Regâib Kandilimiz mübârek olsun!

Mübarek Günlerimizde birbirimizi hatırlayalım.
Kullanıcı avatarı
mercan33
Yeni Üye
Yeni Üye
Mesajlar: 9
Kayıt: 26 Haz 2010, 18:50

Re: Regâib Kandilimiz mübârek olsun!

Mesaj gönderen mercan33 »

kulihvani yazdı:Mübârek Receb Ayının Regâib Gecesi tüm İslâm Âlemine Muhammedî Nur, Şuûr Ve uyanışlar getirsin!
Rabbü'l-âlemin, rahmetin kaynağından kalblerimize ihsanlar yağdırsın!
Maddî-mânevî birlik ve dirlik nasib etsin cümlemize...


Muhammedî Birlik ve Bizliğimizde Giyabi Dost duaları edelim İnşaallah..

Ebû Hureyre Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem)'den nakleder:
“Azîz ve Celîl olan Allah kıyâmet gününde şöyle buyuracak:
“Benim celâlim için birbirini sevenler bugün neredeler?
Benimkinden başka hiçbir gölgenin olmadığı bu günde onları gölgelendireyim!”
( Müslim, Birr, 37)
AMİN...
SEVELİM SEVELİM,BU DÜNYA KİMSEYE KALMAZ...
Kullanıcı avatarı
habibi
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 1059
Kayıt: 26 Eki 2008, 02:00

Re: Regâib Kandilimiz mübârek olsun!

Mesaj gönderen habibi »

habibi yazdı:Regaib Kandiliniz Mübarek Olsun

Cenâb-ı Hak buyuruyor:

“Gökleri ve yeri yarattığı günde Allah'ın yazısına göre Allah katında ayların sayısı on iki olup, bunlardan dördü haram aylarıdır. İşte bu doğru hesaptır. O aylar içinde (Allah'ın koyduğu yasağı çiğneyerek) kendinize zulmetmeyin…” (Tevbe, 36)



Rasûlullah (sav) buyuruyor:

“Zaman, Allah’ın gökleri ve yeri yarattığı günkü şekliyle dönmektedir. Bir yıl on iki aydır. Bunlardan dördü haram olan aydır. Üçü birbiri ardınca gelen, Zilkade, Zilhicce ve Muharrem’dir. Biri ise Cemaziyelâhir ile Şâbân arasında bulunan ve Mudar kabilesinin daha çok değer verdiği Receb ayıdır.” (Buhârî, Hac 132; Müslim, Kasâme 29)


Mücîbetü'l-Bâhiliyye, babasından (veya amcasından) naklen, babasının Rasûlullah (sav)'e elçi olarak gidip memleketine döndüğünü, bir yıl sonra -hali ve görünüşü oldukça değişmiş olarak- tekrar Hz. Peygamber'e gittiğini ve şöyle dediğini haber verdi:

“-Ey Allah'ın Rasûlü! Beni tanıdınız mı?” Hz. Peygamber:

"-Sen kimsin? (tanımadım)" buyurdu. Adam:

“-Bir sene önce size gelmiş olan Bâhilîyim” dedi. Hz. Peygamber:

“-Seni böylesine değiştiren nedir? Hâlbuki sen çok iyi görünüyordun” buyurdu. Adam:

“-Senden ayrıldığım günden beri, geceleri hariç, asla yemek yemedim” dedi. Bunun üzerine Rasûlullah (sav):

"-Kendine işkence etmişsin!" buyurdu ve ilâve etti:

"-Sabır ayı (Ramazan)’ı bütünüyle, diğer aylardan da birer günü oruçlu geçir." Adam:

“-Benim için bu sayıyı arttırınız. Zira benim gücüm bundan fazlasına yeter” dedi. Hz. Peygamber:

"-O halde her aydan iki gün oruç tut!" buyurdu. Adam:

“- Daha arttırınız” dedi. Hz. Peygamber:

"-Peki, her aydan üç gün!" buyurdu. Adam:

“- Biraz daha arttırınız” dedi. Hz. Peygamber de:

“-Haram aylarında (Receb, Zilkade, Zilhicce ve Muharrem) üç gün oruç tut, bırak; üç gün oruç tut, bırak; üç gün oruç tut, bırak." buyurdu ve üç parmağını birleştirip bırakmak suretiyle de fiilen gösterdi. (Ebû Dâvûd, Savm 55. İbni Mâce, Sıyâm 43)

[img]http://www.muhammedinur.com/resimler/cicekler/hbbi.jpg[/img]
Kullanıcı avatarı
tamersah tarik
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 778
Kayıt: 19 Eyl 2008, 02:00

Re: Regâib Kandilimiz mübârek olsun!

Mesaj gönderen tamersah tarik »

Gül bahçesine girenler gül olmasalar da gül kokarlar. Kainatın en güzel gülünün kokusunun üzerimizde olması temennisiyle Regaib Kandilimiz Mübarek Olsun
Resim
Kullanıcı avatarı
Ahmed
Admin
Admin
Mesajlar: 1128
Kayıt: 27 Şub 2010, 02:00

Re: Regâib Kandilimiz mübârek olsun!

Mesaj gönderen Ahmed »

Resim
***"En Kötü KÖRlük, gÖZünü GÖRmeyiştir!.." Kul İhvani
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: Regâib Kandilimiz mübârek olsun!

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim

REGÂİB KANDİLİMİZ

Mubârek Receb Ayının Regâib Gecesinde Tüm İslâm Âlemine,
Muhammedî Nur, Şuûr Ve UYaNışlar getirsin İnşae ALLAH!.

Rabbu'l-âlemin, Rahmetin Kaynağından kalblerimize ihsanlar yağdırsın!
Maddî-mânevî birlik ve dirlik nasib etsin cümlemize İnşâe ALLAH!.

Muhammedî BİRlik ve BİZliğimizde Giyâbî Dost DUAları edelim İnşâe ALLAH!.

Resim---Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem: “ Şu beş gecede yapılan duâ geri çevrilmez. Regâib gecesi, Şa'banın 15. gecesi, Cum'a, Ramazan bayramı ve Kurban bayramı gecesi.
(İbn-i Asâkir)

BİZ BİR-İZ-de;

Muhammedî Şuuru BİL-mede
Muhammedî Nûru BUL-mada
Muhammedî Sürurda OL-mada
Muhammedî Onuru YAŞA-mada;

Geçmişimiz İçin Muhammedî TEVBE BİZ-BİR-liğinde
Geleceğimiz İçin Muhammedî DUÂ BİZ-BİR-liğinde
Şu AN-ımız İçin Muhammedî RIZÂ BİZ-BİR-liğinde
Son Nefesimiz İçin Muhammedî ŞEHÂDET BİZ-BİR-liğinde,

Rağbetimiz OL-AN İlâhî Teveccühümüzün Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem de,
ÇoK TeN-de TEK cAN CEM’liğimiz İÇ-in BİZ BİR-İZ SEVgi SELi DuÂlarımızı edelim İnşâe ALLAH!.

Resim------Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem: “ Azîz ve Celîl olan ALLAH kıyâmet gününde şöyle buyuracak:”Benim celâlim için birbirini sevenler bugün neredeler? Benimkinden başka hiçbir gölgenin olmadığı bu günde onları gölgelendireyim!” buyurdu.
(Ebû Hureyre ra’dan; Müslim, Birr, 37)

Regâib : (Rağibe çoğulu) Çok istenilecek şeyler. Hediye, atiyye. Çok rağbet olunan şeyler. Bol bol ihsan etmek.

Rağbet : (Rağbet) İstek, arzu. İyi sayılmak. Bir şeyi çok iştiyakla istemek. İhlasla dua etmek, teveccüh etmek.

Regâib ise ilginçtir ki;…
Re-Gâib…
İçeride“”gâib” ki,
Gâib, şu ANda da olduğu hâlde gözükmeyen demektir.
Yitik, kayıp olmuş da aranan değildir..

Kendi kimlik ve kişilik “BEN”imizden tutun da, her şeye muhit iken şahdamarımızdan yakîn Olan ve olduğu hâlde gözükmeyen RABB’imize kadar nice gayblarımıza Rızâlarımızı ulaştırıcı, Rızâ buldurucu vesîlemiz Regâib Gecemiz..

Vahyî Rahmeten lil âlemin AYNamızdan yansıyan, Diri NAKLi hazır olduğu hâlde;
BİLemeyen, BULamayan, OLamayan ve YAŞAyamayan AKLımızın, çok RAĞBET ettiği İlâhî Hediyeyi, Rasûlî Regâibi ve neticede Rızaullaha nâil oluşu yaşayalım bu gecemizde BİZ BİR-likte DUÂ-larımızla İn şâe ALLAH! …

Nefsimizin Ana Yuvası “Sadr” larımızın Karanlık Labirentleri,
Bu gece şerh-şarh olur da biz de Muhammedî İZ-i izleyerek RABBımıza derhal RAĞBET edenlerden oluruz BU GECE-mizde İn şâe ALLAH!. …

Şerh açıklamalardır.
Îzahlardır risâleler de böyledir, şerhlerdir bunlar hep.
Sohbetler de sözlerin şerhleridir.
Zevkler sohbetlerin şerhleridir.
Hazlar da zevklerin öyledir Tasavvufta.
Aslında geri de dönersiniz.
Hazz, HAKK’tan gelir kimse bilemez.
Bunu Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem şerh eder, zevk eder.
Onu Ehl-i Beyt Aleyhi's-selâm ve ALLAH Dosdları şerh eder, sohbete dökerler.
Onlarda işte bize söz olarak aktarırlar.
Bizde anladığımızı anlarız gibi geri de döNebiliriz.
Ama aynı şeyler.
Zâten her şey AYNı ŞEYdir.
İki şey yoktur ki. İşte bu şerh.
Açmadık mı genişletmedik mi?
Şerh etmedik mi?

أَلَمْ نَشْرَحْ لَكَ صَدْرَكَ
Resim--- “E lem neşrah leke sadrek(sadreke).: Biz senin göğsünü açıp genişletmedik mi?”
(İnşirah 94/1)

Elem, E, mi soru işâreti. Lem değil mi? Olmadı mı? Yapmadık mı?
Neşrah, Ne Biz demektir.
Türkçedeki zamir gibidir yâni zamirdir.
Şeraha'dır fiilin aslı.
Elem Neşrah Biz şerh etmedik mi leke, senin için.
Sadrake, senin sadrını.
Nedir sadr?
Beden, nedir beden?
Beden bir tüm ki içerisinde Sadr (Nefs), Kalbi ve Rûhu tutar, KAB-dır..
Ve bu dördüyle imtihan olur insan Beden-Nefs-Kalb-Ruh..
İlâhe İllâ ALLAH!” demek zorundadırlar.

Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem Efendimizin SADR Şerhi, biliyorsunuz ki, şerh oluşu mi’rac sırasındadır.

Resim---Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem Efendimiz: “ Yeşil elbiseli iki kimse gördüm. Birinin elinde gümüşten bir ibrik diğerinde zümrütten bir leğen vardı. Beni alıp bir dağ başına götürdüler. Biri sırtım üzerine yatırdı. Göğsümü göbeğime kadar yardı. Hiç acı ve elem duymadım. Elini sokup ne varsa çıkardılar. O beyaz şey ile yıkayıp yerine koydular. Biri diğerine; " Kalk ben de hizmetimi yerine getireyim " dedi ve elini sokup yüreğimi çıkardı. İki parça etti ve içinden bir şey çıkarıp attı ve; " Senin vücûdunda şeytanın nasîbi bu idi. Çıkarıp attık. Ey Allahu teâlânın sevgilisi! Seni vesveseden ve şeytanın hîlesinden emîn ettik " dedi. Sonra yüreğimi kendi yanlarında olan latîf (hoş) ve yumuşak bir şey ile doldurdular. Nûrdan bir mühür ile mühürlediler.””
(Hadîs-i şerîf-Meâric-ün-Nübüvve)

Resim---Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem Efendimiz:Ben Kâbe'nin yanında uyur uyanık bir hâlde iken, iki kişi; içinde zemzem suyu bulunan bir tasla bana geldiler. Sadrım şerh edildi. Zemzem suyu ile yıkandı. Sonra yerine kondu. İlim, hikmet ve mârifet ile dolduruldu. Sonra burak getirildi. Onun üzerine binerek, Cebrâille berâber (mi'râca) gittim.””
(Hadîs-i şerîf-Buhârî)


أَلَمْ نَشْرَحْ لَكَ صَدْرَكَ

Resim ---“E lem neşrah leke sadrek(sadreke): Biz, senin göğsünü yarıp genişletmedik mi?””
(İnşirâh 94 /1)

Elem neşrah leke sadrek” teyiz.
Elem neşrah sadrak” hârika bir şeydir.
İslah olmamış bir Sadr nasıl İflah olmuş bir kalb olacak.
Nasıl DUYulacak ki Rasûlullah SALLallâhu aleyhi ve sellem, ALLAH’a UYulacak.

وَوَضَعْنَا عَنكَ وِزْرَكَ

Resim---“Ve veda'nâ anke vizrak(vizrake).: Senden yükünü indirmedik mi?”
(İnşirah 94/2)

Ve veda'nâ” Zâyi etmedik mi?
Yâni ayniyetini zâyi etmedik mi?.
Yâni senin ayniyetini sana yük getiren o var ya “AYN”.
“BEN” deyip duruyordun ya onu.
SALL etsen nereye taşıyacaksın ALLAHu Zu'l-Celâl'e ben kendim içim söylüyorum semer mi götüreceğim.
Hayır hayır!.
O YÜK-ten yâni onu indirmedik mi anlamında “dayk”.
Burdaki dayk, aşağılatmak, indirmek, kıymetini değerini gözde büyüklüğünü indirmek anlamında demek istiyorum.
Ve veda'nâ”, biz indirmedik mi.
Anke””bakın yine senin üzerinden “vızrak”, vızrını.
Neydi vızr?
Vızr, Rubûbiyet Sırlarının kendine sâhib çıkışıdır, insan yapar bunu.
Var ya “ben sana şunu yaparım”.
Var ya “ben bunu yaparım!..”
“Hadi yarım nefes al!” desen de alamayıverse gitti!.
Bu bu ciddi bir yüktür bu.
Bu bu insanların hepisi bundan mecburuz ayrıca.
Bizi böyle yapmasaydı imtihan edemezdi zâten.
Onun için böyle güzel yapmıştır ALLAHu Zu'l-Celâl.
Bu vızr, günah mıdır, vebal mıdır, ayıp mıdır, yasak mıdır bunların hepsi vızrdir.

الَّذِي أَنقَضَ ظَهْرَكَ

Resim---Ellezî enkada zahrek(zahreke).: O senin sırtını ezen yükü.”
(İnşirah 94/3)

“”Ellezî”, o ki, o yük ki, “enkada” seni enkaz hâline getiriyordu.
“”Zahrek”, sırtını, zahrını. Bu zahrı tanıyoruz değil mi biz?
Tanımaz mıyız “enkaz” hâline getiriyorduk bedenini bedenini.”
Şeytana uşaklık yapıyorduk.
Hizbu’ş- şeytanlık yapıyordun, senin dünyâ da âhirette ve dîninde!.
Enkada zahrak” işte bu ıslah olmamış akıldır ki iflah olabile nakli bula!. “
Ellezî enkada zahrak”, düpe düz zâhir oradaki kelimeye dikkat edin.
Senin zahrini-zâhirini böyle duman eden, bâtınınla buluşturmayan pası, pas gibi olan şeyi, ölüyü diriltmedik mi?.
Ölü dirilince sen bağlantıyı kurdun ya aradaki ölü parça dirildi ya gibi!. “
Ellezî enkada zahrak”, zahrak sırt demektir, arka demektir doğrudur bir şey dediğimiz yok.
Sırtında yükü taşıdığı için insan sırf sırt denmiştir.
Yoksa sırt o değildir şimdi.
Sırtta densin arka densin olsun bakalım.
Yâni sırtımla yükü taşıdığım için, indirmedik mi senin yükünü.
Çünkü her AKILa anlatılmıştır bu.
Hani bir hamalın sırtında yük var ya onun gibi anlatılıyor.
Olur, haklısın ama bu taraftan da diyorsun ki: “Halim Can bu var ya aynen bizim zâhir âlemimizi bizim üzerindeki onu ezen tonlarca ağırlığındaki AKIL gibidir.
Bu aklı adam ediverdiğimiz anda akıl hava gibi bizi yutar da bizim işimize yarar artık.
Dağ gibi bizi ezmez anlamında gözüküyor gibi.
Ellezî enkada zahrak.”

Bunları biz nerde görüyoruz Duhâ da tam net olarak.
Ve le sevfe yu’tîke rabbuke fe terdâ””
Kesinlikle sen ALLAH'ın vereceği ile sana itaat edeceklere râzı olacaksın. Râzı olduğu zaman ne olur?.

