KASÎDE-İ BÜRDE

İmam-ı (Buseyrî) Busirî (k.s.) hazretlerinin hayatı ve eserleri.
Kullanıcı avatarı
nur-ye
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 9089
Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00

Re: KASÎDE-İ BÜRDE

Mesaj gönderen nur-ye »

Resim 24-)

وَ خَالِفِ النَّفْسسَ وَ الشَّيْطَانَ وَ اَعْصِهِمَا
وَ اِنْ هُمَا مَحَضَاكَ النُّصْحَ فَاتَّهِمِ

Ve hâlifî'n-nefse ve' ş-şeytâne va'sıhimâ
Ve in hümâ mehadâke'n-nusha fet-tehimi


Resimمَوْلاَى صَلِّ وَ سَلِّمْ دَاءِماً أَبَداً
عَلَى حَبِيبِكَ خَيْرِ الْخَلْقٍ كُلُّهُمْ

ResimMevlâ salli ve sellim dâimen ebeden
Alâ Habîbike’l-halkin küllühum..
Resim


Şeytana ve nefsine uyma!
İkisine de baş kaldır, isyan et!..
Eğer sana akla uygun nasihatlar etseler bile ikisini de suçla!



Sakın nefsine ve şeytana muhalefet etmekten vaz geçme!
Her emirlerine isyan et!
Onların aklına uygun ve haklı gibi gelen vesveselerini iyi incele ki içinde seni saptırıcı gizlidir!
Onlardan hayır gelemez bil ve peşin peşin suçla!
İkisinin de aslî işleri olan seni hüsrana sürüklemek kabahatleri ile töhmet et!


Resim
Tühem : (Töhmet. C.) Suçlar, töhmetler, kabahatlar.
Me’haz: Menba'. Bir şeyin alındığı, çıkarıldığı yer. Bir şeyin aslının alındığı kaynak.
Resim
Kullanıcı avatarı
nur-ye
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 9089
Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00

Re: KASÎDE-İ BÜRDE

Mesaj gönderen nur-ye »

Resim 25-)

وَ لاَ تُطِعْ مِنْهُمَا خَصْماً وَلاَ حَكَماً
فَاَنْتَ تَعْرِفُ كَيْدَ الْخَصْمِ وَ الْحَكَمِ

Velâ tutı' minhümâ hasmen velâ hakemen
Fe ente ta'rifü keyfe'l-hasmi ve'l-hakemi
Resimمَوْلاَى صَلِّ وَ سَلِّمْ دَاءِماً أَبَداً
عَلَى حَبِيبِكَ خَيْرِ الْخَلْقٍ كُلُّهُمْ

ResimMevlâ salli ve sellim dâimen ebeden
Alâ Habîbike’l-halkin küllühum..
Resim


Nefsine ve şeytana asla itâat etme!
İkisi de, ister hasım olsunlar ister hakem!
Sen bilirsin ki onlar hilelerin hasımı ve hakemidirler!



Sen sakın nefsine ve şeytana uyma!
Hasım da olsalar, hısım da olsalar, hakem de olsalar sahtekârlık içindir.
İşin içinde bir kötülük tuzağı kurmuşlardır!
Şeytana uyan nefsin kime tapacağı sana bildirildi ve yasaklandı:


أَلَمْ أَعْهَدْ إِلَيْكُمْ يَا بَنِي آدَمَ أَن لَّا تَعْبُدُوا الشَّيْطَانَ إِنَّهُ لَكُمْ عَدُوٌّ مُّبِينٌ
وَأَنْ اعْبُدُونِي هَذَا صِرَاطٌ مُّسْتَقِيمٌ
Resim---Elem a'hed ileyküm ya beni ademe el la ta'büdüş şeytan innehu leküm adüvvüm mübiyn . Ve eni'büduni haza siratum müstekiym : Ey Âdem oğulları! Size şeytana tapmayın, çünkü o sizin apaçık bir düşmanınızdır» demedim mi? «Ve bana kulluk ediniz, doğru yol budur» demedim mi?(Yâsîn 36/60-61)

Ve sen çok iyi bilmektesin ki kimlere itâat edecektin:

وَأَطِيعُواْ اللّهَ وَالرَّسُولَ لَعَلَّكُمْ تُرْحَمُونَ
Resim---Ve etiy'ullahe ver rasule lealleküm türhamun : Allah'a ve Resûl'üne itaat edin ki rahmete kavuşturulasınız.(Âl-i İmrân 3/132)



Resim

Hasm : (Hasım) Muhâlif. Karşı taraf. Düşman.
Hakem : (Hasım) Muhâlif. Karşı taraf. Düşman.
Keyd : Tuzak. Kötülük, hile.
Hısım : Akraba, yakın.
Resim
Kullanıcı avatarı
nur-ye
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 9089
Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00

Re: KASÎDE-İ BÜRDE

Mesaj gönderen nur-ye »

Resim 26-)
اَسْتَغْفِرُاللّهَ مِنْ قَوْلِ بِلاٰ عَمَلِ
لَقَدْ نَسَبْتُ بِهِ نَسْلً لِذِى عُقُمِ

Estagfîrullâhe min kavlîn bilâ amelin
Le kad nesebtü bihî neslen lizî ukumi



Resimمَوْلاَى صَلِّ وَ سَلِّمْ دَاءِماً أَبَداً
عَلَى حَبِيبِكَ خَيْرِ الْخَلْقٍ كُلُّهُمْ

ResimMevlâ salli ve sellim dâimen ebeden
Alâ Habîbike’l-halkin küllühum..
Resim


Her amelsiz sözümden Allah’a estagfirullah!
Kısır ile soyu olanı nisbet etsem ona tam uyar!


Amelsiz söz-imandan Allah’a sığınır bağışlanmamı dilerim!
İşe dönüşmemiş boş sözlerime güvenişim, kısır biriyle soyu-sopu olan birini kıyaslamaya benzer ki tam bir şaşkınlık!



Resim

İstiğfar : (Gufran. dan) Afv dilemek. Cenab-ı Hak'tan kusurlarının affedilmesini, günahlarının bağışlanmasını dilemek. Tevbe etmek. Yalvarmak. " Estağfirullâh" demek.
Akîm : Neticesiz, sonu yok. Beyhude. * Yağmur getirmeyen rüzgar. * Çocuğu olmayan, kısır. Doğurmayan (kadın), doğurtmayan (erkek).
Nesl: Soy, sop. Zürriyet, döl, kuşak. * Halk. * Çocuk hâsıl etmek.
Nisbet: Münasebet, yakınlık, bağlılık, ölçü. * Rağmen. İnat olarak. İnat olsun diye.
Resim
Kullanıcı avatarı
nur-ye
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 9089
Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00

Re: KASÎDE-İ BÜRDE

Mesaj gönderen nur-ye »

Resim 27-

اَمَرْتُكَ الْخَيْرَ لاَكِنْ مَا اَتَمَرْتُ بِهِ
وَ مَا اَسْتَقَمْتُ فَمَا قَوْلِي لَكَ اَسْتَقَمِ

Emertüke'l-hayre lâkin mâ'temertü bihî
Ve me'stekamtü femâ kavlî leke's-tekami


Resimمَوْلاَى صَلِّ وَ سَلِّمْ دَاءِماً أَبَداً
عَلَى حَبِيبِكَ خَيْرِ الْخَلْقٍ كُلُّهُمْ

ResimMevlâ salli ve sellim dâimen ebeden
Alâ Habîbike’l-halkin küllühum..
Resim


Ey kardeş!
Sana hayrı emrettim, ama ben kendim onu emir edinmedim!
Kendim istikamet üzere olmadım, ama sana sözüm: “ İstikamet üzere ol!” idi..


