NOKTA
Gönderilme zamanı: 11 Oca 2008, 21:34
LXXII ŞİİR
NOKTA
بِسْمِ اللهِ الرَّحْمنِ الرَّحِيمِ
Sen seni bilmektir ancak pîre ülfetten garaz
Noktayı fehmeylemektir ilm ü hikmetten garaz
Pîri Mürşidi bilip, bulup, yolunda olup kemâlatını yaşamaktan maksad, kişinin kendini bilmesidir.
Kendi başına uynamayacağı, uyuyanı bir uyanığın uyandıracağı gerçeği...
Bu yolu dileyenlere Rabbini bilmek isteyenlere buyruk :
--- Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem):
"Men arefe nefsehu fekad arefe Rabbehu : Nefsini tanıyan kimse Rabbini tanımış olur." buyurmuştur.
(Aclunî, Keşfü'l-Hâfâ II/343 (2532)
Kişi kendini bilmek için bir usta Eren yanında İlâhî ilim ve Muhammedî edeb için tâlim ve terebiye görür.
Bu ilim ve hikmetten maksad ise "NOKTA" yı anlamaktır.
Nokta en Merkez olan çapı sıfır dairedir.
Özdür. Özettir.
Şah damarıdır dinin..
İmam Ali (keremallahi vechehu : Allah onun vechini keremli kılsın) kendisine :
"Yâ Emirir'l- Mü'minin İlim nedir?" diye sorulduğunda
Cevaben :
"İlâhî kitaplarda olanlar Kur'ân'da,Kur'ân'da olan Fâtiha-yı Şerîfe'de, Fâtiha-yı Şerîfe'de olan Besmelede, Besmelede olan "Ba - ب" harfinde, "Ba - ب" harfinde olan ise altındaki "NOKTA" da vardır (toplanmıştır).
"Ve ena li nuktatatülleti tahte'l- bâ : "Ba - ب" nin altında olan nokta benim."
Ve ilave etti : "El ilmü nuktatün kesrehe'l- câhilûn : İlim bir noktadır, câhiller onu çoğalttı!"buyurmuştur.
Muhammedi melametin aziz Pîiri Seyyid Muhammed Nuru'l- Arabî (ks) Hazretleri, İmam Ali (keremallahi vechehu) Efendimizin bu buyruğunu Pirzen şehrinde iken şerhetttiği ve okuttuğu için kendisine "Noktacı Hoca" da denilmiştir. Arab Hoca Efendi de dendiği gibi..
Halkı bunca enbiyâ kim geldi dâvet eyledi
Vahdetin sırrı bilinmektir o dâvetten garaz
Bunca Peygamberlerin gelmesinden maksad, halkı Vahdaniyyet Sırrını bilmeye davettir.
Bir nokta olan ilmin açıklanması; ancak görevli, yetkili ve etkili olanlarca mümkün ve doğrudur.
Bu ise şimdi dahi Erenlerce yürütülmektedir.
Saniî gör günde yüz bin türlü san'at gösterir
Kendüyü göstermek çündür o san'attan garaz
Ey Eren Yolu yolcusu fiillerin fâilini gör!
Her an sayısız eserlerini açıkça gösterip duran tek ve eşsiz Sanatkârın maksadı, açık ve tek olup kendisini göstermektir ve bildirmektir.
--- Hadis-i Kudsîde : "Küntü kenzen mahfiyyenfe ahbebtü u'refe fe halaktü'l- halka liu're : Gizli bir hazine idim. Görünen sûret ve bilinen şeylerle zâhir idim. Diledim ki bilineyim. Bu bilinen şeyleri ve mevcûdatı yarattım." buyurulmuştur.
Hep celâlin perdesidir küfr ü isyandan murad
Bahr-ı cûdun katresidir, fazl u rahmetten garaz
Bu âlemde görülüp duran tüm küfür ve isyanlar aslında bâtın olan Hakk'ın celâlinin perdeleridir.
