Aziz Canlar

Cevapla
Kullanıcı avatarı
zahidzenderun
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 1026
Kayıt: 04 Tem 2007, 02:00

Aziz Canlar

Mesaj gönderen zahidzenderun »

Pek Aziz Canlar



Dilediğin kadar yaşa; öleceksin,
istediğini sev; nihayet ondan ayrılacaksın,
istediğini yap; nihayet onun hesabını vereceksin. Ramuz el-Ehadis 2,31




Yeni bir yılı bir şenlik ve bayram içinde karşılarken(!)
sıkı bir muhasebenin de tam vakti olsa gerek:




Resim


Yaklaşan bir ecel, azalan bir ömür ve artan isyanımızın
habercisi değil midir geçen gün hafta ay yıl?



Bir menakibi hatırlatıyor tüm bunlar:
Buzdolabından önceki zamanlarda, çecekleri ve bazı yiyecekleri korumak için,
dağlardan buz kesilir ve pazar yerlerinde satılırdı. Sıcak bir yaz gününde, bir şeyh,
talebeleriyle şehirde dolaşırken, böyle bir buz satıcısına rastladı. Satıcı:
"Sermayesi eriyip giden şu adama acıyın, merhamet edin.."
diye bağırıyordu. Satıcının bu sözlerini işiten şeyh aniden fenalaşarak bayıldı.
Yanındakiler, kendisini gölgelik bir yere taşıdılar ve saatler sonra
kendisine geldiğinde bayılma sebebini sordular.Şeyh satıcının eriyip giden buzlarında
kendi hayatını görmüştü. Küçük sermayesinin ziyan olmaması için çırpınıp duran satıcı,
milyarla ölçülmeyen ve sonsuz bir hayatta sınırsız bir mutluluğa vesile olabilecek ömür
sermayesinin eriyip gidişine nasıl kayıtsız kalındığını düşündürmüştü ona...




En kolay eriyen sermaye ömür. Akıp giden... Akışı unutulan...
"Sermayesi eriyen adama acıyın" demiş güneş altında buz satan bir
ALLAH dostu onun için... Ömrün nefes nefes eriyişini kastederek...
Sermayesi eriyen adam var mı? Bir kelimecik yazarken,
bir nefeslik ömür azalıyor...




Perişan Dede'nin uşşak nefesi düştü gönlümüze;

Subh u şam ey gönül çekelim gülbank
Hayırlar feth olsun şerler def olsun huu
Vakitler aşk olsun şerler def olsun huu
Niyaz et muradı Mevla'dan iste




Kelime-i tevhidden ahval-i tevhide varmaklığımız niyazımızla
Vakt-i şerif, sene-i 1429(2008), şehrullah,
azalan ömür ahir ve akibet,
zahir ve batınlarımız hayrola,
Aşkullah, Muhabbettullah, Marifetullah,
Şevkullah ve Zikrullah gönüllere nakşola erenler




Siz muhabbet ehli Cânlar'ın hürmetine Mevlam,
bizim duyuşlarımızı ve niyetlerimizi temizlesin...




(UMUT REHBERİNDEN ALINTIDIR)
Derviş na murad olacak.
Allah vesilelerle kendisine yaklaştırır.
Na murad olacak..
Bildiğini terk edecek.

[img]http://www.muhammedinur.com/photos/galleries/avatars/istikametbt9tw2.gif[/img]
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12868
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

Mesaj gönderen kulihvani »

sevgili zahid can.
Hayy Allah razı olsun!


Çok acı ama gerçek bir hatıramın küllerini eşeledin,
yaramı kanattın...
1960 yılından önceydi
sanırım 1958 di..
Hakan'ın dedesi Mustafa amcam o zaman Hasan Dağının zirvesine yakın Yılan Kar'dan kar keser eşeklerle indirir ve gece erkence Aksaraya yola çıkardı.
O zaman dondurmacılar kar ile yapardı dondurmayı.
Dondurmacı Fariz Ağa vardı, yaman adamdı..

Bir keresinde anam beni de amcamın yanına kattı gittik kar kesmeye ilk okuldayım.
Gittik dağdan kestik ama o yamaçlardan çıkarmak vs zor yol..
Gün batarken köye gelebildik.
Gece yine kalktık gündoğarken şehre girdik.
Üç yerde dondurmacı vardı.
Üçü de anlaşmışlar düşük bir fiyat vermekteler..
Biz öbürüne gitmekteyiz, döne döne 6 liradan bırakın çıkmayı 2 liaraya bir eşek yükü karı zorla sattık..


Bana acı veren ise eşeklerin sırtında karlar eridikçe ve yerlere sular şakır şakır döküldükçe etraftan zengin züppeleri eğlenircesine : "yörüklerin etfaiyesi çok geç kalmış!" demeleriydi..
Mustafa amucam ekmeğini taştan çıkaran fakir ama şükürde bir derviş idi ruhu şâd olsun..


Yazınızda bahsedilen Şeyh Cüneydi Bağdadî Hazretleridir.
Ellerinden eriyip akan ömrüne yanmıştır...
Resim
Kullanıcı avatarı
zahidzenderun
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 1026
Kayıt: 04 Tem 2007, 02:00

Mesaj gönderen zahidzenderun »

PEK AZİZ CANLAR,




İşte bu (lütfu)nu Allah, iman edip de salih amel işleyen kullarına müjdelemektedir.