Ben herkese hayrı işlemeyi emrettim!
Lâkin kendime hayrı işlemeyi emretmedim ne yazık!
Sana sözüm hep: “Dosdoğru yol budur!” oldu.
Ama ben Hakka teslim olup istikamet edemedim!


Resim
İstikamet : Hatt-ı hareketi doğru olmak. Doğruluk, nâmuslu hareket. Her işte itidal üzere bulunmak. Adâletten, doğruluktan ayrılmayıp, diyânet ve akıl içinde yürümek. * Allah'a kulluk etmek. * Bir şeyin bir tarafa doğru olarak uzanması. * Yön, cihet.
Resim
Kullanıcı avatarı
nur-ye
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 9089
Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00

Re: KASÎDE-İ BÜRDE

Mesaj gönderen nur-ye »

Resim 28-)


وَلاَ تَزَوَّدْتُ قَبْلَ الْمَوْتِ نَافِلَةً
وَ لَمْ اُصَلِّ سِوٰي فَرضٍ وَ لَمْ اَصُمِ
Velâ tezevvedtü kable'l-mevti nâfîleten
Velem usalli sivâ farzın velem esumi

Resimمَوْلاَى صَلِّ وَ سَلِّمْ دَاءِماً أَبَداً
عَلَى حَبِيبِكَ خَيْرِ الْخَلْقٍ كُلُّهُمْ

ResimMevlâ salli ve sellim dâimen ebeden
Alâ Habîbike’l-halkin küllühum..
Resim


Ölmeden önce nafilelerden kendime azık hazırlamadım
Farzdan başka namaz kılmadım oruç tutmadım!..



Ölüm gelip çatmadan yol azığı hazırlamadım.
Sadece elden geldiğince farz namaz ve oruçla yetindim.
Oysa İlâhi fermanı duymuştum:


Resim--- Hz. Ebu Hüreyre (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki:
"Allah Teâla hazretleri şöyle ferman buyurdu: "Kim benim veli kuluma düşmanlık ederse ben de ona harp ilan ederim. Kulumu bana yaklaştıran şeyler arasında en çok hoşuma gideni, ona farz kıldığım (aynî veya kifaye) şeyleri eda etmesidir. Kulum bana nafile ibadetlerle yaklaşmaya devam eder, sonunda sevgime erer. Onu bir sevdim mi artık ben onun işittiği kulağı, gördüğü gözü, tuttuğu eli, yürüdüğü ayağı (aklettiği kalbi, konuştuğu dili) olurum. Benden birşey isteyince onu veririm, benden sığınma talep etti mi onu himayeme alır, korurum. Ben yapacağım bir şeyde, mü'min kulumun ruhunu kabzetmedeki tereddüdüm kadar hiç tereddüte düşmedim: O ölümü sevmez, ben de onun sevmediği şeyi sevmem.
"
(Buhârî, Rikak 38)


Resim

Tezevvede: Azık hazırlmak, azıklanmak.
Farz : * Fık: Din hususunda icrası vâcib, terki mâsiyet olan Hükm-ü İlâhî. Kur'an-ı Kerim veya Hadis-i Şerifle sâbit olan Cenab-ı Hakk'ın kat'i emri: Şirk koşmamak, iman etmek, namaz kılmak, yalan söylememek gibi...
Nafile : Fık: Farz ve vâcibden gayrı mecburiyet olmadığı hâlde yapılan ibadet. Fazladan yapılan iş.
Resim
Kullanıcı avatarı
nur-ye
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 9089
Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00

Re: KASÎDE-İ BÜRDE

Mesaj gönderen nur-ye »

Resim III- Bölüm: Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’i öz Övüş-1
29-)



ظَلَمْتُ سُنَّةَ مَنْ اَحْيَ الظَّلاَمَ اِلَي
اَنِ اشْتَكَتْ قَدْمَاهُ الضُّرَ مِنْ وَرَمِ
Zalemtü sünnete men ahya'z-zalâme ilâ
Eni'şteket kademâhü'd-durre min veremi

Resimمَوْلاَى صَلِّ وَ سَلِّمْ دَاءِماً أَبَداً
عَلَى حَبِيبِكَ خَيْرِ الْخَلْقٍ كُلُّهُمْ

ResimMevlâ salli ve sellim dâimen ebeden
Alâ Habîbike’l-halkin küllühum..
Resim


Sünnete zulmettim!
Halbuki O kimse ki Muhammed aleyhisselâm, geceleri onula ihya ederdi.
Ayakları, şişerde verdiği acıdan şekvâ ederdi…



Ben Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem)’i duymakta ve işlememizi istediği işler O’na uymamakta çok hata ettim!
Kendime zulmettim.
Bilirdim ki O Yüce Zât Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) gecenin karanlığını Nûr-u Mim nafileleriyle aydınlatırdı.
Saatlerce kıyamda duruştan ayakları şişer kendisi farkına bile varmazken ayakları şişer, dolukur da taşımakta zorluk çekerdi.



Resim--- El Mugire bin Şu’be (radiyallahu anhu):“Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem gece namazında ayakta o kadar dururdu ki iki ayağı şişti. Kendisine Aişe radiallahu anha:
“Yâ Resûlullah! ALLAH senin geçmiş ve gelecekteki günâhlarını mağfiret etmiştir. (İbâdet hususunda niçin bu kadar güçlüğe katlanıyorsun)” denildi.
Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem:
“Şükreden bir kul olmayayım mı?”
diye cevâb verdi.”
(İbni Mâce, Sünen, Kitâbü ikâm etü’s salâ 1419; Buhârî, Müslim, Tirmizî, Nesâî de rivâyet ettiler.)

Aişe radiallahu anha Vâlidemiz: “ALLAH senin için geçmiş ve gelecek olan günâhlarını bağışlasın diye...(Fetih 48/2) âyetine işâret etmiştir.

