Ramazan' da yolculuk yaparken...
Gönderilme zamanı: 26 Eyl 2007, 18:35
Ramazan' da yolculuk yapmamız gerektiğinde orucumuzu bozmalı mıyız, yoksa devam mı etmeliyiz?
Kur'an-ı Kerim' de bu hususda Rabbimiz şöyle buyurmaktadır:
"(O sayılı günler), insanlar için bir hidâyet rehberi, doğru yolun ve hak ile batılı birbirinden ayırmanın apaçık delilleri olarak Kuranın kendisinde indirildiği ramazan ayıdır. Öyle ise içinizden kim bu aya ulaşırsa, onu oruçla geçirsin. Kim de hasta veya yolcu olursa, tutamadığı günler sayısınca başka günlerde tutsun. Allah, size kolaylık diler, zorluk dilemez. ..." (Bakara Suresi, 185)
Âyetden de anlaşıldığı üzere bir yolculukda eğer zorluk çekilecekse mü'minin orucunu başka bir zaman kaza etmek üzere yemesinde bir sakınca yoktur. Bir hadis-i şerifde zorlukların bulunduğu zamanda bizzat Efendimizin (ASM) ümmetine örnek olmak için kendi orucunu bozduğunu görmekteyiz:
Hz. Câbir Radiyallâhu Anh anlatıyor:
Resulullah Sallallâhu Aleyhi Vesellem Fetih yılında Mekkeye yönelerek Ramazan ayında yola çıkmıştı.
Kürâul-Gamîm adıyla anılan yere gelinceye kadar kendisi de, beraberindekiler de oruç tuttular.
Sonra orada bir bardak su istedi ve bardağı kaldırdı. Herkes bardağa baktı. Sonra sudan içti.
Bundan sonra bazıları kendisine, Halkın bir kısmı oruç tuttu diye haber verdi.
Resulullah Sallallâhu Aleyhi Vesellem, Onlar âsilerdir. Onlar âsilerdir! buyurdular.
(Müslim, Sıyâm: 90; Tirmizî, Savm: 18; Nesâi, Savm: 49)
Burada oruç tutanlara asi denilmesi, isyan çıkaran manasında değildir. Kavurucu çöl koşullarında, mühim bir sefer esnasında kendilerini güçsüz bırakacak bir oruca inat edip devam etmek isteyenlerin kendi nefislerine yaptıkları zulümden dolayı bu şekilde vasıflandırılmışlardır.
Diğer bir hadis-i şerif de ise yine Efendimiz (asm) şartların ağır olduğu dönemde oruç tutmayanların kârlı olduğunu buyurmuştur:
Hz. Enes Radiyallâhu Anh anlatıyor:
Biz bir seferde Resulullah Sallallâhu Aleyhi Vesellemle beraberdik. Aramızda bir kısmı oruç tutuyor, bir kısmı da tutmuyordu. Sıcak bir günde bir yerde konakladık. Gölgelenenlerin çoğu elbisesi olanlardı. Bir kısmımız güneşe karşı eliyle korunuyordu.
Bir ara oruçlular yığılıp kaldılar, oruçsuzlar kalkıp çadırları kurdular, hayvanları suladılar.
Bunun üzerine Resul-i Ekrem Sallallâhu Aleyhi Vesellem:
Bugün sevabı oruçsuzlar kazandı buyurdular.
(Buhari, Cihâd: 71; Müslim, Sıyâm: 100; Nesâi, Savm: 52.)
Yine benzer bir hadis-i şerif de ise Efendimiz (asm) zor şartlarda oruç ibadetine devam da inat etmenin dindarlıkdan olmadığını ifade etmişlerdir:
Hz. Câbir Radiyallâhu Anh anlatıyor:
Resulullah Sallallâhu Aleyhi Vesellem bir seferdeydi. Etrafına insanların toplandığı bir adam gördü, ona gölge yapıyorlardı.