وَلَلْآخِرَةُ خَيْرٌ لَّكَ مِنَ الْأُولَى

Resim---“Ve le'l-âhıretu hayrun leke mine'l-ûlâ. :Şüphesiz senin için son olan, ilk olandan (ahiret dünyadan) daha hayırlıdır.””
(Duhâ 93/4)

Evet bakınız ALLAHu Zu'l-Celâl ne kadar açık buyuruyor: “Gerçekten âhiret senin için başlangıçtan hayırlıdır.” Neden?
Çünkü “E lem neşrah leke sadrak””
Evvelde olur ve Âhiri hazlırlamak içindir.
Doğrudur .
Hakîkaten bunun çok çeşitli sebeplerinden bir tânesi de budur.

وَلَسَوْفَ يُعْطِيكَ رَبُّكَ فَتَرْضَى

Resim---“Ve le sevfe yu’'tîke rabbuke fe terdâ. :Elbette RABBin sana verecek, böylece sen hoşnut kalacaksın.””
(Duhâ 93/5)

Ve le sevfe yu’tîke rabbuke fe terdâ”''
Kesinlikle sen ALLAH'ın vereceği ile sana itaat edeceklere râzı olacaksın. Râzı olduğu zaman ne olur?.

Resim---Yâ eyyetuhen nefsu'l-mutmainneh. İrciî ilâ rabbiki râdıyeten mardıyyeh. Fedhulî fî ibâdî Vedhulî cennetî:Ey o RABBına muti' olan nefs-i mutmeinne! Sen dön o RABBına hem râdıye olarak hem merdıyye de. Gir kullarım içine. Gir Cennetime”” (Fecr 89/27-30)

Ve bütün bunlar tüm sıkıntılardan kurtuluşla olur…

وَرَفَعْنَا لَكَ ذِكْرَكَ

Resim---“Ve refa'’nâ leke zikrak(zikrake): Senin şânını yüceltmedik mi?””
(İnşirah 94/4)

''Ve refa’nâ'' yüceltmedik mi. Leke bakın hep leke-lere dikkat edin!
Tümünde “yalnız Senin için, sana, senden, seni” böyle doğrudan doğruya.
Zikrake senin zikrini yüceltmedik mi?.
Zikrullah ve Zikru Rasûlullah.

ALLAH ve Rasûlaha Teslim olunuz.
ALLAH ve Rasûlune Îman ediniz.
ALLAH ve Rasûlune Tâbi olunuz ve
ALLAH ve Rasûlune İtaat ediniz.

Ve refa’nâ leke zikrak”,
Bizim nereden çıkacağımızı görüyor musunuz merdiveni.

فَإِنَّ مَعَ الْعُسْرِ يُسْرًا

Resim---“Fe inne maa'l-usri yusra(yusren): Demek ki zorlukla berâber bir kolaylık var””
(İnşirah 94/5)

Gerçekten demek ki zorlukla berâber bir kolaylık var. Bir usr var.

إِنَّ مَعَ الْعُسْرِ يُسْرًا

Resim---“İnne maa'l-usri yusrâ(yusren): Evet o zorlukla berâber bir kolaylık var””
(İnşirah 94/6)

''Yusran'', ''usri yusra'' evet.
Burda çok güzel bir incelik vardır Arapça'dan dolayı gelen.
Zorlukla berâber kolaylık kesin vardır.
Gerçekten güçlükle berâber bir kolaylık muhakkak vardır güzel.
O zaman iki tâne kolaylık iki tâne zorluk mu vardır diye insanın aklına geliyor. Ama öyle değildir.
Bu Arapça'nın yazım tarzından, oluşumdan dolayıdır.
Bir zorlukla iki kolaylık vardır.
Zâhir ve Bâtın arasında bir zorluk iki kolaylık getirir.
Geçmişe ve geleceğe kolaylık getirir. Sizin bir andaki TEVHİDiniz. Geçmişini bağışlar gelecekte ücret öder.
Bu Arapça'nın muazzam bir dil oluşundan böyledir.
Usr, bu âyetlerdeki usr kelimesi her iki kelime de Elif Lâm’lı olarak geçiyor. El-Usr olarak geçmiştir.
Halbuki burada belirtilen şey yusr kelimesi tek. Harf-i tarif tenvinli olduğu için kolaylık iki tâne zorluk bir tânedir.

فَإِذَا فَرَغْتَ فَانصَبْ

Resim---“Fe izâ ferağte fensab.:O halde boşaldın mı yine kalk yorul””
(İnşirah 94/7)

Fâriğ: İşini bitirmiş, boş kalmış, alâkasını kesmiş, rahat, vazgeçmiş, çekilmiş.

Mansab: Mansıb, merci, Merkez. Kaynak. Baş vurulacak yer. Mürâcaat edilecek yer. Dönülecek yer. Sığınılacak yer. * Söylenen sözün kendine fayda verdiği kimse.

''Fe izâ ferağa'', fâri de.
Fâri’ boşalmaktır. Vaz geçmektir. Boşalmaktır.
Havaya üfürülen nefes gibidir.
Fe izâ ferağte fensab.”
Fe izâ Eğer öyle boşalıverirsen ferağte fensab hemen nasbet bir yere mansab-neseb gibi.
Bir yere bağlan. Bir baba bul kendine, bir ana bul gibi yâni bağlan kendine neseb. Nasb et, bi yorul diye.
Ensab çünkü yorulmak demek ama yeniden çalış anlamını almıştır olunabilir .
Ama sen şu içindekini çıkar şişeni boşalt.
Güzel bir çalkala da ondan sonra da bunun içerine bir su, bal, süt, şarab bir şey doldur anlamında olduğu gözükmektedir.

وَإِلَى رَبِّكَ فَارْغَبْ

Resim---“Ve ilâ rabbike ferğab.:
Ve ancak RABBına rağbet et, hep ona doğrul””
(İnşirah 94/8)

Ve RABBine RAĞBEt et!.
Rabbike ferğab; burdaki reğabe köküne bakın.
O reğabenin yukarda da ferağtaki aynı rağe gâlibiyet onların görülebiliyor onu demek istiyorum.
Ferğabta ta yine başında fe vardır.
Ferağe ile bir be gelmiştir onu demek istiyorum.
Ordaki boşluk be'sini bulduğu anda rağbete döner o.
Ve ilâ rabbike ferğab, İşte o nefis boşluğunu aldığın anda araya be'yi attığında “men arefe nefsehu fakat arefe Rabbehu” oluverir demek istiyorum.
Ferağa ile ferğabın arasında sondan gelen -be- gelmiştir.
Ben bunu yapmam gerekir gibi rağbetini, gerçek bağını, yönelişini, arzunu, isteğini bütün daha doğrusu nefis, kalb ve ruh.

Beden nefis kalb ve ruh seviyelemeni, Göz,Gez, Arpacık, Hedef seviyesini buldu RABB’ine karşı.
“Ateş!” dediğinde RABB-ini BİLeceksin, BULacaksın, OLacaksın ve YAŞAyacaksın gibi.

Rağben kökü, râğib rağbetmek.
Dünyan, dînin ve ahîretinde, muzaffer olabilmek için başırılı olabilmek için RABB’ına karşı BİZ BİR BİLEliği kurmaktır "be".
"Be" aslında sırâtı mustakîmdir.
Aslında eliftir yatmış bir elif.
Bunun be de güzeldir.
Yâni bunun yuvarlanışı Nûr-u Mim gibi noktası da güzeldir onun için buyuruyor Ali Keremullâhi veche Efendimiz:

İlim bir nokta idi câhiller çoğalttı.”
“Aslında biz bir noktaydı ilim”
buyuruyor.

Bütün Kur’ân-ı Kerim Fâtiha'ya, Fâtiha besmele'ye, besmele -be- ye gelse.
-Be- aslında eliftir kalksa ortadan nokta kalsa o da benim.
Edeb bakımından söylüyor bunları. Çok hârikadır.

İdrak etmemizi nasib buyacağı REGÂİB RÜŞDümüde;

Selat u Selâm Rasûlullah SALLallâhu aleyhi ve sellem Efendimize olsun. Onu duyup ve uyanlara olsun.
Bütün geçmişlerimize olsun, büyüklerimize olsun.
ALLAHu Zu'l-Celâl bizi hakta ve hayırda kullansın.
Sıhhatlerimizi, ömürlerimizi, hayatlarımızı İnşâe ALLAH.

Şeriat-ı Garrâyı BİLmek, BULmak, OLmak ve YAŞAmakta Hasbî Hizmetçiler kılsın!.

Bizi dâima Rasûlullah SALLallâhu aleyhi ve sellem Efendimizin huzûrunda hazırında HaBîBî Hizmetçi olarak bulundursun!.

Bizi yanlışlardan, kötülüklerden, eğrilik çirkinliklerden şeytan ve şeytanlaşmışların şerlerinden, kötülüklerinden korusun!.
Ve lâ havle ve lâ kuvvete illa billâhi'l-aliyyi'l-azîm
SıRRına Erdirsin!.

ALLAHu Zu'l-celâl bütün güzellikleri özellikleriyle berâber yaşamak nasîb etsin hepimize İn şâe ALLAH!.
Rasûlullah SALLallâhu aleyhi ve sellem Efendimizin Muhteşem Muhammedî Gayretini BİLmeyi hepimize nasîb edip versin.
Ve bunu Şeriat-ı Garrâ'yı bilmekte kullanalım İn şâe ALLAH!..


ALLAHu Zu'l-Celâl Rasûlullah SALLallâhu aleyhi ve sellem Efendimizin Muhammedî Merhâmetini BULmamızı, Ehl-i Beyt Aleyhi's-selâmın edebiyle bulmamızı nasîb etsin ki bunu Târikatı Muhammedî Aleyhi's-selâmda kullanabilelim İn şâe ALLAH!..

ALLAHu Zu'l-Celâl Rasûlullah SALLallâhu aleyhi ve sellem Efendimizin Muhammedî Muhabbetinde OL-mayı nasib etsin İn şâe ALLAH!.
Ki bunu Mârifeti Rasûlullah Aleyhi's-selâmda yaşayabilelim yâni olabilelim bütün bunları Hakîkatı Muhammediye Aleyhi's-selâmı yaşamayı bize nasîb etsin İn şâe ALLAH!..


Hakîkatı Rasûlullah SALLallâhu aleyhi ve sellem Efendimizin Geliş Biliş Buluş, Oluş, Yaşayış HAKÎKAT-ı neyse biz bunu YAŞA-yalım ki Hakîkatı Muhammedî Aleyhi's-selâtı ve's-selâmın mazharı olalım ve Şehâdetine iştirak edelim İn şâe ALLAH!..

Rasûlullah SALLallâhu aleyhi ve sellem;
Bu âlemde Abdullah Aleyhi's-selâm olarak Rahmetenli'l-Âlemin iken,
Abdullah Aleyhi's-selâm olarak yaşarken son nefesinde hangi şehâdeti buyurduysa biz de o şehâdetiyle birlikte her AN olalım İn şâe ALLAH!..

Arzumuz, duâmız Her Zaman Her Yer ve Her Halde dâima bu olsun İn şâe ALLAH!.
ALLAHın izni ve inâyetiyle biz dâima,
Rasûlullah SALLallâhu aleyhi ve sellem Efendimizin özellik ve güzelilklerinde BİZ-BİR-İZ OL-alım İn şâe ALLAH!.

Yüce RABBımız ALLAH celle celâluhu,
Bu gece BİZe; Halis, Muhlis, Sâdık ve âdil Muhammedî EDEB-e girmeyi nasîb etsin İn şâe ALLAH!.

Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellemin BİZe sâhib çıkmasını ve BİZim de “O”na sâhib çıkıp bu çağımızda Sahâbeleri olmamızı nâsib buyursun İn şâe ALLAH!.

Maddî-manevî göğüslerimizi şarh etsin!
Şehâdetullaha uygun hâle getirsin!
Genişletsin ve Habibî Huzûra erdirsin!
Ki HAKK’ı Hazır bulalım ve Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem'in şânıyla şereflenelim pâk yüreğinde İn şâe ALLAH!.

Zor yolda, taşkınlık ve şaşkınlık içinde bocalayan Akıllarımıza, İlâhî ve Muhammedî Nakil kolaylığı Nûr-u MiM’i yetiştirsin İn şâe ALLAH!.

Yüce RABBımız ALLAH celle celâluhu,
Şu An içlerimizdeki karışıklığı boşaltıp (farig) Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellemle,
Ve dolayısıyla Kendi Zât-i Âlisine MANSABlanmayı nasib ve müyesser eylesin İn şâe ALLAH!.

Ve tıpkı BİZe, Öz Örnek Aziz Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem’inki gibi sâdece ve sâdece RABBİMİZE RAĞBET etmeyi bu hususlarda kendisinden Râzı Olmayı ve BİZDEN DE RÂZI OLMASINI ihsan etsin İn şâe ALLAH!.
Dost GÂİBÎ DUÂ-larımız BİZ-de BİR olsun İn şâe ALLAH!.

MuhaMMedî MuhaBBetlerimle Es SelâM!


Resim''Allahümme salli ve sellim ve bârik alâ seyyidinâ Muhammedîn abdike (Muhammedîyyeti) ve nebîyyike (Mahmudîyyeti) ve Resûlike (Ahmedîyyeti) ve Nebîyyûl-ümmîyyi (Habibîyyeti) ve alâ âlihi ves-sahbihi ve Ehl-i Beytihi...''Resim

Âmin!
Yâ Latîf!
Yâ Kerîm!
Yâ Rahîm!
Yâ Vedûd!
Yâ Fettâh
Yâ Gaffâr
Yâ Settâr

ALLAH celle celâluhu!
Âmin! Âmin! Âmin! Âmin!


MuhaMMedi MuHABBEtLerimİZLe!....

Resim
Resim
Kullanıcı avatarı
nur-ye
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 9089
Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00

Re: Regâib Kandilimiz mübârek olsun!

Mesaj gönderen nur-ye »

Resim



Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem in Receb Ayında sürekli OKU-duğu Duâsı:

Resim

Resim----"Allâhummme bâriklenâ fî Recebe ve şa’bâne ve belliğnâ Ramazâne: ALLAH'ım! Bize Receb'i ve Şa'ban'ı mübârek kıl ve bizi Ramazan'a ulaşdır"
(İbn Hanbel, Müsned, 1/259)




Resim''Allahümme salli ve sellim ve bârik alâ seyyidinâ Muhammedîn abdike (Muhammedîyyeti) ve nebîyyike (Mahmudîyyeti) ve Rasûlike (Ahmedîyyeti) ve Nebîyyûl-ummîyyi (Habibîyyeti) ve alâ âlihi ves-sahbihi ve Ehl-i Beytihi...''Resim
Resim
Kullanıcı avatarı
simurg
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 928
Kayıt: 01 Haz 2009, 02:00

Re: Regâib Kandilimiz mübârek olsun!

Mesaj gönderen simurg »

Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz Hazretleri,
sahabe-i kiram efendilerimizle birlikte bir yere giderlerken
bir kabrin yanından geçmişler.

o sırada Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem Efendimizin mübarek çehrelerinin hüzünlendiğini görmüşler
ve sormuşlar.
"Ya Resulullah, daima mütebessim olan çehrenizin üzüntülü hal aldığını gördük,
nedir sizin bu halinize sebep olanşey?"
Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem ise,
"Az evvel yanından geçtiğimiz kabirde yatan zatın azab içerisinde olduğunu gördüm,
üzüntüm bundandır.
Beni peygamber olarak gönderen Rabbime yemin ederim ki, Receb Ayı içerisinde tutmuş olduğu
1 gün nafile orucu bulunsaydı, bu azab ondan kaldırılacaktı."
.....

Bu Hadis-i Şerifi yeni öğrendim.
Sıhhat ve imkan bakımından oruc tutmaya gücü yetecek olan kardeşlerimi de
vakit varken haberdar etmek istedim.

Elbette bu mübarek zamanların bereket ve Rahmet vesilesi olduğu hepimizin malumu.

Rabbim Regaib Kandilimizi selamet vesilemiz etsin,
Kalbimizin nurlanmasına, günahlarımızın aff ve mağfiretine nail olmamıza vesile olsun inşaallah
Kandilimiz kutlu olsun.
Amin.
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: Regâib Kandilimiz mübârek olsun!

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim

24 - 25 Mayıs 2012 Perşembeyi Cumaya bağlayan gecemiz Regaib Kandilimiz,
Tüm Ümmet-i MuHaMMeD’e Mübârek olsun İnşâallah..