لِيَغْفِرَ لَكَ اللَّهُ مَا تَقَدَّمَ مِن ذَنبِكَ وَمَا تَأَخَّرَ وَيُتِمَّ نِعْمَتَهُ عَلَيْكَ وَيَهْدِيَكَ صِرَاطًا مُّسْتَقِيمًا
Resim---Li yagfira lekallâhu mâ tekaddeme min zenbike ve mâ teahhara ve yutimme ni’metehu aleyke ve yehdiyeke sırâtan mustekîmâ(mustekîmen).: Böylece Allah, senin geçmiş ve gelecek günahını bağışlar. Sana olan nimetini tamamlar ve seni doğru bir yola iletir. (Fetih 48/2)


Resim
Zulm : (Zulüm) Haksızlık. * Eziyet, işkence. * Bir hakkı kendi yerinden başka bir yere koymak.
Zalâmü : Karanlık, gece karanlığı.
Sünnet : Kanun, yol, âdet. * Siret-i hasene. * Ist: Peygamber Aleyhissalâtü Vesselâm'ın sözü, emri, hal ve takriri. Müslümanların ittibâında ve dinlemesinde maddî ve manevî pek çok fazilet bulunan, tatbikinde mühim sevablar, terkinde mühim zararlar bulunan İslâmî emirler. Sünnet'e Farz-ı Nebevî de denir.
İştekâ : Acı duymak, acı çekmek.
Verem : (C.: Evrâm) şiş, yumru. * şişme.
Resim
Kullanıcı avatarı
nur-ye
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 9089
Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00

Re: KASÎDE-İ BÜRDE

Mesaj gönderen nur-ye »

Resim 30-)

وَ شَدَّ مِنْ سَغَبٍ اَحْشَاءَهُ وَ طَوَى
تَخْتَ الْحِجَارَةِ كَشْحاً مُتْرَفَ الْاَدَمِ
Ve şedde min segabin ahşâehû ve tavâ
Tahte'l-hicâreti keşhan mütrefe'l-edemi

Resimمَوْلاَى صَلِّ وَ سَلِّمْ دَاءِماً أَبَداً
عَلَى حَبِيبِكَ خَيْرِ الْخَلْقٍ كُلُّهُمْ

ResimMevlâ salli ve sellim dâimen ebeden
Alâ Habîbike’l-halkin küllühum..
Resim


Açlık arttıkça karnına taş bağlar
Böğründeki açlık acısı artsa da nimet yokluğuna sabrederdi..


O Muhteşem Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) ki böğründeki açlık acısından kıvrandıkça taş sarardı.
Asla nimet yokluğundan da bahsetmezdi
O zor günlerde kendsine sahip çıkan ve kendisininde sahip çıktığı için sahabe olan değerli zâtlar da öyle idi..



Resim---Ebû Talhâ (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm'a açlıktan şikâyet ettik ve karınlarımızı açıp gösterdik. Herkeste bir taşvardı. Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm da karnını açtı, O'nda iki taş vardı."
(Tirmizî, Zühd 39, (2372))

Resim---Mikdâm İbnu Ma'dikerib (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Âdemoğlu, mideden daha şerli bir kap doldurmaz. Âdemoğluna belini doğrultacak birkaç lokmacık yeterlidir. Ancak (nefsinin galebesiyle) illa da (mideyi doldurma işini) yapacaksa bari onu üçe ayırsın: Üçte birini yemeğe, üçte birini suya, üçte birini de nefesine (tahsis etsin, üçte birden fazlasına yemek koymasın)."
(Tirmizî, Zühd 47, (2381); İbnu Mâce, Et'ime 50, (3349))


Resim
Segab : Açlık.
Ehşâe : Karındaki iç uzuvlar. Karında olan.
Mutref : (C: Metârif) Haz kumaşından dokunmuş bir kaç alemli Arap kaftanı.
Resim
Kullanıcı avatarı
nur-ye
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 9089
Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00

Re: KASÎDE-İ BÜRDE

Mesaj gönderen nur-ye »

Resim 31-)


وَ رَاوَدَتْهُ الْجِبَالُ الشُّمُّ مِنْ ذَهَبٍ
عَنْ نَفْسِهِ فَأَرَاهَا اَيَّمَا شَمَمِ

Ve râvedethü'l-cibâlü'ş-şümmü min zehebin
An nefsihi fe erâhâ eyyemâ şememi


Resimمَوْلاَى صَلِّ وَ سَلِّمْ دَاءِماً أَبَداً
عَلَى حَبِيبِكَ خَيْرِ الْخَلْقٍ كُلُّهُمْ

ResimMevlâ salli ve sellim dâimen ebeden
Alâ Habîbike’l-halkin küllühum..
Resim


Kendisine yüksek dağlar altın olarak arzolundu da
O’nun nimetlerin anası nefsi, hiçbir zaman meyletmedi.


Kulluk imtihanının en çetinini bir beşer ve Abdullah (sallallahu aleyhi ve sellem) olarak geçiren ve bize örnek olan Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem)’e dağların altın-gümüş olarak teklifi…
Her insan gibi yaratılış kanunu gereği olna nefsin gizli arzularından yüz çevirip onu Kalb Dağına gömüşü hârikâ analtılmıştır.

Resim
Şümmü : Yüksek (dağ).
Feera : bir şeyi gömüp gizlemek.
Resim
Kullanıcı avatarı
nur-ye
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 9089
Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00

Re: KASÎDE-İ BÜRDE

Mesaj gönderen nur-ye »

Resim 32-)

وَ اَكَّدَتْ زُهْدَهُ فِيهَا ضَرُثورَتُهُ
اِنَّ الضَّرُورَةَ لاَ تَعْدُو عَلَي الْعِصَمِ

Ve ekkedet zühdehü fîhâ zarûretühû
İnne'z-zarûrete lâ ta'dû alâ'l-lsami

Resimمَوْلاَى صَلِّ وَ سَلِّمْ دَاءِماً أَبَداً
عَلَى حَبِيبِكَ خَيْرِ الْخَلْقٍ كُلُّهُمْ

ResimMevlâ salli ve sellim dâimen ebeden
Alâ Habîbike’l-halkin küllühum..
Resim


O’nun içinde bulunduğu sıkıntı ve ihtiyaçlar zühdünü sağlamlaştırdı
Yokluk asla vaz geçiremez Hakk’a sığınmaktan O Nebiyyü’l- Ma’sum’u…


Takvâya bağlı zühdün zirvesi olan Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) yokluk-çokluk imtihanında denge örneğidir.
Olursa şükür olmazsa sabır timsali..
Her halde Hakk Teâlâ’ya sığınmada ismet Sultanı…


Resim---Hz. Enes (radıyallâhu anh) anlatıyor: "Dünya sevgisi her çeşit hatalı davranışların başıdır. Bir şeye olan sevgin seni kör ve sağır yapar."
(Rezin ilâvesidir. Beyhakî Şuabu'l-Îman'da kaydetmiştir. Hadisin ikinci yarısı Ebû Dâvud'da tahric edilmiştir. (Edep 125, (5150))


Resim
Ekkede : Te’kid etmek, sağlamlaştırmak.
Zühd : Dünyaya rağbet etmemek. Nefsâni zevk ve arzudan kendini çekerek ibâdete vermek.
Zarurat : (Zaruret. C.) Zaruretler. Sıkıntı ve muhtaçlıklar.
Resim
Kullanıcı avatarı
nur-ye
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 9089
Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00