(Rasulüm!) De ki: "Bun(u duyurmam)a karşı sizden, yakın akrabamı/Ehlibeytimi sevmeniz dışında
bir ücret istemiyorum" Kim bir iyilik işlerse, onun için bu iyiliği (karşısında alacağı sevabı) artırırız.
Şüphesiz ki Allah çok bağışlayan, (güzel amele) bol karşılık verendir.

[Şura,23]




Resulu Kibriya Efendimiz sevgili torunlarını reyhanlarım diye severek, torunlarının Allah kokusu olduklarını dostlarına duyurdu.
“Hasan ruhumdur! Hüseyin gönlümdür! Muhsin nefsimdir! " buyruğu ile
tüm inananlara üzerlerine titrediği, gözünün nuru, torunlarının muhteşemliğini bildirdi.








Vaktinin Türbedar-ı Kerbela'sı Fuzuli ’nin “Saadete Ermişlerin Bahçesi” isimli eserinin sonlarında Hz . Hüseyin(ra) ’in kesilmiş başının bir tabak içinde Yezid ’in önüne getirildiği meclisin anlatıldığı bölümden bir parçayı “da Hadikatü ’s süeda”dan okuyalım:

Hazret -i Resul ile birlikte mecliste bulunuyordum, torunları içeri girip:
- Dede !, dediler. Hangimizin daha kuvvetli olduğumuz bahsinde aramızda anlaşamıyoruz.
Karar verdik ki huzurunuzda güreşe tutuşalım. Kimin kuvveti ötekinden fazla ise belli olsun!
- Ey gözüm nurları ... dedi, güreşmeniz doğru değil. Her biriniz, birer şey yazın.
Hanginizin yazısı daha fazla beğenilirse, o ötekine galip sayılsın!
Şehzadeler, bu teklifi kabul ettiler ve ikisi de birer satır yazı yazıp Hazreti Resulûllah ’a arz ettiler.
Peygamber, hiçbirinin hatırını kırmamak için:
- Ey ciğer köşelerim! dedi. Yazılarınızı babanız Ali Murtaza ’ya gösterin. Kararını o versin!
Şehzadeler yazılarını gösterdikte babaları;
- Annenize gösterin! dedi. Şehzadeler Hz . Fâtıma -i Zehra ’ya arzettiklerinde O da:
- Çocuklarım! Ben iyi yazı ilmini bilmem. Fakat birkaç tane incim var. Onları yere atayım.
Hanginiz fazla toplarsa o galip sayılsın, dedi. Hazret -i Fatıma -i Zehra o incileri atıp şehzadeler
toplamaya koyulduklarında – Hazret -i Peygamberden işitmiştim- Allah Cebrail ’e emir eder ki;
- Ey Cebrail ! Yeryüzüne inip bu incileri iki çocuk arasında müsavî surette taksim et!
Öyle ki bunları paylaştırırken aralarında fark olup hiçbirinin hatırı kırılmasın!




Resim




Düşünün ey dostlar!
Hazret-i Allah, Hazret-i Mustafa, Hazret-i Murtaza ve Hazret-i Fâtıma-i Zehra onlara en küçük bir elem erişmesini istemezken ne bedbahtlardır o kimseler ki,
bunlara bunca zulmü reva göreler ve birini zehir ile öldürüp, birine kılıcı musallat edeler.


Felekde hasılı insan isen bir canı incitme, günahkar olma fahr-i âlem-i zî-şanı incitme sırrı düştü ordan gönlümüze,
işlenen her günahla incinen bir yüce Sultan aşkı ile
Kerbela'dan katleden kim, incinen kim yeniden duyalım diye sinelerimizde o ateşi...



Şehidlerin ser çeşmesi evliyânın bağrı başı,
Fatma Ana gözü yaşı, Hasan ile Hüseyin’dir.
Hazreti Ali (kv) babaları, Muhammed(sav)’dir dedeleri,
Arşın iki gölgeleri Hasan(ra) ile Hüseyin(ra)’dir



Mevlam,
zalim karşısında hiçbir zaafa mağlup olmadan, şerre asla boyun eğmeden,
zulüm en korkunç yüzüyle gelse de, cânı âşkla ve kahramanca şehit vermenin ne demek olduğunu tüm insanlığa yaşayarak öğreten
Hz. Hüseyin'in(ra) şefaatinden, sevgisinden, gönül sır­rından hiçbirimizi mahrum etmesin.

Mevlam,
gönüllerinde sevgisi, heyecanı tükenmemiş, iman nimetine kavuşamamış kullarına;

gerçeği, hidayet Nur’unu, Belâgerdan Hz. Hüseyin Efendimiz’in yüzü suyu hürmetine lütfeylesin.


Şefaat-i Habib-i Kibriya, kerem-i İmam-ı Ali
Sırrı Mânayı Şehid-i Kerbala üzerlerimize sâyebân,
Vakt-i şerif, Cuma, Aşura, ömür ve şahsiyetlerimiz
ahir ve akibet, zahir ve batınlarımız hayrola,
Aşkullah, Muhabbettullah, Marifetullah,
Şevkullah ve Zikrullah gönüllere nakşola erenler



Umalım ki Allah evvelâ söylediklerimi bana duyursun,
sonra da ihtiyacı olanlara tesir buyursun. . .
Sözü çok olanın, yalanı dahi çok olur imiş.
Yüksek müsaadelerinizle


Mevlam ateş-i aşkınızı ziyade eylesin
Gam ve telaş sizlerden uzak olsun
huzur bulasınız efendim



UMUT REHBERİ' NDEN ALINTIDIR
Derviş na murad olacak.
Allah vesilelerle kendisine yaklaştırır.
Na murad olacak..
Bildiğini terk edecek.