Muhammedî Şuuru BİL-mede
Muhammedî Nuru BUL-mada
Muhammedî Sürurda OL-mada
Muhammedî Onuru YAŞA-mada;


Geçmişimiz İçin Muhammedî TEVBE BİZ-BİR-liğinde
Geleceğimiz İçin Muhammedî DUA BİZ-BİR-liğinde
Şu AN-ımız İçin Muhammedî RIZA BİZ-BİR-liğinde
Son Nefesimiz İçin Muhammedî ŞEHÂDETBİZ-BİR-liğinde,


Rağbetimiz OL-AN İlahî Teveccühümüzün Rasûlullah sallallahu aleyhi vesellem de,
ÇoK TeN-de TEK cAN CEM’liğimiz İÇ-in BİZ BİR-İZ DuAmızı edelim İnşâallah!..


Resim
Euzubillahîmineşşeytanirracim.
Bismillâhirrahmânirrahîm

"Allahumme salli ve sellim ve barik ala seyyidina MuhaMMedîn abdike ve nebiyyike ve resulike ve nebiyyül ümmiyi ve ala alihi ve sahbihi ve ehli beytihi."

Ya Rabbulâlemin, ya Rasûllallah sallallahu aleyhi ve sellem istecertu.

Subhâneke Allâhumme ve bihamdike eşhedu en Lâ ilâhe illâ ente vahdeke la şerîke leke estağfiruke ve etûbu ileyke.
Elhamdülillahi Rabbil âlemin Yâ Rabbul âlemin.


Sonsuuuz hamdu senâ olsun. Bize sıhhat, zaman ve MuhaMMedî Hasbî Hizmette kullanma şuuru verdiği için.
Bizi El Zâhirinde tuttuğu için bize El Bâtınını anlama imkanı, evvel ve âhirimizi düşünme imkanı ve akıl selâmeti sağladığı için Rabbımıza sonsuuuz şükürler olsun.İnşae ALLAH!. Âmin!..
Resim
Kullanıcı avatarı
tamersah tarik
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 778
Kayıt: 19 Eyl 2008, 02:00

Re: Regâib Kandilimiz mübârek olsun!

Mesaj gönderen tamersah tarik »

Resim
Resim
Kullanıcı avatarı
Ahmed
Admin
Admin
Mesajlar: 1128
Kayıt: 27 Şub 2010, 02:00

Re: Regâib Kandilimiz mübârek olsun!

Mesaj gönderen Ahmed »

Resim

TÜM MUHAMMEDİ CANLARIN REGAİB KANDİLİ MÜBAREK OLSUN, HAYRLARA VESİLE OLSUN, DERTLİLERE DEVÂ, BORÇLULARA EDÂ, HASTALARA ŞİFÂ VERSİN RABBÜLÂLEMÎN İNŞAALLAH!
***"En Kötü KÖRlük, gÖZünü GÖRmeyiştir!.." Kul İhvani
Kullanıcı avatarı
HAYY-DOST
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 1856
Kayıt: 16 May 2009, 02:00

Re: Regâib Kandilimiz mübârek olsun!

Mesaj gönderen HAYY-DOST »


Sevgi, Muhabbet, Af ve Mağfiret dolu geceler dilerim.
Bir ömür boyu yaşanan geceleriniz ve gündüzleriniz, böyle geçsin inşallah..
Peygamber'imiz Sallalahu Aleyhi Vesselam Efendimiz2in;
Eliyle gülün,
Diliyle övünün,
Tövbesiyle dövünün,
İnşaeAllah ..
..
Resim
Kullanıcı avatarı
habibi
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 1059
Kayıt: 26 Eki 2008, 02:00

Re: Regâib Kandilimiz mübârek olsun!

Mesaj gönderen habibi »




" ilahî ente maksudî ve rîzake matlûbî "

Allah' ım maksadım SENSİN arzum, rızan ve hoşnutluğun..
[img]http://www.muhammedinur.com/resimler/cicekler/hbbi.jpg[/img]
Kullanıcı avatarı
eyup
Dost Üye
Dost Üye
Mesajlar: 68
Kayıt: 23 Mar 2007, 02:00

Re: Regâib Kandilimiz mübârek olsun!

Mesaj gönderen eyup »

Değerli Muhammedinur Canlarının ve Tüm islam aleminin Regaip kandilinin hayırlara vesile olmasını diliyorum.

Saygı ve muhabbetlerimle..
.
Kullanıcı avatarı
Gul
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 5150
Kayıt: 11 Haz 2009, 02:00

Re: Regâib Kandilimiz mübârek olsun!

Mesaj gönderen Gul »

Aklımda kaldığı kadarıyla Münir Derman Hocamız bir sohbetinde "ne gündüzü hep gece hep gece.." demekteydi...

Gündüzü geceye dönenlerin gecesi aydınlansın, Regâib Kandilimiz mübârek olsun inşALLAH.
Resim
Kullanıcı avatarı
kurt26
Dost Üye
Dost Üye
Mesajlar: 63
Kayıt: 13 May 2012, 21:50

Re: Regâib Kandilimiz mübârek olsun!

Mesaj gönderen kurt26 »

Regaib Kandiliniz mübarek olsun.
Allahım "Bismillahirrahmanirrahim"in hakkı için, alemlere rahmet olarak gönderdiği zata ve bütün al ve ashabına ,Senin rahmetine ve onun hürmetine yaraşır bir şekilde salat ve selam et.(amin)
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: Regâib Kandilimiz mübârek olsun!

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim

Receb-Ragbet ve Regâib kandili..

Önümüzdeki 16 Mayıs 2013 Perşembe-Cuma gecesi kandili..

Bu ÖZel-Güzel Gecemizin -> MuhaMMedî Şuuru BİLiş- MuhaMMedî Nuru BULuş- MuhaMMedî SüRuruda OLuş ve MuhaMMedî ONURu Yaşayış Şerefi GÜN-Eşimizin DOĞduğu batmayan GÜNdüzümüz olmasını ve de TüMM ÜMMet-i MuhaMMedin İslah ve İflahına vesile Olmasını RaBBımız Teâlâ’dan niyaz ederiMm..


Reğabe: bir şeyi çok iştiyakla istemek, arzulamak, ona karşı meyletmek ve onu elde etmek için çaba sarf etmektir.
Râgıb: Ragbeteden, İsteyen.
Reğîb: "reğabe"'den türemiş olan bir isimdir ve kendisine rağbet edilen, arzulanan, taleb edilendir.
Regâib: (Ragibe. çğl) Çok istenilecek şeyler. Hediye, atiyye. Çok rağbet olunan şeyler. Bol bol ihsan etmek.

Üç ayların ilki Receb'in ilk cuma gecesine Regaib gecesi denir.
ALLAH celle celâluhu bu gecede, insanlara mü’minlere, ragibetler-lütf u ihsanlar-ikramlar yapar. Bu geceye hürmet edenleri affeder. Bu gece yapılan duâ kabul olur, namaz, oruç, sadaka gibi ibâdetlere, sayısız sevablar verilir. Perşembe günü oruç tutup, gecesini de ihyâ etmek çok sevabtır. Receb ayında oruç tutmak faziletlidir.
Regâib kelimesi Kur'ân'da geçmemektedir. Ancak "reğabe"den türemiş olan çeşitli kelimeler, Kur'ân'da sekiz yerde geçmekte ve "reğabe"nin ifâde ettiği mânâ için kullanılmaktadırlar.

Eşhuru'l-Hurum-Haram Aylar.. Hürmete lâyık emredilmiş aylar.. Zilkâde, Zilhicce, Muharrem, Receb..

إِنَّ عِدَّةَ الشُّهُورِ عِندَ اللّهِ اثْنَا عَشَرَ شَهْرًا فِي كِتَابِ اللّهِ يَوْمَ خَلَقَ السَّمَاوَات وَالأَرْضَ مِنْهَا أَرْبَعَةٌ حُرُمٌ ذَلِكَ الدِّينُ الْقَيِّمُ فَلاَ تَظْلِمُواْ فِيهِنَّ أَنفُسَكُمْ وَقَاتِلُواْ الْمُشْرِكِينَ كَآفَّةً كَمَا يُقَاتِلُونَكُمْ كَآفَّةً وَاعْلَمُواْ أَنَّ اللّهَ مَعَ الْمُتَّقِينَ
İnne iddete'ş-şuhûri indallâhisnâ aşera şehren fî kitâbillâhi yevme halaka's-semâvâti ve'l-arda minhâ erbeatun hurum(hurumun) zâlike'd-dînu'l-kayyimu fe lâ tazlimû fîhinne enfusekum ve kâtilû'l-muşrikîne kâffeten kemâ yukâtilûnekum kâffeh(kâffeten), va'lemû ennallâhe mea'l-muttekîn: "Şüphesiz ALLAH’ın gökleri ve yeri yarattığı günkü yazısına göre ayların sayısı on ikidir. Bunlardan dördü haram aylardır. İşte bu, ALLAH’ın dosdoğru kÂnunudur. Öyleyse o aylarda kendinize zulmetmeyin."
(Tevbe Suresi, 36)

Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem:Muhakkak zaman, Allah’ın yarattığı günkü şekliyle akıp gitmektedir. Yıl on iki aydır. Bunlardan dördü haram aylardır. Ve üçü ard arda gelmektedir. Zilkade, Zilhicce, Muharrem bir de Cemâziye’l-âhirle Şaban ayları arasında gelen Receb ayıdır."
(Buhârî, Tefsir, Sure, 8,9)

Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem:Zaman, döne döne ALLAH'ın arz ve semâvâtı yarattığı gündeki düzenini tekrar buldu. Sene on iki aydır. Bunlardan dördü haram aydır. Haram aylar da üç tânesi peş peşe gelir: "Zilkade, Zilhicce ve Muharrem. Bir de Cumâdî ve Şâban ayları arasında yer alan Mudarlılar'ın Receb'i." buyurmuştur.
(Buhârî, Hac 132)

Receb, Muharremden sonra 4.üncü HÜRMet Ayıdır..

Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem: “"Receb ayı ALLAH’ın ayı, Şaban benim ayım, Ramazan da ümmetimin ayıdır." buyurmuştur.
(Aclûnî, Keşfu’l-Hafâ, 1/423; Camiü's-Sağîr, Deylemî)

Receb ayı girdiğinde Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem: "ALLAHım! Receb ve Şaban'ı bize mübârek kıl ve bizi Ramazan ayına ulaştır." buyururdu.
(Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/259; Beyhakî)

Regâib Kandili Gecesi öncesi gündüzünü-Perşembe gününü oruç tutup, gecesini de ihya etmek çok sevabtır. Receb ayında oruç tutmak faziletiyle ilgili Hadis-i Şerifler:

Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem:Ramazan ayı dışında ALLAH rızâsı için bir gün oruç tutan, iyi bir yarış atının bir asırda alacağı mesâfe kadar Cehennemden uzaklaşır.buyurmuştur.
(Ebu Ya'lâ)

İbn-i Abbas radiyallâhu anhu:Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem Receb ayında bazen o kadar çok oruç tutardı ki, biz O’nu hiç iftar etmeyecek zannederdik. Bazen de o kadar çok iftar ederdi ki, biz O’nu hiç oruç tutmayacak zannederdik.buyurmuştur.
(Müslim)

Abbâd b. Hanîf radiyallâhu anhu anlatıyor: Saîd b. Cübeyr radiyallahu anhu'a Receb ayındaki oruçtan sordum. Bana şu cevâbı verdi: İbn-i Abbâs radiyallâhu anhu 'ı dinledim, şöyle demişti:Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem ), Receb ayında bazı yıllarda öyle oruç tutardı ki biz:(Gâliba) hiç yemeyecek (ayın her gününde tutacak)derdik. (Bazı yıllarda da öyle) yerdi ki biz:(Gâliba) hiç oruç tutmayacak!’ derdik."
(Buhârî, Savm 53)

Âişe radiyallâhu anhâ vâlidemiz:Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem pazartesi ve perşembe günleri oruç tutmaya çok önem verirdi.Ameller ALLAHu Teâlâya pazartesi ve perşembe günleri arz edilir. Ben de amelimin ALLAH’a oruçlu iken arz edilmesini istiyorum.buyururdu.
(Tirmizî)

Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem: “Her ayda üç gün oruç tutan bir ayı tamâmen oruç tutmuş sayılır. buyurmuştur.
(Nesâî)

Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem:Her ayda üçer gün ve Ramazan aylarında oruç tutmak senenin tamâmını oruç tutmak gibidir.buyurmuştur.
(Müslim; Ebû Dâvûd)

Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem :Receb-i şerîf’in birinci gününde oruç tutmak, üç senelik; ikinci günü sâim (oruçlu) olmak iki senelik, yine şehr-i mezkûrun (bu ayın) üçüncü günü oruçlu bulunmak, bir senelik günâh-ı sağîreye (küçük günahlara) keffâret olur. Bunlardan sonra beher günü bir aylık sagîyr (küçük) günahın afv ve mağfiretine (bağışlanmasına) medar olur.buyurmuştur.
(Kenzü’l-İrfan s: 27 Süyûtî’nin Câmiü’s-Sağîr’inden)

Ragbet GecemİZde MuhaMMedî DUÂya Ragbet edelim İn şâe ALLAH!:

Mubârek Receb Ayının Regâib Gecesinde Tüm İslâm Âlemine,
Muhammedî Nur, Şuûr Ve UYaNışlar getirsin İnşae ALLAH!.

Rabbu'l-âlemin, Rahmetin Kaynağından kalblerimize ihsanlar yağdırsın!
Maddî-mânevî birlik ve dirlik nasib etsin cümlemize İnşâe ALLAH!.

Muhammedî BİRlik ve BİZliğimizde Giyâbî Dost DUAları edelim İnşae ALLAH!.

Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem:Şu beş gecede yapılan duâ kabul edilir, geri çevrilmez. Regaib gecesi, Şabanın 15. gecesi, Cuma geceleri, Ramazan bayramı ve Kurban bayramı geceleri.)buyurmuştur.
(İbn-i Asâkir)

MuhaMMedî MeLÂMîler çok iyi bilirler ki ASLa SILA-ya SALLın HaYY YOLU-GÖRevlisi-ETKili-yETKİlisi Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve selemdir ki O Yüce ZÂTa ULAŞımda SALLâvâtlarladır her zaman, her yer, her halde OLduğu gibi Ragbet Gecemizde de..


إِنَّ اللَّهَ وَمَلَائِكَتَهُ يُصَلُّونَ عَلَى النَّبِيِّ يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا صَلُّوا عَلَيْهِ وَسَلِّمُوا تَسْلِيمًا

İnnallâhe ve melâiketehu yusallûne alen nebiyyi, yâ eyyuhâllezîne âmenû sallû aleyhi ve sellimû teslîmâ: Muhakkak ki ALLAH ve melekleri, Nebî'ye (Peygamber'e) salat ederler. Ey âmenû olanlar (ölmeden önce ALLAH'a ulaşmayı dileyenler), siz (de) O'na salat edin! Ve (O'na) teslim olarak salat edin!
(el-Ahzâb, 33/56)

Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem: "Kim bana (bir kere) salât okursa ALLAH da ona 10 salât okur ve 10 günahını affeder, (mertebesini) 10 derece yükseltir."
(Nesâî, Sehv 55)

Salâvâtın dille söylenmesi çok kolaydır, hattâ doldur teybe akşama kadar okusun!..
Önemli Olan Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve selemi SüNNet-i Seniyyesi yâni kendisinin hayâtı boyunca uygulayıp bize de EMRettiği Şeriat-ı Garra Tatbikatıdır..
Salâvât, Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem'in mübârek bedenine ulaşım değil, el ÂN Kulluk İmtihanı sahasında Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve selemin ->İnancına-İmanına, Ameline, Ahlâkına ve Hâllerine ULAŞımdır Salâvât…


قُلْ إِن كُنتُمْ تُحِبُّونَ اللّهَ فَاتَّبِعُونِي يُحْبِبْكُمُ اللّهُ وَيَغْفِرْ لَكُمْ ذُنُوبَكُمْ وَاللّهُ غَفُورٌ رَّحِيمٌ

Kul in kuntum tuhibbûnallâhe fettebiûnî yuhbibkumullâhu ve yagfir lekum zunûbekum, vallâhu gafûrun rahîm: De ki: “Eğer siz ALLAH'ı seviyorsanız, o taktirde bana tâbi olunuz ki ALLAH da sizi sevsin ve sizin günahlarınızı mağfiret etsin (sevaba çevirsin). Ve ALLAH "Gafur"dur, "Rahîm"dir.
(Âl-i İmrân, 3/31)

Bu Ragbet-Yakınlık Kandilimizde büyük ve küçük günahlarımız için,
Geçmişimiz İçin Muhammedî TEVBE BİZ-BİR-liğinde
Geleceğimiz İçin Muhammedî DUÂ BİZ-BİR-liğinde
Şu AN-ımız İçin Muhammedî RIZÂ BİZ-BİR-liğinde
Son Nefesimiz İçin Muhammedî ŞEHÂDET BİZ-BİR-liğinde,

Rağbetimiz OL-AN İlâhî Teveccühümüzün Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem de,
ÇoK TeN-de TEK cAN CEM’liğimiz İÇ-in BİZ BİR-İZ SEVgi SELi DuÂlarımızı edelim İnşâe ALLAH!.


Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem: Azîz ve Celîl olan ALLAH kıyâmet gününde şöyle buyuracak:Benim celâlim için birbirini sevenler bugün neredeler? Benimkinden başka hiçbir gölgenin olmadığı bu günde onları gölgelendireyim!buyurdu.
(Ebû Hureyre ra’dan; Müslim, Birr, 37)

*

KULu (Abdullah) ile RABBi'l-Âlemin ARAsındaki gerçek Ragbet, Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem Efendimizin şahsında İnşirah Sûresinde BİLdirilmiştir:


Regâib : (Rağibe çoğulu) Çok istenilecek şeyler. Hediye, atiyye. Çok rağbet olunan şeyler. Bol bol ihsan etmek.
Rağbet : (Rağbet) İstek, arzu. İyi sayılmak. Bir şeyi çok iştiyakla istemek. İhlasla dua etmek, teveccüh etmek.
Regâib kelimesi ilginçtir ki;… Re-Gâib ->İçeride ->gâib ki,
Gâib, şu ANda da olduğu hâlde gözükmeyen demektir. Yitik, kayıp olmuş, aranan değildir..

Kendi kimlik ve kişilik
BENimizden tutun da, her şeye muhit iken şahdamarımızdan yakîn Olan ve olduğu hâlde gözükmeyen RABB’imize kadar nice gayblarımıza Rızâlarımızı ulaştırıcı, Rızâ buldurucu vesîlemiz Regâib Gecemiz..

Vahyî Rahmeten li’l- âlemin AYNamızdan yansıyan, Diri NAKLi hazır olduğu hâlde;

BİLemeyen, BULamayan, OLamayan ve YAŞAyamayan AKLımızın, çok RAĞBET ettiği İlâhî Hediyeyi, Rasûlî Regâibi ve neticede Rızaullaha nâil oluşu yaşayalım bu gecemizde BİZ BİR-likte DUÂ-larımızla İn şâe ALLAH! …

Nefsimizin Ana Yuvası
Sadrlarımızın Karanlık Labirentleri,
Bu gece şerh-şarh olur da biz de Muhammedî İZ-i izleyerek RABBımıza derhal RAĞBET edenlerden oluruz BU GECE-mizde İn şâe
ALLAH!. …

Şerh açıklamalardır. Îzahlardır risâleler de böyledir, şerhlerdir bunlar hep.
Sohbetler de sözlerin şerhleridir. Zevkler sohbetlerin şerhleridir. Hazzlar da zevklerin şerhleridir, böyledir Tasavvufta.
Aslında geri de dönersiniz. Hazz,
HAKK’tan gelir kimse bilemez.
Bunu Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem şerh eder, zevk eder.
Onu Ehl-i Beyt Aleyhi's-selâm ve
ALLAH Dosdları şerh eder, sohbete dökerler.
Onlarda işte bize söz olarak aktarırlar. Bizde anladığımızı anlarız gibi geri de döNebiliriz.
Ama aynı şeyler. Zâten her şey AYNı ŞEYdir. İki şey yoktur ki. İşte bu şerh..
Açmadık mı genişletmedik mi? Şerh etmedik mi?


أَلَمْ نَشْرَحْ لَكَ صَدْرَكَ

“E lem neşrah leke sadrek(sadreke).: Biz senin göğsünü açıp genişletmedik mi?”
(İnşirah 94/1)

E lem? soru işâreti? değil mi? Olmadı mı? Yapmadık mı?
Neşrah, Ne Biz demektir. Türkçedeki zamir gibidir yâni zamirdir.
Şeraha'dır fiilin aslı. Elem Neşrah Biz şerh etmedik mi leke, senin için. Sadrake, senin sadrını.
Nedir sadr? Beden, nedir beden?
Beden bir tüm ki içerisinde Sadr
(Nefs), Kalbi ve Rûhu tutar, KAB-dır.. Ve bu dördüyle imtihan olur insan.. Beden-Nefs-Kalb-Ruh.. “ İlâhe İllâ ALLAH!” demek zorundadırlar.

Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem:Ben Beytte-Kâbe’de uyku ile uyanıklık arasında bir halde ikenÜç kişinin arasındakidiye bir ses duydum. sonra içinde zemzem olan altın bir tas-leğen getirildi. Birisi göğsümü, karnımın alt tarafına kadar yardı. Kalbim dışarı çıkarıldı Zemzem suyu ile yıkandı sonra yerine kondu. Sonra ona iman ve hikmet dolduruldu.buyurmuştur.
(Tirmizî, Hadis no: 3346)

Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem Efendimizin SADR Şerhi, biliyorsunuz ki, şerh oluşu mi’rac sırasındadır.

Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem Efendimiz:Yeşil elbiseli iki kimse gördüm. Birinin elinde gümüşten bir ibrik diğerinde zümrütten bir leğen vardı. Beni alıp bir dağ başına götürdüler. Biri sırtım üzerine yatırdı. Göğsümü göbeğime kadar yardı. Hiç acı ve elem duymadım. Elini sokup ne varsa çıkardılar. O beyaz şey ile yıkayıp yerine koydular. Biri diğerine; " Kalk ben de hizmetimi yerine getireyim " dedi ve elini sokup yüreğimi çıkardı. İki parça etti ve içinden bir şey çıkarıp attı ve; " Senin vücûdunda şeytanın nasîbi bu idi. Çıkarıp attık. Ey ALLAHu teâlâ'nın sevgilisi! Seni vesveseden ve şeytanın hîlesinden emîn ettik " dedi. Sonra yüreğimi kendi yanlarında olan latîf (hoş) ve yumuşak bir şey ile doldurdular. Nûrdan bir mühür ile mühürlediler.””
(Hadîs-i şerîf-Meâric-ün-Nübüvve)

---Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem Efendimiz:Ben Kâbe'nin yanında uyur uyanık bir hâlde iken, iki kişi; içinde zemzem suyu bulunan bir tasla bana geldiler. Sadrım şerh edildi. Zemzem suyu ile yıkandı. Sonra yerine kondu. İlim, hikmet ve mârifet ile dolduruldu. Sonra burak getirildi. Onun üzerine binerek, Cebrâille berâber (mi'râca) gittim.””
(Hadîs-i şerîf-Buhârî)


أَلَمْ نَشْرَحْ لَكَ صَدْرَكَ

---“E lem neşrah leke sadrek(sadreke): Biz, senin göğsünü yarıp genişletmedik mi?””
(İnşirâh 94 /1)

“Elem neşrah leke sadrek” teyiz. “Elem neşrah sadrak” hârika bir şeydir.
İslah olmamış bir Sadr nasıl İflah olmuş bir kalb olacak.
Nasıl DUYulacak ki Rasûlullah SALLallâhu aleyhi ve sellem,
ALLAH’a UYulacak.


وَوَضَعْنَا عَنكَ وِزْرَكَ
---“Ve veda'nâ anke vizrak(vizrake).: Senden yükünü kaldırmadık mı?”
(İnşirah 94/2)

“Ve veda'nâ” Kaldırmadık mı?
“Anke” ” senin üzerindeki “vızrak” yükünü helâk etmedik mi?


الَّذِي أَنقَضَ ظَهْرَكَ

---Ellezî enkada zahrek(zahreke).: O senin sırtını ezen yükü.”
(İnşirah 94/3)

“”Ellezî, o ki, o yük ki,enkadaseni enkaz hâline getiriyordu.
“”Zahrek, sırtını, zahrını. Bu zahrı tanıyoruz değil mi biz?
Tanımaz mıyız
enkazhâline getiriyorduk bedenini.”
Şeytana uşaklık yapıyorduk. Hizbu’ş- şeytanlık yapıyordun, senin dünyâ da âhirette ve dîninde!.

“Enkada zahrak” işte bu ıslah olmamış akıldır ki iflah olabile nakli bula!. “
“Ellezî enkada zahrak”, düpe düz zâhir oradaki kelimeye dikkat edin.
Senin zahrini-zâhirini böyle duman eden, bâtınınla buluşturmayan pası, pas gibi olan şeyi, ölüyü diriltmedik mi?.
Ölü dirilince sen bağlantıyı kurdun ya aradaki ölü parça dirildi ya gibi!.
“
“Ellezî enkada zahrak”, zahrak sırt demektir, arka demektir doğrudur bir şey dediğimiz yok.
Sırtında yükü taşıdığı için insan sırf sırt denmiştir. Yoksa sırt o değildir şimdi.
Sırtta densin arka densin olsun bakalım.
Yâni sırtımla yükü taşıdığım için, indirmedik mi senin yükünü. Çünkü her AKILa anlatılmıştır bu.
Hani bir hamalın sırtında yük var ya onun gibi anlatılıyor.
Olur, haklısın ama bu taraftan da diyorsun ki:
“Halim Can bu var ya aynen bizim zâhir âlemimizi bizim üzerindeki onu ezen tonlarca ağırlığındaki AKIL gibidir.
Bu aklı adam ediverdiğimiz anda akıl hava gibi bizi yutar da bizim işimize yarar artık.
Dağ gibi bizi ezmez anlamında gözüküyor gibi.

“Ellezî enkada zahrak.”

Bunları biz nerde görüyoruz Duhâ da tam net olarak.
“Ve le sevfe yu’tîke rabbuke fe terdâ”” Kesinlikle sen ALLAH'ın vereceği ile sana itaat edeceklere râzı olacaksın. Râzı olduğu zaman ne olur?.


وَلَلْآخِرَةُ خَيْرٌ لَّكَ مِنَ الْأُولَى

---“Ve le'l-âhıretu hayrun leke mine'l-ûlâ. :Şüphesiz senin için son olan, ilk olandan (ahiret dünyadan) daha hayırlıdır.””
(Duhâ 93/4)

Evet bakınız ALLAHu Zu'l-Celâl ne kadar açık buyuruyor:Gerçekten âhiret senin için başlangıçtan hayırlıdır.”" Neden?
Çünkü
E lem neşrah leke sadrak”” Evvelde olur ve Âhiri hazlırlamak içindir. Doğrudur .
Hakîkaten bunun çok çeşitli sebeplerinden bir tânesi de budur.


وَلَسَوْفَ يُعْطِيكَ رَبُّكَ فَتَرْضَى

---Ve le sevfe yu’'tîke rabbuke fe terdâ. :Elbette RABBin sana verecek, böylece sen hoşnut kalacaksın.””
(Duhâ 93/5)

“Ve le sevfe yu’tîke rabbuke fe terdâ”''
Kesinlikle sen ALLAH'ın vereceği ile sana itaat edeceklere râzı olacaksın. Râzı olduğu zaman ne olur?.

---Yâ eyyetuhen nefsu'l-mutmainneh. İrciî ilâ rabbiki râdıyeten mardıyyeh. Fedhulî fî ibâdî Vedhulî cennetî: Ey o RABBına muti' olan nefs-i mutmeinne! Sen dön o RABBına hem râdıye olarak hem merdıyye de. Gir kullarım içine. Gir Cennetime””
(Fecr 89/27-30)

Ve bütün bunlar tüm sıkıntılardan kurtuluşla olur
…

وَرَفَعْنَا لَكَ ذِكْرَكَ

---Ve refa'’nâ leke zikrak(zikrake): Senin şânını yüceltmedik mi?””
(İnşirah 94/4)

''Ve refa’nâ'' yüceltmedik mi. Leke bakın hep leke-lere dikkat edin!
Tümünde
yalnız Senin için, sana, senden, seniböyle doğrudan doğruya.
Zikrake senin zikrini yüceltmedik mi?.
Zikrullah ve Zikru Rasûlullah.


ALLAH ve Rasûlaha Teslim olunuz.
ALLAH ve Rasûlune Îman ediniz.
ALLAH ve Rasûlune Tâbi olunuz ve
ALLAH ve Rasûlune İtaat ediniz.

“Ve refa’nâ leke zikrak”,
Bizim nereden çıkacağımızı görüyor musunuz merdiveni.


فَإِنَّ مَعَ الْعُسْرِ يُسْرًا
---Fe inne maa'l-usri yusra(yusren): Demek ki zorlukla berâber bir kolaylık var””
(İnşirah 94/5)

Gerçekten demek ki zorlukla berâber bir kolaylık var. Bir usr var.


إِنَّ مَعَ الْعُسْرِ يُسْرًا

---İnne maa'l-usri yusrâ(yusren): Evet o zorlukla berâber bir kolaylık var””
(İnşirah 94/6)

''Yusran'', ''usri yusra'' evet.
Burda çok güzel bir incelik vardır Arapça'dan dolayı gelen.
Zorlukla berâber kolaylık kesin vardır. Gerçekten güçlükle berâber bir kolaylık muhakkak vardır güzel.
O zaman iki tâne kolaylık iki tâne zorluk mu vardır diye insanın aklına geliyor. Ama öyle değildir.
Bu Arapça'nın yazım tarzından, oluşumdan dolayıdır.
Bir zorlukla iki kolaylık vardır. Zâhir ve Bâtın arasında bir zorluk iki kolaylık getirir.
Geçmişe ve geleceğe kolaylık getirir. Sizin bir andaki TEVHİDiniz. Geçmişini bağışlar gelecekte ücret öder. Bu Arapça'nın muazzam bir dil oluşundan böyledir.
Usr, bu âyetlerdeki usr kelimesi her iki kelime de Elif Lâm’lı olarak geçiyor. El-Usr olarak geçmiştir.
Halbuki burada belirtilen şey yusr kelimesi tek. Harf-i tarif tenvinli olduğu için kolaylık iki tâne zorluk bir tânedir.


فَإِذَا فَرَغْتَ فَانصَبْ

---Fe izâ ferağte fensab.:O halde boşaldın mı yine kalk yorul””
(İnşirah 94/7)


Fâriğ: İşini bitirmiş, boş kalmış, alâkasını kesmiş, rahat, vazgeçmiş, çekilmiş.
Mansab: Mansıb, merci, Merkez. Kaynak. Baş vurulacak yer. Mürâcaat edilecek yer. Dönülecek yer. Sığınılacak yer. * Söylenen sözün kendine fayda verdiği kimse.

''Fe izâ ferağa'', fâri de. Fâri’ boşalmaktır. Vaz geçmektir. Boşalmaktır. Havaya üfürülen nefes gibidir.
Fe izâ ferağte fensab.Fe izâ Eğer öyle boşalıverirsen ferağte fensab hemen nasbet bir yere mansab-neseb gibi.
Bir yere bağlan. Bir baba bul kendine, bir ana bul gibi yâni bağlan kendine neseb. Nasb et, bi yorul diye.
Ensab çünkü yorulmak demek ama yeniden çalış anlamını almıştır olunabilir . Ama sen şu içindekini çıkar şişeni boşalt.
Güzel bir çalkala da ondan sonra da bunun içerine bir su, bal, süt, şarab bir şey doldur anlamında olduğu gözükmektedir.


وَإِلَى رَبِّكَ فَارْغَبْ

---Ve ilâ rabbike ferğab.:
Ve ancak RABBına rağbet et, hep ona doğrul””
(İnşirah 94/8)

Ve RABBine RAĞBEt et!.
Rabbike ferğab; burdaki reğabe köküne bakın.
O reğabenin yukarda da ferağtaki aynı rağe gâlibiyet onların görülebiliyor onu demek istiyorum.
Ferğabta ta yine başında fe vardır. Ferağe ile bir be gelmiştir onu demek istiyorum.
Ordaki boşluk be'sini bulduğu anda rağbete döner o.
Ve ilâ rabbike ferğab, İşte o nefis boşluğunu aldığın anda araya be'yi attığında
men arefe nefsehu fakat arefe Rabbehuoluverir demek istiyorum. Ferağa ile ferğabın arasında sondan gelen -be- gelmiştir. Ben bunu yapmam gerekir gibi rağbetini, gerçek bağını, yönelişini, arzunu, isteğini bütün daha doğrusu nefis, kalb ve ruh.

Beden nefis kalb ve ruh seviyelemeni, Göz,Gez, Arpacık, Hedef seviyesini buldu RABB’ine karşı.

Ateş! dediğinde RABB-ini BİLeceksin, BULacaksın, OLacaksın ve YAŞAyacaksın gibi.

Rağben kökü, râğib rağbetmek.
Dünyan, dînin ve ahîretinde, muzaffer olabilmek için başırılı olabilmek için
RABB’ına karşı BİZ BİR BİLEliği kurmaktır "be". "Be" aslında sırâtı mustakîmdir. Aslında eliftir yatmış bir elif. Bunun be de güzeldir.
Yâni bunun yuvarlanışı Nûr-u Mim gibi noktası da güzeldir onun için buyuruyor Ali Keremullâhi veche Efendimiz:
İlim bir nokta idi câhiller çoğalttı.” Aslında biz bir noktaydı ilimbuyuruyor.

