KeLÂMuLLAHta ve RESÛLuLLAHta GÜZEL AHLÂK..

Cevapla
Kullanıcı avatarı
nur_umim
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 1119
Kayıt: 19 Ağu 2007, 02:00

KeLÂMuLLAHta ve RESÛLuLLAHta GÜZEL AHLÂK..

Mesaj gönderen nur_umim »

Resim

KeLÂMuLLAH'ta ve RESÛLuLLAH'ta ResimGÜZEL AHLÂK..

AHLâK, hulk ve Hulûk kelimelerinin çoğul şeklidir. Hulk veyâ Hulûk insânın BEDEN ve RÛH bütünlüğü ile alâkalıdır.
AHLâK.: İnsânın bir amaca/EMRuLLAH’a yönelik olarak kendi arzusu ile iyi davranışlarda bulunup kötülüklerden uzak olmasıdır..

İslâm Dininin TemeL ESASı =>Tahkik Tevhîd İnancını, bütün insânların gönüllerine nakşetmeleri ve onların GüZeL AHLâK Sâhibi MuhaMMedî MÜ’minler olmalarıdır..

وَإِنَّكَ لَعَلى خُلُقٍ عَظِيمٍ
“Ve inneke le alâ hulukın azîm (azîmin).: Ve muhakkak ki SEN, mutlaka çok büyük bir AHLÂK üzeresin.” (Kalem 68/4)

تِلْكَ الدَّارُ الْآخِرَةُ نَجْعَلُهَا لِلَّذِينَ لَا يُرِيدُونَ عُلُوًّا فِي الْأَرْضِ وَلَا فَسَادًا وَالْعَاقِبَةُ لِلْمُتَّقِينَ
“Tilke’d- dâru’l- âhıretu nec’aluhâ lillezîne lâ yurîdûne uluvven fî’l- ardı ve lâ fesâdâ (fesâden), ve’l- âkıbetu li’l- muttekîn (muttekîne).: İşte Âhiret Yurdu; BİZ o’nu, Yeryüzünde büyüklenmeyenlere ve bozgunculuk yapmak istemeyenlere (armağan) kılarız. (Güzel) Sonuç Takvâ Sâhiblerinindir.” (Kasas 28/83)

Sâid İbnu'l-Âs radiyallahu anhu.: Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: "Bir baba çocuğuna GüZeL AHLâKtan daha üstün bir miras bırakamaz" buyurdu.
(Tirmizî, Birr 33, (IV, 338)

Ebu'd-Derdâ radiyallahu anhu.: "Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: "Kıyâmet Günü, mü'minin mizanında GüZeL AHLâKtan daha ağır basan bir şey yoktur. ALLAH TeALÂ, çirkin düşük söz (ve davranış) sâhiblerine buğzeder." buyurdu.
(Tirmizî, Birr 33, (IV, 363)

Ebu Hüreyre radiyallahu anhu.: "Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: "Mü'minler arasında imanca en Kâmil olanı, AHLâKça en güzel olanıdır. En hayırlınız da âilesine hayırlı olandır." buyurdu.
(Tirmizî, Birr 33, (IV, 466)

Câbir radiyallahu anhu.: "Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: "Bana en sevgili olanınız, Kıyamet Günü de BANA mevkice en yakın bulunacak olanınız, AHLâKça en güzel olanlarınızdır. BANA en menfur olanınız, Kıyamet Günü de mevkice BENden en uzak bulunacak olanınız, gevezeler, boşboğazlar ve yüksekten atanlardır."
(Cemaatte bulunan bâzıları): "Yâ Resûlullah! Yüksekten atanlar kimlerdir?" diye sordular. "Onlar mütekebbir (büyüklük taslayan) kimselerdir!" cevâbını verdi."

(Tirmizî, Birr 33, (IV, 370)

Nevvâs İbnu Sem'an radiyallahu anhu.: "Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem’e iyilik (birr) ve günah hakkında sordum. Bana şu cevâbı verdi.: "İyilik (birr), GüZeL AHLâKtır. Günah da içini rahatsız eden ve başkasının muttali’ olmasından korktuğun şeydir." buyurdu.
(Müslim, Birr 14 (III; 1980)

Ebû Hüreyre radiyallahu anhu.: "Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: "Sehâvet Sâhibi ALLAH'a yakındır, insânlara yakındır, cennete yakındır, cehennemden uzaktır. Cimri ise ALLAH'tan uzaktır, insânlardan uzaktır, cennetten uzaktır, cehenneme yakındır. Câhil Sehâvet Sâhibini ALLAH, cimri ibâdet düşkününden daha çok sever." buyurdu.
(Tirmizî, Birr 33, (IV, 342)

Sehâvet.: Cömertlik, el açıklığı, muhtaç olanlara çok ihsan etmek..

