ÖLÜM-ÖLÜMSÜZLÜK

İslamiyet'de yaşanan tartışmalara açıklamalar
Cevapla
Kullanıcı avatarı
halimkok
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 3843
Kayıt: 09 Ağu 2007, 02:00

ÖLÜM-ÖLÜMSÜZLÜK

Mesaj gönderen halimkok »

Daima yarına, yarınlara ulaşılacağı zannı, varsayımı ile sürüyor hayatlar. Geride kalan günlerin arttığı ve ilerideki günlerin azaldığı dönemlere ulaşıldığında veya bir kaza, hastalık vb. bir nedenle daha sık düşünülür hale geliyor ölüm. Ölümle yüzleşmek ise ölümsüzlük arayışına yöneltiyor insanı.

İnsanın aradığı gerçekte ölümsüzlük değil de hayatın, yani dünya hayatının sürekliliğidir. Birbirini geçersiz kılan iki şeyin bir arada bulunması imkânsızdır. Ölümün olduğu yerde ölümsüzlük… Ölümsüzlüğün olduğu yerde ise ölüm olamaz mantıksal olarak. Ölümsüzlük, ölüm olgusunun hiç var olmamasıyla mümkündür. Dünya hayatında ölüm olgusu kaçınılmazdır insan için;
"De ki: 'Sizin kendisinden kaçıp durduğunuz ölüm var ya, o mutlaka size ulaşacaktır.' Cuma Suresi–8"
"Nerede olursanız olun, sağlam ve tahkim edilmiş kaleler içinde bulunsanız bile ölüm size ulaşacaktır. Nisa Suresi–78"

Ne var ki; Tıpkı ışığın olmayışına karanlık adını verdiği gibi, dünya hayatının olmayışına da ölüm adını takan insan, ölümü “Yok olmak” şeklinde anladığı için hep var olmak adına ölümsüzlük arayışına girişir. Yapması gereken ise önce sorun saydığı şeyi anlamaktır.
Bizim var oluşumuzun kaynağı kendisinde yokluk bulunmayan bir özden gelmektedir. Var oluşumuz yok olmayacağımızın garantisidir bir anlamda. Hal böyle iken Şeytan insanı yanıltmıştır.
"Bunun üzerine, Şeytan, onlara, [o ana kadar] farkında olmadıkları çıplaklıklarını göstermek amacıyla fısıldayıp: 'Rabbinizin sizi bu ağaçtan uzak tutması, yalnızca, siz ikiniz melekler [gibi] olmayasınız ya da sonsuza kadar yaşamayasınız diyedir' dedi. Araf Suresi–20"

İnsanın ilk günahı ile başlayan dünya hayatının sonucu olarak;
“Her nefis ölümü tadacaktır. “ buyurur Allah (cc) Enbiya Suresi–35 ‘te
Tadılacak olan ölüm, ölümsüzlük arayışına giren kimselerin sandığı gibi yok olmak değildir. Ayetin devamında; "Sizi bir imtihan olarak hayır ile de şer ile de deniyoruz. Ancak bize döndürüleceksiniz." Buyurur Allah (cc). Ölüm “Yok olmak” olsa sonrası söz konusu olamaz.

Ayrıca insanın ölümden korkması ve kaçması, onu bir zorluk olarak görmesi bile ölüm sonrasının olduğunun ispatıdır. Aksi takdirde “Elbette her güçlükle birlikte bir kolaylık vardır” ( İnşirah Suresi–5) ayeti gerçekleşmemiş olur ki bu imkânsızdır.

Tabi ki bunlar, İslam çerçevesinde Allah’ a iman eden insan için böyledir.
Allah’ a iman etmeyen bir insanın ise ölümsüz olması zaten imkânsızdır.
Ölümsüzlüğe ulaşmanın tek yolu ölümü aşmaktır.
[img]http://www.muhammedinur.com/photos/galleries/avatars/muhammedinurimza.jpg[/img]
Kullanıcı avatarı
zahidzenderun
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 1026
Kayıt: 04 Tem 2007, 02:00

ÖLÜMSÜZLÜK

Mesaj gönderen zahidzenderun »

KIYMETLİ DOSTUM;




Sözlerini büyük bir dikkatle okudum..
"Bizim var oluşumuzun kaynağı kendisinde yokluk bulunmayan
bir özden gelmektedir."
diyorsun..
Bence her şeyin özeti budur.Sözün bittiği yerde durmak lazım..
Kalbin sesi duyulmalı..

Kalbiyle konuşur üstad...




Ve Değerli üsdat der ki;





ÖLÜMSÜZLÜK




Sabah, akşam, öğlende,

Aklım büyük şölende.

Bütünlük, o "bir"'dedir.

Sayı sayı bölende.

Bilmez yaşayan ölü;

Asıl haber ölende.

Tek hat, tek yön, burada;

Giden de bir, gelen de.

O'nunla buluşmak var,

Sıra bize gelende.

O'na deki: Ey Resul

Ölümsüzlük kölende...





NECİP FAZIL KISAKÜREK
Derviş na murad olacak.
Allah vesilelerle kendisine yaklaştırır.
Na murad olacak..
Bildiğini terk edecek.