[img]http://www.muhammedinur.com/photos/galleries/avatars/istikametbt9tw2.gif[/img]
Kullanıcı avatarı
zahidzenderun
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 1026
Kayıt: 04 Tem 2007, 02:00

Mesaj gönderen zahidzenderun »

AH HÜSEYİN VAH HÜSEYİN



Alemlerin serverisin
Ah Hüseyin, vah Hüseyin
Şehitlerin serdarısın
Ah Hüseyin, vah Hüseyin


Hasan, Hüseyin'in yari
Muhammed'in gözü nuru
Hem Ali'nin yadigarı
Ah Hüseyin, vah Hüseyin


Zuhur oldun İmam Zeynel
Muhammet Bakır'dan evvel
Didene yanayım gönül
Ah Hüseyin, vah Hüseyin


İmam Cafer'dir yarimiz
Musa-i Kazım şahımız
Budur şems ile mahımız
Ah Hüseyin, vah Hüseyin


Ali Musa ilim hüner
Muhammet Taki el sunar
Hüseyin'im deyip yanar
Ah Hüseyin, vah Hüseyin


Ali Taki, Hasan Asker
Muhammet Mehdi ser-defter
İmam-ı Seyyid-i ekber
Ah Hüseyin, vah Hüseyin


Pir Sultan haber ver dosttan
Bülbül ötüyor kafesten
Hem gül ağlar, hem gülistan
Ah Hüseyin, vah Hüseyin




PİR SULTAN ABDAL
Derviş na murad olacak.
Allah vesilelerle kendisine yaklaştırır.
Na murad olacak..
Bildiğini terk edecek.

[img]http://www.muhammedinur.com/photos/galleries/avatars/istikametbt9tw2.gif[/img]
Kullanıcı avatarı
zahidzenderun
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 1026
Kayıt: 04 Tem 2007, 02:00

Mesaj gönderen zahidzenderun »

CAN DOSTLAR,




Hazreti Şah'ın avazı, Turna derler bir kuştadır
Asası Nil deryasında, Hırkası bir derviştedir

[Pir Sultan]




Ne saadet ki hayr üzere buluştuk bu hafta da,
bizi hayr üzere buluşturuna Mevlaya şükrü ifadean aciziz.
Sırrı-ı Mana-yı Muharrem'i fırsat bilip yeniden okumaya koyulduk
A. Şemseddin-i Sivasi Hazretleri'nin dilinden Menakıb-i Çehar-Yar-i Güzin'i
Dört Halife'den sonra Ehl-i Beyt sayfalarında bulduk aradığımızı;



Hz. Ebubekir (r.a) rivayet ediyor:
Resulullah(sav) bir gün minberde idi. Henüz çocuk olan Hasan bin Ali Hazretleri de yanında idi.
Resulullah(sav) bir kere insanlara bir kere de torunu Hz. Hasan(ra)'a bakardı
.
"Bu benim oğlum seyyiddir. Umulur ki Allah u Teala müslümanlardan iki büyük fırkayı
bu oğlum sebebiyle barıştırır."
buyurdu.
Müslümanlar, birisi Hz. Hasan'ın diğeri Hz. Muaviye'nin(dikkat! vahiy katiplerinden)
taraftarı olmak üzere iki büyük fırka idiHz. Hasan oldukça halim, yumuşak, şefkatli, merhametli bir zat.
O bu haliyle Razı olmuş mümin duruşunu hatırlatıyor. Razı olmuş, iç dünyasındaki kavgayı bitirmiş,
herkesle barışık, sulh ve birliği yansıtan bir zat. Halife olacak iken insanlara olan şefkati
onu hilafeti bırakmaya yöneltti. Acizliğinden değildi. Çünkü o gün kırk bin kişi uğrunda can baş
vermek üzere biat etmişti. Kufe ahalisi Hz. Hasan’a biat etmişti. Diğer yandan Şam’da da Hz. Muaviye halife...
Hz. Hasan müslüman kanı dökülmemesi için hilafeti bıraktı. Bu işe kızanlar oldu.
Hz. Hasan'ın yanına geldiklerinde, O'nu kınayarak

- Esselamu aleyka ya Âr'ül mü'minin, dediler.
“Sen başımızı yere eğdirdin, bizim utancımızsın” diyerek çok ileri gidenler bile oldu.
Hz. Hasan'da

- Âr, nar'dan hayırlıdır buyurdu.
(DÜNYADA) UTANÇ; (AHİRETTE) ATEŞTEN (CEHENNEMDEN) DAHA HAYIRLIDIR!
Resulullah'ın bir kimseye "seyyid" buyurması da büyük bir şereftir.


