MuhaMMedî HaMd u ŞüKüR
---Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem: "Mü'minin işi tuhaftır, her işi hayırdır. Bu, yalnız mü'mine vergidir/özgüdür. Sevindirici bir işle karşılaşsa şükreder, o iş kendisi hakkında hayırlı olur. Üzücü bir işle karşılaşsa sabreder, kendisi için hayırlı olur." buyurdu.(Müslim, Zühd 64; Dârimî, Rikak 61; Ahmed bin Hanbel, Müsned V/24)
---Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem: "Hamd, şükrün başıdır. ALLAH'a hamdetmeyen, O'na şükretmemiştir." buyurdu.(Abdürrezzak; Beyhakî, Şuabu'l-İman; Kenzu'l Ummâl, 3/6419, s. 255)
---Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem geceleri ayağa kalkıp ayakları kabarıncaya kadar namaz kılardı. Kendisine Aişe radiyallâhu anhâ: “ALLAH (cc) senin geçmiş ve gelecek günahlarını affetti (niye kendini bu kadar yoruyorsun)” dediğinde: “ALLAH’a şükreden bir kul olmayayım mı?” cevâbını verdi. (Buhâri, Teheccüd 6, 2/63; Tefsir-Fetih 1, 6/169, Rikak 19, 8/124; Müslim, Sıfatü’l Munafikîn 18, 79, Hadis no: 2819, 4/2181; Tirmizî, Salât 304, Hadis no: 412, 2/268; Nesâi, Kıy. Leyl 17, 3/178)
---Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem: " İnsanlara karşı hamdetmeyen (teşekkür etmeyen), onlara nankörlük yapan insan, ALLAH'a karşı da hamdetmez." buyurdu.(Ebû Dâvud, Edeb 11; Tirmizû, Birr 35)
---Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem: "ALLAH'ım, Seni zikretmek, Sana şükretmek ve güzel ibadet etmek için bana yardım eyle!" buyurdu.(Ebû Dâvud, Vitr 26; Nesâi, Sehv 60; Müsned, Ahmed bin Hanbel, 2/299, 5/245)
---Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem: "ALLAH, bir kuluna nimet verince, kulunun üstünde o nimetin izini görmek ister." buyurdu. (Tirmizî, Edeb 54; Müsned, Ahmed bin Hanbel, 2/311, 4/438)
---Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem: "Yüce ALLAH diyor ki: 'Ey kullarım! Geçmiş ve gelecek, siz bütün ins ve cinler bir araya gelerek, aranızdaki en muttakî kimsenin kalbi gibi olsanız, sizin bu durumunuz, Benim hâkimiye-timi zerre kadar artırmaz. Yine ey kullarım! Geçmiş ve gelecek bütün ins ve cin bir araya toplansanız, aranızdaki en günahkâr birinin kalbi gibi olsanız, Benim hâkimiyetime en ufak bir noksanlık getiremezsiniz. Ey kullarım! Hakkınızda itibar ettiğim şey, amellerinizdir. Daha sonra siz, amellerinize göre eksiksiz olarak mükâfatlandırılacak veya cezalandırılacaksınız. Öyleyse kim bir hayır işlemeye muvaffak olursa, bundan dolayı ALLAH'a şükretsin. Kim de hayrın dışında başka bir şey işlerse, bundan dolayı da kendi nefsini suçlasın." buyurdu.(Müsned, Ahmed bin Hanbel, 5/160; Müslim, Birr 55; Tirmizî, Kıyâm 48; İbn Mâce, Zühd 30)
---Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem: “Yemek yiyip şükredenin derecesi, (nâfile) oruç tutup sabredenin derecesi gibidir.” buyurdu.(Buhâri; Kütüb-i Sitte, c. 17, s. 176, hadis no: 559 -1765-)
---Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem: “Kıyâmet gününde ‘hamd edenler ayağa kalksın’ denildiğinde yalnız ALLAH'a çokça ve her hal ü kârda şükredenler ayağa kalkar.” buyurdu.(Taberâni; Ebu Naim; Beyhakî, Gazâli, İhyâ-i Ulûmi’d Din, c. 8, s. 547)
---Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem: “Zikrin en faziletlisi ‘lâ ilâhe illâllah’tır. Duânın en faziletlisi ‘el-hamdu lillâh’tır.”(Tirmizî; Nesâi; İbn Mâce; nakl. İhyâ, 8/309)
---Mal toplamayı yasaklama husâsunda âyet nâzil olunca Hz. Ömer radiyallâhu anha: “Öyleyse ne toplayalım yâ Rasûlallah?” diye sordu. Rasûlullah da şöyle cevap verdi: “En güzel dünyâ nimeti ve insanın sâhip olabileceği nimetlerin en hayırlısı; zikreden bir dil, şükreden bir kalp ve insanın îman üzere (Müslümanca) yaşamasına yardımcı olan kadındır.”(Tirmizî, Birr 13)
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ إِنَّ كَثِيرًا مِّنَ الأَحْبَارِ وَالرُّهْبَانِ لَيَأْكُلُونَ أَمْوَالَ النَّاسِ بِالْبَاطِلِ وَيَصُدُّونَ عَن سَبِيلِ اللّهِ وَالَّذِينَ يَكْنِزُونَ الذَّهَبَ وَالْفِضَّةَ وَلاَ يُنفِقُونَهَا فِي سَبِيلِ اللّهِ فَبَشِّرْهُم بِعَذَابٍ أَلِيمٍ
---"Yâ eyyuhâllezîne âmenû inne kesîran mine'l-ahbâri ve'r-ruhbâni le ye'kulûne emvâle'n-nâsi bi'l-bâtılı ve yasuddûne an sebîlillâh(sebîlillâhi), vellezîne yeknizûne'z-zehebe ve'l-fıddate ve lâ yunfikûnehâ fî sebîlillâhi fe beşşirhum bi azâbin elîm: Ey îman edenler, gerçek şu ki, (yahudi) bilginlerinden ve (hristiyan) râhiplerinden çoğu, insanların mallarını haksızlıkla yerler ve ALLAH'ın yolundan alıkoyarlar. Altını ve gümüşü biriktirip de ALLAH yolunda harcamayanlar... Onlara acı bir azâbı müjdele.” (Tevbe 9/34)
يَوْمَ يُحْمَى عَلَيْهَا فِي نَارِ جَهَنَّمَ فَتُكْوَى بِهَا جِبَاهُهُمْ وَجُنوبُهُمْ وَظُهُورُهُمْ هَذَا مَا كَنَزْتُمْ لأَنفُسِكُمْ فَذُوقُواْ مَا كُنتُمْ تَكْنِزُونَ
--- "Yevme yuhmâ aleyhâ fî nâri cehenneme fe tukvâ bihâ cibâhuhum ve cunûbuhum ve zuhûruhum, hâzâ mâ keneztum li enfusikum fe zûkû mâ kuntum teknizûn: Bunların üzerlerinin cehennem ateşinde kızdırılacağı gün, onların alınları, böğürleri ve sırtları bunlarla dağlanacak (ve:) "İşte bu, kendiniz için yığıp sakladıklarınızdır; yığıp sakladıklarınızı tadın" (denilecek).” (Tevbe 9/35)
“