[img]http://www.muhammedinur.com/photos/galleries/avatars/istikametbt9tw2.gif[/img]
Kullanıcı avatarı
Gariban
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 2834
Kayıt: 25 Tem 2007, 02:00

Mesaj gönderen Gariban »

Sevgili Kardeşim Halim,
Kiymetli yazınızı okudum, ölümün kaçınılmazlığını bizlere hatırlattığınız için Allah razı olsun. Ayeti kerime ölümün bir yok oluş olmadığını ölümü tadacaksınız diyerek ilan etmektedir. Ölürsünüz demiyor ölümü tadacaksınız deniyor. Demekki bu safhayı deneyim edecek bu ölüm safhasından geçeceksiniz, buda bir lezzet, kimine acı kimisine ise tatlı, kiminin feryadı figan ederek tattığı ağızları yakan bir durum (Resulullah SAV. çok sıcak yemek yemezdi!!!) kimine göre ise lezzetle sevinerek tad aldığı bir şebi aruzdur deniyor.

Selam sevgi ve Muhammedi muhabbetle
Gariban
Kullanıcı avatarı
halimkok
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 3843
Kayıt: 09 Ağu 2007, 02:00

Re: ÖLÜM-ÖLÜMSÜZLÜK

Mesaj gönderen halimkok »

Bismillahirrahmanirrahim

Allah’ın adıyla


Âhiret işlerinin, câhillerin iddia ettiği gibi olmadığını bil.
O işler buyruk, bilinmeyen gayb ve meleklerin dünyasıyla ilgili olup, câhil halk tabakasının iddia ettiği gibi, gözle görülen dünyayla ilgili değildir.
Peygamberler ve halis kişilerin söyledikleri doğrudur. Fakat temel nokta onları anlamamadır.
Bunu iyi bil ve hiç şüphelenme ki, cennet, köşkler, ağaçlar, huriler, mallar, ırmaklar, meyvalar, azap, ateş ve benzerleri rivayetlerde söylendiği ve eserlerde anlatıldığı gibi, sadece görüntülerle izah edilemez; onların başka anlamlan da vardır. Bu anlamları, velilerin hâlisleri bilmektedirler.
İbâdetlerin amacı, gönülleri ölümlü varlıklardan sıyırıp, ebedî ve yüce varlığa yöneltmektir.
Fâni varlıklara bağlı bir gönülle bin yıl namaz kılsan dahi, hiç bir sevap elde edemezsin.
Bu beden bâki kalmayacağı gibi, ölümden sonra dağılan bölümlerinin yeniden birleşmesi de, mümkün değildir.
Ölülerin diriltilmesindeki amaç, bu değildir.

Sen nerdesin ey gafil!
Dünyaya daldığın için, Allah’ı anlama yolundaki çabaların azalmıştır.
Bu nesneler ve olgunluklar, senin düşündüğün gibi değildir.
Fakat sen Hak’tan uzaklaştığın için, onlara yönetmiyorsun.
Şayet bunları anlayabilirsen, onları kendine amaç edinip, gönlünü Allah’a yöneltebilirsin.
Sen, meyvelerle ve başka şeylerle aldatılan çocuğa benzersin.
Çocuğa dersten ürkmesin diye, hoşuna gidecek şeylerle benzetmeler yapılır.
Sen bu gafil gönlünle Allah ve peygamberleri tanıdığını ve kitaplar okuyarak, ne istediklerini anladığını mı sanıyorsun?
Dersle uğraştığın sürece, Hakk’ı idrak etmekten daha da uzaklaştığını bilmelisin!
Allah’ın buyruğu, kendi zatının gereğidir.
Sözle, harflerle, Arapça veya başka bir dille izahtan münezzehtir.
Kalem her şeyin gerçeğidir, kendine dair ne hal meydana gelirse yazmaktadır.
Huriler, köşkler, ırmaklar, ağaçlar, meyvalar ve benzerlerinin tümü, hayal âleminde gerçekleşir, duyu âleminde gerçekleşmez; bunu anla!
Cin de aynı şekildedir, adı da bunu gösterir; zira görünen duyulardan gizlidir.
Onu gören kişi zâhirde gördüğünü sanır, gerçek öyle değildir.
O, ancak hayal gücüyle kavranabilir.
Ulu Tanrı Kur’ân’da buyurmuştur ki:
"Gaybı bilinmeyeni , Allah’tan başka kimse bilmez. İlimde ilerlemiş olanlar ise, O’na inandık derler."
Bunu ancak akıl sahipleri düşünebilirler.

Elif ve lâm, ismi umûmî hale sokma belirtisidir.
Gerçekte bilen yalnız bir ve kahhar olan Allah’tır.
Bütünün bütünde olmasında şüphe yoktur.
Yani, varlıklar her nesnede ve hatta her zerrede vardır. Görmüyor musun tohumda bütün ağacın var olduğunu ve
bütünün ağacın her bölümünde oluştuğunu?
Ağacın bütünü meyvada mevcuttur.
Her bölümünde bir tohum vardır, böylece bütün buradadır ve ondan oluşmaktadır.
Aynı şekilde bütün âlemler, kâinat "özden" meydana gelmektedir ve asıl da bütünden gerçekleşmektedir.
Bütün kâinat bir zerrede vardır ve buradan imân sahibi kişiler gizli sırrı anlarlar.
Bütün âlemler insanda bulunduğu, ancak gizli olduğu ve bu gizlilik örtüsü kalktıkça, o zaman "Ben gizli bir hazineydim, bilinmeyi istedim; beni bilsinler diye insanları yarattım" sözünün sırrı ortaya çıkar.
Bilen yine Allah’tır, ondan başkası değildir.
Bütünde münezzehtir ve yine nitelikleriyle nitelenmiştir.
Bir nurla mumun fitili yanar, o halde binlerce alevle yanan gönül ışığı nasıl olacaktır.

