullahi!…


(14 NisAN 2009 sohbeti bitmiştir.. )
Resim
Kullanıcı avatarı
nur-ye
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 9091
Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00

Re: İHLAS SÛRESİ

Mesaj gönderen nur-ye »

Resim

Fasil : TEFSİR BÖLÜMÜ - ESBAB-I NÜZULE DAİR
Konu : İhlas Suresi
Ravi : Ebu Vail
Hadis : Samed, efendilikte son mertebeye ulaşan efendidir."
HadisNo : 893

Kütübi Sitte



Resim
Resim
Kullanıcı avatarı
Gul
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 5155
Kayıt: 11 Haz 2009, 02:00

Re: İHLAS SÛRESİ

Mesaj gönderen Gul »

Resim

ZEVK - 1102
Zâhir-bâtın putların yak; buz gibi, eri de su ol...
"Esmâ-sıfat" tan tecellî; "Doğurtma-doğurma HAKK'ı..."
"SAMED" sırrında sâmimî, "AHAD" da arı-duru ol...
Teslim ol ve Tevhid eyle; "İHLÂS" sız çağırma HAKK'ı...

Kul İhvânî
Resim
Cevapla

“Divanında Muhammedi Tasavvuf” sayfasına dön