BUrası BUrsa ZEVKLeriM
- kulihvani
- Site Admin
- Mesajlar: 12893
- Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00
BUrası BUrsa ZEVKLeriM
brsbrs.. ZEVKlerimm..
BUrası BUrsa ZEVKlerimmm..
GÖZün AYYdın UlU DAĞım
ÇiÇek AÇtı ÇİLE ÇAĞIm
GÖRen VAR mı?. iKi KATLı
ZÂhir-BÂtın GÖK KUŞ-AĞIm...
ZEVK 5006
ÇEKe ÇEKe..ÇEKtim GeLdim.. ÇEKtiren ÇİLE ÇAĞImla
GÖKçe Dere ÇIĞlığnda KESiştik KeŞİŞ DAĞImla
GÖKlerin DOLusu SEV-dÂN.. İÇİmden DIŞıma DOĞ-ÂN..
TEKe TEK Teras TEKKemde… ÇiFT KATlı GÖKKUŞAĞIMla…
29.07.12 07:14.. 10 rmzn..
brsbrs.tmmtktktrstkkmz…
BurasıBUrsada YAŞAmak-SEVgi...
BUrası BUrsa ZEVKlerimmm..
GÖZün AYYdın UlU DAĞım
ÇiÇek AÇtı ÇİLE ÇAĞIm
GÖRen VAR mı?. iKi KATLı
ZÂhir-BÂtın GÖK KUŞ-AĞIm...
ZEVK 5006
ÇEKe ÇEKe..ÇEKtim GeLdim.. ÇEKtiren ÇİLE ÇAĞImla
GÖKçe Dere ÇIĞlığnda KESiştik KeŞİŞ DAĞImla
GÖKlerin DOLusu SEV-dÂN.. İÇİmden DIŞıma DOĞ-ÂN..
TEKe TEK Teras TEKKemde… ÇiFT KATlı GÖKKUŞAĞIMla…
29.07.12 07:14.. 10 rmzn..
brsbrs.tmmtktktrstkkmz…
BurasıBUrsada YAŞAmak-SEVgi...
- kulihvani
- Site Admin
- Mesajlar: 12893
- Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00
Re: brsbrs ZEVKleriM
Boncukçusu Sepetçisi
EL ELe EREN Elçisi
MuhaMMedî SEViyyede
ZÂTen HaKK-tır PiSi-MiSi…
ZEVK 5016
düşman TAŞı GÜLdür bİZe.. DOST GÜLü, TAŞ.. VURsa GÜLüm!
ERENler HiMMeti HAZIR !.. HIZIR HÂLde … DURsa GÜLüm!
Kul İhvÂNi KITMİR-İMin ÖMRünün "DÖN!" üm NOKTASI
TEKe TEK tERas TEKKesi.. BaK BURAsı BURSA GÜLüm!..
10.08.12 21:29..
brsbrs.tktktrstkkmz…22-rmzn..
a/eçakır-a...
TEKKemİZe GÜN DOĞuyor
GÖNLümün GAMın KOĞuyor
GÖKçe DERE ÇIĞlığında
İÇ YANgınlarım SOĞuyor!..
ESSe NaZ-NiyaZ NeFFeSi
RUHum SAVursa GüzeliM
AHAD SÖZü AHMED SeSi
BURAsı BURSA GüzeliM!..
BURAsı BURSA GüzeliM!..
SEVen-SEVilen SultÂNı
Beşinci Makam MekÂNı
Erenlerin ERgüvÂNı
ÂŞIKların AL-ı BUrsa!..
*
Buz Dağının Koru-kÖZü
DİLsizin DİLinde sÖZü
ÇİLE ÇiÇeklerin ÖZü
ULU DAĞın BAL-ı BUrsa!..
*
Suya Sokar YANarları
ÇAĞlar AKar Pınarları
Nice Asır Çınarları
AŞK AĞAcın DAL-ı BUrsa!..
*
EREN Yurdu Dağı-Taşı
AŞK Mayalı Ekmek-Aşı
BULunmaz Bursa KUM-AŞı
GaRiBlerin HÂL-ı BUrsa!..
*
İlk sÖZün son sÖZe AHTı
Kelime-yi ULÂ BAHTı
Osman Gâzi PayiTAHtı
BİZe MevLÂ MAL-ı BUrsa!..
*
Çağlar Gök Dere FırATın
SıRR-ı Sıfırı SırATın
Sırata KOŞan KırATın
Dört Mıhıyla NAL-ı BUrsa!..
*
Doldu Taştı Gönül Gölüm
rAHMETe Kavuştu Çölüm
BUrda DOĞum BUrda ÖLüm
AŞK BEŞiği - SAL-ı BUrsa!..
*
Somuncu Babam Fırını
İKİ Kapı TEK SIRını
BİLen BİLir Sınırını
ERENlerin EL-i BUrsa!..
*
Dipdiri ÖLü NefeSSiz
SıRRın Saklar ISSız seSSiz
Can Kuşu Kalır KAFessiz
BENcileyin BEL-i BUrsa!..
*
Gönlüm GÜL-Erken AĞLAyan
DERDime KARA BAĞlayan
GÖKÇE DEREm mi ÇAĞlayan
İLK bAHarın SEL-i BUrsa!..
*
EMİR SultÂN Ehl-i ÂBÂ
TÛR-u Bursa Musâ BaBa
BİLinmezler KİM?. Acaba?
VİLÂYET DÜveli BUrsa!..
*
KaraGÖZü – Hacivatı
Süleyman Çelebi NA’Tı
ULU CÂMİ HaTT San’aTı
HaKK DOSTlar SEVeli BUrsa!..
*
Ehl-i Beyt EREN Ocağı
BuLunmaz Bursa Bucağı
Yalnız GECEler Kucağı
ESen sehER YEL-i BUrsa!..
*
Üftâde gözden düşmüş mü?
Kendi ATAŞında pişmiş mi?
Hızır DeDem yetişmiş mi?
HÜDAÎ-min “BİL!” i BUrsa!..
*
TEKe TEK BüLBÜL tERasta
Zehiri ZeMZeMi TASta
SÖZü - Sohbeti Makasta
Hakk ERENler DİL-i BUrsa!..
*
Hacı Bayram-Hızır DeDe
ÜFFtade Meftun MeDeDe
ESKİCİ-si HiMMet EDe
şu ÂN MERKEZ MİL-i BUrsa!..
*
SÖZdür zeMzeM eden ZEHRi
ŞeÂNda ŞefAAt ŞEHRi
CeNNet-i âLÂ nın NEHRi
Nilüfer'in NİL-i BUrsa!..
*
Âşığız AŞKa Dalarız
SıRRı saHraya Salarız
Hem Oynarız Hem Çalarız
AŞK Köçeğin ZİL-i BUrsa!..
*
Şehzâde Musrafa CEM-le
Yedi PadişAHı Hemle
Üç KUZUlar Ay DeDemle
HaKK Dostuyla DOLU BUrsa!..
*
ULU-laştı Keşiş Dağı
BağbÂNın BULdu GÜL Bağı
"Aç!" ılan FETİH Bayrağı
ŞAHın ŞAHbâz KOLU BUrsa!..
*
İbrahim Hakkı BUrsevî
Molla Fenarî Dem Evi
Kelikçi Kerem CEM Evi
ERENlerin YOLu BUrsa!..
*
Sepetçisi Boncukçusu
Somuncu Baba UNcu-su
İLKin BAŞı SONuncusu
Sanılmasın ÖLÜ BUrsa!..
*
Sekiz Köşe Kâbe YONduk
BUrda YANdık BUrda DONduk
Evvel-Âhir Başa SONduk
cANım ÇİLE ÇÖLÜ BUrsa!..
*
Zahrın Zuhru Zevke zAHMET
ÇAĞa ÇAĞrı Çakır AHMET
Damla Damla YAĞan rAHMET
GÜLüm Gönül GÖLÜ BUrsa!..
*
AŞK İksiri her ÂN AKar
Ahmakları AŞKa Sokar
DAĞı TAŞı "İKRÂ!" Kokar
Rasûlullah GÜLÜ BUrsa!..
*
Bâbu’s- seLÂm Devrin DÂRı
CEM’ Olmuş EbdÂL - EbrÂRı
Âhirin AhyÂr - AHrÂRı
Kor AT-EŞin KÜLÜ BUrsa!..
*
TEKe TEK tERas TEKKesi
ESen YEL RaBBım Nefesi
ihvÂNim, SıRR Rasûl SeSi
Tevhidullah TÜLÜ BUrsa!..
10.07.12 20:15
brsbrs..tktktrstkks…
Demem o ki;
GÖKçe DERE: Bursamızın Maksem-Arkların AYRım yeri mahllaesinde 7 mevsim İnleyip duran 7 dilli şeLLÂleriyle cANyoldaşım bir dereciktir..
AHAD SÖZü AHMED SeSi: ALLAH celle celâluhu SÖZü Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem SESi Kur'ân-ı Kerim..
Beşinci Makam MekÂNı: Mekke-Medine-Kudüs-Şam-Bursa-Aksaray bilmekteyiz. 7.ciyi ise BİLen DEmemekte DEyen BİLmemekteymiş..
ERgüvÂN: Güzel ve parlak kızıl renkli bir çiçek. Ve Bursa ana yurdu olmuş yüz yıllarca Bursada ERgüvÂN festivalleri yapılıp dağ-taş ERgüvÂN dikilmiş.. şimdi bile ilk baharda ULU DAĞ ERgüvÂN giyer sessizce kimse görmeden..
Kelime-yi ULÂ: en Şanlı, Şerefli kelime TEVHİDuLLAH.. Osmanlının Fetih Parolası..
VİLÂYET Düveli: AŞK YOLunda; Aşk ü Cezbe, Zühd ü Takvâ, Sıdk u Huşû, Havf ü Recâ, CeRR ü FiRRâ ÇIĞırları..
VİLÂYET: Velâyet, MuhaMMedî Şeriat İmanının MuhaMMedî Tarikatta AMEL EDEBi Ehl-i Beyt aleyhumu's-selâm Fırkayı NÂCİyye YOLU.
Düvel: Devletler. MuhaMMedî Mezheb, Meslek, Meşreb, Mecrâları..
KaraGÖZü – Hacivatı:
Karagöz ve Hacivat taklide ve karşılıklı konuşmaya dayanan, iki boyutlu tasvirlerle bir perdede oynatılan gölge oyunudur.
Hacı İvaz Ağa ya da halka mal olan adıyla Hacivat ve Trakya'da bulunan Samakol köyünden demirci ustası. Karagöz ise, Orhan Gazi devrinde Bursa'da yaşamış cami yapımında çalışan iki işçidirler. Kendileri çalışmadıkları gibi diğer işçilerin de çalışmasını engellemektedirler. Orhan Gazi'nin, "cami vaktinde bitmezse kelleni alırım" dediği cami mimarı, caminin vaktinde bitmemesine Karagöz ve Hacivat'ı şikayet eder. Bunun üzerine bu ikili başları kesilerek idam edilir. Karagöz ve Hacivat'ı çok seven ve ölümlerine çok üzülen Şeyh Küşteri, ölümlerinin ardından kuklalarını yaparak perde arkasından oynatmaya başlar. Bu sayede Hacivat ve Karagöz tanınır.
Süleyman Çelebi NA’Tı: Mevlid-i Şerîf.
NA’T: Medih ve senâ ederek, vasıflarını göstererek bir şeyi anlatmak.
Peygamberimiz Aleyhissalâtü Vesselâmı medhederek yazılan kaside.
ULU CÂMİ HaTT San’aTı: Dünyada eşi olmayan İslam Hüsn-i Hatt sanatı Sergisi, meşhur Hattatların hatt teşhirgâhıdır Ulu Câmimiz.
Âyet-i celîlerin, hadis-i şerîflerin ve güzel sözlerin, küfî, sülüs, nesih, muhakkak, reyhanî, ta’lik, divanî, fermanî ve tuğra türünde bir benzeri yoktur.
Şu anda ULU CÂMİde 87 sabit, 45 levha halinde 132 hatt eseri mevcuttur.
Korunamadığı için çalınanlar ve korunsun diye müzelere götürülenler geri getirecek yiğit yürekleri beklemekteler.
Daha dün 1948 yılında 105 olan levhalar nerede acaba?..
Ben ne zaman ULU CÂMİye gitsem yüreğim HARAM bölgesi neşesini yaşamaktadır çok şükür..
Üftâde gözden düşmüş mü?:
MuhaMMedî MeLÂMetin ocağında Hacı Bayram Velî Baba bucağında Ergin olan Hızır Dede kerem kemâlâtı tâlim-terbiyesi eylerken..
Hızır Dedenin dervişleri içinde MuhaMmed Dervişe aşırı ilgisi kıskançlığı alevlendirmiş bir karakışta.. dışarıda kar adam boyu.. EREN Ekranından İzleyen Hızır Dedem sohbetin taMM ortasında olmayasıya: “Birsepet taptaze kızıl üzüm canım çekti kim getire dervişanım!” buyurur..
Herkes kıskıs gülümserken Derviş MuhaMMed: “Ben Efendim İnşae ALLAH!” der ve çıkar..
Sohbet devam eder 7 tabaka ancak dervişlerin gönlü darmadağın habirem beklemekteler ki üzüm gele: “zâten garib adamdı bu karda-kışta ne bağı ne üzümü!” derler çaktırmadan herkes içinden..
Ve derken-Erken kapı açılır elinde koskoca bir kamış sepet içi kızıl üzüm dolu kanter içinde tısıl tısıl girer Derviş Mehmed: “Hocam kusuruma bakma dervişlere yetmez diye çok doldurdum BİZim BAĞdan da geç kaldım!” der.
Hızır Dede üzüme değil de alnındaki çiziğe ve bir damla kana bakarak: “Canoğul bu kan da ne?” der.
Derviş Mehmed: “Hocam geç kalmayım deyü acele ettim çubuk çizdi!” deyince,
Hızır Dede: “ÜFTÂDEsin.. GÖZden DÜŞtün!. BİLmez misin ki HiMMet Hazırdır heryerde-herzaman-herhalde telaş niyeydi?” der..
Ve.. Derviş Mehmed bir daha adın demez de: “Ben ERENlerin ÜFTÂDEsiyem!” der ve öyle kalır kıyamete dek.. Himmetleri var ve RUHları şâd olsun İnşae ALLAH!..
