1. sayfa (Toplam 1 sayfa)
Orda... BİR KÖY VAR uzakta...
Gönderilme zamanı: 07 Nis 2010, 21:42
gönderen halimkok
- Selâmunaleyküm
- Ve aleykümselâm
- Buralı mısınız?
- Sen buralı değil misin?
- Iıh.. Değilim.
- Nerelisin peki?
- Artık pek bir yerli sayılmam
- Nedenmiş o?
- Boş verin nedenini
Bu köyün adı ne?
- Buraya yerleşmeye mi karar verdin?
- Yooo!
- E niye soruyorsun adını o zaman?
- Bilmem
Öylesine sordum
- Bu yola da öylesine mi çıktın?
- O kadar uzun zamandır yollardayım ki
Yola niye çıktığımı bile hatırlamıyorum.
- Nereye gidiyorsun peki?
- Eee
Yola niye çıktığımı hatırlamadığıma göre nereye gittiğimi de hatırlayamam değil mi?
- Mantıken diyorsun yani
- E tabi ki
- Tabi olmasına tabi de
Tabîî olmayan şu ki;
Mantık bir bütündür. İşine geldiğinde mantık
İşine geldiğinde öylesine yola çıktım
Öylesine sordum vs. olmaz değil mi?
- Doğru diyorsunuz
Öyle olmadığını ben de biliyorum da
Öyleymiş gibi davranıyorum.
- Neden o konuda da mantık aramıyorsun peki?
- O konuda mantık işlemiyor
ıııı
Bu arada adınızı söylemediniz
- Bu arada sen de adını söylemedin
- Size nasıl hitap etmeliyim?
- Mantıken mi?
- Yok
Doğal olarak
- Doğal oluşta mantık yok mudur sence?
- Asıl mantık onda ama işte
İnsan çözemeyince
- O zaman Öylesine oluyor değil mi? Bu yüzden mi
Öylesine geldin bu köye?
- Ben bu köye gelmedim
Yani özellikle bu köye diye gelmedim
Yolumun üstüne denk geldi bu köy
- Senin YOL un mu? Hani belli bir yolun yoktu?
- Yani işte demin dediğimiz gibi mantıken bir seçim değildi
Öylesine
- Öyleyse biz mantık kullanmasak ta işleyen bir mantık var ortada demek ki
Ne dersin?
- Valla ne diyeyim bilmiyorum ki
Düşünmekten yorulduğum için çıktımdı bu yola
Ama şu anda siz öyle bir soru soruyorsunuz ki
Ben bunun cevabını bilsem böyle diyar diyar gezmez yerimde otururdum
- Sorularına cevap bulmak için mi çıktın yola peki?
- Kendimi yokluyorum da şu an
Sanırım gerçek neden o
İçimde biriken sorular beni ister istemez bir arayışa itmiş
Farkında bile olmadan yerimi yurdumu terk etmişim
- Bunu şimdi fark ettiğine göre demek ki bazı soruların cevap bulmuş
- Yok, cevap bulduğumdan değil
Bilâkis sizin sorunuz benim böyle düşünmeme neden oldu
- Cevap yerine soru buldum diyorsun yani
- İşin gerçeği öyle
Çünkü sorduğunuz sorunun cevabını bilmiyorum
Fakat şunu anladım ki bu ve buna benzer birçok soru
İçimi hergün tırmalarken
- Hııı
Bir baktın ki yollardasın he?
- Siz de maşallah
İki dakikada çözdünüz beni ha
Ama daha adınızı bile söylemediniz
- Sen düğüm müsün ki ben seni çözeyim
Adımın ne olduğu ise çok önemli değil
Sen ne istersen onu söyle
- Niye ama
Bir adınız yok mu? Ahmet
Mehmet
- Sen kendi adını biliyor musun peki?
- Tabi ki biliyorum
- Yok, bence bilmiyorsun
- Ne demek canım?