Ebu Hureyre radiyallahu anhu.: "Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem’den ateşe insânları en çok atan şeyin ne olduğu soruldu.: "Ağız ve ferc!." buyurdu. “En ziyâde neyin insânları cennete soktuğundan sordular.”
Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: ALLAH'a takvâ ve GüZeL AHLâK!"buyurdu.

(Tirmizî, Birr 33, (IV, 363)

Ferc.:Ud yeri. Dişi üreme/tenâsül âleti.

Peygamberimiz Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem’in gönderiliş amacı da GüZeL AHLâKı tamamlamak gâyesine yöneliktir. GüZeL AHLâKın DİNdeki önemi açıktır. ALLAH TeÂLÂ, Yüce Peygamberini GüZeL AHLâKı ile överek, şöyle buyurmuştur.:

وَإِنَّكَ لَعَلى خُلُقٍ عَظِيمٍ
“Ve inneke le alâ hulukın azîm (azîmin).: Ve muhakkak ki SEN, mutlaka çok büyük bir AHLÂK üzeresin.” (Kalem 68/4)

Dinimize göre insânların cennete girmelerine en fazla yardımcı olan, ALLAHa karşı sorumluluk bilinci taşımaları ve GüZeL AHLâKlarıdır.
Kur’ÂN-ı Kerim =>OLgun Mü’minleri =>Zor günlerde yoksulu doyuran, birbirine doğruyu tavsiye eden, ALLAH’ın koyduğu sınırları aşmayan, kötülüğün gizlisine de açığına da yaklaşmayan, cana kıymayan, ölçü ve tartıda adaleti gözeten, ölçülü konuşan, verdiği sözde duran, insânlara karşı büyüklük taslamayan, verilen emâneti koruyan, sözü özü bir olan, ana babaya, akrabaya, komşuya, arkadaşa ve yönetimindekilere güzel davranan kişiler olarak nitelendirir.

GüZeL AHLâKı korumak, Yüce RABBimizin Emridir. Aynı zamanda toplum hayâtını sürdürmenin ve insânlık onurunu yüceltmenin bir gereğidir. Bir insânın yaptığı kötü bir davranışın, âilesinden başlayarak bütün topluma dokunan zararları vardır. Bunun için AHLâKa aykırı tavırları görüp geçiştirmek, onun yayılmasına imkan hazırlamak demektir.
GüZeL AHLâKa aykırı görülen davranışları, uygun bir lisân ile düzeltmeye çalışmak, iyi huylu olmayı teşvik etmek, toplum için önemli bir görevdir. Akıllı ve samîmi bir insân, her zaman ALLAH’ın hoşnut olacağı davranışlarda bulunur. Basit davranışlar sergilemez. Özenmemiz ve örnek almamız gereken insânlar, ALLAH’ın eEçileri olan Peygamberlerdir. Göstermemiz gereken AHLâK ise, ALLAH’ın bizim için seçip tavsiye ettiği GüZeL AHLâKtır..


Resim
KUR'ÂN-ı KERÎM'de GüZeL AHLÂKLa İLGİLİ ÂYEt-i CELîLeRdEN.:


