NOKTA

Niyazi Mısrî (k.s.) hazretlerinin hayatı ve eserleri.
Cevapla
Kullanıcı avatarı
kulihvani
Site Admin
Site Admin
Mesajlar: 12860
Kayıt: 02 Eki 2006, 02:00

NOKTA

Mesaj gönderen kulihvani »

LXXII ŞİİR

NOKTA

بِسْمِ اللهِ الرَّحْمنِ الرَّحِيمِ


Sen seni bilmektir ancak pîre ülfetten garaz
Noktayı fehmeylemektir ilm ü hikmetten garaz


Pîri – Mürşidi bilip, bulup, yolunda olup kemâlatını yaşamaktan maksad, kişinin kendini bilmesidir.
Kendi başına uynamayacağı, uyuyanı bir uyanığın uyandıracağı gerçeği...
Bu yolu dileyenlere Rabbini bilmek isteyenlere buyruk :
Resim --- Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem):
"Men arefe nefsehu fekad arefe Rabbehu : Nefsini tanıyan kimse Rabbini tanımış olur." buyurmuştur.
(Aclunî, Keşfü'l-Hâfâ II/343 (2532)

Kişi kendini bilmek için bir usta Eren yanında İlâhî ilim ve Muhammedî edeb için tâlim ve terebiye görür.
Bu ilim ve hikmetten maksad ise "NOKTA" yı anlamaktır.
Nokta en Merkez olan çapı sıfır dairedir.
Özdür. Özettir.
Şah damarıdır dinin..

İmam Ali (keremallahi vechehu : Allah onun vechini keremli kılsın) kendisine :
"Yâ Emirir'l- Mü'minin İlim nedir?" diye sorulduğunda
Cevaben :
"İlâhî kitaplarda olanlar Kur'ân'da,Kur'ân'da olan Fâtiha-yı Şerîfe'de, Fâtiha-yı Şerîfe'de olan Besmelede, Besmelede olan "Ba - ب" harfinde, "Ba - ب" harfinde olan ise altındaki "NOKTA" da vardır (toplanmıştır).
"Ve ena li nuktatatülleti tahte'l- bâ : "Ba - ب" nin altında olan nokta benim."
Ve ilave etti : "El ilmü nuktatün kesrehe'l- câhilûn : İlim bir noktadır, câhiller onu çoğalttı!"buyurmuştur.
Muhammedi melametin aziz Pîiri Seyyid Muhammed Nuru'l- Arabî (ks) Hazretleri, İmam Ali (keremallahi vechehu) Efendimizin bu buyruğunu Pirzen şehrinde iken şerhetttiği ve okuttuğu için kendisine "Noktacı Hoca" da denilmiştir. Arab Hoca Efendi de dendiği gibi..


Halkı bunca enbiyâ kim geldi dâvet eyledi
Vahdetin sırrı bilinmektir o dâvetten garaz


Bunca Peygamberlerin gelmesinden maksad, halkı Vahdaniyyet Sırrını bilmeye davettir.
Bir nokta olan ilmin açıklanması; ancak görevli, yetkili ve etkili olanlarca mümkün ve doğrudur.
Bu ise şimdi dahi Erenlerce yürütülmektedir.


Saniî gör günde yüz bin türlü san'at gösterir
Kendüyü göstermek çündür o san'attan garaz


Ey Eren Yolu yolcusu fiillerin fâilini gör!
Her an sayısız eserlerini açıkça gösterip duran tek ve eşsiz Sanatkârın maksadı, açık ve tek olup kendisini göstermektir ve bildirmektir.

Resim --- Hadis-i Kudsîde : "Küntü kenzen mahfiyyenfe ahbebtü u'refe fe halaktü'l- halka liu're : Gizli bir hazine idim. Görünen sûret ve bilinen şeylerle zâhir idim. Diledim ki bilineyim. Bu bilinen şeyleri ve mevcûdatı yarattım." buyurulmuştur.


Hep celâlin perdesidir küfr ü isyandan murad
Bahr-ı cûdun katresidir, fazl u rahmetten garaz


Bu âlemde görülüp duran tüm küfür ve isyanlar aslında bâtın olan Hakk'ın celâlinin perdeleridir.
Oysa Zâhir olan cemâlinin görünen ni'metleri ise O'nun Cömertlik Denizinden bir damla lütüf, ihsan ve rahmet maksadıdır..