"Bütün Kur’ân-ı Kerim Fâtiha'ya, Fâtiha besmele'ye, besmele -be- ye gelse.
-Be- aslında eliftir kalksa ortadan nokta kalsa o da benim.
" Edeb bakımından söylüyor bunları. Çok hârikadır.

İdrak etmemizi nasib buyuracağı REGÂİB RÜŞDümüzde;

Selat u Selâm Rasûlullah SALLallâhu aleyhi ve sellem Efendimize olsun.
Onu duyup ve uyanlara olsun. Bütün geçmişlerimize olsun, büyüklerimize olsun.

ALLAHu Zu'l-Celâl bizi hakta ve hayırda kullansın. Sıhhatlerimizi, ömürlerimizi, hayatlarımızı İn şâe ALLAH.

Şeriat-ı Garrâyı
BİLmek, BULmak, OLmak ve YAŞAmakta Hasbî Hizmetçiler kılsın!.
Bizi dâima Rasûlullah SALLallâhu aleyhi ve sellem Efendimizin huzûrunda hazırında HaBîBî Hizmetçi olarak bulundursun!.
Bizi yanlışlardan, kötülüklerden, eğrilik çirkinliklerden şeytan ve şeytanlaşmışların şerlerinden, kötülüklerinden korusun!.

Ve lâ havle ve lâ kuvvete illa billâhi'l-aliyyi'l-azîm” SıRRına Erdirsin!.

ALLAHu Zu'l-celâl bütün güzellikleri özellikleriyle berâber yaşamak nasîb etsin hepimize İn şâe ALLAH!.
Rasûlullah SALLallâhu aleyhi ve sellem Efendimizin Muhteşem Muhammedî Gayretini BİLmeyi hepimize nasîb edip versin. Ve bunu Şeriat-ı Garrâ'yı bilmekte kullanalım İn şâe
ALLAH!..

ALLAHu Zu'l-Celâl Rasûlullah SALLallâhu aleyhi ve sellem Efendimizin Muhammedî Merhâmetini BULmamızı, Ehl-i Beyt Aleyhi's-selâmın edebiyle bulmamızı nasîb etsin ki bunu Târikatı Muhammedî Aleyhi's-selâmda kullanabilelim İn şâe ALLAH!..

ALLAHu Zu'l-Celâl Rasûlullah SALLallâhu aleyhi ve sellem Efendimizin Muhammedî Muhabbetinde OL-mayı nasib etsin İn şâe ALLAH!. Ki bunu Mârifeti Rasûlullah Aleyhi's-selâmda yaşayabilelim yâni olabilelim bütün bunları Hakîkatı Muhammediye Aleyhi's-selâmı yaşamayı bize nasîb etsin İn şâe ALLAH!..

Hakîkatı Rasûlullah SALLallâhu aleyhi ve sellem Efendimizin Geliş Biliş Buluş, Oluş, Yaşayış HAKÎKAT-ı neyse biz bunu YAŞA-yalım ki Hakîkatı Muhammedî Aleyhi's-selâtı ve's-selâmın mazharı olalım ve Şehâdetine iştirak edelim İn şâe ALLAH!..

Rasûlullah SALLallâhu aleyhi ve sellem;
Bu âlemde Abdullah Aleyhi's-selâm olarak Rahmetenli'l-Âlemin iken,
Abdullah Aleyhi's-selâm olarak yaşarken son nefesinde hangi şehâdeti buyurduysa biz de o şehâdetiyle birlikte her AN olalım İn şâe
ALLAH!..

Arzumuz, duâmız Her Zaman Her Yer ve Her Halde dâima bu olsun İn şâe
ALLAH!.
ALLAHın izni ve inâyetiyle biz dâima, Rasûlullah SALLallâhu aleyhi ve sellem Efendimizin özellik ve güzelilklerinde BİZ-BİR-İZ OL-alım İn şâe ALLAH!.

Yüce
RABBımız ALLAH celle celâluhu,
Bu gece BİZe; Halis, Muhlis, Sâdık ve âdil Muhammedî EDEB-e girmeyi nasîb etsin İn şâe
ALLAH!.
Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellemin BİZe sâhib çıkmasını ve BİZim de “O”na sâhib çıkıp bu çağımızda Sahâbeleri olmamızı nâsib buyursun İn şâe
ALLAH!.

Maddî-manevî göğüslerimizi şarh etsin! Şehâdetullaha uygun hâle getirsin! Genişletsin ve Habibî Huzûra erdirsin!
Ki
HAKK’ı Hazır bulalım ve Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem'in şânıyla şereflenelim pâk yüreğinde İn şâe ALLAH!.

Zor yolda, taşkınlık ve şaşkınlık içinde bocalayan Akıllarımıza, İlâhî ve Muhammedî Nakil kolaylığı Nûr-u MiM’i yetiştirsin İn şâe
ALLAH!.

Yüce
RABBımız ALLAH celle celâluhu,
Şu An içlerimizdeki karışıklığı boşaltıp (farig) Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellemle,
Ve dolayısıyla Kendi Zât-i Âlisine MANSABlanmayı nasib ve müyesser eylesin İn şâe
ALLAH!.

Ve tıpkı BİZe, Öz Örnek Aziz Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem’inki gibi sâdece ve sâdece
RABBİMİZE RAĞBET etmeyi bu hususlarda kendisinden Râzı Olmayı ve BİZDEN DE RÂZI OLMASINI ihsan etsin İn şâe ALLAH!.
Dost GÂİBÎ DUÂ-larımız Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem’in DUÂsında BİZ-de BİR olsun İn şâe ALLAH!.
"Allâhummme bâriklenâ fî Recebe ve şabâne ve belliğnâ Ramazâne: ALLAH'ım! Bize Receb'i ve Şa'ban'ı mübârek kıl ve bizi Ramazan'a ulaşdır!" Âmin yâ MuîN celle celâlihu...
(İbn Hanbel, Müsned, 1/259)
Resim
Kullanıcı avatarı
Gariban
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 2834
Kayıt: 25 Tem 2007, 02:00

Re: Regâib Kandilimiz mübârek olsun!

Mesaj gönderen Gariban »

Regaib kandilimiz mübârek olsun. Allah hepimize hak ve hayr versin . Regaib kandili ile ilgili islamî literaturde fazla bilgi bulmak kolay degil. Bu alanda herkes buldugu bir iki ufak şeyi postalayıp durmakta, hocamızın yukarıda verdigi bilgilerin çok önemli ve bu alanda çok ihtiyaç duyulan bir boşluğu dolduracağını umuyorum.
Bu sebeple bu yazıya tekrar dikkat çekmek ihtiyaci hissettim.

Es Selâm ve sevgiyle
garibAN
Resim
Kullanıcı avatarı
Hakan
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 4962
Kayıt: 08 Eki 2006, 02:00

Re: Regâib Kandilimiz mübârek olsun!

Mesaj gönderen Hakan »

nur-ye yazdı:
kulihvani yazdı:Resim

17 - 18 Haziran 2010 Perşembeyi Cumaya bağlayan gecemiz Regaib Kandilimiz,
Tüm Ümmet-i MuHaMMeD’e Mübârek olsun İnşâallah..



Muhammedî Şuuru BİL-mede
Muhammedî Nuru BUL-mada
Muhammedî Sürurda OL-mada
Muhammedî Onuru YAŞA-mada;


Geçmişimiz İçin Muhammedî TEVBE BİZ-BİR-liğinde
Geleceğimiz İçin Muhammedî DUA BİZ-BİR-liğinde
Şu AN-ımız İçin Muhammedî RIZA BİZ-BİR-liğinde
Son Nefesimiz İçin Muhammedî ŞEHÂDETBİZ-BİR-liğinde,


Rağbetimiz OL-AN İlahî Teveccühümüzün Rasûlullah sallallahu aleyhi vesellem de,
ÇoK TeN-de TEK cAN CEM’liğimiz İÇ-in BİZ BİR-İZ DuAmızı edelim İnşâallah!..




Resim

RAĞBET GECEMİZ

Kul İhvanî

Es Selâm, Resûlullah (sav) e, ailesine ve Biz O’nu duyan ve uyanlara olsun!
Regaib Gecemiz Nur-u Mim’le gönül gündüzlerimiz ve bereket bağlarımız olsun inşâallah!..
İslam Âlemine BİZlik dirliği ve diriliği getirsin İnşâallah…

Çok önemli ve 3 aylarımızın Rahmet Kapısı bu zaman dilimimizle ilgili çok güzel bilgiler verdi kardeşlerimiz sitemizde Allah’ımız razı olsun.
Ruhu şâd olsun Münir Hoca’mızın tâbiriyle bir iki lakırtı da bendeniz edeyim dedim.
Bakalım gaib gönül penceremden nasıl gözükmekte…




Regaib : (Ragibe. C.) Çok istenilecek şeyler. Hediye, atiyye. Çok rağbet olunan şeyler. Bol bol ihsan etmek.
Rağbet : (Rağbet) İstek, arzu. İyi sayılmak. Bir şeyi çok iştiyakla istemek. İhlasla dua etmek, teveccüh etmek.

Önümüzde açılan 3 aylarda BİR olan Rabbülâlemin’imizin, Rahmetenlilâlemin BİZ Bulutundan Rahmet Damlalarına gerçek rağbetimiz var hamdolsun..

Arapça uydur-kaydır bir değildir.
Gerçi altın, cahil elinde değersiz kâmil elinde değerlidir.
Arapça da, Şirk Dili olduğu gibi Aşk Dili de olmaktadır.
Hak Erenlerin dilleri de bir hoştur.

O zamanlar : “43 yıldır seyyahım dağda bağda!..” diyen Derbendli Deli Hasan Baba bir sözüyle bize bir okul bitirtir de diplomasını kulağımıza küpe diye takardı.
Kur’ân-ı Kerîm BİZ i okuduğunda ancak Kur’âncayı öğrene bilmekmekteyiz inşâallah…
Bu ise Hurufiyatçılık vs olamayıp,
Söz ve Sohbetin Zevk Hazzı olmakta âcizâne gönlümce..

Arapça da her harfin bir gerçek mânâsı vardır Hakkçada..

“Re” Harfi de çok hoştur..

Resûl : Peygamber. Yeni bir kitap ve yeni bir şeriat ile bir ümmete veya bütün beşeriyete Allah tarafından Peygamber olarak gönderilmiş olan zât. Mürsel de denir. Yeni bir kitap ve şeriatla gelmeyip kendinden evvelki Resülün getirdiği kitap ve şeriatı devam ettirirse, ona Nebi denir.
* Haberci. * Huk: Tasarrufta hakkı olmaksızın, birisinin sözünü olduğu gibi bir başkasına bildiren kimse. * Elçi.

Böyle yazar sözlükte..
Re.. Sin.. Lâm.. İçerde “Sall” isale, ulaşım, getirip götürme yolu, sıla bağı..
Dışarıda buna sebeb olan, razı eden ve rıza bulduran, rüyete- görüşe çıkaran Resûliyet “Re” si..

Râci’ de öyle, içerde gelmek olan “câe” ve dışarıda ise bu işlemi gerçekleştirme etki ve yetkisi olan Resûliyet “Re” si..

Regaib ise daha da ilginç…
Re… Gaib…

İçerde “gaib” ki,
Gaib, olduğu hâlde gözükmeyen demektir.
Yitik, kayıp olmuş da aranan değildir..

Kendi kimlik ve kişilik “BEN”imizden tutun da, her şeye muhit iken şahdamarımızdan yakîn Olan ve olduğu hâlde gözükmeyen Rabb’imize kadar nice gayblarımıza Rızalarımızı ulaştırıcı, Rıza buldurucu vesilemiz Regaib gecemiz..

Vahyî Rahmetenlilâlemin Aynamızdan yansıyan, Diri Nakli hazır olduğu hâlde; bilemeyen, bulamayan, olamayan ve yaşayamayan Aklımızın çok rağbet ettiği İlahî Hediyeyi, Resûlî Regaibi ve neticede Rızaullah’a nâil oluşu yaşayalım bu gecemizde BİZ BİRlikte dualarımızla İnşâallah …

Nefsimizin Ana Yuvası Sadırlarımızın karanlık labirentleri bu gece şarh olur da biz de Muhammedî İzi izleyerek Rabb’ımıza derhal rağbet edenlerden oluruz bu gecemizde İnşâallah!.. …

أَلَمْ نَشْرَحْ لَكَ صَدْرَكَ

وَوَضَعْنَا عَنكَ وِزْرَكَ

َ
الَّذِي أَنقَضَ ظَهْرَكَ

وَرَفَعْنَا لَكَ ذِكْرَكَ

فَإِنَّ مَعَ الْعُسْرِ يُسْرًا


فَإِذَا فَرَغْتَ فَانصَبْ

وَإِلَى رَبِّكَ فَارْغَبْ



“Elem neşrah leke sadrek. Ve vada''na ''anke vizreke. Elleziy enkada zahreke. Ve refa''na leke zikreke. Feinne me''al''usri yüsren. İnne me''al''usri yüsren. Feiza ferağte fensab. Ve ila rabbike ferğab : (Ey Muhammed!) Senin göğsünü açıp genişletmedik mi? (2-3) Belini büken yükünü üzerinden kaldırmadık mı? Senin şânını yükseltmedik mi? Şüphesiz güçlükle beraber bir kolaylık vardır. Gerçekten, güçlükle beraber bir kolaylık vardır. Öyleyse, bir işi bitirince diğerine koyul. Ve yalnızca Rabbine rağbet et- (Ancak Rabbine yönel ve yalvar.)” (İnşirah 94/1-8)

Yüce Rabbımız (cc) bu gece BİZe; halis, muhlis, sadık ve âdil Muhammedî Edebe girmeyi nasib etsin İnşâallah!..!

Resûlullah (sav) in BİZe sahib çıkmasını ve BİZim de O’na sahip çıkıp bu çağımızda Sahabeleri olmamızı nâsib buyursun İnşâallah!..

Maddî-manevî göğüslerimizi şarh etsin (Şehâdetullaha uygun hâle getirsin), genişletsin ve Habibî Huzura erdirsin de Hakk’ı Hazır bulalım ve Resûlullah (sav) in şanıyla şereflenelim pâk yüreğinde İnşâallah!..

Zor yolda taşkınlık ve şaşkınlık içinde bocalayan Akıllarımıza, İlâhî ve Muhammedî Nakil kolaylığı Nur-u Mim’i yetiştirsin inşâallah!..

Yüce Rabbımız şu an içlerimizdeki karışıklığı boşaltıp (farig) Resûlullah (sav) ve dolayısıyla Kendisine mansablanmayı nasib etsin inşâallah!..

Ve tıpkı BİZe Öz Örnek Aziz Resûlullah (sav) inki gibi sadece ve sadece Rabbimize rağbet etmeyi bu hususlarda kendisinden razı olmayı ve Bizden de razı olmasını ihsan etsin İnşâallah!..
Dost Dualarımız BİZde BİR olsun İnşâallah!..


Allahümme salli ve sellim ve bârik alâ seyyidinâ Muhammedin Abdike ve Nebîyyike, ve Rasülûke ve Nebîyyi’l-Ümmiyi ve alâ âlihi, ehl-i beytihi vessahbihi ve ümmetihi...


Farig : İşini bitirmiş, boş kalmış, alâkasını kesmiş, rahat, vazgeçmiş, çekilmiş.
Mansab: Mansıb, merci, Merkez. Kaynak. Baş vurulacak yer. Müracaat edilecek yer. Dönülecek yer. Sığınılacak yer. * Söylenen sözün kendine fayda verdiği kimse.

Resim
Kullanıcı avatarı
Gul
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 5150
Kayıt: 11 Haz 2009, 02:00

Re: Regâib Kandilimiz mübârek olsun!

Mesaj gönderen Gul »

Resim

REGÂİB KANDİLİMİZ

Mubârek Receb Ayının Regâib Gecesinde Tüm İslâm Âlemine,
Muhammedî Nur, Şuûr Ve UYaNışlar getirsin İnşae ALLAH!.

Rabbu'l-âlemin, Rahmetin Kaynağından kalblerimize ihsanlar yağdırsın!
Maddî-mânevî birlik ve dirlik nasib etsin cümlemize İnşâe ALLAH!.

Muhammedî BİRlik ve BİZliğimizde Giyâbî Dost DUAları edelim İnşâe ALLAH!.