فَبِمَا رَحْمَةٍ مِّنَ اللّهِ لِنتَ لَهُمْ وَلَوْ كُنتَ فَظًّا غَلِيظَ الْقَلْبِ لاَنفَضُّواْ مِنْ حَوْلِكَ فَاعْفُ عَنْهُمْ وَاسْتَغْفِرْ لَهُمْ وَشَاوِرْهُمْ فِي الأَمْرِ فَإِذَا عَزَمْتَ فَتَوَكَّلْ عَلَى اللّهِ إِنَّ اللّهَ يُحِبُّ الْمُتَوَكِّلِينَ
“Fe bimâ rahmetin minallâhi linte lehum, ve lev kunte fazzan galîza'l- kalbi lenfaddû min havlik (havlike), fa’fu anhum vestagfir lehum ve şâvirhum fî'l- emr (emri), fe izâ azamte fe tevekkel alâllâh (alâllâhi), innallâhe yuhibbu'l- mutevekkilîn (mutevekkilîne).: O zaman, Allah'tan bir rahmet sebebiyle onlara yumuşak davrandın. Ve eğer sen, kaba, katı yürekli olsaydın, mutlaka senin etrafından dağılırlardı. Artık onları affet ve onlar için mağfiret dile ve işler konusunda onlarla muşavere et (danış). Azmettiğin zaman, artık Allah'a tevekkül et. Muhakkak ki Allah, tevekkül edenleri (Allah'a güvenenleri) sever.” (ÂL-i İmrân 3/159)

يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُواْ اتَّقُواْ اللّهَ وَكُونُواْ مَعَ الصَّادِقِينَ
“Yâ eyyuhâllezîne âmenûttekûllâhe ve kûnû mea's- sâdikîn (sâdikîne).: Ey iman edenler! Allah'a karşı takva sahibi olun ve sadıklarla beraber olun.” (Tevbe 9/119)

فَاسْتَقِمْ كَمَا أُمِرْتَ وَمَن تَابَ مَعَكَ وَلاَ تَطْغَوْاْ إِنَّهُ بِمَا تَعْمَلُونَ بَصِيرٌ
“Festekim kemâ umirte ve men tâbe meake ve lâ tatgav, innehu bi mâ ta’melûne basîr (basîrun).: Artık sen, sana tövbe ederek, tâbî olanlarla birlikte emrolunduğun gibi istikamet üzere dosdoğru ol. Ve azgınlık yapmayın (aşırı gitmeyin). Muhakkak ki O, yaptıklarınızı görendir.” (Hud 11/112)

* RABBin, ondan başkasına kul olmamanızı ve anne ve babaya ihsanla davranmanızı kaza etti (takdir etti, hükmetti). Eğer ikisinden birisi veya her ikisi senin yanında yaşlanırlarsa onlara (ikisine) “öf” deme. Ve onları (ikisini) azarlama ve onlara kerim (güzel, yumuşak) söz söyle!
* Ve onlara (ikisine), merhamet ederek ve tevazû’ ile kanat ger! Ve “RABBim, onların beni yetiştirdiği gibi ikisine de merhamet et!” de.
* RABBiniz, nefslerinizde olanı (niyetinizi) daha iyi bilir. Eğer salihler olursanız, o takdirde muhakkak ki O, evvab olanlar (O'na yönelip, tövbe ederek ulaşanlar) için mağfiret edici olur.
* Akrabaya, miskinlere (çalışamayacak durumda olan ihtiyarlara) ve yolda olanlara hakkını ver! Ve savurarak, israf etme!
* Muhakkak ki israf edenler (gereksiz yere savuranlar, haksızlık ve fesad çıkarmak için kullananlar), şeytanların kardeşleri oldular. Ve şeytan, RABBine (karşı) çok nankör oldu.
* RABBinden ümit ettiğin rahmeti isterken, onlardan (mecbur kalarak) yüz çevirirsen (bir şey veremezsen), o zaman onlara yumuşak söz söyle!
* Ve boynuna elini bağlama (cimrilik yapma) ve hepsini açıp saçma (israf etme)! Aksi halde kınanmış ve malı tükenmiş olarak kalırsın.
* Muhakkak ki RABBin, dilediğine rızkı genişletir ve (ölçüsünü) takdir eder (daraltır). O, mutlaka kullarını gören ve (onlardan) haberdar olandır.
* Yoksulluk korkusu ile evlâdlarınızı öldürmeyin! Onları ve sizleri sadece Biz rızıklandırırız. Muhakkak ki onların öldürülmesi, (kasıtla işlenen) büyük suç oldu.
* Ve zinaya yaklaşmayın! Çünkü o, fuhuş (hayasızlık) ve kötü bir yoldur.
* Allah'ın haram kıldığı bir nefsi (kişiyi), haksız yere öldürmeyin! Kim mazlum olarak (haksız yere) öldürülürse, o takdirde onun velîsini sultan (hak sahibi) kıldık. Artık öldürmede haddi aşmasın. Çünkü o, yardım görmüş olandır.
* En kuvvetli çağına (bulûğa) erişinceye kadar, yetimin malına en güzel şekilde olmadıkça yaklaşmayın! Ve ahdi ifa ediniz (yerine getiriniz)! Muhakkak ki ahd, mes'ul (sorumlu) kılar.
* Ve ölçtüğünüz zaman, ölçüyü tam ifâ edin (yerine getirin)! Doğru olarak ve adaletle (doğru ölçü ile) tartın! İşte bu, daha hayırlı ve tevîl (yorum) bakımından daha güzeldir.
* Ve (hakkında) ilmin olmayan bir şeyin ardına düşme (karışma) (açıklamaya çalışma)! Muhakkak ki işitme, görme ve idrak, onların hepsi, ondan (takfu'dan) mesul (sorumlu) oldu (mesuldürler).
* Ve yeryüzünde azametle (gururla) yürüme! Muhakkak ki sen, yeryüzünü asla tahrik edemezsin (hareket ettiremezsin). Ve asla dağların boyuna erişemezsin (dağ kadar yüksek olamazsın).
* İşte bütün bu seyyiatler (derecat kaybettirici şeyler), RABBinin indinde (katında) mekruh (kerih) oldu.
* İşte bunlar, RABBinin sana hikmetten vahyettiği şeylerdendir. ALLAH ile beraber başka ilâh kılma (edinme)! Yoksa kınanmış ve kovulmuş olarak cehenneme atılırsın..
(İsrâ 17/23-39)

