Gayb Şahini Haçkalı Baba
- altan
- Dost Üye
- Mesajlar: 60
- Kayıt: 20 Oca 2007, 02:00
Gayb Şahini Haçkalı Baba
Haçkalı Hoca (K.A.)'nın Hayatı
Son devir Trabzon evliyalarındandır. Hakkında en çok malumat ve menkıbe bulunan tasavvuf ehli meşhur evliyadır. Asıl adı Mustafa Tarhandır. Haçkalı Hoca diye meşhur olmuştur. Kuş Mustafa, Beyaz Hoca, Haçkalı Baba diye de anılmaktadır. Haçkalı Hoca, Trabzonun Of ilçesinin Dağönü (eski ismi Hanlut) köyünde 1864 yılında doğmuştur.Haçkalı Hocanın hayatı İslamiyete hizmet ile geçmiştir. Menkıbeleri dilden dile dolaşmaktadır. Omuzuna ve ellerine konan kuşları severdi ve Kurtuluş Savaşında yardım gördüklerini söylemişlerdir, Haçkalı Hoca 1949 senesinin Ramazan ayında Akçaabatın bir köyünde hastalandı, Hocayı Bakmakta Olan Buyuk Kızının Kucagında Vefat Etti. Cenazesi toprağa verilirken de göğsüne konan kuş sonuçta cenaze ile defnedildi. Trabzon halkı sevilen Haçkalı Babamız, şimdi Düzköy Yaylasında büyük bir cami inşa edilmiştir. Ziyaretgâhı için Trabzon belediyesi tarafından düzenli olarak otobüs seferleri düzenlenmektedir.
Haçkalı Hoca'ya ait Bir Kıssa
Hoca baba üç yaşına geldiğinde kendisi de ilim sahibi olan.babası İbrahim hoca Efendi, Onu arkadaşı olan bir imam efendiye teslim edip eğitmesini istemiş. Evliyamız daha o küçük yaşlarda hocasına çözümü hayli zor sorular sormuş ve bu sorular karşısında donup kalan imam Efendi, kolundan tutarak babasına götürüp teslim etmiş ve "Mustafa bambaşka bir çocuk bana öyle sorular sordu ki cevap bulamadım. Fevkalade bir insan olacak Mustafa'yı senin yetiştirmen daha yerinde olacak " demiş.
Haçkalı Hocanın Hayatına Ait, Akıldan Geçeni Bilme, Mekanı Aşma,
Geleceği Hissedebilme, Doğa Kuvvetleri ile ilgili Kıssaları
Bu Yaşanan Gerçek Öyküleri Sırayla Derlenmiştir,
Asiye Ocakın erkek kardeşi olan ve günümüzde Samsunda yaşayan Dr. Mehmet Enis Tarhanın çocukluğu Haçkalı Hocanın yanında geçer. Mehmet Enis Tarhan ortaokulda okumakta olup bitirme sınavına girecektir. Bir gün yolda Haçkalı Hoca ile yürümektedirler. O da içinden
-Acaba sınavda başarılı olabilecek miyim? diye geçirmektedir. Aniden Haçkalı Hoca kulaklarından tutarak başını sağa sola çevirir
-Geçeceksin, geçeceksin, merak etme. der.
O yıl bitirme sınavlarından sadece iki kişi geçmiş olup birisi de Mehmet Enis Tarhandır.
Haçkalı Hocanın torunlarından Süleyman Kazancının anlattığına göre;
-Dedem bize geldiği zaman, kapıyı çalar seslenir; biz sürgülü kilitli kapıyı açmak için gittiğimizde, bir bakardık ki biz daha kapıyı açmadan o içerde olurdu.
Vakfıkebirde Kuleyinin anlattığına göre Haçkalı Hoca kendisine misafir gelmiş. Alttan kapıyı çalmış. Üstte Kuleyin onu görünce aşağı geliyorum kapıyı açacağım demiş. Aşağı indiğinde; Haçkalı Hoca yı içerde görmüş. Haçkalı Hoca ona;
-Niye zahmet ettin de aşağı indin, ben geliyordum. demiş.
Mehmet Enis Tarhanın anlattığına göre;
Bir gün Akçaabattan Trabzona giden minibüs yolcuları bir müddet sonra Haçkalı Hocaya rastlarlar. Onu arabaya davet ederler fakat Hoca minibüsün çok dolu olduğunu söyleyerek binmez. Araba oradan uzaklaşır. Bir müddet sonra yol kenarında yürüyen Hocaya tekrar rastlarlar. Hoca elini, siz devam edin anlamında sallar. Trabzona vardıklarında Tabakhane mevkiinde yeniden karşılarına çıkar.
