Güzelliğin Neye Yarar, Şu Bendeki Göz Olmasa

Cevapla
Kullanıcı avatarı
Sufican
Aktif Üye
Aktif Üye
Mesajlar: 163
Kayıt: 14 Şub 2007, 02:00

Güzelliğin Neye Yarar, Şu Bendeki Göz Olmasa

Mesaj gönderen Sufican »

Resim
Allah (CC) isimi Kur’an-ı Kerim’de 2697 yerde geçmektedir.
Kainatın ve kainatta bulunan tüm varlıkların yaratıcısı, koruyucusu olan tek varlık, ibadet edilmeye layık tek Rab, Mevla, Hüda’nın (CC) özel ismi.
En yüce varlık, bütün kemal sıfatları şahsında bulunduran ve her türlü noksan sıfatlardan uzak olan gerçek mabut.
Varlığı zorunlu olan tek yaratıcının özel ismi.
Bu isimle çağrılan bir başka varlık olmamıştır, olmayacaktır da.

Sevdiklerimize bilgimizin, kültürümüzün, geleneğimizin, dilimizin geliştirdiği en güzel kelimelerle hitap ederiz.
"Sevgilim, canım, ciğerim, servi boylum, ahu gözlüm, sultanım!.." vs. gibi kelimeler kimliklerini de beraberlerinde taşırlar.
Dil bilimi bu kelimelerin hangi çağlardan, hangi dağlardan veya hangi bağlardan akıp, hangi medeniyetlerden süzülerek geldiğini belirler.


Şair: “Güzelliğin neye yarar, şu bendeki göz olmasa!” der.
Göz görür, gönül sever, akıl da bu işe şaşar kalır.
Gören gözü, seven gönülü, sevmeyi ve sevilenleri yaratan ise Allah-ü Teâlâ (CC) Hz.leri’dir.

Kedinin gözünde bülbül, bir yudumluk ettir.
Öküzün gözünde çiçek bir çiğnemlik ottur.
İnsanın gözünde ise binlerce şiirin yazılmasına binlerce resmin yapılmasına ilham kaynağıdır.
İnsan ve kedi İkiside göze sahiptir ama Allah-ü Teâlâ (CC) Hz.leri bize ayrı bir göz, ayrı bir gönül vermiştir.

Sevgimizi ve sevdiklerimizi yaratan Allah’ımızı (CC) seviyoruz.
Peki ama Allah-ü Teâlâ (CC) Hz.leri’ni tanıyor muyuz?
Biz tanıdıklarımızı duyma, görme, tatma, koklama, dokunma gibi beş duyumuz, hafızamız ve genlerimizdeki programa göre tanırız.

Uzaktaki eşyayı gözümüz görmez.
Sesini kulağımız işitmez.
Duyu organlarımızın bir sınırı var.
Hafızamızın sınırı da ana rahminden öne geçemez, kabirden öteye geçemez. Sınırlı olan sınırsızı kavrayamaz.

Şâir:
“İdraki uluhiyyetine var mıdır imkan
Aklın dahi mahiyyetini bilmiyor insan”[1]
“Akl”ın ne olduğunu kavrayamayan insan, bu akılla Allah’ın zatını kavramaya çalışıyor.
Kavrayamayınca en kolay yolu seçiyor ve inkara yöneliyor.

Dede Korkut:

“Yücelerden yücesin

Kimse bilmez nicesin

Görklü (güzel) Tanrı

Çok cahiller seni gökte arar, yerde ister

Sen hod (kendi) mü’minlerin gönlündesin” der.

Rabbimiz (CC) : “Gözler O’nu (CC) göremez; halbuki O (CC), gözleri görür. O (CC), eşyayı pek iyi bilen, her şeyden haberdar olandır.”[2] buyurur.
Sevgi gönülde olur.
Ancak gönüldeki sevgi görünmez.
O görünmeyen sevgiyi, sevgiliye gönderirken yine görünmeyen elçilerle göndeririz.
Kelimeler elçilerimizdir.

Mecnun: “Leyla, Leyla” diyerek sevgisini açığa çıkarıyordu.
Biz gönlümüzün tamamını Allah-ü Teâlâ (CC) Hz.leri’ne imanla süsledik.
Dilimizi O’nun (CC) güzel isimleriyle süsleyelim.
Böyle yaparken sevgimizi Mevlâ’mıza (CC) bildirmiyoruz.
O (CC) zâten biliyor.
Biz, Allah-ü Teâlâ’nın güzel isimleriyle zikrederken, cümle aleme güzellikler saçarken, ağzımızı Allah’ımızın (CC) isimleriyle hem tatlandırıyor, hem de en güzel kelimelerle ağzımızı ayarlayarak kötü kelimelere yer vermiyoruz.