Ey gerçek peşinde koşan yolcu!
Sen de ümitsizliğe düşme, tehlikeleri aştıktan sonra, ışığa kavuşabilirsin.
Bazı insanlar birbirilerine ibâdet ederler veya dirhem ve dinarlara, paralara , yiyeceklere, övünç ve kibirliliğe bilmeden ibâdet edip, Allah’a ibâdet ettiklerini sanırlar.
Ulu Tanrı âyeti kerimede buyurmuştur ki:

"Doğrusu biz emâneti göklere, yeryüzüne ve dağlara sunduk".

Bilgi sahibi kişiler bu emânetin Allah’ı anlamak olduğunu söylemişler.
Ben, bu sözle, Allah’ın sûreti anlamına geldiği düşüncesindeyim, çünkü Âdem, Allah’ın sureti biçiminde yaratılmıştır.
Onun sûreti bütünün sûretidir ve yalnız insanda
bulunur, başka varlıklarda bulunmaz.
Böylece de göklerdeki ve diğerlerindeki aslın yorumuna gerek kalmaz.
Onlar kendileri bunu yüklenmekten kaçındılar, insan, madde olarak bunu yüklendi ve yüce Rahman’ın Sûretini kabullendi; daha önceleri zâlim ve bilgisiz iken, sonradan âdil ve bilgili oldu.

Seni Allah’a yaklaştıran her şey, melektir, rahmandır, ondan başkasına yaklaştıranlar ise iblistir, şeytandır.
Seni ulu Tanrı’ya yönlendiren güçlerin, meleklerdir, bedenî şehvetlere yönlendiren güçlerin ise, şeytanlardır.

Ey kişi!
İçin melekler ve şeytanlarla doludur; galib gelen kararı verir. Cinler ise, ikisinin arasındadır
Yeryüzüne düşen her yağmur damlasının bir sebebi vardır.
O bölgeye yağmuru yağdıran sebep, melektir.
Kendisi melekten oluştuğu gibi, sebeplerin her biri de, melekten
ibarettir.
Her damlaya melek dersen, damlayı sağlayan sebep dolayısıyla doğru söylemiş olursun?
“Her damla içinde, melekler vardır” dersen, yine doğruyu söylemiş olursun, çünkü, bölümlerden dolayı, melekler vardır.
Bu da, melek adı verilen bir sûretin yansıtılmasını engelleyemez.
Şunu bil ki, ceza, rahmet, acı, lezzet ve benzerleri bütünden oluşur.
Fakat Allah, bütün bunlardan münezzehtir, zîrâ bunlar izâfidir ve inişinin gereğidir.

Görmüyor musun?
Gerek insan ve gerekse yılanın ağzındaki tükürük su, kendisi için uygun olup, başkasına zehirdir.
Her ikisindeki hayat gerçeği, onlardan kopmamışsa da, onlardan arındırılmıştır.
Doğru olan şudur ki, Allah kâinatın bütünüdür.

Bil ki, Allah’ın ortaya çıkmada, zâtî bir eğilimi vardır.
Bunun da gerçekleşmesi, ancak küçük nesnelerle ortaya çıkışı ile olur.
Sevgi de, bu zatî eğilim ve özün gereğinden ibârettir Yüce Allah,

"Ben gizli bir hazineydim bilinmeyi istedim; beni bilsinler diye insanları yarattım"

sözleriyle buna işaret etmektedir. Diğer bir izahla

"Gerçekleşmesi için yarattım, tesbit ettim ve ortaya çıkardım"

denilmektedir. Bu anlamla, bazı şeyhlerin tahayyül ettikleri
sevgiyi öğrenme anlamı arasında büyük fark vardır.

Simavna Kadısıoğlu
Şeyh Bedreddin
VARİDÂT
[img]http://www.muhammedinur.com/photos/galleries/avatars/muhammedinurimza.jpg[/img]
Kullanıcı avatarı
MINA
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 2740
Kayıt: 25 Eki 2008, 02:00

Re: ÖLÜM-ÖLÜMSÜZLÜK

Mesaj gönderen MINA »

Muhammed-i halimkok Büyüklerin sÖZlerinden yazdı:
Sen nerdesin ey gafil!
Dünyaya daldığın için, Allah’ı anlama yolundaki çabaların azalmıştır.
Bu nesneler ve olgunluklar, senin düşündüğün gibi değildir.
Fakat sen Hak’tan uzaklaştığın için, onlara yönetmiyorsun.
Şayet bunları anlayabilirsen, onları kendine amaç edinip, gönlünü Allah’a yöneltebilirsin.


Simavna Kadısıoğlu
Şeyh Bedreddin
VARİDÂT

Değerli Can,
ÂNlayabilme kalbi isteğiyle, okuduğum paylaşımınızdaki son cümlede geçen amaç kelimesi ânlayamadığım başka bir konuya işaret ediyor olabilir diye sormak istedim,

Şayet bunları anlayabilirsen, onları kendine amaç edinip, gönlünü Allah’a yöneltebilirsin.

Burda amaç kelimesi yerine araç kelimesi olmalı gibi geldi bana..
Çünkü O'na ulaşmak ve rızasını kazanmak için herşey BİRer vesile...araç
Amaç...Gaye ''O'' C.C

Cennet, huriler, ırmaklardan v.s anladığımız sadece görüntüden ibaret olmadığı gibi,
amaç kelimesini eksik anlamışta olabilirim.

Rabbim, gönlümüze genişlik verSİN inşaAllah...

Es-Selâm ve duayla
''Ve Allah'a Sımsıkı Sarılın...''