Hak Teala ellerimizi o kanla bulaştırmadı. Biz de dillerimizi bulaştırmamalıyız.
Lakin Hz. Hasan'ın bu son sözlerini uzun uzun düşünüyorum. Utanç pahasına barışçı olmak!..
Aşağılanma pahasına ümmetin selametini istemek! Hakkı olandan vazgeçmek, kendinden çok başkalarını düşünmek.
Çok büyük, çok erdemli, çok yüce bir davranış!.. Diğergâmlığın, fedakârlığın zirvesi bu!
Hz. Hasan, Hakikat boyutunda seyretmiş olayı. Onun için Razı olmuş ezelde Efendimiz tarafından bildirilen sahnedeki rolüne.
Hz. Hasan’ın ortaya koyduğu rıza halinin neticelerini düşünüyorum. Büyük bir savaş, dehşet bir fitne duraklamış.
Ne yazık ki saltanat düşkünlerinin hırsı hiçbir zaman bitmeyeceği için yine de rahat verilmemiş Hz. Hasan’a.

- Ölümü nasıl Hz. Hasan’ın?..
- Zehirlenmiş! 40 gün hasta yatmış. Başta kardeşi Hüseyin olmak üzere Medine’liler ne kadar zorladılarsa da
kendini zehirleyeni söylememiş. Örtmüş hep.
- Kimmiş zehirleyen?..
- Muhtemelen Muaviye tarafı ile irtibatlı olan eşi!..
- Niçin söylememiş?.. Söylese de şöyle iyi bir ceza alsaydı bunu yapan!
- Kaderini okuyanın sebeplerle işi olmaz ki!.. Kudretten seyreden Hikmete bakmaz ki!..
Kaderini okuyan; kaderine koşar...



isyanımıza bakmadan ihsanlar edenin aşkı ile
ümid ederiz şanına gufranlar eder huu



Şefaat-i Habib-i Kibriya,
Muhabbet-i Ehli beyti Mustafa
Sırrı Mânayı Şehid-i Kerbala üzerlerimize sâyebân,
Vakt-i şerif, Cuma, ömür ve şahsiyetlerimiz
ahir ve akibet, zahir ve batınlarımız hayrola,
Aşkullah, Muhabbettullah, Marifetullah,
Şevkullah ve Zikrullah gönüllere nakşola erenler


Mevlam ateş-i aşkınızı ziyade eylesin
Gam ve telaş sizlerden uzak olsun
huzur bulasınız efendim

Resim


(UMUT REHBERİ'NDEN ALINTIDIR)
Derviş na murad olacak.
Allah vesilelerle kendisine yaklaştırır.
Na murad olacak..
Bildiğini terk edecek.

[img]http://www.muhammedinur.com/photos/galleries/avatars/istikametbt9tw2.gif[/img]
Kullanıcı avatarı
zahidzenderun
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 1026
Kayıt: 04 Tem 2007, 02:00

Mesaj gönderen zahidzenderun »

Can Dostlar Merhaba,





Ölüm âsûde bir bahar ülkesidir bir rinde;
Gönlü her yerde buhurdan gibi yıllarca tüter.
Ve serin serviler altında kalan kabrinde
Her seher bir gül açar; her gece bir bülbül öter


Resim


Tasavvufun remizlerinden bir remizdir gül. Bülbül ise, ilahi aşk içinde yanan can ve ruh.
Bu sebepten bülbül, ezeli gül bahçesinde durmadan feryad eder.
İsm-i Sübhan virdin mi var bahçeler de yurdun mu var
Bencileyin derdin mi var garip garip ötme bülbül



Bülbül, ezeli gül bahçesinin hasreti içinde feryat figan eder. Bülbülün aşkı gül ve dikeni ise çilesi.
Bu yüzden aşk yolu çiledir. Âşıklar hep cefa çeker ya! Bülbülün kısmetine de düşen; çile...
Bilirim aşıksın güle gülün halinden kim bile
Bahçedeki gonca güle dolaşıp söz atma bülbül



Bülbül, gülde aşkı gördü. Her gece seherlerde maşukunu özlemle bekledi. Çünkü aşığa uyku haramdı.
Aşk ehlinin uyuduğunu kim görmüştü ki! Zahirde uyur gibi görünse de, kalbinin daim uyanık olduğu bilinirdi.
Yunus vücudun pak derken cihanda mislin yok derken
Seher vakti Hak Hak derken bizi de unutma bülbül



Elin çek meyl-i dünyadan eğer aşık isen yare,
"Allah'ın huylarını kendinize huy edininiz" hadisi şerifi mucibince,
Hak dostun güzelliği ile güzelleşme
ümit ve niyazımız ile



Safanız daim, deminiz mübarek olsun efendim

Umalım ki Allah evvelâ söylediklerimi bana duyursun,
sonra da ihtiyacı olanlara tesir buyursun. . .
Sözü çok olanın, yalanı dahi çok olur imiş.
Yüksek müsaadelerinizle


Mevlam ateş-i aşkınızı ziyade eylesin
Gam ve telaş sizlerden uzak olsun
huzur bulasınız efendim


Resim


UMUT REHBERİNDEN ALINTIDIR
Derviş na murad olacak.
Allah vesilelerle kendisine yaklaştırır.
Na murad olacak..
Bildiğini terk edecek.