“Gül” deyince burnumuza güzel koku gelmez.
“Bal” deyince ağzımız tatlanmaz.
Gülü koklamalı, balı tatmalı.

Mevlânâ: “Ey Hu! Hu!” diyen ve “Hu!” demeye kanaat eden, “Hu” kadehinden içmeyince hevâ ve hevesten nasıl kurtulursun?”[3] diyor.

Allah-ü Teâlâ (CC) Hz.leri’nin güzel isimleri bizi Allah’a (CC) götürürse, bizi benliğimizden sıyırır, kir ve pasımızı kazırsa, gülü koklar, balı tadarsak muradımıza ermiş oluruz.

Süleyman Çelebi:

“Bir kez Allah (CC) dese Aşk ile lisan
Dökülür cümle günah mislü hazan”

Allah (CC) Hz.leri’nin isimleri aşk ile söylenirse üzüntü, stres, keder, gam ve günahın döküleceğini söylüyor.
Dilinle "Allah! Allah! Allah! (CC)" diyerek zikret!
Kalbinle de Allah’ın (CC) yarattıklarını fikret, düşün!
Fikirsiz zikirin, zikirsiz fikirin faydası yoktur.

Şeyh-ül İslam Yahya efendi:
“Bir alay olsa güzeller hep teveccüh yaredir
Halkı âlem birbirine padişahı gösterir” diyor.

Yani göz binlerce güzel görse de gönül yâre yönelir.
Çünkü yaratılmışların her biri Yaratanı gösterir.
Bazılarının günde yüz defa : “Avrupa birliği, Avrupa birliği” diye zikrettiği bu günler de,
Bizde yüz bir defa : “Allah, Allah, Allah (CC)” diye zikredelim.

Annenizi, babanızı, eşinizi, dostlarınızı seversiniz ve sevdiğinizi uygun, güzel bir kelime veya cümle ile ifade edersiniz.
Bu ifade etme işi yalnız karşı tarafa bildirme işi değildir.
Kendi iç dünyamızda besleyip büyüttüğümüz sevginin dilimizde kelimeden çiçekler açması gibidir.
Gül ağacı özünde taşıdığı çiçeğini bülbülüne sunamazsa kurur.
Tepeden tırnağa kadar bütün hücrelerimizde ve gönlümüzde taşıdığımız Allah-ü Teâlâ (CC) Hz.leri’ne imanımızın zikir çiçeğini açtıramazsak biz de çöl gibi kurak, ateist-gavur gibi çorak oluruz.

Ot bitmeyen toprak, meyve vermeyen diken gibi oluruz.

Bizim içimizi dışımızı bilen Allah-ü Teâlâ (CC) Hz.leri:
“Ey iman edenler, Allah'ı (CC) çokca zikredin”[4] buyurur.
Peki ama nasıl zikredeceğiz?
Şair:
“Kaddı yâra kimi ar-ar dedi, kimisi elif
Cümlenin maksudu bir amma rivayet muhtelif” diyor.
Yani sevgilinin boyunu kimileri serviye benzetti, kimileri elife benzetti. Hepsinin sevdiği ve anlattığı aynı ama kelimeleri ayrı.
Kelimelerimizin gücü bizim kültürümüzle orantılıdır.
“Gözüyün çapağını yiyeyim” diyerek sevdiğini anlatmaya çalışan biri, bir başkasını kusturabilir.
Birisi “Minik kuşum” derken, yılan yetiştiricisi de “yılanım” diyebilir.

Onun için Rabbimiz : “Size öğrettiği gibi Allah’ı (CC) zikredin”[5] buyurmuştur.
”En güzel isimler Allah'a (CC) aittir. O isimlerle Allah'a (CC) dua ediniz”[6] buyurur.

“Allah (CC) üçtür” diyen Hıristiyanlar,
“Allah (CC) hiçtir”diyen ateist-gavurlar,
“Allah (CC) tabiattır” diyen eski dehriyyun, yeni natüralistler hep Allah'ı (CC) tanımada kendi akıllarını esas alıp Allah-ü Teâlâ (CC) Hz.leri’ne sınır çizmişler ve o sınırın dışına çıkmaya izin vermedikleri bir mahkum haline getirmeye çalışırken kendileri cehenneme mahkum olmuşlar.
Batıda Allah'ı (CC) Kiliseye mahkum ettiklerini söyleyenler İslam âleminde de camiye mahkum etmeye çalışıyorlar.