- Senin bildiğin senin gerçek adın değil
- Nasıl gerçek adım değilmiş
Siz beni tanıyor musunuz ki? Henüz adımın ne olduğunu dahi söylemedim ki size
Nerden biliyorsunuz benim adımın gerçek adım olup olmadığını?
- Oooo
Maşallah
Sorulardan kaçana bak
Bir dakikada on tane soru soruyor
Bana kalırsa sen bu sorularla daha çok dolaşırsın
İstersen ben seni oyalamayayım
Yolun uzundur senin
- Yolumu bilmiyorum ki uzun olup olmadığını bileyim
Hem acilen yetişmem gereken bir yer de yok
Konuyu değiştirmeyin
Soruma cevap verir misiniz?
- Bunca zamandır yollarda olmanızın nedeni sorularınıza cevap bulamamak iken şimdi benden böylesine çabuk cevap beklemenizin nedeni ne ola ki
- Anlaşıldı
Siz beni konuşturmak istiyorsunuz
Burada canınız mı sıkıldı
Pek gelen geçen yok herhalde bu köyden
- Ben niye seni konuşturmak isteyeyim ki
Benim isteğimle mi geldin bu yola
Kendin biliyorsun niye yola çıktığını
Nasıl buraya geldiğini
Niye kendin inanmazken bana böyle bir şey söylüyorsun?
- O da doğru ya
- Eğer gideceksen ben seni tutmayayım
Yok, eğer duracaksan otur bari
Yorgunsundur
BİR SU İÇ
- Evet, iyi olur
Biraz dinleneyim
Nasıl olsa acelem yok
Hem içimi merak sardı iyice
Benim hakkımda ne biliyorsunuz?
- Niye bu kadar endişe ediyorsun ki? Hakkında bir şey bilinmesi kötü bir şey mi?
- İyisinde kötüsünde değilim
Sadece şaşırdım
O yüzden öğrenmek istiyorum.
- Şaşırdın
Hayret ettin ve bu yüzden öğrenmek istiyorsun öyle mi?
- Öyle gerçekten
- Öyleyse şunu söylememe müsaade et;
- Estağfurullah
Müsaade ne demek
Lütfen buyurun
Çünkü söyleyin diye oturdum zaten
- Ne bileyim
Biraz önceki telaşlı halini görünce doğrusu
- Evet haklısınız
Kabalık ettiysem lütfen bağışlayın
Bir an zihnim allak bullak oldu da
Ne söyleyeceğimi pek bilemedim
Buyurun lütfen ne söyleyecektiniz?
- Şunu diyecektim ki; Sen dedin ya demin ; Sadece şaşırdım
O yüzden öğrenmek istiyorum. Diye
- Evet
- Demek ki sen bu yola çıkmadan önce seni şaşırtacak bir soru sormayı başaramamışsın. Eğer bunu yapsaydın böyle yollara çıkmaz öğrenmek isterdin ve yerinde kalırdın
Tıpkı şimdi burada kaldığın gibi
- Doğru söze ne denir
- Doğru denir.
HÂLimce
07.04.2010 - 22:15
Re: Orda... BİR KÖY VAR uzakta...
Gönderilme zamanı: 08 Nis 2010, 19:55
gönderen MINA
halimkok yazdı:
- Selâmunaleyküm
- Ve aleykümselâm
- Buralı mısınız?
- Sen buralı değil misin?
- Iıh.. Değilim.
- Nerelisin peki?
HÂLimce
07.04.2010 - 22:15
[/color]
Evet Biz buralı değilİZ...iKİ KAPILI HANIN AHİRET YOLCUSUYUZ!....
*****
"Dünya hayatı yalnızca bir oyun ve bir oyalanmadan başkası değildir. Korkup sakınmakta olanlar için ahiret yurdu gerçekten daha hayırlıdır. Yine de akıl erdirmeyecek misiniz?" (Enam Suresi, 32)
***
Kayseri velilerinden `Göncüzade Kasım Efendi`, bir günkü sohbetinde;
- Kardeşlerim, biz hepimiz `Ahiret yolcusu`yuz, buyurdu. Aynen bir vasıtaya binen yolcular gibi. Kimileri binerken, kimileri de iniyor. Nitekim şu anda niceleri doğarken, nice insanlar da göçüyor bu dünyadan.