Nefsini bilen, irermiş bir tükenmez devlete
Fakr-i fahri'dir Niyâzî bil o devletten garaz.


Ey Niyâzî!
Ancak nefsini bilenler ulaşabilir "Fakr-i fahr" devletine..

Resim --- Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem): "Fakrımla fahrederim: fakir oluşumla övünürüm" buyurmuştur.

Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem)’in buyurduğu, kulluğun 4 ana sıfatları olan : Acziyet, Fakriyet, Zillet ve İlletten en önemlisi olan Kulluk Fakriyetini anlamak ve yaşamakla övünmemize örnek olup emretmiştir.
Kul olan Fakriyette iken, kulu yaratan elbette Ganiyettedir.
Kulunun kendisini, fiilerini ve hatta dilemelerini dahi yaratan Rabbülâlemin elbet gerçek zengindir.
Yarım nefesle bir an için var gözüken insanoğlu fakirliğini anlarsa kendini bilmiş olacaktır ki Rabbini de bile bile..


يَا أَيُّهَا النَّاسُ أَنتُمُ الْفُقَرَاء إِلَى اللَّهِ وَاللَّهُ هُوَ الْغَنِيُّ الْحَمِيدُ

Resim --- "Ya eyyühen nasü entümül fükaraü ilellah vallahü hüvel ğaniyyül hamid : Ey insanlar! Allah'a muhtaç olan sizsiniz. Zengin ve övülmeye lâyık olan ancak O'dur." (Fatır 35/15)


Ülfet (A.): Görüşme, kaynaşma.
Garaz (A.): Maksat.
Fehm (A.): Anlama, anlayış.
Fehmeylemek: Anlamak.
Sani' (A.): San'atkâr.
Kendüyü: Kendini.
Cûd (A.): Cömertlik..
Bahr-ı cûd: Cömertlik denizi.
Devlet (A.): Çok büyük saadet, zenginlik, ebedilik.

(Niyazi Mısrî Divanı)
Resim
Kullanıcı avatarı
Gul
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 5148
Kayıt: 11 Haz 2009, 02:00

Re: NOKTA

Mesaj gönderen Gul »

Resim

Sen seni bilmektir ancak pîre ülfetten garaz
Noktayı fehmeylemektir ilm ü hikmetten garaz

Halkı bunca enbiyâ kim geldi dâvet eyledi
Vahdetin sırrı bilinmektir o dâvetten garaz

Saniî gör günde yüz bin türlü san'at gösterir
Kendüyü göstermek çündür o san'attan garaz

Hep celâlin perdesidir küfr ü isyandan murad
Bahr-ı cûdun katresidir, fazl u rahmetten garaz

Nefsini bilen, irermiş bir tükenmez devlete
Fakr-i fahri'dir Niyâzî bil o devletten garaz.

Niyazi Mısrî (ks)
Resim
Kullanıcı avatarı
habibi
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 1059
Kayıt: 26 Eki 2008, 02:00

Re: NOKTA

Mesaj gönderen habibi »

http://urlal.com/dqqf

Kaleme Kelâma ve bütün kevn-ümekâna
kıymet veren Senin medhin,
Senin yad-ı namındır
Her neki;
Senden habersiz,
Seni bilmek ve Seni sevmek bahtiyarlığından uzak;
onun vasfı kuru bir beden,
nasipsiz kirli bir su olmaktır ancak
Bir kalem ki,
Senin yüce Na’tını yazmakta nhaberdar değilse
o, kuru bir çöpten ibarettir.
Ona kalem demezler
kim ki;
Senden bîhaber
ona insan demezler!


Aşkın Hükümranlığı
Mustafa Demirci
[img]http://www.muhammedinur.com/resimler/cicekler/hbbi.jpg[/img]
Kullanıcı avatarı
simurg
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 928
Kayıt: 01 Haz 2009, 02:00

Re: NOKTA

Mesaj gönderen simurg »

ÇİLE
(Üstad Necip Fazıl Kısakürek)

Gâiblerde bir ses geldi: Bu adam,
Gezdirsin boşluğu ense kökünde!
Ve uçtu tepemden birdenbire dam;
Gök devrildi, künde üstüne künde...