لَن يَنَالَ اللَّهَ لُحُومُهَا وَلَا دِمَاؤُهَا وَلَكِن يَنَالُهُ التَّقْوَى مِنكُمْ كَذَلِكَ سَخَّرَهَا لَكُمْ لِتُكَبِّرُوا اللَّهَ عَلَى مَا هَدَاكُمْ وَبَشِّرِ الْمُحْسِنِينَ
"Len yenâlellâhe luhûmuhâ ve lâ dimâuhâ ve lâkin yenâluhut takvâ minkum, kezâlike sahharahâ lekum li tukebbirûllâhe alâ mâ hedâkum, ve beşşiri’l- muhsinîn (muhsinîne).: Onun (kurbanların), etleri ve kanları asla ALLAH'a ulaşmaz. Fakat sizden O'na, takva (ALLAH'a teslim olma) ulaşır. İşte böylece size, onu musahhar kıldı. Sizi hidayete erdirdiği şey üzerine (hidayete erdirmesi sebebiyle) ALLAH'ı tekbir etmeniz için. Ve muhsinleri (ALLAH'a fizik vücutlarını teslim edenleri) müjdele!” (Hac 22/37)

تِلْكَ الدَّارُ الْآخِرَةُ نَجْعَلُهَا لِلَّذِينَ لَا يُرِيدُونَ عُلُوًّا فِي الْأَرْضِ وَلَا فَسَادًا وَالْعَاقِبَةُ لِلْمُتَّقِينَ
“Tilke’d- dâru’l- âhıretu nec’aluhâ lillezîne lâ yurîdûne uluvven fî’l- ardı ve lâ fesâdâ (fesâden), ve’l- âkıbetu li’l- muttekîn (muttekîne).: İşte Âhiret Yurdu; BİZ o’nu, Yeryüzünde büyüklenmeyenlere ve bozgunculuk yapmak istemeyenlere (armağan) kılarız. (Güzel) Sonuç Takvâ Sâhiblerinindir.” (Kasas 28/83)

لَقَدْ كَانَ لَكُمْ فِي رَسُولِ اللَّهِ أُسْوَةٌ حَسَنَةٌ لِّمَن كَانَ يَرْجُو اللَّهَ وَالْيَوْمَ الْآخِرَ وَذَكَرَ اللَّهَ كَثِيرًا
“Lekad kâne lekum fî resûlillâhi usvetun hasenetun limen kâne yercûllâhe vel yevmel âhıre ve zekerallâhe kesîrâ(kesîren).: Şanım hakkı için muhakkak ki size Resullulah'da pek güzel bir örnek vardır. ALLAH'a ve son güne ümit besler olup da ALLAH'ı çok zikreden kimseler için.” (Ahzâb 33/21)