CeNNet-i âLÂ nın NEHRi:
Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem: “ Dört nehir Cennetten fışkırmıştır: Fırat, Nil, Seyhan, Ceyhan. ” bUYurmuştur-DUYurmuştur. (Ebû Hureyre radıyallâhu anhu’dan; İ. Ahmed, Müsned, 2:261, 289, 440.)
İKRÂ!:
Kur'ân-ı Kerimimizin İLK ÂYETi..
اقْرَأْ بِاسْمِ رَبِّكَ الَّذِي خَلَقَ
“Ikra’bismi rabbikellezî halak(halaka): Yaratan Rabbinin adıyla oku!” (Alak 96/1)
Bâbu’s- seLÂm:
Haramlarda es sSeLÂM Kapısı.. Mescid-i Haramda, Kâbe’de Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem in girip-çıktığı kapı.. Mescid-i Nebevîde de olan seLÂmet kapılarımız..
EbdÂL-EbrÂR-AhyÂr-AHrÂRı:
EBDÂL-lar: En Bedel olanlar, tebdil olanlar. Büdelâlar. AŞK u CEZBe Ehlidirler.
EBRÂR-lar: En Birr Olanlar, özü-sözü dosdoğrular, en İYİler… Birr u Takvâ, ZüHD ü TaKVâ Ehlidirler.
AHYÂR-lar: En Hayırlılar, En zor yolun Rehberleri. SıDK u HuŞû Ehlidirler.
AHRÂR-lar: En HüRRler, halka karşı fütursuzlar. Havf u Recâ Ehlidirler..
hüLÂsa-yı keLÂm:
UYUmayı UNUTmaya
GüN-EŞ UYKUya YATıyor
SEYRin DEVR Ediyor AYA
Yüreğimde GÜN BATıyor…
DOĞum-ÖLüm İŞte Bursa!
GüN GEL-İŞ GİD-İŞte Bursa!
TEKe TEK tERas TEKKeMde
SEV-İL-ip SEV-İŞte Bursa!..
11.08.12 00:01..
brsbrs.tktktrstkkmz…23-rmzn..
EL ELe EREN Elçisi
MuhaMMedî SEViyyede
ZÂTen HaKK-tır PiSi-MiSi…
ZEVK 5016
düşman TAŞı GÜLdür bİZe.. DOST GÜLü, TAŞ.. VURsa GÜLüm!
ERENler HiMMeti HAZIR !.. HIZIR HÂLde … DURsa GÜLüm!
Kul İhvÂNi KITMİR-İMin ÖMRünün "DÖN!" üm NOKTASI
TEKe TEK tERas TEKKesi.. BaK BURAsı BURSA GÜLüm!..
10.08.12 21:29..
brsbrs.tktktrstkkmz…22-rmzn..
a/eçakır-a...
TEKKemİZe GÜN DOĞuyor
GÖNLümün GAMın KOĞuyor
GÖKçe DERE ÇIĞlığında
İÇ YANgınlarım SOĞuyor!..
ESSe NaZ-NiyaZ NeFFeSi
RUHum SAVursa GüzeliM
AHAD SÖZü AHMED SeSi
BURAsı BURSA GüzeliM!..
BURAsı BURSA GüzeliM!..
SEVen-SEVilen SultÂNı
Beşinci Makam MekÂNı
Erenlerin ERgüvÂNı
ÂŞIKların AL-ı BUrsa!..
*
Buz Dağının Koru-kÖZü
DİLsizin DİLinde sÖZü
ÇİLE ÇiÇeklerin ÖZü
ULU DAĞın BAL-ı BUrsa!..
*
Suya Sokar YANarları
ÇAĞlar AKar Pınarları
Nice Asır Çınarları
AŞK AĞAcın DAL-ı BUrsa!..
*
EREN Yurdu Dağı-Taşı
AŞK Mayalı Ekmek-Aşı
BULunmaz Bursa KUM-AŞı
GaRiBlerin HÂL-ı BUrsa!..
*
İlk sÖZün son sÖZe AHTı
Kelime-yi ULÂ BAHTı
Osman Gâzi PayiTAHtı
BİZe MevLÂ MAL-ı BUrsa!..
*
Çağlar Gök Dere FırATın
SıRR-ı Sıfırı SırATın
Sırata KOŞan KırATın
Dört Mıhıyla NAL-ı BUrsa!..
*
Doldu Taştı Gönül Gölüm
rAHMETe Kavuştu Çölüm
BUrda DOĞum BUrda ÖLüm
AŞK BEŞiği - SAL-ı BUrsa!..
*
Somuncu Babam Fırını
İKİ Kapı TEK SIRını
BİLen BİLir Sınırını
ERENlerin EL-i BUrsa!..
*
Dipdiri ÖLü NefeSSiz
SıRRın Saklar ISSız seSSiz
Can Kuşu Kalır KAFessiz
BENcileyin BEL-i BUrsa!..
*
Gönlüm GÜL-Erken AĞLAyan
DERDime KARA BAĞlayan
GÖKÇE DEREm mi ÇAĞlayan
İLK bAHarın SEL-i BUrsa!..
*
EMİR SultÂN Ehl-i ÂBÂ
TÛR-u Bursa Musâ BaBa
BİLinmezler KİM?. Acaba?
VİLÂYET DÜveli BUrsa!..
*
KaraGÖZü – Hacivatı
Süleyman Çelebi NA’Tı
ULU CÂMİ HaTT San’aTı
HaKK DOSTlar SEVeli BUrsa!..
*
Ehl-i Beyt EREN Ocağı
BuLunmaz Bursa Bucağı
Yalnız GECEler Kucağı
ESen sehER YEL-i BUrsa!..
*
Üftâde gözden düşmüş mü?
Kendi ATAŞında pişmiş mi?
Hızır DeDem yetişmiş mi?
HÜDAÎ-min “BİL!” i BUrsa!..
*
TEKe TEK BüLBÜL tERasta
Zehiri ZeMZeMi TASta
SÖZü - Sohbeti Makasta
Hakk ERENler DİL-i BUrsa!..
*
Hacı Bayram-Hızır DeDe
ÜFFtade Meftun MeDeDe
ESKİCİ-si HiMMet EDe
şu ÂN MERKEZ MİL-i BUrsa!..
*
SÖZdür zeMzeM eden ZEHRi
ŞeÂNda ŞefAAt ŞEHRi
CeNNet-i âLÂ nın NEHRi
Nilüfer'in NİL-i BUrsa!..
*
Âşığız AŞKa Dalarız
SıRRı saHraya Salarız
Hem Oynarız Hem Çalarız
AŞK Köçeğin ZİL-i BUrsa!..
*
Şehzâde Musrafa CEM-le
Yedi PadişAHı Hemle
Üç KUZUlar Ay DeDemle
HaKK Dostuyla DOLU BUrsa!..
*
ULU-laştı Keşiş Dağı
BağbÂNın BULdu GÜL Bağı
"Aç!" ılan FETİH Bayrağı
ŞAHın ŞAHbâz KOLU BUrsa!..
*
İbrahim Hakkı BUrsevî
Molla Fenarî Dem Evi
Kelikçi Kerem CEM Evi
ERENlerin YOLu BUrsa!..
*
Sepetçisi Boncukçusu
Somuncu Baba UNcu-su
İLKin BAŞı SONuncusu
Sanılmasın ÖLÜ BUrsa!..
*
Sekiz Köşe Kâbe YONduk
BUrda YANdık BUrda DONduk
Evvel-Âhir Başa SONduk
cANım ÇİLE ÇÖLÜ BUrsa!..
*
Zahrın Zuhru Zevke zAHMET
ÇAĞa ÇAĞrı Çakır AHMET
Damla Damla YAĞan rAHMET
GÜLüm Gönül GÖLÜ BUrsa!..
*
AŞK İksiri her ÂN AKar
Ahmakları AŞKa Sokar
DAĞı TAŞı "İKRÂ!" Kokar
Rasûlullah GÜLÜ BUrsa!..
*
Bâbu’s- seLÂm Devrin DÂRı
CEM’ Olmuş EbdÂL - EbrÂRı
Âhirin AhyÂr - AHrÂRı
Kor AT-EŞin KÜLÜ BUrsa!..
*
TEKe TEK tERas TEKKesi
ESen YEL RaBBım Nefesi
ihvÂNim, SıRR Rasûl SeSi
Tevhidullah TÜLÜ BUrsa!..
10.07.12 20:15
brsbrs..tktktrstkks…
Demem o ki;
GÖKçe DERE: Bursamızın Maksem-Arkların AYRım yeri mahllaesinde 7 mevsim İnleyip duran 7 dilli şeLLÂleriyle cANyoldaşım bir dereciktir..
AHAD SÖZü AHMED SeSi: ALLAH celle celâluhu SÖZü Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem SESi Kur'ân-ı Kerim..
Beşinci Makam MekÂNı: Mekke-Medine-Kudüs-Şam-Bursa-Aksaray bilmekteyiz. 7.ciyi ise BİLen DEmemekte DEyen BİLmemekteymiş..
ERgüvÂN: Güzel ve parlak kızıl renkli bir çiçek. Ve Bursa ana yurdu olmuş yüz yıllarca Bursada ERgüvÂN festivalleri yapılıp dağ-taş ERgüvÂN dikilmiş.. şimdi bile ilk baharda ULU DAĞ ERgüvÂN giyer sessizce kimse görmeden..
Kelime-yi ULÂ: en Şanlı, Şerefli kelime TEVHİDuLLAH.. Osmanlının Fetih Parolası..
VİLÂYET Düveli: AŞK YOLunda; Aşk ü Cezbe, Zühd ü Takvâ, Sıdk u Huşû, Havf ü Recâ, CeRR ü FiRRâ ÇIĞırları..
VİLÂYET: Velâyet, MuhaMMedî Şeriat İmanının MuhaMMedî Tarikatta AMEL EDEBi Ehl-i Beyt aleyhumu's-selâm Fırkayı NÂCİyye YOLU.
Düvel: Devletler. MuhaMMedî Mezheb, Meslek, Meşreb, Mecrâları..
KaraGÖZü – Hacivatı:
Karagöz ve Hacivat taklide ve karşılıklı konuşmaya dayanan, iki boyutlu tasvirlerle bir perdede oynatılan gölge oyunudur.
Hacı İvaz Ağa ya da halka mal olan adıyla Hacivat ve Trakya'da bulunan Samakol köyünden demirci ustası. Karagöz ise, Orhan Gazi devrinde Bursa'da yaşamış cami yapımında çalışan iki işçidirler. Kendileri çalışmadıkları gibi diğer işçilerin de çalışmasını engellemektedirler. Orhan Gazi'nin, "cami vaktinde bitmezse kelleni alırım" dediği cami mimarı, caminin vaktinde bitmemesine Karagöz ve Hacivat'ı şikayet eder. Bunun üzerine bu ikili başları kesilerek idam edilir. Karagöz ve Hacivat'ı çok seven ve ölümlerine çok üzülen Şeyh Küşteri, ölümlerinin ardından kuklalarını yaparak perde arkasından oynatmaya başlar. Bu sayede Hacivat ve Karagöz tanınır.
Süleyman Çelebi NA’Tı: Mevlid-i Şerîf.
NA’T: Medih ve senâ ederek, vasıflarını göstererek bir şeyi anlatmak.
Peygamberimiz Aleyhissalâtü Vesselâmı medhederek yazılan kaside.
ULU CÂMİ HaTT San’aTı: Dünyada eşi olmayan İslam Hüsn-i Hatt sanatı Sergisi, meşhur Hattatların hatt teşhirgâhıdır Ulu Câmimiz.
Âyet-i celîlerin, hadis-i şerîflerin ve güzel sözlerin, küfî, sülüs, nesih, muhakkak, reyhanî, ta’lik, divanî, fermanî ve tuğra türünde bir benzeri yoktur.
Şu anda ULU CÂMİde 87 sabit, 45 levha halinde 132 hatt eseri mevcuttur.
Korunamadığı için çalınanlar ve korunsun diye müzelere götürülenler geri getirecek yiğit yürekleri beklemekteler.
Daha dün 1948 yılında 105 olan levhalar nerede acaba?..
Ben ne zaman ULU CÂMİye gitsem yüreğim HARAM bölgesi neşesini yaşamaktadır çok şükür..
Üftâde gözden düşmüş mü?:
MuhaMMedî MeLÂMetin ocağında Hacı Bayram Velî Baba bucağında Ergin olan Hızır Dede kerem kemâlâtı tâlim-terbiyesi eylerken..
Hızır Dedenin dervişleri içinde MuhaMmed Dervişe aşırı ilgisi kıskançlığı alevlendirmiş bir karakışta.. dışarıda kar adam boyu.. EREN Ekranından İzleyen Hızır Dedem sohbetin taMM ortasında olmayasıya: “Birsepet taptaze kızıl üzüm canım çekti kim getire dervişanım!” buyurur..
Herkes kıskıs gülümserken Derviş MuhaMMed: “Ben Efendim İnşae ALLAH!” der ve çıkar..
Sohbet devam eder 7 tabaka ancak dervişlerin gönlü darmadağın habirem beklemekteler ki üzüm gele: “zâten garib adamdı bu karda-kışta ne bağı ne üzümü!” derler çaktırmadan herkes içinden..
Ve derken-Erken kapı açılır elinde koskoca bir kamış sepet içi kızıl üzüm dolu kanter içinde tısıl tısıl girer Derviş Mehmed: “Hocam kusuruma bakma dervişlere yetmez diye çok doldurdum BİZim BAĞdan da geç kaldım!” der.
Hızır Dede üzüme değil de alnındaki çiziğe ve bir damla kana bakarak: “Canoğul bu kan da ne?” der.
Derviş Mehmed: “Hocam geç kalmayım deyü acele ettim çubuk çizdi!” deyince,
Hızır Dede: “ÜFTÂDEsin.. GÖZden DÜŞtün!. BİLmez misin ki HiMMet Hazırdır heryerde-herzaman-herhalde telaş niyeydi?” der..
Ve.. Derviş Mehmed bir daha adın demez de: “Ben ERENlerin ÜFTÂDEsiyem!” der ve öyle kalır kıyamete dek.. Himmetleri var ve RUHları şâd olsun İnşae ALLAH!..
CeNNet-i âLÂ nın NEHRi:
Rasûlullah sallallâhu aleyhi ve sellem: “ Dört nehir Cennetten fışkırmıştır: Fırat, Nil, Seyhan, Ceyhan. ” bUYurmuştur-DUYurmuştur. (Ebû Hureyre radıyallâhu anhu’dan; İ. Ahmed, Müsned, 2:261, 289, 440.)