Ve sordu onlara:
- Yolcu olan bir kişi, ha saltanatla yaşamış, ha üzüntüyle, fark eder mi?
- Etmez, dediler.
- Neden? Çünkü yolcudur. Bir gün sona erecek. Saltanat, kalıcı olana layıktır. Bu dünyada hiçbir şey kalmıyor ki. Her şey yok oluyor. Siz, kalıcı olana talip olun. Hepimiz öleceğiz
Ve ilave etti:
- Anne karnındaki çocuk, doğmak için, dünyaya gelen de, ölmek içindir.
***
Gönderilme zamanı: 09 Nis 2010, 11:39
gönderen halimkok
- Herkesin doğrusu farklı
O zaman Doğru nedir? diye soruyor insan.
- Bence, doğru ; ZID dının varlığı ispatlanamayan veya ZID dına delil bulunmayandır.
- Güzel bir tanım
Fakat zıddından söz edilebiliyorsa
ZID dı var değil midir sizce?
- Delili olmayan söz yalandır. Söyleyen için yalan değilse bu söz onun ZAN nıdır.
- Fakat işte ZAN da olsa bu başkaları için böyledir. Sahibi için doğru değil midir?
- Bak
Ben sana; Sen kendi adını biliyor musun peki? diye sorduğumda sen ne demiştin.
- Tabi ki biliyorum demiştim.
- Peki ben ; Yok, bence bilmiyorsun
dediğimde neden öyle şaşırdın peki?
- Ne bileyim
Yani
Hani emin olduğumuz bir konuda ne deriz ; Adım gibi eminim deriz. Böyle emin olduğum bir konuda aksi söylenince
- Bir an şüpheye düştün değil mi?... Acaba ???? dedin.
- Evet gerçekten onu dedim
Olabilir mi böyle bir şey diye aklımdan geçti.
- BUZ un saltanatı GÜNEŞ i görene kadardır. BUZ, GÜNEŞ i görene dek kendi doğruları kendine doğrudur. Herkesin doğrusu da kendine doğru amma hiç kimse bu Âlem de tek başına değil
Elbet birgün karşılaşır doğrularını altüst eden biriyle
- Çok ilginç birisiniz
Gittikçe daha fazla şaşırtıyorsunuz beni.
- İyi ya
Çünkü sen şaşırdıkça öğrenmek isteyen birisin.
- Öyle ama bir yandan öğrenirken bir yandan da sayısız soru beliriyor zihnimde
- Bundan daha doğal ne olabilir
Her birisi kendi hakikatini talep ediyor
- Neyin her birisi ?
- Üzerini örttüğün hakikatlerin her birisi.
- Ben neyin üzerini örtmüşüm
Kendi örtülerimi bile açtım da ömrümde ilk defa gördüğüm
hiç tanımadığım bir insana neredeyse kendime bile anlatmadığım şeyleri anlatıyorum burada
Ben miyim örten?
- Zaten kendi örtünü açmaya başladığın için ortaya çıktı üzerini örttüklerin. Yoksa hep örtülü kalacaklardı.
- Kusuruma bakmayın ama benim hakkımda öyle emin emin konuşuyorsunuz ki
İster istemez şüpheyle karışık bir çok soru içimi allak bullak ediyor
- Neyden şüpheleniyorsun ?
- Ne bileyim
Sanki beni çocukluğumdan beri tanıyan bir insan izlenimi veriyorsunuz.
- Ne var bunda peki
Tanısam ne olur tanımasam ne olur?
- Şu var ki; Eğer siz beni çocukluğumdan beri tanıyorsanız ben sizi niye tanımıyorum. Hafızamı mı kaybettim diye soruyorum kendime
- O zaman benden değil kendinden şüphelen.
- Neden peki?