Oysa Zâhir olan cemâlinin görünen ni'metleri ise O'nun Cömertlik Denizinden bir damla lütüf, ihsan ve rahmet maksadıdır..
Nefsini bilen, irermiş bir tükenmez devlete
Fakr-i fahri'dir Niyâzî bil o devletten garaz.
Ey Niyâzî!
Ancak nefsini bilenler ulaşabilir "Fakr-i fahr" devletine..
--- Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem): "Fakrımla fahrederim: fakir oluşumla övünürüm" buyurmuştur.
Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem)in buyurduğu, kulluğun 4 ana sıfatları olan : Acziyet, Fakriyet, Zillet ve İlletten en önemlisi olan Kulluk Fakriyetini anlamak ve yaşamakla övünmemize örnek olup emretmiştir.
Kul olan Fakriyette iken, kulu yaratan elbette Ganiyettedir.
Kulunun kendisini, fiilerini ve hatta dilemelerini dahi yaratan Rabbülâlemin elbet gerçek zengindir.
Yarım nefesle bir an için var gözüken insanoğlu fakirliğini anlarsa kendini bilmiş olacaktır ki Rabbini de bile bile..
يَا أَيُّهَا النَّاسُ أَنتُمُ الْفُقَرَاء إِلَى اللَّهِ وَاللَّهُ هُوَ الْغَنِيُّ الْحَمِيدُ
--- "Ya eyyühen nasü entümül fükaraü ilellah vallahü hüvel ğaniyyül hamid : Ey insanlar! Allah'a muhtaç olan sizsiniz. Zengin ve övülmeye lâyık olan ancak O'dur." (Fatır 35/15)
Ülfet (A.): Görüşme, kaynaşma.
Garaz (A.): Maksat.
Fehm (A.): Anlama, anlayış.
Fehmeylemek: Anlamak.
Sani' (A.): San'atkâr.
Kendüyü: Kendini.
Cûd (A.): Cömertlik..
Bahr-ı cûd: Cömertlik denizi.
Devlet (A.): Çok büyük saadet, zenginlik, ebedilik.
(Niyazi Mısrî Divanı)
NOKTA
بِسْمِ اللهِ الرَّحْمنِ الرَّحِيمِ
Sen seni bilmektir ancak pîre ülfetten garaz
Noktayı fehmeylemektir ilm ü hikmetten garaz
Pîri Mürşidi bilip, bulup, yolunda olup kemâlatını yaşamaktan maksad, kişinin kendini bilmesidir.
Kendi başına uynamayacağı, uyuyanı bir uyanığın uyandıracağı gerçeği...
Bu yolu dileyenlere Rabbini bilmek isteyenlere buyruk :
--- Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem):
"Men arefe nefsehu fekad arefe Rabbehu : Nefsini tanıyan kimse Rabbini tanımış olur." buyurmuştur.
(Aclunî, Keşfü'l-Hâfâ II/343 (2532)
Kişi kendini bilmek için bir usta Eren yanında İlâhî ilim ve Muhammedî edeb için tâlim ve terebiye görür.
Bu ilim ve hikmetten maksad ise "NOKTA" yı anlamaktır.
Nokta en Merkez olan çapı sıfır dairedir.
Özdür. Özettir.
Şah damarıdır dinin..
İmam Ali (keremallahi vechehu : Allah onun vechini keremli kılsın) kendisine :
"Yâ Emirir'l- Mü'minin İlim nedir?" diye sorulduğunda
Cevaben :
"İlâhî kitaplarda olanlar Kur'ân'da,Kur'ân'da olan Fâtiha-yı Şerîfe'de, Fâtiha-yı Şerîfe'de olan Besmelede, Besmelede olan "Ba - ب" harfinde, "Ba - ب" harfinde olan ise altındaki "NOKTA" da vardır (toplanmıştır).
"Ve ena li nuktatatülleti tahte'l- bâ : "Ba - ب" nin altında olan nokta benim."
Ve ilave etti : "El ilmü nuktatün kesrehe'l- câhilûn : İlim bir noktadır, câhiller onu çoğalttı!"buyurmuştur.