Nesi var? diye sordu.
Oruçlu biri! dediler.
Resulullah Sallallâhu Aleyhi Vesellem:
Seferde oruç birr (Allahı memnun edecek dindarlık) değildir buyurdular. (Buhari, Savm: 36, Müslim, Sıyam: 92; Ebu Dâvud, Savm: 43; Nesâi, Savm: 48.)
Çünkü yukarıdaki ayet-i kerimede de Yüce Rabbimiz : "Allah, size kolaylık diler, zorluk dilemez." buyurmaktadır. Kulun kendini zorluklara sürüklemesi ise Cenab-ı Allah'ın bize ihsan ettiği vücud emanetine ihanet etmek, ona bir nevi zulmetmektir. Bu konuda dinimizin gösterdiği kolaylıkları Efendimiz her fırsatta çevresindekilere örnek göstermiştir:
Amr ibni Ümeyye ed-Damri Radiyallâhu Anh anlatıyor:
Bir sefer dönüşü Resulullah Sallallâhu Aleyhi Veselleme uğradım. Bana:
Ey Ebu Umeyye, sabah yemeğini bekle (beraber yiyelim) buyurdular.
Ben, Oruçluyum dedim.
Öyleyse gel yaklaş, sana yolcudan haber vereyim de dinle! dedi ve devamla:
Allah Teâla Hazretleri yolcudan orucu ve namazın yarısını kaldırdı buyurdu. (Nesâi, Savm: 50)
Muhammed ibni Kab anlatıyor:
Ramazanda Enes ibni Malik Radiyallâhu Anhın yanına geldim. Sefer hazırlığı yapıyordu. Devesi hazırlandı, yolculuk elbisesini giydi. Yemek getirtip yedi. Ben kendisine:
(Yola çıkarken orucu bozmak) sünnet midir? diye sordum.
Evet! dedi ve bineğine atlayıp yola çıktı. (Tirmizî, Savm: 76)
Aşağıdaki hadis-i şerifler de ise zorluğun azaldığı durumlar için Efendimizin (asm) oruç tutmaya müsade ettiğinizi görüyoruz:
Hz. Âişe Radiyallâhu Anhâ anlatıyor:
Hamza ibni Amr el-Eslemi Radiyallâhu Anh, Resulullah Sallallâhu Aleyhi Vesellemden yolculuk sırasında tutulan orucu sordu. Kendisi çok oruç tutan birisiydi.
Resulullah Sallallâhu Aleyhi Vesellem şöyle cevap verdiler:
Dilersen tut, dilersen tutma.
(Buhari, Savm: 33; Müslim, Sıyâm: 103; Muvatta, Siyâm: 24; Tirmizî, Savm: 19; Ebu Dâvud, Savm: 42)
Hz. Enes Radiyallâhu Anh anlatıyor:
Biz Resulullah Sallallâhu Aleyhi Vesellem ile beraber (seferde) idik. Bir kısmımız oruçlu, bir kısmımız oruçsuz idi. Ne oruçlu oruçsuzu ayıplıyor, ne de oruçsuz oruçluyu kınıyordu.
(Buhari, Savm: 37; Müslim, Sıyâm: 98; Muvatta: 23; Ebu Dâvud, Savm: 42)
Ebu Said el-Hudri Radiyallâhu Anh anlatıyor:
Resul-i Ekrem Efendimiz Sallallâhu Aleyhi Vesellemle beraber Ramazan ayında yolculuğa çıkardık. Ne oruç tutan tutmayanı, ne de tutmayan tutanı ayıplardı. (Müslim, Sıyam: 95; Nesâi, Sıyam: 59)
Yolculuk esnasında imkânı bulunanların oruçlarını tutmayı tercih etmeleri daha sevaplıdır. Yukarıdaki örneklerde rahatlıkla anlaşıldığı gibi, yolculukda orucu bozmanın nedeni zorluğun bulunmasıdır. Bu zorluğun bulunmadığı dönemlerde mü'minin orucunu tutmayı tercih etmesi uygun olacaktır.
