Emanet, Hamd , Dua
Gönderilme zamanı: 16 Haz 2010, 00:46
S.A dostlar,
2006 yılı Eylül ayıydı. Okulların açılmasına bir hafta, okulda çocuklarını okula kayıt ettirmek isteyen veliler vardı. Odamın kapısında veliler sıra olmuş, kayıt olamama korkusuyla işlerini biran önce bitirmek isteyen sinirleri biraz gerilmiş onlarca veli... Her eğitim öğretim yılının başında karşılaştığımız manzara anlayacağınız....
Halka hizmet HAKKa hizmet inancıyla bir sistem geliştirmiş rutin işlerimi yaparken, kalabalığın en arkasında 75-80 yaşlarında, duruşu, kafasındaki takkesi, sakalının kısalığı, boyu, yüzü ve daha birçok özelliği CAN'ım rahmetli büyükbabama benzeyen birisini gördüm. Kapımda yaşlıyı, masumu ve mazlumu bekletmeyi kendi büyüklerimden öğrendiğim kadarıyla edepsizlik saydığımdan hemen koştum yanına. Kalabalıktan müsade istedim onlarında izniyle odamda en uygun yere oturttum. Hemen konuya girmek istedi, acele etmenize gerek yok vaktiniz varsa bir çayımı için dedim, tamam evladım dedi ve çayımızı içerken nemli gözlerle başladı anlatmaya...
Önce kendinden bahsetti, Konya'lı , 45 yıldır İstanbul'daymış, Oğulları teksilde çalışıyormuş. Bir kaç yıl önce oğlunun birisi trafik kazası geçirmiş, bu kaza da oğlu ve gelini vefat etmiş. Oğlundan geriye 3 çocuk kalmış, 2 kız bir erkek çocuk... Kendi eşide vefat etmiş, bu çocuklara hem annelik, hem babalık, hem büyükbabalık, hem arkadaşlık, hem yoldaşlık.... etmiş son bir kaç yıl. (gözlerinden bir yorgunluk, dilinde halini anlatma hasreti, ellerinde tutunacak bir dal isteği var gibi tüm samimiyetiyle tane tane anlatıyordu). Bu çocuklar bana ALLAH'ın bir EMANETİ , dolayısıyla ahir ömrümde elimden geleni yapmak istiyorum dedi. Bir meslek sahibi olsun diye Ticaret Meslek Lisesine yazdırayım evladım dedi. Çocuğun diplomasına baktım çok iyi durumu, Meslek lisesinde ısrarcımı sınız ? çünkü bu çocuğun durumu çok iyi üniversiteye şimdiden yönlendirmek lazım dedim ve Y.....'u içeri çağırdı ve Y..... adına hayır , burasını istiyorum dedi. Zaten fazlasıyla okula girmeyi hak ettiği için evraklarını aldım ve derhal kaydını yaptım, cep telefonumu iş telefonumu verdim 24 saat arayabileceğini söyledim.
Sonraları sık sık geldi yanıma, keyifliydi, benim özel misafirimdi yani özel bir insandı benim için. İlk dönem takdir aldı Y..... Devletin tüm yardımlarını seferber etmiştim Y.....muza, artık benim öğrencimden öte kardeşimdi. Zaman herzaman olduğu gibi çok hızlı geçti ve 2007 mayıs ayı geldi. Y........'un Büyükbabası gelmez oldu, çağırdım Y....'u. Durumunu sordum, dedesini sordum, dedem hasta dedi. Evde yatıyor dedi, Selam söyle dedim. Bir hafta sonra yine çağırdım Y.....'u, dedesini hastaneye kaldırmışlar... Durumu nasıl dedim bilmiyorum dedi, neden gitmedin dedim ve boynunu büktü...(benimde ciğerim yandı bir an çünkü bu boynunu büküş yokluğun, yoksulluğun, kul olarak kimsesizliğin boynunu bükmesiydi) . Derhal okul müdüründen izin aldım ve diğer müdür yardımcısı arkadaşımı da yanımıza aldım. Y...... gerek yok hocam dedi, dedem Cuma günü gelecek zaten dedi, Atladık arabaya doğruca Bakırköy devlet hastanesine gittik.