Hacc / 78
Kullanıcı avatarı
halimkok
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 3843
Kayıt: 09 Ağu 2007, 02:00

Re: ÖLÜM-ÖLÜMSÜZLÜK

Mesaj gönderen halimkok »

Değerli Mina Can…
Her BİRimiz AN-layabilme KaLBî gayretiyle bakıyoruz Âleme…
Allah CC. Hepimize ihsan eylesin AN-layabilmeyi…
Ve anladıkları ile amel edebilmeyi…

Sorduğunuz soruya gelince…
Aktardığım kısım Alıntı (kopyala yapıştır) olduğundan kendimce bir düzeltme yapmayı doğru bulmadım. Bazı yerlerde ben de takıldım her insan gibi…
Her ne kadar ben herhangi bir insan ile aynı sepete konulamayacak kadar yüksek bir ilme sahip olsam da :wink: he?

Değil mi yani şimdi…
Neyse… Kendimi anlatmaya lüzum yok… Zaten Cümle âlem biliyor…

Ama alemde bazı insanlar bazı cümleleri ve cümlelerdeki manâları bilmiyor…
Bu da normal yani şimdik herkes benim gibi olacak değil ya canım…
Iyyy.. düşünsene hiçbir özelliğim kalmaz… Ne sıkıcı bir hayat olur…
Neyse çok şükür ki öyle değil…
Hıı… şimdi soruna cevap vereyim…

Şimdik:
Yazıda “Amaç” veya senin düşüncene göre “Araç” ile kastedilen şeylerin ne olduğuna bakmak lazım:

Bir kere Temel husus:
Ahiret işlerinin, cahillerin iddia veya zannettiği gibi olmadığıdır.

Yani ;

“…cennet, köşkler, ağaçlar, huriler, mallar,
ırmaklar, meyvalar, azap, ateş ve benzerleri
rivayetlerde söylendiği ve eserlerde anlatıldığı
gibi, sadece görüntülerle izah edilemez”


Cennet tasvirlerinde misal yollu anlatım için kullanılan kelimeleri biz dünyadan biliyoruz ve bunlar nefsimize hoş gelen şeylerdir.

Hani Kulihvani Hocam sohbetlerde aktarır ya Hocalarından duyduğu şu sözü:
"Onlar dünyada doymayan aç köpekler içindir… Bizler için ancak Cemalullah vardır…"
Cenneti arzulayan bir çok kimse aslında nefsi isteklerinin peşinde koştuğunun farkında değildir…

Oysa;
” …İbâdetlerin amacı, gönülleri ölümlü varlıklardan
sıyırıp, ebedî ve yüce varlığa yöneltmektir.”


Başta da söylendiği gibi: İş Cahillerin zannetiği gibi değildir…

“…onların başka anlamlan da vardır. Bu anlamları,
velilerin hâlisleri bilmektedirler... “


Senin alıntı yaptığın kısım şimdi daha anlaşılır olacaktır.

"Dünyaya daldığın için, Allah’ı anlama yolundaki
çabaların azalmıştır. Bu nesneler ve
olgunluklar, senin düşündüğün gibi değildir."


Yani senin nefsinle heves ettiğin cennetten vazgeç…
Hakiki Cenneti kendine AMAÇ edin demek istiyor gönlümce…

Gönlümce Sevgi ve Selam ile….
[img]http://www.muhammedinur.com/photos/galleries/avatars/muhammedinurimza.jpg[/img]
Kullanıcı avatarı
halimkok
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 3843
Kayıt: 09 Ağu 2007, 02:00

Re: ÖLÜM-ÖLÜMSÜZLÜK

Mesaj gönderen halimkok »

Sevgili Pehlivan Can...

Sana gelince... Seni anlamak VARİDAT' ı anlamaktan daha zor doğrusu...
Hani BENim ilmim dahi elvermez yani buna;

Nasıl anlayayım, nasıl bileyim ki;
Niye teklif ettin... Sonra niye caydın...

Hem teklifi yapıp hem de kendin çekilip bizi öne sürdün...
Siz gidin diye...

Bunun ardında hangi HİKMET' ler gizli ben şimdik nerden bileyim güzel kardeşim...

Allah cc. bizlere her daim iyilik ve güzellikler versin dilerim...

Muhammedi Muhabbetlerimle..
[img]http://www.muhammedinur.com/photos/galleries/avatars/muhammedinurimza.jpg[/img]
Kullanıcı avatarı
halimkok
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 3843
Kayıt: 09 Ağu 2007, 02:00

Re: ÖLÜM-ÖLÜMSÜZLÜK

Mesaj gönderen halimkok »

Sen unutkan bir insan isen Pehlivan Can...
İlmin zayıf değil bilâkis çok güçlü olmalıdır.
Çünkü biz dünyada öğrendiklerimizi unutamadığımız için ASIL İLİM' den perdeli
kalmaktayız.

Hani İbrahim Ethem Hazretlerine diyor ya Şeyhi;

- Sen daha Belh' i unutamamışsın...

Hakka ulaşmak için ulaştıklarımızı terk etmemiz gerekiyor...
Her birinin akılda bilgisi Nefs' te isteği varken nasıl terkedebiliriz ki...

Muhammedi Muhabbetlerimle...
[img]http://www.muhammedinur.com/photos/galleries/avatars/muhammedinurimza.jpg[/img]
Kullanıcı avatarı
halimkok
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 3843
Kayıt: 09 Ağu 2007, 02:00

Re: ÖLÜM-ÖLÜMSÜZLÜK

Mesaj gönderen halimkok »

EL-MUSAVVİR

“Tasvir eden; her şeye bir suret ve şekil veren.”

“Her şekli diğerinden farklı kılan.”

