" Değer verdiğiniz kadar değil, Değer verildiğiniz kadar değerlisiniz..." ( ne yazık ki...)
Uzun zamandır bu konu meşgul etmekte beni. Değer kavramı. Öyle bir kavram ki bu Yunus EMREM bîçârenin mânâ sözlerini bize aktardığı şu şiirindeki gibi, neredeyse sinek kartalı yere vurmakta hatta tozu bile görünmekte...
Çıktım erik dalına anda yedim üzümü
Bostan ıssı kakıyıp der ne yersin kozumu
Kerpiç koydum kazana poyraz ile kaynattım
Nedir deyip sorana bandım verdim özünü
İplik verdim çulhaya sarıp yumak etmemiş
Becit becit ısmarlar gelsin alsın bezini
Bir serçenin kanadın kırk kağnıya yüklettim
Çifti dahi çekmedi şöyle kaldı kazını
Bir sinek bir kartalı salladı vurdu yere
Yalan değil gerçektir ben de gördüm tozunu
Bir küt ile güreştim elsiz ayağım aldı
Şunu da basamadım göyündürdü özümü
Kaf dağından bir taşı şöyle attılar bana
Öylelik yola düştü bozayazdı yüzümü
Balık kavağa çıkmış zift turşusun yemeğe
Leylek koduk doğurmuş bak a şunun sözünü
Yunus bir söz söylemiş hiçbir söze benzemez
Erenler meclisinde bürür mânâ yüzünü.
Şey'ler sizin nazarınızda hangi yere konduysa oranın değerini taşır. Her şeyin değeri sizin verdiğiniz değer kadardır. Ve bir o kadarda sizde Gâlib unsurdur bu "şey"ler...
Yani siz yapmakta siz çatmaktasınız ve siz o şeyin altında kalmaktasınız. Kendim ettim kendim buldum hesabı.
İnsanların genelinde altın, gümüş, elmas, yâkut, zümrüt ve benzeri maden ve taşlar "değerli" kabul edilmiş alış-verişler bunların miktarınca, değerince olmuştur.
Bir deliye veya kendini HAKKA adamış veliye bunları kantar kantar verseniz bir pul etmez nazarında. Kimileri de bunlar için hayatlarını hebâ eder, canlarını verir.
Değerli olanlar nelerdir? Herkese göre değişir evet ama çoğa bakıldığında bir grup aza bakıldığında bir grup oluşur.
Çoğunluğun değeri; Altın-Gümüş-Yâkut-Elmas-Zümrüt-Köşk-Yat-Uçak-Limuzin-Meslek-Makam-Soy-Ses-Güzel vücut-Arazi-Banka hesapları-ilâ âhir...
Azınlığın değeri; Sağlık-Huzur- Ağız tadı- Güven- Eminlik- Îman-Samimiyet-Sadâkat-Rıza-Dua-ilâ âhiri...
Hangi gruba girerse girsin değer verdiğiniz şeyin altında kalmaktasınız. Size Gâlib duruma gelmekte bu değerler seviyeyi tutturamadığınızda...
Çoğunluğun değerleri onları esâreti altına alır, daha çoğunu, daha iyisini daha güzelini daha dahasını aramaya, almaya, kazanmaya, edinmeye kılavuzlar... Bu arada gönül ihmâl edilir, yalnızlaşır, bitkisel hayata girer. Yaşayansa ihtişam görüntüsünde bir cesettir artık...
Azınlığın değerleri bunları edinmek ve devamlı kılmak için çabalamaya yönlendirir. Daha sağlıklı olmak için, daha huzurlu olmak için, daha imanlı olmak için yarışılır hâle gelinir adeta...
Birinde maddenin diğerinde maneviyâtın arzusu altında Mânâ erir de erir.
Sevdiğimiz şey ne ise meta veya insan veya hayvan değer verdiğimiz kadar bize sahip olmaya başlar. Eşyaların bakımı, temizliği, süslenmesi, düzenlenmesi veya çocuğumuzun eğitimi, beslenmesi, gelişimi, donanımı veya evcil hayvanımızın traşı, yemi, hastalığı, oyunu veya Sevgilimizin özlemi, ilgisi, istekleri, hâlleri ile biz kendimiz olmaktan çıkar o değerli olana göre yaşamaya, var olmaya, ayarlanmaya başlarız. Ne için vardı bunlar ne için var oldular? Kendi arzularımız, rahatlığımız, mutluluğumuz, sevgimiz, paylaşımımız için edindiklerimiz bizi tekmeledi arkaya attı onlar öne çıktı HAYYat onların etrafında dönmeye başladı... Kendimizi unuttuk, erteledik, pâreledik... Bizi görmeyen, duymayan, anlamayan ve bizim onları sevdiğimiz gibi bizi sevmeyenler uğrunda yandık... ASL SAHİBİmizden bîhaber olup ellerimizle yaptığımız putlara tapar olduk...
Unuttuk... Unuttuk; Azrâil Aleyhi's-selâm ile başbaşa kaldığımızda hiç bir şeyin veya hiç bir kimsenin yanımızda olamayacağını , kabrimizde sorulacak olan sorunun " RABBİN Kim?" olduğunu unuttuk... Hesap Kitabın sâhibinin MÂLİK'UL-MULK olduğunu unuttuk... Her canlının rızkının takdir edildiğini unuttuk. Mallar ve Oğulların bir deneme olduğunu unuttuk... Sevdiklerimizin başka sevdikleri - başka değerleri olduğunu unuttuk... Değer verdiklerimiz bize değer vermemişlerdi oysa, onların da değer verdikleri onlarında kıymetlileri vardı hep... Sevdiklerimizin altınları vardı tenekenin ne yeri olacaktı?... Altın cesede değer veremezdi cesetti altına değer veren oysa... Nerede...? teneke parçasına değer verecek CAN nerede?