Pencereye koştum: Kızıl kıyamet!
Dediklerin çıktı, ihtiyar bacı!
Sonsuzluk, elinde bir mavi tulbent,
Ok çekti yukardan, üstüme avcı

Ateşten zehrini tattım bu okun,
Bir anda kül etti can elmasımı.
Sanki burnum, değdi burnuna (yok)un,
Kustum, öz ağzımdan kafatasımı

Bir bardak su gibi çalkandı dünya;
Söndü istikâmet, yıkıldı boşluk.
Al sana hakikat, al sana rüya!
İşte akıllılık, işte sarhoşluk!

Ensemin örsünde bir demir balyoz,
Kapandım yatağa son çare diye.
Bir kanlı şafakta, bana çil horoz,
Yepyeni bir dünya etti hediye

Bu nasıl bir dünya, hikâyesi zor;
Mekânı bir satıh, zamanı vehim.
Bütün bir kainat muşamba dekor,
Bütün bir insanlık yalana teslim.

Nesin sen, hakikat olsan da çekil!
Yetiş körlük, yetiş, takma gözde cam!
Otursun yerine bende her şekil;
Vatanım, sevgilim, dostum ve hocam!
*
Aylarca gezindim, yıkık ve şaşkın,
Benliğim bir kazan ve aklım kepçe,
Deliler köyünden bir menzil aşkın,
Her fikir içimde bir çift kelepçe.

Niçin küçülüyor eşya uzakta?
Gözsüz görüyorum rüyada, nasıl?
Zamanın raksı ne bir yuvarlakta?
Sonum varmış, onu öğrensem asıl?

Bir fikir ki sıcak yarada kezzap,
Bir fikir ki, beyin zarında sülük.
Selâm, selam sana haşmetli azap;
Yandıkça gelişen tılsımlı kütük.

Yalvardım: Gösterin bilmeceme yol!
Ey yedinci gök, esrarını aç!
Annemin duası, düş de perde ol!
Bir asâ kes bana, ihtiyar ağaç!

Uyku, katillerin bile çeşmesi;
Yorgan, Allahsıza kadar sığınak.
Teselli pınarı, sabır memesi;
Size şerbet, bana kum dolu çanak.

Bu mu, rüyalarda içtiğim cinnet,
Sırrını ararken patlayan gülle?
Yeşil asmalarda depreniş, şehvet;
Karınca sarayı, kupkuru kelle...

Akrep, nokta nokta ruhumu sokmuş,
Mevsimden mevsime girdim böylece.
Gördüm ki, ateş de, cımbız da yokmuş,
Fikir çilesinden büyük işkence.
*
Evet, her şey bende bir gizli düğüm;
Ne ölüm terleri döktüm, nelerden!
Dibi yok göklerden yeter ürktüğüm,
Yetişir çektiğim mesafelerden!

Ufuk bir tilkidir, kaçak ve kurnaz;
Yollar bir yumaktır, uzun, dolaşık.
Her gece rüyamı yazan sihirbaz,
Tutuyor önümde bir mavi ışık.

Büyücü, büyücü ne bana hıncın?
Bu kükürtlü duman, nedir inimde?
Camdan keskin, kıldan ince kılıcın,
Bir zehir kıymık gibi, beynimde.

Lûgat, bir isim ver bana halimden;
Herkesin bildiği dilden bir isim!
Eski esvaplarım, tutun elimden;
Aynalar, söyleyin bana, ben kimim?

Söyleyin, söyleyin, ben miyim yoksa,
Arzı boynuzunda taşıyan öküz?
Belâ mimarının seçtiği arsa;
Hayattan muhacir; eşyadan öksüz?

Ben ki, toz kanatlı bir kelebeğim,
Minicik gövdeme yüklü Kafdağı,
Bir zerreciğim ki, Arş'a gebeyim,
Dev sancılarımın budur kaynağı!

Ne yalanlarda var, ne hakikatta,
Gözümü yumdukça gördüğüm nakış.
Boşuna gezmişim, yok tabiatta,
İçimdeki kadar iniş ve çıkış.
*
Gece bir hendeğe düşercesine,
Birden kucağına düştüm gerçeğin.
Sanki erdim çetin bilmecesine,
Hem geçmiş zamanın, hem geleceğin.

Açıl susam, açıl! Açıldı kapı;
Atlas sedirinde mâverâ dede.
Yandı sırça saray, ilahi yapı,
Binbir âvizeyle uçsuz maddede.

Atomlarda cümbüş, donanma, şenlik;
Ve çevre çevre nur, çevre çevre nur.
İçiçe mimari, içiçe benlik;
Bildim seni ey Rab, bilinmez meşhur!