“Mahlukatını istediği sıfat ve seçtiği surette yaratan.”

“O Allah ki, Hâlık’tır, Bâri’dir, Musavvir’dir. En güzel isimler O’nundur.” (Haşr, 59/24)


Allah cc. hiç bir şeyi iki kere yaratmaz. Her yarattığı örneksizdir, "YENİ" dir..

"Her dem taze doğarız. Bizden kim usanası” Yunus Emre
[img]http://www.muhammedinur.com/photos/galleries/avatars/muhammedinurimza.jpg[/img]
Kullanıcı avatarı
MINA
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 2740
Kayıt: 25 Eki 2008, 02:00

Re: ÖLÜM-ÖLÜMSÜZLÜK

Mesaj gönderen MINA »

Resim


Esma-ül Hüsna ile yapılan DUAnın önemini anlatmaya çalıştığım bir sohbette diye başladı söze sohbeti yapan BİR GÜZEL İNSAN...

DİNliyoruz BİZ DE...

6-7 yaşlarında bir kız çocuğu diyor, henüz okumayı yeni öğrenmiş,
hocam demiş, ben ânladım Allah'ı..(c.c)
Sordum diyor, nasıl anladın...
İsimlerini okudum,
O erkek..BAKın güzel isimlerine hepsi erkek ismi...

GÜLümsettirdi BİZİ de..
''Ve Allah'a Sımsıkı Sarılın...''

Hacc / 78
Kullanıcı avatarı
halimkok
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 3843
Kayıt: 09 Ağu 2007, 02:00

Re: ÖLÜM-ÖLÜMSÜZLÜK

Mesaj gönderen halimkok »

HAYY-DOST yazdı:"Bu beden bâki kalmayacağı gibi, ölümden sonra dağılan bölümlerinin yeniden birleşmesi de, mümkün değildir. "
(yukardan alıntı)

Bu cümle iç alemimde isyan fırtınası koparmasa bile bir sarsıntı meydana getirdi.


Allah Teâlâ, Kur’ân’da buyurmuştur ki:

"Yağmur suyunu indirir ve onunla her
türlü ürünü yemişleri yetiştiririz; ölüleri
de bunun gibi diriltip, çıkarırız; belki bundan
ibret alırsınız."


Bu da iki çıkış arasında fark bulunmadığını gösterir.

Kıyamet günü dirilen cesetle çürüyen vücut arasında hiç
bir bağlantı bulunmadığına işarettir.


Keza aynı şekilde yerde çürüyen ürünlerle yeni yetişen ürünler arasında bir bağlantı yoktur; sadece benzerlik vardır. Yüce Allah kitabında:

"Ey insanlar! Sizin yaratılmanız ve tekrar
dirilmeniz tek bir nefsin yaratılması ve
tekrar diriltilmesi gibidir,"


buyurmuştur.

Bu âyet, dünyanın üst ile altı ve görünen ile görünmeyeni bir kişiye benzediğine işaret
ediyor. Nesnelerin çeşitli olması, tıpkı insanı oluşturan üyeler gibidir. Nasıl ki üyelerin
çeşitli olması insanın birliğini bozmuyorsa, nesnelerin çeşitli olması da dünyanın birliğini
bozmaz.

Simavna Kadısıoğlu
Şeyh Bedreddin
VARİDÂT


[img]http://www.muhammedinur.com/photos/galleries/avatars/muhammedinurimza.jpg[/img]
Kullanıcı avatarı
MINA
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 2740
Kayıt: 25 Eki 2008, 02:00

Re: ÖLÜM-ÖLÜMSÜZLÜK

Mesaj gönderen MINA »




N ÇOK ŞEY'i BİLemem, TÜMleyenim, TAMlayanım VAR...
İnkardan DEğil ŞAŞkınlığım, HAY'ranın OLdum YÂR,
ÖLdüğümü söyleyenler OLmuş ya, N ÂNlamda DOĞRUlar
''AŞK'' ınla DİRİlenler, ÖLü SAYılır mı YÂR..

..
''Ve Allah'a Sımsıkı Sarılın...''

Hacc / 78
Kullanıcı avatarı
halimkok
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 3843
Kayıt: 09 Ağu 2007, 02:00

Re: ÖLÜM-ÖLÜMSÜZLÜK

Mesaj gönderen halimkok »

Akıl, aşçı gibidir.
Yalnızca elinde olan malzemelerden bir yemek ortaya koyabilir.

Düşünce ise aşçının ürünü olan yemek gibidir.

Birbirimizle konuşurken, yazarken veya okurken yaptığımız şey, bu yemekleri ikram etmek veya yapılan ikramı kabul etmektir.

- Sen ne kattın bunun içine! Ne kadar lezzetli olmuş diyen olduğu gibi…
- Çok acı olmuş
- Çok tatlı olmuş
- Çok tuzlu olmuş
- Çok ekşi olmuş.

Diyenler de olabilir.
Veya ne olduğunu bilmediği için yemeğe şöyle bir bakıp yüzünü buruşturanlar da olabilir.
Yerse zehirlenmekten korkan da olabilir…
Haram mıdır, helal midir kendince sorgulayanlar da olabilir.

Eğer her birimiz aynı malzemeleri kullanırsak ve aynı yemek tariflerini uygularsak
Bu meseleler çözülmüş olur.

Bunun için de her birimizin kilerinde aynı malzemelerin olması ve her birimizin kendi yemek tariflerini diğerlerine vermesi gereklidir. Sen bana soğan verirsin… Çünkü ben de soğan yoktur mesela… Ben de sana patates veririm. Sende de o yoktur.