Resim---Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem: “ Şu beş gecede yapılan duâ geri çevrilmez. Regâib gecesi, Şa'banın 15. gecesi, Cum'a, Ramazan bayramı ve Kurban bayramı gecesi.
(İbn-i Asâkir)

BİZ BİR-İZ-de;

Muhammedî Şuuru BİL-mede
Muhammedî Nûru BUL-mada
Muhammedî Sürurda OL-mada
Muhammedî Onuru YAŞA-mada;

Geçmişimiz İçin Muhammedî TEVBE BİZ-BİR-liğinde
Geleceğimiz İçin Muhammedî DUÂ BİZ-BİR-liğinde
Şu AN-ımız İçin Muhammedî RIZÂ BİZ-BİR-liğinde
Son Nefesimiz İçin Muhammedî ŞEHÂDET BİZ-BİR-liğinde,

Rağbetimiz OL-AN İlâhî Teveccühümüzün Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem de,
ÇoK TeN-de TEK cAN CEM’liğimiz İÇ-in BİZ BİR-İZ SEVgi SELi DuÂlarımızı edelim İnşâe ALLAH!.

Resim------Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem: “ Azîz ve Celîl olan ALLAH kıyâmet gününde şöyle buyuracak:”Benim celâlim için birbirini sevenler bugün neredeler? Benimkinden başka hiçbir gölgenin olmadığı bu günde onları gölgelendireyim!” buyurdu.
(Ebû Hureyre ra’dan; Müslim, Birr, 37)

Regâib : (Rağibe çoğulu) Çok istenilecek şeyler. Hediye, atiyye. Çok rağbet olunan şeyler. Bol bol ihsan etmek.

Rağbet : (Rağbet) İstek, arzu. İyi sayılmak. Bir şeyi çok iştiyakla istemek. İhlasla dua etmek, teveccüh etmek.

Regâib ise ilginçtir ki;…
Re-Gâib…
İçeride“”gâib” ki,
Gâib, şu ANda da olduğu hâlde gözükmeyen demektir.
Yitik, kayıp olmuş da aranan değildir..

Kendi kimlik ve kişilik “BEN”imizden tutun da, her şeye muhit iken şahdamarımızdan yakîn Olan ve olduğu hâlde gözükmeyen RABB’imize kadar nice gayblarımıza Rızâlarımızı ulaştırıcı, Rızâ buldurucu vesîlemiz Regâib Gecemiz..

Vahyî Rahmeten lil âlemin AYNamızdan yansıyan, Diri NAKLi hazır olduğu hâlde;
BİLemeyen, BULamayan, OLamayan ve YAŞAyamayan AKLımızın, çok RAĞBET ettiği İlâhî Hediyeyi, Rasûlî Regâibi ve neticede Rızaullaha nâil oluşu yaşayalım bu gecemizde BİZ BİR-likte DUÂ-larımızla İn şâe ALLAH! …

Nefsimizin Ana Yuvası “Sadr” larımızın Karanlık Labirentleri,
Bu gece şerh-şarh olur da biz de Muhammedî İZ-i izleyerek RABBımıza derhal RAĞBET edenlerden oluruz BU GECE-mizde İn şâe ALLAH!. …

Şerh açıklamalardır.
Îzahlardır risâleler de böyledir, şerhlerdir bunlar hep.
Sohbetler de sözlerin şerhleridir.
Zevkler sohbetlerin şerhleridir.
Hazlar da zevklerin öyledir Tasavvufta.
Aslında geri de dönersiniz.
Hazz, HAKK’tan gelir kimse bilemez.
Bunu Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem şerh eder, zevk eder.
Onu Ehl-i Beyt Aleyhi's-selâm ve ALLAH Dosdları şerh eder, sohbete dökerler.
Onlarda işte bize söz olarak aktarırlar.
Bizde anladığımızı anlarız gibi geri de döNebiliriz.
Ama aynı şeyler.
Zâten her şey AYNı ŞEYdir.
İki şey yoktur ki. İşte bu şerh.
Açmadık mı genişletmedik mi?
Şerh etmedik mi?

أَلَمْ نَشْرَحْ لَكَ صَدْرَكَ
Resim--- “E lem neşrah leke sadrek(sadreke).: Biz senin göğsünü açıp genişletmedik mi?”
(İnşirah 94/1)

Elem, E, mi soru işâreti. Lem değil mi? Olmadı mı? Yapmadık mı?
Neşrah, Ne Biz demektir.
Türkçedeki zamir gibidir yâni zamirdir.
Şeraha'dır fiilin aslı.
Elem Neşrah Biz şerh etmedik mi leke, senin için.
Sadrake, senin sadrını.
Nedir sadr?
Beden, nedir beden?
Beden bir tüm ki içerisinde Sadr (Nefs), Kalbi ve Rûhu tutar, KAB-dır..
Ve bu dördüyle imtihan olur insan Beden-Nefs-Kalb-Ruh..
İlâhe İllâ ALLAH!” demek zorundadırlar.

Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem Efendimizin SADR Şerhi, biliyorsunuz ki, şerh oluşu mi’rac sırasındadır.

Resim---Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem Efendimiz: “ Yeşil elbiseli iki kimse gördüm. Birinin elinde gümüşten bir ibrik diğerinde zümrütten bir leğen vardı. Beni alıp bir dağ başına götürdüler. Biri sırtım üzerine yatırdı. Göğsümü göbeğime kadar yardı. Hiç acı ve elem duymadım. Elini sokup ne varsa çıkardılar. O beyaz şey ile yıkayıp yerine koydular. Biri diğerine; " Kalk ben de hizmetimi yerine getireyim " dedi ve elini sokup yüreğimi çıkardı. İki parça etti ve içinden bir şey çıkarıp attı ve; " Senin vücûdunda şeytanın nasîbi bu idi. Çıkarıp attık. Ey Allahu teâlânın sevgilisi! Seni vesveseden ve şeytanın hîlesinden emîn ettik " dedi. Sonra yüreğimi kendi yanlarında olan latîf (hoş) ve yumuşak bir şey ile doldurdular. Nûrdan bir mühür ile mühürlediler.””
(Hadîs-i şerîf-Meâric-ün-Nübüvve)

Resim---Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem Efendimiz:Ben Kâbe'nin yanında uyur uyanık bir hâlde iken, iki kişi; içinde zemzem suyu bulunan bir tasla bana geldiler. Sadrım şerh edildi. Zemzem suyu ile yıkandı. Sonra yerine kondu. İlim, hikmet ve mârifet ile dolduruldu. Sonra burak getirildi. Onun üzerine binerek, Cebrâille berâber (mi'râca) gittim.””
(Hadîs-i şerîf-Buhârî)


أَلَمْ نَشْرَحْ لَكَ صَدْرَكَ

Resim ---“E lem neşrah leke sadrek(sadreke): Biz, senin göğsünü yarıp genişletmedik mi?””
(İnşirâh 94 /1)

Elem neşrah leke sadrek” teyiz.
Elem neşrah sadrak” hârika bir şeydir.
İslah olmamış bir Sadr nasıl İflah olmuş bir kalb olacak.
Nasıl DUYulacak ki Rasûlullah SALLallâhu aleyhi ve sellem, ALLAH’a UYulacak.

وَوَضَعْنَا عَنكَ وِزْرَكَ

Resim---“Ve veda'nâ anke vizrak(vizrake).: Senden yükünü indirmedik mi?”
(İnşirah 94/2)

Ve veda'nâ” Zâyi etmedik mi?
Yâni ayniyetini zâyi etmedik mi?.
Yâni senin ayniyetini sana yük getiren o var ya “AYN”.
“BEN” deyip duruyordun ya onu.
SALL etsen nereye taşıyacaksın ALLAHu Zu'l-Celâl'e ben kendim içim söylüyorum semer mi götüreceğim.
Hayır hayır!.
O YÜK-ten yâni onu indirmedik mi anlamında “dayk”.
Burdaki dayk, aşağılatmak, indirmek, kıymetini değerini gözde büyüklüğünü indirmek anlamında demek istiyorum.
Ve veda'nâ”, biz indirmedik mi.
Anke””bakın yine senin üzerinden “vızrak”, vızrını.
Neydi vızr?
Vızr, Rubûbiyet Sırlarının kendine sâhib çıkışıdır, insan yapar bunu.
Var ya “ben sana şunu yaparım”.
Var ya “ben bunu yaparım!..”
“Hadi yarım nefes al!” desen de alamayıverse gitti!.
Bu bu ciddi bir yüktür bu.
Bu bu insanların hepisi bundan mecburuz ayrıca.
Bizi böyle yapmasaydı imtihan edemezdi zâten.
Onun için böyle güzel yapmıştır ALLAHu Zu'l-Celâl.
Bu vızr, günah mıdır, vebal mıdır, ayıp mıdır, yasak mıdır bunların hepsi vızrdir.

الَّذِي أَنقَضَ ظَهْرَكَ

Resim---Ellezî enkada zahrek(zahreke).: O senin sırtını ezen yükü.”
(İnşirah 94/3)

“”Ellezî”, o ki, o yük ki, “enkada” seni enkaz hâline getiriyordu.
“”Zahrek”, sırtını, zahrını. Bu zahrı tanıyoruz değil mi biz?
Tanımaz mıyız “enkaz” hâline getiriyorduk bedenini bedenini.”
Şeytana uşaklık yapıyorduk.
Hizbu’ş- şeytanlık yapıyordun, senin dünyâ da âhirette ve dîninde!.
Enkada zahrak” işte bu ıslah olmamış akıldır ki iflah olabile nakli bula!. “
Ellezî enkada zahrak”, düpe düz zâhir oradaki kelimeye dikkat edin.
Senin zahrini-zâhirini böyle duman eden, bâtınınla buluşturmayan pası, pas gibi olan şeyi, ölüyü diriltmedik mi?.
Ölü dirilince sen bağlantıyı kurdun ya aradaki ölü parça dirildi ya gibi!. “
Ellezî enkada zahrak”, zahrak sırt demektir, arka demektir doğrudur bir şey dediğimiz yok.
Sırtında yükü taşıdığı için insan sırf sırt denmiştir.
Yoksa sırt o değildir şimdi.
Sırtta densin arka densin olsun bakalım.
Yâni sırtımla yükü taşıdığım için, indirmedik mi senin yükünü.
Çünkü her AKILa anlatılmıştır bu.
Hani bir hamalın sırtında yük var ya onun gibi anlatılıyor.
Olur, haklısın ama bu taraftan da diyorsun ki: “Halim Can bu var ya aynen bizim zâhir âlemimizi bizim üzerindeki onu ezen tonlarca ağırlığındaki AKIL gibidir.
Bu aklı adam ediverdiğimiz anda akıl hava gibi bizi yutar da bizim işimize yarar artık.
Dağ gibi bizi ezmez anlamında gözüküyor gibi.
Ellezî enkada zahrak.”

Bunları biz nerde görüyoruz Duhâ da tam net olarak.
Ve le sevfe yu’tîke rabbuke fe terdâ””
Kesinlikle sen ALLAH'ın vereceği ile sana itaat edeceklere râzı olacaksın. Râzı olduğu zaman ne olur?.

وَلَلْآخِرَةُ خَيْرٌ لَّكَ مِنَ الْأُولَى

Resim---“Ve le'l-âhıretu hayrun leke mine'l-ûlâ. :Şüphesiz senin için son olan, ilk olandan (ahiret dünyadan) daha hayırlıdır.””
(Duhâ 93/4)

Evet bakınız ALLAHu Zu'l-Celâl ne kadar açık buyuruyor: “Gerçekten âhiret senin için başlangıçtan hayırlıdır.” Neden?
Çünkü “E lem neşrah leke sadrak””
Evvelde olur ve Âhiri hazlırlamak içindir.
Doğrudur .
Hakîkaten bunun çok çeşitli sebeplerinden bir tânesi de budur.

وَلَسَوْفَ يُعْطِيكَ رَبُّكَ فَتَرْضَى

Resim---“Ve le sevfe yu’'tîke rabbuke fe terdâ. :Elbette RABBin sana verecek, böylece sen hoşnut kalacaksın.””
(Duhâ 93/5)

Ve le sevfe yu’tîke rabbuke fe terdâ”''
Kesinlikle sen ALLAH'ın vereceği ile sana itaat edeceklere râzı olacaksın. Râzı olduğu zaman ne olur?.

Resim---Yâ eyyetuhen nefsu'l-mutmainneh. İrciî ilâ rabbiki râdıyeten mardıyyeh. Fedhulî fî ibâdî Vedhulî cennetî:Ey o RABBına muti' olan nefs-i mutmeinne! Sen dön o RABBına hem râdıye olarak hem merdıyye de. Gir kullarım içine. Gir Cennetime”” (Fecr 89/27-30)

Ve bütün bunlar tüm sıkıntılardan kurtuluşla olur…

وَرَفَعْنَا لَكَ ذِكْرَكَ

Resim---“Ve refa'’nâ leke zikrak(zikrake): Senin şânını yüceltmedik mi?””
(İnşirah 94/4)

''Ve refa’nâ'' yüceltmedik mi. Leke bakın hep leke-lere dikkat edin!
Tümünde “yalnız Senin için, sana, senden, seni” böyle doğrudan doğruya.
Zikrake senin zikrini yüceltmedik mi?.
Zikrullah ve Zikru Rasûlullah.

ALLAH ve Rasûlaha Teslim olunuz.
ALLAH ve Rasûlune Îman ediniz.
ALLAH ve Rasûlune Tâbi olunuz ve
ALLAH ve Rasûlune İtaat ediniz.

Ve refa’nâ leke zikrak”,
Bizim nereden çıkacağımızı görüyor musunuz merdiveni.

فَإِنَّ مَعَ الْعُسْرِ يُسْرًا

Resim---“Fe inne maa'l-usri yusra(yusren): Demek ki zorlukla berâber bir kolaylık var””
(İnşirah 94/5)

Gerçekten demek ki zorlukla berâber bir kolaylık var. Bir usr var.

إِنَّ مَعَ الْعُسْرِ يُسْرًا

Resim---“İnne maa'l-usri yusrâ(yusren): Evet o zorlukla berâber bir kolaylık var””
(İnşirah 94/6)

''Yusran'', ''usri yusra'' evet.
Burda çok güzel bir incelik vardır Arapça'dan dolayı gelen.
Zorlukla berâber kolaylık kesin vardır.
Gerçekten güçlükle berâber bir kolaylık muhakkak vardır güzel.
O zaman iki tâne kolaylık iki tâne zorluk mu vardır diye insanın aklına geliyor. Ama öyle değildir.
Bu Arapça'nın yazım tarzından, oluşumdan dolayıdır.
Bir zorlukla iki kolaylık vardır.
Zâhir ve Bâtın arasında bir zorluk iki kolaylık getirir.
Geçmişe ve geleceğe kolaylık getirir. Sizin bir andaki TEVHİDiniz. Geçmişini bağışlar gelecekte ücret öder.
Bu Arapça'nın muazzam bir dil oluşundan böyledir.
Usr, bu âyetlerdeki usr kelimesi her iki kelime de Elif Lâm’lı olarak geçiyor. El-Usr olarak geçmiştir.
Halbuki burada belirtilen şey yusr kelimesi tek. Harf-i tarif tenvinli olduğu için kolaylık iki tâne zorluk bir tânedir.

فَإِذَا فَرَغْتَ فَانصَبْ

Resim---“Fe izâ ferağte fensab.:O halde boşaldın mı yine kalk yorul””
(İnşirah 94/7)

Fâriğ: İşini bitirmiş, boş kalmış, alâkasını kesmiş, rahat, vazgeçmiş, çekilmiş.

Mansab: Mansıb, merci, Merkez. Kaynak. Baş vurulacak yer. Mürâcaat edilecek yer. Dönülecek yer. Sığınılacak yer. * Söylenen sözün kendine fayda verdiği kimse.

''Fe izâ ferağa'', fâri de.
Fâri’ boşalmaktır. Vaz geçmektir. Boşalmaktır.
Havaya üfürülen nefes gibidir.
Fe izâ ferağte fensab.”
Fe izâ Eğer öyle boşalıverirsen ferağte fensab hemen nasbet bir yere mansab-neseb gibi.
Bir yere bağlan. Bir baba bul kendine, bir ana bul gibi yâni bağlan kendine neseb. Nasb et, bi yorul diye.
Ensab çünkü yorulmak demek ama yeniden çalış anlamını almıştır olunabilir .
Ama sen şu içindekini çıkar şişeni boşalt.
Güzel bir çalkala da ondan sonra da bunun içerine bir su, bal, süt, şarab bir şey doldur anlamında olduğu gözükmektedir.

وَإِلَى رَبِّكَ فَارْغَبْ

Resim---“Ve ilâ rabbike ferğab.:
Ve ancak RABBına rağbet et, hep ona doğrul””
(İnşirah 94/8)

Ve RABBine RAĞBEt et!.
Rabbike ferğab; burdaki reğabe köküne bakın.
O reğabenin yukarda da ferağtaki aynı rağe gâlibiyet onların görülebiliyor onu demek istiyorum.
Ferğabta ta yine başında fe vardır.
Ferağe ile bir be gelmiştir onu demek istiyorum.
Ordaki boşluk be'sini bulduğu anda rağbete döner o.
Ve ilâ rabbike ferğab, İşte o nefis boşluğunu aldığın anda araya be'yi attığında “men arefe nefsehu fakat arefe Rabbehu” oluverir demek istiyorum.
Ferağa ile ferğabın arasında sondan gelen -be- gelmiştir.
Ben bunu yapmam gerekir gibi rağbetini, gerçek bağını, yönelişini, arzunu, isteğini bütün daha doğrusu nefis, kalb ve ruh.