İKRÂ!:
Kur'ân-ı Kerimimizin İLK ÂYETi..
اقْرَأْ بِاسْمِ رَبِّكَ الَّذِي خَلَقَ
“Ikra’bismi rabbikellezî halak(halaka): Yaratan Rabbinin adıyla oku!” (Alak 96/1)
Bâbu’s- seLÂm:
Haramlarda es sSeLÂM Kapısı.. Mescid-i Haramda, Kâbe’de Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem in girip-çıktığı kapı.. Mescid-i Nebevîde de olan seLÂmet kapılarımız..
EbdÂL-EbrÂR-AhyÂr-AHrÂRı:
EBDÂL-lar: En Bedel olanlar, tebdil olanlar. Büdelâlar. AŞK u CEZBe Ehlidirler.
EBRÂR-lar: En Birr Olanlar, özü-sözü dosdoğrular, en İYİler… Birr u Takvâ, ZüHD ü TaKVâ Ehlidirler.
AHYÂR-lar: En Hayırlılar, En zor yolun Rehberleri. SıDK u HuŞû Ehlidirler.
AHRÂR-lar: En HüRRler, halka karşı fütursuzlar. Havf u Recâ Ehlidirler..
hüLÂsa-yı keLÂm:
UYUmayı UNUTmaya
GüN-EŞ UYKUya YATıyor
SEYRin DEVR Ediyor AYA
Yüreğimde GÜN BATıyor…
DOĞum-ÖLüm İŞte Bursa!
GüN GEL-İŞ GİD-İŞte Bursa!
TEKe TEK tERas TEKKeMde
SEV-İL-ip SEV-İŞte Bursa!..
11.08.12 00:01..
brsbrs.tktktrstkkmz…23-rmzn..
- kulihvani
- Site Admin
- Mesajlar: 12893
- Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00
Re: brsbrs ZEVKleriM
"MIŞ" ı "CAK" ı OL-AN İmiş
Şe’ÂN-ında şu AN İmiş
AŞK yarım nefes ihvÂNi
YAŞAnmayan yalan İmiş!..
ZEVK 5019
mecNÛN-u mest etti yine.. leyLÂ leyl-i meyy-hÂNeydi!
YâR dudağı NeyyZen-İmiz.. ESen yeller neyy-hÂNeydi!
SAVM u Sahur u iftarı ettik!.. TEKe TEK SûR-un ÜFFürdük!
küLLî ŞEY’i CEM’ eyyledik!.. TEKe TEK-ti.. ŞeYY-hÂNeydi!..
11.08.12 20:29..
brsbrs.. tktktrstkkmz… 23-rmzn
Şe’ÂN-ında şu AN İmiş
AŞK yarım nefes ihvÂNi
YAŞAnmayan yalan İmiş!..
ZEVK 5019
mecNÛN-u mest etti yine.. leyLÂ leyl-i meyy-hÂNeydi!
YâR dudağı NeyyZen-İmiz.. ESen yeller neyy-hÂNeydi!
SAVM u Sahur u iftarı ettik!.. TEKe TEK SûR-un ÜFFürdük!
küLLî ŞEY’i CEM’ eyyledik!.. TEKe TEK-ti.. ŞeYY-hÂNeydi!..
11.08.12 20:29..
brsbrs.. tktktrstkkmz… 23-rmzn
- kulihvani
- Site Admin
- Mesajlar: 12893
- Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00
Re: brsbrs ZEVKleriM
BURAsı
BURSA-sında..
BURAsı
BURSA-sında..
Ulu Dağdan DEşirmişim
“OL/OLma!”sın ortasında
Pâre pâre pişirmişim
Kalb Kazan-Kafa tasında
Hayret edip şaşırmışım!
Gün Batımı BURSA-sında…
*
ÂŞIK-ım DAĞlar AŞarım
cÂNÂN-ım CAN arkasında
ARZından ARŞa taşarım
Takdir-Tenezzül "Ba’s" ında..
Mosmor akşama şaşarım
Gün Batımı BURSA-sında…
*
Salkım-saçak çiçeklerim
TEK-e TEK-lik tERası-nda
Çiçeklenir gERçeklerim
Faziletin fer’a-sında
Çileyi Ekler bEKlerim
Gün Batımı BURSA-sında…
*
YAŞAmayan hayal sanır
SEVginin “elif-bâ” sında
Kaderse GELir YAŞAnır
SıRR-ı SIFIR Safâsı-nda
ÂŞIklar “ah!” ın kuşanır
Gün Batımı BURSA-sında…
*
devrÂNda Dünya Düğünü
cANa cÂNÂN Takasında
EKKlerim DÜNe BUGÜNü
GELeceğin Makasında
Kul ihvÂNi GÖRdÜğünü
Gün Batımı BURSA-sında…
17.08.12.. 20:33..
brsbrs. tktktrstkkmz…29-rmzn
bu ZEVK Bİz-imm GÜLümmm..
yine TEK-İZ TEKe TEKte!.
ÇEKiyoruz "ÇEK!"e "ÇEK!"te..
BİZ “bugün-AN” da çİLEy-İZ
GEÇMİŞinde GELECEKte...
ZEVK 5026
SıRR-ı SüveyDÂ SIRRdaşım.. TEVHİD Terazimde KEFE-m
Yalnızlık YIKtı yüreğin.. Kırk Kanatın AÇTI GİTTi!..
İkİ BİR-im.. CAN YOLdaşım.. KehribÂR KâKÜLLü EFE-Mm!
Bir GECE SeSSiiz seDÂsız.. gökyüzüne UÇTU GİTTi!..
17.08.12.. 21:23..
brsbrs. tktktrstkkmz…29-rmzn..
ve EFEM ...
ahhh! EFEMMM!..
Enes bin Malik radıyallâhu anh: “Rasûlullah sallâllâhu aleyhi ve sellem Efendimiz, biz çocukların arasına karışır ve şakalaşırdı. Hatta bir gün, küçük kardeşimin gönlünü almak için, ona: “Ebu Umeyr! Ne oldu Nuğayr?..” buyurdular.
Efendimiz sallâllâhu aleyhi ve sellem’in:“Ebu Umeyr! Ne oldu Nuğayr?..” demelerinin sebebi şudur:
O küçük yavrucağın, Nuğayr denen (gagası kırmızı, serçe büyüklüğünde, bülbül cinsinden) bir kuşu vardı. Onunla oynayıp gönlünü eğlendiriyordu. Günlerden bir gün kuş öldü. Dünyası kararmış olan çocuğun üzüntüsü sonsuzdu. İşte bunu haber alan Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem, bu yavrunun üzüntüsünü paylaşarak, latîfe yollu: “Eee Ebû Umeyr! (Ömerciğin babası), söyle bakalım ne oldu Nuğayr?..” buyurdular.
(Enes bin Malik -radıyallâhu anh’dan; Tirmizî)
EFEM öldü Yâ RasSûLuLLah sallallahu aleyhi ve sellem!..
BURSA-sında..
BURAsı
BURSA-sında..
Ulu Dağdan DEşirmişim
“OL/OLma!”sın ortasında
Pâre pâre pişirmişim
Kalb Kazan-Kafa tasında
Hayret edip şaşırmışım!
Gün Batımı BURSA-sında…
*
ÂŞIK-ım DAĞlar AŞarım
cÂNÂN-ım CAN arkasında
ARZından ARŞa taşarım
Takdir-Tenezzül "Ba’s" ında..
Mosmor akşama şaşarım
Gün Batımı BURSA-sında…
*
Salkım-saçak çiçeklerim
TEK-e TEK-lik tERası-nda
Çiçeklenir gERçeklerim
Faziletin fer’a-sında
Çileyi Ekler bEKlerim
Gün Batımı BURSA-sında…
*
YAŞAmayan hayal sanır
SEVginin “elif-bâ” sında
Kaderse GELir YAŞAnır
SıRR-ı SIFIR Safâsı-nda
ÂŞIklar “ah!” ın kuşanır
Gün Batımı BURSA-sında…
*
devrÂNda Dünya Düğünü
cANa cÂNÂN Takasında
EKKlerim DÜNe BUGÜNü
GELeceğin Makasında
Kul ihvÂNi GÖRdÜğünü
Gün Batımı BURSA-sında…
17.08.12.. 20:33..
brsbrs. tktktrstkkmz…29-rmzn
bu ZEVK Bİz-imm GÜLümmm..
yine TEK-İZ TEKe TEKte!.
ÇEKiyoruz "ÇEK!"e "ÇEK!"te..
BİZ “bugün-AN” da çİLEy-İZ
GEÇMİŞinde GELECEKte...
ZEVK 5026
SıRR-ı SüveyDÂ SIRRdaşım.. TEVHİD Terazimde KEFE-m
Yalnızlık YIKtı yüreğin.. Kırk Kanatın AÇTI GİTTi!..
İkİ BİR-im.. CAN YOLdaşım.. KehribÂR KâKÜLLü EFE-Mm!
Bir GECE SeSSiiz seDÂsız.. gökyüzüne UÇTU GİTTi!..
17.08.12.. 21:23..
brsbrs. tktktrstkkmz…29-rmzn..
ve EFEM ...
ahhh! EFEMMM!..
Enes bin Malik radıyallâhu anh: “Rasûlullah sallâllâhu aleyhi ve sellem Efendimiz, biz çocukların arasına karışır ve şakalaşırdı. Hatta bir gün, küçük kardeşimin gönlünü almak için, ona: “Ebu Umeyr! Ne oldu Nuğayr?..” buyurdular.
Efendimiz sallâllâhu aleyhi ve sellem’in:“Ebu Umeyr! Ne oldu Nuğayr?..” demelerinin sebebi şudur:
O küçük yavrucağın, Nuğayr denen (gagası kırmızı, serçe büyüklüğünde, bülbül cinsinden) bir kuşu vardı. Onunla oynayıp gönlünü eğlendiriyordu. Günlerden bir gün kuş öldü. Dünyası kararmış olan çocuğun üzüntüsü sonsuzdu. İşte bunu haber alan Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem, bu yavrunun üzüntüsünü paylaşarak, latîfe yollu: “Eee Ebû Umeyr! (Ömerciğin babası), söyle bakalım ne oldu Nuğayr?..” buyurdular.
(Enes bin Malik -radıyallâhu anh’dan; Tirmizî)
EFEM öldü Yâ RasSûLuLLah sallallahu aleyhi ve sellem!..
- Gul
- Moderatör
- Mesajlar: 5157
- Kayıt: 11 Haz 2009, 02:00
Re: brsbrs ZEVKleriM
Sevgili Hocam EFEM KUŞunuz şimdi MUHAMMEDÎ BİR DENİZde hayat bulmuştur inşâe ALLAH.
Eklediğiniz hadisi şerifi okuyunca geçen akşam gördüğüm rüya aklıma geldi ve anlatmak istedim. Efendimiz sallâllâhu aleyhi ve sellem’in "Ebû Umeyr" diye çağırdığı küçük yavrucağın hüznü bana rüyamdaki küçük çocuğun hüznünü hatırlattı. Rüyam şöyle idi: Hayr olsun inşâe ALLAH!.
"Küçük bir çocuk vardı 7-8 yaşlarındaydı tahminimce ve kayıkta idi. Bende denizden aldığım bir balık varmış ve bu balığı ona verdim ama bu balık gerçek değildi bir oyuncak gibiydi...Yunus gibi bir balıktı, çok güzeldi. O yavrucak bununla çok güzel zaman geçirirken kayıkla da gidiyordu. Bende izliyordum...Sonra ne oldu kimse anlamadı....Balık denizdeydi... Elinden balığı alınan çocuk çok derin bir hüzün içerisinde kaldı. Ben de O'nun bu hüznünü yüzüne takındığı ifadelerden çok rahat ve net bir şekilde anlıyordum. Çünkü çocuğun yüz ifadeleri çok belirgindi"
Eklediğiniz hadisi şerifi okuyunca geçen akşam gördüğüm rüya aklıma geldi ve anlatmak istedim. Efendimiz sallâllâhu aleyhi ve sellem’in "Ebû Umeyr" diye çağırdığı küçük yavrucağın hüznü bana rüyamdaki küçük çocuğun hüznünü hatırlattı. Rüyam şöyle idi: Hayr olsun inşâe ALLAH!.
"Küçük bir çocuk vardı 7-8 yaşlarındaydı tahminimce ve kayıkta idi. Bende denizden aldığım bir balık varmış ve bu balığı ona verdim ama bu balık gerçek değildi bir oyuncak gibiydi...Yunus gibi bir balıktı, çok güzeldi. O yavrucak bununla çok güzel zaman geçirirken kayıkla da gidiyordu. Bende izliyordum...Sonra ne oldu kimse anlamadı....Balık denizdeydi... Elinden balığı alınan çocuk çok derin bir hüzün içerisinde kaldı. Ben de O'nun bu hüznünü yüzüne takındığı ifadelerden çok rahat ve net bir şekilde anlıyordum. Çünkü çocuğun yüz ifadeleri çok belirgindi"
- simurg
- Özel Üye
- Mesajlar: 928
- Kayıt: 01 Haz 2009, 02:00
Re: brsbrs ZEVKleriM
Her can, yaşadığı dünya hayatı süreci içerisinde iken,
aslında tam olarak ve doğrudan kendi ölümü için hazırlık süresi yaşamakta galiba.
doğumumuz ve ölümümüz arasında her yaşadığımız AN'ı
İlm'en-İrade'en-İdrak'en-İştirak'en FARK'ında olarak İZ'leme şansımız olursa eğer,
Bedenen-Nefsen-Kalben-Ruhen bir tekâmül aşamaları içerisinde seyr-ü sefer'de olduğumuzu görebiliyoruz.
Nihayeti olmayan bir varlığımızın, dünya misâfirhânesi imtihanı alanındayız şu an.
EFEM baht'iyar bir kuş idi.
Şarkıları Merhamet ve Muhabbet ehli sevgili Kulihvani Hocamız tarafından bizzat dinlendi ve duyuldu.
Canı bayram edenlerden olan EFEM'e sonsuz sevgi ve selâmlar ederim.
Can Hocam, sizin de bu ayrılıştan mahzun olmamanız için Rabbime dua ederim inşaallah.
*
Ramazan-ı Şerif Ayı boyunca,
toplamda 38 gün süren sihirli ve büyüleyici bir misâfirlik içerisinde idim.
