EHL-İ MELÂMET MISRÎ (ks)
- kulihvani
- Site Admin
- Mesajlar: 12887
- Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00
EHL-İ MELÂMET MISRÎ (ks)
EHL-İ MELÂMET MISRÎ (ks)
Vasl-ı Hak olmağa eylersen heves
Aşka ulaş gayriden gönlünü kes
Hakka kavuşmaya heves edersen eğer,
O zaman hakktan gayrısından gönlünü kesmelisin.
Bu yolda iki yöne gidilemez ve iki ata asla binilemez!..
Gayri nesne sanma aşkı zâhidâ
Kendi cennetten olubdur muktebes
Ey zâhid!
Sen bu AŞKı rastgele bir şey sanmayasın ha!
İlâhî Aşk cenneten iktibas edilmiştir-aynen alınmıştır,
Bu âlemde Hakk Âşıkların mesleği olmuştur.
Kârıbândır bu halâik dâima
Ehl-i Aşk içinde olmuşlar ceres
Bu gördüğün tüm halk edilmiş mahlükat, Kemâlât Kervanı gibidir.
Aşk Ehli olan Hakk Âşıkları ise sanki develeri coşturup doğru yolda tez yol almasını sağlayan Deve Çanları gibidirler.
Muhammedî meşk ehlidirler..
Aşklarını yaşarlar ve yaşatırlar..
Cism ü cânın ko yükün yinilde gör
Râh-ı Aşka gidemez merkeb feres
Bu yüce seyr ü Süluk yolunda Benlik Derdin olan cisim ve can derdini at başındanda yükünü hafifletmeye bak!
Yoksa bunca yükle Aşk Yoluna eşek de at-katır da gider sanma!..
On sekiz bin âlemi tutup duran
Kâf u Nun'un terkibiyle yek nefes
Rahmetenlilâlemin Nur-u Mîminden doğan On sekiz bin âlemin aslı temeli,
Muradullahın (kader) Emrullah (kaza) oluşundaki bir nefeslik Kûn! : Ol!emridir.
Ki, KâfNuna varmadan Feyekûn : Hemen oluverir!
Tarfetü'l-ayn içre yakar cümlesin
Ger dokunsa nâr-ı aşkdan bir kubes
Nurullahtan Nur-u Mîm, Nur-u Mîminden ise Küllî Şey
Eğer Nurullahın Aşk ateşinden bir kıvılcım, bir şeye (varlığa) göz açıp kapayıncaya kaddar doğrudan doğruya değse, kül eder-yakar geçer
Bağ-ı Cennet de olursa oda yak
Ey Niyâzî koma dilde hâr u hes.
Ey Niyâzî!
Sen Muhammedî Yoldasın, artık gönlündeki dikeni, çer çöpü Cennet Bağı da bilsen ateşe at, yak gitsin!
Benlik Bağını-BahçesiniYak ki Muhammedî BİZlik Bağıyla bağlanıp özündeki Hablil- VeridTek İpine sarıla bilesin!...
Zâhidâ (A.): Ey zâhid!
Zâhid: Kaba sofu, dünyaya arkasını dönmüş.
Muktebes (A.): Aynen alınmış, aktarılmış.
Ceres (A.): Deve, at, inek, vesairenin boynuna takılan çan.
Yiniltmek (T.): Hafifletmek.
Feres (A.): At, beygir cinsinden tek tırnaklı hayvânlar.
Yek (F.): Bir.
Tarfetü'l-ayn (A.): Göz kapağının bir kere açılması veya kapanması.
Kâbes (A.): Parlak ateş közü, kıvılcım.
Hâr (F.): Diken.
Hes (F.): Çörçöp.
Hâr u hes: Çalı çırpı.
En son kulihvani tarafından 21 Mar 2008, 00:52 tarihinde düzenlendi, toplamda 1 kere düzenlendi.
- 32stunden
- Yeni Üye
- Mesajlar: 1
- Kayıt: 11 Şub 2008, 02:00
- kulihvani
- Site Admin
- Mesajlar: 12887
- Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00
EHL-İ MELÂMET MISRÎ (ks)
I ŞİİR
Ey gönül gel gayriden geç aşka eyle iktidâ
Zümre-i ehl-i hakîkat ânı kılmış muktedâ
Niyâzi Mısrî (ks) Hazretleri kendisi gibi, iyi bir İlim Öğretimi ve mükemmel bir Edeb Eğitimi sonunda olgunlaşan selim aklın, Muhammedî İzde izleyeceği ve yaşayacağı yol olan İlâhî Aşkı yine kendi üzerinden anlatmaktadır :
Ey gönül gel, Hakkın yarattığı eserleriyle uğraşıp durmaktan vaz geç artık!