[img]http://www.muhammedinur.com/photos/galleries/avatars/istikametbt9tw2.gif[/img]
Kullanıcı avatarı
zahidzenderun
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 1026
Kayıt: 04 Tem 2007, 02:00

Mesaj gönderen zahidzenderun »

Ey azizler,



Bizim bineğimiz aşk yükleriyle yokluk diyarından yola çıktı…
Gece idi fakat, gecemiz karanlık değildi.
Buluşma şarabıyla hep aydınlanıyordu.
Yolumuzda haram olmayan aşk şarabından,
Dudaklarımızı, yokluk sabahına kadar asla kurumuş bulamayacaksın.

Yarın mahşerde kadın ve erkeğin biraraya toplanıp sorguya çekilme korkusundan yüzleri sararınca

ben aşkını avucuma koyup önlerine varır ve derim ki:
- Benim hesabımı işte bundan sorun



Resim


Resimdeki de ne?

Ona “yaprak niyazı" derler. Bir yere giderken bir Mevlevî, gücü yetmese de hiçbir şey götüremese,
sokaktaki bir ağaçtan bir “yaprak" koparır hediye yerine onu götürür.
“Yaprak Niyazı" işte o…


Mevlam ateş-i aşkınızı ziyade eylesin
Gam ve telaş sizlerden uzak olsun
Huzur bulasınız efendim



(UMUT REHBERİNDEN ALINTIDIR)
Derviş na murad olacak.
Allah vesilelerle kendisine yaklaştırır.
Na murad olacak..
Bildiğini terk edecek.

[img]http://www.muhammedinur.com/photos/galleries/avatars/istikametbt9tw2.gif[/img]
Kullanıcı avatarı
zahidzenderun
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 1026
Kayıt: 04 Tem 2007, 02:00

Mesaj gönderen zahidzenderun »

Pek aziz dostlar,



Canını canane vermektir kemal-i aşkın,
Vermeyen can, itiraf etmek gerek noksanına
!



"Bir kimse aşık olsa, iffetini muhafaza edip sırrını saklamış olsa ve o halde
iken ölse; şehid olarak vefat etmiş olur."

İmam-ı Suyuti, Cami-ü-ssagir

"Aşık ol da kurtul..."
Hz. Pir Mevlana






Allah güzeldir, güzelliği sevendir deyip yola koyulduğumuz
O'nun güzelliği ile güzelleşme seyr ü seferimizde
Bu cumanın bir aşk ile pişme halinin ilk günü olması ümit ve niyazındayız;
İçimizi temiz ve iyi ahlak ile, dışımızı da kibar, asil ve olgun davranışlarla bezemeli,

aşık-ı sadık, kamil, arif ve zarif kişiler olmalıyız ki
Halimiz böyle olunca
-yolda bırakmayıp alırlar bizi elbet..




Ey kardeşler gelin Hakk'a bugün devran bizim oldu
Koşun aşka koşun aşka bugün devran bizim oldu
Bela aşktır deva aşktır güzel cana seza aşktır,
Ol canana dua aşktır bugün devran bizim oldu
Ağyar seven gülmez imiş aşka eren ölmez imiş
Yardan gayri bilmez imiş bugün devran bizim oldu
Ol dost için ikrar verdik kulluğunda karar kıldık
Aşk ülkesinde yakıldık bugün devran bizim oldu
Bir mürşide ikrar vardır bir özge hayata erdik
Hoş kokulu güller derdik bugün devran bizim oldu





Umalım ki Mevlam evvelâ söylediklerimi bana duyursun,
sonra da ihtiyacı olanlara tesir buyursun. . .
Sözü çok olanın, yalanı dahi çok olur imiş.


Yüksek müsaadelerinizle
Mevlam ateş-i aşkınızı ziyâde eylesin
Gam ve telaş sizlerden uzak olsun
huzur bulasınız efendim
Derviş na murad olacak.
Allah vesilelerle kendisine yaklaştırır.
Na murad olacak..
Bildiğini terk edecek.

[img]http://www.muhammedinur.com/photos/galleries/avatars/istikametbt9tw2.gif[/img]
Kullanıcı avatarı
zahidzenderun
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 1026
Kayıt: 04 Tem 2007, 02:00

Mesaj gönderen zahidzenderun »

Resim

Aziz canlar,


İnsan bir kişiyi hakkıyla sevdiğinde artık kendisinde sevdiğine benzemeyen hiçbir hal, hiçbir yön kalır mı?
Kendini ayık tutacak hiç bir şey kalmaz. O'nun dışı sevgilisinin dışı ile,
içi sevgilisinin içi ile mest olur.


Mevlanın kendisini "Zahir ve Batın" [57:3] diye adlandırdığını duymadınız mı? Böylece insan kainata ait bir şekil, bir suret severse ancak ona uygun bir benzerlikle karşılık görür. Zatının geri kalanı meşguliyetiyle ayık kalır.
İnsanın Allah'a duyduğu aşk ile tamamen kuşatılmasına gelince, bunun nedeni de onun Allah'ın sureti üzere yaratılmasıdır. [38:72] Bundan dolayı ilahi varlığın karşısında eksik kişiliği ile durur, çünkü bütün ilahi isimler onda tecelli eder.


