çölün leşi...

Cevapla
Kullanıcı avatarı
gullale
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 1362
Kayıt: 16 Oca 2008, 02:00

çölün leşi...

Mesaj gönderen gullale »


çölün leşi...

YARATAN var etmişti, narin bir kız evlat... Annesinin kuzusu, babasının ciğerparesi. Serpildi güzel bir genç kız oldu. Çoktu talibi...
O bir hakime eş oldu, öyle muraddı onun için. Gönlü dağlarda gezerdi hep, bilmedi neredendi...
Gönlünün aradığı YÜCELERDENDİ.
Kaderi mutlak buldu merkezini, HAKKtı aşkı gönlünün teskini. Gel gör ki, eş davetlerde, balolarda gezmek ekabir ile hasbı-hal etmek muradında. Kanmıyordu Zeynep bu avuntularla. Yolları ayrı gitmeye durdu, ta ki ayrıldı eşinden.
O bulmuştu aşkını en derinlerden. Yollara düştü, İZ sürüldü, vardı nasibi bir mürşide.
Canını değil varını sermişti huzura. Ne var ki engeller vardı hep arada. Öyle olacaktı , ki oldu da.
Gelmesin denildi, mürşide varamadı yolları. İçi kaynayan kazan, alev alev yanardağdı.
Vardı KAPI'ya son gücüyle. Açılmasıyla kapanması bir oldu yüzüne. Kapanan KAPInın arasında kaldı başı. Akan kanı bir yana yandı canı, o şüküre durdu:
Başım içerde el-hamdu LİLLAH!
Ey yüce PADİŞAH Yunusların hep böyle mi sonu?
Mürşid dedi, engel yok artık Zeynep'e...
Buldum bir tane...

Çok bu masallardan HAYYat pınarında. Çok başlar kaldı kapı arasında...
Duyulan söz: BİZim Yunus mu?
Aşıklara bade böyle sunuldu.

Kapının arasında kalan her başın mutlu sonu olamazdı ya...
Masallar hep mutlu bitmezdi ya...
Bitmeyen bir masal bu da. KAPI arasında,...
Belki dirilecek bir nefes ile belki leş kemiği olacak çölde...
Öyle de olsa El-hamdu lillah derdi, çölde kaldım ya...
En son gullale tarafından 16 Ara 2008, 00:16 tarihinde düzenlendi, toplamda 1 kere düzenlendi.
Resim
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12907
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Mesaj gönderen kulihvani »

Resim

değerli güllale can,
Rabb Rızası dilerim yine o içten-candan coşkun..
Âşık Zeynebi ben de duymuştum,
gerçekten bu çile çölünde çok canlar yandı, yanmakta ve yanacakta.
acizâne bildiğimce bu çölde BİZim için tek İZ var o da Resûlullah sav in ezel-ebed İZi.
çöldeki kemikler şeytana yemliği tercih etmiş muhabbet fedailerinin olsa gerektir.
ki YOLdan yürümeye tenezzül etmemiş seraba dalmışlardı...
takdir edersin ki Muhammedi Merhamet sahibiyim ve ömrümce yanlarında-canlarında oldum çöl yitiklerinin.
ve göz yaşlarında hep varım şükür..
ancak Şeriat-ı Garra'da Hakkın cc ağır yeminleriyle kurallar konulup uyulması emredilmişitir.
biz son nefese kadar çöldeyiz ve hizmetteyiz inşaallah...

âşıklara gelince;
hani Bab'Aziz Filminde der ya şarkıcı DİVÂNÂya:
"durmadan şarkı söyle, şarkın sana yol gösterecektir."
Rabiatü'l-Adeviyye Anamızın çekmediği çile kalmamıştır ama içindeki
şe'en şarkısı, çölü geçirmiş ve şarkiyyada İSÂ'sını doğurtmuştur..
doğanlara, doğuranlara ve doğdukları güne ne mutlu..


«Doğduğum gün, öleceğim gün ve dirileceğim gün selam ve emniyet benim üzerimedir.» (Meryem 19/33)

bendeniz de bir şarkı duymakta ve tutturmaktayım BİZ-BİR ÖZ'den ve de İZ'den..


YÂ RASÛLULLAH (sav)

Kıtmirin Kul İhvâniyem
Rabbım bâki ben fâniyem
Şefâat kıl divâniyem
Şaşkına yâ Rasûlullah!..


*

Kulluk dengesi denklendi
Üstüne akıl eklendi
Mâsivâ yükü yüklendi
Taşkına yâ Rasûlullah!..


*

Yanarım cemâlin ile
Muhabbet kemâlin ile
Ehl-i Beyt ü âlin ile
Aşkına yâ Rasûlullah!..