Mehmet Enis Tarhanın anlattığına göre; bir kış günü Trabzonlu bir şoför kamyonunu yüklemiş Erzuruma mal götürmeye hazırlanırken karşısına Haçkalı Hoca çıkar ve
Nereye? Diye sorar. Şoför sinirlenerek;
-Baba, sen de mi benimle geleceksin, işim çok, yüküm ağır. Deyip, Hocayı arabasına almaz. Kop mevkiinde çetin kış şartları yüzünden arabası parça kırar. Yolda kalan şoför çaresizlik içinde beklerken uzaktan bir ışık görür. Kar fırtınasının içinden Haçkalı Hoca çıkagelir. Şoföre ne olduğunu sorar. O da bir parçanın kırıldığını söyler. Hoca paltosunun ceplerini yoklar.
-Bu işine yarar mı? Diye sorar.
Şoför çok sevinir, tamiri yapar ve Hocayla birlikte Erzuruma giderler.
Haçkalı Hocanın yanında büyüyen Mehmet Enis Tarhan bir gün yaylaya gitmektedir. Muzura köyünün içinden geçerken kahvenin önünde kalabalığın toplandığını ve Haçkalı Hocanın onlarla sohbet ettiğini görür. Hoca onu görünce;
-Oğlum Mehmet, eğer yaylaya gidiyorsan (Hocanın kızı) ablana söyle beni merak etmesin biraz gecikeceğim... der.
Mehmet Enis Tarhan yaylaya gelince haberi vermek için Hocanın evine gider. Kapıyı açınca ocağın önünde oturup ısınmakta olan Hocayı görünce şaşırıp kalır.
Mehmet Enis Tarhanın anlattığına göre;
Hoca bir ara tarikatçı suçlamasıyla cezaevinde yatmıştır. Orada kendisine genç bir tayfa yardım edip hizmetini görmüştür. Bir Ramazan günü Hoca ona;
-Hazır ol. Bu akşam cemaatle namaz kılma seninle başka yere gideceğiz. der.
Akşam teravih saati gelince
-Şimdi benim elimi tut, gözünü yum. der.
Gözünü açmasını söylediğinde Mekkeye gelmişlerdir. Namazlarını burada kılarlar ve aynı şekilde hapishaneye geri dönerler.
Beykozda oturan Rizeli Sabit Yavuzun dedesi Silanlı Molla Mahmutun anlattığına göre;
Beykoz Anadolu Kavağında Şeyh Ahmet Efendi tekkesinde 24 Temmuz 1923te Haçkalı Hoca aniden İsmet Paşa Lozan Muahedesine imza attı şu anda! Fakat eyvah ki, memalik-i Osmaniyyenin en kıymetli, en önemli yerlerinin verdi geçti! Petrol bölgeleri Araplara kaldı... Adaları Yunalılara bıraktı.... diyerek Lozan hezimetini anında haber vermiş.
Haçkalı Hocanın torunlarından Süleyman Kazancının anlattığına göre;
Bir çok insan kendisine evlenmeden veya bir işe girişmeden evvel o olayın hayırlı olup olmadığı şeklinde sorular sorarmış ve kendisi bir müddet düşündükten sonra cevabını verirmiş.
Trabzon Lisesi Beden Öğretmenlerinden birisi Haçkalı Hocaya gelerek evleneceğini ve bu evlilikte hayır olup olmadığını sormuş. Haçkalı Hoca ona;
-Evliliğin hayırlıdır fakat zürriyet göremiyorum... demiş.
Gerçekten de öğretmenin evliliğinden hiç çocuğu olmamış
Sıtkı Ocakın anlattığına göre;
Trabzonun Ruslar tarafından işgali (1916) sırasında Haçkalı Hoca ve ailesi ile Temel Tarhan ve ailesi yaya olarak Adapazarının Hendek İlçesine kadar gelirler. Orada tahminen 1 yıl kalırlar. Bu sırada Haçkalı Hoca;
-Ben o vilayeti ağuladım, Ruslar orada barınamaz. Der ve dua edermiş.
Bir gün Temel Tarhana ;
-Hazırlığını yap, bir aya kadar Ruslar gidecek der ve dediği zamanda Ruslar Trabzondan çekilir.
Bir tarihte Maçkanın kuraklıktan kavrulduğu günlerde Haçkalı Hocaya;
-Ortalık çok kurudu Hocam. Bir dua etseniz de yağmur yağsa... diye niyaz etmişler.
Haçkalı Hoca bunun üzerine oradaki bir dükkana girerek külekteki tereyağına elini sürerek:
-Yağ yağ!... Halis yağ, yiyin yağ! Yağdır, yağdır!... der demez, az sonra, çatır çatır şimşek çakmaya, gök gürlemeye ve hemen ardından şarıl şarıl yağmaya başlamış.