Mescid-i Haram ve Mescid-i Nebevî'nin bu seneki kutlu misâfirleri kafilesine dahil edilmiş idim.
ve halen de "benden daha sevinçli ve mutlu bir can yoktur" duygusundayım.
(Hiç ayırmadan cümle kardeşlerimin muhakkak ziyaret etmelerini ve
böylesi kutlu bir kavuşmayı yaşamalarını can-ı gönlümle dua ve niyaz etmekteyim.)
Çok sayıda müslüman kudsallarımız olan bu mübârek beldelere İzn-i İlahî ve Lütf-u İlahî ile sevkolunmuşlardık.
Pekçoğu defalarca gelmiş, bazımızda ilk defa teşrif etmiştik.
defalarca ziyaret eden ve ilk defa kavuşan herkes elbetteki benzer ve benzemez sayısız AN'lar yaşadık.
Zaman içerisinde Kuvvet-i kelâmımca hepsini sitemizde aktarıp paylaşmak niyet ve duasındayım inşaallah. Ve Âmin!.
Şimdi sırası ve zamanı olduğu için bir Bayramda, bir Can Bayramını kaydedeyim.
Her vakit namazının ardından muhakkak Cen3aze Namazı kılınmakta Mescid-i Haram ve Mescid-i Nebevî'de.
Devamlı iştirak etmeye gayret ettik.
Hayatımda sadece 1 defa Cenâze namazı kılmış olmak eksikliğimi giderdiği için Rabbime sonsuz şükürler etmekteyim.
Çünkü Cenâze Namazı kılmak bizim önemli görevlerimizden ve müslümanın müslüman üzerindeki Haklarından.
Aslında her Cenâze namazı kılışımızda, kendi Cenâze Namazımız için bir fidan ekmekteydik,
Bir tohum vermekteydik toprağa,
Taa ki kendi Can Bayramımızı kutlayıp, tebriklemeye (namazımızı kılmaya) daha çok kardeşimiz iştirak etsinler.
ve onlar çoğaldıkça ve hüsn-ü zanlar bildirdikçe,
bu Hüsn niyet ve zanlar vesilesi ile Kabrimizdeki huzur ve saadetimiz Âlâ olsun. İnşaallah!.
Hem aslında “Can Bir” di ya,
ve o dünyadan geçen Can'da Biz'den ayrı değildi.
Orada kendimizi, kendimizden bir parça ve cüz’ü görememek körlüğünden kurtulmamızın da en muhteşem yolu,
cenâzesinde namazını kılmaya iştirak etmemizdi.
Secdesiz Namazlarımızın Hüsn-ü şehâdetler ile kılınması duasıyla Rabbime sığınırım.
*
Bayramın ikinci günü yatsı namazını Mescid-i Nebevî'de,
Cennetü’l- Bâki cephesinde kılmış idik.
Ardından Cenâze Namazını da kıldık.
Dua ve tesbihatın ardından, yerimizden kalkacağımız sırada,
son derece doğal bir telaş, ama huzurlu ve sükunetli bir hızlı adımlar şeklindeki,
terlikli ayaklardan çıkan "şip, şip" sesleri ile bir kalabalıklaşma oluşmuştu Cennetü’l- Baki'nin önünde.
Hemen alt katta Cenâze yıkanan bölüm vardı, ve orası devamlı açık ve çalışmakta idi.
Bu kez bu kadar yakından tanık olduğuma şaşırmadım,
çünkü artık hiçbirşeyin boşuna olmadığını iyice öğrenmiştim.
ve sadece bakmakla kalmayıp görmem gerekenler olduğunun idarki ile İZ'lemeye başladım.
Yeşil örtüler içerisinde,
bizdeki gibi tabuta konulmadan,
omuzlar üzerinde birisini çıkarmışlardı gasilhâne bölümünden.
durdum ardından dua ettim.
Kalabalık Cennetü’l- Baki'ye girinceye kadar da arkalarından durup izledim.
Kadınların girmesine izin olmayan bu Kutlu istirahatgâh'ı dışarıdan dualar ile ziyaret etmeye artık alışmıştım.
Yine öyle yaptım.
Orada kâim bulunan yetmiş Uhud Şehidimizi, Hz. Fatımatü'z- Zehrâ Annemizi,
Hz. Aişe, Hz. Hamza Hz.Hasan ve Hz. Hüseyin Efendilerimiz, ve pek çok Sahabe-i Kiram ve Ehl-i Beyti Kiram
Hazretlerini bildiklerim kadarı ile ismen, bilemediklerimi imâ'en anıp ziyaret ettim.
*
Hemen ardından gelen günün sabah namazından sonra Yeşil Kubbe'nin tam karşısında toplanan grubumuz
geldiğimizden bu yana âdetimiz olduğu gibi,
Resul-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'e
Hz. Ebu Bekir Radıyallahu Anh ve Hz. Ömer Radıyallahu Anh Efendilerimiz
ve cümle Ehl-i Beyt-i Kiram ve Sahabe-i Kiram Hazeratına YâSîN-i Şerif okuyup,
dualar ve münâcaatlar ile hediyeler takdim ettikten sonra, Kafilemizin başkanı olan Hocaefendi konuşmaya başladı:
"Dün bir kardeşimizi buraya ebedî olarak saadet içerisinde bulunacağı istirahatgâhı olarak defnettik!" dedi.
Hüzünlü ama duygulu idi.
Sonra o şahısın durumu ve hikayesini anlattı bize.
Yaşlıca birisi olan bu amcamız, elden geldiğince tasarruf ederek bu sene bu beldelere muhakkak gelmek istemiş.
bir torba dolusu parasını görevlilelere uzatıp:
"Ne yapın edin beni oraya götürün, işte param bu, param kadar götürün yinede götürün!" demiş.
yetmeyen kısmını hocalar aralarında denkleştirmişler sonra,
ve o amcayı kafileye dahil etmişler.
İşte o amcamız, bir ay Ramazan orucunu tutup,
Bayram Namazını da kılıp,
Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz ile de bayramlaştıktan sonra,
bir namaz sırasında emâneti teslim edivermiş.
Yani Canı bayram etmiş.
Artık Hür olmuş ruhu.
Ölmek için ne güzel bir yer ve, ne güzel bir zamandı.
herkes duygulanmış ağlarken, içimden kendim ve cümle Ehl-i iman için de benzer bir akıbet dua etmekteydim.
Sonra Hoca şu sözleri ekledi konuşmasına,
ki aynı sözleri Hira dağında işitmiştim ilk.
Ve her hücreme kadar irkilmiştim:
"Buraya parası çok olanlar gelemiyor,
çok zengin olanlar gelemiyor,
sağlık sıhhat güzelik makam şöhret getirmiyor buraya insanı.
Buraya Aşkı olanlar gelebiliyor.
Dâvet edilenler geliyor.
Dâvete icâbet ettirilenler geliyor.
Ki; buraya üç şekilde dâvet alır insan.
Allahu zü’l- celâl'in dâvet ettikleri gelir, onlar geri dönmezler. Burada kalırlar, emâneti teslim ederler.
Resulullah sallallahu aleyhi ve sellemin dâvet ettikleri gelir. Onlar ise MuhaMMedî bir ahlak üzere dönüşür, güzelleşir dönerler.
Gittikleri her yere Rasulî Güzellikleri taşırlar, ibret ve numûne olurlar.
Bir de Şeytanın dâvet ettikleri gelir. O da bir dâvetçidir ve kendisine itaat edecekleri dâvet etmekle me’murdur.
Onun dâvetine icâbet edenler ise, burada o kötü huy ve ahlaklarını sergilerler, daha da pekiştirirler,
çarşı pazarı tavaf eder dururlar. ve öylece geri dönerler.
Siz kendinize bakın kimin dâvetine uymuş misâfirlersiniz.
Ve döndüğünüzde hangi hal üzere devam edeceksiniz.
Gayret daima bizdendir, Rabbim Hakk ile Hayrlar vere inşallah!". Âmin!.
Bu ve pekçok sözleri ve olayları eksiksiz size (BİZ'e) aktarabilmek için daima pür dikkat izledim gözledim herşeyi.
Yapılanları gözledim, yaptıklarımı ANlamaya çalıştım.
Belki çok ibadetler içerisinde olamadım ama tefekkür ve duadan da hiç ayrılmadım elhamdülillah!.
Çünkü orası DUÂ idi.
Adı DUÂ olacak kadar DUÂ'nın yeri idi.
Rabbim dualarımı ve dualarımızı Hakk ile Kabul etsin inşaallah. Âmin!.
Yine yazacağım inşaallah, yazmak yaşamakdan daha zor.
Rabbim kolaylaştırsın inşaallah Âmin!.
aslında tam olarak ve doğrudan kendi ölümü için hazırlık süresi yaşamakta galiba.
doğumumuz ve ölümümüz arasında her yaşadığımız AN'ı
İlm'en-İrade'en-İdrak'en-İştirak'en FARK'ında olarak İZ'leme şansımız olursa eğer,
Bedenen-Nefsen-Kalben-Ruhen bir tekâmül aşamaları içerisinde seyr-ü sefer'de olduğumuzu görebiliyoruz.
Nihayeti olmayan bir varlığımızın, dünya misâfirhânesi imtihanı alanındayız şu an.
EFEM baht'iyar bir kuş idi.
Şarkıları Merhamet ve Muhabbet ehli sevgili Kulihvani Hocamız tarafından bizzat dinlendi ve duyuldu.
Canı bayram edenlerden olan EFEM'e sonsuz sevgi ve selâmlar ederim.
Can Hocam, sizin de bu ayrılıştan mahzun olmamanız için Rabbime dua ederim inşaallah.
*
Ramazan-ı Şerif Ayı boyunca,
toplamda 38 gün süren sihirli ve büyüleyici bir misâfirlik içerisinde idim.
Mescid-i Haram ve Mescid-i Nebevî'nin bu seneki kutlu misâfirleri kafilesine dahil edilmiş idim.
ve halen de "benden daha sevinçli ve mutlu bir can yoktur" duygusundayım.
(Hiç ayırmadan cümle kardeşlerimin muhakkak ziyaret etmelerini ve
böylesi kutlu bir kavuşmayı yaşamalarını can-ı gönlümle dua ve niyaz etmekteyim.)
Çok sayıda müslüman kudsallarımız olan bu mübârek beldelere İzn-i İlahî ve Lütf-u İlahî ile sevkolunmuşlardık.
Pekçoğu defalarca gelmiş, bazımızda ilk defa teşrif etmiştik.
defalarca ziyaret eden ve ilk defa kavuşan herkes elbetteki benzer ve benzemez sayısız AN'lar yaşadık.
Zaman içerisinde Kuvvet-i kelâmımca hepsini sitemizde aktarıp paylaşmak niyet ve duasındayım inşaallah. Ve Âmin!.
Şimdi sırası ve zamanı olduğu için bir Bayramda, bir Can Bayramını kaydedeyim.
Her vakit namazının ardından muhakkak Cen3aze Namazı kılınmakta Mescid-i Haram ve Mescid-i Nebevî'de.
Devamlı iştirak etmeye gayret ettik.
Hayatımda sadece 1 defa Cenâze namazı kılmış olmak eksikliğimi giderdiği için Rabbime sonsuz şükürler etmekteyim.
Çünkü Cenâze Namazı kılmak bizim önemli görevlerimizden ve müslümanın müslüman üzerindeki Haklarından.
Aslında her Cenâze namazı kılışımızda, kendi Cenâze Namazımız için bir fidan ekmekteydik,
Bir tohum vermekteydik toprağa,
Taa ki kendi Can Bayramımızı kutlayıp, tebriklemeye (namazımızı kılmaya) daha çok kardeşimiz iştirak etsinler.
ve onlar çoğaldıkça ve hüsn-ü zanlar bildirdikçe,
bu Hüsn niyet ve zanlar vesilesi ile Kabrimizdeki huzur ve saadetimiz Âlâ olsun. İnşaallah!.
Hem aslında “Can Bir” di ya,
ve o dünyadan geçen Can'da Biz'den ayrı değildi.
Orada kendimizi, kendimizden bir parça ve cüz’ü görememek körlüğünden kurtulmamızın da en muhteşem yolu,
cenâzesinde namazını kılmaya iştirak etmemizdi.
Secdesiz Namazlarımızın Hüsn-ü şehâdetler ile kılınması duasıyla Rabbime sığınırım.
*
Bayramın ikinci günü yatsı namazını Mescid-i Nebevî'de,
Cennetü’l- Bâki cephesinde kılmış idik.
Ardından Cenâze Namazını da kıldık.
Dua ve tesbihatın ardından, yerimizden kalkacağımız sırada,
son derece doğal bir telaş, ama huzurlu ve sükunetli bir hızlı adımlar şeklindeki,
terlikli ayaklardan çıkan "şip, şip" sesleri ile bir kalabalıklaşma oluşmuştu Cennetü’l- Baki'nin önünde.
Hemen alt katta Cenâze yıkanan bölüm vardı, ve orası devamlı açık ve çalışmakta idi.
Bu kez bu kadar yakından tanık olduğuma şaşırmadım,
çünkü artık hiçbirşeyin boşuna olmadığını iyice öğrenmiştim.
ve sadece bakmakla kalmayıp görmem gerekenler olduğunun idarki ile İZ'lemeye başladım.
Yeşil örtüler içerisinde,
bizdeki gibi tabuta konulmadan,
omuzlar üzerinde birisini çıkarmışlardı gasilhâne bölümünden.
durdum ardından dua ettim.
Kalabalık Cennetü’l- Baki'ye girinceye kadar da arkalarından durup izledim.
Kadınların girmesine izin olmayan bu Kutlu istirahatgâh'ı dışarıdan dualar ile ziyaret etmeye artık alışmıştım.
Yine öyle yaptım.
Orada kâim bulunan yetmiş Uhud Şehidimizi, Hz. Fatımatü'z- Zehrâ Annemizi,
Hz. Aişe, Hz. Hamza Hz.Hasan ve Hz. Hüseyin Efendilerimiz, ve pek çok Sahabe-i Kiram ve Ehl-i Beyti Kiram
Hazretlerini bildiklerim kadarı ile ismen, bilemediklerimi imâ'en anıp ziyaret ettim.