Konuyla alâkalı asr-ı saâdetten bir örnek:
Seleme ibni Muhabbak Radiyallâhu Anh anlatıyor:
Resulullah Sallallâhu Aleyhi Vesellem buyurdular ki:
Kim sefer sırasında Ramazana erer ve yanında kendisini karnını doyuracak yere kadar götürecek bir bineği varsa, nerede olursa olsun orucunu tutsun. (Ebû Dâvud, Savm: 44)
Bakara Suresinin 184. âyet-i kerimesinde hasta ve yolcuların daha sonra tutmak üzere Ramazanda oruç tutmayabilecekleri belirtilirken, Oruç tutmanız bilirseniz sizin için daha hayırlıdır buyurulur.
Bu hadislerden özetle şöyle bir hüküm çıkıyor:
Yolculuk hâli, sıkıntılı ve meşakkatli olduğu için dinimiz bu hususta namaz ve oruç gibi ibâdetlerde kolaylıklar sunmuştur.
Yolculuk anında, yani seferî iken dört rekâtlı namazları iki rekât kılar.
Oruçta da serbesttir. Âyette de açıkça belirtildiği gibi, gerçekten bir sıkıntı ve zorluk çekmeyecekse, Ramazandan sonraki günlerde kaza etmek şartıyla tutmayabilir.
Bu bir dînî ruhsat ve kolaylıktır. Şayet rahatlıkla tutma imkânı var ve herhangi bir sıkıntı çekmiyorsa, oruç tutması daha faziletli ve sevaplıdır.
Günümüzde yolculuklarda şartlar kolaylaştırılmış, eskiden günler, haftalar hatta aylar alan yolculuklar, saatlere dakikarala inmiş durumdadır. Dolayısıyla bu ruhsatı kötüye kullanmakdan kaçınmalı, eğer herhangi bir zorluk olmayacaksa orucumuzu bozmamalıyız.
Kur'an-ı Kerim' de bu hususda Rabbimiz şöyle buyurmaktadır:
"(O sayılı günler), insanlar için bir hidâyet rehberi, doğru yolun ve hak ile batılı birbirinden ayırmanın apaçık delilleri olarak Kuranın kendisinde indirildiği ramazan ayıdır. Öyle ise içinizden kim bu aya ulaşırsa, onu oruçla geçirsin. Kim de hasta veya yolcu olursa, tutamadığı günler sayısınca başka günlerde tutsun. Allah, size kolaylık diler, zorluk dilemez. ..." (Bakara Suresi, 185)
Âyetden de anlaşıldığı üzere bir yolculukda eğer zorluk çekilecekse mü'minin orucunu başka bir zaman kaza etmek üzere yemesinde bir sakınca yoktur. Bir hadis-i şerifde zorlukların bulunduğu zamanda bizzat Efendimizin (ASM) ümmetine örnek olmak için kendi orucunu bozduğunu görmekteyiz:
Hz. Câbir Radiyallâhu Anh anlatıyor:
Resulullah Sallallâhu Aleyhi Vesellem Fetih yılında Mekkeye yönelerek Ramazan ayında yola çıkmıştı.
Kürâul-Gamîm adıyla anılan yere gelinceye kadar kendisi de, beraberindekiler de oruç tuttular.
Sonra orada bir bardak su istedi ve bardağı kaldırdı. Herkes bardağa baktı. Sonra sudan içti.
Bundan sonra bazıları kendisine, Halkın bir kısmı oruç tuttu diye haber verdi.
Resulullah Sallallâhu Aleyhi Vesellem, Onlar âsilerdir. Onlar âsilerdir! buyurdular.