- Şundan ki; Hem hafızanı kaybetmiş olabileceğini düşünürken hem de nasıl kendi adından böyle emin olabilirsin. Tabi ki adımı biliyorum dersin ? Mantıklı mı bu sence?
- Haklısınız ama elimde değil
Onu da düşünsem bile yine de içimi kemiren sorulara engel olamıyorum.
- Zaten içini kemiren sorular değil miydi seni bu yola çıkaran
Öyle dememiş miydin !
- Evet öyle dedim ama onlar başka sorulardı.
- Ne fark eder ki
O zaman o sorular kemiriyordu içini
Şimdi de bu sorular
- Kabahati kendinde ara diyorsunuz yani
- Kabahat değil de NEDEN-lerini kendinde ara diyorum
-
- Neden sustun?
- Düşünüyorum
- İstersen çık yollara yine
Yollarda düşün
- Git mi diyorsunuz bana ?
- Yok canım öyle bir şey demedim
Rahatça düşünmen için dedim
Yola bunun için çıkmadın mı?
- Doğrusunu söylemek gerekirse
- Gerekir tabi ki
Her zaman doğrusunu söylemek gerekir.
- Hıı
yani..
- Eeee?
- Ha onu diyordum
. Doğrusunu söylemek gerekirse içimde yola çıkma isteği yok şu anda
Ama
- Ama ne?
- Ama sizi de alıkoymuş oluyorum
- Neyden alıkoymuş oluyorsun ki
- Bilmem
Yani ne bileyim
Belki işiniz vardır
Engel olmak istemem.
- Beni düşünme sen
Kendine engel olma yeter.
- Yani şunu da düşünüyorum ki
Şimdi yola çıkarsam
- Hııı ?
- Yani daha aklımda bin tane soru cevap beklerken sizi bir daha nasıl bulacağım
Gittiğim yollardan geri dönsem bile
Siz hep burada mısınız ki ?
- Hııı
Daha selâm verir vermez sorduğun soruydu bu
Bak daha ilk soruna bile cevap vermemişim
Beni bulsan ne olacak ki
- Yok yok öyle demeyin
O soru laf olsun diye öylesine sorduğum bir soruydu
Onun cevabı çok önemli değil de
Asıl soruları şimdi sormama neden oldunuz siz.
- Kendini şaşırtan sorular sormaya başladın yani
- Hı onu demiştiniz
. Gerçekten insan kendini şaşırtan sorular sorduğunda şaşılacak derecede merak ediyor ve öğrenmek istiyor.
- İyi bari bir işe yaramışım
Seni şaşırtmayı başardım yani
- Kendinize haksızlık etmeyin. İşin gerçeği şu ki ben zaten şaşkınmışım. Siz beni kendime getirdiniz.
- Yok canım sende
- Gerçekten
Yani şu an tam ifade edemiyorum ama
- Neyse boşverelim bunları. Sonuçta MUHABBET ediyoruz. OL-AN şey MUHABBET in bereketindendir. HAYYdi
SU yunuzu İÇ in
-
-
- Niye GÜLümsüyorsunuz
?
....
Gönderilme zamanı: 10 Nis 2010, 09:41
gönderen halimkok
- Hani bir söz var ya
Boş yere umutlanan kimseye ; Sen onun üzerine bir bardak soğuk su iç derler
O söz geldi aklıma da
- Neyin üzerine soğuk su içtiğini mi düşündün?
- Ne bileyim işte
Bir an öyle bir şeyler geçti aklımdan.
- Aslında güzel bir şey geçmiş aklından
- Öyle mi düşünüyorsunuz gerçekten?
- E tabi ki
Hem sana; Her zaman doğrusunu söylemek gerek deyip te
Hem de aklımdan geçenin doğrusunu söylemeyeceğimi düşünmüyorsun herhalde
- Yok estağfurullah
Öyle bir şeyi kastetmedim de
Yani aklımdan geçen düşüncede nasıl bir güzellik olabileceğini anlamadığım için öyle söyledim.