Hayatı edep üzerine kurulmuş olan Y.....'un dedesi odaya girdiğimde yatağında doğrulmak istedi. Ama hali yoktu, bir eliyle benim elimi diğer eliyle torununun elini tuttu gülümsemeye çalışarak... Bak oğlum dedi Y.....'a Korkma Hocan var dedi o sana gereğini yapar dedir. Sen iyi oku dedi ( Aynen rahmetli Büyükbabam da öyle derdi) iyi yerlere gelirsin inş. dedi ve başkada konuşmalardan ve o güzel dualarından sonra oradan ayrıldık Hamdolsun. Oradakilere durumu sordum, Yıllardır İstanbul'da türlü türlü işlerde çalışmış ve ciğerleri bitirmişti artık. Günlerden Çarşamba idi.
Cuma günü gerçekten eve göndermişler Y...... koşarak eve gitti o gün....
Pazartesileri ve Cumaları İstiklal Marşı okunur bilirsiniz. Y........ o pazartesi geçmedi önümden... Bir kaç saat sonra birisi geldi Y........'a izin istiyordu. İzinin sebebi ise dostlar benim yaşlı amcam nur yüzlü dedem, Y.......'umuzun can dostu, şu hayatta ki sırtını dayadığı biricik kalesi yıkılmış Dedesi HAKKa yürümüştü... Son defa elinden tutmuş Y......'n o gün, ve helalleşerek emanetini teslim etmiş...
( Dünya da öyle nimetler var ki dostlar , farkına ancak kaybedince varıyor insan, bir baba, anne, büyükbaba, bir hami özetle. o kadar büyük bir nimet ki... Şimdilerde 26 aylık kızımı severken Y......'un hayatı koca bir taş oluyor boğazımda ve diyorum ki, ölçüyü kaçırma, . .... )
Bir yıl sonra da Y.....'un kız kardeşini de okuluma yazdırdım. Y.....'u ise kaydını da düz liseye yönlerdim (akrabalarının refaketinde) ve bu yıl her ikisi de mezun oluyor inş.
Y..... bu hafta LYS sınavına girecek ve çok iyi bir branşı kazanması için hepinizden ismen DUA istiyorum. Tıp, mühendislik, vb yerleri kazanacak kapasitede inş.
Hayr ve muhabbetle
2006 yılı Eylül ayıydı. Okulların açılmasına bir hafta, okulda çocuklarını okula kayıt ettirmek isteyen veliler vardı. Odamın kapısında veliler sıra olmuş, kayıt olamama korkusuyla işlerini biran önce bitirmek isteyen sinirleri biraz gerilmiş onlarca veli... Her eğitim öğretim yılının başında karşılaştığımız manzara anlayacağınız....
Halka hizmet HAKKa hizmet inancıyla bir sistem geliştirmiş rutin işlerimi yaparken, kalabalığın en arkasında 75-80 yaşlarında, duruşu, kafasındaki takkesi, sakalının kısalığı, boyu, yüzü ve daha birçok özelliği CAN'ım rahmetli büyükbabama benzeyen birisini gördüm. Kapımda yaşlıyı, masumu ve mazlumu bekletmeyi kendi büyüklerimden öğrendiğim kadarıyla edepsizlik saydığımdan hemen koştum yanına. Kalabalıktan müsade istedim onlarında izniyle odamda en uygun yere oturttum. Hemen konuya girmek istedi, acele etmenize gerek yok vaktiniz varsa bir çayımı için dedim, tamam evladım dedi ve çayımızı içerken nemli gözlerle başladı anlatmaya...
Önce kendinden bahsetti, Konya'lı , 45 yıldır İstanbul'daymış, Oğulları teksilde çalışıyormuş. Bir kaç yıl önce oğlunun birisi trafik kazası geçirmiş, bu kaza da oğlu ve gelini vefat etmiş. Oğlundan geriye 3 çocuk kalmış, 2 kız bir erkek çocuk... Kendi eşide vefat etmiş, bu çocuklara hem annelik, hem babalık, hem büyükbabalık, hem arkadaşlık, hem yoldaşlık.... etmiş son bir kaç yıl. (gözlerinden bir yorgunluk, dilinde halini anlatma hasreti, ellerinde tutunacak bir dal isteği var gibi tüm samimiyetiyle tane tane anlatıyordu). Bu çocuklar bana ALLAH'ın bir EMANETİ , dolayısıyla ahir ömrümde elimden geleni yapmak istiyorum dedi. Bir meslek sahibi olsun diye Ticaret Meslek Lisesine yazdırayım evladım dedi. Çocuğun diplomasına baktım çok iyi durumu, Meslek lisesinde ısrarcımı sınız ? çünkü bu çocuğun durumu çok iyi üniversiteye şimdiden yönlendirmek lazım dedim ve Y.....'u içeri çağırdı ve Y..... adına hayır , burasını istiyorum dedi. Zaten fazlasıyla okula girmeyi hak ettiği için evraklarını aldım ve derhal kaydını yaptım, cep telefonumu iş telefonumu verdim 24 saat arayabileceğini söyledim.
