NASİHAT!..
Kimlere sorayım nasıl edeyim,
Cânâna ulaşan yol kapısını?
O afat var iken kime gideyim?
Cânândır gösteren yol kapısını..
Fazilet, kemâlât maksuda yoldur,
Halk eden Hâliktir, halk olan kuldur
Muhabbet aşkıyle gönlünü doldur
Kapa kemlik denen sol kapısını..
Her belâya tahammül kıl şükreyle,
Her nefeste Yaradana şükreyle,
Her kelâmı derununda fikreyle,
Açma malâyâni dil kapısını
Âşıka muhabbet fazla görülmez,
Bağçıvansız bağın gülü derilmez,
Gönül bahçsine kolay girilmez
Girmek ister isen, bul kapısını..
Âşıklar mâşuka boyun eğerler
Ahdine sadakat gösterir erler
Bir gün olur, gelir, kapun döverler
Dövmüş isen eğer el kapısını..
Özün dûr eyleme sahip kemâlden,
Riza talep eyle ol Zülcelâlden,
Kesbi ticaret et daim helâlden,
Uzatma harama el kapısını..
Âlemde zaifim, cürmüm pek çok,
Yaman söz sineme değer sanki ok,
Ne insanım, sinek kadar fehmim yok,
Saklar harimîden mal kapısını..
Hissement olmazsın ehli âriften,
Her zaman çıkarsın doğru tarikten,
Bîhaber gezersin şeri şeriften,
Ya nerden öğrendin yol kapısını?
Sümmânî bîhaber değil bu râhtan
Asla kurtulmadı hicrandan, âhtan
Her ne ister isen iste Allah'tan,
Yanılıp da çalma kul kapısını
Hakk Âşığı Sümmânî Baba
Afat : Mc: Son derece güzel.
Kem : f. Az, noksan, eksik. * Kötü. Fenâ. Ayarı bozuk. * Fakir, hakir.
Derun : f. İç taraf. Dâhil. * Kalb.
Malâyâni : (Mâlâyâni) Mânasız, faydasız, boş söz.
El : Yabancı, başkası, yakın olmayan.
Dûr : Uzak, ırak.
Zaif : Kalp, eksik akçe.
Cürm : (Cürüm) Kabahat, kusur. Hatâ. İsyan. Günah. Kanun hilâfına hareket.
Fehm : Anlayış, akıl, zekâ.
Harimî : Harami. Katı-üt tarik, yol kesen. Haydut.
Hissement : f. Hisseli olan. Pay alan, nasipli. * Ders alan.
Tarik : Yol. Tarz, usûl. * Vâsıta. Meslek. * Bir maksada nâil olmak için icrâsı lâzım olan husus veya bu hususların hey'et-i mecmuası.
Bîhaber : Habersiz.
Şeri şerif : Emir ve nehy gibi hükümleri vaz' etmek. * Bir işe başlamak. * Dalmak. * Girmek. * Zâhir etmek, göstermek. * Cenab-ı Hakk'ın emri. Âyet, hadis, icma-i ümmetle ve kıyas-ı fukaha ile sâbit olan dinin temelleri, şeriat. (Bak: Şeriat)
Râh : (Reh) f. Yol. Tarz. Usûl. Meslek.
NASİHAT!..
- nur_umim
- Özel Üye
- Mesajlar: 1121
- Kayıt: 19 Ağu 2007, 02:00
- zahidzenderun
- Özel Üye
- Mesajlar: 1026
- Kayıt: 04 Tem 2007, 02:00
KINAMAYIN BİZİ HAKK'I SEVENLER
Kınamayın bizi Hakk'ı sevenler
Yağmur düşmeyince sel uyanır mı
Gönül hoş değildir aşka düşeli
Rüzgâr esmeyince dal uyanır mı
N'ideyim dostlarım vefasız yârı
Mevlâ'm her kuluna vermez bu kârı
Güngünden artmakta bülbülün zârı
Goncasız gülşende gül uyanır mı
Erkânı bildirip hizmet verdiler
Cümle yâran muradına erdiler
Sümmânî'yi canevinden vurdular
Böyle yaman aşka dil dayanır mı
AŞIK SÜMMANİ
Kınamayın bizi Hakk'ı sevenler
Yağmur düşmeyince sel uyanır mı
Gönül hoş değildir aşka düşeli
Rüzgâr esmeyince dal uyanır mı
N'ideyim dostlarım vefasız yârı
Mevlâ'm her kuluna vermez bu kârı
Güngünden artmakta bülbülün zârı
Goncasız gülşende gül uyanır mı
Erkânı bildirip hizmet verdiler
Cümle yâran muradına erdiler
Sümmânî'yi canevinden vurdular
Böyle yaman aşka dil dayanır mı
AŞIK SÜMMANİ
Derviş na murad olacak.
Allah vesilelerle kendisine yaklaştırır.
Na murad olacak..
Bildiğini terk edecek.
[img]http://www.muhammedinur.com/photos/galleries/avatars/istikametbt9tw2.gif[/img]
Allah vesilelerle kendisine yaklaştırır.
Na murad olacak..
Bildiğini terk edecek.
[img]http://www.muhammedinur.com/photos/galleries/avatars/istikametbt9tw2.gif[/img]
- nur_umim
- Özel Üye
- Mesajlar: 1121
- Kayıt: 19 Ağu 2007, 02:00
NASİHAT!..
Dünyalıktan halim sorar bazısı,
Bizde sim yerine emrâz bulunur,
Böyle imiş alnımızın yazısı,
Elimizde bir kırık saz bulunur.
Âşıklar beyhude gurbeti gezer,
El oğlu âriftir ne olsa sezer,
Güzellerde vefâ, bizde sim ü zer,
Ne kışın bulunur, ne yaz bulunur.
Sümmânî kıssadan hisse bu pendin,
Bu aşkın nârına yandıkça yandın,
Sakın bir kimseye inanma kendin,
Doğru arar isen, pek az bulunur.
Hakk Âşığı Sümmânî Baba
Emrâz : (Maraz. C.) Hastalıklar. Marazlar.
Beyhude : f. Boşuna. Boş yere. Faydasız.
Sim ü zer : Gümüş ve altın.
PEND . f. Nasihat, vaaz, öğüt.
Dünyalıktan halim sorar bazısı,
Bizde sim yerine emrâz bulunur,
Böyle imiş alnımızın yazısı,
Elimizde bir kırık saz bulunur.
Âşıklar beyhude gurbeti gezer,
El oğlu âriftir ne olsa sezer,
Güzellerde vefâ, bizde sim ü zer,
Ne kışın bulunur, ne yaz bulunur.
Sümmânî kıssadan hisse bu pendin,
Bu aşkın nârına yandıkça yandın,
Sakın bir kimseye inanma kendin,
Doğru arar isen, pek az bulunur.
Hakk Âşığı Sümmânî Baba
Emrâz : (Maraz. C.) Hastalıklar. Marazlar.
Beyhude : f. Boşuna. Boş yere. Faydasız.
Sim ü zer : Gümüş ve altın.
PEND . f. Nasihat, vaaz, öğüt.