Böylelikle mutfaklarımız SEViyelenmiş olur… Ve aşçılığımız…

Öyle olunca;
Her birimiz diğerinin yaptığı yemeği kendi yaptığı yemek gibi huzur içinde yiyebilir.Bildiğimiz tanıdığımız BİR lezzettir çünkü…

Afiyet olsun…
[img]http://www.muhammedinur.com/photos/galleries/avatars/muhammedinurimza.jpg[/img]
Kullanıcı avatarı
nur-ye
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 9089
Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00

Re: ÖLÜM-ÖLÜMSÜZLÜK

Mesaj gönderen nur-ye »


Kıymetli kardeşim Halim, SOFrana oturduk BİZde AFiyetle yedik.
SUnumunu OKUyunca HAYYat KUMbaramın İçindekiler AKLıma geldi..
Biraz dökülsün dedim.
Gençlik yıllarımdı.
Rahmetli Kayınvalidemle oturuyoruz.
Hep bilinen bir şey vardır ya, yaşı ilerleyenler yemek yapar, gençlerde ayak altında dolanır..
Bizde bu şekilde olmuyordu.
Yemekleri de ben yapıyordum.
Bir gün Görümcelerim gelecekti Kayınvalidem ''kuru fasulyede yapalım'' dedi
İçimden dedim niye kendisi yapmıyor ki 6 çocuk büyütmüş görümce, kayın geniş bir aileye gelin gitmiş.
Şimdi ise bana diyor.
O zamana kadarda annem hamarat bir insan olduğundan yemeğe v.s sokmazdı bizi
İçimden geçenleri surat ifademden anlamıştı.

O zaman şöyle demişti; ''Kızım benim artık ELimin AYARı yok! Çoluk çocuk evlenince ne tuzu, ne yağı ayarında ekleyebildim.. Ekleyemeyince de yaptığım yemeklerin de tadı kaçtı.''
ALLAH Celle Celâlihu ELimizin AYARını bozmasın إِن شَاء اللَّهُ
Resim
Kullanıcı avatarı
der-ya
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 853
Kayıt: 29 Eki 2011, 07:01

Re: ÖLÜM-ÖLÜMSÜZLÜK

Mesaj gönderen der-ya »

Muhammed-i Aşçı cÂN,
BİZ
BİR'e DAVETiye OKUmuşum gibi hissettim YAZınızLÂ,


Gönderen Allahü Teala Celle Celâlihu


Resim
Eğer göğün yedi kat üstüne çıkmaksa niyetin, Aşktan güzel merdiven bulamazsın.
Eğer aşkı bulmaksa niyetin, Aramadan duramazsın. -
Yunus Emre.k.s
Kullanıcı avatarı
halimkok
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 3843
Kayıt: 09 Ağu 2007, 02:00

Re: ÖLÜM-ÖLÜMSÜZLÜK

Mesaj gönderen halimkok »

Bawa BaBamız diyor ki;

Allah cc. Muhammed’ e (sav) demiştir ki; “Ya Muhammed! Sensiz hiçbir şey yaratmadım”
Muhammed (sav) Allah’ ın Nurudur.O’ nun ziyneti, Cemâli… Muhammed (sav) Ruh’ un İlâhi Nurani Hikmetidir. Allah’ ladır. Allah’ ın Cemâli beden değildir. “Ben” beden değildir. Hak’ tır. Bu Hak Allah’ tır.

Ruh Allah’ ın Mülküdür. Mübarek ve saftır ; Nur’ dur. Kiralık evde yaşamaya gelen, O’ ndan gelen bu ışıktır. Bu dünyayı inceledikten ve ne olduğunu öğrendikten sonra Rabbini görür ve Allah’ a ulaşır. Bu halde nefsini bilen Yaratıcısı’ nı bilir. Bunu açıkça anlayın.

Bunu anlamadıkça, bedeninizle özdeşlektikçe, ÖLÜM vardır


Amin Sevgili Nur-ye Can...
Allah cc. elimizin, dilimizin, aklımızın gönlümüzün aaaaYÂR' ını bozmasın...
Akıl şaşa kalsın... HaYYrette kalsın "Aaaa" diyerek...
Gönül de "YâR" desin... "Yâr O..." şaşma...
Ve alışsın AKIL YÂRına...
ve YâR diYâRına...

İnşallah...

Her BiRimizin Sofrasında diğerinin RIZK' ı vardır Sevgili DeRYa...
Komşusu aç iken tok yatan bizden değildir...
BiR-BiRimizi aç ve açıkta bırakmayalım inşallah.

Muhammedi Muhabbetle...
[img]http://www.muhammedinur.com/photos/galleries/avatars/muhammedinurimza.jpg[/img]
Kullanıcı avatarı
halimkok
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 3843
Kayıt: 09 Ağu 2007, 02:00

Re: ÖLÜM-ÖLÜMSÜZLÜK

Mesaj gönderen halimkok »

Sav Efendimiz;
- ‘Ruh EMR alemindendir’ sözünden ne anlayalım
diye soranlara;
- Aklınız kadar anlayın
Buyuruyor.
Aklımız EMR alemini gördü mü ki!!!!

Bir âlem gördüğü belli de her hâlde KİM’ in EMR’ inde olduğunu göremiyor.
Allah cc. Buyuruyor ki:

إِنَّمَا أَمْرُهُ إِذَا أَرَادَ شَيْئًا أَنْ يَقُولَ لَهُ كُنْ فَيَكُونُ
İnnemâ emruhû izâ erâde şey’en en yekûle lehu kun fe yekûn.
O, bir şey irade ettiği zaman O'nun EMR'i, sadece ona: "Ol!" demektir. O, hemen olur.Yasin Suresi 82.Ayet.