Muhammedi melametin aziz Pîiri Seyyid Muhammed Nuru'l- Arabî (ks) Hazretleri, İmam Ali (keremallahi vechehu) Efendimizin bu buyruğunu Pirzen şehrinde iken şerhetttiği ve okuttuğu için kendisine "Noktacı Hoca" da denilmiştir. Arab Hoca Efendi de dendiği gibi..
Halkı bunca enbiyâ kim geldi dâvet eyledi
Vahdetin sırrı bilinmektir o dâvetten garaz
Bunca Peygamberlerin gelmesinden maksad, halkı Vahdaniyyet Sırrını bilmeye davettir.
Bir nokta olan ilmin açıklanması; ancak görevli, yetkili ve etkili olanlarca mümkün ve doğrudur.
Bu ise şimdi dahi Erenlerce yürütülmektedir.
Saniî gör günde yüz bin türlü san'at gösterir
Kendüyü göstermek çündür o san'attan garaz
Ey Eren Yolu yolcusu fiillerin fâilini gör!
Her an sayısız eserlerini açıkça gösterip duran tek ve eşsiz Sanatkârın maksadı, açık ve tek olup kendisini göstermektir ve bildirmektir.
--- Hadis-i Kudsîde : "Küntü kenzen mahfiyyenfe ahbebtü u'refe fe halaktü'l- halka liu're : Gizli bir hazine idim. Görünen sûret ve bilinen şeylerle zâhir idim. Diledim ki bilineyim. Bu bilinen şeyleri ve mevcûdatı yarattım." buyurulmuştur.
Hep celâlin perdesidir küfr ü isyandan murad
Bahr-ı cûdun katresidir, fazl u rahmetten garaz
Bu âlemde görülüp duran tüm küfür ve isyanlar aslında bâtın olan Hakk'ın celâlinin perdeleridir.
Oysa Zâhir olan cemâlinin görünen ni'metleri ise O'nun Cömertlik Denizinden bir damla lütüf, ihsan ve rahmet maksadıdır..
Nefsini bilen, irermiş bir tükenmez devlete
Fakr-i fahri'dir Niyâzî bil o devletten garaz.
Ey Niyâzî!
Ancak nefsini bilenler ulaşabilir "Fakr-i fahr" devletine..
--- Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem): "Fakrımla fahrederim: fakir oluşumla övünürüm" buyurmuştur.
Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem)in buyurduğu, kulluğun 4 ana sıfatları olan : Acziyet, Fakriyet, Zillet ve İlletten en önemlisi olan Kulluk Fakriyetini anlamak ve yaşamakla övünmemize örnek olup emretmiştir.
Kul olan Fakriyette iken, kulu yaratan elbette Ganiyettedir.
Kulunun kendisini, fiilerini ve hatta dilemelerini dahi yaratan Rabbülâlemin elbet gerçek zengindir.
Yarım nefesle bir an için var gözüken insanoğlu fakirliğini anlarsa kendini bilmiş olacaktır ki Rabbini de bile bile..
يَا أَيُّهَا النَّاسُ أَنتُمُ الْفُقَرَاء إِلَى اللَّهِ وَاللَّهُ هُوَ الْغَنِيُّ الْحَمِيدُ
--- "Ya eyyühen nasü entümül fükaraü ilellah vallahü hüvel ğaniyyül hamid : Ey insanlar! Allah'a muhtaç olan sizsiniz. Zengin ve övülmeye lâyık olan ancak O'dur." (Fatır 35/15)
Ülfet (A.): Görüşme, kaynaşma.
Garaz (A.): Maksat.
Fehm (A.): Anlama, anlayış.
Fehmeylemek: Anlamak.
Sani' (A.): San'atkâr.
Kendüyü: Kendini.
Cûd (A.): Cömertlik..
Bahr-ı cûd: Cömertlik denizi.
Devlet (A.): Çok büyük saadet, zenginlik, ebedilik.
(Niyazi Mısrî Divanı)