Re: KASÎDE-İ BÜRDE

Mesaj gönderen nur-ye »

Resim 33-)

وَ كَيْفَ تَدْعُوا اِلَى الدُّنْييَا ضَرُورَةُ مَنْ
لَوْ لاَهُ لَمْ تَخْرُجِ الدُّنْييَا مِنَ الْعَدَمِ

Ve keyfe ted'û ile'd-dünyâ zarûretü men
Levlâhü lem tahruci'd-dünyâ mine'l-ademi

Resimمَوْلاَى صَلِّ وَ سَلِّمْ دَاءِماً أَبَداً
عَلَى حَبِيبِكَ خَيْرِ الْخَلْقٍ كُلُّهُمْ

ResimMevlâ salli ve sellim dâimen ebeden
Alâ Habîbike’l-halkin küllühum..
Resim


Bu dünyanın sıkıntı ve ihtiyaçları O yüce kimseyi nasıl zühd ü fakrından çağırıp vazgeçirebilir?
Eğer O olmasaydı, dünya yokluktan varlığa çıkamazdı ki!...

Resim--- Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem): "Dünya, mü'mine hapishâne, kâfire cennettir." buyurdular.
(Ebû Hüreyre (radıyallâhu anh)’dan; Müslim, Zühd 1, (2956); Tirmizî, Zühd 16, (2325).


Tüm sistemin ve içindekilerin var oluşunda temel ve ana unsur olan “ilk şey” ve külli şeyin anası olan “Nûr-u mîm” vurgusu..
Resim
Kullanıcı avatarı
nur-ye
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 9089
Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00

Re: KASÎDE-İ BÜRDE

Mesaj gönderen nur-ye »

Resim 34-)


مُحَمَّدٌ سَتّذؤدُ الْكَوْنَيْنِ وَ الثَّقَلَيْنِ
وَ الْفَرِيقَيْنِ مِنْ عُررُبٍ وَ مِنْ عَجَمِ

Muhammmedün seyyidü'l-kevneyni ve's-sekaleyn
Ve'l-ferikayni min urubin ve min acemi

Resimمَوْلاَى صَلِّ وَ سَلِّمْ دَاءِماً أَبَداً
عَلَى حَبِيبِكَ خَيْرِ الْخَلْقٍ كُلُّهُمْ

ResimMevlâ salli ve sellim dâimen ebeden
Alâ Habîbike’l-halkin küllühum..
Resim


O Muhammed (sallallahu aleyhi ve sellem) ki;
Maddî-mânevî iki âlemin ve Rabbımıza kulluk imtihanında olan insan ve cinlerin Seyidi..
Araplar ve diğer milletlerden olan tüm insan toplumunun Seyididir..


Resim

Kevneyn : İki âlem. Dünya ve Ahiret.
Sakaleyn : İnsanlar ve cinler.
Seyyid : Efendi. * Hazret-i Muhammed'in (A.S.M.) soyundan olan, onun izinden giden. * Temiz ve fazilet sâhibi Müslüman zât. * Resül-i Ekrem (A.S.M.) herkesin imamı, büyüğü, önderi olduğundan kendisine bu isim de verilmiştir. (Bak: Sâdât)
Ferîk : İnsan kalabalığı. Büyük insan bölüğü.
Acem : Araplardan başka tüm milletler.
Resim
Kullanıcı avatarı
nur-ye
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 9089
Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00

Re: KASÎDE-İ BÜRDE

Mesaj gönderen nur-ye »

Resim 35-)

نَبِيُّنَا الْاٰمِرُ النَّاهَي فَلاَ اَحَدُ
أَبَرَّ فِي قَوْلِ لاَ مِنْهُ وَلاَ نَعَمِ

Nebiyyünâ’l-âmirü'n-nahi felâ ehadün
Eberre fî kavlî lâ minhü velâ neami


Resimمَوْلاَى صَلِّ وَ سَلِّمْ دَاءِماً أَبَداً
عَلَى حَبِيبِكَ خَيْرِ الْخَلْقٍ كُلُّهُمْ

ResimMevlâ salli ve sellim dâimen ebeden
Alâ Habîbike’l-halkin küllühum..
Resim


O bir tek eşi olamayan emir ve nehiy peygamberimizdir.
Sözünde “Hayır” veya “Evet” buyurduğu en doğru olan idi.
Herkes “Evet” dese de O’nun “evet değil-doğru değil!” buyurduğu en doğru olan idi.



Resim
Nehiy : Yasak etmek. Menetmek.
Bere : sadık, doğru olmak.
Eberr : Çok faziletli, şerefli. Çok sâdık ve dindar. Çok iyilik sever.
Resim
Kullanıcı avatarı
nur-ye
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 9089
Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00

Re: KASÎDE-İ BÜRDE

Mesaj gönderen nur-ye »

Resim 36-)
هُوَ الْحَبِيبُ الَّذِى تُرْجَى شَفَاعَتُهُ
لِكُلِّ هَوْلِ مِنْ الْاَهْوَالِ مُقْتَحِمُ

Hüve'l-habîbü'l-lezî türcâ şefâatühü
Li külli hevlin mine'l-ehvâli muktehımi

Resimمَوْلاَى صَلِّ وَ سَلِّمْ دَاءِماً أَبَداً
عَلَى حَبِيبِكَ خَيْرِ الْخَلْقٍ كُلُّهُمْ

ResimMevlâ salli ve sellim dâimen ebeden
Alâ Habîbike’l-halkin küllühum..
Resim


Hakk Teâlâ’nın Habibi odur!
Hubbun-sevginin kaynağı odur!


Başa gelen, tam düşünülemeyen, hesab edilemeyen her türlü sıkıntılı hâllerdeki güçlüklerde sadece O’nun şefâatı umulur.

Resim

Hevl : Korku. Korku verici. * Ürkmek. Dehşet. Yılgınlık. İhtilâl-ı dimağ (beyindeki bozukluk) sebebi ile bâzı hayâli suretler tevehhüm ederek ondan korkmak.
Şefâat : Şefaat etmek. Af için vesile olmak. * Fık: Âhiret günü bir kısım günahkâr mü'minlerin affedilmeleri ve itaatli mü'minlerin de yüksek mertebelere ermeleri için Peygamber Aleyhissalâtü Vesselâm ve sâir büyük zâtların Allah Teâlâ'dan (C.C.) niyaz ve istirhamda bulunmalarıdır.
İktiham : Hücum ve istilâ eylemek. * Dayanmak. Tahammül etmek. Katlanmak. Güçlükleri yenmek. * Miyice düşünmeden bir işe başlamak. * Bir şeyi hakir addetmek.
Muktehim : Mülâhazasız bir işe hücum edip giren. * (Bak: İktiham)
Resim
Kullanıcı avatarı
nur-ye
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 9089
Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00

Re: KASÎDE-İ BÜRDE

Mesaj gönderen nur-ye »

Resim 37-)

دَعَا اِلَى اللّهِ فَالْمُسْتَمْسِكُونَ بِهِ
مُسْتَمْسِكُونَ بِحَبْلِ غَيْرِ مُنْفَصِمِ

Deâ ilallühi fe'l-müstemsikûne bihî
Müstemsikûne bi hablin gayrı munfasımı

Resimمَوْلاَى صَلِّ وَ سَلِّمْ دَاءِماً أَبَداً
عَلَى حَبِيبِكَ خَيْرِ الْخَلْقٍ كُلُّهُمْ

ResimMevlâ salli ve sellim dâimen ebeden
Alâ Habîbike’l-halkin küllühum..
Resim


Allah’a dâvetini duyan O’nu sımsıkı tutarsa
Asla kesilip kopmayacak bir ipi tutmuştur..