OL-AN bu âlemde olduğuna göre, Allah cc. EMR etmeden de bir şey olamayacağına göre????

Eeehhh... Bu âlemi de ancak AKL’ ımız kadar AN-layabiliyoruz zaten…
Böylece Sav Efendimizin sözüne de uygun davranmış oluyoruz.
Ama….
AKIL-larımızı BİR-leştirirsek daha GÜZEL AN-layabiliriz.
İnşallah…
[img]http://www.muhammedinur.com/photos/galleries/avatars/muhammedinurimza.jpg[/img]
Kullanıcı avatarı
tamersah tarik
Moderatör
Moderatör
Mesajlar: 778
Kayıt: 19 Eyl 2008, 02:00

Re: ÖLÜM-ÖLÜMSÜZLÜK

Mesaj gönderen tamersah tarik »

Resim
Başımda kavak yelleri eserken 20 li yaşlarımda memuriyete atandım. Çalışacağım yer adliye idi. Hayırlısı dedik koyulduk işe. Hem okul hem iş zor oluyordu vesselam. Bir ölüye ilk o zamanlar yakın olmuştum. İşim gereği otopsilere gidiyordum. İlk otopside (söylemesi ayıp, affedin) istifra ettim.

Hastane morgu bana dar gelmişti. Cam çerçeve açtırdım. Boğuluyorum sanmıştım. Hem ilk ceset görmemin verdiği tedirginlik hem de ceset üzerinde yapılan işlemler bana çok ağır gelmişti. Nasıl olur da bunları yapabiliyorlar demiştim içimden neden saygısızlık ediyorlar ölüye diye düşünmüştüm. Konduramamıştım yakıştıramamıştım çünkü sadece o bedenden ibaret olduğumu sanıyordum ve aynı şeyleri bana veya bir yakınıma yapmalarına asla izin vermeyecektim, öyle söz almıştım kendi kendime.

İlerleyen zamanlarda alışmaya başlamıştım. Korkum da gitmişti. Gidince hemen bir Fatiha okuyup o kişi için dua ediyordum. İlk Fatiha okuyanın ve dua edenin ben olduğumu düşünürdüm ve sevinirdim nedense. Farklı farklıydı cesetler. Her yaştan vardı. O an anladım ki her an ama her an gelebilir biz de ölebilirdik. Şükür ederdim o zaman. Bir fırsatım daha var diye. Yaşanılan hayatın bir özeti belirirdi yüzlerde, belki de öbür tarafta yaşadıklarının bir yansımasıydı yüzlerdeki diye düşünürdüm. Kendi kendime yorumlar yapar -bu kişi o tarafta rahatta, şu kişi o tarafta huzursuz diye geçiridim içimden.

Zamanla bedenin sadece bir kalıptan ibaret olduğunu farkettim. Hiç canı yanmıyordu. Kalbi kesiyorlardı beyni çıkarıyorlardı. İşte akıl diyordum, işte gönül. Nereye gitmişlerdi peki. Onlara dirilik veren neydi? Ya Hayy Ya Allah şükrederdim yine. Korkularımın rengi değişmeye başlamıştı. Artık kendimden korkuyordum. Hata yapmaktan günah işlemekten. Bu süre içinde birşeyler yapmalıydım. Tek sorumluluğumuz fiilerimizdi. Düzgün olmalıydı. Hazır olmalıydım.

Korkmamalıydım merhaba yeni hayat diyebilmeliydim, teşekkürler etmeliydim bedenime bana yoldaşlığı için. Cesedimin yüzü gülmeliydi benim de. O anda anladım ki insanlar da aslında ölümden korkmuyor, bedenine sahipliğin verdiği bir rahatsızlık hissettikleri. Sahiplik... Ve Allah'a karşı mahçubiyetin ve görememenin, konuşamamanın ve duyamanın verdiği ızdırap... İnsanlar gerçekten Muhtâç , Mecbûr , Me'mur ve Mahkûm ...Tek bir şansımız var ve son geçelilik süresi ne zaman geleceğini bilemediğimiz son nefesimiz...

Kulihvâni Hocamızın dediği gibi;"MuhaMMediyetin birisi Muazzamlığıdır. Birisi Mübarekliğidir. Birisi Muhteşemliğidir. Ve dördüncüsü Mukaddesliğidir. Dördünü de severiz. Ondandır ki üç “mim”li MuhaMMedin dördüncü “mim”ine vurgunum ben. Ondandır ki olduğu halde gözükmeyen dördüncü “mim”ini bulanlara âşık denmez. Âşık üç “mim”i bilene denir. Çünkü üç “mimBİLinir, BULunur, OLunur. Dördüncü “mim” de YAŞAnır. Dördüncü “mim”i yaşayanlar şeksiz şüphesiz EHLULLAH’tır. Onlar korkmazlar ve mahzun olmazlar. " (6.12.2011 salı sohbetinden)

قُلْنَا اهْبِطُوا مِنْهَا جَمٖيعًا فَاِمَّا يَاْتِيَنَّكُمْ مِنّٖى هُدًى فَمَنْ تَبِعَ هُدَاىَ فَلَا خَوْفٌ عَلَيْهِمْ وَلَا هُمْ يَحْزَنُونَ
Resim---''Kulnehbitu minha cemia, fe imma ye'tiyennekum minni huden fe men tebia hudaye fe la havfun aleyhim ve la hum yahzenûn.: Dedik ki: «Oradan tümünüz inin. Artık, ne zaman size benden bir hidayet gelir de, kim benim hidayetime uyarsa, onlar için ne bir korku vardır, ne de mahzun olacaklardır
(BAKARA suresi 38. ayet) (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)

Rabbim Hak ve hayırlar getirsin İnşeAllah, mahzun olmayalım..