Sonra, bu sefer de çok yoğun yağmur yağınca Haçkalı Hoca ortalığa bir miktar kuru ceviz ve fındık saçarak:
-Yağmadur, yağmadur! Alan alsın! Yağmadur! Demiş ve bir müddet sonra yağmur dinmiş.
Üsküdar da oturan Nuri Kırgızın anlattığına göre;
Bir gün minibüsle Gıledeye giderken, önlerindeki köprünün selden zarar gördüğünü gören şoför frene basıp durunca, Haçkalı Hoca:
-Niye durdun evladım?Bu insanların acelesi var.... diye şoföre çıkışmış.
Şoför,
-Bu arabayla buradan geçilmez.... deyince,
-Haydi sür oğlum! ... der demez şoförün iradesi dışında gaza geçen araba uçarcasına karşıya geçmiş.
1950li yıllarda Mehmet Enis Tarhan İstanbul Tıp Fakültesinde okurken olayı bizzat yaşayan kişiden dinleyen Hasan Kaptanla karşılaşır. Onun anlattığına göre;
Akçaabatlı Hacı Kaptan seferde iken Haçkalı Hoca onun ailesini yoklamaya gider. Oturup konuşurlarken müthiş bir fırtına kopar. Deniz kabarır. Kaptanın annesi
-Acaba oğluma bir şey olur mu? diye ağlamaya başlar.
Hoca:
-Merak etme, oğluna bir şey olmaz diyerek evden ayrılır.
O anda Hacı Kaptan gemi batacak diye filikaları indirme hazırlıkları başlatır. O sırada geminin kıç tarafından bir ışık belirir. Doğru kaptan köşküne yönelen bu ışığın yanında Haçkalı Hoca durmaktadır. Hoca onlara:
-Biraz sonra kurtulacaksınız, filikaları indirmeyin. der.
Denize doğru üfler ve gözden kaybolur. Gerçekten biraz sonra hava düzelir ve gemi rahatça karaya döner.
1994'lerde Haçka'ya giden bir polis memuru Haçkalı Hoca'nın evini sormuş. O tarihten 45 sene evvel Hakka yürüyen Haçkalı'nın evi sorulunca:
-Hayırdır, Haçkalı'yı nerden tanıyorsun? diye sormuşlar.
-Güneydoğu'dan, demiş polis memuru.
-Güneydoğu?
-Evet! Urfa, Mardin, Diyarbakır!
Ne iş yaparsın?
-Polisim.
-Hocayla işin ne?
-Oradaki çatışmalarda kendisinden çok yardım gördüm. Eğer o yardım etmeseydi, beni hastahaneye götürmeseydi, Allah bilir ya şimdi çoktan ölmüş olacaktım. Kendisine teşekküre geldim.
Polis memuru böyle söyleyince, Haçkalı Hoca'nın akıl sır ermez işlerine az çok âgâh ve âşinâ olan Haçkalılar, Haçkalı'nın Haçka'daki cami ve türbesini göstererek:
-Gazan mübarek olsun evladım, Haçkalı Hoca, işine gücüne akıl sır ermez bir ermişdir. yıllar evvel Rabbisine varmıştır. İşte camisi ve türbesi. Git orada ziyaret et. Senin gördüğün onun ruhaniyetidir, demişler.
Zaman mekân duvarını aşardı
Yeri gelir celâllenir taşardı
Darda kalan her mağdura koşardı
Gaibler şahini Haçkalı Baba
Kaynak: Haçkalı Baba,
Ruhaniyetine Selam olsun
- MINA
- Özel Üye
- Mesajlar: 2740
- Kayıt: 25 Eki 2008, 02:00
- altan
- Dost Üye
- Mesajlar: 60
- Kayıt: 20 Oca 2007, 02:00
Hackali Baba
Haçkalı BABA
Zahirde naif,batinda pek semiz,
Gaibler sahini Hackali Baba!
Soyu sopu al-i aba tertemiz,
Gaibler sahini Hackali Baba!
Her an her dem ask serabin icerdi!
Bir bakisla karanligi bicerdi!
Icini disini okur gecerdi!
Gaibler sahini Hackali Baba!
Uzaklari yakin eden goren er!
Basir ismi ona olmus idi fer!
Onu bilen hakkinda hep sunu der!
Gaibler sahini Hackali Baba
Zaman mekan duvarini asardi!
Yeri gelir celallenir tasardi!
Darda kalan her magdura kosardi!
Gaibler sahini Hackali Baba
Seriat`de cok kavidir yok eksi!
Tarikat`de hem Kadiri,hem Naksi!
Marifet`de turlu turlu var naksi!
Hakikat sahini Hackali Baba!
Karadeniz Bolgesinin Kutbu!