Sevgili Allah olunca, insan bu aşkta diğer bir insana duyduğu aşka göre çok daha fazla yok olur; çünkü bir insanı severken sevgilisi onunla olmayınca, sevgisi yok olur.
Oysa sevgilisi Allah olunca her zaman onunla beraberdir.[57:4]



Sevgiliyi görmek, vücudu besleyen ve büyüten bir gıda gibidir. Sevgiliye temas ettikçe sevgisi de o kadar artar. Aşıklara özgü bu durumdan dolayı onlar O'nu seyretmeye doyamazlar. Yanan arzuları, şevkleri onlardan asla alınmaz. O'nu müşahade ettikçe, O'na duyulan kavuşma arzusunda erimeye başlarlar. Bu da aşıklara Allah katından bir hediyyedir.
Eğer aşığın sevgisinde herhangi bir akıl kırıntısı kalmışsa o akıl aşığı Sevgilisinden alıkoyar, başkasını düşünmeye fırsat verir Bu sevgi saf ve gerçek değil, ancak nefsindendir..

Bir sufinin dediği gibi "Akıl ile irade edilen sevgide hayır yoktur."

Allah'tan başka hiç kimse var olan tüm eşya tarafından sevilmez. O ki her aşığın gözündedir.
O'nu sevmeyen yaratılmış hiçbir mahluk yoktur. Yani kainattaki tüm aşık ve sevgililer O'na döner.
Bu sebeple hiçbir aşık kendi yaratıcısından başkasını sevemez. Zeyneb'in, Suad'ın, Hind'in, Leyla'nın sevgisinde de dünyanın, paranın, makamın sevgisinde de hem dünyada sevilen herşeyde Allah gizlidir.



Şairler tüm sözlerini hakikatini bilemedikleri yaratıklar üzerine tüketmişlerdir.
Fakar arifler ise hiçbir şiiri, hiçbir lugati, hiçbir methiyeyi , hiçbir gazeli ve hiçbir nağmeyi eğer O'nunla alakalı değilse duymazlardı. Tüm bunların arkasında hep O'nu görürlerdi.





Ey âşık-ı sâdık olan canlar,

Gözün aç var mı ey gâfil cihanda olmayan âşık.
Kuruldu aşk ile âlem, zemîn ü âsümân âşık.
Nedir bu hâl-i hayret-bahş, pir âşık civan âşık.
Kim âşıkdır, kime âşık, niçin eyler figân âşık.
Hüdâ âşık, resûl âşık, bütün kevn ü mekân âşık



Sevgilisinin rengine boyanan aşık-ı sadıkların duası olan
Hak Dost'un güzelliği ile güzelleşme niyazımız ile,
tekrar mülaki olana dek kalbinizin sahibine emanet olunuz.



Vakt-i şerif, Cuma, ömür ve şahsiyetlerimiz,
ahir ve akibet, zahir ve batınlarımız hayrola,
Aşkullah, Muhabbettullah, Marifetullah,
Şevkullah ve Zikrullah gönüllere nakşola
Şefaatı nebi cümlemiz nasib ola efendim

Resim

Umalım ki Mevlam evvelâ söylediklerimi bana duyursun,
sonra da ihtiyacı olanlara tesir buyursun. . .

Sözü çok olanın, yalanı dahi çok olur imiş.
Yüksek müsaadelerinizle

Mevlam ateş-i aşkınızı ziyâde eylesin
Gam ve telaş sizlerden uzak olsun da

huzur bulasınız efendim


Siz muhabbet ehli Cânlar’ın hürmetine Mevlam,
bizim duyuşlarımızı ve niyetlerimizi temizlesin...




_UMUT REHBERİNDEN ALINTIDIR_
Derviş na murad olacak.
Allah vesilelerle kendisine yaklaştırır.
Na murad olacak..
Bildiğini terk edecek.

[img]http://www.muhammedinur.com/photos/galleries/avatars/istikametbt9tw2.gif[/img]
Kullanıcı avatarı
zahidzenderun
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 1026
Kayıt: 04 Tem 2007, 02:00

Mesaj gönderen zahidzenderun »

Yâ Hazreti İnsan,


Ta ezel "kâlû belâ" dan eyledim ikrâr-ı aşk
Öldürürlerse beni ben etmezem inkâr-ı aşk
Zâil olmaz haşra dek kalbimde bu efkâr-ı aşk
Her nefes verdikçe zikrim dâimâ ezkâr-ı aşk


"...O, onları, onlar da O'nu severler..." [5:54]

Sözün özü, dervişin sözü bu olsa gerektir.
Bu devlete ulaşabilmek için yola düşmek gerekir

Eşrefzâde'nin mürşid tarifi de bunu söylemez mi:

"Allah'ı kişiye, kişiyi Allah'ı sevdiren insandır."
O erker ki: Esma ve tecellileri insana bildirip
yaradanını tanıtıp sevdirecek,
Hak Dost'un güzelliği ile güzelleşen kul, ilahi sırlara
müşteri olacak,

"Ey itminana eren nefs" hitab-ı ilahisine mazhar olacak..




Sevgi için, sevgili için yol aramak, yola koyulmak gerekir,
Sevgiliden bahseden, yol atası, yol eriyle yüz yüze gelmek gerek.
Secde izi taşıyan yüzleri seyretmek için yeryüzündeki yollarda seyir
halinde olmak gerektir.

"Onların işaretleri yüzlerindeki secde izleridir..." [48:29]
Alınlarında secde izi olanlar, yol ayrımında oturup yol arayanlara
yol göstermeli, yol yordam öğretmeli, yol kesicilerin şerrinden korumalıdır.