.AMİN
Resim
Kullanıcı avatarı
der-ya
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 853
Kayıt: 29 Eki 2011, 07:01

Re: ÖLÜM-ÖLÜMSÜZLÜK

Mesaj gönderen der-ya »

Hiç ölmeyecek gibi yaşayanları görünce ruhen ben de boğuluyorum,
BAKar körler gibi ne bu hal diyesim geliyor ama ne haddime diyorum sonra,
nASIL OLsa BİR GÖRen var...

Nefeslendiğimiz yerler, Rabbimizin ânıldığı, Anmasına İZinli ÖZ-EL gönüller..
Gönüllerin O'nun adıyla tadıyla tatlanması doyumsuz GÜZEL
TAD-ÂN BİLir..
Yüce Allah celle celaluhu ayırmasın bizi sevdiklerinden inşaAllah,
Nefessiz kalıp, boğulmaktan muhafaza eylesin cümlemizi


**

Resim
Eğer göğün yedi kat üstüne çıkmaksa niyetin, Aşktan güzel merdiven bulamazsın.
Eğer aşkı bulmaksa niyetin, Aramadan duramazsın. -
Yunus Emre.k.s
Kullanıcı avatarı
halimkok
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 3843
Kayıt: 09 Ağu 2007, 02:00

Re: ÖLÜM-ÖLÜMSÜZLÜK

Mesaj gönderen halimkok »

Hiç ölmeyecekmiş gibi yaşayanlar...

... Hiç yaşamamış gibi ölürler !


قَالَ كَمْ لَبِثْتُمْ فِي الْأَرْضِ عَدَدَ سِنِينَ

"Yeryüzünde kaç yıl kaldınız?" diye soracak Allah

قَالُوا لَبِثْنَا يَوْماً أَوْ بَعْضَ يَوْمٍ فَاسْأَلْ الْعَادِّينَ

Onlar: "Bir gün veya bir günün bir kısmı, sayanlara sor." derler.

Muminun Suresi 112-113.Ayetler
[img]http://www.muhammedinur.com/photos/galleries/avatars/muhammedinurimza.jpg[/img]
Kullanıcı avatarı
nur-ye
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 9089
Kayıt: 08 Eyl 2007, 02:00

Re: ÖLÜM-ÖLÜMSÜZLÜK

Mesaj gönderen nur-ye »

tamersah tarik yazdı:
Kulihvâni Hocamızın dediği gibi;"MuhaMMediyetin birisi Muazzamlığıdır. Birisi Mübarekliğidir. Birisi Muhteşemliğidir. Ve dördüncüsü Mukaddesliğidir. Dördünü de severiz. Ondandır ki üç “mim”li MuhaMMedin dördüncü “mim”ine vurgunum ben. Ondandır ki olduğu halde gözükmeyen dördüncü “mim”ini bulanlara âşık denmez. Âşık üç “mim”i bilene denir. Çünkü üç “mimBİLinir, BULunur, OLunur. Dördüncü “mim” de YAŞAnır. Dördüncü “mim”i yaşayanlar şeksiz şüphesiz EHLULLAH’tır. Onlar korkmazlar ve mahzun olmazlar. " (6.12.2011 salı sohbetinden)

قُلْنَا اهْبِطُوا مِنْهَا جَمٖيعًا فَاِمَّا يَاْتِيَنَّكُمْ مِنّٖى هُدًى فَمَنْ تَبِعَ هُدَاىَ فَلَا خَوْفٌ عَلَيْهِمْ وَلَا هُمْ يَحْزَنُونَ
Resim---''Kulnehbitu minha cemia, fe imma ye'tiyennekum minni huden fe men tebia hudaye fe la havfun aleyhim ve la hum yahzenûn.: Dedik ki: «Oradan tümünüz inin. Artık, ne zaman size benden bir hidayet gelir de, kim benim hidayetime uyarsa, onlar için ne bir korku vardır, ne de mahzun olacaklardır
(BAKARA suresi 38. ayet) (Resmi: 2/İniş:92/Alfabetik:11)

Rabbim Hak ve hayırlar getirsin İnşeAllah, mahzun olmayalım..

.AMİN


Kıymetli kardeşim Tarık, (6.12.2011 Kul ihvâni salı sohbetinden) BİZ de diyelim ki Hulasa-ı KELÂM, bütün MuhaMMediNUR AİLesine Es SELÂM
Resim
Kullanıcı avatarı
der-ya
Özel Üye
Özel Üye
Mesajlar: 853
Kayıt: 29 Eki 2011, 07:01

Re: ÖLÜM-ÖLÜMSÜZLÜK

Mesaj gönderen der-ya »

Resim


BİLmem mi HİÇ samimiyet YOK ''BEN'' DE,
Bütün GÜZELliklerin HEPsi VAR ''SEN'' DE,
O HÂL DE, DUAsı İÇten kulların hatrına LÛTfet-SEN DE
Kurtul-AY'ım DÜN-ya B-AĞından ben DE...
Eğer göğün yedi kat üstüne çıkmaksa niyetin, Aşktan güzel merdiven bulamazsın.
Eğer aşkı bulmaksa niyetin, Aramadan duramazsın. -
Yunus Emre.k.s
Cevapla

“►Tartışmalı Konular◄” sayfasına dön