(Müslim, Sıyâm: 90; Tirmizî, Savm: 18; Nesâi, Savm: 49)
Burada oruç tutanlara asi denilmesi, isyan çıkaran manasında değildir. Kavurucu çöl koşullarında, mühim bir sefer esnasında kendilerini güçsüz bırakacak bir oruca inat edip devam etmek isteyenlerin kendi nefislerine yaptıkları zulümden dolayı bu şekilde vasıflandırılmışlardır.
Diğer bir hadis-i şerif de ise yine Efendimiz (asm) şartların ağır olduğu dönemde oruç tutmayanların kârlı olduğunu buyurmuştur:
Hz. Enes Radiyallâhu Anh anlatıyor:
Biz bir seferde Resulullah Sallallâhu Aleyhi Vesellemle beraberdik. Aramızda bir kısmı oruç tutuyor, bir kısmı da tutmuyordu. Sıcak bir günde bir yerde konakladık. Gölgelenenlerin çoğu elbisesi olanlardı. Bir kısmımız güneşe karşı eliyle korunuyordu.
Bir ara oruçlular yığılıp kaldılar, oruçsuzlar kalkıp çadırları kurdular, hayvanları suladılar.
Bunun üzerine Resul-i Ekrem Sallallâhu Aleyhi Vesellem:
Bugün sevabı oruçsuzlar kazandı buyurdular.
(Buhari, Cihâd: 71; Müslim, Sıyâm: 100; Nesâi, Savm: 52.)
Yine benzer bir hadis-i şerif de ise Efendimiz (asm) zor şartlarda oruç ibadetine devam da inat etmenin dindarlıkdan olmadığını ifade etmişlerdir:
Hz. Câbir Radiyallâhu Anh anlatıyor:
Resulullah Sallallâhu Aleyhi Vesellem bir seferdeydi. Etrafına insanların toplandığı bir adam gördü, ona gölge yapıyorlardı.
Nesi var? diye sordu.
Oruçlu biri! dediler.
Resulullah Sallallâhu Aleyhi Vesellem:
Seferde oruç birr (Allahı memnun edecek dindarlık) değildir buyurdular. (Buhari, Savm: 36, Müslim, Sıyam: 92; Ebu Dâvud, Savm: 43; Nesâi, Savm: 48.)
Çünkü yukarıdaki ayet-i kerimede de Yüce Rabbimiz : "Allah, size kolaylık diler, zorluk dilemez." buyurmaktadır. Kulun kendini zorluklara sürüklemesi ise Cenab-ı Allah'ın bize ihsan ettiği vücud emanetine ihanet etmek, ona bir nevi zulmetmektir. Bu konuda dinimizin gösterdiği kolaylıkları Efendimiz her fırsatta çevresindekilere örnek göstermiştir:
Amr ibni Ümeyye ed-Damri Radiyallâhu Anh anlatıyor:
Bir sefer dönüşü Resulullah Sallallâhu Aleyhi Veselleme uğradım. Bana:
Ey Ebu Umeyye, sabah yemeğini bekle (beraber yiyelim) buyurdular.
Ben, Oruçluyum dedim.
Öyleyse gel yaklaş, sana yolcudan haber vereyim de dinle! dedi ve devamla:
Allah Teâla Hazretleri yolcudan orucu ve namazın yarısını kaldırdı buyurdu. (Nesâi, Savm: 50)
Muhammed ibni Kab anlatıyor:
Ramazanda Enes ibni Malik Radiyallâhu Anhın yanına geldim. Sefer hazırlığı yapıyordu. Devesi hazırlandı, yolculuk elbisesini giydi. Yemek getirtip yedi. Ben kendisine:
(Yola çıkarken orucu bozmak) sünnet midir? diye sordum.