Allah Teâlâ’ya çağrı tebliğini duyup bağsız bağla Resûlullah SALLallahu aleyhi ve SELLem’in görevli elçi olarak getirdiği Şeriat-ı Garra İpi’ni tutan kimse,
Kopması asla mümkün olmayan İlâhî İp’i tutmuştur.


تَصِمُواْ بِحَبْلِ اللّهِ جَمِيعًا وَلاَ تَفَرَّقُواْ وَاذْكُرُواْ نِعْمَةَ اللّهِ عَلَيْكُمْ إِذْ كُنتُمْ أَعْدَاء فَأَلَّفَ بَيْنَ قُلُوبِكُمْ فَأَصْبَحْتُم بِنِعْمَتِهِ إِخْوَانًا وَكُنتُمْ عَلَىَ شَفَا حُفْرَةٍ مِّنَ النَّارِ فَأَنقَذَكُم مِّنْهَا كَذَلِكَ يُبَيِّنُ اللّهُ لَكُمْ آيَاتِهِ لَعَلَّكُمْ تَهْتَدُونَ
Resim---Va’tasımû bihablillâhi cemîân ve lâ teferrakû, vezkurû ni’metallâhi aleykum iz kuntum a’dâen fe ellefe beyne kulûbikum fe asbahtum bi ni’metihî ihvânâ(ihvânen), ve kuntum alâ şefâ hufratin minen nâri fe enkazekum minhâ, kezâlike yubeyyinullâhu lekum âyâtihî leallekum tehtedûn(tehtedûne).Hep birlikte Allah'ın ipine (İslâm'a) sımsıkı yapışın; parçalanmayın. Allah'ın size olan nimetini hatırlayın: Hani siz birbirinize düşman kişiler idiniz de O, gönüllerinizi birleştirmişti ve O'nun nimeti sayesinde kardeş kimseler olmuştunuz. Yine siz bir ateş çukurunun tam kenarında iken oradan da sizi O kurtarmıştı. İşte Allah size âyetlerini böyle açıklar ki doğru yolu bulasınız.” (Âl-i İmrân 3/103)


Resim
Müstemsik : Bırakmamak üzere sıkı tutan.
Münfasım : Kesilmiş.
Resim
Kullanıcı avatarı
nur-ye
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 9089
Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00

Re: KASÎDE-İ BÜRDE

Mesaj gönderen nur-ye »

Resim 38-)


فَاقَ النَّبِيِّينَ فِي خَلْقٍ وَ فِي خُلُقٍ
وَلَمْ يُدَانُهُ فِي عِلْمِ وَلاَ كَرَمِ

Resimمَوْلاَى صَلِّ وَ سَلِّمْ دَاءِماً أَبَداً
عَلَى حَبِيبِكَ خَيْرِ الْخَلْقٍ كُلُّهُمْ

ResimMevlâ salli ve sellim dâimen ebeden
Alâ Habîbike’l-halkin küllühum..
Resim


Faka'n-nebiyyine fî hâlkın ve fî hulukın
Velem yüdanûhü fj ilmin ve lâ keremi


Sûret ve Sîrette, yaratılış ve ahlâkta, afâk ve enfüste tüm peygamberlerin uyduğudur!
İlim ve kerem hususunda hiç biri O’na yaklaşamadı…


Resim--- Ümmetine, Muhammedî metodunu esirgemeden can-ü-gönülden en ince detayına kadar bildiren ve yaşayan Azîz, Kerîm, Raûf ve Rahîm Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem):
“Övünmek için söylemiyorum... Kıyâmet günü olunca Peygamberlerin imâmı, hatîbleri ve şefâat (hususunda) sahibleri ben olacağım.” buyurmuştur.
(İmâm Ahmed, İbni Mâce, Ebu Yâ’la, Hâkim, Tirmizî)

Resim
Fâka: İzine uymak. İzini sürmek.
Hilkîyyet : Yaratılışta olma, hilkî olma.
Hulk: Huy. Ahlâk. Tabiat. Yaratılıştan olan haslet. Seciyye. Cibilliyet. * İnsanın doğuştan veya sonradan kazandığı ruhî ve zihnî hâller.
Resim
Kullanıcı avatarı
nur-ye
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 9089
Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00

Re: KASÎDE-İ BÜRDE

Mesaj gönderen nur-ye »

Resim 38-)


فَاقَ النَّبِيِّينَ فِي خَلْقٍ وَ فِي خُلُقٍ
وَلَمْ يُدَانُهُ فِي عِلْمِ وَلاَ كَرَمِ

Resimمَوْلاَى صَلِّ وَ سَلِّمْ دَاءِماً أَبَداً
عَلَى حَبِيبِكَ خَيْرِ الْخَلْقٍ كُلُّهُمْ

Faka'n-nebiyyine fî hâlkın ve fî hulukın
Velem yüdanûhü fj ilmin ve lâ keremi


ResimMevlâ salli ve sellim dâimen ebeden
Alâ Habîbike’l-halkin küllühum..
Resim


Sûret ve Sîrette, yaratılış ve ahlâkta, afâk ve enfüste tüm peygamberlerin uyduğudur!
İlim ve kerem hususunda hiç biri O’na yaklaşamadı…



Ümmetine, Muhammedî metodunu esirgemeden can-ü-gönülden en ince detayına kadar bildiren ve yaşayan Azîz, Kerîm, Raûf ve Rahîm

Resim--- Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem:
“Övünmek için söylemiyorum... Kıyâmet günü olunca Peygamberlerin imâmı, hatîbleri ve şefâat (hususunda) sahibleri ben olacağım.” buyurmuştur.
(İmâm Ahmed, İbni Mâce, Ebu Yâ’la, Hâkim, Tirmizî)


Resim
Fâka: İzine uymak. İzini sürmek.
Hilkîyyet : Yaratılışta olma, hilkî olma.
Hulk: Huy. Ahlâk. Tabiat. Yaratılıştan olan haslet. Seciyye. Cibilliyet. * İnsanın doğuştan veya sonradan kazandığı ruhî ve zihnî hâller.
Resim
Kullanıcı avatarı
nur-ye
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 9089
Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00