Nizam köpürüyor, med vakti deniz;
Nizam köpürüyor, ta çenemde su.
Suda bir gizli yol, pırıltılı iz;
Suda ezel fikri, ebed duygusu.

Kaçır beni âhenk, al beni birlik;
Artık barınamam gölge varlıkta.
Ver cüceye, onun olsun şairlik,
Şimdi gözüm, büyük sanatkârlıkta.

Öteler, öteler, gâyemin malı;
Mesafe ekinim, zaman madenim.
Gökte saman yolu benim olmalı;
Dipsizlik gölünde, inciler benim.

Diz çök ey zorlu nefs, önümde diz çök!
Heybem hayat dolu, deste ve yumak.
Sen, bütün dalların birleştiği kök;
Biricik meselem, Sonsuza varmak...
Kullanıcı avatarı
simurg
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 928
Kayıt: 01 Haz 2009, 02:00

Re: NOKTA

Mesaj gönderen simurg »

DUA

Üstad Necip Fazıl Kısakürek

Bende sıklet, sende letafet...
Allah'ım affet!

Lâtiften af bekler kesafet...
Allah'ım affet!

Etten ve kemikten kıyafet...
Allah'ım affet!

Şanındır fakire ziyafet...
Allah'ım affet!

Âcize imdadın şerafet...
Allah'ım affet!

Sen mutlaksın, bense izafet!
Allah'ım affet!

Ey kudret, ey rahmet, ey re'fet!
Allah'ım affet!
Kullanıcı avatarı
simurg
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 928
Kayıt: 01 Haz 2009, 02:00

Re: NOKTA

Mesaj gönderen simurg »

VİSAL
(Üstad Necip Fazıl Kısakürek)

Beni zaman kuşatmış, mekân kelepçelemiş;
Ne sanattır ki, her şey, her şeyi peçelemiş...
Perde perde verâar, ışık başka, nur başka;
Bir ânlık visal başka, kesiksiz huzur başka.
Renk, koku, ses ve şekil, ötelerden haberci;
Hayat mı bu sürdüğün, kabuğundan, ezberci?
Yoksa göz, görüyorum sanmanın öksesi mi?
Fezada dipsiz sükût, duyulmazın sesi mi?
Rabbim, Rabbim, Yüce Rab, âlemlerin Rabbi, sen!
Sana yönelsin diye icad eden kalbi, sen!
Senden uzaklık ateş, sana yakınlık ateş!
Azap var mı âlemde fikir çilesine eş?
Yaşamak zor, ölmek zor, erişmekse zor mu zor?
Çilesiz suratlara tüküresim geliyor!
Evet, ben, bir kapalı hududu aşıyorum;
Ölen ölüyor, bense ölümü yaşıyorum!
Sonsuzu nasıl bulsun, pösteki sayan deli?
Kendini kaybetmek mi, visalin son bedeli?
Mahrem çizgilerine baktıkça örtünen sır;
Belki de benliğinden kaçabilene hazır.
Hâtıra küpü, devril, sen de ey hayal, gömül!
Sonu gelmez visalin gayrından vazgeç, gönül!
O visal, can sendeyken canını etmek feda;
Elveda toprak, güneş, anne ve yâr elveda!
Kullanıcı avatarı
Gul
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 5148
Kayıt: 11 Haz 2009, 02:00

Re: NOKTA

Mesaj gönderen Gul »

Resim

ZEVK 3521

AKIL - NAKİL İmtihANı, Şe'enullah: "OL!" Oyunu!
İbret - Hikmet Sahnesinde, Görüntü Kurdu-Koyunu!
En Mükemmel şekil DAİRE, Bu DEVRANda Kul İhvanî!
BİR NOKTAda BULuşmakta; DOĞum-ÖLüm, BAŞı-SONu!..


Kul İhvanî
27.02.09 13:16
A k s a r a y
Resim
Kullanıcı avatarı
Gul
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 5148
Kayıt: 11 Haz 2009, 02:00

Re: NOKTA

Mesaj gönderen Gul »

DüŞünüp KALma!
AKLına DALma!
Ateş kANatlım
Ah-ı AŞK ALma!..

Resim

OLuRSuN!..