Ama siz “Lâ ilâhe” deki “L┠kılıcıyla onların putlarını parçalıyor, denizin leşi dışa attığı gibi kendini ilahlaştırmaya çalışan şahıs, kurum ve kuruluşları gönül denizinizden sürüp çıkarıyor ve “İllallah” kelimei tayyibesiyle gönül denizini tertemiz berrak hale getiriyorsunuz.
”La ilahe illallah” derken bir çok ilah var da onları reddetmiyorsunuz.
Onlar zaten yoktu.
Ancak kendini ilah zanneden :“Allah’ın (CC) dediği değil, benim dediğim olur” diyen Firavunlaşmış insanlar var.
Sen onlara : “Delilik yapma, Allah'tan (CC) başka Yaratan, Yaşatan ve Yöneten yoktur!” diyorsun.
Haydin sizde günde yüz defa : “Lâ lâhe illallah” demeye başlayıverin.

Güneş yedi renkten meydana gelir.
Tek renk halinde görünür.
Ama tabiatta milyonlarca renk cümbüşüne dönüşür.

“Allah” ismi bütün Esmaül-Hüsna’sının mânâsını kendinde toplayan bir isimdir.
Altı milyar insan, Allah-ü Teâlâ (CC) Hz.leri’ne inanır.
Ancak Allah’ın isimleri, sıfatları ve fiillerinde herkes kendi ufku kadar Allah’a (CC) hayali sınır çizer.

Biz ise aklımızla Allah-ü Teâlâ’ya (CC) sınır çizmek, târif etmek yerine Rabbimiz Kur’ânın’da kendini bize nasıl târif etmişse biz öyle inanırız.
Bizim imanımızın daha sağlam olduğunu söylememiz bundan kaynaklanmaktadır.

“Rahmân, Rahîm, Gaffâr, Kahhâr isimleri Allah’ın (CC) güzel isimlerindendir” diyoruz da : “Allah (CC) ismi, Rahmân’ın (CC) isimlerindendir” demiyoruz.
Bu da gösteriyor ki bütün güzel isimlerin mânâsı “Allah” (CC) ismi içinde toplanmıştır.
Onun için K. Kerim’de 2697 defa Allah (CC) ismi tekrarlanmıştır.
Diğerleri bir veya birkaç defa tekrarlanmışlar.
Kelâm sıfatının “Kün” = “ol” emriyle kâinât yaratılmıştır.
Esmaül-Hüsna’sıyla varlığa tecellî etmiştir.
Güneşin aynada göründüğü gibi tecellî etmiştir.

İmam-ı Ali (KV) Hz.leri: “Nereye baksam Allah’ın (CC) san’atını, kudretini, ilmini görürüm!” diyor.

Rabbimiz: “Allah’ın (CC) nimetlerini hatırlayın ve yeryüzünde karışıklık çıkararak bozgunculuk yapmayın”[7] buyurur.

Bir haftalık çocuğunuzu nasıl dikkat ederek, hiçbir tarafını incitmeden severseniz, çiçekli bir bahçede dolaşırken çiçekleri ezmeden gezerseniz, yeryüzünü dolaşırken de :
“Bu dağlar, bu taşlar, bu kuşlar, bu denizler, bu yıldızlar, bu çiçekler, bu böcekler Allah’ındır (CC)” diyerek dikkat edeceksiniz.
Sevdiklerinizin çocuklarını, çiçeklerini korursunuz.
Rabbiniz (CC) ise size bütün sevdiklerinizi yaratandır.
Kâinât dediğimiz “evren” Rabbimizin (CC) mülküdür.
Allah-ü Teâlâ (CC) Hz.leri’ne iman eden, O’nun (CC) mülkünü korur.
Şirkle, isyanla, inkarla, israfla o mülkü kirletmez.

Yunus’un (RA): “Sordum sarı çiçeğe” ilahisinde söylediği çiçeklerin “Allah (CC)” diyerek açtığını, derelerin “Allah (CC)” diyerek aktığını, rüzgarların “Allah (CC)” diyerek estiğini düşünen insan, havayı kokuşturamaz, dereyi kirletemez.