*
Hemen ardından gelen günün sabah namazından sonra Yeşil Kubbe'nin tam karşısında toplanan grubumuz
geldiğimizden bu yana âdetimiz olduğu gibi,
Resul-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'e
Hz. Ebu Bekir Radıyallahu Anh ve Hz. Ömer Radıyallahu Anh Efendilerimiz
ve cümle Ehl-i Beyt-i Kiram ve Sahabe-i Kiram Hazeratına YâSîN-i Şerif okuyup,
dualar ve münâcaatlar ile hediyeler takdim ettikten sonra, Kafilemizin başkanı olan Hocaefendi konuşmaya başladı:
"Dün bir kardeşimizi buraya ebedî olarak saadet içerisinde bulunacağı istirahatgâhı olarak defnettik!" dedi.
Hüzünlü ama duygulu idi.
Sonra o şahısın durumu ve hikayesini anlattı bize.
Yaşlıca birisi olan bu amcamız, elden geldiğince tasarruf ederek bu sene bu beldelere muhakkak gelmek istemiş.
bir torba dolusu parasını görevlilelere uzatıp:
"Ne yapın edin beni oraya götürün, işte param bu, param kadar götürün yinede götürün!" demiş.
yetmeyen kısmını hocalar aralarında denkleştirmişler sonra,
ve o amcayı kafileye dahil etmişler.
İşte o amcamız, bir ay Ramazan orucunu tutup,
Bayram Namazını da kılıp,
Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz ile de bayramlaştıktan sonra,
bir namaz sırasında emâneti teslim edivermiş.
Yani Canı bayram etmiş.
Artık Hür olmuş ruhu.
Ölmek için ne güzel bir yer ve, ne güzel bir zamandı.
herkes duygulanmış ağlarken, içimden kendim ve cümle Ehl-i iman için de benzer bir akıbet dua etmekteydim.
Sonra Hoca şu sözleri ekledi konuşmasına,
ki aynı sözleri Hira dağında işitmiştim ilk.
Ve her hücreme kadar irkilmiştim:
"Buraya parası çok olanlar gelemiyor,
çok zengin olanlar gelemiyor,
sağlık sıhhat güzelik makam şöhret getirmiyor buraya insanı.
Buraya Aşkı olanlar gelebiliyor.
Dâvet edilenler geliyor.
Dâvete icâbet ettirilenler geliyor.
Ki; buraya üç şekilde dâvet alır insan.
Allahu zü’l- celâl'in dâvet ettikleri gelir, onlar geri dönmezler. Burada kalırlar, emâneti teslim ederler.
Resulullah sallallahu aleyhi ve sellemin dâvet ettikleri gelir. Onlar ise MuhaMMedî bir ahlak üzere dönüşür, güzelleşir dönerler.
Gittikleri her yere Rasulî Güzellikleri taşırlar, ibret ve numûne olurlar.
Bir de Şeytanın dâvet ettikleri gelir. O da bir dâvetçidir ve kendisine itaat edecekleri dâvet etmekle me’murdur.
Onun dâvetine icâbet edenler ise, burada o kötü huy ve ahlaklarını sergilerler, daha da pekiştirirler,
çarşı pazarı tavaf eder dururlar. ve öylece geri dönerler.
Siz kendinize bakın kimin dâvetine uymuş misâfirlersiniz.
Ve döndüğünüzde hangi hal üzere devam edeceksiniz.
Gayret daima bizdendir, Rabbim Hakk ile Hayrlar vere inşallah!". Âmin!.
Bu ve pekçok sözleri ve olayları eksiksiz size (BİZ'e) aktarabilmek için daima pür dikkat izledim gözledim herşeyi.
Yapılanları gözledim, yaptıklarımı ANlamaya çalıştım.
Belki çok ibadetler içerisinde olamadım ama tefekkür ve duadan da hiç ayrılmadım elhamdülillah!.
Çünkü orası DUÂ idi.
Adı DUÂ olacak kadar DUÂ'nın yeri idi.
Rabbim dualarımı ve dualarımızı Hakk ile Kabul etsin inşaallah. Âmin!.
Yine yazacağım inşaallah, yazmak yaşamakdan daha zor.
Rabbim kolaylaştırsın inşaallah Âmin!.
- gullale
- Özel Üye
- Mesajlar: 1362
- Kayıt: 16 Oca 2008, 02:00
Re: brsbrs ZEVKleriM
Okyanus yürekli kardeşim, öyle dillendirmekte öyle ANlatmaktasın ki orada OLduran, YAŞAtan HAYYat dolu ifâdeler bunlar... YAŞAnan yalan olmamış ki dillenen HAYYat vermekte, YAŞAtmakta çok şükür. Yazını aç bir insanın iştahla yediği yemek gibi, SU-SUz bir insanın kana kana içtiği SU gibi büyük bir mânâ açlığına tayyib taam edercesine haz haz OKUdum. Çok şükür, gÖZün gÖZüm oldu, gÖRDÜM, SEYRettim, bi'l-vâki' YAŞAmış gibi OLdum RABBim senden dâimen râzı ola. Kendi BEDENim ve NEFSim İÇinde gitsem bu denli ERemezdim mânâsına... Mubârek ola, makbûl ola, meşhûd ola in şâe ALLAH!
2006 Nisan ayında bana da ihsan olunmuştu ziyâret... Kul İhvânî PÎRimi tanımadan evvel... ORAlara Onun ta'lim ve tedrisâtından geçERek gitmenin fazîleti bAŞKa... Bir daha nasîb olur mu bilmiyorum. OLsa mânâsına ER-ER miyim bilmiyorum... Nerede OLursam OLayım bu AŞK bu feyz bu takvâ ile becerebilir miyim bilmiyorum... Niyazlarım çâresiz benliğimin âcizliğinde. SUSmalı...
Annenin ve senin güzel gönlünüze es-SELÂM selâmeti HABÎBULLAH MuHABBEti dilerim.
- simurg
- Özel Üye
- Mesajlar: 928
- Kayıt: 01 Haz 2009, 02:00
Re: brsbrs ZEVKleriM
Senin de o çok güzel ve müstesnâ gönlüne, gönlümüzden gönlümüzce
Ve Aleykum Es-SELÂM ve Selâmet-i HABİBULLAH inşaallah güllale Can'ım..
Kâbe'nin resmini gördüğümde,
önceye nazaran farklı hisler içerisine girmekteyim,
yukarıda ki resime de aynı duygular ile baktım.
Çok yakınen görüşmüş, halleşmiş, biribirinden hoşnut kalmış,
ve özlemeye başlamış iki dostun biribirine bakması gibi bakmaktayım
gördüğüm her Kâbe resmine.
İnşaallah Beytullah'da Biz'im için aynı duygular içerisindedir. Âmin!.
Yaşadığım bir hatıramı yeri gelmiş iken aktarayım inşaallah.
*
Her sabah ki gibi, sahurdan sonra Sabah Namazı için Mescid-i Harama gitmiş idik,
yanımda yeni tanıdığım ve çok sevdiğim kardeşim ve arkadaşım bir hanım vardı.
O Hacerü'l- Esved'e yaklaşamamış, dokunamamış,
ama bunun telâfisi içinde çok süper bir yol bulmuştu kendince.
Bana dedi ki: "Bu sabah Namaz için tam Hacerü'l- Esved'in karşısındaki hanımlar bölümünde en önde yer tutalım. ve Namazda herkes rüku için eğildiğinde, Biz biraz bekleyerek eğilelim,
o sırada birazcık olsun Hacerü'l- Esved ile göz göze gelelim"
"Peki" dedim.
Kalbim o AN'a kadar şöyle söylemekteydi.
"Sen Hacerü'l- Esved'i çok yakından göremiyorsan da, o nasıl olsa seni daima görmekte,
ve bu kâfi, uzaktan sevmek sevmelerin en güzeli değil mi zâten"
tarzında kendimce teselli ve bahâne sözlerini tekrar etmekteydi.
Arkadaşımın dediği gibi yaptık, uzun beklemeleri göze alıp,
görevliler tarafından oradan uzaklaştırılma çabalarını atlatıp
yerimizi sabitledik.
Tam Hacerü'l- Esved'in karşısında, merdiven basamaklarının az gerisinde Ezan ile beraber ayaklandık.
Namaz kılacak kadar yerimiz de mevcuttu.
planladığımız gibi bir namaz kılmayı beklerken ise umulmadık şeyler olmaya başladı.
Arkadan kalabalık bir gurup hanım gelip ortalığı karıştırdı,
herkesi itekleyip kendilerine yer açmaya çalışırken biz arkadaşım ile ayrıldık.
o nisbeten namaz kılabileceği, dar da olsa bir tarafa kaydırıldı,
beni ise arkamdan öyle çok kuvvetle ve ısrarla öne doğru kaydırdılar ki,
merdivenlerin basamaklarından bir bir aşağı indim,
basamakların ortasında sadece ayakta durabileceğim kadar bir yerde kalakaldım.
ne eğilecek yer, nede secde için imkan vardı.
O bulunduğum yerde asla bir namaz kılınamazdı.
İçimden çok hüzünlendim.
Arkama baktım bir Türk Hanım olanca cüssesi ile oturmuş namaz kılacak,
"Eğer oturarak namaz kılacaksanız yer değişelim, benim bulunduğum yerde oturabilirsiniz,
ben burada namaz kılamam, oturarak namaz kılmayı da bilmiyorum" dedim
"Hayır olmaz burada duracağım" dedi.
Sonradan arkadaşımın söylediğine göre namazda kılmamış, resim çekmiş namaz boyunca.
İşte bu şekilde iken İmam Tekbir aldı,
Kıyam'da namaza durduk.
Ben de bulunduğum yerde Namaza girdim ve öylece durmaya başladım.
herkes namaz kılarken bende aklım, kalbim, dilim ile namazı kılmaktaydım,
ama dâima kıyamda idim,
hem mecburiyetten, hem yapabileceğim başka bir şey olmadığından, hemde tek seçenek bu olduğu için öyle davranmıştım.
Bütün namaz boyunca, iki rekatta olsa,uzun sûreler okunduğu için hayli zaman süren namaz boyunca
Hacerü'l- Esved ile karşılıklı Biribirimize baktık durduk.
çok mahzundum, üzülmüştüm, ama tüm vechim, gözlerim, kalbim hepsi Hacerü'l- Esved'e kilitlenmişti.
Neredeyse gözümü bile kırpmadan bakarak, kalbimden de onunla konuşarak sürdü namaz.
İmam selâm verdiğinde bende selâm verdim.
Arkadaşıma,
"Hadi şu kenarda yeniden kılayım ben namazımı, çünkü bedenim namaz kılmadı" dedim.
o ise,
"Hacerü'l- Esved seni hiç unutmayacak, hemde hiç!" dedi bana.
Böyle düşünmemiştim ama sonsuz mesud ve mest oldum.
Çünkü bende O'nu hiç unutmayacaktım ve beni unutmaması düşüncesinden daha fazla isteyebileceğim bir şey de olamazdı.
Uzun iki rekat namaz boyunca selâmlaşmış ve Biribirimizden başkasını odaklamamıştık.
Yaşadığım en rafine, en sıradışı, en muhteşem BİR olma duygusunu sözle anlatmama imkan yok.
Ve bu dahi bir Mucize-i Rabbanî, Lütf-u İlahî idi.
Rabbimin kulunu okşaması, şımartması, sevindirmesi ancak böyle bir şekilde olabilirdi ve
lâyık olmadığım halde, ancak Nâil edilmek ile ikrama kavuşmuş olandım.
Ben hamd etmeyeyim de kimler etsin.
Sonsuz şükürler olsun Rabbime, Elhamdülillahirabbülâlemin. Âmin!.
Ve Aleykum Es-SELÂM ve Selâmet-i HABİBULLAH inşaallah güllale Can'ım..
Kâbe'nin resmini gördüğümde,
önceye nazaran farklı hisler içerisine girmekteyim,
yukarıda ki resime de aynı duygular ile baktım.
Çok yakınen görüşmüş, halleşmiş, biribirinden hoşnut kalmış,
ve özlemeye başlamış iki dostun biribirine bakması gibi bakmaktayım
gördüğüm her Kâbe resmine.
İnşaallah Beytullah'da Biz'im için aynı duygular içerisindedir. Âmin!.
Yaşadığım bir hatıramı yeri gelmiş iken aktarayım inşaallah.
*
Her sabah ki gibi, sahurdan sonra Sabah Namazı için Mescid-i Harama gitmiş idik,
yanımda yeni tanıdığım ve çok sevdiğim kardeşim ve arkadaşım bir hanım vardı.
O Hacerü'l- Esved'e yaklaşamamış, dokunamamış,
ama bunun telâfisi içinde çok süper bir yol bulmuştu kendince.
Bana dedi ki: "Bu sabah Namaz için tam Hacerü'l- Esved'in karşısındaki hanımlar bölümünde en önde yer tutalım. ve Namazda herkes rüku için eğildiğinde, Biz biraz bekleyerek eğilelim,
o sırada birazcık olsun Hacerü'l- Esved ile göz göze gelelim"
"Peki" dedim.
Kalbim o AN'a kadar şöyle söylemekteydi.
"Sen Hacerü'l- Esved'i çok yakından göremiyorsan da, o nasıl olsa seni daima görmekte,
ve bu kâfi, uzaktan sevmek sevmelerin en güzeli değil mi zâten"
tarzında kendimce teselli ve bahâne sözlerini tekrar etmekteydi.
Arkadaşımın dediği gibi yaptık, uzun beklemeleri göze alıp,
görevliler tarafından oradan uzaklaştırılma çabalarını atlatıp
yerimizi sabitledik.
Tam Hacerü'l- Esved'in karşısında, merdiven basamaklarının az gerisinde Ezan ile beraber ayaklandık.
Namaz kılacak kadar yerimiz de mevcuttu.
planladığımız gibi bir namaz kılmayı beklerken ise umulmadık şeyler olmaya başladı.
Arkadan kalabalık bir gurup hanım gelip ortalığı karıştırdı,
herkesi itekleyip kendilerine yer açmaya çalışırken biz arkadaşım ile ayrıldık.
o nisbeten namaz kılabileceği, dar da olsa bir tarafa kaydırıldı,
beni ise arkamdan öyle çok kuvvetle ve ısrarla öne doğru kaydırdılar ki,
merdivenlerin basamaklarından bir bir aşağı indim,
basamakların ortasında sadece ayakta durabileceğim kadar bir yerde kalakaldım.
ne eğilecek yer, nede secde için imkan vardı.
O bulunduğum yerde asla bir namaz kılınamazdı.