Resimleri yapan Ulu Ressamı anlama ve yaşama hâli olan İlâhî Aşkı duy ve uy!
Eşyanın hakikatını anlayan Hakikat Ehli Erenlerin hepsi de aşka uyup hükümlerine boyun eğdiler..
Cümle mevcûdat u mâlumata aşk akdem dürür
Zira aşkın evveline bulmadılar ibtidâ
Bu âlemde insan aklının algıladığı; var olan Kâinâttaki yaratılmış şeylerden ve bilinebilen her bilgiden de en önce gelen ve en mühim olan Aşktır.
Çünkü aşka bir baçlangıç bulamadı insan oğlu.
Çünkü bu maddî ve mânevî sistemin var ediliş sebebi Muhabbet tir
Muhabbetin çekirdeği Hubb, habbe olan sevgi tohumundandır.
Hem dahî cümle fenâ buldukta aşk bâki kalır
Bu sebebden dediler kim aşka yoktur intihâ
Her şey ve herkes bir gün gelir yok olur gider, ancak Aşk dâimâ bâki kalır..
Bu nedenle Hakk Dostları : Aşka bir son da yoktur! dediler.
Dilerim senden Hudâyâ eyle tevfikin refik
Bir nefes gönlüm senin aşkından etme gel cüdâ
Ey Hudâ!
Senden, bana aşk yolunda yardımını yoldaşım etmeni dilerim!
Gönlümü Senin aşkından bir nefeslik süre de bile ayrı bırakma!
Mâsivâ-yı aşkının sevdâsını gönlümden al
Aşkını eyle iki âlemde bana âşınâ
Senden başka her şeyin aşkının sevdâsını al gönlümden!
Senin aşkını dünyada ve âhirette bana el olmayan Yârim et!
Aşk ile tâmuda olmak cennetidir âşıkın
Lîk cennette olursa tâmudur aşksız anâ
Âşık olan kişinin aşk ile birlikte olacağı cehenem, cennetidir.
Lâkin aşk yoksa âşık, cennette olsa da cehennemdir onun için
Ey Niyâzî mürşid istersen bu yolda aşka uy
Enbiyâ vü evliyâye aşk olubdur rehnümâ
Ey Niyâzî!
Bu imtihan ve hayat yolunda bir mürşid istersen eğer, aşka uy!
Çünkü Nebîlere ve Velîlere de yol gösterici-kılavuz, hep aşk ola gelmiştir
KELİMELER :
Aşk (A.): Üstün, ileri derecede sevgidir ki, bu ancak tasav¬vufla uğraşanlar tarafından Allah hakkında kullanılır.
(Mevlâna, Yunus, Muhyiddin-i Arabi, Muhammed Nûru'l-Arabi,
Mısrî, Nesimi ve benzerleri gibi büyük mütefekkirler gibi)
Böylece de Allah'a ait bir isim kabul edilmiştir.
İktidâ : Uymak, tâbi olmak. Birinin hareketini örnek alarak ona benzemeye çalışmak. İttiba etmek.
Mevcûdat : Var olan her şey. Kâinât. Yaratılmış şeyler.
Mâlumat : Bilinen şeyler, bilinenler. Bir iş veya mevzu hakkındaki bilgiler.
Akdem : Daha önce. Daha ileri. Daha mühim.
İbtidâ : Baş taraf. Evvel. Başlangıç. En önce, başta.
İntihâ : Son, nihayet, uç.
Hudâyâ : Yâ Huda! Ey Hüdâ!
Tevfik : Uygun düşürme. * Uydurma. Muvafık kılma. * Cenab-ı Hakkın kuluna yardım etmesi.
Cüdâ (F.): Ayrı, uzak.
Mâsivâ (A.): Allah'dan başka olan her şey.
Mâsivâ-yı Aşk: Aşktan başka olan her şey. Mâsivâ aşkı.
Tâmu (T.): Cehennem.
Lîk : Lakin, fakat, ancak.
Rehnümâ (F.): Yol gösterici, kılavuz, delil. rehber.
I ŞİİR
Ey gönül gel gayriden geç aşka eyle iktidâ
Zümre-i ehl-i hakîkat ânı kılmış muktedâ
Niyâzi Mısrî (ks) Hazretleri kendisi gibi, iyi bir İlim Öğretimi ve mükemmel bir Edeb Eğitimi sonunda olgunlaşan selim aklın, Muhammedî İzde izleyeceği ve yaşayacağı yol olan İlâhî Aşkı yine kendi üzerinden anlatmaktadır :
Ey gönül gel, Hakkın yarattığı eserleriyle uğraşıp durmaktan vaz geç artık!
Resimleri yapan Ulu Ressamı anlama ve yaşama hâli olan İlâhî Aşkı duy ve uy!