مَّا أَفَاء اللَّهُ عَلَى رَسُولِهِ مِنْ أَهْلِ الْقُرَى فَلِلَّهِ وَلِلرَّسُولِ وَلِذِي الْقُرْبَى وَالْيَتَامَى وَالْمَسَاكِينِ وَابْنِ السَّبِيلِ كَيْ لَا يَكُونَ دُولَةً بَيْنَ الْأَغْنِيَاء مِنكُمْ وَمَا آتَاكُمُ الرَّسُولُ فَخُذُوهُ وَمَا نَهَاكُمْ عَنْهُ فَانتَهُوا وَاتَّقُوا اللَّهَ إِنَّ اللَّهَ شَدِيدُ الْعِقَابِ
“Mâ efâ allâhu alâ resûlihî min ehli'l- kurâ fe lillâhi ve li'r- resûli ve lizî'l- kurbâ ve'l- yetâmâ ve'l- mesâkîni vebni's- sebîli key lâ yekûne dûleten beyne'l- agniyâi minkum, ve mâ âtâkumu'r- resûlu fe huzûhu ve mâ nehâkum anhu fentehû, vettekûllâh (vettekûllâhe), innallâhe şedîdu'l- ikâb (ikâbi).: ALLAH'ın o şehir halkının (malından), resûlüne fey/savaşsız elde edilen ganimet olarak verdiği şey (savaşsız elde edilen ganimet), artık ALLAH'ın, peygamberinin, ona yakınlığı olanların, yetimlerin ve yoksulların ve yolcularındır. (Bu) içinizden zengin olanların arasında elden ele dolaşan bir mal (servet) olmaması içindir. Ve resûl, size ne verdiyse o zaman onu alın. Ve o, sizi neden nehyetti ise o takdirde ondan vazgeçin. ALLAH'a karşı takva sahibi olun. Muhakkak ki ALLAH, ikabı (azabı) şiddetli olandır.” (Haşr 59/7)

وَإِنَّكَ لَعَلى خُلُقٍ عَظِيمٍ
“Ve inneke le alâ hulukın azîm (azîmin).: Ve muhakkak ki SEN, mutlaka çok büyük bir AHLÂK üzeresin.” (Kalem 68/4)

وَيُطْعِمُونَ الطَّعَامَ عَلَى حُبِّهِ مِسْكِينًا وَيَتِيمًا وَأَسِيرًا
“Ve yut’imûne't- taâme alâ hubbihî miskînen ve yetîmen ve esîrâ (esîren.).: Ve sevdiği taamı (yemeği), miskinlere (fakir ve yoksullara), yetimlere ve esir olanlara yedirirler.” (İnsân 76/8)

إِنَّمَا نُطْعِمُكُمْ لِوَجْهِ اللَّهِ لَا نُرِيدُ مِنكُمْ جَزَاء وَلَا شُكُورًا
“İnnemâ nut’imukum li vechillâhi lâ nurîdu minkum cezâen ve lâ şukûrâ (şukûren).:Biz sadece ALLAH'ın vechi için sizi doyuruyoruz. Sizden bir karşılık ve teşekkür istemiyoruz.” (İnsân 76/9)

فَمَن يَعْمَلْ مِثْقَالَ ذَرَّةٍ خَيْرًا يَرَهُ
“Fe men ya’me'l- miskâle zerretin hayren yereh (yerehu).: Artık kim zerre kadar hayır işlerse onu görür.” (Zilzâl 99/7)
Resim
Kullanıcı avatarı
nur_umim
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 1119
Kayıt: 19 Ağu 2007, 02:00

Re: KeLÂMuLLAHta ve RESÛLuLLAHta GÜZEL AHLÂK..

