YAZAN: İMÂM-I GAZALÎ (K.S)
Bismillahirrahmânirrahîm
Kıymetli okuyucularımız!
Sizlere faydalı ve kıymetli bir eseri daha sunuyoruz.
Eser, büyük âlim, arif, Hak dostu İmam Gazâlî'ye (rah) aittir. Eserin asıl ismi, 'Ravdatü't-Tâlibîn ve Umde-tü's-Sâlikîn'dir. Biz konusuna uygun olarak, tercümeye "Hak Yolunun Esasları" ismini verdik.
Eser, manevî terbiye yolunun esaslarını, edeplerini, ölçülerini, temel ahlâklarını, ilimlerini konu etmekte; Ehl-i sünnet itikadına aykırı olan görüş, mezhep ve düşünceleri değerlendirip reddetmektedir.
Bu eser kısa, özlü bir reçete olup tasavvuf terbiyesinin ilmihâli durumundadır.
İmam Gazâlî (rah), bu eserde itikad, edep, güzel ahlâk ve seyrü sülük konularında en lâzım bilgileri özlü ve çarpıcı bir şekilde ortaya koymuştur. Bu haliyle eser, sanki Ihyâü Ulûmi'd-Din adlı kitabının bir özeti gibidir.
Kıymetli okuyucularımız!
Kitabın müellifinin de dediği gibi; bu dünyada varlık sebebimiz iki şeydir: Bunlar, ilim ve ameldir. İlim, amelin önündedir; dinimizin ilk emri ilimdir, ilimsiz amel ya noksan ya da bozuk olur; kazancı zararını kurtarmaz.
Faydalı ilim, yüce yaratıcıyı tanıtan; O'nun emrini, dinini, yolunu ve gerçek sevgiyi öğreten ilimdir. Dinimizin zahirdeki hüküm ve amellerini öğreten ilme "fıkıh ilmi" denir. Kulluğun merkezi olan kalple ilgili ilim, idrak, edep, ahlâk ve terbiyeyi öğreten ilme de "tasavvuf ve terbiye ilmi" denir.
Her müslüman bu iki ilmin farz kısmını bilmesi gerekir.
İşte elinizdeki eser, manevî terbiyenin farzlarını işleyen ilmihâli durumundadır. Eserin Allah için sabırla okunmasını tavsiye ediyoruz.
Muhtemel hatalarımızı bize ulaştırma lutfunda bulunan kıymetli okuyucularımızdan Allah razı olsun.
Bize bu hizmeti" ikram eden yüce Allah'a sonsuz hamdolsun.
Dr. Dilaver Selvi
MÜELLİFİN ÖNSÖZÜ
Şeyh, imam, âlim, allâme, sahasında tek, Hüccetü'l-İslâm Ebû Hâmid Muhammed b. Muhammed b. Muhammed b. Ahmed el-Gazâlî et-Tûsî (Allah onu rahmetiyle kuşatsın, rızâsına ulaştırsın ve kendisini cennetlerin en güzel yerlerinde yerleştirsin) der ki:
Dostlarının kalplerini muhabbetinin ateşiyle yakan, onların bütün düşüncelerini kendisinde toplayan, ruhlarını yüce zâtına kavuşma iştiyakı ve O'nu müşahede aşkıyla coşturan, gözlerini ve basiretlerini yüce cemâlini görmeye bağlayan Allah'a hamdolsun.
Bu halleri yaşayan Allah dostları, O'na kavuşmanın sevinci ile sarhoş oldular; kalpleri O'nun yücelik ve heybetini müşahede edince hayret içinde kaldılar; dünya ve âhirette O'ndan başkasını görmediler.
Onların gözlerine herhangi bir varlığın sureti ilişse, basiretleri hemen ona şekil veren yüce zâta yönelir.
Kulaklarına herhangi bir nağme gelse, sırları derhal yüce sevgiliyi hatırlar ve O'nu zikreder.
Herhangi bir inilti, âh, coşku, hüzün, heyecan ve şevk sesi işitseler, hemen yüce Mevlâ'yı hatırlar; O'nun için ah çeker; kalpleri O'na çekilir, O'nun için hüzünlenirler;
O'nun katındakilere şevkleri artar; O'na yönelirler, O'na koşarlar, O'na kulak verirler. Gözleri ve kulakları O'ndan başkasına kapanır; O'ndan başkasını görmez ve işitmezler.
İşte bu kimseler, Allahu Teâlâ'nın özel dostluğu için seçtiği ve seçkin kulları arasından kendisine tahsis ettiği dostlarıdır.
Yüce Allah, son peygamber olarak gönderdiği Hz. Muhammed (s.a.v) Efendimiz'e ve hidayet yolunun rehberleri yaptığı âl ve ashabına salât ve selâm etsin.
Ben bu kitabı, hak yoluna girmek ve o yolda gitmek isteyen bir kimsenin -inşallah- güzelce uyması ve istifade etmesi için yazdım. Onda bir hata etmekten ve yanlış bir şey söylemekten yüce Allah'a sığınırım. O, en güzel yardım eden ve destek verendir.
Yüce Allah'tan bu kitabı okuyanlara faydalı yapmasını diliyorum. Hiç şüphesiz O, bizlere çok yakındır ve dualarımıza karşılık verendir.
Kitap, bir girişle birçok fasıl ve bölümden oluşmaktadır.
GİRİŞ
Bil ki, halkın Hak'tan kopmasının ve perdelenmesinin pek çok sebebi vardır; bunların en başta gelenleri şunlardır:
Halka yönelmek ve onlara takılıp kalmak. Kendi nefsi ile meşgul olmak. Yaptığı işlere bakıp onlarla aldanmak.
Sahih ve doğru inançtan sapmak. Bu sapma, her insanın nefsinin yaratılışı ve cibilliyetine göre farklı şekillerde olmaktadır.
Makam, mal, dünya, mevki ve şöhret sevgisi.
Uzun yaşama arzusu ve ileride yaparım düşüncesi.
Cimrilik.
Nefsin kötü arzularına uyma.
Kendini beğenme.
Yiyecek, içecek ve giyeceklerin haram yoldan kazanılması.
Dünya işlerinin bozuk olması.
Nefsanî duyguların kalbe hâkim olması.
Nefisle mücahedeyi terk ve ihmal edip onun kötü arzularına boyun eğmek.
İnsanlara karşı güzel ve şirin gözükmeye çalışmak.
Kin, düşmanlık, haset, cehalet, ahmaklık, gösteriş ve ikiyüzlülük gibi kötü huylara sahip olmak.
Göz, kulak, dil, el ve ayak gibi azaları, yüce Allah'ın taatı dışında kullanmak. Halbuki, Kur'ân-ı Kerîm'de uyarıldığı gibi; bütün bu azalar, her yaptığından sorumludur. (el-İsrâ 17/36.)
Tembellik, gevşeklik, gaflet ve bunların dışındaki yüce Allah'tan uzaklaştıran şeyler de bu kısma dâhildir.