Re: KASÎDE-İ BÜRDE

Mesaj gönderen nur-ye »

Resim 39-)

وَ كُلُّهُمْ مِنْ رَسُولِاللّهِ مُلْتَمِسٌ
غُرْفاً مِنَ الْبَحْرِ اَوْ رَشْفاً مِنَ الدِّيَمِ
Ve küllühüm min Resûlillahi mültemisün
Gürfen mine'l-bâhri ev reşfen mine'd-diyemi

Resimمَوْلاَى صَلِّ وَ سَلِّمْ دَاءِماً أَبَداً
عَلَى حَبِيبِكَ خَيْرِ الْخَلْقٍ كُلُّهُمْ

ResimMevlâ salli ve sellim dâimen ebeden
Alâ Habîbike’l-halkin küllühum..
Resim

Tüm peygamberler ondan iltimas beklerler.
Deniznden bir avuç…

Rahmetinden bir yudum…


Resim
Mültemis : (C.: Mültemisin) (Lems. den) Kayıran, iltimas eden.
İltimas : Tavsiye. Rica. İstirham. * Kayırmak, tutmak, haksız olarak yardımda bulunmak. * Yapılmasını isteme.
Gurfen : Bir avuçluk.
Reşf : Suyu dudakları ile emmek, emerek içmek.
Reşfen : Bir yudumcuk.
Diyem : Devamlı yağan yağmur,bârân, rahmet.
Resim
Kullanıcı avatarı
nur-ye
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 9089
Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00

Re: KASÎDE-İ BÜRDE

Mesaj gönderen nur-ye »

Resim 40-)


وَ وَاقِفُونَ لَدَيْهِ عِنْدَ حَدِّهِمِ
مَنْ نُقْطَةِ الْعِلْمِ اَوْ مِنْ شَكْلَةِ الْحِكَمِ
Ve vâkıfûne ledeyhi inde haddihimi
Min nuktati'l-ilmi ev min şekleti'l-hikemi

Resimمَوْلاَى صَلِّ وَ سَلِّمْ دَاءِماً أَبَداً
عَلَى حَبِيبِكَ خَيْرِ الْخَلْقٍ كُلُّهُمْ

ResimMevlâ salli ve sellim dâimen ebeden
Alâ Habîbike’l-halkin küllühum..
Resim




O’nun huzurunda tüm peygamberler hadlerince durdular.
İlminde bir nokta.. İlmin noktası…
Veya hikmetinde bir hareke… Hikmetin şekli…Gibi…

Resûlullah SALLallahu aleyhi ve SELLem’in “Rahmetenli'l-âlemin” makamı tüm yaratılanları kapsar.
Maddî-mânevî sitem içinde her şey ve herkes, İlâhi proğramdaki kader yerini alır, yaşar ve hesap veririr..
Zirâ, “İlk Nokta” olan “Nûr-u Mîm”in hareketinden madde, harekesinden mânâ doğmuştur.
Eşyanın hakikati, HakikatMuhaMMedî getiren, yaşayan ve yaşatan Resûlullah SALLallahu aleyhi ve SELLem’i BİLip, BULup, OLup da YAŞAmakla anlaşılır ERENce DİLinde…

Resim---Resûlullah sallallahu aleyhi vesellem: “Ey Allah’ım, bana eşyânın hakikatini göster!.” buyurdu.
(Hadimî, Berika, 2, 33; Aliyyu’l-Karî, Mirkat, 8, 3453)

Resim---Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: “Allahümme erine’l- eşyâe kemâhiye: ALLaH’ım, bana eşyanın hakikatini göster!” buyurdu.
(Fareddin Razî Tefsirü’l- Kebir, TâHâ Sûresi)


وَمَا أَرْسَلْنَاكَ إِلَّا رَحْمَةً لِّلْعَالَمِينَ
Resim---Ve mâ erselnâke illâ rahmeten lil âlemîn(âlemîne). ;(Resûlüm!) Biz seni âlemlere ancak rahmet olarak gönderdik.(Enbiyâ 21/107)


Resim
Hadd : Hudut. Çizgi. Sınır. * Salahiyyet. * Derece. Son derece. Münteha.
Resim
Kullanıcı avatarı
nur-ye
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 9089
Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00

Re: KASÎDE-İ BÜRDE

Mesaj gönderen nur-ye »

Resim 41-)
فَهُوَ اللَّذِى تَمَّ مَعْنَاهُ وَ صُورَتُهُ
ثُمَّ اَصْطَفَاهُ حَبِيباً بَارِيءُ النَّسَمِ

Fehve’l-lezî teme mâ’nâhu ve sûretühü
Sümme's-tafâhü hibîben bâriü'n-nesemi

Resimمَوْلاَى صَلِّ وَ سَلِّمْ دَاءِماً أَبَداً
عَلَى حَبِيبِكَ خَيْرِ الْخَلْقٍ كُلُّهُمْ

ResimMevlâ salli ve sellim dâimen ebeden
Alâ Habîbike’l-halkin küllühum..
Resim


O, hüviyetini mânâ ve sûrette tamamladı
Sonra O’nu Tek sevgili seçti her şeyi yaratan Hakk Teâlâ…

O Allahu zü’l-Celâl ki O’nu mânâ ve sûrette kemâlâta erdirdi.
Sonra her bir şeyi her özelik ve güzelliğinde örneksiz ve eşsiz yaratan El Bârî’ Teâlâ tüm mahlükatını eleyip içinden Muhammed Mustafa’sını “Habibullah” olarak seçti…


Resim
Neseme : (Nesme) : (C: Nüsüm) Nefs. İnsanın ve her nesnenin başlangıcı.
Istıfa : Bir şeyin iyisini seçip ayıklamak. * Bir şeyi ıslâh edip sâfileştirmek. * Seçmek. Ayıklamak.
Bârî’ : Bir kalıptan döker gibi, düzgün, tertipli ve güzel yaratan. Aza ve cihâzatları birbirine mütenasip ve kâinattaki umumî nizama ve gayelere uygun ve münasebettar olarak halkeden Cenâb-ı Hak (C.C.)
Resim
Kullanıcı avatarı
nur-ye
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 9089
Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00

Re: KASÎDE-İ BÜRDE

Mesaj gönderen nur-ye »

Resim 42-)


مُنَزَّهٌ عَنْ شَرِكٍ فِي مَحَاسِنِهِ
فَ جَوْهَرُ الْحُسْنِ فِيهِ غَيْرُ مُنْقَسِمِ

Münezzehün an şerikin fî mehâsinihi
Fe cevheru'l-husni fîhi gayrı munkasımi

Resimمَوْلاَى صَلِّ وَ سَلِّمْ دَاءِماً أَبَداً
عَلَى حَبِيبِكَ خَيْرِ الْخَلْقٍ كُلُّهُمْ

ResimMevlâ salli ve sellim dâimen ebeden
Alâ Habîbike’l-halkin küllühum..
Resim


İyilik, güzellik ve hak oluşta ortağı olmaktan arınmış tekti.
Tüm güzelliklerin aslı ve anası oluşu kendine mahsustu…


Tek olan Allahu zü’l-Celâl’in seçip görevli kıldığı Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) her şey için Rahmet Kaynağı oluşta ortağı olmaktan münezzehtir.
O her şeyin ve oluşun İlâhî güzelliklerinde; aslî kaynak, ilk nokta ve ana oluş özelliği bölünemeyen eşsiz, ortaksız ve tek olandır.