İçimden çok hüzünlendim.
Arkama baktım bir Türk Hanım olanca cüssesi ile oturmuş namaz kılacak,
"Eğer oturarak namaz kılacaksanız yer değişelim, benim bulunduğum yerde oturabilirsiniz,
ben burada namaz kılamam, oturarak namaz kılmayı da bilmiyorum" dedim
"Hayır olmaz burada duracağım" dedi.
Sonradan arkadaşımın söylediğine göre namazda kılmamış, resim çekmiş namaz boyunca.
İşte bu şekilde iken İmam Tekbir aldı,
Kıyam'da namaza durduk.
Ben de bulunduğum yerde Namaza girdim ve öylece durmaya başladım.
herkes namaz kılarken bende aklım, kalbim, dilim ile namazı kılmaktaydım,
ama dâima kıyamda idim,
hem mecburiyetten, hem yapabileceğim başka bir şey olmadığından, hemde tek seçenek bu olduğu için öyle davranmıştım.
Bütün namaz boyunca, iki rekatta olsa,uzun sûreler okunduğu için hayli zaman süren namaz boyunca
Hacerü'l- Esved ile karşılıklı Biribirimize baktık durduk.
çok mahzundum, üzülmüştüm, ama tüm vechim, gözlerim, kalbim hepsi Hacerü'l- Esved'e kilitlenmişti.
Neredeyse gözümü bile kırpmadan bakarak, kalbimden de onunla konuşarak sürdü namaz.
İmam selâm verdiğinde bende selâm verdim.
Arkadaşıma,
"Hadi şu kenarda yeniden kılayım ben namazımı, çünkü bedenim namaz kılmadı" dedim.
o ise,
"Hacerü'l- Esved seni hiç unutmayacak, hemde hiç!" dedi bana.
Böyle düşünmemiştim ama sonsuz mesud ve mest oldum.
Çünkü bende O'nu hiç unutmayacaktım ve beni unutmaması düşüncesinden daha fazla isteyebileceğim bir şey de olamazdı.
Uzun iki rekat namaz boyunca selâmlaşmış ve Biribirimizden başkasını odaklamamıştık.
Yaşadığım en rafine, en sıradışı, en muhteşem BİR olma duygusunu sözle anlatmama imkan yok.
Ve bu dahi bir Mucize-i Rabbanî, Lütf-u İlahî idi.
Rabbimin kulunu okşaması, şımartması, sevindirmesi ancak böyle bir şekilde olabilirdi ve
lâyık olmadığım halde, ancak Nâil edilmek ile ikrama kavuşmuş olandım.
Ben hamd etmeyeyim de kimler etsin.
Sonsuz şükürler olsun Rabbime, Elhamdülillahirabbülâlemin. Âmin!.
- Gariban
- Moderatör
- Mesajlar: 2834
- Kayıt: 25 Tem 2007, 02:00
Re: brsbrs ZEVKleriM
Sevgili Simurg can,
Mühteşem, Mübarek ve Mukaddes bir ikrama nail olup yaşamışsınız hamdolsun.
Insanların orada iki kutupta belirmeleri gayet normal. O bölge, sizin gibi yaşayan kardeşlerimizden öğrendiklerimle
sanki sıcak bir demlik içine girmek gibi. Demliğin içine giren akıllar sallama demlik poşeti gibiler. Poşetlerinde ne varsa
oradaki hararet ve sıcak su ile onu maksimum halde zuhur etttiriyorlar. Bencillerse bencillikleri ortada, hayr sever ve cömertlerse cömertliklerini ortaya döküyorlar. Hani konuşurken içini saklayan birisine "Hah şimdi rengin belli oldu senin!" derler ya, işte o renk orda kuvvetle açığa çıkmakta demekki. Hacerü’l- Esved'e dair Hz.Ömer radiyallahu anhu'ya Resulullah Sallallahu aleyhi ve sellem efendimiz hatırladığım kadarıyle :"Ya Ömer sen cüsseli bir kişisin, eğer dokunamazsan uzaktan selâm ver geç!" diyerek bunun başkalarını ezmeden yapılmasının önemini ortaya koymuştur. İnsanların galeyana gelmelerinin sebebide işte o renklerinin şiddetle orda ortaya çıkışından başka bir şey olmasa gerek. Kimi insan kendi kişisel cennetine materyal toplamak için gitmekte olduğundan şahsî mülkiyetlerinden çevrelerine bir şey vermek yahut bu mülkiyeti çoğaltacağını düşündüğü zahirî ibadet fırsatlarını değerlendirip başkalarına kaptırmamak ve mahrum kalmamak maksadı ile çevrelerine karşı her türlü bencilliği sergilemekteler. Oysa ki sizinde çok iyi bildiğiniz gibi oruç tutupta sevaplarını ana, babalarına , eşlerine ve kalblerine ilk gelen dostlarına hediye ederek sevabları biriktirip yığma düşüncesi taşımayan, başkalarını kendilerine tercih eden bize ALLAH ve RESULÜ sallallahu aleyhi ve sellem yeter diyen, mülkün yegâne sahibinin ALLAH celle celâluhu olduğunu bilen, öyle cömert ve çevresine karşı El-Vehhâb ismi şerifince hareket eden insanlarda var. Geleni ve kendilerinden zuhur edeni hibe etmekteler. Onlar Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem efendimizin hesabı ve şerefine hareket ettiklerinden, kendilerine pay çıkarıp ona benlikle sahip olma endişesi içinde olmazlar. Anlattıklarınızdan gördüğüm kadarıyle bunları orada yaşamışsınız ne güzel. Ezilip itilerek sıranızı ve yerinizi orada kaybetmeniz sizi başkalarına karşı merhamet göstermeyen hoyrat kişlerden ayıran bir filtre gibi olmuş. Böyledir zaten bir olay olur fiilleriyle hemen ayırı verir insanları. Hayvan börtü-böcek bile öldürmenin yasak olduğu bölgelerde insanlar birbirini ezmeye çalışır. İnkisar Allah'a yaklaştırır başınızdan geçen durumda sizde böyle bir hal oluşturmuş inşa'ALLAH.
Bizde uzun yıllar sonra ilk ramazan bayramımızı ülkemizde tadarken, çevremizdeki komşularımızdan Nermin Teyze'nin buna benzer anlatımlarıyla irkildik. Yaşlı Nermin teyze şöyle dedi:
“Kafam esti atladım Eyüp Sultan hz.nin türbesine gittim ordanda simit sarayına girdim güzel bir kahvaltı ettim, ayaklarım şişik zaten ağrıyordu zor ayakta durmaktayım. Câmide içerde namaz kılacak bir boşluk bulmuştum, tam namaza duracaktım arkamdan başka bir kadın geldi: "Ordan çıksanızda ben namazımı kılsam!" dedi. Bende: "Benim ayaklarım şiş kızım, namazımı kılmadan buradan kalkamam!" dedim. Sonra o kadın bana: "Ama senin ayakların çıplak, namazın kabul olmaz, çıksen ben kılayım orda" demesin mi şaşırdım kaldım!..
Es Selâm ve Sevgiyle
garibAN
Mühteşem, Mübarek ve Mukaddes bir ikrama nail olup yaşamışsınız hamdolsun.
Insanların orada iki kutupta belirmeleri gayet normal. O bölge, sizin gibi yaşayan kardeşlerimizden öğrendiklerimle
sanki sıcak bir demlik içine girmek gibi. Demliğin içine giren akıllar sallama demlik poşeti gibiler. Poşetlerinde ne varsa
oradaki hararet ve sıcak su ile onu maksimum halde zuhur etttiriyorlar. Bencillerse bencillikleri ortada, hayr sever ve cömertlerse cömertliklerini ortaya döküyorlar. Hani konuşurken içini saklayan birisine "Hah şimdi rengin belli oldu senin!" derler ya, işte o renk orda kuvvetle açığa çıkmakta demekki. Hacerü’l- Esved'e dair Hz.Ömer radiyallahu anhu'ya Resulullah Sallallahu aleyhi ve sellem efendimiz hatırladığım kadarıyle :"Ya Ömer sen cüsseli bir kişisin, eğer dokunamazsan uzaktan selâm ver geç!" diyerek bunun başkalarını ezmeden yapılmasının önemini ortaya koymuştur. İnsanların galeyana gelmelerinin sebebide işte o renklerinin şiddetle orda ortaya çıkışından başka bir şey olmasa gerek. Kimi insan kendi kişisel cennetine materyal toplamak için gitmekte olduğundan şahsî mülkiyetlerinden çevrelerine bir şey vermek yahut bu mülkiyeti çoğaltacağını düşündüğü zahirî ibadet fırsatlarını değerlendirip başkalarına kaptırmamak ve mahrum kalmamak maksadı ile çevrelerine karşı her türlü bencilliği sergilemekteler. Oysa ki sizinde çok iyi bildiğiniz gibi oruç tutupta sevaplarını ana, babalarına , eşlerine ve kalblerine ilk gelen dostlarına hediye ederek sevabları biriktirip yığma düşüncesi taşımayan, başkalarını kendilerine tercih eden bize ALLAH ve RESULÜ sallallahu aleyhi ve sellem yeter diyen, mülkün yegâne sahibinin ALLAH celle celâluhu olduğunu bilen, öyle cömert ve çevresine karşı El-Vehhâb ismi şerifince hareket eden insanlarda var. Geleni ve kendilerinden zuhur edeni hibe etmekteler. Onlar Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem efendimizin hesabı ve şerefine hareket ettiklerinden, kendilerine pay çıkarıp ona benlikle sahip olma endişesi içinde olmazlar. Anlattıklarınızdan gördüğüm kadarıyle bunları orada yaşamışsınız ne güzel. Ezilip itilerek sıranızı ve yerinizi orada kaybetmeniz sizi başkalarına karşı merhamet göstermeyen hoyrat kişlerden ayıran bir filtre gibi olmuş. Böyledir zaten bir olay olur fiilleriyle hemen ayırı verir insanları. Hayvan börtü-böcek bile öldürmenin yasak olduğu bölgelerde insanlar birbirini ezmeye çalışır. İnkisar Allah'a yaklaştırır başınızdan geçen durumda sizde böyle bir hal oluşturmuş inşa'ALLAH.
Bizde uzun yıllar sonra ilk ramazan bayramımızı ülkemizde tadarken, çevremizdeki komşularımızdan Nermin Teyze'nin buna benzer anlatımlarıyla irkildik. Yaşlı Nermin teyze şöyle dedi:
“Kafam esti atladım Eyüp Sultan hz.nin türbesine gittim ordanda simit sarayına girdim güzel bir kahvaltı ettim, ayaklarım şişik zaten ağrıyordu zor ayakta durmaktayım. Câmide içerde namaz kılacak bir boşluk bulmuştum, tam namaza duracaktım arkamdan başka bir kadın geldi: "Ordan çıksanızda ben namazımı kılsam!" dedi. Bende: "Benim ayaklarım şiş kızım, namazımı kılmadan buradan kalkamam!" dedim. Sonra o kadın bana: "Ama senin ayakların çıplak, namazın kabul olmaz, çıksen ben kılayım orda" demesin mi şaşırdım kaldım!..
Es Selâm ve Sevgiyle
garibAN
- kulihvani
- Site Admin
- Mesajlar: 12893
- Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00
Re: brsbrs ZEVKleriM
ZEVK 5067
Yeşil Türbe Tepesinde… cumâ ezanını DİNLE!
Arzu’s- semâvâtu’s- seba’.. sırr-ı SîNsin sen de İNLE!
Allahumme ente’s- SeLÂmu ve minkes’s- SeLÂm şeÂN..
seBBaha raKSında sistem.. şu ÂN “BİZ BİR-İZ” SEN-inle!..
24.08.12.. 21:13..
brsbrs.yşlcamii..
- kulihvani
- Site Admin
- Mesajlar: 12893
- Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00
Re: brsbrs ZEVKleriM
BUrsa > BUrası
cÂN-cEM’ CUrası
> AŞK KUr'ası.. YAZı TURası!..
ZEVK 5059
BİZde EZEL-EBED BâDE.. AŞK u MuhaBBet MiRaSı
ToHuM-TeCELLî TARLAsı.. MeŞK-i MuhaMMed MeR’aSı
RahmÂNiyyet–RahîMMiyyet. cÜMMle cEMM’ CAN kul ihvÂNi
BUrası BUrsa BİLene… TeKe TeK TeVHİD TeRaSı…
22.08.12.. 05:13..
brsbrs. tktk
cÂN-cEM’ CUrası
> AŞK KUr'ası.. YAZı TURası!..
ZEVK 5059
BİZde EZEL-EBED BâDE.. AŞK u MuhaBBet MiRaSı
ToHuM-TeCELLî TARLAsı.. MeŞK-i MuhaMMed MeR’aSı
RahmÂNiyyet–RahîMMiyyet. cÜMMle cEMM’ CAN kul ihvÂNi
BUrası BUrsa BİLene… TeKe TeK TeVHİD TeRaSı…
22.08.12.. 05:13..
brsbrs. tktk
- kulihvani
- Site Admin
- Mesajlar: 12893
- Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00
Re: brsbrs ZEVKleriM
ESinti..
Gökler mavi Bursa yeşil
Derdimiz renklerde değil
İki gÖZüm AHMED Çakır
RABBına RABBınla eğil!..
*
Gönül GÜLÜn ŞEYdâsı BİZ
mecNÛNu BİZ leyLÂsı BİZ
haCERRü’l- ESved gÖZ BeBek
KARA DONlu SEV-dÂsı BİZ!..
*
-> sıRR-ı SIFIRın SEfÂsı
vASL-ı vUSLatın vEfÂsı
cANımıza “tak!” ETTi yÂr
çARK-ı çİLE-nin cEfÂsı!..
*
yOLa ÇIKma kayguSUzla
yOLdaş Olma dUYguSUzla
-> DIŞarda KOKmasın diYE
BeBekler bELenir TUZ-la!..
*
kul ihvÂNi -> sÖZün HASı
kalb kazanı -> kafa TASı
RABBın sÖZü -> ReSÛL seSİ
-> TEVHİD PÂKlar piSi-paSı!..
04.10.12 04:20
brsbrs.. tktktrstkkmdtkkn..
benim doğduğum taşralı köyümde asırladır yeni doğan bebekler doğardoğmaz tuza belenir tuzlanırdı.. bebek basbas bağırsa da bu uygulanırdı..bundandır ki gelişigüzel düşünmeden konuşan ya da beceriksiz birisine anam: "TUZsuz!" derdi..