Sonraları sık sık geldi yanıma, keyifliydi, benim özel misafirimdi yani özel bir insandı benim için. İlk dönem takdir aldı Y..... Devletin tüm yardımlarını seferber etmiştim Y.....muza, artık benim öğrencimden öte kardeşimdi. Zaman herzaman olduğu gibi çok hızlı geçti ve 2007 mayıs ayı geldi. Y........'un Büyükbabası gelmez oldu, çağırdım Y....'u. Durumunu sordum, dedesini sordum, dedem hasta dedi. Evde yatıyor dedi, Selam söyle dedim. Bir hafta sonra yine çağırdım Y.....'u, dedesini hastaneye kaldırmışlar... Durumu nasıl dedim bilmiyorum dedi, neden gitmedin dedim ve boynunu büktü...(benimde ciğerim yandı bir an çünkü bu boynunu büküş yokluğun, yoksulluğun, kul olarak kimsesizliğin boynunu bükmesiydi) . Derhal okul müdüründen izin aldım ve diğer müdür yardımcısı arkadaşımı da yanımıza aldım. Y...... gerek yok hocam dedi, dedem Cuma günü gelecek zaten dedi, Atladık arabaya doğruca Bakırköy devlet hastanesine gittik.
Hayatı edep üzerine kurulmuş olan Y.....'un dedesi odaya girdiğimde yatağında doğrulmak istedi. Ama hali yoktu, bir eliyle benim elimi diğer eliyle torununun elini tuttu gülümsemeye çalışarak... Bak oğlum dedi Y.....'a Korkma Hocan var dedi o sana gereğini yapar dedir. Sen iyi oku dedi ( Aynen rahmetli Büyükbabam da öyle derdi) iyi yerlere gelirsin inş. dedi ve başkada konuşmalardan ve o güzel dualarından sonra oradan ayrıldık Hamdolsun. Oradakilere durumu sordum, Yıllardır İstanbul'da türlü türlü işlerde çalışmış ve ciğerleri bitirmişti artık. Günlerden Çarşamba idi.
Cuma günü gerçekten eve göndermişler Y...... koşarak eve gitti o gün....
Pazartesileri ve Cumaları İstiklal Marşı okunur bilirsiniz. Y........ o pazartesi geçmedi önümden... Bir kaç saat sonra birisi geldi Y........'a izin istiyordu. İzinin sebebi ise dostlar benim yaşlı amcam nur yüzlü dedem, Y.......'umuzun can dostu, şu hayatta ki sırtını dayadığı biricik kalesi yıkılmış Dedesi HAKKa yürümüştü... Son defa elinden tutmuş Y......'n o gün, ve helalleşerek emanetini teslim etmiş...
( Dünya da öyle nimetler var ki dostlar , farkına ancak kaybedince varıyor insan, bir baba, anne, büyükbaba, bir hami özetle. o kadar büyük bir nimet ki... Şimdilerde 26 aylık kızımı severken Y......'un hayatı koca bir taş oluyor boğazımda ve diyorum ki, ölçüyü kaçırma, . .... )
Bir yıl sonra da Y.....'un kız kardeşini de okuluma yazdırdım. Y.....'u ise kaydını da düz liseye yönlerdim (akrabalarının refaketinde) ve bu yıl her ikisi de mezun oluyor inş.
Y..... bu hafta LYS sınavına girecek ve çok iyi bir branşı kazanması için hepinizden ismen DUA istiyorum. Tıp, mühendislik, vb yerleri kazanacak kapasitede inş.
Hayr ve muhabbetle