Beden nefis kalb ve ruh seviyelemeni, Göz,Gez, Arpacık, Hedef seviyesini buldu RABB’ine karşı.
“Ateş!” dediğinde RABB-ini BİLeceksin, BULacaksın, OLacaksın ve YAŞAyacaksın gibi.

Rağben kökü, râğib rağbetmek.
Dünyan, dînin ve ahîretinde, muzaffer olabilmek için başırılı olabilmek için RABB’ına karşı BİZ BİR BİLEliği kurmaktır "be".
"Be" aslında sırâtı mustakîmdir.
Aslında eliftir yatmış bir elif.
Bunun be de güzeldir.
Yâni bunun yuvarlanışı Nûr-u Mim gibi noktası da güzeldir onun için buyuruyor Ali Keremullâhi veche Efendimiz:

İlim bir nokta idi câhiller çoğalttı.”
“Aslında biz bir noktaydı ilim”
buyuruyor.

Bütün Kur’ân-ı Kerim Fâtiha'ya, Fâtiha besmele'ye, besmele -be- ye gelse.
-Be- aslında eliftir kalksa ortadan nokta kalsa o da benim.
Edeb bakımından söylüyor bunları. Çok hârikadır.

İdrak etmemizi nasib buyacağı REGÂİB RÜŞDümüde;

Selat u Selâm Rasûlullah SALLallâhu aleyhi ve sellem Efendimize olsun. Onu duyup ve uyanlara olsun.
Bütün geçmişlerimize olsun, büyüklerimize olsun.
ALLAHu Zu'l-Celâl bizi hakta ve hayırda kullansın.
Sıhhatlerimizi, ömürlerimizi, hayatlarımızı İnşâe ALLAH.

Şeriat-ı Garrâyı BİLmek, BULmak, OLmak ve YAŞAmakta Hasbî Hizmetçiler kılsın!.

Bizi dâima Rasûlullah SALLallâhu aleyhi ve sellem Efendimizin huzûrunda hazırında HaBîBî Hizmetçi olarak bulundursun!.

Bizi yanlışlardan, kötülüklerden, eğrilik çirkinliklerden şeytan ve şeytanlaşmışların şerlerinden, kötülüklerinden korusun!.
Ve lâ havle ve lâ kuvvete illa billâhi'l-aliyyi'l-azîm
SıRRına Erdirsin!.

ALLAHu Zu'l-celâl bütün güzellikleri özellikleriyle berâber yaşamak nasîb etsin hepimize İn şâe ALLAH!.
Rasûlullah SALLallâhu aleyhi ve sellem Efendimizin Muhteşem Muhammedî Gayretini BİLmeyi hepimize nasîb edip versin.
Ve bunu Şeriat-ı Garrâ'yı bilmekte kullanalım İn şâe ALLAH!..


ALLAHu Zu'l-Celâl Rasûlullah SALLallâhu aleyhi ve sellem Efendimizin Muhammedî Merhâmetini BULmamızı, Ehl-i Beyt Aleyhi's-selâmın edebiyle bulmamızı nasîb etsin ki bunu Târikatı Muhammedî Aleyhi's-selâmda kullanabilelim İn şâe ALLAH!..

ALLAHu Zu'l-Celâl Rasûlullah SALLallâhu aleyhi ve sellem Efendimizin Muhammedî Muhabbetinde OL-mayı nasib etsin İn şâe ALLAH!.
Ki bunu Mârifeti Rasûlullah Aleyhi's-selâmda yaşayabilelim yâni olabilelim bütün bunları Hakîkatı Muhammediye Aleyhi's-selâmı yaşamayı bize nasîb etsin İn şâe ALLAH!..


Hakîkatı Rasûlullah SALLallâhu aleyhi ve sellem Efendimizin Geliş Biliş Buluş, Oluş, Yaşayış HAKÎKAT-ı neyse biz bunu YAŞA-yalım ki Hakîkatı Muhammedî Aleyhi's-selâtı ve's-selâmın mazharı olalım ve Şehâdetine iştirak edelim İn şâe ALLAH!..

Rasûlullah SALLallâhu aleyhi ve sellem;
Bu âlemde Abdullah Aleyhi's-selâm olarak Rahmetenli'l-Âlemin iken,
Abdullah Aleyhi's-selâm olarak yaşarken son nefesinde hangi şehâdeti buyurduysa biz de o şehâdetiyle birlikte her AN olalım İn şâe ALLAH!..

Arzumuz, duâmız Her Zaman Her Yer ve Her Halde dâima bu olsun İn şâe ALLAH!.
ALLAHın izni ve inâyetiyle biz dâima,
Rasûlullah SALLallâhu aleyhi ve sellem Efendimizin özellik ve güzelilklerinde BİZ-BİR-İZ OL-alım İn şâe ALLAH!.

Yüce RABBımız ALLAH celle celâluhu,
Bu gece BİZe; Halis, Muhlis, Sâdık ve âdil Muhammedî EDEB-e girmeyi nasîb etsin İn şâe ALLAH!.

Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellemin BİZe sâhib çıkmasını ve BİZim de “O”na sâhib çıkıp bu çağımızda Sahâbeleri olmamızı nâsib buyursun İn şâe ALLAH!.

Maddî-manevî göğüslerimizi şarh etsin!
Şehâdetullaha uygun hâle getirsin!
Genişletsin ve Habibî Huzûra erdirsin!
Ki HAKK’ı Hazır bulalım ve Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem'in şânıyla şereflenelim pâk yüreğinde İn şâe ALLAH!.

Zor yolda, taşkınlık ve şaşkınlık içinde bocalayan Akıllarımıza, İlâhî ve Muhammedî Nakil kolaylığı Nûr-u MiM’i yetiştirsin İn şâe ALLAH!.

Yüce RABBımız ALLAH celle celâluhu,
Şu An içlerimizdeki karışıklığı boşaltıp (farig) Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellemle,
Ve dolayısıyla Kendi Zât-i Âlisine MANSABlanmayı nasib ve müyesser eylesin İn şâe ALLAH!.

Ve tıpkı BİZe, Öz Örnek Aziz Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem’inki gibi sâdece ve sâdece RABBİMİZE RAĞBET etmeyi bu hususlarda kendisinden Râzı Olmayı ve BİZDEN DE RÂZI OLMASINI ihsan etsin İn şâe ALLAH!.
Dost GÂİBÎ DUÂ-larımız BİZ-de BİR olsun İn şâe ALLAH!.

MuhaMMedî MuhaBBetlerimle Es SelâM!

Resim

Resim''Allahümme salli ve sellim ve bârik alâ seyyidinâ Muhammedîn abdike (Muhammedîyyeti) ve nebîyyike (Mahmudîyyeti) ve Resûlike (Ahmedîyyeti) ve Nebîyyûl-ümmîyyi (Habibîyyeti) ve alâ âlihi ves-sahbihi ve Ehl-i Beytihi...''Resim

Âmin!
Yâ Latîf!
Yâ Kerîm!
Yâ Rahîm!
Yâ Vedûd!
Yâ Fettâh
Yâ Gaffâr
Yâ Settâr

ALLAH celle celâluhu!
Âmin! Âmin! Âmin! Âmin!



Resim
Resim
Kullanıcı avatarı
Gul
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 5150
Kayıt: 11 Haz 2009, 02:00

Re: Regâib Kandilimiz mübârek olsun!

Mesaj gönderen Gul »

Resim

7 Nisan'ı 8 Nisan'a bağlayan cuma gecemiz Regaib Kandilimiz, ve cuma günümüzde üç aylarımızın başlangıcı olan Receb ayının 1. günü inşaallah. Bu mübarak günlerimizin ve gecelerimizin İslam aleminde hayrı, bereketi, sağlık, sıhhatı, huzuru bol olarak MuhaMMedi zikir-fikir-şükür-sabr ile MuhaMMedi sadakat-samimiyet -sabır ve selamet içerisinde yaşanmasını, duaların en çok ve çabuk kabul göreceği şu mübarek gün ve gecelerde, Rabbimden dilerim.


Resim
Euzubillahîmineşşeytanirracim.
Bismillâhirrahmânirrahîm

"Allahumme salli ve sellim ve barik ala seyyidina MuhaMMedîn abdike ve nebiyyike ve resulike ve nebiyyül ümmiyi ve ala alihi ve sahbihi ve ehli beytihi."

Ya Rabbulâlemin, ya Rasûllallah sallallahu aleyhi ve sellem istecertu.

Subhâneke Allâhumme ve bihamdike eşhedu en Lâ ilâhe illâ ente vahdeke la şerîke leke estağfiruke ve etûbu ileyke.
Elhamdülillahi Rabbil âlemin Yâ Rabbul âlemin.


Sonsuuuz hamdu senâ olsun. Bize sıhhat, zaman ve MuhaMMedî Hasbî Hizmette kullanma şuuru verdiği için.
Bizi El Zâhirinde tuttuğu için bize El Bâtınını anlama imkanı, evvel ve âhirimizi düşünme imkanı ve akıl selâmeti sağladığı için Rabbımıza sonsuuuz şükürler olsun.İnşae ALLAH!. Âmin!..


Resim
Resim
Kullanıcı avatarı
tamersah tarik
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 778
Kayıt: 19 Eyl 2008, 02:00

Re: Regâib Kandilimiz mübârek olsun!

Mesaj gönderen tamersah tarik »

Bu ÖZel-Güzel Gecemizin -> MuhaMMedî Şuuru BİLiş- MuhaMMedî Nuru BULuş- MuhaMMedî SüRuruda OLuş ve MuhaMMedî ONURu Yaşayış Şerefi GÜN-Eşimizin DOĞduğu batmayan GÜNdüzümüz olmasını ve de TüMM ÜMMet-i MuhaMMedin İslah ve İflahına vesile Olmasını RaBBımız Teâlâ’dan niyaz ederiz..
Resim
Kullanıcı avatarı
tahaakb
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 1312
Kayıt: 20 Oca 2010, 02:00

Re: Regâib Kandilimiz mübârek olsun!

Mesaj gönderen tahaakb »

Tüm İslam aleminin Regaib Kandili mübarek olsun, ALLAH (celle celaluhu) bu geceyi hakkıyla geçirmemizi nasip eylesin, İnşâe ALLAHu TeâLâ..
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: Regâib Kandilimiz mübârek olsun!

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim

BAKmak GÖRmek GÖZe DÖNmek
->ÖMRün ÖRmek ->ÖZe DÖNmek
->“MAHŞER”in ->BURda YAŞAyıp
->“ELEST”-teki ->SÖZe DÖNmek!.

ZEVK 7554

AHMEDuLLAH<->RESûLULLAH ->SıRR-ı SubhÂNın SAHiBi
MuHaMMeDu’L- MAHMUDULLAH >HAKîMu’L- HALîM HABiBi
GÂİBi RÜŞDün ReSÛLün
HABiBi RÜŞDün ReSÛLün
->“MERZiYyeten ->Mİ’RACI”-na ->RÂZiYYeten ->REGÂİBi!.

sallallahu aleyhi vesellem..

07.04. 16. 04:44
brsbrsm..tktkttrstkkmdkndllemreml..

Resim

Mubârek Receb Ayının Regâib Gecesinde Tüm İslâm Âlemine,
Muhammedî Nur, Şuûr Ve UYaNışlar getirsin İnşae ALLAH!.

Rabbu'l-âlemin, Rahmetin Kaynağından kalblerimize ihsanlar yağdırsın!
Maddî-mânevî birlik ve dirlik nasib etsin cümlemize İnşâe ALLAH!.

Muhammedî BİRlik ve BİZliğimizde Giyâbî Dost DUAları edelim İnşâe ALLAH!.

Resim---Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem: “ Şu beş gecede yapılan duâ geri çevrilmez. Regâib gecesi, Şa'banın 15. gecesi, Cum'a, Ramazan bayramı ve Kurban bayramı gecesi.
(İbn-i Asâkir)

BİZ BİR-İZ-de;

Muhammedî Şuuru BİL-mede
Muhammedî Nûru BUL-mada
Muhammedî Sürurda OL-mada
Muhammedî Onuru YAŞA-mada;

Geçmişimiz İçin Muhammedî TEVBE BİZ-BİR-liğinde
Geleceğimiz İçin Muhammedî DUÂ BİZ-BİR-liğinde
Şu AN-ımız İçin Muhammedî RIZÂ BİZ-BİR-liğinde
Son Nefesimiz İçin Muhammedî ŞEHÂDET BİZ-BİR-liğinde,

Rağbetimiz OL-AN İlâhî Teveccühümüzün Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem de,
ÇoK TeN-de TEK cAN CEM’liğimiz İÇ-in BİZ BİR-İZ SEVgi SELi DuÂlarımızı edelim İnşâe ALLAH!.

Resim------Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem: “ Azîz ve Celîl olan ALLAH kıyâmet gününde şöyle buyuracak:”Benim celâlim için birbirini sevenler bugün neredeler? Benimkinden başka hiçbir gölgenin olmadığı bu günde onları gölgelendireyim!” buyurdu.
(Ebû Hureyre ra’dan; Müslim, Birr, 37)

Regâib : (Rağibe çoğulu) Çok istenilecek şeyler. Hediye, atiyye. Çok rağbet olunan şeyler. Bol bol ihsan etmek.
Rağbet : (Rağbet) İstek, arzu. İyi sayılmak. Bir şeyi çok iştiyakla istemek. İhlasla dua etmek, teveccüh etmek.

Regâib ise ilginçtir ki;…
Re-Gâib…
İçeride“”gâib” ki,
Gâib, şu ANda da olduğu hâlde gözükmeyen demektir.
Yitik, kayıp olmuş da aranan değildir..

Kendi kimlik ve kişilik “BEN”imizden tutun da, her şeye muhit iken şahdamarımızdan yakîn Olan ve olduğu hâlde gözükmeyen RABB’imize kadar nice gayblarımıza Rızâlarımızı ulaştırıcı, Rızâ buldurucu vesîlemiz Regâib Gecemiz..

"Vahyî Rahmeten li'l- âlemin AYNamız"dan yansıyan, Diri NAKLi hazır olduğu hâlde;
BİLemeyen, BULamayan, OLamayan ve YAŞAyamayan AKLımızın, çok RAĞBET ettiği İlâhî Hediyeyi, Rasûlî Regâibi ve neticede Rızaullaha nâil oluşu yaşayalım bu gecemizde BİZ BİR-likte DUÂ-larımızla İn şâe ALLAH!. …

Nefsimizin Ana Yuvası “Sadr” larımızın Karanlık Labirentleri,
Bu gece şerh-şarh olur da biz de Muhammedî İZ-i izleyerek RABBımıza derhal RAĞBET edenlerden oluruz BU GECE-mizde İn şâe ALLAH!.
…


İmâm-ı Alî kerremullahi vecheye ait salâvâtı şerîfe:


Resim

TÜRKÇESİ: Lebbeyke Allahümme Rabbiye ve sâ’deyke Resim Salâvâtu’llahi’l-Berri’r-Rahîm Ve’l-melâiketi’l-mukarrebîn Resim Ve’n- nebîyyine ve’s-sıddıkîne ve’ş-şühedâi ve’s-sâlihîn Resim Vemâ sebbiha leke min şey’in yâ Rabbe’l-âlemîne Resim Alâ seyyidinâ ve Mevlânâ Muhammedin ibni Abdillahi hâtemi’n- nebîyyîne Resim Ve Seyyidi’l-mürselîne ve imâmi’l-mûttâkîne Resim Ve Resûli Rabbü’l-âlemîne’ş-şâhidi’l-beşiri’d- dâi ileyke bi iznike es sirâce’l-münir Resim Ve aleyhi’s- salâtü ve’s- selâmû ve rahmetullahi ve berâkâtuhu.

MÂNÂSI:
“Emret (buyur) ALLAH’ım! Ve başim-gözüm üstüne (emret, saâdetle Senden mutluluk istiyorum), RABB’im, ALLAH’ım! İyilik ve merhamet dolu Salâvâtullahı, gözde (yakîn) meleklerin salâvâtı, peygamberlerin, sıddıkların, şehîdlerin, sâlihlerin; Ey âlemlerin RABBi Seni tesbih (ve tenzih) eden herşeyin salâvâtı, Efendimiz Abdullah oğlu Muhammed (sallallahu aleyhi ve sellem)’e, Hatemü’l-Enbiyâya (peygamberlerin sonuncusuna), peygamberlerin Efendisine, müttakîlerin (günâhlardan korunup ALLAH'a sığınanların) imâmına; âlemlerin RABBinin, şâhid ve müjdeci Resûlüne, Senin izninde Sana dâvet eden ve aydınlatan kandile (sayısız- sonsuz) selâm (sıla, salâvât, rahmet, istiğfâr, dua, ulaşım) olsun!”
Resim
Kullanıcı avatarı
tamersah tarik
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 778
Kayıt: 19 Eyl 2008, 02:00

Re: Regâib Kandilimiz mübârek olsun!