- kulihvani
- Site Admin
- Mesajlar: 12893
- Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00
Re: BUrası BUrsa ZEVKleriM
AŞK->NâR-ı TûR-sa GÜZelimm!
-> IŞI-ğı -> NûR-sa GÜZelimm!
ARA-KESitte -> “ahh!” ımm vAR!
BUrası -> BUrsa -> GÜZelimmm!
ZEVK 5148
“BİZ” i BİLmeyen BİLemez!!.. -> BAŞını TAŞa VURsa-da!
yüreğim -> YÂRin yANında -> BEDENim BUrda DURsa-da!
-> pejMüRDe – perişAN -> yalNız.. ıSSızlığın -> ıSSlığıSınn
güN DOĞarken -> güN BATıyor.. kul ihvÂNi bak -> Bursa-da!..
08.11.12 09:39
brsbrs.. tktktrstkksbzbrzhuu..
- nur-ye
- Özel Üye
- Mesajlar: 9092
- Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00
Re: BUrası BUrsa ZEVKleriM
keŞiŞ dağı!. haYY DOST!..
KeŞiŞ DaĞı, GÖRdüm/GELdim SıLÂMı
BaBa Bağın - Hasan Dağın seLÂMı
SAZım KIRık.. DİLe GELmez keLÂMı
Gönlüm KIRgın Gurbet ELde.. “GÜL!..” DEme!..
*
Muhanetin Defterini DÜRdüm DOST!
Gönül kervÂNımı SARPa SÜrdüm DOST!
Yürek YANgınını yeni GÖRdüm DOST!
“NErede DumÂNın.. NERde KÜL?:” DEme!..
*
SEVdirip AKLımı ALan DÜNyâda
SıRRımı SAHRaya SALLan DÜNyâda
ÇırılÇıplak KALdım YALan DÜNyada!.
“KIRAT YELEn GÜL YÜZüne TÜL!..” DEme!..
*
ŞaRTsız SEVgilimin DÜŞtüm ŞaRTına
Gönül GEMim Kayıp KOPtu FıRTına!.
TEKeTEK ÇEKildim.. SIRAT SıRTına!.
“KıtMİRin VaTaNı ÇİLE.. ÇÖL!.” DEme!..
*
YÂR-in BERRgüZÂRin YÂR-e VER-meden
AŞK BAŞıma BiNBiR Çorap ÖR-meden
ihvÂNi SeFÎLim YÂR-in GÖR-meden
“ÖLmeden ÖLdün ya!.. Yine ÖL!..” DEme!..
26.07.12 23:03.. 7 rmzn..
brsbrs.tmmtktktrstkkmz…
Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Mutü kable en temutü: Ölmeden önce ölünüz!” buyurmuştur.
(Aclunî, Keşfü’l-Hâfâ II-291-2669)
- nur-ye
- Özel Üye
- Mesajlar: 9092
- Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00
Re: brsbrs ZEVKleriM
Her şey VAKTi gelince ne güzel ÂNlaşılıyor. ŞİFÂlar diliyorum Büyük ANAmıza.kulihvani yazdı:
benim doğduğum taşralı köyümde asırladır yeni doğan bebekler doğardoğmaz tuza belenir tuzlanırdı.. bebek basbas bağırsa da bu uygulanırdı..bundandır ki gelişigüzel düşünmeden konuşan ya da beceriksiz birisine anam: "TUZsuz!" derdi..
Sene 1987 oğlum doğunca kayınvalidem kırk basmasın diye kırklamak istedi. O sıralarda bende otuz günlük lohusaydım. Kızkardeşim de doğum yapmıştı. gitmemiz de gerekiyordu. Kayın validem ''olmaz kırk basar'', ''Bizde adettir önce gerekenleri yapacağız!'' dedi. Dede adıda konduğundan oğlum sülalede ilk erkek evlattan oğul olarak SOY ADlarını sürdüreceğinden! çokta kıymetliydi.
Hiçde duymadığım bir şey olduğu için önce korktum, koca karı adetleri bunlar dedim Rahmetliye. Yapacağız deyincede el mahkum tabi büyüğümüze. Boynumuz kıldan ince!
BaBa annesimiz Dört yol ağzından topladığımız çer-çöpleri yaktı onlarla tütsüledi etrafı kem gözün NAZARı değmesin diye
sonra İbrahimi TUZa buladı bütün vucudunu KOKMAsın, sonra BALla balladı vucudunu güzel KOKsun diye
sonra banyo yaptırmak için hazırladığımız kovaya TUZ, ŞEKER koydu birde ALTIN yüzük, ALTIN gibi kıymetli olsun diye.
Besmele ile kırk tas su döktü kırkladı İbrahimi.
- der-ya
- Özel Üye
- Mesajlar: 853
- Kayıt: 29 Eki 2011, 07:01
Re: BUrası BUrsa ZEVKleriM
nur-ye yazdı: Besmele ile kırk tas suyu döktü kırkladı ibrahimi.
bu cümlenin sonu şöyle bitecek sANdım bir ÂN...
Besmele ile kırk tas suyu döktü kırkladı ibrahimi.
KIRKlara karışsın diye...
Besmele hürmetine HAYırlı ömür lutfetSİN RABBİMiz inşaALLAH...
sevgiyle
Eğer göğün yedi kat üstüne çıkmaksa niyetin, Aşktan güzel merdiven bulamazsın.
Eğer aşkı bulmaksa niyetin, Aramadan duramazsın. -
Yunus Emre.k.s
Eğer aşkı bulmaksa niyetin, Aramadan duramazsın. -
Yunus Emre.k.s
- nur-ye
- Özel Üye
- Mesajlar: 9092
- Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00
Re: BUrası BUrsa ZEVKleriM
SEVgili der-ya kardeşim güzel dileklerin CÜMlemizin çocukları için olsun إِن شَاء اللَّهُ
Seninde ifade ettiğin gibi BaBaannemizin NİYETi buydu sanırım. Eski toprak derler ya bildikleri birşey vardır muhakkak ''kulaktan kulağa dolma'' olarak günümüze kadar yayılıyor olsada, eylemin altındaki ÂNlam belli!
Seninde ifade ettiğin gibi BaBaannemizin NİYETi buydu sanırım. Eski toprak derler ya bildikleri birşey vardır muhakkak ''kulaktan kulağa dolma'' olarak günümüze kadar yayılıyor olsada, eylemin altındaki ÂNlam belli!
- der-ya
- Özel Üye
- Mesajlar: 853
- Kayıt: 29 Eki 2011, 07:01
Re: BUrası BUrsa ZEVKleriM
إِن شَاء اللَّهُ AMİNN ablam...
Ameller niyetlere göredir ya hani...
Elhamdülillah
........
Hz. Ali'den (a.s) Hikmetli Sözler
NİYET...
1. "Ameller niyetlerin meyveleridir."
2. "Niyet amelin esasıdır.""Niyetin güzelliği sevaba neden olur."
3. "Salih niyet iki amelden biridir."
4. "Halk hakkında güzel niyetle adaletli davranmak, tamahı azaltmak ve sakınmayı çoğaltmak üzere yardım dile."
5. "Batın pisliğinden, niyet bozukluğundan, aşağılık işlere bulaşmaktan ve arzulara aldanmaktan sakın."
6. "Kurtuluşa en yakın niyet salaha en yardımcı niyettir."
7. "Şüphesiz Allah-u Teala kullarından dilediğini güzel niyet ve salih batın sebebiyle cennete koyar."
8. "Şüphesiz niyeti bozukluktan temizlemek, amel eden kimseler için uzun süre çalışmaktan daha iyidir."
9. "Münezzeh olan Allah insanı itaati hususundaki niyetinin güçlü ve ayıpsız olmasını sevdiği gibi, insanlar hakkındaki niyetinin de güzel olmasını sever."
10. "Niyet bozulunca bela iner."
11. "Güzel niyetler ile isteklere ulaşılır."
12. "Niyeti bozukluktan temizlemek, amel edenler için uzun süre çabalamaktan daha zordur."
13. "Güzel niyet insanın temiz doğumuna (helalzade olduğuna) delalet eder."
14. "Güzel niyet arzulara ulaşmaya neden olur."
15. "Güzel niyet batının güzelliğidir."
16. "Güzel niyet batının selametindendir."
17. "Nice ameli niyet bozar.""Nice niyet amelden daha faydalıdır."
18. "İnsanın rızkı niyeti miktarıncadır."
19. "Kötü niyet gizli bir hastalıktır."
20. "Amelin salahı niyetin salahı iledir."
21. "Allah'ın ihsanı niyet miktarıncadır."
22. "Niyet bozulunca bereket kalkar."
23. "Nefsini güzel niyete ve güzel maksada alıştır ki isteklerin zafere ulaşsın."
24. "Maksadı kötü olanın (ahiretteki) giriş yeri de kötü olur."
25. "Niyeti kötü olan kimse arzularından alıkoymaz."
26. "Niyeti kötü olanın yoksulluğu sevindirir."
27. "İtaatlerde halis niyetini öne salmayan kimse sevaplara erişemez."
28. "Niyeti güzel olanın sevabı çoğalır, hayatı güzelleşir ve dostluğu farz olur."
29. "Niyeti güzel olan kimseye başarı yardım eder."
30. "Kötü batın belalardandır."
31. "Niyetin bozukluğu mutsuzluktandır."
32. "İnsanın hayatın güzelliğinden istediği her şeye ulaşması, yolun güvenli oluşu ve geniş rızık, güzel niyet ve geniş ahlak ile mümkündür."
33. "Niyeti olmayan kimsenin ameli yoktur."
34. "İlmi olmayan kimsenin niyeti yoktur."
35. "Salih amel sadece salih niyet ile kemale erer.
Ameller niyetlere göredir ya hani...
Elhamdülillah
........
Hz. Ali'den (a.s) Hikmetli Sözler
NİYET...
1. "Ameller niyetlerin meyveleridir."
2. "Niyet amelin esasıdır.""Niyetin güzelliği sevaba neden olur."
3. "Salih niyet iki amelden biridir."
4. "Halk hakkında güzel niyetle adaletli davranmak, tamahı azaltmak ve sakınmayı çoğaltmak üzere yardım dile."
5. "Batın pisliğinden, niyet bozukluğundan, aşağılık işlere bulaşmaktan ve arzulara aldanmaktan sakın."
6. "Kurtuluşa en yakın niyet salaha en yardımcı niyettir."
7. "Şüphesiz Allah-u Teala kullarından dilediğini güzel niyet ve salih batın sebebiyle cennete koyar."
8. "Şüphesiz niyeti bozukluktan temizlemek, amel eden kimseler için uzun süre çalışmaktan daha iyidir."
9. "Münezzeh olan Allah insanı itaati hususundaki niyetinin güçlü ve ayıpsız olmasını sevdiği gibi, insanlar hakkındaki niyetinin de güzel olmasını sever."
10. "Niyet bozulunca bela iner."
11. "Güzel niyetler ile isteklere ulaşılır."
12. "Niyeti bozukluktan temizlemek, amel edenler için uzun süre çabalamaktan daha zordur."
13. "Güzel niyet insanın temiz doğumuna (helalzade olduğuna) delalet eder."
14. "Güzel niyet arzulara ulaşmaya neden olur."
15. "Güzel niyet batının güzelliğidir."
16. "Güzel niyet batının selametindendir."
17. "Nice ameli niyet bozar.""Nice niyet amelden daha faydalıdır."
18. "İnsanın rızkı niyeti miktarıncadır."
19. "Kötü niyet gizli bir hastalıktır."
20. "Amelin salahı niyetin salahı iledir."
21. "Allah'ın ihsanı niyet miktarıncadır."
22. "Niyet bozulunca bereket kalkar."
23. "Nefsini güzel niyete ve güzel maksada alıştır ki isteklerin zafere ulaşsın."
24. "Maksadı kötü olanın (ahiretteki) giriş yeri de kötü olur."
25. "Niyeti kötü olan kimse arzularından alıkoymaz."
26. "Niyeti kötü olanın yoksulluğu sevindirir."
27. "İtaatlerde halis niyetini öne salmayan kimse sevaplara erişemez."
28. "Niyeti güzel olanın sevabı çoğalır, hayatı güzelleşir ve dostluğu farz olur."
29. "Niyeti güzel olan kimseye başarı yardım eder."
30. "Kötü batın belalardandır."
31. "Niyetin bozukluğu mutsuzluktandır."
32. "İnsanın hayatın güzelliğinden istediği her şeye ulaşması, yolun güvenli oluşu ve geniş rızık, güzel niyet ve geniş ahlak ile mümkündür."
33. "Niyeti olmayan kimsenin ameli yoktur."
34. "İlmi olmayan kimsenin niyeti yoktur."
35. "Salih amel sadece salih niyet ile kemale erer.
Eğer göğün yedi kat üstüne çıkmaksa niyetin, Aşktan güzel merdiven bulamazsın.
Eğer aşkı bulmaksa niyetin, Aramadan duramazsın. -
Yunus Emre.k.s
Eğer aşkı bulmaksa niyetin, Aramadan duramazsın. -
Yunus Emre.k.s
- kulihvani
- Site Admin
- Mesajlar: 12893
- Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00
Re: BUrası BUrsa ZEVKleriM
İÇ-imdeki -> İÇli –> DeLi
..seVdÂlar Dursa güzelim!
…TEKe TEK -> TEKi SEVeli
->BUrası -> BUrsa güzelim!..
ZEVK 5159
Gırtlağımda DÜĞümlenen.. hep YÂRım kalan HeCeler
BİLdiğimi BİLdirmeyen.. kÖk sÖktüren BİL-me-celer
ALTI TARAFtan BASTırır.. -> YEDinci yÖNden KıSStırır
EZe EZe GEÇ-er GİT-er!.. -> SENsiz ve SESSiz GeCEler!..
19.11.12 01:24
brsbrs.. tktktrstkksbzbrzhuu..
..seVdÂlar Dursa güzelim!
…TEKe TEK -> TEKi SEVeli
->BUrası -> BUrsa güzelim!..
ZEVK 5159
Gırtlağımda DÜĞümlenen.. hep YÂRım kalan HeCeler
BİLdiğimi BİLdirmeyen.. kÖk sÖktüren BİL-me-celer
ALTI TARAFtan BASTırır.. -> YEDinci yÖNden KıSStırır
EZe EZe GEÇ-er GİT-er!.. -> SENsiz ve SESSiz GeCEler!..