- ; Sen onun üzerine bir bardak soğuk su iç diye
Boş yere umutlanan kimseye deniyor dedin
- Evet
- Öyleyse su içmek insandaki boş umutları gideriyor
Yani HAKK ve HAKİKATİ görmesini sağlıyor demektir.
- Hiç bu şekilde düşünmemiştim
Doğrusu çok farklı bir açıdan bakıyorsunuz
- Sen de öyle
- Yok canııımmm
Ben kırk yıl düşünsem bu sözden böyle bir anlam çıkaramazdım.
- O anlamı çıkarsaydın zaten ne benim baktığım açı sana farklı gelirdi
Ne de senin baktığın açı bana farklı gelirdi
- Ha siz o anlamda diyorsunuz
Ben de benim de doğru bir açıdan baktığımı düşündüğünüzü sandım.
- Mevzu AÇI nın doğru olduğu veya olmadığı değildi ki
FARKLI oluşuydu
Sen benim baktığım açının senin baktığın açıdan farklı olduğunu söyledin
Ben de bunu doğruladım
- Anladım
Sizin baktığınız açı bana göre farklı ise elbette ki benim baktığım açı da size göre farklı olacaktır
Doğrusu sizinle konuşurken her söze dikkat kesilmek gerekiyor
- Aslında bu bana özel bir durum değil
Yaşamın her anı için aynı şey söz konusu
- Nasıl yani?
- Yani yaşamın, hayatın her anına dikkat kesilse insan daha önce görmediği
Görüp te farkına varmadığı birçok şeyi fark eder
- Yaşamdaki farkları ancak fark eden birileri fark ettiriyor insana
Öyle birileri de kolay kolay bulunmuyor etrafımızda maalesef
- Belki bulunuyordur da dikkatli bakmayanlar fark etmiyorlardır
- Evet
Bu da bir nevi handikap
- Ne demek o?
- Ne, ne demek?
- Handikap ne demek?
- Handikap yani yaptığınız tercihin içinde bulunan olumsuz yanlar
Kısaca Engel diyebiliriz yani
- Ee, peki neden engel demek yerine o kelimeyi kullandın
- Yani o kelime aslında durumu daha uygun anlatıyor da
Ben, anlamını tam açıklayamadım
Ne bileyim birden öyle anlamını soracağınızı
- Ama biraz önce; Doğrusu sizinle konuşurken her söze dikkat kesilmek gerekiyor
dedin
- O da doğru ya
Gel de çık bakalım işin içinden şimdi
- Biraz önce söylediğin söze dahi dikkat edemiyorsan etrafına dikkat edebildiğine inanmak zor değil mi sence de
- Haklısınız ne diyeyim
Daha fazla yüzüme gözüme bulaştırmaktansa
Buyurun siz devam edin
- Olur mu bir tek benim devam etmemle
Muhabbet karşılıklı olur
- Valla karşılık verdikçe batıyorum doğrusu
- Belki de çıkıyorsundur da farklı bir açıdan baktığın için sana öyle görünüyordur
- Bu küçücük köy sınırları içerisinde kendinizi nasıl böyle yetiştirdiniz insan imreniyor doğrusu
- Ben bu köyden olduğumu söylemedim ki
- Ha evet doğru söylememiştiniz
Şimdi nerelisiniz peki diyeceğim ama bir sürü iş açacağım başıma
En iyisi sizin yaptığınızı yapayım
Ben de size kullandığınız kelimelerin anlamını sorayım o zaman
- Mesela?
- Meselâ
Muhabbet diyorsunuz
Benim için güncel olan bir kelime nasıl size yabancı geldiyse
Handikap kelimesi yani
- E aslında o kelime sana da yabancı geldi
Kendin dedin anlamını tam olarak açıklayamadım diye
İnsan bildiği şeyi açıklayamaz mı?
- Bir şey söylerken, karşıdaki de aynı şeyi anlayacak sanıyor insan
Bir nevi işin kolaylığına kaçıyor bir yerde
- Aslında insan bu durumu en çok çocuklarda yaşar
Olmadık zamanda bir şey sorarlar
- Haklısınız
Bizim ki de o hesap oldu
Ama çocuğu bir şekilde geçiştiririz de... Karşıda sizin gibi biri olunca
İster istemez sormaz mı insan asıl çocuk kim diye?
