Abdurrahim Karakoç HaKKa yürüdü
Gönderilme zamanı: 07 Haz 2012, 23:59
âşık âşık sonu-ucu
mihribanım yetim kaldı
avukatsız savunucu
karakoç’um AŞKa daldı…
ZEVK 4956
Keven kökü gibi derin.. çilekeş çiçek neşesi
Dost Abdurrahim Karakoç ANAdolunun nefesi
HaKK’a yürüdü bu sabah.. sekseninde aziz Hocam
Hasana Mektub’u hasret.. mihriban’ım sevDÂ sesi…
07.06.12 07:14
gemlik..asayiş…
Abdurrahim Karakoç (1932-1012)
Şâir demeye dilim varmamakta âşıktı.. 1965 yılında Adana’da “Hasan'a mektup” kitabı elime geçti.. askerdeki oğluna Anadolu insanını enfes anlatım hicvi.. 1968 yılında üniversitede rahmetli Nûreddin Topçu Hoca'mın “Anadoluculuk” fikrindeki Anadolu Fikir Derneği başkanıydım Anadolu sevdâmızdı..
3 aralık 1979 da şehit edilen öğretmen-şâir-yazar Kemal Fedâi Coşkuner (1927 - 1979) Hocamızın Fedâi Dergisinde tanıdım Karakoç Hocamızı..
Hece veznini ve şiir sanatlarını âdetâ konuştururdu şiirlerinde.. Anadolu insanını onun kadar candan sevip saza döken az âşık vardır.
HaKK’tan ve halktan yanalığı başına çok işler açmasına rağmen hiç avukat tutmamış, kimselere yarananamış ve de yılmamıştır..
Yüce RABBımız ALLAH celle celâluhu’dan kendisine ebedî rahmetler duâ ederim. Hâtırâsı ve eserleri âşıkların sazlarında seslerinde nefestir..
Rûhun şâd olsun Karakoç Hocamız…
Hayâtı:
1932 yılının Nisan ayında Kahramanmaraş ili, Ekinözü ilçesinde dünyâya geldi. Dedesi, babası ve kardeşleri de şâir olduğu için küçük yaşlarda şiire merak sardı. İlk yazdığı şiirleri 2 kitap olacak hacimde iken beğenmeyip yaktı ve 1958 yılından itibâren yazdıklarını 'Hasan'a Mektuplar' ismi altında 1964 yılında 10.000 adet bastırdı. Fedâi Yayınları arasında çıkan bu eser kısa zamanda tükendi ve 2. baskısını yine 10.000 adet bastırdı.
1958 yılında bulunduğu kasabada belediye mesul muhasibi olarak memûriyete girdi. 1981 yılı Mart ayında emekli oldu.
Mücâdeleci şiirlerinin çokluğu şartlardan kaynaklanmaktadır. 27 Mayıs Darbesi, zinde güçler, demokrasi maskaralığı ve haksızlıklar hiciv şiirlerini besledi. 30'a yakın mahkemeye verildi, hepsinden beraat etti. Avukat tutmadı, hep kendi kendini savundu. Hiçbir iktidarla barışık olmadı.
Şiirlerinde esas unsur insandır. Serdengeçti, Töre-Devlet, Ocak, Yeni Düşünce, Yenisey, Alperen yayınları olarak şimdiye kadar 12 şiir kitabı, bir tâne de makâlelerinden derlenen nesir kitabı çıktı.
1985 yılından beri gazetecilik yapmaktadır. Bir ara politikaya girdi ve ayrıldı. Niçin girip, niçin ayrıldığını bir röportajda şöyle cevaplandırdı: 'ALLAH rızâsı için girmiştim, ALLAH rızâsı için ayrıldım'.
Hastalığı
2012 yılında ciğerlerindeki enfeksiyon nedeniyle bir süre Konya'da tedâvi gören
Karakoç'un, vefat ettiğine dâir 24 Nisan 2012 tarihinde Radikal gazetesinde asılsız haberler yayımlanmış, sanatçıyı 25 Nisan 2012 günü tedâvi gördüğü hastanede Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç ziyâret etmiştir.
7 Haziran 2012 târihinde, Gâzi Üniversitesi Tıp Fakültesi hastanesinde yoğun bakımda iken hayâtını kaybetti.
Yayınlanmış eserleri:
• Hasan'a Mektuplar (1965)
• Akıl Karaya Vurdu(1965)
• Eli Kulakta (1969)
• Vur Emri (1973)
• Kan Yazısı (1978)
• Suları Islatamadım (1983)
• Beşinci Mevsim (1985)
• Dosta Doğru, Akıl Karaya Vurdu (1994)
• Yasaklı Rüyalar (2000)
• Gökçekimi (2000)
• Gerdanlık - I (2000)
• Gerdanlık - II (2002)
• Parmak İzi (2002)
• Yağmur Yerden Yağar (2002)
• Anadolu'da Bahar(2007)
• Barış Çağrısı-Dünya Barışına Çağrı Grubu-Meneviş Yayınları(2009)
AŞK HİKÂYESİ
Başımdan bir kova sevda döküldü
Islanmadım, üşümedim, yandım oy!
İplik iplik damarlarım söküldü
Kurşun yemiş güvercine döndüm oy!
Yağmur yorgan oldu, döşek kar bana
Anladım ki kendi gönlüm dar bana
Alev dolu bardakları yâr bana
Sunuverdi içtim içtim kandım oy!
Sevgi ektim, naz biçmeye çalıştım
Ne zamana, ne kendime alıştım
Kırk senede yedi hasret bölüştüm
Yedi dünya bana düştü sandım oy!
Gönül şahinimi yordum gerçeğe
Sonsuzda yüzümü sürdüm gerçeğe
Teselliden kanat kırdım gerçeğe
Tecellinin sinesine kondum oy!
**
Hancı
Bilir misin hancı, bu güne kadar
Hanından kaç yolcu çıktı bu yola?
Sıladan gurbete giden yolcular
Kaç damla göz yaşı döktü bu yola?
Getirmeden bu yolların sonunu,
Kaç yolcu son durak yaptı hanını?
Kaç yolcu bu yolda verdi canını,
Ecel kaç yolcuyu çekti bu yola?
Akar bir oluktan beş dağın karı,
Demişler adına 'hasret pınarı'
Şu mezarı gölgeleyen çınarı
Kimin için kimler dikti bu yola?
Kaç aşık bu yolda zaman eritti,
Kaç yorgun hanında terin kuruttu.
Bu taşlı yol kaç çarığı çürüttü
Kaç topuğun kanı aktı bu yola?
Yollar kıvrım kıvrım, dağlar sıralı,
Düşünürüm, yollar beni yoralı.
Kaç ceylan iniyor böğrü yaralı
Her gecenin seher vakti bu yola?
Ben bilmedim gitti n'olur sen söyle,
Bu yollar kararsız uzar mı böyle?
Yar için iç çekip, karşıki köyde
Hangi göz kaç sene baktı bu yola?
Abdurrahim KARAKOÇ