Mesaj gönderen tamersah tarik »

Hakkımızda hayırlı ve bereketli olmasını temenni ettiğimiz Recep ayına bizleri ulaştıran Rabbimize şükürler olsun. İslam öncesi Arapların bile büyük hürmet gösterdiği, öldürmenin kendilerince haram sayıldığı, bu aya büyük intizam ve saygı gösterdikleri malumumuzdur. Ramazan ayının müjdeleyicisi olan ve birçok değerli vakti bu aylarda tecelli ettiren Allah C.C. hamd ederiz. Ramazan ayına kendimizi madden ve manen hazırlamamız murad edilen bu mübarek gün ve gecelerden biri olan Regaib gecesini bu gece idrak edeceğiz inşeAllah. Allah C.C. gerçekten de idrak etmeyi nasip etsin ki, aklımız naklini bulsun. Öyle bir anlayışla aydınlansın ki bir daha cahilliğin karanlık zulmetinde deli divane dolanmasın. Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve selemin, inancına, ameline, ahlâkına ve hallerine ulaşıma bu gecemiz vesile olsun. Rağbetimiz, talebimiz, acizane dileğimiz odur ki bu dünyada tam bir Muhammedi şuur ve ahlakı yaşayabilenlerden olalım. Aklımızın ikilik şeytanlığında zigzaglar çizmeyelim ve sıratı müstakim yolunda ayaklarımızı sabit kılalım. Allah C.C. dinimizde, dünyamızda ve ahiretimizde bizlere bildiği hayrı nasip etsin, maddî-mânevî birlik ve dirlik nasib etsin cümlemize inşeAllah.
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Re: Regâib Kandilimiz mübârek olsun!

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim

Resim Yüce RABBımıız TeÂLÂ’nın,

->Ni’metinde NÂİMîyİZ
-->Kudretinde KÂİMîyİZ
Habli’L-Verîd AKRABAmız
-->RAĞBETinde DÂİMîyİZ!.

ZEVK 8069

N’ÛRuLLAHtan NÛR-u MîM ->HAk.. ->KeLÂMuLLAH HAKk KitABı
->RÛHu ->EMR ÂLeMden İnsÂNın.. ->TENi ->KANLı KAFes KABı
NEFSin-RABBın BİL İhvÂNim!
Kıyam DUR!. >EĞİL İhvÂNim!.
->İmkÂNLa -->İmtihÂN -->KULLuk.. ->“İzâ Feragte ->FENSAB”ı..


30.03.17.. 04:16
brbrsm.tktkttrstkkmdshrrr..



Resim

Habli’L- Verîd AKRABAmız.:

ŞÂHDAMARımdan da AKRABa ->RABBım (MeRKEZde):

وَلَقَدْ خَلَقْنَا الْإِنسَانَ وَنَعْلَمُ مَا تُوَسْوِسُ بِهِ نَفْسُهُ وَنَحْنُ أَقْرَبُ إِلَيْهِ مِنْ حَبْلِ الْوَرِيدِ
---“Ve lekad halakne'l- insâne ve na’lemu mâ tuvesvisu bihî nefsuh (nefsuhu), ve nahnu AKREBu ileyhi min HABLİ'L- VERÎDi : Andolsun, insanı biz yarattık ve nefsinin ona ne vesveseler vermekte olduğunu biliriz. Biz ona şahdamarından daha YAKINız.” (Kaf 50/16)


ve ALLAHu zü’L- CeLÂL’im ->“EnALLAH!. (MUHİTte)”:

إِنَّنِي أَنَا اللَّهُ لَا إِلَهَ إِلَّا أَنَا فَاعْبُدْنِي وَأَقِمِ الصَّلَاةَ لِذِكْرِي
---“İnnenî enallâhu lâ ilâhe illâ ene fa’budnî ve ekımi’s- salâte li zikrî: Muhakkak ki BEN, YALNIZCA BEN ALLAH'ım. BENden başka EL İLÂH yoktur. BANA kulluk et; BENi anmak için namaz kıl!.” (TâHâ 20/14)


Resim

RÛHu ->EMR ÂLeM İnsÂNın.:

وَيَسْأَلُونَكَ عَنِ الرُّوحِ قُلِ الرُّوحُ مِنْ أَمْرِ رَبِّي وَمَا أُوتِيتُم مِّن الْعِلْمِ إِلاَّ قَلِيلاً
"Ve yes’elûneke ani’r- rûhı, kuli’r- rûhu min emri rabbî ve mâ ûtîtum mine’l- ilmi illâ kalîlâ (kalîlen).: Ve sana ruhtan sorarlar. De ki: “RUH, RABBimin EMRindendir.” Ve size, (ruha ait) ilimden sadece az bir şey verildi.” (İsrâ 17/85)


Resim

NEFSin-RABBın BİL İhvÂNim.:

Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz: “Men arefe nefsehu fekad arefe RABBehu: Kim ki NEFSini Tanıdı-BİLdi, kesinlikle RABBını da Tanıdı-BİLdi”” buyurmuştur.
(Aclunî, Keşfü’l-Hâfâ II/343 (2532)


Resim

->“İzâ Feragte ->FENSAB”ı.:

فَإِذَا فَرَغْتَ فَانصَبْ
“Fe izâ ferağte fensab.:O halde boşaldın mı yine kalk yorul!.”” (İnşirah 94/7)

Fâriğ: İşini bitirmiş, boş kalmış, alâkasını kesmiş, rahat, vazgeçmiş, çekilmiş.[/color]
Mansab: Mansıb, merci, Merkez. Kaynak. Baş vurulacak yer. Mürâcaat edilecek yer. Dönülecek yer. Sığınılacak yer. * Söylenen sözün kendine fayda verdiği kimse.
Fâriğ: İşini bitirmiş, boş kalmış, alâkasını kesmiş, rahat, vazgeçmiş, çekilmiş.
Mansab: Mansıb, merci, Merkez. Kaynak. Baş vurulacak yer. Mürâcaat edilecek yer. Dönülecek yer. Sığınılacak yer. * Söylenen sözün kendine fayda verdiği kimse.

"Fe izâ ferağa''fâri de. Fâri’ boşalmaktır. Vaz geçmektir. Boşalmaktır. Havaya üfürülen nefes gibidir.
“Fe izâ ferağte fensab.” Fe izâ Eğer öyle boşalıverirsen ferağte fensab hemen nasb et bir yere mansablan.. mansab-neseb gibi. Bir yere bağlan. Bir baba bul kendine, bir ana bul gibi yâni bağlan kendine neseb. Nasb et, bi yorul diye..

وَإِلَى رَبِّكَ فَارْغَبْ
"Ve ilâ rabbike ferğab.: Ve ancak RABBına rağbet et, hep ona doğrul.”” (İnşirah 94/8)

Ve RABBine RAĞBEt et!.
Rabbike ferğab; burdaki reğabe köküne bakın.
O "reğabe"nin yukarda da "ferağ"taki aynı "rağe" gâlibiyet onların görülebiliyor onu demek istiyorum.


NÂİM: Bolluk ve bahtiyarlık içinde yaşayış. Nizam-ü hal ve mal. * Cennet'in sekiz kısmından dördüncü tabakası.
KÂİM: Ayakta duran. Mevcut. Baki. * Vaktini ibadetle geçiren.
DÂİM: Devam eden. (Daimî, daima, daimen şeklinde de söylenir.)
Regâib: (Ragibe. C.) Çok istenilecek şeyler. Hediye, atiyye. Çok rağbet olunan şeyler. Bol bol ihsan etmek. Receb ayının ilk perşembe gününün akşamı (Cuma gecesi).
Rağbet: (Ragbet) İstek, arzu. İyi sayılmak. Bir şeyi çok iştiyakla istemek. İhlasla dua etmek, teveccüh etmek.
Reğîb: Kendisine rağbet edilen, arzulanan, taleb edilen şey demektir.


Resim

Regâib, "reğabe" kökünden türer; herhangi bir şeyi istemek, arzulamak, ona karşı meyletmek ve onu elde etmek için çaba sarf etmek demektir. Reğîbenin çoğuludur.
Receb’in ilk cuma gecesine Regaib Gecesi denir. Bu geceye Regaib Gecesi ismini melekler vermişlerdir. Peygamberimiz Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem’in Ramazan ayından sonra en çok oruç tuttuğu ay Receb ayıdır.

Recebü’l- Esabb; ALLAHu Zü’L- CeLÂL’in RAHMetinin cûşa gelip coştuğu, ikram ve ihsanlarının şarıl şarıl, güldür güldür gönüllere dolduğu kudsal ay demektir.

Sabb: Dökmek, akıtmak, boşaltmak. Dökülmek. * Aşık, tutkun.

Sevgili Peygamberimiz Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem, Regaib Gecesi'nin içinde bulunduğu Recep Ayında çok dua eder, namaz kılar, oruç tutar, iyiliklerin her çeşidini yapar, sadaka vermeye özen gösterirdi. Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem’in Receb'in ilk perşembe gününü oruçla geçirdiği ve cuma gecesinde, bu kandil gecesine mahsus olmak üzere 12 rekât namaz kıldığı rivâyet edilir. Regâib gecelerinde dua etmek, tövbe ve istiğfarda bulunmak, bu geceyi kudsal kabul etmek sûretiyle çeşitli ibâdetlerle, zikirlerle vetesbihlerle geçirmek en güzelidir..

EstağfiruLLaH!
SübhânALLAH!
ElhamdüLİLLAH!
ALLAHu Ekber!
Lâ iLâHe iLLALLAH!
Lâ havLe ve Lâ kuvvete iLLâ biLLâhi’L- ALiyyi’L- Azîm!
ALLAHümme salli alâ seyyidinâ MuhMMedin ve alâ âli seyyidinâ MuhaMMed!.


Resim

Regâib kelime olarak Kur'ÂN-ı Kerîm'de geçmemektedir. Ancak "reğabe"den türemiş olan çeşitli kelimeler, Kur'ÂN-ı Kerîm'de 8 âyette geçmektedir.:

وَإِلَى رَبِّكَ فَارْغَبْ
“Ve ilâ rabbike ferğab.: Ve ancak RABBına rağbet et, hep ona doğrul.”” (İnşirah 94/8)

Millet-i İbrâhîme rağbet etmeyip yüz çevirenler;

وَمَن يَرْغَبُ عَن مِّلَّةِ إِبْرَاهِيمَ إِلاَّ مَن سَفِهَ نَفْسَهُ وَلَقَدِ اصْطَفَيْنَاهُ فِي الدُّنْيَا وَإِنَّهُ فِي الآخِرَةِ لَمِنَ الصَّالِحِينَ
"Ve men yergabu an milleti ibrâhîme illâ men sefihe nefseh (nefsehu), ve lekadistafeynâhufî’d- dunyâ, ve innehu fî’l- âhireti le mine’s- sâlihîn (sâlihîne).: Ve, nefsini sefih kılan kişi hariç kim, İbrâhîm’in dîninden yüz çevirir? Andolsun ki Biz, onu dünyada seçtik. Muhakkak ki o, ahirette de salihlerdendir.” (Bakara 2/130)

Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem’in nefsinden çok kendi nefsine rağbet edenler;

مَا كَانَ لِأَهْلِ الْمَدِينَةِ وَمَنْ حَوْلَهُم مِّنَ الأَعْرَابِ أَن يَتَخَلَّفُواْ عَن رَّسُولِ اللّهِ وَلاَ يَرْغَبُواْ بِأَنفُسِهِمْ عَن نَّفْسِهِ ذَلِكَ بِأَنَّهُمْ لاَ يُصِيبُهُمْ ظَمَأٌ وَلاَ نَصَبٌ وَلاَ مَخْمَصَةٌ فِي سَبِيلِ اللّهِ وَلاَ يَطَؤُونَ مَوْطِئًا يَغِيظُ الْكُفَّارَ وَلاَ يَنَالُونَ مِنْ عَدُوٍّ نَّيْلاً إِلاَّ كُتِبَ لَهُم بِهِ عَمَلٌ صَالِحٌ إِنَّ اللّهَ لاَ يُضِيعُ أَجْرَ الْمُحْسِنِينَ
"Mâ kâne li ehli’l- medîneti ve men havlehum mine’l- a’râbi en yetehallefû an resûlillâhi ve lâ yergabû bi enfusihim an nefsihî, zâlike bi ennehum lâ yusîbuhum zameun ve lâ nasabun ve lâ mahmesatun fî sebîlillâhi ve lâ yetaûne mevtıan yagîzu’l- kuffâra ve lâ yenâlûne min aduvvin neylen illâ kutibe lehum bihî amelun sâlih (sâlihun), innallâhe lâ yudîu ecre’l- muhsinîn (muhsinîne).: Medine (şehir) halkı ve bedevî Araplar’dan onun çevresinde olanlar için ALLAH’ın Resûl’ünden geri kalmaları ve kendi nefslerini, onun nefsinden üstün tutmaları (rağbet etmeleri) olmaz. Çünkü böylece onlara, ALLAH yolunda (aşırı) bir susuzluk, bir yorgunluk (bitkinlik) ve şiddetli açlık isabet etmesi, küffarı (kâfirleri) öfkelendirecek bir yere ayak basarak (işgal ederek), düşmana karşı bir zafere nail olmaları yoktur ki; onunla, onlara salih amel yazılmış olmasın. Muhakkak ki ALLAH, muhsinlerin ecrini zayi etmez.” (Tevbe 9/120)]


Resim
Hadis-i Şeriflerde Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem Receb ayı ve Regaib gemiz ile buyrukları çoktur;


Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: “Şu beş gecede yapılan duâ geri çevrilmez. Regaib Gecesi, Şabanın 15. gecesi, Cuma, Ramazan bayramı ve Kurban bayramı gecesi.” buyurdu.
(İbn-i Asâkir)

Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: “Receb-i Şerîf’in birinci gününde oruç tutmak üç senelik, ikinci günü oruçlu olmak iki senelik ve yine üçüncü günü oruçlu bulunmak bir senelik küçük günahlara kefaret olur. Bunlardan sonra her günü bir aylık küçük günahların af ve mağfiretine vesile olur.” buyurdu.
(Celaluddin es-Suyutî, Camiu’s- sağir)

İbn-i Abbas -radiyallahu anh- Hazretleri: “Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem, Receb ayında bâzen o kadar çok oruç tutardı ki, biz O’nu hiç iftar etmeyecek zannederdik. Bâzen de o kadar çok iftar ederdi ki, biz O’nu hiç oruç tutmayacak zannederdik.” buyurmuştur.
(Müslim)

Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: “Muhakkak zaman, ALLAH’ın yarattığı günkü şekliyle akıp gitmektedir. Yıl on iki aydır. Bunlardan dördü haram aylardır. Ve üçü ard arda gelmektedir. Zilkade, Zilhicce, Muharrem bir de Cemaziye’l-âhirle Şaban ayları arasında gelen Mudar kabilesinin ayı Receb Ayıdır." buyurdu.
(Buhârî, Tefsir, Sure, 8,9)

Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: “Receb Ayı ALLAH’ın Ayı, Şaban benim Ayım, Ramazan da Ümmetimin Ayıdır." buyurdu.
(Aclûnî, Keşfu’l-Hafâ, 1/423)

Enes b. Malik radiyallahu anhu'dan: “Receb ayı girdiğinde Hz. Peygamber aleyhisselâm: "ALLAH'ım! Receb ve Şaban'ı bize mübarek kıl ve bizi Ramazan'a ulaştır." buyururdu.
(Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/259)

Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: “Receb büyük bir aydır. ALLAH bu ayda hasenatı kat kat eder. Receb Ayında bir gün oruç tutana, bir yıl oruç tutmuş gibi sevaba kavuşur. 7 gün oruç tutana, Cehennem kapıları kapanır. 8 gün oruç tutana Cennetin 8 kapısı açılır. 10 gün oruç tutana, ALLAH istediğini verir. 15 gün oruç tutana, bir münadi: “Geçmiş günahların affoldu!” der. Receb Ayında ALLAH Teâlâ Nûh aleyhisselamı gemiye bindirdi ve o da Receb Ayını oruçlu geçirdi. Yanındakilere de oruç tutmalarını emretti.” buyurdu.
(Taberânî)

Resim MuhaMMedi MuHABBEtlerimİZLe!....
Resim
Cevapla

“Bayram ve Kandil Mesajları” sayfasına dön