Evet! dedi ve bineğine atlayıp yola çıktı. (Tirmizî, Savm: 76)
Aşağıdaki hadis-i şerifler de ise zorluğun azaldığı durumlar için Efendimizin (asm) oruç tutmaya müsade ettiğinizi görüyoruz:
Hz. Âişe Radiyallâhu Anhâ anlatıyor:
Hamza ibni Amr el-Eslemi Radiyallâhu Anh, Resulullah Sallallâhu Aleyhi Vesellemden yolculuk sırasında tutulan orucu sordu. Kendisi çok oruç tutan birisiydi.
Resulullah Sallallâhu Aleyhi Vesellem şöyle cevap verdiler:
Dilersen tut, dilersen tutma.
(Buhari, Savm: 33; Müslim, Sıyâm: 103; Muvatta, Siyâm: 24; Tirmizî, Savm: 19; Ebu Dâvud, Savm: 42)
Hz. Enes Radiyallâhu Anh anlatıyor:
Biz Resulullah Sallallâhu Aleyhi Vesellem ile beraber (seferde) idik. Bir kısmımız oruçlu, bir kısmımız oruçsuz idi. Ne oruçlu oruçsuzu ayıplıyor, ne de oruçsuz oruçluyu kınıyordu.
(Buhari, Savm: 37; Müslim, Sıyâm: 98; Muvatta: 23; Ebu Dâvud, Savm: 42)
Ebu Said el-Hudri Radiyallâhu Anh anlatıyor:
Resul-i Ekrem Efendimiz Sallallâhu Aleyhi Vesellemle beraber Ramazan ayında yolculuğa çıkardık. Ne oruç tutan tutmayanı, ne de tutmayan tutanı ayıplardı. (Müslim, Sıyam: 95; Nesâi, Sıyam: 59)
Yolculuk esnasında imkânı bulunanların oruçlarını tutmayı tercih etmeleri daha sevaplıdır. Yukarıdaki örneklerde rahatlıkla anlaşıldığı gibi, yolculukda orucu bozmanın nedeni zorluğun bulunmasıdır. Bu zorluğun bulunmadığı dönemlerde mü'minin orucunu tutmayı tercih etmesi uygun olacaktır.
Konuyla alâkalı asr-ı saâdetten bir örnek:
Seleme ibni Muhabbak Radiyallâhu Anh anlatıyor:
Resulullah Sallallâhu Aleyhi Vesellem buyurdular ki:
Kim sefer sırasında Ramazana erer ve yanında kendisini karnını doyuracak yere kadar götürecek bir bineği varsa, nerede olursa olsun orucunu tutsun. (Ebû Dâvud, Savm: 44)
Bakara Suresinin 184. âyet-i kerimesinde hasta ve yolcuların daha sonra tutmak üzere Ramazanda oruç tutmayabilecekleri belirtilirken, Oruç tutmanız bilirseniz sizin için daha hayırlıdır buyurulur.
Bu hadislerden özetle şöyle bir hüküm çıkıyor:
Yolculuk hâli, sıkıntılı ve meşakkatli olduğu için dinimiz bu hususta namaz ve oruç gibi ibâdetlerde kolaylıklar sunmuştur.
Yolculuk anında, yani seferî iken dört rekâtlı namazları iki rekât kılar.
Oruçta da serbesttir. Âyette de açıkça belirtildiği gibi, gerçekten bir sıkıntı ve zorluk çekmeyecekse, Ramazandan sonraki günlerde kaza etmek şartıyla tutmayabilir.
Bu bir dînî ruhsat ve kolaylıktır. Şayet rahatlıkla tutma imkânı var ve herhangi bir sıkıntı çekmiyorsa, oruç tutması daha faziletli ve sevaplıdır.
Günümüzde yolculuklarda şartlar kolaylaştırılmış, eskiden günler, haftalar hatta aylar alan yolculuklar, saatlere dakikarala inmiş durumdadır. Dolayısıyla bu ruhsatı kötüye kullanmakdan kaçınmalı, eğer herhangi bir zorluk olmayacaksa orucumuzu bozmamalıyız.