Peki bu makama yola ne ile ve nasıl ulaşmalı?

"(Resulum!) De ki: eğer siz Allahı seviyorsanız, sevmek istiyorsanız
hemen bana uyun ki Allah da sizleri sevsin ve günahlarınızı bağışlasın" [3:31]

Demek önce Habibullah'a aşık olmak gerekir, O sevgili (sav) ki Hz. Ömer'e(ra)
ne buyurmuştu:

"Ben sana herkesten daha sevgili olmadıkça iman etmiş olmazsın"
[Buhari, İman, 8-9]


Gönüllerimizi O en sevgiliyi(sav) sevebilecek hale getirmek gerekir.
Bize aşkın yolunu gösterene önce hayran olmak gerektir,
yaşadıklarınıhissettiklerini bilmek, tanımak gerektir.
Peki Habibullah'ı bize kim tanıtacak:
O'nu tanıyan, bilen ve sevenler. O halde o ariflerin, mürşitlerin
sevgisini de ta canımızın içine dikmek gerekiyor ki onların
yönlendirmesi ile bilgilendirmesiyle, hâllendirmesiyle Habibullah'a
karşı muhabbet tohumları ekiliyor




"Katı taş olsan, mermer kesilsen bile bir insan-ı kâmil’e
ulaştın mı inci olursun.
Temiz erlerin sevgisini tâ canın içine dik; gönlü hoş kişilerin sevgisinden
başka bir sevgiye gönül verme!
Ümitsizlik köyüne gitme, ümitler var. Karanlığa doğru yürüme, güneşler var.
Gönül seni gönül ehlinin mahallesine çeker, benlikse seni bilakis hapishanesine çeker
Hadi bir insan-ı kâmilden gıda ver gönlüne; yürü, devleti devlet sahibinde ara.”

[Hz. Pir Mevlana]

Şimdi bu bayram olan Cumayı fırast bilip muhabbet için yakarış vaktidir:"Rabbinizden mağfiret dileyin; O'na tevbe edin; doğrusu Rabbim
merhamet eder ve çok sever." [11:90]


"Eğer kullarım sana Benim hakkımda sorular sorarlarsa -
(bilsinler ki) Ben çok yakınım;
dua edenin yakarışına her zaman karşılık veririm: Öyleyse onlar da
Bana karşılık versinler
ve Bana inansınlar ki doğru yolu bulabilsinler." [2:186]


Hayırlara vesile olması, hâlimize iyi gelmesi niyazımızla

Vakt-i şerif, Cuma, ömür ve şahsiyetlerimiz,
ahir ve akibet, zahir ve batınlarımız hayrola,
Aşkullah, Muhabbettullah, Marifetullah,
Şevkullah ve Zikrullah gönüllere nakşola
Şefaatı nebi cümlemiz nasib ola efendim

Umalım ki Mevlam evvelâ söylediklerimizi önce bize duyursun,
sonra ihtiyacı olanlara tesir buyursun. . .

Sözü çok olanın, yalanı dahi çok olur imiş.
Yüksek müsaadelerinizle

Mevlam ateş-i aşkınızı ziyâde eylesin
Gam ve telaş sizlerden uzak olsun da
huzur bulasınız efendim



UMUT REHBERİNDEN ALINTIDIR
Derviş na murad olacak.
Allah vesilelerle kendisine yaklaştırır.
Na murad olacak..
Bildiğini terk edecek.

[img]http://www.muhammedinur.com/photos/galleries/avatars/istikametbt9tw2.gif[/img]
Kullanıcı avatarı
zahidzenderun
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 1026
Kayıt: 04 Tem 2007, 02:00

Mesaj gönderen zahidzenderun »

Merhaba Dostlar,



Ey huzur içinde olan can!
O, senden, sen de O'ndan hoşnut olarak
Rabbine dön! [89:27-28]


Gel muştusu erişti cana
Gel diyor yüceler yücesi
De sen can olda kanatlanıp uçma!
HZ. PİR MEVLANA (1207)


Geç ak ile karadan
Halkı çıkar aradan
Niyazi dön buradan
Durma sana gel oldu...
NİYAZİ-İ MISRİ (1618-1694)


Hazer kıl kırma kalbin kimsenin canını incitme
Esir-i gurbet-i nalan olan insanı incitme
Tarik-i ışkda bi-çareyi hicranı incitme
Sabır kıl her belaya hâne-yi Rahman'ı incitme
...
Vefası var mıdır gör kim sana bu çarh-ı devranın
...
...Geçer bir lahzada ru'ya misali ömrü insanın
...
ALVARLI EFE HAZRETLERİ(1868-1956)


Meğer özlermiş insan (geldiği yeri/aslını/aslolanını)
her kim aslından uzak düşse arar
asla dönmek için bir uygun gün arar



...pek bir dağıldık erenler


Umalım ki Allah evvelâ söylediklerimi bana duyursun,
sonra da ihtiyacı olanlara tesir buyursun. . .
Sözü çok olanın, yalanı dahi çok olur imiş.
Yüksek müsaadelerinizle


Mevlam ateş-i aşkınızı ziyade eylesin
Gam ve telaş sizlerden uzak olsun
huzur bulasınız efendim


Siz muhabbet ehli Cânlar’ın hürmetine Mevlam,
bizim duyuşlarımızı ve niyetlerimizi temizlesin...