Hem gayb aleminin sirin Hatibi!
Okumustu ilm-i ledun kutubu!
Gaibler sahini Hackali Baba!
Hacan ki Hackali gelse soylese;
Su soyledir,bu boyledir de dese,
Anlasilmaz bunlar yasanmaz ise!
Gaibler sahini Hackali Baba
Herkes senden anlasilir sey umar!
Anlatilanlar lahuti bir kumar!
Oyle ise yeter artik OZDAMAR
Gaibler sahini Hackali Baba
(Bu şiir,Mustafa Özdamar'ın, Haçkalı Baba kitabından Alınmiştir)[/i]
Zahirde naif,batinda pek semiz,
Gaibler sahini Hackali Baba!
Soyu sopu al-i aba tertemiz,
Gaibler sahini Hackali Baba!
Her an her dem ask serabin icerdi!
Bir bakisla karanligi bicerdi!
Icini disini okur gecerdi!
Gaibler sahini Hackali Baba!
Uzaklari yakin eden goren er!
Basir ismi ona olmus idi fer!
Onu bilen hakkinda hep sunu der!
Gaibler sahini Hackali Baba
Zaman mekan duvarini asardi!
Yeri gelir celallenir tasardi!
Darda kalan her magdura kosardi!
Gaibler sahini Hackali Baba
Seriat`de cok kavidir yok eksi!
Tarikat`de hem Kadiri,hem Naksi!
Marifet`de turlu turlu var naksi!
Hakikat sahini Hackali Baba!
Karadeniz Bolgesinin Kutbu!
Hem gayb aleminin sirin Hatibi!
Okumustu ilm-i ledun kutubu!
Gaibler sahini Hackali Baba!
Hacan ki Hackali gelse soylese;
Su soyledir,bu boyledir de dese,
Anlasilmaz bunlar yasanmaz ise!
Gaibler sahini Hackali Baba
Herkes senden anlasilir sey umar!
Anlatilanlar lahuti bir kumar!
Oyle ise yeter artik OZDAMAR
Gaibler sahini Hackali Baba
(Bu şiir,Mustafa Özdamar'ın, Haçkalı Baba kitabından Alınmiştir)[/i]
- altan
- Dost Üye
- Mesajlar: 60
- Kayıt: 20 Oca 2007, 02:00
Hackali Baba
M.Derman Hazretlerinin Trabzondaki çocukluk yıllarında,
Haçkalı Baba onlarla yakından ilginmiş ve evlerini ziyaret ederek hal hatırlarını sormuştur.
M.dermanın İstanbulda ki gençlik yıllarında da karşılaşmıştırlar,
Ruhaniyetlerine Selâm olsun..
Haçkalı Baba onlarla yakından ilginmiş ve evlerini ziyaret ederek hal hatırlarını sormuştur.
M.dermanın İstanbulda ki gençlik yıllarında da karşılaşmıştırlar,
Ruhaniyetlerine Selâm olsun..
- nur-ye
- Özel Üye
- Mesajlar: 9092
- Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00
Asiye Ocak'ın erkek kardeşi olan ve günümüzde Samsun'da yaşayan Dr. Mehmet Enis Tarhan'ın çocukluğu Haçkalı Hoca'nın yanında geçer. Mehmet Enis Tarhan ortaokulda okumakta olup bitirme sınavına girecektir. Bir gün yolda Haçkalı Hoca ile yürümektedirler. O da içinden
-Acaba sınavda başarılı olabilecek miyim?' diye geçirmektedir. Aniden Haçkalı Hoca kulaklarından tutarak başını sağa sola çevirir
-Geçeceksin, geçeceksin, merak etme. der.
O yıl bitirme sınavlarından sadece iki kişi geçmiş olup birisi de Mehmet Enis Tarhan'dır.
altan kardeşim gönlüne bereket
Mübareklerin Himmetleri memleketimizden üzerimizden eksik olmasın. Gani gani rahmet dileriz. İNŞAALLAH!
- fedai
- Aktif Üye
- Mesajlar: 142
- Kayıt: 19 Kas 2007, 02:00
Trabzonun Ruslar tarafından işgali (1916) sırasında Haçkalı Hoca ve ailesi ile Temel Tarhan ve ailesi yaya olarak Adapazarının Hendek İlçesine kadar gelirler. Orada tahminen 1 yıl kalırlar. Bu sırada Haçkalı Hoca;
-Ben o vilayeti ağuladım, Ruslar orada barınamaz. Der ve dua edermiş.
Bir gün Temel Tarhana ;
-Hazırlığını yap, bir aya kadar Ruslar gidecek der ve dediği zamanda Ruslar Trabzondan çekilir.
[img]http://www.muhammedinur.com/resimler/cicekler/sirin_1.jpg[/img]