- Bence asıl mesele ne biliyor musun?
- Hıı?
- Aslında insanı en çok yanıltan şey ; Biliyorum bilgisi
-
- Çocuk dendiğinde
Bilme kabiliyetinin bizim kadar olmayacağı varsayımı aklın bir köşesinde sanki bir gerçekmiş gibi yerini alıyor.
- Sonra da sizin dediğiniz gibi
Doğru sandığını yerle bir eden birisi olarak karşına çıkıyor çocuk sandığın
- Evet
O zaman şu çıkıyor ki ortaya; Varsayıma
Önyargıya dayalı bir bilgi
Aslında bilgi değil
Gerçek bilginin üzerini örten bir örtüdür
Yani aslında insanların birçoğu bu anlamda KÜFÜR EHLİ dir
- Küfür mü?
- Değil mi?
- Baktığınız açı gibi üslubunuz da çok farklı
Küfür deyince biz hakaret ve kaba sözü anlarız.
- İşte tam da yerinde bir örnek oldu. Bu da küfür kelimesine küfürdür
Küfür kelimesinin asıl anlamı örtüyle, örtmekle ilgilidir. Hâl böyle iken insanların bu söze, hakaret veya kaba söz gibi bir anlam yüklemeleri kelimenin gerçek anlamını örter
- Doğru dan bahsetmiştik ya
- Evet
- Siz dediniz ki
Doğru; ZID dının varlığı ispatlanamayan veya ZID dına delil bulunmayandır.
- Hı hı
- Ben de ; Fakat zıddından söz edilebiliyorsa
ZID dı var değil midir sizce? diye sormuştum
-
- ZID da ASIL için küfür müdür o halde?
-
Gönderilme zamanı: 11 Nis 2010, 18:29
gönderen halimkok
- Küfür diyebilmek için HAKİKÂT i bilmek gerekli
- O zaman hakikat diyebilmek için de küfrü bilmek gerekli demektir.
- Öyle mi dersin!
- Öyle değil mi
küfürdür diyebilmek için hakikati bilmek durumundaysak hakikatin bilinmesi ancak küfrün bilinmesine bağlı ise küfür hakikatle aynı demek değil midir?
- Aynı olanı niye ayıralım
O zaman hakikat ve küfür ayrımından nasıl söz edeceğiz?
- Hıı
Bir farklılık olması zorunlu bu durumda
- ZID, ASIL için küfür müdür? diyorsun
Bunun cevabını DOĞRU ya dair tanımımızda verdik aslında.
Çünkü ne dedik orda DOĞRU için; ZID dının varlığı ispatlanamayan veya ZID dına delil bulunmayandır dedik.
ASIL; Adı üstünde; ASIL dır
DOĞRU OL-AN dır
Doğru dediğimiz şeyin ZID dına delil bulunmadığına göre
VAR olmayan şeyin varlığından söz etmek bir yanılgıdır. Zaten KÜFÜR de budur
OL-AN ı olduğundan farklı görmek ve farklı göstermeye çalışmak.
-
- Bu nedenle ASIL BİLinmesi gereken ASIL dır
Yani Hakikat i bilelim ki KÜFÜR ün HAKİKÂT olmadığı bilinmiş olsun.
- Nasıl yapacağız bunu peki?
- Asıl sorulması gereken soru bu zaten
Velâkin cevabı bir söz değil
Bir ömürdür
- Yaşa da gör diyorsunuz yani
Tek bir sorunun cevabını bulmak için ömrümün dolmasını mı bekleyeceğim?
- Ömrü doluncaya kadar bulabilene ne mutlu
- O kadar yaşadıktan sonra dahi bulamamak!
- Ne kadar yaşadıktan sonra... Kalan ömrünün çok uzun olduğunu mu düşünüyorsun?
- Hayır ama
- Ama sı ne?