Resim
Münezzeh : (Nezahet. den) Tenzih edilmiş, teberri edilmiş. * Pâk, kusur ve noksanlıklardan uzak. Hiç bir şeye muhtaç olmayan. Kötülükten, kusurdan ve noksanlık gibi şeylerden tenzih edilen.
Şerik : Ortak.
Mahasin : (Mehâsin) İyilikler. İyi ahlâklar. * İnsanın vücudunda hüsün ve cemal yerleri. * Güzel tavırlar. * İnsanın yüzüne güzellik veren bıyık ve sakal.
Cevher : Bir şeyin özü, esası.
Hüsn : (Hüsün) Güzellik. İyilik. Eksiksizlik. Cemal ile kemal.
Münkasım : (Kısım. dan) Bölünen, kısım kısım ayrılan, taksim edilen.
Resim
Kullanıcı avatarı
nur-ye
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 9089
Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00

Re: KASÎDE-İ BÜRDE

Mesaj gönderen nur-ye »

III- Bölüm: Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’i öz Övüş 2-


Resim 43-)
دَعْ مَا اَدَّعَتْهُ النَّصَارَى فِي نَبِيِّهِمِ
وَ اَحْكُمْ بِمَا شِءْتَ مَدْحاً فِيهِ وَ اَحْتَكِمِ

Da'me'd-deathü'n-nâsârâ fî nebiyyihimi
Vâ'hküm bimâ şı'te medhan fîhi va'htekimi..

Resimمَوْلاَى صَلِّ وَ سَلِّمْ دَاءِماً أَبَداً
عَلَى حَبِيبِكَ خَيْرِ الْخَلْقٍ كُلُّهُمْ

ResimMevlâ salli ve sellim dâimen ebeden
Alâ Habîbike’l-halkin küllühum..
Resim


Hrıstiyanların peygamberlerine dediklerini deme de,
O’nu övmek hususunda dilediğince hükmet ve istediğin kadar artır-sağlamlaştır..




Sakın sen hrıstyiyanların İsâ aleyhi’s-selâm’a dediklerini Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem için söyleme!
İslâm Dîni hükümleri içinde istediğin şekil O’nu medhet!.
Bu hususta akıl ve nakil tevhidi ile dilediğin kadar öv ve yücelt ki O buna zâten lâyıktır..


وَقَالَتِ الْيَهُودُ عُزَيْرٌ ابْنُ اللّهِ وَقَالَتْ النَّصَارَى الْمَسِيحُ ابْنُ اللّهِ ذَلِكَ قَوْلُهُم بِأَفْوَاهِهِمْ يُضَاهِؤُونَ قَوْلَ الَّذِينَ كَفَرُواْ مِن قَبْلُ قَاتَلَهُمُ اللّهُ أَنَّى يُؤْفَكُونَ
Resim---''Ve kâletil yahûdu uzeyrunibnullâhi ve kâletin nasârâl mesîhubnullâh(mesîhubnullâhi) zâlike kavluhum bi efvâhihim yudâhiûne kavlellezîne keferû min kablu kâtelehumullâh(kâtelehumullâhu) ennâ yu'fekûn(yu'fekûne).;Yahudiler, Uzeyr Allah'ın oğludur, dediler. Hıristiyanlar da, Mesîh (İsa) Allah'ın oğludur dediler. Bu onların ağızlarıyla geveledikleri sözlerdir. (Sözlerini) daha önce kâfir olmuş kimselerin sözlerine benzetiyorlar. Allah onları kahretsin! Nasıl da (haktan bâtıla) döndürülüyorlar!'' (Tevbe 9/30)



Resim
Nasara : Hristiyanlar. Nasraniler. Hz. İsa'ya (A.S.) ilk önceleri Nâsıra Karyesindeki ahali yardım ettiklerinden, onlara "Nasara" ismi verilmiştir.
Resim
Kullanıcı avatarı
nur-ye
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 9089
Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00

Re: KASÎDE-İ BÜRDE

Mesaj gönderen nur-ye »

Resim 44-)

فَ اَنْسُبْ أِلَي ذَاتِهِ مَا شِءْتَ مِنْ شَرَفٍ
وَ اَنْسُبْ أِلَي قَدْرِهِ مَا شِءْتَ مِنْ عِظَمِ

Fensüb ilâ zâtihî mâ şi'te min şerafîn
Vensüb ilâ kadrihî mâ şi'te min izâmi

Resimمَوْلاَى صَلِّ وَ سَلِّمْ دَاءِماً أَبَداً
عَلَى حَبِيبِكَ خَيْرِ الْخَلْقٍ كُلُّهُمْ

ResimMevlâ salli ve sellim dâimen ebeden
Alâ Habîbike’l-halkin küllühum..
Resim


O’nun yüce Zâtına istediğin kadar şerefi nisbet et!
Ululuk övgülerinden dilediğin kadar onun kadir ve kıymetine ekle!




Ey Âşık Kardeşim!
Unutma ki Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in şanını yücelten tüm sistemi O’nun nûrundan yaratan ALLAHu Zü’l-Celâlihu’nun kendisidir:


وَرَفَعْنَا لَكَ ذِكْرَكَ
Resim--- ''Ve rafe’nâ leke zikrake.:Senin şânını ve ününü yüceltmedik mi?'' (İnşirah 94/4)


Resim

Nisbet : Münasebet, yakınlık, bağlılık, ölçü.
Şeref : Yükseklik, yücelik. Büyüklük. * İnsanlar arasında geçerli ve makbul olma. Büyük bir makam sâhibi olma. * Cenab-ı Hakka itâat ve ubudiyyeti ve yüksek hizmeti ile çok ihsanına mazhar olma. * İftihâr, övünme.
Izam : (Azim. C.) Büyükler. Büyük kimseler.
Resim
Kullanıcı avatarı
nur-ye
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 9089
Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00

Re: KASÎDE-İ BÜRDE

Mesaj gönderen nur-ye »

Resim 45-)

فَاِنَّ فَضْلَ رَسُولِاللّهِ لَيْسَ لَهُ
حَدٌ فَيُعْرِبَ عَنْهُ نَاطِقُ بِفَمِ
Fe inne fadle Resûlillâhi leyse lehû
Haddün fe yu'ribe anhü nâtıkun bi femi

Resimمَوْلاَى صَلِّ وَ سَلِّمْ دَاءِماً أَبَداً
عَلَى حَبِيبِكَ خَيْرِ الْخَلْقٍ كُلُّهُمْ

ResimMevlâ salli ve sellim dâimen ebeden
Alâ Habîbike’l-halkin küllühum..
Resim


Şüphesiz ki Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in faziletien bir sınır yoktur.
Arapçayı engüzel konuşsa bile hangi ağızda dil O’nun sıfatlarını analtabilecek!