İşte Rabbimizin (CC) Kur’anın’da birinci derecede iman üzerinde durması bundandır.
Günümüzde paraya tapanlar, para putunu kasasında tutmak için “İktisad” adı altında sanayii artıklarını temizlemeye yanaşmayıp, para putunu çevreyi korumak için harcayamadığından denizdeki balıkları, havadaki kuşları, dağlardaki ağaçları kuruttular.
Halk uyanmadan kendileri ucuz paralarla “çevreci dernekleri” kurdurup halkın gözlerini başka yerlere çekmeye çalışıyorlar.
Allah-ü Teâlâ (CC) Hz.leri’ne iman eden herkes Allah-ü Teâlâ’nın (CC) mülkünü korumakla görevlidir.
Allah’ımız (CC) yalnız Müslümanların Allah’ı (CC) değildir.
Bütün âlemlerin Rabbidir (CC).

Her gün namazımızda kırk defa bunu tekrarlıyoruz.
Evrensel dinin mü’minleriyiz.
Âlemlere rahmet olan peygamberin rahmet ümmetiyiz.
Avrupa birliğindekiler, Amerikadakiler, Afrika, Japonya ve tüm dünyadakiler, aynı güneşte ısınırlar, aynı Allah’ın (CC) kullarıdırlar.
Hz. Adem’in (CC)çocuklarıdırlar.

Hz. Resul-i Zişan (SAV) Efendimiz:
“Allah yeryüzünü bana dürdü/topladı, doğusunu da, batısını da gördüm. Bana dürülen o yerlere, yeryüzünün doğusuna da, batısına da ümmetim sahip olacaktır” buyurmuştur.[8]

Her insan, doğduğu gün, Âlemlerin Rabbi olan Allah-ü Teâlâ (CC) Hz.leri’nin emriyle dünya âlemine teşrif etmektedir.
Doğduğu günden ölümüne kadar insanoğlu, her an Cenâb-ı Allah (CC) Hz.leri’nin mülkünde yaşamakta, dilediği gibi gezip tozmaktadır.
Bu kadar nimetin, sağlık, sıhhat ve afiyetin elbette bir bedeli vardır.
O da, Allah-ü Teâlâ (CC) Hz.leri’ne kulluk yapmak, O’nu (CC) tek bilmek, daima O’na (CC) hamd-ü sena etmek ve nimetleri için O’na şükretmek, O’nu alabildiğine zikremektir.
Gereğini yapalım o zaman.

Âlemlerin Rabbi Allah-ü Teâlâ (CC) Hz.leri’ne hamd, âlemlere rahmet olarak gönderilen Hz. Muhammed (SAV) Efendimiz’e, O’nun (SAV) Âline (RA), Ezvacına (RA), Ehl-i Beyti’ne (RA), Ashabına (RA) ve O’na (CC) iman edenlere Salât-u Selâm olsun..



--------------------------------------------------------------------------------

[1] İsmail Safa

[2] En’am S. A.103

[3] T. Mevlevi Şerh. 3447

[4] Ahzab S. A.41

[5] Bakara S. A.239

[6] A’raf S. A.180

[7] A’raf S. A.74

[8] Müslim fiten bab 5, Hadis 2889, Ebu Davud fiten 1 hadis 4252, Tirmizi fiten Hadis 2203, İbni Mace fiten hadis 3952.
Kullanıcı avatarı
dua_deryasi
Yeni Üye
Yeni Üye
Mesajlar: 1
Kayıt: 03 Mar 2008, 02:00

Mesaj gönderen dua_deryasi »

ne kadar güzel bir paylaşım...emeğinize sağlık kardeşim...Allah razı olsun insaAllah...
Kullanıcı avatarı
illaedep
Aktif Üye
Aktif Üye
Mesajlar: 122
Kayıt: 25 Eki 2007, 02:00

Mesaj gönderen illaedep »

""Gül Ağacı,
ÖZÜNde taşıdığı Çiçeğini Bülbülüne sunamazsa
KURUR!""



Resim
Güzel çalışmanız için Teşekkür ederiz
Çeşit çeşit çiçeklerle sayenizde besleniriz.
Her BİRi ayrı ayrı koksa da
Kokular karışınca BİR GÜL kokusu bağrımızı deler BİZde seviniriz.




Devamını bekleriz....
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12888
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Mesaj gönderen kulihvani »

Sevgili Alem,
Tek kelime ile harika..
Kalemine sağlık gönlüne selâmetler olsun..
Allah razı olsun..
Resim
Kullanıcı avatarı
nur-ye
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 9091
Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00

Mesaj gönderen nur-ye »

HİZMETKAR ALEM'İMİZ

RABB'İM HİZMETLERİNİ KABUL ETSİN
İNŞAALLAH


''leyse ke mislihi şey'un ve hüves semiul basiyr '':
O'nun benzeri gibi bir şey yoktur. O öyle işiten öyle görendir. (Şura:42/11)
Resim
Cevapla

“Tasavvuf” sayfasına dön