Kendini BİLirsen KİMin KİMiy-seN
cAN-CiSiM CihANda, CeM'in CiMiy-seN
LâM'ın Lütfu, MuHaBBetin MiMiy-seN
ELİF'in Esresiz "E" si OLursuN!..

Resim

YâR Yoluna DURmuş ise KaDeRin
AŞK Bazarın KURmuş ise KaDeRin
On İkİden VURmuş ise KaDeRin
NoKTasın Yitirmiş "BE" si OLursuN!..

Resim

KaDeRin YORarlar YERerler iSe
PoSTunu SıRaT' a SERerler iSe
İSÂ'nı Çarmıha GERerler iSe
MeRYeM'in "Me!"leyen "ME" si OLursuN!..

Resim

CeNNet ~ CehNNEm'in İkİ "Ne" siySeN!
"SîN" in SahibiySeN! "Yâ- SîN" "Se" siySeN
"KûN" un "KâF" ı, "KâF" ın gİZli "FE" siySeN
"NûN" un İkİ yANak, "NE" si OLursuN!..

Resim

Cevr-i Cihan, Çark-ı ÇİLE Çok Ağır
İster SeS-siz Sürün, İstersen Bağır
ALİ ŞAH Şahbâzı, ÇÖL Dilin Çağır!
SuSkunun Seherde "SE-S"i OLursuN!..

Resim

SEVgi "SEViye" dir! KABından Taşma!
Huzurda Hazır Ol! HaDDini Aşma!
AV, Avcıysa, AŞKın İŞİne Şaşma!
Tavuğun-Tilkinin "TE" si OLursuN!..

Resim

ÇÖLü ÇİLE BİLme! Vasl-ı Vâhâysan
Âşıksan Ar ETme! ASL-ı ŞâH'aysan
Musa Âsâsıysan!. "Sırr-ı Tâ-Hâ" ysan
Mukaddes Tûvâ'nın "VE" si OLursuN!..

Resim

Nazlı YâR'in RuHu, KOKun KOKUrsa
AŞK GeRGeFi Yedi Renkli DOKUrsa
OKUyunca, KelâM SeNi OKUrsa
YâR ANılmaz SeNsiz, "YE" si OLursuN!..

Resim

İhvÂNî'm GÜL'e SIRR, SER-Er sen Eğer
DiKeNe KATLANır DER-Er sen Eğer
ZıTların ZEVKine ER-Er sen Eğer
ZeHiRin "ZeM ZeM" in "ZE" si OLursuN!..

Resim

Kul İhvani
07.10.09 02:23
a n t a l y a
Resim
Kullanıcı avatarı
Gul
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 5148
Kayıt: 11 Haz 2009, 02:00

Re: NOKTA

Mesaj gönderen Gul »

kulihvani yazdı:LXXII ŞİİR

NOKTA

بِسْمِ اللهِ الرَّحْمنِ الرَّحِيمِ


Sen seni bilmektir ancak pîre ülfetten garaz
Noktayı fehmeylemektir ilm ü hikmetten garaz


Pîri – Mürşidi bilip, bulup, yolunda olup kemâlatını yaşamaktan maksad, kişinin kendini bilmesidir.
Kendi başına uynamayacağı, uyuyanı bir uyanığın uyandıracağı gerçeği...
Bu yolu dileyenlere Rabbini bilmek isteyenlere buyruk :
Resim --- Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem):
"Men arefe nefsehu fekad arefe Rabbehu : Nefsini tanıyan kimse Rabbini tanımış olur." buyurmuştur.
(Aclunî, Keşfü'l-Hâfâ II/343 (2532)

Kişi kendini bilmek için bir usta Eren yanında İlâhî ilim ve Muhammedî edeb için tâlim ve terebiye görür.
Bu ilim ve hikmetten maksad ise "NOKTA" yı anlamaktır.
Nokta en Merkez olan çapı sıfır dairedir.
Özdür. Özettir.
Şah damarıdır dinin..