- Yani ne bileyim belki daha yüz sene yaşarsam
Bir asır beklemek zorunda mı kalacağım?
- Peki, sence hangisi daha önemli
- Nasıl yani?
- Yani, diyelim ki yüz senelik ömrün olsun
Cevabı bulmak için yüz senelik ömründen vazgeçip daha erken ölmeyi mi isterdin?
- Doğrusu ölmeyi ister miyim bilmiyorum ama bu merakla yüz sene yaşamaya da dayanabileceğimi sanmıyorum.
- Peki diyelim ki kalan ömrün yüz değil de bir sene olsun
Hatta bir gün veya birkaç saat olsun
O zaman ne düşünürsün?
- Cevabı bulmak için illâ ki ölmek mi gerek
- Sen bana ne zaman öleceğini söyle
Ben de bu soruna cevap vereyim
- Nasıl söyleyeyim ne zaman öleceğimi
Bunu bilme imkânı var mı?
- Ölmeyeceğini garanti et o zaman
- Bunlar olmayacak şeyler biliyorsunuz. Fakat sözü nereye getirmek istediğinizi anladım sanırım.
-
- Cevabını bilmediğimiz tek soru bu değil diyorsunuz
- Tek bir sorunun cevabı için diyorsun da
O tek soru tüm soruların
O tek cevap ta tüm cevapların toplamıdır.
- Bu da ömrün toplamıdır yani
- Senin açından öyle olabilir
- Sizin açınızdan peki?
- E baktığımız açılar farklıydı ya
- İyi de o zaman hakikat dediğimiz şey size göre farklı bana göre farklı mı yani
Öyle ise nasıl bileceğiz hakikat mi yoksa başta söylediğimiz gibi zannımız mı? Herkese kendi doğruları doğru dedik zaten
Siz ne dediniz
Bir gün birileri çıkar altüst eder doğru sandıklarını dediniz
O zaman o birileri ne zaman çıkacak
Ne zaman yapacak bunu
Ölürken mi
Son nefesim de mi? Madem bunu yapacak birileri varsa niye ölümü beklemek zorunda oluyor insan?
- Neden bana kızıyorsun
Sanki sorumlusu benmişim gibi
- Hayır, kızmıyorum da
Anlamaya çalışıyorum
- Herkes bir şekilde anlamaya çalışıyor
- Herkes anlamaya çalışıyor ama sonuçta herkes farklı bir şey anlayacaksa
Yani sıfıra sıfır elde var sıfır
Tekrar başa döndük
Herkesin doğrusu kendine doğru
- Bu sonuca mı vardın?
- E konuştuklarımıza bakılırsa öyle görünüyor. Baktığımız açılar farklıysa
- Alınganlık yapıyorsun sanki
- Yok, canım daha neler
- Ben de senin tavırlarından bu sonucu çıkardım.
- E tabi
Nasıl olsa herkesin doğrusu kendine doğru
- Sen ona takıldın kaldın
- Bir şeye takıldığım ettiğim yok
Alınganlık yaptığım da yok
Ama işte bir an içimden
- Evet?
- Yani ha buldum buluyorum derken
Belki de en iyisi düşünmemek
- Yapabiliyor musun bunu?
- Bunun için çıktım ya yollara
Unuttunuz mu?
- Gitme vakti geldi diyorsun yani
Haydi, uğurlar ola
- Siz de hazırsınız yani hemen başınızdan savmaya
- Hayır, ama zorlayacak halim de yok herhalde
- Aynı şekilde ben de sizi zorlayamam elbette
Bakın bu kez aynı açıdan bakabildik.
- Demek ki bu da imkân dâhilindeymiş.
- E peki bu her konuda mümkün müdür
Yani baktığımız tüm açılar aynı olabilir mi?
- Benimle mi?
- Yani genel anlamda
Hani dedik ya herkesin doğrusu kendine doğru ise
Farklı açılardan baktığı için
O zaman herkes aynı açıdan baktığında aynı şeye mi doğru der?