19.11.12 01:24
brsbrs.. tktktrstkksbzbrzhuu..
- yaazık
- Üye
- Mesajlar: 27
- Kayıt: 26 Mar 2012, 06:37
Re: BUrası BUrsa ZEVKleriM
kıymetli hocam ne güzel bir başlık açmışsınız yine gönlünüze bereket
Karacaoğlan şiriyle eşlik edeyim bende
Şu benim mekanım
Şu benim mekanım şu benim yolum
Aradım yuvayı Bursa'da buldum
Güzeller çok imiş eğlendim kaldım
Kokar menevşesi gülü Bursa'nın
Hak'tan mı olur bu yerlerin yapısı
Evliya mekanı murat kapısı
Aldı beni güzellerin kokusu
Kokar menevşesi gülü Bursa'nın
Hak nazar eylesin Pınarbaşı'na
Cevahir yağar toprağına taşına
Ulu camilerde kandil başına
Altın fener yanar mumu Bursa'nın
Karacaoğlan der ki; insem bağına
Arkamı da verdim Keşiş Dağı'na
Yüzümü sürdüm ak gerdanın ağına
Kokar menevşesi gülü Bursa'nın
Karacaoğlan şiriyle eşlik edeyim bende
Şu benim mekanım
Şu benim mekanım şu benim yolum
Aradım yuvayı Bursa'da buldum
Güzeller çok imiş eğlendim kaldım
Kokar menevşesi gülü Bursa'nın
Hak'tan mı olur bu yerlerin yapısı
Evliya mekanı murat kapısı
Aldı beni güzellerin kokusu
Kokar menevşesi gülü Bursa'nın
Hak nazar eylesin Pınarbaşı'na
Cevahir yağar toprağına taşına
Ulu camilerde kandil başına
Altın fener yanar mumu Bursa'nın
Karacaoğlan der ki; insem bağına
Arkamı da verdim Keşiş Dağı'na
Yüzümü sürdüm ak gerdanın ağına
Kokar menevşesi gülü Bursa'nın
- kulihvani
- Site Admin
- Mesajlar: 12893
- Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00
Re: BUrası BUrsa ZEVKleriM
BUrsa-nın!..
Mestine de Karacaoğlan mestine
Sazın sarı teli -> "ELİF" üstüne
Kara SEVdâ sinmiş ZÜLÜF üstüne
Burcu burcu KOKar GÜLü BUrsa-nın!..
*
Somuncu BaBanın Fırın Hamuru
ÖLüm ÇÖLüm OLdu ÇİLE Çamuru
YÂRin göğsü-gÖZü gonca-tomuru
Gör gönlünden BAKar GÜLü BUrsa-nın!..
*
“Kendinde kendini OKU!” Olur da
“HiMMet TEZgÂHında dOKU!” Olur da
Buz-Su-Buhar-BULut -> KOKU Olur da
YÜReklere -> AKar GÜLü BUrsa-nın!..
*
BULunmaz KUMaşın BUrsa BAzarı
NevcivÂN NAZına -> NiYAZ NAZarı
ÂŞIKların “ahh!”-ı AŞK bergüZÂRı
YÂR ZÜLFüne TAKar GÜLü BUrsa-nın!..
*
BEŞinci MAKaMın YANan MUM-u Dost!
Sanki KerbeLÂ-nın MîM-li KUM-u Dost!
Kul ihvÂNim heyyler “BUrsa BU” mu? Dost
-> niCe cÂNlar YAKar -> GÜLü BUrsa-nın!..
20.12.12 -> 19:19
brsbrs.. tktktrstkksbzbrzhuu..
- Gul
- Moderatör
- Mesajlar: 5157
- Kayıt: 11 Haz 2009, 02:00
Re: BUrası BUrsa ZEVKleriM
dERsen.. ER-sen
GÜLüm GÜLüm-se
SeN de… SEVer-sen
AYNaya Bak ve GÜLümse..
“çattt!”lasın oRta Yer-inden..
Bir ISLIK TUTTur dERinden…
ZEVK 5201
KeŞiŞ-in Kertede tÜTer bir TüTün.. ahh AnAm TüTün
->çİLE ÇEKmeyenin YüReği büTün.. vahh ülenn büTün
KıtMîRin KırATın --> ÇaRMıHa ÇEKin.. ahh AnAm ÇEKin!..
GELen-GEÇen -> “O da mı ÖL-müş?!” DEsinler.. aNaM Desinler!..
GELen-GEÇen -> “ADAM-ı ÖL-müş?!” DEsinler.. yaNaM Desinler!..
kul ihvÂNi
02.01.13 -> 06:01
brsbrs.. tktktrstkks…
KeŞiŞ: BUrası BUrsa’da..UlU dağın eski-çile Adıdır
Kerte: GÖRdüğümün-KÖRdüğümün ve DAĞın tAMM tepesi.. zurnanın ... dediği yer..
GÜLüm GÜLüm-se
SeN de… SEVer-sen
AYNaya Bak ve GÜLümse..
“çattt!”lasın oRta Yer-inden..
Bir ISLIK TUTTur dERinden…
ZEVK 5201
KeŞiŞ-in Kertede tÜTer bir TüTün.. ahh AnAm TüTün
->çİLE ÇEKmeyenin YüReği büTün.. vahh ülenn büTün
KıtMîRin KırATın --> ÇaRMıHa ÇEKin.. ahh AnAm ÇEKin!..
GELen-GEÇen -> “O da mı ÖL-müş?!” DEsinler.. aNaM Desinler!..
GELen-GEÇen -> “ADAM-ı ÖL-müş?!” DEsinler.. yaNaM Desinler!..
kul ihvÂNi
02.01.13 -> 06:01
brsbrs.. tktktrstkks…
KeŞiŞ: BUrası BUrsa’da..UlU dağın eski-çile Adıdır
Kerte: GÖRdüğümün-KÖRdüğümün ve DAĞın tAMM tepesi.. zurnanın ... dediği yer..
- Gul
- Moderatör
- Mesajlar: 5157
- Kayıt: 11 Haz 2009, 02:00
Re: BUrası BUrsa ZEVKleriM
Bugün Kul İhvani Hocamızla konuşurken dedi ki:
"Islık çalabiliyor musun?" Bende "eh işte birazcık. İdare eder" dedim..
İdare deyince irade aklıma geldi de bu sabah ki düşüncelerimi ve hislerimi paylaşmak istedim
Bu gün sabah namazı için saatim çaldığında daha gözlerimi açmadan aklım açılmıştı sanki… Bir an için melekleri düşündüm. Onların bizim gibi sabah namazına uyanma mesuliyetleri yoktu. Zaman kavramları var mıydı ki, iradeleri var mıydı ki "şimdi sabah namazı vakti" deyip namaza dursunlar. Her daim zikirde oluşlarını düşündüm. Zaten ne zaman melek ve zikir desem aklıma genelde uçuk kaçık renkler gelir ve de “Subbuhun Kuddûsu Rabbü'l-melâiketi ve'r-ruh” zikri düşer yüreğimden dilime…
“Sübbûhun Kuddûsün…”
Dağlar taşlar sanki böyle inler de o yüzden dağları taşları ben çok severim. Jeoloji mühendisi olmamdan mı kaynaklı nedir bilemiyorum her zaman dağa taşa karşı içimde seller gibi coşan bir sevgi olmuştur. Hele öğrenciliğimin geçtiği o güzelim Torosların o güzelim boz renkli kireçtaşları nasılda bakmaya doyamadığım bir tablo olarak kalmıştır aklımın bir köşesinde. Dağlardan şehirlere dağı döne döne saran yollardan inerken dağın eriyişini izledikçe hayatın fışkırdığını görürüm hep…. Dağlar taşlar topraklaştıkça nasılda renk cümbüşüne döner yeryüzü…Çeşit çeşit çiçekler, ağaçlar, otlar, böcekler daha neler neler….
Hele hele bir yol yapımı görmeye durayım..Yola serilmiş o çakıllara ne demeli..Her bir tanesi nasılda anlatmakta öyküsünü…Sanki her birinin öyküsü koca bir dağın öyküsü. Her birinin öyküsü bir yol türküsü… Çok severim çakıl taşlarını… Ayağımın altında gıcır gıcır eden çakıllarım vardı benim..Şimdi çakıl oluşlarından eser kalmadı, her biri bir oldu da yol oldu şimdi hep birden “Sübbûhun Kuddûsün…” diyorlar sanki…Nasıl sevmem dağları taşları.
***
İşte bu sabah böyle dağlara taşlara dalmışken bu defada namaza kalkamayanları, uyuyanları düşündüm. Tam bir gaflet hali dedim. Aslında tıpkı melekler gibi ne kadar da iradesizler diye geçirdim içimden. Sonrada; FARKa geldin mi Ayşegül? Diye sordum kendime…İrade ne kadar önemliydi…"İrade canımın fışkırdığı bir çokluktu. İrade gözümdeki benimin rengiydi..İrade meleklerin zikrine fikirdi. İrade gafletimin çaresiz kalışı, mahviyetiydi… İrade yaşama isteğimdi…İrade namaza duruştu…İrade idareydi. İrade iradeydi." deyip hiç bir şey olmamış gibi hayatıma devam ettim bugün de...
"Islık çalabiliyor musun?" Bende "eh işte birazcık. İdare eder" dedim..
İdare deyince irade aklıma geldi de bu sabah ki düşüncelerimi ve hislerimi paylaşmak istedim
Bu gün sabah namazı için saatim çaldığında daha gözlerimi açmadan aklım açılmıştı sanki… Bir an için melekleri düşündüm. Onların bizim gibi sabah namazına uyanma mesuliyetleri yoktu. Zaman kavramları var mıydı ki, iradeleri var mıydı ki "şimdi sabah namazı vakti" deyip namaza dursunlar. Her daim zikirde oluşlarını düşündüm. Zaten ne zaman melek ve zikir desem aklıma genelde uçuk kaçık renkler gelir ve de “Subbuhun Kuddûsu Rabbü'l-melâiketi ve'r-ruh” zikri düşer yüreğimden dilime…
“Sübbûhun Kuddûsün…”
Dağlar taşlar sanki böyle inler de o yüzden dağları taşları ben çok severim. Jeoloji mühendisi olmamdan mı kaynaklı nedir bilemiyorum her zaman dağa taşa karşı içimde seller gibi coşan bir sevgi olmuştur. Hele öğrenciliğimin geçtiği o güzelim Torosların o güzelim boz renkli kireçtaşları nasılda bakmaya doyamadığım bir tablo olarak kalmıştır aklımın bir köşesinde. Dağlardan şehirlere dağı döne döne saran yollardan inerken dağın eriyişini izledikçe hayatın fışkırdığını görürüm hep…. Dağlar taşlar topraklaştıkça nasılda renk cümbüşüne döner yeryüzü…Çeşit çeşit çiçekler, ağaçlar, otlar, böcekler daha neler neler….
Hele hele bir yol yapımı görmeye durayım..Yola serilmiş o çakıllara ne demeli..Her bir tanesi nasılda anlatmakta öyküsünü…Sanki her birinin öyküsü koca bir dağın öyküsü. Her birinin öyküsü bir yol türküsü… Çok severim çakıl taşlarını… Ayağımın altında gıcır gıcır eden çakıllarım vardı benim..Şimdi çakıl oluşlarından eser kalmadı, her biri bir oldu da yol oldu şimdi hep birden “Sübbûhun Kuddûsün…” diyorlar sanki…Nasıl sevmem dağları taşları.
***
İşte bu sabah böyle dağlara taşlara dalmışken bu defada namaza kalkamayanları, uyuyanları düşündüm. Tam bir gaflet hali dedim. Aslında tıpkı melekler gibi ne kadar da iradesizler diye geçirdim içimden. Sonrada; FARKa geldin mi Ayşegül? Diye sordum kendime…İrade ne kadar önemliydi…"İrade canımın fışkırdığı bir çokluktu. İrade gözümdeki benimin rengiydi..İrade meleklerin zikrine fikirdi. İrade gafletimin çaresiz kalışı, mahviyetiydi… İrade yaşama isteğimdi…İrade namaza duruştu…İrade idareydi. İrade iradeydi." deyip hiç bir şey olmamış gibi hayatıma devam ettim bugün de...
- kulihvani
- Site Admin
- Mesajlar: 12893
- Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00
Re: BUrası BUrsa ZEVKleriM
ZEVK 5142
O’nda-O’ndan->O’na-O’nla->her şeyinde herKESinde
->“benlik” BÜRÜndü BUrada->YÂRin YÂRım NEFesinde
TEKe TEKin->TEKliğinde->TEK-İZ->tERas TEKKesinde
... ->SEVgilimin FISıltSI -> GÖKÇE DERE-sin -> SESinde!...
02. 11.12 23: 49
brsbrstktktrstkkmdbzbrz…
- kulihvani
- Site Admin
- Mesajlar: 12893
- Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00
Re: BUrası BUrsa ZEVKleriM
TeVHiD>teCellî TÂC-ında
BUrası -> BURSA SACı-nda
YÂRi ANdıkça>yANıyoruM
->ULU DAĞın YamaCı-nda!.
ZEVK 5181
HaYY YÂRR!..
SAT-an OLduN -> AL-an OLduM!. talAN ETTin talAN OLduM!.
SıRR-ı SıfırM YALATTıN!. -> YAŞA-nmamış -> yalAN OlduM!
Çekil GİT -> çÖLe ihvÂNi! -> kırAT AYakta -> ÖLe -> ihvÂNi
>KıtMÎRimiN -> YÜKü AĞır!.. -> DOST KAPIsın çalAN OlduM!..
07.12.12 21:23
brsbrs.. tktktrstkksbzbrzhuu..
BUrası -> BURSA SACı-nda
YÂRi ANdıkça>yANıyoruM
->ULU DAĞın YamaCı-nda!.
ZEVK 5181
HaYY YÂRR!..
SAT-an OLduN -> AL-an OLduM!. talAN ETTin talAN OLduM!.
SıRR-ı SıfırM YALATTıN!. -> YAŞA-nmamış -> yalAN OlduM!
Çekil GİT -> çÖLe ihvÂNi! -> kırAT AYakta -> ÖLe -> ihvÂNi
>KıtMÎRimiN -> YÜKü AĞır!.. -> DOST KAPIsın çalAN OlduM!..
07.12.12 21:23
brsbrs.. tktktrstkksbzbrzhuu..