*

Deli gönlüm viran eyle
Hâl-i hazır “Hira” n eyle
Canım Cânan çıran eyele
Meşkine yâ Rasûlullah!..


*

Şu cihan dar geldi bana
Ağlıyorum yana yana
Kıtmir et beni Ravzana
Köşküne yâ Rasûlullah!..


14.02.2002 17:44



Divâni : f. Deli. Aklı başında olmayan.
Mâsivâ : Ondan gayrısı. (Allah'tan) başka her şey hakkında kullanılan tâbirdir) Dünya ile alâkalı şeyler.
Cemâl : Yüz güzelliği. Fertteki güzellik. * Cenâb-ı Hakk'ın lütuf ve ihsânı ile tecellisi. * Hak ile söylenen doğru söz. * Hüsün.
Kemâl : Kâmillik, olgunluk. Olgunlaşma. Erginlik. Bütün güzel sıfatlarla muttasıf olmak. Fazilet. * Değer, baha. * Fazlalık. * Sıdk ile yapılan güzel iş.
Hıra : Mekke-i Mükerreme'nin civarında bulunan ve Hz. Peygamber'e (A.S.M.) ilk vahyin geldiği mağaranın ismidir. Bu mağaranın bulunduğu dağa Hırâ dağı denildiği gibi, Harrâ veya Cebel-i Nûrl da denilmektedir.
Çıra : Yağla ışık veren aydınlatma âleti.
Meşk : Aşkı icra etmek. Bilmeyene bir şeyi öğretmek.

Kıtmir : Ashab-ı Kehf'in köpeğinin adı. * Hurma ile çekirdeğinin arasındaki ince zar. Çekirdeğin arasındaki ince pürüz. * Hakir ve küçük olan şeylerde mesel olmuştur.

Aslında ve gerçeğinde Kul İhvanî Tescilli Kıtmirdir bu çölde SAV kervanında..
Ravza-yı Mutahhara : Fahr-i Kâinat Aleyhi Efdal-üs-Salavat ve Efdal-üt-tahiyyât Efendimizin Kabr-i Şerifiyle Minberin arasındaki saha.
En son kulihvani tarafından 16 Ara 2008, 10:32 tarihinde düzenlendi, toplamda 1 kere düzenlendi.
Resim
Kullanıcı avatarı
nur_umim
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 1129
Kayıt: 19 Ağu 2007, 02:00

Mesaj gönderen nur_umim »

insan aklıyla vardır.
ve her şey aklındadır.
kördüğümleri çözülen akıl artık ilahî nakli bulmuştur.
çöller de kervan da kervancı da..
leşler ve kemikleri de karanlıklardır..
karanlığın olması Nur-u Mimin olmamasından bence,
Güneş gibi doğsa, geceler İsa as doğrur..
Kemikler Üzeyir as a kıyam durur.
çöl O'na koşu yolu, varılan O dur..
Âşık demiş ya:



SANA…

Yâ Huu Dost…

Sen’de Sen’le sevdim Sen’i
Kim, harab eden gülşeni
Gösteririm bana, beni
“Bu-Bu-Bu-Bu!...” derim Sana…

*

Aşkın Âşıklara vergi
HAKK ile bilelik sevgi
Halk içinde kumru gibi
“Kû-Kû-Kû-Kû!..” derim Sana…

*

Gâhi Kâmilinim tamım
Gâhi yozum gâhi hamım
Gâhi yabani yamyamım
“Lû-Lû-Lû-Lû!..” derim Sana…

*

Hüviyet SEN, Mâhiyet SEN
SEN’ sin YÂR’ im her ne isen
“SEN” i “BEN” diye gösteren
“Su-Su-Su-Su!..” derim Sana…

*

Kul İhvâni’yem Kıtmirem
Ehl–i Beyt Kervanı yerim
Şahım Abdülkadir Pîrim
“Şu-Şu-Şu-Şu!..” derim Sana…

01.11.1994 13:20
yltn-Antly.
Resim
Kullanıcı avatarı
gullale
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 1362
Kayıt: 16 Oca 2008, 02:00

Mesaj gönderen gullale »

Canabim, demişsin ya tek İZ resulullah sallallahu aleyhi ve sellemin İZidir diye, yazıdaki yanlış yerleştirilmiş olan İZ kelimesini kaldırdım ve düzelttim. Cehaletimden uyandırdığın ve işaretin için teşekkür ederim. İnşallah dediğin üzere olabilirim ve kabul görürüm.
Değerli kardeşim NuruMim sizin de yazınıza şunu demek geldi içimden ;
İnşallah ve Eyvallah...
Resim
Cevapla

“Tasavvuf” sayfasına dön