İmam Ali (keremallahi vechehu : Allah onun vechini keremli kılsın) kendisine :
"Yâ Emirir'l- Mü'minin İlim nedir?" diye sorulduğunda
Cevaben :
"İlâhî kitaplarda olanlar Kur'ân'da,Kur'ân'da olan Fâtiha-yı Şerîfe'de, Fâtiha-yı Şerîfe'de olan Besmelede, Besmelede olan "Ba - ب" harfinde, "Ba - ب" harfinde olan ise altındaki "NOKTA" da vardır (toplanmıştır).
"Ve ena li nuktatatülleti tahte'l- bâ : "Ba - ب" nin altında olan nokta benim."
Ve ilave etti : "El ilmü nuktatün kesrehe'l- câhilûn : İlim bir noktadır, câhiller onu çoğalttı!"buyurmuştur.
Muhammedi melametin aziz Pîiri Seyyid Muhammed Nuru'l- Arabî (ks) Hazretleri, İmam Ali (keremallahi vechehu) Efendimizin bu buyruğunu Pirzen şehrinde iken şerhetttiği ve okuttuğu için kendisine "Noktacı Hoca" da denilmiştir. Arab Hoca Efendi de dendiği gibi..


Halkı bunca enbiyâ kim geldi dâvet eyledi
Vahdetin sırrı bilinmektir o dâvetten garaz


Bunca Peygamberlerin gelmesinden maksad, halkı Vahdaniyyet Sırrını bilmeye davettir.
Bir nokta olan ilmin açıklanması; ancak görevli, yetkili ve etkili olanlarca mümkün ve doğrudur.
Bu ise şimdi dahi Erenlerce yürütülmektedir.


Saniî gör günde yüz bin türlü san'at gösterir
Kendüyü göstermek çündür o san'attan garaz


Ey Eren Yolu yolcusu fiillerin fâilini gör!
Her an sayısız eserlerini açıkça gösterip duran tek ve eşsiz Sanatkârın maksadı, açık ve tek olup kendisini göstermektir ve bildirmektir.

Resim --- Hadis-i Kudsîde : "Küntü kenzen mahfiyyenfe ahbebtü u'refe fe halaktü'l- halka liu're : Gizli bir hazine idim. Görünen sûret ve bilinen şeylerle zâhir idim. Diledim ki bilineyim. Bu bilinen şeyleri ve mevcûdatı yarattım." buyurulmuştur.


Hep celâlin perdesidir küfr ü isyandan murad
Bahr-ı cûdun katresidir, fazl u rahmetten garaz


Bu âlemde görülüp duran tüm küfür ve isyanlar aslında bâtın olan Hakk'ın celâlinin perdeleridir.
Oysa Zâhir olan cemâlinin görünen ni'metleri ise O'nun Cömertlik Denizinden bir damla lütüf, ihsan ve rahmet maksadıdır..


Nefsini bilen, irermiş bir tükenmez devlete
Fakr-i fahri'dir Niyâzî bil o devletten garaz.


Ey Niyâzî!
Ancak nefsini bilenler ulaşabilir "Fakr-i fahr" devletine..

Resim --- Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem): "Fakrımla fahrederim: fakir oluşumla övünürüm" buyurmuştur.

Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem)’in buyurduğu, kulluğun 4 ana sıfatları olan : Acziyet, Fakriyet, Zillet ve İlletten en önemlisi olan Kulluk Fakriyetini anlamak ve yaşamakla övünmemize örnek olup emretmiştir.
Kul olan Fakriyette iken, kulu yaratan elbette Ganiyettedir.
Kulunun kendisini, fiilerini ve hatta dilemelerini dahi yaratan Rabbülâlemin elbet gerçek zengindir.
Yarım nefesle bir an için var gözüken insanoğlu fakirliğini anlarsa kendini bilmiş olacaktır ki Rabbini de bile bile..


يَا أَيُّهَا النَّاسُ أَنتُمُ الْفُقَرَاء إِلَى اللَّهِ وَاللَّهُ هُوَ الْغَنِيُّ الْحَمِيدُ

Resim --- "Ya eyyühen nasü entümül fükaraü ilellah vallahü hüvel ğaniyyül hamid : Ey insanlar! Allah'a muhtaç olan sizsiniz. Zengin ve övülmeye lâyık olan ancak O'dur." (Fatır 35/15)


Ülfet (A.): Görüşme, kaynaşma.
Garaz (A.): Maksat.
Fehm (A.): Anlama, anlayış.
Fehmeylemek: Anlamak.
Sani' (A.): San'atkâr.
Kendüyü: Kendini.
Cûd (A.): Cömertlik..
Bahr-ı cûd: Cömertlik denizi.
Devlet (A.): Çok büyük saadet, zenginlik, ebedilik.

(Niyazi Mısrî Divanı)
Resim
Cevapla

“►Niyazi Mısri◄” sayfasına dön