(Umut Rehberi’nden Alıntıdır)
Derviş na murad olacak.
Allah vesilelerle kendisine yaklaştırır.
Na murad olacak..
Bildiğini terk edecek.

[img]http://www.muhammedinur.com/photos/galleries/avatars/istikametbt9tw2.gif[/img]
Kullanıcı avatarı
Gul
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 5150
Kayıt: 11 Haz 2009, 02:00

Re: Aziz Canlar

Mesaj gönderen Gul »

Umut Rehber'in için teşekkürler Sevgili Zahidzenderun...Bu resim Umut Rehberin'den...

Resim

zahidzenderun yazdı:Pek Aziz Canlar



Dilediğin kadar yaşa; öleceksin,
istediğini sev; nihayet ondan ayrılacaksın,
istediğini yap; nihayet onun hesabını vereceksin. Ramuz el-Ehadis 2,31




Yeni bir yılı bir şenlik ve bayram içinde karşılarken(!)
sıkı bir muhasebenin de tam vakti olsa gerek:




Resim


Yaklaşan bir ecel, azalan bir ömür ve artan isyanımızın
habercisi değil midir geçen gün hafta ay yıl?



Bir menakibi hatırlatıyor tüm bunlar:
Buzdolabından önceki zamanlarda, çecekleri ve bazı yiyecekleri korumak için,
dağlardan buz kesilir ve pazar yerlerinde satılırdı. Sıcak bir yaz gününde, bir şeyh,
talebeleriyle şehirde dolaşırken, böyle bir buz satıcısına rastladı. Satıcı:
"Sermayesi eriyip giden şu adama acıyın, merhamet edin.."
diye bağırıyordu. Satıcının bu sözlerini işiten şeyh aniden fenalaşarak bayıldı.
Yanındakiler, kendisini gölgelik bir yere taşıdılar ve saatler sonra
kendisine geldiğinde bayılma sebebini sordular.Şeyh satıcının eriyip giden buzlarında
kendi hayatını görmüştü. Küçük sermayesinin ziyan olmaması için çırpınıp duran satıcı,
milyarla ölçülmeyen ve sonsuz bir hayatta sınırsız bir mutluluğa vesile olabilecek ömür
sermayesinin eriyip gidişine nasıl kayıtsız kalındığını düşündürmüştü ona...




En kolay eriyen sermaye ömür. Akıp giden... Akışı unutulan...
"Sermayesi eriyen adama acıyın" demiş güneş altında buz satan bir
ALLAH dostu onun için... Ömrün nefes nefes eriyişini kastederek...
Sermayesi eriyen adam var mı? Bir kelimecik yazarken,
bir nefeslik ömür azalıyor...




Perişan Dede'nin uşşak nefesi düştü gönlümüze;

Subh u şam ey gönül çekelim gülbank
Hayırlar feth olsun şerler def olsun huu
Vakitler aşk olsun şerler def olsun huu
Niyaz et muradı Mevla'dan iste




Kelime-i tevhidden ahval-i tevhide varmaklığımız niyazımızla
Vakt-i şerif, sene-i 1429(2008), şehrullah,
azalan ömür ahir ve akibet,
zahir ve batınlarımız hayrola,
Aşkullah, Muhabbettullah, Marifetullah,
Şevkullah ve Zikrullah gönüllere nakşola erenler




Siz muhabbet ehli Cânlar'ın hürmetine Mevlam,
bizim duyuşlarımızı ve niyetlerimizi temizlesin...




(UMUT REHBERİNDEN ALINTIDIR)
kulihvani yazdı:sevgili zahid can.
Hayy Allah razı olsun!


Çok acı ama gerçek bir hatıramın küllerini eşeledin,
yaramı kanattın...
1960 yılından önceydi
sanırım 1958 di..
Hakan'ın dedesi Mustafa amcam o zaman Hasan Dağının zirvesine yakın Yılan Kar'dan kar keser eşeklerle indirir ve gece erkence Aksaraya yola çıkardı.
O zaman dondurmacılar kar ile yapardı dondurmayı.
Dondurmacı Fariz Ağa vardı, yaman adamdı..

Bir keresinde anam beni de amcamın yanına kattı gittik kar kesmeye ilk okuldayım.
Gittik dağdan kestik ama o yamaçlardan çıkarmak vs zor yol..
Gün batarken köye gelebildik.
Gece yine kalktık gündoğarken şehre girdik.
Üç yerde dondurmacı vardı.
Üçü de anlaşmışlar düşük bir fiyat vermekteler..
Biz öbürüne gitmekteyiz, döne döne 6 liradan bırakın çıkmayı 2 liaraya bir eşek yükü karı zorla sattık..


Bana acı veren ise eşeklerin sırtında karlar eridikçe ve yerlere sular şakır şakır döküldükçe etraftan zengin züppeleri eğlenircesine : "yörüklerin etfaiyesi çok geç kalmış!" demeleriydi..
Mustafa amucam ekmeğini taştan çıkaran fakir ama şükürde bir derviş idi ruhu şâd olsun..


Yazınızda bahsedilen Şeyh Cüneydi Bağdadî Hazretleridir.
Ellerinden eriyip akan ömrüne yanmıştır...
Resim
Cevapla

“Serbest Kürsü” sayfasına dön