Zâten bize gönderilişi bir lütuftur Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in:

لَقَدْ مَنَّ اللّهُ عَلَى الْمُؤمِنِينَ إِذْ بَعَثَ فِيهِمْ رَسُولاً مِّنْ أَنفُسِهِمْ يَتْلُو عَلَيْهِمْ آيَاتِهِ وَيُزَكِّيهِمْ وَيُعَلِّمُهُمُ الْكِتَابَ وَالْحِكْمَةَ وَإِن كَانُواْ مِن قَبْلُ لَفِي ضَلالٍ مُّبِينٍ
Resim--- ''Lekad mennallâhu alâl mu’minîne iz bease fîhim resûlen min enfusihim yetlû aleyhim âyâtihî ve yuzekkîhim ve yuallimuhumul kitâbe vel hikmete, ve in kânû min kablu le fî dalâlin mubîn(mubînin).:ALLAH, mü'minlere aralarında kendilerine ALLAH'ın âyetlerini okuyan onları arındıran ve onlara kitâb ve hikmeti öğreten bir peygamber göndermekle büyük bir lûtûfta bulundu. Oysa bundan önce açık bir sapıklık içinde idiler.'' (Âl-i İmrân 3/164)

Âyet-i celilede geçen menne: gökten inen şey; başa kakma, minnet etme, kesmek (gayri memnun; kesiksiz) ve hesabsız verme, in’am ve ihsânda (karşılıksız) bulunma...


Resim
Fazl : Âlimlere yakışır olgunluk. * İmân, cömertlik, ihsan, kerem, ilim, ma'rifet, üstünlük, hüner, tefâvüt, inayet. * Artmak. * Artık, (bunun zıddı naks'tır).
Natık : Konuşan. Söz eden, söyleyen, beyan eden. İdrak eden. Bildiren. Fikir ederek düşünen.
Fem : Ağız. Dihen. (Kelimenin aslı: "Feveh" veya "Fâh" dır.)
Arube : Açık ve güzel Arabça konuşur olmak.
Resim
Kullanıcı avatarı
nur-ye
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 9089
Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00

Re: KASÎDE-İ BÜRDE

Mesaj gönderen nur-ye »

Resim 46-)
لَو نَاسَبَتْ قَدْرَهُ اٰيَاتُهُ عِظَماً

اَحْيَ اسْمُهُ حِينَ يُدْعَى دَارِسَ الرِّمَمِ


Lev nâsebet kadrehû âyâtühû ızamen
Ahyâ'smühû hîne yüd'â dârıse'r-rimemi

Resimمَوْلاَى صَلِّ وَ سَلِّمْ دَاءِماً أَبَداً
عَلَى حَبِيبِكَ خَيْرِ الْخَلْقٍ كُلُّهُمْ

ResimMevlâ salli ve sellim dâimen ebeden
Alâ Habîbike’l-halkin küllühum..
Resim


Eğer gerçekten O’nun çok büyük mucizelerinin kıymet ve değeri tam anlaşılıp bizzâtihi O’na nisbet edilebilse,
İzi silinmiş toz-toprak olmuş kemikler dirilirdi İsm-i Şerîfi ile.


Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in ALLAHu Zü’l-Celâlihu’nun tevhide çağrıda kendisine tanınan ve insanları anlayış ve aynısını yapabilmekte âciz bırakan mucizeleri bile asıl gerçek olan Hakikat-ı MuhaMMed’e nisbet edilemez.
Eğer öyle olsaydı MUHAMMED İsm-i Şerîfi anılınca çürümüş adı-sanı yok olmuş kemikler dirilir de şehâdet ederdi O’na!..



Resim
Kadr : İtibar. Değer, kıymet. Haysiyet. Derece miktarı. Miktar. Meblağ. Takat. Takdir, rızkı taksim eylemek. Gına.
Âyet : Eser. * Kimsenin inkâr edemiyeceği açık delil. Nişân. Alâmet. İşaret. * Menzil, mekân. * Kur'ân-ı Kerim'deki her bir cümle. Mânen uyanmağa, intibâha sebeb olan hâdise.
Dârise : izi mahvolmuş, silinmiş
Rimm : (Rimme) Çürümüş kemik. Kemik çürümesi.
Resim
Kullanıcı avatarı
nur-ye
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 9089
Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00

Re: KASÎDE-İ BÜRDE

Mesaj gönderen nur-ye »

Resim 47-)

لَمْ يَمْتَحِنَّا بِِمَا تَعْي الْعُقُولُ بِهِ
حِرْصاً عَلَيْنَا فَلَمْ نَرْتَبْ وَ لَمْ نَهِمِ

Lem yemtehınna bimâ ta'ye'l-ukûlü bihî
Hırsan aleynâ felem nerteb velem nehimi

Resimمَوْلاَى صَلِّ وَ سَلِّمْ دَاءِماً أَبَداً
عَلَى حَبِيبِكَ خَيْرِ الْخَلْقٍ كُلُّهُمْ

ResimMevlâ salli ve sellim dâimen ebeden
Alâ Habîbike’l-halkin küllühum..
Resim

Bizi akılları durduracak tekliflerle imtihana sokmadı!
Üzerimize hırsla titredi!
Biz de yasaklarda direnip karar kılmadık emredilene bağlandık!


Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in getirdiği tevhid Teklifi Şeriat-ı Garrası kısacası İlâhi Nakl, olgun akıllara uyğun bir kulluk imtihanı rollerini ve oynanmasını içerir.
Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Yaratılışı ve yüce görevi gereği mü’minler çok merhametli ve hakka ve hayra teşvikte çok hırslıdır.
Bu özellik ve güzelliği proğramına yükleyen ALLAHu Zü’l-Celâlihu’dur:


لَقَدْ جَاءكُمْ رَسُولٌ مِّنْ أَنفُسِكُمْ عَزِيزٌ عَلَيْهِ مَا عَنِتُّمْ حَرِيصٌ عَلَيْكُم بِالْمُؤْمِنِينَ رَؤُوفٌ رَّحِيمٌ
Resim---'' Lekad câekum resûlun min enfusikum azîz(azîzun), aleyhi mâ anittum harîsun aleykum bil mu’minîne raûfun rahîm(rahîmun).:Andolsun size kendinizden öyle bir Peygamber gelmiştir ki, sizin sıkıntıya uğramanız ona çok ağır gelir. O, size çok düşkün (üstünüze hırs ile titriyor), müminlere karşı çok şefkatlidir, merhametlidir.'' (Tevbe 9/128)


Resim
Ayye: Konuşmaktan ve ifâde etmekten âciz kalmak.
Hırs : Şiddetli istek, arzu.
Resim
Cevapla

“►İmam-ı Busiri◄” sayfasına dön