Mesaj gönderen nur_umim »

Resim

GüZeL AHLÂKLa İLGİLİ HADİS-i ŞERîFLERdEN.:

Resûlullah =>İnsânların en GüZeL AHLâKlısı idi.”..
(Buhârî, Edeb, 112; Müslim, Mesâcid, 267)

Enes radiyallahu anhu.: “Ben Peygamber’e on sene hizmet ettim; bir defa olsun bana “öf!” demedi. Yaptığım bir şey için.: “Bunu neden yaptın?” veyâ yapmadığım bir iş için de.: “Neden böyle yapmadın?” demedi.” buyurmuştur.
(Müslim, Fedâil, 51; Buhârî, Edeb, 39)

Sa’b b. Cessâme radiyallahu anhu.: “Ben Resûlullah’a (avladığım) bir yabani merkep hediye ettim; ancak kabul etmedi. Üzüldüğümü görünce de.: “(Avını) ihramda olduğumuz için kabul edemedik.” diye açıklama yaptı.” buyurmuştur.
(Buhârî, Hibe, 6; Müslim, Hac, 50)

Nevvâs b. Sem’ân radiyallahu anhu.: Resûlullah’a.: “iyilik ve günahı” sordum. Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “İyilik (BiRR) GüZeL AHLâKtır. Günah ise vicdânını rahatsız eden ve insânların bilmesini istemediğin şeydir.” buyurdu.” buyurmuştur.
(Müslim, Birr, 14)

Abdullah b. Amr b. Âs radiyallahu anhu.:Resûlullah, ne çirkin söz söyler, ne de çirkin bir davranışa yeltenirdi. O.: “Sizin en hayırlılarınız, AHLâKı en güzel olanlarınızdır.” buyururdu.” buyurmuştur.
(Buhârî, Menâkıb, 23; Müslim, Fedâil, 68)

Ebu’d-Derdâ radiyallahu anhu.:Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “Kıyamet Gününde mü’min kulun (amel) terazisinde GüZeL AHLâKtan daha ağır gelecek bir şey yoktur. ALLAH =>Söz ve Fiilleri çirkin kimselere öfkelenir!.” buyururdu.” buyurmuştur.
(Tirmizî, Birr, 62)

Ebû Hüreyre radiyallahu anhu.:Resûlullah’a.: “İnsanların CeNNete girmelerine en çok vesile olan şeyler nelerdir” diye soruldu. Peygamberimiz Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: ALLAH’tan sakınmak (takvâ) ve GüZeL AHLâKtır” buyurdu. “İnsanların CeheNNeMe girmelerine en çok sebeb olan şeyler nelerdir” diye soruldu. Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “Ağız/Dil ve Cinsel Organlarıdır” cevâbını verdi.” buyurmuştur.
(Tirmizî, Birr, 62)

Ebû Hüreyre radiyallahu anhu.: “Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “Mü’minlerin iman bakımından en mükemmeli, AHLâKı en güzel olandır. En hayırlılarınız da, hanımlarına karşı en hayırlı olanlarınızdır.” buyururdu.” buyurmuştur.
(Tirmizî, Radâ, 11)

Âişe radiyallahu anha.: “Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “Mü’min =>GüZeL AHLâKı sâyesinde, gündüzlerini oruçla, gecelerini namazla geçiren kişinin derecesine ulaşır.” buyururdu.” buyurmuştur.
(Ebû Dâvûd, Edeb, 7)

Ebû Ümâme el-Bâhilî radiyallahu anhu.: “Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “Ben, haklı olsa dahi, münakaşayı terk eden kimse için CeNNetin kıyısında bir köşk verileceğine; şakayla bile olsa yalan söylemeyen kimseye CeNNetin ortasında bir köşk verileceğine; AHLâKı güzel olan kimseye de CeNNetin en yüksek yerinde bir köşk verileceğine kefilim.” buyururdu.” buyurmuştur.
(Ebû Dâvûd, Edeb, 7)

Câbir radiyallahu anhu.: "Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “Sizden en çok SEVdiğim ve Kıyamet Gününde Meclisim’e en yakın olacak kişiler, AHLâKı en güzel olanlarınızdır. Gösteriş için uzun uzun konuşan, sözünü beğendirmek için avurdunu şişire şişire, ukalâca konuşan ve bilgiçlik taslayan kimseler ise hiç SEVmediğim kişilerdir ve onlar Kıyamet Gününde benden en uzak olanlardır!” buyurdu.
Sahâbîler.: “Yâ Resûlullah, bilgiçlik taslayanlar kimlerdir?” diye sordular. Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem.: “Kibirlenen kimselerdir” cevâbını verdi.” buyurmuştur.

(Tirmizî, Birr, 71)
Resim
Cevapla

“Divanında Muhammedi Tasavvuf” sayfasına dön