- Herkesin aynı açıdan bakması için herkeste AYN-ı OL-AN bir şey olması lazım ki gördükleri, bildikleri ve doğru dedikleri de aynı olsun.
- Ne olabilir peki? Koordinatları mı aynı olacak
Yani aynı noktadan mı bakacaklar?
- Tüm insanları TEK BİR NOKTA ya toplamayı mı düşünüyorsun?
- Bu imkânsız elbette de
İlk anda aklıma o geldi.
- O da bir fikir ancak neden ilk olarak mekânsal aynılık geldi aklına
- Aslında saçma bir fikir
Haydi, oldu diyelim
Herkesi bir noktaya topladık
Herkesin huyu-suyu aynı mı? Yetişme tarzı
Kültürü
- Elbette farklı
Ama yaşadığımız dünya aynı
Doğuşumuz aynı, ölüşümüz aynı
Temel ihtiyaçlarımız
Ve daha bir sürü şey sayılabilir aynı olan
Gülmemiz, ağlamamız
İnsan oluşumuz
- O da doğru ya
E peki nasıl çıkacağız bu işin içinden
- Önce anlayalım ki bu iş nasıl bir işmiş
Ona göre düşünelim nasıl çıkacağımızı
- Ben de istiyorum anlayalım
Bütün derdim bu zaten.
- Söyle bakalım o zaman
Herkes senin kadar dert ediyor mu bu meseleyi
- Yok
En azından benim çevremde yok yani
Hatta biraz da o yüzden ya...
- Nedir o yüzden olan?
- Benim kafayı yediğimi düşünüyorlardı
Kendilerince alay ediyorlardı
İşte o yüzden biraz da böyle yollarda oluşum
- Yalnızlık değil mi?
- Hem de ne yalnızlık
Kalabalıkların içinde ama yapayalnızsınız
Bakıyorsun herkes kendi âleminde
Seni de ortak etmek istiyor
İstiyorlar ki onların yaşadığı gibi yaşayasın
- E sen de istiyorsun ki onlar senin gibi yaşasın
- Anlatıyorum ama işte dinleyen kim? Sen kafayı yemişsin diyerek akıllarınca dalga geçiyorlar
Öyle olunca da konuşmanın bir anlamı olmuyor
Ama sus sus ta nereye kadar
İnsan kendisiyle aynı olan birileriyle konuşma ihtiyacı duyuyor ister istemez.
- Kendisiyle aynı olana ihtiyaç duyan bir tek insan değil ki
Hayvanlar dahi öyle
Her biri kendi cinsiyle bir arada yaşıyor
- İnsana dönüp bakan yok ki
Nerde kaldı hayvanların nasıl yaşadığına bakmak
İnsanlar yesin içsin tepinsin
Sanki hiçbir dert tasaları yokmuş gibi
- Ya da hiç ölmeyeceklermiş gibi değil mi?
- Düşündükçe sinirlerim bozuluyor
O yüzden kaçtım ya böyle
- Herkes kendi tercihini yapıyor ve ona göre yaşıyor.
- Tercih dediniz de insanlarda aynı olması gereken şey belki budur. Yani herkes aynı şeyi tercih etmiş olsa
Aynı yaşam biçimini
- O zaman herkes için doğrular da aynı mı olur diyorsun
- Olamaz mı? Yani o zaman iyi herkes için iyidir
Kötü herkes için kötü olur
- Doğru söylüyorsun
Şu var ki TERCİH in AYN ılığına NEDEN ne olmalı?
- Evet
Neden insanlar durduk yerde aynı şeyi tercih etsinler
- Peki, şöyle diyelim; İnsanlardaki tercihlerin farklılığına ya da aynılığına Ne NEDEN OLabilir
- Şunu da diyelim o zaman, sadece tercihler değil
İnsanların kadın-erkek oluşu, Boyu posu
Ne bileyim kaşı gözü rengi
Yani milleti
- Evet
Bu konularda tercih hakkı insana ait olmadığına göre
KARAR VEREN BİR i VAR dır mutlaka