Eşyanın hakikatını anlayan Hakikat Ehli Erenlerin hepsi de aşka uyup hükümlerine boyun eğdiler..
Cümle mevcûdat u mâlumata aşk akdem dürür
Zira aşkın evveline bulmadılar ibtidâ
Bu âlemde insan aklının algıladığı; var olan Kâinâttaki yaratılmış şeylerden ve bilinebilen her bilgiden de en önce gelen ve en mühim olan Aşktır.
Çünkü aşka bir baçlangıç bulamadı insan oğlu.
Çünkü bu maddî ve mânevî sistemin var ediliş sebebi Muhabbet tir
Muhabbetin çekirdeği Hubb, habbe olan sevgi tohumundandır.
Hem dahî cümle fenâ buldukta aşk bâki kalır
Bu sebebden dediler kim aşka yoktur intihâ
Her şey ve herkes bir gün gelir yok olur gider, ancak Aşk dâimâ bâki kalır..
Bu nedenle Hakk Dostları : Aşka bir son da yoktur! dediler.
Dilerim senden Hudâyâ eyle tevfikin refik
Bir nefes gönlüm senin aşkından etme gel cüdâ
Ey Hudâ!
Senden, bana aşk yolunda yardımını yoldaşım etmeni dilerim!
Gönlümü Senin aşkından bir nefeslik süre de bile ayrı bırakma!
Mâsivâ-yı aşkının sevdâsını gönlümden al
Aşkını eyle iki âlemde bana âşınâ
Senden başka her şeyin aşkının sevdâsını al gönlümden!
Senin aşkını dünyada ve âhirette bana el olmayan Yârim et!
Aşk ile tâmuda olmak cennetidir âşıkın
Lîk cennette olursa tâmudur aşksız anâ
Âşık olan kişinin aşk ile birlikte olacağı cehenem, cennetidir.
Lâkin aşk yoksa âşık, cennette olsa da cehennemdir onun için
Ey Niyâzî mürşid istersen bu yolda aşka uy
Enbiyâ vü evliyâye aşk olubdur rehnümâ
Ey Niyâzî!
Bu imtihan ve hayat yolunda bir mürşid istersen eğer, aşka uy!
Çünkü Nebîlere ve Velîlere de yol gösterici-kılavuz, hep aşk ola gelmiştir
KELİMELER :
Aşk (A.): Üstün, ileri derecede sevgidir ki, bu ancak tasav¬vufla uğraşanlar tarafından Allah hakkında kullanılır.
(Mevlâna, Yunus, Muhyiddin-i Arabi, Muhammed Nûru'l-Arabi,
Mısrî, Nesimi ve benzerleri gibi büyük mütefekkirler gibi)
Böylece de Allah'a ait bir isim kabul edilmiştir.
İktidâ : Uymak, tâbi olmak. Birinin hareketini örnek alarak ona benzemeye çalışmak. İttiba etmek.
Mevcûdat : Var olan her şey. Kâinât. Yaratılmış şeyler.
Mâlumat : Bilinen şeyler, bilinenler. Bir iş veya mevzu hakkındaki bilgiler.
Akdem : Daha önce. Daha ileri. Daha mühim.
İbtidâ : Baş taraf. Evvel. Başlangıç. En önce, başta.
İntihâ : Son, nihayet, uç.
Hudâyâ : Yâ Huda! Ey Hüdâ!
Tevfik : Uygun düşürme. * Uydurma. Muvafık kılma. * Cenab-ı Hakkın kuluna yardım etmesi.
Cüdâ (F.): Ayrı, uzak.
Mâsivâ (A.): Allah'dan başka olan her şey.
Mâsivâ-yı Aşk: Aşktan başka olan her şey. Mâsivâ aşkı.
Tâmu (T.): Cehennem.
Lîk : Lakin, fakat, ancak.
Rehnümâ (F.): Yol gösterici, kılavuz, delil. rehber.
- melami
- Yeni Üye
- Mesajlar: 9
- Kayıt: 09 Nis 2008, 02:00
- nur-ye
- Özel Üye
- Mesajlar: 9091
- Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00
Re: EHL-İ MELÂMET MISRÎ (ks)
kulihvani yazdı:
EHL-İ MELÂMET MISRÎ (ks)
Ey Niyâzî!
Sen Muhammedî Yoldasın, artık gönlündeki dikeni, çer çöpü Cennet Bağı da bilsen ateşe at, yak gitsin!
Benlik Bağını-BahçesiniYak ki Muhammedî BİZlik Bağıyla bağlanıp özündeki Hablil- VeridTek İpine sarıla bilesin!...
PÎR Babam Âmin Âmin إِن شَاء اللَّهُ