Değerli ile değersizi seviyelemeyi öğretecek, her şeyi yerli yerine oturtacak NAKLi bulmuş AKLı bulduracak, her yaratılanın değerinin HAKK katında olan olduğunu bildirecek ve Ummân'ın içinde yüzen Balık misâli kendini SUya teslim edip havasını da besinini de evini de UMMANdan temin etmeyi idrâk ettirecek ALLAH ADAMInı İZlemeyi dediklerini DUYmayı ve denilenlere UYmayı niyaz ederim, kendimizi kaybettiğimiz gel-geç değerlerimizin içinden İndi İLÂHİdeki ASL değeri görmeye fark etmeye ve yerimizi bulmaya inşallah... Ki O ALLAH ADAMI Erik dalından Üzüm devşirir, kerpiçi poyraz ile kaynatır banar ikrâm eder ÖZünü ANlamayana...
gâlip olan
- gullale
- Özel Üye
- Mesajlar: 1362
- Kayıt: 16 Oca 2008, 02:00
- MINA
- Özel Üye
- Mesajlar: 2740
- Kayıt: 25 Eki 2008, 02:00
Bir evlilik danışmanı anlatıyor...
Evliliklerindeki soruna çözüm arayan bir çift gelir..
Anlaşamıyoruz derler...
Danışman sorar...
Beyfendi eşiniz omuzunuza yaslandığı zaman ne hissedersiniz...
Adam cevap verir...Çekilse de televizyona rahat baksam, yada yemeğimi rahat yesem diye düşünürüm...
kim gâlip?
ağlar mısın-güler-misin!...
Evliliklerindeki soruna çözüm arayan bir çift gelir..
Anlaşamıyoruz derler...
Danışman sorar...
Beyfendi eşiniz omuzunuza yaslandığı zaman ne hissedersiniz...
Adam cevap verir...Çekilse de televizyona rahat baksam, yada yemeğimi rahat yesem diye düşünürüm...
kim gâlip?
ağlar mısın-güler-misin!...
''Ve Allah'a Sımsıkı Sarılın...''
Hacc / 78
Hacc / 78
- MINA
- Özel Üye
- Mesajlar: 2740
- Kayıt: 25 Eki 2008, 02:00
ALLAH zikrini düşmanlarının en düşmanı olan nefsine GALİP kılmalısın!
Nefsine daldığını farkettiğinde dilini damağına değdir Allah de! Toparlan!
Eğer nefsine dalıp gidiyorsan Allah'ın zikrini nefsine GALİP kılamadın demektir!
Sesli sessiz! nefsine daldığını farkettiğinde Allah de! nefsine Allah'ı galip kıl!
Ruhunu böylece Allah ile kılmış olursun, uyanık olursun,diri olursun..
Geçici yıkıcı diriliklere aldanma!
Uyanık olmazsan zikri nefsine GALİP kılamazsan bilirsin çok çok oyunları var..her zaman Allah gibi cömert değildir nefsin, kanma! Biliyorsun tatlı tatlı gider sonra işin içinden çıkamazsın!..sana kendini aptal hissettirir..zorluklara karşı yeterince DİRİ olamazsın..
Sonra mazeretler gelir ardından yerin dibinden başını kaldıramazsın..Dünyan hoş gidiyor diye aldanma..Dünya nefs üzere kurulu!..Kanma nefsine sonra kendi gafilliğinden doğan bir bela başına geldiğinde altından kalkamazsın..çünkü tembel oldun..Allah'ı unuttun..Nefsin zannettin şaşırdın! Bütün akış kimden geliyor unuttun!..iyiliklerin nerden geldiğini unuttun..nefsine dalıp nefsin zannettin o çeşitli hoşluklar vereni! es Sabr'ı unuttun, geçiştirmeyi ANDIN! Nefsin nankördür unutma! Dünyaya aldanma, aynı şeydir farketmezsin! Bütün bu kabahatler nefsine ait aldanma! Ruhunu nefsine bırakma!
Dalma nefsine dalma!
Nefsini anacağına "O" DİRİ oluşu hiç değişmeyeni! Kudreti için hiç bir şeye muhtaç olmayanı AN! Daima DİRİ olanın zikrini nefsine GALİP kılmalısın!!
Derin uykulara dalma! Sonra kendi başına getireceğin felaketlere karşı savaşmak için uyandırması zorlukla olur!! Bilirsin uykudan uyanmak çok zordur! Uyanman gerekiyorsa da uyanamıyorsan annen'e kardeşine, abine, ablana hiç olmayacak şeyler dersin!
O zaman anlarsın işte nefsin mi GALİP olmalıydı ruhuna yoksa Allah'ın zikrimi? Hiç yakışır mı bu gelecek pişmanlık sana! Bilmiyor muydun sanki nimet vereni sen! Nimetlerin nerden geldiğini kimin gönderdiğini bilmiyor muydun! Kimi unuttun da neleri andın durdun! Biliyordun ve biliyorsun!
O zaman işte uyuma da Allah rızası için kendine iyilik et..Allah de uykuya dalmadan sesli, sessiz.. Allah de ve ALLAH'IN ZİKRİNİ NEFSİNE GALİP KIL!..Allah!..ve rızası için!.. Allah rızası için!
alıntı...
''Ve Allah'a Sımsıkı Sarılın...''
Hacc / 78
Hacc / 78